Aspirin; asetilsalisilik asit (ASA) en bilinen ve en yaygýn kullanýlan

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Aspirin; asetilsalisilik asit (ASA) en bilinen ve en yaygýn kullanýlan"

Transkript

1 Klinik Pediatri, 2002;1(1): Aspirin ve Çocukluk Çaðý Romatizmal Hastalýklarýnda Kullanýmý Prof. Dr. F. Sedef TUNAOÐLU* Aspirin; asetilsalisilik asit (ASA) en bilinen ve en yaygýn kullanýlan antiinflamatuvar ilaçtýr. Ticari olarak 1874 yýlýnda sentez edilmiþ ve 1899'da piyasaya sürülmüþtür. Maclagan'ýn 1876 yýlýnda aspirinin romatizmal ateþ (RA) tedavisinde etkin olduðunu bildirmesi ile romatizmal hastalýklarýn tedavisinde yer almaya baþlamýþtýr. Reye sendromu geliþimi ile aspirin kullanýmý arasýndaki potansiyel birlikteliði gösteren çalýþmalar 1970 sonlarý 1980 baþlarýnda yayýnlanmaya baþlamýþ; hükümetlerin uyarýlarý ve medyanýn etkileri aspirin kullanýmýnda belirgin düþüþe yol açmýþtýr. Son otuz yýlda pek çok nonsteroidal antiinflamatuar ilacýn (NSAID) tedaviye eklenmesine karþýn aspirin RA ve Kawasaki gibi romatizmal hastalýklarýn tedavisinde yerini tartýþýlmaz þekilde korumakta; antifosfolipid antikoru sendromu ve Alzheimer hastalýðý gibi yeni kullaným alanlarý ortaya çýkmaktadýr. ETKÝLERÝ * Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, ANKARA Aspirin diðer NSAID gibi siklooksijenaz (COX) enzimini bloke ederek, araþidonik asitten tromboksan ve prostaglandin (PG) oluþmasýný engeller (Þekil 1). Aspirin antipiretik, analjezik ve antiinflamatuvar olarak etki etmektedir. Etki ve yan etkileri yapýmýný engellediði prostaglandinler nedeniyle ortaya çýkmaktadýr. Son yýllarda yapýlan çalýþmalar COX enziminin birden fazla olduðunu göstermiþtir; COX-1 daha çok fizyolojik olaylarda etken olan, COX-2 ise inflamatuvar olaylarda ortaya çýkan ve patolojik olaylardan sorumlu prostaglandinlerin yapýmýndan sorumludur. COX izoenzimleri üzerinde ASA ve diðer NSAID'lerin seçiciliði deðiþmekte ve bu seçicilik organlara göre de farklýlýk göstermektedir. 26

2 ASPÝRÝN VE ÇOCUKLUK ÇAÐI ROMATÝZMAL HASTALIKLARINDA KULLANIMI 1. Antipiretik etki Aspirin santral olarak ve PG sentez inhibisyonu yaparak antipiretik etkisini gösterir. Enfeksiyon, doku zedelenmesi, inflamasyon, malignite ve graft rezeksiyonu gibi uyarýlarla dolaþýmdaki ve yerleþik monositer fagositlerden salýnan pirojenler anterior hipotalamusta PG yapýmýný uyarýr; oluþan PGE2 hipotalamusun eþiðinin deðiþmesine ve ateþe neden olur. Aspirin PG yapýmýný engelleyerek ateþin oluþmasýný engeller; bu etkisi antiinflamatuar etkisi için gerekli dozlardan daha düþük dozlarda ortaya çýkar. Aspirin diðer antipiretiklere göre daha yüksek ateþlerde (39 C) etkili olmakta ve sirkadian ritmi etkilememektedir. SLE'li hastalarda steroid tedavisi ile düþmeyen ateþleri düþürdüðü gösterilmiþtir. 2. Analjezik etki Aspirin basit analjezik olarak en çok kullanýlan ilaçlardan birisidir. Salisilat metaboliti orta derecede ve özellikle inflamatuar kökenli olan aðrýlarda etkili olmaktadýr. Ýnflamasyonda PG sentezinin uyarýlmasý, bradikinin gibi aracýlarla (mediatör) sinirleri aðrýlý uyaranlara duyarlý hale getirmektedir. Aspirin PG sentezini inhibe ederek sinirlerin uyarýlmasýný engellemekte ve aðrý oluþumunu azaltmaktadýr. Sinir hücrelerinin membranlarý üzerinde, uyarýlarýn santral sinir sistemine iletilmesinde ve hipotalamus üzerinde etkili olarak aðrýyý azalttýðý bildirilmektedir. Aspirin; baþaðrýsýný, vasküler, müsküler, kas ve iskelet sisteminden kaynaklanan aðrýlarý azaltýrken mental depresyon ve duyu deðiþikliklerine neden olmamaktadýr. 3. Antiinflamatuvar etki PGE2 ve prostasiklin; vasküler geçirgenliði arttýrarak ödem ve lökosit infiltrasyonuna ve endojen inflamatuvar aracýlarýn ve bradikininin aðrý yapýcý etkisinin artmasýna neden olur. Aspirin PG'lerin tüm hücrelerde yapým ve salýnýmýný engelleyerek inflamatuvar yanýtý azaltýr. Nötrofil ve monosit migrasyonunu hücre yüzeyine direk etki ederek damar dýþýna geçiþlerini engeller. Uyarý sonucu oluþan etkileþimleri (lökotrien B 4 -C 5 kökenli peptidler) engellediði de bildirilmiþtir. 4. Antitrombotik etki Aspirin trombosit COX enzimini inhibe ederek ADP salýnýmýný engeller ve trombosit agresyonu oluþturulamaz. Aspirin bu etkisini düþük dozlarda ve geri dönüþümsüz olarak gösterir. Son dozu izleyen 4-7 gün etkisi sürer. Aspirin, bu etkisi nedeniyle Kawasaki ve antifosfolipid antikoru sendromlarýnýn tedavilerinin ana öðelerinden biridir. FARMAKOKÝNETÝK Salisilik asit 2-0H benzoik asidin, aspirin asetik asidin salisilat esterinin sýk kullanýlan adlarýdýr. Aspirin çözündükten sonra hýzla emilir, karaciðerde hidrolize olur ve dk'da plazmada gösterilebilir, iki saatte serum tepe deðerine ulaþýr. Aspirin özgül olmayan esterazlarla karaciðerde salisilik aside hidrolize olur. Aspirin ve salisilat serum proteinlerine özellikle albumine baðlanýrlar. Tüm vücut doku ve boþluklarýna tükrüðe, beyin omurilik sývýsýna (BOS), sinoviyal sývýya, anne sütüne ve plasentadan fötüse geçerler. Karaciðerde metabolize olup, böbrek yoluyla atýlýrlar. Salisilik asit glukronid kullanýmý ile salisilürik asite, glisinle konjuge olarak salisilürik asite ve oksidasyonla gentisik aside metabolize olur. Metabolize eden enzim düzeyi genetik kontrol altýndadýr. Enzim yüksek doz nedeniyle doygunluk gösterirse aspirinin yarýlanma ömrü hýzla uzar; serum düzeyi arttýkça atýlým azalýr. Doza baðýmlý t 1/2 2-8 saat arasýnda deðiþmektedir. Midede gýda olmasý ve alkali mide ortamý aspirinin emilimini azaltmakta; aspirinin sodyum tuzlarý daha hýzlý emilmekte; antiasitler emilimi ve atýlýmý arttýrmakta; steroid kullanýmý serum düzeyini azaltýrken idrarýn alkalileþmesi atýlýmý arttýrmaktadýr. Serum düzeylerine tedavinin 5. gününden sonra bakýlmalýdýr. Ufak doz arttýrýmlarý serum düzeyinde büyük artýþlara yol açabileceði gibi serum düzeyinde ilaçtan baðýmsýz dalgalanmalar görülebilir. Uygun serum düzeyi saðlandýktan sonra serum düzeyinde dozlar arasýnda fazla deðiþimler gözlenmez; gece dozu uyku düzeninin bozulmamasý için verilmeyebilir. Aspirin; betablokör ve ACEI'nýn antihipertansif, spironolakton ve furosemidin diüretik etkilerini; indometazin ve naproksenin serum düzeyini azaltýr. 27

3 TUNAOÐLU FS. Metotreksatýn kemik iliði supresyon etkisini ve sulfonilurea grubunun hipoglisemik etkisini olasýlýkla insülin salgýlanmasýný uyararak arttýrýr. Etanolle birlikte verildiðinde gastrointestinal sistem (GIS) kanama riski artar; bu nedenle karýþým yapýlmamalýdýr. Antikoagülanlarla birlikte koagülasyon deðiþik aþamalarda engellenip, kanama riski artacaðýndan kesin endikasyon olmadýkça kullanýlmamalýdýr. YAN ETKÝLER 1. Gastrointestinal etkileri Aspirinin en sýk görülen yan etkileri GIS ile ilgili olanlardýr (%2-40). Hafif iþtahsýzlýk, epigastrik rahatsýzlýk daha sýk yakýnma nedeni olmakta, çocuklarda ülser ve mide kanamalarý daha az görülmektedir. Aspirin peteþi ve mikro kanamalara sýklýkla, ülser ve major kanamalara ise ender olarak yol açmaktadýr. GIS etkileri açýsýndan aspirinin diðer NSAID ile arasýnda fark yoktur. Yapýlan çalýþmalar kronik kullanýmda gaita ile ml/gün kan kaybý olduðunu göstermiþtir. Effervesan tabletler, NaHCO 3 ile birlikte ve tamponlanmýþ aspirin veriminde ve aklorhidride kaybýn azaldýðý bildirilmektedir. Gaita ile kayýp demir eksikliði anemisine neden olabilmektedir. Aspirin GIS üzerindeki etkisini iki yolla göstermektedir: 1. PG sentez inhibisyonu nedeniyle PG'nin hücreyi koruyucu (sitoprotektif) etkisi engellenmektedir. Dýþarýdan PG verimi, aspirinin mide mukozasý üzerindeki zedeleyici etkisini azaltmaktadýr. 2. Aspirin, gastrik mukoza ile diðer dokular arasýndaki elektriksel potansiyel farklýlýðý azaltmakta ve mukozal bariyerden hidrojen iyonu mide duvarýna geri emilirken (back diffusion), Na ve Cl lümene akmaktadýr. Hidrojen iyonunun geri emilimi histamin salýnýmýna, kapiller dilatasyona, asit yapýmýnýn artmasýna ve böylelikle gastrik kanama ve erozyona yol açmaktadýr. Aspirinin GIS üzerindeki yan etkilerini azaltmak amacýyla histamin, H 2 blokörleri ve oral sentetik PGE analoglarý kullanýlmaktadýr. Ülser geliþtiðinde aspirin kesilip, ülser iyileþtirildikten sonra antiasit ile birlikte aspirin tedavisine devam edilebilir. 2. Hepatotoksisite Salisilatlarýn doza baðlý olmadan salýnýmýna neden olduklarý sitoplazmik enzim (LDH) hepatotoksisitede etkili olmakta; genellikle semptomatik karaciðer hastalýðý geliþmemektedir. Bulantý, anoreksi ve hepatomegali görülebilir. Doz arttýrýmýndan 2-3 hafta sonra KCFT'de artýþ olmakta, bilirubin düzeyleri ise pek deðiþmemektedir. Çocuklarda protrombin zamanýnýn da deðiþmediði bildirilmektedir. Romatizmal ateþin (RA) kardit formunun, jüvenil romatoid artritin (JRA) özellikle sistemik tipinin ve JRA'lý kýzlarýn, SLE'nin aktif formunun ve karaciðer hastalýðý olanlarýn aspirinin hepatotoksik etkilerine daha duyarlý olduklarý bilinmektedir. Romatoid artritte tedavi olmadan da KCFT'de yükselmeler olmaktadýr; romatizmal hastalýklarda SLE gibi hepatotoksisiteye eðilim olduðu düþünülmektedir. Aspirine baðlý hepatotoksisite 10 mg/dl'nin altýndaki dozlarda bile olabilmektedir. Ýlaç kesildikten, ya da doz azaltýldýktan bir iki hafta sonra bozukluklar düzelmektedir. Klinik bulgu yoksa KCFT'ye bakmaya gerek yoktur. Çocuklarda ekimoz ve kanama yoksa transaminazlar aniden yükselmezler. Enzim düzeyleri birkaç yüzün üstüne çýkmadýkça ilaca güvenle devam edilebilir. Aspirin hepatotoksisitesi geri dönüþümlüdür. Aspirinin dozunu azaltmak, geçici olarak ilacý kesmek ve enzim düzeyleri normalleþince düþük dozda tekrar baþlamak yeterlidir. Reye sendromunda görülen karaciðer deðiþiklikleri aspirin hepatotoksisitesinden patolojik olarak farklýdýr. Ýnfluenza ve suçiçeði salgýnlarý sýrasýnda görülür. Diðer NSAID kullanýmlarý sýrasýnda da hepatotoksisite görülebileceði akýlda tutulmalýdýr. 3. Reye sendromu Ensefalopati, KÝBAS ve karaciðerde yaðlý dejenerasyonla karakterize olan ve 1963 yýlýnda tanýmlanan bu sendromun influenza ve suçiçeði enfeksiyonlarý sýrasýnda aspirin kullanan çocuklarda görüldüðünü bildiren çalýþmalar nedeniyle 1980 yýllarýndan baþlayarak aspirin kullanýmýnda belirgin azalma olmuþtur. Aspirin kullanýmýndaki bu azalmadan sonra Reye sendromunun görülme sýk- 28

4 ASPÝRÝN VE ÇOCUKLUK ÇAÐI ROMATÝZMAL HASTALIKLARINDA KULLANIMI HÜCRE MEMBRANI Fosfolipaz A 2 Travma, hormon, Ca influx Kortikosteroid ARAÞÝDONÝK ASÝT Oksijen, ýþýk Lipooksijenaz KEMOTAKTÝK LÝPÝTLER (kemotaksis) Siklooksijenaz peroksidaz NSAID LÖKOTRÝENLER (anaflaksi, kemotaksis, analjezik, astma) Endoperoksidler PGG 2 /PGH 2 Prostasiklin sentetaz Tromboksan sentetaz PROSTASÝKLÝN PGI 2 (vazodilatasyon hiperaljezi, trombosit agregasyonu, gastrik asit sekresyonu ve renal kan akýmýnýn düzenlenmesi) PROSTAGLANDÝN PGE 2 /PGF 2α (ateþ, hiperaljezi, gastrik asit sekresyonu ve renal kan akýmýnýn düzenlenmesi) TROMBOKSAN A (vazokonstrüksiyon, trombosit agregasyonu) Þekil 1. Prostanoid dizisi (Kaoso ve Terezhalmy 1994). lýðýnýn azaldýðý ve görülme yaþýnýn daha ileri yaþlara kaydýðý bildirilmektedir. Ancak eskiden Reye sendromu tanýsý alan olgularýn yeni tekniklerle yeniden incelenmeleri sonucunda eski tanýlar %36-69 oranýnda deðiþmiþ ve doðumsal metabolik hastalýklar en çok konulan yeni taný grubunu oluþturmuþtur. Reye sendromlu hastalarýn karaciðer hücrelerinin β oksidasyonunun kontrollere göre daha düþük konsantrasyondaki salisilatlarla inhibe olduðu bildirilmiþtir. Aspirin ile Reye sendromu arasýndaki iliþki kesin olarak gösterilmemesine karþýn bu olasýlýk nedeniyle JRA'lý hastalarýn influenza ve suçiçeði aþýlarýný olmalarý önerilmekte; kusmanýn ve bilinç deðiþikliklerinin eþlik ettiði viral enfeksiyonlarda enfeksiyon geçene kadar aspirin tedavisine ara verilmektedir. 4. Renal etkiler Eriþkinlerde NSAID baðlý renal bozukluklar %1-2 oranýnda görülmektedir; 226 JRA'lý çocuk üzerinde yapýlan çalýþmada ise bu sýklýk %0.4 olarak 29

5 TUNAOÐLU FS. bildirilmiþtir. Çocuklarda daha çok izole hematüri, proteinüri, ödem, BUN yükselmesi ve idrarda hiyalen kristalleri görülmektedir. Ýlaç kesilince deðiþiklikler de düzelmektedir. Çocuklarda analjezik nefropatisi pek görülmemektedir. Aspirin PG sentetazý inhibe ederek böbrek kan akýmýný ve GFR azaltmakta; furosemid ve spironolakton ile kompetisyona girmekte; düþük dozlarda ürat sekresyonunu azaltmakta, tedavi edici dozlarýn üstüne çýkýldýðýnda ise ürat sekresyonunu arttýrmaktadýr. Altta yatan böbrek hastalýðýnýn varlýðýnda (SLE'de olduðu gibi) aspirin toksisitesine eðilim olabileceði unutulmamalýdýr. 5. Hematolojik etkiler Aspirin trombosit agregasyonunu engeller ve kanama zamanýný uzatýr. Vitamin K'ya baðýmlý faktörleri etkileyerek protrombin zamanýnda uzamaya neden olabilir. Trombosit fonksiyon bozukluðuna baðlý hafif kanamalar, tedavi baþlangýcýnda burun kanamalarý görülebilir. Diþ çekilecek ya da cerrahi uygulanacaksa iki hafta önce tedavinin kesilmesi önerilmektedir. Aspirinin hematolojik yan etkiye yol açacak dozu bilinmemektedir. Aspirin trombosit siklooksijenazýný düþük dozlarda ve 5 dakika içinde geri dönüþümsüz olarak inhibe ederek, trombosit agregasyonunu engellemekte ve koagülasyonu bozmaktadýr. Ancak bu etkisinin yaný sýra vasküler prostasiklin sentezini de engellemektedir. Prostasiklin koagülasyonu inhibe etmektedir; inhibisyonunda koagülasyona eðilim artmaktadýr. Aspirin düþük dozlarda trombosit, yüksek dozlarda ise hem trombosit hem de damar siklooksijenazýný inhibe etmektedir. Aspirinin zýt yöndeki bu etkilerinin klinikteki önemi halen belli deðildir. Aspirinin hemolitik anemili hastalarda; glikoz-6-fosfat dehidrogenaz ve glutatyon eksikliðinde belirgin hemolize neden olmadýðý, piruvat kinaz eksikliði olan hastalarýn ise aspirine duyarlý olduklarý bildirilmiþtir. Aspirin lenfositlerin mitojen ve antijene yanýtlarýný ve MIF yapýmýný inhibe etmekte ve camp düzeyini azaltmaktadýr. Granülositlerin adhezyon ve hareketlerini engellemekte ve inflamatuar dokuya migrasyonlarýný bozmaktadýr. 6. Hipersensitivite Aspirin aþýrý duyarlýlýðýnýn görülme sýklýðý toplumda % , kronik ürtikerli hastalarda %20 ve kronik astým ve nazal polipli hastalarda ise %3-4 arasýnda deðiþmektedir. Major duyarlýlýk görülme sýklýðý ise normal kiþilerde %0.19, astýmlýlarda %3.8 ve kronik ürtikerli kiþilerde %23 olarak bildirilmektedir. Eriþkinde bronkospastik tip, çocukta ise ürtikeriyal tip daha sýk görülmektedir. Aspirin alýmýndan 3 saat sonra anjioödem, ürtiker ve ciddi rinore aspirin intoleransýný gösterir. Alýþýlmadýk þekilde ufak dozla vazomotor kollapsa neden olan aþýrý duyarlýlýk da bildirilmiþtir. Aspirin COX inhibisyonu yaparak PG'lerin azalmasýna, histamin ve SRS-A'nýn artmasýna ve bronkokonstrüksiyona neden olur. Bu hastalarýn PG inhibisyonuna aþýrý duyarlý olduklarý, hava yollarýnýn regülasyonunun PG'lere aþýrý derecede baðlý olduðu bildirilmektedir. 7. Tinnitus-Ýþitme kaybý Kulak çýnlamasý ve yüksek frekanslara karþý iþitme kaybý aspirin kullanýmý sýrasýnda görülebilen yan etkilerdendir. Vertigo, denge kaybý ve baþ dönmesi tinnitusa eþlik edebilir; aspirinin içkulak üzerindeki etkisi nedeniyle görülürler. Bu etkiler serum düzeyi ile orantýlýdýr ve saatte düzelirler; tinnitus aspirin serum düzeyi 20 mg/dl üzerine çýkýnca görülür. Tinnitus geliþtiðinde ilacýn dozu yavaþça azaltýlmalýdýr. Küçük çocuklarýn yakýnmalarýný dile getiremeyecekleri düþünülürse, bu etkiler yönünden ailelerin iyi gözlemci olmalarý gerekmektedir. 8. Pulmoner ödem Ýlk kez 1950 yýlýnda RA tedavisi sýrasýnda pulmoner ödem geliþtiði bildirilmiþ; altta yatan kalp hastalýðýnýn etken olduðu düþünülmüþtür. Ancak daha sonra altta yatan kalp hastalýðý olmadan normal kiþilerde de aspirin alýmý sýrasýnda pulmoner ödem geliþtiði bildirilmiþtir. Daha çok yaþlýlarda ve sigara içenlerde, genellikle serum aspirin düzeyi 40 mg/dl nin üzerinde olduðu zaman görülmektedir. 9. Kardiyovasküler sistem etkileri Aspirinin kardiyovasküler sistem üzerinde belirgin 30

6 ASPÝRÝN VE ÇOCUKLUK ÇAÐI ROMATÝZMAL HASTALIKLARINDA KULLANIMI bir etkisi yoktur. Hipertansiyonlu kiþilerde kan basýncýnda hafif artmalara neden olabilir. Furosemid ve spironolaktonun etkisini ve böbrek kanlanmasýný azalttýðý akýlda tutulmalýdýr. 10. Kýkýrdak toksisitesi Aspirinin artritli hastalarýn tedavisinde kullanýlmasýna karþýn, uzun süreli kullanýmda glikozaminoglikan sentezini bozarak kýkýrdaðýn bütünlüðünü bozduðu bildirilmiþtir. 11. Salisilizm Çocuklarda aspirinin tedavi edici dozu ile toksik dozu birbirine oldukça yakýndýr; süt çocuðunda intoksikasyon hýzla geliþebilir. Uykuya eðilim, irritabilite ve hiperpne ve daha küçük çocuklarda metabolik asidoz ve ketozis geliþebilir. Daha büyüklerde ise hipotalamustaki santral etki ile respiratuar alkaloz geliþir. Abdominal aðrý ve kusma, santral sinir sistemi uyarýmýný takiben hiperkinetik ajitasyon, konuþma bozukluðu, delirium ve konvülsiyonu stupor ve koma geliþir. Ateþ ve dehidratasyon, idrarý alkali yapacak ilaç kullanýmý salisilizme eðilim yaratýr. Bu nedenle bulantý, kusma ve diyaresi olanlarda ilaç geçici olarak kesilmelidir. Santral sinir sistemi ile ilgili bulgularý olan hastalar yatýrýlarak ateþ, renal yetmezlik, santral sinir merkezi bulgularý, pulmoner ödem, kanama, hipoglisemi ve kan salisilat düzeyi yönünden izlenmelidir. ASPÝRÝNÝN KULLANILDIÐI ÇOCUKLUK ÇAÐI ROMATÝZMAL HASTALIKLARI 1. Romatizmal ateþ Salisilatlarýn romatizmal ateþ tedavisindeki yeri ilk kez 1876 yýlýnda Maclagan tarafýndan vurgulanmýþ; Lees 1903 yýlýnda salisilatýn yüksek dozda kullanýldýklarýnda spesifik antiromatizmal ajan olduklarýný bildirmiþ; Coburn 1943 yýlýnda yüksek dozun etkisini tekrar vurgulamýþ ve serum düzeyi mg/dl olacak þekilde intravenöz aspirin tedavisi önermiþ; ayný ve zýt görüþte olan araþtýrýcýlar tartýþmalara katýlmýþlardýr. Ancak intravenöz uygulamada toksik reaksiyonlarýn sýk olmasý ve iki ölüm bildirilmesi üzerine daha düþük dozlarýn ve mg/dl serum düzeyinin yeterli olduðu görüþü kabul görmeye baþlamýþtýr ve 1960'lý yýllarda yatak istirahati ile birlikte aspirin tedavisinin ateþ ve eklem bulgularýnýn daha hýzlý kaybolmasýna neden olduðunu bildiren yayýnlar hýzla artarken, Bywaters ve Thomas 1961 yýlýnda salisilat tedavisi altýnda iken bazý hastalarýn kardiyak durumlarýnýn bozulduðunu ve aspirin tedavisinin konjestif yetmezliði ortaya çýkartýcý rol oynadýðýný ileri sürmüþlerdir. Alexander ve Smith de 1962 yýlýnda salisilatlarýn aktif karditli hastalarda oksijen tüketimini ve kalbin yükünü arttýrarak potansiyel tehlike oluþturduklarýný bildirmiþlerdir. Vane'nin 1971 yýlýnda NSAID siklooksijenaz enzimini bloke ederek prostaglandin sentezini inhibe ettiðini göstermesiyle bugün, aspirinin yukarýda bahsedilen etkilerinin renal COX enzimini inhibe etmesi ile oluþtuðunu biliyoruz. 1950'li yýllardan baþlayarak Amerikan Kalp Derneði ve Ýngiliz 'Medical Research Council'' ortaklaþa çalýþmalar yapmaya baþlamýþ; ACTH, kortizon ve aspirinin hastalýðýn klinik bulgularýný baskýlamada, hastalýðýn gidiþi ve sekeller üzerindeki etkileri araþtýrýlmýþtýr. Steroid uzun süreli yüksek doz, kýsa süreli yüksek doz ve aspirinle birlikte verilmiþ; kontrollü olan bu çalýþmalar sonucunda aspirin ve steroid tedavileri arasýnda rezidüel kalp hastalýðý yönünden bir fark gösterilmemiþtir. Kontrollü olmayan bazý çalýþmalarýn sonuçlarýna göre de steroid kullanýmý klinik bulgularý hýzla düzeltmekte ve hastanede kalýþ süresini azaltmaktadýr. Son yýllarda yapýlan çalýþmalarýn sonuçlarý da eski bilgilerimizi desteklemekte; antiinflamatuar ilaçlarýn klinik bulgularý dramatik þekilde iyileþtirdiði ancak romatizmal kalp hastalýðýnýn geliþimini engelleyemedikleri, steroidlerin uzun süreli prognoza etkili olmadýklarý bildirilmektedir. Romatizmal ateþte antiinflamatuar kullanýmý klinik bulgulara göre belirlenmektedir: a) Atralji- Analjezik dozda aspirin tedavisi yeterli olmaktadýr. b) Artrit- Eklem tutulumunda seçilecek ilk ilaç aspirin olmaktadýr. Baþlangýç dozu 100 mg/kg/gün (dört dozda, maksimum 6 gr/gün) olarak uygulanmaktadýr. Tedavinin devamýnda farklýlýklar olabilmektedir. Markowitz ve Taranta (1982) 2 hafta 100 mg/kg/gün dozunda, daha sonra 75 mg/kg/gün dozuna inip, bu dozdaki aspirin tedavisini 4-6 hafta uygulamaktadýr. Fyler (1992) ise

7 TUNAOÐLU FS. mg/kg/gün dozu ile tedaviye baþlayýp, klinik yanýt alýnýrsa ikinci hafta dozu %25 azaltýp, tedaviye 6-8 hafta devam etmekte ve tedavinin son iki haftasýnda dozu giderek azaltmaktadýr. Markowitz ve Gordis (1972) 100 mg/kg/gün dozu ile tedaviye baþlayýp, ikinci hafta dozu %25 azaltýp tedaviyi 3-4 haftaya tamamlamayý önermektedirler. Park 100 mg/kg/gün dozu ile tedaviye baþlamakta ve iki hafta uyguladýktan sonra iki haftada dozu giderek azaltarak toplam 4 hafta tedavi uygulamaktadýr. Hastanýn klinik ve laboratuvar yanýtý tedavi doz ve süresini belirlemektedir. Kliniðimizde aspirin tedavisi 100 mg/kg/gün dozunda baþlanmakta ve iki hafta tedaviye devam edilmekte, iki haftada da doz giderek azaltýlarak toplam 4 hafta tedavi verilmektedir. Doz azaltýmýnda klinik ya da laboratuvar bulgularýnda alevlenme olursa bir önceki doza çýkýlarak tedavi sürdürülmektedir. Salisilizm varlýðýnda ilaç bir iki gün kesilmeli, daha sonra daha düþük dozla tedaviye devam edilmelidir. Aspirin verilmek istenmediðinde diðer NSAID (kliniðimizde tolmetin tercih edilmektedir) ile tedavi programý tamamlanabilir. c) Kardit- Kalp yetmezliði ve kardiyomegali olmayan kalp tutulumu artrit gibi tedavi edilmektedir. Ancak kontrollü olmayan bazý çalýþmalarda steroidin bulgularý daha çabuk ortadan kaldýrdýðý ve sekel oluþumunu engellediði bildirildiðinden kardit tanýsý alan hastalarýn tümüne steroid tedavisi verme eðilimi de bulunmaktadýr. Karditli hastalara aspirin verildiðinde böbrek kan akýmýnýn ve GFR'nin azalabileceði akýlda tutulmalýdýr. Steroid alan hastalarýn steroid dozu azaltýlýrken rebound oluþmasýný engellemek amacýyla tedavilerine aspirin eklenmektedir. Markowitz ve Gordis steroid tedavisinin son haftasýnda aspirin (75 mg/kg/gün) baþlamakta ve 6-12 hafta aspirine devam etmektedirler. Fyler aspirini steroid tedavisinin 3. haftasýnda doz azaltýlmaya baþlandýðýnda ayný dozda tedaviye eklemekte, 6 hafta devam etmekte ve son iki hafta da salisilat dozunu giderek azaltmaktadýr. Kliniðimizde karditli olgulara genellikle steroid baþlanmaktadýr. Hastanýn kliniði ve laboratuvar bulgularýna göre tedavi belirlenmekte ve steroid dozu azaltýlmaya baþlanýp kesilmeden önceki son hafta tedaviye aspirin (75 mg/kg/gün) eklenmektedir; steroid verim süresi kadar aspirin tedavisine devam edilmekte ve son iki haftada doz giderek azaltýlmakta ve tedavi sonlandýrýlmaktadýr. Kan salisilat düzeyi; kulak çýnlamasý, kusma, bulantý ve solunum sayýsýnýn artmasý gibi salisilizmi düþündüren yakýnmalarýn varlýðýnda ölçülmelidir ve mg/dl düzeyi tedavi için yeterlidir. Romatizmal ateþ tedavisi sýrasýnda klinik olarak bulgu veren hepatotoksisiteye pek rastlanmamaktadýr. Fransa'da romatizmal ateþ tedavisi sýrasýnda ensefalopati ile birlikte fulminan hepatit geliþen bir hasta bildirilmiþtir. Singh ve arkadaþlarýnýn (1992) Libya'da aspirin tedavisi alan 50 romatizmal ateþli çocuðu kapsayan çalýþmalarýnda 12 hastada karaciðer fonksiyon testlerinde 5-10 kat yükselme olduðu; bu çocuklarda ayný zamanda aspirinin diðer yan etkilerinin de görüldüðü; ilaç kesimi ile bulgularýn düzeldiði ve serum salisilat düzeyi ile KCFT arasýnda iliþki olmadýðý saptanmýþtýr. Karditli hastalarýn izleminde, özellikle salisilatlarýn yan etkileri yönünden yakýn izleme alýnmalarý ve ailelerin bu konuda bilgilendirilmeleri; tedavi devamlýlýðý ve güvenliði açýsýndan yol gösterici olacaktýr. KCFT'nin normalin 5 kat üstüne çýkmasý ve klinik olarak salisilizm bulgularýnýn olmasý salisilat tedavisini sonlandýrma nedenleri olmalýdýr. Aspirinin romatizmal ateþte dolaylý olarak diðer bir kullaným alaný daha bulunmaktadýr. Kapak hastalýðý nedeniyle prostetik kapak takýlan hastalara antitrombotik etkisi nedeniyle düþük dozda salisilat tedavisi verilmektedir. Günümüze kadar prostetik kapaðý nedeniyle salisilat alan hastalarda hepatotoksisite ve Reye sendromu tanýmlanmamýþtýr. 2. Jüvenil Romatizmal Ateþ (JRA) Aspirin uzun yýllar JRA tedavisinde en önemli ilaç olmuþtur. Ancak son yýllarda NSAID sayýlarýnýn giderek artmasý ve çocuklarda kullanýlmaya baþlanmalarý ile aspirinin yerini almaya baþlamýþlardýr. Aspirinin etkili ve ucuz bir ilaç olmasýna karþýn yan etkilerinin (GIS ile ilgili ve hepatotoksisite gibi) diðerlerine göre daha fazla yayýnlanmýþ olmasý, Reye sendromu ile olasý iliþkisi, hastalarýn alýmda isteksiz olmalarý ve diðer NSAID'ye göre daha sýk aralýklarla alýnmasý nedeniyle JRA tedavisindeki yerini kaybetmeye baþlamýþtýr. JRA'lý hastalar üzerinde yapýlan çalýþmalar 32

8 ASPÝRÝN VE ÇOCUKLUK ÇAÐI ROMATÝZMAL HASTALIKLARINDA KULLANIMI KCFT'deki bozukluklarýn daha çok sistemik tipte ve daha büyük çocuklarda görüldüðünü, serum salisilat düzeyi ile KCFT arasýnda hastalýðýn aktif evresi dýþýnda iliþki olmadýðýný, ilacýn dozunun azaltýlmasý ya da ilacýn kesilmesiyle bozukluklarýn düzeldiðini göstermektedir. Düþük aspirin dozlarýnda ve ilaç almayan hastalarda da KCFT'de bozukluk saptanmasý, karaciðerdeki bozukluklarýn ilaçtan çok hastalýðýn bir parçasý olduðu kanýsýný uyandýrmakta; hastalýk nedeniyle karaciðerin ilaç etkilerine duyarlý hale geldiði de öne sürülmektedir. Tedavi sýrasýnda KCFT izlenmeli, yüksek deðerler bulunduðunda hastanýn klinik bulgularý da göz önüne alýnarak doz azaltýlmalý ya da kýsa süreli ilaç kesilmelidir. Aspirin tedavisi altýnda iken Reye sendromu geliþen az sayýda hasta rapor edilmiþtir. Reye sendromu olduðu bildirilen dört hastanýn ikisinde taný karaciðer biyopsisi ile desteklenmemiþtir. Reye sendromu tanýsý alan ve tekrar incelenebilen hastalarýn tanýlarý sýklýkla doðumsal metabolik hastalýk olarak deðiþebilmektedir. Ancak JRA tedavisinde aspirin uzun süreli kullanýldýðýndan, özellikle viral hastalýk sýrasýnda kusma ve bilinç deðiþikleri gibi Reye sendromunu akla getiren bulgularýn varlýðýnda ilaç kesilmesi daha güvenli olacaktýr. JRA'lý hastalar influenza ve suçiçeði aþýlarý olmalýdýrlar. JRA tedavisi için aspirin mg/dl/gün (4 doza bölünerek) baþlanýr. Tedavinin birinci haftasýnda klinik olarak yararlaným yoksa doz arttýrýlýr (90 mg/kg/gün). Bir haftalýk tedavi sonucunda klinik farklýlýk olmazsa ilaç veriminden iki saat sonra serum salisilat düzeyi ölçülmelidir; mg/dl düzeyi tedavi için yeterli kabul edilmekte, 30 mg/dl'nin üzerindeki salisilat düzeyinin tedavi yönünden farklýlýk yaratmadýðý bildirilmektedir. Klinik olarak tedaviden yarar görülürse, aktivasyon bulgularý düzeldiðinde doz giderek azaltýlmalý ve klinik ve laboratuvar olarak bulgu vermeyecek düzeyde tutulmalýdýr. Hastalýk aspirin ile tedavi edilirse tüm klinik ve laboratuvar bulgularý kaybolduktan sonra 1-2 sene tedaviye devam edilmesi önerilmektedir. Aspirine tam yanýt %50 oranýnda olmaktadýr. Etkili serum düzeyi elde edilmesine karþýn 3 aylýk tedavi sonunda istenen yanýt alýnmamýþsa diðer bir NSAID (kliniðimizde tolmetin ikinci sýrayý almaktadýr; ibubrufen, indometazin, naproksen) de kullanýlabilir. 3. Kawasaki hastalýðý Kawasaki hastalýðý ülkemizde sýk görülen bir hastalýk deðildir. Ancak tedavisinde aspirinin yeri tartýþýlmaz olduðu için bahsedilecektir. Aspirin hastalýðýn erken evresinde antiinflamatuvar olarak vaskülitin etkisini azaltmak amacýyla 100 mg/kg/gün dozunda verilmelidir. Aspirinin emilimi bozulduðu için etkin serum düzeyine ulaþmak zor olabileceði akýlda tutulmalýdýr. Etkin serum düzeyinin saðlanmasý için aspirinin intravenöz olarak verilmesi önerilmektedir. Trombosit sayýsý yükselmeye baþladýðý, hastalýðýn subakut evreye girdiði zaman aspirin dozu 5-10 mg/kg/gün'e indirilerek sedimantasyon ve trombosit sayýsý normale dönene kadar tedaviye devam edilmelidir. Koroner arter anevrizmasý geliþmiþse aspirin tedavisi antitrombotik dozda kesilmeden sürdürülmelidir. Aspirin düþük dozda yalnýzca trombosit COX enzimini bloke ederek, tromboksan A2 yapýmýný trombositlerde engeller; vasküler prostasiklin üzerine bu dozda etkisi yoktur. Salisilat tedavisinin hastalýðýn erken evresinde verilmesi koroner arter tutulumunu ve koroner arter anevrizmasý geliþimini tedavi verilmeyen gruba göre belirgin olarak azaltmaktadýr (Koroner arter tutulumu aspirinle %16.6, tedavisiz %50; koroner arter anevrizmasý aspirinle %3, tedavisiz %39). 4. Takayasu arteriti Takayasu arteriti ülkemizde Kawasaki hastalýðýna göre daha sýk görülen, abdominal, torasik, arkus aorta ve dallarýný, daha az sýklýkla da pulmoner arteri tutan dev hücreli bir arterittir. Kronik oklüzif evrede aspirin antitrombotik olarak tedaviye eklenmektedir. 5. Antifosfolipid antikoru sendromu Tekrarlayan derin ven trombozlarý, kore ve inme (stroke) gibi bulgularla kendini gösteren bu sendromda çocukluk çaðýnda da yaþamý tehdit eden miyokard infaktüsü ve dijital infaktlar tanýmlanmaktadýr. Antifosfolipid antikoru sendromlu anneden bebeðe geçen antikorlar trombotik olaylara neden olabilmektedir. Antifosfolipid antikoru sendromlu çocuklara antitrombotik dozda aspirin verilmesinin serebral infakt rekürrensini ve trombotik olaylarý önleyeceði bildirilmektedir. 33

9 TUNAOÐLU FS. 1. Baca V, Garcia Ramirez R, Ramirez Lacayo M et al. Cerebral infarction and antiphospholipid syndrome in children. J Rheumatol, 1996;23: Baum J. Aspirin in the treatment of juvenile arthritis. Am J Med, 983;76: Borda IT, Koff RS. NSAIDs. Philadelphia: Hanley&Belfus Inc.;1995,s Carvajal A, Prieto JR, Alvarez Requejo A et al. Aspirin or acetaminophen? A comparison from data collected by the Spanish Drug Monitoring System. J Clin Epidemiol, 1996;49: Cassidy JT. Medical management of children with juvenile rheumatoid arthritis. Drugs, 1999;58: Cassidy JT, Petty RE. Textbook of Pediatric Rheumatology. New York: Churchil Livingstone; 1991; s Curtis N, Levin M. Kawasaki disease thirty years on. Curr Opin Pediatr, 1998;10: Done AK, Yaffe SJ, Clayton JM. Aspirin dosage for infants and children. J Pediatr, 1979;95: Fyler DC. Nadas' Pediatric Cardiology. Philadelphia: Hanley&Belfus Inc.;1992; Giannini EH, Cawkwell G. Drug treatment in children with juvenile rheumatoid arthritis. Pediatr Clin North Am, 1995;42: Glasgow JF, Middleton B, Moore R et al. The mechanism of inhibition of beta-oxidation by aspirin metabolites in skin fibroblasts from Reye's syndrome patients and controls. Biochim Biophys Acta, 1999;1454: Hahn D, Thomson PD, Kala U et al. A review of Takayasu's arteritis in children in Gauteng, South Africa. Pediatr Nephrol, 1998;12: Ivey KJ. Gastrointestinal effects of antipyretic analgesics. Am J Med, 1983;75(5A): Ivey KJ. Gastrointestinal intolerance and bleeding with nonnarcotic analgesics. Drugs, 1986;32 (Suppl 4): Kaoso G, Terezhalmy GT. Acetylsalicyclic acid and acetaminophen. Dent Clin North Am, 1994;38: Kauffman RE. Reye's syndrome and salicylate use, by Karen M. Starko, MD, et al, Pediatrics,1980;66: ; and National patterns of aspirin use and Reye syndrome reporting, United States, 1980 to 1985, by Janet B. Arrowsmith et al, Pediatrics, 1987;79: Pediatrics, 1998;102 (1 Pt 2): Levy G, Lampman T, Kamath BL. Decreased serum salicylate concentrations in children with rheumatic fever treated with antiacid. N Eng J Med, 1975;293: KAYNAKLAR 18. Maison P, Guillemont D, Vauzella Kervroedan F et al. Trends in aspirin, paracetamol and non-steroidal anti-inflammatory drug use in children between 1981 and 1992 in France. Eur J Pharmacol, 1998;54: Markowitz M. Rheumatic fever in the Eighties. Pediatr Clin North Am, 1986;33: Miller JJ III, Weisman DB. Correlations between transaminase concentrations and serum salicylate concentration in juvenile rheumatoid arthritis. Arthritis Rheum, 1976;19: Mortensen ME, Rennebohm RM. Aspirin-the wonder drug. Pediatr Clin North Am, 1989;36: Needs CJ, Brooks PM. Clinical pharmacokinetics of the salicylates. Clin Pharmacokinet, 1985;10: Orlowski JP. Whatever happened to Reye's syndrome? Did it ever really exist? Crit Care Med, 1999;27: Porter JD, Robinson PH, Glasgow JF et al. Trends in the incidence of Reye's syndrome and the use of aspirin. Arch Dis Child, 1990;65: Rowley AH, Shulman ST. Kawasaki syndrome. Clin Microbiol Rev, 1998;11: Singh H, Chugh JC, Shembesh AH et al. Hepatotoxicity of high dose salicylate therapy in acute rheumatic fever. Ann Trop Paediatr, 1992;12: Szer I, Goldenstein-Schainberg C, Kurtin PS. Paucity of renal complications associated with nonsteroidal antiinflammatory drugs in children with chronic arthritis. J Pediatr, 1991;119: Tsutsui K, Shirasaki F, Takata M et al. Successful treatment of livedo vasculitis with beraprost sodium: A possible mechanism of trombomodulin upregulation. Dermatology, 1996;192: Umezawa T, Matsuo N, Saji T. Treatment of Kawasaki disease using the intravenous aspirin anti-inflammatory effect of salicylate. Acta Pediatr Jpn, 1992;34: Walker PC, Helms RA, Wall HP et al. Comparative efficacy study of chewable aspirin and acetaminophen in the antipyresis of children. J Clin Pharmacol, 1986;26: Warren RW, Perez MD, Wilking A et al. Pediatric Rheumatic Diseases. Pediatr Clin North Am, 1994;41:

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu Neden Grip Aşısı Yaptırmalıyız? Grip her yýl görülür ve günlük yaþamý etkiler Her yýl trafik kazalarýndan daha fazla insan grip nedeniyle ölmektedir. Özellikle çocuklar,

Detaylı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Doç. Dr. Betül ULUKOL AKBULUT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Ateş Hipotalamik set-point in yükselmesi Çevre ısısının çok artması Ektodermal

Detaylı

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller: Ayna-Gazetesi-renksiz-11-06.qxp 26.10.2006 23:39 Seite 2 Çocuklarda Ateþ Deðerli Ayna okuyucularý, bundan böyle bu sayfada sizleri saðlýk konusunda bilgilendireceðim. Atalarýmýz ne demiþti: olmaya devlet

Detaylı

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý

Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý 4 Prof. Dr. Yeþim GÖKÇE-KUTSAL Yýllar bizi bulduklarý gibi býrakmýyorlar Owen Meredith Yaþlý hastanýn deðerlendirilmesi aþamasýnda bazý temel özellikler klinisyen hekimlerce mutlaka önüne alýnmalýdýr.ýleri

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde kullanımı yok

Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde kullanımı yok Dr. Neşe ÇOLAK ORAY 21 yaşında 55 kg bayan hasta 3 saat önce 80 adet Parasetamol 500mg tablet Bulantı dışında ek yakınması yok Suicidal düşünce Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde

Detaylı

Nonsteroid Antiinflamatuvar İlaç Akılcı Kullanımı. Prof. Dr. Reyhan Çeliker

Nonsteroid Antiinflamatuvar İlaç Akılcı Kullanımı. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Nonsteroid Antiinflamatuvar İlaç Akılcı Kullanımı Prof. Dr. Reyhan Çeliker NSAİİ Tarihçe l 1853 de Salisilik asit tanımlandı. l 1898 de Aspirin tableti sentezlendi. l 1949 da NSAİİ tanımı kullanıldı. l

Detaylı

KİDYFEN PEDİATRİK SÜSPANSİYON

KİDYFEN PEDİATRİK SÜSPANSİYON B. KISA ÜRÜN BİLGİLERİ (KÜB) 1. TIBBİ FARMASÖTİK ÜRÜNÜN ADI: Kidyfen Pediatrik Süspansiyon. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF TERKİBİ: Maddeler Miktar (g) Ibuprofen 2.000 g. Şeker 66.000 g. % 70'lik Sorbitol

Detaylı

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi, 5 Prof. Dr. Semih KESKÝL Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi, yaþlýlarýn acil hastalýklarý diye bir durum yoktur. Bizimde burada söz konusu edeceðimiz yaþlýlar arasýndaki acil týbbi durumlardýr.

Detaylı

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A² EK 17-A RÝA ÝÇÝN DEÐERLENDÝRME KONTROL LÝSTESÝ ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ Hizmet verenin sorularý: Hizmet alana aþaðýdaki sorularý sorun: Hizmet veren için kurallar: Eðer yanýtlar evet sütununda ise aþaðýdaki

Detaylı

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İLAÇ ETKİNLİĞİ DİYETLE NASIL DÜZENLENİR? Doç. Dr. Aslı AKYOL MUTLU Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İDEAL FARMAKOLOJİK TEDAVİ * Etkilerin spesifik olması * Aynı düzeyde öngörülebilir

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir

Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir Fibromiyalji hasta görüntüleri Aðrý tanýsý klinik olarak, DITI ile konulabilir Aðrýyý görüntüleme ve patolojisini tanýmlamada baþarýlý yöntemdir. Aðrý kaynaðýnýn vücudun neresinde olduðunu gösterebilir.

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN Klinikte Analjeziklerin Kullanımı Dr.Emine Nur TOZAN Analjezikler Hastaya uygulanacak ilk ağrı kontrol yöntemi analjeziklerin verilmesidir. İdeal bir analjezik Oral yoldan kullanıldığında etkili olabilmeli

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Parasetamol ve Salisilat Zehirlenmeleri. Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Tıp Fak. Acil Tıp Ad

Parasetamol ve Salisilat Zehirlenmeleri. Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Tıp Fak. Acil Tıp Ad Parasetamol ve Salisilat Zehirlenmeleri Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Tıp Fak. Acil Tıp Ad Sunu planı Sunu hedefleri Olgu örnekleri Genel yaklaşım Spesifik tedavi yöntemleri Yatış taburculuk kriterleri

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS KEMORESEPTÖR REFLEKS DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VI Dr. Nevzat KAHVECİ Kemoreseptörler, kimyasal duyarlılığı olan hücrelerdir. Kan basıncı 80 mmhg nin altına düştüğünde uyarılırlar. 1- Oksijen yokluğu

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Doymamış Yağ Asitlerinin Transformasyonu. Prof. Dr. Fidancı

Doymamış Yağ Asitlerinin Transformasyonu. Prof. Dr. Fidancı Doymamış Yağ Asitlerinin Transformasyonu Prof. Dr. Fidancı Bir hücre bir uyarıya yanıt verdiğinde biyoaktif mediatörler sıklıkla zarlardaki lipidlerden oluşur. Biyoaktif mediatörlerin bir grubu, 20 karbonlu

Detaylı

Fibrinolytics

Fibrinolytics ANTİPLATELET İLAÇLAR Fibrinolytics Adezyon Aktivasyon (agonist bağlanma) Agregasyon Aktivasyon (şekil değişikliği) Antiplatelet İlaçlar Antiplatelet ilaçlar Asetilsalisilik asit (aspirin) P2Y12 antagonistleri

Detaylı

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen

Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen 9 Prof. Dr. Selçuk BÖLÜKBAÞI Yaþlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen deðiþiklikler gibi vücut duruþunda ve yürüyüþünde de deðiþiklikler meydana gelir. Kas-iskelet sistemi vücudun destek ve temelidir.

Detaylı

Surgam, antiinflamatuar ve analjezik etkisi nedeniyle aşağıdaki durumlarda kullanılır:

Surgam, antiinflamatuar ve analjezik etkisi nedeniyle aşağıdaki durumlarda kullanılır: SURGAM süppozituar Yetişkinler için Formülü: Her süppozituar 300 mg tiaprofenik asit içerir. Farmakolojik özellikleri: Farmakodinamik özellikler: Tiaprofenik asit, arilalkanoik asit ailesinden bir nonsteroidal

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Şubat 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ Ankara Çocuk Sağlığı Hastalıkları Hemotoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi 2 Amaç Klinik bulguların özellikleri Kalıtsal

Detaylı

Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde

Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde 7 Prof. Dr. Ali KUTSAL Kan vücutta damarlar içerisinde dolaþýr.akciðerlerde temizlenen kan kalbin sol tarafýna gelir ve buradan kalbin kasýlmasý ile atardamar sistemine geçer.kapiller adý verilen ve doku

Detaylı

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Giriş. Giriş. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla

ULUSAL KONGRESİ. Türk Veteriner Jinekoloji Derneği. 15-18 Ekim 2015. Giriş. Giriş. Liberty Hotels Lykia - Ölüdeniz / Fethiye - Muğla KÖPEKLERDE MELOKSİKAMIN DAMAR İÇİ YOLLA UYGULANMASINI TAKİBEN PLAZMA DAĞILIMINA CERRAHİ OPERASYONUN (OVARİOHİSTEREKTOMİ) ETKİSİ Ümit Karademir, Dilek Aksit, Cavit Kum, Hasan Erdoğan, Eyüp Hakan Uçar, Cevdet

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 03 Eylül 08 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

Oksikam Tablet FORMÜLÜ. Bir tablette: Piroksikam 20 mg (Boya maddesi olarak edikol supra blue içerir). FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Oksikam Tablet FORMÜLÜ. Bir tablette: Piroksikam 20 mg (Boya maddesi olarak edikol supra blue içerir). FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Oksikam Tablet FORMÜLÜ Bir tablette: Piroksikam 20 mg (Boya maddesi olarak edikol supra blue içerir). FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Farmakodinamik özellikleri: Bir oksikam türevi olan piroksikam, antiinflamatuar,

Detaylı

ASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ «

ASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ « ASETOMİNOFEN ZEHİRLENMELERİ UZ. DR. MEHMET YİĞİT SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ « Sunum planı Epidemiyoloji Farmakokinetik Klinik özellikler Tanı Tedavi Sonuç Epidemiyoloji

Detaylı

Aile Hekimliðinde Genogram

Aile Hekimliðinde Genogram Aile Hekimliðinde Genogram Prof. Dr. Ýsmail Hamdi KARA, Düzce Üniversitesi Týp Fakültesi Aile Hekimliði AD, Düzce Aile Hekimliði Dersleri - 02.06.2010 15:30 1 I. Tanýmlar Hastalarý yalnýz bir birey olarak

Detaylı

TENOX KAPSÜL. FORMÜLÜ : Her kapsül 20 mg Tenoksikam içerir. Kapsül boyası olarak; Titanyum dioksit ve Tartrazin kullanılmıştır.

TENOX KAPSÜL. FORMÜLÜ : Her kapsül 20 mg Tenoksikam içerir. Kapsül boyası olarak; Titanyum dioksit ve Tartrazin kullanılmıştır. TENOX KAPSÜL FORMÜLÜ : Her kapsül 20 mg Tenoksikam içerir. Kapsül boyası olarak; Titanyum dioksit ve Tartrazin kullanılmıştır. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ : Farmakodinamik Özellikleri Tenoksikam kuvvetli

Detaylı

SURGAM. Tablet. Formülü: 1 tablette 300 mg tiaprofenik asit içerir. Farmakolojik özellikleri: Farmakodinamik özellikler:

SURGAM. Tablet. Formülü: 1 tablette 300 mg tiaprofenik asit içerir. Farmakolojik özellikleri: Farmakodinamik özellikler: SURGAM Tablet Formülü: 1 tablette 300 mg tiaprofenik asit içerir. Farmakolojik özellikleri: Farmakodinamik özellikler: Tiaprofenik asit, arilalkanoik asit ailesinden bir nonsteroidal antiinflamatuar olup,

Detaylı

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 5 Nisan 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

16 yaş altı hastalarda viral grip/ soğuk algınlığı veya suçiçeği durumlarında hekime danışılmadan kullanılmamalıdır.

16 yaş altı hastalarda viral grip/ soğuk algınlığı veya suçiçeği durumlarında hekime danışılmadan kullanılmamalıdır. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI DENCOL Jel Sprey 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Her 1 g jel, Etkin madde: Kolin salisilat içerir. Yardımcı maddeler: Sorbitol (%70) Karboksimetil selüloz sodyum 87.1 mg 70.0

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Nisan 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 7 Kasım 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 09 Şubat 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1. Terapötik endikasyonlar Hafif ve orta dereceli ağrı ve ateşin semptomatik tedavisinde endikedir.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1. Terapötik endikasyonlar Hafif ve orta dereceli ağrı ve ateşin semptomatik tedavisinde endikedir. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI PİROFEN FORTE SUPOZİTUAR 325 mg 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Etkin madde: Paracetamol 325 mg Yardımcı maddeler için bölüm 6.1 e bakınız. 3. FARMASÖTİK

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 08 Eylül 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu;

KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu; KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu; Kawasaki hastalığı sebebi bilinmeyen ateşli çocukluk çağı hastalığıdır. Nadiren ölümcül olur. Hastalık yüksek ateş, boğazda ve dudaklarda

Detaylı

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan

AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI. Hemş.Birsel Küçükersan AKUT GRAFT VERSUS HOST HASTALIĞI Hemş.Birsel Küçükersan Graft vs Host Hastalığı (GVHH) Vericinin T lenfositlerinin alıcıyı yabancı olarak görmesi ve alıcının dokularına karşı reaksiyon göstermesi Allojenik

Detaylı

OPON 500 mg TABLET KISA ÜRÜN BİLGİLERİ (KÜB)

OPON 500 mg TABLET KISA ÜRÜN BİLGİLERİ (KÜB) KISA ÜRÜN BİLGİLERİ (KÜB) 1. FARMASÖTİK ÜRÜNÜN ADI: Opon 500 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF TERKİBİ Birim Formülü Asetil salisilik asit Nişasta Elcema G250 Miktar 500 mg 60 mg 90 mg 3. FARMASÖTİK

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 05-06 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 07 Eylül 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

ANALJEZİKLERDE ETKİLEŞİM. Dr. Sevil Bavbek İ.T.F. İçhastalıkları ABD, Tıbbi Onkoloji BD İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü

ANALJEZİKLERDE ETKİLEŞİM. Dr. Sevil Bavbek İ.T.F. İçhastalıkları ABD, Tıbbi Onkoloji BD İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü ANALJEZİKLERDE ETKİLEŞİM Dr. Sevil Bavbek İ.T.F. İçhastalıkları ABD, Tıbbi Onkoloji BD İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü ETKİLEŞİMDE PRENSİPLER Farmasötik Farmakokinetik Emilim Dağılım infüzyon sıvılarındakimyasal

Detaylı

ASEMPTOMATİK HİPERÜRİSEMİYİ TEDAVİ EDELİM Mİ? Dr. Elif Arı Bakır Dr. Lütfi Kırdar Kartal EAH Nefroloji Kliniği

ASEMPTOMATİK HİPERÜRİSEMİYİ TEDAVİ EDELİM Mİ? Dr. Elif Arı Bakır Dr. Lütfi Kırdar Kartal EAH Nefroloji Kliniği ASEMPTOMATİK HİPERÜRİSEMİYİ TEDAVİ EDELİM Mİ? Dr. Elif Arı Bakır Dr. Lütfi Kırdar Kartal EAH Nefroloji Kliniği Asemptomatik Hiperürisemi Tanım: Serum ürik asit düzeyinin kristal depolanma hastalığı bulguları

Detaylı

Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi 2004; 47: 167-171 Orijinal Makale Kawasaki hastalýðý: 11 vakanýn deðerlendirilmesi A. Ruhi Özyürek 1, Zülal Ülger 2, Ertürk Levent 2, Dolunay Gürses 2 Ege Üniversitesi

Detaylı

81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır?

81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır? 81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en azdır? A) Haloperidol B) Klorpromazin C) Flufenazin D) Tiotiksen E) Klozapin Referans: e-tus İpcucu Serisi Farmakoloji Ders

Detaylı

SALAZOPYRİN ENTERİK TABLET Barsakta çözünen tablet

SALAZOPYRİN ENTERİK TABLET Barsakta çözünen tablet SALAZOPYRİN ENTERİK TABLET Barsakta çözünen tablet FORMÜLÜ Her tablette, Salisilazosülfapiridin (sülfasalazin). 0.5 g bulunmaktadır FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ Farmakodinamik özellikleri Salisilazosülfapiridin

Detaylı

Salisilat ile Zehirlenmeler. Dr. Kasım Öztürk

Salisilat ile Zehirlenmeler. Dr. Kasım Öztürk Salisilat ile Zehirlenmeler Dr. Kasım Öztürk Analjezik Antipiretik Antienflamatuar tablet/ kapsül/ likit formlar Ticari formlar Aspirin tablet (100 mg, 500 mg) Aspirin forte tablet (500 mg salisilat +

Detaylı

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ Böbrek Yetmezliği; ABY; Acute Renal Failure; ARF; Böbrek fonksiyonlarının aniden durmasıdır. Böbrekler vücudumuzdaki atık maddeleri kandan süzerek atan ve sıvı dengesini sağlayan

Detaylı

RELOKAP 550 mg Forte Film Tablet 10 ve 20 Film Tablet

RELOKAP 550 mg Forte Film Tablet 10 ve 20 Film Tablet RELOKAP 550 mg Forte Film Tablet 10 ve 20 Film Tablet FORMÜLÜ: Bir tablet ; 550mg Naproksen sodyum, (Boyar madde: Titanyum dioksit) içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ: Naproksen sodyum tablet, ağrılı ve

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Olgu 1 28 yaşında erkek Ortopedi

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

Kısa Ürün Bilgisi. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET

Kısa Ürün Bilgisi. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET Kısa Ürün Bilgisi 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NİMELİD 100 mg TABLET 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir tablet 100 mg Nimesulide (mikronize) içermektedir. Yardımcı madde(ler): Laktoz

Detaylı

LİTERATÜR GÜNCELLEMESİ KLİNİK NEFROLOJİ. Dr. İzzet Hakkı Arıkan Marmara Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı

LİTERATÜR GÜNCELLEMESİ KLİNİK NEFROLOJİ. Dr. İzzet Hakkı Arıkan Marmara Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı LİTERATÜR GÜNCELLEMESİ KLİNİK NEFROLOJİ Dr. İzzet Hakkı Arıkan Marmara Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı DİYABETİK NEFROPATİ YENİLİKLER Zinman B, et al. Empagliflozin, cardiovascular outcomes, and mortality

