kriz ve savaş: işsizlik, açlık, ölüm kapımızı çalıyor

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "kriz ve savaş: işsizlik, açlık, ölüm kapımızı çalıyor"

Transkript

1 MART SAYI kriz ve savaş: işsizlik, açlık, ölüm kapımızı çalıyor MÜLKİYE ARAŞTIRMA MERKEZİ (MAR) KURULDU 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLADI KRİZDEN İNSAN MANZARALARI

2 İÇİNDEKİLER mülkiye den Yeni Bir Sayıyla Merhaba,... 3 Mülkiye Araştırma Merkezi (MAR) Yönetim Kurulu Başkanı Söyleştik... 4 Rahmi Aşkın Türeli... 4 Mülkiyeli Kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutladı... 8 Genel Üye Toplantısı Yapıldı Yeryüzü Nazım a Şarkılar Söylüyor Beş Kuşak Mülkiyeli Mülkiye Hatıra Ormanı Yıl Etkinlikleri Türkiye de Anayasacılık Dünya Ekonomisinin Geleceği Yeni Siyasal Düzen Mülkiyeli Sanatçılar Jön Türk Sergisi Sadun Aren Hocayı Unutmadık Çankaya Belediyesi Başkan Adayı Bülent Tanık ile Görüşme mülkiyede öğrenci olmak Cevat Vural Münir Raif Güney Semra Erbay Şenol şubelerden I zmir I stanbul mülkiyeli şairler Alper Eliküçük, konuk yazarlar Krizden I nsan Manzaraları / Sibel Özbudun Müziğe Dair Notlar / Temel Demirer şiir seçkisi Şükrü Erbaş Hüseyin Atabaş kentlerin tarihi Roma Döneminde Ankara/ Mehmet Özer kitap seçkisi Sorumluluklar Ve Paylaşımlar Üzerine Emekli Validen Anılar E-Bülten Mülkiyeliler Birliği nin Yayınıdır. Mehmet ÖZER tarafından hazırlanmaktadır.

3 mülkiye den YENİ BİR SAYIYLA MERHABA, Yine oldukça dolu bir içerikle sizlere ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hem camiamız ile ilgili duyuru ve haberler, hem de artık okurlarımızın çok iyi bildiği düzenli başlıklarımız altındaki yazılarla sizlerleyiz. Birliğimiz adına 150. Yılımızda atılan çok önemli bir kurumsal adımdan özellikle söz etmek istiyorum: Türkiye nin iktisadi, toplumsal, siyasal, idari ve dış politika alanlarında önem arz eden sorunlarının ele alınması, incelenmesi, çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve geleceğe yönelik perspektiflerin ortaya konulmasını temel amaç olarak belirlemiş olan Mülkiye Araştırma Merkezi (MAR), 16 Mart 2009 itibariyle Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi bünyesinde kurulmuştur. MAR, faaliyetlerini yürütürken, iki temel işlevi birlikte gerçekleştirmeyi hedefliyor: MAR, bir taraftan bir araştırma merkezinden beklenen çeşitli konularda araştırmalar yapma, çözüm önerileri geliştirme ve raporlar yayınlayarak kamuoyunu doğru bilgilendirme, diğer taraftan da bir düşünce üretim merkezi olarak geleceğe yönelik bir perspektifi de içerecek şekilde düşünce ve fikir üreten, strateji belirleyen bir işlevi üstlenecektir.. Mülkiye Araştırma Merkezinin çalışmalarına yönelik olarak da destek ve katkılarınızı bekliyoruz. Bültenimizin bu sayısında MAR Başkanı Rahmi Aşkın Türeli ile yaptığımız söyleşiye yer verdik.. Geçen sayımızdan bu tarafa 150. Yıl çerçevesinde yine oldukça önemli panel, söyleşi ya da farklı etkinlik gerçekleştirildi ve gerçekleştiriliyor. Pursaklar daki Mülkiye Hatıra Ormanı na da 150. Yıl anısına yeni fidanlar dikerek ormanımızı biraz daha büyüttük. Etkinliklere ilişkin duyuru, bilgi ve yazıları sayfalarımızda bulacaksınız. Genel Kurul sürecinden beri önemli bir gündem maddemiz olan Mülkiye Sitesi Projesi konusunda da önemli mesafeler alındı. Yapılan haklı eleştirileri ve üyelerin hassasiyetlerini dikkate alarak hazırlanan ve yapılan Ortak Kurullar ve Genel Üye toplantılarında beğeni kazanan Avan Proje için ihale sürecine girildi. I hale süreciyle ilgili bilgileri internet ana sayfamızda bulabilirsiniz. durumdaki emekçilerin önemli bir kısmı da her an işsiz kalma stresi altında ve hak ettiğinin çok altında ücretlerle yaşamaya çalışıyor. Halk, tam anlamıyla borç batağına doğru sürükleniyor ve bunun sonucunda her gün farklı toplumsal / bireysel dramlar yaşanıyor. (Bu konuda gazete 3. Sayfa haberleri izlenebilir) Fakat sisteme güçlü bir alternatif ya da toplumsal örgütlülük olmadığı için, sistemin yarattığı dilenci toplum, durumunun nedenleri ve sistemi sorgulamak yerine, hükümetteki partinin uzantısı olarak çalıştıklarını her gün medyada izlediğimiz bazı mülki idarecilerin ya da yerel kurumların dağıttığı gıda, beyaz eşya ya da paranın peşinde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bunları alabildiğinde de, tam olarak istendiği gibi, haline şükrediyor. Devletin açıkladığı sözde kriz önlemleri ise, geniş emekçi kesimleri ekonomik olarak biraz olsun rahatlatmayı değil, çok açık olarak bazı büyük grupları ya da TOKI gibi kurumları kurtarmayı amaçlıyor. Yaşanan krizin etkisi önümüzdeki yerel seçimlerde kendisini ne kadar gösterir, kendisini iktidarda bu kadar güvende hisseden hükümetteki parti, bazı yorumlarda söylendiği gibi, yerel seçimlerde elindeki belediyelerin bir kısmını kaybederse, daha önce aynı süreci yaşamış diğer bazı partiler gibi, dağılma ya da küçülme sürecine girer mi vb. soruların cevabını bize önümüzdeki günler gösterecek. Fakat bildiğimiz bir şey varsa, diğer hiçbir partinin de geniş kesimlere güven verecek bir durumda olmadığıdır. Yolsuzluğun, vurgunun, talanın bu kadar büyük iddialarla medyada yer aldığı ve bazı dosyaların engelleme çabalarına rağmen bir şekilde adli kurumlara ulaştırıldığı bir dönemde Ankara, I stanbul gibi birçok büyük ilde aynı belediye başkanlarının yeniden kazanma ihtimallerinin güçlü olması, bu dönemdeki en büyük çelişkidir. Başbakanın bir vesileyle söylediği gibi, hiçbir yönetici sonsuza kadar ve her şeye rağmen yerinde kalmamalı, hiçbir kurum kimsenin çiftliği olmamalıdır. Dileğimiz, her türlü örgütlü suçun içerisinde olduğu geniş kesimlerce bilinen kişilerin yerine, dürüst, kent vizyonu ve sosyal projeleri olan, ekip çalışmasına yatkın kişilerin ve eğer böyle camiamızdan adaylar varsa onların seçilebilmesidir. Yeni bir sayıda buluşmak dileğiyle. A.Raif FALCIOĞLU Ülke olarak en önemli gündemimiz ise, artık sosyal bir krize dönüşmeye başlayan ekonomik kriz ve ay sonunda yapılacak yerel seçimlerdi. Bir kesim, kendi çevrelerine bakarak, halen fark etmiyor olsa da, işsizlik ve yoksulluk konusunda dünyanın en kötü durumdaki ülkelerinden birisi haline geldik. I şsiz sayısı resmi verilere göre Aralık 2008 döneminde 838 bin kişi artarak 3 milyon 274 bin kişiye çıktı. Fakat bu konuda 6 milyonun üzerini telaffuz eden uzmanlar da var. I şsizlik oranı ise genç ve çalışabilir nüfusta yüzde 25 e çıktı. Gelir uçurumunun geldiği noktayı hepimiz kendi gözlemlerimizle bile takip edebiliyoruz. Hamdolsun politikaları nedeniyle halen çalışabilecek bir işi olan şanslı 3

4 MÜLKİYE ARAŞTIRMA MERKEZİ (MAR) YÖNETİM KURULU BAŞKANI RAHMİ AŞKIN TÜRELİ Rahmi Aşkn TÜRELİ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümünden 1987 yılında mezun oldu. ABD de Güney California Üniversitesi Ekonomi Bölümünden 2000 yılında yüksek lisans derecesi aldı yılından bu yana Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığında Planlama Uzmanı olarak görev yapıyor. Aynı zamanda Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde 2002 yılından bu yana Yarı Zamanlı Öğretim Görevlisi olarak Ekonomi dersleri veriyor. Türkiye ekonomisinin makroekonomik dengeleri, sanayileşme, istihdam ve yoksulluk konularında yapılmış çalışmaları bulunmaktadır. Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezinde Yönetim Kurulu üyeliği ve II. Başkanlık görevlerinde bulunan TÜRELİ halen Mülkiyeliler Birliği Onur Kurulu Üyesidir. MÜLKİYE ARAŞTIRMA MERKEZİ (MAR) BAŞKANI RAHMİ AŞKIN TÜRELİ İLE ARAŞTIRMA MERKEZİ ÜZERİNE SÖYLEŞTİK. Mehmet Özer: Sayın Türeli, kamuoyuna yeni bir araştırma merkezinin açıldığını duyurdunuz. Araştırma merkezi açılması hangi gereksinmeden doğdu? Rahmi Aşkın Türeli: Mülkiyeliler Birliği Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunlarının üye olduğu bir dernek ve Siyasal Bilgiler Fakültesi kamuya, bürokrasiye üst düzey yönetici yetiştirmek üzere kurulmuş bir okul, alanında bir ekol. Halihazırda kamuda ve özel sektörde çalışan, ekonomiden siyasete, idareden dış politikaya tüm alanlarda yetişmiş bir insan gücü var Mülkiye camiasının. Bizde Mülkiyeliler Birliği olarak, okulumuzun kuruluşunun 150. yılını kutladığımız bir dönemde bir araştırma merkezi kurmaya ve böylece Mülkiye camiasının bilgi ve birikimlerini kullanmaya ve potansiyelini harekete geçirmeye karar verdik. Özer: Bu alanda araştırma yapan bir çok kurum var. Bu kurumların kamuoyu bilincinin oluşmasında ya da yönlendirilmesinde önemli etkileri var. Siz bu alanda bir boşluk mu gördünüz ki araştırma yapacak bir merkez açmaya karar verdiniz? Türeli: Bence bir boşluk var yakından incelendiği zaman. Adına ister araştırma merkezi deyin, ister düşünce üretim merkezi veya Batı daki adıyla thinktank, bu tür kuruluşlar Türkiye de çok yaygın değil. Son dönemlerde yaygınlaşmaya başladı ama onlara da baktığımızda daha çok profesyonel yapıda kurulmuş ve bu çerçevede kaynağını belli gruplarından alan bir yapının ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Biz bir araştırma merkezini kurmaya karar verdiğimizde, bir taraftan Mülkiyenin potansiyelini harekete geçirmek, diğer taraftan da bizim dışımızdaki akademik dünya, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri gibi kurumların katkılarını almayı planladık. MAR olarak temel yaklaşımımız, ülkemizin kaynaklarını geliştirerek ve doğru ve akılcı bir yönelimle kullanarak ülkenin yeniden hızlı bir kalkınma sürecine sokulmasını Biz bir araştırma merkezini kurmaya karar verdiğimizde, bir taraftan Mülkiyenin potansiyelini harekete geçirmek, diğer taraftan da bizim dışımızdaki akademik dünya, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri gibi kurumların katkılarını almayı planladık. amaçlayan, kamu yararının gözetilmesini ve toplumun refahının artırılmasını ön planda tutan, ilerici ve çalışan kesimlerden yana bir perspektifin geliştirilmesi olacaktır. Özer: Mülkiyeliler Birliği ve Siyasal Bilgiler Fakültesi dendiğinde akla kamusal vicdanı gelişkin bir topluluk akla geliyor. Tam da kamusal kaynakların özelleştirildiği, ulusal varlıkların satıldığı bir dönemde

5 böyle bir araştırma merkezi kurdunuz. Hangi alanlara yöneleceksiniz araştırma yapacaksınız? Türeli: Uluslararası finansal krizin niteliği, şiddeti, ekonomimize olan yansımalarının ne şekilde olacağı gündemimizin en önemli konusu. Bu konuların objektif bir biçimde ayrıntılı olarak incelenmesi, anlaşılması ve toplumun yararı ve refahı doğrultusunda çözümler üretilmesi gerekiyor. Türkiye, uzun zamandan beri IMF programlarıyla yönetiliyor. IMF programlarının temel özelliklerini, ana çizgilerini biliyoruz. IMF, uluslararası ödemeler sisteminin sağlıklı işleyişini sağlamak üzere kurulmuş bir kuruluş ve IMF programlarında Türkiye nin yabancı kreditörlere olan borçlarının düzenli şekilde ödenmesi temel ilke. Yoksa, ülkenin kalkınmasının kesintiye uğramış olması, sanayi ve tarımda üretim gücünün zayıflaması, kamu sosyal altyapı yatırımların kısılması, işsizliğin yükselmesı, yoksulluğun artmış olması, bütün bunlar IMF programlarında göz önüne alınan hususlar değil. Bu anlamda, bizlerin bu ülkenin sorunlarına, kendi geliştirdiğimiz perspektiflerimizle çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Tabii ki, Siyasal Bilgiler Fakültesine girdiği andan itibaren ülkenin çıkarlarını ve toplumun refahını yüksek kamu bilinciyle her şeyin üstünde tutan ve savunan bir topluluk olarak, ülkemize karşı önemli sorumluluklarımız olduğunu düşünüyoruz. Siyasal Bilgiler Fakültesine girdiği andan itibaren ülkenin çıkarlarını ve toplumun refahını yüksek kamu bilinciyle her şeyin üstünde tutan ve savunan bir topluluk olarak, ülkemize karşı önemli sorumluluklarımız olduğunu düşünüyoruz. 5 Özer: Çalışmalarınızda kimlerden yararlanmayı düşünüyorsunuz? Türeli: Bu yapacağımız araştırmalarda insan gücü olarak, bilgi ve birikim olarak yararlanacağımız pek çok kaynak var. Mülkiyeli üyelerimiz elbette en temel kaynağımız. Bürokraside halen çalışan veya emekli, bilgisi ve deneyiminden yararlanabileceğimiz geniş bir kitle var. Fakültemiz ve diğer üniversitelerimiz özellikle teorik çalışmalarda bize büyük katkı sağlayabilirler. Meslek odaları, sendikalar gibi kurumlar da konulara değişik perspektiflerden yaklaşmaları nedeniyle bizim birlikte çalışmayı istediğimiz kurumlar arasında. Merkezimizin çalışmalarında iki çalışma yöntemini, birbirini besleyecek şekilde, birlikte izlemeye karar verdik. Birincisi, belli konularda çalışma grupları, komiteler oluşturarak sorunları incelemek, çözüm önerileri geliştirmek olarak özetlenebilir. Bu çerçevede öncelikle kriz çalışma grubunu oluşturduk. Bunun yanında, işgücü piyasası, istihdam ve işsizlik konularını geniş bir perspektifte ele alacak bir çalışma grubu kurma çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemizdeki tarımsal yapı ve tarım kesiminin sorunları muhtemel çalışma konuları arasında. Kamu yönetimi ve siyaset bilimi alanında çalışılacak pek çok konu var. Dış politika çalışılabilir. Tabi, bu konuları bir plan dahilinde ve bir çalışma takvimi doğrultusunda ele almayı planlıyoruz. Ayrıca, zaman içinde ortaya çıkan ve ülkenin gündemine giren konuları da hızlı bir biçimde ele alıp kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlamamız gerekiyor. Diğer taraftan, örgütsel bir temelde sendikalarla, meslek odalarıyla, sektör temsilcisi örgütlerle birlikte ortak çalışmalar yürütmek, projeler yapmak da hedeflerimizden biri. İkinci olarak da, bir düşünce ve strateji üretim merkezi gibi çalışmayı planladık. Yani, belli konuları merkezimizde ve konularının uzmanlarıyla tartışarak, geleceğe yönelik perspektifleri de içerecek biçimde, fikir üretmek ve stratejiler belirlemek istiyoruz. Araştırma merkezinin bünyesinde oluşacak bilgi birikiminin, ileride araştırma merkezinin daha geniş

6 bir alanda ve belki de daha profesyonel bir çerçevede çalışabilmesine imkan sağlayacağını düşünüyoruz. Biz kurucu bir yönetimiz. Bu bağlamda, doğru perspektifleri oluşturarak düşünce ve fikir üretmek ve böylece arkamızdan gelenlere yol açmak temel yaklaşımımız olacak. Özer: Anlattıklarınızdan şunu kavrıyorum. Kamunun yeniden yapılandırılması ve sorunların çözümüne yönelik öneriler üretecek bir çalışma içindesiniz. Faaliyetlerinizde çalışanlar, emekçiler ve örgütleri sendikalar, demokratik kitle örgütleri ile yakın ilişki içinde olacak mısınız, araştırma sonuçlarını bu kurumlarla paylaşacak mısınız? Türeli: Hayır, henüz başlamadık ama görüşeceğiz. Onlardan gelen öneriler doğrultusunda biraz önce bahsettiğim ortak çalışma projeleri şekillenebilir. Özer: Sayın Türeli Mülkiyeli aydınlar, araştırmacılar, akademisyenler gidişata dur diyebilmek için sürece müdâhil olmaya çalışıyorlar. Yani artık buradan bir itiraz bilgisini ve çözüm önerilerini üretmek için Mülkiyeliler bir oluşum içindeler de diyebilir miyiz? Türeli: Evet. Aslında içinde yaşadığımız dönem de gerçekten çok önemli bir dönem. Dünya 1929 krizinden beri de en önemli krizini yaşıyor. Belki de paradigma anlamında değişikliklerin de gündeme geleceği bir dönem bu dönem. Nasıl bir değişiklik olacağını Dünya 1929 krizinden beri de en önemli krizini yaşıyor. Belki de paradigma anlamında değişikliklerin de gündeme geleceği bir dönem bu dönem. tabi henüz kestirmek çok kolay değil. Buna ilişkin olarak ciddi teorik çalışmalara ve de zamana ihtiyaç var. Yani kapitalizm bu haliyle mi kalacak, yeni bir biçimde mi yaşayacak, yoksa yerini yeni bir sisteme mi bırakacak, bunlar henüz cevaplanabilmiş sorular değil. Böyle önemli bir dönemde, belli sorunlar üzerinden hareket ederek hem o sorunların tanımlanması ve çözüm yollarının oluşturulması, hem de biraz önce de bahsetmiş olduğum geniş resmin tartışılması gerekiyor. Nereye gidiyor dünya. Bu bağlamda, Türkiye nereye 6 doğru gidiyor tartışmasının da önemli olduğunu düşünüyorum. Biz, bir anlamda somut projelerden, araştırma projelerinden yola çıkacağız. Ekonomideki göstergeleri, sektörlerin krizden etkilenme durumunu yakından izleyeceğiz Ama dediğim gibi büyük resmi de görmeye, anlamaya ve analiz etmeye çalışacağız. Özer: Bu duruma şöyle bir açıklama getirebilir miyiz. Kriz ve yarattığı sonuçlar ülkenin aydınlarıyla yoksullarını birleştirdi. Yani bir çok aydın, akademisyen, bilim adamı emekçilerin lehine çözüm önerileri, projeler sunmaya başladılar. Sizin merkezinizin de böyle bir tavrı var. Emekten yana bir yönelim çizdiğine göre. Türeli: Evet, söylediklerinize katılıyorum ve böyle bir perspektifin de oluşması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle 1980 lerin başından itibaren çok kuvvetli bir neoliberal rüzgarın dünyada ve Türkiye de estiğini görüyoruz ve bu anlamda da kamunun yeniden tanımlandığı, sosyal devletin tırpanlandığı, gelir dağılımının bozulduğu, yoksulluğun arttığı bir dönemi yaşıyoruz, böyle bu dönemin içinden geçiyoruz. Biz, ülkelerin, egemen rüzgarlara kapılmak yerine, kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kaynaklarını daha akılcı bir biçimde kullanarak kalkınabilmeleri, refah seviyelerini yükseltebilmeleri için belli bir hareket alanının olduğunu düşünüyoruz. İşte görüyorsunuz, bütün kamu hizmetlerinin özelleştirildiği, vatandaşın müşteri gibi görüldüğü bir kamu yönetimi anlayışı ile karşı karşıyayız. Diğer taraftan, cumhuriyetin başından bu yana kurulmuş fabrikaların, kamu teşebbüslerin elden çıkartıldığı, özelleştirme yapıldığı, satıldığı bir dönem bu dönem. Bununla bir likte, uygulanan neoliberal politikalar Türkiye ekonomisinin sorunlarını hafifletmedi, aksine ağırlaştırdı. Türkiye ekonomisi büyük ölçüde dışa bağımlı bir ekonomi haline geldi. Ekonomi büyürken bir taraftan da gittikçe artan bir cari açık var. Bunun sonucunda da dış borçlar kartopu gibi büyüyor. Dışarıdan kaynak, para gelmediği zaman da Türkiye ekonomisi adeta durma noktasına giliyor. Yerli sanayi üretim yapısı çökmüş durumda. Ekonomi büyüdüğü zamanlarda bile istihdam artışı sınırlı ve işsizlik yükseliyor. Teknoloji üretim çok yetersiz. Diğer taraftan, bozulan

7 gelir dağılımı ve artan yoksulluk dış kaynakların ülkeye gelmesiyle sağlanan büyümeden çalışan kesimlerin, ülkedeki geniş yığınların yararlanmadığını gösteriyor. Bu anlamda da ulusal kaynakların geliştirilmesini hedefleyen yeni politikalara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bunların tam da yeniden tartışılma dönemidir. Bu tip kriz dönemleri aslında yeni şekillenmelerin olduğu, yeni bir takım yönelimlerin olabileceği, her şeyin yeniden tartışılabileceği, tartışma masasına konulabileceği dönemlere işaret eder. Özer: MAR ın kurulması iradi bir çaba. Bu iradeyi göstermesi Mülkiyelilerin geleneksel tavrına da uygun düşüyor aslında de yazılan marşın...yetiştik çünkü biz. tümcesinde olduğu gibi, mevcut ekonomik-siyasal-toplumsal koşullarda, yoksulluğun bu derinlikte olduğu bir dönemde Mülkiyelilerin, Mülkiyeli aydınların bunun dışında kalması düşünülemezdi değil mi? Türeli: Çok güzel ifade ettiniz. Mülkiyenin tarihi Türkiyenin tarihi ile örtüşüyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Mülkiye camiası her zaman Türkiyenin sorunlarıyla iç içe olmuş, toplumsal hareketlerin içinde yer almış, belirleyicisi olmuştur. Diğer bir deyişle, aydın, ülkenin gelişmesi, toplumun refahı için uğraşan bir topluluktur Mülkiyeliler. O anlamda da söylediğimiz gibi Mülkiye topluluğunun böyle bir misyonu var. Mülkiye Araştırma Merkezi de böyle bir bağlamda kuruldu. Mülkiyenin tarihi Türkiyenin tarihi ile örtüşüyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Mülkiye camiası her zaman Türkiyenin sorunlarıyla iç içe olmuş, toplumsal hareketlerin içinde yer almış, belirleyicisi olmuştur. Ve tabi şimdi çalışma zamanı. Öncelikle kriz çalışma masasını kurup çalışmalara başladık. Sonra diğer çalışma grupları da faaliyete geçecek. Bu çalışma gruplarında belli konuların ele alınması, incelenmesi, araştırılması, çözüm önerilerinin geliştirilmesi elbette aktif katılım ve ciddi bir çalışma gerektiriyor. Bu anlamda da üyelerimizin desteklerini ve katkılarını bekliyoruz. Özer: Sayın Türeli, bültenimiz aracılığıyla Mülkiye camiasına, kamuoyuna bir çağrı yapmak ister misiniz? Türeli: Araştırma merkezimize destek bekliyoruz. Birlikte yapılacak çalışmalara, ortak çalışma projelerine, her türlü öneriye açığız. Özer: Kutluyor, başarılar diliyoruz. MÜLKİYE ARAŞTIRMA MERKEZİ (MAR) İLETİŞİM BİLGİLERİ Rahmi Aşkın Türeli MAR Başkanı Tel: atureli@dpt.gov.tr MÜLKİYE ARAŞTIRMA MERKEZİ iletisim@mulkiye-mar.org Tel: Fax:

8 Mülkiyeli Kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü Kutladı Mary Wollstonecraft in 1792 de yazdıkları halen geçerliliğini koruyor: İktidar her zaman körü körüne itaate ihtiyaç duyduğundandır ki zorbalar ve şehvet düşkünleri, haklı olarak karanlıkta t u t m a y a ç a l ı ş ı r l a r kadını; çünkü Kolej den Yüksel Caddesi ne doğru, sloganlarımızla, düdüklerimizle, enstrümanlarımızla yürüdük. Kızılay sokaklarını kendi renklerimize boyadık. Ardından sloganlarımız, türkülerimiz ve danslarımız Mülkiyeliler Birliği nde devam etti. zorbaların tek istediği bir köledir, şehvet düşkünlerinin istediği ise elinde tutacağı bir oyuncak." Biz kadınlar köle olmayı da oyuncak olmayı da reddettiğimizi bir kez daha göstermek, eşitlik ve özgürlük taleplerimizi herkese duyurmak için yine bir 8 Mart ta daha sokaklardaydık. Ancak sokak eylemimizin sona ermesiyle sona ermedi bu yılki 8 Mart coşkumuz. Mülkiyeliler Birliği, kurulduğu günden bu yana koruduğu eşitlik, özgürlük ve hak mücadeleleri için yola çıkanlara kucak açma misyonunu bu yıl da sürdürdü: Bu kez 8 Mart için bahçesini kadınlara açtı. 8 Mülkiyeli Kadınlar, Halkevci Kadınlar ve Feminist Biz in Birlik bahçesinde ortaklaşa düzenlediği etkinlikte hem isyan vardı, hem dayanışma vardı, hem de eğlence Kolej den Yüksel Caddesi ne doğru, s l o g a n l a r ı m ı z l a, d ü d ü k l e r i m i z l e, enstrümanlarımızla yürüdük. Kızılay sokaklarını kendi r e n k l e r i m i z e boyadık. Ardından s l o g a n l a r ı m ı z, türkülerimiz ve danslarımız Mülkiyeliler Birliği nde devam etti. Güldünya Sanat Topluluğu hepimizin sesi oldu. Anadolu coğrafyasının her yerindeki kadınların, her dilde şarkılarıyla, kah ağladık, kah oynadık. Siyasal Bilgiler Fakültesi Tiyatro Topluluğu, Tiyatro Öteyüz ve Yeraltı Tiyatrosu, farklı kadınların öykülerini anlattılar bize oynadıkları oyunlarla. Gün boyu bahçede sergilenen,afsad Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi nin

9 de Sokakları da istemek üzere sokaklara döküldüler. 8 Mart böylece sona erdi, ancak Kadın Hakları Mücadelesi devam ediyor hala fotoğrafları ve Karikatürcüler Derneğinin karikatürleri de farklı kadınlık hallerini yansıtıyorlardı. Bu oyunlarda, fotoğraflarda, karikatürlerde, bir parça kendimizi, bir parça annemizi, bir parça kız kardeşimizi bulduk. O gün, meydanlarda söz söyleme fırsatı bulamayan bütün kadınlar serbest kürsüde konuşma fırsatı da buldu. Dikmen den, İlker den, Mamak tan kadınlar, kadın muhtar adayları bizlerle düşüncelerini, öneri ve beklentilerini paylaştılar. Gün sonunda halen yorgun düşmemiş kadınlar birlikte film izledikten sonra saat te Geceleri 9

10 GENEL ÜYE TOPLANTISI YAPILDI Mülkiye Sitesi Projesi için yeni hazırlanan avan projesi ihale süreci hakkında üyelerimizin bilgilendirilmesi amacıyla 17 Şubat Salı günü Saat da Genel Üye Toplantısı düzenlenmiştir. Mülkiye Sitesi Projesinin, Mülkiye camiasında sağlanacak genel bir oydaşma ile hayata geçirilmesinin gerekli ve önemli olduğu anlayışını taşıyan Mülkiyeliler Birliği Vakıf ve Dernek Yönetim Kurulları, 2008 Mart tarihinde yapılan Genel Kuruldan itibaren, üyelerden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak Mülkiye Sitesi ile ilgili yeni bir çaba içine girmiştir. Daha önce hazırlanan Mülkiye Sitesi Fikir Projesine yönelik eleştiriler belli başlı birkaç noktada somutlaşmıştı; Bina dış cephe görüntüsü, Ağaçların kesileceğine ilişkin kaygılar, Binaların yüksekliği, Otoparkın varlığına ilişkin olumsuz düşünceler, Yeni oluşacak bahçenin yapaylığı ve bahçenin küçüleceğine ilişkin endişeler. Mülkiyeliler Birliği Vakfı ve Derneği yetkili kurullarınca, bu eleştirileri ve üyelerin hassasiyetlerini dikkate alarak, daha önce elde edilmiş olan fikir projesinin yerine, yeni bir avan proje hazırlatılmıştır. Yeni hazırlanan bu avan proje Danışma Kurulu na sunulmuş ve Danışma Kurulu üyelerince beğenilmiştir. Yapılan Kurullar Ortak Toplantısında, bu projenin hayata geçirilmesinin Yap İşlet Devret Modeli ile olanaklı olacağı düşüncesi ağırlık kazanmış ve bir ihale açılması kararlaştırılmıştır. Danışma Kurulu nda ihale sürecinin altyapısını oluşturan, ihale şartnamesinin hazırlanması için uzman bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon ihale şartname taslağını ve gerekli diğer belgeleri hazırlamıştır. Bu taslak, yine bir Kurullar Ortak Toplantısında incelenmiş, gerekli öneriler ve düzenlemeler yapılarak ihale sürecinin başlatılabilmesi için Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yönetim Kuruluna sunulmuştur. Mülkiyeliler Birliği Vakfı ve Derneği nin 12 Şubat tarihli ortak toplantısında, ihale şartnamesi değerlendirilmiş, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu nun kararı ile ihale süreci başlatılmıştır. Avan projesi ihale süreci hakkında üyelerimizin bilgilendirilmesi amacıyla düzenlenen Genel Üye Toplantısı nda genel başkan Ali Çolak tarafından, Mülkiye Sitesi Projesi nin bütün süreçleri ile ilgili detaylı bilgiler verilmiş ve yeni hazırlanan avan proje sunum eşliğinde tanıtılmıştır. Avan proje genel üye toplantısına katılan üyelerce de oldukça beğenilmiş ve konuşmacılar tarafından yönetime, eleştirilere gösterilen hassasiyet için teşekkür edilmiştir. Projeye ilişkin herhangi bir eleştiri olmamasına rağmen, bazı üyeler ihalenin yapılma şekli ve sürecine ilişkin bazı endişe ve eleştirilerini dile getirmiş, Ali Çolak ve ihale şartnamesini hazırlayan komisyon üyeleri yaptıkları konuşmalarla gerekli bilgilendirmelerde bulunmuşlardır. Yönetim Kurulları, süreçle ilgili bir tereddüt taşımamakla birlikte, sonradan herhangi bir sorunla karşılaşma ihtimalini de ortadan kaldırmak için Vakıflar Genel Müdürlüğü ve konunun uzmanı hocalardan görüş alınması fikrini benimsemiştir. (İhale ilanı Birliğimiz internet ana sayfasında mevcuttur ) 10

11 YERYÜZÜ NAZIM A ŞARKILAR SÖYLÜYOR Yeryüzü Nazıma Şarkılar Söylüyor etkinliği 18 Şubat 2009 Çarşamba tarihinde konferans salonumuzda gerçekleşti. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonunun üçüncü etkinliği olan Nazım etkinliğinde, şiir ve fotoğraf sergisi açıldı. Nazım Hikmetin yaşamını anlatan ve AFSAD Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesinin hazırladığı Sinevizyon gösterisinden sonra söz alan şair Ahmet Telli Nazım Hikmet Bir Vicdandır konuşmasını yaptı. Konuşmasında; Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek... NÂZIM HİKMET, yukarıya alıntıladığımız dizelerle bir ütopyayı dillendiriyor. Bu bakımdan, dizelerin anlatım güzelliğinin altında yatan dünyayı, daha yakından kavramaya çalışmak gerekiyor. Bir iktisatçının, politikacının, tarihçinin uzun uzun anlatacağı her şey, hayat kadar yalın ama hayat kadar çarpıcı bir şekilde seriliveriyor burada. Bunu sadece sanatın gücünde aramak yeter mi? Elbette hayır. İşte burada Nâzım ın dehâsı ortaya çıkıyor. Nâzım ın ütopyasını kavramak için ideolojik, politik bilgiler kadar önemli olan bir şey daha var, o da düş kurmayı bilebilmek. Düş kurmayı çocukça bir şey sananlarımız çoktur. Kendilerini gerçekçi sayan bu kişiler, gerçeğin bile ne olduğunu ayırdedemezler oysa. Çünkü gerçek, bizim dışımızda, herkesin aynı şekilde algılayacağı bir şey sayılır çoğu kez. Oysa gerçek, bizim, bastığımız zemine ve bakış açımıza bağlıdır. Rasyonel ile gerçek i eşanlamda bilmekliğimizden ileri geliyor bu. Bu nedenle işçiler, askerler, imamlar aynı toplumda yaşadıkları halde, toplumun gerçeğini çok değişik bir biçimde algılayıp yorumlarlar. Böyle yaparken inanmadıkları için değildir bu. İnanarak söylerler söylediklerini. Demek ki gerçek, herkesin aynı biçimde algılayabileceği bir şey olsaydı, imamlarla aynı dili konuşuyor olurduk, ama konuşmuyoruz. Çünkü bastığımız zemin ve görme biçimimiz çok farklı. Bunun ideolojik çözümlemeleri yapılabilir ama, bu çözümlemelerle beraber şunu akılda tutmalıyız: Onlar düşleri aptalca bulurken, biz düşlerimize sahip çıkarak bir ütopyaya yöneliriz. Kaldı ki, onların düşleri bile verili dir, anlamlarını rüyalara bırakırlar. Belli ki rüya ile düş de farklı şeylerdir... Ütopyasız bir toplumun geleceği de gridir, buutsuzdur. Böyle bir toplumda umut bile umut olmaktan çıkmıştır. Neyi umut ettiğini bilmemek kadar düşsüz bir toplum yaratmayı amaçlayan egemenler, umut yerine köşe dönme yi ikame edegelmişlerdir. Düşlerin de satın alınıp metaya dönüştürüldüğü bir dünyada her şeyin tüketime entegre edilmesi karşısında şaşkınlığa düşenler, ancak bizim gibi ülkelerin insanlarıdır. Bilginin ve teknolojinin üstünlüğü, dünyanın insanileştirilmesine gitmiyorsa, bir egemenlik zincirinin oluşturulduğunu gösterir bu. Oysa ütopya, her türlü egemenlik ve eşitsizlik ilişkisinin meşrûiyetini reddeder. İşte Nâzım Hikmet bu bakımdan bir büyü bozucu, bir göz açıcıdır. 11

12 Türkiye toplumunun kendi ütopyası bu yüzyıla kadar oluşmadı. Batı daki yazılı ütopyalar felsefi ve ideolojik altyapıyı oluşturarak sonuçta Marksizmi yarattı. Eğer bu ütopyaları çekip alırsanız Marksizm ayakta duramaz. Bu oldukça önemli bir olgu. Homeros tan Campanella ya kadar oluşan bu kültür, Marksizmin dayandığı zeminin ne kadar güçlü olduğunu gösterir bize. Türkiyeli insanın yaşam serüveninde yazılı kültür eksikliği bir yana, bir gelecek düşü bile yokken, Nâzım Hikmet, bu yolda bir öncüdür. Altyapısını kaçınılmaz olarak ideolojiden almak durumunda olmuştur. Çünkü kendisinden önce bu altyapıyı besleyen bir miras oluşmamıştır. Ütopya, bir gelecek sezgisidir. Eksik olmasına karşın, en kestirme tanımı böyle yapabiliyorum. Gelecek bilgisine sahip olmak için, geçmiş, bir tarih bilgisine indirgenmeden tarih bilincine dönüştürülüp, gelecekten bugüne yapılan bir projeksiyon, bugünü kurma çabası, ütopyanın altyapısını kuruyor. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine Nâzım Hikmet in bu dizeleri, mağlup, mazlum ve mağdur bir insanın yakınışı değil elbette; gelecekten bugüne yapılan projeksiyon karşısında bugünü kurma anlayışıdır. Bir ağaç gibi tek, bir ağaç gibi hür yaşayabilmek için, önce bu sezgiye ulaşmak gerekiyor. Nâzım Hikmet bu sezgiyi, bir bilince dönüştürerek kuruyor ütopyasını. Bu yüzden de Türkiyeli insanın övüncü, kıvancı olabilmeyi hak ediyor. Şu dizeler, şiirin gücünü duyumsattığı kadar, ütopyasına sahip çıkan Nâzım ı da anlaşılır kılıyor: Kardeşlerim Sıska öküzün yanında koşulup şiirlerimiz 12 toprağı sürebilmeli Pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli dizlerine kadar Bütün soruları sorabilmeli Bütün ışıkları derebilmeli Yol başlarında durabilmeli kilometre taşları gibi şiirlerimiz Yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli Cengelde tamtamlara vurabilmeli Ve yeryüzünde tek esir yurt, tek esir insan Gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar Malı mülkü aklı fikri neyi varsa verebilmeli büyük hürriyete şairlerimiz. Nâzım Hikmet bir öncü, bir göz açıcı olduğu için, egemenlerce bir türlü bağışlanmadı. Çünkü onun ütopyası, insanın insana kulluğu nu reddeden bir ilişkiydi. Bu ütopya, egemenlerin, egemenlik ideolojisini sarsıyor, egemen bir paradigmanın iflası nı hazırlıyordu. Nâzım tek kalsaydı egemen güçler bu denli korkmayacaklardı belki. Ama o bir orman gibi olmak istediği için yok edilmeye çalışıldı. Denilebilir ki, onun çileli yaşamı ütopyası nedeniyledir. Ama o, şöyle belirledi karşısındakileri: Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:

13 -çürüyen diş, dökülen et- bir daha geri gelmemek üzere yıkılıp gidecekler Ve elbetteki, sevgilim, elbet dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: İşçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet... Gelecek sezgisini, gelecek bilgisiyle buluşturan Nâzım ın çilesi üzerine söylenecek her şey söylendi belki, bundan sonra söylenecek ne varsa tekrardan öteye gitmeyecek. Ama aslolan, onun bu ülkeye kazandırdığı ütopyadır. Sosyalizmin aydınlar katında kaldığı ve kitleyle buluşamadığı bir zaman diliminde, sosyalist şairlerin birbirleriyle benzer duyarlılıkta buluşmalarını anlamak mümkünse de, bu boğucu ortamdan sezgiyi ve bilinci kırbaçlayarak bir yarın düşünü kurduran Nâzım Hikmet in şiiridir. O, yalnızca 40 lı yılların değil bugünün Türkçe şiirine de dehasıyla ışık düşürmüştür. Her öncü gibi Nâzım Hikmet in de toplumdışı sayılması ya da toplum dışına itilmeye çalışılması kaçınılmazdı. Çünkü öncü deha dır ve deha ise uyumsuzdur. Burada Afşar Timuçin in bir tespitine katılarak, Nâzım Hikmet in öncü kişiliğini vurgulamak isterim. Şöyle diyor Afşar Timuçin: Ahlâk bunalımı içinde kıvranan Atina için Sokrates neyse, ahlâk bunalımı içinde kıvranan Türkiye için de Nâzım Hikmet oydu. Sokrates i gençlerin ahlâkını bozmakla suçlayarak ölüme mahkum etmişti yurttaşlar. Nâzım Hikmet i de gençleri ayaklandırmaya kışkırtmakla suçlayarak toplum dışına itmeye çalıştılar. Şiiriyle olduğu kadar yaşam karşısında duruşuyla da Türkiye linin vicdanı olan Nâzım Hikmet, bir dünyalı olarak insanlığın kültür mirasıdır ve bu mirası onarmaya devam etmektedir. Türkiye, politik mücadeleyi, bütün boyutlarıyla yaşadı. Hele son otuz yıl, ideolojik farklılıklar Türkiye nin insan coğrafyasını inanılmaz ayrılıklara yöneltti. Derneklerden sendikalara, partilerden illegal mücadele verenlere kadar hemen her türlü zeminde serpilen bu politik ayrılmalar, bir ayrışmadan değil, bence düşünme zenginliğinden de kaynaklanıyor. Anlatmaya ama durmadan anlatmaya çalışmak gerekiyor belki. İşte bu inanılmaz farklılıklar zemininde ortak sâhip çıkılan belki de tek insan Nâzım Hikmet oldu. Hemen her solcu dernek lokalinin duvarlarında Nâzım ın bir portresini bulmak mümkündür. Bu durumun dünyada bir benzeri var mıdır, bilmiyorum. Ama pek az bir olasılık bu. Böyle bir politik kutuplaşmada bile Nâzım Hikmet in sahiplenilişi, onun şiirinin etkililiği kadar, ütopyasının bir zemin oluşturmasıdır. Şiirleri bestelendi, oyunlaştırıldı; oyunları oynandı, filme alındı; anma geceleri düzenlendi, düzenleniyor, tüm kitapları defalarca basıldı, basılıyor. Bunlar ilk bakışta güzel ve olumlu şeyler. Ama bir şeye karşı uyanık olmak gerekiyor; sisteme, kendisine en muhalif olanı bile entegre etme yollarını bulacak kadar reorganize edilmiş bir sisteme. Batı, bunun yollarını çoktan öğretti bütün dünyaya. Böyle bir durumda Nâzım ın şu dizelerini yüksek sesle okumak, karşı duruşun ilk siperini kazabilir bize: Biz unuttuk bağışlamayı Varılacak yere Kan içinde varılacaktır Ve zafer hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır... Türkiye, egemenlerin kavrayamayacağı kadar düşünce zenginliğine sahip bir ülkedir. Bu yüzden en uzlaşmaz politik tutumlar bile Nâzım Hikmet in sahiplenilişine engel olamadı. Bunun bir nedeni olmalı. Var üstelik. Çünkü Nâzım Hikmet bir vicdandır artık bu ülkede. Nâzım Hikmet bir vicdandır... dedi. Birliğimizin ikinci konuğu olan araştırmacı yazar Emin Karaca, Nazım Hikmet in mücadelesi ve vatandaşlığı üzerinden sürdürdü konuşmasını. Emin Karaca; Yıllar önce de bizim özellikle Nazım Hikmet vakfının başı çektiği rahmetli Kadriye Saniye hanımın da sağ olduğu dönemlerde, doksanlarda hatırlarsınız, vatandaşlığın iadesi konusunda başvurular yapılmıştı gerekli mercilere ve reddedilmişti. Ve ben hatırlıyorum istiklal caddesinde protesto yürüyüşleri filan düzenlenmişti. O zaman ben kendim karşı olduğumu yazdım, gerekli yazı yazdığım yerlerde, duyurdum. Nazım Hikmetin, üzerinde Nazım Hikmet Ran yazılı bir nüfus cüzdanına ihtiyacının olmadığına ve bizim bildiğimiz tanıdığımız Nazım Hikmet oluşunu da bu ülkenin yurttaşlığından çıkarılışıyla daha da pekiştirdiğini belirterek karşı durmuştum. Gene duyarlı Nazım Hikmet sevenler, Nazım Hikmet dostları da bu vatandaşlık hakkının 13

14 geri verilmesi konusunda rasyonel şeyler söylediler, eleştirdiler hükümeti. Bir de mezarının Türkiye ye getirilmesi gündeme geliyor. Onu konuşuyorlar, tartışıyorlar. Şimdi aslında şöyle bir yanılgı içinde oluyoruz, işte Anadolu da bir köy mezarlığına gömün beni, tepemde bir çınar olsun taş maş istemem. Yalnız unutuluyor ki şiirde tarif ettiği bir Türkiye var. Öyle bir Türkiye nin mezarına gelmek istiyor aslında. Tarlaların orta malı olduğu ve mezarının alt kenarından türkülerle traktörlerin geçtiği. Yani düpedüz tarif ettiği bir sosyalist Türkiye özlemi var orda. Onun ideali orda açıkça görülüyor. Öyle bir ülke haline gelmedikçe Türkiye miz, bu güzel ve yalnız ülkemiz, o sinemacının betimlediği gibi Nazım Hikmetin mezarının getirilmesi de doğru ve sağlıklı bir şey değil. Sürekli şiirlerinde zaten ikinci vatanım dediği bir ülke orası ve sosyalizmin ilk anavatanıydı. Ve işte orada, mezarlığında hiç de yalnız filan değil. O nedenle bırakalım orda rahat uyusun derim ben. Şimdi buradan yola çıkarak bir de her doğum, ölüm yıldönümlerinde ve onun dışındaki çeşitli dönemlerde gündeme geldiğinde herkesin bir Nazım Hikmeti çıkıyor ortaya. Kimilerine göre aşk şairi Nazım Hikmet. Kimilerine göre komünist ideolojiyi şiirine yediren Marksist şair. Kimilerine göre Kuvayi Milliye destanını yazan milliyetçi şair. Oysa ki ortada bir tek Nazım Hikmet var. Her şeyiyle bütün bunları da içeren, tamam aşk şiirleri de yazan, Kuvayı Milliye destanını da yazan, insan manzaralarını da yazan ve Marksist ideolojiyi de şiirlerine ustalıkla yedirmiş sosyalist şiirler yazan bir şair, 1961 de Doğu Berlin de yazdığı ünlü Otobiyografi şiirinde On dördümden beri şairlik ederim diyordu. Delikanlılık çağında Fecr-i Ati edebiyat akımına dahil, vasat bir şairken, nasıl oldu da Türk şiirine yepyeni bir içerik ve biçim getirerek, 1920 lerin dünyasında bir yıldız gibi parladı? 1920 ler, bilindiği gibi ülkemizde ve dünyada kurtuluş savaşları ve devrimler çağıydı de çocukluk ve gençlik arkadaşı Vala Nurettin le birlikte Anadolu ya geçerek Kurtuluş Savaşı nı yerinde görmeseydi; İnebolu da karşılaştığı Spartakist Mehmet Sadık Bey den Marx ın adını duyup, Bolu da öğretmenlik yaparken Ağır Ceza Reis Vekili Ziya Hilmi Bey den komünizan fikirler kaparak Sovyetler Birliği ne gitmeseydi, karşımızda şimdiki Nazım Hikmet olmazdı şüphesiz 1921 de Sovyetler Birliği nde girdiği komünizm dünyasından, sanatına da taşıdığı sosyalist düşünceyle dönüp geldiği ülkesinde (1924), köhnemiş Osmanlı dünyasından kopamamış sanat çevresine bir güneş gibi doğdu. Bir partili (hem de en üst düzeyde Merkez Komite üyesi bir TKP yöneticisi) olarak, bir yandan örgüt içi görevleri, öte yandan Marxist ıstılahlarla yazdığı komünist ajitprop. şiirleriyle toplumu sarsmaya başladı. Bu tür şiirleriyle 1920 lerin sonları ve 1930 lar boyunca Türkiye insanını; sınıf sınıf, tabaka tabaka, zümre zümre, birey birey sosyalizmle tanıştırıyor; sosyalizm dünyasına giriş kapısı görevi görüyordu. Bundan rahatsız olan Tek Parti Yönetimi nin faşist-militarist kliği, başına bir çorap örmenin hazırlığını yaparken, partisinin karizmatik lideriyle girdiği liderlik çekişmesinden yenik çıkınca, Tek Parti Diktatörlüğü de atağa kalkıyordu. Sanatı ve kişiliğiyle var oluş nedeni komünizm olunca, bunun ölümü anlamına geleceğini kavrayan Nazım Hikmet, bu tuzağa düşmedi. Pusuda bekleyen sözkonusu klik, sosyalizme giriş kapısını kapamak için, askeri isyana teşvik ve tahrik iddiasıyla iki ayrı askeri mahkeme kararıyla 35 yıllık bir mahkûmiyet halkasını O nun boynuna geçirmekten çekinmedi. Artık şiirinde 835 Satır, Bir (Artı) Bir (Eşit) Bir (rakamlarla yazılıp, artı ve eşit işaretleri konulacak), Gece Gelen Telgraf ve Sesini Kaybeden Şehir dönemi kapanmıştı. Şimdi, 1938 den 1950 ye dek İstanbul Tevkifhanesi, Çankırı ve Bursa mahpushanelerinde iç içe olduğu Anadolu halklarıyla sanatının ikinci evresine doğru yürüyordu. Artık tema 14

15 Memleketimden İnsan Manzaraları, Kuvayı Milliye Destanı, Dört Hapishaneden, Saat Şiirleri ve Rübailer di Komünist siyasetteki didişmeden de unutkan bir rahatlığa geçmişti. Bursa Cezaevi nden Kemal Tahir e yazdığı 10 Şubat 1941 tarihli mektubunda, onun kışkırtmasına karşılık şunları yazıyordu: Mektubunu aldım. Üzüldüm. Üzüldüğüne üzüldüm. En münasebetsiz hatta muzır insanlarla dahi münasebetinde emniyetli bir rahatlığa kavuşmak merhalesi vardır. Bunu benim söylediğime hayret etme, bütün harici tezahürlerine rağmen ben zaman zaman muayyen insanlar için belki uzun bir didişmeden sonra böyle emniyetli, unutkan bir rahatlığa kavuşurum. Senin için de temennim budur. İnsanlara ve doğaya, öfkesiz, daha yumuşak bakmaya başlamıştı de yazdığı Yalınayak şiirinde; Tatlı maval dinlemekten gayrı usandık Artık hepinizin kafasına şu daaaank desin Köylünün toprağa hasreti var toprağın hasreti makinalar diye haykırırken, Memleketimden İnsan Manzaraları nda Dümelli bir köylüyle ilgili şu dizelerinde ne kadar sakin ve durmuş oturmuştu: Dümelli yeni bir sevinçle kulak kabarttı. Sesler geliyordu. Şehrin batısından yola çıkan kağnı sesleri. Bir taş balta gibi işleyen ve ayın altında ağır pırıltılarla genişleyen alt edilmemiş bozkırın vahşi şarkısıydı bu. Uzun hapislik yılları sanki bir arınma ateşinden geçiriyordu Nazım Hikmet i. Uzun hapisliğinin sonlarına doğru, yıllar yılı bir kısır döngü içinde bulunan Partisi, mağdur komünist şair imajını bir koçbaşı olarak kullanabilmek için, onunla barışma ihtiyacı duydu. Türkiye de ve dünyada Nazım Hikmet e af! kampanyaları açıldı. Hapishane kapısı açıldıktan sonra da Soğuk Savaş ın em pimpirikli ülkelerinden birisi olan Türkiye nin yöneticileri onu, adeta kaçmaya kışkırttı. Bunun üzerine 1951 yılının bir yaz günü; bir denizde, genç bir arkadaşla ölümün üstüne yürüdüğünü sanırken ikinci vatanına kavuştu. Orada reel sosyalizm in gerçekleriyle yüz yüze geldikçe, ne çok azap çektiğini, ikinci vatanındaki yıllarının doğrudan ya da dolaylı tanıklıklarından oldukça ayrıntılı öğrendik. İnançlarını hiç yitirmeden, ölümle de barışık, artık adeta bir filozof haline gelmişti. İşte durgun bir su gibi sakin şiiri: İyice yaklaştı bana büyük karanlık Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık. Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği elimi sıkarken sapladığı bıçak Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman (.) Artık söz sarhoş edemiyor beni Ne başkasınınki, ne kendiminki İşte böyle gülüm İyice yaklaştı bana ölüm Dünya, her zamankinden güzel dünya Dünya iç çamaşırlarımdı, elbisemdi başladım soyunmaya Bir tren penceresindeydim bir istasyonum şimdi Evin içerisiydim şimdi kapısıyım kilitsiz Bir kat daha seviyorum konukları Ve sıcak her zamankinden sarı kar her zamankinden temiz. Komünistliği, kelepçesi, zincirleri, mahpushaneleri, kavga ve aşk şiirleri, aldattığı ve aldatmadığı kadınları, muhacirliği, partisinin yöneticileriyle didişmeleri, hasretleri ve kavuşmalarıyla bu dünyada bir Nazım Hikmet yaşadı. İlgiyle izleyen yoğun bir kalabalığın katıldığı etkinlik Mehmet Özer in sunduğu şiir dinletisi ve konuklara sunulan sıcak şarap ikramıyla sona erdi. 15

16 BEŞ KUŞAK MÜLKİYELİ Mülkiye nin kuruluşunun 150.yılı nedeniyle düzenlenen etkinlikler kapsamında Beş Kuşak Mülkiye Gençlik 2009 Hareketi söyleşisi 24 Şubat tarihinde Siyasal Bilgiler Fakültesi Aziz Köklü Konferans Salonunda saat da yapıldı. Söyleşiye 68 gençlik hareketinden Muharrem Kılıç, 78 gençlik hareketinden Hasan Hüseyin Özkan, 88 gençlik hareketinden Ali Çolak, 98 gençlik hareketinden Özgür Tüfekçi ve 2008 yılı gençlik hareketinden Dinçer Demirkent katıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrenci Dayanışma Deneği Başkanının açılış konuşmasından sonra Muharrem Kılıç söz aldı. Muharrem KILIÇ, ilerici hareketlerin talebi 1961 Anayasanın uygulanması idi. Anayasa raftan köye insin denirdi mesela bazı şiirlerde. Onun dışında özerklik konusu g ü n d e m d e y d i. TRT nin ve üniversitelerinin özerkliği önemli bir gündem maddesiydi Türkiye de o günlerde. Bugün galiba böyle bir sorun yok. Cuntalar k o n u ş u l u r d u. Çünkü 27 Mayıs bildiğiniz gibi ilk askeri müdahaledir. Ondan sonra gelen müdahalelerden esas itibariyle farklıdır. Farkı şuradadır. Diyebiliriz ki üç nokta. Bir tanesi: iktidara karşıdır 27 Mayıs askeri müdahalesi. Oysa gerek 12 Mart gerek 12 Eylül tam tersine düzenin devamı için yapılmış müdahalelerdir. Öbürü iktidarın uygulamalarına karşıdır, 27 Mayıs. İkinci özelliği son iki müdahale komuta konseyinin toptan, yani ordunun toptan müdahalesidir. Kendi hiyerarşik zinciri içerisinde, oysa 27 Mayıs müdahalesi bazı subayların katıldıkları bir eylemdir. Üçüncüsü tabi 27 Mayıs ile birlikte demin başta da söyledim Türkiye nin önü açılmıştır. Hukuk devleti anlamında, sosyal devlet anlamında önü açılmıştır. Yeni kurumlar gelmiştir. Başka ne konuşulurdu. Vietnam gündemine girmişti Türkiye nin. 1964te 65te yeni yeni Vietnam dan haberdar idi Türkiye ve üniversiteler. Çok yeni idi. İşte 66 da o zamanki partilerden birinin genel başkanı Vietnam suçlularını yargılayan uluslar arası mahkemeye üye olarak gitmişti. Onu daha sonra anlatacağım. Okulumuzdaki gençlik hareketlerinin de önemli bir gündem maddesidir Vietnam. Bu yeni bir gündeme giren bir konuydu. Doğu sorunu adı aynen böyle. Doğu sorunu diye bir sorun vardı. Birkaç miting yapılmıştı. Özel okullar önemliydi. Üniversiteye girmek sorundu. Özel okullar açılmıştı. Bu okullara karşı gerek o okulların eğitim alanlarındaki devlet okullarının öğrencileri tepki gösteriyorlardı gerekse bu okullar çok pahalı idi. yoksul çocukları okuyordu böyle bir sorun vardı o günlerde. Onun dışında üniversitelerin sorunu nedir derseniz üniversite gençliğinin çok önemli sorunları vardı. Yurt meselesi çok önemliydi. Kredi burs meselesi önemliydi. Yemekhane meselesi önemliydi. Kitap, defter kalem her şey önemliydi. Yani sersefil bir üniversite vardı diyebilirim. Biz tabi çok şanslıydık. Mülkiyenin şansı yurdumuz vardı bizim, biliyorsunuz. Kendimize aitti o zaman. Hiçbir Mülkiyeli yurtsuz kalmazdı. Hem de sıcak suyu olan, üç kişilik veya altı kişilik odalarda kalabilirdik biz. Ama diğer üniversitelerde ve fakültelerde çok ciddi yurt sorunları vardı. Burada burs meselesi de daha iyiydi. İlk girenlere siyasalda burs verilirdi. Yani ilk sıradan yirmi kişiye her sene burs verilirdi. O bakımdan da iyiydi. Hocalarla ilişkilerimiz de çok ciddi bir sorunumuz yoktu. İstediğimiz an görüşebilir idik. Kitap sorunumuz vardı. Çoğu dersimizin kitabı yoktu. Yani en temel derslerimizin bile kitaplarını bizim kendi öğretim üyelerimiz yazmış değillerdi. Mesela anımsıyorum, biz üçüncü sınıfta mikro iktisadi Sencer Divitçioğlu nun kitabında okuduk. Yoktu bizim şeyimiz. Diğer derslerde de buna benzeyen özellikler vardı. Yani siyasalın öğrencilerinin ciddi sorunları yoktu ama üniversitelerin sorunları demin saydığım 16

17 cinstendi. Türkiye böyle bir ülke idi e doğru giderken bir taraftan öğrenci hareketi kitlesel anlamda disiplinli bir biçimde gelişti. Gelişme ekseni üçlüdür. Bağımsızlık talebi vardır. Demokrasi talebi vardır. Ve eşitlik talebi. Yani sosyal adalet diyelim, talebi vardır. Bu üç saç ayağı üzerinde gelişen bir gençlik hareketi vardır. Türkiye nin her yerinde. Demin de dediğim gibi esas itibariyle bunu kitleselleştiren örgüt önce işte FKF, daha sonra da Dev-Genç olmuştur. 69 dönüm noktasıdır. Vedat Demircioğlu, 6. Filonun protestosundan sonra yurdu basan polis tarafından öldürüldü. İkincisi, Ankara da bir ölü vardır. Aynı sene, 68de Atalay Savaş diye bir arkadaş öldürüldü. Daha sonra bunların peşi geldi. Yaklaşık olarak Martına kadar 27 tane genç öldürüldü ki bunların sanıyorum 21 tanesi solcu gençlerdi. En önemli olay kanlı pazardır. Dönüm noktası çok önemlidir. Bundan yaklaşık 8 gün önce 40. Yıldönümü idi Kanlı Pazar ın. Kanlı Pazar olayının başlangıcı yine 6. Filodur. 6. Filo her sene gelirdi zaten. İstanbul a ve İzmir e gelirdi. Ama ilk büyük olay 68 Temmuzunda ortaya çıktı. Bu Vedat Demircioğlu nun öldürüldüğü olaydır. Sanki kışkırtmak istercesine, o olay olmasına rağmen, Türkiye de ilk genç ölmesine rağmen 6. Filo 8 ay sonra tekrar geldi. İstanbul a geldi. Ve bunu protesto etmek üzere 16 Şubat 1969da İstanbul da bir miting tertiplendi. O miting çok kanlı bir biçimde bitti. Darmadağın edildi. Gerçi 70li yıllardaki 1 Mayıs gibi değil ama ölenler oldu. 2 kişi öldü. Orda polisle demin adını verdiğim derneklerin saldırısı oldu. Bu saldırının önemi sadece ölüm olayı değil üniversite gençliğinin silahlanmasıdır. Bu olaydan sonra insanlar kendilerini savunmak üzere parka giymeye, postal giymeye silah taşımaya başladılar. Ve onun devamını biliyorsunuz. Bambaşka olaylar yaşandı. Muharrem Kılıç tan söz alan Hasan Hüseyin Özkan 78 gençlik hareketini ve SBF-DER li öğrencilerin bu mücadele içindeki yeri ve önemini anlattı. Hasan Hüseyin ÖZKAN; dernek çalışmalarına katılmış tüm arkadaşlara teşekkür ederek arkadaşlar bizim yüz yıllık öğrenci derneği geleneğimizden bir eksiğimizi, bir yanlışımızı, bir hatamızı düzeltmişler ve ilk defa öğrenci derneğinin başkanlığına bir kadın arkadaşı seçmişler döneminde okulda bulunmuş arkadaşlarla oluşturduğumuz bir grubumuz var. Grubumuzun da bir web sayfası var. SBF DER orda bizim tarihimize ilişkin bir takım anıları fotoğrafları görebilirsiniz. O grubun bana verdiği, beni görevlendirdiler daha dorusu, bir görevi ifa etmek istiyorum. SBF DER başkanlığına ilk defa seçilen arkadaşımızı kutluyorum ve çiçeğimizi takdim etmek istiyorum dedi ve konuşmasında 78 öğrenci gençlik hareketini ve mirasını anlattı. Biz bu kuşağı anlatmak istersek öne devraldığımız mirası mirasın neler olduğunu söylememiz gerekiyor. Toplumsal hareketliliğin başladığı, öğrenci hareketleri olarak tanımlanan bir süreçte devrimci hareketlerin geliştiği ve buna karşı mevcut iktidarın ve devletin organlarını yanına alarak aydınlara, ilericilere, devrimcilere, sosyalistlere, komünistlere, yurtseverlere, sosyal demokratlara saldırdığı bir kuşakta biz öğrenim gördük. Zor bir dönemdi. En büyük talebimiz öğrenim özgürlüğü ve can güvenliği idi. Toplumsal gelişmeyi sindirmek isteyen, onu hayatın bütün alanlarında yok etmek isteyen bir anlayış başta üniversiteler olmak üzere toplumun her kesimine nüfus etmek istiyordu. Okullar faşistlere kitle tabanı yaratmak isteyen güçlerle donatılmıştı ve işgal ediliyordu. Devletin kolluk güçleri, polisi, jandarması, yargısı, hâkimi, savcısı her şeyi bu güçlerle birlikte hareket ediyordu. Amaç Türkiye deki aydınlanmanın, gelişmenin, bağımsızlık ve demokrasi güçlerinin önünü kesmek, onları yok etmekti. Sindirmekti. Biz bu tarihe bu okulun değerli öğretim üyelerinin sindirilmesiyle tanık olmuştuk. Biz bilimi öğrenmeye geldik. Toplumu aydınlatmaya, onu özgürleştirmeye demokratikleşmeye yönlendirmek için geldik. Bizim görevimiz bu toplumun bir adım daha öne götürebilmek. Mevcut sistemin paramparça olduğu, lime lime, her tarafından irinlerinin aktığı bir sistemin bizleri ileri götüremeyeceğinin çok iyi bilincindeydik. Bunu değiştirmek için önce öğrenci hareketleri başladı ve mevcut yönetim, devlet bu masum talepleri, hep onu söylerler, bu masum talepleri bastırmak için tarihinde hiçbir zaman görülmedik biçimde saldırıya geçti. Gençleri öldürdü, öğretim üyelerini okuldan attı, sürdü. Onları mahkeme kapılarında süründürdü. 12 Mart ta Mümtaz Soysal hocaya Mamak cezaevinde buz kırdırıldı. Ve ne yazık ki bizim hocalarımızdan bir tanesi de bu gelişmeye sessiz kaldı. 12 Eylülden sonra bir ay önce diyelim ki ağustos ayında grevde bulunan fakülte kurulu öğrencilerinin yanında o yer aldığını söyleyen, onların talep0lerini dile getiren fakülte yönetim kurulu 12 Eylülden 17

18 sonra bir dekan seçti ve o dekan kendi öğrencisini ihbar etti. O dekan odasına çağırdığı öğrenciyi kolluk kuvvetlerine teslim etti. Ve 12 Eylül faşizmi ne yaptı. Ödüllendirdi. Önce dekandı sonra rektör oldu. Şimdi de çok iyi hizmet ettiği için OYAK yönetiminde oturuyor. Ama biz şunu bilirdik ki şuna inanırdık ki insanlık her zaman gelişimin yanında ilerlemenin yanındaydı. Saldırılara uğradık. O saldırılarda altı tane arkadaşımızı katlettiler. Sekiz Nisan 1976da Hakan Yurdakuler arkadaşımız okula gelen, aranmayan, üzerlerindeki silahları bir kenara itilmeyen polislerin işbirliğinde gelen grup tarafından yaylım ateşine tutuldu ve bahçede katledildi. Bir Mayıs 1976 ilk defa İstanbul da işçi sınıfının bayramına katılmak için, işçi sınıfının bayramına birlikte gittiğimiz arkadaşlardan Ali Fuat Okan ı 1 Mayıs kutlamasının akşamı İstanbul da faşistlerin açtığı yaylım ateşinde kaybettik. Ali Fuat arkadaş 1 Mayıstan bir gün önce yapılan SBF DER genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine seçilmişti. 10 Aralık 1976 da işçi sınıfının mücadelesini örgütlemek için Adana da çalışma yaparken yakalanan ve sıkıyönetim olduğu için ki her zaman sıkıyönetim olmuştur, Diyarbakır a gönderilen İsmail Gökhan Edge arkadaşımız işkencede katledildi. SBF DER üyesiydi. 17 Ocak 79da Bahri Gülpınar arkadaşımız okulun karşısında katledildi. 10 Haziran 79. Bizim okulumuz için de bir dönüm noktasıdır, bizler için. SBF DER başkanı Hakan Şenyuva halka yapılan faşist saldırıları göğüslemek için bir çalışma içinde bulunurken okula çok yakın bir mevkide faşistler tarafından katledildi. 17 Ekim 79da Mehmet adil Olcay SBF DER üyesi arkadaşımız faşist saldırılara karşı direnirken bir gecekondu mahallesinde faşistler tarafından kurşunlanarak katledildi. 10 Haziran 1980 Şevki Kobal Hukuk Fakültesinin bahçesinde açılan ateş sonunda katledildi. Dördü çok yakın diğer ikisini de yakından tanıdığım altı tane arkadaşımı bu okulda kaybettim. Her birimiz aynı saldırılara uğrayabileceğimizi ve okula giderken bir daha geri gelemeyeceğimizi düşünüyorduk. Öyle bir güvencesiz bir ortamdaydık dedi. Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak öğrencilik yıllarına ilişkin anılarını genç mülkiyelilerle paylaştı. Ali ÇOLAK; Önce bir düzeltme yapayım isterseniz. Ben 88 kuşağının temsil etmiyorum. Ben sadece 88 kuşağında yaşananları anlatmaya çalışacağım, ifade etmeye çalışacağım. Çünkü bu çok büyük bir iddia. 88 kuşağını temsil etmek, 68 kuşağını temsil etmek ya da 78 kuşağını temsil etmek. Böyle bir iddia sahibi değilim. Ben 1984 yılında geldim Siyasal Bilgiler Fakültesine Adana dan geldim. Darbenin sonuçlarını şöyle kısaca bir hatırlatmak isterim. Darbe sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi kapatılmıştı. Anayasa ortadan kaldırılmıştı. Siyasi partiler kapatılmış, mallarına el konulmuştu kişi gözaltına alınmıştı kişi fişlenmişti kişi için idam cezası istenmiş, 517 kişiye idam cezası verilmiş. Haklarında idam cezası verilenlerden 50si asılmıştı. Her önemin kendine göre güçlükleri var. Bizim dönemimiz de oldukça güç bir dönemdi. Disk davası devam ediyordu yılında sanıktan 78i için idam isteniyordu. Darbe olduktan itibaren ya da darbecilerin kimler i suçladı3ını hepimiz biliyoruz. Başta öğrencileri suçladılar. Üniversiteleri, aydınları, sendikacıları, siyasetçileri ve en önemlisi, onların en önemli malzemesi kitapları suçladılar. Kitaplar yasaktı sayılı yasa çıkmıştı. Siyasal Bilgiler Fakültesinden Türkiye nin ine büyük iki üniversitesinden sonra üçüncü sırada en fazla öğretim üyesi uzaklaştırılmıştı. Birincisi İstanbul teknik üniversitesi, ikincisi ODTÜ üçüncüsü de Siyasal Bilgiler Fakültesidir. Ankara üniversitesinden fazladır 1402 sayılı yasayla Siyasal Bilgiler Fakültesinden uzaklaştırılan öğretim üyesi sayısı. YÖK 1983 yılında yasayla çıkmış ve yerleşmeye başlıyordu Anayasası çıkmıştı. Zorunlu din dersleri getirilmişti. Tabi bunlar tesadüf değil dediğim gibi. Bizim o dönemde en fazla ihtiyacımız neydi. Özgürlük idi. Çünkü çok ağır baskı koşulları vardı. Özgürlük hava kadar su kadar ihtiyacımızdı. Ama Ankara da hava da yoktu yılında C u m h u r i y e t gazetesinin başlığı kirlilik, başkentte alarm havası, şu resimde gördüğünüz siyah şeyler orijinalinde de siyahtır arkadaşlar yılında Ankara da hava böyleydi. İhsan Doğramacı imzasıyla üniversite rektörlüklerine gönderilen genelgede öğrenciler topluca bulundukları yurt, kantin lokanta gibi yerlerde devamlı olarak kontrol altında bulundurulacaklardır. Genelgeye göre öğrencilerin öğrenim, spor ve sosyal faaliyetler dışına çıkarılmaması için gayret sarf edilecek. İzlenimler mahallin emniyet amirliklerine bildirilecek. Geçmiş dönemlerde ideolojik eylemlere karışmış öğretim 18

19 üyeleri ve öğrencilerin durumları yakından takip edilecek ve ideolojik faaliyetleri tespit edilen kişiler hemen mahallin emniyet müdürlerine ve yüksek öğretim kurulu başkanlarına bildirilecek. Yani bizim bir araya gelmemiz herhangi bir şekilde faaliyet göstermemiz olanaksızdı Olağanüstü hal koşulları devam ediyordu. Olağanüstü hal Ankara da 1986 yılında kalktı. Mayıs ayında. Bu dönemde olağanüstü halin kalkması çok önemliydi. Çünkü sıkıyönetim döneminde 90 gündü gözaltı süresi. Olağanüstü halde 30 güne düştü. Bayağı bir özgürlük geliyordu olağanüstü hale geçildiğinde. Olağanüstü halden sonra da 15 güne düşüyordu gözaltı süresi. O dönemde Yarın dergisi vardı ve 1982 yılında edebiyat kültür dergisi olarak çıkmıştı. Gençlik dergilerinin çıkması yasaktı. O dergi etrafında bir örgütlü hareket devam ediyordu. Pek çok insanda farklı politik görüşlerde olmakla beraber Yarın dergisi etrafında bulunuyorlardı. Çeşitli öğrenci evlerinde toplantılar yaptık. Bunu farklı zamanlarda da anlattım. Biz o bodrum katındaki öğrenci evlerine girdiğimiz zaman ilk işimiz perdeleri kapatmak olurdu kendimizi korumak için. Ama polisler bizim aramızdaydı. Yani bunu somut olarak da biliyorum. Bir arkadaşımız daha sonra Kuzey Irak a falan sıkça gitmeye başladı. Yıllar itibariyle o arkadaşımızın görevini anladık ama o dönemde bizim aramızdaydı. Daha sonra biraz daha açığa çıkabildik tabi. Papazın bağında işte farklı parklarda buluşmaya başladık. Oralarda öğrenci derneğinin tüzüklerini tartıştık. Eylem planlarımızı tartıştık. Neler yapacağımızı konuştuk. Ve ilk öğrenci derneği başvurusunu yapan okullardan bir tanesi Siyasal Bilgiler Fakültesiydi. Tabi dernek kurmak da yasaktı. SBF DER ismini almak da yasaktı. Geçmiş dönemde kapatılmış derneklerin adıyla yeniden dernek kurulamıyordu. Biz de SBF ÖD olarak kurmuştuk. SBF ÖD kısaltmasıyla kurmuştuk. Başvurumuzu yaptık. Ancak valilik kabul etmedi. Bir arkadaşımızın aklına geldi. Tabi hukuk okumanın da faydaları, idare hukuku okumanın da faydaları, valilik almıyorsa kaymakamlığa başvuralım dedik. Kaymakamlığa başvurduk ve nasıl olduysa bir şekilde bir memur evrakı aldı. Evrakı almasıyla birlikte dernek aslında yasal olarak değil fiilen kurulmuş oldu. Derneklerin yasal olarak kurulması ancak olağanüstü halin kalkmasıyla mümkün oldu. 86 yılına kadar öğrenci dernekleri illegal örgütlerdi. 85 yılında başvurumuzu yaptık. 86 yılına kadar illegal hem yasal hem illegal yapılar olarak devam etti. İlk öğrenci eylemi atılmalara karşı YÖK ün 44. maddesi atılmaları düzenleyen 44. maddesine karşı tüm Türkiye de dilekçe toplanmasıyla gerçekleşti. Burada milli kütüphanenin önünde tüm Türkiye den gelen kadar öğrenci karşılandı. Ama bu yüz öğrenciyi sadece biz karşılamadık. Polis de hepimizi karşılardı. Hep birlikte Ankara emniyetine götürüldük ve çok sayıda arkadaşımız o gün gözaltına alındı. Bir grup hem dilekçeleri teslim etmek için hem de gözaltına alınan öğrencilere işkence yapıldığını bu konudaki iddiaları görüşmek için meclis başkanıyla randevu aldılar. Meclis başkanı daha sonradan fıkralara konu oldu kendisi, işkencenin kanıtını getiren bana dedi. Bu Leman da karikatür haline de dönüştü tabi. O dönemde bize en fazla söylenen şeylerden bir tanesi bizim dışımızdaki arkadaşlarımıza daha doğrusu derneğe üye olursanız kamuda iş bulamayacağımız tehdidiydi. Derneğe üye olursanız kamuda iş bulamazsınız deniyordu. Bugün de benzer şeyler söyleniyordur sanırım. Derneğin kurucu başkanı Anadolu ajansı Moskova muhabiri derneğin kurucu yönetim kurucu üyelerinden bir tanesi Halk Bankasında genel müdür yardımcısı. Bir tanesi altın borsası başkan yardımcılığı yaptı. Dolayısıyla o zaman da işe yaramadı. Sanıyorum bugün de hiçbir şekilde işe yaramayacaktır. Hocalarımız ya 1402 sayılı yasayla atılmışlardı ya da YÖK ü protesto için istifa etmişlerdi. Biz hocalarımızla Mülkiyeliler Birliğinde buluştuk. Fakültede yapılan geleneksel Çarşamba kaldırılınca, Mülkiyeliler Birliği geleneksel Çarşamba söyleşilerini başlatmıştı ve biz de bu Çarşamba söyleşilerinde Tuncer Bulutay, Sadun Aren ile Yalçın Küçük ile pek çok aydınla bilim adamıyla 1402 lik hocalarımızla o çarşamba söyleşileri sayesinde buluştuk ve bilinçlenmemizde en önemli katkısı olan kurumlardan birisi Mülkiyeliler Birliği oldu. Bizim ihtiyacımız olan o özgürlük havasını hiç değilse Mülkiyeliler Birliğinde soluyabilir hale geldik. Tabi her şey yasaktı. Tiyatro yapmamız yasaktı. Dernek kurmamız zaten yasaktı. Halk oyunları oynamak yasaktı. Fakülteye sakallı girmek de yasaktı. Sakallı öğretim üyeleri de giremiyordu. Öğrenciler de fakülteye giremiyordu. Bu şimdi komik geliyor olabilir ama kapıda görevliler vardı. Sakal kontrolü yaparlardı. Biz derneği kurduğumuz dönemde daha önceki dönemlerde olduğu gibi gene provokasyonlar hem siyasal iktidar hem polis tarafından hem de kimi polis ajanları tarafından başladı yılının Mayıs ayında Mehmet Şirin Tekin Van 100. Yıl Üniversitesinde öldürüldü. Oruç yediği için öldürüldü. Onun üzerine çok sayıda eylem gerçekleştirildi. En önemli öğrenci eylemleri 80 sonrasındaki en önemli öğrenci eylemleri 86 yılında beline kravat bağlamak suretiyle meclise girmeye çalışan İsmail dayı adında bir ANAP milletvekilinin öğrenci derneklerini kapatmaya varan bir kanun teklifi vermesiyle oldu. %50sinin üye olmadığı bütün öğrenci dernekleri kapatılıyordu ki bugün de bunun benzeri zihniyeti

20 her yerde görüyoruz. Öğrencilerin % 50si üye değilse o dernekler kapatılmalıydı. Bunun üzerine Türkiye nin hemen hemen her tarafında öğrenci protestoları başladı. Önce İzmir de arkasından İstanbul da büyük öğrenci eylemleri oldu. Ankara daki öğrenci eylemi, öğrenci yürüyüşünden önce bu yasa tasarısının geri çekileceği haberi geldi. Bunun üzerine Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrenci derneği eylem yerine gitmeyi ama eylemin yapılmamasını önermeyi karar altına aldı. Bizim öğrenci derneğimizde diğer fakültelerin öğrenci derneklerinden çok farklı bir hava vardı. Düzey son derece yüksekti. Ve öğrenci derneğinde tartışmalar yapıldıktan sonra alınan karara herkes uyuyordu. Bu karar doğrultusunda sıhhiyeye gidildi. Ancak polis öğrencilerin kendi arasındaki tartışmalarına fırsat vermeden saldırdı 300 öğrenci Ankara da gözaltına alındı. Bunun üzerine 1. Eylemde olduğu gibi 2. Eylemde de 1. Eylemin özelliği şudur. Orda gözaltına alınan arkadaşlarımızla ilgili de aynı eylem gerçekleştirildi, dışarıda her iki eylem sonrasında da açlık grevleri yapıldı. Açlık grevi yöntemi aslında Türkiye de cezaevlerinde başlayan bir yöntemdi yılında özellikle bu tek tip elbisenin başlamasıyla gerçekleşen eylemlerdi. İlk dışarıda yapılan açlık grevleri de öğrencilerin açlık grevleridir. Bu açlık grevlerinin son döneminde tabi açlık grevlerinin yapılmasının en önemli nedeni öğrencilerin bir an önce gözaltından çıkartılmasıydı, talep buydu. Öğrenciler gözaltından bırakıldıktan sonra açlık grevleri sona erdirildi. Ancak, Ankara da DGM tarafından 52 öğrenci tutuklandı. Daha sonra o dönemin Milli Eğitim Bakanı ve İçişleri Bakanı dernekler yasası konusunda esnek olduklarını açıkladı. Şimdi bu öğrenci eylemlerinin her dönemde olduğu gibi bizim dönemimizde de bir toplumsal etkisi vardı, bir toplumsal birikimi yansıtıyordu. Bu toplumsal birikimin sonucu olarak Türk-İş yürüdü başlığıyla bir haber var. 12 Eylül sonrasının ilk yaygın grevleri işçi grevde. Toplumsal hayatta da tabi bu öğrenci eylemlerinin iz düşümleri gerçekleşti yılına geldiğimizde ben bunu haber bank diye bir gazete derlemesi den aldım. İki sayfa boyunca şu satır aralığıyla 1988 yılında yapılan öğrenci eylemlerini anlatıyor. Öğrenci derneklerini ve öğrenci hareketlerini anlatıyor. Yaklaşık bir yıl içerisinde elli kadar eylem yapılmış. Gelmeden önce özgüre de anlattım. Bu provokasyonlar arka arkaya geldi tabi. Polis son derece bilinçli sistematik olarak öğrencilere saldırmaya başladı. Onlar saldırdıkça biz eylem yaptık. Biz eylem yaptıkça onlar saldırdı. Bu bir kısır döngü haline geldi. Biz bir süre sonra profesyonel eylemcilere dönüştük. Sürekli eylem yapıyorduk. Baskılara karşı eylem yapıyorduk. Kendi gündemimizden kopmuştuk. Biz eylem yapıyorduk bir tarafta bağırıyorduk. Bir eylem yapıp bir tarafta bağırırken bir grup öğrenci arkadaşımız da bizi izliyordu. Biz bağırıyorduk onlar niye bağırıyoruz diye bakıyordu. Biz de onlara bakıyorduk bunlar niye yanımıza gelmiyor diye. Birbirimizi anlamaz hale gelmiştik. Ve dilimiz de değişti tabi. Şöyle konuşmaya başladık. Öğrencilerin sorunlarına duyarlı olmamız lazım. Biz kendimiz öğrenciydik zaten. Ama öğrencilerin sorunlarına duyarlı olmaktan bahseder hale gelmiştik. En önemli tartışmalardan bir tanesi antifaşist antiemperyalistler mi derneğe üye olur, yoksa her öğrenci üye olabilir mi tartışmasıydı. O günkü koşulları göz önünde bulundurursanız meleklerin cinsiyeti tartışması gibi bir şeydi bizim açımızdan. Ben kuşaklar arası deneyim aktarılabileceğine inanmıyorum değerli arkadaşlar. Bugün buradayım ama deneyimlerimizi aktarabileceğim iddiasıyla değilim burada. Eğer deneyim aktarılabilseydi Türkiye de öğrenci hareketi sürekli aynı hataları tekrar ediyor olmazdı. Daha basit söyleyeyim. İnsanlar arası deneyim aktarılabilse aşk acısı aynı şekilde yaşanmaz. Son bir şey söyleyeyim dün akşam şeytanın avukatı filmini izledim. Orda şeytan diyor ki bir insana verilebilecek en kötü hediye tavsiyedir. Ben size hiçbir tavsiyede bulunmuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. 98 dönemi öğrenci gençliğin mücadele süreçlerini anlatan Özgür Tüfekçi konuşmasını dönemin özgün koşullarını anlatarak sürdürdü: Özgür TÜFEKÇİ, Ben 1994 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesine girdim. Ben çok fazla öğrencilik yapamadım, iki sene kaldım ondan sonra cezaevine girdim. Benim öğrenciliğim daha çok 2000 li yıllarda ama mücadele içerisinde aktif bir biçimde yer almaya çalıştım. Dönemden biraz bahsetmeye çalışayım. Bizim d ö n e m d e zordu. Şimdi tabi Ali a ğ a b e y l e r i n yani dernekler ü z e r i n d e n c u n t a y a karışı darbe k o ş u l l a r ı n a karşı bir ö z g ü r l e ş m e m ü c a d e l e s i verilmese idi d e r n e k l e r ü z e r i n d e n, önemli ölçüde bizim aramızda 20

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız 1 MAYIS Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Bayramı 1 Mayıs nedeniyle yayınladığı mesaj şöyle: İşçilerin birlik ve dayanışma günü olan, 1 Mayıs ın, tüm dünya ve ülkemiz

Detaylı

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ 19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI 19.09.2014 Bugün 19 Eylül. Bugün bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB nin mücadele dolu tarihi açısından

Detaylı

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ BASINA VE KAMUOYUNA Erkek egemen kapitalist sistemde kadınların en önemli sorunu 2011 yılında da kadına yönelik şiddet olarak yerini korudu. Toplumsal cinsiyetçi rolleri yeniden üreten kapitalist erkek

Detaylı

2013 YILI Faaliyet Raporu

2013 YILI Faaliyet Raporu 222 YILI Raporu YILI YILI R a proayili rpuo r u 223 İçindekiler 8 Mar t Dünya Emekçi Kadınlar Günü 10 Kasım Atatürk ü Anma G ı d a G ü v e n l i ğ i Pa n e l i ( 1 9 O c a k 2 0 1 3 ) P l a s t i k K a

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA

BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA BURSA KENT KONSEYİ BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NİN KATKILARIYLA KENT KONSEYİ MEVZUATI YASA 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU (TC Resmi Gazete Tarih: 13 Temmuz 2005, Sayı 25874) Kent Konseyi MADDE 76 Kent Konseyi

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı. Kahramanmaraş Platformu ndan Şenliği Kadın Cumhuriyet On bir kadın derneğinden oluşan Kahramanmaraş Kadın Platformu, Müftülük Meydanı nda düzenledikleri Cumhuriyet Şenliği ile Cumhuriyet in önemine dikkat

Detaylı

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım.. Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım.. Sizlerle tekrar bir arada olmaktan mutluluk duyduğumuzu ifade ederek, hoş geldiniz diyor; şahsım ve

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum. Değerli Yönetici, GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum. "Yaşamboyu Öğrenme" ilkesi çerçevesinde bireylerin, çeşitli sektörlerdeki işletmelerin,

Detaylı

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Kasım 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili Kasım 2013 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Mezitli İlçesi CHP Belediye Başkanı aday adaylarının

Detaylı

BİZ KİMİZ? ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Atatürk ü ve ideolojisini daha iyi tanımak ve tanıtmak için 1989 yılında ODTÜ Kültür İşleri Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan bir düşünce topluluğudur. Atatürkçü

Detaylı

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum. Sayın Kaymakam, Sayın Belediye Başkanı, Sayın Milli Eğitim Müdürü, Darüşşafaka Cemiyeti nin Sayın Başkanı ve Yöneticileri, Saygıdeğer Öğretmenlerimiz, Darüşşafaka daki temel öğrenimlerini başarıyla tamamlayıp,

Detaylı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar: Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler

Detaylı

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ! İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs; tüm yurtta olduğu gibi İstanbul da da coşkuyla kutlandı.1978 1 Mayıs ın ardından ilk kez izin verilen

Detaylı

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya Projenin Hedefleri Projenin hedefi: Amasya da çalışmayan ama çalışmak isteyen ya da aktif olarak iş arayan 300

Detaylı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012 15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE 5 PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE 79 5. PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRELER 5.1 TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu İle Yapılan Ortak Etkinlikler

Detaylı

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz İstanbul YDK: 1 Mayıs itibariyle başlamış olan Eme(K)adın kampanyamız kapsamında güvencesiz, görünmeyen ve yok sayılan kadın emeği üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyoruz. Bu kez bu konuda sendikal

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 26 Kasım 2014 İstanbul, Sabancı Center TÜSİAD İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye de

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Sayfası :5. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :6. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :3. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :İnternet Sitesi SON DAKİKA GAZETESİ Sayfası :İnternet Sitesi Karabağlar Belediyesi Farkındalık Yaratacak

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği

İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği İAÜMED Başkanından, İstanbul Aydın Üniversitesi Mezunlar Derneği (İAÜMED) 13 Nisan 2007 tarihinde kuruldu. İstanbul Aydın Üniversitesi mezun ve mensup bireylerini bir arada tutmak ve mezunlarının üniversiteleri

Detaylı

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da Muğla Sıtkı Koçma Üniversitesi, Bodrum Ticarete Odası ve Bodrum Belediyesinin katkıları ile tamamlanan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

Detaylı

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI 2023 e 10 Kala Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantısı nda konuya yönelik düşüncelerimi ifade etmeden önce sizleri, şahsım ve İstanbul

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü

Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti. SPoD CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan Aday Adayı Gülseren Onanç ile görüştü Trans Terapi ve Dayanışma Grubu Toplantılarının Yedincisi Gerçekleşti SPoD un ve Uzman Psikiyatrist Dr. Seven Kaptan ın gönüllü işbirliğiyle düzenlenen Trans Terapi Toplantısı nın yedincisi 4 Eylül Çarşamba

Detaylı

Suç ekonomisi ile kayıt dışı ekonominin örtüştüğünü ifade eden Sayın Şimşek, bu konuyla mücadelede son derece kararlı olduklarını vurguladı.

Suç ekonomisi ile kayıt dışı ekonominin örtüştüğünü ifade eden Sayın Şimşek, bu konuyla mücadelede son derece kararlı olduklarını vurguladı. Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı ( MASAK) ve Gazi Üniversitesinin müşterek düzenlediği ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı

Detaylı

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır KSS Söyleşileri Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Çevre Projeleri Koordinatörü Ferda Ulutaş ile Vakfın faaliyetleri, kurumsal sosyal sorumluluk

Detaylı

KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ

KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ KÜLTÜREL YAPILANMA GRUBUNUN (KYG) DEĞERLENDİRME ANKETİ Kasım, 2006 Değerli Arkadaşlar, Bildiğiniz gibi 7 Temmuz, 2006 da başlayan ve 27 Ağustos 2006 da tamamlanan Kültürel Yapılanma Grubumuzu ve Etkinliklerini

Detaylı

7. dönem çalışma raporu SOSYAL ETKİNLİKLER. EMO Kocaeli Şubesi

7. dönem çalışma raporu SOSYAL ETKİNLİKLER. EMO Kocaeli Şubesi SOSYAL ETKİNLİKLER 134 Geneksel Bahar Pikniği 27 Mayıs 2012 Şubemizin Geleneksel Pikniği 27 Mayıs Pazar Günü Sapanca`da gerçekleştirildi. Beraber yapılan kahvaltı ile başlayan pikniğe üyelerimiz aileleriyle

Detaylı

Türk filmleri günü!..

Türk filmleri günü!.. Neşeyle kutladılar Beşiktaş Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezi ile birlikte ortaklaşa düzenlenen Meslek Edindirme Kursları'ndan Bilgisayar Kursu öğrencileri 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü neşeyle kutladı,

Detaylı

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu 8. Kamu Yönetimi Sempozyumu Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Türkiye Belediyeler Birliği nin işbirliği ile Yönet imi Sempoz yumu Antakya Ottoman Palace ta çok sayıda davetlinin katılımı

Detaylı

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI

HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI HALE OZANSOY RESİM SERGİSİ DEFNE SANAT GALERİSİNDE AÇILDI Hale Ozansoy un Babam İçin adlı resim sergisi Defne Sanat Galerisinde açıldı. Açılışa katılanların oldukça ilgisini çeken Hale Ozansoy resimleri

Detaylı

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ OKULLAR HAYAT OLSUN OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ Okullarımız halka açıldı Okullar eğitim-öğretim saatleri dışında; akşam saatleri, hafta sonları ve yaz aylarında halkımızın hizmetine açıldı. Derslikler,

Detaylı

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Nisan 23, 2012-10:12:04 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ülkesinin çocuklarına, gençlerine gerekli yatırımı yapmayan, gereken sorumluluğu ve özeni yerine

Detaylı

YAPI KREDĐ VE KOÇ HOLDĐNG, MLMM BURSĐYER BULUŞMALARI NIN ĐKĐNCĐSĐNĐ KAYSERĐ DE GERÇEKLEŞTĐRDĐ

YAPI KREDĐ VE KOÇ HOLDĐNG, MLMM BURSĐYER BULUŞMALARI NIN ĐKĐNCĐSĐNĐ KAYSERĐ DE GERÇEKLEŞTĐRDĐ MESLEK LĐSESĐ MEMLEKET MESELESĐ BURSĐYER BULUŞMALARI KAYSERĐ BASIN YANSIMALARI 14 KASIM 2010 14 Kasım 2010 YAPI KREDĐ VE KOÇ HOLDĐNG, MLMM BURSĐYER BULUŞMALARI NIN ĐKĐNCĐSĐNĐ KAYSERĐ DE GERÇEKLEŞTĐRDĐ

Detaylı

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015 Sayın YÖK Başkanı, Üniversitelerimizin Saygıdeğer Rektörleri, Kıymetli Bürokratlar ve Değerli Konuklar, Kalkınma Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Çerçevesinde

Detaylı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı - Ekonomik krizin şiddeti devam ederken, krize borçlu yakalanan aileler, bu dönemde artan işsizliğin de etkisi ile

Detaylı

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı

Detaylı

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI TMMOB Danýþma Kurulu 38. Dönem 2. Toplantýsý 16 Nisan 2005'te Ankara'da TMMOB çalýþmalarý üzerine bilgilendirme ve TMMOB çalýþmalarýnýn deðerlendirilmesi gündemi

Detaylı

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ Geleceğe ışık tutan, Başöğretmen Atatürk ün emanetine sahip çıkıp, eserinin üzerine imza atan, bilgiyi öğretmekten

Detaylı

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK Sosyal ve siyasi yaşamda Bodrum un tanınmış simalarından biri olan Nuran Yüksel yaşamını kitap haline getirdi. Nuran Yüksel kitabının sadece kendi

Detaylı

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI 11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI A. RAPOR: Herhangi bir konuyu, olayı veya incelenmekle görevlendirilen kişi veya kişilerin, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilgili yere bildirmek üzere yazdıkları

Detaylı

Zirve Takvimi

Zirve Takvimi 2016-2017 Zirve Takvimi İK profesyonellerinin buluşma noktası... 2016-2017 Zirve Takvimi 13. Seçme Yerleştirme & Yetenek Yönetimi Zirvesi 5-6 Ekim 2016, İstanbul Marriott Hotel Asia Performans, Ücret ve

Detaylı

Güneş (Kıbrıs) 17 11 2014

Güneş (Kıbrıs) 17 11 2014 Güneş (Kıbrıs) 17 11 2014 Demokrat Bakış (Kıbrıs) 17 11 2014 www.kibrisinternetgazetesi.com 17 11 2014 EROĞLU, KARTAL BELEDİYE BAŞKANI ÖZ VE TC ESKİ BAKANLARINDAN GÜREL İ KABUL ETTİ CUMHURBAŞKANI EROĞLU,

Detaylı

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 18-19 Mart 2006, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 2 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON

Detaylı

Başlamadan, önce KMO Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygı ile selamlarım.

Başlamadan, önce KMO Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygı ile selamlarım. Sayın Birlik Başkanım, Odamızın Değerli Yöneticileri, Sevgili Öğrenci Arkadaşlarım; Başlamadan, önce KMO Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygı ile selamlarım. İstanbul dan, İzmir den, Sivas

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI KEMAL KILIÇDAROĞLU NUN KONUK KONUŞMACI OLDUĞU TOPLANTI YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI 1 ARALIK 2014 İZMİR Cumhuriyet Halk Partisi nin çok değerli Genel Başkanı ve çalışma arkadaşları,

Detaylı

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ. EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve Avrupa Birliği (AB) ile ortaklaşa finanse edilen ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından

Detaylı

Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz...

Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz... Kadın Örgütlerinin Engelli Kadınlarla İlgili Farkındalıklarının Arttırılması Projesi Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz... Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında desteklenen Kadın Örgütlerinin

Detaylı

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır. 30.10.2015 DENİZATI ndan Herkese Merhaba! Haftanın ilk günü sohbet saatimizde herkes hafta sonu neler yaptığını anlattı. Duvarda asılı olan Atatürk resimlerine dikkat çeken öğretmenimiz onu neden asmış

Detaylı

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği YÖNERGESİ

İstanbul İmam Hatip Liseliler Derneği YÖNERGESİ AKADEMİ BİRLİĞİ YÖNERGESİ Birinci Bölüm Genel Hükümler Amaç Madde 1 tarafından yürürlüğe konan bu yönergenin amacı, Akademi Birliği nin amacını, görev, yetki ve çalışma alanlarını düzenlemektir. Tanımlar

Detaylı

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR-12-539-2007-R5)

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR-12-539-2007-R5) Eylem 1.2 Gençlik Girişimleri Projesi İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR-12-539-2007-R5) DALGALAN SEN DE ŞAFAKLAR GİBİ EY ŞANLI HİLÂL OLSUN ARTIK DÖKÜLEN KANLARIMIN HEPSİ

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı

SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı. SPoD Nefret Suçları Yasa Kampanyası Platformu nun Basın Açıklamasındaydı SPoD İnsan Hakları Örgütlerinin Kasım Ayı Buluşmasına Katıldı İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Af Örgütü ve Hakikat Adalet Hafıza Derneği'nin her ay düzenledikleri

Detaylı

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler 11.12.2015 Cuma İzmir Basın Gündemi Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Akademik Düşünce Konferansları

Detaylı

10SORUDA AİLE SİGORTASI

10SORUDA AİLE SİGORTASI 10 SORUDA AİLE SİGORTASI T.C. ANAYASASI MADDE 60: Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. 1. AİLE SİGORTASI Nedir? Aile Sigortası,

Detaylı

Yönetim Kurulu Strateji Belgesi

Yönetim Kurulu Strateji Belgesi Yönetim Kurulu Strateji Belgesi AĞUSTOS 2017 1 "Kamu Yönetiminin Yapısal ve İşlevsel Sorunlarına Çözüm Üreterek Katkı Sağlamak amacıyla yola çıkan Kamu Yönetimi Araştırma Derneğinin Haziran 2017 döneminde

Detaylı

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR!

O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR! 11.11.2014 Salı İzmir Basın Gündemi O KOLTUĞA GALİP HOCA YAKIŞIR! Kazım Erkmen Daha dün gibi hatırlıyorum, İzmirlilerin Yeşilyurt Devlet Hastanesi diye bildikleri o Hatay daki hastanenin Başhekimliği ne

Detaylı

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 11. Hafta Ders Notları - 16/07/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 11. Hafta Ders Notları - 16/07/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 11. Hafta Ders Notları - 16/07/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem

Detaylı

Pazartesi İzmir Gündemi

Pazartesi İzmir Gündemi 22.09.2014 Pazartesi İzmir Gündemi Üretimde Neden Gerideyiz Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) önce büyüme, dün itibariyle işsizlik rakamlarını açıkladı. Türkiye ekonomisi 2014 yılının ikinci

Detaylı

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor. Ekonomi İyileşiyor, İşsizlik Artıyor Hande UZUNOĞLU Şubat ayında Türkiye İstatistik Kurumu nun yayınladığı hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarının ardından işsizlik yine Türkiye nin gündemine yerleşti.

Detaylı

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum. Page 1 of 6 Edirne Valisi Sayın Dursun Ali Şahin, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Recep Zıpkınkurt, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası nın değerli üyeleri ve temsilcileri, Bilgi birikimi ve üslubunu,

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU Sayfası :11. Syf Sayfası :5. Syf Sayfası :5. Syf Sayfası :7. Syf Sayfası :6. Syf Sayfası :8. Syf Sayfası :3. Syf Sayfası :5. Syf Sayfası :1-10. Syf Sayfası :1-10. Syf Sayfası :İnternet Sitesi Selvitopu

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili KASIM 2014 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Akdeniz Karaduvar Mahallesinde muhtarları

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60 ÖZET: Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın (BAKA) yeni Genel Sekreteri Mehmet Sırrı Özen, görevine geçen ay başladı. Özen; ilk olarak ekip arkadaşlarım diye hitap ettiği BAKA nın personeliyle toplantı yaptı,

Detaylı

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi 03.11.2012. Salkım Söğüt Saç

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi 03.11.2012. Salkım Söğüt Saç Beşiktaş Gazetesi Günlük web Gazetesi 03.11.2012 Salkım Söğüt Saç Beşiktaş Belediyesi'nde belgesel film gösterimleri tüm hızıyla devam ediyor. Levent Kültür Merkezi'nde sinema gösterimleri için de Salkım

Detaylı

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Tarsus CHP İlçe Örgütünü ziyaret ederek,

Detaylı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının

Detaylı

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ Enerji, modern kişisel yaşamın, üretim ve iletişim süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri. Enerjinin tüketimi küresel düzeyde hızla artmaya devam ederken üç ana ihtiyaç baş gösteriyor:

Detaylı

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ

HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ HASAN KABLI GÖREVE BAŞLADI, PERSONEL İSTİFA DİLEKÇESİ VERDİ 9 Şubat Pazar günü gerçekleştirilen seçimler ile Bodrum Şöförler ve Otomobilciler Esnaf Odası başkanı seçilen Hasan Kablı, Aytekin Çanakcı dan

Detaylı

Benimle Evlenir misin?

Benimle Evlenir misin? Benimle Evlenir misin? Bodrum sokakları ilginç bir evlenme teklifine daha sahne oldu. Bodrumlu genç kaptan Ali Özbaylan 9 yıl önce tanıştığı kız arkadaşı Tuba Cihat a, Milta Marina da bulunan bir kafede

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları 2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Virpi Einola-Pekkinen 11.1.2011 1 Strateji Nedir? bir kağıt bir belge bir çalışma planı bir yol bir süreç bir ortak yorumlama ufku? 2 Stratejik Düşünme Nedir?

Detaylı

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu Ekonomi Koordinasyon Kurulu Toplantısı, İstanbul 12 Eylül 2008 Çalışma Grubu Amacı Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele M Çalışma Grubu nun amacı; Türkiye

Detaylı

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili AĞUSTOS 2016 FAALİYET RAPORU Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili 1 CHP MERSİN İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Mersin/Mezitli İlçe Başkanlığı binasında yönetici

Detaylı

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

2 Ekim 2013, Rönesans Otel 1 MÜSİAD Brüksel Temsilciliği Açı çılışı ışı 2 Ekim 2013, Rönesans Otel T.C. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,.... T. C. ve Belçika Krallığının Saygıdeğer Temsilcileri, 1 2 STK ların Çok Kıymetli

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

MESLEKİ EĞİTİM İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ? MESLEKİ EĞİTİM İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ? ÖĞRENCİ RAPORU TR-51-12-2012-R3 OSTİM MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ "Bu proje T.C. Başbakanlık DPT AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (http://www.ua.gov.tr)

Detaylı

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili OCAK 2012 FAALİYET RAPORU Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili CHP İL-İLÇE ÖRGÜTLERİ, BELEDİYELER VE KÖYLERE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. Yenice Belde Belediye Başkanı Ali Kuru yu makamında ziyaret

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Sayın Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu TUSAF yönetimi başta olmak üzere, kongremizin

Detaylı

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan

Detaylı

Salı İzmir Gündemi

Salı İzmir Gündemi 23.09.2014 Salı İzmir Gündemi Katip Çelebi Üniversitesi nde rektöre rakip çıktı! İzmir in 4. devlet üniversitesi Katip Çelebi de rektörlük yarışı kızıştı. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi nde ilk kez yapılacak

Detaylı

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi 28.11.2016-22:02 Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi - Sudan Stratejik Çalışma ve Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hüseyin: - "Türkiye,

Detaylı

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI Karar No :300 KARAR 300 : Gündem maddelerinin görüşülmesi tamamlanmış olduğundan Ağustos ayı meclis toplantısının birinci birleşiminin kapatılmasına, bir sonraki meclis birleşiminin 5 Ağustos 2016 Cuma

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı