ÖNSÖZ Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖNSÖZ Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz"

Transkript

1 1 ÖNSÖZ Yıl Büyük Atatürk, genç Cumhuriyetin yurttaşlarına ve dış ülkelere şu tarihi mesajı veriyordu: Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz... Yıl Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor... Geçtiğimiz yüzyılın başında, İngiliz işbirlikçisi Derviş Vahdeti, Sait Molla, Dürrizade Abdullah, İskilipli Atıf gibi mürtecilerin tasfiyesi üzerine Cumhuriyet kurulmuştu. Bugün, küreselleştiği iddia olunan dünyada, gerçek anlamda küreselleşen Türkiye vatandaşı mürteciler, İngiltere nin yanısıra, A.B.D., Almanya, Libya, Suudi Arabistan gibi ülkelerden yönetilmeye, yönlendirilmeye devam ediyorlar. Yalnız bir farkla ki, A.B.D. den gelen kimi müritler, Türkiye de milletvekili seçilip türban krizi yarattıktan sonra tekrar anavatanlarına geri dönerken, kimi dervişler de, milletvekili olmadıkları halde, Türk Hükûmeti ne dışarıdan bakan olarak girebiliyor, yabancı taleplerinin takipçiliğini yapabiliyor. Ve bu araştırma konusu olan, yasadışı hocaefendi sanını (!) kullanmayı yeğleyen kimi şeyhler de, sanki gizli bir mübadele protokolü varmış gibi, kendi ülkesinden yeni vatan A.B.D. ne rahatlıkla hicret edebiliyor... Yeni binyılın şeyhlerinin, dervişlerinin, müritlerinin ve de meczuplarının amaçlarının da değiştiği gözlemleniyor. Artık amaç, bir şeriat devleti kurmak değil. Şeriat, iktidarı, parayı, her türlü gücü ele geçirmenin sadece simgesel, klişeleşmiş adı. Mürtecilik yani gericilik de artık salt dinsel anlamda kullanılmıyor. Tam bağımsız bir devleti ve kazanımlarını ortadan kaldırarak, düyunu umumiye döneminde olduğu gibi, ülkeyi uluslararası finans merkezlerinin denetimine sokmak da, geriye gitmek anlamında mürtecilik olarak değerlendiriliyor. Aynı şekilde, koşulsuz AB teslimiyetçiliğini savunarak, devlet egemenliğini kayıtsız şartsız ulusa değil, Brüksel e bağlamaya çalışanlar da, Hürriyet ve İtilaf Fırkası nın uzantıları olarak bu anlamda mürteciliği temsil ediyor. Anavatan kavramını Türkiye sınırlarından çıkarıp, AB sınırlarına mal edenlerin milliyetçimuhafazakârlığı ile, IMF, Dünya Bankası ve AB çıkarlarının sözcülüğünü, savunuculuğunu ve de tetikçiliğini yapanların yeni solculuğu, tıpkı Fethullah Gülen in ve müritlerinin din ve vatan anlayışı ile birebir örtüşüyor... Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en karanlık, en hazin dönemini yaşıyor. Bir tarafta, Türkiye Cumhuriyeti ni koşulsuz savunan, Atatürk ilke ve devrimlerinin sahibi ve takipçisi, aydınlanmacı, tam bağımsızlıkçı, sömürünün her türüne karşı, evrensel barıştan yana, yurtsever, ilerici, ulusalcı kesim var. Ancak, ne bir siyasal partiye, ne basın ve yayın kuruluşlarına, ne de kendilerini destekleyecek ulusal sermaye gücüne sahipler. Ülkenin elden gidişini sessiz çığlıklarla izliyorlar. İşlerini ve işyerlerini kaybedenler, üniversite kapılarında bekleyenler, sefalet sınırının altında yaşayanlar, ülke güvenliğini sağlamaya çalışırken baba ocağına tabut içinde dönenler, Mumcular, Üçoklar, Aksoylar, Kışlalılar ve olup-biteni izleyen milyonlarca örgütsüz, dağınık Türk yurtseveri!.. Karşı tarafta ise, ülkeyi etnik ve mezhepsel esasa dayalı olarak bölmeye, yer altı-yerüstü ekonomik kaynaklarını pazarlamaya, din devleti kurmaya ve halkın dinsel inançlarını sömürmeye, hatta Cumhuriyet in başına numara koymaya kararlı, zengin, güçlü, dış destekli, örgütlü vatan hainleri ve işbirlikçileri ile peşlerinden sürükledikleri ulusal bilinçten yoksun diğer bir kesim!.. İşte Köstebek adlı bu çalışma, içinde bulunduğumuz kapkara dönemde, devletimizin altının nasıl oyulduğunun, nasıl zaafa düşürüldüğünün binlerce örneğinden sadece birine ışık tutuyor: Türk Devleti nin istihbarat birimlerine sızmış, kadrolaşmış fethullahçıları!.. Şeyhleri A.B.D. de yaşayan, ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi nde yargılanan; C.I.A., MI6 ve BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki? Köstebek, bu ihanet öyküsünün adıdır... Siz, hiç fethullahçıları devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikâyet eden ya da onlarla uğraşan bir PKK lı, Brüksel ya da Köln merkezli bir terörist ya da bir TÜSİAD üyesi ya da bir

2 2 siyasal parti lideri ya da bir ikinci cumhuriyetçi ya da bir azınlık mensubu ya da misyoner ya da Hükûmet üyesi ya da bir Başbakan gördünüz mü? Nitekim, fethullahçıları kontr-espiyonaj kapsamında iç ve dış tehdit odağı olarak tanımlayan ve mücadele konsepti geliştiren gelmiş-geçmiş bir İçişleri Bakanı, bir Emniyet Genel Müdürü ve bir M.İ.T. Müsteşarı da göremezsiniz, gösteremezsiniz!.. Haklı olarak sorarsınız, kendi iç güvenliğini sağlayamayan, sızıntılara engel olamayan bir ulusal istihbarat birimi, nasıl olur da ülkenin güvenliğini sağlar?!. Bu sorunun yanıtı, doğal olarak olumsuzdur. Önünüzde iki tercih vardır; ya çoğunluğun yaptığı gibi bu çelişkiye karşı başınızı çevirir, farketmemiş gibi yaparsınız veya risk üstlenerek araştırmaya ve mücadeleye başlarsınız!.. Fethullahçılar, Türkiye de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derecede tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye nin yüzyüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye de bir eşi yoktur; örgütlenme modeli olarak, tamamı C.I.A. denetimindeki Moon, Falun-Gong, Scientology gibi tarikatlarla benzeşmektedir. Fethullahçılar, mevcut ekonomik kaynaklarını, yapılabilecek en akılcı ve en değerli alana, eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden, diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla, ülkemizin sadece bugününü değil, daha çok geleceğini tehdit etmektedirler. İşte bu yasadışı yapılanmanın, eğitimin yanısıra, en az onun kadar önemli olan istihbarat alanına yönelmesinde, birtakım stratejik gerekçeler rol oynamaktadır: 1. Tüm dünyanın pekçok merkezinde uygulanmakta olan terörist ve de köktendinci ideolojik yaklaşımların yaptığı gibi, devlete ya da yabancı devletlere karşı silahlı mücadele vererek hedefe varmanın mümkün olmadığını en kavrayan dinsel organize suç örgütü, Fethullahçılardır. Mevcut sistemi yıkmak yerine, takiyyeyi ön plana çıkararak, devlet yapısıyla çatışmayacak bir örgütlenmeyle, zaman içinde devletin stratejik kurum ve kuruluşların içine sızmak ve ele geçirmek, bu yasadışı yapılanmanın ılımlı görüntüsünün altındaki en önemli neden ve etkendir. 2. Fethullahçılar, istihbarat birimlerine sızmakla, kendilerine gelebilecek her türlü operasyonu önceden haber alma, önleme ve de karşı operasyonu başlatma olanağına sahip olmaktadırlar. Bu durum, onlara sadece savunma değil, saldırı olanağı da sağlamaktadır. 3. Türk Silahlı Kuvvetleri ne sızmakta zorlanan ama buna rağmen yılmaksızın girişimlerini sürdüren fethullahçılar, istihbarat birimlerindeki kadrolarını, alternatif Silahlı Kuvvetler olarak algılamaktadırlar. Bu durum, onların kendilerini güvende hissetmelerine yol açmaktadır. Nitekim, emniyet mensubu fethullahçıların toplanma ve eğitim merkezlerine ışık kışlaları, emniyet içindeki kadrolarına da genel bir ifadeyle ışık orduları denilmektedir. Fethullahçıların emniyet içindeki kadroları, T.S.K. ne karşı denge sağlama çabalarının bir sonucudur. Devletin ele geçirildiği, sistemin bütünüyle değiştirildiği, Çin Seddi ne otağ kurulduğu en son aşamada, alternatif silahlı kuvvetlerin T.S.K. ne karşı kullanılması olasılığından, moral anlamda sıkça söz edilmektedir. 4. Fethullahçılar, Türkiye nin tek özel istihbarat örgütüne sahiptirler. Devletin istihbarat birimlerinin tüm olanaklarını kullanan; gizli bilgilerin tamamını elde eden bu yasadışı örgüt, gerek kendi hasım ları ve gerekse, hedef siyasiler, gazeteciler, mafya babaları, bürokratlar, akademisyenler, askerler ve diğer önemli meslek mensuplarının açıklarını içeren, şantaj malzemesi olarak kullanılabilecek her türlü görsel ve işitsel bant kayıtlarından, bu kayıtlara ait çözümlerden, fotoğraflardan her türlü resmi belgeye, hatta kişisel anekdotlara kadar herşeyi içeren bir arşive de sahip bulunmaktadırlar. Parayla satın alamadıklarına, hatta korkutamadıkları hasım larına karşı, çarpıtılmış, fabrikasyon bilgi ve belge tanzimi de, bu örgütün ilgi ve uzmanlık alanı içindedir. Aynı şekilde, fethullahçılar, kendi şirketlerine rakip şirketleri bertaraf etmek için bu özel istihbarat örgütünü kullanmaktadırlar. Bunun için daha çok, kaçakçılık duyumları çerçevesinde şirket merkezlerine yapılan aramaların yıkıcı etkisinden söz edilmektedir. Aynı taktik, hasım vakıf, dernek ve şahıslar için de uygulanmaktadır. Bu örgütün servis hizmetlerinden kimi siyasilerin sıkça yararlandığı yolunda duyumlar alınmaktadır. Özel istihbarat örgütü sayesinde, radikal sosyalist partilerin dışında, seçim barajını aşma olasılığı kuvvetli olan tüm siyasal partilerde, fethullahçıların aday gösterme gücünün sözkonusu olduğu bilinmektedir. Bu örgüt

3 3 aynı zamanda, hasım ların enterne edilmesi, etkisizleştirilmesi ya da tasfiyesi; yandaşların ise önemli yerlere getirilmesinde işlevsel rol oynamaktadır. İşte, Köstebek çalışması, fethullahçıların bu az bilinen karanlık yüzüne ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır. Özellikle Basın Savcılarının şu gerçeği bilmeleri gerekmektedir: Bu kitap, İçişleri Bakanlığı nı ya da Emniyet i tahkir ve tezyif amacıyla kaleme alınmamıştır. Aksine, kitabın yazılmasında, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve M.İ.T. gibi kuruluşlara, devletin güvenliğini koruma gibi asli görevlerini hatırlatma ve bu görevlerinin gereğini talep etme amacı ön planda tutulmuştur. Bu kitabı hazırlarken, Fethullahçı istihbaratçıların imam düzeyindeki mensuplarına moral amacıyla dağıttıkları İstihbarat Evrakı yazılı dosyalardan ( gizli, çok gizli kaşeli yazışmalar, soruşturma evrakları, ifade tutanakları, yazılı savunma ve diğer matbu metinler) çok yararlandığımı belirtmek istiyorum. Ama bunun için de fethullahçılara teşekkür etmem gerekmiyor. Buna karşılık, fethullahçı kadrolaşmaya karşı mücadele verdikleri için zarar gören ve bu çalışmada yardımlarını esirgemeyen Kemal in Polisleri ne minnet duygularımı sunuyorum. Hukuksal yardımlarından dolayı dost ve fedakâr avukatım Hüseyin Buzoğlu na ve Av. Neşet Yıldırım a, Yeni Hayat Dergisinin sahibi Av. Hanifi Altaş a, ve ayrıca bu alandaki çalışmalarından yararlandığım Dr. Ümit Emre ye, M. Emin Değer e, Ergün Poyraz a, Zübeyir Kındıra ya, Sertaç Eş e ve Yasemin Güneri ye teşekkür ediyorum. Daha dün, T.B.M.M., A.B. ve A.B.D. nin dayatmaları sonucunda, den fazla vatandaşımızın ölümünden, yüzmilyarlarca dolarlık ekonomik kayıptan sorumlu Abdullah Öcalan için idamı kaldıran ve Türkiye nin ulus-devlet özelliğinin temellerine dinamit koyan bir uyum yasa paketini kabul etmiştir. Hukukun temel kuralıdır, kişiler için yasa çıkarılamaz. Başta A.B.D. olmak üzere, hiçbir A.B. ülkesi, kendi iç hukuku ile ilgili dış dayatmalara izin vermez, veremez. Bu olguya rağmen Batılı ülkeler, bağımsız Türk yargısına, sözkonusu müdahale ile kabaca tecavüzde bulunmuştur. Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı ilkelerinin bu şekilde çiğnenmesiyle, artık yeni dış müdahalelere de resmen yol açılmıştır. Bu zaafiyeti sergileyen T.B.M.M. üyelerinin, Abdullah Öcalan için ne zaman af çıkaracakları, hiç şüphesiz henüz bilinmiyor. Ama bu arada fethullahçıların beklentisi de ortaya çıkıyor: Fethullah Gülen, aynı dayatmacılıkla, belki yarın, tıpkı Humeyni gibi ve Humeyni işleviyle Türkiye ye döndürülürse?!. Acaba T.B.M.M. ya da Hükûmet, hayır mı diyecek?!. Türkiye deki tüm ulusalcıları, fethullahçı tehlikeye karşı çok geç olmadan birlikte hareket etmeye; istihbarat birimlerindeki fethullahçı unsurların temizlenmesi için kamuoyu oluşturmaya çağırıyorum... Dr. Necip Hablemitoğlu Çankaya Ankara. ARMAĞAN: (E) Orgeneral İsmail Hakkı KARADAYI, (E) Orgeneral Hüseyin KIVRIKOĞLU, (E) Orgeneral Kemal YAVUZ, (E) Orgeneral Doğu AKTULGA ve diğer KEMAL İN ASKERLERİ ne... Oramiral Güven ERKAYA nın aziz hâtırası önünde sonsuz minnet ve saygıyla...

4 4 KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir... Mustafa Kemal ATATÜRK Yaklaşık dört yıldan bu yana, A.B.D. işbirlikçisi Mehmet Eymür gibi yeni vatanında yaşamını sürdüren ve yasadışı oluşumunu buradan yönetip yönlendiren Fethullah Gülen, madden ve manen tükenişin sinyallerini veriyor. Sadece o mu? Elbette ki hayır!.. Türkiye deki cemaat de, kontrol edilemez düzeyde güçlenen sivil istihbaratçıların inisiyatif kullanmaya başlamaları, operasyonel sürece dahil olmaları nedeniyle zor anlar yaşıyor. Fethullahçıların kendilerini gizlemede ve olumlu imaj çabalarında ön planda yer alan teröre bulaşmama-kaba güç kullanmama ya da önce ve öncelikle tedbir ve temkin ilkesinin, cemaat içindeki şahin kanadının marifetiyle terkedildiği anlaşılıyor. Son gelişmeler, gözden ırak Fethullah Gülen in, zoraki ayrılık nedeniyle cemaat üzerindeki kontrol gücünü iyice yitirdiğini; iplerin ise, devlet içine sızmış devlet ve rejim düşmanı kamu görevlilerinin eline geçtiğini ortaya koyuyor... Fethullahçıların A.B.D. nin yanısıra, başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerindeki istihbarat servisleri ile ilişkileri, etkinlikleri ve örgütlenme faaliyetlerini içeren bir kitap çalışması halen devam ediyor (1). Müritlerinin mülkiye, adliye, maarif vd. örgütlenmelerini, ancak vakti gelmeden ortaya çıkmamalarını emreden Fethullah Gülen in, son gelişmelerden haberi olmadığı önesürülüyor. Şeyhlerini pasifistlikle, boş tedbirlerle zaman harcamakla, cemaatin sahip olduğu potansiyeli lâyıkı veçhile değerlendirememekle suçlamak yerine eylemi yeğleyen şahin kanat, daha çok devlet erkini kullanabilecek mevkilere gelmiş kamu görevlilerinden oluşuyor FETHULLAH GÜLEN İN İSTİHBARAT TUTKUSU VE HEDEFİ: SÖYLEMLER VE EYLEMLER Fethullah Gülen in tasavvurundaki ilâhi nizam a giden yolun, iki önemli dönemeci bulunmaktadır: tedbir ve istihbarat, maarif ve şirket. Yasadışı fethullahçı yapılanma, bu iki dönemeci aşmış; nihai hedefe doğru, -her ne kadar şeyhleri A.B.D. ne hicret zorunda kalsa da- yol almaya devam etmektedir. Yüzlerce şirketin sağladığı milyarlarca dolarlık bir ekonomik kaynağın desteğindeki yurt içi ve dışı yüzlerce okul, dersane, üniversite ile binlerce yurt ve onbinlerce ışıkevi!.. Diğer taraftan, yasadışı yapılanmanın silahlı gücünü oluşturan; düşmana korku, müritlere dokunulmazlık ve güvenlik ile ülke imamına ve istişare kurulu üyelerine, devlet kaynaklarından son derecede önemli ve kesintisiz istihbarat akışı sağlayan -T.S.K. ne alternatif- kimi emniyet mensupları!.. Fethullah Gülen için istihbarat birimlerinde kadrolaşmak niye bu kadar çok önemlidir?!. En önemli neden, bir türlü yeterince sızmayı başaramadıkları Türk Silahlı Kuvvetleri ne karşı silahlı ve de yasal bir güce sahip olmaktır. Adliye ve mülkiye kadrolaşması ise, bu gücü daha da pekiştirecek ve devletin içten ele geçirilmesini ya da bir başka ifadeyle devletin kansız teslim alınmasını temin edecektir. Fethullah Gülen ve de genel olarak tüm nurcular için, Atatürk ve İnönü dönemi polisiye takibatlarından kaynaklanan bir ürküntü, hatta yaygın korku sözkonusudur. Ancak, iyi (!) bir polisten gördüğü yardım, Fethullah Gülen in istihbarat konusundaki ufkunu değiştirmiştir: Edirne den gelirken dosyam dolu gelmişti. Takibe maruz idim. Peşimde daima bir polis bulunuyordu. Fakat Cenab-ı Hak kın bir lütfu, bu polis İmam Hatib in orta kısmından mezundu ve benim de hemşerimdi. Erzurum luydu (2). Bırakalım istihbarat birimlerinde kadrolaşmanın çok yönlü avantajlarını, sadece telefonların dinlenmesi olgusu bile, yasadışı fethullahçı yapılanma açısından, başlıbaşına rakipsiz-rekabetsiz bir

5 5 güç üstünlüğü (siyasal ve ekonomik) sağlamaktadır. Bilindiği üzere, devlet imkânları ile izlenmesinde kamu yararı görülen ve bir anlamda stratejik öneme sahip kimi politikacıların, mafya liderlerinin, gazetecilerin, bürokratların, işadamlarının, akademisyenlerin telefonlarının dinlenmesinin geçmişi, yeni değildir. Bu yolla elde edilen bilgilerin, organize suç örgütlerinin eline geçme olasılığı ise oldukça düşüktür; çünkü mafya, saptandığı kadarıyla dinlemeyi sadece sokaklardaki telefon kutuları üzerinden yapmaktadır (3). İşte, yasadışı-devlet düşmanı fethullahçı yapılanmanın gücü de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Hiçbir organize suç örgütünün ya da siyasal yapılanmanın sahip olamadığı bu inanılmaz güç, yukarıda da belirtildiği gibi, sadece ve sadece yasadışı fethullahçı yapılanmanın uhdesinde mevcuttur. Nasıl mı?! li yılların başlarından itibaren polis okullarına ve Polis Akademisi ne sızarak burada kadrolaşan ve daha sonra Personel, Eğitim, Bilgi-İşlem, Terörle Mücadele, İstihbarat gibi birimlerde kökleşmeye çalışan fethullahçılar, istihbarat birimlerinin yanısıra, var oldukları her yerde ve ortamda, şeyhleri Fethullah Gülen in kaset ve kitaplarındaki tedbir ve temkin, taktik ve strateji içeren direktiflerinin gereğini yerine getirerek bugünkü güç düzeylerine erişebilmişlerdir. Fethullah Gülen in muhtelif kitap ve kasetlerinden aşağıya alıntısı yapılan bu direktifler, mebzul miktarda suça azmettirme, kurnazlık, fırsatçılık, ikiyüzlülük, takiyye gibi ögeler içermektedir: Adliye de, Mülkiye de veya başka bir HAYATİ MÜESSESEDE bizin arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim O ÜNİTELERDE GARANTİMİZDİR. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır (4). Türkiye de önümüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi bir de gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak, hem de durgunluk paslanma meydana getirir... bu Mülkiye de de, Adliye de de her zaman sözkonusu olur. Yürümeli, eğer biz tüm nabzı, kalbi dinledik. Baktık ki, geriye adım attıracaklar, bence adım atmam beklerim, fırsat kollarım. Yani her şey bir oyundur. Kung Fu gibi bir oyundur. Taek-wando gibi bir oyundur. Yani her zaman insanın hasmını bir yumruk vurup, yere yıkması şeklinde değildir. Bazen hasmından kaçmak bile çok önemli bir manevradır. Kuvvet dengesi yoksa, kuvvete başvurmayın. Çok iyi planlayacak, ona göre yürüyeceksiniz. Dışarıdan bizi korkaklıkla itham edeceklerdir. Allah bizim çaremize bakacak (5). Devletle çatışarak bir yere gidemezdiniz. Demek devletin de, bu çok yüksek gayeleri gerçekleştirmek için belli bir kıvama gelmesi lazım. Devletin belli ölçüde, o kıvama geldiğini söyleyebiliriz... Bütün bu farklı kanaatleriniz halihazırdaki zemini değerlendirme açısından, körü körüne devlet düşmanlığı yapmanızı, devletle çatışmacı bir tavra girmenizi gerektirmez... Bizler evrensel bir mesajın hizmetkârlarıyız (6). Evet, tırmanma şeridindeyiz; yükümüz çok ağır ve zirvelerde bizi görmeye tahammülü olmayan bir sürü hasmımız var (7). Dava insanlarının münferit hareket etmeleri son derece sakıncalıdır...davaya zımni ve kapalı bir ihanettir (8). Bu adliye için de aynen söz konusudur. Yani siz hâkim değilseniz, başka kuvvetler var bu ülkede. Değişik kuvvetleri hesap ederek öyle dengeli, dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki, geriye adım atmayalım. Zıplayacaksın, yerinde yürüyor gibi yapacaksın. Çünkü durmak sende durgunluk, paslanma meydana getirir. Bu açıdan hiç durmamalı. İşler en kötü duruma göre hesap edilmeli. İyi çıkarsa hızlı yürürüz. İyi bir maratoncu gibi koşarız. Bakarız ki tıkanmalar var bu defa da zıplarız, yerimizde zıplarız öyle durma yok bizde (9). Arkadaşlarımızın mevcudiyeti İslami geleceğimiz adına bu işin garantisidir. Bu açıdan Adliye, Mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ülkelerde garantimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır. Zayiata meydan vermeyin. Daha bunun neye ihtiyacı var, nasıl takviye edilmeli, bu demeli, sürekli o araştırılmalı, daha bir takviye edilmeli, fakat mevcuttan da bir ölçüde taviz verilmemeli derken yani fevkalâde korumaya alınmalı, katiyyen zayiata meydan verilmemelidir. Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir. Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bu açıdan, diğer taraftan bu kanun ve kuralları kullanma, biraz önce anlattığım esneklik içinde, diğer taraftan bir kanun ve kural adamı olma imajını uyarmak, yani harfiyen riayet ediyor bunlar denmeli, denmeli ki muntazam terfilerin arkasında bir ölçüde bu vardır. Ve sizin ilerki dönemde daha hayati, daha

6 6 önemli yerlere gelmenizin arkasında da bu vardır. Yani sivrilmeden mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerilere gitmek, iş de bu iki müessesede olduğu gibi hayati, dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara alınmadan, hissettirilmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır (10). Hâlâ bu sistem devam ediyor ve bu sistem içinde arkadaşlarımız istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lâzım, keşfetmeleri lâzım, aşmaları lâzım, hava boşluğu gibi bu da meselenin diğer yanıdır. Bir diğer yanı da, ister adliyede, ister mülkiyede arkadaşlarımız gittikleri yerlerde daha rahat iş yapmaları, tutunmaları, büyümeleri, kaymakam iseler vali olmaları, sıradan bir hakim iseler, şayet taktir toplayan bir hakim olmaları, biraz orada da böyle taşra teşkilâtında, siyasi güçlerle, siyasi kuvvetlerle de belli ölçüde bize yüzde yüz ters olan insanlarla açık bir diyalog olmasa bile onlarla da böyle çatışmamalı, fakat az buçuk böyle aynı cephe sayabilecekleri yani duygumuza, düşüncemize, siyasi mülahaza ile bile sıcak bakan ve sizi bütün, bütün ret etmeyen bir çevre içinde mütalaa edebileceğimiz siyasiler vardır. Refahtan bugünkü manasıyla, DYP ye kadar yaşayan bir şeydir, siyasi yelpazedir. Bu insanlarla çatışmadan onlarla aramızdaki farkı, müşterekleri ortaya koyarak, o çizgide belli bir münasebet tesisinde yarar var bence (11). Meselâ geldi Mahmut Efendi, sizin kafanız gide gide onların mübarek sarıklarına, cübbelerine takılır. O önemli bir vazife...gören o zat, bana göre çok önemli, ama hayatı bazı ünitelerinde, bazı sahalarında, bazı kimselerin öyle olmasında yarar var yani, hazret o hususa kilitlenmiş olduğundan dolayı o işin dışındaki işler Allah kapalı tutuyor olabilir ona, neden yani, demiştir ki benim Mahmut cuğum sen fazla dağılma o türlü şeylere, sen çarşafı, sen şalvarı, sen cüppeyi, sen sarığı propaganda et. Bu çok lüzumlu. Hakikaten gençler için fena duygulara, fena düşüncelere karşı sakal kadar koruyucu, başka bir sütre yoktur, şalvar da o sütre yanında ayrı bir sütredir, cüppe de ayrı bir sütredir. Mahmut Efendi nin sizin gözünüze ilişen şalvarına, sarığına, sakalına, gözünüze iliştiği zaman bile bu meselenin makûl mahmilini bulacak, çözeceksiniz. Kaldı ki, onun için bu yana bakın, tenkit edeceğiniz yani sizin böyle olunca meselâ EMNİYET TEŞKİLÂTINA nasıl girecek bu insanlar, bu insanlar nasıl VALİ olacaklar, KAYMAKAM olacaklar, birader takılma, onu sen yetiştir, başkası yetiştirsin (12). İster maddi güçleri bakımından, isterse kendi ülkelerindeki güç kaynakları ve gücü temsil eden kaynaklar bakımından, isterse maddi güçleri bakımından, isterse ilim mahfilleri açısından, isterse toplumun büyük kesimlerine, büyük kısımlarına, bu duygu ve düşünceyle ulaşma açısından, belli bir noktaya, belli bir kıvama gelecekleri ana kadar, bu şekilde hizmete devam etmeleri şart, zaruri, lüzumlu. Yanlış bir şey yapar, kıvama ulaşılmadan, özleriyle tam bütünleşmeden, gereken mesafe alınmadan, bir kısım erken huruç diyebileceğimiz çıkışlar yapılırsa, dünya başlarını ezer ve müslümanlara Cezayir deki hadise gibi yeni bir hadise yaşatırlar. Suriye deki gibi 82 vak ası gibi bir fecaat ve fezaat yaşatırlar... Bir yanlışlık bize falso yaşatır ve bu falso ile yediğimiz mağlubiyeti telafi edemeyiz, yanlışı telafi edemeyiz. Bu sefer onlar sizi kıskıvrak derdest eder, bir daha belinizi doğrultmanıza fırsat vermezler hafizanallah... Dünya firavunlar çağını yaşıyor, toprak firavun bitirmek için pek münbit, öyle bir dönemde tam özünüzü bulabileceğiniz, kıvama gelebileceğiniz ana kadar, dünyayı sırtınıza alıp taşıyabilecek güce ulaşabileceğiniz ana kadar o gücü temsil edeceğiniz elinizde olacak ana kadar, Türkiye deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır, her adım 20 gününü doldurmadan yumurtayı kırma gibi bir şeydir, civcivleri terk eden kuluçka gibi, civcivleri doluya, fırtınaya terketmek gibi bir şeydir ve burada yapılan şeyler mikro planda dünyayla bir gün hesaplaşacak bu arkadaşların, hesaplaşma yollarını öğretme işidir. Talim ve terbiye işidir, böylesine feleğin çemberinden geçenler inşallah geleceğin fikir işçileri olarak kendi dünyalarını kuracaklar, feleğin çemberinden geçmeyen insanlar kendi acemiliklerine, toyluklarına takılacaklar ve tabii kendi ülkeleri de kendilerinden zarar görecek. Biz buyuz, sesimiz soluğumuz bu, bunca kalabalık içerisinde duygu ve düşüncelerimi sözde mahremce anlattım ama size mahremiyete sadık, mahremiyet mevzuunda hassas duygularınıza sığınarak anlattım. Biliyorum ki, elinizdeki meyve suları, boş kutularını dışarı çıkarken, bir çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri de açık olma yoluyla çöp kutularına atıp gideceksiniz, arz edebildim mi evet, sırrım senin esirindir söylersen esiri olursun (13). Şimdi elalem sizi biliyordur, sizi potansiyel bir tehlike olarak da biliyordur, yolun nereye gittiğini de biliyordur, yol ayrımında siz ne tarafa yol aldığınızı da biliyordur ve bir gün gidip bu yolların nereye dayandığını da biliyordur. Fakat sık sık böyle işle yolun bir kesiminde durup onlara yeniden, bir kere daha kükreme, bir kere daha haykırma, tahrik edici halimizi bir kere daha

7 7 hatırlatma, bir kere daha hatırlatma demektir. Arz edebiliyor muyum? İşte bu da düşmanı tahriktir, bence. Yani hasımlarınızı tahriktir, şimdi evlerinizde hani bu durumun çok iyi alınması, değerlendirilmesi her zaman sözkonusudur. Sizi biliyorlardır ama, merdivenleri çıkarken ben şahsen evlerde kaldığımız zaman ayaklarımın altının lâstik olmasına dikkat etmişimdir, yani tak tak takunyalarla değil, ayağımı bastığım zaman alttakine duyurmayacağım şekilde lâstik ayakkabılarla o merdivenleri inip çıkmaya tercih etmişimdir, o sandalyeye dikkat etmişimdir (14). Ama her doğruyu her zaman söylemek doğru değildir... Dünya sizi yakın takibe almışsa, böyle sadece söz yanı ağır, ağır olan, söz yanı ağır diyorum, iddia yanı ağır olan o tür şeylerle, koskocaman bir dünyayı tahrit etmiş, üzerinize saldırtmış, yaşama hatta dini neşretme şartlarını ağırlaştırmış, hizmet atmosferi içinde yaşanmaz hale getirmiş oluruz ki, o davaya samimiyet ve sadakatinizden daha çok, ihanetiniz manasına gelir... (12).... Halbuki gündem belirlemek ve hadiselerin nabzını elde tutabilmek için devamlı fikir ve düşünce üreten bir Kadro ya ve bu düşünceleri pratiğe dökebilecek dinamik insanlara ihtiyaç vardır. Tabii bütün bunlar, birer plan ve program gerektiren işlerdir. Sonra bu düşüncelerin hayata geçirilmesi için vasat ve ortamın müsait hale gelmesi de şarttır. Demek oluyor ki meselenin bir düşünce ve fikir olarak hazırlanması, bir de bu düşünce ve fikirlerin hayata geçirilmesi yönleri var. Biz bunların bütününe plan ve program diyoruz (13). Dengeli bir hizmet eri, söyleyeceği şeyleri hemen söylemez. O bilir ki, söylenmesi gereken her şeyi şimdi söylerse, kendisine hayat hakkı tanımayanlar çıkabilir. Şartlar aleyhinde ağırlaştırılabilir, dolayısıyla da sıkıntılı bir atmosfere düşebilir (14). Herhangi bir hizmette bulunan ve bir hizmeti temsil eden kimseler için, tehlikeli bir takım düşünce ve davranışlar vardır. Bunlar bazen çok masum görünseler de, hizmet erleri için tehlike arzederler... En gizli ve en masum düşünce ve mülahazalarımızın dahi ciddi bir kontrole tâbi tutulması gerekmektedir (Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla, C. 1, s ). Din-i mübin-i İslâm a hizmet eden herkes neferdir. Dolayısıyla, bu hizmette askeri disiplin çok önemlidir. Şeklen asker değiliz ama, ruhen askeriz ve öyle de olmalıyız, hatta öyle olmak mecburiyetindeyiz. Bu sebeple, İslâmi hizmetlerde nefer olduğunu idrak edemeyen ve neferliğe ters tutumlar içine giren herkes, mutlaka, ama mutlaka bunun cezasını çeker (15). Taktik ve stratejiler söylenmez. Söylendiği an, onun bir taktik olma hüviyeti ortadan kalkar. Stratejiler sadece tatbik edilir. Bazan da bu stratejinin işin başında bulunan insandan başka kimse tarafından bilinmemesi gerekir (16). Nihai hedefe ulaşana kadar, yani sonuca ulaşıncaya kadar, her yöntem, her yol mübahtır. Bunun içerisine yalan söylemek de, insanları aldatmak da girer (17). Siz bir sivilsiniz, silahlarınız yok, kuvvet ve kudretiniz de sermayeniz kadar... oysa askerde tek başına bile olsanız, iktidarınız, silahınız, ferdi kabiliyet ve cesaretinizin yanı sıra, içinde bulunduğunuz birliğin kuvvet ve iktidarını da yanınızda bulur ve yerinde bir paşayı, hatta bir orduyu bile esir edebilirsiniz (18). Öyleyse, geleceği kucaklayıp planlayanlar, oturup onu bekleyeceğine, kendilerini ona asker olarak yetiştirme gayreti içine girmelidirler. Tâ ki geldiğinde hazır olan askerinin başına geçebilsin (19). Evet, Allah Rasülü etrafında her zaman işte böyle serdengeçtiler oldu, fakat o, hayatının hiçbir anında, ama hiçbir tedbirde kusur etmedi. Kuvvet dengesinin olmadığı bir yerde ortaya atılmasının hezimet ve mağlubiyetle neticeleneceğini herkesten iyi değerlendirdi ve bu sebeple de stratejisini hep temkin ve tedbir ile örgütledi (20). "İhtiyat, bir iş ve bir hamlede zarar ihtimallerine karşı ve maruz kalınan musibetler neticesinde ah u vaha düşmemek için ehemmiyetli bir davranıştır. Sebeplere tevessülde gerekli hazırlığı yapmamış nice müteşebbis vardır ki, neticede ya dizini döver ya da kadere taş atar... Bir hamle ve teşebbüste hedef alınan netice ne kadar büyükse, o uğurda gerekli görülen tedbirlere riayet de o nispette ehemmiyetlidir... İhtiyatlı olma, korkup geriye durmaktan tamamen farklı olduğu gibi, tedbirsizce davranışların da cesaret ve yiğitlikle hiçbir alakası yoktur... Her kötü haslet gibi, sırf bir aldatmaca olan kitle ruh haletiyle yine kitle avına çıkmak, Batının bize armağan ettiği şeylerdendir. Bu sakat ve nesebi gayrisahih düşünceyi benimseyenlere göre, bir yumurtanın başında bir sürü 'gak gak gıdak' normal görülse de, bize göre her milli mesele, bir mercan sabrı ve sessizliği içinde, en

8 8 kuytu yerlerde ve mercan kuluçkalarının ızdıraplı, fakat gürültüsüz hallerine uygun bir çizgide cereyan etmelidir" (21). Sizin gibi düşünmeyip farklı dünya görüşüne sahip karşısına acele çıkılmamalı... Yoksa bizim gibi düşünmüyorlar diye bir bir uzaklaştırılan veya uzaklaşan bu gayr-ı memnunlar, dev dev kitleler meydana getirerek karşınıza çıkıp sizi yerle bir edebilirler (22). Evet, denge gözetilmediğinde, hezimet ve mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu şartlarda kahramanlık gösterisi sadece ihanettir (23)....bir yandan hasım cepheyi, mükemmel işleyen HABERALMA TEŞKİLATIYLA içinden tanırken, öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetlerine kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli ve imkân tanınmamalıdır... Evet, devlet ve milletin bekası ve hayatiyeti adına önem arzeden her dinamiğin üzerinde etraflıca durmalı, bu dinamikleri sistematik hale getirmeli, günümüzün teknolojik imkânlarından da faydalanarak bu faaliyetleri gerçekleştirmeli... ve bilhassa HABER-ALMA hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır (24). 2. RESMİ BELGELERDE İSTİHBARAT SAVAŞIMI: CUMHURİYETÇİLER VE MÜRİTLER Fethullah Gülen in hasım cephe den neyi kastettiğini açıklamaya herhalde gerek yoktur. Gülen, bu direktifiyle, şeriat doğrultusunda silbaştan yeniden yapılanmayı öngördükleri devletin içine sızılmasını; devlet gücünü kullanarak devlet ve rejim taraftarlarını sindirmeyi, etkisizleştirmeyi ve de bu amaç doğrultusunda istihbarat örgütlerinin hem haberalma ve hem de T.S.K. ne karşı alternatif silahlı güç olarak önemine işaret etmektedir. Nitekim, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Fethullah Gülen İddianamesi nde bu husus şu cümlelerle teyid edilmektedir: Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı uyguladığı politika, hoş görünme, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bazı politikalardan alınmış tavizlerle, polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri ne karşı kullanma şeklindedir Fethullah Gülen Grubunun başta Milli Eğitim ve Emniyet Teşkilâtı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir (25). Hatırlanacağı üzere, fethullahçı yapılanma içinde oluşturulan ve sivil istihbarat örgütleri içinde yuvalanan sivil istihbarat örgü hakkında ilk suçduyurusu, Yeni HAYAT Dergisi sayfalarından yapılmıştır (26). Emniyet içindeki kadrolaşma, farklı istihbarat birimleri tarafından hazırlanan raporlarda (27) vurgulanmış; eski bir Polis Akademisi öğrencisi olan gazeteci Zübeyr Kındıra tarafından Fethullah ın Copları ismiyle kitaplaştırılmış ve ardından Fethullah Gülen in yargılandığı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi nde tanık olarak dinlenen Emniyet Müdürleri Cevdet Saral ve Osman Ak ın dehşetengiz açıklamalarıyla bir kere daha gündemde yeralmıştır. Emniyet Müdürü Osman Ak ın, hayli uzun ve çarpıcı tanık ifadesini, Cumhuriyet şöyle yayınlamıştır:... Bu raporda, Polis Koleji nin yüzde 50 sinin bu grupla temas halinde olduğunu yazıyordu. Bu zamana kadar bir cezalandırma olmadığına göre, karşıdaki insanlar en az başkomiser rütbesinde bulunuyor. Biz İstihbarat Daire Başkanına yazdığımız kişiye özel ve çok gizli yazıların nasıl sızdığını anlıyamıyorduk. Ama daha sonra 92 deki bu listede yer alan bir ismin, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun un Özel Kalem Amiri olduğunu gördük. Kişiye özel bilgilerin nasıl sızdığını anladık... Ak, devlette devamlılığın esas olduğunu, ancak görevden ayrılmalarının ardından resmi makamlara intikal ettirdikleri değerlendirme ve çalışma rapor ve belgelerin yok edildiğini öne sürerek, Gülen in Diyanet te eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcılarından Yaşar Tunagür ve Abdurrahim Gürle isimli kişiyle nasıl örgütlenmeye gittiklerine ilişkin elde ettikleri belgeyi mahkemeye sundu... Ak, Gülen yandaşlarının, düzenledikleri himmet toplantılarıyla yardım topladıklarını bildirdi. Ak, Haşhaşileri andıran bir yapılanma olduğunu görüyoruz dedi. Rapor hazırladıkları dönemde irticacıların kendilerini gizlemeye başladıklarını söyleyen Ak, Maskeleme mantığı Usame Bin Ladin le benzerlik gösteriyor. Maskeyi düşürüp gerçek yüzleri ortaya çıksaydı, kandırılmış insanlar gerçeği görecekti. Ben Usame Bin Ladin benzeri bir örgütlenme olduğunu değerlendiriyorum dedi... Osman Ak şunları söyledi: Bu soruşturma, sonunda, soruşturanın soruşturulmasına dönüşmüştür. Bizden sonra soruşturmanın örtbas edildiği kanaatindeyim. Fethullahçı olduğuna inandığım meslekdaşlarım şu anda önemli görevlerde. Benim cezalandırılmamı

9 9 isteyenlerden birisi TEMÜH, diğeri Asayiş Daire Başkanı. Böyle bir İstihbarat Daire Başkanı da var. Benim teşkilâtımın maalesef şu anda ZAPTEDİLDİĞİ kanaatindeyim. Ak, mahkemenin anlattıklarıyla yetinmeyerek emniyetin ilgili birimlerine yazı yazacağını, ancak mahkemenin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat, Terörle Mücadele Şubesi ve Asayiş Daire Başkanlıklarından, Gülen örgütlenmesi konusunda sağlıklı bilgi alamayacağını öne sürdü. Fethullahçıların devletin tüm kurumlarına sızdığını belirten Ak, Gülen in adının siyasi bağlantıları dolayısıyla Susurluk Raporu ndan çıkarıldığını iddia etti. Ak, Gülen örgütünün silâha gerek duymadığını, çünkü silâhlı yanını polis içindeki örgütlenmenin oluşturduğunu savundu (28). Emniyet Müdürü Osman Ak ın sözkonusu davanın 10. Celsesinde ( ) tanık olarak verdiği ifadede kısmen değindiği Polis Koleji ile ilgili bilgiler, Polis Akademisi, Polis Koleji, Polis Okulları gibi eğitim ve öğretim kurumlarındaki Fethullah Hocanın Talebeleri adlı örgütün soruşturulması kapsamında yer almıştır. Buna göre, Teftiş Kurulu Başkanlığı nın gün ve 91/316 sayılı bilgi talebine karşılık İstihbarat Daire Başkanlığı nın 10 Mart 1992 gün ve 1992/79 sayılı yazısında şöyle denilmektedir: Elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan takip, tarassut ve tahkikatlarda Ankara Polis Koleji öğrencilerinin % 50 sine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kuran örgüt elemanları, kendilerine yakın olanlar üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. Örgütün yapılanmadaki temel stratejisine bağlı olarak devlet dairelerinin önemli yerlerine yerleşme planını, en tabanda uygulamaya koymaları teşkilâtımızda da gözlenmektedir. Gelecekte Emniyet Teşkilâtı nın bürokratlarını oluşturacak Polis Koleji öğrencilerinin, koleje seçiminden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir. Örgütün tüm yurt sathında çeşitli görünümler altında kurulu bulunan vakıf ve evlerde ailelerinin izniyle yerleştirilen zeki, çalışkan öğrencilerin meslek okullarına yerleştirilme planında, Polis Kolejleri de payını almıştır. Bu öğrenciler Polis Kolejlerine hiyerarşik sıra içinde, sınıf, dönem ve okul imamları ve kadrolarının denetiminde, görüşleri doğrultusunda eğitilmektedirler. Sınıfların ve okulun kendi bünyesinde sorumlu imamları olmasına rağmen, örgüte karşı asıl sorumlu olan dışarıdan bir üniversite öğrencisidir lerden başlayan bu kadrolaşma, klasik örnekle Tavukçuluk Enstitüsü nde olsa, neyse diyebilirsiniz. Ama bu tehlike, güvenliğimizi ve tam bağımsızlığımızı birinci derecede ilgilendiren bir Anayasal kurum yani Emniyet Genel Müdürlüğü ne bağlı okullar için sözkonusu olacak ve 1992 de bu olgu, resmi bir soruşturma raporunda yer alacak ve de hiçbir şey yapılmayacak!.. Bir başka ifadeyle, tamamiyle dış odaklı fethullahçı tehdit, yok sayılarak görmezlikten gelinecek!.. Gerçekte sorulacak o kadar çok soru ve sorumlulardan sorulacak o kadar çok hesap var ki!.. İşte, sadece birkaçı: O tarihlerde öğrenci olanlar, bugün Emniyet in üst düzey bürokratları arasında yeralmakta mıdır? Yasadışı yapılanma bağlantısı nedeniyle kaç öğrencinin ya da mezunun Emniyetle ilişkisi kesilmiştir? Kaçının terfisi yapılmamıştır ya da geciktirilmiştir? Kaçının fethullahçı hiyerarşideki yeri ile organik ilişkisi saptanmıştır? Yasadışı fethullahçı yapılanmaya yönelik istihbarat akışını durduracak; yasadışı fethullahçı yapılanma çıkarları doğrultusunda polis gücünü kullanmayı önleyecek ne gibi önlemler alınmıştır? Bu bağlamda hangi ilişkiler deşifre edilmiştir? Bu soruların cevapları ya da cevapsızlığı, olayın vahametini ortaya koymaya yeterlidir FETHULLAH GÜLEN İN İSTİHBARATÇILARA ÖZEL İLGİSİ Fethullah Gülen, A.B.D. ne hicret etmeden önce, Aktüel Dergisi ne verdiği demeçte, kendisinin devletin istihbarat birimleri ile ilişkisini açıklama gereğini duyarak, bu birimlere yaptıkları hakkında önceden bilgi vermekte olduğunu söylemiştir. Tabii, bu bilgi alışverişini, kendi müritleri dururken, laik hukuk sistemini savunan Cumhuriyetçi istihbaratçılarla yaptığına inanmak safdillik olacaktır. Başka bir kaset konuşmasında, Gazi olaylarının iki ay öncesinden istihbarat vasıtasıyla öğrendiğini açıklamıştır:... hatta burada yine bir kısım istihbari raporlara dayanarak, demeye mezun muyum, değil miyim, bir hususun kapağını açacağım. Burada bir ukalâlığımı da arz etmemi müsaade eder misiniz? Bunca böyle bu işte saçlarını ağartmış adamların ukalâlığı olabilir. Ben iyi bir insan değilim. Gaziosmanpaşa olayları olmadan evvel, Türkiye nin her yerinde böyle bir patlama olacağını 1.5 ay evvel ben devletin başındaki insanın en yakınına verdim. Dedim Türkiye de birşeyler planlanıyor, raporu okuyun, buna bir dostum verdi bunu. Aleviliği oyuna getirmek istiyorlar. Türkiye de bir kısım

