REKABET VE HUKUK BÜLTENİ

Transkript

1 Nisan-Mayıs 2017 REKABET VE HUKUK BÜLTENİ Merhaba, Rekabet ve diğer hukuk dallarına ilişkin gelişmelerden derlediğimiz bültenimizin üçüncüsünü sunuyoruz. Nisan ayında yeni ofisimizin açılış telaşı içerisinde olduğumuz için bülteni sizlere ulaştıramamıştık. Bu nedenle bu sayıda Nisan-Mayıs aylarına ilişkin haberlere birlikte yer veriyoruz. Nisan ve Mayıs aylarının özellikle Türk rekabet hukuku açısından ilginç gelişmelere sahne olduğunu söyleyebiliriz. Geçtiğimiz iki aylık sürede üçü yargı kararı üzerine olmak üzere dört soruşturma başlatıldı. İlk olarak tarihinde Rekabet Kurumu internet sitesine konulan bir haberle Ankara 2. İdare Mahkemesi nin iptal kararı üzerine Zeyport Zeytinburnu Liman İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve S.S. Gemi Tali Acenteleri Deniz Motorlu Taşıyıcıları Kooperatifi hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu. Mayıs ayında ise önce 11 Mayıs ta Danıştay 13. Dairesi nin iptal kararı üzerine OMV Petrol Ofisi A.Ş., Milan Petrol San. Tic. A.Ş. ve TP Petrol Dağıtım A.Ş. unvanlı üç teşebbüse soruşturma açıldığı; 22 Mayıs ta yine Danıştay 13. Dairesi nin iptal kararı üzerine Microsoft Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti. hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu. Geçen ay açılan son soruşturma ise Rekabet Kurumu na yapılan bir başvuru üzerine yürütülen önaraştırma sonucunda Çelik Otokorkuluk ve Yol Güvenlik Sistemleri Derneği ne üye teşebbüsler ve bazı iştirakleri hakkında oldu. Geride bıraktığımız iki ay içerisinde sadece bir soruşturma karara bağlandı ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. hakkında yürütülen soruşturmada anılan teşebbüsün 4054 sayılı Kanun un 6. maddesini ihlal etmediğine dolayısıyla aynı Kanun un 16. maddesi uyarınca adı geçen teşebbüse idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına karar verildi. Birleşme-devralmalar açısından baktığımızda iki konu dikkat çekiyor. Bunlardan ilki üç oyuncunun faaliyet gösterdiği Türkiye-Avrupa ro-ro taşımacılığı pazarının en büyüğü UN Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. nin Ulusoy Deniz Taşımacılığı A.Ş, Ulusoy Gemi İşletmeleri A.Ş., Ulusoy Ro-Ro İşletmeleri A.Ş., Ulusoy Ro-Ro Yatırımları A.Ş., Ulusoy Gemi Acenteliği A.Ş., Ulusoy Lojistik Taşımacılık ve Konteyner Hizmetleri A.Ş. ve Ulusoy Çeşme Liman İşletmesi A.Ş. hisselerini devralması işleminin nihai incelemeye alınması kararı. Giriş engellerinin yüksek olduğu pazarda hakim durumda bulunan ve geçmişte hakim durumunu kötüye kullandığı için Kurul tarafından ceza uygulanmış olan UN Ro-Ro nun devralma talebine izin verilip verilmeyeceği ya da hangi taahhütler çerçevesinde izin verileceği ilgi konusu olacak diyebiliriz. Özellikle geçen ayın bir başka önemli haberi olan Dosu Maya Mayacılık A.Ş nin tam kontrolünün Lesaffre et Compaigne (Öz Maya) tarafından devralınması işlemine verilen iznin taahhütler yeterli görülmeyerek Ankara 8. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildiği göz önüne alındığında hakim durumdaki teşebbüsler tarafından gerçekleştirilecek devralma işlemlerinin önemi daha da arttı demek yanlış olmayacaktır. 1

2 Bültenimizin bu sayısında son iki ay içerisinde dikkat çekici yargı kararlarına da yer verdik. Bunların başında yukarıda da bahsettiğimiz Öz Maya nın Dosu Maya yı devralmasına dair iznin iptal edilmesi geliyor. Mars-AFM birleşmesinden sonra yakın zamanlarda idari yargı tarafından iptal edilen ikinci devralma işlemi olan Öz Maya/Dosu Maya devralması, bundan sonraki süreçlerde teşebbüsler tarafından verilen taahhütlerin Rekabet Kurulu tarafından daha ciddi bir değerlendirmeye tabi tutulması sonucunu doğurması muhtemeldir. Yargı kararları arasında yine maya sektörüne ilişkin ve Öz Maya ya verilen cezanın iptaline dair karar dikkat çekiyor. Anılan şirkete verilen cezanın Ceza Yönetmeliği nde öngörülmüş olan ihlalin tekrarı nedeniyle artırılmasına ilişkin kısmının Ankara 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması, akıllara geçmişte aynı sebeple cezası artırılmış olan Turkcell e ilişkin kararın Danıştay 13.Dairesi tarafından onaylanmasını getirdi. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin bir tartışmanın bizi beklediğini söyleyebiliriz. Yargı kararları arasından dikkatinize sunacağımız son karar ise tarihin tekerrür ettiğini gösteren Türk Eczacılar Birliği ne yerinde inceleme sırasında bilgi verilmemesi nedeniyle verilen cezanın Ankara 14. İdare Mahkemesi tarafından iptaline ilişkin karardır. Yukarıda özet olarak yer verdiğimiz haberlerin detaylarının yanı sıra rekabet hukukuna ilişkin ülkemizden ve dünyadan başka haberleri de bulabileceğiniz bültenimizi ilginize sunuyoruz. Arı Avukatlık Bürosu 2

3 TÜRKİYE DEN HABERLER ZEYPORT ZEYTİNBURNU LİMAN İŞLETMELERİ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI 2004 yılından itibaren gemi acentelik yetki belgesi ile İstanbul Boğazı ndan geçerek dış hatlara sefer yapan ve belirlenen sahalarda demirleyen gemilere lojistik hizmet veren Gözcü Gemi Acentelik Hizmetleri Ltd. Şti. nin şikâyeti üzerine; söz konusu lojistik hizmeti veren tek limanı işleten Zeyport Zeytinburnu Liman İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve S.S. Gemi Tali Acenteleri Deniz Motorlu Taşıyıcıları Kooperatifi hakkında 2013 yılının sonunda yapılan önaraştırma neticesinde tarih ve 14-12/ sayılı Kurul kararı ile, şikâyetin reddi ile soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilmişti. Anılan Kurul kararı Ankara 2. İdare Mahkemesinin tarihli ve E. 2014/1379, K. 2016/2917 sayılı kararı ile davacının şikayetinin, sözleşme yapmanın reddi uygulamalarının rekabet hukuku kapsamında yasaklanabilmesi için aranan unsurların kümülatif olarak gerçekleşmesi gerektiğinden bahisle, bu unsurlardan; "reddetme eyleminin haklı nedenlere dayandığı" şartının Zeyport Limanının beyanları esas alınmak suretiyle, "tüketicilerin zarar görmediği" şartını ise davacının katlandığı ek maliyetler dikkate alınmamak suretiyle değerlendirildiği gerekçesiyle iptal edilmişti. İptal kararının ardından Rekabet Kurulu, 4054 sayılı Kanun un 4. ve 6. maddelerinin ihlal edilip edilmediğini tekrar incelemek üzere bir soruşturma başlattı. Mahkemenin iptal gerekçesine bakıldığında mal vermeyi reddetme eyleminin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı koşuluna ilişkin olarak sadece hakkında önaraştırma yapılan teşebbüsün beyanlarının esas alınmasına atıfta bulunulması, söz konusu kriterin objektif olarak mevcut olup olmadığının araştırılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Böylece bu soruşturma vesilesiyle mal vermeyi reddetmenin koşulları bir kez daha tartışılmış olacaktır. AKARYAKIT SEKTÖRÜNDE SORUŞTURMA Rekabet Kurulu, çeşitli akaryakıt dağıtım şirketlerinin, intifa hakkını kötüye kullanmak suretiyle, bayilerinin, kendileri veya kendilerinin göstereceği LPG dağıtım şirketleri dışında kalan şirketlerden oto gaz LPG tedarikini engelleyerek sözleşme serbestisini ve rekabeti haksız olarak sınırlandırdıkları iddialarını içeren başvuruyu, Danıştay 13. Dairesi nin iptal kararı üzerine yeniden değerlendirdi. 3 Akaryakıt dağıtım şirketleri hakkında yürütülen önaraştırma sonucunda alınan tarih ve 09-43/ sayılı kararda; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun un 6. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmeler neticesinde hakkında önaraştırma yürütülen teşebbüslerin hiçbirinin hakim durumda olmadığı için şikâyete konu davranışın kötüye kullanma olmadığına karar verilmişti. Bunun yanında 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği nde bağlama anlaşmaları bakımından hem bağlanan hem de

4 bağlayan ürün için öngörülen %40 lık pazar payının da aşılmadığı dolayısıyla muafiyet kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve son olarak Kanun un 4. maddesi kapsamında yapılan incelemede bağlama fiilinin tek başına ihlal oluşturmayacağı, bağlamanın aynı zamanda bir anlaşma niteliği taşıması ve ticari teamüllere aykırı olması gerektiği belirtilmiş, bu özellikleri taşımayan bağlamanın 4. madde kapsamında da bir ihlal yaratmayacağı sonucuna varılarak soruşturma açılmasına gerek olmadığı kararı verilmişti. Anılan Kurul kararı Danıştay 13. Dairesinin, tarihli 2010/609 E., 2016/3707 K. sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine her ne kadar önaraştırma herhangi bir şirket belirtilmeksizin akaryakıt dağıtım şirketlerine yönelik yapılmış ise de soruşturma; OMV Petrol Ofisi A.Ş., Milan Petrol San. Tic. A.Ş. ve TP Petrol Dağıtım A.Ş. unvanlı üç teşebbüse açıldı. Bu soruşturma sonuçlanana kadar akaryakıt dağıtım sektörü, yaygın bir şekilde uygulanan akaryakıt istasyonlarında dağıtım şirketine ait ya da onun gösterdiği şirket tarafından sağlanan otogaz LPG nin satışına yönelik anlaşmaların rekabet hukuku açısından meşru olup olmadığını merakla bekleyecek. MİCROSOFT HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILDI 22 Mayıs 2017 tarihinde Rekabet Kurumu nun internet sitesine konulan bir haber ile Danıştay 13. Dairesi nin almış olduğu iptal kararı üzerine; 3+ Projesi kapsamında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun un ihlal edildiği iddiasını içeren şikâyet başvurusunun Kurul tarafından yeniden değerlendirilerek Microsoft Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti. hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu. 3+ Projesi, internet kafeler hakkındaki olumsuz algının düzeltilerek, bir standardın sağlanması ve internet kafe işletmecilerinin eğitilmesi amacıyla Ankara İnternet Kafeciler Odası (AİKO) ve Microsoft arasında yapılan görüşmeler çerçevesinde hayata geçirilmiş bir projedir. Projeye ilk aşamalarda İstanbul İnternet Kafeciler Odası (İİKO) da katılmış, ancak Oda daki yönetim değişikliklerinin akabinde destek verilmemeye başlanmıştır. Proje kapsamında, Microsoft un işletim sistemi ve Office uygulama programları internet kafe işletmecilerine indirimli olarak satılmaktadır. Önaraştırmada şikâyete konu olan başlıca iddialar şöyleydi: Microsoft tarafından yapılan her kurulum için Odalara 5 dolar ödendiği ve Odaların bundan ciddi kâr elde ettiği, İnternet kafelere satılan ürünlerin bağlı olarak satıldığı, Microsoft un telif hukukunda yer almayan bir kiralama ücreti aldığı, bu ücretin programların üçüncü kişilere kullandırılması karşılığı alındığı oysa ki internet kafelerin bu ürünleri zaten ticari amaçla aldığı, Ürünlerin Endonezya da 56, Türkiye de 100 dolara satıldığı, Microsoft un internet kafelere dair istediği tüm bilgilerin Odalar tarafından kendisine sunulduğu. Kurul, İİKO nun yukarıdaki hususları da içeren şikâyeti üzerine daha önce bir önaraştırma yürütmüş, tarihinde 11-60/ sayılı kararı ile soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar vermişti. Şikâyetçi İİKO tarafından karşı açılan iptal davası üzerine anılan Kurul kararı Danıştay 13. Dairesinin, tarih, 2012/1000 E. 2016/3413 K. sayılı kararı ile yapılacak incelemelerde yeterince tatminkar bilgi ve 4

5 belgelere ulaşılarak bir değerlendirme yapılması, bu bağlamda, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların rekabet ihlali oluşup oluşmadığı yönünde etraflıca değerlendirilmesini teminen soruşturma açılmasına karar verilmesi gerekirken, soruşturma açılmasına gerek olmadığına ve şikayetin reddine yönelik Kurul kararında hukuka uygunluk olmadığı gerekçesiyle iptal edilmişti. Kurul, İptal üzerine Microsoft hakkında 4054 sayılı Kanun un Hakim Durumun Kötüye Kullanılması başlıklı 6. maddesi kapsamında soruşturma açılmasına 17-13/171-M sayı ile karar verdi. Bu soruşturmanın Microsoft hakkında idari yargı kararı üzerine açılan ikinci soruşturma olduğu hatırlatılmalıdır. Daha önce de Microsoft un dağıtım kanallarına yönelik baskı ya da uygulanan indirim, kampanya ve geri ödeme destekleri yoluyla 4054 sayılı Kanun un 6. maddesini ihlal ettiği şikâyet konusu edilmiş ve en son Danıştay 13. Dairesi nin tarih ve 2008/8139 E. 2012/963 K. sayılı iptal kararı üzerine Microsoft Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Ltd. Şti., Microsoft Corporation ve Microsoft Ireland Operations Limited hakkında açılan soruşturma Kurul un tarih ve 13-36/ sayılı kararı ile anılan teşebbüsler tarafından 4054 sayılı Kanun un 6. maddesinin ihlal edilmediğine karar verilmesi ile sonuçlanmıştı. ÇELİK OTOKORKULUK VE YOL GÜVENLİK SİSTEMLERİ DERNEĞİNE ÜYE TEŞEBBÜSLERE VE BAZI İŞTİRAKLERİNE SORUŞTURMA AÇILDI Çelik Otokorkuluk ve Yol Güvenlik Sistemleri Derneği ne üye teşebbüslerin ve bazı iştiraklerinin ihalelere danışıklı teklif vermek ve fiyat belirlemek suretiyle 4054 sayılı Kanun'u ihlal ettikleri iddiasını içeren başvuru üzerine yürütülen önaraştırma, Rekabet Kurulu tarafından karara bağlandı. Önaraştırmada elde edilen bilgi ve belgeler ile yapılan tespitleri tarihli toplantısında müzakere eden Kurul, bulguları ciddi ve yeterli bularak; 4054 sayılı Kanun un 4. maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespitine yönelik olarak; Çelik Otokorkuluk ve Yol Güvenlik Sistemleri Derneği Alka San. İnş. ve Tic. A.Ş. Çepaş Galvaniz Demir Çelik Madencilik A.Ş. Kıraç Galvaniz A.Ş. Kisan Group A.Ş. Şa-Ra Enerji İnşaat Tic. ve San. A.Ş. Yimtaş Mühendislik İnşaat Taah. Turz. Metal. San. Tic. A.Ş. Antakya Galvaniz Metal San. Tic. Ltd. Şti. hakkında soruşturma açılmasına, 17-14/208-M sayı ile karar verdi. UN RO-RO A.Ş. NİN GERÇEKLEŞTİRECEĞİ DEVRALMA NİHAİ İNCELEMEYE ALINDI Ulusoy Deniz Taşımacılığı A.Ş, Ulusoy Gemi İşletmeleri A.Ş., Ulusoy Ro-Ro İşletmeleri A.Ş., Ulusoy Ro-Ro Yatırımları A.Ş., Ulusoy Gemi Acenteliği A.Ş., Ulusoy Lojistik Taşımacılık ve Konteyner Hizmetleri A.Ş. ve Ulusoy Çeşme Liman İşletmesi A.Ş. hisselerinin tamamının UN Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. tarafından devralınmasına ilişkin başvuru, Rekabet Kurulu nun tarih ve 17-11/133-M sayılı kararı ile nihai incelemeye alındı. 5

6 Türkiye den Avrupa ya ro-ro taşımacılığı pazarında hakim durumda olan UN Ro-Ro nun bu hatlardan Çeşme-Trieste hattında faaliyet gösteren Ulusoy Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. yi devralması işleminin nihai incelemeye alınmış olması şaşırtıcı bir durum değil. Bilindiği üzere Rekabet Kurulu nun tarih ve 12-47/ sayılı kararında; UN Ro-Ro nun Türkiye-Avrupa arasındaki ro-ro hatlarında gerçekleştirilen tekerlekli ve mobil yük taşıyan roro gemileri ile yapılan tarifeli deniz taşımacılığı hizmetleri pazarında hâkim durumda olduğuna karar verilerek, yıkıcı fiyat uygulamak ve ayrıca fiyat dışı bazı eylemleriyle rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırmak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle UN Ro-Ro İşletmeleri A.Ş. ye gayri safi gelirlerinin takdiren binde 4 ü oranında idari para cezası verilmişti. UN Ro- Ro nun rakiplerinden UND Deniz Taşımacılığı A.Ş. nin şikâyeti üzerine başlayan incelemede, UN Ro-Ro nun pazardaki diğer rakibi ve şimdiki devralma işleminin tarafı olan Ulusoy Ro-Ro ile oluşturmuş olduğu karşılıklı bilet tanıma sistemine ilişkin menfi tespit/muafiyet başvurusu kapsamında da değerlendirme yapılmıştı. Geçmişi rekabet hukuku açısından bir hayli dikkat çekici olan ve mevcut durumda üç teşebbüsün faaliyet gösterdiği ve girişin oldukça zor olduğu pazardaki oyuncu sayısının ikiye inecek olması bu devralma işleminin sonucunu merakla beklenir hale getirmektedir. BOTAŞ SORUŞTURMASI TAMAMLANDI Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. nin (BOTAŞ), elektrik üretimi ve satışı alanında faaliyet gösteren Bis Enerji Elektrik Üretim A.Ş. nin üretim yapabilmek için ihtiyacı olan doğal gazı haksız bir şekilde keserek teşebbüsün faaliyetlerini zorlaştırmak ve ayrımcılığa sebep olmak suretiyle 4054 sayılı Kanun un 6. maddesini ihlal ettiği iddiasına yönelik olarak yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma, konuya ilişkin olarak verilen tarihli ve 10-65/ sayılı Kurul kararının, Danıştay 13. Dairesinin tarih ve E: 2011/1129, K: 2016/778 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine başlatılmıştı. Kurul un tarihli ve 16-27/457-M sayılı kararı ile başlatılan soruşturmada anılan yargı kararında işaret edilen hususlar da göz önünde bulundurularak BOTAŞ tarafından 4054 sayılı Kanun un 6. maddesinin ihlal edilip edilmediği incelendi ve tarihli Kurul toplantısında BOTAŞ ın 4054 sayılı Kanun un 6. maddesini ihlal etmediğine dolayısıyla aynı Kanun un 16. maddesi uyarınca adı geçen teşebbüse idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına karar verildi. TEKERRÜR NEDENİYLE CEZANIN AĞIRLAŞTIRILMASINA İPTAL! Hatırlanacağı üzere sicili epey kalabalık sektörlerden maya pazarında rekabet hukuku açısından epey ilginç konuları içeren bir soruşturma sonucunda 2014 yılının sonunda Öz Maya Sanayi A.Ş., Dosu Maya Mayacılık A.Ş., Pak Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş. ve Mauri Maya Sanayi A.Ş. ye aralarında anlaşarak ekmek üretiminde kullanılan yaş maya fiyatlarını 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun un 4. maddesini ihlal etmek suretiyle yükselttikleri 6 tespit edilmiş ve pişmanlık başvurunda bulunan Mauri Maya dışındaki teşebbüslere idari para cezası uygulanmıştı. Söz konusu kararda geçmiş tarihli soruşturmalar sonucunda 4054 sayılı Kanun u çeşitli defalar ihlal etmiş oldukları için Öz Maya, Pak Maya ve Mauri Maya nın -her ne kadar nihai olarak ceza almasa da- cezaları tekerrür nedeniyle Ceza Yönetmeliği nin 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yarısı oranında artırılmıştı.

7 Kurul un anılan kararı ilgili şirketler tarafından idari yargıya taşındı ve bunlardan Öz Maya tarafından açılan davada Ankara 2. İdare Mahkemesi tarih ve E: 2015/3033, K: 2016/2955 sayılı kararı ile dava konusu kararın kısmen iptaline karar verdi. Ankara 2. İdare Mahkemesi nin kararına bakıldığında, iptal gerekçesinin, tekerrür hükümlerinin hukuka aykırı şekilde uygulanması olduğu görülmektedir. Buna göre mahkeme, davacının tekerrüre esas olan ilk eylemini 2003 yılında gerçekleştirdiği, buna karşılık tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dayanak gösterilen Kabahatler Kanunu nun ise eylem tarihinde yürürlükte bulunmadığını dikkate alarak cezanın tekerrür nedeniyle artırılmasına ilişkin kısmını hukuka uygun bulmamıştır. Ankara 2. İdare Mahkemesi nin iptal kararı üzerine yeniden toplanan Kurul, Öz Maya ya verilen yıllık gayri safi gelirinin %2,7 si olan ,30 TL tutarındaki idari para cezasını, yüzde 1,8 oranına indirmiş ve ,53 TL olarak yeniden belirlemiştir. Ankara 2. İdare Mahkemesi nin tekerrür hükümlerinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki bu iptal kararı akıllara Turkcell e verilen idari para cezalarını getirmektedir. Bilindiği üzere, Ceza Yönetmeliği nin 15 Şubat 2009 tarihinde yürürlüğe girmesinin akabinde tekerrüre ilişkin ilk uygulama Turkcell e idari para cezası verilen tarih ve 09-60/ tarihli kararda anılan teşebbüsün tarih ve 05-88/ sayılı davranışı ile 4054 sayılı Kanun u ihlal etmiş olması üzerine yapılmıştı. Ancak Turkcell tarafından açılan iptal davasında Danıştay 13. Dairesi tarihli E.2010/2490 K.2013/2706 sayılı kararı ile Kurul kararında hukuka aykırılık görmemişti. Bu karardan yaklaşık 1.5 yıl sonra tarih ve 11-34/ sayılı Kurul kararında da Turkcell e ceza verilirken yine tekerrür hükümleri uygulanarak temel para cezasında artış yapılmıştı. Söz konusu karara karşı açılan iptal davasında Danıştay 13. Dairesi tarih ve E.2011/4540 sayılı kararı ile yürütmeyi durdurma kararı vermekle birlikte tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak herhangi bir değerlendirme yapmamıştı. Son olarak Turkcell hakkında Danıştay ın iptal kararı üzerine yürütülen bir başka soruşturma sonucunda alınan tarih ve 13-71/ kararda da tekerrür yine ağırlaştırıcı unsur olarak dikkate alınmıştı. Bu karara karşı açılan iptal davasında her ne kadar hangi davranışların tekerrüre esas alındığının belli olmadığı ileri sürülmüş ise de Ankara 8. İdare Mahkemesi tarih ve 05-88/ sayılı, tarih ve 09-06/ sayılı, tarih ve 11-34/ sayılı kararlar ile idari para cezası verildiği görülmekle bu iddialarına itibar edilmemiştir demek suretiyle tekerrüre ilişkin iddiaları reddetmiştir. Görüldüğü üzere Ankara 8. İdare Mahkemesi, Öz Maya davasında iptal kararı veren Ankara 2. İdare Mahkemesi nden farklı olarak Turkcell in 2005 yılındaki davranışının tekerrüre esas alınmasını hukuka aykırı görmemiştir. Öz Maya tarafından açılan davada verilen iptal kararı, Danıştay 13. Dairesi nin geçmiş kararları da göz önüne alındığında tekerrür hükümlerinin uygulanması konusunda gözleri yeniden Danıştay ın bu konudaki yaklaşımına çevirdi diyebiliriz. Ayrıca söz konusu kararın Turkcell açısından olumlu bir yansıması olup olmayacağı da ayrı bir merak konusu teşkil ediyor. TARİH TEKERRÜR ETTİ: YILLAR SONRA YENİDEN TÜRK ECZACILAR BİRLİĞİ VE YERİNDE İNCELEMEDE BİLGİ VERMEME TARTIŞMASI Yaklaşık iki yıl önce Türk Eczacılar Birliği (TEB) hakkında yapılan bir önaraştırmada yerinde inceleme sırasında talep edilen sözlü açıklamaların, TEB Genel Sekreterince temsile yetkili 7

8 olmadığından bahisle yapılmaması nedeniyle bilgi vermediği için Kurulu'nun tarihli ve 15-28/ sayılı kararıyla TEB e 4054 sayılı Kanun un 16/1. maddesinin (c) bendi uyarınca ,00-TL idari para cezası verilmişti. Söz konusu ceza o dönemde aynı gerekçeyle TEB e yıllar önce tarih ve 06-28/ sayılı karar ile verilen cezayı anımsatmıştı. Bilindiği üzere anılan Kurul kararında yine yetkisi olmadığı gerekçesiyle Genel Sekreter yerinde inceleme sırasında sözlü bilgi vermeyi reddettiği için TEB e o dönemde Kanun da bu tür davranışlara yönelik maktu para ceza öngörülmüş olduğu için TL idari para cezası verilmişti. Ancak söz konusu karar Danıştay 13. Dairesi nin tarihli E.2006/3398 ve K.2008/716 sayılı kararı ile Türk Eczacıları Birliği'ne ilişkin mevzuat hükümleri uyarınca genel sekreterin yetkilerinin sınırlı olması ve kendisinden sözlü olarak istenilen bilgileri verme yetkisi bulunmaması karşısında Birlik nezdinde yapılan yerinde incelemede genel sekreterin sözlü bilgi vermediği gerekçesiyle Kurul kararıyla para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. gerekçesiyle iptal edilmişti. Yukarıda anılan son karara konu olayda da Genel Sekreter Danıştay ın söz konusu kararını hatırlatmak suretiyle yerinde inceleme sırasında sözlü bilgi vermekten kaçınmıştı. Rekabet Kurulu ise bu kez Raportörlerce istenen bilgi ve belgelerin; SGK ile imzalanmış protokoller, yurt dışından ilaç temini sürecinin nasıl işlediği, ilaç üreticileriyle varsa imzalanmış sözleşmeler gibi yalnızca Merkez Heyeti tarafından sunulmasını gerektirmeyecek biçimde somut belgeler olduğuna vurgu yapmak suretiyle anılan Danıştay kararı kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle TEB e idari para cezası uygulamıştı. Ancak TEB tarafından açılan iptal davasına bakan Ankara 14. İdare Mahkemesi tarihli E.2016/237 K.2017/1324 sayılı kararında Kurul un bu gerekçesini haklı bulmayarak Danıştay ın önceki kararı doğrultusunda hareket etmek suretiyle iptal kararı verdi. Şimdi gözler temyiz aşamasında konuya ilişkin nihai kararı verecek olan Danıştay a çevrildi. MARS-AFM DEN SONRA BİR DEVRALMA İŞLEMİ DAHA İPTAL EDİLDİ! Geçtiğimiz Mayıs ayında Rekabet Kurumu nun internet sayfasında yayımlanan Ankara 8. İdare Mahkemesi nin tarih ve E.2015/2488 K. 2017/172 sayılı kararı ile Rekabet Kurulu nun tarih ve 14-52/ sayılı kararıyla izin verilmiş olan Yıldız Holding A.Ş. tarafından kontrol edilen Dosu Maya Mayacılık A.Ş nin tam kontrolünün Lesaffre et Compaigne (Öz Maya) tarafından devralınması işleminin iptal edildiği anlaşıldı. Hatırlanacağı üzere sadece dört oyuncunun faaliyet gösterdiği yoğunlaşmış bir pazar özelliği gösteren ve geçmişi rekabet hukuku açısından oldukça kabarık olan maya pazarındaki devralma neticesinde birleşik teşebbüs pazar lideri olmuştu. Kurul söz konusu işleme Öz Maya tarafından verilen; Öz Maya nın iştiraki olan 2000 Gıda nın elden çıkarılması, Bayilik sözleşmelerinden münhasırlığın kaldırılması, Düzenli ve etkili rekabet uyum programı yürütülmesi, Öz Maya ve Dosu Maya nın yaş ekmek Mayası markalarının fiyatlarının dört farklı fiyat tavanı belirtilerek sınırlandırılması, Akmaya tesislerinin devralınmaması, taahhütleri çerçevesinde izin vermişti. Ancak Ankara 8. İdare Mahkemesi epey ayrıntılı denilebilecek olan kararında devralma işlemi neticesinde ortaya çıkacak olan pazar yapısından kaynaklanacak olan rekabet risklerinin verilen taahhütlerle önlenemeyeceği anlamına gelen bir 8

9 gerekçeyle söz konusu işleme izin veren tarih ve 14-52/ sayılı Kurul kararını iptal etti. Bilindiği üzere idari yargı tarafından verilen iptal kararı, karara konu olan kararın hukuk aleminden kalkması sonucunu doğurduğu için devralma işleminin tarafları için belirsiz bir dönemin başladığını söylemek mümkün. TELEVİZYON YAYINCILIĞI SEKTÖR İNCELEMESİ RAPORU YAYIMLANDI Yaklaşık üç yıl önce tarihinde Rekabet Kurumu internet sitesine konulan bir haberle yayımcılık sektörüne yönelik sektör incelemesi başlatıldığı duyurulmuştu. Duyuruda; son yıllarda hızlı teknolojik gelişmelere bağlı olarak yayımcılık alanında meydana gelen dönüşümlerin pazarın yapısını belirgin şekilde etkilediği ve bu süreçte piyasalar daha rekabetçi hale gelmekle birlikte, sektörün farklı alanlarında ve katmanlarında çeşitli rekabet problemlerin de ortaya çıktığına dikkat çekilerek; bahse konu süreçte sektördeki rekabetçi yapıyı olumsuz etkileyebilecek unsurların tespiti ile piyasanın gelişmesine yönelik rekabet politikası önerilerinin oluşturularak kamuoyu ile paylaşılması amacıyla yayımcılık sektörüne ilişkin bir piyasa incelemesi yapılmasına karar verildiği bilgisi paylaşılmıştı. Söz konusu inceleme kapsamında, çeşitli teknolojiler ve araçlarla (karasal, uydu, kablo, dijital, internet) sunulan hizmetleri kapsayan görsel medya pazarları ele alınacak ve sektörün içerik üretim, içerik birleştirme ve kanal halinde paketleme, alt yapı sağlanması ve nihai ticaret seviyelerindeki gelişmeler, beklentiler ve rekabet problemleri araştırılacaktı. 11 Mayıs 2017 tarihinde Rekabet Kurumu, internet sitesinden sektör araştırmasının tamamlandığını duyurdu ve yapılan çalışmayı Dijitalleşme ve Yakınsama Bağlamında Televizyon Yayıncılığı Sektör İncelemesi Raporu adı altında kamuoyu ile paylaştı. Rapor a ayrıca İstanbul da 25 Mayıs ta bir de panel düzenlendi. Sektör incelemesi raporu üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde genel olarak yayıncılık sektörünün yapısında ve özelliklerinde teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan değişim üzerinde durulmakta, yeniden şekillenen bu yapıda rekabet hukuku ve politikası bakımından ön plana çıkan hususlara dikkat çekilmektedir. İkinci bölümde, ülkemiz yayıncılık sektörünün gelişim ve dönüşüm süreci ele alınarak, gelinen noktada oluşan darboğazlar ile ortaya çıkan rekabet sorunları incelenmektedir. Son bölümde ise ikinci bölümde ortaya konan rekabet sorunlarına ve genel olarak ülkemiz yayıncılık piyasasının daha rekabetçi kılınmasına dönük tespit ve çözüm önerileri yer almaktadır. FUARCILIK SEKTÖRÜNE İLİŞKİN SEKTÖR İNCELEMESİ BAŞLATILDI Rekabet Kurumu tarafından çeşitli sektörlere yönelik yapılan sektör araştırmalarına bir yenisi daha eklendi. 4 Mayıs 2017 tarihinde Kurum internet sitesine konulan bir haberle Rekabet Kurulu nun tarihli toplantısında Türkiye fuarcılık sektöründeki davranışsal ve/veya yapısal rekabet sorunlarının tespit edilmesi ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirilmesi 9

10 amacıyla bir sektör incelemesi yapılmasına karar verildiği duyuruldu. Duyuruda Rekabet Kurumunun geçmiş deneyimi çerçevesinde, fuarcılık sektörünün esas olarak; fuar alanı işletmecileri ile fuar düzenleyicileri arasındaki ilişkiler kapsamında ortaya çıkan sorunlar, fuar düzenleyicileri ile fuar katılımcıları arasındaki ilişkiler kapsamında ortaya çıkan sorunlar ve sektöre yan hizmet sunan teşebbüslerle fuar alanı işletmecileri veya fuar düzenleyicileri arasındaki ilişkiler kapsamında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle rekabet hukuku uygulamasına konu olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda sektör araştırmasında fuarcılık sektörünün özellikle; 4054 sayılı Kanun un 4. maddesi kapsamında yer alan fuar düzenleyicilerine yahut fuar katılımcılarına getirilen rekabet etmeme yükümlülükleri, fuar alanı işletmecilerine getirilen tek alıcıya sağlama yükümlülükleri, fuar katılımcılarını temsil eden teşebbüs birliklerinin fuar düzenleyicileri ile olan anlaşmaları çerçevesinde üyelerine getirdikleri yükümlülükler, Kanun un 6. maddesi kapsamında özellikle fuar düzenleyicilerinin fuar alanı kiralama taleplerinin fuar alanı işletmecileri tarafından reddedilmesi ya da fuar katılımcılarının fuara katılım taleplerinin fuar düzenleyicileri tarafından reddedilmesi ve Kanun un 7. maddesi kapsamında Rekabet Kurulunun iznine tabi olmayan yoğunlaşma işlemleri sonucunda Türkiye deki fuar alanlarının kontrolünün bir ya da birkaç teşebbüs bünyesinde toplanmasının ortaya çıkarabileceği rekabetçi sorunlar başta olmak üzere sektörün davranışsal ve/veya yapısal sorunlarının ve bunların pazarın rekabetçi yapısı üzerindeki etkilerinin sağlıklı bir şekilde ortaya konmasına odaklanacağı beklenmektedir. BİRLEŞME DEVRALMA GÖRÜNÜM RAPORU YAYIMLANDI 2016 yılında sonuçlandırılan birleşme devralmalara ilişkin hazırlamış olduğu Birleşme-Devralma Görünüm Raporu 12 Nisan tarihinde yayımladı. Raporu belirli konulara ilişkin olarak 2015 raporu ile karşılaştırdığımızda aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır: 2015 yılında Rekabet Kurumu na toplam 159 birleşme ve devralma işlemi bildirilmiş, bu işlemlerden 83 ünde hedef şirket veya oluşturulan ortak girişim Türkiye yasalarına göre kurulmuş şirketlerden olup, bu dönemde 8 özelleştirme işlemi değerlendirmeye alınmıştır yılı raporuna göre ise toplam 209 birleşme ve devralma işlemi bildirilmiş, bu işlemlerden 91 inde hedef şirket veya oluşturulan ortak girişim Türkiye yasalarına göre kurulmuş şirketler 10 olup, bu dönemde ise 9 özelleştirme işlemi değerlendirmeye alınmıştır yılında Rekabet Kurumu tarafından incelenen birleşme ve devralmaların bildirilen, hedef şirketin veya oluşturulan ortak girişimin Türkiye kökenli olduğu işlemlerde (özelleştirmeler hariç), toplam işlem bedeli yaklaşık 8 milyar 645 milyon TL iken, 2016 yılında toplam işlem bedeli yaklaşık 29 milyar 263 milyon TL'dir. Yabancı yatırımcılar 2015 yılında 49 ayrı işlemde Türk şirketlerine yatırım yapmış olup Türk şirketlerinin devir konusu olduğu devralma işlemlerinde yabancı yatırımcılar yaklaşık 6 milyar TL lik yatırım gerçekleştirmişken, 2016 yılında 47 ayrı işlemde yatırım yapmalarına rağmen Türk şirketlerinin devir konusu olduğu

11 devralma işlemlerinde yabancı yatırımcılar yaklaşık 18 milyar 891 milyon TL lik yatırım gerçekleşmiştir ve 2016 raporlarına göre iki yılda da yabancı yatırımcılar arasında işlem bazında yapılan sıralamaya göre ilk sırada Hollanda ile Almanya kökenli yatırımcılar bulunmaktadır yılında ekonomik faaliyet alanı bakımından, hedef şirketin veya oluşturulan ortak girişimin Türkiye kökenli olduğu işlemler içinde (özelleştirmeler hariç) en yüksek işlem değeri 2 milyar 355 milyon TL ile deniz ve kıyı sularında yük taşımacılığı alanında gerçekleşmişken, 2016 yılında en yüksek işlem değeri 8 milyar 188 milyon TL ile parasal aracı kuruluşların faaliyetleri alanında gerçekleşmiştir Diğer bir husus ise; işlem taraflarının kökeni bakımından yapılan gruplamaya göredir. Tüm İşlemler içinde, 2015 yılında 159 işlemin 29 unda tarafların tümü, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, 64 ünde yabancı ülke yasalarına göre kurulmuş şirketlerden oluşmakta olup, 48 inde ise işlem tarafları Türk ve yabancı şirketlerdendir yılında 209 tüm işlemin 34 ünde tarafların tümü, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, 107 sinde yabancı ülke yasalarına göre kurulmuş şirketlerden oluşmakta olup 50 sinde ise işlem tarafları Türk ve yabancı şirketlerden oluşmaktadır. Sonuç olarak; 2015 yılı ile kıyaslandığında 2016 yılında bildirilen birleşme-devralma sayısının 1/3 oranında arttığı ve işlem bedeli olarak bakıldığında ise üç kattan fazla artış olduğu dikkat çekmektedir. Dolayısıyla birleşme-devralmalar açısından bakıldığında 2016 nın 2015 ten daha iyi bir yıl olduğunu söylemek mümkün görünüyor. 11

12 DÜNYA DAN HABERLER AB KOMİSYONU NDAN İSVEÇ TELEKOMÜNİKASYON ŞİRKETLERİNE BASKIN 25 Nisan 2017 tarihinde AB Komisyonu nun internet sitesine konulan basın duyurusuna göre, Komisyon tarafından, İsveç teki mobil telekomünikasyon şirketlerine yönelik şafak baskını olarak adlandırılan yerinde inceleme yapıldı. İncelemenin konusunun İsveç teki mobil telekomünikasyon şirketlerinin tüketici segmentine girişi engelleyici faaliyetleri olduğu bilgisine yer verilen duyuruda yerinde incelemede Komisyon uzmanlarına İsveç Rekabet Otoritesi nden görevlilerin de eşlik ettiği belirtildi. Bu ön incelemenin bir soruşturmaya dönüşüp dönüşmeyeceği önümüzdeki günlerde belli olacak. KANSER İLACINA AŞIRI FİYAT SORUŞTURMASI AB Komisyonu, kanser ilaçlarında kullanılan tıbbi bileşenleri üreten Aspen Pharma şirketine, aşırı fiyat uygulamak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle soruşturma başlattığını duyurdu. 15 Mayıs 2017 tarihli duyuruda soruşturmanın, Aspen Pharma'nın aktif farmasötik bileşenler olan klorambusil, melfalan, mersaptopurin, tiyoguanin ve busulfan içeren niş ilaçlar için fiyatlandırma uygulamalarına yönelik yapılacağı bilgisi yer alıyor. Duyuruya göre söz konusu ilaçlar, hematolojik tümörler gibi kanser türlerini tedavi etmek için kullanılıyor ve farklı formüllerle ve birden fazla marka adı altında satılıyor. Aspen Pharma nın ise söz konusu ilaçları patent korumasının geçerliliğini kaybetmesinden sonra elde ettiği bilgisine yer verildi. Duyuruda Aspen Pharma nın birkaç kata varan haksız ve fahiş fiyatlar uyguladığı belirtiliyor. Komisyon un ilaç sektöründeki ilk aşırı fiyat incelemesi olma özelliğini taşıyan soruşturma, 29 Eylül 2016 da kendi soruşturmasını sonuçlandırmış ve ihlal kararı vermiş olan İtalya dışındaki bütün üye ülkeleri kapsıyor. KOMİSYON UN YENİ DELİL KAYNAĞI BİR KEZ DAHA ONAYLANDI Komisyon un Güney Avrupa Muz Karteli soruşturmasında Yunanistan, İtalya ve Portekiz i içeren bir kartel nedeniyle iki büyük muz ithalatçısı Chiquita ve Pacific Fruit şirketlerine vermiş olduğu Ekim 2011 tarihli ceza AB Genel Mahkemesi nden sonra Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından da onaylandı. Hatırlatmak gerekirse söz konusu soruşturmanın önemi Komisyon un rekabet otoritesi haricinde bir başka ulusal kurum tarafından sunulan bilgi ve belgeleri delil olarak kullanmış olması idi. Zira söz konusu kartelin ortaya çıkarılmasında ve cezalandırılmasında İtalyan mali polisinin 12

13 Komisyon a ulaştırdığı belgeler etkin rol oynamıştı. Komisyon un verdiği cezayı Genel Mahkeme ye taşıyan Pasific Fruit in talepleri reddedilmişti. Temyiz üzerine dava önüne gelen ABAD da Genel Mahkeme kararını onaylamak suretiyle, ulusal hukuk açısından herhangi bir sorun teşkil etmediği hallerde rekabet otoritesi dışındaki kurumlar tarafından sunulan delillerin Komisyon tarafından kullanılmasına vize vermiş oldu. 13

14 HUKUK BÜLTENİ KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KURULU NDAN İKİ YENİ YÖNETMELİK TASLAĞI Bilindiği üzere kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenleyen 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ( Kanun ) 7 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun kapsamında öngörülen yönetmeliklerin ise Kanun un Geçici 1. maddesinin 4. fıkrası uyarınca Kanun un yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde yürürlüğe konulacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun kapsamında Kişisel Verilerin Korunması Kurumu tarafından 5 Mayıs 2017 tarihinde Veri Sorumluları Sicili Hakkında Yönetmelik Taslağı yayımlanarak kamuoyu görüşüne sunulmuş ve görüş bildirim süresi sona ermiştir. Veri Sorumluları Sicili ile ilgili hükümler Kanun un 16. maddesinde yer almakta olup, Veri Sorumluları Siciline ilişkin diğer usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Veri Sorumluları Sicili Hakkında Yönetmelik Taslağı na göre Veri Sorumluları Sicili ( Sicil ) veri sorumlularının kayıt olmak zorunda oldukları ve veri işleme faaliyetleri ile ilgili bilgileri beyan ettikleri kayıt sistemini ifade etmektedir. Yönetmeliğin amacı ise Sicilin oluşturulması, idaresi ile Sicile yapılması öngörülen kayıtlara ilişkin usul ve esasları belirlemek ve uygulanmasını sağlamaktır. Kanun kapsamında Kişisel Verilerin Korunması Kurumu tarafından hazırlanan diğer bir taslak yönetmelik ise Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Yönetmelik Taslağı dır. Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesinin düzenlendiği Kanun un 7. maddesinde; mevzuata uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel verinin resen veya ilgili kişinin talebi üzerine silinmesi, yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi gerektiği ve konuya ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda 29 Mayıs 2017 tarihinde yayımlanan Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi veya Anonim Hale Getirilmesi Yönetmelik Taslağı kamuoyu görüşüne sunulmuştur. 14

15 YARGITAY DAN HAKSIZ REKABET DAVASINA RET Yargıtay dan çalışanları başka şirketlere geçen şirketlere kötü haber. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarihli E.2017/354 K.2017/2390 sayılı kararında bir şirketten ayrılan çalışanların ayrıldıkları davacı şirketin işten ayrılan çalışanların davalı şirkete geçmiş olmalarının başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği yönündeki yerel mahkeme kararını onayladı. Bir şirketten ayrılan bir çalışanın bir şirket kurmasının ardından önceki şirketindeki bazı çalışanların da bu firmaya geçmesi üzerine, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle açılan davada yerel mahkeme; Davacı şirket çalışanının şirketten ayrıldıktan sonra davalı şirketi kurduğu, bu şirkette çalışmaya başladığı, bir kısım davacı şirket çalışanlarının da davacıdan ayrıldıktan sonra davalı firmada çalışmaya başladığı ancak davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesinin başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, aksinin kabulünün Anayasa'nın 48. m. ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geleceği, davacının, davalı şirkete geçen çalışanlarının ticari sırlarına vakıf olduğunu ve bu ticari sırların davacı şirket aleyhine kullanıldığını, sadece davalı firmaya hizmet etmek üzere kurulduğunu iddia etmiş ise de, bu iddialarını ispat edemediği, kural olarak davacı şirket çalışanlarının davalı tarafından ayartılması suretiyle davacı şirkette çalışırken davalı şirket adına faaliyette bulunulması haksız rekabet teşkil edeceğinden işten ayrılan çalışanların davalı şirkete geçmiş olmalarının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay yerel mahkemenin kararını oy birliği ile usul ve yasaya uygun bularak onamış ve böylece bir çalışanın salt şirketten ayrılarak başka bir şirket kurarak çalışmaya başlaması Anayasa nın çalışma hürriyeti kapsamında kabul edilerek haksız rekabet teşkil etmeyeceği kabul edilmiştir. Atatürk Mah. Ataşehir Bul. 42 Ada Gardenya 7/1 Plaza Ofis Kat: Ataşehir/İSTANBUL Tel/Faks: +90 (216) / e-posta: Url: 15