***İletişimin çeşitli türleri vardır: İLETİŞİM İletişim: iletişim

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "***İletişimin çeşitli türleri vardır: İLETİŞİM İletişim: iletişim"

Transkript

1 Bütün iletişim yollarından en yaygın, en kolay, en sağlıklı ve ekonomik olanı dildir. Yazıyla ya da sözle yani dile aktarılan bir mesaj insanlara daha kolay bir şekilde ulaşabilir. Öteki iletişim yollarıyla anlaşmak sınırlı ve sordur. İletişim olgusunun temelinde paylaşma ihtiyacının giderilmesi vardır. İLETİŞİM İletişim: Duygu, düşünce veya bilgilerin çeşitli yöntemlerle başkalarına aktarılması ya da haberleşmedir. Bir başka deyişle iletişim en az iki insan ya da insan grubu arasında gerçekleşen, duygu, düşünce, davranış ve bilgi alışverişine denir. ***İletişimin çeşitli türleri vardır: Beden hareketleriyle gerçekleştirilen iletişim, simgelerle gerçekleştirilen iletişim, dille gerçekleştirilen iletişim vb. Günlük hayatta bunların hepsi kullanılmaktadır. Ne var ki en yaygın olarak kullanılan yöntem dille gerçekleştirilen iletişimdir. İletişim bireyi sosyalleştirir. İletişim için bir kişi yeterli değildir. En az ki kişi gereklidir. Bir kişi duygu ve düşüncelerini karşıdaki kişi ya da kişilere aktarır. Karşısındaki kişi ya da kişiler de ona cevap verir. Böylece iletişim gerçekleşmiş olur. İletişim bir anda gerçekleşmez, süreç gerektirir. İnsan sosyal bir varlıktır. Bu sebeple sürekli ve her yerde iletişim halindedir. İletişimi sağlayan çeşitli yöntemler vardır. İnsanlar birbirleriyle beden hareketleri, renkler, çeşitli sesler ( ıslık) vb. yardımıyla iletişim kurabilir. İletişimin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın ar olmasıyla ortaya çıkan iletişimin temelinde paylaşma ihtiyacının giderilmesi yatmaktadır. Örneğin trafik polisiyle insanlar beden hareketleri yoluyla iletişim kurabilir. Trafik polisinin el kaldırması sürücüler için dur anlamındadır. Ders bittikten sonra zilin çalması yine bir iletişimdir; çünkü zil teneffüs anlamındadır. İletişim olmadan insanların bir arada bulunmaları, toplum oluşturmaları mümkün değildir. İletişimi olmayan insan büyük bir yalnızlık içindedir. İletişim bu yüzden çok önemlidir. İnsanlar tarih boyunca çok değişik iletişim araçları kullanmışlardır: Mağara duvarlarına çizilen resimler, duman, ateş, mektup, kuş, ıslık, trafik işaretleri, internet...

2 İLETİŞİMİN ÖGELERİ İletişimin gerçekleşebilmesi için bazı temel öğelere ihtiyacı vardır. İletişimin temel öğeleri şunlardır: Çalılıklardan iki el silah sesi duyuldu. (adet) El var pençe olmuş, el var yumruk olmuş. ( insan eli) Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır. (yabancı) 5. Kanal: Göndericinin iletiyi alıcıya gönderirken kullandığı yol, yöntem veya araçtır. Konuşma için hava ve söz, yazı için kâğıt ve kalem birer kanaldır. 6. Fitre: Alıcının mesajı kendine göre değerlendirme tarzıdır. 1- İleti: Gönderilmek istenilen bilgi, düşünce, duygu ve isteğe ileti denir. Yani ileti konuşan insanın karşısındakine iletmek istediği mesajdır. 2- Gönderici: Duygu, düşünce, bilgi ve istekleri aktaran yani sözü söyleyen kişi veya kişilerdir. Her türlü iletişimde öncelikle gönderici gerekir. Göndericiye kaynak ya da verici de denir. 3. Alıcı: Duygu, düşünce, bilgi ve isteklerin aktarıldığı, iletildiği kişi ya da topluluktur. İletinin yani mesajın gönderildiği kişidir. 4.Bağlam: Bir dil birimini çevreleye, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünüdür. ( TDK) Aslında bağlam, bir sözcüğün farklı cümlelerde farklı anlamlar kazanmasıdır. Yani bağlam çok anlamlılıktır. Bir sözcüğün hangi anlamda kullanıldığını bağlamına yani sözcüğün cümlede kazandığı anlama göre belirleriz. Bu kavram algılamayla yakından ilişkilidir. Algı; kişinin, bilgiyi duyma, anlama ve değerlendirme sürecidir. Kişinin beklentileri, geçmiş yaşamı, ön yargıları, şartlanmışlıkları ile toplumsal ve kültürel unsurlar algıyı ve algılamayı etkilemektedir. Tüm bu unsurlar kişilerin aynı mesajı farklı algılamalarına sebep olmaktadır. 7. Şifre( Kod): Konuşan kişi anlatacaklarını yazıyla, resim çizerek, rakamlarla ya da hareket yaparak anlatmaya çalışabilir. İşte bu tür iletişim şekillerine kod(şifre) denir. Harf, rakam, resim, birer şifredir. Şifrenin belli kuralları vardır ve şifre doğaldır. 8. Dönüt(Geri Bildirim): Alıcının göndericiye verdiği olumlu ya da olumsuz her türlü yanıttır. Annesi Melih i arayıp ona: Eve giderken ekmek aldın mı? diye sordu. Melih de annesine: Hayır, ben almadım, sen alsan iyi olur. diye cevap verdi. Bu örnekte Melih in annesine verdiği cevap dönüttür. Bugün hava çok durgun. ( sakin) Bugün kardeşin her zamankinden durgun gözüküyor. (neşesiz-keyifsiz) Bugünlerde Türkiye de piyasalar durgun. (canlı olmayanhareketsiz) Yukarıdaki üç cümlede durgun kelimesi farklı anlamlarda kullanılmıştır. Görüldüğü gibi bir kelime farklı cümlelerde farklı anlamlar kazanabiliyor. İşte bu bağlamdır.

3 ANNE Bir kadının oğlu varmış. Oğlu yıllar sonra evlenmiş, o da çoluk çocuk sahibi olmuş. Bir gün, gecenin bir yarısı saat 3.00 civarında telefonu çalmış. Telefondaki ses annesinin sesiymiş. Anne: -Nasılsın oğlum, demiş sevgi dolu bir sesle. Çocuk: -Ne var anne, ne istiyorsun? Bu saatte beni niye rahatsız ediyorsun? Sabahı bekleyemedin mi, diye cevap vermiş. Kadın oğlunun kendisini azarlamasına çok içerlenmiş, yine de kırıcı bir söz söylememiş. Kendini toparlayan anne, biraz buruk, biraz da ağlamaklı bir sesle: -Bundan 25 yıl önce bir gece yarısı saat 3.00 civarında sen de beni rahatsız etmiştin. Doğum günün kutlu olsun... Yukarıdaki metni okuyarak iletişimin öğelerini belirlemeye çalışalım. İLETİŞİMDE GÖSTERGELERİN YERİ VE ÖNEMİ Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir. Örneğin kelimeler bir göstergedir. Buna göre adlarımız bizim göstergemizdir. Hasan kelimesi bir insanın göstergesidir. Aynı şekilde vazo kelimesi vazo nesnesi nin göstergesidir. Vazo kelimesi vazonun kendisi değildir ama vazoyu karşılar. Yazıda, konuşmada vazonun yerine geçer. Bu kelime, vazoyu gösterdiği, düşündürdüğü, onun yerini alabildiği için gösterge diye adlandırılır. Kısaca gösterge; kendisi o şey olmadığı hâlde, o şeyi çağrıştırarak iletişim kurmayı sağlayan araçtır, nesnedir, olgudur. Göstergelerin ses ve anlam yönü vardır. Odun göstergesi o, d, u, n seslerinden oluşmuştur ve anlamı yakmak için kullanılan sert bir nesne dir. Buna göre her gösterge gösteren ve gösterilenden oluşur. Gönderici: Alıcı: Dönüt: İleti: Bağlam: Kanal: Şifre: Harflerden oluşan sözcük, resim, şekil, işaret vb. öğelere gösteren denir. Gösteren maddi bir nitelik taşır. Göstergenin insanların zihninde çağrıştırdığı görüntü ve anlamlara ise gösterilen denir.

4 Örneğin boğa sözcüğü bir göstergedir, hatta dil göstergesidir. b.o.ğ.a sesleri ise birer gösterendir. Bu sesler boğa kelimesini oluşturmuştur. Bu kelimenin çağrıştırdığı bir anlam vardır. Bu kelimeyi okuyan veya duyan hereksin aklına sığır türündeki bir hayvan gelir. Yani kelimenin anlamı zihinde canlanır. Bu da gösterilendir. b. Sosyal Gösterge: Günlük hayatta insanların düzeni sağlamak için koydukları işaret sistemine sosyal gösterge denir. Yani sosyal durumları anlatan göstergelerdir. Görgü kuralları, trafik lambaları, levhalar vb. Göstergeler ikiye ayrılır: Dil Dışı Göstergeler ve Özellikleri ***Belirti: Amacı olmayan, istem dışı gelişen doğal göstergelerdir. 1- Dil Göstergeleri: Yazıyla veya sözle gerçekleştirilen her türlü etkinlik dil göstergesiyle ilgilidir. Kedi kelimesi bir dil göstergesidir. Bu gösterge, k. e, d, i seslerinden oluşmuştur. Kelimeyi oluşturan sesler gösteren, kelimenin çağrıştırdığı anlam ise gösterilendir. 2-Dil Dışı Göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest, mimikler vb. dil dışı göstergelerdir. Yani dil göstergeleri dışındaki göstergelerdir. Dil dışı göstergeler ikiye ayrılır. Gösterge kendi dışında başka bir şeyi anlatır. Belirtilerin hiçbir amacı yoktur; çünkü bunlar istem dışıdır. Belirtide gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki nedenlidir. Yorum gerektirir. Belirtilere anlamlan biz yükleriz. Yüklenen bu anlamlar ya daha önceki yaşantılarımızla ya da bilimsel gerçeklerle bağlantılıdır. Örneğin, geceleyin ışıkların kapanması insanların yattığının ya da uyuduğunun belirtisidir. Dumanın çıkması ateş yandığının belirtisidir. Kara bulutların çoğalması yağmur yağacağının belirtisidir. Sararmış yapraklar sonbaharın belirtisidir. Pencere açıkken perdenin havalanması rüzgârın belirtisidir a. Doğal Gösterge: Doğada kendiliğinden oluşan hareketlere, doğal olan her şeye doğal gösterge denir. Yağmurun yağması, deprem, sel, sonbaharda yaprakların sararması, ilkbaharda ağaçların yeşermesi vb. doğal göstergedir.

5 ***Belirtke: İletişim kurma, bir ileti aktarma, bilgi verme amacı içeren göstergelerdir. Bu göstergelerde gösterenle gösterilen arasındaki ilişki nedensizdir. Gösteren- gösterilen arasındaki ilişki uzlaşımsal olarak sağlanmıştır. Örneğin " yalnızca bir ok şekli olarak değerlendirilebilir. Ancak bir binanın koridorlarında bu işareti gördüğümüzde gitmemiz gereken yönün neresi olduğunu bize ifade edecektir. Bunu ifade etmek için elbette başka bir işaret de tercih edilebilirdi. ***Simge (Sembol): Bir tolumda gösteren ile gösterilen arasında sürekliliğini koruyan uzlaşımsal ve genellikle nedensiz ilişkiye dayanan görsel biçimdir. Uzlaşmaya bağlı olarak soyut ve sayılamayan, tek bir gösterilene göndermede bulunan görsel biçimdir. Örneğin; Zeytin dalının barışı çağrıştırması, kum saatinin zamanı çağrıştırması, kalbin aşkı ve sevgiyi çağrıştırması, terazinin adaleti çağrıştırması birer simgedir. Trafik ışıkları, trafik levhaları, yasaklama işaretleri, mors alfabesindeki her bir harf belirtkedir. Tuvaletlerde bay ve bayan yazısı gösterge Tuvaletlerde şapka ve topuklu ayakkabı resmi belirtke Güvercin sözcüğü Güvercin resmi gösterge barışın belirtkesi Leblebi Çorum un, horoz Denizli nin, ters lale ise Hakkâri nin simgesi yani sembolüdür. Bayrak ülkeler için bağımsızlığın ve devlet olmanın sembolüdür.( simgesidir) ***Görsel Gösterge( İkon):Dil kullanmadan bilgi ve iletileri aktaran görsel araçlardır. Gösteren ile gösterilen arasında neden ilişkisi değil benzerlik ilişkisi vardır. Resim, heykel, fotoğraf, bir kişinin portresi vb.

6 NOT: Göstergeler içinde en önemlisi ve gelişmişi dil göstergesidir; çünkü insanın en gelişmiş anlatma aracı dildir. Dille gerçekleştirilen iletişim; resim, şekil, işaret ve vücut diliyle gerçekleştirilen iletişimden çok daha kullanışlı ve üstündür. Diğer göstergeler tek boyutlu iletişim araçlarıdır. Dil ise bilgi aktarımının yanında insanların ruh hallerinin ve duygularının da anlatılmasında kullanılabilen çok boyutlu bir iletişim aracıdır. İNSAN-İLETİŞİM VE DİL İnsan, toplum hâlinde ve bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan bir varlıktır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik, konuşması, yani dile sahip olmasıdır. Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan, kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir. Dil göstergeleri kendi anlam değerlerinden başka anlamları da ifade eder. Yani dil göstergeleri sadece bir anlam ifade etmez. Kullanıldıkları yer ve zamana göre yeni ve farklı anlamlar ifade edebilir. Dil göstergelerinde bir kelime gerçek anlamlarının yanında yan ve mecaz anlamları ile de kullanılabilir. Örneğin yüz kelimesi çehre, surat anlamında kullanılabileceği gibi yorgana ya da yastığa çekilen kılıf ya da utanma anlamında da kullanılabilir. Bu özelliğiyle dil göstergeleri çok geniş bir anlatma olanağına sahiptir. Dille gerçekleştirilen iletişim gelecek nesillere aktarılmak üzere saklanabilir. Bu özelliğiyle de dil göstergeleri gelecek kuşaklarla da iletişime geçmeye elverişlidir. İletişim ise bir düşüncenin, bir duygunun konuşma yoluyla, yüz, el, kol ve baş hareketleriyle ya da yazı, telefon, radyo, televizyon, İnternet gibi bildirişim araç ve gereçlerinden yararlanarak bir kimseden başka bir kimseye iletimidir. İnsanların anlaşma ve paylaşma ihtiyacından doğan iletişim, hayatın akışını sağlayan unsurlardan biridir. İnsanlar duygu, düşünce ve hayallerini diğer insanlara daha çok konuşma yoluyla iletirler. Yani insanlar daha çok dil aracılığıyla iletişim kurarlar.

7 Dil, sembollerle anlaşma yöntemlerinden biridir. Kısacası dil bir semboller sistemidir, insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya seslerle yaptıkları anlaşma sistemidir. Dille kurulan iletişim en gelişmiş anlaşma yöntemidir. İnsanlar dil dışında araçlar yardımıyla da anlaşabilmektedir. Mektup, çizgi, şekil, sinema, tiyatro, televizyon, internet, telefon, müzik, resim de birer iletişim aracı olarak sayılabilir. Örneğin ilk insanlar dumanı bir iletişim aracı olarak kullanmışlardır. Günümüzde işitme engelliler işaret diliyle anlaşmaktadırlar. DİLİN OLUŞUMU Dilin ortaya çıkışı, yazının öğrenilmesi, dillerin çeşitliliği gibi konular insanları daima meraklandırmıştır. İnsanlar Dilin asıl kaynağı nedir?, Dil nasıl meydana gelmiştir?. İlk konuşmalar nasıl olmuştur? gibi sorulara sürekli cevap aramışlar ama bu sorulara kesin bir cevap bulamamışlardır. Dilin meydana gelişi ve ortaya çıkışıyla ilgili bilim adamları arasında kesin bir görüş birliği yoktur. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda dilin kaynağı ile ilgili ancak birçok teori ortaya konmuştur. Bunlardan birkaçına kısaca değinelim: a. İlahi(Tanrısal) kaynak: Bu teoriye göre Allah, insanı yarattı ve yarattığı insana dili öğretti. Zaten birçok dinde Allah ın insana dili kullanmayı doğuştan bir yetenek olarak verdiği kabul edilir. En gelişmiş, en yaygın ve en sevilen anlaşma aracı dildir. Çünkü dille gerçekleştirilen iletişim, diğer araçlarla gerçekleştirilen iletişimden çok daha kolay ve kullanışlıdır. Diğer araçlarla gerçekleştirilen iletişim çok sınırlıdır, hem de zordur. İnsan, dil olmadan iyi bir iletişim kuramaz. Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma, yani iletişim dil yardımıyla sağlanır. Dil, insanın duygularını, düşüncelerini, isteklerini bütün canlılığıyla ortaya koyma olanağı sağlar. İnsanın öteki insanlarla anlaşabilmesine, onlarla birleştirici bağlar kurabilmesine imkân sağlar. Dil, bireyleri birbirine bağlayarak onların toplum potasında birleşmesini sağlar. Bu açıdan dil, toplum hayatının can damarıdır. İnsanın, kendisi için hayati bir öneme sahip olan dilin inceliklerini, ayrıntılarını çok iyi öğrenmesi ve onu özenli bir şekilde kullanması gerekir. Çünkü insanın dili kullanmadan sosyalleşmesi, toplum hayatında kendine başarılı bir yer edinmesi, diğer insanlarla sağlıklı bir iletişim kurabilmesi mümkün değildir. b. Doğal (Yansıma) ses kaynağı: Bu teoriye göre dil doğal seslerin taklidi şeklinde oluşmuştur. Mesela bomba bom diye patlaması sonucu bu ismi almıştır. c. Sözlerin ve jestlerin birleşimi: Beden hareketlerini temel alan bu teoriye göre dil, fiziksel jestlerin ve ağız yoluyla üretilen seslerin arasındaki bağdan oluşmuştur. Buna göre insanlar önce iletişim için bazı jestler oluşturdular ve daha sonra zamanla bu hareketler ağızdan çıkan seslerle birleşti. Mesela insanın kızgınlık belirtisi olarak hom hom yapmasından homurdanmak kelimesi, bir şeyi üflerken püf püf yapmasından üflemek kelimesi ortaya çıkmıştır. Birine güle güle derken el sallamak buna işarettir. d. Birlikte İş Teorisi: Bu teoriye göre kelimeler insanların söyledikleri şarkılardan oluşmuştur. İlk insanlar zor işler görürken ritmik birtakım sesler çıkararak çalışmalarını kolaylaştırıyorlardı. Bu sesler daha sonra şarkılara ve kelimelere dönüşmüştür. e. Fiziksek Uygunluk Teorisi: Bu görüşe göre insanın dişlerinin dikey olması, ağzının çabuk açılıp kapanması için küçük olması, dudaklarının çok kaslı oluşu, dilin esnek oluşu dil için çok müsait olmayı gerektirir. Bu durumda dilin oluşması ister istemez kaçınılmazdır.

8 Aruz, şiirde ahengi sağlamak için kullanılan bir ölçüdür. Fatih Sultan Mehmet,29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul a girdi. Suyun kaynama derecesi 100 santigrattır. Şinasi nin yazdığı Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında ilk tiyatro örneğidir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun şiir türünde yapıtı yoktur. Nurullah Ataç yazılarında ve bağlacını kullanmamıştır. 2. Heyecana Bağlı İşlev: 1. Göndergesel İşlev: İletinin, dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi amacıyla oluşturulmasıdır. Dilin bilgi verme işlevidir. İletişimde bilgiler alıcıya nesnel bir anlatımla aktarılıyorsa bu, dilin göndergesel işlevde kullanıldığını gösterir. Dilin göndergesel işlevi daha çok, öğretici metinlerde, ders kitaplarında, ansiklopedilerde, kullanma kılavuzlarında, bilimsel metinlerde, gazete haberlerinde yemek tarifi kitaplarında karşımıza çıkar. Gönderici (kaynak) iletisini, duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla aktarmışsa, dil heyecana bağlı işlev de kullanılmıştır. Bu işlevde duygular, heyecanlar söz konusudur. Dilin heyecana bağlı işlevinde yorum, öznellik hâkimdir. Bu işlevde çoğunlukla heyecan, korku, sevinç vb. duygular dile getirilir. Özel mektuplar, lirik şiirler, eleştiri yazıları, hitabetler (söylev) ve öznel anlatılar dilin bu işleviyle oluşturulur. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Örnekler: İstanbul da Sarayburnu sırtlarında kurulan ve yaklaşık 400 yıl Osmanlı Devleti nin yönetim merkezi olan Topkapı Sarayı, dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir. Bu cümlede Topkapı Sarayı ile ilgili bilgi aktarılmıştır. Bilgiye herhangi bir yorum eklenmemiş, yani bilgi nesnel bir üslupla aktarılmıştır. Dolayısıyla bu cümlede dil, göndergesel işlevde kullanılmıştır. Kırıcı sözlerle anneni üzmemelisin. Off! Canımı sıkma. Ben bu davranışınızı etik bulmuyorum, siz yanlış davranıyorsunuz. Aman Allah ım! Bir insan bunu nasıl yapar? Çabuk olun, bir an evvel yetişmeliyiz!

9 3. Şiirsel( Sanatsal) İşlev: İleti edebi bir değerle, sözcükler imgeli bir teknik yoluyla aktarılıyorsa dil şiirsel işlevindedir. Bu işlevde ileti, kendi dışında herhangi bir şeyi ifade etmez, yansıtmaz. Yani ileti metnin kendisidir. Dilin bu işleviyle daha çok edebi metinlerde karşılaşırız. Bilgi aktarmak önemli değildir, önemli olan okuyucuda çeşitli çağrışımlar uyandırmaktır. Şiirlerde dil şiirsel işleviyle kullanılır. Şiirsel işlevde ileti amacın kendisidir. Yani şiirlerde şiirin amacı o şiirin kendisidir. 4. Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi: İleti alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmişse dil alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılmış demektir. Bu işlevde ileti bir çeşit çağrı olarak kullanılır. Bu çağrının yani iletinin amacı alıcıda tepki ve davranış değişikliği yaratmaktır. Bu işlevde gönderici, alıcıyı işin içine sokmayı ve sorgulamayı ister. Siyasi söylevler, reklam metinleri, genelgeler ve el ilanlarında dil bu işleviyle kullanılır. Örnek: Sesin perde perde genişledikçe Solan gözlerinden yağarken gece Sürür eteğini silik ve ince Bir gölge bahçenin uzaklarında Sen böyle kederden taştığın akşam Derim dudağında şarkı ben olsam Gözlerinde damla, içinde gam Eriyen renk olsam yanaklarında Bu dizelerde dil, şiirsel işlevde kullanılmıştır. Çünkü dörtlüklerde bir bilgi ya da anlam aktarmaktan çok, okuyanda çeşitli çağrışımlar uyandırmak amacı vardır. Örnek: Toparlanın, hemen hareket ediyoruz. Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka bir dil kullanılmayacaktır. Aç artık şu kapıyı. Çocuklar, tören başladı; hemen aşağıya inin! Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz dir, ileri! Örnek: Yeşil pencerenden bir gül at bana Işıklarla dolsun kalbimin içi. Geldim işte mevsim gibi kapına Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. Örnek: Akşam, yine akşam, yine akşam; Bir sırma kemerdir suya baksam. Akşam, yine akşam, yine akşam; Göllerde bu dem bir kamış olsam.

10 5. Dil Ötesi( Üst Dil) İşlev: Örnek: İleti dille ilgili bilgi vermek üzere düzenlemişse dil, dil ötesi işlevde kullanılmış demektir. Dil ötesi işlevin yer aldığı metinlerde iletiler, dili açıklamak, dille ilgili bilgi vermek için düzenlenmiştir. Adların yerine geçen sözcüklere zamir( adıl) denir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Türkçede ekler yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere iki grup altında incelenir. Ek fiil isim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan ektir. Cümlenin öğelerini bulmak için önce yüklem bulunmalıdır. 6. Kanal Kontrol İşlevi: İleti kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını kontrol etmek amacıyla düzenlenmişse dil kanal kontrol işleviyle kullanılmıştır. Dilin bu işlevinde iletişimin sürüp sürmediğini kontrol etmek ve iletişim kanallarının çalışıp çalışmadığını kontrol etme amacı vardır. Eğitim sırasında söylevlerde, törenlerde, aile içi konuşmalarda, dilin kanal kontrol işlevi sıklıkla kullanılır. Not: Soru ifadeleri genellikle kanal kontrol işlevindedir. Örnek: Sesimi duyuyor musunuz? Bu konu anlaşıldı mı? Tahtadaki örnekleri defterinize yazdınız mı? Mutfak penceresini kapattın mı? Kitaptaki soruları cevapladınız mı? Bahçedeki dişbudak ağacını gösterebilir misiniz? DİL-KÜLTÜR İLİŞKİSİ Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan doğal bir araçtır. Dil, diğer insanlarla bütün ilişkilerimizde bize aracılık eden, sosyal bağlarımızı düzenleyen bir araç olarak hayatımızın her aşamasında vardır. Evde, okulda, sokakta, çarşıda, iş yerinde ve her yerde onunla beraber yaşıyoruz. Dilin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: Dil, her şeyden önce sürekli gelişme gösteren canlı bir varlıktır. Dil, onu oluşturan topluma aittir, bunun için toplumsal bir değer taşır. Dil, sistemli ve gelişmiş bir iletişim aracıdır. Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir. Dil, sosyal ve canlı bir varlıktır. Dil birliği, bir milleti oluşturan özelliklerin başında gelir. Dil, en küçük birimi olan seslerden örülmüş bir yapıdır. Dil, toplumsal rolü sayesinde kişiler arasında duygu ve düşünce ortaklığı sağlar. Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. Kültür ise bir milletin tarih boyunca ortaya koyduğu ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerdir. Kültür, bir toplumun duyuş, düşünüş ve yaşayış biçiminin bir sonucudur. Kültür, bir toplumun kimliğidir, onu diğer toplumlardan ayıran değerlerdir. Dil, bir kültür aktarıcısı, bir kültür taşıyıcısıdır. Bir milletin tarihi, değer ölçüleri, folkloru, müziği, edebiyatı, bilimsel birikimi, dünya görüşü o milletin kültürünün birer parçasıdır. Bütün bu ortak değerler dil aracılığıyla gelecek kuşaklara aktarılır. Gelenek ve görenekler, dünya görüşü, din, sanat, tarih vb. dil sayesinde nesilden nesile aktarılmaktadır. Kültür, bu sayede kesintiye uğramadan varlığını devam ettirmektedir. Kişiyi nasıl, inançları ayakta tutuyorsa; bir milleti de dünya milletleri arasında ayakta tutan, ona canlılık veren kültür değerleridir. Kültüre dinamizm kazandıran unsur ise dildir. Dil olmazsa kültür durağanlaşır, canlılığını yitirir. Bu bakımdan dil bir milletin ruhu gibidir. Ruh gidince ceset işe yaramaz.

11 Dil ile kültür arasındaki ilişkiyi şu şekilde özetleyebiliriz: Dil ile kültür birbirini tamamlayan ayrılmaz bir bütündür. Kültür ve dil bir milletin en önemli ortak özelliklerindendir. Kültür ve dil, toplumu oluşturan bireylerin iletişiminde önemli rol oynar. Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak dil ve kültürün önemli bir payı vardır. Hem dilin hem de kültürün kendine özgü kuralları ve özellikleri vardır. Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görür. Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden önemli izler taşır. Dil ve kültür bir toplumun oluşmasında ve varlığını sürdürmesinde önemli etkendir. Konuşma dili ile yazı dili arasındaki fark şöyledir: 1) Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır. 2) Konuşma dili doğaldır, yazı dili yapma bir dildir. 3) Yazı dinde kurallar varken konuşma dilinde kural yoktur. 4) Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir. 5) Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dil farklılık göstermez. Dil ile Kültürün Farklı Özellikleri Dil taşıyan, kültür ise taşınandır. Kültür dili kapsar. Dil bir iletişim aracıdır; kültür, dili de içine alan bir değerler bütünüdür. NOT: Konuşma Dili ve Yazı Dili Kelime dağarcığı yazı diline göre sınırlı olan ve günlük hayatta kullanılan doğal dile konuşma dili denir. Konuşma dilinde vurgu, tonlama, söyleyiş tarzı, el, yüz ve vücut hareketleri önemli rol oynar. Bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile ise yazı dili denir.

12 DİL FARKLILAŞMALARI Çok köklü bir dilimiz olduğu için Türkçemiz bugünlere gelene dek birçok alt dala ayrılmış ve bu alt dallar dil biliminde lehçe, şive ve ağız olarak adlandırılmıştır. 1. Lehçe: Dilin metinlerle takip edilemeyen dönemlerinde kendinden ayrılan koludur. Yani Orhun Abideleri yazılmadan önce Türkçeden ayrılan kollar Türkçenin lehçeleridir. Lehçe ayrıldığı dilden büyük farklılıklar gösterir. Lehçelerde ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Lehçelerin oluşmasında coğrafi ve kültürel etmenler büyük rol oynar. 3. Ağız: Dilin yöreden yöreye, şehirden şehre değişebilen ve sözcüklerin standart dildeki söylenişlerinden farklı söylenişleriyle sınırlı kalan değişiklikler gösteren kollarına denir. Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine ağız denir. Ağız, yörelere göre söyleyiş farklılıklarıdır. Bu farklılıklar yalnızca söyleyişte görülür, yazılış aynıdır. Zaten söz konusu olan, biçimsel bir başkalık değil, bir ses değişimidir. Türkiye Türkçesinde Yeni yılınız kutlu olsun. İfadesi Çuvaşçada Sene sul yaçepe salamlatap. demektir. Türkçenin en önemli iki lehçesi şunlardır: Çuvaşça Yakutça 2. Şive: Dilin metinlerle takip edilebilen dönemlerinde kendinden ayrılan koludur. Dil ile onun şiveleri arasında ses ve şekil ayrılıkları vardır. Ancak lehçeler kadar bir ayrılık yoktur. Yani şivelerde ses ve şekil farklılıkları varken söz varlığında pek bir farklılık yoktur, yani kelime ayrılıkları yoktur. Türkçenin en önemli şiveleri: Türkçence( Türkmen Türkçesi) Kazakça ( Kazak Türkçesi) Azerice (Azeri Türkçesi) Söz gelimi, tokat ağzında kadar için gadder, zira için zere, tekme için dekmük sözcükleri kullanılır. Türkiye Türkçesinin konuşulduğu Anadolu da Karadeniz Ağzı, Konya ağzı, Sivas ağzı, Denizli ağzı gibi ağızlar vardır. 4. Argo: Bir sosyal sınıfın, bir meslek grubunun ya da bir topluluğun üyelerinin kullandığı, genel dilin sözcüklerine yeni anlamlar yükleyerek ya da yeni sözcükler, deyimler katarak oluşturulan özel dile argo denir. Argoda kelimelerin anlamı örtülüdür. Argo uydurmadır. Ana dildeki kelimeyi bozma, yabancı kelimelerle yerli kelimeleri birleştirme yaygındır.

13 En çok mizah ve küfürlü söyleyişlerde kullanılır. Argoya eskiden külhanbeyli ağzı veya ayaktakımı ağzı denirdi. Teşbih, istiare, mecaz, hüsn-i talil, mübalağa gibi sanatlara açık bir dildir. NOT: Suç dünyasında, kapalı topluluklarda, göçmenlerde, eğlence ve futbol dünyasında, internette bu özel dile has kelimeler sıkça kullanılmaktadır. Örnek: *Yaşlı insana moruk, sevgiliye manita, tuvalete yüz numara denmesi argodur. *Ayvayı yemek kötü duruma düşmeyi anlatır. *Çalmak sözcüğü yerine aşırmak-yürütmek kelimesinin kullanımı argonun kullanılmasıdır. DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI Her millet anlaşmak için kendine göre bir iletişim sistemi yani dil oluşturmuştur. Bu bakımdan dünyada ne kadar millet varsa o kadar da dil vardır, diyebiliriz. Yeryüzündeki diller arasında hem sözcük hem de dilbilgisi yönüyle çeşitli benzerlikler vardır. ***Dillerin sınıflandırılması çalışmalarında fonetik(ses bilgisi), morfolojik(şekil bilgisi), etimoloji( köken bilimi), semantik(anlam bilgisi), sentaks(cümle bilgisi) dikkate alınır. Dille ilgili araştırma yapan bilim adamları özellikle bazı diller arasında benzerliğin ve belli bir akrabalığın olduğunu görmüşlerdir. Bu yüzden dilleri belli gruplara ayırmışlardır. A. KÖKENLERİNE GÖRE DİLLER Dil gruplarına dil ailesi denir. Aynı dil ailesine mensup dillerin aynı kökenden türediği kabul edilir. Yani kökenlerine göre diller akraba dillerdir. Kökenleri bakımından başlıca dil aileleri şunlardır: A.1. Hint Avrupa Dil Ailesi Dünyanın en büyük dil ailesidir. Çok geniş bir coğrafyada konuşulur. Yüzlerce dil ve lehçeyi içerir.

14 Bu dil ailesi biri Avrupa, diğeri Asya olmak üzere iki ana kola ayrılır. A.3. Hami Sami Dil Ailesi Avrupa kolunda Slav dilleri, Germen dilleri ve Latin dilleri bulunmaktadır. Asya kolunda ise Hint dilleri, İran dilleri ayrıca Hititçe ve Ermenice bulunmaktadır. A.2. Ural Altay Dil Grubu Orta Doğu ve Kuzey Afrika ya yayılmış çeşitli topluluklarca konuşulan yaklaşık 250 dilden oluşur. Hami grubu ve Sami grubu olmak üzere iki ana kola ayrılır. A.4. Çin Tibet Dil Ailesi Bu dil grubu Altay ve Ural olmak üzere iki ana kola ayrılır. Ural ve Altay dil ailelerinin akrabalığı diğer dil ailelerinin akrabalığı kadar sağlam değildir. Bu yüzden aile yerine grup sözcüğü ile karşılanır. Bu dil ailesi Çin ve Tibet dil grupları içinde bulunan 300 kadar Doğu Asya dilinden oluşmaktadır. A.5. Bantu Dil Ailesi Ural ve Altay dil gruplarının akrabalığı kökenden çok yapısal benzerliklere dayanmaktadır. Örneğin her iki kolda da sözcük ve cümle yapıları aynıdır. Bu dillerde ünlü uyumu sistemi, sözcük benzerlikleri ve eşlikleri vardır. Bu dil grubu içinde Moğolca ve Türkçe en yakın dillerdir. Afrika da özellikle Orta ve Güney Afrika da konuşulan diller Bantu dil ailesi içinde yer alır. Burada yaşayan kabilelerin konuştuğu 400 civarında dilden oluşur.

15 Bunların dışında Kafkas Dileri, Okyanus Dilleri vardır. B.2. Eklemeli ( Bitişken ) Diller B. YAPILARINA GÖRE DİLLER B.1. Tek Heceli (Ayrımlı-Yalınlayan )Diller Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir, yani kelimeler daima kök durumundadır. Cümle çekimsiz kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşur. Cümlenin anlamı genellikle kelimelerin sıralanışından ve vurgusundan anlaşılır. Bu sebeple tek heceli dillerde çok zengin vurgu ve tonlama vardır. Aynı kelime hem isim hem sıfat hem zarf hem edat hem bağlaç olarak kullanılabilir. Yani bir kelime birden fazla anlamda kullanılabilir. Bu anlamları belirleyen ise vurgu ve tonlamadır. Bu dillerin temeli kelime köklerine ekler getirilerek yeni kelimeler türetilmeye dayanır. Bu dillerde tek veya çok heceli kelime kökleriyle ekler vardır. Ekler köklere getirilerek yeni kelimeler türetilir. Türetme sırasında kökte bir değişme olmaz. Köklerle ekler birbirinden kolayca ayrılabilir. Kelime sonuna getirilen ekler olabildiği gibi kelime başına getirilen ekler de vardır. Dilimiz olan Türkçede ön ekler yoktur. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. *Çince *Tibetçe *Vietnamca *Siyamca *Endonezyaca *Bask Dili *Bazı Afrika Dilleri *Himalaya Dilleri

16 B.3 Çekimli (Bükümlü ) Diller Eklemeli dillerde olduğu gibi bu dillerin kelimeleri de eklerle türetilir. Yeni kelime türetilirken kelimenin kökü de değişikliğe uğrar. Kelime türetilirken kökte oluşan değişiklik eski kelimeyi tanınmayacak duruma getirebilir. İngilizce going went gibi...

17

18 TÜRK DİLİNİN TARİHİ GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ Türkçenin tarihi gelişimi şemada olduğu gibi dönemler halinde incelenmiştir. Türk dilinin ilk iki dönemine ait yazılı belgeler olmadığı için bu dönemlere ait bilgiler tahminden ileri gitmemektedir. Dolayısıyla İlk Türkçe ve Ana Türkçe Dönemleri karanlık dönemler dir. İlk Türkçe döneminde Altay dileri olan Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Korece ve Japonca dillerinin birbirinden ayrılmadığı görülmektedir. Ana Türkçe döneminde ise Türkçenin Ana Altaycadan ayrıldığını kendi başına bir dil haline geldiğini söyleyebiliriz. Karanlık dönemde Türkçenin Çuvaşça ve Yakutça olmak üzere iki lehçesi vardır. Türkçenin Eski Türkçe ve sonraki dönemlerine ait metinler günümüze kadar ulaşmıştır. Dolayısıyla bu metinlerden hareketle Türkçenin tarihî gelişimi rahat bir şekilde takip edilebilmektedir. Türkçenin yazılı metinlerle takip edilebilen dönemleri şu şekildedir: Eski Türkçe dönemine ait metinler üç grupta toplanır: a. Göktürk metinleri: Türk adıyla kurulan MS yılları arasında hüküm süren Göktürklerin yazmış olduğu metinlerdir. Göktürkler kendi geliştirdikleri Göktürk alfabesiyle taşlar üzerine yazılar yazmışlar, kitabeler oluşturmuşlardır. Çok sayıda olmasına rağmen bu yazıtların en ünlüleri Kül Tigin, Bilge Kağan ve Vezir Tonyukuk adına diktirilen ve Köktürk Yazıtları (Orhun Abideleri) adıyla bilinenlerdir. Bengi taş diye adlandırılır. Bu yazıtlar ilk defa 1893 te Danimarkalı Türkolog V. Thomsen tarafından çözülerek okunmuştur. A. ESKİ TÜRKÇE ( yy.) Türkçenin 6-7. ve 13. Yüzyıllar arasındaki dönemidir. Bu dönem Türkçenin yabancı etkilere en kapalı dönemidir. Eski Türkçe dönemi Göktürkler, Karahanlılar ve Uygurlar dönemini içine alır. Türk yazı dilinin ilk evresidir; çünkü Türkçenin ilk yazılı kaynakları bu döneme aittir. Eski Türkçe döneminde Türkçe Kuzey-Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi olarak iki kola ayrılmıştır. Kuzey-Doğu Türkçesi ise 15. yüzyıldan itibaren Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olarak ikiye ayrıldı. ( Karahanlılar döneminde ) Bu dönemdeki dilin kurallarını, özelliklerini, tarihi gelişimini belirlemek için bol bol metin vardır. b. Uygur metinleri: Tarih sahnesinde Köktürklerden sonra çıkan Uygurların(MS ) oluşturdukları metinlerdir. Budizm i ve Maniheizm i benimseyen Uygurlar, yeni dinlerinin de etkisiyle çeşitli taşlar ve kâğıtlar üzerine Uygur yazısı ile metinler yazmışlardır. Bu eserlere Doğu Türkistan daki kazılar sonunda ulaşılmıştır. Bu kazılarda bulunan yüzlerce eserin çoğu Budizm le ilgilidir. Budizm le ilgili bu önemli eserlerde ahşap baskı tekniği kullanılmıştır.

19 NOT: Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın), Altun Yaruk (Altın Işık), Irk Bitig (Fal Kitabı), Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzadenin hikâyesi) Uygurlara ait metinlerdendir. c. Karahanlı metinleri: tarihleri arasında, devlet ve medeniyet kuran Karahanlılara ait olan metinlerdir. İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar döneminde İslami dönemin etkilerini taşıyan Divân-ı Hikmet, Atabetü l-hakayık, Dîvânü Lûgati t-türk ve Kutadgu Bilig gibi eserler yazılmıştır. Bu dönemde Türkçe Batı Türkçesi ve Kuzey-Doğu Türkçesi olmak üzere iki kola ayrılmıştır. B.BATI TÜRKÇESİ (13. yy-21.yy ) Batı Türkçesi Hazar ın güneyinden batıya doğru yayılan Türklerin kullanmış olduğu dildir. Batı Türkçesi 13. yüzyıldan günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Batı Türkçesi gelişimini Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi şeklinde sürdürmüştür. Batı Türkçesi Oğuz şivesine dayalıdır. NOT:13.yy eski Türkçenin bir kırılma noktasıdır. Bu tarihten sonra Oğuzlar Anadolu ya yerleşmeye başlamış ve Eski Anadolu Türkçesi adı verilen yeni bir yazı dili ortaya çıkmıştır. Eski Anadolu Türkçesi dönemi, Osmanlı Türkçesi ile devam etmiştir. Türkiye Türkçesi de Batı Türkçesinin İstanbul ağzı temelinde şekillenmiştir. Batı Türkçesinin dönemleri şu şekledir. a. Eski Anadolu Türkçesi Batı Türkçesinin ilk devresini içine alan Anadolu Türkçesi 13. Ve 15. asırlar arasında Anadolu da konuşulan bir dildir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir. Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir. Eski Anadolu Türkçesinde cümle unsurları yerli yerindedir. Bu dönemin Türkçesi Osmanlı Türkçesinden daha açık ve anlaşılırdır. Emre nin Divan ı, Risatetü n Nushiye si, Süleyman Çelebi nin Mevlit i, Âşık Paşa nın Garipname si, Hoca Dehhani nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir. b. Osmanlı Türkçesi Batı Türkçesinin 15.yüzyıldan 20.yüzyılın başına kadar olan dönemi Osmanlı Türkçesi olarak adlandırılır. Osmanlı Türkçesi dış yapısı ile diğerlerinde ayrılır. Bu dönemde kültürel etkileşimden dolayı dilimize çok sayıda Arapça ve Farsça kelime girmiştir. Dildeki bu yabancılaşmaya tepki olarak yüzyıllarda Edirneli Nazmi-Aydınlı Visali-Tatavlalı Mahremi nin Türk-i Basit hareketi ortaya çıkmış ve dilde sadeleşme çabaları 18.yüzyılda Mahallileşme akımı ile devam etmiştir. Nedim Bey ve Necati Bey Mahallileşme akımının önemli temsilcileridir.

20 c. Türkiye Türkçesi Batı Türkçesinin üçüncü ve son devresidir Meşrutiyeti ile başlayan ve günümüzde de varlığını sürdüren bir yazı dilidir. Bugün bu devrenin içinde bulunuyoruz. Gramer özellikleri Osmanlıcayla benzerlik gösteren bu dönemde, dil oldukça sadeleşmiş, cümle kısalmış, yabancı sözcük ve tamlamalar büyük ölçüde bırakılmıştır. Bu dönemde İslami kültür unsurlarının Türkçe üzerindeki etkisi azalmış. Batılı kültür unsurlarının etkisi ise artmıştır. Günümüzde Kıbrıs, Balkanlar ve Anadolu da konuşulan Türkçe, Türkiye Türkçesi olarak değerlendirilmektedir. a. Kuzey Türkçesi 15. yüzyıldan günümüze kadar varlığını devam ettiren ve Kuzey Türklerinin kullandı bu kolun yazı dili Kıpçakçadır. Kıpçak şivesine dayanması sebebiyle bu dile Kıpçakça veya Tatarca da denmektedir. Bu dönemin dil özelliklerini Hüsrev ile Şirin, Gülistan Tercümesi, Kodeks Komenikus gibi eserlerde görmek mümkündür. b. Doğu Türkçesi 15. yüzyıldan günümüze kadar varlığını devam ettiren ve Orta Asya Türklerinin kullandığı yazı dilidir. Doğu Türkçesi Hakaniye ve Çağatay Türkçesi biçiminde devam etmiştir. 20.yüzyılda Orta Asya da uygulanan dil politikası sebebiyle Kırgızca, Kazakça, Özbekçe gibi Türk yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Şecere-i Terakime, Şecere-i Türk, Mecalis ün Nefais, Muhakemet ül Lügateyn Doğu Türkçesiyle yazılmış önemli eserlerdendir. C.KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ Orta Asya da ve Hazar Denizi nin kuzeyinde Türkler arasında Eski Türkçeden sonra konuşulmaya başlayan bir dildir. Eski Türkçenin devamı niteliğindedir. Eski Türkçenin birçok özelliğini taşır. Bir yandan da yeni Türkçenin özellikleri görünmeye başlandığından Orta Türkçe diye isimlendirilir. Kuzey-Doğu Türkçesi 15. yüzyılda Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olarak iki ayrı kola ayrılmıştır. D. ÇAĞDAŞ DÖNEM TÜRKÇESİ Çağdaş Türkçe şu anda Türk devletlerinde ve Türklerin yaşadığı bütün bölgelerde devam etmektedir. Bu dönem Türkçesi kendi içinde Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Gagavuz Türkçesi gibi bölümlere ayrılmıştır. NOT: Anadolu da Türkçe Oğuz ağzı temelinde şekillenmiştir.

21 TÜRKLERİN KULLANDIĞI ALFABELER Türklerin en çok kullandığı alfabeler sırasıyla Göktürk Alfabesi, Uygur Alfabesi, Arap Alfabesi ve Latin Alfabesi dir. Bu alfabelerle birlikte çok geniş coğrafyaya yayılmış olan Türkler çeşitli alfabeler kullanmışlardır. Bunlar sırasıyla aşağıdadır: 1. Göktürk Alfabesi 2. Soğd Alfabesi 3. Uygur Alfabesi 4. Mani Alfabesi 5. Brahmi Alfabesi 6. Süryani Alfabesi 7. Ermeni Alfabesi 8. İbrani Alfabesi 9. Grek Alfabesi 10. Arap Alfabesi 11. Latin Alfabesi 12. Kiril( Slav ) Alfabesi TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ) İnsanlar arasındaki en etkili iletişim aracı hiç şüphesiz konuşmadır. Başarılı bir iletişim için de güzel konuşma, anlaşılırlık ve sesi etkili kullanma gerekir. Sıkıcı-monoton bir konuşmanın dinleyiciler üzerinde pek de bir etkisi yoktur. Konuşma sırasında duygu ve düşüncelerimizi etkili bir şekilde aktarabilmemiz için vurgu ve tonlamaya dikkat etmemiz gerekir. Dili doğru, güzel, etkili bir şekilde kullanmada telaffuzun önemli bir yeri vardır. Ancak sözcüklerin yazılışı ile telaffuzu her zaman örtüşmez. Çünkü hiçbir dil yazıldığı gibi okunmaz. Türkçede de yazı ile söyleyişte farklılıklar vardır. Örneğin günlük hayatta gelmiyeceğim-gelmeyecem deriz; ama bunun doğrusu gelmeyeceğim şeklindedir. Bunun yanında yerel söyleyişler de vardır. Örneğin kız sözcüğü yerine gız, ne yapıyorsun yerine nörüyon denir. Seslerin ağızdan doğru şekilde çıkarılması anlamına gelen telaffuz öğrenilebilir bir yetenektir. Ses ve Telaffuz İlişkisi Ses; akciğerden verilen hava neticesinde insanın soluk borusundaki ses tellerinin titreşmesiyle oluşur. Telaffuzun temelinde de gırtlaktan çıkan ses vardır. Düzgün çıkmayan sese ne kadar şekil verilirse verilsin onunla iyi bir konuşma elde edilemez. Bundan dolayı ses ile telaffuz arasında sıkı ve doğrudan bir ilişki söz konusudur. Duraklama İnsanlar hiç nefes almadan sürekli konuşamaz, konuşurken ara ara nefes alıp verir. Nefes alıp verirken de duraklamak zorunda kalır. Sonra konuşmasına devam eder. İşte bu duruma Duraklama denir. Durak ahenk sağlayan bir çeşit ses kesimidir. Duraklarda kelimeler orta yerinden kesilemez. Durak yerleri kelimelerin sonlarına denk getirilir. Yazıl metinlerde durak yerlerinin belirtilmesi için noktalama işaretleri kullanılır. Duraklama yapılmadan okunan bir metin anlaşılmaz ya da anlaşılması zorlaşır. Durak yerleri sadece düz yazılarda değil, şiirlerde de uygulanır. Şiirde ahengi artırmak amacıyla mısraların belli yerlerinde durulur. Özellikle hece ölçüsüyle yazılmış bazı şiirlerde durak yerleri çok belirgindir.

22 Vurgu Bir cümlede ya da dizede kimi hece ve sözcüklerin diğerlerinden daha baskılı ve belirgin okunuşuna vurgu denir. Vurgu söze anlam ve duygu değeri katar, dinleyenlerin ilgisini çeker, anlamı derinleştirir. Vurgu hem kelimelerde hem de cümlelerde karşımıza çıkar. **Kelimelerde bazı hecelerin diğerlerinden daha belirgin ve baskılı söylenmesine kelime vurgusu denir. Türkçe kelimelerde vurgu genellikle son hecededir. Anne, arkadaş, çocuklar, baba, duygu, çiçek... Bir sözcük el aldıkça vurgu alınan eke kayar çiçek çiçekçi çiçekçiler çiçekçilerden İki heceli yer adlarında kelime vurgusu genellikle ilk hecededir. Üç ya da daha fazla heceli yer adlarında ise vurgu ya ses sayısı fazla olan hecede ya da ünsüzle biten hecededir. Bodrum Ankara Erzurum Konya Mersin Alanya Pekiştirilmiş sözcüklerde ve ünlemlerde vurgu ilk hecededir. Tertemiz kıpkırmızı yemyeşil kapkara hayır Olumsuzluk eki vurguyu kendinden önceki heceye aktarır. Sormamış gitmesin konuşmayın açıklamasınlar... Ek fiilin geniş zaman ekleri (im, sın, dir,iz,sinir,dirler) ekleri vurgu almazlar.bu ekleri alan sözcüklerde vurgu bu eklerden önceki hece üzerindedir ( - leyin) eki zaman anlamında kullanılmışsa vurguludur. geceleyin, akşamleyin sabahleyin, Köklere eklenen ( ile, iken, ise, idi, imiş) ekleri vurgu almazlar. Bu ekleri alan Sözcüklerde vurgu bu eklerden bir önceki hece üzerindedir. **Cümlede bazı kelime ya da sözlerin ötekilerden daha baskılı ve belirgin söylenmesine cümle vurgusu denir. Cümlede asıl anlatılmak istenilen şey vurgulanır. Kurallı bir cümlede vurgulu öğe yükleme en yakın öğedir. Yüklem başta ise yüklemin kendisi vurguludur. Ben bu hediyeyi ona doğum gününde almıştım. Ben bu hediyeyi doğum gününde ona almıştım. Geldim işte mevsim gibi kapına. Soru eki mi ile de-ki bağlaçları vurguyu kendinden önceki kelimeye kaydırır. Kardeşin sabah erkenden okula mı gitti. Dün, sizi Burcu, buraya mı çağırdı? Yarınki maça sen de geleceksin. Soru anlamının soru sözcüğü ile sağlandığı cümlelerde vurgu soru sözcüğünün kendisindedir. Bu hediyeyi doğum gününde ona kim almış? Hangi çılgın ban zincir vuracakmış? Birleşik sözcüklerde vurgu genellikle ilk sözcüğün son hecesindedir. Ayakkabı kahverengi hünkarbeğendi Çanakkale... Tek heceli kelimelerde vurgu aranmaz. At, it, top vs. de bağlacında vurgu olmaz. de bağlacının bulunduğu cümlelerde de den önceki sözcüğün son hecesi vurguludur. Halk şiirinden koşmayı da öğrendik. Gecede sizi de bekliyoruz.

23 Ulama Ünsüz harfle biten bir sözcükten sonra ünlü harfle başlayan bir sözcük geldiğinde iki sözcük birbirine bağlanarak okunur. Bu duruma Ulama denir. Bu sözcükler arasında herhangi bir noktalama işareti varsa ulama söz konusu olamaz. Örnek: Bir an kayboldun gibi yaşadım kıyamet Yoruldun ama buldu ey kalbim emaneti Örnek: Kâmil olanların bellidir yeri Yoluna koyarlar can ile seri Hakkın didarını görelden beri Gökler ağlar, derya ağlar, sel ağlar Örnek: Derken bir düdük öttü ansızın Bembeyaz gemi gitgide ufaldı. Korkunç yalnızlığıyla baş başa Rıhtımda bir adam kaldı

24 TÜRKÇENİN SESLERİ VE ÖZELLİKLERİ-1-2. ÜNSÜZLER Bir dil konuşma dili ve yazı dili olmak üzere ikiye ayrılır. Konuşma dilinin temel öğesi ses, yazı dilinin temel öğesi ise harftir. Ses, dilin parçalanamayan en küçük birimidir. Terim olarak ses, akciğerlerden gelen havanın ağız yolundan çıkışı sırasında oluşan titreşimlerdir. Sesleri karşılayan işaretlere ise harf denir. Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Arap ve Latin alfabelerini kullanmışlardır. Çuvaşça ve Yakutçada zaman zaman Kiril alfabesi de kullanılmıştır. Şu an Türkiye Türkçesinde Latin Alfabesi kullanılmaktadır. Bu alfabede 8 ünlü( sesli), 21 ünsüz (sessiz) harf bulunmaktadır. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere yumuşak ( tonlu ) ünsüzler denir. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere sert ( tonsuz ) ünsüzler denir. 1-ÜNLÜLER BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU ( KALINLIK-İNCELİK UYUMU) a-ı-o-u a-ı-o-u Çıkış Yeri ve Dilin Durumuna Göre Ünlüler Kalın Ünlüler: a-ı-o-u İnce Ünlüler: e-i-ö-ü Dudakların Durumuna Göre Ünlüler Düz Ünlüler: a-e-ı-i Yuvarlak Ünlüler: o-ö-u-ü Çenenin Açıklığına Göre Ünlüler Geniş Ünlüler: a-e-o-ö Dar Ünlüler: ı-i-u-ü e-i-ö-ü e-i-ö-ü Kalınlık-incelik uyumu da denir. Bu kurala göre Türkçe bir kelimenin ünlülerinin tamamı ya kalın ya da ince olmalıdır. **sevilmek, ince, denizden, kelebekler, göstermelik... **satılık, kalın, oyun, uçurtma, aşağı, sorular, akıl NOT: 1-Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: anne,(ana) dahi(dakı), elma(alma), hangi(hangı), hani(hanı), inanmak(ınanmak), kardeş(kardaş), şişman(şışman). Bu kelimelerin orijinalleri Türkçedir.

25 NOT-2-Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli, aslanğzı, ayakkabı NOT-3- Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz. ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret NOT-4- -gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor ekleri kimi zaman büyük ünlü uyumuna uymaz. akşam-leyin, bakla- gil-ler, çalışır-ken, ekşi-mtırak, yürüyor... NOT-5- -daş (-taş) eki bazı kelimelerde büyük ünlü uyumuna uymaz. din-daş, gönül-daş, meslek-taş, ülkü-daş... NOT-6- -ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz. akşamki, yarınki, duvardaki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki NOT-7- Dilimize başka dillerden gelmiş kelimelere gelen ekler, kalınlık incelik bakımından son heceye uygundur. Adalet-li anne-si kardeş-lik meslektaş-ımız şişman-lık... NOT-8- Yabancı sözcüklerde, tek heceli sözcüklerde ve birleşik sözcüklerde büyük ve küçük ünlü uyumları aranmaz. Türkçede büyük ünlü uyumuna uymayan sözcüklerde, küçük ünlü uyumu aranmaz. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU (DÜZLÜK-YUVARLAKLIK UYUMU ) **kova, orak, oğlak, oğlan, gözlem, önem, uğrak, uygar, uğraşmak, üzer, üçer **okul, kuru, uygun, olumlu, bozulmuş, çocuk, oğul, okul, ölümlü, öküz, uğur, ululuk, üçüz, üzüm, süzgün... NOT-1- Küçük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz. alkol, daktilo, doktor, horoz, radyo, konsolos, profesör, aktör, bandrol, kabul, mühim, muzır, müzik, mümin, vakur NOT-2- ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar. bugünkü, dünkü, öbürkü. NOT-3-Tek heceli kelimelerde büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu aranmaz. At-, it-, tut-, top- NOT-4-Kelimelerin bu kurallara uyup uymadıklarına bakılırken kelimeler tek başlarına değerlendirilir. Ancak de bağlacı ve soru eki kendinden önceki kelimeye uyarlar: mi soru eki: geleyim mi, okudun mu de bağlacı: sen de, o da, aldı da, özledim de... NOT-6-Ek-fiilin çekimi olan ise kelimesiyle ile edatı (hem edat hem bağlaç), bitişik yazıldıkları zaman ünlü uyumlarına girerler: alır ise alırsa, konu ile konuyla... SES OLAYLARI 1-Ünsüz benzeşmesi(sertleşmesi): f, s, t, k,ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye b, c, d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak harfler sertleşir. Buna göre; b-p c-ç, d-t, g-k olur. Yani, Türkçede sert ünsüzlerden sonra yumuşak ünsüzler gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle başlayan ek getirilemez. Bu kurala ünsüz benzeşmesi denir. Düzlük-yuvarlaklık uyumu da denir. **arkadaş, karanlık, kelime, merdiven, serilmek, ıslık, ılık, ırak, sıcaklık, incelik, iyi

26 3- Ünlü Düşmesi(Hece Düşmesi): İki heceli olup birinci hecesinde geniş (a, e, o, ö), ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i, u, ü) bulunduran bazı Türkçe ve yabancı kelimelere ünlü ile başlayan veya tek ünlüden oluşan bir ek getirildiğinde kelimenin vurgusuz hâle gelen ikinci hecesindeki dar ünlünün düşmesine hece düşmesi denir. Buna orta hece düşmesi de denir. NOT: Bazı birleşik kelimeler ve matematiksel terimler bu kurala uymaz. Dikdörtgen, Akciğer, İlkbahar, içgüdü, Üçgen, beşgen... 2-Ünsüz Yumuşaması(Değişmesi): p, ç, t, k seslerinden biri ile biten Türkçe veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan ekler (yapım veya çekim eki) getirilince, kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve b, c, d, g, ğ ye dönüşür. Hatta g nin ğ ye dönüştüğü de görülür. dolap a > dolaba, çekiç e > çekice, kanat ı > kanadı, yemek e > yemeğe. tüfek tüfeği, diyalog diyaloğu borç borcum, kalp kalbi, kurt kurdun, denk dengim, renk rengi, kepenk kepengi NOT-1- Sanat, millet, devlet, ahlâk, cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi bazı yabancı kelimelerde yumuşama olmaz. ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı, millete, devletin, sürati, hakikatin, tazyiki, hukukun... NOT-2- Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana gelen yumuşama yazıda gösterilmez, telâffuzdan anlaşılır. Gemlik e, Ahmet i, Ürgüp ün NOT-3-Tek heceli kelimelerin çoğunda yumuşama olmaz. Çit-i çiti Tek-i teki Çöp-ü çöpü ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um... NOT-4-Tek heceli kelimelerin bazısında ise yumuşama olur. Kap-ın kabın cep ceb-i, kap kab-ı, çok çoğ-u, taç tac-ı, yurt yurd-u... ağız ağzı, burun burnu, koyun(bağır, döş) koynuna, alın alnı, oğul oğlu, gönül gönlüm, beniz, benzi, ömür ömrüm, cürüm cürmü, hüküm hükmü, fikir fikri... ileri-le-mek ilerlemek, koku-la-mak koklamak kavuş ak kavşak, uyu uyku, devir- devril-... NOT-1-Bazı durumlarda geniş ünlüler de düşebilir: nerede nerde, burada burda, şurada şurda... NOT-2-Bazı Arapça kelimelere (isim) yardımcı fiil getirildiğinde de hece düşmesi görülür: kayıp kaybolmak, emir emretmek, keşif keşfetmek, sabır sabretmek... NOT-3-Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında ünlü düşmesi görülür. pazar ertesi pazartesi kayın ana kaynana ne için niçin ne asıl nasıl NOT-4-Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen ünlü düşmesi görülür. Sıyır-ık sıyrık Sarı-ar---sarar- buyur-uk---buyruk Kıvır-ım---kıvrım Kavur-ul-muş----kavrulmuş Devir-ik---devrik NOT-5-Ünlüyle başlayan ek aldıklarında vurgusuz orta hecesindeki dar ünlüsü düşen kelimelerle oluşturulan ikilemelerde ikinci kelimenin dar ünlüsü düşmez. ağız ağıza, burun buruna, koyun koyuna (yatmak), omuz omuza, devirden devire, nesilden nesile, oğuldan oğula, şehirden şehire vb. NOT-6- İçeri, dışarı, ileri, şura, bura, ora, yukarı, aşağı gibi sözler ek aldıklarında sonlarında bulunan ünlüler düşmez. içerde değil içeride, dışardan değil dışarıdan, ilerde değil ileride, şurda değil şurada, burda değil burada, orda değil orada, yukarda değil yukarıda, aşağda değil aşağıda vb.

27 4-Ünsüz Düşmesi: ***Kimi sözcüklerde türetme ve birleştirme sırasında ünsüz düşmesi görülür. küçük cük küçücük ufak cık yüksek l alçak l seyrek l ad daş ufacık yüksel alçal seyrel adaş ast teğmen asteğmen üst teğmen üsteğmen NOT: Normalde k sesi ile biten kelimelerde genellikle k sesi düşer. Ama somut bir yer adı bildirirse k sesi düşmez. Ufak--cık ufacık büyük--ce büycek (k sesi düşer) kulak kulakçı, karın karıncık, kapak kapakçık...(k sesi düşmez) 5-Ünlü Türemesi: -cık, -cik ekiyle sözcük türetirken, sözcükte ve ekte bulunmayan fazladan bir ünlü ortaya çıkar. Bu olaya ünlü türemesi denir. dar cık daracık az cık azıcık genç cik gencecik bir cik biricik NOT: Bazı sözcükler pekiştirilirken (anlamca güçlendirilirken) ünlü türemesi olur. 6-Ünlü Daralması: Son sesi a veya e olan fiil kök ve gövdelerine, şimdiki zaman eki getirildiğinde kelime sonundaki sesli daralır. Bunun sebebi y nin daraltıcı etkisidir. NOT-1-: a, e ünlüleriyle biten fiillerde -yor ekinin dışında hiçbir ek daraltıcı etki yapmaz. Bunun sadece iki istisnası vardır: de- ve ye- fiilleri. ağlıyor ağla yor ağlı yor bekliyor bekle yor bekli yor oynuyor oyna yor oynu yor söylüyor söyle yor söylü yor NOT-2-Daralma olumsuzluk ekinin ünlüsü için de geçerlidir. kork-ma-yor korkmuyor gel-me-yor gelmiyor... NOT-3-"de-" ve "ye-" fiil köklerine gelecek zaman, istek kipi, sıfat-fiil ve zarf-fiil eki getirildiğinde veya başka bir ek getirilip de araya -y- kaynaştırma harfi girdiğinde, bu sesler (a, e) daralarak ı, i, u, ü olur. de-yor>diyor de-e>diye de-en>diyen de-e-lim>diyelim ye-en>yiyen ye-ince>yiyince ye-ecek>yiyecek Not-4 7.Ulama: ne-ye>niye kelimesinde de daralma vardır. Ünsüzle biten kelimelerden sonra ünlü ile başlayan kelimeler gelirse, önceki kelimenin son ünsüzü, sonraki kelimenin ilk ünlüsüne bağlanarak okunabilir. Bu durum konuşma dilinde kendiliğinden olurken şiir dilinde özellikle -bazen vezin gereği- yapılır. Buna ulama denir. sağlam yalnız gündüz sa p a sağlam ya p a yalnız gü p e gündüz **Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; **Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. *Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. *Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, *Dokuz asrın da bütün halkı, bütün memleketi NOT: Ulama yapılacak kelimeler arasında hiçbir noktalama işareti olmamalıdır. Aşağıdaki cümlede ulama yoktur: Ben, onu aradığımı söylemedim ki...

28 8. Ünsüz Türemesi Arapçadan dilimize giren ve özgün biçimlerinde sonunda ikiz ünsüz bulunan kelimeler Türkçede tek ünsüzle kullanılır. Bu kelimeler ünlüyle başlayan ek veya yardımcı fiille kullanıldıklarında sondaki ünsüz ikizleşir: hak (hakkı), his (hissi), ret (reddi), şer (şerri), tıp (tıbbı), zam (zammı), zan (zannı); af (affetmek), his (hissetmek) vb. 11. n-b Çatışması( n-m Değişmesi) Türkçede b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü bazı sözcüklerde m ye dönüşür. NOT: n-b çatışması özel isimlerde ve birleşik sözcüklerde gerçekleşmez. İstanbul, onbaşı, binbaşı vs. 9. Metatez ( Göçüşme ) Bir kelime içinde birbirini izleyen iki ünsüzün yer değiştirmesidir. 10.Ses Aşınması Birleşen iki sözcükten bir ünlü bir ünsüz düşüyorsa, bu ses olayına aşınma denir: Pek+iyi>peki yi hecesi düşmüş, Pazar+ertesi>Pazartesi er hecesi düşmüş... **Konuşma dilinde yaygın bir kullanımla karşımıza çıkar: Hoca hanım Mustafa Efendi hocanım, Mustafendi... **-ar, -er ekiyle türetilen bazı sözcüklerde sözcüklerin köklerindeki ünlülerde de aşınma olur: Kızıl-ar Sarı-ar Yeşil-er kızar, sarar yeşer...

29 KELİME BİLGİSİ Bir dilin anlamlı en küçük ses birliğine sözcük ( kelime ) denir. Sözcükler dilin yapıtaşıdır. Kelime çeşitli anlamları ve anlam birimlerini içinde barındırır. Bu anlam birimleri şunlardır: Kavram: Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımıdır. İmge: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi istenen, özlenen hayaldir. Terim: Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konuyla ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelimelerdir. Gösteren: Bir kelimeyi oluşturan seslerin her biri, harf. Gösterilen: Kelimenin kavram yönüdür, zihinde çağrıştırılan anlamdır. Kavramlaştırma: Varlık, olay, duygu ve düşünceleri kelimelerle simge haline getirmektir. Anlamdandırma: Kelimelere ya da aktarılan iletiye anlam vermek, onu anlamlandırmaktır. Lavaboyu açmak için çalışıyor. ( tıkanıklığı gidermek ) Bu elbiseler seni çok açtı. ( güzel göstermek ) Fidanlar için bahçeye çukur açtık. ( kazmak ) ************************************************ Gözlerinden yanaklarına yaşlar süzülüyordu. (akmak) Çocuk, kapı aralığından yavaşça içeriye süzüldü. ( girmek) Hastalık nedeniyle süzülmüş, bir deri bir kemik kalmıştır.( zayıflamak) Uçurtma havalanmış, göklerde süzülüyordu. ( uçmak ) ************************************************ Elindeki kitabı bırakıp diğer odaya geçti. ( bir yerden başka bir yere gitmek ) Seven, yârinden geçer mi? ( bıramak-vazgeçmek ) Bu hastalık sana kimden geçti acaba? ( bulaşmak ) Bütün günüm seni beklemekle geçti. ( harcamak ) ************************************************ Gerçek(Temel-ilk-sözlük) Anlam: Kelimede Çok Anlamlılık Başlangıçta bir varlık ya da kavramı karşılayan sözcük, zaman içinde yeni anlamlar kazanabilir. Yani bir kelime birden çok anlamı karşılayacak hale gelir. Sözcüklerin birden çok anlamı karşılamasına çok anlamlılık denir. Yatmadan önce pencereyi açmalısın. ( bir şeyi açık duruma getirmek ) Bir kelimeyi duyduğumuzda aklımıza gelen ilk anlamdır. Sözüklerdeki anlam sıralamasında birinci sırada geldiği için ilk anlam denilmiştir. İnce sözcüğünü ele alalım. Gerçekte kalın karşıtı olan, nesnelerin eni (genişliği) ile ilgili kullandığımız bu sözcük, Üzerinde ince bir gömlek vardı. cümlesinde gerçek anlamı ile kullanılmıştır. Kaza sonrası yolu açmak için uğraşıyorlar. ( engeli kaldırmak )

30 Örnekler: Çocuğu hep ağır çantayı kaldıramadı. (Gerçek A.) Evin camlarını kırmışlar. (Gerçek A.) Bahçedeki kuru otları yakmış. (Gerçek A.) Kuru yapraklar teker teker dökülüyordu. (Gerçek A.) Adamın tarladaki bütün ekinleri yandı. (Gerçek A.) Balkona astığım çamaşırlar kurumamış. (Gerçek A.) Caminin minaresi çok uzundu. (Gerçek A.) Sarayın aydınlık bir odasından karanlık bir odasına geçmiştik. (Gerçek A.) Çocuk kumsalda oynuyor. (Gerçek A.) Çocuğu ağır işlerde çalıştırmışlar. (Mecaz A.) N'olur beni kırma, maça birlikte gidelim. (Mecaz A.) Sınavda yüksek not alamazsam yandım. (Mecaz A.) Mecaz Anlam ( Değişmece Anlam ) Bir sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak, bütünüyle başka bir anlamda kullanılmasına mecaz anlam denir. Mecaz anlam, dolaylama, ada aktarması, istiare, kişileştirme, konuşturma, kinaye, ve tariz gibi yollarla yapılabilir. Yazılıdan zayıf alınca dersten iyice soğudum İnce davranışlarıyla hepimizin gönlünü fethetti. Galiba dün akşam annemi kırdım. Boş laflara karnım tok benim. İki arkadaş koyu bir sohbete dalmıştı. Taksit parasını harcayan oğluna köpürdü. Arkadaş, bu kız seninle oynuyor. Gerçek anlam Mecaz anlam Zarfı damgaladı. Adamı hırsız olarak damgaladılar. Köpek kudurdu. Yatmadan önce ocağı söndürdü. Elbisesini lekeledi. Hırsız polisin elinden kaçtı. Ekmeğin kaç lira olduğunu bilmiyor musun? Eve geç kaldığım için annem öfkesinden kudurdu. Deprem binlerce insanın ocağını söndürdü. Babasının adını lekeledi. Ayşe'nin uykusu kaçtı. Bu işin tadı kaçtı. İstanbul'a ekmek parası kazanmaya gitti. Usta motoru yağladı. Annemi iyiden iyiye yağladım, geç kalmamama bir şey demez artık. Ağacı baltaladı. Enflasyonun yükselmesi ekonominin iyiye gidişini baltaladı. Yan(Yakıştırmaca) Anlam: Bir sözcüğün temel anlamı yanında, zaman içerisinde kazandığı yeni anlam veya anlamlara yan anlam denir. Kelime gerçek anlamından tamamen uzaklaşmaz. Benzetme yapılarak yan anlam oluşturulur. Tuğba nın ayağına çivi batmış. (G.A.) Masanın bir ayağı kırılmış. (Y.A.) Kazadan sonra koluma iki diliş attılar. (G.A) Gömleğinin kolları kırışmış. (Y.A.) Bu olayda mutlaka onun da parmağı vardır. Son otobüse yetişemezsem, işte o zaman yandım. Toplantıda bize çok ağır sözler söyledi. Cesaretimin kırılmasına sen sebep oldun. Onun bu pişkinliğine bir anlam veremedik. Gömleğimin düğmesi düşmüş. (G.A.) Televizyonu açmak için şu düğmeye basacaksın. (Y.A.) Sağ gözüm iki gündür sulanıyor. (G.A.) Arabanın anahtarı masanın alt gözünde olacak. (Y.A.) Yemek yerken ağzını kapamalısın. (G.A) Mağaranın ağzı örümcek ağlarıyla kaplanmıştı. (Y.A.) Çuvalın ağzını sıkıca bağladım. (Y.A.) Sokakta keskin bir kömür kokusu var. Kara haber tez duyulur.

31 Ayakkabısının burnu yırtıktı. (Y.A.) Ünlü şarkıcı burnuna estetik yaptırmış. (G.A.) Terim Anlam Bilim, sanat, spor ya da bir meslek dalıyla ilgili kavramları karşılayan sözcüklere terim denir. Bu terim olan kelimeler hangi bilim dalına ait ise o bilim dalıyla ilgili bir cümlede kullanılması ise terim anlamdır. Bu ders kafiye çeşitlerini işleyeceğiz. (Edebiyat) Bu cümlenin özne ve yüklemini kim bulabilir? (Dilbilgisi) Maçın uzatma dakikalarında hakem, penaltı verdi. (Futbol) Yuvasından düşen yavru kırlangıcın kanadı kırılmıştı. (G.A.) Çocuklar maket uçağın iki kanadını da kırmışlar. ( Y.A.) Partide çektiğimiz bütün resimler yanmış. (Yan A.) Hazan mevsiminde kurumuş yapraklar gibi. (Yan A.) Seninle mağaranın ağzında buluşuruz.(yan Anlam) Paragraf başı yapmayı unutmayın. (Yan Anlam) Kuşu uzun süre kafeste tutmayın. (Yan Anlam) Dağın eteklerine kar yağmıştı. (Yan Anlam) Uçurtmasına sarı bir kuyruk bağlamıştı.( Yan Anlam) Ayakkabının burnunu yere vurdu.( Yan Anlam) Masanın gözündeki kitapları getir.( Yan Anlam) Defterin yaprağını yırtmışlar. ( Yan Anlam) Boru dirseğinden su sızdırıyor. ( Yan Anlam) Çocuğun çürük dişi çekildi. ( Gerçek Anlam) Testerenin dişi kırılmış. ( Yan Anlam) Sarımsakta iki diş var. ( Yan Anlam ) Oyunun üçüncü perdesi oldukça hareketli ve heyecanlıydı. (Tiyatro) Ülkemiz hangi meridyenler arasında yer almaktadır? (Coğrafya) Çile Bülbülüm adlı şarkının bestesi ve güftesi Sadettin Özcan a ait. (Müzik) Verilen cümlede sıfatları bulunuz.(dil bilgisi) Tarlaları yine nadasa bıraktık. (Tarım) Ekvator Dünya mızı ikiye bölen sanal bir çizgidir. (Coğrafya) Notalara düzgün yerleştirememişsin. (müzik) 3. dava bugün görüşülecekmiş. (hukuk) Ameliyata 3 uzman doktor girdi. (tıp) Şovale resim yapmayı kolaylaştırır. (resim) Ortaçağ M.S. 5. yüz yıl ve 13. yüzyıllar arasını kapsayan dilimin adı. (tarih)

32 Doğru haber veren gazeteler de var. (Gerçek anlam) İki noktadan tek doğru geçer. (Terim anlam) Olaya bir de şu açıdan bakalım. (Mecaz anlam) İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir. (Terim anlam) SÖZCÜKLER ARASI ANLAM İLİŞKİLERİ A) Eş Anlamlı(Anlamdaş) Kelimeler: Sesleri(yazılışları) farklı, anlamları aynı olan sözcüklere eş anlamlı (anlamdaş) sözcükler denir. Argo Anlam: Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir. Argo, dil içinde bir dil gibidir. Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır. Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir. Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır. Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir. Türkçede sözcükler arasında eş anlamlılıktan çok, yakın anlamlılık vardır. Bu nedenle Türkçede eş anlamlı sözcüklerin sayısı çok azdır. Türkçedeki eş anlamlılık, yabancı kökenli sözcüklerden kaynaklanır. Eş anlamlı kelimelere bakıldığında genellikle bunlardan birinin Türkçe, öbürünün yabancı kökenli sözcük olduğu görülür. NOT: Bir sözcüğün eş anlamlısı kullanıldığı cümleye göre değişebilir. Bu elbise bana bol oldu. (geniş) Bu sene bol para kazandım. (çok) Ekinler büyümeye başladı. (olgunlaşmak) Kampanyaya ilgi büyüyor. (artmak) Örnekler: abdestini vermek: azarlamak arakçı: hırsız aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek O eskiden güçlü bir çocuktu Güreşçimiz rakibinden daha kuvvetli. Annesine çok değerli bir hediye almış. Kıymetli eşyalarını bir kutuya yerleştirdi. O yıllarda köyümüzde mektep yoktu. Okul, kişiyi pek çok yönden eğitir. mektep çocuğu: acemi, toy zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak manita: sevgili moruk: yaşlı insan torpil : adam kayırma çakmak (sınıfta kalmak) yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek

33 B)Eş Sesli (Sesteş) Kelimeler: Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözcüklere sesteş sözcükler denir. Adresimi hemen bir kenara yaz. Bu yaz yurtdışına çıkmayı düşünüyorum. Depodaki bidonlar ağzına kadar dolu. Bu mevsimde buralarda dolu yağar. Ben, sizinle gelmek istemiyorum. Çenesinde küçük bir ben vardı. Yaralı yolcu, çok kan kaybediyor. Güler yüzüne, tatlı sözlerine kandım. C) Zıt(Karşıt) Anlamlı Kelimeler: Birbirine bütünüyle zıt olan durum ve kavramları ifade eden sözcüklere karşıt anlamlı sözcükler denir. Yazın başı pişenin kışın aşı pişer. Küçücük bir kara parçası için savaş çıkacaktı. Senin kara gözlerin aklımı başımdan aldı. Kadının sol eli kapıya sıkışmış. El sözüne kanıp da yuvanı yıkma. Düğün evine hangi yoldan gideceğiz? Sinirinden annesinin saçını yolmuş. Çiftlikteki atların bakımıyla kim ilgileniyor? Canı bir şeye sıkıldığında suya taş atar. Okulunuzda kaç tane bilgisayar var? Yaylaya gece yarısı varmışlar. Köylü kadınlar çayın kenarında çamaşır yıkıyorlar. Yemeğin üzerine bir bardak demli çay iyi gider. Altınlarını sandığın içine saklamış. Terli terli buzlu su içmiş, sonra da hastalanmış. Küçük bir salla karşı kıyıya geçtik. Çocuğu hemen bakkala sal, kahve ile şeker alsın. Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır. Tok, acın halinden anlamaz. İyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder. Akıllı düşününceye kadar, deli oğlunu everir. Kurunun yanında yaş da yandı. Koridorun dar olmasına karşın, odalar gayet geniş. Sağlam yumurtaları paketlere diz, çürük yumurtaları ise çöpe at. Yıllardır kâr eden şirket, sen gidince zarar etmeye başladı. Arabamın hem içini hem dışını güzelce yıkadım. Kimi gün güldük, kimi gün ağladık; koca bir ömrü tükettik. Basketçiler uzun, halterciler kısa boylu olur. Paraya az, morale çok ihtiyacımız var. Bu sınavda dört yanlış, bir doğruyu götürüyor. Bedenim yaşlandı, fakat ruhum hâlâ genç

34 NOT: Bir sözcüğün olumsuzu, onun karşıt anlamlısı demek değildir. Sözcüğün olumsuzu ile karşıt anlamlısı birbirinden farklı şeylerdir. gül olumsuzu gülme zıt anlamlısı ağla neşeli olumsuzu neşesiz karşıt anlamlısı üzgün gel- olumsuzu gelme- zıt anlamlısı git- Yakın Anlamlı Bazı Kelimeler mutluluk-sevinç usanmak-sıkılmak eş dost ahbap çekinmek kaçınmak beklemek durmak küsmek gücenmek darılmak uğraşmak-didinmek iste-dilemek E) Genel ve Özel Anlamlı Kelimeler: Anlamca kapsamı geniş olan sözcüklere genel anlamlı sözcükler, anlamca kapsamı daha dar olan sözcüklere de özel anlamlı sözcükler denir. Varlık- canlı- hayvan- keçi- Ankara keçisi. Gül çiçek bitki canlı * Çocuk, geleceğin teminatı olduğundan ben çocuğumun iyi yetişmesini istiyorum. ( 2. si 1. sine göre daha özel) * Kitap, insanın en iyi dostudur. ( genel) D) Yakın Anlamlı Kelimeler: Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir Yakın anlamlı sözcüklerde anlamca eşitlik yoktur. Bu nedenle yakın anlamlı sözcükler gelişigüzel kullanılmamalıdır. Kardeşim sana küsmüş.(kesinlik-aşırılık) Kardeşim sana kırılmış.(esneklik) Kardeşim sana gücenmiş.(üzülmek) Kardeşim sana darılmış.(gücenip görüşmez ol-) * Bu kitabı arkadaşıma ödünç verdim. (özel ) * Eğitim- öğretim sadece okulda yapılmaz ( genel) * Okulumuz, şehrin en eski binasıdır. (özel ) E)Nicel ve Nitel Anlamlı Kelimeler: ***Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp çoğalabilen özelliklerini gösteren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir. Bu binadaki dairelerin oldukça geniş odaları var. Ağacın uzun dallarını testereyle kestim. Okul, yüksek binaların arasında kalmış. Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu. İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum. Örnek: İri taş, büyük halı, küçük bardak, temiz yol vs. ***Varlıkların nasıl olduğunu, niteliğini gösteren; sayılamayan, ölçülemeyen bir değeri, özelliği ifade eden sözcüklere nitel anlamlı sözcükler denir.

35 Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendirebilirsin. Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor. Güleç yüzüyle çevresine neşe saçıyordu. Cimri insanların kimseye hayrı dokunmaz. Okula yırtık ayakkabılarla gidiyordu. Örnek: kötü gün, mutlu adam, neşeli insan, garip davranış vs. NOT: Sözcükler cümle içindeki kullanımına göre bazen nicel bazen de nitel anlamlı olabilir. Okul yıllarında onunla yakın arkadaştık. (nitel anlam) Stadyum evimize çok yakındı. (nicel anlam) Arkadaşlarına karşı her zaman sıcak davranır. (nitel anlam) NOT: Deniz pırıl pırıl parlıyordu. (Burada pırıl pırıl ikilemesi yansıma sözcük gibi gözüküyor ancak sese dayalı olmadığından yansıma sözcük değildir.) Gözleri ışıldıyordu. (Yine bu cümlede ışıldamak yansıma sözcük değildir. ) Kuşlar sabaha kadar öttüler. (Bu cümlede ötmek bir eylemdir yani fiildir. Ancak yansıma sözcük değildir.) H) Somut ve Soyut Anlamlı Kelimeler: Beş duyu organımızdan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir. Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı, çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi Dışarıda oldukça sıcak bir hava var. (nicel anlam) G)Yansıma Sözcükler: Doğada duyulan seslerin taklit edilmesi yoluyla oluşan seslerdir. Yani doğadaki varlıkların ( insan, hayvan, rüzgâr, vs.) çıkardıkları sesin sözcüklerle ifade edilmesidir. Köpek sabaha kadar havladı. Bizim herif sabaha kadar horladı. Meşin kırbaç şakladı. Dişlerini gıcırdatmadan konuş lütfen. Televizyonun içinden çıtırtı geliyor. Beş duyu organımızdan herhangi biriyle algılayamadığımız kavramları ifade eden sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir. Kin, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, özlem, aşk, sevgi, üzüntü, mutluluk, vicdan, umut, sevinç, keder SOYUTLAMA: Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir sözcük soyut anlam kazanabilir. Bu duruma soyutlama denir. Başarımın anahtarı planlı çalışmaktır. ( Bu cümlede anahtar kelimesi kilidi açıp kapamak için kullanılan araç olarak kullanılmamıştır. Kelime bu cümlede yöntem-yol olarak kullanılmıştır. Bu da kelimenin kazanmış olduğu soyut anlamdır. Yani somut olan anahtar kelimesi bu cümlede soyut anlamda kullanılmıştır.)

36 Katı atıkları ayrı poşetlere koymalısınız. ( Bu cümlede katı sözcüğü somuttur. ) Müdür, iş yerinde katı kurallarıyla biliniyordu. ( Bu cümlede ise katı sözcüğü gerçek anlamının dışında yani mecaz anlamda kullanılmıştır. Bu sözcük düşünce ve davranışlarında beli kurallara sıkı sıkıya bağlı olmak anlamında kullanılarak soyut anlam kazanmıştır. Zavallı kızı bir odunla evlendirdiler. (anlayışsız) ( odun kelimesi gerçek anlamının dışında kullanılmıştır.) Bir ateş düştü içime yanarım da yanarım. (hüzün) ( ateş kelimesi gerçek anlamının dışında kullanılmıştır.) Bu sorunu çözmenin başka bir yolu olmalı. cümlesinde yol kelimesi somuttur. Ancak cümlede yöntem anlamında kullanılarak soyutlama yapılmıştır. Çünkü yol somuttur, yöntem soyuttur. SOMUTLAMA: Soyu anlamlı bazı sözcükler kullanıldığı cümleye göre somut anlam kazanabilir. Buna somutlama denir. Somutlamalar, genellikle kişileştirmelerle ve benzetmelerle yapılır * "Kendi yağıyla kavrulan bir aileydi. Somutlamanın olabilmesi için bir soyutun olması şarttır. Aksi halde sadece kişileştirme veya benzetmeler söz konusu olur. "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhaneparkı'nda." benzetmesinde benzeyen öğe olan "ben" somuttur, kendisine benzetilen öğe olan "ceviz ağacı" da somuttur. O halde burada somutlamadan söz edilemez. Burada sadece benzetme vardır. "Akşam loşluğunda deniz, gülümsüyordu bize." kişileştirmesinde benzeyen öğe olan "deniz" somuttur ve yine somut olan "insan"a benzetildiği için somutlamadan söz edilemez. "Eridim bir güzelin yüzünden." cümlesinde ise psikolojik durum "erimek'le somutlanmıştır. Yani somutlama vardır. Ümitlerim bana yoldaş oldu. Cümlesindeki ümitlerim kelimesi soyuttur. Ancak bu cümlede yoldaş olmak sözüyle bir varlığa benzetilmiş ve somutlama yapılmıştır. Görünmez kanatlarıyla hatıralar camlara çarpıp duruyor. (özlem) Bu işyerinde herkes kurallara uyar sen de kuralları çiğneyemezsin. Bizi zamanında dinlemedi, şimdi bırakın çürüsün kahvehane köşelerinde. Dün olanları duyunca hepimize ateş püskürdü. Onun sözleri bizi yaraladı. Bu disiplin onu ve arkadaşlarını biledi. Yaptığı iyilikler karşısında hepimiz ezildik. "Yiğidin sevdiği güzel olursa ömrü ardından sökülür gider." Burada soyut bir kavram olan "ömür" bir yumağa benzetilerek somutlanmıştır. Somutlamalara özellikle deyimlerde sık rastlanır. * "Kabına sığamaz oldu son zamanlarda." * "Yine mi bir çam devirdim?" * "İpin ucunu kaçırırsanız, hiç iyi olmaz."

37 SÖZCÜKLERDE ANLAM DEĞİŞMELERİ Anlam değişmesi, bir sözcüğün başlangıcında ifade ettiği anlamda daralma, genişleme belirmesi ya da bir zaman sonra başka bir anlamı karşılar hâle gelmesidir. Sözcüklerdeki başlıca anlam değişmeleri şunlardır: a. Anlam Genişlemesi: Bir sözcük başlangıçta bir varlığın, eylemin bir bölümünü ya da türünü karşılarken zamanla onların tamamını anlatır duruma gelmesidir. Gökyüzünde yıldızları seyrettik uzun süre. örneğinde yıldız sözcüğü eskiden sadece gök cismi olarak kullanılırdı. Günümüzde ise anlam genişlemesine uğrayarak büyük sanatçı-büyük sporcu vb. anlamlarda da kullanılmaktadır. Oraya ulaşabilmek için okulun çevresinden dolaşmalısınız. Cümlesinde ise çevre kelimesi eskiden bir şeyin yakını anlamında kullanılırken günümüzde anlam genişlemesi yoluyla muhit-ortam-geometri terimi... olarak kullanılmaktadır. Örneğin, "yağlı" sözcüğü "yağı çok olan" anlamını taşır. Bu, yağlı sözcüğünün temel anlamıdır. "Yağlı bir müşteri görse hemen ellerini ovuşturur." cümlesinde "varlıklı, zengin" anlamında kullanılmıştır. "Böyle yağlı bir iş hiç kaçırılır mı?" cümlesinde ise "yağlı" sözcüğü, "çok fazla zahmet çekmeden, bol kazanç sağlayan" anlamında kullanılmıştır. Görüldüğü gibi "yağlı" sözcüğü anlam genişlemesi yoluyla yeni anlamlar kazanmıştır. b. Alam Daralması Kelimelerin geniş bir anlama sahipken zamanla eski anlamlarının bir türünü veya bir bölümünü karşılar duruma gelmesidir. Örneğin, bugün kullandığımız oğul ve oğlan sözcükleri eskiden hem kız hem erkek çocukları için kullanılırdı. Şu anda ise bu sözcük yalnızca erkek çocuklar için kullanılmaktadır. Bu anlam daralmasıdır. Örneğin, zannetmek anlamında kullanılan sanmak kelimesi eskiden düşünmek, yaşamak, öldükten sonra dirilmek gibi anlamları karşılıyordu. Görüldüğü gibi bu kelime anlam daralmasına uğramıştır. Örneğin, davar kelimesi eskiden her türlü mal, varlık anlamındayken bugün koyun, keçi, inek vb. anlamları karşılamaktadır. Yani anlam daralmasına uğramıştır.

38 Kelimelerdeki bu anlam değişmesi iyi yönde ( anlam iyileşmesi ) veya kötü yönde ( anlam kötüleşmesi ) olabilir. c.1.anlam İyileşmesi Bir sözcüğün kötü bir anlam taşırken zaman içinde iyi bir anlamda kullanılması durumudur. Örneğin, eskiden mareşal sözcüğü at bakıcısı olarak kullanılırdı. Bu gün ise ordudaki en yüksek rütbe anlamında kullanılmaktadır. Yani kelimenin anlamı iyileşmiştir. Örneğin, eskiden yavuz sözcüğü kötü-hırsız anlamlarındaydı. Bugün ise yiğit-kahraman anlamlarında kullanılmaktadır. Yani anlam iyileşmesi söz konusudur. Örneğin, eski Türk kavimlerinde emek sözcüğü acıeziyet anlamlarında kullanılırdı. Günümüzde ise bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü anlamındadır. Kelimenin anlamında iyileşme vardır. c. Anlam Değişmesi Bir sözcüğün başlangıçta karşıladığı anlamdan uzaklaşarak zaman içinde başka bir anlamı karşılayacak duruma gelmesidir. Örneğin, eski metinlerde çocuk sözcüğü domuz yavrusu anlamında kullanılırken günümüzde ise küçük yaştaki oğlan veya kız anlamlarında kullanılmaktadır. c.2.anlam Kötüleşmesi Anlamı iyi ve olumlu olan bir kelimenin zamanla kötü veya kötüye doğru giden bir anlam kazanması durumudur. Örneğin, canavar sözcüğü eskiden canlı hayvan anlamında kullanılırken bugün anlam kötüleşmesine uğrayarak abani ve yırtıcı hayvan anlamında kullanılmaktadır. Örneğin, Arapçada geçen ukala sözcüğü akıllar anlamındayken bugün kendini bilgili sanan, bilgilik taslayan anlamında kullanılmaktadır. Yani anlam kötüleşmesine uğramıştır. Örneğin, keleş sözcüğü eskiden yiğit, cesur, çok yakışıklı, iyi huylu anlamlarında kullanılırken bugün anlam kötüleşmesine uğrayarak çirkin, kötü, kel anlamlarında kullanılmaktadır.

39 SÖZCÜKLER ARASINDAKİ ANLAM OLAYLARI 1-Dolaylama Bir kelime ile anlatılabilecek bir kavramı, birden fazla kelime ile anlatmaya dolaylama denir. Dolaylamada benzetme esastır. Bu sene bacasız sanayi gelirleri düştü. (Turizm) Delikli demir icat oldu mertlik bozuldu. (Tüfek) Bu yöremiz kara elmas açısından zengindir. (Kömür) Yazarın bu romanı da beyaz perdeye aktarıldı. (Sinema ) Büyük kurtarıcı kurtuluş meşalesini Samsun da yaktı. ( Atatürk ) 3-Kinaye ( Değinmece ) Bir sözü hem gerçek hem de mecaz (değişmece) anlama gelecek bir biçimde kullanmadır. Kinayede asıl anlatılmak istenen mecaz anlamdır. **Bu yük onu çok yıprattı. Bu cümlede yük sözü gerçek anlamıyla ağır bir nesne, mecaz anlamıyla yaşamın ağır sorumluluğudur. **Bu lekeyi kolay kolay çıkaramazsın. Bu cümlede leke sözü gerçek anlamıyla kir izi, mecaz anlamıyla namusa dokunur suçtur. **Bir gün ektiğini biçersin. Bu cümledeki gerçek anlam tarımsal etkinlik, mecaz anlam, yaptıklarının karşılığını göreceksin dir. **Yaptığı hatayı fark edince yüzü kızardı. Bu cümledeki gerçek anlam yüzünün renk değiştirmesi, mecaz anlam utanmak tır. **Çok sevdiğim ve güvendiğim dostum kara günümde elimden tuttu. 2-Güzel Adlandırma İnsanlarda iğrenme, korku gibi olumsuz duyguları çağrıştıran sözcükler yerine bu kavramları daha güzel sözcüklerle anımsatmaya denir. Verem ince hastalık Börü( yabani hayvan) kurt Bu cümledeki gerçek anlam elinden tutmak, mecaz anlam ise yardım etmek tir. 4-Tariz ( İğneleme ): Bir insanı iğnelemek maksadıyla, bir sözü karşıt anlamını düşündürecek biçimde kullanmaya tariz diğer adıyla iğneleme sanatı denir. Ayrıca diğer ismi Dokunaklı Söz Sanatı dır. Cin, peri Kusmak Ölmek Kör iyi saatte olsunlar istifra etmek vefat etmek, son yolculuğunu çıkmak görme engelli Araba o kadar hızlıydı ki, yürüyerek geçebilir. Bu yürekli insan, tavşandan çok korkar. Aferin oğlum Ahmet, Bu yolda devam et. Tuvalet yüznumara, ayakyolu Eksik etek: Kadın Gapı kızı: Hizmetçi Kara dam: Mezar Kıyımsız: Cimri. Çırpıcı: Hırsız. Apartmandaki kibar (!) adam söyledi bize bunları. Böyle çalışırsan (! ) Türkiye birincisi olursun. O kadar cesurdu ki örümcekten bile korkardı. Bozalak: Kel. Cin arabası: Bisiklet Öyle akıllı ki iki kere tekrarlamadan ne söylendiğini kavrayamıyor.

40 Hediye namıyla bir şey gönderme Âdet edip hiç misafir kondurma Komşunun evi yanar iken söndürme El kârıyçin bir adımda uzanma **************************** Her nereye gidersen eyle talanı Öyle yap ki ağlatasın güleni Bir saatte söyle yüz bin yalanı El bir doğru söz söylerse inanma. 5-Kişileştirme( Teşhis ): İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır. NOT: Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır. **Güzel yârim gitti diye pınar ağladı. **Menekşeler külahını kaldırır. **O çay ağır akar, yorgun mu bilmem, Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem. **Dağlara yaslanıp yatan güneşi Yaralı, hastadır, yorgundur sandım **Boynu bükük adalar tanıyor sanki bizi. **Yeni aldığım kitaplar bana güzel hikâyeler anlattı. 6-Mübalâğa (Abartma): Herhangi bir durumu, olayı ya da gerçeği olduğundan daha büyük ya da küçük göstererek anlatma yöntemine mübalağa (abartma) denir. Sevinçten göklere zıpladım. Gittiğini duyunca bir kez daha öldüm. Bir ah çeksem, karşıki dağlar yıkılır. Korkudan, yüreğim ağzıma geldi. Bir bakışın. yüreğimi deldi geçti. Bütün gün çalışmaktan iğne ipliğe döndü. Âlem sele gitti gözüm yaşından Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın. 7-Benzetme: Aralarında çeşitli yönlerden ilgi bulunan iki varlıktan zayıf olanı güçlü olana benzetme sanatıdır. NOT: Her benzetme bir karşılaştırmadır; ama her karşılaştırma bir benzetme değildir. **Şenyuva apartmanı bodrum katı Kutu gibi bir dairede otururlar. **Yollar köyleri saran eskimiş çerçevelerdir. **Unutmakta haklısın kömür gözlüm haklısın ** Gözlerim çalışmaktan kan çanağına döndü. ** Deniz misali gözleri vardı. ** Odanın konforu, sanki kral dairesiydi. * *Kepçe kulağı, hepimizi güldürürdü. Benzetmede dört öğe vardır: ***Âh bu türküler, köy türküleri Ana sütü gibi candan Ana sütü gibi temiz. a) Kendisine Benzetilen: Ana sütü b) Benzeyen: Köy türküleri c) Benzetme Edatı: Gibi d) Benzetme Yönü: Candan, temiz NOT: Benzetme edatı olarak gibi den başka; kadar, sanki, güya, nitekim, meğer ki, misal, andırmak gibi sözcüklerde kullanılabilir. 8-Deyim Aktarması(İstiare-Eğretileme): Benzeyen ve kendisine benzetilenden yalnız birinin kullanıldığı benzetmedir. a. İnsana Özgü Kavramların Doğaya Aktarılması: Ovadaki bütün çiçekler el ele tutuşmuş, hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı. Güneş soldu puslu bir dağın omzunda. Gülen ayvam, ağlayan narımsın. Öteki vapurlarda severlerdi kaptanlarını. Kuşlar neşe içinde cıvıldaşıyor.

41 Gönül bir kafeste tutsaktır. Uçmak ister uçamaz. NOT: İnsana özgü kavramların doğaya aktarılmasına yazında kişileştirme denir. Bu anlam olayında, Benzeyenbenzetilen ilişkisi olup benzetilen (insan) gösterilmediği için, aynı zamanda kapalı eğretilemeden söz edilir. b. Doğaya Özgü Kavramların İnsana Aktarılması: Kalbim yırtılıyor her nefesimde. Bedir in aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Dalgalanır deli gönül şafakta. Sevinçten, heyecandan uçuyordum. Yumuşak huylu bir insan olduğunu hemen anladım. Ne tilkidir o, onu ben bilirim. Kanadı altına almak Kurtlarını dökmek Kedi olalı bir fare tuttu. Kuyruğunu kısmak; NOT: Doğaya özgü kavramların insana aktarılması olayında "kapalı eğretileme" örneklerine de rastlanır. Örneğin, "Ablam babamı görünce yumuşadı." tümcesinde yalnız benzeyen ("ablam ") gösterildiği için "kapalı eğretileme" söz konusudur. c. Duyularla İlgili Kavramların Birbirine Aktarılması Burada gerçek anlamı duyularımızdan biriyle ilgili bir sözcük, başka bir duyumuzla ilgili bir kavrama uygulanmaktadır. Örneğin, "sert, yumuşak, keskin,.." sözcüklerinin gerçek anlamı dokunma duyusuyla ilgilidir. Bu sözcükleri aşağıdaki örneklerde görüleceği gibi, öteki duyularla ilgili kavramları anlatmakta da kullanabiliyoruz: d. Doğadan Doğaya Yapılan Aktarma: Doğadaki bir varlığı, kavramı anlatmak için başka bir varlık ya da kavramı kullanmaktır. Ay, damlıyordu yaprakların arasından. Gökyüzü bu sabah kurşunla kaplı. Uludağ etekleri al ipekten bu akşam. Sabaha kadar uluyan rüzgâr bizi uyutmadı. Kükreyen denizi beraber seyrettik 9-Mecaz-ı Mürsel(Ad Aktarması): Bir sözü benzetme amacı gütmeden bir başka söz yerine kullanmaktır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir. Ya da iç-dış, eser-yazar ilişkisi kurulabilir. Parça-Bütün İlişkisi Saçımı hep bu berberde kestiririm. ( Saçların tamamı değil bir bölümü ) Gemi bir sabah vakti Samsun a yaklaştı. ( Samsun un kendisi değil bir parçası olan liman ) Marmara da her yelkenli uçar gibi neşeli. ( Geminin parçası yelken söylenmiş geminin tamamı kastedilmiştir. ) Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor. ( Bayrağın parçası hilal yazılmış bayrağın tamamı kastedilmiş. ) Bu içkinin sert bir tadı var.» tatma Yumuşak sözlerle ortalığı yatıştırdı.»işitme Aşağıdan keskin bir koku geliyordu,»koklama Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı./sıcak "» görme dokunmaya Kadının acı çığlığıyla yerimizden fırladık. ( tatma-duyma) Bu eserinde sıcak renkler kullanmış. ( dokunmadan- görmeye) Kan tükürsün, adını candan anan dudaklar. ( Parça dudak bütün ise insanın kendisidir. )

42 İç-Dış İlişkisi Tabağını bitirmeden sofradan kalkma. Evden izin almadan bir yere gitme. Şişler hazır olunca mangalı yak. Sınıf bu hafta sonu pikniğe gidecek. Biz tatildeyken evdeki saksıları sulamayı da unutma. Salondaki soba gürül gürül yanıyordu. Yer-İnsan İlişkisi İstanbul olimpiyatlara hazırlanıyor. Bu üzücü olaya Anadolu büyük tepki gösterdi. Sanatçı-Eser İlişkisi Yahya Kemal i okumadan şiirin zevkine varamazsınız. Ferdi Tayfur u dinlemek beni rahatlatıyor. Nitelik-Kişi İlişkisi Halk müziğinin beğenilen seslerindendi. ( Nitelik: Güzel sesli olması Kastedilen: Sanatçı ) Mehmet Akif edebiyatımızın güçlü kalemlerindendi. ( Nitelik: Yazarlık Kastedilen: Sanatçı ) Yön-Ülke İlişkisi Batı, aile kurumunu güçlendirmeye çalışırken, bir yandan da Doğu nun aile yapısını bozma çalışmalarını devam ettiriyor. KARIŞIK ÖRNEKLER Yaşar Kemal i lise yıllarımda okudum. Haberi duyunca bütün ev ayağa kalktı. Ayağını çıkarmadan içeri girme. Bu acılı haberi ona hangi dil söyleyebilir?(insan) Bütün köy meydanda toplandı. Gökten sicim gibi bereket yağıyor.(yağmur) Turnuvaya ünlü raketler katılıyor. (Sporcu) Yaylıya binip, bir tur attık. (Araba) 10-Konuşturma ( İntak ): İnsan dışı varlıkları insan gibi konuşturmaya intak denir. NOT: İntak bulunan her yerde doğal olarak kişileştirme (teşhis) de vardır, ancak teşhisin( kişileştirmenin) olduğu her yerde intak yoktur. Mor menekşe: Bana dokunma! diye bağırdı. Aklı ersin ermesin sevdama / Senden yanayım, dedi yeşeren dal, senden yanayım. Bugün şu gördüğün yüce çınar: İki yüz yaşındayım, artık yoruldum. diyerek bana bütün dertlerini anlattı. Neden-Sonuç İlişkisi Gökyüzünden bereket yağıyordu. ( Berekete sebep olan yağmur kastedilmektedir.)

43 KELİME GRUPLARI A) İKİLEMELER ( TEKRAR GRUPLARI ) Bir nesneyi veya hareketi karşılamak için eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur. İkilemeler arasında kesinlikle noktalama işareti kullanılmaz. İkilemeler daima ayrı yazılır. Bunun hesabını senden er geç soracağım. Bisiklet sürmeyi düşe kalka öğreneceksin. Turnuvaya genç yaşlı pek çok sporcu katılmıştı. Evin taksitlerini ödeyebilmek için gece gündüz çalışıyordu. Yaşlı kadının önünü kesip ileri geri konuşmuşsun. Yengem ucuz pahalı demiyor, gördüğünü alıyor. İkileme Çeşitleri: 1) Aynı kelimenin tekrarıyla oluşan ikilemeler: ağır ağır, güzel güzel, tatlı tatlı, konuşa konuşa, atlaya atlaya, koşa koşa, deste deste, soğuk soğuk, Sabah sabah demli çay içilir mi? Nasıl da tatlı tatlı gülerdin yüzüme / Senden başkasını görmezdim. 3) Eş/Yakın Anlamlı Sözcüklerin Bir Arada Kullanılmasıyla Oluşan İkilemeler: akıllı uslu, güçlü kuvvetli, mal mülk, ağrı sızı, ar namus, ev bark, çanak çömlek, açık saçık, doğru dürüst, yorgun argın, gizli saklı, ağzı burnu, saçı başı, delik deşik, arada sırada, sessiz sedasız, güle oynaya Geçkin yaşına rağmen güçlü kuvvetli bir adamdı. Karanlığa kalmamak için hızlı hızlı yürüyordu. Girdiğimiz pastanede çocuklar için yapılmış renk renk şekerlemeler vardı. Bu konu hakkında doğru dürüst konuşamadık. Şimdiye kadar doğru dürüst bir işte çalışmadım. Bilinen en eski çanak çömlekler Çatalhöyük te bulunmuştur. Sıcak sıcak simitlerim var. Ağabeyi bize soğuk soğuk espriler yapardı. Serviler nazlı nazlı sallanıyordu bu güzel havada. 2) Zıt anlamlı kelimelerle oluşan ikilemeler: iyi kötü, gece gündüz, er geç, acı tatlı, büyük küçük, ucuz pahalı, az çok, genç yaşlı, ileri geri, düşe kalka, varını yoğunu, irili ufaklı Arada sırada ailecek pikniğe giderdik. Çantasını vermemekte direnen kadını delik deşik etmişler.

44 Çalışan bayanların en büyük çilesi, yorgun argın eve gelip bir de yemekle uğraşmaktır. Eş dost yardımına koşmuştu. Gazeteler yalan yanlış bilgilerle doluydu Ortalıkta ses seda yoktu. 4) Biri Anlamlı Biri Anlamsız Kelimelerle Oluşan İkilemeler: eğri büğrü, eski püskü, ufak tefek, yırtık pırtık, tek tük, bölük pörçük, çarpık çurpuk Ünlü şarkıcının evi, eski püskü eşyalarla doluydu. 6) Yansıma Sözcüklerle Oluşan İkilemeler: mışıl mışıl, şırıl şırıl, şangır şungur, gacır gucur, rap rap, horul horul, gurul gurul, fokur fokur, takır tukur, vızır vızır Sobanın yanına kıvrılmış, mışıl mışıl uyuyor. Mutfaktan şangır şungur sesler geliyor. Otobüsler, minibüsler, taksiler vızır vızır işliyor. Yağsız kalan kapılar gacır gucur ötüyordu. Tenceredeki süt fokur fokur kaynıyor. Çocuklar rap rap yürüyen askerleri ilgiyle izledi. Ağaçların dallarında tek tük sararmış yapraklar kalmıştı. Bu kitabımda, çocukluk dönemime ait bölük pörçük anılarım var. Eğri büğrü dallardan güzel bir kulübe yapmış. Evliliğimizin ilk yıllarında ufak tefek sorunlar yaşadık. Şehrin bu yakasında çarpık çurpuk binalar yükseliyor. 7) m Harfi ile Yapılan İkilemeler: şaka maka, çatal matal, kaşık maşık, çocuk mocuk, oyun moyun, para mara Şaka maka okulu da bitirdik. Çocuk mocuk dinlemem, alırım ayağımın altına! 5) İkisi de Anlamsız Kelimelerle Oluşan İkilemeler: eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur, karman çorman, allak bullak, ıcığını cıcığını, abuk sabuk Panik havası daha şimdiden piyasaları allak bullak etti. Reçetedeki eciş bücüş yazıyı binbir güçlükle okuyabildim Kadıncağızın evini beş dakikada karman çorman etmişler. Böylesi ıvır zıvır işlere ayıracak vaktim yok benim. Sürekli abur cubur yediğim için kilo alıyorum. Benim hakkımda abuk sabuk sözler söylemişsin.

45 --İKİLEMELERLE İLGİLİ NOTLAR-- NOT-1-: İkilemeyi oluşturan sözcükler çekim eklerini alabilir. el ele, diz dize, göz göze, nefes nefese, baş başa, arka arkaya, kıyıda köşede, arada sırada, sağdan soldan, eli ayağı, saçı başı, kaşı gözü, uzaktan uzağa NOT-2-: İkilemeyi oluşturan sözcükler yapım eki almış olabilir. günlük güneşlik, irili ufaklı, güçlü kuvvetli, kırık dökük, yerli yersiz, dalgın dalgın, dertli dertli NOT-3-: İkilemeyi oluşturan sözcükler ayrı yazılır. İkilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına hiçbir noktalama işareti (virgül, kısa çizgi vb.) konmaz. gece gündüz (Doğru) gecegündüz (Yanlış; çünkü ikilemeyi oluşturan sözcükler bitişik yazılmaz.) gece-gündüz (Yanlış; çünkü ikilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına kısa çizgi konmaz.) gece, gündüz (Yanlış; çünkü ikilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına virgül konmaz.) NOT-4-: Zaman içerisinde kalıplaşarak birleşik sözcük olmuş ikilemeler bitişik yazılır. civciv, cızbız, çerçöp, fısfıs, şipşak, cırcır (böceği), çıtçıt, dırdır, fırfır, hımhım, hoşbeş, şıpşıp (terlik), yüzgöz (olmak) darmadağınık, darmaduman, karmakarışık. NOT-6-: İkilemeler cümle içinde AD göreviyle kullanılabilir. Çocukları için varını yoğunu harcamıştı. ikileme (AD) Canlarım benim, malım mülküm size feda olsun ikileme (AD) İnşaat kazısında çıkarılan çanak çömlekler beş yüzyıl öncesine aitmiş. İkileme (AD ) NOT-7-: kullanılabilir. İkilemeler cümle içinde SIFAT göreviyle Havuzun içinde irili ufaklı taşlar vardı. İkileme (SIFAT) Evdeki kırık dökük eşyaların hepsini çöpe attım. İkileme (SIFAT) Bu abuk sabuk fikirleri kafana kim sokuyor? NOT-8-: İkileme (SIFAT) kullanılabilir. İkilemeler cümle içinde ZARF göreviyle Sınıfta kaldığını öğrenince hüngür hüngür ağladı. İkileme (ZARF) Ben gelene kadar burada akıllı uslu oturun. İkileme (ZARF) Televizyon tamirinden az çok anlarım. İkileme (ZARF) Akşama cızbız köfte yapalım mı? Havuzun üzeri çerçöp dolmuştu. Bu küçük kümeste yüzden fazla civciv yetiştiriyor. NOT-5-: İkilemeler deyim içinde geçebilir. Yabancı basın, Fatih Terim i yere göğe sığdıramıyor. Elden ayaktan düşünce kimseler istemez bizi. Ben artık o işlerden elimi ayağımı çektim

46 B) DEYİMLER Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı bir anlamı olan, ilgi çekici bir anlatımı bulunan, ifadeyi daha zengin kılan, iki veya daha fazla kelimeden meydana gelen, kalıplaşmış söz topluluklarına "deyim (tabir)" denir. 4.Çoklukla mastar hâlinde olduklarından fiil çekimine girerler. Mastar halinde olmayan deyimler de bulunmaktadır. "Burnunu çekmek" deyimi, "burnunu çekti"; "bozuk çalmak" deyimi, "bozuk çaldı"; "güçlük çıkarmak" deyimi, "güçlük çıkardı" ipe un sermek deyimi ipe un seriyorsun biçiminde çekimlenebilir. Dünkü çocuk, can pazarı, eski hamam eski tas, çantada keklik gibi deyimler mastar halinde değildir. Deyimlerin Özellikleri: 1. Kalıplaşmış sözlerdir. Yerleri değiştirilemez; bir kelime çıkarılıp, aynı anlama da gelse yerine başka bir kelime konamaz. "Eli yüzü düzgün" deyimi, "yüzü eli düzgün" biçiminde; "baş kaldırmak" deyimi, "kafa kaldırmak" biçiminde değiştirilip söylenemez; söylense de deyim olmaz. 2. Kısa ve özlü ifadeler taşırlar. Bir kavramı, bir düşünceyi, bir olayı az sözle belirtmek ya da daha etkili kılmak için kullanılırlar. 3.En az iki kelimeden oluşurlar. Bir kısmı kelime grubu, bir kısmı da cümle hâlinde biçimlenmiştir. "Günaha sokmak, içini dökmek" ve "elifi görse mertek sanır", "burnu yere düşse almaz" gibi. 5.Anlatıma güzellik, canlılık ve çekicilik katmak için bu şekilde kullanılırlar. Bu bakımdan, genel kural niteliği taşımazlar. 6.Kimi ikilemeler de çoklukla deyim sayılmaktadır. "Allak bullak", "oldum olası", "takım taklavat", "süklüm püklüm", "ev bark" gibi. 7. Gerçek anlamlı olan deyimler de bulunmaktadır. bin pişman olmak, Hem suçlu hem güçlü, Çoğu gitti azı kaldı, yükte hafif pahada ağır 8. Sadece mecaz anlam taşıyan ikilemeler de vardır. bir tasla iki kuş vurmak, eşeğini sağlam kazığa bağlamak, gözü gibi sakınmak, kafa yormak, etekleri zil çalmak, göze girmek Örnekler: İnsan içine çıkamamak, açlıktan nefesi kokmak, açıkta kalmak, iğneyle kuyu kazmak, çam devirmek, etekleri zil çalmak, kaleminden kan damlamak, kaşla göz arasında, ah aksi şeytan, Allah ömürler versin, haddini bilmek, ramak kalmak, zehir etmek, paha biçilmez, paçayı kurtarmak...

47 C) ATASÖZLERİ ATASÖZLERİ Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan halk tarafından benimsenmiş özlü sözlerdir. 12-Kelimelerin yerleri değiştirilemez. Değiştirildiği zaman değişik anlamlar ortaya çıkabilir. 13-Denenmiş sözler olduğu için doğruluğu herkes tarafından kabul edilir. 14-Atasözleri yargı bildirir. Genellikle cümle biçiminde çekimlenir Atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözleri evrensel değerler yanında bir ulusa özgü kültürel değerleri de yansıtır. Örneğin "Gözden ırak olan, gönülden ırak olur", "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur", "Vakit nakittir" gibi atasözleri evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. "Osmanlı, tavşanı araba ile avlar", "Türk'ün aklı aldadır" gibi atasözleri ise ulusaldır. Bunlara benzeyen atasözleri bir ulusun kültürünü yansıtır. Atasözlerinin Özellikleri 1-Halkın düşüncesini anlatır. 2-Ulusaldırlar. 3-Kişinin ruhuna hitap ederler. 4-Kesin tavırlıdırlar ve İnandırıcıdırlar. 5-Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır. 6-Yalın sözlerdir, anlatımları açıktır. Örnekler: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Çalma elin kapısını çalarlar kapını. Acı acıyı keser, su sancıyı. ( Bir güçlüğü yenmek için için başka bir güç yola başvurmak gerekir.) Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Akılsız başın cezasını ayaklar çeker. Acı patlıcanın kırağı çalmaz. Acemi katır kapı önünde yük indirir. Ağaca balta vurmuşlar, sapı bedenimden demiş. Kartala bir ol değmiş, yine kendi yeleğinden. Terzi kendi söküğünü dikemez. 7-Doğa olaylarının oluşunu bildirirler. 8-Ahlak aşılarlar, ahlaklı olmayı öğretirler. 9-Bir veya iki cümleden meydana gelirler. 10-Birçoğunda mecaz vardır. 11-Atasözlerinde söz sanatları vardır.

48 D) YANSIMA GRUPLARI Doğadaki seslerin taklidi sonucu ortaya çıkan sözcüklere yansıma sözcükler denir. Yansımalar ikileme oluşturmak suretiyle kelime grubu olabilir. E.2.İsim Tamlaması Grubu: En az iki ismin bir anlam bütünlüğü içinde oluşturduğu kelime grubuna isim tamlaması denir. Tamlamayı oluşturan birinci isim tamlayan, ikinci isim ise tamlanandır. Tamlayan isim (n)ın-(n)in-(n)un-(n)ün eklerini, tamlanan isim ise -(s)ı-(s)i-(s)u-(s)ü eklerini alır. At arabası taş döşeli yolda takır tukur ilerliyordu. Çocuk, bardaktaki suyu lıkır lıkır içti ve konuşmaya başladı. Tenceredeki su fokur fokur kaynıyor. E) TAMLAMA GRUPLARI E.1.Sıfat Tamlaması Grubu: Bir sıfat ve bir ismin oluşturduğu kelime gruplarına denir. Masmavi deniz bana kucağınız açtı. Yabancıya birkaç soru sorduk. Tatlı su kaynağına doğru ilerlerken karşımıza güzel bir ceylan çıktı. Açık yeşil elbisesi rüzgârda uçuşuyordu. Her gün ders çalışır, bir de kitap okurum. Denizin kokusu Kalbimin derinlikleri Okul kuralları Yüksekova nın havası Kapı kolu Şekil bilgisi Sarı saçlarını deli gönlüme bağlamışım, çözülmüyor Mihriban. Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni. Kuru ekmekleri ufalayarak pencereme koymuştum. Sabahleyin iki güvercin pencereme kondu. Minicik gagalarıyla ekmek kırıntılarını yemeye başladı. E.2.a Belirtili İsim Tamlaması: Tamlayanın ve tamlananın ek aldığı isim tamlamasıdır. Bana henüz yolun sonu geldi, denmedi. Duyguların dilinden kim anlar? Son on yıldır kasabanın yolundan herkes şikâyetçiydi. Deniz bütün içtenliğiyle ve büyüleyici sesiyle hasretin türküsünü söylüyordu bize. O kadar uğraşmama rağmen bilgisayarın monitörünü kurtaramadım. Yıllar önce notlarımı tuttuğum ve özenle sakladığım defterin arasından bir gül yaprağı çıktı. Beni bu şehre bağlayan en önemli şey denizin kokusudur.

49 NOT: Belirtili isim tamlamasında vurgu her iki unsurda da eşittir, ama belirtisiz isim tamlamasında tamlayan vurguludur. Ev - in pencere -s i Dolab - ın kapağ ı akıl-ın yol-u dondurma-n-ın kaymak-ı Ceket - in düğme - s i masa-n-ın reng-i NOT: Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına başka sözcükler girebilir. "Kerem'in mavi gömleği güzelmiş."cümlesinde araya "mavi" sıfatı girmiştir. Oğlumun yıllar önce alınan kazağı Çocuğun minik elleri Şehrin günlerdir akmayan suları İhtiyarın bir kış gecesi ölümü Üsküdar'ın dost ışıkları Kocaman bir masası ve koltuğu vardı annemin. Arkadaşımın bitmek bilmeyen aile sorunları beni üzüyor. Serinliğini hissettin mi rüzgârın? NOT: "- den" hal eki tamlayanda kullanılan ilgi ekinin yerine geçerek belirtili isim tamlaması kurabilir. "Resimlerin birini de ben alayım."cümlesindeki "resimlerin birini" sözü belirtili isim tamlamasıdır. Biz bunu "resimlerden birini" biçiminde de söyleyebiliriz. Yani sadece tamlayan eki "-in" yerine, aynı işlevi gören "-den" hâl ekini getirmiş oluyoruz. Öğrencilerin bazıları öğrencilerden bazıları onların biri onlardan biri NOT: Belirtili isim tamlamalarında bir tamlayan birden fazla tamlanana bağlanabileceği gibi, bir tamlanan birden fazla tamlayana da bağlanabilir. "Evin bahçesi, odaları, mutfağı o kadar geniş ki..."cümlesinde "evin" tamlayan; "bahçesi, odaları, mutfağı" sözcükleri de tamlanandır. "Kırların, çiçeklerin, kuşların, böceklerin neşesi hepimizi coşturmuştu."cümlesinde "kırların, çiçeklerin, kuşların, böceklerin" tamlayan; "neşesi" tamlanandır. NOT: Tamlayan ya da tamlanan söylenmemiş olabilir. Genellikle tamlayanı zamir olan tamlamaların tamlayanı düşer. Bu yüzden iki isimden de zincirleme tamlama oluşabilir: Konuşması herkesi rahatsız ederdi. Yürüyüşünde de bir asalet vardı. Kalemimin ucu bitti. Kardeşleri ekmek parasını kazanmak için yurt dışına gitti. Okulumuz bu sene her zamankinden daha güzel olacak. E.2.b Belirtisiz İsim Tamlaması: Tamlayanı ek almamış; ancak tamlananı ek almış olan isim tamlamasıdır. Osmanlı, bir çınar ağacına benziyordu. Bugünlerde yaşadıklarımdan ötürü rüyalar âleminde dolaşıyordum sanki. Evin doğu tarafına bakan sokak kapısını açık unutmuştum. Ders kitaplarını bedava dağıtmakla devlet hata yapmaktadır. Geçenlerde çocuk ayakkabısı almaya kalkınca başıma gelmeyen kalmadı. Çoban çeşmesi, hayal iklimleri, ahududu şerbeti, bahçe kapısı, yazı tahtası, sınıf öğretmeni, erik ağacı, bahçe duvarı, televizyon sehpası, ayakkabı boyası, ceket düğmesi NOT: Bazen belirtisiz isim tamlamalarında sıfatın başa gelmesi dil yanlışlığına yol açar. Bu yüzden sıfat başa değil, ortaya gelir. Konya eski milletvekili, (doğru) eski Konya milletvekili ( yanlış ) devlet eski bakanı(doğru) eski devlet bakanı (yanlış) NOT: Belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan yer değiştirmez. NOT: Birinci unsuru özel isim olan tamlamalar, şekil bakımından belirtisiz oldukları hâlde, anlam bakımından belirtili isim tamlaması özelliği taşır. İstanbul şehri, Türk Dili, Tuz Gölü

50 NOT: Birinci unsuru cümle olan tamlamalar da anlam bakımından belirtili sayılırlar. Ben başaramam sözünü bir tarafa bırak. Ortalık bir anda isteriz nidalarıyla inledi. Kiralıktır levhası Birleşme aşkın mezarıdır iftirası Not: Günümüzde bu tür tamlamalar, tamlanansız kullanılmaktadır ki bu, yanlış bir tutumdur. Ben başaramam ı bir tarafa bırak. Ortalık bir anda isteriz lerle inledi. Herkes birbirine şimdi ne yapacağız ı soruyordu. NOT: Kimi belirtisiz isim tamlamaları bitişik yazılır: hanımeli, yüzbaşı, aslanağzı, yavruağzı... NOT: Bazılarında da tamlayan çoğul eki alabilir: öğretmenler odası, erkekler hamamı, kadınlar hamamı, karılar koğuşu... NOT: Bazı belirtisiz isim tamlamaları belirtili yapılabilirken bazıları yapılamaz. Kapı kolu kapının kolu olur Telefon görüşmesi telefonun görüşmesi olmaz Yaz yağmuru yazın yağmuru olabilir Çöp kebabı çöpün kebabı olmaz Misafir odası misafirin odası olmaz NOT: Bazı belirtisiz isim tamlamaları, iyelik eki olmadan kullanılır. Bu durum Türkçeye aykırıdır. Şiş kebap(kebabı), Gönül Sokak(Sokağı), kestane kebap(kebabı), Çiçek Otel(Oteli)... E.2.d Zincirleme İsim Tamlaması: Başlı başına bir isim tamlaması çeşidi değildir. Bu tür isim tamlamalarının tek özelliği, bazen tamlayanın, bazen tamlananın, bazen de her ikisinin birden herhangi bir isim tamlaması olmasıdır. Yani ikiden fazla isimden oluşmasıdır. Bu durum bu kelime grubunun belirtili veya belirtisiz bir isim tamlaması olma özelliğini değiştirmez. Zincirleme denmesinin sebebi de, önceden oluşturulmuş olan bir isim tamlamasına yeni bir unsur (tamlayan ya da tamlanan) daha ekleniyor olması veya iki isim tamlamasının birleştirilmesidir: [çocuk + (sırt + çanta)] = çocuğun sırt çantası [(su + ses) + nağme] = su sesinin nağmesi [(şehir + hava) + kirlilik] = şehrin havasının kirliliği [(hava + tahmin) + rapor] = hava tahmin raporu [dünya + (kadınlar + gün)] = Dünya kadınlar günü E.2.c Takısız İsim Tamlaması: Tamlayan ve tamlanan, tamlama eklerini almaz. Tamlayan, tamlananın hangi maddeden yapıldığını veya neye benzediğini bildirir. Takısız isim tamlamaları ile sıfat tamlamaları birbirine karıştırılmamalıdır. [(çelik + tencere) + marka] = çelik tencere markası [(çocuk + edebiyat) + dizi] = çocuk edebiyatı dizisi [(Ali + kardeşi) + (günlük + harçlık)] = Ali'nin kardeşinin günlük harçlığı "Macera romanlarının okuyucusu çoktur." "Saka kuşunun ötüşü çok hoştu."

51 NOT: Zincirleme tamlamayı oluşturan kelimelerden en az biri sıfat görevinde kullanılıyorsa böyle tamlamalara KARMA TAMLAMA denir. NOT: Sayı grupları en az iki kelimeden oluşur. İkiden fazla kelime bulunduran sayı gruplarında her unsur kendi içinde bir kelime veya kelime grubudur. Karma tamlamalar, isim tamlamalarının tamlayanı ile tamlananı arasına bir sıfat girmesiyle oluşabildiği gibi, iki sıfat tamlamasının birleşmesiyle de oluşabilir. Yedi / yüz Yedi yüz / elli sıfat tamlaması sayı grubu Babamın eski ceketi Güzel ülkemin güzel çayı Yedi yüz / elli iki sayı grubu F. SAYI GRUBU Sayı bildiren birden fazla sözcüğün oluşturduğu kelime grubudur. Sayı grubunda büyük sayı başta küçük sayı sonda olur. Vurgu ise sondaki küçük sayıdadır. Yedi yüz elli iki / bin Yedi yüz elli iki bin / altı Yedi yüz elli iki bin / altı yüz sıfat tamlaması sayı grubu sayı grubu NOT: Sayı grubunda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta sayıların yazıyla yazıldığında grup oluşturmasıdır. Rakamla yazılsaydı sayı grubu oluşturmazdı. Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Tarih on dokuz mayıs bin dokuz yüz on dokuzdu. Sınavdan üz yüz seksen yedi puan almış. Yedi yüz elli iki bin / altı yüz / on dört sayı grubu NOT: Sayı grubunun sıfat tamlamasından farkı: 1. Sayı grubunda en küçük sayın sonda bulunur: on / altı, elli iki bin / dört yüz / kırk iki 2. Sıfat tamlamasında ilk sayı ismi sondaki sayı isminin adedini gösterir: Tezkeresini almaya tam olarak yüz yirmi beş gün kalmıştı. Elli / bin, beş / yüz, beş yüz / milyon Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur. Sayılar sondan başa doğru büyür. Küçük sayı sonda bulunur. NOT: Genellikle ara sayılar sayı grubudur. Bir, beş, on, yüz, bin, milyon: Bunlar isimdir. İki yüz, beş bin, otuz milyon: Büyük sayı sonda olduğu için sıfat tamlamasıdır. On bir, doksan iki, yüz elli dört: Küçük sayı sonda olduğu için sayı grubudur. G. EDAT GRUBU Bir edatla bir sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu gruptur. Her gece eğlendikten sonra sabaha karşı eve gelirdi. Dost bildiğiniz düşmanlar ölüm gibi sessiz olur. Dün buradan beğendiğimiz elbise tam sana göreydi. On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. Dağılmak ister gibi bir haliniz var. Yemekten sonra iyi yanmış nar gibi mangalı içeri aldı.

52 H.BAĞLAMA GRUBU Bir bağlaçla onun birleştirdiği sözcüklerden oluşan gruptur. Kırmızı ve Siyah, babalarla oğulları, olmak veya olmamak, olmak ya da olmamak, Ayaşlı ve Kiracıları, üç ilâ beş, çalışkan fakat şanssız, para değil mutluluk, güzel ama vefasız, ne sevinç ne üzüntü, ne mendil ne de bir kol, eli de ayağı da, ne yer ne yâr; hem annem, hem babam, hem de kardeşim zengin mi fakir mi; Çiçeklerden en çok gülü ve karanfili severim. Gül ve bülbül, eski edebiyatımızın ayrılmaz parçasıdır. Seni de beni de bir iş için çağırmış Doğum günümde bana güzel ama çok güzel bir çanta almış. Hem sizi hem onları toplantıya çağırmışlar. Ne müziğe ne sinemaya ilgi duyuyor. Her insanın yaşam boyunca geçirdiği sevinçli ve acılı günleri olabilir. NOT: Bağlaçların grup oluşturabilmeleri için kelimeleri birbirine bağlaması gerekir. Cümleleri birbirine bağlarsa grup oluşturmaz. Konuyu anladı ama soruları çözemedi. ( Bağlama grubu oluşturmaz. ) Seninle sonuna kadar gelirim ancak sözünün eri olmalısın. ( Bağlama grubu oluşturmaz. ) I. ÜNLEM GRUBU Bir ünlemin açıklayıcısı olan sözcük ya da sözcüklerle oluşturduğu kelime grubudur Ünlem başta, isim unsuru sonda bulunur. Vurgu ünlem üzerindedir. Yaşasın babam geliyor, diye haykırarak yanıma geldi. Haydi göreyim seni, sözleriyle oradan ayrıldı. Ey Türk gençliği! Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? İlâhî bir kudretin, ebedî bir feyzin var, ey Türk! Ey tatlı ve ulvî gece, yıllarca devam et. ************************************** Ey sevgi dalımda ilk açan tomurcuk, Kanımın akışını yenileştiren damar, Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar, İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk.(orhan Veli) J. UNVAN GRUBU Unvan bildiren sözcüklerin birlikte kullanıldığı sözcükle oluşturduğu gruptur. NOT: Unvan grubunda ismin yanında unvanlar, meslekler, saygı bildiren kavramlar, lakaplar... olabilir. Doktor Ahmet Bey hastasını muayene ederken tanımadığı bir kişi odasına geldi. Bu öğrencinin velisi Kadir Çavuştur. Komutanlarından en çok Binbaşı Mehmet Bey i severdi. Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa. Ayşe Hanım bu aralar keyifsiz görünüyor. Avukat Nizam Özkaya, hukukun toplumsal değişimlere uygun olması gerektiğini savundu. Önümüzdeki günlerde Üstad Necip Fazı Kısakürek i anacağız.

53 K. AİTLİK GRUBU Sıfat yapan ki ve ilgi zamiri olan ki ile yani aitlik ekiyle bir ismin bir araya gelerek oluşturduğu gruptur. Dün akşamki filmi beğenmedim. Sendeki kitabı bir süre ödünç alabilir miyim? İstanbul- Ankara yolundaki çalışma halen devam ediyor. Salı günkü maça Mehmet gelecekmiş. Kalbimdeki sevgin hiç bitmez. M. BİRLEŞİK FİİL GRUBU En az iki sözcüğün bir tek fiil anlamını karşılamak üzere oluşturduğu birleşik fiillerdir. Birleşik fiil grubu gerek yardımcı fiillerle gerekse kurallı birleşik fiillerle oluşabilir. Bunca zamandan sonra nihayet görüşebildik. Bu olaydan ötürü böyle olacağını hissetmiştim. Hastayı baka hastaneye sevk ettiler. Sen konuyu düşünedur, ben biraz dışarı çıkacağım. L. FİİLİMSİ GRUPLARI Filimsilerin ( isim fiil- sıfat fiil- zarf fiil ) kendilerinden önceki veya sonraki sözcüklerle bir araya gelerek oluşturdukları kelime gruplarıdır. Ormanda ateş yakmak çok tehlikelidir. Çocuklar bu yaşta oyun oynamayı çok sever. Otobüsün erken gelişi herkesi bir anda telaşa soktu. Evde kitap okumak bana ayrı bir zevk veriyor. Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. Suyunu içmediğimiz memleket mi kaldı? Öpülesi ellerini öpemedim ki anne. Titreyen elleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Bu yabancı şehirde tanıdık bir yüz görmeyi beklemiyordum. Bir iş yaparken müzik dinlemeyi çok severdi. Yağmur yağınca evde duramaz, dışarı çıkar. Sınıfa girer girmez ders anlatmaya başlıyordu. NOT: Her fiilimsi bir sözcük grubu oluşturmaz. Fiilimsilerin sözcük grubu oluşturmaları için bir isimle birleşmeleri gerekir. Kardeşim çalışırken uyuyakalmış. Yazmak, insanı rahatlatan bir eylemdir. Gelen, gideni her zaman aratır.

54 CÜMLEDE ANLAM Cümle: Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir. ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE CÜMLELER 1- Eş anlamlı ya da Yakın Anlamlı Cümleler: Farklı sözcüklerle kurulan fakat aynı düşünceyi anlatan cümlelerdir. Sevgi sadakatle taçlaşmadıkça ömrü kızgın çöllerdeki bir damla yaş kadardır. Sadakatin olmadığı bir sevgi uzun ömürlü olamaz. Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez. (Andre Gide) Hayatında riskleri göze alamayan insan başarılı olamaz. Eğer bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa, hiçbir rüzgâr işine yaramaz. Belirli bir hedefi olmayan insan, hangi olanaklara sahip olursa olsun başarılı olamaz. Yaşam tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır. Yaşam içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır. Konuyu oldukça genel yönleriyle ele almışsınız Konuyu ayrıntılara girmeden işlemişsiniz. Hiçbir suçlu, kendi yargıçlığından kurtulamaz. Suçlular yaşamları boyunca kendilerini yargılar. Eskiden çok vakti yoktu, onun için uzun yazılar yazardı, şimdi vakti bol; daha kısa ve güzel yazılar yazıyor. Kısa ve özlü yazmak için uzun zamana ihtiyaç vardır. Şiire yaşlı bir şair gibi başlamak, genç bir şair gibi onu sürdürmek gerekir. Şiir, deneyim ve coşkunun ürünüdür. 2-Karşıt Durum Bildiren Cümleler: Bir cümlede birbirine ters iki durumun ya da karşıt iki yargının birlikte verildiği cümlelerdir. Sınava çok İyi hazırlandım, yine de kötü geçti. Adamın yüzündeki yumuşak ifade bizimle konuşurken birdenbire sertleşmişti. Dışarısı günlük güneşlik, sımsıcak, hâlbuki burada paltolarımız bile bizi ısıtmaya yetmiyor. Derin boğazlara girdiğinde coşup köpüren ırmaklar, düze inince miskinleşiyor. O sakin, beyefendi, kibar insan gitmiş; kaba, kavgacı, kibirli biri onun yerini almıştı. İki saat önce ortalık çok sakindi, şimdi göz gözü görmüyor. Doğaya can veren yağmur bir köye ölüm getirdi. 3-Neden-Sonuç Cümleleri: Bu tür cümlelerde, yargılardan biri, diğerinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Eylemin hangi gerekçeyle yapıldığını bildiren cümlelerde neden sonuç ilişkisi vardır. Bu tip yargıları bulmak için yükleme niçin, ne sebeple, hangi sebeple sorusu sorulabilir. Salıncağın ipi kopunca çocuk yere düştü. Sınavda heyecanlandığı için bazı soruları yapamadı. Bakımsızlıktan ev harabeye dönmüştü. Matbaanın bulunmasıyla okuma yazma oranı arttı. Aşırı sıcaklar can kaybına yol açtı. Yoğun kar yağışı nedeniyle yollar trafiğe kapatıldı. Hediye almadım diye bana darılmış. Yoğun kar yağışı yüzünden Ankara - İstanbul seferleri iptal edilmiş. Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı. Seni ziyaret edemedim, çünkü hastaydım. Yağmurun yağmasıyla herkes içeri kaçıştı. Yorgun olduğu için işi erken bıraktı. Kazanamama korkusuyla gece gündüz çalışıyor. Maddi imkânsızlık yüzünden okuyamamış. Yemeği çok beğendi; tok olduğu halde iki tabak yedi. Adresi bilmiyorduk; evi bulmak için çok uğraştık. NOT: Neden-sonuç ilişkisi bildiren cümlelerde mutlaka bitmiş, sonuçlanmış bir iş, durum vardır. Sonuç bildirmeyen cümlelerde neden-sonuç ilişkisi yoktur. Kilo verebilmek için her gün bir saat yürüyor.( Burada tamamlanmış, bitmiş bir iş yok. Bir amaç var.) Babasından izin alabilmek için uğraşıyor. İki aydır, kiralık ev bulabilmek için şehri dolaşıyor.

55 4-Amaç-Sonuç Cümlesi: Öznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir. Bu tür cümlelerde "için, diye, üzere, dolayı, ötürü. maksadıyla..." ifadeleri sıkça geçer. Bu ifadelerden bazıları "sebep-sonuç" bildiren cümlelerde de geçebilir. Amaç-sonuç cümlelerinde sonuç cümlesine "hangi amaçla, hangi maksatla, ne amaçla soruları sorulur. NOT: Bu tür cümleler de ise iki yargının bir tanesi işin yapılma amacını anlatır ki; yargılardan bir tanesi hâlâ yapılmamıştır. Borçlarından kurtulmak için evini satmış. Ailesini görmeye Almanya ya gitmiş. Başbakan, ticari anlaşmalar yapmak üzere yurtdışına çıkıyor. Bu, bizi birbirimize düşürmek maksadıyla söylenmiş bir sözdür. Şair, şiirinde herkes anlayabilsin diye yalın bir dil kullanmış. Yazar, eleştirmene şirin görünmek maksadıyla ikiyüzlü davranıyor. Yoksulluktan kurtulmak için şehre göç etmiş. 5-Koşul-Sonuç Cümlesi: Bir olayın, durumun gerçekleşmesinin başka bir olaya, duruma bağlandığı, şart koşulduğu cümlelerdir. Sizi gördükçe kardeşimi hatırlıyorum. Pikniğe gideriz ancak hava açmalı. Ders çalışırsan televizyon izleyebilirsin. Kitabı geri vermek üzere alabilirsin. Kitap okuyunca düşünce dünyamız gelişir. Bir sanat eserinin kalıcılığı biçim güzelliğine bağlıdır. Bir işe başladı mı mutlaka bitirirdi. Kapın her çaldığında beni hatırla. *Sanatçı yapıtında toplumu anlatırsa ölümsüzleşir *Akşam baban gelsin, alışverişe çıkarız. *Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın. *Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. *Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı. *Her güneş doğduğunda beni hatırla. *Konuşma, patlatırım. 1. Varsayım Cümleleri: İfade Ettiği Anlamlar Göre Cümleler: Bir durumun sonucunun ne olduğunu bilmeden onu kendimize göre bir sonuca bağlamaya varsayım diyoruz. NOT: Öyle olmadığı halde öyleymiş gibi kabul etmektir. Diyelim ki bu yıl sınavı kazandın Varsayalım ki aniden çıkageldi. Yarına kadar işlerimizi bitirdiğimizi varsayalım. Farz et ki uçak seferleri iptal edildi. Onunda senin gibi davrandığını düşün. Diyelim ki onunla görüştün, sonra ne yapacaksın. Farz edelim ki okulu bitirdin. Konuşma yapmak için kürsüye çıktığımda da heyecanlanırsam. Bir an için bu güzelim ülkede yaşadığını düşün. Bu beş yüz sayfalık kitabı iki saatte okuduğunu düşünelim. Tut ki İstanbul'daki trafik sorunu tümüyle çözüldü. Kabul edelim ki söz verdikleri tarihte siparişleri getire mediler. Diyelim ki doğanın kucağında şirin bir eviniz var. NOT: Varsayım cümlelerinde genellikle diyelim ki, farz et ki, düşünelim ki, tut ki vs gibi ifadeler bulunur. 2- Tahmin ve Olasılık Cümleleri: İhtimal, olasılık ve tahmin, bazı verilere dayanarak gelecekteki bir şeyi, bir olayı kestirmek, onun olabilme ihtimalini göz önünde bulundurmaktır. Bu tür cümleler, gerçekleşme şansı, ihtimali, tehlikesi olan bir durumu veya olayı ifade ederler. Tahmin cümlelerinde olayların akışından hareketle sonuç görülmeye çalışılır. Kesinlik taşımayan, öznel yargılardır; cümleyi söyleyenin kendince ulaştığı bir sonuçtur. Bu kış, şiddetli geçebilir. Dün beni arayan Hakan olmalı. Dün evde değildim, Fikret beni aramıştır. Zannederim bu konuyla ilgileniyorsunuz.

56 Sevdiği insanlar uzaklara gidince bizi aramıştır. Yarın okulunuzda sizi ziyaret edebiliriz. NOT: e-bil- yeterlilik fiili, malı-meli gereklilik kipi ve sanırım, galiba, belki herhalde, sanki zannederim ki gibi ifadelerle tahmin ve olasılık anlamı verilebilir. 3-Ön Yargı Cümleleri: Bir olay veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. Olay veya kişiyle ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadan peşin olarak aldığımız kararlardır. Kısaca özetlersek ön yargı, sonuçla ilgili önceden karar vermektir. *Göreceksiniz kitabım çok satacak. *Biliyorum çok fazla seyirci toplamayacak bu oyun. *Sanat dışında amacı olmayan filmler, ülkemizde ilgi görmez. *Yine birtakım projeler açıklanacak, ama hiçbiri sonuçlandırılamayacak. * Ülkemizde hiçbir zaman, bir yapıtın değerlendirilmesinde sanatın kuralları ölçüt alınmaz. *Bu kitap, piyasaya çıktığında çok ses getirecek. *Bu sınavı kazanacağını hiç sanmıyorum. *Yeni şiirinde başarılı olacağını sanıyorum. *Bu takım bu yıl şampiyon olamaz. *Onun çevresindeki olaylara geniş açıdan bakması mümkün değildir. *Ali yi bilirim, o toplumun değer yargılarının dikkate almaz. 4-Öneri Cümleleri: Herhangi bir konuda bir şeyin değiştirilmesi veya düzeltilmesi gerekiyorsa bunun nasıl olması gerektiğini belirten cümlelerdir. Yani bir eksikliğin giderilmesi için teklif öne sürmektir. **Hikâyede olayların yeri ve zamanı iyi tahlil edilip, yazıya aktarılmalıdır. **Daha güzel yazılar yazmak için büyük şairleri kendine örnek almalısın. **Övgüye değer işler yapmayı ilke edinin. **Sabır bir erdemdir sakın ondan vazgeçmeyin. **Kendinize belli bir amaç çizin. **Güler yüzlü olmayan dükkân açmasın. **Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur. ** Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da bol bol soru çöz. ** Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun daha derli toplu olurdu. **Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana daha çok yakışır. 5-Beğenme-Takdir Etme Anlamı Veren Cümleler: Bir sözü, bir eseri ya da bir davranışı iyi ve güzel bulma ifadesidir. Gereksiz betimlemelerden kaçınan, yoğun bir anlatım ilk bakışta göze çarpıyor. Roman aradan geçen bunca yıla rağmen konusuyla, üslûbuyla hala genç. Helâl olsun delikanlıya, rakibinin sırtını bir hamlede yere getirdi. Her türlü rezaletin yaşandığı bu çevrede dürüst ve tertemiz bir insan olarak yetişti. Eserlerinde yapaylığa kaçmadan, duygularını içten ve yalın bir şekilde dile getirir. Bozkırların ortasında açılmış sapsarı bir çiçektir bu şiirler. 6-Karşılaştırma Cümleleri: Aralarında anlamca ilgi (ilişki) olan iki kavramı benzerlik ya da zıtlık yönünden kıyaslamadır. Sütten beyaz dişleri var. cümledeki dişlerin beyazlığı, sütün beyazlığıyla karşılaştırılmıştır. NOT: Karşılaştırma cümlelerinde genellikle en, daha, kadar gibi ifadeler dikkat çeker. *Sinema da tiyatro gibi görsel bir sanattır. *Doğu Anadolu nun kışı Akdeniz Bölgesi ne göre daha çetin geçer. *Yahya Kemal de Necip Fazıl da şiirlerinde ölüm temasına çok yer vermiştir. *Bu yılki ürün geçen yıla nazaran daha bereketliydi. *Sanatçı, diğer çağdaşlarına göre daha sade bir dil kullanmıştır. *Ressam bu yapıtında ise diğerlerine göre daha canlı renkleri kullanmıştır. *Yeni şiirler eski şiirlere göre daha anlaşılır bir dille; ama daha anlaşılmaz imgelerle yazılmaktadır. *Öğretmen, sınıfın en çok konuşanını öne oturttu. *Öykülerini de okudu; ama bunları şiirleri ve oyunları kadar beğenmedi.

57 7-Tanım Cümleleri: Herhangi bir şeyin ne olduğunu anlatan Bu nedir? sorusuna cevap verebilen cümlelere tanım cümlesi diyoruz. Kitap, size istediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlelerine deniz denir. Atkı, soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta ve boyna alınan örtüye denir. Toplumun onlarca yıldır unutmadığı bu kitapta Türk toplumunun başından geçenler anlatılmıştır.(konu) 9- Öznel ve Nesnel Anlatımlı Cümleler: Öznel Anlatım Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, doğruluğu tartışılan düşüncelerin anlatıldığı yargılara öznel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da öznel anlatım denir. Bu cümlelerde (yargılarda) bence ifadesi vardır. *Çorum, tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehrimizdir. Kafiye, mısra sonlarındaki ses benzerliğidir. Sanat, hayatı yüceltme ve daha anlamlı kılma çabasıdır. Faylar boyunca çökerek oluşan çukurlara graben denir. 8-Üslûp ve İçerik Cümleleri: İçerik konu demektir. Yazar ne anlatıyor, neden bahsediyorsa yani konu neyse içerik odur. Cümlemiz konuyla ilgili bir cümle ise içerik cümlesidir. Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şeklidir. Konuyu yani içeriği nasıl anlattığı ise üslup ile ilgilidir. Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiştir.(üslûp) Yazar yapıtında 1.Dünya Savaşı yıllarındaki insanların çektiği acıları gözler önüne serer.(konu) Betimlemelerde sıfatlara sıkça yer veren sanatçı cümleleri uzun tutmuştur.(üslûp) Romanda, Batı nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.(konu) Şairin, şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere ve deyimlere yer vermesi dikkati çeker.( Üslup ) Atasözü ve deyimlerle anlatımı daha akıcı hale getirmiş.(üslup) Reşat Nuri bu eserinde kendine özgü bir dil kullanmıştır.(üslup) Yazar, çocukluğunu bu öyküde anlatmıştır.(konu) *Şair söyleyiş güzelliğiyle türkü tadında bir şiir sunuyor bize. *Konferansa katılanların saçma sapan fikirleri beni iyice sıkmıştı. *Yazar, sürükleyici anlatımı ve ilginç betimlemeleriyle okuyucuyu olayın içinde yaşatıyor. *Çatık kaşları, yaralı yüzüyle insanı ürküten bir havası vardı. * Yeşilliklerin içinde bir dere kenarı, insana huzur verir. * Bu uçsuz bucaksız deniz, insana yaşamdaki zavallılığını anımsatır. * Başarılı olmak için, her şeyden önce başarıya koşullanmak gerekir. * Oltayı atıp saatlerce beklemek bana zaman kaybı gibi geliyor. * Cahit Sıtkı nın şiirlerinin tadı başka bir ozanda yoktur. * Kendisine yapılan iyiliği takdir etmeyecek insan yoktur. Nesnel Anlatım Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, deney ve gözleme dayanan tarafsız yargılara nesnel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da nesnel anlatım denir. Nesnel yargılarda duygu ve izlenimlere yer verilmez. *Filmde olaylar küçük bir kasabada geçiyor. *Eser dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.

58 *Turizm gelirleri geçen yıla oranla yüzde 5 lik bir artış göstermiştir. *Aruz ölçüsüyle yazılan şiirde nazım birimi dörtlüktür. *Dört perdede oluşan bu oyunda yazar, aile bireyleri arasındaki sorunları anlatır. *Şinasi nin yazdığı Şair Evlenmesi, Türk edebiyatında ilk tiyatro örneğidir. * Türkiye de ilköğretim 7 yıl önce 8 yıla çıkarıldı. * Zeytinin en çok yetiştiği bölge Ege dir. *Artık bahar geldi derken birden bire hava bozmuş; damlar, sokaklar, kırlar, karla örtülmüştü. *Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tartan bir adamdı. *Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın ve düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü. *İçli, çok duygulu bir adamdı; konuşurken herkesi ağlatırdı. *Yeşilin açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların süslediği yamaçlardan, tepelerden geçtik. 11- Eleştiri ve Değerlendirme Bildiren Cümleler: Herhangi bir kişi, eser, olay, olgu veya konunun olumlu ve olumsuz; doğru ve yanlış; iyi ve kötü yanlarını belirten cümlelerdir. **Bu roman dönemin sosyal olaylarını aydınlatmak için bir başyapıt sayılır. (olumlu eleştiri) **Eser edebi açıdan çok başarılı. (olumlu eleştiri) * Bursa nüfus yönüyle Türkiye nin beşinci büyük kentidir. * Yakup Kadri Karaosmanoğlu nun şiir türünde yapıtı yoktur. * Nurullah Ataç bu yazısında ve bağlacını kullanmamıştır. * Ülkemizdeki tiyatro izleyicisi sayısında bu yıl artış oldu. * Türkiye nin yıllık ithalatı, ihracatından fazladır. 10- Betimleme Cümleleri: Bir varlığın ya da bir manzaranın zihinde canlandırılabilecek biçimde anlatıldığı cümlelerdir. Bu cümlelerde gözlem ön plandadır. Sıfatlar bolca kullanılır. *Geniş balkonlu ve güzel manzaralı bir ev almayı düşünüyor. *Karanlık basınca tepedeki evlerde gaz lambalarının titrek ışıkları göze çarpar. *Son derece sakin, sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessiz bir odadayız. *Yeşil, yumuşak çimenlerin üzerine oturmuş, göz lerinden birbiri ardı sıra yuvarlanan gözyaşları arasından bana bakıyor. **Eserin dili çok ağırdı ve okuyucunun anlaması çok zordu. (olumsuz eleştiri) **Başarılı ama tembel bir öğrencidir. (hem olumlu hem olumsuz eleştiri) Bir sanat eserinin, sanatçının ya da herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymaya veya özelliklerini belirlemeye değerlendirme denir. Değerlendirmeler öznel ya da nesnel nitelik gösterebilir. *Yazarın bu romanında çok etkileyici bir anlatım var. * Yazar, sürekli gerilimler yaratarak okurun ilgisini hep canlı tutuyor. * Son sergideki resimlerinde, yeşil tonları kırmızı tonlardan daha çok kullanmış. *Yazarın anlatımında bir tek düzelik ve kuruluk görülüyor. *İnsanların yalnızlaştığı günümüzde sevgiye çok muhtacız. *Aklına gelen her şeyi söyleyen insanların sonu budur işte. *Bu gidişle çocukların neşeyle koşup oynayacağı yeşil alan kalmayacak. *Davranışları etkilemede iletişim araçlarının büyük etkisi vardır. *Köyün üzerini örten kara bulutlar gitmiş, yerini masmavi gökyüzüne bırakmıştı.

59 12-Aşamalı Durum Bildiren Cümleler: Bir olayın, durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir. *Kadın, her geçen gün biraz daha kötüleşiyor. *Bu çocuğun günden güne huyu değişiyor. *Ülkemiz her geçen yıl biraz daha büyüyen ekonomisiyle gelecekte gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır. *Zavallı adam sürekli zayıflıyor, her geçen gün biraz daha küçülüyordu. *Uçak önce havalandı, sonra yavaş yavaş bulutların arasında kayboldu. *Hastamız günden güne iyiye gidiyor. *Kurşun sırtından girince, asker önce dizlerinin üzerine çöktü, sonra boylu boyunca yere yığıldı. NOT: Aşamalı durum bildiren cümlelerde giderek, gittikçe, git gide, her geçen gün, günden güne, vs. gibi ifadelere sıkça rastlanır. 15-Doğrudan Anlatım: Herhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan, olduğu gibi noktası noktasına verilir. Doğrudan anlatım iki şekilde yapılır: 15.1-Tırnak içine alarak: Çiçero nun Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır. sözü çok hoşuma gider. Fatih, yavaşça eğilerek: Birazdan kalkalım mı? diye fısıldadı. Bu konuda atalarımız: Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir. der. Deskartes in: Düşünüyorum öyleyse varım. sözü çok ünlüdür Virgülle ayırarak: En iyi romanlar, bir bunalım döneminde yazılır, der Dostoyevski. Ben bu işin böyle yapılmasını istemedim, dedi. 13-Hayıflanma Anlamı Taşıyan Cümleler: Hayıflanma, bir olay ya da durum karşısında üzülmektir. Yapılmayan bir iş, kaçırılan bir fırsat için üzülme söz konusudur Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım. (Hayıflanma) Ne yazık ki, hayattayken ondan yeterince faydalanamadım Sınava keşke biraz daha çalışsaydım Bir de aldığı gibi getirmesini öğrense.(yakınma) Keşke senin gibi güzel bir insanı önceden tanımış olsaydım.(yakınma) NOT: Hayıflanma üzülmektir, yakınma ise şikâyet etmektir. 14- Yakınma Bildiren Cümleler: Bir işten, bir durumdan şikâyet etmek, sızlanma anlamı bildiren cümlelerdir. **Bir haftadır hasta yatıyorum kimse bana nasılsın, diye sormadı. **Çevreyi koruma konusunda büyükler küçüklere iyi örnek olmak yerine kötü örnek oluyor. 16-Dolaylı Anlatım: Bir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de, bazı değişiklikler yapılarak söylenen sözü değiştirip kendimize göre aktardığımız cümlelerdir. *Onunla bir daha konuşmayacağını söyledi. *Necip Fazıl, düşünmenin ruhun kendisiyle konuşması olduğunu söylerdi. *Doktor, babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti. *Yazar, sanatçı olunabilmek için çok çalışılması gerektiğini vurguladı. *En iyi romanların bir bunalım döneminde yazılacağını söylüyor Dostoyevski. *Yazar, roman kahramanının gerçek hayatta da yaşadığını söyledi. *Annem, akşam eve erken gelmem gerektiğini tembihledi. **Kurallara uyan yok herkes bildiğini okuyor. **Boş boş geziyor hiçbir işe elini sürmüyor. **Her defasında en zor işi bana veriyor. **Başlığı ile içeriği birbirine uymayan yazılar bizi çok zorluyor. **Nice ünlü yapıtı okumamış aydınlar var.

60 17-Uyarı Cümleleri: Bir konu hakkında ya da bir kişinin yanlış tutumları karşısında yapılan ikazdır. Önemli bir durum üzerine dikkati çekmekte denilebilir. *Ben ders anlatırken aranızda konuşmayın! * İlaçları çocukların erişemeyeceği yere kaldırmalısın! *Lütfen çimlere basmayınız! * Kaş yapayım derken göz çıkarmayın sakın! *Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalamayı unutmayın! 18-Eşitlik Cümleleri: Kimi cümleler, herhangi bir şeyin ortadan ya da eşit biçimde bölündüğü anlamı taşır. Bu tür yargılarda eşitlik söz konusudur. **Harçlıklarını kardeş payı yaparak birkaç gün idare ettiler. (Eşitlik Anlamı) **Bir elmayı yarı yarıya paylaşıp yediler. (Eşitlik Anlamı) **Kardeşler, mirastan paylarına düşeni alıp, sessizce ayrıldılar. (Eşitlik söz konusu değil) **Şirketin karını hisseleri oranında paylaştılar. (Eşitlik söz konusu değil) NOT: Eşitlik cümlelerinde cümle içindeki paylaşımların aynı olması gerekir. Bu konuyu senin kadar ben de bilirim. Sabahleyin birer yumurta yediler. Yemeği aralarında kardeş payı yaptılar. Yenişemediler, berabere kaldılar. 19. Haber Cümleleri: Bilgi ve haber verme amacındaki cümlelere haber cümleleri denir. Bu cümlelere dil göndergesel işlevde kullanılır. Bu cümlelerde yüklemler haber kipleriyle ( Görülen Geçmiş Zaman- Duyulan Geçmiş Zaman- Gelecek Zaman- Şimdiki Zaman- Geniz Zaman ) çekimlenir. Gecenin bu saatinde nereye gidiyorsun? Tren bile Toroslar ı geçerken tünelin birinden çıkıp ötekine girer. Kış güneşinin sönük ışıkları kayboldu artık. Gece yarısına doğru, bu çetin soğuk etkisini artıracak. O kadar çalışmasına rağmen sınavı kazanamamış. 20. Benzetme Cümleleri: Cümlede geçen yargıları daha belirgin hale getirmek, anlatılanı somutlamak için onu başka bir varlık ya da kavrama benzeterek anlatan cümlelerdir. Yıldızlar bir bayrak gibi süsler gökyüzünü. Toroslar, Çukurova yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır sanki. Çukurova dan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler, yaz kış ışıl ışıldır. Pamuk ellerinden öptüm, yaşlı dedemin. Erkenden yağan yoğun kar, sanki beyaz bir ölümdü. Bu olaydan sonra kendimi kuş gibi hafif hissediyorum. Bülbülün güle kavuşması gibiydi iki sevgilinin buluşması. Güneş bu sabah, dalından koparılmış taptaze portakalı andırıyor. 21. Dilek Cümleleri: Herhangi bir konuyla ilgili tasarı, istek ve niyetin anlatıldığı cümlelerdir. Bu tür cümlelerin yüklemleri dilek kipleriyle ( Gereklilik Kipi- İstek Kipi- Şart Kipi- Emir Kipi ) çekimlenir. Doğrudan bilgi verme amacı yoktur. Öznel ifadelere sıkça rastlanır. Keşke şimdi kocaman bir külah dondurmam olsa. Hemen buraya gel. Ben bu akşam tiyatroya gideyim. Düzenli olarak her gün dişlerimizi fırçalamalıyız. Kitaplara, bilgi dağarcıklarımıza, nasıl uzak durabiliriz ki?

61 22. Duygu Cümleleri: Günlük hayatta bizleri az ya da çok etkileyen bazı olay ya da durumlar meydana gelebilir. Bu olayların üzerimizde bıraktığı etkileri ve izlenimleri anlatan cümleler duygu cümleleri dir. Keşke şimdi köyümde olsam. ( özlem ) Bunu yaptığına inanamıyorum. ( öfke ) O bile bu işi yapabilir. ( küçümseme ) Odasını toplamayı bir türlü öğrenemedi gitti. ( Yakınma/şikâyet) Not: Fiilimsilerin yüklem olduğu cümleler isim cümlesidir. *Amacım buradan gitmekti. (isim cümlesi ) *Eski bir tanıdığıydı. (isim cümlesi) 2. İsim Cümlesi: Yüklemi isim soylu bir kelime olup, ek-fiilin zamanlarından biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir. Uzun bir yolculuktan sonra İncesu daydık. Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık. İçinde kaybolup gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir tek tanıdığı bile yoktu. Ama şimdi sevgili öğrencileri, vefalı arkadaşları, dostları var. Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları, İsim cümleleri genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir. İnsan, üç beş damla kan, ırmak, üç beş damla su. Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur. İnsan olan vatanının kuludur. Bu topraklar ecdadımın ocağı; Evim, köyüm hep bu yerin bucağı. B) ÖĞELERİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER A) YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER 1-Fiil (Eylem)Cümlesi: Yüklemi çekimli bir fiilden kurulu cümlelere fiil cümlesi denir. Fiil cümlelerinde yüklem haber ya da dilek kiplerinden biriyle çekimlenir. *Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin (Görülen geçmiş zamanla çekimlenmiş ) *Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile (Görülen geçmiş zamanla çekimlenmiş) *Suya versin bağban gülizarı zahmet çekmesün (Emir kipi) *Artık buradan gitmeliyim (Gereklilik kipiyle çekimlenmiş) Annem dün sessizce odama girdi. Sen ilkbahara kadar, mutlaka evleneceksin! 1. Kurallı (Düz) Cümle Yüklemi sonda bulunan cümledir. Dilimizin söz dizim özelliğine göre asıl öğe sonda, yardımcı öğeler de başta bulunur. Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye başladı. Bu, çarşı bekçilerinin verdiği bir işarettir. O saatte Sahaflar Çarşısı tarafındaki büyük kapıdan içeri bir göz atmak korkunçtur. Gözlerim gözlerinde dinlenirken eriyor. Zerrelerim çözülmüş gibi sesler veriyor. Ben sıcak denize inen buzdan bir dağım. Neşemin tılsımı hâlâ o demir pençededir. Gurbet ademden kara, hasret ölümden acı. Ben ömrümü harcadım; bu yollar tükenmedi.

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ 1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde

Detaylı

ÜNLÜLER BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU. Türkçe bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince ünlülerin gelmesine büyük ünlü uyumu denir.

ÜNLÜLER BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU. Türkçe bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince ünlülerin gelmesine büyük ünlü uyumu denir. ÜNLÜLER 1 Türkçe de sekiz ünlü harf vardır: A, E, I, Í, O, Ö, U, Ü DÜZ GENÍŞ Geniş dar geniş dar KALIN A I O U ÍNCE E Í Ö Ü BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU Türkçe bir sözcükte kalın ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden

Detaylı

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 6.Hafta

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 6.Hafta TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI 6.Hafta SES BİLGİSİ Bir dilin seslerini, boğumlanma noktalarını, boğumlanma özellikleri inceleyen dil bilimi kolu ses bilgisidir. Harf, sesin yazıdaki işaretidir.

Detaylı

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu)

Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu) Büyük Ünlü Uyumu (Kalınlık-İncelik Uyumu) Türkçede 8 tane ünlü harfin 4 tanesi kalın, 4 tanesi ince ünlüdür. Büyük ünlü uyumu bir kelimedeki ünlü harflerin ince veya kalın olmasıyla ilgilidir. Kalın Ünlüler:

Detaylı

İÇİNDEKİLER I. DÖNEM. 3. Telaffuz (Söyleyiş)... 49 1. Türkçenin Özellikleri... 50 DERS KİTABI ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ... 63

İÇİNDEKİLER I. DÖNEM. 3. Telaffuz (Söyleyiş)... 49 1. Türkçenin Özellikleri... 50 DERS KİTABI ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ... 63 VI İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I. DÖNEM 1. ÜNİTE (İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR) 1. İletişim... 5 2. İnsan, İletişim ve Dil... 7 3. Dil - Kültür İlişkisi... 13 DERS KİTABI ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ... 15 2. ÜNİTE (DİLLERİN

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı Pazar, 27 Eylül 2009 0949 - Son Güncelleme Pazar, 27 Eylül 2009 0950 TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı Dil İnsanların duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak için kullandıkları ses ya da işaretler

Detaylı

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Türk Dilinin Gelişmesi ve Tarihî Devreleri TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk dilinin dünya dilleri

Detaylı

SES BİLGİSİ YÜCEL ÖNEN TÜRK DİLİ VE EDEB.

SES BİLGİSİ YÜCEL ÖNEN TÜRK DİLİ VE EDEB. SES BİLGİSİ YÜCEL ÖNEN TÜRK DİLİ VE EDEB. 1 BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU (Kalınlık-İncelik Uyumu) Çok heceli kelimelerde ünlüler hep kalın ya da hep ince olmalıdır.buna kalınlık incelik uyumu denir. çocuklar Hepsi

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR 15 1.1. Dilin Tanımı 16 1.1.1. Dil Tabii Bir Vasıtadır 17 1.1.2. Dil, Kendi Kanunları Olan Canlı Bir Varlıktır 17 1.1.3. Dil, Temeli Bilinmeyen Zamanlarda

Detaylı

TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER DİL AİLELERİ, DİL GRUPLARI, DİL TÜRLERİ. Dil Aileleri Dil Grupları Dil Türleri

TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER DİL AİLELERİ, DİL GRUPLARI, DİL TÜRLERİ. Dil Aileleri Dil Grupları Dil Türleri HEDEFLER İÇİNDEKİLER DİL AİLELERİ, DİL GRUPLARI, DİL TÜRLERİ Dil Aileleri Dil Grupları Dil Türleri TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Dil ailelerini açıklayabilecek, Lehçe, ağız, şive gibi dil

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 09 Şubat :20 - Son Güncelleme Pazartesi, 15 Şubat :23

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 09 Şubat :20 - Son Güncelleme Pazartesi, 15 Şubat :23 Yazı İçerik Nedir Ünlü Daralması Kaynaştırma Harfleri Ulama Ses Düşmesi Ünlü Düşmesi Ünsüz Düşmesi Ses Türemesi Ünsüz Benzeşmesi Ünsüz Yumuşaması ÜNLÜ DARALMASI Sözcüklerin sonlarında bulunan geniş ünlüler

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU. Elbistan Meslek Yüksek Okulu 2014 2015 Güz Yarıyılı

Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU. Elbistan Meslek Yüksek Okulu 2014 2015 Güz Yarıyılı Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU Elbistan Meslek Yüksek Okulu 2014 2015 Güz Yarıyılı SÖYLEYİŞ VE BOĞUMLANMA KUSURLARI Atlama (Kendisi / Kensi), bir dakika-bi dakka / nasılsınız-nassınız Gevşeklik (Boğumlanma

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR 1. Edebiyat tarihinin incelediği konuları açıklar. 2. Edebî eserlerin yazıldığı dönemi temsil eden belge olma niteliğini sorgular 3. Uygarlık tarihiyle edebiyat

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ 2015/Güz Dönemi Türk Dili I Vize Soruları*

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ 2015/Güz Dönemi Türk Dili I Vize Soruları* KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ 2015/Güz Dönemi Türk Dili I Vize Soruları* 1. Dil ve kültürle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Dil, insan yaşamını anlamlandıran ve onu sosyal bir varlık olmasını sağlayan

Detaylı

SES BİLGİSİ SES OLAYLARI. Ünsüz Benzeşmesi (Sertleşmesi)

SES BİLGİSİ SES OLAYLARI. Ünsüz Benzeşmesi (Sertleşmesi) SES BİLGİSİ SES OLAYLARI Ünsüz Benzeşmesi (Sertleşmesi) Sert ünsüzlerden biriyle (f, s, t, k, ç, ş, h, p) biten bir sözcükten sonra yumuşak ünsüzle c, d, g başlayan bir ek gelirse ekin başındaki yumuşak

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

SESLER VE SES UYUMLARI

SESLER VE SES UYUMLARI SES BİLGİSİ SESLER VE SES UYUMLARI Türkçede sesler, ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan sese ünlü denir. Ünlüler kendi başına hece oluşturabilir

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

İçindekiler. Ünite Değerlendirme Çalışmaları Yazılıya Hazırlık Soruları Ünite Değerlendirme Çalışmaları...29

İçindekiler. Ünite Değerlendirme Çalışmaları Yazılıya Hazırlık Soruları Ünite Değerlendirme Çalışmaları...29 İçindekiler 1. Ünite İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. Bölüm : İletişim... 7 2. Bölüm : İnsan, İletişim ve Dil...10 3. Bölüm : Dil-Kültür İlişkisi...12 Ünite Değerlendirme Çalışmaları...14 Yazılıya Hazırlık Soruları...16

Detaylı

Türkçede heceler şöyle meydana gelmiştir.

Türkçede heceler şöyle meydana gelmiştir. TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Hece- harf bilgisihece: Ağzımızın bir hareketiyle çıkan seslere HECE denir. Kelimeler hecelerden, heceler harflerden meydana gelir. A, E, I, İ, O, Ö, U, Ü derken ağzımızı bir

Detaylı

2. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1

2. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1 2. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1 Amaçlar Bu bölüm tamamlandıktan sonra; Dil olgusu ile ilgili genel bir bakış açısı kazanılması, Dillerin hangi ölçütlere göre sınıflandırıldığının tespit edilmesi, Dünyada

Detaylı

Büyük, küçük ünlü uyumu ve Kaynaştırma harfleri

Büyük, küçük ünlü uyumu ve Kaynaştırma harfleri 2002 Büyük, küçük ünlü uyumu ve Kaynaştırma harfleri Şemsettin Bulut Yrd. Dç. Dr. Nuray GEDİK Bilgisayar I Dersi 13.12.2012 Şemsettin Bulut 13.12.20121: 1 Büyük Ünlü Uyumu Bir kelimenin birinci hecesinde

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul

Detaylı

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Dil Nedir? ÜNİTE:2. Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3. Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4. Ses Bilgisi ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Dil Nedir? ÜNİTE:2 Dil Kültür İlişkisi ÜNİTE:3 Türk Dilinin Gelişimi ve Tarihsel Dönemleri ÜNİTE:4 Ses Bilgisi ÜNİTE:5 1 Yapı Bilgisi: Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi ÜNİTE:6 Türkçenin Söz Varlığı

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

Ses Bilgisi. Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur. Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar :

Ses Bilgisi. Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur. Büyük Ünlü Uyumuyla İlgili Kurallar : Ses Bilgisi Ünlüler (sesliler) : Ses yolunda herhangi bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Ünlüler tek başlarına söylenebilen, tek başlarına hece ya da sözcük olabilen seslerdir. Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Eğitim Tarihi Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İslam Öncesi Türklerde Eğitimin Temel Özellikleri 2 Yaşam biçimi eğitimi etkiler mi? Çocuklar ve gençlerin

Detaylı

Etkili Konuşmanın Özellikleri

Etkili Konuşmanın Özellikleri Etkili Konuşmanın Özellikleri Yalın bir tanımla konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözle iletme işidir. Konuşma günlük yaşamımızın bir parçası gibidir. Tıpkı soluk

Detaylı

SES (HARF) BİLGİSİ. Türkçe alfabemizde (abecemizde) 29 harf vardır. Alfabetik sırası şöyledir.

SES (HARF) BİLGİSİ. Türkçe alfabemizde (abecemizde) 29 harf vardır. Alfabetik sırası şöyledir. İSMET ÖZCAN SES (HARF) BİLGİSİ Dili oluşturan sesleri göstermeye yarayan işaretlere (sembollere) harf denir. Türkçe alfabemizde (abecemizde) 29 harf vardır. Alfabetik sırası şöyledir. a, b, c, ç, d, e,

Detaylı

Türk alfabesindeki harflerin sıra sayıları, adları, kitap ve el yazısı biçimleri ile kodları** aşağıda belirtilmiştir:

Türk alfabesindeki harflerin sıra sayıları, adları, kitap ve el yazısı biçimleri ile kodları** aşağıda belirtilmiştir: Ses, Harf ve Alfabe Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda oluşturduğu titreşime ses denir. Ses, dilin işlevli en küçük birimidir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır. Bir dildeki harflerin belirli bir

Detaylı

1. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1

1. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1 1. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ-1 Bu bölüm tamamlandıktan sonra; Dil, kültür ve iletişim kavramlarının öğrenilmesi, Bu kavramlar arasında ne gibi benzerlik, farklılık ve ilişkiler bulunduğunun anlaşılması,

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ OKUMA KÜLTÜRÜ (5 EYLÜL - 21 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinleme/izleme yöntem ve tekniklerini

Detaylı

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN 1) XI. Yüzyıl dil ürünlerinden olan bu eserin değeri, yalnızca Türk dilinin sözcüklerini toplamak, kurallarını ve

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1 2

Detaylı

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 6. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ AY 1 Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi Biçim Bilgisi 4 5 Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim anlam) Kök ve eki kavrar.

Detaylı

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM SINIFTA İLETİŞİM Yrd. Doç. Dr. İbrahim GÜL Duygu, düşünce ya da bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirim, haberleşme, komünikasyon. Çeşitli yollarla yapılır. 1 İletişimin

Detaylı

SES BİLGİSİ VE TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ) TÜRKÇENİN SES ÖZELLİKLERİ SES BİLGİSİ Dilin temelini sesler oluşturur. Seslerin yazıya çevrilmesinde kullanılan işaretlere harf denir. Harflerin belli bir sıraya göre

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.  Yrd. Doç. Dr. Türk Eğitim Tarihi 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@yahoo.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri.   Dr. Türk Eğitim Tarihi 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri Dr. Ali GURBETOĞLU www.agurbetoglu.com agurbetoglu@hotmail.com 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri İslam

Detaylı

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Aşağıda verilen isimleri örnekteki gibi tamamlayınız. Örnek: Ayakkabı--------uç : Ayakkabının ucu İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali Kalem sap Çanta renk Araba boya Masa kenar Deniz mavi Rüzgar şiddet

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM İletişim Dil - Kültür İlişkisi İnsan, İletişim ve Dil Dillerin Sınıflandırılması Türk Dilinin Tarihi Gelişimi ve Türkiye Türkçesi Türkçenin Ses Özellikleri Telaffuz (Söyleyiş)

Detaylı

A y ş e y i m a s a s ı k a p ı n a y e d i ş e r a l t ı ş a r a r a b a y a

A y ş e y i m a s a s ı k a p ı n a y e d i ş e r a l t ı ş a r a r a b a y a KAYNAŞTIRMA HARFLERİ SES OLAYLARI Y a Ş a S ı N k a y n a ş t ı k. KAYNAŞTIRMA HARFLERİ Ünlüyle biten bir kelimenin sonuna durum eki ya da üleştirme eki gelirse araya kaynaştırma sesleri girer. A y ş e

Detaylı

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE YÜKLEM Cümlede işi, oluşu, durumu bildiren öğeye yüklem denir. Diğer öğeleri bulmak için bütün sorular yükleme yöneltilir. Dilimizde her türlü sözcük ve söz öbeği yüklem

Detaylı

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI 2012 -DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI AYDIN ARIDURU BİLGİSAYAR 1 ÖĞRETİM GÖREVLİSİNİN ADI: YRD. DOÇ. NURAY GEDİK 05.12.2012 İÇİNDEKİLER İçindekiler... 1 -de da ve ki nin yazımı konu anlatımı... 2-6 -de da ve

Detaylı

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir)

TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) TÜRKÇE 6. sınıf Haftalık ders sayısı 5, yıllık toplam 90 ders saati (öğrenim 18 haftada gerçekleşecektir) GİRİŞ Ana dili, bir toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde filizlenmeye başlar. Çevresiyle

Detaylı

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ Dilin Tanımı 2 Türkçe Sözlükte; İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan. (1998/I:

Detaylı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri 1. Yıl Ders Planı Türkiye Türkçesi ETO703 1 2 + 1 8 Türk dilinin kaynağı, gelişimi; Türkiye Türkçesinin diğer dil ve lehçelerle

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı BİÇİM BİLGİSİ (Kök, Ek ve

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ C E N T R U L NAŢIONAL DE EVALUARE ŞI E X A M I N A R E PROGRAMA DE EXAMEN PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ BACALAUREAT 2011 TIP PROGRAMĂ: PROFIL TEOLOGIC ŞI PEDAGOGIC Pagina 1 din 5

Detaylı

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Dilimizde ilk kez Tanzimat döneminde kullanılan noktalama işaretleri, yazının daha kolay anlaşılmasını sağlar. Yazının okunmasını kolaylaştırır ve anlam karışıklığına düşülmesine engel

Detaylı

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır. CÜMLE ÇEŞİTLERİ Cümleler, kendini oluşturan sözcüklerin anlamlarına, cümlede bulundukları yerlere, türlerine göre değişik özellikler gösterir. İşte bu özelliklere göre cümleler değişik gruplar altında

Detaylı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. .com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki

Detaylı

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz.

Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz. YAZIM KURALLARI Sözcüklerin ve harflerin yazılışıyla ilgili belli kurallar da vardır. Bunları şimdi ayrı ayrı göreceğiz. BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER Her cümle büyük harfle başlar. Ancak sıralı

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1 Anlam Bilgisi SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15 CÜMLE ANLAMI...16 Öznel ve Nesnel Anlatým...16 Neden - Sonuç Ýliþkisi...16 Amaç - Sonuç Ýliþkisi...16 Koþula

Detaylı

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM

1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM 1 TEMA OKUMA KÜLTÜRÜ SÖZCÜKTE ANLAM 1. Konuşma kurallarını uygulama 6. Yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin yerine Türkçelerini kullanır. 4.Söz varlığını zenginleştirme 2.

Detaylı

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi

İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi İLETİŞİMLETİŞİİŞİM İnsanlar, tarihin her döneminde olduğu gibi bundan sonra da varlıklarını sürdürmek, haberleşmek, paylaşmak, etkilemek, yönlendirmek, mutlu olmak gibi amaçlarla iletişim kurmaya devam

Detaylı

Sessiz değişimi" ya da "sessiz yumuşaması" olarak da bilinir. Türkçede sözcük sonlarında süreksiz yumuşak harfler (b, c, d, g) bulunmaz; bu

Sessiz değişimi ya da sessiz yumuşaması olarak da bilinir. Türkçede sözcük sonlarında süreksiz yumuşak harfler (b, c, d, g) bulunmaz; bu SELMA ÇİMEN 20110904055 Altıncı sınıf Ses bilgisi ünitesi içinde yer alan Ünsüz yumuşaması konusunu ve bu konu hakkındaki testleri içeren bir sunumdur. 1 Sessiz değişimi" ya da "sessiz yumuşaması" olarak

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

ZAMİR Varlıkların veya onların isimlerinin yerini geçici veya kalıcı olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle, bazı eklere zamir denir. Zamirlerin Özellikleri: İsim soyludur.

Detaylı

YAZIM (İMLÂ) KURALLARI

YAZIM (İMLÂ) KURALLARI YAZIM (İMLÂ) KURALLARI 1. Büyük Harflerin Yazımı Yazıda cümlenin ilk kelimesi büyük harfle başlar. Sanat, toplumun gelişmesine yardımcı olur. Düşünce üretimine katkıda bulunur. İnsanı disipline eder. Şiirdeki

Detaylı

İletişimin Sınıflandırılması

İletişimin Sınıflandırılması İletişimin Sınıflandırılması Toplumsal ilişkiler sistemi olarak Kişiler arası Grup i Örgüt i Toplumsal Grup ilişkilerinin yapısına göre Biçimsel olmayan (informel) / yatay Biçimsel / Formel) /dikey Kullanılan

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar. Edatlar (ilgeçler) Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar

Detaylı

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz. FİİL ÇATISI Çekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göre gösterdiği durumlara çatı denir. Bundan hareketle, yüklemin isim soylu sözcüklerden oluştuğu cümlelerde çatının aranmayacağını söyleyebiliriz.

Detaylı

İLETİŞİM SARAYKÖY MENDERES ANADOLU LİSESİ KADRİYE ATLI

İLETİŞİM SARAYKÖY MENDERES ANADOLU LİSESİ KADRİYE ATLI İLETİŞİM SARAYKÖY MENDERES ANADOLU LİSESİ KADRİYE ATLI Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel işitsel araçlarla iletilmesine iletişim denir. İletişim, ilk çağlardan günümüze gelinceye kadar

Detaylı

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ X 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti 2011-2012 DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" YENİ DERS PLANI** 1.YARIYIL 1.YARIYIL Birleşti ATA 101 ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ I Z 2+0 2 X X X X ATA 101 ile ATA 102

Detaylı

Bu gerçeği bilen Atatürk, Türk Dil Kurumunu kurdu. ( Aşağıdaki ilk üç soruyu parçaya göre cevaplayın.)

Bu gerçeği bilen Atatürk, Türk Dil Kurumunu kurdu. ( Aşağıdaki ilk üç soruyu parçaya göre cevaplayın.) Dil ve kültür birbirini tamamlar. Biri olmadan diğeri olmaz. Dil, ulusal olduğu ölçüde ulusal kültür oluşur. Biraz Fransızca, biraz İngilizce çokça Arapça sözcüklerle dolu bir dil ile ulusal kültür oluşmaz.

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 5. SINIF TÜRKÇE İ KURS I VE LERİ 3 4 5 Ön bilgilerini kullanarak okuduğunu anlamlandırır. Çok anlamlılık (temel, yan, mecaz ve terim Metinde verilen ipuçlarından hareketle, karşılaştığı yeni kelimelerin

Detaylı

CÜMLENİN ÖGELERİ. YÜKLEM Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye yüklem denir.

CÜMLENİN ÖGELERİ. YÜKLEM Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye yüklem denir. CÜMLENİN LERİ YÜKLEM Cümlede anlatılan iş, olay, duygu, düşünce ya da yargıyı içeren temel öğeye yüklem denir. ÖZNE Yüklemin bildirmiş olduğu iş, oluş, hareket veya yargıyı gerçekleştiren, cümlede yargının

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır? 5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) Öğle üstü bir cip gelip obanın çadırları önünde durdu. Çocuklar hemen çevresinde toplaştılar. Cipten önce veteriner, sonrada kaymakam indi. Obanın yaşlıları hemen

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar. Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar. Mustafa Öğretmenim, cümlenin asıl öğeleri Yüklem ve Özne dir. Öğretmenim, Zarf Tümleci, Dolaylı Tümleç ve Nesne (Belirtili Nesne Belirtisiz Nesne) de yardımcı öğeleridir.

Detaylı

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı SOSYAL BİLİMLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ TDE729 1 3 + 0 6 Sosyal bilimlerle ilişkili

Detaylı

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ

Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ BİLDİRİŞİM Yahut İLETİŞİMİN TEMEL ELEMENTLERİ 1 Hazırlayan: Rıza FİLİZOK Dil, bir bildirişim (COMMUNIQUER) aracıdır, düşüncemizin içeriğini karşımızdakine iletir. Bildirişim, araçsız gerçekleşmez. (Sezgilerimiz

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE YILLIK PLANI

5. SINIF TÜRKÇE YILLIK PLANI 5. SINIF TÜRKÇE YILLIK PLANI 2018-2019 1.hafta 17-23 Eylül Sözcüğün Anlam Özellikleri (Gerçek ve mecaz anlam, çok 5.3.1.33 2.hafta 24-30 Eylül anlamlılık, söz sanatları, terim anlam) 5.3.1.32 SÖZCÜKTE

Detaylı

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ ATATÜRKÇÜLÜK (5 EYLÜL-27 EKİM) - Konuşmacının sözünü kesmeden sabır ve saygıyla dinler. - Başkalarını rahatsız etmeden dinler/izler. - Dinlenenle ilgili soru sormak, görüş

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Öğretim Teknolojisinin Kavramsal Çerçevesi Dr. Erinç Erçağ Kaynak: Editör: Prof. Dr. Hüseyin Uzunboylu - Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Eğitim Doğumdan

Detaylı

SES BILGISI YAZIM (İMLA) KURALLARI NOKTALAMA. Telaffuz (Söyleyiş) Türkçenin Sesleri ve Özellikleri

SES BILGISI YAZIM (İMLA) KURALLARI NOKTALAMA. Telaffuz (Söyleyiş) Türkçenin Sesleri ve Özellikleri SES BILGISI YAZIM (İMLA) KURALLARI NOKTALAMA Telaffuz (Söyleyiş) Türkçenin Sesleri ve Özellikleri b. Harezm Türkçesi XII. yüzyıldan başlamak üzere XIII ve XIV. yüzyıllarda Amuderya bölgesi merkez olmak

Detaylı

.. Özel Eğitim Uygulama Merkezi. Kaba Değerlendirme Formu

.. Özel Eğitim Uygulama Merkezi. Kaba Değerlendirme Formu .. Özel Eğitim Uygulama Merkezi Kaba Değerlendirme Formu Öğrenci Adı-Soyadı: Değerlendirme Tarihi: Sınıfı: Değerlendiren: AMAÇLAR +/- AÇIKLAMA 1. Ellerini yıkar. 2. Ellerini kurular. 3. Yüzünü yıkar. 4.

Detaylı

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür. İsimler (Adlar) Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür. Özel İsimler Özel adlar, benzerleri bulunmayan, yaratılışta tek olan varlıklara verilen adlardır. Kişi

Detaylı

Baleybelen Müfredatı

Baleybelen Müfredatı Baleybelen Müfredatı Dil veya Lisan, İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal veya yapay bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, temeli tarihin

Detaylı

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1 by Mehmet- omeruslu06 1 3. Bayrağımızdaki hangi renk daha fazladır? 1. Sınıfımızdaki arkadaşlarımızın her siyah A. B. kırmızı birinin farklı güçlü yanları var. Mesela, Elif. Çizdiği resimleri Ahmet beyaz

Detaylı

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYIN KURULU Hazırlayanlar Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan YAYINA HAZIRLAYANLAR KURULU Kurumsal Yayınlar Yönetmeni Saime YILDIRIM Kurumsal Yayınlar Birimi Dizgi & Grafik Mustafa

Detaylı

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ DERSLER VE AKTS KREDİLERİ 1. Yarıyıl Ders Listesi TDP-101 TOPLUMSAL DUYARLILIK PROJESİ I Zorunlu 1+0 1 1 YDBI-101 İNGİLİZCE Zorunlu 2+0 2 2 TDE-155 KLASİK TÜRK EDEBİYATI TEMEL BİLGİLER-I Zorunlu 2+0 2

Detaylı

9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM

9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM 9. SINIF DENEME SINAVLARI SORU DAĞILIMLARI / DİL VE ANLATIM 01 İletişim 6 3 2 1 02 İnsan, İletişim ve Dil 3 1 03 Dil-Kültür İlişkisi 3 1 1 1 04 Dillerin Sınıflandırılması 6 3 1 1 1 05 Türk Dilinin Tarihî

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel

Detaylı

Harf ve Hece Bilgisi. Seç Bakalım. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın.

Harf ve Hece Bilgisi. Seç Bakalım. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın. TÜRKÇE Harf ve Hece Bilgisi Adı - Soyadı :... Sınıfı / Şubesi:...Tarih:... /... /... 1 A oğru mu Yanlış mı?... / 10 Puan B Boşluk oldurmaca... / 10 Puan 1. Günümüzde kullandığımız alfabenin adı, Latin

Detaylı

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 4-10 Nisan: Polis Haftası 7-13 Nisan: Dünya Sağlık Günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan'ı içine alan hafta: Dünya Kitap Günü T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM

Detaylı

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün 2013-2014 EĞİTİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ATAM SENİ ÖZLÜYORUZ. BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini

Detaylı