10 10 Aleviler ocak ve bucakları kundaklayacaklar. Avrupa da bu iş için çıkardıkları mecmualar var. 1.5 Ay önce evvel ben bunu, raporu verdim, sayfalık bir rapor. Alevilerden bazı yerleri vuracaklar ve Sünniler bizi vurdu diye Alevileri ayaklandıracaklar. Verdim ve bekledim ki devletin başındaki insanlar bu mevzuda bir çare ararlar. Sonra hata ettiğimi anladım. Mesela o, medyaya verilebilirdi. O mesele. O bir Samanyolu nda bir Ayna programında benim de şahsen o arkadaşı bilmemden ötürü mütalâam alınarak değerlendirilebilirdi... (29). Şayet Fethullah Gülen i ve fethullahçı yasadışı yapılanmayı tanımıyorsanız, bu kasedi izlediğinizde, mutlaka bir fikir sahibi olursunuz. Bir devlet düşünün ki, ulusal birliği ve bütünlüğü açısından tehdit altında. Bu, devletin istihbarat birimlerince saptanıyor ve raporlaştırılıyor. Buraya kadar tamam; esas önemli olan buradan sonrası. Bu raporun, hiyerarşiye uygun bir biçimde makamlara sunulmasından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü ne, oradan İçişleri Bakanlığı na ve konunun aciliyeti ve önemi açısından da Cumhurbaşkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu na gönderilmesi gerekmez mi? Bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olursa, iş değişiyor. Raporu hazırlayan istihbaratçı, raporunu gereği için Fethullah Gülen e gönderiyor ve ancak onun durumun vahametini idrak etmesinden sonradır ki, aynı raporun kopyası, yine gayrıresmi en üst makam ya da cemaat hiyerarşisinde Kainat İmamı Fethullah Gülen eliyle, bir başka mutemete, yani halk arasında Başbakan ın Gölgesi olarak ünlenen şahsa iletiliyor. Bu arada, devlet adına yaşanılan bir çelişkinin de altının çizilmesi gerekiyor: Cemaat hiyerarşisine göre, bir polis memuru, bir bekçi ya da bir astsubay üst bir konumda ise, cemaat hiyerarşisinde daha altta bulunan bir Emniyet Müdürü nün ya da General in, devlet ya da kurum hiyerarşisini dikkate almaksızın, o kişiye biat etmesi, bir başka ifadeyle onun emirlerine harfiyen uyması gerekiyor. Aynı şekilde, mübaşirin ya da zabıt kâtibinin imam olduğu bir sistemde, bu mübaşirin ya da zabıt kâtibinin, mürit hâkime emir vermesi, karar dikte ettirmesi gibi bir sonuç doğuyor. İşte, tarikatların ya da cemaatlerin güçlenip devlete sızdığı noktalarda, devlet hiyerarşisi resmen çöküyor. Türk Devleti, en önemli zaafını bu noktada yaşıyor... Devlette, özellikle Adliye, Mülkiye, Emniyet ve Ordu hiyerarşisini altüst eden bu tehlikeli kadrolaşma, Fethullah Gülen için normal bir süreç anlamına gelmektedir. Gülen, özellikle Emniyet içindeki yandaşlarını, buram buram takiyye kokan şu cümlelerle mazur göstermeye çalışmaktadır: Herkesin bildiği gibi, yıllarca va z ettim. Hemen her şehirde konferanslarım oldu. Yayınlanmış pek çok kitabım var. Halkımız Müslümandır ve dinine bağlıdır. Bu bakımdan, Din ile alâkalı her şeye alâka duyar. En çok da İDARECİLERİNİN, ASKERİNİN VE POLİSİNİN DİNDAR OLMASINI İSTER. ORDU da, EMNİYET de halkın bağrından çıkmış insanların teşkil ettiği müesseselerdir. Başka millet fertlerinin veya fezadan gelmiş varlıkların teşkil ettiği müesseseler değildir. Dolayısıyla, bunların içinde de çok tabii olarak va zımı dinlemiş, kitabımı okumuş, konferansımda bulunmuş, hatta belli bir alâka duymuş insanlar olabilir. Bu, son derece tabii bir şey değil mi? Sonra ben, kanunlar aleyhinde bir şey söylemiş veya yazmış değilim ki! Önemli olan, bu insanlar, ORDUNUN ve EMNİYET in kaide ve prensipleri aleyhinde faaliyette bulunmuşlar mıdır? Ben, bu kaide ve prensiplere rağmen bir telkinde bulunmuşum ve onlar da bu telkini esas alarak, kaide ve prensipleri çiğnemişler midir? Bu tespit edilmelidir ve bu hususta vaki olmuş tek bir misal gösterilebilir mi? Gösterilmezse, böylesi iddialarla kafaları bulandırmaya ve ORDUMUZU, EMNİYETİMİZİ milletine ve milletinin inancına rağmen bir çizgide göstermeğe çalışanların gerçek niyetleri elbet bir gün ortaya çıkacaktır. Hiçbir şey, uzun süre gizli kalamaz (30). Fethullah Gülen, bu açıklamayı, Lynne Emily Webb adlı bir yazara yapmıştır. Ancak, bugüne kadar Türk Silâhlı Kuvvetleri nden, fethullahçı oldukları gerekçesiyle Yüksek Askeri Şura kararları ile ilişkileri kesilen yüzlerce yandaşının durumlarını ise es geçmiştir. Gülen in mantığına göre, Y.A.Ş. nın gerçek niyeti ne olabilir? Kaldı ki, bu açıklamayı niçin bir A.B.D. vatandaşına yapma gereğini duymuştur? Bir Amerikalı, milletin inancını daha mı iyi aksettirmektedir? Kaldı ki, Webb, kitabının sayfaları arasındaki bölümüne şu başlığı uygun bulmuştur: Fethullah Gülen den, Aleyhindeki İsnatlara Kesin ve Net Cevaplar. Bu bölümün 82. sorusunun e şıkkında, adıgeçene şu isnat yöneltilmektedir: Bir yandan TSK ne sızarken, diğer yandan, TSK ne karşı POLİSİ güçlendirerek... Ancak, bu isnada net ve kesin cevap beklerken, sadece TSK ile ilgili açıklamaya karşılık, polisle ilgili bölümün yok sayılarak geçiştirildiğini görürsünüz (31). Fethullah Gülen in, istihbarat birimlerindeki yandaşları üzerine bu kadar çok düşmesinin, cemaat deyimiyle hamilik kanatlarını örtmesinin sayılamayacak kadar çok taktiksel nedeni bulunmaktadır. Ancak, kişisel nedenler daha da ağır basmaktadır. Örneğin, herşeye rağmen, Fethullah Gülen e 1996 da resmi koruma tahsis edilmiştir. Asli görevi ve varlık nedeni, Cumhuriyeti, laik hukuk sistemini, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak, Atatürk ilke ve

11 11 devrimlerine sahip çıkmak olan ve bunun için devletten maaş alan emniyetçiler, Fethullah Gülen i korumak konumuna getirilmişlerdir. İstanbul İl Koruma Komisyonu nun bu doğrultudaki kararı, İçişleri Bakanlığı tarafından 30 Temmuz 1996 da onaylanmıştır. Dahası, kasetlerinin medyada yayınlanarak maskesinin düşürülmesi olayının kısa bir süre öncesinde Fethullah Gülen, A.B.D. ne beraberinde resmi korumasını da götürmüştür. 4 Mayıs 1999 da A.B.D. ne geçici görevle gönderilen resmi koruma, 22 Eylül 1999 tarihine kadar adıgeçeni korumuştur (32). Oysa, çok özel durumların dışında yurtdışına koruma görevlendirilmemektedir. Hatta, Başbakan ve İçişleri Bakanı nın yurtdışı gezileri dışında, Bakanlara da, yüksek bürokratlara da yurtdışında koruma tahsis edilmemektedir. Yakın tarihimizde bir istisna olarak, bir dönem parti genel başkanlığı yapan Cem Boyner e, -o da çok yönlü girişimlerinin ve de masrafları üstlenmesinin sonucunda- bir yurtdışı gezisinde koruma tahsisi yapılmıştır. İlkokul mezunu, emekli vaizlikten müstafi, hakkında çeşitli defalar soruşturma açılmış, tutuklama kararı çıkarılmış ve uzun süreyle aranmış, dahası yaptıkları ve yapacakları çok iyi bilinen ve DGM de dava açılması her an sözkonusu olan bir kişiye, yani Fethullah Gülen e, yurtdışına yargılamadan kaçarken pardon, tedaviye giderken- İçişleri Bakanı oluru ile resmi koruma tahsis edilmesi, kuşatılmışlığın boyutlarını ve cüretini göstermesi açısından büyük önem taşımaktadır. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı gibi Cumhuriyet aydını yurtseverleri kendi sınırları içinde korumayan-koruyamayan Emniyet in, adıgeçeni hem de yurtdışında kimden koruduğu (!) ise apayrı bir araştırma konusudur İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI NIN İSTİHBARAT BÜLTENİ Diğer taraftan, M.İ.T., Jandarma Genel Komutanlığı gibi ilgili kurum ve kuruluşların fethullahçı yapılanmayı deşifre eden raporlarına karşılık, Emniyet Genel Müdürlüğü nce yayınlanan İstihbarat Bülteni nin Temmuz 1998 tarihli ve 70 No.lu nüshasında, olması gereken istihbaratçı perspektifinden değil de, bir sempatizan, bir muhip perspektifinden yapıldığı kuşkusu uyandıran değerlendirmelere yer verilmiştir: li yıllarda başlamış olduğu çalışmalarını, çizgisini hiç değiştirmeden günümüze kadar getiren Fethullah GÜLEN in, bilhassa son dönemler itibariyle, geniş açılımlar sergilediği ve toplumumuzdaki bütün kesimlerle diyalog kurma yönünde çaba sarfettiği gözlenmektedir. Son olarak; TÜRKİYE GAZETECİLER VE YAZARLAR VAKFI bünyesinde yürütülen ve değişik görüşlere sahip olan kesimleri birbirine yakınlaştırma yönündeki gayretleri de bu doğrultudaki yaklaşımlarının bir sonucudur. F. GÜLEN, ılımlı islami yorumları, dini değerlerin siyasal hedeflere alet edilmemesi yolundaki telkinleri ve farklı kesimlerle diyalog arayışlarının yanı sıra bilhassa Papa başta olmak üzere Yahudi ve Hristiyan din adamları ile kurduğu irtibatlar nedeniyle de, dini motifli terör örgütleri ve radikal dini gruplarca yoğun biçimde eleştirilmiştir. Şu anki durum itibariyle ülkemizde en geniş tabana hitap ettiği bilinen grup, genelde eğitim düzeyi yüksek şahıslardan oluşmaktadır. Kendi amaçlarını, Türkiye Cumhuriyeti nin dünya çapında önemli bir devlet olma potansiyeline sahip olduğu gerçeğinden hareketle, eğitim faaliyetleri ile bu sürece katkı sağlama ve bunun gerçekleşmesi için de ülkede toplumsal barışa hizmet etme olarak açıklayan grubun siyasi yelpazede ağırlığını Demokrat Parti çizgisini takip eden sağ partilerden yana koyduğu da bilinen hususlar arasında yer almaktadır. Yurtdışında ve yurtiçinde açılan eğitim kurumları çerçevesinde yürütülen faaliyetlerin mali giderlerinin kurulan şirketler vasıtasıyla karşılandığı bilinmektedir. Her il ve ilçenin durumuna göre yurtdışındaki bir ülkenin veya ülkelerdeki birkaç okulun tüm masraflarını karşılayacak şekilde planlamalar yapıldığı ve masrafların bu şekilde taksim edilmek suretiyle yurtiçinden karşılandığı bilinmektedir. Son dönemde kamuoyunda önemli tartışmalara yol açan 8 Yıllık Eğitim ve Türban konusundaki uygulamalarla ilgili olarak da, bu tarz meselelerin dinin aslından olmayıp teferruat olduğu, dolayısıyla da bu konuların toplumsal huzur ve barışı zedeleyecek ölçüde tırmandırılmasının zararlı olacağı görüşünü savunan F. GÜLEN Grubunun, geleneksel ılımlı tavırlarına uygun olarak tutumunu devam ettirdiği gözlemlenmiştir. Gruba ait ülkemizde faaliyet gösteren eğitim öğretim kurumlarından bazıları aşağıda belirtilmiştir: İzmir Yamanlar Fen Lisesi, İstanbul Fatih Koleji, İstanbul Safiye Sultan Kız Lisesi, Mersin Yıldırımhan Lisesi, Ankara Samanyolu Lisesi, Van Serhat Lisesi, Denizli Server Lisesi, Erzurum

12 12 Aziziye Lisesi, Erzincan Otlukbeli Lisesi, Eskişehir Ertuğrul Gazi Lisesi, Sakarya Işık Lisesi, Manisa Şehzade Mehmet Türk Lisesi, Aydın Nizami Erkek Lisesi, Fatih Üniversitesi. Ayrıca yurtdışında; Özbekistan da (17) eğitim kurumu ve (1) Dil Merkezinin bulunduğu, Türkmenistan da (1) Üniversite, (13) Ortaöğretim kurumu ve (1) Dil Merkezinin olduğu, Kazakistan da ise (30) Lise ve (1) Üniversite, ABD, Kamboçya, Malezya, Bangladeş, Gürcistan, Kırgızistan, Irak, Romanya, Moldova, Ukrayna, Azerbaycan, Tacikistan, Arnavutluk, Fas ve Pakistan gibi ülkelerde okullarının bulunduğu bilinmektedir (33). Bülten de, Fethullahçı Grubun yayın organları arasında Sızıntı Dergisi, Yeni Ümit, Aksiyon, Zaman Gazetesi, Samanyolu Televizyonu (Stv), kuruluşları arasında da Akyazılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfı, Türkiye Öğretmenler Vakfı, Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı birkaç cümlelik açıklamalarla sayılmıştır (34). Fethullahçı yapılanmanın iç ve dış bağlantıları; sözü edilen il ve ilçelerden yurtdışındaki okullara para transferinin hangi yasadışı yollardan gerçekleştirildiği; yapılanma içinde yer alan şirket, eğitim kurumu ve öğrenci yurtları ile ışık evlerinin tam dökümü gibi teknik hususlara yer vermeyen bu İstihbarat Bülten i, sözkonusu yasadışı yapılanmanın eriştiği güç düzeyini ortaya koymaya, bu konuda fikir oluşturmaya yeterli bir belgedir. Fethullahsever istihbaratçılar tarafından kaleme alındığı anlaşılan bu bülten, Aylık İstihbarat Bülteni Dağıtım Planı na uygun biçimde, Hizmete Özel çerçevede dağıtılmaktadır: İç dağıtımda, İçişleri Bakanlığı, Özel Harekât Daire Başkanlığı, TEMÜH Daire Başkanlığı, Kaç. Ve Org. Suç. Mücadele Daire Başkanlığı, Güvenlik Daire Başkanlığı, Asayiş Daire Başkanlığı, Valilikler, İl Emniyet Müdürlükleri; dış dağıtımda ise, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, OHAL Bölge Valiliği ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri ne gönderilmektedir. Dağıtım Planında kesinlikle Fethullah Gülen in adı geçmemektedir. Oysa, yasadışı yapılanmayı sadece Fethullah Gülen Grubu olarak takdime kalkışanlar, bu bülteni hocaefendilerine de takdime cüret etmişler midir? Bilinen o ki, bu araştırmada kullanılan tüm istihbarat raporları gibi, bu bülten de, yapılanma hiyerarşisinde yer alan ortalama her semt imamı nın ve de üstündekilerin uhdesinde bulunmaktadır. Bu Hizmete Özel belgenin, Fethullah Gülen in eline geçtiğini kanıtlamak elbette ki olanaksızdır, diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuzdur. İşte, bu konuda bizzat Fethullah Gülen, itirafı ile yardımımıza (!) yetişmektedir:...burada daha önemli bir hususu arzetmek istiyorum; adları telefon dinleme skandalına karışanlar, bir suçlamada bulunuyorlar. Bunlar, bir şehir emniyetinin istihbarat mensupları. Buna karşılık, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı nın yani DAHA ÜST VE DAHA YETKİLİ BİR MAKAMIN, bir gazetede yer alan çok açık ifadeleri var. Bu makamın İSTİHBARAT BÜLTENİ nde ve Terörizm Sorunu ve Türkiye başlıklı kitabında Müslüman bir kişinin terörist olamayacağı benim bazı yazı örneklerimden verilerek açıklanıyor ve islam adına takip ettiğim çizginin hiçbir zaman değişmediği ve bunun ılımlı bir din anlayışına dayandığı, dini siyasi hedeflere alet etmekten uzak, hatta böyle bir şeye karşı olduğum vurgulanıyor. Bu görüşlerimden dolayı radikal dini gruplarca eleştirildiğim ifade ediliyor. Şimdi bizzat yazdıklarıma, söylediklerime ve yaptıklarıma dayanarak verilmiş bir en üst Emniyet istihbarat raporu mu geçerlidir, yoksa, büyük bir skandala adı karışanların can havliyle basına sızdırdığı ve yazıp söylediklerimi keyiflerince yorumlayanların verdikleri manalarla anlamadıklarını ortaya koyanların çelişkilerle dolu iddiaları mı geçerlidir? Kararı kamuoyunun vicdanına ve gerçek hukuk anlayışına havale ediyorum. Bir diğer husus da, yanlışlıkla fakire atfedilen, fakat temelde her kesimden millet evladlarının ortaya koyduğu hizmetler, yapılan bir ankette de ispatlandığı gibi, halkımızın büyük çoğunluğunun tasvibine mazhar olmuş hizmetlerdir. Bu çoğunluk ki, içinde siyasi, gayr-i siyasi, Sünni-Alevi, her kesimden insan var. Hatta, Katolik, Ortodoks, Musevi ve Süryani cemaatlerinden ve işadamlarından, dahası spor ve san at camiasından pek çok insan var. Acaba bütün bu insanlar aldanıyor da, sadece adları garip bir skandala karışmış birkaç memur mu gerçeği görüyor? (35). Önce, Fethullah Gülen in kendini savunurken, ortaya koyduğu çelişkilerin yanıtlanması gerekmektedir: Türkiye de kaç müstafi seyyar vaiz, istihbarat raporlarına konu olmaktadır? Sözkonusu istihbarat raporları, Fethullah Gülen in eline nasıl geçmiştir? Dağıtım Planı nda belirtilmeyen bir hocaefendilik makamı mı sözkonusudur ki, bu raporlar adıgeçenin bilgisine ve yorumuna sunulmuştur? Fethullah Gülen in yukarıdaki açıklamasının üzerinden bugüne üç yıl geçmiş

13 13 olup, bu konuda bir köstebek araştırması ve soruşturması yürütülmüş müdür? Değilse, neden ve niçin? İhmali görülenler hakkında da soruşturma açılmış mıdır? Fethullah Gülen in devletin istihbaratçılarını, yazdıklarını doğru ya da keyfi yorumlayanlar biçimde ikiye ayırma ve yargılama hakkı bulunmakta mıdır? Ankara Emniyet Müdürlüğü nce hazırlanan ve Fethullah Gülen in haksız ve yetkisiz biçimde saldırdığı-eleştirdiği-yargıladığıkategorize ettiği rapor, İstihbarata Karşı Koyma çalışması içerisinde yapılması olası bir Planlı İstihbarat Operasyonu öncesinde, hedef belirlemeye yönelik ön haber çalışması niteliğindedir. Bu raporla, yasadışı yapılanmanın sadece kuşbakışı fotoğrafı çekilmiştir. Ve bu rapor, bizzat Fethullah Gülen in telefon dinleme skandalı adını verdiği olayın sonrasında değil, ÖNCESİNDE hazırlanmıştır. Gülen, sözkonusu raporu hazırlayan gerçek Cumhuriyet savunucusu istihbaratçılara alenen hakaret etme ve tahrif hakkını nereden bulmaktadır? 2.3. D.G.M. VE FETHULLAH GÜLEN ÖRGÜTÜ HAKKINDA İDDİANAME Diğer taraftan, Fethullah Gülen in Ankara 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi nde yargılanıyor olması, Ankara Emniyet Müdürlüğü nce hazırlanan sözkonusu rapordaki istihbarat bulgularının haklılığının ve güvenilirliğinin bir kanıtıdır. Tıpkı, İddianame de belirtildiği gibi: tarihli 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu nun 1 nci maddesinde: Terör, baskı ve cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yollarından biri ile Anayasada belirtilmiş Cumhuriyet niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devleti nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemdir denilmiştir. Aynı kanunun 7/1 nci maddesinde ise: 3 ve 4 üncü maddeler ile TCK. nun 168, 169, 171, 313, 314 ve 315 maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu kanunun 1 nci maddesi kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler cezalandırılır, denilmektedir. Fethullah GÜLEN in oluşturduğu örgüt yukarıda izah olunduğu gibi devletin LAİK YAPISINI YIKMAK amacıyla kurulmuş olup, istişare kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Yine bu illegal yapılanmaya bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bulunmaktadır. Bu legal ve illegal yapılanması ile büyük ve güçlü görünüm arz eden örgüt, halk üzerinde bir manevi cebir ve baskı yaratmaktadır. Bu itibarla örgütün 3713 sayılı kanunun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesi kapsamı içinde ele alınması gerekmektedir. Bu iddianame ile ÖRGÜTÜN BAŞI hakkında dava açılmış olup, örgütün illegal ve legal yapılanması hakkında soruşturma sürdürülmektedir. XII- NETİCE VE TALEP: Sanığa isnat edilen suç yukarıda anlatılan delillerle sabit olduğundan, 2845 sayılı kanunun 9 ve 20 nci maddeleri gereğince yargılamasının yapılarak, Sanık Fethullah GÜLEN in hareketine uyan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu nun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesinin 1 nci fıkrasının 1 nci cümlesi, TCK nun 31, 33, 40 maddeleri gereğince TECZİYESİNE, Emanette bulunan suç eşyalarının TCK nun 36 ncı maddesi gereğince MÜSADERESİNE karar verilmesi kamu adına İDDİA olunur (36). İddianamade, sözkonusu İstihbarat Bülteni değil, Ankara Emniyet Müdürlüğü nce hazırlanan - Fethullah Gülen in aşağıladığı- rapor, kanıt (16 No.lu kanıt) olarak kullanılmıştır. Kaldı ki, İstihbarata Karşı Koyma çalışması içinde, doğruluk ve güvenilirlilik ölçütleri, sunan makamın hiyerarşik sıralamadaki yeri ile doğrudan ilgili değildir. Böyle bir kural ya da teamül sözkonusu değildir. Fethullah Gülen, kendini yargı yerine koyarak, görevini yapan istihbaratçıları zan altında bırakma hakkını ve gücünü nereden almaktadır?

14 DEVLETE VE CUMHURİYETE BAĞLI BİR EMNİYET MÜDÜRÜ NÜN SAVUNMA BELGESİ YA DA İSYANI Temmuz 1998 Tarihli ve 70 No.lu İstihbarat Bülteni ni kimler hazırlamış, kaleme almış ve onaylamıştır? Örneğin, o tarihteki İstihbarat Daire Başkanı, bugün hangi görevdedir? Sözkonusu yasadışı yapılanma ile ilişkilerini ortaya koyacak bir soruşturma geçirmiş mi, yoksa taltif ile aynı görevde tutulmaya devam etmekte midir? Bu soruların kilit isminin Sabri Uzun olduğunu kaydederek, onunla ilgili ifadelerin yeraldığı bir başka soruşturma dosyasından örnek vermek yerindedir:... Yine yazışmalarında ve ifadelerinde Fethullah Gülen ve örgütünün sanki avukatlığına soyunduğu izlenimi veren Sabri Uzun un bu örgütlenmeye yönelik düşünce ve yaklaşımları ile varsa sempatisinin tespiti açısından İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında bu örgüte ilişkin altında imzası veya parafı bulunan tüm yazışmalar ile sorumluluğu altında ilgili birimlere intikal ettirilen haber dağıtım notu, istihbarat notu, broşür, kitap ve benzeri her türlü dokümanın dosyaya intikalini talep ediyorum. Zira, ifade ve yazışmalarında...bu cemaat devir tarikat devri değildir, hakikat devridir özdeyişiyle tarikatçılığı reddeder ( tarihli ifadesi sayfa 14, gün ve 6203 sayılı Sabri Uzun imzalı yazının 3. sayfası) söylemini kendine temel dayanak olarak gören, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı nın tarihli takipsizlik kararına hukuki dayanak olarak sığınan (aynı ifade sayfa 12, aynı yazı sayfa 2) Sabri Uzun un, Fethullahçılığı geleneksel islami hareket olarak adlandırması ve bir kısım personelin avukatlığına soyunması bu hususa ilişkin ciddi şüphelerimi arttırmaktadır. Acaba geçmişte Dev-Yol, DHKP-C, PKK, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütlerle ilişki ya da bağlantısı bulunduğu iddiası ile soruşturmaya muhatap olan ve sonuçta delil bulunamadığından takipsizlik kararı verilenleri de aynı mantıkla değerlendirmekte midir, merak ediyorum tarihli ifadesinin bütünlüğüne bakıldığında Sabri UZUN un ifadesine başvuran Sayın Müfettişlerin böyle bir savunmayı yazılı hale getirmeleri tarihi bir görev olmuştur. Zira, Fethullah Gülen bizzat bu ifadenin arkasında durmakta, Sabri UZUN un ifadesini ve imzasını taşıyan yazıları, bu kesimlerce Fethullahçılığın meşruiyet ve legalizeliğine gerekçe olarak gösterilmektedir. Bana bu emirler doğrultusunda yapılan çalışmaların sonuçlarının teşkilât bünyesindeki Fethullah Gülen yandaşlarında yaratmış olduğu endişe, bu çalışmayı yapanlar aleyhine acilen bir suç üretme gayretine dönüşmüştür (37). Yukarıdaki değerlendirmenin yeraldığı yazılı savunma, Emniyet Müdürü Osman Ak a ait olup, yasadışı yapılanma mensubu imamlara, gücümüz karşısında ezilen, pişman edilen aciz laikçinin hezeyanı notuyla, dağıtılmıştır. Gizli yürütülmesi ve de muhafaza edilmesi gereken bir ifade metninin, cumhuriyet düşmanı kesimin elinde moral malzemesi olarak dağıtılması, konunun bir başka vahim yönünü oluşturmaktadır. Diğer taraftan, gözönünde tutulması gereken bir başka husus, fethullahçı örgütlenmenin, Emniyet Teşkilâtı içinde bugüne kadar niçin çözülemediğidir. Bunun da en önemli nedeni, çözecek makam sahiplerinin, birtakım siyasal denge hesapları ve de koltuk endişeleri ile konuya soğuk bakmaları, risk üstlenmemeleridir. Bu fırsatçı ve ikiyüzlü politika, Emniyet Teşkilâtı içinde, statükocu zihniyetin kökleşmesine yolaçmıştır. Değişik zamanlarda bu örgütlenmenin üzerine gidenler ise, fethullahçı kadrolar ve yandaşları-işbirlikçileri tarafından -kendi deyimleri ile- pişman ve perişan edilmişlerdir. Örneğin, 1992 de Polis Koleji ndeki fethullahçı kadrolaşmayı ilk kez resmi raporları ile ortaya çıkan müfettişler, daha sonra Teşkilât içinde yükselme şansından mahrum edilmişlerdir. Fethullah Gülen hakkında en kapsamlı raporu hazırlayan dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, İstihbarat tan sorumlu yardımcısı Osman Ak ve ekibi, o tarihe kadar hiç kimsenin hayal bile edemeyecekleri bir manüplasyona, kurban edilmişlerdir. Saral ve Ak, raporlarında, fethullahçı yapılanmaya karşı önerdikleri PLANLI İSTİHBARAT OPERASYONU NUN, tam tersine kendilerine yapılacağını hesaplayamamışlardır. Yasal çerçevede rutin telefon dinleme işlemi, fethullahçıların hareket noktasını oluşturmuştur. Adına Telekulak kod adı verilen bu planlı istihbarat operasyonu nun, fethullahçı yapılanmaya yaklaşık 20 milyon dolara malolduğu önesürülmektedir. Bu operasyon bütçesinin büyük bir bölümünü oluşturan kamuoyu oluşturma faaliyetleri faslından, Basına önemli paralar akıtılmıştır. Böylece, medyada, Cumhurbaşkanlığı telefonları başta olmak üzere, sıradan vatandaşın telefonlarının dinlenmekte olduğuna ilişkin kanı yaratılma kapsamında, görüntülü-görüntüsüz yüzlerce haber ve köşe yazısı yeralmıştır. Bu kampanya boyunca, tüm gizli belgeler ve bilgiler, çarpıtılarak, Basına kesintisiz bir enformasyon hizmeti (!) sunulmuştur. Bu dezenformasyon çalışmaları kapsamında, adıgeçen Emniyet Müdürlerinin özel

15 15 hayatları masaya yatırılmış, malvarlıkları adeta didik didik edilmiştir. Fethullahçı istihbaratçılar, Saral ve Ak aleyhine hiçbir şey bulamayınca, bu defa çok sayıda soruşturma açılması, bunların sonucunda disiplin cezası verilmesi, Ağır Ceza da yargılanmaları gibi hukuksal baskı mekanizmasını harekete geçirmişlerdir. Bu da yetmemiş, telefonları dinlendiği önesürülen kişi ve kuruluşlarla birebir temasta bulunularak, İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açmalarını sağlamışlardır. Orta vadede ise, idari yargıda takdir olunacak tazminatların, Saral ve Ak a rücu edilmesini sağlayarak, onları maddi anlamda -bir daha asla baş kaldıramayacak ölçüde- cezalandırmayı öngörmüşlerdir. Bu operasyon tüm hızıyla sürdürülürken, yoğun çarpıtılmış bilgi bombardımanı etkisindeki hiç kimse, Telekulak kod adlı kampanyanın gerçek amacının, fethullahçı yapılanmayı dağıtmayı amaçlayan Cumhuriyet aydını emniyetçilerin cezalandırılarak tasfiyesi olduğunu; yıllardır telefon dinleme prosedürüne uygun olarak görev yapan ve hâlâ aynı prosedür çerçevesinde ve aynı tekniklerle bu görevi yerine getiren fethullahçı emniyetçilere neden dokunulmadığını sorgulamamıştır (aşağıdaki bölümlerde, sözkonusu planlı istihbarat operasyonunun ayrıntılarına yer verilecektir). Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde, Türkiye çapındaki tüm istihbarat faaliyetlerinin en üst düzeydeki sorumlusu Sabri Uzun un, bu bağlamda Cumhuriyet in temel değerlerine, laik hukuk sistemine, Atatürk ilke ve devrimlerine ve de meslek etiğine olan samimiyetinin sorgulanması da kaçınılmaz olmaktadır. Fethullah Gülen in takiyyeye yönelik söylemlerine inanmış görüntüsü veren bu sorumlu istihbaratçı, acaba yine aynı kişiye ait aşağıdaki açıklamaları niçin görmezden gelmektedir? Örnek mi? İşte birkaçı: "Sürekli ittikaya kendisini salmış, kaptırmış, arayışına girmiş, yakalamış dahasını arayan, takvanın dahasını arayan derinlerden derin kutsiler... Hz. Muhammed Mustafa'nın askerleri, Cindullah; Allah ordusu... HİZBUL-LAH; Allah cemaati, tabiri caizse Allah Partisi... Siyasi boğuşmalar, siyasi partiler karşısında Allah Partisi...Rüyalarınıza girerler. Hayal alemlerine girdiğiniz zaman sizi yakalarlar. Misali levhalarla her yerde sizi kovalarlar. Her köşe başında karşınıza çıkarlar. Bazen kendinizi tam onların içinde görürsünüz, onlarla beraber kılıç çalıyorsunuz...duygu ve düşünce birliğine vardığınız zaman, siz aynı ordunun erleri haline gelirsiniz. Ve ben bunu size anlatmaya çalışıyorum. Allah'ın askeri olduktan sonra, kutsiler ordusu olduktan sonra, Allah'ın kulu olduktan sonra, Hz. Muhammed in erleri olduktan sonra zaman ve mekan onları ayıramaz" (38). "İç ve dış mihraklar, ellerindeki terör alternatiflerini daima muhafaza edeceklerdir. Bunlardan birisi yıpranıp işlemez hale gelince, bir başkası öne sürülecektir. Nitekim dün, çeşit çeşit isimler altında nice örgütler vardı ve bunlar anarşiyi komünizm adına körüklüyorlardı. Şimdilerde PKK ve benzeri illegal örgütler de etnik grupları harekete geçirme çabasındalar. YARININ TÜRKİYE'SİNİ BEKLEYEN EN KORKUNÇ TERÖR VESİLESİ İSE, MEZHEP DUYGUSUNA YENİK DÜŞENLER OLACAĞA BENZER. BU YENİ TEHLİKE, TERÖR ADINA PKK'DAN ELLİ KAT DAHA FAZLA BİR POTANSİYEL GÜCE SAHİPTİR" (39). Cihad bir hayır kapısıdır; o kapıdan giren iki hayırdan birine mutlaka kavuşacaktır. Evet, ya şehid olup ebedi bir hayat, ya da gazi olup hem dünya, hem ukba nimetlerine kavuşacaktır. İşte bu cihadda bir de böyle bereket var... Cihad sözcüğü; içinde bulunulan asır ve şartlara göre değişkenlik arz eden geniş kapsamlı bir kelimedir. Gün olur, mal-mülk her şey feda edilerek bu vazife yerine getirilir, zaman gelir, yollar gider bir can pazarına ulaşılır ve can alınır verilir (40). Cihad, bir müminin uğruna canını feda edebileceği en tatlı bir mefkûre ve en yüksek bir idealdir. Zira mümin kendi teri içinde boğulmaya veya kendi kanı ile abdest alma gibi bir payeyi ancak cihadla elde edebilir (41). Bu mesuliyetin yerine getirilmesinde hayatımız bile söz konusu olmayabilir. Esasen bu mukavelenin önemli bir buudunu da ölümü göze almak teşkil etmektedir (42). Evet, her ferd, ben niye fiili mücahedenin önünde, ön cephede, ölüm ilk defa kendine gelecekler arasında... yerini alamadım dememesi ve bu teessürü vicdanında duymaması için şimdiden kendini şartlandırmalıdır. Evet, artık söz değil, hamle ve aksiyon devri (43). Fethullahçı takiyyecilerin iddia ettikleri gibi, cihaddan murat, insanın kendi nefsiyle mücadelesiyse, kanla abdest alma, can pazarında can alınıp verme, mezhep terörü, hizbullah övgüsü de, herhalde bu mücadelenin, masum (!) ve iyiniyetli (!) ritüel ve taktikleri olsa gerek ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ NÜN FETHULLAHÇILAR RAPORU

16 16 Fethullah Gülen i böylesine kızdıran ve müritlerini sorumlulardan intikam alınması-misilleme yapılması doğrultusunda harekete geçiren tarih ve (B.05.1.EGM ) sayılı GİZLİ yazı ile tarih ve (B.05.1.egm ) sayılı GİZLİ yazı ile eklerindeki, toplam 79 sayfalık raporda, sözkonusu İstihbarat Bülteni nin aksine, son derecede önemli saptamalar dikkat çekmektedir: Fethullah Gülen, hasım cephe (laik cephe olabilir) ile ilgili net bilgiler alıp karşı tedbir geliştirmek için istihbarat faaliyetlerinde bulunmayı da ihmal etmemektedir. Bu tür ihmallerin kendilerine çok pahalıya mal olacağını bilmektedir. Hatta daha ileri giderek, hasım cephenin önünde yürümenin hizmet açısından şart olduğunu düşünmektedir. Fethullah Gülen in bu hususta bir hayli yol aldığını inkâr etmek mümkün değildir. Son zamanlarda ordu, polis ve MİT teşkilâtları arasına sızma faaliyetlerine ağırlık verdiği bilinmektedir. Zira, ışık kışlalarında özenle yetiştirilen ışık süvarileri, ağabeyleri tarafından yönlendirilerek bu birimler için açılacak imtihanlara özenle hazırlanarak sızma faaliyetleri içerisine girdikleri alınan bilgilerdendir. Sızmalardan Emniyet Teşkilâtı nın en çok İstihbarat, Bilgi İşlem, Personel birimleri hedef yapılmıştır (44). Raporda, Fethullah Gülen den bir alıntı yapılarak şöyle yorumlanmıştır:... Diyorlar ki; bu memleketin kurtuluşu için politika tek çaredir. Sizler hangi hizmet üniteleriyle toplumu yükseltmeye çalışırsanız çalışın, mevcut sistem mutlaka hep sizin birkaç adım önünüzde yürüyecek ve bu yarışta siz her zaman geride kalacaksınız. Meseleyi kökten halletmenin bir tek çaresi vardır: O da politika yoluyla iktidar olmaktır. Diyorum ki; politik yolla hizmet vermek belki memleketi mutlu yarınlara ulaştırma yollarından biri olabilir; ama, kesinlikle tek yol olamaz. Böyle yanlış bir kabulleniş, günümüzün realitelerine olduğu kadar, tarihi realitelere de göz yummak demektir. O hangi sihirli değnektir ki, durup dururken bir işaretle adliyeyi, mülkiyeyi, maarifi düzeltip bizlere özlediğimiz temiz ve nezih toplumu garanti etsin. Ben her türlü ihtimale saygının yanında, kesin bir dille ifade ediyorum ki, sizler, bütün toplumu, bütün üniteleriyle istediğiniz seviyeye getirseniz bile, bu toplumun o seviyeye motivesi için en az çeyrek asır geçmesi lazımdır. Bu lüzum sadece bize has da değildir. Her büyük inkılâp ve köklü değişim bunun böyle olmasını gerektirir (Fasıldan Fasıla, C.3, s. 232). Fethullah Gülen, burada tam bir stratejist ve önemli bir sosyolog ve siyaset uzmanı olduğuna işaret etmekte; politik yolla hizmet vermenin memleketin kurtuluşunda tek çare olamayacağını, bunun yanlış bir yöntem olduğunu ve özellikle de günümüzün gerçeklerine, tarihi realitelere de ters geldiğini seçtiği özel kelimelerle vurgulamaktadır. Günümüzün realiteleri derken, herhalde karşı cephe olarak adlandırdığı toplumun kesimlerini; tarihi realite derken de geçmişte irticaya karşı verilen mücadeleleri kastetmektedir. Fethullah GÜLEN, mülkiyeyi, adliyeyi ve maarifi kastederken de, herhalde adliye yerine şeriat mahkemelerini, mülkiye ile halifeliği, maarifle de tekye-zaviye ve medreseleri özlemekte olduğunu anlatmaktadır. Ancak bu şekilde özlediği nezih topluma kavuşacağını düşünmektedir. Zaten son zamanlarda, ülkemizin yukarıda kendisinin de ifade ettiği özel önem arzeden kurumlara kendi yandaşlarını yerleştirmek için özel bir çaba sarfetmesi ve Kolej adı altında açtırdığı medreselerde Risaleyi Nur la aydınlanan gençleri yetiştirip bu birimlerin kritik noktalarına yerleştirmek istemesindeki gaye de, tabandan tavanı kuşatmaktan başka bir amaç taşımamaktadır (45). Raporun, I. Bölümü nün Sonuç kısmında, şu değerlendirmeye yer verilmiştir: Fethullah GÜLEN in Ölçü (1) adlı kitapçığının 60. sayfasında Yerinde durup mevziini koruma, düşmanı alt etme ve hedefe varmanın en birinci vesilesidir, cepheyi terk edip ayrılanlar ise yerlerinden ayrıldıkları andan itibaren kaybetme yoluna girmiş sayılırlar tarzındaki telkin ve ciddi bir cephe faaliyetinin varlığına işaret edilmekte ve bu stratejinin mevcut çalışma sürecinin içersinde uygulandığı müşahade edilmektedir. Bu anlatım, geçmiş yıllarda yaşadığımız davadan döneni vurun anlatımı da PKK nın davadan ayrılan militanlarına yönelik yapmış olduğu tehditlerle paralellik arzetmektedir. Tarikatın lideri konumundaki Fethullah GÜLEN in imzasına havi kitapların tetkikinden de anlaşılacağı gibi, kendisini dinsel bir dava adamı olarak anlatmasına rağmen, daha ziyade tarikatın propagandisti konumunda gözükmektedir. Kitaplarının tetkikinden de anlaşılacağı gibi, propaganda

17 17 ağırlıklı kitaplarının üslûbu ve ağdalı deyimleri ile dinsel telkin içeren kitapların üslûp ve deyimlerinin farklılığı da, eserlerin tek kaynağa ait değil, mal edilmiş şekilde yazılmış olduğu görülmektedir. Devletin Anayasal nizamını değiştirerek yerine şer i esaslara dayalı bir İslam devleti kurmayı hedeflediği değerlendirilen Fethullah GÜLEN ve yandaşları, 28 Şubat Kararları nın alınmasından sonra ve özellikle soruşturma ile ilgili yazışmaların başlaması ile birçok örgüt evini boşaltmış, örgütsel yapılanmaya zarar vermemek için faaliyetlerini mevzii koruma kuralına uyarlamışlardır. Şu anda birçok örgüt mensubu ve talebeleri aile evlerinde örgütsel faaliyetlerini sürdürmektedirler. Gülen örgütlenmesinin ekonomik boyutu da gözönüne alındığında, gelecekte ülkemizi bekleyen tehlikenin büyüklüğü endişe verici boyuttadır.... Genel Müdürlüğümüz Teftiş Kurulu Başkanlığı nın konu ile ilgili başlattığı soruşturmaya müteakip, cemaat mensupları arasında tedirginliği artırdığı, buna paralel olarak GÜLEN örgütlenmesinin temel taktiklerinden olan takiyye yöntemleri uygulanmak suretiyle, tedbirlerin giderek artırıldığı ve hatta savunma boyutundan saldırı boyutuna geçildiği gözlemlenmektedir (46). Raporun II. Bölümünün Sonuç kısmında ise şu yargıya yer verilmiştir: Örgüt kadrolarına, çeşitli vesilelerle nasihatlerde bulunan yeterli kuvvete sahip oluncaya kadar hedefe ulaşmak için, teknik ve taktiklere başvurmasını yani sessiz ve derinden giderek, hislerle değil mantıkla hareket edilmesini öğütleyen Fethullah GÜLEN in, kitaplarıyla biraz dikkatlice büyüteç altına alındığında, kendi niyet ve hislerini gizleme yönünde bile mantığını-aklını yeterince kullanmaktan âciz bir kişi olduğu anlaşılacaktır. Hal böyle iken, kendine ve kadrolarına Türkiye ve dünyayı kurtarma misyonu biçmesi, buna inanmaları; bunun dışında Allah ın Peygamberin, Meleklerin kendilerini destekledikleri iddia ve saplantısı içinde bulunması, kurtuluş için bütün dünyanın kendilerini beklediğine, kendilerinin Allah ın Ordusu olduğuna, kurtuluşun cemaata tâbi olmakla ve ışık evlerde yetişmekle mümkün olacağına inanması, Türkiye yi nasıl bir tehlike ve karmaşanın, nasıl bir çılgınlığın beklediğinin somut işaretleridir. İçinde bulunduğu ve bütün bu olumsuz düşüncelerini rahatlıkla gündeme getirebildiği demokratik rejim içerisinde, hoşgörü beklentisi içerisinde siyasi ve entelektüel birçok kesimi etkileyebiliyor; demokratik haklarına dokunulduğunda rejimle savaş yapmaktan çekinmeyeceğini de beyan edebiliyor. Önlem alınmakta gecikildiği takdirde, tarih sayfaları arasında kalan Babailer isyanından, Şeyh Bedrettin ve Şeyh Said e kadar uzanan din görünümlü isyanların belki de en ciddi, en sinsi, en kapsamlı ve en tehlikelisi olabileceğine işaret etmek yanıltıcı bir tahmin olmayacaktır (47) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN DEĞERLENDİRME BELGESİ Sabri Uzun un yönetim ve denetiminde İstihbarat Bülteni ile fethullahçılara karşı duruşunu ortaya koyan ekiple, Ankara Emniyet Müdürü olduğu dönemde yukarıdaki İstihbarat Raporunu hazırlayan Cevdet Saral ve ekibi arasındaki savaşım, bilindiği üzere, Emniyet Teşkilâtındaki fethullahçı çürük elmaları temizlemeyi bir istihbaratçı ve yurtsever olarak görev edinmiş Saral ekibinin tasfiyesi ve cezalandırılmaları ile sonuçlanmıştır. Bu sonuç, devlete can damarından sızmaya çalışan mürtecilerin, sahip oldukları gücü göstermeleri açısından ibret vericidir. Artık, devletin gücünü belli ölçüde eline geçiren bu unsurlar, devleti ve laik hukuk sistemini, Cumhuriyet rejimini savunanlara karşı, bizzat devletin gücünü silah olarak kullanma aşamasında olduklarını göstermişlerdir. Bir başka ifadeyle, bizatihi devlet olanakları ile, savunma boyutundan saldırı boyutuna geçmişlerdir (bir sonraki bölümde, Cevdet Saral ekibine karşı fethullahçı kadrolar tarafından yürütülen sistemli dezenformasyon faaliyetleri, tipik örnekleri ile anlatılacaktır). Konunun can alıcı bir başka noktasına gelince, fethullahçıları masum gösteren Sabri Uzun ve ekibi, 2002 Temmuzunun son haftasına kadar görevde kalmışlardır. Buna karşılık, Cevdet Saral ve ekibi, maddi-manevi baskılar altında tasfiye ile pasifize edilmiştir. Sonuca bakıldığında, tasfiye edilen, cezalandırılan ekibin haksızlığının ortaya çıkarılmış olması gerekmez mi?!. Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse, bu sonunun yanıtının evet olması icabeder. Ancak, aşağıdaki belge, tasfiye edilenlerin haklı olduğunu ortaya koymaktadır. Hem de kimin tarafından?!. İşte, Emniyet Genel Müdürlüğü nün Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı na gönderdiği

18 tarih ve (B.05.1.EGM Müf.98/244-İZLEME) sayılı yazı ve Türkiye nin içine yuvarlandığı güvenlik-istihbarat zaafı: Laik Devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak suçundan sanık Fethullah GÜLEN hakkında Ankara 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi nin 2000/124 esasına kayden açılan kamu davasının duruşma ara kararı uyarınca, Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlendiği iddia edilen 99/60 sayılı rapor, Emniyet Genel Müdürlüğünde mevcut ise, bu rapordan bir örnek ile eklerinin incelenmek üzere duruşmanın bırakıldığı tarihinden önce Mahkemelerine gönderilmesine dair anılan Mahkemenin ilgi (a) yazısı, ilgi (b) havaleniz ekinde alınarak kayıtlarımız incelenmiştir. Polis Müfettişi Ahmet SARAÇ ve arkadaşları tarafından düzenlenen gün ve (126) 99/60 sayılı inceleme raporu, tarihli Aydınlık Dergisinde Devlete sunulan rapor, Fetullah Emniyeti ele geçirdi başlığı altında yayınlanan ve haberde (2) si mükerrer olmak üzere toplam 85 Fethullahçı personelin, Personel Daire Başkanlığı ve Eğitim ve Öğretim Kurumlarında görev yaptıkları iddiası ile ilgilidir. Aydınlık Dergisinde iddiaların yayınlanması üzerine konuyla ilgili olarak; 1) Tarihinde iddiaların araştırılması için görevlendirilen üç Polis Başmüfettişi tarafından düzenlenen gün ve sayılı inceleme raporunda; Aydınlık dergisinde çıkan ve ihbar dilekçesinde isimleri geçen 85 personelden 10 personelin Fethullah Gülen cemaati ile ilgilerinin bulunmadıkları. İddialara ilişkin olarak Müfettişliğimizce yapılan çalışma sırasında söz konusu cemaate mensup oldukları iddia olunan personelin çoğunun vasıflı, çalışkan ve amirleri tarafından vazgeçilmez eleman oldukları, 85 Personelden bazılarının Fethullah Hoca Cemaati oldukları yolunda tespitlerin yapıldığı ve bahse konu cemaatin uzun süreden beri Polis Akademisi, Polis Koleji, Polis Okulları ve bazı merkez birimlerinde yapılanmaya gittikleri kanısına varıldığı, Ayrıca Müfettişlerimizin istemi üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü nün yapmış olduğu çalışma sonucunda ihbar dilekçesinde yer alan 85 personele ilâve olarak 132, 262 ve 6 kişilik isim listeleri ile 74 personele ait değerlendirme raporlarını tarafımıza göndererek isimleri geçenlerin Fethullah Hoca Cemaatine ait Işık Tarikatına mensup oldukları belirtilmiştir. Ankara Emniyet Müdürlüğü nce belirtilen konuya ilişkin yaptığı çalışmalarda, ışık tarikatına mensup teşkilâtımız içerisindeki bazı elemanların toplantı yaptıkları 10 adet ev ile bu evlerde toplantıya katılanların kimlikleri tespit edilerek tarafımıza gönderilmiştir. Ankara Emniyet Müdürlüğü nün tespitlerinde de belirtildiği üzere, Fethullah GÜLEN ve cemaatinin çok iyi organize olmaları ve takiye kurallarını mükemmel şekilde uygulamaları sonucu Teşkilâtımız içerisindeki personelin cemaat elemanı olup olmadığının tespiti ve bunların delillendirilmesinin güç olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple sözkonusu cemaat elemanları oldukları kanısına varılan ve tarafımızca tespit edilenler ile Ankara Emniyet Müdürlüğü nün yaptığı çalışmalar sonucu tespit olunan ışık tarikatına mensup teşkilât elemanlarımızın toplantı yaptıkları yerler ile buralarda toplantıya katılan personele ilişkin cezai müeyyide uygulamasını mümkün kılacak adli ve idari soruşturma aşamasına geçebilmek için uygulama birimlerince teknik çalışma (izleme, operasyon vs.) yapılması sonucu elde edilecek delillere göre tahkikatın yürütülmesinin daha sağlıklı olacağı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü nün bu konuya ilişkin yapmış olduğu çalışmalarının sürdürülmesinde ve bu hususta yurt genelinde yapılacak çalışmaların İstihbarat Daire Başkanlığı nca koordine edilmesinde ve belirtilen çalışmalara işlerlik kazandırılmasında yarar görüldüğü, Görüş ve kanaati belirtilmiştir. 2) Polis Müfettişleri tarafından düzenlenen bu inceleme raporu, Bakanlık Makamına arz edilmiş ve Makamın konunun bir kez daha Bakanlık Teftiş Kurulunca (Mülkiye Müfettişlerince) ele alınarak incelenmesi emri üzerine, konu tarihinde Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı na intikal ettirilmiştir. Görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişleri tarafından düzenlenen gün ve 48/32, 3/81 sayılı inceleme ve soruşturma raporunda; Polis Başmüfettişlerince düzenlenen gün ve (126) 99/60 inceleme raporunda ismi yer alan toplam 528 personelden 40 tanesinin, yine benzeri

19 19 konuda düzenlenmiş gün ve sayılı raporda adı geçen toplam 84 personelin (19 tanesi mükerrer olduğu için toplam 105 kişi) personelin Fethullah GÜLEN cemaati ile ilişkileri olduğu ya da sempati duydukları kanaatine varıldığından öncelikle Emniyet Teşkilâtının Personel, İstihbarat ve Eğitim Kurumları gibi hassas birimlerinde istihdamlarının önlenmesi, sözkonusu personelin durumlarının tam olarak tespiti ve ayrıca adli ve idari soruşturma açılması için uygulama birimlerince operasyonel faaliyetlerin icra edilmesinin, teknik izleme çalışmalarının yürütülmesinin ve tüm bunların sonucunda elde edilecek deliller çerçevesinde işlem yapılmasının gerektiği görüşü belirtilmesi üzerine, Gerekli işlemlerin yapılması amacıyla ilgili birimlere bilgi verilmiş olup, halen çalışmalar devam etmektedir. Bahse konu Polis Başmüfettişi Ahmet SARAÇ ve arkadaşları tarafından düzenlenen gün ve (126) 99/60 sayılı inceleme raporu ve eklerinin, bu konularla ilgili olarak halen devam etmekte olan ÇOK GİZLİ gizlilik dereceli çalışmalara ait olması, bu çalışmaların teşkilât personeline yönelik olması, bu bilgilerin herhangi bir şekilde kamuoyuna yansıması halinde bu çalışmaların zarar göreceği, kurumumuzun yıpratılacağı, ayrıca bu konuda hakkında inceleme ve araştırma yapılan personele ilişkin iddiaların asılsız çıkması halinde, personelin manevi şahsiyetinin zedeleneceği ve kurum aleyhine dava açma hakkı kazanacağı düşünülmektedir. Konunun bu kapsamda değerlendirilerek, bu bilgilerin gizliliğinin korunmasını ve verilen bilgilerin yetersiz olması halinde ek bilgilerin verilebileceği hususunu takdirlerinize arz ederim (48). Emniyet Genel Müdürlüğü adına, Ankara 2 No.lu DGM ne gönderilen yukarıdaki yazıda, iç güvenliğimizden birinci derecede sorumlu bir makamın, içine düştüğü-düşürüldüğü traji-komik pozisyonunun tüm ögelerini görebilirsiniz. Şöyle ki: Yazıda, Emniyet Teşkilâtı içinde fethullahçı adıyla bilinen yasadışı bir kadrolaşmanın olduğu resmen kabul ediliyor. Bu durumda Cevdet Saral ve arkadaşlarının haklılığı da zımnen kabul görüyor. O halde, fethullahçı kadrolaşma olgusunu ortaya çıkaranlara işten el çektirilirken, onlarca soruşturma ve davaya muhatap edilirken, niye fethullahçı kadrolaşma içinde yer alan emniyet mensuplarına aynı yasal prosedür ve yöntemler uygulanmıyor? Dahası, Türk halkının verdiği vergilerden maaş alarak, Türk Devleti nin bekasına ve iç güvenliğe koşulsuz hizmet yerine, ne idüğü belli olan şeyhlerine hizmet sunan; meslek yeminine ihanet eden; mesleki ayrıcalıklarını ve temsil ettiği devlet gücünü, cemaatinin hizmetine sunan ve cemaat düşmanlarına karşı silah olarak kullanan; iç hizmete ilişkin tüm yönergeleri çiğneyen; dinsel kadrolaşma sonucu, kendilerinden olmayan emniyet mensuplarının terfi ve atamalarında haksız rekabete yolaçan; devlete ait gizli bilgileri, cemaat istihbaratına aktaran; tüm mesleki deneyim ve birikimlerini, dezenformasyon, istihbarat, istihbarata karşı koyma, değerlendirme, ajitasyon ve provokasyon servisleri ile cemaat hizmetine hasreden; vatandaşın güvenine ihanet eden ve bir anlamda can güvenliğini tehlikeye düşüren; Cumhuriyeti savunan aydınlara ve de meslekdaşlarına karşı tetikçi mürit pozisyonunda kullanılan bu işbirlikçilere karşı bugüne kadar ne yapıldığı sorusunun da yanıtı ortaya çıkmaktadır: Koskoca bir HİÇ!.. Vatandaşta hangi polis, tarikatçı mı, normal mi? kuşkusunun doğmasına yolaçarak, Emniyet Genel Müdürlüğü nün imaj kaybına neden olanların; bu doğrultudaki anketlerde en güvenilir kurumların başında T.S.K. nin adı geçerken, Emniyet in güvenilmez ya da az güvenilir kurumlar arasında yer almasından birinci derecede sorumlu oldukları, daha fazla ne kadar görmezden gelinecek ki?!. Bu soruşturma, sonunda, soruşturanın soruşturulmasına dönüşmüştür. Bizden sonra soruşturmanın örtbas edildiği kanaatindeyim. Fethullahçı olduğuna inandığım meslekdaşlarım şu anda önemli görevlerde. Benim cezalandırılmamı isteyenlerden birisi TEMÜH, diğeri Asayiş Daire Başkanı. Böyle bir İstihbarat Daire Başkanı da var. Benim teşkilâtımın maalesef şu anda ZAPTEDİLDİĞİ kanaatindeyim. Bu açıklama, bir başka batı devletinde yapılmış olsaydı, emin olunuz ki, bırakın Emniyet Genel Müdürü ya da İçişleri Bakanı nı, Hükûmet in istifası sözkonusu olurdu. Ya bizde?!. Bu ifadenin sahibi, Fethullah Gülen Raporu nun hazırlayıcılarından, eski İstihbarattan Sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak ın Ankara 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi nde verdiği yenilir-yutulur olmayan tanık ifadesi, ne Emniyet Genel Müdürlüğü, ne İçişleri Bakanlığı ve ne de Hükûmet te en küçük bir tepki ya da hareket yaratmamıştır. Anlaşılan, zaptedenler, tepki verilmemesini uygun görmüşler ve bunu da çok yönlü gerçekleştirmişlerdir. Nitekim, Ak ın açıklamaları, bir gün sonrasında kamuoyunun gündeminden düşmüştür, düşürülmüştür. Ancak, bu suskunluğun, tepkisizliğin isnadı kabullenmek anlamına geldiğini de, konuyu bilenler algılamışlardır.

20 20 Diğer taraftan, yazıda, 1992 ve 1999 tarihli resmi soruşturmalarda adıgeçen bağlantılı işbirlikçi sayısı 528 olarak belirtilmektedir. Bu sayıyı, tüm Türkiye geneline yaydığınızda, akılalmaz bir rakam ortaya çıkacaktır ki, biz vazgeçtik bu varsayımları, bunların gittikleri 10 adet ev -o da ilk etapta saptanan- adresleri belli olduğu halde, bu evler bugüne kadar hiç basılmış -pardon- savcılık müzekkeresi ile hiç aranmış mıdır? Bu evlerdeki izinsiz toplantılara katılanlara yönelik operasyonlar düzenlenmiş midir? Yukarıdaki yazıdan da anlaşılacağı üzere, bu sorunun yanıtı, hayır dır. Peki, her yıl, neredeyse binlerce operasyonla hücreevleri, randevuevleri, örgüt merkezleri, hatta şirketler, bankalar, kamu kurum ve kuruluşlarındaki makam odaları basılır ve yakalananlar için bilinen her türlü polisiye yöntemle gereği yapılırken, bir başka ifadeyle konuşmaları sağlanırken, fethullahçıların evlerinin dokunulmazlığı mı bulunmaktadır?!. Bu mudur, anayasal eşitlik?!. Ya da yine yazıda belirtildiği üzere,... personelin Fethullah GÜLEN cemaati ile ilişkilerinin olduğu ya da sempati duydukları kanaatına varıldığından öncelikle Emniyet Teşkilâtının Personel, İstihbarat ve Eğitim Kurumları gibi hassas birimlerinde önlenmesi, aradan geçen üç yıl zarfında ne ölçüde gerçekleştirilmiştir? Kaç kişi, bu tür hassas birimlerden uzaklaştırılmış ya da daha pasif görevlere atanmıştır? Örneğin, her yıl Emniyet Teşkilâtı ndan, gasp, tehdit, narkotik kaçakçılığı gibi çok sayıda suça adı karışan yüzlerce emniyet mensubunun ilişkisi kesilmektedir. Bu bağlamda, fethullahçıların dokunulmazlığı mı sözkonusudur? Yine yazıda belirtildiği üzere,... ayrıca adli ve idari soruşturma açılması için uygulama birimlerince operasyonel faaliyetlerin icra edilmesinin, teknik izleme çalışmalarının yürütülmesinin ve tüm bunların sonucunda elde edilecek deliller çerçevesinde işlem yapılmasının gerektiği konusunda, aradan geçen üç koca yılda ne yapılmıştır? Bu soruların yanıtı, D.G.M. açısından hiçbir anlam ifade etmemektedir: Gerekli işlemlerin yapılması amacıyla ilgili birimlere bilgi verilmiş olup, halen çalışmalar devam etmektedir. Daha da acısı, Fethullah Gülen in yargılaması aşamasında D.G.M. ne yarayacak ek bilgilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü nde mevcut olması, ancak yeniden talep halinde bu ek bilgilerin gönderilebileceğinin sözkonusu yazıda belirtilmesidir. Sormak gerekmez mi, elinizde ek bilgi var da, niye acilen ve öncelikle mahkemeye sunmuyorsunuz? Amaç, Adliyeye, Mülkiyeye, Emniyete, kısaca devlete sızmaya çalışan bir yasadışı oluşumu, bir şeriatçı yapılanmayı ortaya çıkarmak ve elebaşısını yargı kararı ile mahkûm ettirmek ise, makama sormazlar mı, ek bilgileri hemen göndermeyip niye tutuyorsunuz ve ayrı bir taleple göndermek için kime-kimlere zaman kazandırmayı umuyorsunuz? Nitekim, Ankara 2 No.lu DGM nin isteği üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğü yeniden bir yazı göndererek, duruşmanın yapıldığı 6 Mayıs 2002 tarihi itibariyle, sözkonusu soruşturmanın henüz sonuçlanmadığı, yapılan çalışmaların çok gizli bir biçimde sürdürüldüğü, soruşturma tamamlandığında bilgi verileceği yolunda görüş bildirmiştir. Yazıda, düşündürücü bir biçimde, İddialara ilişkin olarak Müfettişliğimizce yapılan çalışma sırasında söz konusu cemaate mensup oldukları iddia olunan personelin çoğunun vasıflı, çalışkan ve amirleri tarafından vazgeçilmez eleman oldukları ndan bahsedilmektedir. Sadece fethullahçı örneği için değil, hiçbir emniyet mensubu için, örneğin gaspçı ama vasıflı, çalışkan, rüşvetçi ama vasıflı, çalışkan üstelik de vazgeçilmez diye nitelendirmeye âmirlerin hakkı, yetkisi ve hukuku bulunmamaktadır. Üstelik şeyhi D.G.M. de yargılanan, tüm istihbarat birimlerinin raporlarında devlet için tehdit algılanan; Türk Silahlı Kuvvetleri nden saptandığında derhal ilişkisi kesilen bir cemaatin mensuplarının, sadece tipik örnek olarak, hırsızlardan, mafya mensuplarından ve diyelim ki fuhuş pazarlamacılarından veya travestilerden ne üstünlüğü ve dokunulmazlığı olabilir ki?!. Çalışkanlık ve vasıflılık, istihbarat ve güvenlik esaslı bir kuruma ve dolayısıyla devlete sızma olgusunu ortadan kaldırır mı? Yoksa, bilmediğimiz, Emniyet Teşkilâtı nın güvenlik açısından, Türk Silahlı Kuvvetleri ne göre ayrı bir dokunulmazlık ve de aymazlık statüsü mü bulunmaktadır? Sözkonusu personel hakkında vasıflı, çalışkan ve vazgeçilmez nitelendirmesinde bulunarak onları himaye eden, koruyan, kamufle eden âmirlerin, bizatihi kendilerinin fethullah cemaati ile ilişkileri ayrı bir soruşturma konusu yapılmış mıdır? Bütün bunlar, nasıl bir sömürge modeli istihbarat ve güvenlik konseptine işaret etmektedir?!. Yazıda, Ankara Emniyet Müdürlüğü nün tespitlerinde de belirtildiği üzere, Fethullah GÜLEN ve cemaatinin çok iyi organize olmaları ve takiye kurallarını mükemmel şekilde uygulamaları sonucu Teşkilâtımız içerisindeki personelin cemaat elemanı olup olmadığının tespiti ve bunların delillendirilmesinin güç olduğu anlaşılmıştır denilmektedir. Bu itiraf, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ya da Tavukçuluk Enstitüsü tarafından yapılmış olsa, bir dereceye kadar önemlidir. Ama, bu acziyetin, Türkiye nin iç güvenlikten sorumlu, en yetkili birimi olan Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi ne ifade edilmesi, Cumhuriyet Tarihi nin en önemli skandalıdır. Bu itirafla ortaya çıkan yetersizlik nedeniyle, Emniyet Genel

KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI

KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep

Detaylı

Dr. Ahmet SALTIK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ADD Bilim Danışma Kurulu Yazmanı 18 Aralık 2011, Çayyolu ADD, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ADD Bilim Danışma Kurulu Yazmanı 18 Aralık 2011, Çayyolu ADD, Ankara Dr. Ahmet SALTIK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ADD Bilim Danışma Kurulu Yazmanı 18 Aralık 2011, Çayyolu ADD, Ankara 27.12.2011 Prof.A. Saltık-AÜTF 1 18 Aralık 2002.. 18 Aralık 2011 Daha dün gibi..

Detaylı

KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI

KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI KÖSTEBEK: FETHULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz; en doğru, en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir; medeniyetin emir ve talep

Detaylı

Sayın Ahmet Davutoğlu na Yöneltilen Sorular 1) Bakanlık ve Başbakanlık yaptığınız süre içerisinde FETÖ örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi

Sayın Ahmet Davutoğlu na Yöneltilen Sorular 1) Bakanlık ve Başbakanlık yaptığınız süre içerisinde FETÖ örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi Sayın Ahmet Davutoğlu na Yöneltilen Sorular 1) Bakanlık ve Başbakanlık yaptığınız süre içerisinde FETÖ örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi herhangi bir istihbari bilgi aldınız mı? Aldıysanız bu

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış

TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış 1999 yılında Gülen'i eğitim kitabı yapan MİT, 2004 MGK'da Gülen sunumu yapmış TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış TBMM 15 Temmuz Darbe

Detaylı

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI 16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI Değerli Arkadaşlar, Türkiye zor günlerden geçiyor. Ajan filmlerini aratmayan olaylar gün geçmiyor ki gündeme

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Gezi olaylarından bu yana Hükümetin dikişlerinin tutmadığını ve sadece patronlar tarafından değil, çeşitli cemaatler ve muhafazakar sektörler

Detaylı

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI Uyuşturucu sorununun çok boyutlu olması, mücadelenin ilgili kurumlar arasında etkili bir işbirliği ve koordinasyon çerçevesinde yürütülmesini

Detaylı

Milli Eğitim Bakanlığı Örgütlenmesi

Milli Eğitim Bakanlığı Örgütlenmesi Milli Eğitim Bakanlığı Örgütlenmesi 1 TÜRKİYE DE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI NIN ÖRGÜTLENMESİ 3 Mayıs 1920 Maarif Vekâleti adı ile kurulmuştur. Bakanlık geçen yıllar içerisinde Kültür Bakanlığı, 1935; Milli

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi MTM Medya Takip Merkezi, 2010 yılında medyanın gündemini belirleyen konu ve olayları derledi. İki bini aşkın gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitesinde periyodik olarak yapılan takip sonuçları, yıl boyunca

Detaylı

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ 16 03 2015 TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin Erdoğan, Balıkesir Ekonomi Ödülleri Töreni nde konuştu: Ben diyorum ki,

Detaylı

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu

FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu FETÖ elebaşının ByLock'taki 'yeğen' grubu FETÖ'nün kripto haberleşme uygulaması ByLock'a dair her geçen gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Deşifre edilen binlerce kullanıcı arasında teröristbaşı Gülen'in

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN. Yazar Editör Pazartesi, 28 Ekim 2013 10:34

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLU OLSUN. Yazar Editör Pazartesi, 28 Ekim 2013 10:34 Pazartesi 28 Ekim 2013 10:34 Cumhuriyetimiz gün 90 yıllık dev bir çınardır Bu çınarın kökleri o kadar sağlamdır ki; varlığı mıza birliğimize dirliğimize kasteden kim ne olursa olsun karşısında dimdik durabilmektedir

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ. ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER SÖYLEŞİLERİ No.41, No.23, OCAK MART 2017 2015 ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER SÖYLEŞİLERİ NO.41, OCAK 2017 YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK

Detaylı

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı

Detaylı

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.17, MAYIS 2017 Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme Çalıştayı 12 Mayıs 2017 tarihinde ORSAM ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı na bağlı Nahrain Araştırmalar

Detaylı

DİASPORA - 13 Mayıs

DİASPORA - 13 Mayıs DİASPORA - 13 Mayıs 2015 - Sayın Başkonsoloslar, Daimi Temsilciliklerimizin değerli mensupları, ABD de yerleşik Diasporalarımızın kıymetli temsilcileri, Bugün burada ilk kez ABD de yaşayan diaspora temsilcilerimizle

Detaylı

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler, ÇOCUKLARIN İNTERNET ORTAMINDA CİNSEL İSTİSMARINA KARŞI GLOBAL İTTİFAK AÇILIŞ KONFERANSI 5 Aralık 2012- Brüksel ADALET BAKANI SAYIN SADULLAH ERGİN İN KONUŞMA METNİ Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler,

Detaylı

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ 02.04.17 Sayın Başbakanım, Sayın Bakanlarım, Sayın Valim, Milletvekillerim, Büyükşehir Belediyesi Başkanım, İş ve Siyaset Dünyasının,

Detaylı

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ LİSANS TEZİ

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ LİSANS TEZİ i YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ LİSANS TEZİ ÖZKER YAŞIN NIN 1969-1972 YILLARI ARASINDAKİ SAVAŞ GAZETESİNDEKİ KÖŞE YAZILARI BEYTULLAH TOPALOĞLU 20082978 LEFKOŞA,

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018 DÜŞÜNCE KURULUŞLARI Şubat 2018 Düşünce kuruluşları nedir? Nasıl çalışır? Özellikleri nelerdir? Dünyadaki düşünce kuruluşları Türkiye deki düşünce kuruluşları DÜŞÜNCE KURULUŞLARI NEDİR? DÜŞÜNCE KURULUŞLARI

Detaylı

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI

DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI HOŞGELDİNİZ DÜNYADA DİN EĞİTİMİ UYGULAMALARI Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDIN Marmara Üniversitesi EMAİL:mza@mehmetzekiaydin.com TEL:0506.3446620 Problem Türkiye de din eğitimi sorunu, yaygın olarak tartışılmakta

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar 24 Şubat 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar Değerli Basın Mensupları; --Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile

Detaylı

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış FETÖ nün okullarına mülki amirlerin ricasıyla 200 ton demir gönderen fabrika müdürü, şirketini eleştiren esnaf hakkında FETÖ ü polislere istihbarat

Detaylı

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17 2. Dersin amacı ve planı 18 3. CMH ve Hukuk

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 CHP Genel Başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu ndan AKP Hükümeti ne soru üstüne soru; El Nusra Cephesi isimli örgüt, bir terör örgütü müdür? Tarih : - Atadığınız bir büyükelçi El Kaide bir terör örgütü değildir

Detaylı

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. 2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı. Binanın açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

CİHAN PARTİSİ HAYIR MI, EVET Mİ? REFERANDUM 2017 KATALOĞU. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez..

CİHAN PARTİSİ HAYIR MI, EVET Mİ? REFERANDUM 2017 KATALOĞU. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez.. Devlet meseleleri uzun soluklu işlerdir; uzun yola tek şoförle gidilmez.. Kürşad Emre ÖĞRETMEK Cihan Partisi Genel Başkanı DEĞERLİ VATANSEVERLER! Referandumda oy vermeden önce bu kataloğu mutlaka okuyunuz..

Detaylı

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Altın Ayarlı İslâmi Finans Altın Ayarlı İslâmi Finans 09 Ağustos 2011 Salı Uluslararası platformlarda paranın İslâmileştirilmesi konusu epeydir gündemde. Paranın İslâmileştirilmesinden kasıt para ile ilgili ne varsa, ekonomik faaliyetlerden

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Kılıçdaroğlu: İş adamı konuşuyor tehdit, gazeteci konuşuyor tehdit, belediye başkanı konuşuyor tehdit, ne olacak tehditlerin sonu? Tarih : 04.06.2011 -BATMAN MİTİNGİ- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu,

Detaylı

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010 T.C. BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ Siyasi İşler Başkanlığı 20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010 - Reform İzleme Grubu nun (RİG) 20. Toplantısı, Devlet Bakanı ve Başmüzakerecimiz

Detaylı

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Yardımcı Kuruluşlar Hükümete veya bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belirli konularda görüş bildirmek, bir idari

Detaylı

Afet Yönetimi (INM 476)

Afet Yönetimi (INM 476) Afet Yönetimi (INM 476) Prof. Dr. Murat UTKUCU Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü 15.3.2016 Murat UTKUCU 1 Türkiye de Afet yönetimi Türkiye sahip olduğu tektonik,

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Yorumluyorum Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ersan ŞEN Hukuk Kitapları Dizisi: 1062 ISBN 978 975 02 1394 6 Birinci Baskı: Ocak 2011

Detaylı

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI Açış Konuşması Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı 26 Mart 2016, İstanbul Sayın Başbakan Yardımcılarım; Bakanlarım; Saygıdeğer Protokol; Çok Değerli Başkanlar; Dünyanın dört

Detaylı

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m - Bakan Yıldırım dan yıldırım gibi özlü sözler - Manisa 4. Asliye Ceza dan insan hakları ve Anayasa dersi - Telefon Ablukası ile Gazze Ablukası arasındaki on benzerlik RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar

Detaylı

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi 1990 yılında Latin Amerika'nın ada ülkesinde bir grup Müslüman ülkedeki yönetimi ele geçirmek için silahlı darbe girişiminde bulunmuştu.

Detaylı

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak J.T.G.Y.K. 1 Amaç MADDE 1 - Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti Jandarma Teşkilatının görev, yetki ve sorumluluklarına, hizmetin getirdiği bağlılık ve ilişkilere, teşkilat ve konuşa ait esas ve usulleri düzenler.

Detaylı

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır. Downloaded from: justpaste.it/11pk4 MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI 19 Aralık 2016 tarihinde, Rus Büyükelçi Karlov'un öldürülmesi üzerine, medyada Hareketimiz ile

Detaylı

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI Downloaded from: justpaste.it/11pk4 MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI 19 Aralık 2016 tarihinde, Rus Büyükelçi Karlov'un öldürülmesi üzerine, medyada Hareketimiz ile

Detaylı

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz

İsterlerse Hristiyan öğrencilerimize de din kültürü sorusu sorabiliriz Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, 8. sınıf öğrencilerinin girdiği ortak sınavlara ilişkin, "Sınav sonuçlarını, ocak ayının ilk haftası, hatta şunu söyleyebilirim, 2 Ocak Cuma 18.00'de

Detaylı

AK PARTİ YE RAKİP ÇIKTI

AK PARTİ YE RAKİP ÇIKTI AK PARTİ YE RAKİP ÇIKTI Merkez Parti (MEP) Kurucularından Kahramanmaraşlı Hasan Bayramoğlu, partinin kuruluş amacı ve yürüteceği politikalar hakkında bilgi verdi. Kentin tanınmış simalarından Hasan Bayramoğlu,

Detaylı

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 24 Şubat 2014 tarihli Kırkaltıncı Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası Anayasanın 94 üncü

Detaylı

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Bugün, ulusal savunmamızın güvencesi ve bölge barışı için en önemli denge ve istikrâr unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetleri nin etkinliğini ve

Detaylı

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Sevgili hırsız dostum! Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum. Bildiğim, kesin ve kat i bir şey var ki, oda senin insan

Detaylı

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi

Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi Oktay Ekşi, katledilişinin 28. yılında Çetin Emeç'i Aydınlık'a anlattı: Çetin Emeç, Erol Simavi ve ben suikast listesindeydik. Çetin,

Detaylı

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: Temmuz 03, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat'ın düzenlediği basın toplantısının tam

Detaylı

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULU

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULU İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULU KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI İLE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANI HAZIRLAMA USUL VE ESASLARI Ankara-2013 İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULU KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA

Detaylı

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI «Öngörülen birleşik Kıbrısta işyerinde işçi sağlığı ve güvenliği» 18 Eylül 2015, MERİT Hotel Lefkoşa Halil Erdim Maden Mühendisi TAŞOVA koordinatörü Kuzey Kıbrıs ta İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 1 Mart

Detaylı

Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri

Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri Araştırmacı, yazar Mete Yarar 15 Temmuz kanlı darbe girişimini farklı açıdan okurlara sunuyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı ndan 2004 yılında kendi

Detaylı

GENEL BAŞKANIN MESAJI

GENEL BAŞKANIN MESAJI GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını

Detaylı

T.C. B A Ş B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü GENELGE 2001/23

T.C. B A Ş B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü GENELGE 2001/23 GENELGE 2001/23 İLGİ : 09.08.1994 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-12761 (1994/32) sayılı genelge. Genel bütçeye dahil dairelerle katma ve özel bütçeli idareler ve bunlara bağlı sabit ve döner sermayeli müesseseler,

Detaylı

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN Eğer bir ülkede yargıç ve savcılar, adalet yerine zulüm dağıtıyorsa; o ülkede hak, hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi bitmiştir. Eğer bir ülkede insanlar

Detaylı

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları, Ankara Forumunun beşinci toplantısını yaptığımız için çok mutluyum. Toplantıya ev sahipliği

Detaylı

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRK HUKUK SİSTEMİ İdari Yargı Adli Yargı Askeri Yargı Sayıştay Anayasa Mahkemesi İDARİ YARGI SİSTEMİ İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davaların görüşüldüğü,

Detaylı

9 26.05.2010 2010/1-5. Üniversitemiz Yönetim Kurulu Rektör Prof.Dr.İlyas Dökmetaş Başkanlığında toplandı.

9 26.05.2010 2010/1-5. Üniversitemiz Yönetim Kurulu Rektör Prof.Dr.İlyas Dökmetaş Başkanlığında toplandı. 9 26.05.2010 2010/1-5 Üniversitemiz Yönetim Kurulu Rektör Prof.Dr.İlyas Dökmetaş Başkanlığında toplandı. Karar No 1- Sivas Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Rektörlüğümüze iletilen 28.01.2009 tarihli

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI BASIN AÇIKLAMASI 10 Ocak 2013 1. 10 Ocak 2013 tarihli Star gazetesinde KARARGÂHTA 107 SAYFA başlığı atında ve Samanyolu Haber Televizyon kanalının yine 10 Ocak 2013 tarihindeki haber bültenlerinde Balyoz

Detaylı

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine 2007y ý l ý ü l k e - m i z için bir ol-mak ya da olmamak savaþýna sahne olacaða benziyor. AKP, çeþitli kesimlerden gelen uya-rýlara raðmen ülkemizi bir is-lâm devletine dönüþtürme tutkusundan vazgeçmedi,

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Mart 25, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terör örgütüne yönelik

Detaylı

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015 Sayın YÖK Başkanı, Üniversitelerimizin Saygıdeğer Rektörleri, Kıymetli Bürokratlar ve Değerli Konuklar, Kalkınma Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Çerçevesinde

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60 ÖZET: Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın (BAKA) yeni Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, görevine geçen ay başladı. Özen; ilk olarak ekip arkadaşlarım diye hitap ettiği BAKA nın personeliyle toplantı yaptı,

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

TERÖR ÖRGÜTLERI TARAFINDAN SOSYAL MEDYANIN KULLANILMASI: IŞİD ÖRNEĞI KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.10, ARALIK 2016

TERÖR ÖRGÜTLERI TARAFINDAN SOSYAL MEDYANIN KULLANILMASI: IŞİD ÖRNEĞI KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.10, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.10, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.10, ARALIK 2016 TERÖR ÖRGÜTLERI TARAFINDAN SOSYAL MEDYANIN KULLANILMASI: IŞİD ÖRNEĞI KONFERANSI 11 Kasım 2016 Cuma günü, Ortadoğu

Detaylı

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015 Türkiye Cezasızlık Araştırması Mart 2015 İçerik Araştırma Planı Amaç Yöntem Görüşmecilerin Dağılımı Araştırma Sonuçları Basın ve ifade özgürlüğünü koruyan yasalar Türkiye medyasında sansür / oto-sansür

Detaylı

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler Dünya üzerindeki birçok İslami kurum, kuruluş ve şahsiyetler Türkiye'de yaşanan darbe girişimi hakkında mesajlar yayımladı. 16.07.2016 / 22:09 15 Temmuz gecesi

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ 15-20 Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ A. Programın Amaç ve Gerekliliği 11 Eylül gününden beri "terör" daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.

Detaylı

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN Halkla İlişkiler Başkanlığı TA K D İ M Değerli; Ana Kademe, Kadın Kolları, Gençlik Kolları MKYK

Detaylı

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU HSYK Teklifi Teklif; 2797 sayılı Yargıtay Kanunu, 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, 4954 sayılı Türkiye Adalet

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR M. A. G. J. BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2015/1832) Karar Tarihi: 13/2/2015 ARA KARAR ler : Alparslan ALTAN : Serdar ÖZGÜLDÜR Osman Alifeyyaz

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Hükümetten OHAL Kararnamesi: "TİB Kapatıldı, Soru Çalanlar İhraç Edilecek"

Hükümetten OHAL Kararnamesi: TİB Kapatıldı, Soru Çalanlar İhraç Edilecek Hükümetten OHAL Kararnamesi: "TİB Kapatıldı, Soru Çalanlar İhraç Edilecek" Soru çalıp memur olanlara ihraç, TSK'dan atılan pilotlar dönmesi ve TİB'in kapatılması gibi önemli kararlar var. 15.08.2016 /

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ Organ bağışı BODRUM BAHÇEŞEHİR KOLEJİ NDE ORGAN BAĞIŞI VE NAKLİ KONULU SEMİNER DÜZENLENDİ Bodrum Bahçeşehir Koleji Ortaokul öğrencileri, Fen ve Teknoloji dersi kapsamında Bodrum Acıbadem Hastanesi Anestezi

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

Yeni anayasa neyi hedefliyor?

Yeni anayasa neyi hedefliyor? Yeni anayasa neyi hedefliyor? Siyasal iktidar Yeni Anayasanın yazımına kapalı kapılar ardında devam ederken, yeni anayasanın yazılma sürecine dair öğrenebildiğimiz yegâne şey, mecliste oluşturulan uzlaşma

Detaylı

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı Aralık 05, 2014-3:06:00 Başbakan Davutoğlu, bedelli askerlik konusunun Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) görüşüldüğünü ve olumlu kanaatlerin ifade edildiğini söyledi. Başbakan

Detaylı

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım, MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım, İş Dünyası, STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler CHP'lilerin telefonlarına İngiliz-Alman ortaklığı olan FinFisher isimli bir şirketin dinleme, izleme amacıyla ürettiği bir virüs programının

Detaylı

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI Bodrum İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özcan ın kurum değişikliği ile Ankara Gölbaşı belediye başkan yardıcılığı görevine

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı