NEO-LİBERALİZME KARŞI MÜCADELEDE YENİ BİR DÖNEMEÇ Mİ?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NEO-LİBERALİZME KARŞI MÜCADELEDE YENİ BİR DÖNEMEÇ Mİ?"

Transkript

1 Yeni tarzı siyaset: HDP, Syriza, Die Linke, vb NEO-LİBERALİZME KARŞI MÜCADELEDE YENİ BİR DÖNEMEÇ Mİ? Kürt Halkının uzun süren demokrasi ve özgürlük mücadelesi, 21 Mart 2013 İtibariyle yeni bir dönemece girdi. Esasen bu süreç çok daha önce başlamıştı, ancak bu tarihle taşlar yerine oturduğu için bu yeni süreç görünürlük kazandı da diyebiliriz. Bu süreçte değişen sadece Kürt hareketinin siyasi stratejisi olmadı, aynı zamanda iktidar güçlerinin parametreleri de değişti. Çiçek in de belirttiği gibi Kürt hareketine meydan okuyan artık Kemalist devlet geleneği değil, bu geleneği politik alanda marjinalleştirerek Türkiye deki İslamcılığı neoliberal politikalarla küresel sermayeye entegre eden AK Parti dir (Çiçek, 2013). AK parti de bir kimlik hareketi olarak doğdu. Başlangıçta Kemalist Rejime karşı başlattığı, modernizmin ulus-devlet modeline dayanan rejim eleştirisinden beslenen ve bu ölçüde devlet eleştirisini ve demokratikleşme vaatlerini de içinde barındıran siyasal yönelimini terk ederek, kendisi devletleşti ve neo-liberal, neo-muhafazakar rejimini otoriter bir devlet yönetme tarzıyla bütünleştirdi. Kemalist seçkinciliğe karşı geliştirdiği kimlik politikası neo-liberal demokrasinin çerçevesiyle sınırlıydı. Doğumundaki nitelik (kimlik politikasına dayanması, Kemalist devlet geleneğine ve modernizme dönük eleştirel tutumu) onu Kürt Hareketiyle ortak bir etkileşim alanına sokarken (bunu AK Partinin tabanıyla Kürt Hareketinden doğan partilerin tabanları arasındaki kaymadan, aralarındaki taktiksel ortaklıklar ve etkileşimlerden çıkarsamak mümkün), bugün artık yollar tamamen ayrılmış görünüyor. Bu momentte, AK Parti açısından, büyük ölçüde artık Kürt hareketiyle ortak eleştiri odağı olan Kemalizme karşı öfkeli tutumunun yerini kendi neo-liberal iktidarına direnen ve kurduğu toplumsal projenin dışladığı tüm toplumsal güçlere karşı sert anti-demokratik tepkilere bırakmış durumda. Rejimin yapısındaki bu değişiklik muhalif güçlerin de kendi pozisyonlarını yeniden düşünmeleri ve mücadele cephelerini her anlamda genişletmeleri gereğine işaret ediyor. Yani, mücadele hattı artık merkezi devlet otoritesinin tarihsel kavşağı olan erken modernleşme ve ulus-devletin ötesinde, neo-liberalizmin yarattığı toplumsal dönüşüm sürecini gören bir yerden kurulmak zorunda artık. Nitekim Laclau, mevcut konjonktürün (ki bu ona göre bir konjonktürden fazlası, tamamen yeni bir tarihsel döneme geçişi simgelemekte), her şeyden önce 1980 ler ve 1990 lar boyunca hakim olan ve Washington konsensüsü denilen şey tarafından cisimleştirilen neo-liberal modelin kriziyle karakterize olduğu görüşünde (Laclau, 2013). Neo-liberalizmin ve kapitalist küreselleşme sürecinin siyasi önderliğine soyunmuş herhangi bir partinin (AK Parti dâhil), gücünü sadece devletin güç aygıtlarından alması beklenemez. Bundan çok daha farklı ve karmaşık bir yönetim biçiminin geliştiğini görmek ve teslim etmek zorundayız. Burada bir not düşelim Bu açıdan AK Partiyi seçim sonrasında neo-kemalist olmakla veya Kemalist geleneğe rücu etmekle itham edenlerin de önemli bir analiz hatası yaptığı görüşündeyim. Daha sonra da değineceğim gibi bu hata Türkiye tarihine Kemalist Modernizm eleştirisi üzerinden bakmaya fazlasıyla odaklanmış bir tarih okumasından kaynaklanmakta. Devlet geleneğinin devamlılığına vurgu yapan bu yaklaşımın kurucu isimlerinden biri Şerif Mardin ve bu yaklaşım 1980 ler sonrasında gelişen sol-liberal muhalif söylemin de çerçevesini oluşturuyor. Buradaki temel sorun devlet geleneğini merkeze alan bir okumanın ötesinde, tarihsel açıdan dönüşümlere ve değişim dinamiklerine yeterince yer

2 vermemesi. Bu nedenle sabit bir biçimde 1930 lara odaklanan analiz çerçevesi her döneme yeniden ve yeniden uyarlanıyor. Erken Cumhuriyet dönemi için yeterince açıklayıcı olan ve devamlılık dinamiklerini (Foucault cu tarih analizinde olduğu gibi, gensel veya kökensel dinamikler gibi dinamiklerdir bunlar) anlamak açısından önemli olan bu analiz değişimi anlamak için kimi zaman yetersiz kalıyor. Böyle olunca da AK Partiyi 1930 ların Kemalist Devleti gibi çok farklı dönemlere ait rejimleri tarih üstü bir yaklaşımı zorlayarak karşılaştırmak mümkün hale geliyor. Oysa neo-liberalizmin siyasi, iktisadi ve kültürel dinamiklerin iç içe geçtiği bir yeni yönetim tarzı ve zihniyeti olarak okunması bize bugünün kendi özgün dinamiklerini anlamamız açısından daha çok olanak sunuyor. Bu eleştiri solliberal yaklaşımı iktisadi dinamiklere kör kalmakla suçlayan Klasik Marksist eleştirilerden farklı. Buradaki asıl meselenin tarihi ağırlıkla bir devamlılık süreci olarak mı, yoksa bir devamlılık ve değişimin birlikte yürüdüğü bir süreç olarak mı okuyacağımız sorusuna dayandığını düşünüyorum. Bu okuma içinde ağırlığı bir yere vermeye çalışmak ise kendi içinde açmazlar yaratıyor. Bu açıdan AK Parti veya daha öncesinde Özal ın liderliğindeki ANAP, modernleşme ve hatta öncesine yaslanan bir kurumsal miras üzerine yeni rejimlerini inşa ettilerse de, gerçek şu ki neo-liberal siyaset tıpkı modernizm eleştirisinden beslenerek büyüyen tüm yeni toplumsal hareketler gibi, Kemalist modernizmin ve 1960 ların sınırlı sosyal demokrasi projesinin krizine karşı bir tepki olarak gelişti. Bu yaklaşımın yine tarih üstü bir okuma sunan- ulusalcı Kemalist perspektife daha güçlü bir eleştiri sunması bundan. Neo-liberal rejimleri okurken, siyasal İslamı dönemsel özelliklerine bakmaksızın, daima anakronik bulan ve gerici olmakla eleştiren Kemalist tarih okumasının düştüğü tuzağa, yani tarihsel değişimlere kör bir mercekle bakmak tuzağına düşmemek lazım. Peki, AK Parti hükümeti liderliğinde yükselen neo-liberal ve neo-islamcı rejimin özellikleri nelerdir? Öncelikle bu rejimin geniş bir taban örgütlülüğüne (tabandan örgütlenmeye değil) dayandığını görmek gerekir. Yeni toplumsal hareketler literatürüne bakıldığında, bu literatürün sadece özgürlükçü ve ilerici hareketlerin analizlerine yer vermiş olduğunu, sağ içinden gelişen muhafazakâr toplumsal hareketleri içermediğini görmekteyiz. Oysa bu sorunlu bir yaklaşım ve esasen gelenekçi, muhafazakâr ve sağ ideolojiler içinde de modernizmin krizine tepkiler verilmiş ve buradan da yeni hareketler doğmuştur. Bu anlamda AK Partinin siyaseten kurucusu olduğu hegemonik blok içerisinde farklı oluşumların, grupların ve cemaatler yer alıyor. Bunun dışında AK parti rejiminin geniş bir toplumsal tabana dayanmasını sağlayan en önemli olgu, cemaat tipi örgütlenme biçimi. İngilizce deki community kavramının Türkçedeki tam karşılığı olan cemaat kelimesinin benimsenememesinin de, bu sözcüğü karşılayacak başka bir Türkçe kavramın olmamasının da sebebi esasen yerel dayanışma ilişkilerinin ve örgütlülüğün tarihsel olarak hep dinle ilişki içinde yaşanmış olmasıyla bağlantılı gibi duruyor. Kemalizmin modernist yaklaşımı bunu devlet adaletiyle ve kamuyla yer değiştirmeye çalıştıysa da bunda başarılı olduğu söylenemez. Türkiye de sol ve sosyal demokratların tek anladığı bu Kemalist modernist yorumdur ve bu nedenle sol strateji ağırlıklı olarak devlet iktidarını ele geçirerek, dağıtımın adaletli kılınmasına dayanan paternalist bir iktidar ve adalet algısına dayanır. Toplumsal dayanışma, tabandan örgütlülük, siyasal demokrasi geleneği, Türkiye modernleşmesine yön veren siyasal güçlerle ve devlet geleneğiyle yakından ilişkilidir. Kemalist ideolojiyle yakın temas içinde gelişme gösteren sol muhalefet içinde de bu nosyonlar çok zayıftır. Öte yandan yine Kemalist

3 modernizmin halka mesafeli ve kibirli tavrını içselleştirmiş eğitimli orta sınıf sol muhalifler dahi, Türkiye deki demokrasi geleneğinin eksiliğini kendilerinde değil de eğitimsiz, yoksul halk kitlelerinde ararlar. Yılmaz ın da ortaya koyduğu gibi belki de bu nedenle Türkiye de toplumsal açıdan muhafazakârlığın ana kurumu devlet değil ailedir ve en zayıf olgu da siyasal demokrasi ve katılımcılıktır (Yılmaz). Siyaseti devletle sınırlı gören bir siyaset algısıyla, adaleti devletin adil dağıtımı olarak gören bir sosyal adalet arasına sıkışmış bir sosyal demokrasi anlayışının ve sol siyasetin toplumsallaşması oldukça zor. Oysa AK Parti, Şerif Mardin in tanımıyla, Osmanlı dan beri devletten daha fazla toplumsal alanı kesen merkez ile taşra arasındaki tek ve en eski köprü olan dinsel kurumların ve dinin toplumsal temelleri olan cemaatlerin üzerinden gelişen bir hareketin siyasal temsilcisi olmayı başardı. AK Partinin başarısızlığa sürüklenmesinin ise devlet olduğu anda gerçekleşmesi de tam da bundan belki de. Devlet dışında (ve gördük ki devlet içinde) kazandığı örgütlülük ve kurumsallık yoluyla toplumsal alt yapısını kurmuş bir siyasal hareketin gücüne yaslanmıştı bugüne kadar. Dolayısıyla devlet alanındaki iktidarını kesinleştirdikten sonra demokratikleşme adına sınırlarına da dayanan AK Partinin, bu noktaya toplumsal ve örgütsel ayağını cemaatler (ve Cemaat) yoluyla güçlendirerek geldiği açık. Neo-liberalizmin tüm çelişkili söylem ve pratiklerini icra eden, bio-politika alanında etkili ve postmodern iletişim tekniklerini uygulamayı ihmal etmeyen, küreselleşmeci bir yönetim tarzı olan AK Parti, arkasında İslamcı hareketin uzun yıllardır gerçekleştirdiği cemaat ilişkilerini ve kurumsal dayanışma ağlarını aldığında güçlü bir siyasal liderlik konumu kazandı. Ancak son seçimlerin ardından AK Parti'nin otoriter demokrasisi ya da neo-liberal demokrasi anlayışının sınırlarının belirginleşmesi, AK Parti'ye karşı kuşkuyla yaklaşan kesimlerdeki öfkenin artmasına neden olmaya başladı. Türkiye Batısı düzenin değişmeyeceği hissiyle ve üzerindeki ölü toprağın altında, uzun yıllar Kürdistan da yaşanan savaşın çarpıtılmış bir versiyonunu Türk medyasının prizmasından sessizce seyrederken, biriken bu öfkenin bu şekilde dışa patlayacağını kimse bilmiyordu. Muhalif güçler ve iktidardakiler arasında bu şaşkınlık halinin üzerinde ayrıca düşünmek gerektiğini söylemekle yetinecek ve bu konuyu burada açmayacağım. Burada daha çok Türkiye Batısı için Gezi Direnişinin tarihsel bir ilk olduğunu vurgulamak asıl niyetim Çünkü kendisi, eğitimli orta sınıfları da içine alan bir kalkınış olarak, otuz yıllık neo-liberal rejimin yarattığı ilk isyan... Kemalist rejimin belkemiği olan toplumsal kesimlere sirayet eden bir ayaklanma olması ayrıca kayda değer. İktidar el, devlet toplum ilişkisi ise hat değiştirmiş görünüyor lerde daha çok erken Cumhuriyetten günümüze uzanan seçkinci modernleşme projesi ve tekçi merkeziyetçi devlet zihniyeti eleştirisinden beslenen kimlik hareketlerinin bir parçası olan İslamcı hareket kendi özcü kısıtlarına, neo-liberalizm ve neo-muhafazakarlığın yarattığı sorunlara çarpmış durumda. Türkiye deki siyasal parametrelerin artık Mardin in merkez-çevre ikilemi üzerinden okunabilmesi pek zor görünüyor. Gezi İsyanının, AK Parti'nin yıkılmayacağı varsayılan (özellikle AKP elitleri tarafından) hegemonyasının sarsılmasına neden olduğu açık. Elbette bu isyanın ardında eskiye bir özlem yatıyorsa da, şimdiye duyulan tepki çok daha belirleyiciydi. Bu anlamda tıpkı AK Parti'nin neo-liberal rejimini neo-kemalist olarak analiz etmek gibi, bu ayaklanmayı da basitçe ilerici değil de Kemalist ve gerici (ulus-devletçi) olarak görebiliriz. Ama o da yeni direnişin yeni ve daha önce görmediğimiz koordinatlarını algılamaktan uzak bir yorum. İçindeki Kemalist renklere rağmen ona indirgenemeyecek bir yeni Eski askeri

4 vesayet rejimine dönüş, ordu, Ergenekon gibi kavramlar kısa hafıza haznemizden hızla ayaklanmış ve kafalarımızın içinde yankılanmışsa da, tıpkı AK Parti'nin hegemonik liderliğinde hız kazanan neo-liberalizmi okumaktaki handikaplarımız gibi, Gezi Direnişini okumakta da güçlük çektiğimiz gerçeği, bizim aslında toplumsal ile siyasalın buluşma yerlerindeki koordinat değişikliğini anlayamamış olduğumuzun bir göstergesi sanırım. Gariptir ki bu handikap en ağır biçimiyle de AK Partiyi vurdu. Gezi Parkında neo-liberal rejime karşı bir duruş olduğunu göremeyen ve kendisini var kılan Kemalizmin ruhuyla hala savaşa devam eden başta Erdoğan olmak üzere tüm AK Parti kurmayları, Gezi direnişinde yeni olanı (tıpkı Kemalistlerin AK Parti yönetimindeki yeniyi görememeleri gibi) görmezden gelip, gerici Ergenekoncu, bilinmeyen güçlere ve lobilere olayı havale ettiler. Bu güçlere karşı yürütülen mücadelenin yarattığı bir refleksin ötesinde, bu durum AK Parti rejiminin kendisini artık devlet olarak görmesiyle ve yönetim stratejisi ve zihniyetinin bileşenleriyle doğrudan ilişkili. Her ne kadar farklı iktidar okumalarına tepki olarak doğsalar da ve dayandıkları sosyo-politik dinamikler ve toplumsal etkileri farklı olsa da, bu iki hareketin (Kürt hareketi ve Gezi direnişi) en temel ortaklığı iktidara karşı duruşlarıdır. Bunun kaynağı Kürt hareketinin bilinçli bir siyasal strateji olarak bunu seçmiş olmasıdır. Yani Kürt hareketi kendini bu şekilde konumlandırmış görünüyor şu haliyle. Öte yandan Gezi direnişi güncel iktidar merkezine bir kendiliğinden isyandır. Bu anlamda her iki direniş süreci de yaşadığımız düzenin zorunlu ve değişmez olduğu inancını yıkan ve verili durumun hakikat olmadığını görmemizi sağlayan sarsıcı, hatta yıkıcı deneyimler. Yaratıcılık olmadan toplumsal deney, mevcut putları kırmadan da yaratıcılık olmaz (Diken, 2013.) İsyan süreçleri put kırıcıdır. Onlar Marx ın ısrarla vurguladığı daha önce var olmamış bir şeyi yaratan sıçrama gibidirler (Diken, 2013). Foucault ya göre ezilenlerin ayaklanması en az iktidar kadar gerçek ve indirgenemez bir imkândır (Diken, 2013). Kürt hareketinin yarattığı imkânın ötesinde, şimdi de Türkiye nin Batı sında yeni imkânların işaretleri verilmekte. Gezi direnişinin bir diğer niteliği, bu isyanın kent ölçeğinde yürütülebilecek olan muhalefet tarzına dair ipuçları göstermesidir. Özellikle, Gezi Parkı üzerinden ortaya çıkan enerjinin, şehrin orta yerinde bulunan bir kamusal mekânın, merkezi iktidar tarafından bir AVM projesinin mekânı olarak yeninden tanımlanması girişimine karşı bir duruşu temsil ettiğini iddia edebiliriz. Zira bu mekânın savunulması ve yeninden tanımlanması olarak okunabilecek Gezi Komünü inşası ve Türkiye sathında iktidara karşı sokaklara dökülen insanların hissiyatında yer eden bir ortak duyu olarak Gezi nin savunulması, mücadelenin artık yerel düzeye ne derece dokunduğu ve yerelin ne şekilde savunulabileceğine dair soruları da gündemimize getirmekte. Esasen Kürt hareketinin savunduğu demokratik özerklik projesi aynı ruhu taşıyor. Kent ve diğer yerel ölçeklerde tabandan bir öz örgütlenmeyi hedefleyen bu projenin kaynağı farklı olmakla beraber, bu iki arayışın birleştirilebileceğine dair en somut işaret Tam da bu noktada, yerel siyasetin iktidarın ötesinde bir konumdan savunulması ve özerkleştirilmesi, AK Parti iktidarı ve devletin bu alanlara müdahale etme biçimlerine karşı bir imkân olarak karşımızda duruyor. Yerelliği sadece yönetişim in icra alanı olarak algılamaya yatkın olan neo-liberal hegemonya projesine karşı- ki bu anlamıyla yönetişimin kendisi neo-liberal devletin siyasal ve iktisadi müdahale kapasitesinin en güncel karşılığıdır-

5 doğrudan ve katılımcı bir demokrasinin inşasını yerelin, muhalefetin özneleri tarafından eşitlik-özgürlük-adalet kavramları üzerinden yeniden tanımlanması güncel bir mücadele formu olarak ortaya çıkmakta. Küresel ölçekte sürmekte olan mücadelelerle de paralellikler taşıyan bu mücadele tarzı, bizleri iktidarın kent mekânı üzerindeki tasarruflarına karşı durabilme ve durdurabilme kapasitesinin olanaklarıyla tanıştırır. Aslında Kürt hareketinin yıllardır sürdürmekte olduğu özgün muhalefet tarzı, hem Türkiye sathında, hem de Kürdistan coğrafyasında eş-zamanlı bir tanınma ve tanımlama siyasetinin ortaya koyduğu potansiyeli bizlere gösterdi. Şimdi bu potansiyeli yaymak ve Türkiye nin Batısı ile bir ortak dil kurmak için özel emek sarf etmek ve düşünce üretmek zorundayız. AK Partinin hegemonyasının yükselişiyle beraber, muhalif güçlerin mücadelesi bir alan ve fikir mücadelesine dönüşmek ve genişlemek durumda. Kürt hareketi devlet iktidarının çirkin yüzünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken, Gezi süreciyle de AK Partinin demokrasi foyası daha görünür hale geldi. Çok bedel ödenerek ulaşılan bu süreci devrim-isyan veya devrimci isyan gibi görmek mümkün. Artık gerçeklik diye bize sunulanı sarsmanın ötesine geçme zamanı gelmiş gibi görünüyor. Özellikle söz konusu olan bugün çatırdayan AK Parti iktidarı, daha doğrusu onun liderliğine soyunduğu neo-liberal küresel kapitalistleşme güçleri olunca, çok daha geniş bir cephede mücadeleye devam etmek ve devrimci süreci bir yeniyi inşa etmeye yöneltmek çok daha anlamlı. Bu Diken in deyimiyle devrime ve isyana bir ihanet gibi de okunabilir: Devrim tarihsel durumdan ayrılmış, bir olaydır her zaman. Ne var ki zamanla yeniden tarihe asimile edilir; ister istemez ihanet edilir devrime, ya da devrim akışını değiştirip yeni bir gelecek getirme düşüncesiyle zamana, şimdiye müdahale etmek demektir (2013). Ancak isyan ve devrim olumsuzlama kadar olumlama, yani yeni değerler yaratma gibi bir etkiye de sahip. İşte HDK ve HDP oluşumu böyle bir sürecin öznesi olmaya aday. HDK-HDP şimdiki durumumuzu imkânlar prizmasından geçirerek düşünmemizi sağlayan bir fikir (Diken, 2013). Ya da HDK ve HDP bir fikir inşa etme ve bu fikrin öznelerine dönüşme sürecinin kendisi ya da alanı. En azından böyle olduğunda başarıya ulaşacağına inanmak mümkün. İsyanın olumsuzlama kadar olumlamaya dönük yüzünü dikkate alırsak, bu fikrin üretken ve inşacı olması gerektiği görünürlük kazanıyor. Yani HDK ve HDP nin yeni bir fikir olarak gelişmesi, geliştirilmesi gerekir, bu anlamda eskinin bir tekrarı olmaktan çıkmak zorunda. İşte tam da bu noktada sorular ardı ardına diziliyor. Bunlardan en temel olanıyla başlayalım: Türkiye muhalefeti ya da Türk Solu buna hazır mı? Burada ele alınacak olan Türk Solu ve Sosyalistleri kavramı ise HDK ve HDP bileşenleri içinde yer alan sol-sosyalist grup ve partilerden daha fazlasını ima eder. Bu şekilde ele almamamın sebebi ise, esasen HDK v HDP nin bileşenlerinin bugün ismi geçenler olarak değil, fikri düzeyde Türk Solusosyalistleri olarak görmem. İkinci olarak elbette Kürt hareketinin bu oluşum içindeki konumu da ayrıca tartışılmalı. SOSYALİZM KAVRAMI TÜRK SOLUNUN TEKELİNDE Mİ? SOLUN ÖTESİNDE NE VAR? Günümüzün siyasi koşullarının nasıl bir dönüşüm içinde olduğuna; bu koşullar altında HDK ve HDP nin sunduğu potansiyeli ve nasıl bir fikir olduğuna; bu fikrin ne anlamda devrimci

6 bir fikir olduğuna ve hangi açıdan yeniyi inşa etme süreci olarak yaklaşılması gerektiğine dair görüşlerimi açmak üzere kaleme aldığım bu yazının ilk etabını, bu fikre Türk Solunun hazır olup olmadığını sorarak bitirdim. Böylece yolun en engebeli bölümüne de geçmiş oldum. Aynı soruya yanıt ararken, bugün işe Türk solu-sosyalistleri kavramının kendisini ve Türk Solu-Sosyalistlerinin kendisiyle ilgili algısını sorgulayarak başlamak istiyorum. Hiç dikkat ettiniz mi bilmem. Türkiye deki toplumsal hareketlerden bahsedilirken, Türk solu ve sosyalistleri (özellikle bu siyasal pozisyonda konumlandırılanların büyük bir çoğunluğu) kendilerini, kimlik eksenli toplumsal hareketlerden, örneğin Kadın hareketinden, LGBTTİ hareketinden, Kürt Hareketinden ayrıştırarak, onları dışarıdaki özneler olarak tanımlarlar. Bir bunlar var, bir de Türk Solu ve Sosyalistleri... Oysa sol ve sosyalizm kavramlarının yenilenmesi güncellenmesi sonucunda, bugün artık sosyalizmin ekseni bizzat bu hareketlere kaymış durumda. Yani Türk Solu-Sosyalistleriyle, Kürt Hareketi, Kadın Hareketi gibi kimlik merkezli hareketler arasında kurulan bu ayrım dışlayıcı-muhafazakâr sol söylemin izlerini taşıyan bir ifadeyi, bir dili içeriyor hala. Sosyalist hareketin gerçekte iktidar karşıtı her tür muhalif hareketleri içinde barındıran bir akım olduğunu ve son dönemde yeni toplumsal hareketlerle yepyeni bir çizgiye kavuştuğunu görmemek mümkün değil. Tabi bu algıda bizzat bu hareketlerin kendilerini sol-sosyalist hareketten (ve tabi ki Kemalist ulusalcılıktan ve milliyetçilikten, devletten) ayrıştırarak ve bir otonomi-sivilleşme talebiyle ortaya çıkmalarının da payı büyük. Ancak sol sosyalist, Kemalist gibi toplumsal projelerden ayrışma ve bunların eleştirisine rağmen, bugün sivil topluma dönük çabaların da devlette bir değişim olmaksızın toplumsal alana yaygınlaştırılmasının güç olduğu fikrinin giderek belirginlik kazanmasının ve hareketler arası gerilimli etkileşimin yarattığı iç eleştiriler sonucunda, bu hareketler de kendilerini yeniden gözden geçirmeye zorlanıyorlar. Kürt hareketinde olduğu gibi diğer hareketlerde de özcülük veya özcü yaklaşımlar en temel sorunlardan biri. Bu noktada Kürt hareketinde özcü olmamak yönünde açık bir irade görülüyor. Ancak elbette ortaya çıkışı itibariyle bir kimlik hareketi olması nedeniyle bu irade zaman zaman belirli toplumsal sınırlara da dayanıyor. Ancak en önemlisi bizzat Kürt hareketinin kendisini bu yeni ilikisel ve eklemleyici politika arayışının zemini kılması. Böylesi bir zeminde Kürt hareketinin kendi varlığını nasıl ortaya koyduğu, gücü merkezileştirmeden bu çoklu ilişkiyi nasıl dengeleyeceği temel sorunlardan biri elbette. Her durumda farklı toplumsal sorunlar, gruplar, hareketler arası kesişimsel-ilişkisel bir tarza ve koalisyon arayışlarına dönük yenilenme ve bu şekilde kendi dar alanlarından çıkma çabasının arttığını görüyoruz. Gelinen bu noktada kadın hareketinin ve feminist düşüncenin, anarsişt düşünce ve hareketin, yerel halk hareketlerinin, etnik kimlik temelli mücadelelerin birikimi sosyalizmden ne düzeyde ve nasıl ayrıştırılabilir? Sosyalizm bütün bunların toplamıyla yeni bir içerik kazanmadı mı? Daha da ötesi bizzat bu hareketler kendi aralarındaki etkileşimden doğan bir sorgulama ve kendi sınırlarını aşma süreci içinde değiller mi? Geleneksel sosyalizmin de kimlik siyasetinin de sınırlarının belirginleşmeye başladığı bu dönemde, aranması gereken bunları harmanlayan yeni bir yaklaşım gibi duruyor. Dünya da sosyalizm son 30 yıldır kendini toplumsal hareketler ekseninde yenileyip yaşatma peşindeyken, Türk Solu-Sosyalistleri ısrarla kendini önce tüm bunlardan soyutluyor, sonra kendini bizzat soyutladığı bu olgularla yeniden nasıl ilişkilendireceğini tartışıyor. Hal böyle olunca tüm bu kulağını tersinden gösterme hikâyesi, solun kendisine uyguladığı bir suni teneffüse dönüşüyor. Bu dili bizzat HDK ve HDP nin içindeki bileşenlere ait kesimlerden

7 insanların bile yer yer kullandığını işitmek mümkün. HDK dışındaki Marksist ve ulusalcı kanat için ise bu hareketlerin meşruluğu dahi tartışmalı. Böyle olunca da sol-sosyalist grupların kendi kabuğunu kırması ve güçlenmesi de oldukça zorlaşıyor. Türk solu denen az sayıda insanı içeren örgütlü gruplar, esasen varlıklarını dayandığı kitlelerden değil, güçlü bir mücadele ve düşünce akımı geleneği olmalarından alıyorlar. Bugün bu geçmişi sahiplenmiş liderlerin bu kavramın telif hakkını ellerinde tutmasından kaynaklanan sıkıntılar yok değil. Sosyalist hareket içindeki kişiler, gruplar kendilerini ne yazık ki liderlerinin ve tanınmış aydınlarının isimlerine indirgemeye terk etti. Farklı bir şeyi yapabileceklerine inanmıyorlar belki. Medyanın da değer verdiği bu isimler, malum örgütlerin kamuya açılan tekil yüzleri ve sesleri. Bu durum aynı liderlerin örgütlü yapılar içindeki değişmez ve sarsılmaz güçlerini de baki kılıyor ne yazı ki. Bu deneyimlerin hiçlenmesi anlamında olmasa da, örgütlü bir yapının gelişmesi ve genç isimlerin daha demokratik süreçlerden geçerek bir döngünün ortaya çıkmasıdır asıl arzu edilen. Bu genel tespitlerin ötesinde Türkiye Solu-sosyalistleri içerisinde 1980 lerden sonraki üç ana damardan söz edebiliriz. Bunlardan Ortodoks Marksistler, kimlik siyasetine dayanan hareketlerin demokrasi ve yeni bir toplumsal yaşam talebine dayanan mücadeleleri devam ederken, hep dışarıdan bu süreci izlemeye dönük tutum aldılar. Böylece yeni toplumsal hareketlerin kitlelerinden de hızla koptular. Bu aslında sadece geleneksel sol için değil, bu yeni düşünce akımları ve hareketlerle nasıl ilişki kuracağını bilemeyen her tür sol kesime bulaşan bir içe kapanma süreci oldu. Devletten çok sınıfa, siyasetten çok ekonomiye vurgu yapan bu yaklaşımın, modernizmin ve ulus-devletin eleştirisi üzerine yükselen yeni hareketleri dışsallaştırması anlaşılır görünüyor. Türkiye Solu içerisinde bir diğer damar için ise Kemalist modernleşme, kalkınmacı modernist bir yaklaşım çerçevesinde ulus-devletle ve milliyetçilikle ilişkisini kutsayan bir biçim kazandı. Her ne kadar iktisadi açıdan hızla neo-liberalizmin etkisi altına girdiyse de, devlet ve millet kavramlarını sorgulama konusunda bir dönüşüm geçirmedi. Bu bakımdan da ulusalcılığı ve devletçiliği sorgulayan bu yeni hareketlerle ilişki kurması mümkün olmadı. Bu anlamda sosyal demokratları bir araya getiren CHP de ulus-devlet modelinin 1980 lerde girdiği krize ve bu krizden doğan yeni toplumsal hareketlere ve neo-liberal sağa bir yanıt üretemedi. Küresel ve toplumsal dinamiklere kör bir çizgide, Kemalist miliyetçilik-laiklik ilkeleri temelinde bir anti-islamcı siyasal strateji geliştirmek dışında bir yaratıcılık sergileyemedi. İktisadi açıdan da neo-liberal iktisat politikalarına bir alternatif oluşturamadı. Geleneksel üniter ve merkeziyetçi devlet modeli üzerine kurulu, toplumsal bağlamından soyutlanmış bireyler olarak vatandaşlık tanımına dayalı siyasal söylemi ise toplumsal talepleri karşılayacak güçte olmadığı için ikna edicilikten uzak kaldı. Demokratikleşme konusunda yeni yeni adımlar atmaktaysa da bunların güçlü bir siyasal söyleme dönüştüğü iddia edilemez. Bu ulusalcı sol kanadın daha solunda duran unsurlara bakıldığında ise, bunların da kitlelerini daha çok İslamcı muhafazakârlığın yükselişine duyulan tepkileri sol bir mecraya akıtma çabası içinde bulundukları görülüyor. Neo-liberalizmle mücadelenin böyle yönlerinin olması kaçınılmaz olsa da, muhalefetin ağırlıkla muhafazakârlık karşıtlığından beslenmesi, bu tür hareketlerin Türkiye de özgürlükçü sol-sosyalist düşüncenin halk içinde yaygınlaşmasının da sınırlarını çiziyor ve toplumu otoriter devletçiliğin ve neo-liberalizmin eleştirisinden

8 uzaklaştırarak, inanç temelinde karşıt kutuplara ayırma tehlikesi barındırıyor. Daha da önemlisi insanları özgürlükçü sol fikirlerle tabandan çelişen ulusalcı ve devletçi bir çizginin içine hapsediyor. Mesele AK Parti'ye indirgenince, bu hükümetin yerine örneğin kendi otoriter eğilimlerini, devletçiliğini sorgulamamış bir başka parti gelse işler düzelecekmiş gibi bir yanılsamanın yaratılması yanlışları daha da büyütüyor. Örneğin CHP ne neo-liberalizmle, yani kapitalist sistemle, ne de otoriter devlet geleneğiyle, yani Kemalist milliyetçilikle ilişkisini koparabilmiş bir parti konumunda değil henüz. Ama öte yandan bugün iktidarın ana ekseninin AK Parti hegemonyasında kurulduğu da bir gerçek. Bununla beraber neo-liberalizm ağırlaştırdığı koşullarla mücadelede artık sadece itiraz eden bir siyaset biçiminin ya da sadece belirli bir bölgede kimlik siyasetiyle de sınırlandırılması mümkün değil. Farklı muhalif özneleri eklemleyen; moral, siyasal ve iktisadi açıdan genel bir toplumsal proje ve yeni bir dünya görüşü sunabilen; cepheyi bu şekilde her anlamda genişletebilen bir siyasetin kurucu bir özne haline alması ihtiyacının dikkate alınması her kesim açısından önemli görünüyor. Neo-liberalizmle ve neo-muhafazakarlıkla mücadelenin köklü bir toplumsal değişimi öngören uzun erimli ve geniş cepheli bir mücadele olduğu unutulmamalıdır. Bu sol-sosyalist muhalefet havuzunda, Kürt hareketine yakın duruna özgürlükçü ve diğer sol gruplar ise bu akımlar arasında bir mevzi savaşı içindeler uzun yıllardır. Bu ağır ve zaman zaman yıkıcı olabilen sol içi tartışma arenasında, özgürlükçü solcuları da kapsayan bir iç dil oluşmuş durumda. Bu da sol içi rekabetten kaynaklanan ve bir mırıltı gibi sadece sol çevreler içinde anlaşılan, halka değmeyen teorik tartışmaların öne çıkmasına neden oluyor. Özgürlükçü solcuların dahi dışına çıkamadığı bu söylem, zihni kısırlık ve hareketsizliğin de temel müsebbibi gibi görünüyor. Bu aynı zamanda özgürlükçü solcuların da kendilerini diğer toplumsal hareketlerle dışsal bir biçimde konumlandırıp, belirli sorunların temsilcisi olarak tanınan gruplarla daha çok ittifaklar şeklinde ilişki kurulmasıyla da pekişen bir durum. Bizzat bu sorunların öznesi olmak, bu hareketlerin kendisi olmak yerine, hareketlere yukarıda da belirttiğim gibi dışsal bir unsur gibi bakmak ve o şekilde ilişki kurmak, dilimize bir tür biz ve onlar ayrımı aşılıyor Bunun dışında, yine yukarıda da belirttiğim gibi, Türkiye nin özgürlükçü solunun dayandığı erken cumhuriyete odaklanan, modernleşme eleştirisi üzerine kurulu tarih okumasının başatlığından söz edilebilir. Kemalizmi ve Kemalist devlet geleneğini değişmez bir sorun olarak gören anti-modernist bir tarih okumasının, son otuz yıldır yükselmekte olan neo-liberal rejimi ve onun yarattığı toplumsal etkileri ıskaladığı düşüncesindeyim. Dolayısıyla yeni bir harmanlamaya ihtiyaç var. Kimlik politikasını, neoliberalizme karşı bir mücadele sathına taşıyacak yeni bir anlayışla hareket edecek bir zeminin yaratılması önemli. Bu nedenle de HDP ve HDK nın politik çağrısı gerçekten çok anlamlı ve yeni bir arayış sürecine tekabül ediyor. Öte yandan bir zamanlar anti-kemalist olarak ifade edilebilen AKP-Erdoğan dahi son kertede otoriter eğilimlerini öne çıkarttıkça neo-kemalist gibi adlandırılabiliyor sol liberal basında. Oysa yukarıda da işaret etmeye çalıştığım gibi, Türkiye son otuz yıldır erken Cumhuriyet dönemiyle sınırlı bir eleştirel söylemin yetersiz kalacağı yeni toplumsal ve siyasal dinamiklerin etkisi altında ve çok dönüştü. Üstelik bu dönüşüm açısında, neo-liberal AK Parti rejimi bizzat bu eleştirinin üzerine yükseldi. Buradan güç alarak Erdoğan hükümeti en önemli adımları atarak Kemalist devlet rejiminin son kalelerini de yıktı ve gerek devlet yapısını

9 gerekse devlet-toplum ilişkisini dönüştürdü. Türkiye nin güncel meselelerine dönük analizlerin zayıflaması, muhalif hareketlerin özneleriyle veya toplumsal kesimlerle organik ilişkilerin kurulamaması, yaratıcı alternatiflerin geliştirilemiyor olması tüm bu eksikliklerin göstergeleri olarak okunabilir sorunlar. Bu sorunların tümü geleneksel sol sendikal yapılarda ve diğer örgütlenmelerde de mevcut bir durum. Sendikaların da ciddi bir tıkanma içinde olduğu, yeni politikalar üretme noktasında açık basiretsizlik içinde oldukları bir gerçek. Nitekim Gezi direnişi bu gerçeği gözler önüne serdi. Ancak nedense Gezi direnişiyle ilgili sonuçlar arasında sadece hükümete verilen cevabın üzerinde durmayı tercih etti muhalif kesimler: Gezi Parkı direnişi AKP rejiminin otoriter yönetimine karşı bir girişimdi demekle yetindiler. Oysa en az iktidar kadar muhalif örgütlenmeler de sınıfta kaldı bu süreçte. İlkesel bir politik söylemin ötesinde, farklı toplumsal hareketlerin öznelerinin bizzat kurduğu bir harekete dönüşemediği ölçüde, neo-liberal siyasete maddilik kazandıran ve meşruiyetini arttıran her tür sosyal politikanın alternatifini yaratmaya yönelik hamleler atamadığı ölçüde (en azından düşünsel düzeyde bu yaratıcı fikirlerle hem hal olamadığı ölçüde) solun (özgürlükçü sol da dâhil) bu kısır döngüden çıkması mümkün gibi görünmüyor. Yani hayatın nasıl dönüştürüleceğinin bizzat gösterilmesi ve bu konuda toplumsal bir ikna çalışmasının yapılması şart. Ancak solun öncelikle kendi var oluş biçimini ve siyaset yapma tarzını gözden geçirmesi gerekli. HDK ve HDP farklı toplumsal hareketleri bir araya getiren bir zemin olarak bu dönüşüm ve sorgulama süreci için önemli bir deneyim ve araştırma alanı sunuyor. En büyük eksik olan toplumsalla buluşmanın gerçekçi bir zemini Bunu gerçekçi kılan bu imtihandan geçmiş olan BDP nin ve Kürt hareketinin bu oluşuma olan katkısı hiç kuşkusuz. Ve onunla beraber gelen kitle kadar ona mesafeli duran kitleden de söz edilebilir. HDK VE HDP TOPLUMSAL HAREKETLERİN TEMSİLCİSİ DEĞİL KENDİSİ OLMALI 1996 da ÖDP nin kuruluş aşamasındaki deneyiminden farklı olarak bugün HDK ve HDP toplumsal hareketlerin öznelerinin ya da temsilcilerinin, çeşitli sol-sosyalist oluşumlarla bir araya geldiği bir zemin olarak öne çıkmaktadır. Yani HDK ve HDP kimlik hareketlerini de kapsayan ancak onu aşmaya da niyetli yapılanmalar görünümündedir. Ancak bu farklı sorunlar ve toplumsal kesimler-özneler arasında henüz bir ortak dil oluşturulmuş olduğu söylenemez. Bu anlamda HDK ve HDP aslında bir yeni tarzı siyaset arayışının zeminidir. Bu arayışa girebilmek için, bir araya gelen öznelerin kendi bulundukları konumu koruma çabasından çok onları bir araya getiren bu ortaklığın büyütülmesine odaklanması önemli. Elbette bu yeni kurulan zeminde farklı güç dengelerinin varlığı söz konusu ve elbette Kürt hareketi kendi siyasi mücadelesinin reel karşılığını az ya da çok almış kitlesel bir hareket olmak nedeniyle, HDK ve HDP zeminlerinde belirli bir ağırlığa sahip... Bazıları için rahatsızlık verici görülebilir bu durum, toplumcu bir politika yapacak bizler içinse bunu doğal ve saygı değer bir durum olarak algılamak önemli Belirli bir kitleyle buluşmayı başarmış, uzun ve zorlu bir mücadeleden geçmiş bir hareketin böylesi bir oluşum içinde daha farklı bir konumda olmaması beklenebilir mi? Ancak bu arayış zemininde siyaseten her kim olursa olsun bir eğilimin eşitsiz bir ağırlık kazanması da HDK ve HDP nin kuruluş amacına aykırı bir sonuç üretme riskine sahip. Bu aynı zaman kendi iç eleştirimizin tıkanmasına da yol açabilecek farklı görüşlerden doğacak zenginliği alıp götürecek bir yanlış eğilim olur. Bu

10 nedenle önerilerin kaynağı ne olursa olsun, bir görüşün ağırlık kazanmasına vesile olacak her tür tartışma mekanizmasının iyi çalıştırılması temel hedeflerden biri olmalıdır. Hareket içinde bir merkezi akıl yaratmamalı, buna sebep olamamak da Kürt hareketinin temsilcilerinin ayrı bir irade ortaya koymalarını gerektirebilir. Ayrıca aynı ağırlık nedeniyle Kürt hareketinin atacağı adımlar bir o kadar eleştiri oklarını kaçınılmaz olarak kendine çekecektir. Bunun yanı sıra her iki zeminde bulunan her kesimin ve hareketin birbirine duyduğu ihtiyacın bilincinde olduğunun izlerini de görmek mümkün. Özellikle Kürt hareketi açısından, bu birlikteliğin Batı ya açılmanın en azından Batı daki Kürt nüfusuna ve tüm ezilenlere seslenmek için oluşturulmuş olması gerçekten Türkiye tarihi için bir fırsat. Bu birlikteliğin demokratik özerklik gibi uzun erimli bir toplumsal proje üzerinde temellenmesi için henüz erken belki ama, bunun Türkiye demokrasi mücadelesi için heba edilemez bir fırsat olarak karşımızda durduğu da bir gerçek. Öte yandan LGBTİ hareketi, kadın hareketi, (henüz belki somut değil ama) çevre-ekoloji hareketi gibi hareketlerden gelenler ise uzun yıllardır sürdürdükleri STK tarzı örgütlenme biçiminden, daha toplumcu bir mücadele sürecine girme iradesi göstermekteler. İnançlı muhafazakâr kesimlerden gelenler içinse, HDK ve HDP ye katılmanın, yani Türkiye nin demokrasi mücadelesini sahiplenmenin ağır eleştirilere ve sekter tutumlara maruz kalmak anlamına gelebileceği bir durumda, bu yönde irade göstermekte olduklarının kıymetini bilmek önemli. Her şeyin ötesinde HDP coğrafyalar, tarihi hafızalar, toplumsal kesimler arasında bir köprü kurmaya soyunmuş bir fikri zemin olduğundan, işinin çok zorlu olduğunun herkes bilincinde. En basitinden Kürtlerin 30 yıldır verdiği mücadelenin ve savaşın ardından, pek çok Kürt için adım adım ilerleyen bir dönüşümün, uzun vadeli bir siyasal mücadele sürecinin anlamsız gelme ihtimali çok yüksek. Yukarıda da belirttiğim gibi HDK ve HDP, her devrim anından sonra gelişen siyasal dönüşüm hareketlerinin algılanabileceği gibi, devrime bir ihanet gibi okunabilir. Nitekim Kürdistan da yaşayan pek çok milliyetçi veya milliyetçi olmayan Kürt için bu siyasal süreç yeterince devrimci değil. Öte yandan Türkiye nin Batı sındaki (Kürtler dâhil) nüfus için beklentiler tam tersine çok daha düşük ve bu görünen haliyle bile HDK-HDP fazla radikal bir girişim. Bu coğrafyalar arasında kurulacak siyasal etkileşimin kolay yürütülemeyebileceğini ön görmek gerekir. Dolayısıyla bu birliktelik bütün bileşenleri ve Türkiye nin siyasal dokusunu değişime zorlayacak yeni bir süreç. Sonuç belirsizlik taşısa da, pek çoğumuz da değişimi göze almış görünüyoruz Kimsenin cebinde hazır reçeteler yok. Her toplumsal hareketin kendi var oluş sıkıntılarına daha açık yüreklilikle yaklaşmasını gerektiren bu arayış sürecinde, toplumsal bir dil oluşturma ve farklı toplumsal kesimlerle buluşarak kitleselleşme ana hedeflerden biri olmak zorunda. Bu ise AK Parti ve rejim karşıtı reaksiyoner bir siyasal dilin yerine, toplumsal sorunların temel dinamiklerini bilen, onlara farklı açılardan yaklaşabilen, sorunları en güncel somut halleriyle kavrayabilen ve alternatif üretebilen bir yaklaşımı geliştirmemizi zorunlu kılıyor. Bu toplumsal kesimlere yabancı dışardan bir yaklaşım yerine, içerden bir algı-bakış geliştirmemizi, öğretici bir dil yerine, dinlemeye ve anlamaya açık, asıl amacın çözüm geliştirmek olduğunun, çözümünse geniş toplumsal kesimlerle birlikte somutlanıp realize edilebileceğinin bilincinde bir dil ve yaklaşımla söz konusu olabilir. Bu tarzdır ki kitleleri hem demokratik bir katılıma inandırıcı bir şekilde davet edecek hem de ikna edecektir.

11 Bu noktada, HDK ve HDP projesinin toplumsal hareketlerle olan ilişkisini ve bu hareketleri birbirine eklemeyebilme potansiyelini yeniden düşünmemiz gerekir. Böylesine bir projenin toplumsal alanda karşılığını bulabilmesi ve başarabilmesi için halkçı (popüler) ve çoğulcu bir siyaset inşa etmesi elzemdir. Farklı retoriklere sahip farklı mücadele dinamiklerinin karşılığını bulduğu bir muhalefet tarzı ancak böylesine bir eklemlemenin sonucunda karşılık bulabilir. Bu projenin başarıya ulaşması, mevcut siyasetin homojenleştirici niteliğine karşı çok kimlikli ve geniş cepheli bir siyasal hattın kurulmasından; iktidarın basit bir karşıtı olmak yerine, kurucu siyasetin zemini ve öznesi olmaktan geçer. İktidara karşı duruşu kitlesel bir karşı duruş temsil etme potansiyelini taşıyan halkçı-toplumcu nitelik ile muhalefet seçeneklerinin çeşitliliği anlamındaki çoğul nitelik, bir toplumsal hareket alanı olarak düşünülebilecek olan HDP ve HDK projesinin ayrıt edici bir özelliği olarak düşünülmelidir. Farklı toplumsal hareketlerin kesimlerin içinden gelen bizler, HDK ve HDP zeminini bir kendini var kılma mecrası olmanın ötesinde, kendini aşma ve yayma mecrası olarak görebilmeliyiz. Bu esasen bu hareketler için görünürlük ve dar kimlik politikasını kapsayıp aşmayı, bunun ötesinde ortak bir toplumsal yaşam projesi geliştirebilmek ve bunu bugünden inşa edebilmek için birlikte düşünmeyi gerektiriyor. Yani LGBTİ bireyler, kadınlar, etnik ve dini gruplar, tek tek kendi politik taleplerini alt alta dizmek yerine, bu duyarlılıkları taşıyan ortak bir projeyi düşünmek ve ona ruh vermek üzere politika yapmak için bir araya geliyorlar. HDK ve HDP, ancak bu şekilde kendi içinde her an dağılmaya müsait gevşek bir yapılanma olmaktan çıkıp, organik ve sentez bir özneye dönüşebilir. Ancak bu şekilde eklektik bir siyasetin ötesinde eklemleyici, hegemonik bir karşı siyaset arayışının zeminini oluşturabilir. Bu katılan her bir birey ve grubun kendi var oluş sıkıntılarına daha açık yüreklilikle yaklaşmasıyla kurulacak bir iç iletişimle mümkündür. Kabul edilmelidir ki bugün kadın hareketi de Kürt hareketi de bir tıkanıklık içindedir. Neo-liberal yeni sağ ve yeni-islamcı rejimlerin hegemonik gücü sarsılmış, ancak henüz alternatifi yaratılamadığından yıkılmamıştır. Bu anlamda AK Parti rejiminin hegemonyasının krize doğru gittiğinin emareleri olsa da henüz bir krizden söz edilemez. Biz alternatif olabiliriz! En yeni ve geniş anlamıyla sosyalist muhalefet içinde irdelenebilecek her tür yeni toplumsal hareketin buna bugünden başlaması için öncelikle buna kendilerinin inanmaları gerekir. Bunu yapabilmek için de inancı bilginin süzgecinden geçirmek atılacak en temel adımdır. Bu geniş anlamıyla sosyalistlerin, devrimcilerin, radikal demokratların yaşamı eşitlik, kardeşlik ve barış gibi ilkeler temelinde yeniden örgütleyebileceğine duyduğu inancı hem kendi içinde hem de halk nezdinde tazelemesi demektir. Peki, inancı bilginin süzgecinden nasıl geçirebiliriz? İNANCI BİLGİNİN SÜZGECİNDEN GEÇİRMEK: DÜNYADAN ÖRNEKLER, SYRİZA VE DİE LİNKE HDK ve HDP bu açıdan yepyeni bir deneyim Türkiye muhalefeti için. Sadece bu yönüyle dahi dikkat çekilmesi ve gerekli özenin gösterilmesini hak ediyor. Bu özgünlüğü kısmen açıkladım. O toplumsal muhalefetin farklı seslerinin bir araya gelmesinin ve bunların siyasal özne olma arayışının zemini olmaya aday bir yapı. Henüz toplumsal karşılığını test etmediğimiz bu yapı içinde muhalefet kendi yeni siyaset yapma tarzını ve dilini de kendisiyle

12 beraber kuracak. Bu arayış sadece Türkiye deki özgürlükçü sol fikirler etrafında bütünleşmiş muhaliflerin hikâyesi değil. Dünyada esasen benzer bir arayış söz konusu ve ana eğilim toplumsal hareketler, örgütlenmeler ve toplumsal gruplar arasında etkileşimi hedef alan yeni siyaset araçları (hem düşünsel hem de örgütsel anlamda) geliştirmek yönünde. Bugün gerek siyasal kuram, gerekse siyasal hareketler ve örgütlenme süreçleri açısından olsun, tartışılan pek çok şey mevcut ve genel görüş birliğine varılan konulardan biri, bir paradigma kaymasının olduğudur. Kullandığımız pek çok kavram gözden geçiriliyor ve yenileniyor. Bu yeni gelişmeler açısından en temel sorunlardan biri ulus-devletin inanılmaz homojenleştirici etkisinin uğradığı zafiyet ve küreselleşme süreciyle beraber açığa çıkan yeni özgürleşme dinamikleri ve potansiyelleri (Laclau, 2013). Öte yandan küresel kapitalizmin yeni bio-iktidar biçimleri üzerinden işleyişi ve biyolojik ve ekolojik kaynakların (doğal kaynakların) iktibasına dayanan (extractive) küresel kapitalizm, sömürüde yeni boyutlar yaratmış durumda. Bütün bunlar mücadelenin ontolojisini de değişime zorlayan gelişmeler. Örneğin Negri ye göre günümüz mücadele ontolojisinin çokluk olduğu kesin bir esastır (Negri, 2013). Bu bağlamda Negri politik örgütlenmeye dair de yeni kavramlar sunar: paralel kesişmeler, çokluk, çokluk ortaklığı ve federalizm gibi... Mouffe ve Laclau un savunduğu eklemleyici siyasetle ilişkilendiren hegemonya mücadelesi de benzer bir duruş sergiliyor. Ancak buradaki temel farklardan biri Mouffe un da işaret ettiği gibi siyasete içsel olan antagonistik mücadele anlayışına yapılan vurgu (Mouffe, 2010). Buradan yola çıkarak önerilen tarz-ı siyaset ise radikal demokrasi başlığında ve popülizm tanımda birleştiriliyor (Laclau, 2005). Genel gidişat özgürlükçülüğün farklılıkları tanıyan ve çokluk üzerine kurulu yeni bir toplumsal yaşam tahayyülünden geçtiği kanaatinin giderek yaygınlaşmasıyla ilintili. Çoğulculuk, çokluk gibi kavramlarla beraber, federasyon gibi kavramların giderek daha önemli hale gelişi, koalisyon kurma girişimlerinin sol içinde hız kazanması ve bunlardan bazılarının zamanla daha çokluğu kapsayan partilere dönüşmeleri, toplumsal hareketler arasındaki kesişimlerin ve etkileşimlerin artması, kimlik siyasetinden ve solun geleneksel anlayışlarından öte bir yeniyi arayış sürecinin emareleri olarak okunabilir. Türkiye de bu örneklerin yeterince irdelendiğini düşünmüyorum. Bunlar arasında Avrupa Yeşilleriyle ilgili örnekler, Latin Amerika daki katılımcı bütçe, katılımcı demokrasi ilkeleri temelinde denenen ve üzerine bugün de canlı tartışmaların yürütüldüğü Sol rejimler, Almanya daki Die Linke deneyimi ve Yunanistan daki Syriza örneği gibi örneklerden söz etmek mümkün. İlk olarak Almanya daki Die Linke örneği göz attığımızda, ilk bakışta sosyalist solun birlik projesi olarak değerlendirilebilir fakat Almanya özelinde hızla kitleselleşmesi ve emekçi sınıfların geleneksel temsilcisi olarak kendisini sunan Sosyal Demokrat Parti ye karşı bir alternatif oluşturması bakımından bir birlik projesinin çok daha ötesine geçtiğini söyleyebiliriz. Zira kendi programlarında ifade ettikleri üzere, anti- kapitalist ve demokratik sosyalist bir tahayyülün yeni siyasetini farklı kökenlerden gelen solcuların, demokratların, feministlerin ve ekolojistlerin ortak mücadelesi olarak tanımladıklarını görüyoruz. Kendi

13 siyasetlerini, hem Almanya ölçeğinde hem de onu aşarak küresel ölçekte süren toplumsal hareketlerin varlığı üzerine bina ettiklerini belirten Die Linke, bu anlamıyla partinin kendisini dışsal bir aktör olarak kurgulamaktan ziyade, toplumsalın siyasallaştırılması mücadelesini daha ilişkisel bir düzeyde kurguluyor. Bu haliyle de, farklı deneyimlerin öznelerini bir araya getiren bir parti olarak, çoğul bir kimliği temsil ediyor. Buna ek olarak, Die Linke yi benzerlerinden ayrıt eden bir özelliği de, merkez kapitalist ülkelerde, neo-liberalizme karşı başarılı bir sol eklemlenmeyi tam anlamıyla başarabilmiş tek sol parti olmasıdır. Geçtiğimiz yıllarda küresel ölçekte ortaya çıkmış kimi sol-birlik projelerinden bahsedebiliriz (İtalya da Rifondazione-Komünist Yeniden Kuruluş ve Norveç Sol Partisi gibi büyük çaplı örneklerin yanında, Kanada daki Quebec Dayanışması ve İngiltere deki Respect deneyimleri gibi küçük çaplı girişimler de mevcut). Bu örneklerin Die Linke deneyimi karşısında kısmen sönük kalmasının temel sebeplerini sayacak olursak, bulundukları ülke ölçeğinde sağ popülist partilere karşı bir alternatif oluşturamamaları ve eklemlenmelerin toplumsal alanda yeterince karşılık bulamadığını söyleyebiliriz. Bu noktada Die Linke nin en temel başarısı, görünürlüğü artmakta olan ne-liberal hegemonya krizine yeni bir sol siyaset ile cevap verebilmesi ve bu çağrının Almanya özelinde karşılığını bulabilmesidir. (Solty, 2007). Almanya özelinde post-komünist sol partilerin geleneksel yönelimlerine karşı Die Linke kendisine, bu siyasal içeriği aşmak için tarihsel bir sorumluluk yüklemiştir. Dolayısıyla, bu tarihsel sorumluluğun kendisi neo-liberal hegemonyaya karşı ortaya çıkan enerjiyi bir taban örgütlenmesi haline getirmekle anlam kazanıyor. Almanya özelinde önemli bir ağırlığa sahip olan sendikal hareket ile diğer toplumsal muhalefet güçleri arasındaki eklemlenmeyi sağlayabilecek bir söylem ortaya koyması, Die Linke nin başarısının bir diğer önemli göstergesi olarak düşünülebilir. Neo-liberalizm ile ortaya çıkan yeni sınıf oluşumlarının yeni bir parti üzerinden temsiliyetlerinin sağlanmasının ne kadar önemli olduğu, özellikle Die Linke nin Bremen deki başarısına bakıldığında daha iyi anlaşılabilir. Partinin çoğulculuk ilkesi etrafında bir araya getirdiği farklı toplumsal kesimler ve onların parti içindeki temsilleri, aslında yukarıda bahsettiğimiz çoğul bir kimliğin inşası anlamında bizlere önemli ipuçları veriyor. Nasıl bir örgütlenme modeli sorusuna verilecek cevabın kendisi aslında böylesine farklı eğilimlerin parti içinde hangi mekanizmalar üzerinden temsil edileceği ve siyaset üreteceği sorusuyla anlam kazanıyor. Die Linke, Almanya nın mevcut idari yapısıyla paralel olarak eyaletler bazında örgütlenirken, aynı zamanda üyelerini parti- içi oluşumlar kurma konusunda serbest bırakıyor. Bu oluşumların kendisi, belli gündemler ve eğilimler üzerinden örgütlenen ve partiden bağımsız hareket edebilen, aynı zamanda parti kongrelerine delege seçebilen yapılar olarak tanımlanabilir. Bu haliyle ülke genelinde 22 ayrı oluşumdan bahsedilebilir. Bunların bazıları, parti içindeki farklı eğilimleri temsil eden ve bu yönde örgütlenen Sosyalist Sol, Demokratik Sosyalizm Forumu ve Anti- Kapitalist Sol gibi oluşumlar iken, diğer yanda belli gündemler üzerinden örgütlenen Ekoloji, İşyeri ve Sendika, Barış ve Güvenlik Politikaları çalışma grupları gibi oluşumlar mevcut. Kısacası, parti içi demokrasinin işleyişi ve çoğul bir kimliğin oluşturulması, partinin merkezi siyasetinden mümkün olduğunca bağımsızlaşan ve aynı anda parti siyasetini dönüştürebilen taban hareketlerinin temsili ile sağlanıyor.

14 Bu noktadan itibaren özellikle Syriza örneğine odaklanacağız. Syriza yani Radikal Sol Koalisyon (Synaspismós Rhizospastikís Aristerás), Yunanistan'da kurulmuş sosyalist bir parti ( Çok farklı çevrelerden ılımlı veya uç çeşitli sol hareketlerin Synapismos önderliğinde birleşmesiyle oluşmuş. Parti lideri Synaspismos'un eski lideri Alexis Tsipras. Parti içinde Troçkistlerden Yeşillere, Maoistlerden Avro-komünistlerine kadar uzanan on üç farklı sol grup ve çeşitli bağımsız politikacılar bulunmakta. Ancak bu birlik partiden önce 2002 de kurulmuş olan Solun Birliği ve Ortak Hareketi için Diyalog Alanı hareketine dayandırılmaktadır ve hareketin toplumsal rüştünü asıl ispat ettiği ve Syriza nın doğduğu moment 2004 seçimleri olmuştur seçimlerinde bu şekliye parti oyların 3,3 ünü toplamayı başarır ve parlamentoya altı üyesini gönderir. Ancak bileşenler arasında gerilimli de bir süreç başlamış olur. Bunların tamamının partinin en büyük bileşeni Synaspismos dan olması ise parti içinde rahatsızlıkları beraberinde getirir. Ancak 2006 da yapılan Avrupa Sosyal Forumun başarıyla gerçekleştirilmesi koalisyonun gençleşmesini ve güç kazanmasını sağlar. Bu süreç aynı zamanda politik yaklaşım açısından da bir yenilenme süreci olarak yaşanır. Radikal Sol Koalisyon bu süreçte seçimlerde aldığı oyu istikrarlı biçimde yükseltmeye devam eder seçimlerinde ise parti hükümete duyulan olumsuz tepkilerin adresi olmayı başararak, oylarını %24 e yükseltir ve parlamentodaki en büyük ikinci parti olur. Bu kısa ve özet hikâyesi bile Syriza yı, üstelik yanı başımızdaki bir örnek olarak, bizim için önemli kılıyor. Ama onun merak uyandıran tek özelliği bu değil elbette. Asıl önemli olan Syriza nın bu başarıyı IMF nin politikalarını eleştirmesine rağmen ve örgütlü hareketleri ve dayanışma ağlarını kuran parti olarak göstermiş olması. Hillary Wainwright ın da belirttiği gibi, (hiçbir partinin başarısına bakılamayacağı gibi) Syriza nın başarısına da değişmez ve kesin gözüyle bakmak yanıltıcı olacaktır, zira o yapım aşamasında olan yeni tip bir politik örgütlenmedir. Pek çok aktivistiyle görüşmelere, yapılmış mülakatlara ve basın açıklamalarına dayanan araştırmasının sonucunda, Wainwright partiler ve gruplar arası bir koalisyon olarak doğan ve zaman içinde doğrudan üyeliği olan bir partiye evrilen Syriza nın, gerçekten de Leninizm ile parlamentarizm arasında yeni bir politika arayışına dayanan siyasetinin özgün sonuçlarıyla dikkat çekici olduğunu belirtir. Syriza neo-liberal sağ rejimlerin krize girdiği, ancak solun ve radikal solun güçsüz ve marjinal kaldığı, neo-liberalizme bir yanıt üretmekte basiretsizlik gösterdiği bir ortamda doğmuştur. Wainwrigth a göre Syriza yı şekle sokan ve onun güncel ve halk arasında (elbette koşullu) güven uyandıran özgün siyasal tutumunu geliştirmesine katkı sunan siyasal kaynaklar, Avrupa daki radikal partilerin deneme yanılma yöntemlerinden ve Avrupa Sosyal Forumları deneyiminden öğrenilenlerin yarattığı sonuçlardır. Wainwright Syriza yı ele aldığı yazısında özellikle Syriza için de çok temel önemde olan devleti yeniden yapılandırma sorununa odaklanır ve bu sorunu ele alırken kullandığı temel çerçeve açısından devletten bağımsız demokratik dönüştürücü güç kaynaklarının değişim olasılıkları için vazgeçilmez önemde olduğu fikri temel hareket noktası niteliğindedir. Bunun ötesinde siyasal değişim için temel teşkil edecek ekonomik boyut çok önemlidir, zira hizmetlerin ve kültürün üretimini de içeren kapitalist olmayan alternatif üretim ilişkilerinin yokluğunda siyasal değişim etkisiz kalacaktır. Bunun yanı sıra aynı anda devletin içinde ve devlete karşı bir mücadele yürütmek sistematik

15 değişim için zorunlu koşuldur. Devletle kurulan bu tür bir stratejik etkileşimin toplumda demokratik değişim güçlerine uzanan kökleri ve bunlara hesap verebilirliği olmalıdır. Wainwright a göre devletin içinde ve devlete karşı yürütülecek ve aynı zamanda demokratik değişimi temel alan toplum temelli (aynı anda hem devlet hem de toplum eksenli) bu ikili dönüşüm stratejisi olmadığında ise bu tarz hareketler (Londra da da İşçi Partisi nin radikal sol yönetimi örneğinde ve Brezilya İşçi Partisi nin Porto Alegre de yılları arasında katılımcı demokrasi temelinde geliştirdiği alternatif yerel yönetimler örneklerinde olduğu gibi) kapsanabilir karşı-kültürler konumuna itilmeye ve toplumun geniş kesimleri için gerçekleştirilme potansiyelini yitirmeye yüz tutma riskiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Aslında bu deneyimler, resmi kurumların dönüştürülmesi veya yeni kurumsallıkların oluşturulmasının güçlükleri kadar, bugünden alternatif örneklerin inşa edilmesinin önemini de göstermektedir. Burada iki farklı güç-iktidar tanımından hareket eden araştırmacı yazar Wainwright, bunlardan birinin egemenlik kurmak için iktidar olduğunu ve bunun da tarihsel olarak sosyal demokrat kitle partilerince uygulandığını söyler. Buna göre yönetmek için iktidarı ele geçirmek; ele geçirilen iktidarı halkın ihtiyaçlarını kendilerince tanımlamak ve bunları yine kendi paternalist yöntemleriyle karşılamak üzere kullanmak biçiminde stratejilere dayandığını belirtir. Oysa bu örnekler iktidarın diğer tanımı, yani dönüştürme kapasitesi olarak güç ve iktidar stratejisi üzerinden kurulan örnekler değildirler. Yazara göre bunlar yerel yönetimler düzeyinde iktidarı ele geçirerek devleti bir egemenlik ve dışlama aracı olmaktan çıkarıp, bir dönüşüm kaynağı kılmaya dönüktürler. Syriza bu ikinci tür bir projeyi ulusal düzeyde uygulamaya sokmaktadır. Syriza yı geçmiş geleneksel sol partilerden ayıran temel özelliklerden biri ise onun hareketleri temsil eden basit bir araç olmaktan ziyade, hareketlerin inşa edildiği bir zemin olması veya bizzat hareketleri inşa etme girişimi olmasıdır. Parti devlet içinde ve devlete karşı olmanın ve devlet iktidarını ele geçirmenin gerektiği düşüncesinin ötesinde, hareketler içinde ve toplumda bir yeniyi inşa etme inancı ve kapasitesini açığa çıkarmak ve bunu güçlendirmek, yaymak üzere de hareket etmenin zorunlu olduğunun bilinciyle politika üretir. Bu ikinci strateji açısından hareketleri içinde örgütlenmeler, mahalle örgütlenmeleri, sağlık merkezleri, kitle iletişim kadar sosyal medya araçlarının aktif kullanımı gibi örgütlenme biçimlerine hem politik hem de finansal ağırlık verilir. Bu güç birikiminin yanlış kullanılma ihtimaline karşı, başarılı ve başarısız deneyimlerden sürekli öğrenme ve tabandan baskıya açık mekanizmalar yaratma çabası da etkilidir. Seçim başarısı kadar, toplumsal tabanı güçlendirmeye odaklanma bu açıdan kilit öneme sahiptir. Wainwright bunun dışında Syriza için Avrupa Sosyal Forumunun ve Yunanistan Sosyal Forumunun çok öğretici olduğunu da belirtir. Bunlar Syriza nın toplumsal dönüşüm için devlet iktidarını ele geçirmenin yetersiz bir strateji olduğunu gören, aynı zamanda insanların rahatsızlıklarını ve alternatifleri dile getirebilmesi için gerekli yeni yöntemlere dair çoğulculuk, karşılıklı saygı ve açıklık ilkeleri üzerinde bilinçli bir ısrarı içeren yeni bir bakış açısı kazanmasına da katkı sağlamışlardır. Bu alternatif veya yeni siyaset yapma tarzı Syriza aktivistlerini parti içi iletişim konusunda olduğu kadar, toplumsal kesimlerle kurulacak iletişim açısından da beslediği görülmektedir. Bu açıdan aktivistler insanlara sadece eleştirilerle değil, ikna edici alternatiflerle gitmek ve hatta alternatifi birlikte keşfetmek ve

16 inşa etmek yönünde somut adımlar atmaları konusunda irade göstermeye yöneltmiştir. Bu yönde yapılan tartışmalar, atölye çalışmaları etkili olmuştur. Örneğin bu partinin dayanışma ekonomilerine dönük somut modeller geliştirmesine de olanak tanımıştır. Bu açıdan Andre Gortz un reformist olmayan reformlar kavramını kullanan Wainwright, Syriza örneğinde de bu girişimlerin muğlak bir geleceğe ertelenen devrim fikrinin yerine geçtiğini belirtir. Bunlar esasen radikal demokrasi fikrinin somut örnekleridir ve asıl tehlike liberal demokrasinin sınırları içinde boğulmak ve partide biriken gücü klasik güç-iktidar tanımı temelinde ele geçirilmesine ve uygulanmasına izin vermektir. Bu şekilde Londra da da İşçi Partisi nin radikal sol yönetimi ve Brezilya İşçi Partisi nin Porto Alegre de yılları arasında katılımcı demokrasi temelinde geliştirdiği alternatif yerel yönetim örneklerinde olduğu gibi, radikalizminden sıyrılan ve halka yabancılaşan girişimler veya deyimler çoktur ve bunlar oldukça öğreticidirler. Sonuç olarak Syriza dahi aldığı yola rağmen henüz üzerinde konuşulması gereken ve her an umulandan farklı bir rotaya girme ihtimali taşıyan bir örnektir. Ancak bu yine de deneyimin önemini bizim açımızdan küçültmez. Bir dönem başarılı olmuş bir örnek olarak ele alınması ve incelenmesi gerekmektedir. HDP, böylesine bir irdelemeyi önüne hedef olarak koymuş olacak ki 1 Şubat Cumartesi günü Ankara da Yeni Siyaset Arayışları: Radikal Demokrasi Mücadelesinde Yeni Muhalefet ve Örgütlenme Biçimleri başlığı altında Syriza, Die Linke ve PYD den katılımcılarla bir konferans düzenledi. Farklı coğrafyalardan farklı siyaset arayışlarının deneyimleri üzerinden yürütülebilecek bir tartışma, yeni muhalefet biçimlerine dönük arayışımızı hiç şüphesiz güçlendirecektir. Syriza örneğinden baktığımızda HDK ve HDP nin taşıdığı potansiyelleri görmemek mümkün değil. Bu açıdan değerlendirildiğinde, oluşturulmaya çalışılan bir yeni birlikteliğe bir süreç gözüyle bakılması önemli. Bu sürecin ise daha başlangıcındayız. Ancak yine de HDK ve HDP için kritik bir başlangıç. Özellikle seçimlerin Türkiye siyaseti açısından önemi dikkate alındığında HDK ve HDP projesi için bu başlangıç anının yani startın ivmeli olması yarışın diğer etaplarına daha rahat girmesini sağlayacaktır. Bu açıdan geçtiğimiz yerel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, önümüzdeki genel seçimleri hedef alarak kendini örgütleyecek bir oluşumdan söz etmek mümkündür. Seçimlerin yarattığı amaçsallığın motor hızını arkasına alarak bunu bir fırsata dönüştürmek çok önemli. Ancak asıl önemli olan seçimlerde seçimde barajı aşmak kadar, yukarıda verilen örnekleri de tartışarak yürütülmesini anlamlı olan daha uzun erimli oluşum ve örgütlenme sürecinin nasıl işlediğidir. Kaynak: Çiçek, Cuma (Radikal İki Ekinde ), Kürt Hareketi ve İslami Meydan okuma. Diken, Bülent (2013) İsyan, Devrim, Eleştiri, Metis Yayınları. Diken, Bülent (2013), İsyan, Devrim, Eleştiri, Metis.

17 Hilary Wainwright, A report from Athens, July 2012, Greece: Syriza shines a light. (bu yazı esasen ilk olarak Question of Strategy de Socialist Register, tarafından 2013 de yayınlanmıştır. Laclau, Ernesto (2005), On Populist Reason, Verso. Laclau, Ernesto (2013), Ernesto Laclau ile Söyleşi: Siyaset ve Bilinçdışı, (Jason Glynos ve Yannis Strakis tarafından), Birikim, Kasım sayısı. Mouffe, Chantal (2010), Siyasetin Dönüşü, Epos. Negri, Antonio (2013), Antonio Negri ile Söyleşi: Mücadelelerin Ontolojisi Çoğulcudur, Birikim, Kasım. Solty, Ingar (2007), The Historic Significance of the New German Left Party, Das Argument sayı 271. Yılmaz, Hakan (Proje Yöneticisi), 2006, Mart, Türkiye de Muhafazakarlık, Aile, Din, Batı (İlk Sonuçlar Üzerine Değerlendirme), Açık Toplum Enstitüsü ve Boğaziçi Üniversitesi Ortak Çalışması.

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE iii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ..i İÇİNDEKİLER.iii KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. DEMOKRASİ TEORİSİNİN KAVRAMSAL ÇÖZÜMLENMESİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ...9

Detaylı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 14. Hafta Ders Notları - 18/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA

FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ/SİYASET BİLİMİ ANABİLİM DALI FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA Doktora Tezi

Detaylı

Teröre karşı mücadele cephesi!

Teröre karşı mücadele cephesi! Teröre karşı mücadele cephesi! Türkiye, teröre karşı mücadele adı altında, birlik ve beraberlik içinde emekçilere yönelik bir terör rejimine sürüklenmek isteniyor. Bu nedenle milli seferberlik dahi ilan

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol

Detaylı

ACR Group. NEDEN? neden?

ACR Group. NEDEN? neden? ACR Group NEDEN? neden? CİNSİYET YÜZDE % Kadın Erkek 46,8 53,2 YAŞ - - - - - - 18-25 26-35 20,1 27,6 36-45 46-60 29,4 15,2 60+ 7,7 I. AMAÇ Bu çalışmanın amacı, aylık periyotlar halinde düzenlediğimiz,

Detaylı

A Framework for an Emancipatory Social Science

A Framework for an Emancipatory Social Science Lecture 1 A Framework for an Emancipatory Social Science Erik Olin Wright University of Wisconsin - Madison November, 2007 Çerçeveeve I. Ö Özgürleştirici Sosyal Bilim nedir? II. Üç Vazife III. Sosyalizm'in

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi Murat Çokgezen Prof. Dr. Marmara Üniversitesi 183 SORULAR 1. Ne zaman, nasıl, hangi olayların, okumaların, faktörlerin veya kişilerin tesiriyle ve nasıl bir süreçle liberal oldunuz? 2. Liberalleşmeniz

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar: Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler

Detaylı

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da YANLIŞ ALGILANAN FİKİR HAREKETİ: FEMİNİZM Feminizm kelimesi, insanlarda farklı algıların oluşmasına sebep olmuştur. Kelimenin anlamını tam olarak bilmeyen, merak edip araştırmayan günümüzün insanları,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR 2017 Doç. Dr. Adnan BOYACI Neden Eğitimin Sosyal Temelleri Eklektik bir alan olarak Eğitim Yönetimi Büyük sosyal bilimler teorisi Eğitim yönetiminin beslendiği

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2

Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 18-19 Mart 2006, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 2 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON

Detaylı

Avrupa da Yerelleşen İslam

Avrupa da Yerelleşen İslam Avrupa da Yerelleşen İslam Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Uluslararası İlişkiler Bölümü Ticari Bilimler Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi İçerik Medeniyetler Sorunsalı: İslam ve Avrupa uyumsuz mu? Özcü

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler İnkâr dan Tanıyarak Dışlama ya

Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler İnkâr dan Tanıyarak Dışlama ya CENK SARAÇOĞLU Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler İnkâr dan Tanıyarak Dışlama ya i l e t i ş i m Kasım 2009 da İzmir de DTP konvoyuna yapılan taşlı saldırıdan sonra Kürt düşmanlığı üzerine yapılan tartışmaların

Detaylı

Dr. Zerrin Ayşe Bakan

Dr. Zerrin Ayşe Bakan Dr. Zerrin Ayşe Bakan I. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Yeni Güvenlik Teorilerine Bir Bakış: Soğuk Savaş'ın bitimiyle değişen Avrupa ve dünya coğrafyası beraberinde pek çok yeni olgu ve sorunların doğmasına

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere

Detaylı

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları 2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları Virpi Einola-Pekkinen 11.1.2011 1 Strateji Nedir? bir kağıt bir belge bir çalışma planı bir yol bir süreç bir ortak yorumlama ufku? 2 Stratejik Düşünme Nedir?

Detaylı

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Daha kapsayıcı bir toplum için sözlerini eyleme dökerek çalışan iş dünyası ve hükümetler AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK Avrupa da önümüzdeki

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00 Türkiye de siyaset yalnızca oy kaygısı ile yapılıyor Siyasete popülizm hakimdir. Bunun adı ucuz politika dır ve toplumun geleceğine maliyet yüklemektedir. Siyaset Demokrasilerde yapılır. Totaliter rejimler

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

Araştırma Notu 15/181

Araştırma Notu 15/181 Araştırma Notu 15/181 29 Nisan 215 İdeolojik Yönelimler Çatışma ve Güven Algısını Şekillendiriyor Çiğdem Ok*, Bahar Ayça Okçuoğlu** Yönetici Özeti Toplumlardaki elitlerin değerlerini, inançlarını ve tutumlarını

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ Furkan Güldemir, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Tarihsel Süreç Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Ortadoğu da İslam ve Siyaset

Ortadoğu da İslam ve Siyaset Ortadoğu da İslam ve Siyaset Ortadoğu da İslam ve Siyaset, Türkiye yi de kapsayıcı biçimde Ortadoğu toplumlarında önemli bir toplumsal ve siyasal güç olarak öne çıkan İslamcı hareketleri bölgesel bağlamda

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Medya ve İletişim Merkezi İstanbul Enstitüsü İstanbul Enstitüsü

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI 1. PROGRAMIN ADI Medya Çalışmaları Doktora Programı 2. LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARININ YENİDEN DÜZENLENMESİNİN GEREKÇESİ İlgili

Detaylı

DERS PROFİLİ. Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep

DERS PROFİLİ. Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz Yrd. Doç. Dr. Ödül Celep DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Türk Siyasi Hayatı POLS 401 Güz 7 3+0+0 3 6 Ön Koşul None Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin Amaçları

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

Yerel Yönetim Vizyonu. Emin Dedeoğlu 16.09.2005, Eskişehir

Yerel Yönetim Vizyonu. Emin Dedeoğlu 16.09.2005, Eskişehir Yerel Yönetim Vizyonu Emin Dedeoğlu 16.09.2005, Eskişehir Yerel Yönetim Vizyonu Slide 2 Yeniden Yapılanma Kamu yönetiminde sorunlar Kötü ekonomik performans Yönetimin hantallaşması, verimsizlik ve etkinsizlik

Detaylı

SENDİKALAR VE İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ

SENDİKALAR VE İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ SENDİKALAR VE İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ Ali BERBEROĞLU Hazırlayan: Dr. Erkan AYDOĞANOĞLU Eğitim Sen Eğitim Uzmanı 1 SENDİKA NEDİR? İşçi ve emekçi sınıfların ekonomik, sosyal ve demokratik hak ve çıkarlarını

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA Ünite 7 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA TAKIM ÇALIŞMASI Takım çalışması, belirli sayıda işgörenin, belirli amaçlarla ve belirli sürelerle bir araya gelip sorunların

Detaylı

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri 24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri 22-23 Mayıs 2018 Mediar Gazi Üni. Teknopark Gölbaşı / ANKARA 0850 532 77 35 bilgi@mediar.com.tr www.mediar.com.tr İçindekiler I. Amaç, Evren, Örneklem

Detaylı

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU Ekim, 2017 1 Araştırmanın Amacı ve Önemi Bu araştırma Gezici Araştırma Merkezi tarafından, KKTC genelinde sosyal, ekonomik, politik konular ile ilgili seçmenin düşüncesini

Detaylı

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ Yazarlar Prof.Dr.Önder Kutlu Doç.Dr. Betül Karagöz Doç.Dr. Fazıl Yozgat Doç.Dr. Mustafa Talas Yrd.Doç.Dr. Bülent Kara Yrd.Doç.Dr.

Detaylı

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci

BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Türkiye de Bütçeleme Süreci Doç. Dr. Serpil Ağcakaya Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü Giriş...1 1. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 6. Hafta Ders Notları - 23/10/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım 2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez Kampüsü Hünkar Salonu nda, hem Üniversitemizin

Detaylı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE

Detaylı

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Altın Ayarlı İslâmi Finans Altın Ayarlı İslâmi Finans 09 Ağustos 2011 Salı Uluslararası platformlarda paranın İslâmileştirilmesi konusu epeydir gündemde. Paranın İslâmileştirilmesinden kasıt para ile ilgili ne varsa, ekonomik faaliyetlerden

Detaylı

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları Kentsel Siyaset - 2 Doç. Dr. Ahmet MUTLU SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları 1. Siyaset ve politika ne demektir? 2. Siyaset ne zaman ortaya çıkmıştır? 3. Siyaset-devlet ilişkisi nasıldır? 4. Geçmişten bugüne

Detaylı

tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Temmuz2017 N201722

tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Temmuz2017 N201722 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Temmuz2017 N201722 POLİTİKA NOTU Dr. Levent Gönenç 1 Merkez Direktörü Hukuk Çalışmaları Merkezi DAR BÖLGE SEÇİM SİSTEMİ TARTIŞMALARI Basına yansıyan haberlere

Detaylı

Kolektif zekayı oluşturmak ve kullanmak isteyen yöneticiler için pratik bir program

Kolektif zekayı oluşturmak ve kullanmak isteyen yöneticiler için pratik bir program Sorunlara farklı açılardan bakıp, değer katarak çözüm üretmek ve akıllıca konuşarak avantaj sağlamak Kolektif zekayı oluşturmak ve kullanmak isteyen yöneticiler için pratik bir program Konuşarak Fark Yaratma

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T 2016 Brexit, yani İngiltere nin Avrupa Birliği nden (AB) ayrılması olarak ifade edilen kavram, İngilizcede Britain (Britanya ve Exit (çıkış) kelimelerinin birleştirilmesiyle

Detaylı

SAĞLIK HİZMETLERİNİN SUNUMUNDA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ YERİ ve ÖNEMİ. Gazi ALATAŞ. 15 Şubat 2018 / Antalya

SAĞLIK HİZMETLERİNİN SUNUMUNDA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ YERİ ve ÖNEMİ. Gazi ALATAŞ. 15 Şubat 2018 / Antalya SAĞLIK HİZMETLERİNİN SUNUMUNDA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ YERİ ve ÖNEMİ Gazi ALATAŞ 15 Şubat 2018 / Antalya Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu 18 dernekten oluşur Sağlık ve Sosyal Hizmetler

Detaylı

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe)

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe) MBA 1 MBA İslami Finans ve Ekonomi Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe) Neden ŞEHİR? Uluslararası yetkinliğe ve sektör tecrübesine sahip eğitim kadrosu 2 Disiplinel yaklaşım yerine, disiplinler arası

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

Son aylarda Asya da gerçekleşen sel felaketleri, Amerika kıtasındaki eşi görülmemiş kasırgalar, İstanbul da dakikalar içinde yaşanan son 32

Son aylarda Asya da gerçekleşen sel felaketleri, Amerika kıtasındaki eşi görülmemiş kasırgalar, İstanbul da dakikalar içinde yaşanan son 32 V. SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS FORUMU Mustafa Seçkin Yönetim Kurulu Başkanı 29 Eylül 2017 Zorlu Center Sayın Başbakan Yardımcım, Değerli konuklar, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ve UNEP-FI iş birliği ile gerçekleştirdiğimiz

Detaylı

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor. Sayın Başkan, Değerli Basın mensupları, Odamızın Mayıs ayı olağan Meclis toplantısına hoş geldiniz diyor, hepinizi şahsım ve yönetim kurulu adına saygıyla selamlıyorum. 65. Hükümetimiz, dün Sayın Cumhurbaşkanımızın

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

KENTSEL TASARIM ve KATILIM

KENTSEL TASARIM ve KATILIM KENTSEL TASARIM ve KATILIM Kentsel Tasarım Kamusal Mekan Kamusal Mekan Olarak Yeşil Alan Katılım OET Ya sonra? Kentsel Tasarım Kentsel tasarım, çağdaş yaşama hizmet eden yapılar ve kamusal mekan arasında

Detaylı

EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ?

EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ? EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ? Elektrik, elektrik elektronik, elektronik haberleşme, bilgisayar ve biyomedikal mühendisliği lisans bölümü öğrencilerinin örgütü EMO GENÇ dördüncü kurultayını

Detaylı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Üçüncü Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı Habitat III 17-20 Ekim 2016, Kito Sayfa1

Detaylı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan

Detaylı

Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri

Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri Ankara Çalıştayı 15 Kasım 2016 Kâr amacı gütmeyen Argüden Yönetişim Akademisi, faaliyetlerini Boğaziçi Üniversitesi Vakfı bünyesinde yürütmektedir. Argüden

Detaylı

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Gezi olaylarından bu yana Hükümetin dikişlerinin tutmadığını ve sadece patronlar tarafından değil, çeşitli cemaatler ve muhafazakar sektörler

Detaylı

KARARSIZ AK PARTĠ SEÇMENĠ PARTĠSĠNE DÖNÜYOR

KARARSIZ AK PARTĠ SEÇMENĠ PARTĠSĠNE DÖNÜYOR Türkiye 7 Haziran 2015'te yapılacak milletvekili genel seçimlerine hazırlanırken araştırma şirketleri de seçmenlerin nabzını tutmaya devam ediyor. Genel seçim öncesi Politic's Araştırma Şirketi'nce yapılan

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

DERS PROFİLİ. Siyaset Sosyolojisi POLS 312 Bahar 6 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Seda Demiralp

DERS PROFİLİ. Siyaset Sosyolojisi POLS 312 Bahar 6 3+0+0 3 6. Yrd. Doç. Dr. Seda Demiralp DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS Siyaset Sosyolojisi POLS 312 Bahar 6 3+0+0 3 6 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) 6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU İslam Ülkelerinde Çok Boyutlu Güvenlik İnşası ( 06-08 Mart 2015, Serena Hotel - İslamabad ) Güvenlik kavramı durağan değildir.

Detaylı

INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ

INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ INTL 101 / SİYASET BİLİMİNE GİRİŞ Siyaset, siyasal sistemler ve siyaset bilimine ait temel kurum ve kavramlar; öğrencilerin farklı siyasal sistemlerin işleyişlerini anlamalarına yönelik olarak siyaset

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

10.404. Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,06. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,76 139,65

10.404. Güncel BES Verileri. Toplam Fon Büyüklüğü (milyar TL) 43,06. Faizsiz Fon Büyüklüğü (milyar TL) 1,76 139,65 AĞUSTOS 15 Güncel Ekonomik Yorum Türkiye geçen ay sürecinde finansal piyasalar açısından kendi özelinde iç siyasal dengenin kurulamaması kaynaklı olarak yatırımcıların risk algısının artmasıyla volatil

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

ŞEFFAFLIK VE ETİK KÜLTÜRÜN GELİŞTİRİLMESİ

ŞEFFAFLIK VE ETİK KÜLTÜRÜN GELİŞTİRİLMESİ ŞEFFAFLIK VE ETİK KÜLTÜRÜN GELİŞTİRİLMESİ Doç.Dr. Uğur ÖMÜRGÖNÜLŞEN omur@hacettepe.edu.tr Hacettepe Universitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü 1 Şeffaflık Şeffaflık, en basit anlamıyla, devletin

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin

Detaylı

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz İstanbul YDK: 1 Mayıs itibariyle başlamış olan Eme(K)adın kampanyamız kapsamında güvencesiz, görünmeyen ve yok sayılan kadın emeği üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyoruz. Bu kez bu konuda sendikal

Detaylı

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015 N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR 26 Kasım 2015 SİYASİ İRADENİN ÖNÜNDE İKİ SENARYO Kapsamlı bir reform ve kalkınma hareketine girmek Toplumsal barış Çözüm süreci Yeni anayasa Başkanlık arayışı ve kutuplaşma

Detaylı

16 Ağustos 2013 BURHANETTİN DURAN

16 Ağustos 2013 BURHANETTİN DURAN BURHANETTİN DURAN Analiz Niçin İhtiyaçtır? Siyasal vesayetlerinden kurtulmuş, ekonomisi büyüyen, kronik toplumsal sorunlarını çözüme kavuşturmuş ve bölgesinde itibarı artan bir Türkiye nin önündeki en

Detaylı