T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI"

Transkript

1 T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DENĠZLĠ BÖLGESĠ ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠNDE ĠNTERNET BAĞIMLILIĞININ GÖRÜLME SIKLIĞI VE YETĠġKĠN DĠKKAT EKSĠKLĠĞĠ HĠPERAKTĠVĠTE BOZUKLUĞU ĠLE ĠLĠġKĠSĠ UZMANLIK TEZĠ Dr. HÜSEYĠN ALAÇAM TEZ DANIġMANI Prof. Dr. FĠGEN ÇULHA ATEġÇĠ DENĠZLĠ-2012

2 T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DENĠZLĠ BÖLGESĠ ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠNDE ĠNTERNET BAĞIMLILIĞININ GÖRÜLME SIKLIĞI VE YETĠġKĠN DĠKKAT EKSĠKLĠĞĠ HĠPERAKTĠVĠTE BOZUKLUĞU ĠLE ĠLĠġKĠSĠ UZMANLIK TEZĠ Dr. HÜSEYĠN ALAÇAM TEZ DANIġMANI Prof. Dr. FĠGEN ÇULHA ATEġÇĠ DENĠZLĠ-2012

3 Prof. Dr. Figen Çulha AteĢçi danıģmanlığında Dr. HÜSEYĠN ALAÇAM tarafından yapılan Denizli Bölgesi Üniversite Öğrencilerinde Ġnternet Bağımlılığının Görülme Sıklığı ve YetiĢkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile ĠliĢkisi baģlıklı tez çalıģması 29/05/2012 tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonrası yapılan değerlendirme sonucu jürimiz tarafından Psikiyatri Anabilim Dalı nda TIPTA UZMANLIK TEZĠ olarak kabul edilmiģtir. Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. III

4 TEġEKKÜR Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı na başladığım günden beri eğitimim için gerekenden de fazlasını veren, destek, yönlendirme, yol açma ve hoşgörü adına hiçbir şeyi esirgemeyen, çoğu zaman hocadan çok bir abi veya abla gibi davranarak aile ortamında hissetmeme neden olan başta tez hocam Prof. Dr. Figen Çulha Ateşçi olmak üzere; Prof. Dr. Nalan Kalkan Oğuzhanoğlu, Prof. Dr. Hasan Herken, Prof. Dr. Filiz Karadağ, Doç. Dr. Osman Özdel, Doç. Dr. Cem Şengül, Yrd. Doç. Dr. Gülfizar Varma ve Uzm. Dr. Selim Tümkaya hocalarıma, Tezin planlanması aşamasındaki yardımlarından dolayı Halk Sağlığı A.D öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Zencir hocama, Beni yetiştirmek için gereken her türlü fedakârlığa katlanan ve destekleri ile her zaman yanımda olan anne ve babama, Anlayışı, sabrı ve sonsuz sevgisiyle her zaman yanımda olan canım eşim, hayat arkadaşım Zahide Alaçam a, Desteklerini yanımda hissettiğim ve her gün işime gelirken sevdiğim arkadaşlarımın da yanına geliyor olmanın sevincini yaşatan mesai arkadaşlarıma, Sonsuz sevgi, saygı ve teşekkürü bir borç bilirim. IV

5 ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa No ONAY SAYFASI.. III TEġEKKÜR IV ĠÇĠNDEKĠLER.... V SĠMGELER VE KISALTMALAR VII ġekġller DĠZĠNĠ... VIII TABLOLAR DĠZĠNĠ IX ÖZET. XII ĠNGĠLĠZCE ÖZET.. XIII GĠRĠġ 1 GENEL BĠLGĠLER... 3 ĠNTERNET BAĞIMLILIĞI Ġnternetin Tanımı ve Tarihçesi.. 3 Türkiye de Ġnternetin GeliĢimi ve Kullanımı... 4 Ġnternet Bağımlılığının Tanımı. 5 Tanı Kriterleri 7 Goldberg in internet bağımlılığı için tanı ölçütleri.. 7 Young ın internet bağımlılığı için tanı ölçütleri.. 8 Ko ve arkadaşları tarafından önerilen internet bağımlılığı tanı ölçütleri 9 Etiyoloji Bilişsel Davranışçı Teori.. 11 Sosyal Beceri Eksikligi Teorisi. 12 Nörobiyolojik teori. 12 Kültürel Mekanizmalar Teorisi. 14 İnternet Bağımlılığında Rol Oynayan Diğer Faktörler 14 Yaygınlık ve epidemiyoloji 16 EĢlik Eden Bozukluklar 17 Duygudurum bozuklukları. 18 Anksiyete Bozuklukları.. 19 Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu.. 19 V

6 Diğer psikiyatrik bozukluklar. 20 Ġnternet Bağımlılığının Etkileri 21 Tedavi 23 Farmakoterapi Psikoterapi. 24 ERĠġKĠN DĠKKAT EKSĠKLĠĞĠ HĠPERAKTĠVĠTE BOZUKLUĞU Tarihçe Epidemiyoloji. 27 Etiyoloji.. 28 Genetik Etkenler. 28 Nörokimyasal Etkenler.. 29 Psikososyal ve Çevresel Etkenler.. 30 Nörofizyoloji ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları. 30 Tanı Kriterleri 31 Klinik Bulgular. 33 EĢlik Eden Bozukluklar 34 Ayırıcı Tanı 35 Tedavi.. 35 GEREÇ VE YÖNTEM 36 ÖRNEKLEM.. 36 VERĠ TOPLAMA ARAÇLARI. 37 Sosyodemografik veri formu 37 Ġnternet Bağımlılığı Ölçeği 37 EriĢkin DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri 38 CAGE Testi ĠSTATĠSTĠKSEL DEĞERLENDĠRME 39 BULGULAR. 40 TARTIġMA.. 65 SONUÇLAR. 85 KAYNAKLAR. 89 EKLER VI

7 SĠMGELER VE KISALTMALAR ABD: Amerika Birleşik Devletleri ARPA: Advanced Research Projects Agency ARPANET: Advanced Research Projects Agency Network BBN: Bolt, Beranek and Newman BITNET: Because It s Time Network DEHB: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu DSM: Diagnostic and statistical manual of mental disorders Elektronik posta EEG: Elektroensefalografi IBM: international Business Machines ICD: International Classification of Diseases İB: İnternet bağımlılığı İBÖ: İnternet bağımlılık ölçeği İTÜ: İstanbul Teknik Üniversitesi MIT: Massachusetts Institute of Technology MİB: Muhtemel internet bağımlılığı ODTÜ: Orta Doğu Teknik Üniversitesi OİK: Ortalama internet kullanımı OKB: Obsesif-kompulsif bozukluk PET: Pozitron Emisyon Tomografi RİK: Riskli internet kullanımı SDC: Systems Development Corp SPECT: Single Photon Emisyon Computerized Tomografi SSRI: Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü TCA: Trisiklik Antidepresan TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TTnet: Türk Telekom net ULAknet: Ulusal Akademik Network WWW: World Wide Web 5-HT: 5-hidroksitriptamin VII

8 ġekġller DĠZĠNĠ ġekil 1 Öğrencilerin eğitim gördükleri fakültelere göre dağılımı 40 ġekil 2 Öğrencilerin internet bağımlılık ölçeğine göre dağılımı 45 Sayfa No VIII

9 TABLOLAR DĠZĠNĠ Sayfa No Tablo 1 İnternet bağımlılığının yaygınlığı ile ilgili yapılan çalışmalar 17 Tablo 2 Örneklemin bölümlere göre dağılımı 41 Tablo 3 Örneklemin sosyodemografik özellikleri 42 Tablo 4 Cinsiyetlere göre sosyodemografik özellikler 43 Tablo 5 Cinsiyetler arası bazı değişkenlerin karşılaştırılması 44 Tablo 6 Cinsiyetlere göre internetin kullanım alanları 44 Tablo 7 Çalışma gruplarının fakültelere göre dağılımı 46 Tablo 8 Çalışma grupların cinsiyete göre dağılımı 46 Tablo 9 Çalışma gruplarının interneti en sık kullanma sebeplerinin karşılaştırılması 47 Tablo10 İnternette en sık yapılan aktiviteye göre İBÖ ve haftalık internet kullanma süresi ortalamalarının karşılaştırması 48 Tablo11 Çalışma gruplarının sigara kullanım durumuna göre dağılımları 48 Tablo12 Gruplar arasında sigara kullanım yılı ortalamalarının karşılaştırması 49 Tablo13 Çalışma gruplarının günlük sigara kullanma miktarına göre dağılımları Tablo14 Günlük sigara kullanma miktarına göre İBÖ puanlarının karşılaştırılması Tablo15 Çalışma gruplarının alkol kullanım durumuna göre karşılaştırılması 50 Tablo16 Çalışma gruplarının alkol kullanım sıklığına göre dağılımları 50 Tablo17 Alkol kullanım sıklığı ile İBÖ puanlarının karşılaştırılması 51 Tablo18 Çalışma gruplarının öğretim tipine göre dağılımları 51 Tablo19 Öğretim tipine göre İBÖ puanlarının karşılaştırılması 51 Tablo20 Çalışma gruplarının alttan ders alma durumuna göre dağılımları 52 Tablo21 Alttan ders alma durumuna göre İBÖ puanlarının karşılaştırılması 52 IX

10 Tablo22 Gruplar arasında ailelerinin gelir düzeylerinin karşılaştırılması 52 Tablo23 Ailelerin gelir düzeyine göre İBÖ puanının karşılaştırılması 53 Tablo24 OİK, RİK, İB olan öğrencilerin yaşadığı yere göre dağılımları 53 Tablo25 Öğrencilerin yaşadığı yere göre İBÖ puanının karşılaştırılması 53 Tablo26 Çalışma gruplarının birlikte yaşadığı kişilere göre dağılımları 54 Tablo27 Tablo28 Tablo29 Tablo30 Tablo31 Öğrencilerin birlikte yaşadığı kişilere göre İBÖ puanının karşılaştırılması Çalışma gruplarının günlük gazete okuma durumuna göre dağılımları Öğrencilerin günlük gazete okuma durumlarına göre İBÖ puanının karşılaştırılması Çalışma gruplarının herhangi bir kulübe üye olup olmama durumlarına göre dağılımları Öğrencilerin herhangi bir kulübe üye olup olmamaları durumlarına göre İBÖ puanının karşılaştırılması Tablo32 Çalışma gruplarının herhangi bir sanat etkinliğine katılıp katılmama durumlarına göre dağılımları 56 Tablo33 Öğrencilerin herhangi bir sanat etkinliğine katılıp katılmama durumlarına göre İBÖ puanının karşılaştırılması 56 Tablo34 Çalışma gruplarının düzenli olarak spor yapıp yapmama durumlarına göre dağılımları 56 Tablo35 Tablo36 Tablo37 Öğrencilerin düzenli olarak spor yapıp yapmama durumlarına göre İBÖ puanının karşılaştırılması Çalışma gruplarının herhangi bir spor etkinliğine katılıp katılmama durumlarına göre dağılımları Öğrencilerin herhangi bir spor etkinliğine katılıp katılmama durumlarına göre İBÖ puanının karşılaştırılması Tablo38 Çalışma gruplarının kitap okuma sıklığına göre dağılımları 58 Tablo39 Öğrencilerin kitap okuma sıklığına göre İBÖ puanının karşılaştırılması 58 X

11 Tablo40 Öğrenciler arasında DEHB görülme sıklığı 58 Tablo41 Cinsiyetlere göre DEHB olan kişilerin dağılımı 59 Tablo42 DEHB olan ve olmayan kişilerde yaş ortalamasının karşılaştırılması 59 Tablo43 DEHB olan ve olmayan grupta OİK, RİK, İB yaygınlığının karşılaştırılması 60 Tablo44 DEHB alt tiplerinde OİK, RİK, İB yaygınlığının karşılaştırılması 60 Tablo45 DEHB olan ve olmayan grupta İBÖ skorunun karşılaştırılması 60 Tablo46 Gruplar arasında dikkat eksikliği puanları, hiperaktivite/ impulsivite puanları, DEB/DEHB ilişkili özellikler puanlarının karşılaştırılması 61 Tablo47 Tablo48 Tablo49 Tablo50 Tablo51 Tablo52 Tablo53 DEHB olan ve olmayan öğrencilerin sigara kullanımına göre dağılımı DEHB olan ve olmayan öğrencilerde ortalama sigara kullanma yılının karşılaştırılması DEHB olan ve olmayan öğrencilerin günlük sigara kullanma miktarına göre dağılımları DEHB olan ve olmayan öğrencilerin alkol kullanımına göre dağılımı DEHB olan ve olmayan öğrencilerin alkol kullanma sıklığına göre dağılımları DEHB olan ve olmayan grupta CAGE puanı ortalamalarının karşılaştırılması DEHB olan ve olmayan kişilerin interneti en sık kullanma sebeplerine göre dağılımı XI

12 ÖZET Denizli bölgesi üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığının görülme sıklığı ve yetiģkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile iliģkisi Dr. Hüseyin ALAÇAM Bu çalışmada internet bağımlılığı için risk altında olan üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığının yaygınlığının saptanması, internet kullanım özellikleri ve ilişkili sosyodemografik değişkenlerin araştırılması ve internet bağımlılığı ile yetişkin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) arasındaki ilişkinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmaya Pamukkale Üniversitesi nden 2096 öğrenci dahil edilmiştir. Veri toplama araçları olarak öğrencilere sosyodemografik veri formu, İnternet Bağımlılık Ölçeği (İBÖ), Erişkin DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri (Turgay 1995), CAGE testi verilerek doldurmaları istendi. Çalışma grubumuzda internet bağımlılığı %0.6 ve riskli internet kullanımı %8 oranlarında bulundu. İnternet bağımlılığının erkeklerde, kızlardan daha yaygın olduğu gözlemlendi. İnternet bağımlılığı ve riskli internet kullanımı olan öğrencilerin sigara ve alkol kullanmaya daha eğilimli oldukları saptandı. İnternet bağımlılığı olan grubun %61.5 inde, riskli internet kullanımı olan grubun %39.9 unda olası DEHB saptanmıştır. Bağımlı ve riskli kullanımı olan gruplarda DEHB nin görülme sıklığı anlamlı olarak yüksek saptanmıştır. DEHB olan grupta haftalık ortalama internet kullanım süresi ve İBÖ puanları, DEHB olmayan gruba göre anlamlı düzeyde daha yüksek bulundu. Ayrıca İBÖ puanı ile dikkat eksikliği puanları, hiperaktivite/ impulsivite puanları ve DEB/ DEHB ilişkili özellikler puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulundu. Çalışmamızın bulgularına göre, sorunlu internet kullanımının (%8.6) üniversite öğrencileri arasında yaygın bir sorun olduğu görülmektedir. Ayrıca riskli internet kullanımı ve internet bağımlılığının yüksek DEHB belirtileri, sigara ve alkol kullanımı ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Anahtar sözcükler: İnternet, bağımlılık, üniversite, alkol, sigara, DEHB XII

13 SUMMARY Prevalence of Internet addiction among university students in Denizli and its relationship with adult attention deficit hyperactivity disorder Dr. Hüseyin ALAÇAM In this study, it is aimed to investigate the internet addiction prevalence, characteristics of internet use, sociodemographic variables in university students who are at risk for internet addiction and it is intended to reveal the relationship between internet addiction and adult attention deficit hyperactivity disorder (ADHD) students who are attending to Pamukkale Universty were included in the study. Students were asked to complete the sociodemographic data form, internet addiction scale (İAS), ADHD diagnosis and evaluation inventory (Turgay 1995) and CAGE test as data collection tools. In our study group internet addiction rate is %0.6 and risky internet use rate is %8. Internet addiction are more commonly observed in boys than girls. Student who have internet addiction and risky internet use are significantly more likely to use cigarettes and alcohol. It is determined to have ADHD in %61.5 of internet addicition group and in %31.9 of risky internet use group. ADHD incidence is found significantly higher in internet addiction group and risky internet use group. Average weekly internet usage time and İAS scores are found significantly higher in the ADHD diagnosed group than group without ADHD. Also a positive significant relationship between the İAS scores and attention deficit scores, hyperactivity/ impulsivity scores and ADD/ADHD- related features is found. According to the findings of our study, problematic internet use (%8.6) is a common issue among university students. Also it is found that the symptoms of ADHD, smoking and alcohol use are highly associated with risky internet use and internet addiction. Key Words: Internet, addiction, university, alcohol, cigarette, ADHD XIII

14 GĠRĠġ Gelişen dünyada internetin temel ortaya çıkış amacı iletişimi artırmak ve bilgi paylaşımını kolaylaştırarak, araştırmacıların olanaklarını artırmaktı. Ancak internetin tahmin edilenden de hızlı yaygınlaşması patolojik aşırı kullanıma bağlı sorunları da ortaya çıkartmaya başlamıştır. İnternetin kontrolsüzce ve kişiye zarar verecek şekilde kullanımı internetin patolojik kullanımı olarak ifade edilmektedir ve psikiyatri literatüründe tartışmaya girmiş bir konudur. Patolojik aşırı kullanım ve bunun sonucunda meydana gelen sosyal yaşamdan çekilme, kişiler arası iletişimde bozulma, zarar gören evlilikler, akademik başarı oranlarında düşme, kişisel gelişimde sorunlar, finansal sorunlar, uykusuzluk ve yorgunluk gibi yakınmalar ve uzun süreli bilgisayar başında hareketsiz kalmaya bağlı oluşan fiziksel sorunlar internet kullanımının olumsuz yönleri olarak sayılabilmektedir (1,2). DSM-IV ve ICD-10'da bilgisayar ya da internetin problemli kullanımı ile ilgili özel bir tanımlama henüz yoktur (3). Mevcut tanı sistemlerine göre Başka Türlü Adlandırılamayan Dürtü Kontrol Bozukluğu tanısı altında değerlendirilmektedir (4). Ancak DSM-V te yer alıp almaması gerektiğine dair tartışmalar da halen devam etmektedir (5). İnternet bağımlılığının özellikle uzak doğuda ve diğer ülkelerde üniversite öğrencileri için yeni ve ciddi bir ruh sağlığı sorunu olduğu bildirilmektedir (6). Son yıllarda ülkemizde de bu konu ile ilgili çalışmalar yapılmakla birlikte, internet bağımlılığının yaygınlığı konusunda yeterince bilgi bulunmamaktadır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluğun erken dönemlerinde başlayan, temel belirtileri erişkin dönemde de devam eden kronik ve gelişimsel bir psikiyatrik bozukluktur. Temel belirtileri dikkat dağınıklığı, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik olan DEHB, erişkin dönemde de kişilerin psikolojik ve sosyal alanlar ile eğitim/meslek alanlarında sorunlar yaşamasına sebep olmaktadır (7). Çocukluk döneminde tanısı konulan DEHB olgularının %50-70 inin genç erişkinliğe kadar devam ettiği gösterilmiştir (8). Yapılan araştırmalar sonucunda DEHB si olan kişilerin ödüle karşı olan hassasiyetinde artış görüldüğü (9) ayrıca gecikmiş ödül hoşnutsuzluğu ve acil ödül tercihinin DEHB nin bir endofenotipi olduğu (10) ve DEHB li kişilerin engellenme performansında bozukluk ile ilişkili anormal beyin aktivitesine sahip oldukları 1

15 gösterilmiştir (11). Yüksek DEHB semptomları olan kişiler engellenme eşiğinin düşük olması nedeniyle internete girdikten sonra internet kullanımını kontrol etmede güçlükler yaşayabilir. Tüm bu nedenlere bağlı olarak internetin tasarladığından daha uzun süre kullanımı, büyük bir zaman kaybı, yapması gereken diğer sorumluluklarını yerine getirememe ve bağımlılık oluşmaktadır. Bu durum nedeniyle DEHB tanısı internet bağımlılığı açısından bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir (11). Yapılan sınırlı sayıda çalışmada erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile İnternet bağımlılığı arasında anlamlı bir ilişki olduğu gösterilmiştir (12,13-14). Ancak internet bağımlılığının başlı başına bir hastalık mı, yoksa diğer psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkardığı bir belirti mi olduğu da hala tartışılan bir konudur ve henüz kesin olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. İnternet bağımlılığının son dönemlerde ortaya çıkan yeni tanımlanmış bir sorun olması nedeniyle bu alanda çalışan klinisyenler tarafından yeterince bilinmemekte ve sıklıkla gözden kaçabilmektedir. Özellikle gençler arasında gün geçtikçe artan sayıda olgularla karşılaşmamız nedeniyle internet bağımlılığını daha iyi tanımak ve yaygınlığını belirlemek bu anlamda önemlidir. Bu çalışmada internet bağımlılığı için risk altında olan üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığının yaygınlığının saptanması, internet kullanım özellikleri, ilişkili sosyodemografik değişkenlerin araştırılması ve internet bağımlılığı ile DEHB arasındaki ilişkinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın verilerinin klinisyenlerin internet bağımlılığı ve internet bağımlılığına eşlik eden psikiyatrik bozukluklara ilgi çekebilmesine, kapsamlı tedavi stratejileri geliştirilebilmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 2

16 GENEL BĠLGĠLER ĠNTERNET BAĞIMLILIĞI Ġnternetin Tanımı ve Tarihçesi İnternet, iki veya daha çok sayıda bilgisayarın birbiriyle bağlantısı anlamına gelen bilgisayar ağlarının aralarında tekrar bağlantı kurmalarıyla oluşan, dünya çapında yaygın bilgisayar ağlarına dayalı bir iletişim sistemidir (15). Dünya üzerindeki bilgisayarların birbirleriyle iletişimine belirli elektronik dil ve kurallar çerçevesinde imkân veren internet aynı zamanda çok yönlü bir kitle iletişim aracıdır (16). Bir başka deyişle internet, dünyanın farklı coğrafi mekânlarında bilgisayarların birbirlerine bağlanarak oluşturdukları ve milyonlarca kullanıcının aynı anda veya farklı zamanlarda kullandığı bir iletişim ağı veya ağlar ağı olarak tanımlanmaktadır (17). İnternet kullanımının temelleri, ABD ile Sovyetler Birliği arasında yaşanan soğuk savaş döneminde atılmıştır. Bu dönemde olası bir nükleer savaşta askeri iletişim kurmak ve ana bilgisayardaki bilgileri diğer bilgisayarlara aktarmak amacıyla internet gündeme gelmiştir. Bu konuda, ABD Savunma Bakanlığı nın bir kuruluşu olan ARPA (Advanced Research Projects Agency) nın desteği ile çalışmalara başlanmış ve 1969 yılında dört ayrı şehirdeki bilgisayar arasında bilgi transferi gerçekleştirilerek sistemin ilk adımı atılmıştır. Ardından ARPANET adı verilen askeri bilgisayar ağı kurulmuştur (18) de MIT, Harvard, BBN ve SDC şirketleri de bu ağa eklenmiştir de Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) gibi birçok kuruluş bu ağ kapsamına girmiş ve liste her geçen gün büyümeye devam etmiştir yılında terminal sayısı 23 e ulaşmış ve elektronik posta kavramı ortaya çıkmıştır da radyo ve uydu bağlantıları sayesinde ABD ve Amerika kıtası bu ağ üzerinde birleştirilmiştir da ilk bilgisayar haber grupları ortaya çıkmış ve IBM şirketi, internetin babası sayılan BITNET sistemini oluşturmuştur lerde soğuk savaşın etkisinin azalmaya başlamasıyla akademik ve ticari çevreler bu bilgisayar sistemine ilgi göstermeye başlamıştır (19). İnternet ilk ortaya çıktığı dönemlerde sadece bilgisayar uzmanları, mühendisler ve bilim adamları tarafından kullanılmaktaydı ve kullanımı kolay değildi. İlk zamanlarda kişisel, ev ya da ofis bilgisayarları yoktu ve ayrıca internetin kullanılabilmesi için karmaşık bir sistemin öğrenilmesi gerekmekteydi. Bu 3

17 dönemlerde sistem, sadece elektronik posta amacıyla kullanılıyordu. Daha sonraları 1991 de Tim Barnes Lee, world wide web i (www) icat etti. Bu sistem hypertext denen daha görsel bir temele dayanıyordu ve araştırmaların, bilgilerin paylaşılmasını kolaylaştırmak amacını taşıyordu. www in ortaya çıkması aynı zamanda ticari çevreleri de harekete geçirmiştir. Bu tarihte kullanıcı sayısı e ulaşmış ve bilgisayar ağı bugünkü internet adını almıştır larda internet kullanıcı sayısı ve fiziksel yapısı katlanarak artmıştır. Ticari kurumlar, üniversiteler, organizasyonlar ve devlet kurumları bu gelişime ayak uydurmuşlardır. Bağlantı noktalarına isim verilmeye başlanmış ve bu kurumlar kendi adlarına internet siteleri açmaya başlamışlardır (19). Türkiye de Ġnternetin GeliĢimi ve Kullanımı Türkiye, küresel internet ağına 12 Nisan 1993 te, TÜBİTAK-ODTÜ işbirliği ile bir Devlet Planlama Teşkilatı projesi çerçevesinde bağlanmıştır. Ankara- Washington arasındaki kiralık hat vasıtasıyla kurulan ve 64 kbit/sn hızındaki bu hat ODTÜ den çok uzun bir süre tüm ülkenin tek çıkışı olmuştur yılından itibaren kurumlara ve firmalara internet hesapları verilmeye başlamasıyla birlikte Ege Üniversitesi (1994), Bilkent Üniversitesi (1995), Boğaziçi Üniversitesi (1996), İTÜ (1996) bağlantıları gerçekleştirilmiştir (15) yılı Ağustos ayında Turnet çalışmaya başlamıştır yılında, akademik kuruluşların internet bağlantısını sağlayan ULAKNET çalışmaya başlamış ve üniversiteler nispeten hızlı bir omurga yapısıyla birbirine bağlanmış ve internet kullanılır hale gelmiştir yılında, ticari ağ yapısında büyük değişiklikler olmuş ve TURNET in yerini TTnet adında yeni bir oluşum almıştır lerin başında; ticari kullanıcılar TTnet omurgası üzerinden, akademik kuruluşlar ve ilgili birimler ise Ulaknet omurgası üzerinden internet erişimine sahip olmaya başlamıştır (19). Dünya çapında internet kullanan kişi sayısı dramatik bir şekilde artmaktadır. 31 Aralık 2011 tarihi itibariyle dünya çapında internet kullanıcı sayısı e ulaşmıştır. Yani Dünya nın %32,7 si internet kullanmaktadır. Türkiye de ise Aralık 2011 itibariyle internet kullanıcısı sayısı kişidir, yani nüfusun %44.4 i internet kullanmaktadır. Türkiye nin internet kullanıcı sayısı 2000 yılında du (20). 10 yıllık bir süreçte internet yaygınlığının artma derecesinin çok 4

18 hızlı olduğu ve yaygınlaşma sürecinin halen hızlı bir şekilde devam ettiği görülmektedir. Ülkemizde 2011 yılı Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilen Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre hanelerin % 42.9 u internet erişimine sahiptir. Araştırma sonuçlarına göre sırasıyla bilgisayar ve İnternet kullanım oranları yaş grubundaki erkeklerde %56,1 ve %54,9 iken, kadınlarda %36,9 ve %35,3 tür. İnternet kullanan bireylerin %89,5 i interneti düzenli olarak kullanmaktadır yılı ilk üç ayında (Ocak-Mart 2011) internet kullanan bireylerin interneti en fazla kullandığı yer %67,6 ev olup, bunu %33 ile işyeri, %18,7 ile internet kafe, %16,8 ile arkadaş, akraba vb. evleri, %7,2 ile eğitim alınan yerler, %3,2 ile kablosuz bağlantının yapılabildiği yerler takip etmektedir (21). Ġnternet Bağımlılığının Tanımı Gelişen dünyada internetin temel ortaya çıkış amacı iletişimi artırmak ve bilgi paylaşımını kolaylaştırarak, araştırmacıların olanaklarını artırmaktı. Ancak internetin tahmin edilenden de hızlı yaygınlaşması patolojik aşırı kullanıma bağlı sorunları da ortaya çıkartmaya başlamıştır. İnternetin kontrolsüzce ve kişiye zarar verecek şekilde kullanımı internetin patolojik kullanımı olarak ifade edilmektedir ve psikiyatri literatüründe tartışmaya girmiş bir konudur. Patolojik aşırı kullanım ve bunun sonucunda meydana gelen sosyal yasamdan çekilme, kişiler arası iletişimde bozulma, zarar gören evlilikler, akademik başarı oranlarında düşme, kişisel gelişimde problemler, finansal problemler, uykusuzluk ve yorgunluk gibi şikayetler ve uzun süreli bilgisayar başında hareketsiz kalmaya bağlı oluşan fiziksel problemler internet kullanımının olumsuz yönleri olarak sayılabilmektedir (1, 2). Patolojik aşırı kullanıma bağlı ortaya çıkan Bilgisayar bağımlılığı konusundaki anektodal bildiriler 1970 ler ve 1980 lerde ortaya çıkmaya başladı (22). Türkçe de çoğunlukla internet bağımlılığı olarak kullanılan bu kavram, uluslararası litaratüre ilk kez, Dr. Ivan Goldberg in 1996 yılında göndermiş olduğu şaka amaçlı bir maille girmiştir (23). Uluslararası litaratüre ilk kez internet addiction kavramı ile giren bu kavram daha sonraları farklı araştırmacı ve klinisyenler tarafından farklı kavramlarla adlandırılmıştır. Bunlar arasında internet bağımlılığı (internet addiction) (24), internet bağımlılığı bozukluğu (internet addiction disorder), 5

19 internet bağımlılığı (internet dependency) (25), kompulsif internet kullanımı (compulsive internet use) (26), patolojik internet kullanımı (pathological internet use) (27) ve kompulsif bilgisayar kullanımı (compulsive computer use) (28), internet abuse (internet istismarı) (29), cyberaddiction (siber bağımlılık) (30) sıralanabilir. İnsanların bilgisayarla ilişkili aşırı faaliyetlerine hem çevrim-içi hem de çevrim-dışı şekilde devam edebildikleri için, kompulsif bilgisayar kullanımı veya patolojik bilgisayar kullanımı terimlerin kullanılmasının klinik açıdan daha anlamlı olacağını ileri sürenler de olmuştur (31). Çalışmalarda yukarıdaki tanımlamaların hangisinin kullanılacağına dair bir uzlaşı yoktur. Genellikle internet bağımlılığı kavramı kullanılmakla birlikte, burada bahsedilirken de bu terimler birbirleri yerine kullanılabilmektedir. Kullanılan terim ne olursa olsun, internetin bu şekilde kullanılması şeklindeki davranış örüntüsü, insan-makine etkileşimi ile ilişkili, kimyasal olmayan, davranışsal bağımlılık kategorisinde değerlendirilmiştir (32). Bu çalışmada da ilk kez Goldberg (1996) tarafından ortaya atılan internet bağımlılığı kavramı kullanılacaktır. Bağımlılık denildiği zaman genellikle ilk olarak akla alkol ve madde kullanımına bağlı bağımlılıklar gelmektedir. Fakat davranışsal bağımlılıkların da var olduğu unutulmamalıdır. Davranış bağımlılığı olarak kumar, seks, alışveriş ve teknolojik bağımlılıklar örnek verilebilir (33). Hem madde bağımlılığında hem de yeme, seks, internet gibi davranış bağımlılıklarında davranış ya da eylemi kontrol edememe ve olumsuz sonuçlarına rağmen davranışı sürekli devam ettirme bağımlılık kavramı için ortak özelliklerdir (34). Davranış bağımlılıkları teknolojik bağımlılıkları da kapsamaktadır. Davranışsal bağımlılıkları kapsamında incelenen teknolojik bağımlılıklar içerisinde medya bağımlılığı, televizyon bağımlılığı, cep telefonu bağımlılığı, bilgisayar ve internet bağımlılığı gibi bağımlılıklar yer almaktadır (35). İnternet bağımlılığı genel olarak teknolojik bağımlılıklar başlığı altında ele alınmaktadır (36). Teknolojik bağımlılıklar televizyon izleme gibi pasif bir bağımlılık şeklinde olabileceği gibi, bilgisayar oyunları oynama, internette sohbet etme (chat) gibi aktif bir bağımlılık şeklinde de olabilir ve genellikle ilgili davranışın bağımlılık oluşturucu uyarıcı ve pekiştirici özellikleri bulunmaktadır (37). Davranışsal bağımlılıklar da alkol-madde bağımlılıklarında olduğu gibi bağımlılığın ana bileşenleri olan fiziksel 6

20 ve psikolojik bağımlılığın zihinsel meşguliyet, duygudurum değişkenliği, tolerans, yoksunluk, kişilerarası çatışma ve tekrarlama özelliklerini gösterirler (38). Bu altı ölçüte uyan davranış bağımlılık olarak tanımlanmaktadır. Ancak Griffiths (39) aşırı internet kullanıcılarının aslında internet bağımlısı olmadıklarını fakat interneti başka bağımlılıklarının tatmini için ideal bir ortam olarak kullandıklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla, gerçekten internete bağımlı olanlarla internet üzerinden başka bağımlılıklarını tatmin edenlerin ayrımının önemli olduğunu belirtmektedir. Sonuç olarak internet bağımlılığı, internetle ilgili aşırı zihinsel meşguliyetin olması, internet dışında geçirilen vaktin değersiz bulunması, doyum sağlamak için gittikçe artan miktarda internet kullanımı, internette planladığından daha fazla kalmak, yoksunluğunda sinirlilik, gerginlik hissetmek ve aşırı internet kullanımının iş, sosyal ve aile hayatında olumsuz etkilere neden olabilmesi şeklinde tanımlanmaktadır (33,40). İnternet bağımlılığında herhangi bir bağımlılık sendromunda görülen yoksunluk semptomları (sinirlilik, ajitasyon, agresyon), artmış tolerans, kendine hakim olamama (aşırı kullanım), negatif pekiştirme (yalan söyleme, sosyal izolasyon) bulgularının hemen hepsi görülebilmektedir (36). Tanı Kriterleri Araştırmacılar ve klinisyenler internet bağımlılığının tanı ölçütleri hakkında henüz ortak bir karara varamamışlardır. Konuyla ilgili farklı yaklaşımlar dikkat çekmektedir. Goldberg in internet bağımlılığı için tanı ölçütleri İnternet bağımlılığı ilk defa 1996 yılında Goldberg tarafından DSM-IV te yer alan madde bağımlılığı ölçütlerinden yola çıkılarak tanımlanmıştır (41). Goldberg e göre: On iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerin üçü veya daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz internet kullanımı. 1. Aşağıdakilerden biriyle tanımlanan tolerans gelişimi. 7

21 a. İstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmış internet kullanım süresi b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması 2. Aşağıda tanımlanan şekilde yoksunluk gelişmesi. Ağır ve uzun sureli internet kullanımı sonunda aşağıdakilerden en az 2 tanesinin günler içinde ortaya çıkması (1 ay içinde ortaya çıkabilir) ve kişilerin bunlardan dolayı iş, sosyal ve önemli işlevsel alanlarda sıkıntı yaşaması. a. Psikomotor ajitasyon b. Bunaltı c. İnternette neler olduğu hakkında takıntılı düşünceler d. İnternet hakkında fanteziler ve hayal kurma e. İsteyerek ya da istemeyerek tuşlara basma hareketi yapma f. Bu sıkıntılı durumlardan kurtulmak için internete veya benzeri servislere bağlanma 3. İnternet kullanımı genellikle planlandığından daha uzun süreler alır 4. İnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya boşa çıkan çabalar vardır. 5. İnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır. (kitap almak, yeni web tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.) 6. İnternet kullanımı nedeniyle önemli toplumsal mesleki etkinlikler veya boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır veya azaltılır. 7. İnternet kullanımı, yol açtığı sorunlara (uykusuzluk, evlilik problemleri, işe ve randevulara geç kalma vb.) rağmen aşırı olarak devam eder. Young ın internet bağımlılığı için tanı ölçütleri Young, internet bağımlılığı için tanı ölçütlerini DSM-IV te yer alan ve internet bağımlılığına en yakın bozukluk olduğunu düşündüğü patolojik kumar oynama kriterlerini modifiye ederek oluşturmuştur. Young ın tanımladığı 8 ölçütten 5 tanesinin bulunması durumunda kişi bağımlı olarak nitelendirilebilmektedir (36). Problemli internet kullanımının tanı ölçütleri konusunda devam eden fikir ayrılıklarına rağmen, Young tarafından geliştirilen bu ölçütler birçok araştırmacı tarafından kullanılmıştır (27,42,43). 8

22 Young un İnternet Bağımlılığı için Önerdiği Tanı Ölçütleri (36); 1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb) 2. İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma 3. İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması 4. İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi 5. Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma 6. Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme 7. Başkalarına (aile, arkadaşlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme 8. İnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan (örn: çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklaşmak için kullanma Ko ve arkadaşları tarafından önerilen internet bağımlılığı tanı ölçütleri Ko ve arkadaşları (44), psikiyatrik görüşme ve Chen İnternet Bağımlılığı Ölçeği ni (45) kullanarak ergenlerde internet bağımlılığını tanımlamak için bir kriter kümesi oluşturmuştur. Oluşturulan her bir kriterin tanısal doğruluğu oldukça yüksek olarak saptanmıştır. Ko ve arkadaşları tarafından ergenlerde internet bağımlılığı için önerilen tanı ölçütleri (44): 3 aylık dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, klinik olarak belirgin bozulma ya da sıkıntıya yol açan internetin uygunsuz kullanımı öyküsü A) Aşağıdaki bulguların 6 sının (veya daha fazlasının) bulunması. 1- İnternette yapılan aktiviteler ile ilgili aşırı yoğunlaşmış düşünce. 2- İnternet kullanma dürtüsünü engelleme konusunda yineleyici biçimde başarısız olma. 9

23 3- Tolerans: İstenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda internet kullanma gereksinimi. 4- Yoksunluk: Aşağıdakilerden herhangi birinin varlığı a. İnternet aktivitelerinden uzak kalmayı takip eden günlerde disforik duygudurum, anksiyete, irritabilite ve sıkılma hissi. b. Yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için internet kullanımı. 5- İnterneti çoğu kez tasarlandığından daha uzun süre kullanma. 6- İnternet kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar olması. 7- İnternet aktiviteleri ile ilgili aşırı zaman harcama. 8- İnternete ulaşmak için gerekli aktiviteler üzerine aşırı zaman harcama. 9- İnternet kullanımının neden olduğu ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fiziksel ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın internet kullanımının sürdürülmesi. B) İşlevsel bozukluk: Aşağıdaki semptomların en az biri bulunmalı. 1- Okul ve evdeki temel sorumlulukları yerine getirmeyi etkileyecek şekilde tekrarlayan internet kullanımı. 2- Sosyal iletişimin bozulması 3- İnternet kullanımı nedeniyle okul kurallarına veya yasalara karşı gelme. C) İnternet bağımlılık davranışı, psikotik bozukluk veya bipolar bozukluk ile açıklanamaz. DSM-IV ve ICD-10'da bilgisayar ya da internetin problemli kullanımı ile ilgili özel bir tanımlama henüz yoktur (3) ve mevcut tanı sistemlerine göre Başka Türlü Adlandırılamayan Dürtü Kontrol Bozukluğu tanısı altında değerlendirilmektedir (4). Ancak son yıllarda internet kullanma alışkanlıklarının bir bağımlılıktan söz edilebilecek boyuta ulaştığına dair yayınlar ve vaka bildirimleri hızla artmaktadır. Bu nedenle bu bozukluğun belirleyici özelliklerini tanımlayacak ve araştırmalarda kolaylık ve bütünlük sağlayacak tanı kriterlerine ihtiyaç duyulmaktadır (3). Etiyoloji İnternet bağımlılığı günümüzde yaygın görülen bir problem olarak kabul edilmesine rağmen bu sorunun etyolojisi henüz tam olarak aydınlanmış bir konu 10

24 değildir (46). İnternet bağımlılığının etiyolojisinde birçok psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi multifaktöriyel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Etiyoloji konusunda bir takım teoriler öne sürülmüştür. Bilişsel Davranışçı Teori Birçok yazar bilişsel sürecin davranışlara yansıması sonucunda internet bağımlılığının geliştiğini düşünmektedir. Hayatta başarısız olunan alanları telâfi etmeye yönelik olarak geliştirilen bir davranış örüntüsü olabileceği ileri sürülmüştür (47). Grohol (48), İnternet bağımlılığının tek başına bir bağımlılık olamayacağını çünkü bağımlılığa sonuçta elde edilen bir ödülün yol açtığı ancak, internet kullanımında asıl olanın ise sosyalizasyon olduğunu belirtmiştir. Hem sosyalizasyonun hem de internetin sağladığı yeni bilgi ortamının kişi üzerinde bir çekiciliği olduğunu ancak, zamanla bu çekiciliğin kaybolduğu ve bir denge ortamına ulaştığını belirtmiştir. Eğer birey için çekicilik ortamı kaybolmuyor ise internet bağımlılığı söz konusu olabilmektedir. Davis (49) ise daha karışık bir model ileri sürmüştür. Bu modele göre kişinin oluşacak psikopatolojiye bir yatkınlığı söz konusudur (depresyon, bipolar, sosyal anksiyete veya madde bağımlılığı gibi). İnternet gibi stres verici yeni bir ortamla karşılaşılması ve karşılaşılan ortamda pekiştiricilerin olması yeni bilişsel yapılanmayı oluşturmaktadır. Kişinin kendisini ve dünyayı olumsuz algılaması ve düşük benlik değeri, internet ile daha farklı bir gelişim sürecine girmektedir. Bu negatif bakış açısının ve düşük benlik değerinin internet ortamında, sohbet odalarında istenilen rolü oynama, yüzleşmeden arkadaşlık yapma ve diğer bağımlılık nesnelerine ulaşma ile telâfi edilmesi kişide yeni bilişsel şemaların oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Bu arada birey gerçek hayatta yüzleşmesi gereken problemlerden de uzak kalabilmektedir. Yeni bilişsel yapılanma sürecinde en sık karşılaşılan bilişsel varsayımlar ise ben sadece internet ortamında iyiyim, internet olmadan ben başarısız bir insanım, internet bana saygı duyulan tek yer, internet benim tek arkadaşım dır. Bu yeni bilişsel yapılanma ise internet bağımlılığına neden olmaktadır (49). İnternet bağımlılığını, özgül ve genel internet bağımlılığı olarak ayıran Davis, özgül internet bağımlılığını internetin belli bir işlevinin aşırı kullanımı olarak ifade 11

25 etmiştir. Örneğin patolojik kumar oynama tanısı olan bir kişi internet üzerinden kumar oynayabileceğini keşfedebilir ve sanal kumar bağımlılığı geliştirebilir. Genel internet bağımlılığında ise kişi internette amaçsızca fazla vakit geçirmektedir. Genel internet bağımlılığında sosyal izolasyon daha ön plandadır (49). Sosyal Beceri Eksikliği Teorisi Davis in bilişsel davranışçı modeli temel alınarak geliştirilmiş bir teoridir. Caplan (50), kişilik problemi veya psikiyatrik hastalığı olan kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduğunu ifade etmiştir. Bu teoriye göre; depresyon, sosyal izolasyon gibi problemleri olan kişilerin sosyal iletişim açısından olumsuz bilişleri olduğu ve bu nedenle bu kişilerin yüz yüze iletişimi değil de daha az tehdit edici olarak gördükleri sanal iletişimi tercih ettikleri düşünülmektedir. İnternet aracılığı ile kişi olumsuz özelliklerini gizleyebilir, kendisinde olmayan olumlu özelliklerinin varlığından bahsedebilir, böylece internet bu kişilerde iletişim kurdukları kişi üzerinde etki bırakabildiği düşüncesini oluşturur. Bu nedenle bu kişilerde sanal iletişimin kolay, daha az riskli, daha heyecanlı olduğu inancını oluşturur. Tüm bu nedenlerden dolayı kendilerini sanal ortamda daha rahat hissettikleri için internet aşırı kullanımı ve sonrasında internet bağımlılığı ortaya çıkmaktadır (50). Nörobiyolojik teori Bazı yazarlar internet ve video oyunlarının aşırı kullanımının ödüllendirici bir davranış olarak algılanabileceği, dolayısıyla öğrenme mekanizmaları aracılığıyla bazı negatif emosyonlarla (korku, huzursuzluk ve hayal kırıklığı) mücadele etmeye yarayan yetersiz bir strateji olarak kullanıldığını iddia etmişlerdir (51). Kandel hazzın nöral mekanizmalarının yeteri kadar iyi bilinmediğini ancak bunların olasılıkla beyindeki ödül ve öğrenilmiş davranışın pekiştirilmesi mekanizmalarıyla ilişkili olduğunu belirtmiştir (52). Ventral tegmental alandan mezolimbik ve mezokortikal alanlara uzanan dopaminerjik nöronların birçok psikoaktif madde tarafından aktive edilebiliyor olması dopaminerjik nöronlarının ödül-bağımlılık sistemlerindeki rolünü güçlendirmektedir. Bu nedenle dopamine haz molekülü ya da antistres molekülü de denilmektedir. Dopamin sinaptik aralığa 12

26 salındığında birçok dopaminerjik reseptörü (D1, D5) stimüle ederek stres hissinin azalmasına ve kişinin kendini daha iyi hissetmesine neden olabilmektedir. Bazı kişilerde genetik varyant dolayısıyla beyin ödül sistemlerinde disfonksiyon olabilir ve hipodopaminerjik durum ortaya çıkar. Hipodopaminerjik aktivite ise bağımlılığa yatkınlık oluşturmada önemli bir faktördür. Yukarıda bahsettiğimiz gibi birçok psikoaktif maddenin yanı sıra hazzın subjektifliği göz önüne alındığında birçok madde ya da davranışın ventral-tegmental alandan dopamin salınımını artırabileceği düşünülebilir (53). DAD2 reseptörü A1 aleline sahip bireylerde D2 reseptör yoğunluğunun azalmasının tüm madde bağımlılıklarına ve patolojik kumar, seks bağımlılığı, antisosyal davranış örüntülerine neden olabileceği iddia edilmiştir (54). Patolojik kumar ve madde bağımlılıklarının nörobiyolojik olarak ortak etyopatogenezlere sahip olmaları kompulsif alışveriş, aşırı internet kullanımı-bağımlılığı ve kompulsif seksüel davranışlarında aynı davranışsal bağımlılık mekanizmalarını kullanıyor olabileceğini düşündürtmektedir (55, 56). Görüntüleme çalışmalarında internette aşırı oyun oynayan kişilerde normal kişilere göre sağ orta orbitofrontal girus, sol kaudat nükleus ve sağ insulada artmış glukoz metabolizması, her iki postsantral girus, sol presantral girus, sol presantral girus ve bilateral oksipital giruslarda azalmış glukoz metabolizması tespit edilmistir. Sonuç olarak internet aşırı kullanımının orbitofrontal korteks, striatum ve duyusal alanlardaki anormal nörobiyolojik mekanizmalarla açıklanabileceğini ifade edilmiştir. Bu sonuçlar internet bağımlılığının diğer dürtü denetim bozuklukları ve madde/madde olmayan bağımlılıklarla benzer nöronal mekanizmaları paylaştıklarını göstermektedir (57). İnternet bağımlığı olan ergenlerde gri cevher anormalliğini araştıran bir çalışmada ise internet bağımlılarının normal kontrol grubuna göre sol anteriyor singulat korteks, sol posteriyor singulat korteks, sol insula ve sol lingual girusda gri cevher hacminde azalma görülmüştür (58). Yapılmış bir diğer çalışmada ise aşırı internet kullanımının serotonin taşıyıcı geni olan 5HTTLPR polimorfizmiyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu çalışma internet bağımlılığında genetiğin rolünü gösterme açısından önemli bir çalışmadır (59). 13

27 Kültürel Mekanizmalar Teorisi İnternet bağımlığının internetin kullanıldığı her yerde olabileceği gerçeği göz önünde bulundurularak önerilmiş bir teoridir. İnternet bağımlılığı internete erişim kapasitelerinin kısıtlı olduğu az gelişmiş ülkelerde çok az görüldüğü, bunun tam tersi olarak internet kullanım oranının fazla olduğu bilinen ABD, Güney Kore ve Çin gibi yerlerde tahmin edileceği gibi daha yüksek oranda görülmektedir (60). İnternet Bağımlılığında Rol Oynayan Diğer Faktörler Belli durumların bulunması internet bağımlılığını tetikleyebilmektedir. Yalnızlıkla internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi gösteren birçok araştırma mevcuttur (27,50,61,62-63). Ancak yalnızlık ve internet bağımlılığı arasındaki ilişkinin açıklanmasında birbirine zıt iki görüşten söz etmek mümkündür. Bazı araştırmacılar yalnızlık sonucunda internet bağımlılığının ortaya çıktığını belirtirken (64), bazı araştırmacılar ise internet bağımlılığının yalnızlık düzeyini arttırdığını öne sürmektedir (65, 27). Morahan- Martin ve arkadaşları (27), yalnız insanların daha çok internet kullandıkları ve interneti daha çok başkalarıyla iletişim kurmak, yeni insanlarla tanışmak ve duygusal destek almak için kullandıkları; internet üzerinden iletişimini yüz yüze iletişime tercih ettikleri ve internet üzerinden iletişimin anonimliğinden hoşlandıklarını belirtmişlerdir. Depresyon ve internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi gösteren birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonrasında depresyonla internet bağımlılığı arasında ilişki olduğunu tespit ettikleri görülmüştür (43,62,63,66-67). Benlik saygısı ve internet bağımlılığı arasındaki ters yönde bir ilişkili olduğu saptanmıştır (68). Kohut a göre, benlik saygısının düşük olması kişinin iç dünyasında boşluk duygusu yaratmakta, toplumsal yaşamda çeşitli uyum bozukluklarına sebep olmakta ve giderek bireyin ruh sağlığı bozulmaktadır (69). Ayrıca, benlik saygısı düşük olan bireylerin, özgüven düzeyleri düşük, anksiyeteleri ise yüksek düzeydedir ve bu kişiler duygularını ifade etmekte zorlanmaktadırlar (70). Buradan hareketle duygularını ifade etmekte zorlanan benlik saygısı düşük bireylerin, internet ortamında kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri veya kendilerini olmak istedikleri kişiler olarak gösterebilecekleri fırsatlar bulabilecekleri düşünülebilir (68). Bu da internete girme açısından pekiştirici olabilmektedir. 14

28 Yaşam doyumu bir bireyin kendi belirlediği kriterlere uygun bir biçimde bireyin tüm yaşamını olumlu değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır (71). Yaşam doyumu ve internet bağımlılığı arasındaki ilişki sınırlı sayıda araştırmaya konu olmuştur (72, 73,74). Bu araştırmalar internet bağımlılığı ve yaşam doyumu arasında ters yönde bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir. İnternet bağımlılığı veya problemli internet kullanımı ile algılanan sosyal destek arasındaki ilişki de araştırmacılar tarafından ele alınmıştır (75,76). Araştırmacılar problemli internet kullanımı ile algılanan sosyal destek arasında olumsuz bir ilişki saptarken (76), algılanan sosyal destek ve sosyal destek düzeyi düşük öğrencilerde internet bağımlılığı görülme oranının yüksek olduğunu ve düşük sosyal desteğin internet bağımlılığı için risk faktörleri arasında yer aldığını ortaya koymuşlardır (75). Evlilik problemleri, işyeri problemleri, duygusal destek azlığı veya herhangi stresör bir faktör herhangi bir bağımlılık davranışına yol açabileceği gibi internet bağımlılığına da yol açabilmektedir. Sorunu halletmektense bağımlılığa sığınıp sorunları unutmak kişilere daha kolay gelmektedir (77). Çin de yapılan bir çalışma, stresli yaşam olaylarıyla yetersiz baş etme stratejileri olan kişilerin interneti rahatlama yolu olarak seçtiği ve bu kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduğunu göstermiştir. Ayrıca yine aynı çalışmada hayal kırıklığına intolerans ve internet bağımlılığı arasında pozitif ilişki bulunmuştur (78). İnternetteki interaktif işlevlerin bilgi arama gibi işlevlere göre daha fazla bağımlılık oluşturduğu ifade edilmektedir (79). Çalışmalar interaktif işlevlerin başlıca üç amaç için tercih edildiğini göstermektedir. Bunlardan birincisi sosyal destektir. Kişi gerçek dünyada paylaşamayacağı düşüncelerini, kimliğini gizleyerek sanal ortamda yargılanma korkusu yaşamadan rahatça ifade edebilir. Normal hayatında ilişki problemleri yaşayan kişiler aradıkları sosyal ortamı internet yoluyla bulurlar. Yapılan bir çalışmada da benlik saygısı düşük, kendini değersiz hisseden, onaylanma ihtiyacı duyan kişilerin internetteki sosyal desteğe daha çok ihtiyaç duyduğu sonucu çıkmıştır (43). İnteraktif işlev tercih sebeplerinden bir diğeri cinsel doyum isteğidir. İnternet insanların erotik fantezilerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sunabilmektedir. Bu şekilde kişiler gerçek hayatta yadırganabilecek erotik fantazilerini veya yasadışı olan 15

29 cinsel dürtülerini özgürce doyurabilecekleri şekilde rahatça hareket edebilmektedirler (80). Gerçek hayatta sosyoekonomik seviye, yaş ve ırk kişiler arası ilişkilerde önemli belirleyicilerdir ancak sanal ortamda kişinin istediğini olma hakkı vardır ve herkes eşittir. Bu durum kişinin kendine güveninde artma sağlamakta ve kişinin internet sayesinde kendisine ideal bir kimlik oluşturmasını sağlamaktadır. Sanal kimliğiyle kendisini daha rahat hisseden kişi gerçek hayatın zorluklarına dönmekten hoşlanmamakta daha çok internette kalmayı tercih etmektedir. Buna benzer sanal pekiştireçler sonucunda ise kişi sanal kimliğiyle özdeşleşmekte ve gerçek hayata adaptasyon sorunu yaşamaktadır (77). Sonuç olarak internet, bağımlılara sosyal destek sağlayabilmekte, yalnızlıklarını azaltabilmekte, sanal ideal kimlikleriyle özsaygılarını arttırabilmekte, bunların sonucunda da kişilerin öfori yaşamasını sağlayabilmektedir (81). Yaygınlık ve epidemiyoloji İnternet bağımlılığı ile ilgili yapılan epidemiyolojik çalışmalarda, genel olarak internet bağımlılığının toplumdaki yaygınlığı %6-14 olarak belirtilmektedir (19). Ancak internet bağımlılığı ile ilgili yapılan çalışmalarda, bağımlılık oranı ile ilgili çok farklı sonuçlar bildirilmekte ve bu durum, örneklem özelliklerine, kullanılan ölçüm araçlarının özelliklerine ve internet bağımlılığı ile ilgili tanı ölçütlerinin net olmamasına bağlanmaktadır (82,83). ABD de 8 ila 85 yaş arasındaki kişinin çevrim-içi bir anketi cevaplaması ile yapılan çalışmada, katılımcıların %5,7 sinin internet bağımlılığı tanı kriterlerini karşıladığı tespit edilmiştir (26). Yine benzer şeklilde Kore de yapılan, çevrim-içi ve geniş katılımlı (13000 kişi) bir çalışmada ise, internet bağımlılığı yaygınlığı %3.47 olarak bulunmuştur (63). Farklı ülkelerden ve kıtalardan literatüre kazandırılan çalışmaların sonuçlarına göre internet bağımlılığı dünya çapında bir sorundur (84) ve birçok ana psikiyatrik bozuklukla karşılaştırıldığında, yaygınlığı oldukça fazladır. Tablo 1 de internet bağımlılığı yaygınlığı ile ilgili bazı çalışmaların verileri özetlenmiştir. 16

30 Tablo -1 İnternet bağımlılığının yaygınlığı ile ilgili yapılan çalışmalar Ülke Örneklem Yaygınlık ÇalıĢma Çin 1618 lise öğrencisi %10.8 Lam ve ark. (2009) (85) Tayvan 1162 ortaokul öğrencisi %10.8 Ko ve ark.(2009) (14) Çin 3557 ilk yıl üniversite %6.44 Ni ve ark.(2009) (86) öğrencisi Tayvan 2453 üniversite öğrencisi %12.3 Yen ve ark.(2009) (87) Güney Kore 903 lise öğrencisi %10.7 Park ve ark. (2008) (88) Yunanistan 2200 ergen %8.2 Siomos ve ark (2008) (89) ABD 277 üniversite öğrencisi %8.1 Morahan-Martin veschumaher (2000) (27) ABD 2513 erişkin %0.3 - %0.7 Aboujaoude ve ark. (2005) (90) Kore 1553 lise öğrencisi İB: % 1.6 MİB: %37.9 Finlandiya 7229 ergen Erkekler: %1.75 Kızlar: %1.4 Norveç 3237 ergen % 1.98 (erkek:%2.41, kız:%1.51) Kim ve ark. (2005) (66) Kaltiala-Heino ve ark (2004) (91) Johansson ve Gotestam (2004) (92) İtalya 275 lise öğrencisi %5.4 Pallanti ve ark. (2006) (93) Türkiye 300 lise öğrencisi MİB: %11.6 Canan ve ark. (2010) (94) Türkiye 3975 ergen MİB: %7.6 Tahiroğlu ve ark. (2009) (95) Türkiye 1315 lise öğrencisi İB: %1.2 MİB: %19.9 Canbaz ve ark. (2009) (96) Kuzey Kıbrıs 686 lise öğrencisi %1.1 Bayraktar ve ark. (2008) (97) İB: İnternet bağımlılığı, MİB: Muhtemel internet bağımlılığı EĢlik Eden Bozukluklar Yapılan birçok çalışma internet bağımlılığı ile psikiyatrik bozuklukların birlikte görüldüğünü göstermiştir (43, 98, ) ancak bu ilişki henüz geniş toplum taramaları yapılarak değerlendirilmemiştir. Eş tanısı olan kişilerin tedaviye daha zor cevap verdiği ve rahatsızlıklarının tekrarlama olasılıklarının daha fazla olduğu saptanmıştır (101). 17

31 Duygudurum bozuklukları Depresyonun, patolojik internet kullanımının gelişiminde önemli bir etken olduğu düşünülmektedir (43, 102). Bununla birlikte internet bağımlısı bireylerde depresyon hali saptanmış ve depresyon ile internet bağımlılığı arasında güçlü bir ilişkinin olduğu belirtilmiştir (43, 66, 67, 103, ). Depresyon internet bağımlılığı için hem bir neden hem bir sonuç olarak düşünülebilir. Başka sosyolojik ya da psikolojik etkenler nedeniyle depresyon hali gözlenen birey bu nedenle internete yönelip bağımlı olabileceği gibi, internet bağımlısı olduktan sonra da bağımlılığından dolayı depresyon hali gözlemlenebilmektedir. İnternet bağımlısı olan ergenler, interneti depresyon hallerini hafiflettiği bir ortam olarak gördüklerini açıklamışlardır (106). Yunanistan da, 129 ergenin katılımı ile gerçekleştirilen bir vaka-kontrol çalışmasında, depresyonun internet bağımlılığını arttırma olasılığı bulunan faktörlerden birisi olduğu belirtilmiş, araştırmacılar tarafından depresyonda sık görülen düşük öz saygı, düşük motivasyon, reddedilme korkusu ve onay ihtiyacının kişiyi, interneti sık kullanmaya itebileceği, internetin özellikle interaktif işlevlerinin bu kişilerde bağımlılığa yol açabileceği belirtilmiştir (107). Diğer çalışmalarda ise internet bağımlılarında sosyal izolasyona bağlı olarak depresyonun ortaya çıkabileceği üzerinde durulmuştur (33). İnternet bağımlılarında depresyon tanısının ve suisidal düşüncelerin daha fazla olduğunu bildiren birçok çalışma vardır (66, 108). Kore de yapılan yaşındaki 1573 lise öğrencisinde internet bağımlılığı ve depresyon ilişkisinin değerlendirildiği bir çalışmada, internete bağımlı olan öğrencilerin depresyon ve suisidal düşünce ölçekleri puanlarının, bağımlı olmayan ve muhtemel bağımlı olan öğrencilere göre daha yüksek olduğu bulunmuştur (66). Benzer yönetemler (yüzyüze, sistemik görüşme) kullanılan iki vaka serisinde (98,109), erişkinlerde internet bağımlılığı ve psikiyatrik bozukluklar birlikteliği değerlendirilmiştir. Çalışma sonunda her iki örneklemde de psikiyatrik bozukluk (özellikle duygudurum bozuklukları) birlikteliğinin oldukça yaygın olduğu saptanmıştır. Birinci araştırmada (109), olguların %70 inin yaşam boyu bipolar bozukluk tip I veya II tanısı varken, diğer çalışmada (98), major depresif bozukluk ve distimi daha yaygın olarak bulunmuştur. 18

32 Anksiyete Bozuklukları Kratze ve Hegerl tarafından yapılan bir çalışmada internet bağımlılığı olan 30 erişkinin 27 sinde psikiyatrik bir bozukluk olduğu ve anksiyete bozukluklarının en sık görülen eş tanı (%50) olduğu bildirilmiştir (110). Yapılan diğer bir çalışmada ise obsesif kompulsif bozukluk tanısının internet bağımlılığına sıklıkla eşlik ettiği bildirilmektedir (105). Shapira ve arkadaşları (109) internet bağımlılığının obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve depresyonla ilişkili olduğunu ve seçici serotonin geri-alım inhibitörlerine yanıt verdiğini iddia etmişlerdir. İnternet bağımlısı olan 20 kişiyle yaptıkları çalışmalarında, olguların üçünün OKB için DSM-IV tanı kriterlerini karşıladığını bulmuşlardır. Bu oran (%15), genel popülasyonda OKB görülme oranının kat kat üstünde olmasına karşın, örneklem sayısının çok düşük olması bu oranın gerçekçiliğine gölge düşürmektedir. Black ve arkadaşlarının (98) çalışması da benzer bulgulara sahipti. Çalışma örneklemlerindeki iki kişinin (%10) yaşam boyu OKB tanısı vardı ancak mevcut OKB si olan yoktu. Kore de 328 lise öğrencisi (15-19 yaş) ile yapılan çalışmada da obsesifkompulsif bulguların aşırı internet kullanımı ile ilişkili olduğu bulunmuştur (99). Yapılan arastırmalar yalnız olan kişilerin internet bağımlılığına daha yatkın olduklarını göstermektedir (27, 111). Caplan ise yalnızlığın aslında sosyal anksiyeteye bağlı olduğunu ve bağımlıların sanal ortamda bu yüzden daha rahat olduklarını ifade etmiştir (112). Tayvanda 2114 (1204 erkek, 910 kız) lise öğrencisinin katıldığı bir çalışmada internet bağımlılığı olan ergenlerin daha yüksek sosyal fobiye sahip oldukları saptanmıştır (113). İtalya da yapılan bir çalışmada ise internet bağımlılığıyla en sık görülen eş tanıların, genelleşmiş anksiyete bozukluğu (%15), sosyal fobi (%15), borderline kişilik bozukluğu (%14), distimi (%7), obsesif kompulsif bozukluk (%7), çekingen kişilik bozukluğu (%7), hipomani (%7) olduğu bildirilmiştir (13). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan kişilerin hastalığın doğası gereği dürtü kontrol sorunları mevcuttur. Bu durum internet kullanımını 19

33 sonlandırma ve otokontrol güçlüklerini de beraberinde getirebilir. DEHB tanısının internet bağımlılığı açısından bir risk faktörü olduğu belirtilmektedir (11). Yapılan birçok çalışma internet bağımlılığı ile DEHB arasında ilişki olduğunu göstermektedir (82, 114 ). Tayvanda 2114 lise öğrencisinin değerlendirildiği bir çalışmada; internet bağımlısı olan adölesanların daha yüksek DEHB semptomlarına sahip olduğu saptanmıştır (113). Güney Kore de 535 ilköğretim öğrencisinin değerlendirildiği bir çalışmada internet bağımlısı olan öğrencilerin, ebeveyn ve öğretmen puanlamalarına göre anlamlı olarak daha yüksek DEHB skoruna sahip oldukları gösterildi (114). Aynı araştırmacıların yaptığı başka bir çalışmada, internet bağımlısı olduğu tespit edilen 6 çocukla yüzyüze görüşme yapılmış ve sadece birinde DEHB tespit edilmiştir (100). Tavanda 2793 üniversite öğrencisinin katıldığı diğer bir çalışmada da yetişkin DEHB ile internet bağımlılığı arasında pozitif bir ilişkili olduğu saptanmıştır (12). Diğer psikiyatrik bozukluklar Yapılan çalışmalarda internet bağımlılığı olan hastalarda görülen başlıca psikiyatrik hastalıklar; duygudurum bozuklukları, madde kullanım bozuklukları, kişilik bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve psikotik bozukluklardır (98, 109). Black ve arkadaşlarının (98) yaptıkları çalışmada internet bağımlılığı olan kişilerde yaşam boyu en çok alınan tanı, madde kullanım bozuklukları olarak tespit edilmiştir (internet bağımlılarının %38 inde yaşam boyu madde kullanım bozukluğu saptanmıştır). Benzer şekilde, Shapira ve arkadaşlarının çalışmasında da vakaların %55 inin yaşam boyu madde kullanım bozukluğu tanısı bulunmaktaydı (109). Diğer bir çalışmada da internet bağımlılığı olan kişilerde alkol ve diğer madde bağımlılıklarının da yüksek oranda görüldüğü belirtilmiştir (115). İnternet bağımlıları üzerinde yapılan başka bir araştırmada bu kişilerin %50 sinin ek olarak başka bir psikiyatrik bozukluğunun olduğu saptanmıştır. İnternet bağımlılığıyla eş tanı olarak en sık duygudurum bozukluklarının görüldüğü belirtilmiş ve bu kişilerin %38 inin çesitli dürtü kontrol bozuklukları yaşadıkları görülmüştür. Dürtü kontrol bozuklukları arasında en sık kompulsif alışveriş, patolojik kumar oynama, piromani ve kompulsif seks bağımlılığı olduğu saptanmıştır (98). Ayrıca daha önce dürtü kontrol bozukluğu veya madde bağımlılığı öyküsü 20

34 olanların interneti daha patolojik düzeyde kullanmaya yatkın oldukları ifade edilmektedir (116). Yen ve arkadasları 3662 öğrenci üzerinde yaptıkları arastırmada internet bağımlılığı ve hostilite arasında ilişki olduğunu bildirmişlerdir (82). Black ve arkadaşları yaptıkları çalışmalarında internet bağımlılığı olan kişilerde kişilik bozukluklarının, özellikle B kümesi kişilik bozukluğunun (narsisistik, borderline ve antisosyal) oldukça yaygın olduğunu ifade etmişlerdir (98). Yapılan diğer bir çalışmada da internet bağımlılığının şiddeti ile disosiyatif semptomlar arasında ilişki saptanmıştır (13). Ġnternet Bağımlılığının Etkileri Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığı da kullanıcının gerçek hayatını olumsuz etkileyen çeşitli sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar kullanıcının akademik yaşamını, ilişkilerini, sosyal hayatını, gündelik işlerini ve sağlığını etkileyebilir. Bu problemlerin hemen hepsi zaman algısındaki bozulma ile ilişkilidir (2) çünkü kullanıcılar planladıklarından daha uzun süre internette kalırlar ve diğer yaşamsal işlevler ikinci planda kalır. Tolerans ve yoksunluk belirtileri diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığının da bileşenlerini oluşturur (117). Toleransın gelişmesiyle kullanıcı internette geçirdiği zamanı arttırır; huysuzluk, gerginlik, irritabilite gibi yoksunluk belirtileri internetin kullanımı azaldığında ya da ara verildiğinde ortaya çıkar. Tolerans kullanımı arttırırken yoksunluk belirtileri kullanımın azaltılmasını ya da kesilmesini istenmeyen bir durum haline getirir. İnternette geçirilen süre internet kullanımı ile aşırı uğraş için bir gösterge olarak kabul edilmiştir. İnternet bağımlısı olan internet kullanıcıları ile internet bağımlısı olmayan internet kullanıcılarının internette geçirdikleri süreleri karşılaştıran çalışmalar, genellikle bağımlıların belirgin olarak daha fazla zamanlarını internette geçirdiğini ortaya koymaktadır (24,27). İnternetin aşırı kullanımı nedeniyle bireyde birtakım psikolojik ve fizyolojik problemler oluşabileceği gibi toplum ve aile düzeninde bozulmalara da yol açabilmektedir (118, 119, 120). Özellikle ergenlerdeki aşırı internet kullanımı, aile ve arkadaş ilişkilerinde bozulmalara neden olup sosyal yaşamı olumsuz yönde etkileyebilmektedir (121, 122, 123). 21

35 İnternet bağımlılığı tolerans, yoksunluk, ruhsal değişim gibi psikolojik durumların artmasına neden olabildiği gibi internet bağımlılığının okulda başarısız olma, dersi kaçırma, sınavlara girmeme, sınavlarda başarısız olma gibi eğitim öğretim sürecinde de öğrenci üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır (29, 123, 124, 125). İnternet bağımlılığının sonuçlarının araştırıldığı bir çalışmada, öğrencilerin % 31 i akademik başarılarında düşüş olduğunu belirtirken, % 21 i ise internette geçirdiklerini zaman nedeniyle derslerini kaçırdıklarını kabul etmişlerdir (126). İnternet bağımlılığının neden olduğu fiziksel bozukluklar genellikle hafif-orta düzeydedir. Tipik bir internet bağımlısı haftada saat arasında bilgisayar başında kalmakta ve tek seferde hiç aralıksız 20 saate kadar bilgisayar başından kalkmayabilmektedir. Uyku döngüsü bozulan hasta uyarıcı madde kullanmaya aşırı kahve ve kolalı içecekler tüketmeye başlayabilir, fiziki aktivitenin giderek azalmasına bağlı obesite, karpal tünel sendromu, sırt ağrısı, postür bozuklukları ve gözle ilgili sorunlar gelişebilir (127,128). ABD de yapılan bir çalışmada 152 ortaokul öğrencisinde bilgisayar kullanımına bağlı kas ve iskelet ağrıları araştırılmış ve anlamlı oranda yüksek bulunmuştur (129). Yapılan diğer bir çalışmada katılımcıların %40 ı, uygun olmayan internet kullanımı yüzünden geceleri 4 saatten az uyuduğunu bildirilmiştir. Katılımcıların %80 inin zamanı ayarlama güçlüğü, öğün atlama ve uykuda azalma gibi bir yakınması bulunmaktaydı. Bu bulgulara göre, internet kullanıcıları arasında fiziksel problemler oldukça yaygın olarak görülmektedir (130). Aşırı internet kullanımının neden olduğu psikolojik sorunlar arasında depresyon, yalnızlık ve sosyal izolasyon sayılabilir (52, 53). Problemli internet kullanımı olan bireylerde, akademik başarısızlık, iş kaybı ve parasal güçlükler gibi birçok olumsuz sosyal etki bildirilmektedir (109). İnternet bağımlıları üzerinde yapılan bir çalışmada, vakaların çoğunluğunun (%95) ailevi problemler ve boşanma gibi sosyal bir sorunu olduğu, fakat bunların sadece %60 ı kişisel problemleri olduğunu kabul etmiştir. Hastaların önemli bir kısmının (%40), üniversite eğitiminde başarısızlık veya iş kaybı gibi bir sorunu bulunmaktaydı. Yine olguların %40 ının aşırı internet kullanımından kaynaklanan, aşırı borçlanma gibi bir parasal problemi vardı. (43, 62,109). 22

36 İnternet bağımlılığında görülen tüm bu olumsuz sonuçlara rağmen yapılan bir çalışmada internet bağımlılığı olan kişilerin %54 ü internete girme vakitlerinin azalmasını istememişler ve internetsiz hayatlarının boş olduğunu ifade etmişlerdir. %46 sı ise internet kullanma sürelerini kısaltmaya çalışmış fakat başarılı olamamışlardır (34). Tedavi İnternet bağımlılarının önemli bir kısmında komorbid olarak bulunan psikiyatrik hastalıklar bazen hastalığın gidişatını kötüleştirdikleri gibi kısmen veya tamamen internet bağımlılığının nedeni de olabilir. Bu nedenle altta yatan böyle bir psikiyatrik rahatsızlık varsa öncelikle bunun tedavi edilmesi gerekmektedir. Temel prensipler genel bağımlılık tedavisinden çok farklı olmamakla beraber, görülme yaşının kısmen daha düşük olması ve çocuk ve ergenleri özellikle akademik dönemlerinde etkilemesi açısından tedavinin hızlı ve etkin şekilde yürütülmesi ve bu konuda aile ile sıkı işbirliğinin yapılması şarttır (53). İnternet bağımlılığı görece yeni bir konu olmasına rağmen, bu konuda hem farmakolojik hem de psikoterapötik tedaviler konusunda birtakım öneriler bulunmaktadır. Farmakoterapi: Eğer internet bağımlılığı bir diğer psikiyatrik bozukluğun belirtisi değil ise, dürtü kontrol bozukluğu ve bipolar duygudurum bozukluğuna daha yakın olması sebebiyle seçilecek olan farmakoterapinin her iki bozuklukta da kullanılan duygudurum dengeleyicisi olması iyi bir seçenek gibi görünmektedir. Kişide depresif belirtiler belirginse, o zaman antidepresan tedavi ile depresif belirtilerin düzeltilmesi, internet bağımlılığı belirtilerinin de azalmasını sağlayabilir (19). Bu yüzden internet bağımlılığı teşhisi konulan hastalarda ayrıntılı psikiyatrik öykü alınması ve eş tanı aranması önemlidir. İnternet bağımlılığında essitalopramın (131) ve sitalopram-ketiyapin kombinasyonunun (132) etkili olduğunu bildiren olgu sunumları bulunmaktadır. Yapılan diğer bir çalışmada ise internet bağımlılığı olan kişilerin serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ile tedavi edilmesi sonrasında kişilerin %36 sında kısmi düzelme, %22 sinde ise tam düzelme olduğu görülmüştür (105). 23

37 İnternet bağımlılığı olan 19 erişkinin değerlendirildiği plasebo kontrollü bir çalışmada, 19 hafta sonunda essitalopram ile haftalık internet kullanma süresinde anlamlı bir düşüş olduğu, ancak essitalopramın plasebodan daha etkili olmadığı tespit edildi (133). Sanal seks bağımlılığında naltrekson tedavisini araştıran bir çalışmada sanal seks bağımlılığı olan bir kişide naltreksonla ciddi bir düzelme görülmüştür (134). İnternet bağımlılığının psikofarmakolojik tedavisi ile ilgili bilgiler henüz çok azdır ve geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Psikoterapi: İnternet bağımlılığının tedavisinde bir diğer seçenek; ilaç tedavisine ek olarak ya da ilaç tedavisinden bağımsız olarak bilişsel-davranışçı yöntemlerin kullanılmasıdır. Araştırmacılar, internet bağımlılığında tıpkı depresyonda olduğu gibi bazı olumsuz bilişlerin rol oynadığını ve internet bağımlılığının hayatta başarısız olunan alanları telafi etmeye yönelik bir davranış örüntüsü olarak ortaya çıktığını öne sürmüşler ve bu bağlamda internetin aşırı kullanımının ödüllendirici bir davranış olarak görülebileceğini ve öğrenme mekanizmaları aracılığıyla bazı olumsuz duygularla mücadele etmeye yarayan yetersiz bir strateji olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir (49). İnternet bağımlılığının tüm bu bilişsel özellikleri dikkate alındığında bilişsel-davranışçı tekniklerin bu bozukluğun tedavisinde önemli yeri olacağı açıktır. Bu noktadan hareketle Davis, bu hastalarda kullanılabilecek 11 haftalık bir bilişsel-davranışçı tedavi protokolü önermiştir (127). Bilişsel davranışçı tedavide atılması gereken adımlar şu şekildedir: 1. Kişinin internetten uzakta kalamadığının tespiti 2. Bilgisayarın yerinin değiştirilmesi ve herkesin olduğu bir yere nakli 3. Diğer insanlarla birlikte internete bağlanması 4. İnternete bağlanma zamanının değiştirilmesi 5. İnternet defteri oluşturulması 6. Başka bir kimlikle internete girmesine son verilmesi 7. Arkadaşlarından ve yakınlarından internet ile ilgili problemleri olduğunu saklamaması 8. Spor aktivitelerine katılması 24

38 9. İnternet tatilleri verilmesi 10. Otomatik düşüncelerin ele alınması 11. Gevşeme egzersizleri 12. İnternete bağlanma sırasında hissedilenlerin not edilmesi 13. Yeni sosyal becerilerin kazandırılması Young ise, internet bağımlılığının bilişsel-davranışçı tedavisinde internete girmeyi yasaklamanın pek uygun bir çözüm yolu olmadığını çünkü internet kullanımının faydalı işler için mutlak bir ihtiyaç olduğunu ve günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini belirtmiş ve tedavi hedefini, interneti tamamen yasaklamak yerine internet kullanımının kontrol altına almak olduğunu ifade etmiştir (77). Young deneyimlerinden yola çıkarak klinisyenler için internet bağımlılığı tedavi rehberi hazırlamıştır. Rehberdeki teknikler şu sekildedir (77); a. İnternet kullanımını tam zıt saatlere kaydırmak, b. Dış durdurucular (external stoppers) kullanmak, c. İnternet kullanımıyla ilgili hedefler belirlemek, d. Özellikle belli bir işlevden uzak durmaya çalışmak, e. Hatırlatıcı kartlar kullanmak, f. İnternet yerine yapmak istediklerini not edebileceği kişisel bir defter kullanmak, g. Bir destek grubuna girmek h. Aile terapisi. Belirtilen ilk üç müdahale aslında basit zaman ayarlama teknikleridir (77). Ancak, zaman ayarlamanın yeterli olmadığı durumlarda daha agresif müdahalelerin kullanılması gereklidir. Bu tip durumlarda tedavi hedefi, kişinin güçlenmesi ve uygun destek sistemlerini kullanarak etkili baş etme stratejileri geliştirmesini sağlamak ve bu şekilde bağımlı davranışını değiştirmeye çalışmaktır. Eğer kişi uygun baş etme yolları geliştirebilirse, olumsuz olaylar ile baş etmek için artık internete başvurmasına gerek kalmayacaktır (19). Young (135), 114 internet bağımlısı üzerinde yaptığı bilişsel davranışçı terapi çalışmasında, olguların çoğunda üçüncü oturumdan itibaren klinik düzelmenin başladığı, sekiz oturum sonunda belirgin klinik düzelmenin görüldüğü ve olguların iyilik hallerinin altı aylık izleme süresince koruduğu saptanmıştır. 25

39 Yapılan diğer bir çalışmada cinsellik için interneti kullanan erkeklerde 16 haftalık bilişsel davranışçı grup terapisi çalışmasında, motivasyonel ve değişime hazırlık sağlayan (readiness- to-change interventions) girişimler kullanılmıştır. Terapi sonrasında yaşam kalitesi ve depresyon puanlarında iyileşmeler gözlenmesine karşılık, internet bağımlılığı derecelendirme ölçümlerinde iyileşme gözlenmemiştir (136). ERĠġKĠN DĠKKAT EKSĠKLĠĞĠ HĠPERAKTĠVĠTE BOZUKLUĞU Tarihçe Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) ilişkin ilk bilgiler XVIII. yüzyıla dayanmaktadır. Filozof John Locke ne kadar gayret gösterse de zihinlerini dağılmaktan alıkoyamayan öğrencilerden bahsetmiştir (137). DEHB nin tipik bulguları ise ilk olarak 1846 yılında Frankfurt taki ilk psikiyatri hastanesini kuran Heinrich Hoffmann tarafından basılmış olan bir çocuk kitabında tanımlanmıştır (138). Tıp literatüründe ilk kez 1902 yılında, George Still adındaki bir İngiliz doktor tarafında tanımlanmıştır (139). Stil ve Tregold bu tabloyu organik zeminde gelişen ahlaki kurallara uymada güçlük (moral defiency) olarak adlandırmışlardır yılları arasında influenza pandemisi ve ensefalitis letarjika epidemisinin ardından hayatta kalan çocuklarda sıklıkla Still in tanımladığına benzer, aşırı hareketlilik, dürtüsellik, antisosyal davranışlar ve duygusal değişiklikleri Khan ve Cohen (1934) organik olarak tanımlamışlar ve bu durumun beyin sapındaki bir hasar sonucu oluşabileceğini ileri sürmüşlerdir. Daha sonra 1937 de Bradley amfetamin tedavisiyle hiperaktif çocukların belirtilerinde düzelme saptayarak bu durumu minimal beyin disfonksiyonu ya da hasarı olarak tanımlamıştır (140). Strauss 1947 de mental retardasyonu olan çocuklarda hiperaktivite, dikkatsizlik, impulsivite ve bilişsel bozukluklar saptayarak organik etyolojiyi vurgulamaya çalışmış, ancak bu vakalarda bariz nörolojik hasar olmadığından ismini minimal beyin hasarı sendromu (Minimal Brain Damage Syndrome) olarak değiştirmiştir (141). Still erişkin DEHB olasılığına işaret etmesine rağmen erişkinlerin bu kronik çocukluk çağı bozukluğunun belirtilerini sergileyebileceğine ilişkin ilk çalışmalar 26

40 1960 ların sonlarına doğru basılmaya başlanmıştır. Harticollis (1968) yayımladığı makalesinde, ilk defa DEHB nin erişkin dönemde de devam ettiğini belirtti. Cantwell (1975) ve Morison (1973) ise hiperaktif çocukların ebeveynlerinin de hiperaktif olduğunu ve erişkin dönemde sosyapati, histeri ve alkolizm sorunları yaşadığını bildiren araştırmalarını yayımladılar (142). Tanı ile ilgili geçerli ve güvenilir sınıflandırma çalışmaları American Psychiatric Association (APA) Diagnostic and Statistical Manuel of Mental Disorders-II (DSM-II) ve Dünya Sağlık Örgütü nün International Classification of Diseases-9 (ICD-9) da bu bozukluğu çocukluktaki hiperkinetik sendrom olarak belirlemesiyle başlamıştır. DSM-III (1980) te dikkat eksikliği bozukluğu, hiperaktiviteli veya hiperaktivitesiz olarak tanımlanmış, DSM-III-R (1987) de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olarak belirlenerek 14 belirti sıralanmış ve tanı için 8 belirti olması şarta bağlanmıştır (143). DSM-IV (1994) te yine Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu adı altında en son şeklini alarak belirtilerin özelliğine göre üç alt tipe ayrılmaktadır: 1-Dikkatsizliğin önde geldiği alt tip, 2- Hiperaktivite-dürtüselliğin önde geldiği alt tip ve 3- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bileşik tip (144). Epidemiyoloji Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu çocuklarda en sık teşhis edilen psikiyatrik bozukluktur ancak DEHB nin yaygınlığı ile ilgili araştırmaların sonuçları, özellikle olguların farklı yöntem ve tanı ölçütleri kullanılarak tanımlanması sonucu farklılıklar göstermektedir. DEHB in okul çağı çocukları arasındaki yaygınlığı %2 12 olarak bildirilmiştir (145). Ancak güncel görüş DEHB nin Amerika Birleşik Devletleri nde okul çağı çocukları arasındaki yaygınlığın %3 7 oranında olduğudur (4). Ülkemizde kentsel kesimdeki ilkokul çocuklarında yapılan epidemiyolojik bir çalışmada DEHB nin yaygınlık oranı %5 olarak saptanmıştır (146). Erişkin DEHB yaygınlığı ile ilgili çalışmalar yetersizdir. Çocukluk dönemindeki yaygınlık ve erişkin dönemde devam etme oranlarından hesaplanan sonuçlara göre DEHB nin erişkin dönemdeki yaygınlığının %1-6 olduğu tahmin edilmektedir (147). ABD de yapılan erişkin DEHB sıklığı çalışmasında, yaş arası 3199 kişilik ev halkı taramasında DEHB sıklığı %4.4 olarak saptanmıştır 27

41 (148).Uluslararası bir epidemiyolojik çalışmada ülkeler arasında yaygınlık oranları açısından farklılıklar olmakla beraber, erişkin DEHB nin ortalama yaygınlık oranı %3.4 olarak saptanmıştır (149). İstanbul da genel erişkin psikiyatri polikliniğinde yapılan bir araştırmada, DEHB sıklığı %1.6 bulunmuştur (150). DEHB nin çocuklar arasındaki erkek/kız oranı: 3/1 olduğu, dikkatsizliğin önde olduğu tipin kızlarda, hareketliliğin önde olduğu tipin ise erkeklerde daha sık görüldüğü belirtilmektedir (151,152). Erişkinlerde ise erkek/ kadın oranı yaklaşık olarak 1.5/1.0 olarak saptanmıştır.(147). Etyoloji Etiyolojide pek çok psikiyatrik bozuklukta olduğu gibi, biyopsikososyal nedenlerin ortak bir biçimde yer aldığı düşünülmektedir (143,149). Genetik Etkenler Aile, ikiz ve evlat edinme çalışmaları DEHB nin direk genetik ve çevresel etkiyle birlikte, yüksek oranda kalıtılan bir bozukluk olduğunu desteklemektedir (153). DEHB nin biyolojik yakınları ve kardeşlerinde hiperaktivite riski, DEHB olmayan kontrol grubuna göre 5 kat daha fazladır (154). Tek yumurta ikizlerinde %80, çift yumurta ikizlerinde %30 40 eşhastalanım oranı bulunmuştur. Tek yumurta ikizlerinde %80 eşhastalanım oranının olması, %20 lik oranı çevresel etkenlerin belirlediği ve bunun da etiyolojide rol oynadığı ifade edilmektedir (155). Yine aynı çalışmada DEHB olan çocukların anne ve babalarında DEHB olma riskinin 2 8 kat fazla oluğu ileri sürülmüştür (155). Diğer psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi DEHB nin oluşumunda da birden fazla genin katkısı olduğu düşünülmektedir (156). DEHB nda moleküler genetik çalışmalarla incelenen genlerden en çok üzerinde durulan ve olumlu bulguların elde edildiği genler dopamin D4 reseptör geni (DRD4) ve dopamin taşıyıcı protein genidir (DAT1) (157). DRD2 geni de birçok araştırmanın odağı olmuş ve özellikle Taq1 polimorfizmi DEHB ile ilişkili bulunmuştur (158). Diğer bir çalışmada ise 3. kromozomdaki tiroid reseptör β genindeki mutasyonla DEHB arasında da bir ilişki saptanmış olup otozomal dominant geçiş gösteren bu mutasyon sonucu bedende tiroid hormonuna genel bir direnç geliştiği vurgulanmıştır (159). 28

42 DEHB ile ilişkili olduğu düşününlen diğer genler ise serotonin taşıyıcı protein geni (SLC6A4), norepinefrin taşıyıcı protein geni, sinaptozomal ilişkili protein 25 geni (SNAP25), DRD1, DRD2, DRD3, DRD5 genleridir (160, 161, 162, 163, 164). Nörokimyasal Etkenler Tedavide kullanılan ilaçların etkilerinden yola çıkılarak DEHB olan çocuklarda özellikle dopamin (DA) ve norepinefrin (NA) başta olmak üzere nörokimyasal değişikliklere yönelik araştırmalar yapılmıştır. (165). DEHB de DA, NA ve bunların metabolitlerinin rolü konusunda bilgiler halen kısıtlı olmakla birlikte genel olarak DA ve NA metabolizmasında bir azalmadan söz edilmektedir (160). DEHB de dopamin eksikliği ortaya atılan hipotezlerden biridir. Mezolimbik ve kortikal dopaminerjik yolaklardaki aksaklıklar dikkati sürdürme, uyaranları yok sayma, güdülenme sorunlarına yol açabilmektedir. Mezokortikal dopamin eksikliğinde ise bilgi işlemede, bellek işlevlerinde ve dikkatte problemlere yol açabilir (166). Uygun prefrontal kortikal işlevler için dopaminde olduğu gibi noradrenalinin de ılımlı seviyeleri önemlidir. Noradrenalin, işleyen bellek, dikkatin düzenlenmesi, davranışların inhibisyonu ve plan yapmayı içeren birçok prefrontal kortikal fonksiyonları özellikle postsinaptik alfa 2A reseptörleri vasıtasıyla düzenler (8). Yapılan çalışmalarda DEHB de idrar, kan ve beyin omurilik sıvısı gibi farklı beden sıvılarında katekolamin dengesinde bozukluğa işaret eden bulgular elde edilmiştir. DEHB olan çocuklarda beyin-omurilik sıvısındaki homovalinik asit (HVA) ile aşırı hareketlilik arasında pozitif uyumluluk bulunmuş ve yüksek HVA e sahip çocuklarda psikostimülana yanıt oranı da yüksek bildirilmiştir (167). DEHB nin özellikle inhibisyon bozukluğu ile karakterize olması ve erişkinlikte impuls kontrol bozukluğuyla görülmesi, DEHB de 5-HT nin rolü olabileceği düşündürtmüştür. BOS ve kanda serotonin ve metabolitlerinin ölçüldüğü çalışmalarda anormal serotonerjik fonksiyonun saptanması ve serotonini artıran TCA ve SSRI ların DEHB semptomlarını azaltması, DEHB de 5-HT nin rolüne işaret etmektedir (168). DEHB li kişilerin olmayanlara göre belirgin olarak daha fazla sigara içtiğinin ve aynı zamanda nikotinin DEHB belirtilerini azalttığının gözlenmesi, özellikle 29

43 nöronal nikotinik Ach reseptörlerini içeren kolinerjik nörotransmisyonun DEHB nin patofizyolojisinde önemli rol alabileceğini düşündürmüştür. DEHB denemelerinde etkili olduğuyla ilgili küçük kanıtlar vardır. (169, 170). Psikososyal ve Çevresel Etkenler DEHB etiyolojisinde biyolojik etkenlerin temel bir rol oynadığı bilindiğinden; psikososyal etkenlerin, daha çok altta yatan biyolojik yatkınlığı arttırdığından söz edilebilir. Yani çevresel etkenler bozukluğun kalıcılığını, eşhastalanım varlığını, hastalık seyrini etkileyebilir (159). Erken yaşta kayıplar ya da ayrılıklar yaşama, ciddi evlilik sorunları, evlat edinilmiş olma, düşük sosyoekonomik düzey, geniş aile yapısı, anne ve babanın suç işlemeye yatkın olması ve annenin ruhsal hastalığının bulunması DEHB gelişimi için risk faktörleri olarak belirlenmiştir (171, 172). DEHB olan çocuklarda hamilelik ve doğumla ilgili sorunlar, düşük doğum ağırlığı, travmatik beyin hasarı ve hamilelikte annenin madde kullanımı DEHB etiyolojisinde rol oynadığı düşünülen etkenlerdendir (162, 173 ). Doğum ve doğum öncesi dönemlerinde toksik ve alerjen maddelerle karşı karşıya kalmanın, DEHB nin etyolojisinde rol alan çevresel etkenler arasında olduğunu öne süren çalışmalar mevcuttur (174, 175). Yapılan çalışmalarda üzerinde en çok durulan maddeler, kurşun, katkı maddeleri, hormonlar ve besin boyalarıdır.(176, 177, 178). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu etiyolojisinde üzerinde durulan bir diğer konu ise serum serbest yağ asitleri ve eser elementlerdir. DEHB li çocuklarda serum serbest yağ asitleri seviyesinin kontrollere göre anlamlı derecede düşük olduğu saptanmıştır (179). Eser elementlerden ise magnezyum, kalsiyum, demir, bakır, kurşun ve çinkonun serum, idrar ve saç seviyeleri DEHB li çocuklarda ölçülmüş; bakır ve kurşun dışındaki ölçümlerde genellikle düşük seviyeler bulunmuştur (180). Nörofizyoloji ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları DEHB nun santral sinir sistemi hasarı sonucu geliştiğine yönelik düşünceler bozukluğun tanımlanmasından bu yana öne sürülmekte olup, yapılan çalışmalar sonucunda bozukluğun nöroanatomik kökenleri konusunda pek çok ön bulgu elde 30

44 edilmiştir (175). Silik nörolojik belirtiler ve özgün olmayan EEG bozukluklarının DEHB ye eşlik etmesi ayrıca epilepsi gelişme olasılığının normalden yüksek olması bu görüşü destekler niteliktedir (181). DEHB de nörogörüntüleme çalışmaları ile sağ prefrontal beyin bölgeleri, kaudat nukleus, globus pallidus, serebellar vermisin alt bölgelerini içeren devrelerde problem olduğu öne sürülmüştür. Çalısmalarda, azalmış beyin hacmi ve kortikostriato-talamo kortikal (KSTK) devrede hipofonksiyon olduğu üzerinde durulmaktadır (182). KTSK devre, bazı davranışları seçen aynı zamanda bazılarının da inhibisyonunu sağlayan bir devredir. Barkley in çalısmalarında, daha küçük sağ prefrontal kortikal alan ve daha küçük kaudat hacmi ile problemin daha çok sağ tarafta olabileceği belirtilmistir (182). PET çalışmaları ile DEHB olan erişkinlerde prefrontal korteks metabolizmasının azaldığı gösterilmistir. SPECT ile yapılan çalışmalarda, erişkinlerde dopamin taşıyıcı proteine artmış bağlanma olduğu tespit edilmiştir (183,184). Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fmrg) çalışmalarının bulguları frontostriatal bölgede perfüzyon azlığına işaret etmektedir (185). DEHB konusunda yapılan EEG araştırmalarındaki bulguların özgül bir EEG bozukluğunu değil, santral sinir sisteminin olgunlaşmasındaki gecikmeyi işaret edebileceği düşünülmektedir (176). Tanı Kriterleri DEHB'nin temel özelliği kalıcı ve sürekli dikkatsizlik örüntüsü ve/ya da benzer gelişim düzeylerindeki bireylere göre daha sık ve şiddetli hiperaktiviteimpulsivitenin olmasıdır. Bozukluğu oluşturan hiperaktivite-impulsivite ya da dikkatsizlik belirtilerinin en azından bazıları 7 yaşından önce bulunmalıdır. Belirtiler ve yol açtıkları aksaklıklar en az iki ortamda (örn. evde ve okulda ya da işte) ortaya çıkmalıdır. Aşağıda DSM-IV'e göre DEHB tanı ölçütleri gösterilmektedir (144). DSM-IV'e göre DEHB tanı ölçütleri; A. Aşağıdakilerden (1) ya da (2) vardır: (1) Aşağıdaki dikkatsizlik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süreyle, uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür: 31

45 Dikkatsizlik (a) Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar (b) Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır (c) Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünür (d) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da işyerindeki görevlerini tamamlayamaz (karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlayamamaya bağlı değildir) (e) Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker (f) Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir (g) Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder (örn. oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçler) (h) Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır (i) Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır (2) Aşağıdaki hiperaktivite-impulsivite semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süreyle, uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür: Hiperaktivite (a) Çoğu zaman elleri ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur (b) Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar (c) Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır (ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir) (d) Çoğu zaman sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır (e) Çoğu zaman hareket halindedir ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır (f) Çoğu zaman çok konuşur İmpulsivite (dürtüsellik) (g) Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır 32

46 (h) Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır (i) Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer (örn. başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar) B. Bozulmaya yol açmış olan bazı hiperaktif-impulsif semptomlar ya da dikkatsizlik semptomları 7 yaşından önce de vardır. C. İki ya da daha fazla ortamda semptomlardan kaynaklanan bir bozulma vardır (örn. okulda -ya da işte- ve evde). D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bir bozulma olduğunun açık kanıtları bulunmalıdır. E. Bu semptomlar sadece bir Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Şizofreni ya da diğer bir Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz. DSM-IV'e göre DEHB tanısının konulabilmesi için dikkatsizlik ve/ya da hiperaktivite-impulsivite belirtilerinden herbiri için en az 6 ölçütü karşılıyor olması gerekmektedir. Bireylerin büyük çoğunluğunda hem dikkatsizlik hem de impulsivite belirtileri birlikte görülse de bazı bireylerde bu örüntülerden biri ya da diğeri daha baskındır. DEHB, daha baskın olan belirti kümesine göre üç alt tipe ayrılmaktadır: 1. DEHB, Bileşik Tip 2. DEHB, Dikkatsizliğin Önde Geldiği Tip 3. DEHB, Hiperaktivite-İmpulsivitenin Önde Geldiği Tip (144). Klinik Bulgular Yapılan çalışmaların sonucuna göre erişkin DEHB de sık görülen belirti ve bulgular şunlardır: iş yerinde zorluklar ve sık iş değiştirme, işin gerektirdiğinden daha düşük başarı gösterme, gelir düzeyinde düşüklük, yükseköğretimde bulunan gençlerde okul başarısızlığı, konsantrasyon düşüklüğü, daha düşük eğitim düzeyi, daha sık disiplin cezası alma, okuldan atılma ya da okulu bırakma durumları, söylenileni dinlememe ve konuşma, dağınık çalışma, boş zaman aktivitelerine katılmakta güçlük, istenilen ürünü çıkaramama, araç-gereç, giysi gibi nesneleri nereye koyduğunu bulamama, hafıza problemleri, açık ve düzgün düşünememe, yerinde duramama, huzursuzluk duyguları, kolay öfkeye kapılma, kişilerarası ilişkilerde sorunlar, düşük benlik saygısı, daha fazla trafik suçu işleme, çoğul 33

47 evlilikler, rastgele cinsel ilişkide bulunma, daha yüksek oranda suç işleme ve ceza evine girme, daha fazla alkol ve madde kullanma (186, 187, 188, 189, 190, ). DEHB de görülen bütün bu olumsuz belirtilere karşın Weiss ve Hechtman çocukluktan erişkinliğe uzanan DEHB ile ilgili açıklamalarında, erişkinlikte bazı belirtilerin devam edebileceği ama kişinin yaşam tarzını ve beklentilerini bu duruma göre ayarlayıp, kompansatuar stratejiler geliştirip bu hastalığın olumsuz etkilerini minimalize edebileceğini ve bu şekilde DEHB'nin erişkinlikte fark edilebilirliğini engelleyebileceğini belirtmişlerdir (193). Yapılan diğer bir çalışmada da DEHB tanısı alan erişkinlerin 1/3'ünde ilerleyen zamanla anlamlı düzelme olduğu, 1/3'ünde bazı problemlerin devam ettiği, diğer 1/3'ünde ise ciddi problemlerin devam ettiği tahmin edilmektedir (194). EĢlik Eden Bozukluklar Erişkin DEHB olan hastalarla yapılan çalışmalarda, ek tanı oranlarının yüksek olduğu görülmüştür (195, 196). Eş tanılarla ilgili yapılan çalışmalarda erişkin DEHB li olguların yalnızca %12 sinde başka bir eksen I sorunu saptanmamıştır (197). Araştırmalar göz önüne alındığında erişkin DEHB in duygudurum bozuklukları (%10-65), anksiyete bozuklukları (%32-50), alkol kullanım bozuklukları (%34), madde kullanım bozuklukları (%9-30) ile birlikteliği sıktır (198). Yapılan diğer bir çalışmada da, belirgin duygudurum bozukluğu olanlarda DEHB nin 4 kat fazla olduğu, ayrıca anksiyete bozukluğu ve madde bağımlılığı olanlarda DEHB sıklığının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğunu gösterilmiştir. DEHB olan kişilerde duygudurum bozukluğu %25, anksiyete bozukluğu %38 ve madde bağımlılığı tanısı %12 oranlarında eşlik ettiği saptanmıştır (149). DHEB i olan çocukların genç erişkin döneme (ortalama 22 yaş) kadar gözlemlendiği araştırmada olguların kontrol grubuna nispeten nikotin, alkol ve madde bağımlılığı, duygudurum ve anksiyete bozuklukları bakımından yüksek risk altında olduğu bildirilmiştir (195). DEHB de ayrıca tıkınırcasına yeme bozuklukları ve bulimia nervozanın genel topluma kıyasla daha sık görüldüğü ve DEHB de yaşam boyu bulimia nervoza 34

48 riskinin %3-9, yeme bozukluklarının %9-11 e kadar artan oranlarda olduğu; bildirilmektedir (200, 201). Barkley ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada DEHB olanlarda antisosyal kişilik bozukluğu (%12 27) başta olmak üzere, pasif agresif kişilik bozukluğu (%18), sınır kişilik bozukluğu (%14), histriyonik kişilik bozukluğu (%11) ve çekingen kişilik bozukluğu (%11) eş tanısı bildirilmiştir (202). Sonuç olarak erişkin DEHB yaşam boyu psikiyatrik eş tanı için önemli bir risk faktörüdür. (203). Ayırıcı Tanı DEHB ye birçok belirtinin eşlik edebilmesi ve psikiyatrik eş tanı oranının yüksek olması nedeniyle bazı psikiyatrik ve fiziksel bozukluklarla karışabilmektedir. Bunlar arasında zekâ geriliği, öğrenme bozuklukları, duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar, metabolik bozukluklar, nörolojik bozukluklar, uyum bozukluğu, karşıt olma-karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, madde kullanım bozukluğu en sık görülenleridir. (183, ). Tedavi Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun takip ve tedavisinde özellikle psikososyal ve tıbbi tedavileri içeren çok yönlü yaklaşım gereklidir (165). Mevcut tedaviler içerisinde en etkin olanı ilaç tedavisidir. En sık kullanılan ilaçlar ise kısa etkili uyarıcı olarak adlandırılan ilaçlardır (157,183). DEHB tedavisi konusunda yapılan yayınlar daha çok metilfenidat, dekstroamfetamin, amfetamin tuz karışımı, pemolin, desipramin, nikotin, nikotin agonistleri, monoamin oksidaz inhibitörleri ve atomoksetin ile ilgilidir. Kontrollü çalışmaların sonuçları karşılaştırıldığında, erişkinlerle elde edilen sonuçlar çocuk ve gençlerinkine benzerdir (157). 35

49 GEREÇ VE YÖNTEM ÖRNEKLEM Çalışma eğitim öğretim yılı içinde öğrenim gören Pamukkale Üniversitesi öğrencileri ile gerçekleştirildi. Pamukkale Üniversitesi resmi internet sitesinden alınan bilgilere göre öğretim yılı dikkate alındığında Pamukkale Üniversitesi nde okuyan öğrenci sayısı kişi olarak hesaplandı. Çalışmamızdaki örneklem büyüklüğü daha önceki çalışmalardaki internet bağımlılık prevelansı dikkate alınarak %10±1 e uygun olarak 2236 öğrenci olarak hedeflendi. Örneklem seçim yöntemi olarak Pamukkale Üniversitesi ndeki mevcut tüm fakülteler ve öğrenci sayısı yüksek olan 2 Meslek Yüksek Okulu örnekleme dahil edildi. Örnekleme İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nden İşletme ve Maliye bölümü; Eğitim Fakültesi nden Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Resim Öğretmenliği bölümleri; Mühendislik Fakültesi nden İnşaat Mühendisliği ve Makine Mühendisliği bölümleri; Fen- Edebiyat Fakültesi nden Kimya, Türk Dili ve Edebiyatı ve Sosyoloji bölümleri; Teknik Eğitim Fakültesi nden Bilgisayar Sistemleri öğretmenliği bölümü; Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu ndan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü; Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksek Okulu ndan Beden eğitimi- spor öğretmenliği bölümü; Denizli Meslek Yüksek Okulu ndan Makine, Kimya Teknolojisi, Tekstil Teknolojisi ve Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümleri; Honaz Meslek Yüksek Okulu ndan İşletme Yönetimi ve Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümleri ve Tıp Fakültesi alındı. Bu bölümlerdeki tüm sınıflara ulaşılması ve her sınıftan eşit sayıda öğrenci alınması hedeflendi. Hangi bölümlerin, bölümlerdeki hangi sınıfların ve sınıftaki hangi öğrencilerin alınacağı rastgele örneklem yöntemi ile seçildi. Çalışmamıza toplam 2110 öğrenci, gönüllü olarak katılmayı kabul etti. Araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilere, araştırma hakkında ayrıntılı bilgi verildikten sonra onamları alındı. Öğrencilere yaş, cinsiyet, alkol ve sigara kullanımı, internet kullanım süresi ve şekli gibi bilgilerin sorulduğu sosyodemografik veri formu, İnternet Bağımlılık Ölçeği, Erişkin DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri 36

50 (Turgay 1995), CAGE testi verilerek doldurmaları istendi. Çalışmaya başlamadan önce Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Yerel Etik Kurul Başkanlığı ndan onay alındı. Veri toplama araçlarında çalışma sonuçlarını etkileyebilecek düzeyde eksik ve hata tespit edilen 14 öğrenci çalışma dışı bırakıldı. Sonuç olarak, toplam 2096 öğrencinin verileri istatistiksel analize tabi tutuldu. VERĠ TOPLAMA ARAÇLARI Sosyodemografik veri formu (Ek-1) Katılımcıların yaş, cinsiyet, fakülte, üniversitede öğrenim gördüğü süre, alkol ve sigara kullanımı, ailelerinin sosyoekonomik durumu, yaşadığı yer, kiminle birlikte yaşadıkları ve sosyal aktiviteleri ile ilişkili bilgilerin sorgulandığı form, araştırmacılar tarafından oluşturuldu. Sosyodemografik veri formunda ayrıca haftalık internet kullanım süresi, internetin en sık ne için kullanıldığı ve ödev yaparken internet kullanılıp kullanılmadığı gibi internet bağımlılığı ile ilişkili olduğu düşünülen sorulara da yer verildi. Ġnternet Bağımlılığı Ölçeği (Ek-2) Dr. Kimberly Young (1996) tarafından, DSM - IV ün Patalojik Kumar Oynama ölçütlerinden uyarlanarak oluşturulan Tanı Anketi daha sonra geliştirilmiş ve 20 soruluk bir İnternet Bağımlılık Ölçeği oluşturulmuştur. Young ın başını çektiği İnternet Bağımlılık Merkezi nin adresinden de ulaşılabilen bu test bir kendi kendini değerlendirme testi olup, genellikle yukarıda belirtilen internet adresine ulaşanların kendilerini değerlendirebilecekleri bir şekilde hazırlanmıştır. Likert tipi bir ölçek olan İnternet Bağımlılık Ölçeği nde katılımcıdan hiçbir zaman, Nadiren, Arada sırada, Çoğunlukla, Çok sık ve Devamlı seçeneklerinden birini işaretlemesi istenmektedir. Bu seçeneklere sırasıyla 0,1,2,3,4 ve 5 puan verilmektedir. Anketten toplamda 80 ve üzeri puan almak işlevsellikte belirgin bozulmanın göstergesi olarak kabul edilmekte ve bu grup internet bağımlısı olarak tanımlanmaktadır puan arası alanlar günlük hayatlarında internetle ilgili bir takım sorunlar yaşayan riskli internet kullanımı olan grup olarak tanımlanmaktadır. 49 puan ve altı 37

51 alanlar ise yaşamında internet kullanımına bağlı herhangi sorun yaşamayan ortalama internet kullanıcısı olarak tanımlanmaktadır (102). Çeviri testin standardize edilmiş Alpha değeri açısından güvenirliği.91, Spearman Brown değeri açısından da.87 dir. Bu sonuçlar testin güvenilir olduğunu düşündürmektedir (102, 206). EriĢkin DEHB Tanı ve Değerlendirme Envanteri (Turgay 1995) (EK-3) 1995 yılında Atilla Turgay tarafından geliştirilmiştir (207). Ölçek beşli likert tipi derecelendirme ölçeği olup, üç alt bölümden oluşmaktadır (Ek 3) : 1.Bölüm: Dikkat Eksikliği Bölümü (DE): DSM-IV deki Dikkat Eksikliği (DE) belirtileri alınarak oluşturulmuş, toplam 9 madde vardır. 2.Bölüm: Aşırı Hareketlilik/ Dürtüsellik Bölümü (AH): Bu bölümde de yine DSM IV deki aşırı hareketlilik belirtileri alınmış toplam 9 maddeden oluşmaktadır. 3.Bölüm: DEHB ile ilgili özellikler ve sorunlar bölümü: Klinik deneyim ve gözlemlere göre oluşturulan bölüm toplam 30 maddeyi içermektedir. Ölçek değerlendirilirken 0 ve 1 puanlar negatif; 2 ve 3 puanlar ise pozitif kabul edilmiştir. 3. bölümde ise 2 ve 3 olarak işaretlenen maddeler pozitif kabul edilmiş ve puanların toplamı ham puan olarak hesaplanmıştır. Yüksek puanlar daha büyük psikopatolojiyi göstermektedir. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenirliğine ilişkin araştırma, Günay ve arkadaşları tarafından 2006 yılında yayınlanmıştır (208). CAGE Testi (Cut Down, Annoy, Guilt, Eye Opener) (Ek-4) CAGE Testi, Ewing (1984) tarafından geliştirilen alkolizmin taranması amacıyla yaygın olarak kullanılan, 4 sorudan oluşan, evet veya hayır şeklinde yanıtlanan bir testtir. Tanı amaçlı olmayan bu testte 2 ya da daha fazla evet yanıtı riskli kullanım olarak değerlendirilerek, alkol kötüye kullanımı ve bağımlılık açısından ek değerlendirmeyi gerektiren bir tarama ölçeğidir (209). Türkiye de birçok çalışmada kullanılmış olan bu testin etkin ve güvenilir bir tarama testi olduğu Arıkan ve arkadaşları nın 1991 de yaptıkları çalışmada da gösterilmiştir. (211, 212, ). 38

52 ĠSTATĠSTĠKSEL DEĞERLENDĠRME Bu çalışmada istatistiksel analizler SPSS 14 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin (sıklık dağılımları, ortalama, standart sapma) yanı sıra grupların karşılaştırmasında Student-t testi ve tek yönlü varyans analizi (Oneway Anova) kullanılmıştır. Bazı verilerde anlamlılığın nedenini ortaya koymak amacıyla Bonferroni post hoc analizi uygulanmıştır. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi, değişkenlerin birbirleri ile ilişkilerini belirlemede Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. 39

53 BULGULAR Çalışma grubunu veri toplama araçlarını eksiksiz olarak cevaplayan 2096 öğrenci oluşturdu. Katılımcıların 1156 sı kadın (%55.2), 940 ı (%44.8) erkekti. Örneklemin yaş ortalaması ± 2.06 (yaş aralığı 17-41) olarak bulundu. Öğrencilerin fakültelere göre dağılımı incelendiğinde, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nden 310, Eğitim Fakültesi nden 363, Mühendislik Fakültesi nden 284, Fen- Edebiyat Fakültesi nden 355, Teknik Eğitim Fakültesi nden 55, Tıp Fakültesi nden 60, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksek Okulu ndan 91, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksek Okulu ndan 43, Denizli Meslek Yüksek Okulu ndan 322, Honaz Meslek Yüksek Okulu ndan 213 öğrencinin çalışmaya katıldığı görüldü. (Şekil 1). Örneklemin öğrencilerin eğitim gördüğü bölümlere göre dağılımı tablo-2 de gösterilmiştir. 40

Tasarım ve içerik düzenleme:

Tasarım ve içerik düzenleme: 1 Tasarım ve içerik düzenleme: Manavgat Rehberlik ve Araştırma Merkezi Rehberlik Bölümü Manavgat Rehberlik ve Araştırma Merkezi Kurum Kodu:970601 Kurum Adı: Manavgat Rehberlik ve Araştırma Merkezi Telefon:02427781090

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli

Detaylı

MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI MERSİN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ARASINDA İNTERNET BAĞIMLILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Eda ASLAN ÜÇKARDEŞ UZMANLIK TEZİ DANIŞMAN Doç. Dr.

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Dahili Servisler Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHP) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), her 10 çocuktan birinde görülmesi, ruhsal, sosyal

Detaylı

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Yrd. Doç. Dr. Esengül Kayan Beykent Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 04.10.2017 Çalışmanın Amacı 1.Üniversite öğrencilerinde

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır.

Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. Nedir? Bağımlılık Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. Ne Zararı Var? Teknolojinin insan hayatına sağladığı

Detaylı

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

Açıklama 2008 2010. Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur. Gençlerde DEHB nin Öğrenim Hayatı Üzerine Etkileri Dr Aytül Karabekiroğlu Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma

Detaylı

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri MADDE BAĞIMLILIĞI BAĞIMLILIK Bağımlılık, bireyin kendi ruhsal ve bedensel sağlığına

Detaylı

Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Bağımlılığı Teknoloji Bağımlılığı Açelya Şahin Fırat Uzman Klinik Psikolog www.monomente.com MEV Okulları Basınköy 17.11.2015 Bağımlılık nedir? Bağımlılık; herhangi bir insan, nesne veya maddeye karşı duyulan önlenemez

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK EYLÜL-2013 Temel olarak bir bilgisayar, çeşitli donanım parçalarını bir araya getirip uygun bir çalışma platformunu

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR. PSİ154 - PSİ162 Doç.Dr. Hacer HARLAK PSİKOLOJİK BOZUKLUKLAR BU DERSTE ŞUNLARı KONUŞACAĞıZ: Anormal davranışı normalden nasıl ayırırız? Ruh sağlığı uzmanları tarafından kullanılan belli başlı anormal davranış modelleri nelerdir? Anormal davranışı

Detaylı

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yrd. Doç. Dr. H. Coşkun ÇELİK Arş. Gör. Barış MERCİMEK EYLÜL-2013 Bilgisayar, uzun ve çok karmaşık hesapları bile büyük bir hızla yapabilen, mantıksal (lojik) bağlantılara

Detaylı

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar

Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar Cinsiyet Hormonları ve Nörogelişimsel Bozukluklar Geç-dönem Bozukluklar Depresyon Kaygı Bozuklukları Yeme Bozuklukları Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nörogelişimsel Bozukluklar Otizm Dikkat Eksikliği Hiperaktivite

Detaylı

İnternet Nedir? 1. İnternet Teknolojileri. İçerik. İnternet Nedir? 2. Ders 1

İnternet Nedir? 1. İnternet Teknolojileri. İçerik. İnternet Nedir? 2. Ders 1 İnternet Nedir? 1 İnternet Teknolojileri Ders 1 Internet, teknik olarak, birçok bilgisayarın ve bilgisayar sistemlerinin birbirine bağlı olduğu, dünya çapında (170den fazla ülke arasında) yaygın olan ve

Detaylı

İnternet Teknolojileri. Ders 1

İnternet Teknolojileri. Ders 1 İnternet Teknolojileri Ders 1 İçerik İnternet nedir? İnternet in kısa tarihi Türkiye de internetin gelişimi World Wide Web İnternet Nedir? 1 Internet, teknik olarak, birçok bilgisayarın ve bilgisayar sistemlerinin

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem V Psikiyatri Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN Yrd. Doç. Dr. Baran GENCER Yrd. Doç. Dr. Oğuz GÜÇLÜ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA II. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA II. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA II. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu.tr İÇERİK İletişimin Tarihsel Gelişimi İnternet in Tarihsel Gelişimi

Detaylı

Sağlık Hizmetlerinde Yeni Rakip: Hastalar ve İnternet

Sağlık Hizmetlerinde Yeni Rakip: Hastalar ve İnternet Sağlık Hizmetlerinde Yeni Rakip: Hastalar ve İnternet Elif Perihan ÖNCEL İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Antalya - 2018 Z kuşağı İnternet ( Interconnected

Detaylı

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri Zeka Geriliği nedir? Zeka geriliğinin kişinin yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesiyle belirlidir. Bunun yanı sıra motor gelişimi, dili kullanma yeteneği bozuk, anlama ve kavrama yaşıtlarından

Detaylı

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji www.gunescocuk.com Çocuk ve ergen psikiyatrisinde

Detaylı

Karşı olma-karşıt gelme bozukluğu (KO-KGB) Otorite figürlerine karşı negatiflik, karşı gelme, itaatsizlik ve düşmanlık olarak tanımlanmaktadır.

Karşı olma-karşıt gelme bozukluğu (KO-KGB) Otorite figürlerine karşı negatiflik, karşı gelme, itaatsizlik ve düşmanlık olarak tanımlanmaktadır. Tanım Karşı olma-karşıt gelme bozukluğu (KO-KGB) En az 6 ay devam eden, Otorite figürlerine karşı negatiflik, karşı gelme, itaatsizlik ve düşmanlık olarak tanımlanmaktadır. KO-KGB fiziksel saldırganlık

Detaylı

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD 7 Ekim 2010 MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI DSM IV Madde bağımlılığı Madde

Detaylı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ SUNUM PLANI: Hareketli çocuk kime denir? Klinik ilgi odağı olması gereken çocuklar hangileridir?

Detaylı

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5

CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5 CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA DSM 5 NE GETİRDİ, NE GÖTÜRDÜ, NE EKSİK? Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi CİNSEL BOZUKLUKLAR / DSM V Disiplinler arası standardizasyon Kanıta dayalı

Detaylı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen

Detaylı

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI

ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI ÇOCUK VE GENÇLERDE DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Psikoloji Lisans www.gunescocuk.com Tanım Kişinin genel duygu durumundaki bir bozulma, dış şartlara ve durumlara göre uygunsuz bir

Detaylı

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5.

Obsesif Kompulsif Bozukluk. Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Obsesif Kompulsif Bozukluk Prof. Dr. Raşit Tükel İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 5. Sınıf Dersi Sunum Akışı Tanım Epidemiyoloji Klinik özellikler Tanı ölçütleri Nörobiyoloji

Detaylı

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül

Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON. Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergenlerde Ruhsal Psikopatolojiler DERS 1: MENTAL RETARDASYON Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2016 www.gunescocuk.com NÖROGELİŞİMSEL BOZUKLUKLAR

Detaylı

İNTERNET BAĞIMLILIĞI İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR? PROBLEMLİ İNTERNET KULLANIMI ÖLÇÜTLERİ NELERDİR?

İNTERNET BAĞIMLILIĞI İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR? PROBLEMLİ İNTERNET KULLANIMI ÖLÇÜTLERİ NELERDİR? T. C. D İ Y A R B A K I R İ L E M N İ Y E T M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü R e h b e r l i k v e P s i k o l o j i k D a n ı ş m a B ü r o A m i r l i ğ i İNTERNET BAĞIMLILIĞI İNTERNET BAĞIMLILIĞI NEDİR? PROBLEMLİ

Detaylı

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın

Detaylı

A.Evren Tufan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi

A.Evren Tufan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Şükriye Boşgelmez, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri A.Evren Tufan, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Çocukluk çağı DEHB erişkin yaşamda

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

DSM-IV E DAYALI ERİŞKİN DEB/DEHB TANI VE DEĞERLENDİRME ENVANTERİ (Turgay, Kas m 1995)

DSM-IV E DAYALI ERİŞKİN DEB/DEHB TANI VE DEĞERLENDİRME ENVANTERİ (Turgay, Kas m 1995) DSM-IV E DAYALI ERİŞKİN DEB/DEHB TANI VE DEĞERLENDİRME ENVANTERİ (Turgay, Kas m 1995) Adınız, Soyadınız: Tarih: Yaşınız: Cinsiyetiniz: Halen kullandığınız ilaçlar: Daha önce aldığınız tanılar: Yukarıdaki

Detaylı

NASIL MÜCADELE EDİLİR?

NASIL MÜCADELE EDİLİR? SİBER ZORBALIK NEDİR? NASIL MÜCADELE EDİLİR? SİBER ZORBALIK NEDİR? NASIL MÜCADELE EDİLİR? HAZIRLAYAN: Prof. Dr. Emel Baştürk Akca Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü ve Bilişim Anabilim

Detaylı

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir?

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir? İnternet Teknolojisi Öğrt. Gör. Alper Aslan ENF102 Bilgisayar - II İnternet Teknolojisi İnternet Nedir? İnternet Kime Aittir İnternet in Türkiye deki Gelişimi İnternet in Türkiye de Kullanımı Yakın Gelecekte

Detaylı

ONYOMANİ Onyomani; alışveriş bağımlılığı ya da takıntılı alışveriş davranışı olarak adlandırılabilen

ONYOMANİ Onyomani; alışveriş bağımlılığı ya da takıntılı alışveriş davranışı olarak adlandırılabilen Kenan ŞENLİK -Psikolojik Danışman Onyomani; alışveriş bağımlılığı ya da takıntılı alışveriş davranışı olarak adlandırılabilen ve Çoğunlukla, depresyon, kaygı bozuklukları ya da bastırılmış öfke-saldırganlık

Detaylı

KEMAL ATATÜRK OKULLARI. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü

KEMAL ATATÜRK OKULLARI. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü KEMAL ATATÜRK OKULLARI Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Nedir? Bağımlılık Bağımlılık kişinin kullandığı bir nesne veya yaptığı bir eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye

Detaylı

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN Bağımlılık-Bağımsızlık Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN Yemedim yedirdim, içmedim içirdim, saçımı süpürge ettim Peki iyi mi ettim? Bağımlılık Bağımsızlık Bağlılık Bağımsızlık Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya

Detaylı

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi Hangi Böbrek Hastalarına Ruhsal Destek Verilebilir? Çocukluktan yaşlılığa

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

İNTERNETİN GÜVENLİ KULLANIMI İHTİYACI

İNTERNETİN GÜVENLİ KULLANIMI İHTİYACI İNTERNETİN ÖNEMİ İnternet, Dünyamızı değiştiriyor Ailemizin yeni bir üyesi Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası Bir tıkla dünya ayaklarımızın altında Eşsiz bir kütüphane bir okul Bilinçli kullanıldığı takdirde

Detaylı

Konu: Davranışın Nörokimyası. Amaç: Bu dersin sonunda öğrenciler davranışın biyokimyasal mekanizmalarını öğreneceklerdir. Öğrenim hedefleri:

Konu: Davranışın Nörokimyası. Amaç: Bu dersin sonunda öğrenciler davranışın biyokimyasal mekanizmalarını öğreneceklerdir. Öğrenim hedefleri: Tıp 1 Konu: Ruhsal Gelişim ve Psikopatoloji Kuramları Amaç: Öğrencilerin ruhsal gelişim ve psikopatoloji kuramlarının neler olduğunu öğrenmeleri ve kuramların temel özelliklerini genel hatları ile ifade

Detaylı

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU Yaşam boyu ruh sağlığı ile ilgili riskler Ruhsal hastalıklara yatkınlık ve dayanıklılık Prognoz Olumsuz etkenler Koruyucu etkenler Bireysel

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi *Kenar İ. Ayşe Nur, **Sezai Üstün Aydın, *Alper Zıblak *Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Zorbalık Türleri Nelerdir?

Zorbalık Türleri Nelerdir? Zorbalık Türleri Nelerdir? Fiziksel İlişkisel Sözel Siber Siber Zorbalık elektronik iletişim araçları yoluyla tehdit etmek ve kötü sözler içeren mesajlar göndermek internet ortamında dedikodu yapmak ya

Detaylı

Bilişim Teknolojilerine Pedagojik Bir Yaklaşım. Mehmet AKSÜT Mega Eğitim Danışmanlık Songül ATEŞ Uşak üniversitesi Hayriye UĞURLU Uşak üniversitesi

Bilişim Teknolojilerine Pedagojik Bir Yaklaşım. Mehmet AKSÜT Mega Eğitim Danışmanlık Songül ATEŞ Uşak üniversitesi Hayriye UĞURLU Uşak üniversitesi Bilişim Teknolojilerine Pedagojik Bir Yaklaşım Mehmet AKSÜT Mega Eğitim Danışmanlık Songül ATEŞ Uşak üniversitesi Hayriye UĞURLU Uşak üniversitesi Giriş Teknolojideki hızlı gelişim, her geçen gün günlük

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi Uzm. Dr. Gökhan Öz Prof. Dr. Cengiz Kılıç Giriş Mizofoni: Çeşitli hafif seslerden belirgin

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri

Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri Obezite ve Yeme Alışkanlıklarının Psikolojik Temelleri Prof. Dr. Yıldız Akvardar Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Neden besleniyoruz? Ruhsal gelişimde Oral Dönem (0-1 yaş) Bebeğin doyurulması,

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Tiedot turkiksi DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu)

Detaylı

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD İÇERİK ALT TİPLENDİRMEDEKİ SORUNLAR KLİNİĞE YANSIMASI ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN ETKİSİ Tanısal bakı Sosyal fobi DSM-I de "Fobik

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları Zihinsel Bozuklukları Kavrama Zihinsel bozukluklar hakkında daha fazla bilgi edinin Daha önce zihinsel gerilik olarak bilinen zihinsel bozukluk (ID), bireyin

Detaylı

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları

Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Anksiyete Bozukluklarına eşlik eden alkol madde kullanım bozukluğu tedavi yaklaşımları Figen Karadağ Maltepe Üniversitesi tıp Fakültesi Psikiyatri AD 43000 yetişkin MKB olanları %17.7 sinde herhangi bir

Detaylı

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005 Travma Nedir? Günlük rutin işleyişi bozan, Aniden beklenmedik bir şekilde gelişen, Dehşet, kaygı ve panik yaratan, Kişinin anlamlandırma

Detaylı

Bolum Sekiz. Bağımlılığı Tanımlamak. Kriterler Bağımlılığın Alt Kategorileri Online Oyun Bağımlılığı Sosyal Medya Bağımlılığı

Bolum Sekiz. Bağımlılığı Tanımlamak. Kriterler Bağımlılığın Alt Kategorileri Online Oyun Bağımlılığı Sosyal Medya Bağımlılığı Onur Yılmaz (MSc) Bolum Sekiz Bağımlılığı Tanımlamak Davranışsal bir bağımlılık olarak teknoloji bağımlılığı Kriterler Bağımlılığın Alt Kategorileri Online Oyun Bağımlılığı Sosyal Medya Bağımlılığı Giriş

Detaylı

ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL ADÖLESAN SAĞLIĞININ KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ Prof. Dr. Ayfer TEZEL 1 Birleşmiş Milletler Örgütünün yaptığı tanıma göre adölesan; 15-25 yaşları arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan

Detaylı

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları Doç. Dr. Özen Önen Sertöz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Ankara,

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5. Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı TANI, TEDAVİ VE ARAŞTIRMA AÇISINDAN CİNSEL BOZUKLUKLAR VE DSM 5 Prof. Dr. Cem İncesu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Açıklama (2011-2013) Danışman: Pfizer Konuşmacı: Pfizer

Detaylı

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç Aile Krizleri 1. Normal gelişimsel krizler (Yaşam döngüsü aşamaları) 2. Aileye özgü krizler (Ailede hastalıklar, ölümler, boşanmalar, göç,

Detaylı

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD

Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD Araş.Gör. Dr. Meltem Yanaş ESOGÜTIPFAK PSİKİYATRİ ABD 1 Psikiyatride İlaç Etkisinin Hastalık merkezli Modeli 2 Alternatif İlaç merkezli İlaç Modeli 3 Fiziksel Tedaviler Ve Hastalık merkezli Model 1 Psikiyatride

Detaylı

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri Lityum psikiyatri 1950 1980lerde lityum bazı antikonvülzanlara benzer etki Ayrı ayrı ve yineleyen nöbetler şeklinde ortaya çıkan manik depresyon ve epilepsi Böylece

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin Psikopatolojisi Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR Yetişkin psikopatolojisi içerik: Sınıflandırma sistemleri Duygudurum bozuklukları Anksiyete bozuklukları

Detaylı

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı Şiddetin çevresel kökenleri Aile Özellikleri Eğitim Durumu ve Gelir Problem davranış Arkadaş seçimi Etkisiz ya da fiziksel disiplin

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzman Dr. M. Yelda TAN DEHB başlıca 3 alanda bozulmayı içerir: 1) Dikkat eksikliği 2) Hiperaktivite 3) Dürtüsellik Dikkat eksikliği

Detaylı

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ

KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ KRONİK SOLUNUM HASTALIKLARINDA PSİKOSOYAL DEĞERLENDİRME VE TEDAVİ Prof Dr Behcet Coşar Gazi Üni. Tıp Fak. Psikiyatri AD Konsültasyon Liyezon Psikiyatri Ünitesi İNSAN Biyo Psiko Sosyal 11/6/2009 2 KOAH

Detaylı

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenin kötüye kullanımını üç ana başlıkta ele

Detaylı

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ Doç. Dr. Deniz Beste Çevik Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı beste@balikesir.edu.tr

Detaylı

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ Egemen Ünal*, Reşat Aydın*, Gülnur Tekgöl Uzuner**, Oğuz Osman Erdinç**, Selma Metintaş* *Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Detaylı

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ http://www.bipolaryasam.org/ Bipolar II Bozukluk Doç. Dr. Sibel Çakır İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D Duygudurum Bozuklukları Birimi Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: ELAN Danışman:

Detaylı

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Stres Nedir? Stres bir insan için baskı, gerginlik, rahatsız edici çevresel faktörler veya duygusal tepkiler anlamında gelmektedir. Kişinin bedensel

Detaylı

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Information på turkiska DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE Çocukların oturup konsantre olmakta ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları normaldir. Ancak DEHB li (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite

Detaylı

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Uzm Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Çocuklar hızla büyüyor, çocukluk dönemini bitirip ilk erişkinlik olan ergenlik dönemine adımlarını atıyorlar. Ergenlik çağında fiziksel

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları. Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD

70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları. Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD 1943 2013 70. Yılında Otizm Spektrum Bozuklukları Dr. Sabri Hergüner Meram Tıp Fakültesi, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD Açıklama 2012-2013 Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: 2012 Janssen Cilag

Detaylı

Otizm Spektrum Bozukluğu. Tarihçe, Yaygınlık ve Nedenler

Otizm Spektrum Bozukluğu. Tarihçe, Yaygınlık ve Nedenler Otizm Spektrum Bozukluğu Tarihçe, Yaygınlık ve Nedenler Otizm Spektrum Bozukluğu OSB nöro-gelişimsel bir bozukluk ve bir özel eğitim kategorisidir. Otistik olarak da nitelendirilirler. OSB na sahip çocukların

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI

ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI ŞİZOFRENİDE ENDOFENOTİP ALTERNATİF FENOTİP ARAYIŞI:LİSAN BOZUKLUKLARI Uzm. Dr. Erguvan Tuğba ÖZEL KIZIL Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Nöropsikiyatri Araştırma Birimi Şizofreni, etyolojisinde

Detaylı

Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Ağ Bilgi Güvenlik Farkındalıkları

Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Ağ Bilgi Güvenlik Farkındalıkları Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Ağ Bilgi Güvenlik Farkındalıkları M. Emre SEZGİN, Ozan ŞENKAL Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi BÖTE Sosyal Ağlar-I Yaşamakta olduğumuz yüzyılda ortaya çıkan en önemli

Detaylı

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Obezitede Anksiyete Bozuklukları ve Depresyon Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD. Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Sanofi Danışman: Teva, BMS Konuşmacı: Lundbeck Obezite giderek artan bir toplum sağlığı

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BİLGİSAYA ve ERGEN

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BİLGİSAYA ve ERGEN O rt ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI R BİLGİSAYA ve ERGEN PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - KASIM 2012 ao ku l Bilgisayar ve Ergen Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan

Detaylı

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi Aile İçi Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri 1 Öğrenim Hedefleri Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, yaşam dönemlerine göre kadın sağlığına olan etkilerini açıklar, Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile kadına

Detaylı

Hastalarla Ortaklık. Dikkat Eksikliği Sendromu. ESOGÜ Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Dr.Ş.Soner ÖZDEMİR

Hastalarla Ortaklık. Dikkat Eksikliği Sendromu. ESOGÜ Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Dr.Ş.Soner ÖZDEMİR Hastalarla Ortaklık Dikkat Eksikliği Sendromu ESOGÜ Tıp Fak. Psikiyatri A.D. Dr.Ş.Soner ÖZDEMİR Psikiyatrik sınıflandırma tanımlayıcıdır Yani hastalığın sebeplerine göre değil de görünümlerine, bulgularına

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

İNTERNET KAFELERE GİDEN BİREYLERİN ÖĞRENİM DÜZEYLERİ İLE İNTERNETİ KULLANMA AMAÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ (Elazığ İli Örneği)

İNTERNET KAFELERE GİDEN BİREYLERİN ÖĞRENİM DÜZEYLERİ İLE İNTERNETİ KULLANMA AMAÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ (Elazığ İli Örneği) Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Fırat University Journal of Social Science Cilt: 13, Sayı: 2, Sayfa: 129-146, ELAZIĞ-2003 İNTERNET KAFELERE GİDEN BİREYLERİN ÖĞRENİM DÜZEYLERİ İLE İNTERNETİ KULLANMA

Detaylı

Çocuğunuz ne kadar zeki?

Çocuğunuz ne kadar zeki? On5yirmi5.com Çocuğunuz ne kadar zeki? Psikolojik Danışman Yusuf Menki ile zeka testi konusunu konuştuk. Yayın Tarihi : 20 Aralık 2012 Perşembe (oluşturma : 1/4/2016) Gizem Gül'ün röportajı Hepimiz zeki

Detaylı