DÜZCE LAZ LARI İBRAHİM TUZCU KISA HAYAT HİKAYESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DÜZCE LAZ LARI İBRAHİM TUZCU KISA HAYAT HİKAYESİ"

Transkript

1 DÜZCE LAZ LARI İBRAHİM TUZCU KISA HAYAT HİKAYESİ 1956 Yılında Akçakoca Ayazlı mahallesinde dünyaya geldim. İlkokulu Barbaros ilköğretim okulunda,orta okulunu Akçakoca Lisesinin ortaokul kısmında, liseyi Kdz Ereğli de o zamanın sanat okulu Endüstri Meslek Lisesi nde okudum.1973 te mezun oldum.okulun bitiminde Ereğli Demir Çelik Fabrikalarında işbaşı yaptım.çeşitli kademelerde görev aldım yılında emekli oldum. Sporu çok sevdiğimden çeşitli kulüplerde çalıştım (Düzcespor, Akçakocaspor, YeniAkçakocaspor, Akçakoca İdmanyurdu,çeşitli görevlerde bulundum, Antaş İdmanyurdu, Ayazlı Tersane spor kulübün kurulmasında katkım çok fazladır. Bolu merkez hakem komitesinde 2 yıl çalıştım,düzce de saha komiserliği yaptım. Çuhallı Çarşısı Güzelleştirme Derneğinin kurulmasında emeğim olmuştur.yeşil Akçakoca,Lazimarktan Ayazlıya,Akçakoca köyleri, Düzce şehitleri,akçakoca da spor,ve Düzce hakkında herşey,düzce spor tarihi adlı kitapları derledim, 2 çocuk babası ve az Fransızca bilmekteyim.cennet Düzce yi çok seviyorum İletişim Etnografisi SUNUŞ İletişim durumlarını, iletişim sürecine katılan bireylerin kültürel ardyöresini ve içinde bulunulan kültürel bağlamı göz ardı etmeden çözümlemeye çalışır. Bunu yaparken, etnografinin kuramsal donanımı ve metodundan yararlanır. İletişim etnografisi özellikle dil aracılığı ile anlam aktarımı sürecini inceleme alanı olarak seçer ve dilbilim, etnografi ve iletişim bilimlerinin önemli kesişme noktalarından birini oluşturur. Kültür Araştırmaları Bireylerin farklı kültürlerin üyeleri ile iletişimini incelerken, kültürel kodların farklılığını anlamak gereklidir. Bu ise, öncelikle sürece katılan kültürlerin ayrı ayrı araştırılıp anlaşılmasını zorunlu kılar. Bu nedenle, kültürel çalışmalar kültürlerarası iletişim çalışmalarına temel veri sağlayan ve çıkış noktası niteliğindeki araştırmalardır. Göç, Kimlik ve Uyum Çalışmaları

2 Geçen yüzyılın büyük bir bölümünde insan toplulukları çeşitli nedenlerle yaşam alanlarını değiştirmiş, göç etmiştir. Yaşam deneyimleri ve kültürleriyle gittikleri yerlerin yerlileri ile aralarında çıkan iletişim sorunları, kimlik çatışmaları ve uyum problemleri kültürlerarası iletişim disiplininin önemli çalışma alanlarından biridir. Özellikle göç alan ülkeler karşı karşıya kaldıkları göçmen meselesiyle ilgili bilgi üretimine özel önem vermekte ve göç veren ülkelerin akademik çevreleriyle bilimsel iş birliğini desteklemektedirler. Etnometodolojik Çalışmalar İletişimin önemli çalışma alanlarından biri olan simgesel etkileşim, simgelerin kültürel nitelikleri nedeniyle, kültürel farklılıkların hesaba katıldığı iletişim durumlarında doğrudan doğruya kültürlerarası iletişim araştırmalarına konu olmaktadır. Kültürlerarası iletişim disiplini, bu sembolik etkileşim araştırmalarında etnometodolojiden yararlanarak, niteliksel bilgi üretmekte ve bu özelliği ile gerçek yaşama niceliksel yöntemle elde edilmiş verilerden daha çok yaklaşmaktadır.. ÖNSÖZ Düzce ye 1878 yılında gelen LAZ ları her yönü ile incelemek istedim. Bu nedenle bu kitap tarihi LAZ göçlerin yaşandığı kitap tır..bu kitap içinde yaşadığımız bizlerin, atalarımızın yaptığı mücadelenin hikayesini anlatan ve örf adetlerini içine alan gelecekteki araştırmacılara ışık tutacak belirli başlangıç noktalarını belirleyen bir çalışmayı içermektedir. Düzce nın güzel şirin köylerinin, coğrafyasından, kültüründen, geleneklerinden, ekonomik potansiyeline kadar bir kitapta anlatmak mümkün değildir bu kitabın bir amacıda daha kapsamlı çalışma yapmak isteyenlere bir alt yapı oluşturmak ve yazı kültürümüzün gelişmesine katkıda bulunmaktadır, bölgemizin güzelliklerini paylaşmak, tanıtmak bir görev bildiğim için bir girişimim den dolayı çok mutluyum 4 yıldır yaptığım araştırmalarım neticesinde bana yardımları dokunan herkese teşekkür etmek istiyorum. lakin bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa bu millet içinde tarih odur, tarihini bilen millet sağlam çınar gibidir. Zamanla eski adet ve geleneklerini unutan yaşayış tarzını unutan, tarihini bilmeyen ecdadının ne yaptığını bilmeyen bir millet kendini ayakta tutan köklerden bir kaçını kurutmuş demektir tarih okuyarak onu sulamak lazımdır.kitabın hazırlanışı 4 yıl sürmüştür. Bana bu sabırlarından dolayı değerli aileme ve çocuklarıma çok teşekkür ediyorum.kitabın hazırlanmasında bana katkıları olan oğlum Emrah Tuzcu, ya çok teşekkür ederim.benim yapmak istediğim olay Laz kültürünün geçmiş insanlarına olan borcumuzu ödemeye çalışmaktan başka bir şey değildir.onlar ki bizim bu günlere gelmemize sebep olmuşlardır.unutulmamalıdır ki bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır. Saygılarımla İBRAHİM TUZCU

3 DÜZCE Düzce belediyesi COĞRAFİ BÖLGESİ İLİ VALİSİ : Batı Karadeniz Bölgesi : Düzce : Aliihsan Su İLETİŞİM : BELEDİYE BAŞKANI : Mehmet Keleş İLETİŞİM : POSTA KODU : 380 İL TRAFİK KODU : 81 NUFÜSU : 2009 yılı nüfusu dır YÜZÖLÇÜMÜ : 2593 km dir.( göller hariçtir ) ESKİ VALİLER : Fikret Güven ,Cengiz Bulut ,Halil Nimetoğlu ,Ercan Topaca ,Bülent Kılınç , Vasip Şahin ,2012- Adnan Yılmaz,2013-Aliihsan Su KOORDİNATLARI: E-40.83,B-31.16,Rakım 165 mt

4 ESKİ BELEDİYE BAŞK. : Muderris Ahmet Efendi ( ),Küçük Mehmet Ağa ( ,),Mustafa Alyanak ( ),Halilzade Hakkı Gözaydın( ),Kadızade Ali Bey ( ),Hacı Hamdi Bey ( ),Hüseyin Remzi Bey ( ),Çakmakzade Ahmet Efendi ( ),Mehmet Kasapoğlu( ),Nuri Özkasap ( ),İsmail Öztürk( ),İsmail Çakman ( ),Mehmet Gösterişli ( ),Mansur Bayram ( ),Mustafa Fırat ( ),Necıp Kadır Güney ( ),Halil Üstüner ( ),Afer Tütüncüoğlu ( ),Celal Kasapoğlu ( ),Hidayet Gösterişli ( ),Süleyman Kuyumcu( ),İsmail Etem Atam ( ),Selahattin Olcar ( ),Ruhi Kurnaz ( ),Mehmet Keleş ( ),İsmail Bayram ( 2008-) İLÇELERİ : Akçakoca-37 km,cumayeri-20 km,çilimli-15 km,gölyaka-20 km,gümüşova-19,kaynaşlı-15,yığılca- 35,Beyköy-7,Boğaziçi-8,Konuralp-7 km. dır Kaynak:Düzce valiliği,düzce belediyesi, Düzce Vikipedi,Yerelnet,Türkiye Har.Daire Başk. Derleyen :İbrahim Tuzcu DÜZCE DE YAŞAM BİÇİMİ VE NÜFUS HAREKETLİLİĞİ Büyük göç hareketlerinin başlatan Osmanlı-Rus savaşları ( ) sırasında Anadolu ya Abaza, Çerkez, Gürcü, Laz, Boşnak, Arnavut, Tatar, Kürt, Makedon ve Rumeli göçmenleri gelmişlerdir. Göçmenlerden bir kısmı Bolu İline, durumları iyi olmayan Kırım, Kafkasya ve Rumeli göçmenleri ise Düzce Ovası ve Akçakoca çevresinde çoğunlukla orman açmalarına yerleştirilmiştir ve 1864 yıllarındaki göçlerden sonraki bu büyük göçler, Abdülaziz döneminden II. Abdülhamit dönemine kadar sürmüştür ve 1940 lardaki göçlerden sonra 1946 ve 1952 yıllarında Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan dan gelenler olmuştur. Doğu Anadolu dan gelen Ermenilerin de Düzce, Adapazarı ve İzmit e yerleşmesiyle Düzce Ovasında etnik çeşitlilik artmıştır. Bu dönemde bir nahiye ve 133 köyü ile Düzce nüfusu dir yılları arasında İsmail Kemal Beyin çalışmaları ile Düzce ye yeni bir kasaba kimliği kazandırılmış, Cedidiye, Şerefiye, Nusretiye ve İcadiye gibi yeni mahalleler oluşturulmuştur. Yüzölçümü 2593 km2 olan Düzce İli nde 1997 nüfus sayımına göre 307 bin 056 kişi yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu km2 ye yaklaşık 111 kişi olup Türkiye ortalaması olan 83 kişinin üstündedir. İki nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusun yüzde 56 sı köylerde yaşarken yüzde 43 ü kent merkezlerinde bulunmuştur sayım sonuçlarına göre ise köylerde yaşayan nüfus oranı yüzde 52 ye gerilerken kent merkezlerinde yaşayanların oranı ise yüzde 48 e yükselmiştir. İki nüfus sayımı arasında kent merkezlerinde yaşayanların artış oranı yüzde 4 olarak gerçekleşmiştir.ilimizin nüfusu toplam olup bunun i kadın, ü erkektir. İl nüfusunun ü şehirde, ü köyde yaşamaktadır. Kaynak.Düzce belediyesi int.sit,yeşil Düzce 2011 Kıt.İbrahim Tuzcu, Derleyen: İbrahim Tuzcu GÖÇLER VE DÜZCE NÜFUSU

5 X1X.yy ın ikinci yarısından XV111.yy başlarına kadar uzayan göçler,çarlık Rusya sı güçlendikçe,başta Kırım olmak üzere Kafkasya,Kuzey İran ve Asya daki Rus olmayan etnik guruplara baskı yapmaya başladı,bu baskı politikası,çerkezistan ın Kırım hanlığı ın bir bölgesi sayılması,kırım ında Osmanlı imparatorluğuna bağlı olması nedeniyle Rusya ile Osmanlı yönetiminin çatışmasına yol açtı.uzun savaşlardan sonra 1774 Küçük Kaynarca antlaşması ile Kırım hanlığı,önce bağımsız bölge olup sonradan tamamen Rusya nın egemenliği altına girince,henüz Osmanlı toprağı sayılmakla birlikte,çerkezistan üstündeki baskı artı.osmanlı giderek gücünü yitirmesi,kendi iç sorunlarıyla uğraşması ve coğrafi uzaklık gibi nedenler,çerkezler i kendi başlarına çaresiz bakmaya itti ve İngiltere nin yardımı ile 1837 de bağımsızlıklarını ilan ettiler.şeyh Şamil önderlik ettiği bu hareket onun 1859 daki yenilgisiyle son bulunca özellikle Kırım savaşıyla birlikte,kafkasya dan göçler yoğunluk kazandı,çarlık Rusya sı,şehy Şamil in yenilgi,sinden sonra Kafkasya da Rus olmayan bütün etnik gurupları bölgede yaşamalarına izin vermedi yada başka yerlere iskana yada Türkiye ye göçe zorladı arasındaki ilk göç dalgası Kafkasya dan Anadolu ve Rumeli ye gelen göçmen sayısı u buldu.çoğunluğu gemilerle gelen göçmenler Samsun,İstanbul,Varna,Köstence gibi limanlara çıktı imparatorluğun çeşitli bölgelerine dağıtıldı,osmanlı yönetimi 1860 ta kurduğu komisyon,göçmenlerin iskanı ile uğraştı.1853 te Çerkezistan daki son direnişin de kırılması,kafkasya dan göçler büyük ölçüde çoğaldı.1864 te kişi,1865 de Toman dan ,Anapa dan ,Novoroziko dan ,Torosba dan ,Kunan dan ve Soçi den ,Hosti den kişi Osmanlı topraklarına göç ettiler büyük bölümü Amasya,Tokat,Sivas,Çankırı,Adapazarı,Kocaeli,Bursa,Aydın,İçel ve Adana ye yerleştirildi,doğudan gelenler ise Anadolu da kaldı,bir bölümü de Suriye ve Ürdüne gönderildi,rumeli ye gelenler ise Edirne,İslimiye,Vidin,Niş,Sofya,Berkofça,Lofça,Niğbolu dur.yine 1877 de Osmanlı Rus savaşında ikinci büyük göç başlamıştır,bu göçte Doğu Karadeniz ve lazistan bölgelerinden kişi Türkiye ye göç etmiştir Balkan savaşları ertesinde daha önce Rumeli ye yerleştirilen Kafkas göçmenleri bu kez de Rumeli den Anadolu ya yerleştirilmeleri istendi akın akın Anadolu ya bu göçler yapıldı çoğu Marmara bölgesinde nüfusun yoğunlaşmasına yol açtı,özellikle Bolu ve yöresinde iskan edilen Kafkas göçmenleri bu dönemde gelmişlerdir.büyük göç hareketlerinin başlatan Osmanlı-Rus savaşları ( ) sırasında Anadolu'ya Abaza, Çerkez, Gürcü, Laz, Boşnak, Arnavut, Tatar, Kürt, Makedon ve Rumeli göçmenleri gelmişlerdir. Göçmenlerden bir kısmı Bolu İline, durumları iyi olmayan Kırım, Kafkasya ve Rumeli göçmenleri ise Düzce Ovası ve Akçakoca çevresinde çoğunlukla orman açmalarına yerleştirilmiştir ve 1864 yıllarındaki göçlerden sonraki bu büyük göçler,abdülaziz döneminden II.Abdülhamit dönemine kadar sürmüştür1924 ve 1940 lardaki göçlerden sonra 1946 ve 1952 yıllarında Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan'dan gelenler olmuştur.doğu Anadolu'dan gelen Ermenilerin de Düzce, Adapazarı ve İzmit'e yerleşmesiyle Düzce Ovasında etnik çeşitlilik artmıştır. Bu dönemde bir nahiye ve 133 köyü ile Düzce nüfusu 34861'dir. yılları arasında İsmail Kemal Beyin çalışmaları ile Düzce'ye yeni bir kasaba kimliği kazandırılmış, Cedidiye, Şerefiye, Nusretiye ve İcadiye gibi yeni mahalleler oluşturulmuştur. Türkiye genelinde en kalabalık yaş grubu yaş grubu olduğu halde, Düzce de en kalabalık grup yaş grubu olduğu halde, Düzce de en kalabalık grup yaş grubuna kaymaktadır. Diğer taraftan bu görünüm kent merkezi, ilçe merkezleri ve köyler için çok büyük farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkların nedeni, özellikle kent merkezi ve ilçe merkezlerinin nüfus hareketliliğine çok açık oluşudur. Nüfusun bu hareketliliğine 12 Kasım depreminin de katkı yaptığı söylenebilir. Nüfus hareketlerindeki bu kararsızlık Düzce köylerinde daha azdır.düzce genelinde hanelerin yüzde 25,7 si 4 kişilik haneler, yüzde 67,6 sı da 4 veya daha az üyeli hanelerdir. Kent merkezinde 5 kişilik hanelerin payı yüzde 37 ye çıkmaktadır. Köylerde

6 en yaygın aile büyüklüğü tipi 5-6 kişilik ailelerdir (yüzde 29,8). Diğer taraftan, Düzce genelinde 7 ve daha fazla üyeli ailelerin payı yüzde 12,9 iken, bu pay ilçe merkezlerinde yüzde 8,2 ye, kent merkezinde yüzde 5,4 e düşmekte, köylerde ise yüzde 19,8 e kadar çıkmaktadır. Büyüklük olarak Düzce köyleri geleneksel yapıyı korumaktadır.benzer şekilde, Düzce kent merkezi ortalama yaşı, Düzce köyleri ortalama yaşından 0,039 anlamlılık düzeyinde düşüktür. Düzce de de köylerde yaşlı nüfus yaşamakta, genç nüfus başka yerlere göçmektedir e göre hane halkı büyüklükleri Türkiye geneli için 4,3 tür. Düzce araştırmasında hane büyüklüğü ortalama 4,33 kişi olarak bulunmuştur.düzce nin demografik yapısı ile ilgili gösterge değerleri için beklenti, İlimizin coğrafi konumuna uygun olarak, ülkemizin gelişmiş bölgesi olan Batı Anadolu değerlerine yakın olmasıdır.12 Kasım 1999 depremi Düzce yi derinden sarsmıştır. Çok yüksek sosyal ve demografik hareketliliği olan İlimizin sosyal ve demografik yapısı yeni bir dengeye kavuşmak üzere hareketliliğini sürdürmektedir.düzce nin nüfus artış hızı yılları arasında Türkiye nüfus artış hızına çok yakındır yılından sonraki Genel Nüfus sayımı yıllarında Düzce nüfus artış hızı hep Türkiye Nüfus artış hızının altında kalmıştır. Özellikle 1960 dan sonra dönemi dışında, nüfus artış hızında ciddi bir yavaşlama izlenmektedir.düzce nüfusunun yarısı köylerde yaşamaktadır. Geri kalan yarısı da, yine birbirine yakın miktarlarda il merkezi ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadırlar. Yerleşim yerlerinde nüfusun dağılımı cinsiyete göre farklılık göstermemektedir. İl nüfusunun kent merkezinde yığılma eğiliminde olması nüfusun kır-kent dağılımının giderek bozulması riskini taşımaktadır.kırsal alandan kentlere doğru bir akım vardır. Kırsal alanın boşalmasına, kentlerinde üretici olmayan bir kalabalıkla dolmasına neden olabilir. Bunun sonucu olarak, kentler plansız büyüme sürecine girerek uygur bir kent olmaktan çok, uygar hizmetlerin verilemediği çok kalabalık köylere dönüşür.göç, Düzce İlinde durmamakta, Düzce dışına da taşmaktadır. Genelde Düzce ye dışardan gelenlerin Düzce yi atlama tahtası gibi kullandıkları söylenebilir.yaş bağımlılık oranı büyük bir genç, üretici insan kaynağının varlığını göstermektedir. Kaynak.Düzce belediyesi int.sit,yeşil Düzce 2011 Kıt.İbrahim Tuzcu, Derleyen: İbrahim Tuzcu DÜZCE YE 18 Cİ VE 19 CU YÜZYILDA GÖÇ GELEN ETNİK GURUPLAR 18. ve 19. yy.da Düzce ayanların kontrolü altında yaşamıştır. Abdüllaziz ve Abdülmecit döneminde, Kafkasya'dan, Doğu Karadeniz'den, Doğu Anadolu'dan ve Rumeli'den gelen göçmenler Düzce'nin nüfusunun artmasında ve şehrin büyümesinde önemli rol oynamışlardır. Hükümet yeni gelenlere ücretsiz toprak sağlamıştır.düzce'ye göç eden Türkler; Çerkez, Abhaz, Laz, Gürcü, Ordulu, Hemşinli, Batum lu, Hopalı, Tatar, Boşnak, Arnavut ve Bulgaristanlı geldikleri yerlerin isimleri ile anılmışlardır. Kaynak:Yurt ansk.il,il,dünü,bugünü,yarını,cilt , Lazimark tan Ayazlıya kıt.ibrahim Tuzcu, Derleyen: İbrahim Tuzcu GÖÇLER VE GÖÇENLER Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Dışarıdan Göç Edenler 18.yy sonu ve 19.yy başından itibaren Anadolu ya dışarıdan göçenler, Türkçe konuşulan bölgelerden göç etmek zorunda kalanlar ile Osmanlı İmparatorluğu nun dağılması sonucu yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda bırakılanlar olmak üzere

7 ikiye ayrılmaktadır yılında Kırım da yaşanan nüfusun Osmanlı yanlısı olan kesimi Rusların silahlı saldırısı nedeniyle topraklarını bırakarak Osmanlı yönetimi altındaki bölgelere göç etmek durumunda kalmışlardır. Bu olay Osmanlı İmparatorluğu nun karşılaştığı ilk dış göç olgusudur Osmanlı - Rus - Avusturya Savaşları süresince ve sonrasında da, Osmanlı topraklarına Kırım, Kazan, Kafkasya ve Özi bölgelerinden kitleler halinde göçler başlamış ve göç edenlerin sayısı dört yüz bin kişiye ulaşmıştır.(oğuz Arı s.5) Rusların Azerbaycan ı da işgali üzerine göçler, İran üzerinden Anadolu ya yönelmiş, Kuzey İran ın işgali sonucu Kafkasya limanlarından yüz binlerce insan Osmanlı Devleti tarafından temin edilen deniz araçları ile Trabzon, Samsun, Sinop ve Varna limanlarına getirilmişlerdir. Kafkasya dan yapılan göçler yaklaşık yüz elli yıl boyunca sürmüştür. Kafkasya dan gelenler arasında Türkler, Avarlar, Çeçenler ve Çerkezler vardır. Göçmenler değişik illere iskan edilmişlerdir ve hatta Halep e, Ürdün e kadar gönderilen göçmenlerin olduğu da ileri sürülmektedir. (Oğuz Arı s.5). Osmanlı İmparatorluğu nun dağılmaya başlaması ve Türk- Rus savaşı sonucu Balkanlarda yaşayan Türklerin çoğu güneye doğru göç etmeye başlamışlardır. Sayılarının iki yüz bini bulduğu tahmin edilen göçmenler, başta İstanbul olmak üzere Rumeli deki kent, kasaba ve köylere yerleşirken, bir bölümü de İstanbul yolu ile Anadolu ya göçmüştür. Osmanlı Devleti bu göçmenlere iyi davranılması ve kolaylık gösterilmesi için Rumeli ve Anadolu daki eyaletlere talimatlar göndermiş ise de göçenlerin düzenli şekilde yerleştirilmeleri sağlanamamıştır. (Özbay - Balpınar) yılında Mora Yarımadasında bağımsız bir Yunan Devleti nin kurulması ile Osmanlı İmparatorluğu na yapılan baskılar sonucu bu bölgede yaşayan Türkler 1830 tarihinden itibaren Anadolu ya göç etmek durumunda kalmışlardır (Özbay Balpınar) yıları arasında yapılan Kırım Savaşı ndan sonra samsun Limanı yoluyla yaklaşık altı yüz bin göçmenin Anadolu ya geldiği bilinmektedir Rus Devrimi nden sonra ise Kazan ve Azerbaycan dan göçler başlamış, gelenler Amasya ve Kars illerinde yerleşmişlerdir yılındaki Sosyalist Devriminden sonra ortadan kaldırılan Kafkas Cumhuriyeti nden, Gürcistan dan ve Ermenistan dan çok sayıda aile Anadolu ya göç ederek, Muş ve Kars gibi genelde Doğu Anadolu illeri ile Konya ili civarına yerleşmişlerdir. (Oğuz Arı s.5) Balkan Savaşı sırasında , Birinci Dünya Savaşı sırasında da yaklaşık göçmenin Anadolu ya geldiği tahmin edilmektedir. Birinci Dünya Savaşına kadar Kafkasya dan, Balkanlardan ve Ege adalarından Anadolu ya gelen göçmenlerin sayısı bir milyonun üstündedir (Oğuz Arı s.5). Kaynak: Lazimarktan Ayazlıya 2010 kıt.ibrahim Tuzcu Derl:İbrahim Tuzcu OSMANLI RUS HARBİNDE ANADOLUYA GÖÇ EDEN LAZLAR DÜZCE İLİ: Düzce, merkez köyler, Akçakoca, Ayazlı mah.,osmaniye mah,döngelli köyü,edilli,göktepe,nazımbey(%10),uğurlu,kalkın(%10),hasançavuş,paşalar(%10),kirazlı(%10),tahirli(%10), Aktaş,Konuralp,Çiftepınarlar mah.,kabalak,yayla,osmanca,suncuk,beçi,düzköy, Boğaziçi,Ballar, Şekerpınar, Dokuzpınar, Çayırtarla, Yazlık,Yeşilköy,( Bu köylerin başında ilk isimlerinin önünde LAZ kelimesi yer almaktadır) BURSA İLİ: Gemlik merkez köyler, Katırlı İSTANBUL İLİ:Beykoz, Üsküdar Köyler, Dereseki,Kaynarca,Reşadiye,Ataköy,Kadıköy,Paşaköy

8 YALOVA İLİ: Yalova merkez Kaplıca,Çınarcık,Vezpınar, Üvezpınar, Delipazarı, Kurtköy,Samanlı,Akköy,Kadıköy,Yenimahalle,Ortaburun KOCAELİ İLİ: İzmit merkez,köyler Çubuklu,Osmaniye,Suadiye,Derbent,Maşukiye,Kestanelik,Altınova,Çamçukur,Güzelyalı,Ereğli,Safiye,Suluder e,yalakdere,senaiye SAKARYA İLİ: Adapazarı merkez köyler Çaybaşı,Yeniköy,Değirmendere, Karataş, Akyazı merkez köyler.hasanbey, Kazancı, Dokurcun, Kayabaşı, Karapürçek, Hocaköy, Geyve merkez, köyler: Doğançay, Maksudiye, Hendek merkez, köyler : Kocadöngel,Sapanca,merkez,köyler:Akçay, Baklaya, Dibektaş, Erdemli, Hacımercan, İkramiye, Kurtköy, Memmumiye, Şükriye, Selamiye ZONGULDAK İLİ: Bartın merkez köyler:amasra, Çakrazova KAYNAK: Lazimark tan Ayazlı ya 2010 kit. Derl:İbrahim Tuzcu GÖÇMENLERİN YERLEŞTİRİLMESİ Göçmenlerin yerleştirilmesi işlemleri Tanzimat Fermanı nın ilanına kadar Bab-ı Ali nin eyaletlere göçmenler geldikçe gönderilen fermanları doğrultusunda oluyor veya göçmenlerin başvuruları üzerine kendilerine para ve malzeme yardımı yapılıyordu yılına kadar Şehramenetine bırakılan göçmenlerin yerleştirilmesi işleri, Kırım savaşı sonrası hızla artan göçler nedeni ile yoğunluk kazanmış ve şehramenetinin sorunun çözümünde yeterli olamayışı sonucu Devlet, sorun ile uğraşacak bir komisyon kurulmasına ilişkin yasa çıkartmak zorunda kalmıştır (Oğuz Arı s.7). Yasa ile İskanı-ı Muhacirin adı altında kurulan ve göçmenlerin yerleştirilmesine ilişkin tüm işlemleri yürütmekle sorumlu olan komisyonun adı daha sonra Muhacirin ve Aşair Müdiriyeti Umumiyesi olarak değiştirilmiş ve bu kurum çalışmalarını Cumhuriyet e kadar sürdürmüştür (OğuzArı s.7). Bu komisyon tarafından çok sayıda göçmen Amasya, Tokat, Sivas, Çankırı, Adana, Aydın, İçel, Bursa, Adapazarı ve İzmit çevresine yerleştirilmiştir (Özbay - Balpınar). Osmanlı Devleti 1877 yılına kadar gelen göçmenlerden yüksek memur, ilmiye sınıfı mensubu veya zanaatleri ancak kentlerde yapılabilenlere kentlerde yerleşme izni vermiş, diğerlerinin kent merkezlerinde yerleşmesini istememiştir. Ancak göçmenlerin sayısının artması sonucu birçok kunduracı, marangoz, berber ve benzeri küçük esnaf ile kent hayatına ve ticarete alışmış olan çok sayıdaki göçmen yerleştirildikleri köy ve kasabalara uyum sağlayamadıkları için kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır.ayrıca özellikle kırsal kesimdeki yerli halkın tepkisinin giderek büyümesi ve rahatsız edici boyutlara ulaşması Devleti 1878 yılında yeni bir karar alma gereği ile karşı karşıya bırakmış ve yayınlanan bir talimatla göçmenlerin kentlerin çevresine yerleşmelerine izin verilmiştir (Özbay - Balpınar). Bu karardan sonra Anadolu kentlerinde kısa bir süre içinde göçmen mahallesi olgusu ortaya çıkmıştır. Ankara daki Boşnak, Eskişehir deki Tatar mahalleleri bu gelişmenin en iyi örnekleridir. Göçmen yerleşmelerinin, kırsal kesimde geleneksel Anadolu köy dokusundan, kentlerde ise mahalle dokusundan kolaylıkla ayırt edilebilmesi, bu yerleşimlerin en belirgin ortak özellikleridir. Anadolu da 19.yy ikinci yarısına kadar süregelen geleneksel dokunun organik görünüşüne karşın göçmen mahalleleri çok daha düzenli, geometrik bir görünüme sahiptirler. Bu yerleşmeler çıkartılan yönetmelikler doğrultusunda kamu eliyle yapılan bir plan tipine göre tümünün birden yapılması şeklinde gerçekleştirilmiştir (Özbay-Balpınar).

9 Kaynak: Akçakoca Köyleri 2010 kıt.ibrahim Tuzcu Derl:İbrahim Tuzcu DÜZCE DE LAZ LAR LAZ LAR VE LAZ KÜLTÜRÜ Artvin Arhavi de Atmaca ve insan figürü Küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni dayatmasında kendini gösteren etnik kimlik tartışmasından soyut bir süreç işleterek Lazların tarihi ne geçmezden önce, özellikle Tarih in tanımlanması ve belirlenmesi konusuna kısaca değinmek gerektiğini düşündüm: Tarih geçmişe ilişkin, olayları yer ve zaman göstererek ve sebep-sonuç(determinist) ilişkisine bağlı kalarak; insanları etkileyen olayları anlatan, inceleyen bilim dalı İnsan kayıtlarına ve yazılı - sözlü kaynaklara dayanır. Akademik olmayan Sözlü kaynakları Tarihçiler pek güvenilir bulmadıkları için; birincil kaynak olarak kullanmaya yanaşmazlar. Fakat yine de bilginin gerçek kaynağına ulaşmak için bu yöntemden faydalanırlar. Sözlü kaynaklar, sözlü tarih adı verilen alt disipline temel oluşturur. Her olayın sebepleri ve sonuçları vardır ve tarihteki olaylar bir zincirin halkaları gibi dir.tarihteki bir durum, bir önceki durumun sonuçları arasında ve bir sonrakinin sebepleri arasındadır. Sebep-sonuç ilişkisinin, tarihin tanımlanmasında büyük bir yeri vardır. Önceki olayı bilmezsek, sonraki olayı kavrayamaz ve olay-olgu bütünselliği içinde tarihi gerçekleri yakalayamayız. Olay: İnsanları ilgilendiren sosyal, ekonomik, kültürel, dini ve benzeri alanlarda meydana gelen oluşumlardır. Olgu: Oluşum süreci içinde ya da başka bir şeyin belirtisi olarak gözlemlenmiş olaylardan ibarettir. Osmanlı nın Doğu kara denizi fethetmesi olaydır. Doğu Karadenizi İslamlaştırması ve Türkleştirmesi olgu'dur.

10 Biz genellikle Lazları olgular çerçevesinde tanımlayarak, kültürel zenginliğiyle bütün evrensel kimliğine karşı duyarsız kalmışız.lazların tarihine Olay-Olgu çerçevesinde bakılması ve hazırlanması gerekir. Bu demek değildir ki, bugüne dek yapılanlar yadsınsın. Fakat son 10 yıldır Lazların tarihi ile ilgili kitapların Gürcü ve Rus tarihçilerinden tercümelere dayandığı, özgün bir çalışmanın olmadığını söylemek olası. Genelde her fetih seferinde imparatorların veya kralların yanlarında bulundurdukları M.Ö- M.S sının antik çağ tarihçilerinin seyahatnamelerinden ve çağımız tarihçilerin yapıtlarından faydalanarak hazırlanmış kitapların tercümelerini sunmuşuz halka. Örneğin; Sokrates in öğrencisi Ksenofon ya da Xenophon ( M.Ö. 430? M.Ö. 355?, Amasyalı tarihçi Strabon(M.Ö. 64- M.S. 21) ve İzmitli Lucius Flavius Arrianus Ksenophon( M.Ö. yaklaşık 86) gibi antik çağın tarihçi, coğrafyacı ve filozofları ile çağımızın; W.D. Allen, A.Bryer, R. Beninghaus, Michael A.Meeker, G. Dumézil, V.Minorsky. Hep bunlardan faydalanmışız. Elbetteki antik çağ tarihçi ve coğrafyacı filozofların yanında değil ama çağımız kaynak sahipleri arasında bizim tarihçilerimiz olamaz mıydı? En iyi tarihçi dediğimiz sayın F. Kırzıoğlu bile Laz adının nerede geldiği konusunda:...laz adı ise, Kafkaslar bölgesindeki birçok coğrafya ve kavim hatta kişi adları başındaki seslinin yutulmuş biçimiyle söylenen adlar gibi, başında bir sesli bulunan Alaz (Alas) idi. Buna, iki ırmağa adını veren Alazlar anlamındaki Alazon dan öğreniyoruz... diyerek; Alazia, Alazonia ve Alazonlar gibi Mysia yöresi tarihsel coğrafyasının adlarından Laz olgusunu saptaması hiç doyurucu gelmiyor bana. Salt kırzıoğlu değil elbet ; Prof. Michael A.Meeker in, S.Deligiorgis in anlattıklarını aktararak:... Laz terimi Rumlar tarafından, hiçbir şekilde Türkler ya da Lazlarla ilgili olarak düşünülmez, tam tersine, onun özellikle, Rumca bir terim olduğu öne sürülür. Laz ın Yaşasın Yunanistan ın bozuk bir söylenişi olduğu inancı vardır... demesi ile: Doğu Karadeniz bölgesine yerleşme hadisesi çok eski tarihlere uzanmaktadır. Araştırmalar bölgeye ilk olarak M.Ö.III. bin ile II. bin yılları arasında Oğuzlar ın öncü kollarından biri olarak kabul edilen Gas/Kas ve Gud/Gutiler in yerleşmeye başladıklarını ve bunların Anadolu ve Azerbaycan da ilk Bozkır kültürünü yaşayan Proto(ilk)- Türkler olduğunu göstermektedir.. diyen yabancı tarihçilerin kendi ırk ağırlıklı yaklaşımları da doyurucu değil. Tüm bunların yanında: Güney Kafkasya da Zengin ve nüfuslu bir beyin Lazıro ve Gür isminde iki oğlu varmış. Laziro çok sevdiği atını satınca küsmüş ve Ailesini alıp Karadeniz e inmiş. Ondan türeyenler Laz, kardeşi Gür den türeyenler de Gürcü halkını oluşturmuş..işte Laz ve Gürcü akrabalığı buradan geliyor. Söylenceyi doğru kabul etmemiz de olası değil. Bu varsayımlar ve söylenceler tarihi belirleyemez. Bugün halk arasında söylenen daha tutarlı ve mantıklı bilgiler vardır. Kim bilir kaç bin yıldır akıp gelen bilgilerdir. Önemli olan onun odağına inebilmektir. Her ne kadar; Karadeniz'in doğu sahillerinde, bölgenin doğal yapısı gereği, tarih boyunca ağaç ve ahşap kültürünün ağırlıkta olması, en eski dönemlere ait kalıntıların günümüze ulaşmasını büyük ölçüde olanaksız kılmıştır. Deniyorsa da, Doğu Karadeniz halkı ile (özellikle Lazlar) ilgili bilgiler kesin bir yerlerde gizemini koruyordur. Ciddi ve kapsamlı ve de geniş zamanlı araştırmalarla ulaşılabilir. 150 milyon dokümana sahip Osmanlı arşivi; değil ulusların yerdeki karıncanın tarihini gizlediğine inanıyorum. Bilim adamı özentisine girip; bilginin ve insan eyleminin kaynağını ve ilkelerini inceleyen düşünceler bütünü içinde davranışlarla; tarihin felsefesini yapacak değilim,ama yaşadıklarım ve gözlemlediklerimle özgün çalışmalara kaynak olması bağlamında; yazılı-sözlü kaynaklarla harmanladığım sunumda bulunmak istiyorum. Kısacası; yazılı-sözlü tarih bütününde olayları ve olguları harmanlayarak konuyu işlemeye çalışacağım: Karadeniz ile hazar denizi arasında doğu-batı paralelinde uzanan ve yüksekliği orta kısımlarında beş bin metreyi aşan sıradağların adı; Kafkaslar. Ortaçağ İslam gezginlerinin seyahatnamelerinde ve çeşitli eski Türk kaynaklarında Kafkasya ya da Kafkaslar adına rastlanmaz. Kafkasya adının bir bölge adı olarak kullanılması 19. Yüzyıl başlarına rastlar. Ünlü tarihçi Prof. Dr. Mehmet Fahrettin Kırzıoğlu ndan (1917 Kars-2005); Kafkasya adının 1856 yılından itibaren Türk kaynaklarında yer aldığını öğreniyoruz. Tarihçi olayları daha iyi anlamak için geçtiği yeri bilmek zorundadır. O yerin dağlarını, nehirlerini, toprak özelliklerini v.b. bilgileri o na coğrafya bilimi verir. Coğrafyacıların

11 aşağıdaki belirlemeleri; Kafkasya nın Tarihiyle örtüşüp-örtüşmediğini tartışır hale getirdiğini, bu nedenle tarihçileri ikilem de bıraktığını söyleyebiliriz: Coğrafyacılar Kafkasya yı kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölmüşler. Bölgenin tarihî, etnik, sosyolojik yapısı bu iki tanıma göre belirlenmiş. Kuzey Kafkasya denildiğinde, bugün Rusya federasyonu sınırları içinde kalan sözde özerk Adige, Karaçay-Çerkez, Kabardın-Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan cumhuriyetleri-güney Kafkasya denince de; Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Cumhuriyetleri ile Abhazya, Acara, Dağlık Karabağ, Nahçivan özerk cumhuriyetleri ve Güney Osetya bölgesi akla gelmektedir. Ki doğrudur. Fakat Kafkas halkları dendiğinde ise; Adige, Abhaz-Abazin, Kabardey, Karaçay- Malkar, Oset, Çeçen-İnguş ve Dağıstan halkları akla gelmesine karşın, Lazlar ise akla gelmemektedir. Neden Lazların yaşadığı etnik ve kültürel coğrafyanın adı konmaz, anlamış değilim!?. Birilerine göre tek bir Kafkasya vardır, o da bugün pek çok çevre tarafından Kuzey Kafkasya olarak adlandırılan bölgedir. Bu sınırlandırma eksik kalmaktadır. Çünkü bugün siyasî açıdan Gürcistan bağlı olan Abhazya ve Güney Osetya da, etnik ve kültürel açıdan Kafkasya nın bir parçasıdır ve tarih itibariyle de Güney Kafkasya ya dâhildir. Birilerine göre, Güney Kafkasya tabiri tamamen uydurmadır. Onlara göre bölgenin literatür deki asıl adı Kafkas Ötesi. Bu anlamda, Ruslar bu bölgeye Zakavkaz, İngilizler Transcaucasus, Osmanlı ve Arapların ise Mavera-i Kafkasya(Öteki Kafkasya) demektedirler. İşte bu mantıktır ; Dağıstan halklarından 19 bin kişilik Agullar ı Kafkas halkı kabul eden ve bir milyona yaklaşan nüfusuyla Lazları ötekileştiren. Oysa ki; Megrelleri de kattığınızda Lazlar akrabalarıyla 5 milyonu bulmaktadır. Böylesi yaklaşım, Onlar da kim? Bir buçuk millet işte! Mantığının ırkçı yansımasından başka bir şey değildir. Sadece Düzce ye bağlı 30 u aşkın köy ve mahallesinde Agular kadar göçmüş Laz olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Bilindiği gibi salt Düzce de değil; 93 harbi diye adlandırılan Osmanlı -Rus savaşı sırasında göç edilen Marmara bölgesinde Akçakoca, Sapanca, Yalova, Karamürsel, Gölcük, Düzce, İzmit kentlerinde en az Düzce deki kadar Laz köyünün ve mahallesinin olduğu unutulmasın! Unutulmasın ki; 1810'larda Laz nüfusu 600 bini aşkın bir nüfusa sahipti. XVII.yüzyılda tarihçilerin saptamalarına göre; Lazistan sancağında sadace 100 aile Ermeni varken, Trabzon sancağına bağlı illerden; Trabzon da 20555, Samsun da 22000, Gümüşhane de 900 ve toplam ermeni orta ve Doğu Karadeniz de yaşamaktaydı. Lazistan, Trabzon ve çevresine oranla böylesi daha homogen bir yapıya sahipken, Laz nüfusu nasıl saptanamaz?! LAZ SOYUNUN KÖKENİ M.Ö.12.Yüzyılda Kafkasya daki Kolheti ve Ergisi toplumunun Kuban kültürü Adige - Abhaz halkının kültürüdür.kolhetı kültürü Mergel Laz halkın kültürüdür. Gürcülerde de vardır. Lazlar Gürcü kökenli bir halk gurubudur.lazların soyu Lezgi lerden gelmektedir.lazların ilk soyu TAO kabilelerinden Vizigat ve Peçenek kökenlerinden gelmektedir. Lazlar Torgana nın 8 oğlundan yaş sırasına göre 6. oğludur.egerost ten türemiş bir topluluktur. Türkler ise Nuh un 3 oğlundan biri olan YAFES soyundandır.türklerden başka Fransa daki SAVOİLER, HIRVATLARIN, FİNLERİN, AUVERGE, BAVYERALILAR da bu ırktan olduğu anlaşılmaktadır.lazlar M.Ö. 8.yüzyılda Doğu Karadeniz kıyılarına hükmetmiş devletin adı Kolheti krallığıdır.lazlar 6. yüzyılda Çoruh nehri kıyısına yerleşirler.megreller Rion Vadisine yerleşirler.bu iki kardeşi ayıran bu günkü Guria sırtlarından geçmekte idi. Megrel kardeşler büyük krallık kurup Laz kardeşlerini geçerler.bu krallık da Kolheti krallığıdır. Trabzon a kadar uzanırdı ama Roma İmparatorluğu buraya yerleşince Kolheti krallığı biter, bu arada Romalılar Lazlara özgürlük tanıdılar ve kendi himayeleri altına aldılar.bu krallığa da Lazika Krallığı

12 dendi.lazika ların başkenti Arkeopolisti, Lazika krallığı monarşi yapı içinde değildi.seçimle iş başına gelinilirdi. Romalılar tarafından onay verilirdi. Lazika kralı ne vergi ne asker verirdi. Romalılara karşı bir tek görevleri vardı oda sınır bekçiliği idi. Romalılara saldıracak kavimlere karşı korumaktı ama bu arada İran presleri Roma ya saldırıyorlardı, Lazlar çok zayiat veriyordu.roma ve Lazlar presleri mağlup ettiler bir antlaşma yaparlar, Lazika Romalılara tekrar geri verilir, İberyayı da preslere bırakılıyordu,daha sonra İranlılar İberya krallığını yok edip,gürcüstan ı topraklarına katarlar, bu arada Romalılar boş durmazlardı, Lazika krallığını ellerine geçirmek için çok baskılar uygularlar, Roma, Pres, İberya arasında kalan Lazlar yine çok zayiat vermiş ayrıca bunlar tarafından kullanılmışlardır.lazlar Hıristiyan,İranlılar putperest Mazdeistir ler, Lazika kralı Gubaz, Roma Kralı Yohanne tarafından alçakça kahpece silahsız bir şekilde kılıçla doğrar öldürür ve Lazika Krallığı çok şey kaybeder.gubaz ın yerini alan ayeti İranlılarla birleşelim der.bir başka kahraman olan Dartoze ye Roma yı şikayete İstanbul a giderler.yohanne ve Rustikeyi Roma hükümetine şikayet ederler.roma hükümet ide bunları Arkoepoliste halkın önünde infaz ederler.romalılar Gubar ın yerine kardeşi Tsate yi kral yaparlar bundan sonra Romalılar Lazikayı küçük küçük beyliklere bölerler.yine bu arada 7. yüzyılda Araplar Mergellere saldırır, Gürcüleri Müslüman yapmak için ayrıca Lazika ya da saldırırlar Lazika ile Araplar arasında büyük savaşlar yaşanır.bunu fırsat bilen Romalılar Abhazya kavimlerini Lazikaların olduğu yerlere kale ve surların içine yerleştirirler.lazika krallığı bunların altında ezilerek en sonunda dağılırlar artık ergisi Lazika yerine Abazya kavimleri oturtturulur.bizanslılar Lazikayı ikiye böler, Lazikanın bir bölümü Viçe, Hopa, Gonia bir kısmı Trabzon a dayanır.işte bu sırada Gürcü kraliçesi Tamara iktidara geçer.1204 yılında Lazika Trabzon liman, Samsun, Sinop, Giresun, Kotiora, Ordu Amasra, Ereklia, Ereğli, tüm Pontus u kısa zamanda ele geçirir.lazların savaşı 1453 te Osmanlı nın İstanbul u ele geçirmesi ile son bulur.lazlar, yıllarca Romalıların Hıristiyanlaştırma politikasından bıkmıştı ki, bu sırada Osmanlılar Gürcü lere ait her şeyi yok ettiler.gonio civarına Kürtler, Avşarlar, Hemşinliler, Ermeni müslüman halkını buralara yerleştirdiler.rize Mepuriye Müslümanlılaştırılmış Rumlar yerleştirildiler.lazlar Anadolu nun uzak yerlerine sürüldüler.lazların vilayeti artık Trabzon dur kadar çeşitli etnik guruplar yaşamaktadırlar.burada Yunan lı diye nitelendirilen insanlar Yunan lı değildir.eski Hıristiyan Lazlardır.Lazistan 5 ayrı bölgeye ayrılmıştır.hopa, Gonia, Arhavi, Pazar Hemşin dir.lazlar, 1810 yılında kişi, 1450 de kişi göçe zorlanarak uzaklaştırılmışlardır.kalan kişide halen aynı yerde yaşamaktadırlar Osmanlı Rus harbinde Kırım savaşında Lazlar çok kan kaybettiler.bu arada veba, sıtma hastalığı da büyük zayiat yapmıştır.en son 1876 da Rusya Osmanlıya savaş açar.osmanlı yenilir, Kars, Ardahan, Artvin, Batum gibi yerler Ruslara kalır de Doğu Karadeniz de büyük göç yaşanır.bursa, Yalova, Karamürsel, İzmit, Adapazarı, Sapanca Bolu Düzce, Akçakoca, Amasra, Zonguldak a yerleşirler.halen bu kültürü devam ettiriyorlardır.birinci Dünya Savaşı 1914 te başlamış, 4 yıl 3 ay 10 gün sürmüştür. Osmanlı, 10 ordusu ile 4 cephede savaşır.galıçya, Filistin, Irak, Suriye Kafkas cepheleridir. Kafkas cephesi zor savaştır.cephedeki paşalar Hafız Hakkı Ahmet İzzet, Enver Paşa, Kemal Paşa, Fevzi Paşa dır.8 milyon kişi ölmüştür.18 milyon kişi yaralanmıştır.7 milyon kişi de esir düşmüştür. Osmanlı bu savaşa 29 milyon kişi ile katılmıştır.bu savaşta 400 bin kişi ölür, 600 bin kişi yaralanır. 300 bin kişi esir düşer.harcanan para 1 milyar 500 milyondur. Osmanlı çok büyük kayıp vermiştir.asker ve sivil 25 bin kişi ölmüştür.hatta Allahu Ekber dağlarında 80 bin kişilik askerden yüzde doksanı donarak ölür.moskova antlaşması ile Kars, Ardahan, Artvin milli sınırlar içerisine girer.batum 1920 ye kadar İngiliz işgalinde kalmış daha sonra da Gürcistan yönetimine girmiştir. Batum - Sarp sınır olur. Batum da ki Lazları Gücüler sürgüne gönderirler.batum da Laz kalmaz.1810 yılında laz nüfusu 600 bin civarındadır, 1877 harbinde 241 aile Anadolu ya göç etmiştir. Günümüzde Acaristan ın Batum, Abhazya nın çeşitli bölgelerinde, Romanya nın Lazu kasabasında, Yunanistan ın kuzey bölgesinde, İspanyanın Bask bölgesinde, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Ukrayna nın bir kısmında, Anadolu da halen Lazların var olduğu anlaşılmaktadır.anadolu da 1 milyon kişi Laz vardır. 250 bini halen Lazca konuşmaktadır.gürcistan da 1

13 milyon kişi Laz var,1938 de Lazların bütün faaliyetlerine son verilerek nüfus kayıtlarına Gürcü diye geçilir.geçmeyenler topluca Kazakistan a gönderilir. Kolh=Laz/Kolheti=Lazika M.S. 1.yüzyıldan itibaren Kolh yerine Laz olarak adlandırılan Lazlar (=Megreller), önce Pontus Kırallığı na ve daha sonra da Roma İmparatorluğu na karşı bağımsızlık savaşı başlattılar yıllarında, Lazlar ın başında bulunan Anicetus26, halkını Romalılar a karşı ayaklandırdı. Romalılar, stratejik bir bölge olan Lazika yı bırakmak istemiyorlardı. Ancak Lazların özgürlük mücadelesi karşısında Lazika yı terk etmek zorunda kaldılar. Lazika Kırallığı giderek güçlendi ve bugün Batı Gürcistan olarak bilinen bölgede hakim oldu.lazika nın güçlenmesi, Laz akınlarının Çoruh u aşarak Güneydoğu Karadeniz Bölgesi ne yönelmesi ve Lazlar ın bu bölgeye kitlesel göçleri, Pontus Kıralı 2.Polemon u tedirgin etti. 2.Polemon, krallığını Lazlardan koruyabilmek için, hükümetini Romalılar a teslim etti. Kırallığı, Roma nın bir eyaleti haline geldi. Bu eyalete Pontus Polemonyakos27 adı verildi. Trabzon un doğusundan Çoruh yatağına kadar olan bölge de Lazlar ın yoğun olarak yaşadığı bölge haline gelmesine rağmen Lazika Krallığı nın yönetimi dışında kaldı. Dönemin dengeleri ve Lazika Kırallığı 2. yüzyıldan başlamak üzere, Romalılar ın Lazika adını verdiği Egrisi Kırallığı güçlendi ve 4. yüzyılda yönetim alanını Trabzon a kadar genişletemediyse de etki alanı içine aldı. Lazika Krallığı nın güçlenip genişlemesi, görünürde Roma İmparatorluğu açısından bir tehdit oluşturmuyordu. Doğudaki Roma varlığının Persler, Gotlar ve daha sonraları da Hunlar tarafından bertaraf edilmek istenmesi, Lazika Krallığı nı bu bölgede Roma İmparatorluğu için doğal müttefik haline getirdi. Lazika Krallığı nın güçlenmesinde, Roma İmparatorluğu nun gerilemesi de etkili oldu.28üçüncü yüzyıla kadar oldukça genişleyen Roma İmparatorluğu, batıda Atlas Okyanusu ndan, doğuda Kafkas Dağları na ve Dicle Nehri ne, kuzeyde Ren ve Tuna nehrine, güneyde ise Büyük Sahra ya kadar uzanmaktaydı. Bu sınırlar dışında kalan ve Romalılar tarafından barbar olarak adlandırılan kavimler (Germenler, Gotlar, Slavlar, Hunlar), Roma İmparatorluğu nun çeşitli sınırlarına sık sık akınlar yapıyorlardı. Kavimler Göçü, Roma İmparatorluğu nu büyük ölçüde zaafa uğrattı. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldı. Doğu Roma nın merkezi Bizans olduğu için, bu imparatorluğa Bizans dendi. Lazika Krallığı nın güçlenmesi ve genişlemesi de bu döneme rastlar.29bizans İmparatorluğu, Lazika Krallığı nın bağımsızlığa yönelmesini ve bölgesel yayılmasını kabullenmek zorundaydı. Bu fiili durum, milattan sonraki ilk yüzyıldan itibaren, doğuda başlamış olan Roma İmparatorluğu nun güç kaybetmesinin, Laz stratejisiler tarafından çok iyi değerlendirilmiş olmasının da bir göstergesidir. Kaynak:28. Nodar Lomouri, Ali İhsan Aksamaz (çev.). Egrisi/Lazika Kırallığı nın Tarihi, Ogni Kültür Dergisi, s.5, Temmuz-Ağustos N.Lomouri, a.g.y. (Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.15, Ali İhsan, Aksamaz) Lazika Kırallığı nın etkileri Lazika Kırallığı, günümüzde Batı Gürcüstan olarak bilinen Kolheti yi iktisadi, siyasi ve askeri açılardan birleştirdi. Lazika, bir Bizans vasalı olmasına rağmen, kendisine de bağlı vasalları vardı. Abazgiya, Svanetya ve bağlı diğer bölgelerin de yönetiminde bulunanlar, Lazika kralları tarafından atanıyordu. Lazika ya vergi ödemek ve kuzey sınırlarının korunması için asker vermek zorundaydılar.lazika Kırallığı nın 4. ve5. yüzyıllardaki iktisadi gelişimi konusundaki bilgi kısıtlıdır. Arkeolojik bulgular ve bazı yazılı kaynaklar bu dönem hakkında bilgi edinmemize yardımcı olabilmektedir. O dönemlere ait yüksek tarım uygulaması, ürünü ve bağcılık büyük bir öneme sahipti. Hayvancılık ve ormancılık da gelişkin bir düzeydeydi.sohumi ve

14 Pitsunda bölgelerinde ele geçirilen arkeolojik bulgular, Pontik Sinope den, Ege den amfora, çanak, çömlek ve diğer doğu ve batı merkezlerinden (Köln, İskenderiye) cam eşyaların sağlanmış olduğunu göstermektedir.2. ve 3. yüzyıl, özellikle de 4. yüzyıl karşılaştırıldığında seramik ithalinde bir düşüş görülmektedir. Bunun nedenlerinden biri olarak Got istilasından sonra üretim merkezlerindeki düşüş gösterilebilir. İthalattaki gerilemenin bir nedeni olarak da, Lazika da yerel seramikçiliğin gelişimi düşünülebilir.30 Kaynak:30. N.Lomouri, a.g.y.(dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.16, Ali İhsan, Aksamaz) Lazika da kentsel gelişim Güçlenen Lazika Kırallığı, kentsel gelişimi de hızlandırdı. 4. ve 5. yüzyıllarda, Lazika nın teşvik ettiği, kıyı kentlerindeki üretim ve ticaret önemli ölçüde gelişti. Got ve Hun istilalarının Bosfurus kentlerinde yol açtığı gerilemeler, Lazika kentlerinde etkili olamadı. Bunun en önemli nedeni, Lazika nın kendi öz kaynaklarına dayanarak ithal ürünlerini ikame edebilmesidir.4. ve 5. yüzyıllarda Lazika da feodal ilişkilerin yoğun gelişiminden söz etmek mümkündür. Kırallığı siyasi yapısı, Kilise nin iktisadi gelişimi ve Hıristiyanlıklın yayılması ve kalıcı olması, bu gelişmelerin göstergelerindendir.lazika daki kentsel ve kırsal gelişim Helenlik modeli izlemiştir. Kolheti antik kültüründeki yerel gelenekler, Batı, Roma ve Bizans kültür unsurlarıyla bir sentez oluşturmuştur. Seramikte Roma ve Bizans çeşit ve şekillerinden etkilenmek söz konusuysa da, toprak ürünlerinde yerel motifler belirgindir.roma ve Bizans etkileri, kentsel yapılarda ve Kilise mimarisinde kolaylıkla görülebilir.lazika Kırallığı sınırları içindeki Phasis (=Poti) kentinde önemli bir kültür merkezi bulunmaktaydı. Buradan yetişen ünlü filozoflara örnek olarak 4.yüzyıl Grek filozofu Themistius gösterilebilir.31 Kaynak:31. Ş.Tevzadze. a.g.y.(dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.16, Ali İhsan, Aksamaz) Bizans ın Lazika yı etkisizleştirme ve bölme süreci Lazika krallarının, kendilerine sadakat göstermeyeceğini ve Trabzon un doğusundaki Laz nüfusun da kendileri için ileriye yönelik potansiyel bir tehlike olduğunu bilen Bizanslılar, Lazika Kırallığı yönetim altındaki Abhaz-Abaza halklarını ve Svanları Lazika dan ayırma planlarını uygulamaya koydu. Bizans ın amacı, Lazika nın etno oluşumlarını ve siyasal etkinliğini kırarak, bu kırallığı süreç içinde tarih sahnesinden silmekti. Bizanslılar, gerektiğinde de, Abhaz-Abaza, Svan halklarını hem Lazlara ve hem de birbirlerine karşı savaştırmayı hesaplıyordu.bizanslılar ın bu politikalarının sonucu, 5.yüzyılın 70 li yıllarında Svanlar35, Lazika dan ayrıldı. 6.yüzyılın ikinci yarısında da Bizanslılar, Abhaz-Abaza halklarından bazılarını destekleyerek, Lazika yönetiminden ayrılmalarını sağladılar. Lazika nın siyasi sınırları daraldı, kendi etnik sınırları içinde bir devlet haline geldi. Bizans, Abhaz-Abazaları36, Lazika ile aynı statüde kendine bağladı.trabzon un doğu kesiminden Çoruh yatağına kadar olan bölgedeki Laz nüfusun yoğunluğu da, Çoruh ötesindeki Lazika dan Svan, Abhaz-Abazaların ayrılma eğilimlerinin Bizans tarafından desteklenmesinde etkili oldu.belirli bir süreç sonucunda da, o dönemde sadece Lazlar dan oluşan Lazika Kırallığı, Abhazya Kırallığı na katıldı. 8.yüzyıla gelindiğinde artık Lazika Kırallığı da yoktu.8.yüzyılda, Lazika Kırallığı nın eski etkinlik alanında, nüfusunu Abhaz-Abazalar, Svanlar, Megrel-Lazlar ve bölgeye Kartli den sonradan göç eden Gürcüler in oluşturduğu Abhazya Kırallığı tarih sahnesine çıkmıştı. 780 lerde Abhazya Kırallığı nın sınırları kuzeybatıda Nikopsia ya (=Tuapse), güneyde ise Çoruh yatağına uzanıyordu. Kendisini Abhazya kıralı ilan eden Leon, 8.yüzyılın sonunda, kırallığını Bizans egemenliğinden kurtardı. Eski Lazika Kırallığı nın Çoruh Vadisi nden Trabzon a kadar olan Lazlar la meskun etkinlik bölgesi ise, yine Bizanslılar ın elinde kaldı. Bizans İmparatorluğu nun sonu

15 Lazlar ın, Bizanslılar la olan mücadelesi, 1453 te Osmanlılar ın Bizans İmparatorluğu na son vermeleriyle bitti. Sultan 2. Mehmet, Karadeniz i bir Osmanlı gölü haline getirmek istiyordu47. Tahta çıkar çıkmaz 1451 de Doğu Karadeniz kıyılarına 50 kadırga gönderdi. Batumi ve Sohumi de etkinlik kurarak, bu bölgelerde yaşayan Abhaz-Abazaları, Megrel-Lazları ve Gürcüleri yönetimi altına almaya başladı. Böylelikle, bugün Batı Gürcüstan olarak bilinen bölge, Osmanlı yönetimine bir anlamda girdi. Bu yeni durumla, Trabzon Kırallığı da doğusundan kuşatılmış oldu. Soçi den başlayan, kuzeybatıya doğru, Karadeniz kıyıları ise, Kırım Hanlığı nın kontrolü altındaydı. Trabzon un doğu kesimlerinde, bugün olduğu gibi o dönemde de yaşayan Rumlar la çatışma ve sürtüşme içindeydiler. Lazlar, bir bakıma Trabzon Kırallığı nı ele geçirmek isteyen Osmanlılar ın müttefiki durumundaydı.1461 de Osmanlılar ın, Trabzon Kırallığı nı ele geçirmeleriyle birlikte, Trabzon un doğusundaki Lazlar da yavaş yavaş Osmanlı yönetimine girmeye başladı48. Batumi dolayındaki Lazlar, kuzeydeki Megrel-Lazlar ise 10 yıl kadar önce Osmanlı yönetimiyle temasa geçmişlerdi.trabzon dan Batumi ye kadar olan bölgede yaşayan Lazlar, 1461 yılında, Trabzon Kırallığı nın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden çok sonraları da, Osmanlılar ın müttefiki olarak görüldüklerinden, fiili bağımsızlıklarını korudu. Ancak 1580 den sonra başlayan bir süreçle İslamiyet e geç(iril)di lara49 kadar da derebeylerinin yönetiminde özerk bir yapı içinde yaşadılar. Kaynak:47 Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, cilt 1, s.122, Faisal Finans Kurumu Yayını, İstanbul, Osmanlı yönetimi ve Laz derebeyleri 1519 da Trabzon, Batumi nin de dahil edilmesiyle, ayrı bir eyalet haline getirildi. Bu bölgeyi 1640 da dolaşmış olan Evliya Çelebi ye göre, eyaletin beş sancağı şunlardı: Canik, Trabzon, Gönye(=Gonia), Aşağı Batumi ve Yukarı Batumi, Lazistan ın merkezi Gönye idi. Kazaları ise, Atina (=Pazar), Sumla, Viçe/Biçe (=Witse) ve Arhavi idi.50.osmanlı yönetimi, Güneydoğu Karadeniz Bölgesi ni yönetsel birimlere ayırdı. Koch, 15 Laz derebeyliği sayar: Atina (=Pazar, iki), Bulep, Artaşin (=Ardeşen), Viçe, Kapiste, Arhavi, Kisse, Hopa, Makria (=Makriali), Gonia (Gönye), Batumi, Maradit (=Maradidi), Perlevan ve Çat derebeylikleri. Son üç derebeylik toprakları, Çoruh üzerinde, bu nehir vadisini asıl Lazistan dan ayıran dağın ardında idi51.bölgenin, Osmanlı yönetimine geçmesiyle, gerek Trabzon un,doğusundan başlamak üzere Batumi yi de içine alan topraklarda yaşayan Lazlar ve gerekse kuzeydeki Megrel_lazlar aynı yönetimin tebası oluyorlardı. Kaynak:(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.21, Ali İhsan, Aksamaz) Yeni Lazistan Sancağı 1851 de Acara çevresi, Aşağı Gurya ile birlikte, kurulmuş olan Lazistan Sancağı na bağlandı Osmanlı Rus savaşları sonucu Batumi nin Rusların eline geçmesiyle birlikte, Lazistan Sancağı nın merkezi olan Batumi den Rize ye taşındı. Şemseddin Sami Kamus-ul Alâm da bu yeni sancak alanının sahil uzunluğunun 120 km. ve genişliğinin km. arasında olduğunu, Lazistan Sancağı nın Rize, Atina, Hopa isimleriyle üç kazaya, 6 nahiyeye ve 364 köye ayrıldığını yazar55. Kaynak:(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.22, Ali İhsan, Aksamaz Müslüman Lazların Osmanlı topraklarına göçü Osmanlı Rus Savaşı sonucunda, yerlisi oldukları bölgelerin ve Batumi nin Rusların eline geçmesinden sonra, Müslüman Lazların bir kısmı Osmanlı topraklarına kitlesel olarak göç etti ve İzmit Sancağı içinde bulunan ve bugün de yaşadıkları bölgelere yerleştirildi56. Osmanlı-Rus savaşlarında Laz gönüllüler Ruslar a karşı Osmanlılar ın safında çarpıştı yılları arasında yarım milyon kadar Laz,

16 Batumi den başlamak üzere, Krasnodar, Odesa ve Ukrayna ya kadar uzanan kıyı şeridinde yaşamaktaydı nüfus sayımlarına göre, Abhazya da 1875 Müslüman Laz yaşamaktaydı Batum çevresinde oturan Lazlar dan göç edenler İzmit Sancağı dahilinde yerleştirilmişlerdir (ki toplam 24 aile Laz... ) Kaynak: yıllarına ait Muhacirin Arazi Defterleri (İ.Ü. Küt. TY, 9126b ve 9129/b) da 100 nüfus daha gelmiştir (Yıl. Ar. S.R.M de). Kafkasya dan Anadolu ya Göçler, Nart Yayıncılık, istanbul, 1993.(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.22, Ali İhsan, Aksamaz) Değişen sınırlar ve Müslüman Lazlar Osmanlı Devleti ve müttefikleriyle, Rusya Bolşevik Hükümeti arasında imzalanan, 3 Mart 1918 Brest- Litovsk Anlaşması ile Osmanlı-Rus Savaşı tazminatının bir kısmına karşılık olarak Rusya ya bırakılan Batumi, tekrar Osmanlı yönetimine geçince, bu yörede yaşayan Müslüman Lazlar tekrar Osmanlı tebaası oldu. 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi ni imzalayan Osmanlı Devleti, mütareke şartlarının 2.maddesi uyarınca Batumi den çekildi. Batumi 1920 Temmuzu na kadar İngiliz yönetiminde kaldı. İngilizler, işgal altında tuttukları bütün Kafkasya ile birlikte Batumi yi de boşalttıkları zaman, buraya Gürcüstan Hükümeti el koydu. Bir süre Menşevik Gürcü Hükümeti nin yönetiminde kalan Batumi Lazları, 16 Mart 1921 de Ardahan ve Artvin le birlikte Türk yönetimine girdi. Türk yönetimine giren bu sancakta yapılan seçim sonucu, beş kişi Batumi milletvekili olarak Birinci Büyük Millet Meclisi ne katıldı. Aynı tarihte, Moskova da imzalanan Türkiye-Rusya Muhadenet Anlaşması nın ikinci maddesi, Batumi şehir ve limanıyla, Batumi Sancağı bölgesinin bir kısmı üzerindeki Türkiye nin metbuiyet hakkını, burada yaşayan ahalinin geniş bir özerkliğe sahip olması ve Türkiye nin Batumi Limanı ndan serbestçe yararlanması kaydıyla, Gürcüstan a bırakmasıyla, 19 Mart ta Türk Ordsu Batumi den çıktı. Diğer halklarla birlikte Lazlar da Gürcü yönetimine girdi. Sovyetler Birliği, anlaşmanın hükümlerine uyarak bu bölgede Acarya (=Acaristan) Özerk Cumhuriyeti ni kurdu ve Batumi de bu yönetimin merkezi oldu..16 Mart 1921 Türk-Rus Anlaşması üzerine, bir kısım Müslüman Laz Türkiye ye göç etmek zorunda kaldı. Kaynak:64.say.(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.24, Ali İhsan, Aksamaz) Lazlar ın Kurtuluş Savaşı na ve cumhuriyete katkıları Lazlar ın, küçük kayıklarıyla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye nin Kurtuluş Savaşı sırasında oldukça ünlüdür. Aralıklarla gelen engellemelere rağmen büyük miktarda silah ve mühimmat Batumi den Samsun a Laz takalarıyla taşındı67.lazlar, diğer Osmanlı tebaaları gibi, Cumhuriyet in kurulmasında fedakarlıkta bulundular, emek verdiler.çerçevesinde Lazistan Sancağı lağvedildi. Eskiden Lazistan Sancağı içinde yer alan ve günümüzde Lazlar ın yoğunlukla yaşadığı, Pazar, Ardeşen ve Fındıklı Rize iline, Arhavi ve Hopa ilçeleri de Artvin iline bağlandı. Bu yörelerdeki tarihsel yerleşim birimlerinin adları değiştirildi(68.) Kültürel Yaşam Lazlar, bir veya iki Gürcü ve Rus dilbilimcisi dışında, yüzeysel olarak bile incelenmemişlerdir. Dilleri, gelerek ve görenekleri, sahillerinin arkeolojisinin titiz, bilimsel bir çalışmayla incelenmesi tarihsel birçok soruna ışık tutacaktır2.geçtiğimiz yüzyıl (19.yy.), Kuzey Kafkasya ve Transkafkasya da yapılan arkeolojik kazılar, Argonotika da korunan, Bronz Çağ döneminde, Karadeniz in doğu sahilleri etrafında varolan refah ve uygarlık hakkındaki hikayeyi teyit etmiştir3.lazlar ın maddi ve manevi kültürlerinin, günümüzde Batı Gürcüstan olarak bilinen bölgeyle sıkı ilişkisi vardır4.lazlar ın madde ve manevi kültürlerine ilişkin veriler, alan çalışması yapacak yerli ve yabancı bilim adamlarının ilgisini oldukça çekecek zenginliktedir. Lazlar da Yapıcılık

17 Lazlar ın çoğu yapı ustasıdır. Esas olarak yarı kâgir tipte yaptıkları evler birer sanat eseridir. Sekize kadar varan direkler üzerine kurulan erzak depoları hemen göze çarpar5.19.yüzyıla kadar, Laz yapıları genellikle yontulmamış, yuvarlak kereste ile yapılırdı. Bina temeli taşla örülür, toprak yüzeyinde yeteri kadar yükseltildikten sonra, kereste ile duvarlar oluşturulurdu. Bu duvarlar üzerine, tam ortadan boydan boya kalas uzatılırdı. Çatı, bu kalasın iki tarafında oluşturulurdu.yeni bitirilen bir evde, ocağın ilk tutuşturulması işlemi büyük önem taşırdı. Ateşi tutuşturacak olan kişinin, anne ve babası sağ bir kız çocuğu olması uğurlu sayılırdı.eski Laz evleri, çok zarif, ince el oymacılığı örnekleriyle bezelidir. İşlenen motifler arasında, üzüm çubuğu motifi oldukça yaygındır. Taş üzerine bitki ve hayvan motifleri işlemek Lazlar ın binlerce yıllık geleneklerindendir6.laz ustalar tarafından yapılan ve geleneksel motiflerle bezenmiş evlere Acarya, Gurya, Megrelya ve İmeretya da günümüzde bile sıklıkla rastlamak mümkündür. Kaynak:6. Muhammed Vanilişi/Ali Tandilava, Hayri Hayrioğlu (çev.), Lazların Tarihi, s.106, Ant Yayınları, İstanbul Lazlar ve Müslümanlık Lazların Müslümanlıkla tanışması, Osmanlı İmparatorluğu nun yöreyi etki altına almasından sonra, 1461 yılından başlamak üzere olmuştur8. Lazların zorla Müslümanlaştırıldıkları şeklinde birtakım iddialar varsa da, bu iddialar9 Osmanlı İmparatorluğu nun bölge dengelerine özen gösteren yaklaşımlarıyla çelişir gözükmektedir.lazların Müslümanlığı kabul etmeleri, bu yörenin fethedilmesinden çok sonraki bir zaman dilimine rastlar10. Lazların Müslüman olmalarında, Hıristiyanlara konulan, her geçen gün daha az ailenin ödeyebileceği başlık vergisi önemli bir rol oynamıştır tarihli Tapu Tahrir-387.defterin sayfalarına dayanarak, bu konuda bilgi veren Mehmet Bilgin, Rize, Atina (=Pazar) ve Arhavi kazalarına ait nüfus verilerinde, Rize kazasına bağlı si Hıristiyan, 561 i Müslüman olmak üzere toplam hane; Atina Kazası na bağlı yerlerde sı Hıristiyan, 584 ü Müslüman olmak üzere hane olduğunu; Arhavi kazasına bağlı Fındıklı dan Çoruh nehri ağzına kadar olan bölgede u Hıristiyan, 310 u Müslüman olmak üzere toplam hane bulunduğunu yazmaktadır12.dolayısıyla bu rakamlar, 1523 yılında Rize kazasına bağlı yerlerde nüfusun yüzde 92 sinin Hıristiyan, yüzde 8 inin Müslüman, Atina kazasına bağlı yerlerde yüzde 84 ünün Hıristiyan, yüzde 16 sının Müslüman; Arhavi kazasına bağlı yerlerde yüzde 89,5 Hıristiyan, yüzde 10,5 Müslüman bulunduğunu göstermektedir te imzalanan Lozan Anlaşması ile bölgedeki Hıristiyan Rumlar ın Yunanistan a gönderilmesi olayı da, bu bölgedeki zorla Müslümanlaştırma iddialarıyla çelişmektedir.iddia edildiği gibi, sistemli bir Müslümanlaştırma olsaydı, 1923 e kadar bu bölgede Hıristiyan nüfusun varlığı söz konusu olamayacaktı14. Ayrıca, Ortodoks Hıristiyan olan Lazlar ın, İstanbul Fener Partikliği nin, 15.yüzyıldaki politikalarına hizmet etmemeleri, çelişkilerinin bulunması, Osmanlı yönetiminin, bu bölgeyi ele geçirdikten çok sonraları bile göz ardı edemeyeceği bir realiteydi.bugün tamamı Müslüman olan Lazlar içinden, Türkiye nin hemen her yöresinden şeyh, şıh çıkmış olmasına rağmen, bu tür din adamları çıkmamıştır. Bunun en önemli nedeni, Müslümanlığı yakın bir zaman diliminde kabul etmiş olmalarıdır. Yörenin dağlık, engebeli ve bireyciliğe dayalı doğasının da bu konuda önemli bir faktör olduğu söylenebilir.lazlar az rastlanabilen bir dini hoşgörüye sahiptir. İslam Ansiklopedisi nin iddia ettiği gibi, Lazların fanatik Müslümanlığından bahsetmek mümkün değildir15. Kaynak: (Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.41, Ali İhsan, Aksamaz) Laz tiplemesi* Lazlar ve kültür Geleneksel Türk Tiyatrosu tiplemeye dayanır. Geleneksel Türk Tiyatrosu nun Laz tiplemesiyle özelliğinin, günümüz sözde TV parodi ve skeçlerinde, tiyatro yaptığını sanan ve bilimsellikten uzak bazı

18 sözde sanatçılar tarafından Laz karakterine dönüştürülmesi, bu konu üzerinde durmanın önemini ortaya çıkarmaktadır1.dr. Sokullu, yaptığı araştırmada şu görüşlere yer vermektedir: Karagöz oyunlarında çok sık yapılan alay, insanın hayvansal yanını eleştirmeye, dürtüsel davranışları göstermeye yönelmiştir. Fakat bu gülünçleşmenin aşağılama, küçültme gibi bir amaçla yapılmadığı, seyirciye karşı bir tavır takındıracak bir gülünçleşme yönteminin kullanılmadığı fark edilir.2.oysa gerçek durum çok daha farklı görünmektedir. Kukla, Karagöz, Meddah ve Ortaoyunu nda insanlar meslekleriyle, olumsuz ve komik kişisel özellikleriyle ve toplum karşıtı diğer özellikleriyle karakterize edilmezler. Bunun yerine şive, lehçe, deyiş gibi etnik özellikleri abartılarak tiplenirler. Görünüşte bu özelliklerle gülünçleşme yapılıyor gibi geliyorsa da, oyunlardaki Laz, kendisini değil, tüm Lazları temsil etmektedir! Yani, Laz, Geleneksel Türk Tiyatrosu nda her yönüyle (!) geldiği etnik kökeniyle yansıtılır. Geleneksel Türk Tiyatrosu nu izleyen kişi, hayatında hiç Laz görmemişse, gördüğü Laz tiplemesiyle, oyundan tüm Lazları tüm özellikleriyle tanıyarak ayrıldığı izlenimine kapılabilir. Oyunun görünmeyen esas amacı da böylece gerçekleşmiş olur.metin And ın da tipleme konusundaki görüşleri şöyledir: Kukla, Karagöz ve Ortaoyunu kişilerinin en büyük özelliği tip olmalarıdır. Bunlar durağan ve değişmez genellemelerdir; kendi istemlerini kullanma güçleri yoktur, bu yüzden sürekli olarak kendilerini yinelerler. 3Laz tiplemesi, ağzı kalabalık, karşısındakine konuşma fırsatı vermeyen bir tiplemedir4. Laz, bu özelliğinden hiç vazgeçmez, vazgeçirilemez ve hep insanları kendisine güldürür. Ona gülünmesinin gerçek nedeni sadece ağzı kalabalık oluşu mudur? Hayır. Ancak Kukla, Karagöz, Meddah ve Ortaoyunu nda rolü bellidir. Kendini bilmez ve aynı zamanda da zayıf durumdadır. 5 Bunun sonucunda da alay konusu olup, aşağılanması kaçınılmazdır. Bu görüşü İslam Ansiklopedisi de paylaşmaktadır: Türk atasözleri ve Karagöz oyunları çok zaman Lazları alay mevzuu olarak ele alır. 6Dr. Sokullu, gülünçlemenin aşağılama, küçültme gibi bir amaçla yapılmadığını belirtme ihtiyacı hissediyorsa da, Yöresel halk temsilcilerinin beşeri zaafından çok tipik soy özelliklerinin karikatürleştirildiğini de belirtmektedir.7dr. Sokullu, Tipik soy özellikler derken, şive, deyiş özelliklerini kastediyor olmalı.kukla, Karagöz, Meddah, Ortaoyunu nda Laz ın kendisine gülünmesini sağlayan nedir? Acelecilik ve gevezelik gibi belirli kalıplaşmış davranışlar mı? Kıza kız, amcaya emice, tamama, temem, diyerek genellikle a dan sonra u; ı dan sonra u getirmesi mi? Yoksa sevdiği kadına tatlı sözler söylemesi gerektiğinde, Baklaca, sarığı burma, kaymaklı ekmek kadaifi... 8 demesi mi?lazın kendisine güldürdüğü ne şivesidir, ne de ne de acele konuşması, Laz a gülmelerinin nedeni tiplemede kendisine yüklenen aklı kıtlıktır. Ona yüklenen, ondan istenen aklı kıt bir tutum sergilemesidir. Zayıf durumdaki kendini bilmeyen9 tiplendirmesiyle komik duruma düşürülmektedir. Çünkü Lazın kendi istemlerini kullanma gücü yoktur.lazlar, Geleneksel Türk Tiyatrosu nda ve günümüz sözde tiyatro ve TV skeç ve parodilerindeki tiplemelerden çok farklı özelliklere sahiptir. Nüfus coğrafyası uzmanlarının yaptıkları bilimsel araştırmalara göre, Lazların yoğun olarak yaşadığı Güneydoğu Karadeniz Bölgesi insanların yaşamalarına, üremelerine ve gelişmelerine son derece uygundur10.*ayrıca bkz. Selma Koçiva, Laz Fıkralarıyla Üstümüze Gelenler, Özgür Politika, 11 Ekim Türk gölge tiyatrosundaki Laz tipi, iyi kalpli, saf ve her zaman kavga etmeye hazır bir kişi olarak canlandırılmakta, Türkiye de Lazların aptallığı(!) üzerine sayısız saçma fıkra anlatılmakta. Lazları böyle yanlış değerlendirmenin Bizans dönemine kadar uzanan bir geleneği vardır... Yunanistan da da Doğu Pontus tan sürülenler Lazoi olarak adlandırılmakta ve onların sözde aptallıklarıyla da alay edilmekte. (Wolfgang Feurstein, Kaynak:(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, s.45, Ali İhsan, Aksamaz) Lazlar kimdir? Şemseddin Sami şunları yazıyor: Karadeniz in cenub-şarkisi sev ahilinde (Güneydoğu kıyılarında) memalik-i Osmaniye nin (Osmanlı Ülkesi nin) Trabzon vilayetinde ve Rusya Devleti ne tâbi (bağlı) Batum cihetinde (yöresinde) sakin (oturan) bir kavim olup esasen akvam-ı Kafkas iye den (Kafkas kavimlerinden) olmakla,

19 Gürcüler le (Gürcüler le) karabet-i cinsiyetleri (soy akrabalıkları) vardır.lazlar simaca tamamıyla ırk-ı Kafkas iyeye mensup (Kafkas ırkından) olup, kafaları büyük ve armudi (armut biçiminde), alınları vasi (açık), burunları düz ve bazen azıcık kemerli, saçları ekseriya kestane veya kumral, gözleri ela veya mai (mavi) ve kametleri mevzun (boyları ölçülü) ve meşy (yürüyüş) ve hareketleri levendanedir (hızlıdır).. Kendileri cesur ve cest (atak) ve çalak (çevik), çalışkan ve zeki ademler (kişiler) olup, harp esnasında yağmaya meyilleri varsa da, işte pek namuslu ve sadık ademlerdir (kişilerdir). Gemicilikte maharetleri dahi meşhur olup, Osmanlı donanmasının en iyi neferat (askerleri) ve zabitanı (subayları) bunlardandır... 65Lazlardan, adlarıyla ilk bahseden Plinius tur66. Arrianus, Ptolemeus, Priskos, Prokopius, Agathias, Menandros ve Theophanes gibi birçok yazar Lazlar dan, Lazların komşuları ve Roma/Bizans ve Pers devletleriyle olan ilişkilerinden bahseder67.altıncı yüzyıl Bizans tarihçisi Prokopius, eskiden kullanılan Kolh adının, Laz adıyla ye değiştirdiğini68 belirtirken çağdaşı Agathias da,... çok eski çağlarda Lazlara Kolh 69 dendiğini yazmaktadır.kolh ülkesi anlamına gelen Kolheti hakkında B.Umar, Anadolu nun kuzeydoğu ucu da dahil olmak üzere, Doğu Karadeniz kıyıları... 70, Hayri Ersoy ve Aysun kamacı, Kolkhide kültür alanının sınırları Batıdaki Psov nehri, kuzeyde Kafkas sıra dağları, doğuda Suram etekleri, güneyde ise Karadeniz i izleyerek Trabzon a uzanır demektedir.kolheti adından ilk kez M.Ö. 8. yüzyıla ait Urartu Yazıtları nda bahsedilmiştir72.m.goloğlu, Lazlar hakkında şunları yazıyor:... Miladın birinci yüzyılı içinde, Roma İmparatoru Avgustos ile Neron un hükümdarlıkları arasındaki zamanda, Kafkaslar dan batıya doğru, kıyı boyunca, yeni ve büyük bir göç oluyor, Lazlar Doğu Karadeniz Bölgesi ne gelip yerleşiyor... İşte, büyük ihtimalle, birinci yüzyılın ilk yarısında Lazların bu göçleri karşısında ülkesini savunamayacağını anlayan Polemon II, miladın 63.yılında hükümetini Romalılar a teslim etti. Doğu Karadeniz Bölgesi de Roma nın yeni bir vilayetinin içine girdi ve bu vilayette Pontus Polemonyakos Vilayeti dendi Kaynak: (Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, S.70, Ali İhsan Aksamaz) Laz ia Tema sı ve Lazistan Sancağı nedir? 1204 te kurulan ve 1461 e kadar yaşayan Lazia Teması82, bölgenin Osmanlı yönetimine girmesinden sonra da değişik bir adla devam etti da Trabzon, Batum un da dahil edilmesiyle ayrı bir eyalet haline getirildi.83bu bölgeyi 1640 ta dolaşmış olan Evliya Çelebi, eyaletin beş sancağı bulunduğunu yazar: Canik, Trabzon, Gönye (Gonio), Aşağı Batum ve Yukarı Batum, Lazistan Sancağı nın merkezi Gönye idi. Kazaları ise, Atina, Sumla, Viçe ve Arhavi idi. Koch, 15 Laz derebeyliği sayar: Atina (Pazar, iki), Bulep, Arteşin, Viçe, Kapiste, Arhavi, Kisse, Hopa, Makriali, Gonio, Batumi, Maraditi, Perlevan ve Çat derebeylikleri.... Acara Bölgesi... Aşağı Guria ile birlikte 1851 de, yeni kurulmuş olan Lazistan Sancağı na bağlandı (1893) Osmanlı Rus harbi sonucu, Batum un Ruslar ın eline geçmesiyle birlikte, Lazistan Sancağı nın merkezi Rize ye taşındı.85 Kaynak:Doç. Dr. Metin Erten, Lazca-Türkçe, Türkçe-Lazca Sözlük, Anahtar Kitaplar, İstanbul, 2000.(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, S.72, Ali İhsan Aksamaz) Sonuç Yukarıda zikredilen terimlerin, ifade ettikleri yapıların ortaya çıktıkları kabul edilen zamandan günümüze kadar olan zaman dilimleri içinde, daralan veya genişleyen anlamlar taşıdıkları görülmektedir. Bu yapıları her bakımdan homojen görmek veya göstermek ve dönem farklılıklarını; üretim ilişkilerini ve millet in tanımlanmasında önemli bir faktör olan dini göz ardı etmek konuyu daha da içinden çıkılmaz ve spekülasyonlara açık bir hale sokmaktadır.o.türkdoğan ın,... Doğu Roma İmparatorluğu nun hakim olduğu topraklara-bilindiği üzere- Romania, halkına da Romanis denilmişti. Araplar ise bu sözü Rum şeklinde

20 belirtiyorlardı. Arif Müfit Mansel e göre, Rum deyiminin bugünkü ile hiçbir ilgisi yoktur ve... Patrik Eren Erol... bir milyondan fazla Türk Ortodoksunun Lozan Anlaşması ile gaflet ve ihmalle- Yunanistan a gönderildiğine işaret etmektedir ifadeleri oldukça dikkat çekicidir.. Yaşayamamak, yani kendini ifade edememek... 88,... Ezelden beri birtakım önyargılara sahip olan belli çevreler böylesi bir çalışmayı Türkiye nin bütünlüğünü bozmaya yönelik olarak değerlendireceklerini biliyorum...,89...tarihi tahrif etmek suçtur, düzenbazlıktır diye yazanların,...miletliler Pontos ta kolonileştiklerinde yerli kavimleri de aralarında eritmişler, onlara kültürlerini, dinlerini kabul ettirmişler,... Ticarette, bilimde ve sanatta Yunanca egemen dil oldu... 91,... Her ne hikmetse bu neşeli insanlar (Lazlar) kazandıkları şöhretle Karadeniz in bir zamanlar Lazistan olarak anılmasını sağlamış, bu söylentiyi günümüze kadar taşımışlar. Oysa tarihin hiçbir döneminde Karadeniz e egemen bir Laz kırallığı kurulmamış, böyle bir tanımlamayı gerektirecek bir nüfus yoğunluğu da saptanamamış. Bazı Romalı tarihçilere atfen ileri sürülen Laz kırallığı hakkında günümüze somut hiçbir kanıt ulaşmamış gibi büyük laflar etmeleri tam bir tezattır.m.goloğlu nun tespiti bugün de geçerlidir93. Baştaki alıntılarda ifade edilmek istenenlerle94, Ö.Asan ın çeşitli makalelerinde dillendirmeye çalıştığı bilgiler(!) aynı resmi ideoloji ve tarihe hizmet etmektedir.pontus denilen bölgede çeşitli dönemlerde ortaya çıkmış siyasi yapıları zaman, mekan, etnik yapı vb. gözetmeksizin bir kesintisizlik ve homojenlik içinde değerlendirmek, Doğu Karadeniz de ortaya çıkmış Lazika (Egrisi) Kırallığı ve sonradan oluşturulan Lazia Teması ve Lazistan Sancağı nı yok saymak tarihi ve sosyolojik gerçeklerin inkarı anlamına gelmektedir.ortaya konulmaya çalışıldığı üzere, bugün Pontuslu/Rum terimleriyle ifade edilen insanların, Laz olarak ifade edilen insanlarla, Pontusça/Rumca olarak ifade edilen dilin Lazca ile bir akrabalığı bulunmamaktadır.aslında konu gayet açıkken, özgürlük savaşçıları, asparagas haber yazanlar ve benzerlerinin, lazları ve Lazca yı yok sayma noktasında buluşmaları, Lazları Rum ve Lazca yı Rumca olarak gösterme çabaları düşündürücü bir durumdur.şüphesiz Rum olmanın veya Rumca konuşmanın olumsuz bir tarafı yoktur. Ancak, binlerce yıllık sosyolojik gerçeklerin farklı anlamlar yüklenen kavramlarla çarpıtılması dikkat çekicidir. Kaynak:.(Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, S.72, Ali İhsan Aksamaz LAZCA DA ŞİVELER Lazların tarihi incelendiğinde, bir zamanlar krallıkla yönetilen bu toplumun kökünün taa KOLHETİ lere kadar uzandığını görürüz. Milattan öncesine dayanan ve son yıllara kadar kişisel çalışmaların dışında yazıya dökülmeden günümüze kadar gelmeyi başaran bu lisanın, her yerde aynen muhafaza edilebilmesi elbette ki mümkün değildi. Doğal olarak,bir dalganın sönümlenmesi gibi merkezden uzaklaşıp dış etkilere maruz kaldıkça yavaş yavaş dejenerasyon başlamış ve yer yer şiveler ortaya çıkmıştır.bu şiveler incelendiğinde esas farklılıkların; alfabedeki harf sayısında, gelecek zaman kipinin çekiminde ve ismin hallerinde olduğu ortaya çıkar.günümüzde, köyler arasında bile farklılıklar gösterdiğini görmekte olduğumuz bu dilin şivelerini biz yukarıda belirttiğimiz ana kriterlerden yola çıkarak, yapısal olarak iki ana grupta toplayabiliriz. BİRİNCİ GRUP: Bu grup ikiye ayrılır. 1- HOPA-SARP Şivesi: Bu yörelerde konuşulmakta olan Lazcada 38 ses mevcuttur. Bu grupta, gelecek zamana ait fiil çekiminde, (istemek) yardımcı fiilinden istifade edilmektedir. Ayrıca ismin halleri 8 tanedir. (Yalın hal, İ hali, K hali, S hali, Şi hali, Şa hali, Şen hali, Ten hali) 2-İÇKESİMLER Şivesi

21 Yurdumuzda 93 Harbi olarak anılan 1897 Osmanlı-Rus savaşından sonra Türkiye ye gelerek çeşitli yörelerde yerleşenlerin konuşmakta oldukları şive,bazı kelimelerin telaffuzu dışında HOPA-SARP şivesinin aynıdır. - Birinci gruba ait bütün fiil çekimleri belli kurallara göre yapılabilmektedir. - Bu gruptaki hiçbir Lazca kelimede H harfi kullanılmamaktadır (KO=HO dışında). H harfi kullanılan kelimeler ya Lazca değildir veya Lazcaya yerleşmiş kelimelerdir. Bu grupta (H) harfinin yerine (X) kullanılmaktadır. İKİNCİ GRUP: Bu grup da ikiye ayrılır. 1- ARHAVİ-FINDIKLI Şivesi: Bu yörelerde ismin halleri, genelde birinci grupta olduğu gibi 8 tane, alfabe ise 37 harftir. (Q sesi kullanılmamaktadır.) 2-ARDEŞEN-PAZAR Şivesi: Yer yer ismin halleri 5e kadar düşmektedir. (K, S ve ŞEN halleri yoktur) İkinci grupta konuşulan şivelerin hiçbirinde, (Q)harfi ile ifade edilen ses kullanılmamaktadır. 37 sesten ibaret olan bu şivede (H) harfi de sadece işaret sıfatı ve işaret zamirlerinde yer almakta olup bazı yörelerde, G ve Z` harfleri de kullanılmamaktadır. - İkinci grupta yapılan fiil çekimleri, geçmiş zamanda; (DO...REN=VE...İDİ ile DO...RT`U=VE...DİR ) yardımcı kelimelerinden istifade edilerek yapılmakta olup bu kelimeler; DOREN ve DORT`U şeklinde bitişik olarak kullanılmaktadır. - Bu gruptaki gelecek zamana ait fiil çekimleri de o fiilin şart kipindeki çekimine; RE eki ulanarak yapılmaktadır. - Bu gruptaki kelimeler, daha yumuşak ve yuvarlak bir şekilde konuşulmaktadır. Diğer bir deyişle, daha kolay konuşulması amacıyla Lazca dilinin erozyona uğradığını söylemek mümkündür. Zira, tüm Kafkas dillerinde ve Lazca'nın da içinde bulunduğu dil ailesinden olan Megrelce ve Gürcüce'de de yer aldığı gibi birinci grupta da konuşulmakta olan Q sesi bu grubun tamamından düşmüş olup, H sesinin de sadece işaret sıfatları ve zamirlerinde yer alması, bu harfin bu şiveye sonradan girdiğini göstermektedir OSMANLI-RUS SAVAŞI Osmanlı-Rus Savaşı, Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden "93 Harbi" olarak da bilinir. Padişahı II. Abdülhamit döneminde Ruslara karşı verilen bir savaştır. Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde savaşılan 93 Harbi, Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlandı. Bu savaş, Osmanlı Devleti için hem büyük bir toprak kaybına neden olmuş, hem de Rus ordusunun İstanbul'un eşiğine (Yeşilköy, Bakırköy) kadar gelerek Osmanlı Devleti'nin varlığını tehdit etmesiyle sonuçlanmıştır. Savaşı hazırlayan koşullar 93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasında Rusya'nın Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki Ortodoks vatandaşları üzerindeki etkisini arttırma amacı sayılabilir. İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediğinden Osmanlıların yanında olmayı tercih etmiştir.ayrıca Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit'in

22 döneminden beri yapılan aşırı harcamalar sonucu Avrupa'ya karşı ağır bir şekilde borçlanmıştı ve bu borçları ödeyebilmek için Balkanlardaki vergiler yükseltilmişti. Bu ağır vergiler Balkan halkları arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Kafkaslar'dan Ruslar tarafından göçe zorlanan Çerkez, Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerleştirilmiş; bu göçmenlerle Balkanlar'da yaşayan Hıristiyanlar arasında büyük bir düşmanlık ortaya çıkmıştı. Nisan 1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırıldı ama isyanların bastırılması sırasında ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati oluştu. İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir hava oluşturdu. Osmanlı Devleti'ni Bulgarlar, Sırplar ve Romenlere daha geniş bir özerklik vermeye zorlamak için İstanbul'da bir konferans toplandı.tersane Konferansı adı verilen bu konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II. Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık 1876 günü alelacele I. Meşrutiyet'i ilan ettiyse de, konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı. Bu kararların Osmanlı Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini tanımadığını bildirdi. Ardından da Ortodoks uyruklarına söz konusu antlaşmadaki hükümleri uygulaması için Osmanlı Devleti'ne baskıda bulunmaya başladı. Bu sırada İngiltere, Rusya'nın Osmanlılara savaş ilan etmesini önlemek amacıyla Londra Konferansı'nın toplanmasına önayak oldu. Ama Osmanlılar konferansta hazırlanan protokolü içişlerine müdahale sayarak reddettiler. Ülkedeki Panslavist akımların etkisiyle protokolün reddini bir savaş nedeni sayacağını önceden bildirmiş olan Rusya 24 Nisan 1877'de Eflak ve Buğdan a girerek Osmanlılara savaş açtı. Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karşı zorlu bir savunma savaşı vermek zorunda kaldılar. Kafkasya cephesi Ahmet Muhtar Paşa,Kafkasya cephesinde Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri, General Mihail Tarieloviç Loris-Melikov komutasındaki Ruslara karşı uzun süre direndi. Nisan-Mayıs 1877'de Doğubeyazıt ve Ardahan Ruslarca işgal edildi. Ama Halyaz ve Zivin'de Rus orduları yenilgiye uğradı. Gedikler (25 Ağustos) ve Yahniler (4 Ekim) çarpışmaları Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı. Rusların 15 Ekim'deki Alacadağ Çarpışması'nda kazandığı zaferle Kafkas cephesindeki Osmanlı kuvvetleri çözülmeye başladı. Kasım 1877'de Kars'ı ele geçiren Rus Orduları, Erzurum'a yöneldi. Ahmet Muhtar Paşa, Kars-Erzurum arasında kurduğu savunma hattında kış koşullarını iyi değerlendirerek üstün bir savunma savaşı verdi. Nene Hatun ve diğer Erzurumlu vatandaşların Aziziye tabyasında büyük bir cesaretle yaptıkları savunma 93 Harbi'nin unutulmayan anlarını oluşturdu. Erzurum Rusların eline geçti. Savaşın bitmesinden sonra Rus ordusu Erzurum'dan geri çekildi ama Kars ve Ardahan Berlin Antlaşması'yla Rusya'ya bırakıldı. Bu şehirler Brest-Litovsk Antlaşması'na kadar Rusya'nın elinde kaldı. Tuna cephesi Gazi Osman Paşa,Tuna Cephesinde ise Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri, Rusçuk, Silistre, Şumnu ve Varna arasında bulunan Doğu Tuna Ordusu, Vidin'de üslenen Batı Tuna Ordusu ve ikisinin arasında yer alan Balkan Ordusu olmak üzere üç ordudan oluşuyordu. Tuna Cephesi savaşları Rusların 21 Haziran 1877'de saldırıya geçmesiyle başladı. Tırnova ve Niğbolu'yu alan İosip Gurko komutasındaki Rus birlikleri 19 Temmuz'da stratejik açıdan büyük önemi olan Şıpka Geçidini ele geçirdiler. Süleyman Hüsnü Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken Grandük Nikolay Nikolayeviç komutasındaki Rus birlikleri, Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına aldılar. Gazi Osman Paşa'nın 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması ezici bir sayı üstünlüğü bulunan Rus ve Romen orduları karşısında 10 Aralık 1877'de başarısızlıkla sonuçlandı. Plevne'nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı yoğun saldırıya geçtiler. Hızla ilerleyen Rus orduları Kazanlık, Samokov, Yeni Zağra, Çırpan, Tırnova ve Filibe'yi aldıktan sonra Meriç Nehri'ni geçti. 20 Ocak 1878'de Edirne düştü. Ruslar

23 Silivri'yi de alarak Ayastefanos'a (Yeşilköy) kadar ilerlediler. Savaş Osmanlıların isteği üzerine imzalanan Ayastefanos Antlaşması'yla son buldu. Ama Avrupa'da dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıktılar. Berlin'de uluslararası bir konferans toplandı ve 13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması'yla savaş sona erdi. Savaşın sonuçları 93 Harbi, Osmanlı Devleti'nin dağılma sürecini başlatan ilk önemli olaylardan biri sayılır. II. Abdülhamit'in, yenilgiden sorumlu tuttuğu Meclis-i Mebusan'ı süresiz tatil ederek Kanun-i Esasi'yi askıya alması, ayrıca savaş sonrasında Balkanlar'la Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen 1 milyonu aşkın göçmenin yol açtığı toplumsal ve ekonomik bunalım öbür önemli sonuçlarıdır. Başlangıçtaki başarılara karşın ordunun donatım eksikliği ve teknik yetersizlikleri, özellikle Tuna cephesindeki komutanlar arasında görülen geçimsizlik ile II. Abdülhamit'in doğrudan ve yanlış müdahaleleri yenilginin başlıca nedenleri arasında gösterilir. " Savaşı hazırlayan koşullar 93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasında Rusya'nın Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki Ortodoks vatandaşları üzerindeki etkisini arttırma amacı sayılabilir. İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediğinden Osmanlıların yanında olmayı tercih etmiştir. Ayrıca Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit'in döneminden beri yapılan aşırı harcamalar sonucu Avrupa'ya karşı ağır bir şekilde borçlanmıştı ve bu borçları ödeyebilmek için Balkanlardaki vergiler yükseltilmişti. Bu ağır vergiler Balkan halkları arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Kafkaslar'dan Ruslar tarafından göçe zorlanan Çerkez, Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerleştirilmiş; bu göçmenlerle Balkanlar'da yaşayan Hristiyanlar arasında büyük bir düşmanlık ortaya çıkmıştı. Nisan 1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırıldı ama isyanların bastırılması sırasında ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati oluştu. İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir hava oluşturdu. Osmanlı Devleti'ni Bulgarlar, Sırplar ve Romenlere daha geniş bir özerklik vermeye zorlamak için İstanbul'da bir konferans toplandı. Tersane Konferansı adı verilen bu konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II. Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık 1876 günü alelacele I. Meşrutiyet'i ilan ettiyse de, konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı. Bu kararların Osmanlı Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini tanımadığını bildirdi. Ardından da Ortodoks uyruklarına söz konusu antlaşmadaki hükümleri uygulaması için Osmanlı Devleti'ne baskıda bulunmaya başladı. Bu sırada İngiltere, Rusya'nın Osmanlılara savaş ilan etmesini önlemek amacıyla Londra Konferansı'nın toplanmasına önayak oldu. Ama Osmanlılar konferansta hazırlanan protokolü içişlerine müdahale sayarak reddettiler. Ülkedeki Panslavist akımların etkisiyle protokolün reddini bir savaş nedeni sayacağını önceden bildirmiş olan Rusya 24 Nisan 1877'de Eflak ve Boğdan'a girerek Osmanlılara savaş açtı. Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karşı zorlu bir savunma savaşı vermek zorunda kaldılar Kaynak: From Artvin Ansiklopedisi LAZ TARİHİNDE KISA KISA KRONOLOJİLER

24 M.Ö yy.. Kolheti kültürünün oluşmaya başlaması( Kolheti kültür ve yönetim alanı,batıdaki Psov nehri, kuzeyde Kafkas sıradağları, doğuda Surami etekleri, güneyde ise Karadeniz i izleyerek Trabzon a kadar uzanıyordu) 8.yy.: Kolh ve Kolheti den Urartu yazıtlarında bahsedilmesi. 7.yy:Grek kolonicilerin,trabzon Batumi, Poti, Sohumi, Pitsunda gibi ticaret merkezlerini doğu ve güney doğu Karadeniz e de kurmaya başlamaları. 4.yy:Doğu ve güney Karadeniz den ordusuyla geçen Ksenopon un onbinlerin dönüşü Anabasis adlı eserinde yöre kavimleri hakkında bilgi vermesi. 3.yy:Rodoslu Apollonius un Argonotika adlı eserinde Kolh ve Kolheti den bahsetmesi 1.yüzyıl:Kolheti( Ergisi-Lazika)ve Kartli(İberya-Gürcistan) krallıkları arasında birbirleri üzerine egemenlik kurmayı amaçlayan sürekli savaşların yaşanmaya başlaması.roma imparatorluğunun de Albana yı 65 de Kartli yi de Kolheti yi ele geçirmesi M.S.69-67: Milad la birlikte Kolh yerine Laz olarak adlandırılan Lazların liderleri Anicetus önderliğinde önce Pontus krallığına sonrada Romalılara karşı bağımsızlık savaşı başlatmaları.plinius un ilk defa Laz etnik adıyla Lazlardan bahsetmesi, Doğu Karadeniz bölgesine Kafkasyadan gelen büyük Laz göçünden tedirgin olan, Pontus Kralı 2. Polemon un hükümetini Roma ya teslim etmesi ve Roman ın bir eyaleti haline gelmesi. 2.yy:Kolhetide Etno oluşumun tamamlanmasıyla birlikte, Lazika(Ergisi),Apsilla, Abasgia prensliklerin ortaya çıkması 3.yy:Romalıların Lazika, Abhazaların ve Gürcülerin Ergisi adını verdikleri krallığın güçlenmesi 4.yy:Roma imparatorluğu nun ikiye bölünmesi Kolhetinin doğrudan mirasçısı olduğu çeşitli tarihi kaynaklarda belirtilir.lazika nın Apsilialıları, Abasgaları, Avanları yönetimi altına alması. 5.yy: Perslerin ve Bizanslıların aralarındaki amansız mücadelenin başlaması ve Kolheti coğrafyasına yönelmeleri. 465: Lazika da, Bizans karşıtı mücadelenin sona ermesi, Laz kralı Gubaz ın tahtan indirilerek yerine Tsate nin geçirilmesi, Abasgia ların Lazika dan ayrılarak, Lazlarla aynı statüde Bizans a bağlanmaları. 6.yy: Svanların, Lazika dan ayrılmaları, Lazika nın sınırları daralarak, sadece etnik Lazlardan oluşan bir krallığa dönüştürülmesi. 523: Lazika nın Hıristiyanlığı resmi din olarak benimsemesi, Lazika da Hıristiyanlığın 1.yy da Havari Endrü tarafından yayılmaya başlandığına inanılır.perslerin kendilerine başkaldıran Kartli kralı Gurgen in Lazika ya sığınmasını bahane ederek Kolheti coğrafyasına saldırması 528:Lazika ya yeni bir pers saldırısının olması 532:Persler ve Bizanslılar arasında, Lazika ya ilişkin bir anlaşmanın imzalanması : Abhaz - Abazave Mergel-Laz halklarının yardım isteği üzerine Kolheti coğrafyasına Perslerin gelmesi ve Bizans a karşı 13 yıl sürecek savaşların başlaması.laz kralı Gubaz ın katledilmesi, süren savaşlar sonucunda Lazika nın persler ve Bizanslıların arasında pay edilmesi, Güney Kafkasya da ki coğrafyalarından Güney - Doğu Karadeniz e büyük Laz göçlerin olması, Lazların, Lazika topraklarında kalanların Mergel, göç edenlerin Laz olarak adlandırılması, Lazların boşalttıkları yörelere Gürcülerin yerleşmesi ve Mergellerle Lazlar arasında ayrılmalar olması :Tüm şiddetiyle devam eden Pers-Bizans savaşlarında Mergel-Laz, Gürcüler, Abazaların yer alması 689:Lazika nın etkinliğinin azalmaya başlaması 697:Abasgia lılar ve Mergel-Lazlar ın Bizans tan bağımsızlıklarını ilan etmeleri ve Arapları, Kolheti coğrafyasına yardım için çağırmaları.bölgenin 40 yıl Arap işgalinde kalması. 8.yy ve 7.yy da güçlenmeye başlayan Abhazya prensliği nin Lazikayı, Abhazya sınırlarına katması. Bu yüzyılda, Bizans yönetimi dışarıda Araplarla savaşmaktan, içerde ise isyanlarla uğraşmaktan yıprandığı için Abhazya prensi bunu fırsat bilip bağımsızlık ilan etti. Abhaz prensi Leon, 780 lerde sınırlarını Nikosia dan Çoruh Irmağına, Karadeniz den Surami sıradağlarına kadar genişletti. Bu krallığın sınırları içinde Abhaz-Abazalar, Mergel-Lazlar ve bölgeye sonradan yerleşen gürcüler yaşıyorlardı. Bugünkü Trabzon un doğusundan başlayarak Çoruh a kadar olan bölgede yaşayan

25 Mergel-Lazlar Bizans yönetiminde kalmıştı. Abhazya krallığı, bugünün standartları içinde bir ulus devlet değil bir anlamda gönüllü birliğe dayanan bir yapıydı. 10.yy: Abhazya krallığı, en parlak dönemini bu yüzyılda yaşadı. Ermenistan krallığı ile Abhazya krallığı arasında günümüzde Doğu Gürcistan denilen, Gürcistan a sahip olma mücadelesi başladı. 904 te Ermeni krallığı yıkılınca Gürcistan, Kahetya, Eretya ve Güney Kafkasya nın tamamında Abhazya krallığı güçlendi. 1184:Gürcistan tarihinin yüz akı olan kraliçe Tamara nın Güney Kafkasya Birleşik Krallığının başına geçmesi.tamara nın kraliyet unvanı, Abhaz, Ran, Kahet, Somet kraliçesi idi.mergel-lazlar, Abhaz yönetiminde idi.kraliçe Tamara bu coğrafyayı yönetmeye başladığında, Bizans en karışık dönemlerinden birini yaşıyordu.1204 de Latinlerin İstanbul u işgal etmeleri. Bu tarihlerde Bizans ın parçalanması, bu gelişmenin güney Kafkasyalıların için önemli rol oynaması.güney Kafkasya Birleşik ordularının Paflongayı ele geçirmeleri ve Trabzon yöresine de Lazların yerleştirilmeleri. 1204: Kommenoslar Aleksios David in Trabzon devleti kurması, yine aynı tarihte, 1461 e kadar yaşayacak olan Trabzon-Batum arasında Lazia Theması oluşturulması 13.yy:Moğol istilaları 14.yy:İkinci Moğol istilası 1451: 2.Mehmet, tahta çıkar çıkmaz Karadenizi bir Osmanlı gölü haline getirmek için doğu Karadeniz kıyılarına 50 kadırga göndererek Batümi ve Sohümi civarında etkinlik kurmaya çalışması 1453:İstanbul un Osmanlıların eline geçmesi 1461: Osmanlıların, Trabzon krallığını ele geçirmesi 16.yy: Rusların Astırahan hanlığını ele geçirmeleri ve kendilerine hazar yolunun açılması 1519: Trabzon, Batumi ninde dahil edilmesi ile ayrı bir eyalet haline getirilmesi 1580:Lazların bu tarihe kadar özerk bir yapıda yaşaması 1774: Osmanlı-Rus antlaşması ile Osmanlıların Kırım üzerindeki haklarını kaybetmesi 1783: Kırımın Rusların eline geçmesi, Rusların, Gürcü lerle Georgievsk Antlaşmasını imzalamaması.böylelikle Hıristiyan Otesya ile Hıristiyan Gürcü askeri yolunun açılması.bu dönemde Gürcistan coğrafyada üç krallık bulunuyordu.başkenti Tiflis olan Kartli krallığı kuzey doğuda Katehya krallığı ve batıda Kutayisi civarını elinde bulunduran İmeretya krallığı idi.bu krallıklardan ilk iki tanesi İranlılar, sonuncusu da Osmanlılar tarafından denetleniyordu. Karadeniz kıyıları, adı geçen bu üç krallığın egemenlik alanı dışında idi. Kuzeyde,Soçi-Sohumi arası Abhazya ya Sohumi-Poti arası Mergelyaya, güneyde Poti-Batumi arası Guryaya aitti, bu üç prenslik, Osmanlıya haraçla bağlı idi.güney batıda Samstre ve Saatabego prenslikleri vardı bu prensler zamanla İslamiyeti benimsediler ve Osmanlıya doğrudan bağlı birer valilik haline geldiler 19.yy.Son Gürcü kralı ölürken, 1802 de yaptığı bir vasiyette krallığını Rusya ya bırakması.1803 Demergelya, 1804 de İmeretya ve Gürya Rusların eline geçmesi, de doğu ve güney-doğu Karadeniz de Tuzcuoğlu isyanıdır KAYNAK: Nodar Lomouri, Ali İhsan Aksamaz (çev.). Egrisi/Lazika Kırallığı nın Tarihi, Ogni Kültür Dergisi, s.5, Temmuz-Ağustos 1994.Lazlar Vikipedi Sit.N.Lomouri, a.g.y. (Dil Tarih Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar, Ali İhsan, Aksamaz) Derl: İbrahim Tuzcu DÜZCE DE LAZ KÜLTÜRÜ

26 Laz larda Kadın ve Erkek giyimi Kültür Küçük bahçesinde kendine yetecek miktarda mısır, karalahana, kendir, patates, fındık, meyve, salatalık ekiminin yanı sıra evinin altındaki ahırında küçük çaplı hayvancılık, balıkçılık, kuş avcılığı, fırıncılık ve inşaat ustalığı geleneksel Laz meslekleridir. 1930'lu yıllardan itibaren bölgede ekimine başlanan çay tarımı Laz halkının sosyo-ekonomik seviyesini yükseltmiş, başta İstanbul olmak üzere göçtükleri büyük şehirlerde küçük esnaflık yapabilecek sermaye oluşturabilmelerine yardım etmiştir.lazlar 6. yüzyılda Bizanslıların etkisinde kalarak Hiristiyanlığı benimsediler,doğu Karadeniz sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan zamanında Osmanlı egemenliği altında Lazistan sancağı ilan edildi,bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.yavuz Sultan Selim bu bölgeye beylikler kurdu,17. yüzyılda Lazlar müslüman olurlar,1925 yılına kadar Lazistan sancağı altında yaşamlarını sürdürdüler,1788 Berlin antlaşması ile Lazlar iki ülke topraklarına bölündü bu arada Lazlar batıya göç ederler Lazlar ve Mergeller aynı kökten gelmektedir. Tarihi kaynaklar, Lazların Doğu Karadeniz yöresine Kafkaslardan indikleri konusunda görüş birliği vardır. Tarih sahnesine ilk kez Karadeniz de çıkmışlardır. XI-XII. Yüzyıllarda Karadeniz in doğusunda kurulan ve KOLKHİS/Rothis devletini oluşturan topluluklardan biri de Mergrel- Lazlardır. Lazlar, 6. Yüzyılda Bizans etkisinde kalarak Hıristiyanlığı benimsediler. Kolkhis Devleti yıkılınca Bizans egemenliği altında LAZİKA krallığı seçimle iş başına gelerek, Bizans a vergi vermeyip, bunun karşılığında doğu sınırını korumayı üstlendiler Doğu Karadeniz in sahil kesimi 1461 yılından itibaren Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı egemenliği altında Lazistan Sancağı olarak ilan edildi. Bu bölgedeki Lazlar kendi yönetimleri altında yaşadılar.yavuz Sultan Selim bölgede beylik sistemini kurdu. Bölge 11 beylikten oluşuyordu. Lazlar da yarı bağımsız statüde Laz derebeyliği olarak Osmanlılara asker ve vergi vermekteydi. Lazlar 17. Yüzyıldan itibaren Müslümanlaşmaya başladılar. Bölge 1925 yılına kadar Lazistan olarak kayıtlara geçmiştir. Dil Lazca (Lazuri nena) Güney Kafkasya dil ailesinden Zan ve Kokhian kolundan Gürcüce, Svanca ama özellikle Megrelce ile oldukça yakın bir dildir. Türkiye Lazlarının tamamı Türkçe'yi anadil seviyesinde konuşabilmekte ve yazabilmektedir. Köklü bir sözlü geleneğe sahip Lazca'nın yazılı bir dili bulunmamaktadır. Laz destan, masal ve şiirleri ancak 20. yüzyılda yazıya dökülebilmiş, 1984 yılında Fahri Kahraman tarafından Dumezil'in transkripsiyon sistemine dayanan Latin tabanlı bir alfabe önerilmiştir. Gürcistan'da yaşayan Lazlar ise dillerini Gürcü alfabesi ile yazmaktadır. Lazların ataları olduğu sanılan Kolhların yazılı dilleri olmamasına rağmen,

27 incelenen antik çağa ait mezarlarda Laz asillerin adlarının Yunan alfabesiyle yazılı olduğu görülmüştür Lazca Yunanca ve Türkçe'den ödünçlenmiş çok sayıda kelime barındırmakta ve kendi içinde bir kaç lehçeye ayrılmaktadır. Cumhuriyet döneminde Türkçe'nin Trabzon ağzının yaygınlık kazanması Lazca nın varlığını tehdit eder bir hal almıştır. Din Roma İmparatorluğu döneminde MS. 5 yüzyılda Paganizm'i terkederek topluca Hıristiyanlığa geçen Lazlar 16. yüzyılda Ortodoks Hıristiyanlıktan İslam'a toplu olarak geçmişlerdir. Günümüzde Lazların tamamı Hanefi mezhebinden Sünni müslüman dır El sanatları Osmanlı döneminde Lazlar inşaat ustalığıyla ünlü olup sanatlarını 1917 Ekim Devrimi'ne dek çalışmak amacıyla gittikleri Rusya ve Anadolu'da icra etmekteydiler. Kesme taş veya tamamen ahşap malzemeden yapılan (ahşap-çatma) geleneksel Laz evleri, kışlık tahılı saklamak amacıyla kullanılan serender ler ve ahşap oyma sanatının icra edildiği yapıların ayakta kalabilmiş örneklerine bölgede halen rastlanmaktadır. Yakın zamana değin gerçekleştirilen, şekil, büyüklük ve kullanım amacına göre hentskeli, kalati, gudeli olarak adlandırılan sepet örme sanatı da günümüzde terk edilmek üzeredir. Avcılık Laz balıkçısı feluka (< filika)adını verdikleri av kayıklarını kendileri inşa etmekte, ağlarını kendileri örmekteydi. Laz balıkçılar zargana, hamsinin yanı sıra çakmaklı tüfeklerle 1970'lere dek yağı için yunus balığı avlamışlardı. Lazlar aynı zamanda ağ kullanarak ya da atmaca evcilleştirerek kuş avlama sanatında da ustadırlar.lazca ve Megrelce aynı kökten gelmektedir. Kız ve Erkeğin Tanışması Düzce ve köylerinde mısır bitkisinin fazla ekildiği, fındığı kozalarından ayırma makinelerinin daha ortaya çıkmadığı dönemlerde mısır soyma, fındık ayıklama imeceleri yapılırdı. Bu imecelere kız ve erkekler bir arada katılırlardı. Mısır çapalama, fındık toplama işleri de imece şeklinde yapılırdı. Laz kız ve erkek gençler birbirlerini bu imecelerde, kasabaya inme sırasında, dereye suya giderken, nişan, düğün gibi eğlencelerde tanırdı.kız ve erkeğin ortaklaşa güvendikleri bir kadını aracı olarak kabul eder ve sevgi nişanelerini birbirlerine bu aracılar ile gönderildi. Bu günde buna benzer olaylara şahit olunmaktadır. Çoğu kez kız erkeğe, kendi işlediği bir mendili, oğlanda kıza gülyağı, şeker, lokum, küpe, yüzük gibi hediyelerde gönderirdi. Sevdalık Günleri Laz gençleri arasında sevdalık günleri çok önemliydi. Sevenlerin arkadaşları vardır. Bu arkadaşlar erkek ise, hep seven erkeğin etrafındadır, arkadaşları için pervane olurlar, hep beraber gezerler. Başkaları seven erkekmiş izlenimi yaratırlar. Örneğin; Sevdiği kız salıncağa binerse, önce aşık olan silahını boşaltır. Bunun anlamı: Bu Seni başkası severse onu öldürürüm anlamına bir mesajdır. Ardından aşığın arkadaşları silahlarını boşaltırlar. Bunun da anlamı: Bir arkadaşımızın arkasındayız demektir Durum herkes tarafından anlaşılır, kimse kimsenin sahasına girmez. Erkek evlenme arzusunu ailesindeki kadınlara açar. Zaman içinde gelişen olaylar oğlanın anası tarafından babasına iletilir. Günler ve gecelerce ne olup olmayacağı, aileler arasında düşünülüp tartışılır. Sonunda kız tarafının kıramayacağı bir elçi bulunur. Elçi baba ve annenin ağzını arar. Olumlu yanıt alınca kızı istemek için girişimlerde bulunur.toplum kız isteme konusunda çok duyarlıdır. İstenilen bir kızın verilmemesi ya da söz kesiminden sonra dönülmesi erkek tarafından hakaret kabul edilir. Bu tür olaylar genellikle kan davası gibi olaylara sonuçlanır. Sıra Gözetme

28 Ablası bekar olan, evlenme çağındaki erkek bu kuralı bozup evlenebilir. Erkek toplunda kadından önce gelir. Erkek kardeşler arasında da sıra gözetilir. Miras taksiminde kızın payı erkeğe göre yok gibidir. (Bu gelenek Lazlarda daha çoktur.)son zamanlarda Bölgede kızlar arasında sıra gözetme geleneği vardır. Büyük kız varken küçük kız evlenmesi ayıplandığı gibi baba buna kesinlikle karşı koyar herkes hakkını yavaş yavaş alma yolunu tutmaya başladı. Başlık Parası Düzce ve köylerinde başlık parası vermek hemen hemen yok gibidir. Yalnız fakir ailelerde kızına çeyiz yapabilmek için bir miktar para ödenir. Başlık parası verme Laz ve Gürcü ailelerde, Rizeli toplumlarda daha az uygulanır. Abazalarda başlık parası alınmaktadır. Kız Kaçırma Olayları Laz larda düğün çok masraflı olduğu için, özellikle birbirini seven çiftler kaçarlar. Bu danışıklı dövüştür. Kız kaçırılmadan önce nüfus cüzdanı kaçırılır. Kızın yaşı on sekizden küçük ise kız kaçırılınca erkeğin akrabalarından birinin evinde saklanır. Daha sonra aileler arasında anlaşmaya gidilir. Kaçırılan kızın yanında kıza yakınlığı ile bilinen kızın arkadaşı ile kaçırılır. Bu kıza tasavize denir. Kız emin bir ailenin yanına misafir edilir. Düğün yapılıncaya kadar kız o evde kalır. O evde her akşam eğlence yapılır. Bunun adına taşamhara denir. Kız-erkek anlaşarak kaçmışlarsa iki tarafın aileleri bir müddet birbirleriyle görüşmez. Daha sonra aracılar yardımıyla taraflar barıştırılır. Ancak yıllar süren küskünlükler söz konusudur. Kız kaçırmada kızın rızası yoksa olay kan davasına kadar gidebilir. Kız İsteme Geleneği Ön hazırlıklar tamam olunca kız babasının sevdiği birisi erkek tarafı ile birlikte kız istemeye gider. Erkek tarafından ağzı laf yapan biri sözü açar. Biz Allah ın emri, Peygamberin kavli ile kızınız. yı oğlumuz. ya istemeğe geldik der. Baba da; Allah yazdıysa olur. Amma bir düşünelim. Soracak adamlarımız var onlara soralım der. Bu biraz naz etmek ve kendi akrabalarına paye çıkarmak için söylenmiş bir sözdür. Bir müddet biçilir. Bu arada istiyorlarsa, el altından erkek tarafını cesaretlendirecek haberler iletilir. Bu dönemde, kız ile erkek karşılaştıklarında kaş göz işaretleri ile birbirlerine cesaret verirler. Kız belli bir süre sonra istenir. Söz Kesme ve Nişan Olayı Eskiden erkek askere gitmeden nişanlanırdı. Nişanlık süresi, askerlik, para yokluğu ile ilgili olarak 2-3 hafta ile bir yıl arasında değişir. Yerli halk arasında beşik kertmesi kesinlikle yoktur. Göçmen köylerinde beşik kertmesine rastlandığı söylenmekte ise de tespit edemedim.kız istemede erkek tarafından hediye olarak getirilen kutu şekeri ertesi gün iade edilmez açılırsa, kızı erkeğe verildiğine işarettir.taraflar tarafından söz kesiminden sonra oğlan tarafından akrabaları kızın evine yüzük, kutu şekeri ile elbiseler, çorap ve terlik alıp giderler. Nişanda yüzükler takılır. Bazı köylerde nişanda erkeğin bulunmadığı, akrabası tarafından kızın parmağına yüzük takıldığı söylenmekte ise yerli köylerde böyle bir gelenek bulunmamaktadır.bir süre sonra kız tarafı, yüzük, bir kat çamaşır, kaynanaya elbise alıp oğlan evine getirirler. Çeyiz Geleneği Çeyiz olarak sandık, yatak, yorgan, yelek, şalvar, bakırdan mutfak eşyası, elde dokunmuş yer hasırı, hasır seccade, ottan duvar yastığı, kanaviçe işler ve örtüler vardır. Çeyizin miktarı ailenin mali durumu ile ilgilidir. Yerli halkta çeyiz eşyası, Doğu Karadeniz kökenli ailelerde olduğu kadar fazla olmakla beraber, kızlar mirasta erkek kadar hakka sahiptir. Kına Gecesi Düğün geleneğinin ilk kademesi kına gecesidir.kına gecesi Çarşamba günü yapılır. Kına gecesi için erkek tarafı beraberlerinde taraftarları ile birlikte yanlarına kına alıp gelin evine gidilir. Dört kız çarşaf veya büyük bir

29 yazmanın altına gelini alırlar. Bir kız gelinin eline tabaktan kına yakar. Elleri temiz beyaz bezlerle yumrukları bağlanır. Bir taraftan da maniler söylenir. Hem gelin ağlar, hem etrafındakiler. İzzet ve ikramdan sonra erkek tarafı evlerine gelir. Damadın evi önünde büyük bir ateş yakılır. Kız tarafı tavuk istemeğe gelir. Her evden birer tavuk alınır. Ateş yanınca baklavalar getirilir. İkramlar yapılır. Kız tarafı darıltılmadan uğurlanır.kına gecesi bayramlık elbiselerini giyen genç kızlar çiftetelli, topal oyunu, orta oyunu gibi oyunlar yaşlı bir kadın denetiminde oynanır Düğün Günü Düğün genellikle nişandan en az bir yıl sonra yapılır. Bindallı ve benzer gelenekler yoktur. Eskiden gelin renkli ve temiz ipekli elbise damat ise don pantolon üzerine beyaz gömlek ve işlemeli yelek giyerdi. Güvey fakirse beyaz elbise ödünç alınırdı.eskiden olduğu gibi gelin kayın baba ve yakın akraba arasına giderdi. Gelin evden çıkarken, kız kardeşlerden biri, yoksa akraba kızlardan biri çeyiz sandığı üzerine oturup sandık haracı isterdi. Ayrıca kapıdan çıkarken erkek kardeş, kapı haracı olarak bir miktar para talep eder.köylerde, genellikle bir öküz arabası süslenirdi. Üstüne halı ve kilimlerle bir örtü yayılır. Araba çan ve zillerle bezenir, köylüler şık giysilerini giymiş, arabanın önündü, ardında, yanında yürüyerek giderlerdi. İkide birde araba durdurulur:- Ala ala hay... diye bağırarak düğün evine varılır. Yolda devamlı halaylar çekilir. Kasap oyunu, Kastamonu zeybeği gibi oyunlar oynanır. Gelin alayı, çeşitli yollardan dolaşarak damat evine varırdı.gelin alınmadan o köylülere veya mahalleliye pilavlık parası verilir. Gelin arabaya binmeden bolluk ve bereketli olsun diye ya damadın babası veya yakını bozuk paralar içinde şekerler, buğdaylar serper, çocuklarda bunları birbiri üzerine yığışarak kapış kapış toplardı.köyden çıkıncaya kadar çeşitli yollardan dolaşarak damat evine varılır. Gelin arabadan inmez, bahşiş ister. Bir inek ya da tosun getirilir. Kulağı kesilerek işaret verilir. Kapı önünde kurulan bir masada kız tarafı tatlı, şeker, sigara, mermi gibi isteklerde bulunur. Bu istekler karşılanıncaya kadar gelin bekletilir. Bu durum bazen üç dört saat kadar sürer.gelin eve girerken eğilip eşiği öper. Bolluk getirmesi düşünülerek mısır, buğday, şeker, bozuk para atılır. Akraba ve komşular başlarında birer tepsi baklava alarak erkek evine giderler. Tepsiler üst üste kümelenir.erkeklerde evin önünde yakılan ateş etrafında oynarlar. Bu oyunlar kadın kıyafetine girmiş köçekler tarafından oynanır. Eğer aile varlıklı ise dört köçek, dört davul, dört zurna ve dört keman bulunur.diğer köylerden geleneklerde kafileler halinde düğüne katılırlar. Kimileri koç, kimileri koyun getirir. Meydanda ikramlar yapılır.yenip içilir. Sonunda köylüler misafirlerini evlerine götürürler.hoca nikahı yapılır, bu adet yaygındır. Hoca nikahı yapılırken gelinin yanında dadı veya bibi (teyze, hala) denilen kadınlar bulunur.gürcü köylerinde düğün gecesi, güveyin gerdeğe girmesi yasaktır. O akşam kızın akrabası olan kızlar sabaha kadar beklerler. Düğünün ertesi günü gerdeğe girilir. Düğün genellikle üç gün devam eder. Lazlar ve Hemşinlilerde de benzer gelenekler vardır.diğer köylerde ise hoca nikahı kıyılır. Sonunda güveyi arkadaşlarının kolunda gelinin odasını getirilir. Arkasından yumruklanarak odaya itilir. Damat odaya girer. Hazır bulunan seccadede iki rekat namaz kılıp duasını yapar ve gelinle tanışmaya gider. Damat bu arada gelini konuşturmaya çalışır. Ona hediyeler verip konuşturur. Konuşturulunca da pencereyi açıp iki el silah atar. Bundan sonra herkes dağılıp gider.gelinle damat, gidip kayınvalidenin elini öperler. Tekrar odalarına giderler. Orada baklava yerler. Bazense baklava kesmelerinin yarısını yiyip bırakırlar. Ertesi gün bunları evlenmemiş erkek ve kızlar yer. Darısı sizin başınıza gibi bir gelenektir bu. Ertesi gün sabah, köçekler, davetliler düğün evinin önüne gelirler. Oyunlar oynanır. Damat elinde bir tepsi baklava ile herkese birer kesme baklava sunar. Sonra da herkes dağılıp gider. Ev kadınlarla dolar. Duvak günü damat sağdıçla gider. Gelinle sabahtan ikindiye dek oyunlar oynanır, şarkılar söylenir ve derken düğün biter Duvak Güvey gecesi sabah gelini eğlendirmek için eğlence düzenlenir. Gelin oynar ve etrafa para atar.bekar kızlar gelinin duvağından teller koparırlar. Duvaktan sonra erkek ve kız evlerinde yemekli davetler yapılır.

30 Düğün Davetleri Bütün akraba ve hısımlar gelin ile damadı davet ederler. Bunlar taşıma davetleridir. Her gidilen eve gelinin yaptığı bir el işi işleme götürülür. Onlarda onlara çeşitli hediyeler verirler. Doğum Olayı Genellikle ilk çocuğun erkek olması istenir. Çocuklar genellikle beşikte büyütülür. Çocuğun adı üç gün içinde yaşlı bir erkek veya hoca tarafından üç defa kulağına okunarak konulur. İsimden sonra ezan okunur. Komşular ve akraba loğusaya evvela geçmiş olsun derler sonrada hediyeler getirirler. Doğumun kırkıncı günü çocuk ve loğusa yıkanır. Buna çocuk kırklandı denilir. Diş Çıkarma Küçük çocukların diş çıkarmaları aile için ayrı bir sorun olur. Ailenin bireyleri yeni çıkan dişi görmeyi uğur sayarlar. Onun içinde sık sık çocuk güldürülür, ağzına bakılır. Hatta bazıları ekmek kabuğunu gevlettirmek suretiyle dişin çabuk çıkmasının sağlarlar. Bazıları da parmağını rakıya batırarak çocuğun diş etlerini oğalar. Çocuk bundan çok hoşlanır.dişin çıktığını gören kişi mutlaka diş çıkaran çocuğa ya elbise alır ya entarilik alsınlar diye anne babasına para verir. Sünnet Olayı Düzce ve köylerinde bölgesinde kirvelik olayına rastlanmaz. Eskiden gezginci sünnetçilerin gelmesiyle hiçbir hazırlık yapılmaksızın çocuklar sünnet edilirdi. Günümüzde eğlenceler düzenlemektedir. Sünnetçiye, bazen para almadığı için sabun, havlu gibi şeyler verilirdi. Dini Bayramlar Dini bayramların Düzce ve köylerinde örf ve adetleri içinde çok büyük yeri vardır. Üç aylar girince Recep, Şaban ve Ramazan gelinceye kadar bazı kimseler ramazana alışmak için ayda bir belli oruçlar tutar, kutsal geceler, cumalar yavaş yavaş ayrı bir kalabalık olmaya ve cemaat artmaya başlar.ramazana hazırlık olmak üzere, makarnalar kesilir, erişteler yapılır. Yufkalar açılır, kuskuslar hazırlanır. Mevsime göre çeşit çeşit reçeller, hoşaflar ve şuruplar hazırlanır.hele bayram gecesi yeni esvaplar giyilir, Provalar biter. Küçükler giyeceklerini başlarının altına koyar. Ayakkabılarını yatağın içine yerleştirir. Herkes banyosunu yapıp yatar. Küçük erkek çocuklar sabahleyin sabah namazına herkesle birlikte camiye gider. Namazdan sonra vaiz dinlerler. Bayram namazı kılınır. Hoca dikilir, en yaşlı adam hoca ile bayramlaşır, ondan sonraki hoca ile yaşlı bayramlaşır ve yerini alır. Böylece sıralanır. Cemaatin en yaşlısı ile en genci bayramlaşıncaya kadar sürer. Sonra birlikte hoca dua eder. Bu bayrama eriştiren Allah a senalar ve amin denilip çıkılır. Yolda görülenlerle bayramlaşırlar. Mezarlıklara gidilir. Ölülere dua edilir. Hastalar ziyaret edilir. Her köyün ramazanında davulcular bahşiş toplar. Birinin elinde bir sırık, birini elinde bir sepet. Davulcu davulu çala çala her evin önünde maniler söyler. Bahşiş; havlu, mendil, yazma sırığa bağlanır. Baklavalar, el altıda tepsi bulunan sepete konur. Paralarda davulcunun cebine konur Bayramlar Yerli köylerde bayram sözcüğü eğlence anlamına gelir. Bayram olacağı gece, bayramı bilen köydeki misafirler, bayramın olacağı köye yakın eş dost ve akrabalar ile birlikte giderler. O akşam onlara misafir olurlar. Kadın ve kızlar yemekten sonra daha geniş evlerde, erkekler ya kahvede ya da başka bir evde toplanırlar. Erkekler orta oyunları yaparlar. Mutaassıp olmayan yerlerde içkide içilir. Çalgılar çalarak oyunlar oynanır Eğlenceler Eskiden patoz makineleri yokken, fındık harmanda kurutulur, sabahları tırmıklar vurulur, sonrada altından tanesi alınırdı. Kalan fındıklarda kabuklarından ellenmek suretiyle bulunup ayrılırdı. Köylerde bu işler imece

31 halinde yapılırdı. Kabuk ayırma işi erken bitimi, orası düğün evine döner, oyunlar şarkılar, gülme, eğlence, yeme içme başlardı. Kızlar erkekleri, erkekler kızları burada seçerdi. Çalışkan mı? Tembel mi? Dili tatlı mı? Nobran mı? Şaka kaldırır mı? Yoksa içine kapanıp arpacı kumrusu gibi düşünür mü? Yapıcımı yıkıcı mı? Hepsi burada denenirdi. Bu eğlencelerde maniler söylenirdi. Atmaca tabir edilen karşılıklı mani atmaları da yapılırdı KAYNAK :Vedia Emiroğlu Akçakoca Köyleri İbrahim Tuzcu 2010 kit.der:ibrahim Tuzcu Oyunlar: ÇELİK ÇOMAK :5 er kişi iki takım halinde cm sopa ile 25 cm lik ufak sopa uçları ters yönleri yontulmuştur.yerdeki sopada cm dir. 3 sopa vardır oyuncu büyük sopa ile mile vurur yerdeki sopaya yakın yere düşerken rakip oyuncu o mili eline alarak yerdeki sopaya doğru atar, mil sopaya değerse rakip oyuncular yanar ve sıra diğer oyunculara geçer, böylelikle münavebeli bir şekilde oyun devam eder 5 kişi bitinceye kadar o takım ceza alır diğerleri ödüllendirilir. LUNÇ OYUNU:Genellikle deniz kenarında oynanır.36 taş vardır. 18 taşı birisi, 18 taşı birisi alır. Karşılıklı 3 er kuyu açılır, bu kuyulara taşlar pay edilir.oyuna başlayacak oyuncu önündeki kuyudan aldığı taşı sıra ile karşı kuyuya koyar ve diğer oyuncuda aynı işlemi yapar.ilk oyuncunun kuyuya son bıraktığı taş çift olursa hepsini alır. 2. kural ise son taşı rakip kuyusundaki iki taşın yanına kendi, 3. taşını koyarsa lunç olur.lunç tabir edilen o kuyuda biriken taşlar hepsi o oyuncunun olur. Rakiplerin taşı bitinceye kadar oyun devam eder. YAKAN TOPU:Karşılıklı takım halinde oynanır birde top vardır. Kura ile ebe belirlenir.ortaya bir çizgi çizilir ve cezalı takım o çizgiyi geçmeyecek şekilde topun kendisine değmemesi için toptan kaçar, eğer top kendisine değerse cezalanır.oyundan ihraç edilir cezalı takım eksilinceye kadar oyun devam eder. KİREMİT TAŞI DOMİNOSU OYUNU:12 adet kiremit parçası ve birde ufak bezden yapılmış top vardır. 5 er kişi iki takım halinde oynanır.kura çekilir, 5 mt uzaktan çizgi çizilir domino taşın etrafına daire çizilir.rakip ebe topu domino taşına atar taş yıkılır.daireden taşarsa diğer ebe topu alır rakip ebeye topu atar top değerse oyundan ihraç olur. 5 kişi bitinceye kadar oyun devam eder YÜZÜK BULMA OYUNU:Kalabalığın durumuna göre bir yüzük, birde cm lık havludan yapılmış bez kamçı olur.ebe seçimi yapılır, ebe yüzüğü avuçları kapalı bir şekilde oyunculara dolaştırırken oyuncunun bir tanesine gözükmeyecek şekilde teslim eder.ebe herhangi bir oyuncuya sorar yüzük kimdedir diye oyuncu bilemezse ebe kamçı ile oyuncuya vurur oyuncuların yüzüğü bulana kadar oyun devam eder. GÖKTE AY VAR;Bir oyuncu seçilir bu oyuncu bir hasır veya halıya sarılır oyuncunun kafası halı veya hasırdan aşağıdadır cm kafası aşağıdadır.odanın ışığı söndürülür.bir sürahi su,hazırlanır ebe oyuncuya seslenir Bak yukarıda gökyüzünü görüyor musun? der, ebe Hani ay may yok karanlık var der diğer ebe suyu diğer ebeye kafasına boşaltır. Al ay burada der ebe neye uğradığına şaşırır halı veya hasırdan kurtularak kaçar. ARAP KIZI GELDİ OYUNU:Bir Oyuncu, bir ebe, bir altı isli tava, tavanın içinde de su vardır.ebe oyuncuya sorar Yanına bir Arap kızı gelsin ister misin? oda isterim der tavanın altı islidir, ebe oyuncuya Sakın gözünü açma açarsan Arap kızı gelmez der bu arada oyuncu bir elini tavanın içine sokar sonra tavanın altına elini sürer eli is olmuştur.bunu ebe bilmez oyuncu elini ebenin suratına sürer her Arap kızını sordukça ebenin suratı kapkara olur ebe sonunda isyan eder Hani Arap kızı der, gözünü açar oyuncu ebeye "git aynanın

32 yanına Arap kızı orda der ebe gider bakar ki suratı kapkara orda hemen suratını yıkar, bu oyunu bilmeyen diğer ebelere de uygulanır ve böyle devam eder. Akraba ilişkileri Düzce de Laz larda ailelerin çoğunluğu, geniş aile geleneğinin çeşitli tiplerini göstermektedir. Dar aile tiplerinin sayısı günden güne artmaktadır.düzce ve köylerinde eskiden baba soyundan olan akraba ile evlenme şekli çok yaygındı.akrabayla evlilikte amca oğlu, amca kızı öncelik taşırdı. Bugün gençler eskisi gibi bu geleneklere uymamaktadırlar Bu gün, köy dışından evlenmeler ve köy dışına kız vermeleri ve kız almalar eskiye oranla artmıştır. Bu toplumda boşanma olayı nadir görülmektedir Hıdırellez Düzce de Hıdırellez 6 Mayıs günü kutlanır,köyün piknik alanlarında,salıncaklar kurulur,yemekler pişirilirip atlanır,salıncaklarda sallanılır,birçok oyunlar oynanır,kızlar erkeklere,erkekler kızlara bakarlar orada birbirini beğenirler,arkadaşlıklar kurarlar,balık tutmalar olur,erkeğin beğendiği kız eğer salıncağa biner sallanır ise erkek hemen silahını çıkartarak iki el ateş eder ona onu beğendiğini gösterir,hıdrellezin en iyi yemeği helvadır.mevlit okutulup yemekler yedirilir komşu köyler davet edilir,eğlenceler düzenlenir. Bu törenleri anlatmadan önce pilavlık parası üzerinde duralım. Daha öncede belirttiğimiz gibi köyden başka bir köye gelin giden kızlardan pirinç parası alınır. Bu para hemen harcanmaz biriktirilir. Pirinç parasının anlamı şudur. Köy gençleri bu kızı o zamana kadar o şekilde korumuşlardır ki, kızın namusuna halel getirmemişledir. Pirinç parası bunun mükafatı bir bahşiş sayılır. Alınan pirinç paralar yedi emin olarak köylünün saygı duyduğu birine telim ederler. Köyden ne kadar çok kız gelin giderse parada o kadar çoğalır. Hıdrellezde bu para ile bir koç satın alınır. Pirinç alınır, un yağ alınır. Kesilen koçun etinden ya etli pilav yapılır, helva kavrulur, ballanır. Öğleyin gençler toplanır ve bu pilav yenir. En sonunda da helva yenilir. Hıdrellez bayramının ayrı bir güzelliği vardır. İp salıncaklar, zincirli salıncaklar, büyük ağaçlara bağlanır. Kızlar ayrı yerde, erkekler ayrı yerde sallanırlar. Ama bazen kızlar erkekleri, bazen da erkekler kızları seyretmeye giderler. Eğer beğendiği bir kız salıncak biniyorsa orada çıkarır silahını bir şarjör boşaltır. Bu olaya kimse ses çıkarmaz. Böylece kimin beğenilip beğenilmediği bu hıdrellez bayramı vesilesi ile belli olur. Bazı köylerde güreşler tutulur. Bazı köylerde derelerde balık tutulur eğlenilir.düzce köylerinde hemen hemen hepsinde geleneksel olarak her yıl kutlanır köydeki küskünler barıştırılır geleneksel oyunlar spor etkinlikleri,folklorik oyunlar ve bunun gibi,düzce ve köylerde mülki amirlerde davet edilerek etkinlikler yapılır herkes baharı böyle karşılar. Kaynak: Akçakoca Köyleri 2010 kıt.ibrahim Tuzcu Derl:İbrahim Tuzcu Folklör, Müzik ve Halk Dansları Laz ların folkörik çalgısı Mızıka dır.şimşir kaval,tulum, kemençenin seyrek de olsa kullanımına karşın temel geleneksel enstruman tulum, geleneksel halk danslarının yegane adı ise horondur. Laz ve Hemşin horonlarının Trabzon horonlarından başlıca farkı horonlara sözlü iştirak edilmesi ve omuz silkme figürünün eksikliğidir.,karadeniz folkloru hakimdir,davul,zurna,saz,karşılıklı zille oynanan oyunda çalınan zil oyunu Kemençe,Tulum gibi enstrümanlar çalınır Lazların yerel oyun gurupları sözlüdür,5-6 kişilik 2 gurup oluşturulur el ele tutmuş oyuncular seri ayak hareketleriyle birbirine yaklaşıp uzaklaşırlar,her gurupta bir türkü söyleyen vardır,türkücü karşı guruba türküler deyişler dokundurmaktadır,bu oyunda önemli olan türkü sözleriyle karşıdakini mat etmektedir,bu oyunun adı gelino dur.rize Hemşin üç ayak oyunu da laz oyunudur,dairede oynanır Hemşin üç ayak oyunudur 2/4 veya4/4 lük ezgiler halinde oynanır Bar,Halay,Horon,Sallama,Hara ve karşılama,üç ayak,kolbastı,laz kültüründe çok önemlidir Bar,Halay,Horon,Sallama,Karşılıklı zille oynama,hura,ve karşılama,köçek oyunları da oynanır.laz oyunlarındandır. Kına gecesinde kadınlar daire şeklinde oynarlar. Kadınlar ağıt yakarak gelini evin içinde dolaştırarak en son mutfağa götürürler. Orada bu oyunu oynayarak oyunu bitirirleri.

33 Oyunun KuruluĢ Formu (A) A1 (Sağ ayakla üçleme) A2 ( Sağ ayak yerinde adım) Oyunun biçimsel formu tıpkı Topal oyununda olduğu gibidir. RİZE- HEMŞİN ÜÇ AYAK OYUNU Laz oyunlarındandır. Dairede oynanan horondur. Hemşin, Rize ve Üçayak Horonları 2/4 lük veya 4/4 lük ezgiler halinde çalınır. RİZE Oyun kuruluş formu: A- Adım cümlesi ( Sağ ayakta üçleme) B- Adım cümlesi ( Sağa ve sola yürüyüş) Oyun indeksi: (A) A1- (Sağ ayakta üçleme) A2 ( Sağ ayak yerinde adım) (B) B1- (Sağa yürüme) B2- (Sol ayak yerinde adım ) B3- (Sola yürüme) B4- (Sağ ayak yerinde adım) Kullanılan Enstumanlar DAVUL : Davul savaş sırası,sonrası,askere giderken,törenlerde,ramazanlarda,güreş yapılırken çalınır.davulun eski adı Tavul dur,çağatay Türkleri tarafından yapılmıştır,bir haber aracıdır

34 ZURNA: Davul ve zembelek lerle çalınır ağaç maden, boynuzdan yapılır,7 üstte 5 altta deliği vardır,avrupa ya Türkler tarafından götürülmüştür,oğuz Türkleri Anadolu ya getirmiştir,kemençe ve davula eşlik eder,4000 yıldan beri devam eden bir enstrümandır.davul,kaval,zurna,göçer enstrümandır,köyde son zamanlarda bunların yerini taverna müziği almıştır org ile çalınan müzik aletidir eski neşe eski düğünler artık tarihe gömülmüştür,evlerde yapılan düğünler artık düğün salonlarına taşmıştır KEMENÇE :Klasik ve Karadeniz kemençesi olmak üzere iki türü vardır Akçakoca da Karadeniz kemençesi çalınır,ince uzundur,sol el ile havada tutularak çalınır,kemençenin telleri çeliktendir.akortları la,re,sol,mi,yahut sol,re,la,mi veya 3 telli için re,la,mi dir,tellerin üzerine basılarak,tek olarak çalınır.sazın şekli bir takayı andırır,gövde kısmı dut ve ceviz ağaçlarından oyularak yapılır,ses tablası ise 1,5-2 mm kalınlığında ladin veya köknar ağacından yapılır,kısa sapı ve çelikten üç teli vardır re-la-mi sesleri akort edilir,bir buçuk oktav çalar.yayının kılları gevşek olarak takılır ve sol el ile havada veya dize dayanmış olarak tutularak kemençenin 3 teline aynı anda sürülerek çalınır Kemençe Anadolu ya oğuz Türklerinden gelmiştir Kemençe,Özbekistan,Kırgızistan ada Anadolu da ıklık göbekli kemençe olarak çalınır Arapçada Keman Türkçede ç demektir bu iki kelime birleşmesinden Kemençe doğmuştur,kıpçak Türkleri tarafının dan Mısıra götürülmüştür Özbeklerin girjası kemençeye benzer, kıyak kemençe denir.trabzon dada Gagavuz Türkleri kemençeleri vardır,trabzon da kemençeye kıyak denir,türkmenistan,özbekistan, Kırgızistan Gagavuz Türklerin kemençeleri vardır 2 sesle çalışır 2 telden ses alınır aralıklıdır.

35 TULUM: Tulum Karadeniz bölgesinde kullanılan nefesli halk sazıdır,deri,nav ve ağızlık olmak üzere 3 kısımdan oluşur.deri,tulum olarak anılır, tulum,koyun veya oğlak derisinin tüyleri temizlendikten sonra ayakları yukardan kesilir,sağ ön ayak ile arka sol ayağın dışında kalan delikler hava kaçırmayacak şekilde sıkıca bağlanır,ön ayağa bir tahta boru,arka ayağada üzeri delikli iki boru tespit edilir.deri hava ile Delikli borulardan ses çıkmaya başlar, koltuk altına yerleştirilen tulum zurna analık üzerindeki parmaklar delikleri açıp kapamak suretiyle istenen ezginin çalınmasını sağlar,nav sazın zurna dediğimiz kısımdır,ağızlık ise hava üflenen kısımdır KAVAL: Orta Asya dan gelmiştir Balasau Türkleri icat etmiştir,çağatay Turan Türkleri haval derdi Karadeniz e bunlar getirmiştir,bir göçebe çalgısıdır Of,Tokat,kavalı meşhurdur. Tulum Türkçe kelimedir Çağatay Türkleri icat etmiştir Anadolu ya Peçenek Turan Türkleri Karadeniz e getirmişlerdir Kıpçık larda tuluk,duluk geçer

36 GARMON (MIZIKA) Garmon, bir serbest kamıģ nefesli çalgı. Bir Garmon arasında bir oynama not sağ tarafındaki düğme, iki sıra vardır diyatonik ölçek ve sol tarafında en az iki sıra düğme, birinci oyun telleri de anahtar aracının yanı sıra göreceli harmonik minör anahtarı. Birçok aletleri kullanıģlı ilave sağ düğmeleri yanlıģlıkla notları, ilgili tuģları oynamak için ek sol akorları ve bir satır serbest bas sporlar kolaylaģtırmak için, düğmeleri bas melodileri. Klavye düzeni Azalır ve geniģletilmiģ sürümleri yaygın olarak kullanılabilir olsa da, aģağıdaki gibi standart düzenleme ("25 25" olarak da bilinir): Üç diyatonik oktav artı üç arızalar: iki sıra halinde 25 tiz düğmeleri. Üç satır 25 bas düğmeleri: bas notlar ve akorları ile sekiz düğme iki satır; tek serbest bas satır. Garmon tiz klavye Tiz klavye bir ölçek iki satır arasında değişen tarafından oynanan olabilir böylece düzenlenmiştir. Orta oktav farklılık ise, düşük ve yüksek oktav, aynı parmak sahiptir. Bunları içeren sol tonların pozisyon ayna olarak üç tesadüfi notlar şekilde düzenlenmiştir. Garmon bas klavye Bas klavye yerleģtirilmiģ, önemli bir anahtar için temel akorları dıģ satır olacak Ģekilde düzenlenir beģte daire düzeni; harmonik minör anahtarı için temel akorları ortasında satır vardır; ücretsiz bas notalarda iç satır vardır. Bir ücretsiz bas kaza notu dahildir.

37 KINAGECESİ : Düğünden bir gün önce gelinin ve yakınlarının eline kına yakılır,kına erkek tarafından getirilir kına yakma töreni boyunca maniler söylenir gelin ağlatılır kına gecesi kızlar çiftetelli ve çeşitli oyunlar oynarlar koy lisanı ile mani ve türküler söylerler. Yukarı köyün çakalları Aşağı köyün bakalları Damat beyin sakalları Gelin kınan kutlu olsun Yukarı köyde çakal yok Aşağı köyde bakal yok Güveyin sakalı yok Kınan gecen hoş olsun Evin bereket dolsun Damat bey eşin olsun Gelin yuvan mutlu olsun Köyümüzden çıkıyorsun Bize veda ediyorsun Yeni yuva kuruyorsun Gelin kınan kutlu olsun Gelin kınan kutlu olsun KAYNAK: Akçakoca Köyleri İbrahim Tuzcu 2010 kit. Derl: İbrahim Tuzcu KİYAFETLER ERKEK GİYSİLERİ

38 Laz larda Erkek giyimi 1-Erkek Dış Giyimi Yelek ve zıpka Kafkasya ve Doğu Karadeniz bölgesinden gelen halkın giyim özellikleri farklılık gösterir. Kafkas kökenli halkın bulunduğu köylerde özelliklede düğün, eğlence ve törenlerde kalpak, dik yakalı gömlek, siyah satenden yapılmış diz boyu elbise ve yumuşak deriden çizme giyilir. Elbisenin üzerinde dışarıdan fişeklik, kama ve kemer gibi ayrıntılar süsler. Kadınlar isi simli motiflerle süslenmiş kadife elbiseler giyerler. Karamandol Kalın kumaştan yapılırdı. Siyah yada koyu renktedir. Beli uçkurludur. Üst kısmı genişçe, alt kısma inildikçe daralır. Fakat tamamen oturmaz. Boyu ayak bileklerine kadar iner. Yelek-1 Ekonomik duruma göre her türlü kumaştan yapılırdı. Boyu bele kadardır Üzeri kaytan işlidir. İki,yanda cepleri olurdu. Koltuk kısmı, cep ağızları sırma işlemelidir. Yelek-2 Yabana giderken erkekler başka bir yelek giyerlerdi. O yelek sadece dışarı giderken giyilirdi. Gri, siyah, kahverengi renklerde olup, önü kumaş, arkası astardan olurdu. Beli arkadan tokalıydı. Kolsuz,boyu bele kadar. Önü düğmelerle kapanırdı. İki yanda cepleri olurdu. Bu ceplerin birinde altın lira, diğerinden ise köstekli saat sarkardı. Trablus Kuşak Beyaz yün, ipek, yollu veya düz olanları vardır. Bele sarılır ve içine bıçak veya kama sokulurdu.

39 Başlık Başa takke takılırdı. Üzerine beyaz veya yollu yünden yapılmış abaniye sarık sarılır, uç kısmı başın yanında aşağıya sarkıtılırdı. Çorap Ayağa yün çorap giyilirdi. Yün, tabii renkte ve sade olurdu Ayakkabı (Bartın yemenisi) Çiğ deriden tam tabaklanmamış, topuksuz, koncu yüksek, bazıları boyalı ve parmak ucu kısmı sivridir. Hırka Siyah karamandoladan olurdu. Astar ve karamondolun arasına yün konur, yorgan diker gibi dıştan baklava dilimi şeklinde dikilir ve palto olarak giyilirdi 2-Erkek İç Giyimleri Gömlek Yakasız, uzun kollu, kol ağızları uçkurlu olurdu. Gerektiğinde eller suya sokulursa kollar uçkurlar sayesinde daha yukarıya bağlanabiliyordu. Gömlek beyaz ketenden olurdu. Boyu diz veya bel hizasında olurdu. İç donu Beş ve ayak bilekleri uçkurluydu. Beyaz ketenden olurdu. Rahatlık sağlaması için bol olurdu. Yatak takkesi Beyaz keten ya da örme yünden yapılırdı. İç kısmına, tüm çevresine siyah yünden nakış yapılırdı. Para kesesi Bozuk para için herkesin boynundan kuşak arasına uzanan bir ip, ucunda iki kese olurdu. Kadife karamondol veya beyaz keten üzerine işlemeli olurlardı. Gümüşlü kayış Üzerine savatla işlemeler yapılırdı. Diğer Aksesuarlar Bıçak, kama, çifte bıçak, palaska, tabanca BAYAN GİYSİLERİ

40 Laz larda Bayan giyimi Şalvar Her tür kadifeden olur. Bir şalvar 90 cm eninde üç boy kumaştan çıkar. Gençler daha ziyade eflatun, pembe, yaşlılar ise koyu renklileri (kahverengi, lacivert) renk kumaşları tercih ederler. Genelde çimen yeşili, zeytin yeşili tercih edilen renklerdir. Düz yollu olanları vardır.şalvarın içine havasalık (İç Şalvar) giyilir. Havasalık pamuklu veya şile bezi gibi kumaşlarda yapılır.uçkur kısmı ve ayak bilekleri sırma işlemelidir. Ağının boyu ayak bileğine kadardır. Mintan Şalvarın üzerine mintan giyilir. Mintan ve şalvar işlemelidir. Kadife, kutnu, janjanlı ve yollu kumaşlardan kullanılır. Hırka Uzun kollu, yuvarlak yaka, önü düğmeli olurdu. Kadifeden çiçekli ya da desenli olurdu.boyu bele kadardır. Belden kalçalara kadar ayrı kumaştan volan olurdu. Yelek Kadınlarda iki tür yelek olurdu. Kolsuz olanına mintan, kollu olanına yelek denirdi. Mor, kırmızı, beyaz, yeşil, mavi, lacivert, düz kadife ya da boynu çizgili kadifeden olurdu. Kadifeden yapılanlara kutnu şalvar, kutnu yelek denirdi. Kol uçları, cep ağızları, ilik kısımları sırma işlemeli olurdu. Başörtüleri Kare şeklindedir. İkiye katlanarak üçgen şekline getirilip, ensede bağlanıp, uçları boynun iki yanında öne doğru sarkıtılırdı. Oyalı beyaz veya desenli, taş baskılı olurlardı. Kenar kısımları mutlaka beyaz olurdu. Etrafına genellikle oyalar işlenirdi.

41 Örtüler Kara şeklindedir. Üzeri başka tekniği ile işlenmiştir. Çiçek desenlidir. (yazma) Don Erkek donu gibi fakat paçalı ve uçkursuzdur. Çorap Kadın çoraplarında daima çiçek, nakış gibi süslemeler yapılırdı. Bunlar çeşitli renklerde yün ipliklerden yapılırdı. Ayakkabılar Ev içinde giymek için çedik denilen terlikleri örerlerdi. Konçsuz ayağın şekline göre örülürdü. Rugan ayakkabılar ve ayrıca çarık giyilir Aksesuar Boyundaki ipek kurdeleye dikili altınlar olurdu. Altınlar kulplu olurdu. Büyük altınlar öne, daha sonra küçükler arkaya doğru dizilirdi. Bilezik takılırdı. Kızlar bilezik takmaz veya gümüş bilezikler takarlardı. KAYNAK: Vedia Emiroğlu Akçakoca Köyleri İbrahim Tuzcu 2010 Kit. Derl: İbrahim Tuzcu YEMEKLER LAZ YEMEKLERİN DEN BAZILARI Hamsi buğulama

42 EKMEKLER ÇORBALAR HAMUR İŞLERİ ET YEMEKLERİ TATLILAR :Yufka ekmeği,bazlama,gözleme,cızlama,mısır ekmeği,buğday ekmeği.hamsili ekmek :Tarhana,Mercimek,Un,Çılbır,Kızılcık çorbası,isırganotu çorbası :Mantı,Börekler,Erişte,Kuşkuş,Kaşık makarna,mancarlı pide.silor,kate,puçuka, :Karadolma,Korçan,Sebze dolmaları,kebaplar,lahana sarma., :Melen güççegi,laz böreği,güllaç,sütlaç,baklava.kabak tatlısı,laz helvası Laz Böreği ÇEŞİTLİ YEMEKLER :Kaygana,Sağanda yumurta,sebze yemekleri,zeytin yağlılar,mantar yemekleri,kaldırık mamursa kiremitte balık,balık buğulama,hamsı yemekleri,yumurtalı sebzeli kaygana.kara lahana yemekleri,muhlama,pazı kavurma,hamsi köfte,luqu Kankeyi (Karalahana dövmesi),kumhi Lobia(Kuru fasulye),brinconi,luqu Haşhaşi,Luqu Geşiyeli,Lahana ezme,turşu kavurma,çirbuli ( Çılbır) Pilai (Pilav) Makarina( makarna) Luku (Kara lahana) Ağani Lobiya (Taze Fasülye) Kumhi Lobiya( Kuru fasülye) Kotumeşi dolma(tavuk dolması) Princoni( Pirinç kavurması) Papa( Mamalika) Patlicani Tağaneği ( Patlıcan kızartması) Dudeyi ( Mancar yemeyi) Luncağheyi( Kara lahana dövmesi) Termoni (Aşure) Kapçğa getağaneyi ( Tavalı hamsi) Kapçğa geçveyi (Pilekide hamsi) Kapçon mçkudi ( Hamsili ekmek) Makvali getağaneyi ( Yumurta kızartması) KAYNAK : Derl: İbrahim Tuzcu ESKİ VE YENİ İSİMLERİYLE YÖRE YÖRE DOĞU KARADENİZ ARTVİN:HOPA İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ

43 ESKİ İSMİ YENİ İSMİ AMÇZİSE AZLAĞA-ABUİSLAH ANCOROĞH ANÇZİĞHORİ ARDALA BUÇA ZALONA MAİSKİOPUTE MAKRİALİ MĞHİGİ PAHÇOLİ PERONİTİ JURPİCİ SUMCUMA ŞANA ÇZKARİSTİ ÇZANCAĞHUMA GHİĞOBAZOBA YUKARIKULEDİBİ ESENKIYI ALİMİSLAH PINARLAR EŞMEKAYA GÜVERCİNLİK KOYUNCULAR DEREİÇİ KEMALPAŞA BAŞKÖY YEŞİLKÖY ÇAMLI YOLDERE ÜÇKARDEŞ KAYA SUBAŞI ÇAMURLU BÜYÜKBAŞI ARTVİN:BORÇKA İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSMİ

44 JURĞHİNCİ SAĞHANDRO ÇĞHALA ÇİFTEKÖPRÜ FINDIKLI DÜZKÖY ARTVİN :ARHAVİ (AKRABİ) İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSMİ KAPİSTON ÇZARMATİ BAĞHTA GİDREVA DURMADİ KAMPARNA KOPTONE KORDELİTİ LOMA NOBAĞLENİ YAKOVİTİ OTALAĞHE PHAPHİLATİ JİLEN KAPSTONA JİLEN KUTUNİTI JİLEN NAPŞİTİ JİLEN POTOCURİ PİLARGETİ KUÇZUBETİ KALE MAH. CUMHURİYET MAH. KİREÇLİ DEREÜSTÜ ULAŞ DİKYAMAÇ GÜRGENLİK KONAKLI YOLGEÇEN YILDIZLI KAVAK SIRTOBA ARILI GÜNGÖREN TEPEYURT Y.ŞAHİNLER SOĞUCAK BOYUNCUK ULUKENT VE BALIKLI

45 3ALEN KUTUİTİ 3ALEN NAPŞİTİ 3ALEN POTOCURİ ÇZUKALVATİ GYAZENİ KÜCÜK KÖY ŞEN KÖY AŞAĞI ŞAHİNLER DÜLGERLİ KESTANEALAN KEMERKÖY RİZE: FINDIKLI ( VİZÇE) İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSİMLER ABUSUFLA GESİYA VİZÇEROĞA ÇATALMAÇĞHA KURTUME.GORİ MANASTİRİ.GAVRA MEKİSKİRİ PAÇVA.KALO MÇKADU ABUULYA GURUPİTİ MZUĞU SUMLU TREVENDİ PİÇHMĞHALSUFLA PİÇHMĞHALANULYA ĞAYNA AKSU MAH. TATLI SU MERKEZ MAH. LİMAN ILICA MAH. HÜRRİYET MAH. SAHİL YENİ MAH. ÇAĞLAYAN YENİKÖY SULAK SÜMER DERBENT ANILI GÜRSU ILHAMURLU

46 ÇUKULİTI.ABAXEMŞİNİ ÇZATİ CZUPE ÇANAPETİ ÇZURCZAVA PEYNİRCİLER SAAT BEYDERE MEYVALI ÇINARLI RİZE: ARDEŞEN( ARTAŞENİ) İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ METİSTİ NOĞA OĞHORDULE STATİ AĞENİ BAKOZİ DUTĞHE PUTRA KVANÇARERİ ÇZİÇZAVETİ CİBİSTASİ FURTUNO AĞVANİ GHOKOVATİ CELAİSKURİ TİMİSVATİ TOLİKÇETİ MEĞENETİ MUTAFİ YENİ İSMİ BARIŞ MAH. MERKEZ MAH YAYLA CAMİİ BEYAZ KAYA YAMAÇ DERE TUNCA BAHAR MAH ELMALIK ŞENTEPE KAVAKLIDERE DÜZ HH. SESLİ KAYA ESENTEPE KİRAZLIK KÖPRÜKÖY DUYGULU ŞENYURT GÜNDOĞAN

47 NOĞOCENİ YANİVATİ OMCORE PALİVATİ SİFATİ PİLEGEVATİ GERA ŞANGULİ GLANENİ.ZĞEMİ ÇUMAİDA GHOCİBADİ CİLENİ.ZĞEMİ MAMGANEZ BAYIRCIK GÜNEY SİNAN PİRİÇLİK AKKAYA IŞIKLI DOĞANAY AŞAĞI DURAK ESKİ ARMUTLUK AKDERE YUKARI DURAK RİZE:PAZAR(ATİNA) İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSMİ DUDUVATİ TUDENİ BULI KUKULATİ.LAROZİ NOĞA NOADİĞHA KVAKÇE ŞİLERİTİ ÇİNİ BULEPE GÜZELYALI MAH. KİRAZLIK İKİZTEPE MERKEZ CUMHURİYET MAH. BEYAZ TAŞ MAH. SOĞUKSU MAH. ZAFER

48 AVRAMİTİ GÜNEY ARANAŞİ DARILI APSO SUÇATI AÇAPA BUCAK BOĞİNA ŞENDERE DADİVATİ HANDAĞI KUĞUHUMA:ESKİ TRABZONİ HAMİDİYE VENEĞİ ÖRNEK ZANAHATİ DERİNSU ZELEĞİ BALIKÇI TORDOVATİ SİVRİKAELE ÇZTATİ AKTEPE KOSKOVATİ HİSARLI KOSTANİVATİ DERNEK KUZİKA ELMALIK LANĞO YÜCEHİSAR MAMAÇİVATİ IRMAK MELESKURİ ORTAYOL MELYATİ MERDİVENLİ MELMENATİ AKBUCAK NOĞHLAMSU HASKÖY PAPATİ PAPATYA PAPLATİ SESSİZDERE SAPU OCAK SİTORİ KAYANTAŞ SKEFENİVATİ SİVRİTEPE SULETİ DAĞDİBİ

49 SURMANİTİ TALVATİ ĞULİVATİ ĞHUKİTA ĞHAKU ĞHAMKURİ ĞHAÇAPHİTİ ĞHORTİ ĞHUNARİ CABATİ CİCİBATİ MESEMİTİ ÇİNGİTİ XUDİŞA KUZAYCA TÜTÜNCÜLER ŞENTEPE DEREBAŞI ŞEHİTLİK ALÇILI SUBAŞI KOCAKÖPRÜ AKTAŞ SULAK AKMESCİT TOPLUCA UĞRAK KESİK KÖPRÜ RİZE: ÇAMLİHEMŞİN İLÇESİNE BAĞLI KÖYLERİN LAZCA VE TÜRKÇE İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSMİ ABİÇXO MEKAESKİRİTİ MZANU KOMİLO ĞVANDİ KÖPRÜBAŞI DİKKAYA TOPLUCA MURATKÖY ÇAYIRDÜZÜ

50 KAYNAK: Lazimark tan Ayazlı ya İbrahim Tuzcu 2010 kit. Derl: İbrahim Tuzcu DÜZCE DEKİ LAZ LARIN, MERKEZ,İLÇE VE BELDE TOPLAM NÜFUSLARI DÜZCE : AKÇAKOCA : KONURALP : BOĞAZİÇİ : Kaynak : Düzce nüfus md. Derl: İbrahim Tuzcu DÜZCE DEKİ LAZ LARIN BULUNDUĞU YERLER AKÇAKOCA :Mahalle :Ayazlı,Osmaniye,Köyler: Döngellı,Edilli,Aktaş,Tahirli (%10),Göktepe,Nazımbey,Kalkın (%10),,Hasançavuş,Uğurlu,Kirazlı (%10) BOĞAZİÇİ:...Ballar,,Şekerpınar,Yazlık,Dokuzpınar,Çaylık,Yeşilköy, KONURALP Mahalle: Terzialiler mah.çiftepınarlar mah.taşlık mah.,şehit Kemal Işıldak mah, Şehit Murat Demir mah,köyler:kabalak,osmanca,suncuk,,düzköy,yaka,beçi,şehit Murat Demir mah. DÜZCE MERKEZ : Çakırlar,Çavuşlar,(%5)Hamidiye,(%10)Karaca,(%10)Azmimilli,(%5)Çamlıevler,(%5)Şerefiye,(%5),,Sancaklar,(%1 )Kültür mah.,(%5) Kaynak; Akçakoca köyleri 2010 İbrahim Tuzcu kıt. Derleyen :İbrahim Tuzcu LAZ LARIN BULUNDUĞU YERLERİN NÜFUSLARI DÜZCE MERKEZ Köy ve Mahalle Nüfus Not: Düzce nin 38 mahallesi 84 köyü vardır AKÇAKOCA Ayazlı mah. : Osmaniye mah. :

51 Aktaş : 166 Döngelli : 802 Edilli : 192 Göktepe : 146 Hasançavuş : 338 Kalkın : 335 Kirazlı : 248 Nazımbey. 135 Paşalar : 225 Tahirli : 106 Uğurlu : 624 Not.Akçakoca nın 8 mahallesi 43 köyü bulunmaktadır KAYNAK: Akçakoca nüfus md. Der: İbrahim Tuzcu KONURALP Çiftepınarlar : 3500 Terzialiler. 285 Düzköy : 1080 Kabalak : 967 Osmanca : 328 Suncuk : 630 Yaka : 800 Beçi : 1080 Şehit Kemal Işıldak : : Taşlık mah Şehit Murat Demir. 810 Not. Konuralp beldesinin 25 köyü, 6 mahallesi vardır KAYNAK: Konuralp Belediyesi Derl: İbrahim Tuzcu

52 BOĞAZİÇİ Ballar : 232 : Çayırtarla : 267 Dokuzpınar : 191 Şekerpınar : 633 Yazlık : 920 Yeşilköy : 603 Not : Boğaziçi beldesinin 6 mahallesi vardır Kaynak;Boğaziçi belediyesi. Derl :İbrahim Tuzcu DÜZCE MERKEZ Çakırlar : 1450 Çavuşlar : 800 Hamidiye : 1400 Karaca : 4750 Azmilli Çamlıevler Şerefiye Sancaklar Kültür mah. Çok az : Çok az : Çok az : Çok az : Çok az Kaynak : Köy ve Mahalle muhtarları. KISACA AKÇAKOCA YA GÖÇLER 19. yüzyılda Osmanlı genel nüfusu azalırken daralan Osmanlı sınırları içerisindeki Müslüman Türk nüfus kaybedilen topraklardan gelen göçlerle artış kaydetmiştir lerde Osmanlı genel nüfusu 35 milyon civarında iken kaybedilen topraklar ve göçler nedeniyle 1914 te toplam nüfus 18 milyon civarına inmiştir (Yediyıldız 1999: 507). Osmanlı Devleti, savaş ve antlaşmalar yoluyla kaybettiği yerlerdeki varlığını sürdürmek gayesiyle insan hakları

53 ve azınlıklar statüsüne dayanarak Türkiye sınırları dışında kalan Müslümanları himaye etmeye çalışmışsa da (İpek 2002: 22) Anadolu ve Balkanlar a yine de birçok göç yapılmıştır. Evlerini, akrabalarını, yurtlarını terk eden bu insanların göç etmesinin en önemli nedeni Müslüman halka uygulanan dini baskılar ve Ruslaştırma siyasetinden kaynaklanan sıkıntılardır.nitekim bunlar sadece topraklarından ayrılmakla kalmamış, bir kısmı taşınmaz mallarını değerinin altında elden çıkarmak zorunda kalmış bir kısım taşınmazlara da Rus hükümeti tarafından el konularak mağdur edilmiştir.göçmenlerin istikamet olarak Osmanlı ülkesine yönelmelerindeki en önemli neden ise hiç kuşkusuz iki toplumun ortak noktası olan İslâm olgusudur(kılınç Ocaklı 2002: 902, 904). Yapılan göçlerde göçmenler önce Karadeniz in kuzey limanlarında toplanmış, daha sonra buralardan gemilerle iskân edilecekleri yerlere taşınmışlardır (Alkan 2005: 419).Anadolu nun muhtelif bölgelerine yapılan göçlerle ilgili bir takım özel ve genel çalışmalar yapılmışsa da Düzce ye yapılan göçleri etraflı olarak inceleyen herhangi bir çalışma bulunmaması bu alanda eksikliğe neden olmaktadır. Düzce bölgesi Akçakoca ya göre daha yoğun bir yerleşim alanı olmuştur. Akçakoca bölgesine ise daha çok Karadeniz in muhtelif yörelerinden gelen aileler iskân edilmiştir. Karadenizli göçmenlerin daha çok Akçakoca bölgesini tercih etmeleri Akçakoca nın bir kıyı kenti olmasıyla, Kafkas kökenli göçmenlerin de çoğunlukla Düzce ye iskân edilmesi Düzce nin iklimiyle ilgili gözükmektedir. Nitekim 19. yüzyıl sonlarında göçlerin bölgede meydana getirdiği demografik durum günümüze kadar tevarüs etmiştir.kafkas kökenli göçmenlerin genelde Düzce ye iskân edilmeleri bölgenin ova olması, ekilebilir geniş alanlara sahip olmasıyla ilgilidir. Nitekim Düzce de tütün, tahıl ve pirinç gibi muhtelif zirai sektörler daha gelişmiş, dolayısıyla Kafkas göçmenleri için Düzce daha cazip bir alan olmuştur. Bölge, nüfus azlığı nedeniyle başlangıçta yeterli üretim düzeyine sahip değilken, özellikle Düzce ye yapılan yoğun göçlerle Düzce de üretim olağanüstü düzeyde artış kaydetmiştir. Mesela Düzce de 1844 te yıllık kıyye tütün üretilmişken(özlü 2008a: ) bu miktar 1897 de yılda yarım milyon kıyye civarında, lerde yılda 1 milyon kıyye, yılındaysa 3 milyon kıyye civarına75yükselmiştir. Buna karşılık, Akçakoca nın bir sahil kasabası olması, bölgede tarımsal işletmelerden ziyade Karadenizli ailelerin en önemli geçim kaynaklarından olan denizcilik ve kereste sektörünün gelişmesine neden olmuştur.düzce ve Akçakoca bölgelerine yerleştirilen göçmenler genelde toplu olarak iskân edilmek istenmişlerdir. Bu durum kısmen gerçekleşmiştir. Toplu yerleşimdeki amaç Çerkez ve Abaza kabile reislerinin ayrıcalıklarını ve Kafkasya daki yaşam tarzlarını Düzce ve Akçakoca bölgelerinde de devam ettirmek istemesinden kaynaklanmış olmalıdır. Bu duruma zaman zaman Osmanlı Devleti ses çıkarmamıştır. Mesela 1854 yılından beri Kafkasya dan köle getirilmesini yasakladığı gibi ülke içinde de köleliğin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapmış ve göçler sırasında köleliğe karşı bir tutum sergilemiş olmasına rağmen, Çerkez asillerinin sahip oldukları kölelere zaman zaman ses çıkarılmamıştır. Ancak olabildiğince kölelerle efendileri ayrı olarak uzak yerlere yerleştirilmeye çalışılmıştır te bu konuda bir de talimatname yayınlanmıştır (Habiçoğlu 1993: ),Göçler hem Düzce hem de Akçakoca da çarpık bir kentleşmeye neden olmuştur.19. yüzyıl sonlarında özellikle İzmir, İstanbul gibi bazı kentler kesif bir şekilde Batı nın sınai mallarının etkisi altında kalmış ve üretim düzeyleri bundan olumsuz etkilenmiş olmasına rağmen, Düzce ve Akçakoca bölgeleri Batı nın sınai mallarından çok az etkilenmiştir. Nitekim döneme ait tereke belgelerine batı orijinli malzemeler (gözlük vs.) çok az yansımıştır. Fakat bölgeye yapılan kesafetli göç bölgenin üretim düzeyini olağanüstü düzeyde artırmıştır.

54 AYAZLI

55 Ayazlı mahallesi COĞRAFİ BÖLGE: Karadeniz bölgesi İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez TELEFONU : BELEDİYE BAŞK.: Cüneyt Yemenici TELEFONU : MAHALLE MUH. : Çetin Çakmak TELEFONU : NUFUSU : Ortalama 5100 nüfusu 3485 hane COĞRAFİ DURUMU: Doğusu Döngelli,Dadalı,Batısı Osmaniye mah.,güneyi Doğancılar la komşudur Derece Kuzey paraleli,31.07 Doğu boylamı üzerinde yer alır.tem otoyolu üzerinde Ankara ya 270 km,istanbul a 235 km mesafededir. Deniz yoluyla İstanbul a 108,Ereğli 18,Zonguldak 40 mil dir. Koordinatları E ,B ,Rakım-34 mt AYAZLI MAHALLESİNİN ESKİ MUHTARLARI 1. Ahmet Yaman metedoğlu işi 2. Osman Yaman metedoğlu işi 3. Ömer Çakmak cuncurişi 4. İbrahim Tuzcu kazhaişi 5. İbrahim Çakmak papiişi 6. Necati Gümüş ahmadişi 7. Hüseyin Direk sameliişi 8. Haydar Akbaş momoliişi 9. Hüseyin Sarı sağoliişi, 10. İbrahim Çakmak tikuçiişi 11. Çetin Çakmak kemaleişi 12. Çetin Çakmak kemaleşi 13. Çetin Çakmak Kemaleşi TARİHİ AYAZLI MAHALLESİNİN ESKİ TARİHİ VE KURULUŞU

56 Ayazlı mah. Kayalık mevki Bitinya nın deniz kıyısında yerleşmeyi tercih eden Bebris ler, Bitinya lar da olmadığı bilinmekte beraber Bebris ler Çanakkale de krallık kuran Bebris ler Akçakoca,Ereğli kıyılarına şehir kurarlar,bebrisl er,frik boyundandırlar.bitinya kralın kurucusu Bias tır. Bias ın ölümünden sonra Bitinyanın 2. Kralı Heraklias tır.bu kral Bitinyalılara çok kötü davranıyormuş.zipitis MÖ yıllarında Heraklias ı zaptetti bu dönemde Akçakoca daki göçebe düzeyinde yaşayan halk Bitinyalılara dost olup Akçakoca şehrini kurdu dia Zeus un kenti anlamına gelir Dia ilk adı Tospolistir.Makedonya kralı büyük İskender İran hükümdarına savaş açtığı zaman Bitinya ile Heraklias savaş halinde idi Akçakoca Ereğli arasında devamlı savaşlar yapılmakta idi, bunu duyan Makedon kralı Büyük İskender buralara gelip buraları kendi himaye altına alır.iskender Babilde ölür bunun yerine bölge komutanı olan Antigon geçti daha sonra Lazimark geçti şu anda Ayazlı Mahallesinin bulunduğu yerde göçebe şeklinde yaşamaya başlar daha sonra Lazimark buradan Rum Pontus İmparatorluğu kurulduğunda Trabzon a gider orda imparatorluğunu devam ettirir.1812 de Ayazlı, Döngelli arasındaki şimdiki Haydar Çakmak ve Civan Alinin yerlerinin olduğu yerde göçerler.burada yıllarca kalırlar Döngelliye 2 ayrı yol çıkmaktadır yılında burada 12 hane kalır Göçürlüde eski değirmenin olduğu yerde bir kilise birde sübyan okulu varmış, Dadalı ve Töngelli arasında oturan Bitinyalılara bu iki yolu kullanarak buraya gelirler bu kilise ve sübyan okulunu göçürlüde oturan Bitinyalılar yapmış,ama şuanda değirmen dahil bunlar munkariz olmuştur,yalnız bu kilisede hocalık yapan zatın mezarı çuhalıdaki caminin yanına getirilmiştir daha sonrada munkariz olmuştur. Burada kısa sürelide olsa şimdiki Doğancılarda oturan bir veya iki ailede göçürlüden Doğancılara göçmüştür Töngelli köyünden Sametoğulları buraya gelir bu göçerleri buradan kovarlar onlarda şimdiki Kapkirli mahallesine gelirler oradan da yarısı Koçullu köyüne göçerler daha sonra Sametoğulları buradan Uğurlu köyüne göçerler orada da derede boğulmalar olur oradan da Töngelli köyüne geri dönerler bu yerde artık hiçbir göçer yok ama hala mezar taşları vardır kalıntılar kaldırılıp fındık bahçesi haline getirilmiştir.daha sonra 1876 Rus harbinden Doğu Karadeniz den zorunlu göç edenler,metetoğlu kara yolu üzerinden Amasra,Bolu üzerinden Akçakoca ya gelirler Salyancılar Hopa Azlağa köyünden takalarla Sinop,oradan Akçakoca şimdiki limancık bölgesine gelirler o zaman dere büyük akarmış takalar dereye girerler oradan şimdi oturdukları yere yerleşirler kuytu yeri seçerler çünkü artık onlar savaştan korkuyorlardı Limancıkta bir iskele varmış.çakmakçılar ise kayabaşını küçük bir liman olarak benimserler çok iyi bir kaptan olan dursun reis Kayabaşına yerleşirler bu 3 aile Batum, Sarp arasında bulunan Azlağa köyünden gelirler, Azlağa Arapçada temiz su demektir Osmanlıcada Esenkıyı demektir Azlağa dilde telakkuzu zor olduğu için bunlar Azlağayı Ayazlı olarak değiştirirler.halende devam ediyor devam edecektir.metetoğlula Mehmet, Osman, Muhittin,Dursun, Zeliha

57 ,İbrahim,Salyancılarda Ali ve çocukları Vahit, Şevket, Kadir,Şükrü, M.Ali, Hatice,Gülizar Çakmakçılar Dursun, İbrahim,Hüseyin,Şevket,Perihan,Huriye,Hatice dünyaya gelirler.rus harbinden sonra göçmen yasasına göre hükümet Lazları İzmit,Bursa bölgesine yerleştirdi ama bu bölgeler çok bataklık olduğu için sıtma hastalığı olurmuş, Lazlar komisyona rağmen Akçakoca ya eskiden Lazların geldiğini duyanlarda Akçakoca yı tercih etmişlerdir,şimdiki Osmaniye mah.,ayazlı mah.,töngelli köyü.edilli köyü.uğurlu köyü ne daha sonrada Göktepe köyü.kalkın köyü.nazımbey köyü.yenice köyüne yerleşmişlerdir.azlağa,liman,makrial,sarp.beğleven,hopa,arhavi,fındıklı,pazar,ardeşen,den çok göç almıştır.1877de Akçakoca ya gelen gürcüler Batum dan şimdiki Çiçekpınar köyüne Melenağzı köyüne yerleşirler.abazalar Kafkasya dan gelip şimdiki Davutağa, Esmahanım, Dilaver köylerine yerleşirler. Hopa dan gelenler ise dağ köylerini tercih etmişlerdir, Hemşin,Karatavuk,Yenice köylerine yerleşirler.doğu Karadeniz den 2. göç, Birinci Dünya Harbinden hemen sonra olur çünkü Ruslar Doğu Anadolu ya saldırır,sarıkamış işgali,rize işgali gibi buradan göç Of, Sürmene den olur askeriye ve takalarla olur. Sürmeneliler çok iyi bir denizcidirler.ayazlıdaki Akbaş ailesi 3 ayda kürekle Sürmene den gelmişlerdir,gemi içinde Rabia hanım doğum yapar.ayrıca Karaburun a Rize den 3 ayda yaya olarak bir kadın 3 çocuğu ile gelir vefat eder halen mezarı Karaburun dadır mezar taşında hitabeler vardır. Fatma Örsoğlu dir AYAZLI İSMİ NEREDEN GELİYOR. Ayazlı mah. Kayabaşı koyu plajı Köyün adı aslında "Abuislah"'dır. Bu isim Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde konulmuştur. Zaten o zamana kadar da köyün ismi yoktur. Bu ismi Yavuz Sultan Selim koymuştur. Bu köy üç ismi olan tek köydür."azlağa,abuislah,esenkıyı" Yavuz Sultan Selim o bölgede Ruslarla savaşırken erzakları bitmiştir.o civardaki köylerden kasabalardan hiç kimse de onlara yardım etmemiştir.sadece bir köy yardım etmiştir.o da şimdiki Esenkıyı. Ordunun her türlü ihtiyaçlarını karşılamış karınlarını doyurmuşlardır. Yavuz Sultan Selim bu durumdan memnun kalmıştır. Yavuz Sultan Selim dağa çıkarak köyün üstüne sofra bezini silkeleyerek adını "ABUİSLAH" koymuştur. Bu bölgedeki herkes Laz'dır.Gürcistan sınırı ayrılırken, Sarp ikiye bölünmüştür.bir tarafı Türkiye'de diğer tarafı da Gürcistan da kalmıştır.biz Gürcistan tarafına "Karşı Sarp" deriz.gürcistan da kalan Lazlar kendi benliklerini her zaman korumuşlardır.o zamandan bu yana hep Laz adetlerini korumuşlardır.türkiye tarafında kalan Lazlar Türkiye tarafında oldukları için Türkçe de konuşurlar

58 ancak Gürcistan tarafında ki Lazlar sadece ama sadece Lazca konuşurlar.gürcistan da kalırlar ama oradaki hiçbir Laz gürcüce konuşmaz.artvin iline 70 km, Hopa ilçesine 10 km uzaklıktadır.1876 Yılında Ayazlıya ilk gelenler Metetoğullarıdır. Daha sonra Salyancılar ve Çakmakçılardır.(Yalnız Servet Çakmaklar) Salyancılar, Batum ve Sarp arasında kalan Azlağa köyünden gelirler, Şevket Çakmak ın babası Dursun reis Azlağadan kayabaşı mevkiine gelir,daha önce Lazika olan Ayazlı ya, Dursun Çakmak ve Salyancıların geldikleri Azlağa adının söylev tarzına uyum gösteremezler. Bu iki aile Azlağa ismini Ayazlı olarak değiştirirler ve halen bu isim böylece tarihe geçer,bu isim yaşayacak, yaşatılacaktır TARİHİ YERLER Ayazlı da Haydar Çakmak a ait Koçulu da ki fındık bahçesinde ve Mehmet Arif, Civanali lerin bulunduğu fındık bahçelerinde Akçakoca nın ilk kuruluş yeri olan eski Bitinya Krallığın yaşadığı M.Ö. 296 Da bu yerlerde halen eski kalıntılar vardır. Dadalı ve Döngelli köyü arasında yaşayan Bitinya lılar eski değirmenin ve kiremit ocağın orda sübyan mektebine ve kiliseye gitmek için Dadalıdan buraya bir yol yaparlar ayrıca ticaret ve denize inmek için bir yol yaparlar şimdiki sanat okuluna çıkan yol bu yollar halen kullanılmaktadır. Bu yollar Bolu ve Düzce den gelen nakliyatlar bu yollardan yapılırdı şimdiki yol yoktu,çuhallı, Beyören,Balatlı tepelerinden Çilimli ye 4 saatte yaya olarak çıkılırdı birde Çuhallı Dadalı Altunçay dağlarını aşıp Düzce Tavuk köyden Beçiyörükler den,melen deresi geçilerek Düzce yeye varılırdı.daha sonra Bolu vilayetinde Kabalak köyünden fen memuru vardı bu zatın Kabalak köyün kalkınması için yeni yolu buradan geçirmeyi başarmıştır Akçakoca Deredibi Haciz Kabalak Üskübü ve Düzce ye bağlanmış şimdilerde de yol otoban olarak son şeklini almıştır.eski yol 1903 yılında yapılmıştı mühendisi ve mutahiti Zeki efendidir Bolu eşrafından Duhani zade ailesindendir.2 adet su kuyusu bulunmaktadır. Yomra ların kayalığında tam burun kısmında betondan yapılmış bir dehliz bulunmaktadır.bu dehlizlerin biri Çayağzı deresinin denize aktığı uçta Saray Tepededir.Birde Karaburun dadır.bu dehlizler Ruslar Akçakoca yı bombalarken bu dehlizlerden makineli tüfek ile karşılık veriliyordu.( ) Telefon baz direklerin bulunduğu Şaban Koç un yerinin karşısındaki Mehmet Kamber e ait yerde 1961 yılına kadar jandarma karakolu vardı ve bu karakol zamanla çöktü ve talan oldu. Ayrıca Salyancıların tepesinde de jandarma karakolu vardı burası da münkariz olmuştur Koçullu da ki mezar kalıntılar araştırılırsa daha da tarihin derinliklerine gidileceğine inaniyorum.eski değirmenin olduğu yerde Lazimark tarafından yapılan kilise ve sübyan mektebi şu anda kestane ağacı dibinde bir adet mezar taşı kalıntısı vardır bu bize bu kilisenin burada var olduğunu gösteriyor buralarında incelenmeye alınması gerekmektedir.şuan Sevil borunun bulunduğu yerde Fadıllar köyü vardı bu köy 1620 yılında Ak kazak korsanları tarafından yok edilmiştir,döngelli köyün kuruluşluda 1878 de burada olmuştur daha sonra sivrisinek ve su yüzünden köy daha yukarı taşınmıştır,şimdilerde ise profil fabrikaları mevcuttur,1878 yılında deniz kenarında iskele vardı bu iskele 1936 yılında deniz tarafından tahrip edilmiştir,buraya bundan dolayı atalarımız iskele denirdi,keza bu iskeleyi kurtuluş savaşında İpsiz Recep çok kullanmıştır.ayrıca Bitinya,Büyük İskender,İran,Osmanlı Ayazlı sahillerinde yıllarca savaşlar yapmışlardır,şimdilerde Dursun Denize ait villaların olduğu yerde jandarma karakolu vardı İpsiz Recep bu hapishaneyi çok kullanmıştır,daha sonra buraya Bolu,Düzce,Akçakoca köylerinden gelen kereste ve maden direkleri burada toplanır buradan Zonguldak a sevkiyatı yapılırdı.şuanda barış sitesin inin bulunduğu yerde at yarışları yapılırdı,daha sonra panayırlar yapılırdı,bunlar tarih olunca burası bir site haline gelmiştir

59 AKARSULAR Haciz, Orhan Deresi, Limancık deresi, Peti gelişi deresi diye 3 dere vardır Haciz ve Orhan deresi Dede dağlarından Deredibi köyünü takip eder.akçakoca oteli yanından denize dökülür, limancık deresi Saraybahçe den limancık a ulaşır birde Salyancıların oradan gelen dere ile birleşir denize dökülür bu dere eskiden çok büyüktü ama zamanla kaynaklar azalınca dere akarı azalmıştır,bu dereye takalar girerdi ayrıca bir iskele vardı,peti gelişi deresi Dadalı köyün altından Döngelli köyünden sevil boru önünden denize dökülür büyük bir dere idi ama burada da kaynaklar tükenince dere azalmış durumdadır burada da eskiden bir iskele vardı Döngelli köyü bu iskeleyi çok kullanmıştır JEOLOJİK DURUMU Kum,taş,marn kısmen kireçlidir,dere vadi tabanları alüvyon yamaçların büyük bölümü silis formasyonu tepelerin kumlu,çakıllı tabakaları vardır.depreme karşı sağlam zeminlidir,3. derecededir,dağlar deniz kıyısına paralel uzanır,kıyılar düzdür,kıyılarda dik falezler görülür,kıyıdaki kayalar sular tarafından aşındırılarak yalıyarlar meydana getirmiştir,çevre şist ve kristalin şistlerle kaplıdır.paleozoik ve Tersiyer arazilerden ibarettir,kalker ve kayaların erime ve aşınması irili ufaklı mağaralar meydana getirmiştir.jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Eriştir. SOKAK İSİMLERİ Ayazlıda 109 adet sokak vardır EKONÖMİ TARIM Ayazlıda Küçük Döngelli mevkinde Sevil Borunun bulunduğu yerde ve az daha ilerde (hacıtaş) çokça pirinç tarları vardı atalarımız imece usulü ile arazinin üstünde su kanaletleri meydana getirip pirinç tohumlarını bırakıp beklemeye alırlar daha sonra büyüğünce hasatı kaldırır öküz arabasıyla mahalleye getirilir kurutmaya bırakılır daha sonra Dadi Havuli nin dübek taşında dövülür taneleri ayrılırdı.ayazlıda mısırcılık çok ön plan da idi.tarlalar imece usulü 3-4 kere çapa yapılır.tohumlar saçılır büyür büyüyünce yine imece usulü hasat kaldırılır mahalleye getirilir koçanları ayrılır bağ bağ yapılır selen derlere asılır kurutmaya bırakılırdı.saplarını da kurutulur hayvanlara kış yiyeceği olarak saklanırdı.ayazlıda arıcılık yapılmamıştır.ayazlıda hemen hemen her ev kendi bahçesinde Lahana.Fasulye.Domates.Salatalık.Biber.Maydanoz.Bezelye.Taze soğan.marul.gibi sebzeleri bahçelerimizde görmekteyiz.,. Ayazlıda sebzecilik gelişmiştir,meyvecilik azdır,tarla arazisi fazladır, Ayrıca atalarımız Karasu,Kocaali çevresine gidip Sazlıklardan sazları kesip onlardan işledikleri hasırları rahmetli Ali Yomra bu hasır işlemeleri alıp İstanbul a getirip satar aileler gelir elde ederlerdi.ayazlıda ekonömi ilkönce balıkçılık,sonra fındıkçılık, daha sonrada sanayi ye dayanmaktadır,ayrıca petrolde Ayazlı-1, Ayazlı -2 doğalgaz kuyuları açılarak buradan Türkiye geneline doğalgaz verilmektedir.ayazlı son dönemlerde balıkçılık yerini sanayi almıştır çok sayıda sanayi kuruluşu bulunmaktadır AVCILIK Göçmen kuşları,çulluk,sarıkuş,bıldırcın,ördek,kaz,kuğu,üveyik,tarakçık orukçun,sığırcık kuşları bulunur,son zamanlarda ilaçlamalar yanlış avlanmalar dolaysıyla av kuşları azalmış yok olmuştur.çevrede karga,karabatak,çokça devamlı olan kuşlardır, tavşan, çakal, tilki, domuz, ayı,