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Nonsteroidal Antiinflamatuar İlaçların Farmakolojisi

Nonsteroidal Antiinflamatuar İlaçların Farmakolojisi Nonsteroidal Antiinflamatuar İlaçların Farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009 2 2 1 Analjezik

Detaylı

2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ

2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ 2013 NİSAN TUS FARMAKOLOJİ Doğru Yanıt : E Referans: e-tus İpucu Serisi Farmakoloji Ders Notları Sayfa: 43 Doğru Yanıt :E Doğru Yanıt : B Referans: e-tus İpucu Serisi Farmakoloji Ders Notları Sayfa: 197

Detaylı

NEFROTİK SENDROMLU ÇOCUKLARDA MDR 1 CEVABIN BELİRLENMESİNDE ROLÜ

NEFROTİK SENDROMLU ÇOCUKLARDA MDR 1 CEVABIN BELİRLENMESİNDE ROLÜ NEFROTİK SENDROMLU ÇOCUKLARDA MDR 1 GENİ mrna EKSPRESYONUNUN TEDAVİYE CEVABIN BELİRLENMESİNDE ROLÜ Özgü Hançerli*, Aslıhan Kara*, Metin Kaya Gürgöze*, Murat Kara** Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi *Çocuk

Detaylı

Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu

Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Hemofili/Hemostaz/Tromboz Alt Çalışma grubu tarafından 25 Eylül 2010 tarihinde düzenlenen

Detaylı

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Dr. Sıtkı Sarper SAĞLAM DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU 04.10.2011 1 Netter in Yeri: DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU

Detaylı

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

[embeddoc url=  /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] VÜCUT SIVILARI [embeddoc url= http://enfeksiyonhastaliklari.com/wp-content/uploads/2015 /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] SODYUM ( Na+) Na+; Sodyum klor ile birlikte serumun en

Detaylı

NAPROSYN EC 250 mg. TABLET

NAPROSYN EC 250 mg. TABLET NAPROSYN EC 250 mg. TABLET FORMÜLÜ : Bir enterik tablet, 250 mg. Naproksen içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ : Farmakodinamik Özellikler : Naproksen antiromatizmal, antienflamatuar ve antipiretik etkiye

Detaylı

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ 0 1 Test Adı Endikasyon Çalışma Yöntemi Numunenin alınacağı tüp Glukoz Diabetes mellitus (tarama, tedavi) Üre Böbrek yetmezliği Kreatinin Böbrek yetmezliği

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

Olgu sunumu. Sunu planı; - olgu. - epidemiyolji. - farmakoloji. - klinik

Olgu sunumu. Sunu planı; - olgu. - epidemiyolji. - farmakoloji. - klinik Sunu planı; - olgu Olgu sunumu Dr.murat BERBEROĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp fakültesi ACİL TIP ANABİLİM DALI 03.11.09 - epidemiyolji - farmakoloji - klinik - tanı - tedavi - algoritim 21 yaşında, bayan

Detaylı

13/11/2018 Salı UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. 14/11/2018 Çarşamba POLKLİNİK VİZİTİ. Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak

13/11/2018 Salı UZMANLA KLİNİK- POLKLİNİK VİZİTİ. 14/11/2018 Çarşamba POLKLİNİK VİZİTİ. Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak Saat 12/11/2018 08: 30 10: 00 10: 00 10: 50 11: 00 11: 50 13/11/2018 14/11/2018 Hekimin Hukuki Sorumlulukları Av. Sevim Ülkümen Çanak 15/11/2018 Solunum Sistemi ve Kardiyovasküler Sistem Muayenesi Prof.

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER. Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı

ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER. Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı ADRENAL KORTEKS HORMONLARI GLİKOKORTİKOİDLER Doç. Dr. Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Bu derste amaçlanan öğrencilerle; Glikokortikoid hormonların (GKH) sentez ve salgılanmasını, organizmadaki hücre,

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi

Detaylı

Prof. Dr. M. İlker YILMAZ

Prof. Dr. M. İlker YILMAZ Prof. Dr. M. İlker YILMAZ Tarihsel süreç İlk kez 1955 yılında Gasser tarafından bir çocukta tanımlanmış İlk yıllarda prognoz çok kötü Diyaliz ve etkin tedavi imkanlarının artmasıyla mortalite % 5 in altına

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA KORTİKOSTEROİD KULLANIMI. Dr. Gökhan Keser Reçete Günleri 19 Nisan 2012

BİRİNCİ BASAMAKTA KORTİKOSTEROİD KULLANIMI. Dr. Gökhan Keser Reçete Günleri 19 Nisan 2012 BİRİNCİ BASAMAKTA KORTİKOSTEROİD KULLANIMI Dr. Gökhan Keser Reçete Günleri 19 Nisan 2012 KORTİKOSTEROİDLERLE TEDAVİ YARAR ZARAR Kortikosteroid Endikasyonları Yerine koyma tedavisi Hidrokortizon Alerji,

Detaylı

Astım Tedavisinde Kullanılan İlaçların

Astım Tedavisinde Kullanılan İlaçların Bölüm 25 Astım Tedavisinde Kullanılan İlaçların Yan Etkileri Astım Tedavisinde Kullanılan İlaçların Yan Etkileri Dr. Fevzi DEMİREL Nefesle Alınan Kortizonlu İlaçların Yan Etkileri Astım tedavisinde kullanılan

Detaylı

Narkotik Olmayan Ağrı Kesiciler

Narkotik Olmayan Ağrı Kesiciler Narkotik Olmayan Ağrı Kesiciler Prof.Dr. Ender YARSAN A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi»Ağrı kesici, ateş düşürücü, yangı önleyici»etki güçleri farklı»aspirin

Detaylı

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri

SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri SİSTİNOZİS KAYIT SİSTEMİ VERİ ALANLARI (*) ile belirtilen alanların doldurulması zorunludur. Hasta Demografik Bilgileri Adı Soyadı*... Hastanızın ad, ikinci ad (varsa) ve soyadının baş harflerini giriniz

Detaylı

Ġbuprofen oral uygulamadan sonra hızla absorbe olur ve uygulamadan sonra 1-2 saat içinde doruk plazma konsantrasyonuna ulaģır.

Ġbuprofen oral uygulamadan sonra hızla absorbe olur ve uygulamadan sonra 1-2 saat içinde doruk plazma konsantrasyonuna ulaģır. FORMÜLÜ : Beher SUPRAFEN draje : 400 mg ibuprofen, tatlandırıcı olarak Ģeker ve boyar madde olarak pink anstead ihtiva eder. Farmakolojik Özellikleri Farmakodinamik özellikleri SUPRAFEN in etken maddesi

Detaylı

Kreatin Fosfokinaz İzoenzimleri; CPK isoenzymes test; CK izoenzim;

Kreatin Fosfokinaz İzoenzimleri; CPK isoenzymes test; CK izoenzim; CPK İZOENZİMLERİ Kreatin Fosfokinaz İzoenzimleri; CPK isoenzymes test; CK izoenzim; Kreatin fosfokinaz kalp, beyin, ve kaslarda bulunan bir enzimdir. Kanda yüksek seviyelerde bulunması kaynaklandığı dokuda

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir.

İlaç ve Vaskülit. Propiltiourasil. PTU sonrası vaskülit. birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. PTU sonrası vaskülit İlaç ve Vaskülit Propiltiourasil birkaç hafta yıllar sonrasında gelişebilir doza bağımlı değil ilaç kesildikten sonra düzelir. Propiltiourasil Daha çok P-ANCA pozitifliği PTU ile tedavi

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM Prof. Dr. Hayri Ermiş İstanbul Tıp Fakültesi, Kadın Hast. Ve Doğum A.B.D. Perinatoloji B.D. Gebeliğin kriz sıklığına etkisi? Gebelerin 1/3 ünde kriz

Detaylı

KİMLER DOMUZ GRİBİ AŞISI

KİMLER DOMUZ GRİBİ AŞISI KİMLER DOMUZ GRİBİ AŞISI OLMALI? AĞIR HASTALIK İÇİN TIBBİ RİSK GRUBUNDA MISINIZ? (1) HAYIR EVET AĞIR HASTALIK İÇİN SOSYO-EKONOMİK RİSK GRUBUNDA MISINIZ? (2) GEBE MİSİNİZ? 6 AYDAN KÜÇÜK MÜSÜNÜZ? HAYIR EVET

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Etkin maddeler: Yardımcı maddeler: 3.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Etkin maddeler: Yardımcı maddeler: 3. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI JET-C 400/250 mg efervesan tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Etkin maddeler: Asetilsalisilik asit 400 mg Askorbik asit 250 mg Yardımcı maddeler: S odyum

Detaylı