60 sansar, kunduz, geyik, karaca bulunurdu.ne yazık ki günümüzde kalmamıştır.eskiden atalarımız çulluğa gece lük üsle gider çuval çuval çulluk getirirlerdi, Harun Sarı, Mehmet Tuzcu, Avni Sandal gibi bozbakal, karabakal kuşlarına sarmaşıklara at kuyruk kılından çubuklara takıp sarmaşıklara konur tuzak yerine,kuşlar çubuklara konar tuzağa yakalanırdı.birde balık ağını sarmaşık ağacına sarıp, içine yemiş konurdu ve kuşlar içindeki yemişleri yerken ağaçta bağlı olan zil veya teneke çalardı, kuşlar kaçarken ağlara takılır ve yakalanırdılar.ördek avına gidilir şimdiki sevil borunun olduğu yerde pirinç tarlası vardır, ördekler buraları tercih ederlerdi atalarımız burada çok ördek avlamışlardır,birde domuz avı olurdu mısır tarlalarını talan eden domuzları atalarımız çok vurmuşlardır ama maalesef atalarımız domuz avında yanlışlıkla birbirlerini vurmuşlardır,bu nedenle bu av sonraları bırakılmıştır.şimdilerde ise mahalle çok kalabalıklaştığı için ve silah atması yasaklandığı için avlanmada sona ermiştir ORMAN Kayın,gürgen,kestane,ıhlamur,çınar,meşe vardır,ormancılık mahallemizde gelişmemiştir Akçakoca ve çevresi zengin ormanlarla kaplıdır 650 km2 orman alanı vardır1640 yılında deniz kıyılarında 70 adet kereste dükkanları olduğunu evliya çelebinin Akçakoca seyahatinden öğrenmekteyiz %50 kayın,% 20 meşe,% 10 gürgen,% 10 kestane % zakkum ağaçları vardır % 90 ormanla kaplı olduğu görülmektedir Akçakoca da Osmanlı zamanında gemi yapımı çok önem teşkil etmiştir,bununla birlikte Sinop,Amasra,İnebolu,Cide,Alaplı,Ereğli de gemi yapımı çok yapılmakta idi.( ) Gemi yapımı maalesef 1950 yılından itibaren sona ermiş şimdilerde sac gemi yapımına hız verilmiştir.zonguldak iline maden ocağına ağaç direği götürmek için melen deresine girilerek ağaçlar kesilip buraya sevkiyatı yapılmış ve ormanlar talan edilmiştir,ayrıca 1919 yılından itibaren de ormanlar talan edilip fındık ekimi yapılmıştır. Halen Döngelli köyünde Fehmi Tan, Ömer Hurmadal a ait kereste biçme atölyesi vardır.şimdiki Dursun Deniz e ait olan villaların olduğu yerde tomruk yükleme boşaltma yeri vardı.ormandan gelen tomruklar sınıflara ayrılır istif edilir,yükleme boşaltma hep insan gücü ile yapılırdı bunlardan Debreli Hasan Direk, Hüsnü Yomra, Nihat Yomra, Emin Başaran, Hüseyin Çakmak, Hasan Gümüş gibi atalarımız indirme yükleme işini çok ağır şartlarda yaparlardı.çuhallı çarşıda çok kereste dükkanlar mevcuttu ama buralarda teknolojiye yenik düşmüştür.ayazlı daki depo daha sonra Çayağız ına taşınmıştır.ayazlı da Limancık mevkiinden Ak evlere kadar deniz kıyısında az da olsa küçük küçük ormanlar vardır. Başka ormanımız yoktur deniz kıyısında olduğumuz için pek yoktur.eskiden tomruklar özel baltalarla yontulur şekil verilirdi.bunu en iyi Osman ve Hasan Sandal kardeşler yapardı.ayrıca keresteler 4 kazık üstüne ızgaralar yapılıp keresteler buraya çıkartılıp özel büyük testerelerle bir kişi aşağıdan bir kişi yukardan karşılıklı bir şekilde keserlerdi çok zaman alırdı ama şimdi teknoloji bu çalışmaları yok etmiş yerine makineler almıştır. Su hızarı nadir kullanılmıştır Bitki örtüsü maki dir 500 metreye kadar orman altı bitkiler arasında eğreltiotu,yabani çilek,dağ çileği yaygındır,defne,piren,kocayemiş,ardıç dağ gülü maki bitki örtüsünü belirtir HAYVANCILIK Ayazlıda eskiden her evde büyük baş hayvanı vardı.sütçülük, et besiciliği yapılırdı her evde ağıl, serender vardı hayvan yiyeceği buralarda saklanırdı.1980 yılından sonra AB kriterlerine göre mahallelerde artık hayvan yetiştirilmeyecekti.ahırlar 2000 yılında tamamen kapatıldı.artık süt isteyenler sütü köylülerden isteyecekti yada köylülerden alacaktılar.ayazlıda kümes hayvancılığı da yapılmaktadır.yukarı Ayazlı da Rahmi Direk Koçullu da Hakkı Keskin, Mustafa Keskin, Ayhan Başaran a ait kümesler vardır.kümes hayvancılığı çok iyi bir şekilde devem etmektedir,ama büyükbaş

61 hayvancılığı tamamen yok olmuştur Eskiden süt süz ev olmazdı sütten bakraçlarla yoğurt,çömlek içinde yayık ayranı yapılır peynir,süzme yoğurt,keş yapılırdı.. FINDIKÇILIK Ayazlı da herkesin fındık bahçesi vardır.atalarımız ormanları açıp Mehmet Arif Madencinin memleketten getirdiği fındık fidelerini tedarik edip bunları dikerler Ayazlı da en iyi fındığa İsmail Çakmak sahiptir.56 randıman gelmektedir.eskiden tımar, çapalama, elle tırpan yapma, toplama, öküz arabalarla taşıma,sopalarla dövüp elle ayıklama,sık tellerden yapılmış bir aletle incesi kalını yaprağını tozunu ayıklama evrelerden geçirilirdi ama şimdi toplama,ilaçlama,gübreleme,tımar,motor ile tırpan yapmak,motor ile çapalama,patoz makinesi ile fındığı harmandan kaldırılır,satışa hazır hale getirilir.bunun içindir ki çok pahallıya mal oluşur. Fiskobirliğin değerinden düşük fiyat verdiği için halk artık fındıkçılığa sıcak bakmıyor.ayrıca kümes hayvancılığı ile Ümran Boru fabrikasının kurulması bir etken olmuşturayrıca1900 Yılında Trabzon dan gelen bostancı Hacı Ahmet Efendi ilk Akçakoca da fındık ekmiştir.fındık şubat - mart ayında ekilir. 2-3 yıl yetişmesi sürerdi. Yetişmesi sıralar 4x4 ila6x6 arası olur. 6-8 fidan olur bir ocakta cm kuyu açılır dikilirdi. Fındıkta kökler derine gitmez.fındık çeşitleri şunlardır,çakıldak, Kargalak, kan, incekara, kuş çeşidi zayıftır Tombul, palaz, foşa, kalınkara, uzunmusa, ortadır. Mincane, cavcana, badem ise en iyi fındıktır. Batum göçmeni Hocaoğlu Ömer Doğu Keredeniz sahillerinde gemi ile ticaret yaparken bir gün Giresun Belediye Başkanı ve Rum Kaptanın tavsiyesi üzerine fındık fidelerini fıçılar içinde Akçakoca ya getirir.daha sonra Yenice köyünden köyün kurucusu Kibaroğlu Hacı Hurşit, Kırıkoğlu Tahir, Keleşoğlu Hacı İbrahim, Ali Oğlu Tufan Tefik de fındık fidelerini Akçakoca ya getiriler ama bu fındıklar uzun sopalarla dallar dövülerek dökülürmüş.bunlardan yağlı,kara,sarı fındık etkilidir.1922 de Akçakoca da 4000 fındık fidanı varmış.1930 yılında merkezde bir değirmen kurulur.sarı Hafızların Halit Arıkan yerinde Hacıömer Aydın ın kurduğu değirmen elle çalışıyordu çok zahmetli idi.peşinden Trabzonlu Abdulrezzak efendi kurdu hem kırıyor hem ihraç ediyordu.ömer Aydın 1932 de Osmaniye mahallesine daha gelişmişini kurdu.1942diyarbakırlı Cemil Efendi Osmaniye mahallesine kurdu,daha sonra Vahit Yöntem 1945 yılında dizel motoru ile çalışan fabrikayı kurdu Osmaniye mahallesinde,bu fabrikaların buraya kurulmasının sebebi sahilin düz ve açık olması birde iskelenin burada olmasındandır.1947 yılında arabacı köyünden Hocaoğlu Ömer köyünde dizelle çalışan fabrikayı kurdu.hüseyin Horoz Değirmen Ağzında su gücü ile çalışan küçük alternör ilavesiyle Akçakoca da ilk akü şarjlı fabrika kurulmuş oluyordu.1954 Fiskobirlik modern bir fabrika kurar.fındıktan yağ,leblebi şekeri,helvası,ve çikolata alanında kullanılır.fındık yağını ilk Bekir Üstünel çıkarmıştır. BALIKCILIK İstavrit,karagöz,izmarit,mezgit,kefal,zargana,tekir,gelincik,kayacık,dört ağız gümüş balığı,kırlangıç,küçük köpek balığı, kılıç, vatoz, kalkan, iskorpit, çarpan, barbunya, lüfer,çinakop,uskumru,hamsi,palamut avlanır.eskiden atalarımız Ayazlıda meşhur olan yunus balığı avcılığı yaparlardı.güzel hava da dalgasız denizde sandallarla açılıp, yunus balığının su üstüne çıktığı zaman,sandalla siya siya gidilir kürekler ile hayvan korkmasın diye tüfekle ateş açılır ve vurulur.vurulduğu zaman bir insan gibi ağlar.en çok 10 adet vurulunca kıyıya dönülür.kıyıda derisi soyulur ateş yakılır, büyük fıçılara atılarak derisinden yağ imal edilirdi.geride kalan eti bazı balıkçılar tarafından yenilirdi.kalorisi çok yüksek olduğu için yağından ilaç ve sabun yapılırdı.hasta çocuklara bu yağdan içirilirdi ve deniz kıyılarında çok curcuna olurdu.istanbul dan adamlar gelir fıçıları kamyonlara yükleyip götürürlerdi.ayazlı halkı

62 Ayazlı ya geldiğinde fındıkçılık ve yunus balığı avcılığı ile geçinirlerdi.yunus balığını en çok Harun Sarı, Ali Rıza Keskin, İsmail Çakmak, Hüseyin Çakmak,İbrahim Çakmak avlarlardı yılından sonra yunus balığı avcılığı sona erip yerine kalkan,palamut hamsicilik almıştır.yunus balığı şuan da bulunmasına rağmen avlanması yasaktır.artık o ticarette yapılmıyor.daha sonra atalarımız aksam namazından sonra lüküs fenerini sandalın önüne asarak kepçelerle zargana balık avını yaparlardı.çok tutarlardı ve bütün herkese dağıtırlardı.şuan da zargana avı yapılmıyor.uskumru oltasında sarı ipek iplikle misinanın ucuna takılır ve 10 kulaç suda uskumru avcılığı yapılırdı. 2. en çok avlanan balık idi.uskumru balığı ve kalkan balığı çok tutulurdu Cokey Sabri Üzmez in bir arabası vardı ona yükleyip İstanbul a gider satılırdı.paraları sonra Cokey Sabrı Üzmez pay ederdi.uskumru balıkçılığı da sonra erdi.daha sonra kalkancılık ve palamut balıkçılığı başladı.ufak selelerle kilometrelerce ipe oltalar takılarak ufak seleler içine bu ağlar konur oltanın ucuna salamura palamut balığı takılır.denize açılınır kalkan balığı dip balığı olduğu için ağır çapalarla denizin dibine bırakılır bir hafta bekletilir ve oltalar çekilirdi çok miktarda kalkan avlanırdı.yine bu güne kadar İstanbul a götürülür orada satılırdı.madrabazcılık olayı yoktu den sonra Sürmeneli balıkçı Sefa Birinci Orhan Bey madrabazcılığa başladı.palamut ve kalkan balığı avcılığı 1980 yılından sonra büyük gırgırlarla radarlı motorlar piyasaya çıktı yanlış avlanma neticesinde bunlar yok oldu.olta balıkçılığı artık yerini büyük gırgırlara bırakmış oldu.kalkancılık yapılırken deniz kıyısında ateşler yakılır gece dönüşü kim daha çok balık getirecek diye beklenir.sahilde çok güzel görüntüler oluşurdu daha sonra palamut ağları çıktı.ilk önce Necmi Özer, Ömer Demirbaş, Mehmet Tuzcu, İbrahim Çakmak gibi kişiler bu ağları İstanbul dan getirecek işledikten sonra denizde avlandılar ama maalesef palamut balığı da o zamanlarda yok oldu.zaman zaman da olsa olta balıkçılığı yapılıyor.radarlı gırgırlar olduğu için daha çok balık avlamayı bunlar yapıyorlar.tirol avcılığı bu balıkçılığın sonunu hazırladı çok zararı oldu daha doğrusu Denizcilik Bakanlığı olmadığı için denizlerimiz yalnız bırakılmıştır.sorumsuzluk had safhadadır.kayabaşında İlyas Gümüş ün evinde kayalık da kefal,lüfer olurdu durgun bir denizde balık gümüş yapar parlardı.yukarıdan gözükürdü ve ellen yukarıdan dinamit atılır ses ve basınçlan balıklar ölürdü.daha sonra balıklar dalma ve kepçe sureti ile balıklar toplanırdı.lüfere ve istavrite dışarıdan ağlarla çevirme yapılırdı.fakat bu avlanma şuan da yapılmıyor.barbunya lüfer kefal için voli ağları atılıyor ama eskisi gibi randıman vermediği için bir iki kişi hariç bu işle uğraşmıyor.kayalık koyunda kayalarda müthiş bir şekilde midye vardır.bizler denizde yüzerken bu midyeleri kayalardan sokup kumda ateş yakıp onu ayıklar tavada toz biberli yağla kızartıp yerdik.ayazlı da yaşayıp da bu midye yi yemeyen yoktur.ama şimdiki nesil bunu da unutmuş durumdadır.halen daha kayalarımızda midye mevcuttur.1995 yılından sonra deniz salyangozculuğu tüp ile dalma yöntemi ile deniz dibinden toplanır tırlara yüklenip İstanbul a götürülür.250 derece ateş de pişirilip eti çıkartılıp pişirilir konserve yapılır.bunu Avrupa da Fransızlar yerdi.ayazlı da bu avcılığı halen Yavuz Yomra yapmaktadır.eskiden süsleme sanatı için kıyılarımız da deniz kabuğu ince salyangoz gibi deniz mahsulleri toplanıp yapılırdı.süsleme sanatında çok güzel eserler meydana gelirdi.günümüzde hamsi, istavrit, Rus kafalı, çinakop, barbunya, palamut halen daha avlanmaktadır.olta balıkçılığının yerini büyük motorlar aldığı için artık iş profesyonele dayanmıştır.ayazlı da yaklaşık 550 kişi balıkçılıkla uğraşmaktadır.bu balıkçılarda 7 metreden küçük 26 beygir gücünde 15 adet tekne mevcuttur.7 metreden büyük tekneler 10 adet tekne mevcuttur.kıyı balıkçılığını yapan 60 adet tekne mevcuttur.akçakoca kıyıları balık yataklarına sahip değildir.balık yatakları batıda Karasu, doğuda Alaplı, Ereğli arasındadır.akçakoca da avlanan balıklar Karadeniz göçmen balıklarıdır.bu balıklar Akçakoca kıyılarında yoğunlaşmıştır.genellikle boğaz azgında birikmektedir.alabalık avcılığı mahallemizde

63 yoktur.balıkçılıkla çok büyük paralar kazanıp geçimini sağlayan Ayazlı mahallesi sakinleri çok iyi bir denizcidirler.kabotaj bayramında bunu görmekteyiz. İlçemizde Melenağzı, Kalkın, köyleri ile Merkez Mahallerinden yaklaşık 550 kişi balıkçılıkla iştigal etmektedir.bu balıkçılarda 7 metre ve daha yukarı büyüklükte 18 adet tekne mevcuttur. 7 metreden küçük 10 ile 26 beygir gücü arasında motoru bulunan tekne sayısı 150 adettir.kıyı balıkçılığı yapan daha küçük teknelerden 60 adet mevcuttur. Diğerleri tayfadır.akçakoca kıyılarında balık yatakları mevcut değildir. Balık yatakları Batıda Karasu doğuda Alaplı, Ereğli kıyılarında rastlanmaktadır.akçakoca kıyılarında balık yatakları mevcut değildir. Balık yatakları Batıda Karasu doğdu Alaplı, Ereğli kıyılarında rastlanmaktadır.akçakoca da avlanan balıklar göçmen balıklardır.karadeniz göçmen balıkları Akçakoca kıyılarında yoğunlaşmıştır. Genellikle boğaz ağzında birikmektedir. Göç mevsiminde Akçakoca kıyıları ve açıkları verimli bir avlanma alanı olmaya başlar. SANAYİ Ayazlı mah. Ümran Boru Fabrikası AYAZLI DA SANAYI Ayazlıda ilk sanayi küçük Döngelli mevkiinde Kemal Akdeniz e ait tersane kuruldu bu tersane daha sonra kaldırıldı.ümran Boru, İstanbul Ümraniye nin büyümesi sebebi ile oradan kaldırılması gerekiyordu Anadolu da yer aranıyordu.fabrika sahibi Orhan Yavuz o zaman Yaşar Aydın ile samimi idiler.konuyu Akçakoca ya taşıdılar.akçakoca ya girerken Orhan Yavuz Dadalı köyü sırtlarını beğenir.köye girerler muhtar Cavit Albayrak a danışırlar.yerimiz pahalı deyince vazgeçerler.sapağa gelirler, denize yakın olduğu için şimdiki yeri görürler.orhan Yavuz un hoşuna gider.ayazlı sakinleri de maddi sıkıntılar içinde idi.çocuklarınızı da işe alacağız diye söz verilerek yerleri çok ucuz bir şekilde alarak Ümran Boru sanayisini kurdular.türkiye nin spiral boru da öncü bir kuruluşudur ve mahallenin gururudur.sapak mevkiinde Fiskobirlik tesisleri vardır 5000 ton kapasiteli Keramettin çarşıdaki fabrika buraya taşınmıştır.küçük Döngelli mevkiinde 300 ton kapasiteli Sevil Boru fabrikası vardır.fehmi Yomra yerini satmıştır.daha önce pirinç tarlası idi.115 tonluk profil fabrikası aynı bitişiktedir.1500 tonluk Ağır Haddecilik Makine Sanayi vardır.1998 de 14 tonluk Çınar Boru fabrikası da Sevil Profilin yanında kurulmuştur. Ümran Boru iki değişik yöntemle üretilmektedir. Toz altı Spiral Kaynak Elektrik Rezistans Boyuna Kaynak*ERW+.Bu katalog materyal hazırlanması boru iç ve dış kaplaması ve kalite kontrol üzerinde detaylar ile birlikte ÜMF yöntemle üretilen çelik borularını hakkında bilgi vermektedir. Ümran Boru ÜMRANİYE-İSTANBUL AKÇAKOCA-DÜZCE--. BELÇİKA olmak üzere 3 fabrikada gerçekleşmektedir. Ümran boru 1987 yılında üretime geçen Akçakoca fabrikası deniz aşırı

64 nakliyatlar için çok uygun konumda Karadeniz sahilinde yer almaktadır. Bu fabrika metrekare kapalı, metrekare arazi üzerine inşa edilmiştir.akçakoca fabrikasında 2 inçten 16 inçe kadar dış çapta boru üretilmektedir.su, gaz, petrol, sondaj borusu üreterek Akçakoca tesisi yılda tonluk üretim kapasitesi ile ülkemiz sanayimizin devlerin arasındadır.diğeri ise Flemalle Fabrikası Liege de Meuse Nehri yanında metrekare arazi ve metrekare kapalı alanda inşa edilmiştir.20inç, 68inç, 5 mm kalınlıktadır. SAW spiral kaynaklı boru üretimi yapılmaktadır.ümran hizmeti kendi bünyesinde ÜMRAN TAŞIMACILIK A.Ş.ve genel hattı konstrüksiyonunda uzmanlaşan inşaat şirketi ORYATAŞ ve TİCARET tarafından desteklenmektedir.1967 yılında Ümraniye.de kurulan fabrika kaldırılmıştır..daha sonra Akçakoca öteli Ayazlı mahallesi mezarlığı arasında büyük gemi yapım atölyeleri vardı bu atölyeler sonra tek kaldı Cideli Mehmet usta yıldırım( halen sağdır) bu atölyeyi devam ettirmiştir yılında oda kapatmıştır,ayazlı mahallesinde cami altında Sami Tana ait bir atölye vardı.1987 yılında oda kapatıp Kefken adasında halen bu işi sürdürmektedir,ayazlı mahallesinde en son olarak İlyas Gümüşe ait atölye vardır halen devam etmektedir PETROL Ayazlı Mah. Ayazlı-1 Doğalgaz kuyusu Ayazlı mahallesi sanayi bakımında son yıllarda büyük aşama göstermiştir. Ayazlıda 1976 da bulunan doğal gaz o zamanın hükümeti tarafından çıkartılmamış pahalı oluşu nedeni ile daha sonra Ayazlı ya 9 km uzakta Ayazlı -1 Ayazlı 2 kuyuları açılır, bu çalışmalara haziran 2004 de başlanmıştır, buna ilaveten Ayazlı 2 Ayazlı 3 kuyuları da bağlanır, Ayazlı 2 de 920, 5 ve 1045 metrede 9 milyon feet-gün Ayazlı 3 de 747 ve 1067 metrede 8,7 milyon feet-gün gaza rastlanmıştır.toplam Türkiye nin yıllık gaz ihtiyacın 30 milyon metreküptür,günde, açılan 14 kuyudan 2 milyon metreküp gaz pompalanmaktadır dönüm üzerinde7 ayrı petrol aranır 14 kuyu açılır deniz altından 18 kilometre borular döşenerek Çayağzı nda ki BOTAŞ tesislerine gelen gaz daha sonra ulusal şebekeye bağlanmak üzere Düzce - Demiraçma köyüne pompalanıyor. TURİZM

65 Ayazlı Mah. Kayalık mevki Ayazlı şuanda turizm de ileride olan mahalle konumundadır,en uzun kumsalı ile dikkati çekmektedir burada bulunan modern plajlar halkın hizmetine açılmıştır.ayazlıda İbrahim,İsmail ve İrfan kardeşlere ait 4 yıldızlı bir otel vardır.küçük Döngelli mevkiinde bulunan Ak evler bulunduğu yerde Tunç motel 1 yıldızlı otel vardır.emrullah Deniz plajı (Akçakoca oteli yanı) burada eskiden yabancı turistler gelir çadır kurar ve denize girerlerdi.çakmakçı oğullarının kayabaşı plajı, kuytu sakin temizdir eskiden atalarımız güreşlere çok meraklı idiler burada sık sık güreşler tutulurdu ayrıca futbol,voleybol oynanırdı.yomraların kayalık plajı kuytu,sakin,temizdir burada midye çıkartılır yazın hemen,hemen herkes midye toplar orda pişirir yerdi,deniz salyangozu istiridye,deniz boncuğu bunlar kıyıda toplanır süsleme sanatında kullanılmak için satılır gelir elde edilirdi,ama maalesef şimdi kaybolmuş durumdadır,gençlerde ilgi göstermiyorlar zaten,ayrıca kayaların çok olması nedeniyle atalarımız burada 4-5-metre uzunluğunda sırık ucunda yazın hemen,hemen herkes midye toplar orda pişirir yerdi,deniz salyangozu istiridye,deniz boncuğu bunlar kıyıda toplanır süsleme sanatında kullanılmak için satılır gelir elde edilirdi,ama maalesef şimdi kaybolmuş durumdadır,gençlerde ilgi göstermiyorlar zaten,ayrıca kayaların çok olması nedeniyle atalarımız burada 4-5-metre uzunluğunda sırık ucunda 4-5 olta olan balık avlama metodu ile balık avlarlardı,limancık plajı ise yabancı turistler gelir çadır kurarlar denizde güneşlenirlerdi,çok uzun kumsalı vardı ama maalesef Akçakoca ya liman yapılınca karayel rüzgarı estiği zaman deniz kumu getirmediği için plaj eski özelliğini yitirmiş durumdadır, o gün bu gün burası hep taşlıktır,bulak site sakinleri rahat bir şekilde denize giremezler çok az miktarda kumsal var vatandaşlar burayı fazla tercih etmezler,eskiden atalarımız yine kayabaşı plajında olduğu gibi burada da güreş,futbol,voleybol,çelik çomak oynanır,atalarımız balıkçığı yaparken burayı daha fazla kullanırlardı.küçük Döngelli mevkiinde Ak evler plajı halen mükemmel bir plajdır uzun kumsalı temiz deniz var burayı Ereğli Demir Çelik Fabrikalarında çalışanlar tarafından daha çok kullanılıyor.emrullah Deniz kumsalında iskele vardı çok işlekti Limancıkta bir iskele vardı çok işlekti atalarımız bu iskeleyi kullanırlardı Küçük Döngelli iskelesini doğu Karadeniz göçünden gelen Döngelli sakinlerlince yapılmıştır burayı en çok Döngelli sakinleri kullanmışlardır.döngelli köyüne buradan ulaştıkları için buraya bu ad verilmiştir.ayazlıya yazın çok turist gelir çarşı içinde denize girilme imkanı az olduğu için Ayazlı plajları daha uygun daha sakin ve temiz olduğu için tercih ediliyor,ayazlıda pansiyonculuk hiç yoktur,ak evler ve çevresinde kurulan siteler,limancıkta kurulan siteler, Akçakoca otelinin yanına kurulan Barış Sitesi, Dursun Deniz e ait kurulan siteler vardır.ayazlıda limancıkta eskiden kartal yuvası diye gazino çay bahçesi olup buraya amatör futbol kulüpleri kampa gelirdi.küçük Döngelli kesiminde Yaşar Aydın a ait bungalov tipi ev ve

66 çay bahçesi var,ali aydına ait gazino var,ak evlerde çay bahçesi ve kafeteryası mevcuttur.barış Sitesi önünde 1 adet tenis kortu,1 adet basket, voleybol sahası, kafeteryası,çok güzel yürüyüş parkuru vardır.ayazlı turizm de plajı yürüyüş parkuru, doğa manzarası, uzun kumsalı,otelleri ile görülmeye cennet bir mahalledir AKÇAKOCA ÖTELİ Akçakoca Oteli ve Plajı Yatak : 170. Oda : 7 Yıldız : 5.Hava alanı uzaklığı : Ġstanbul Sabiha Gökçen 190 km,atatürk 250,Ankara Esenboğa 250 km. Otogara uzaklık : Otobüs Firmaların Ģehir içi servisleri vardır.denize uzaklık : Denize sıfır.plaj özellikleri : 5000 metrekare kumsal özel plajı,ģezlong plaj havlusu hizmetleri.diğer bilgi : Merkezi ısıtma,kara tarafı balkon yok kara tarafı ilave yatak açı.70 standart oda,4 j.suite,1 suite,2 toplantı salonu,1 çok amaçlı bölünebilen salon,restoran,açık ve kapalı havuz,internet,türk hamamı,bahar banyosu,masaj,sauna,fitnes center,çocuk oyun bahçesi,çocuk odası,dısko bar,langırt ve bilardo salonu TUNÇ MOTELĠ

67 Tunç Moteli Açık Otopark,Bahçe Plaj,Restoran,Alışveriş Merkezi,TV Salonu,Kablosuz internet,çocuk Oyun Alanı,Bahçe Restoran Oda Özellikleri Balkon,Duşakabin,Saç Kurutma,Telefon,Televizyon,Tuvalet,Uydu Sistemi,İnternet,Seramik Zemin, Plaj,Çakıl,Denize Sıfır,Kum,Özel Plaj,Şemsiye,Şezlong minderi,plaja Servis ULAŞIM Batı Karadeniz in önemli turizm merkezlerinden biri alan Akçakoca; İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli gibi metropollere saat uzaklık da olup otoyolla çok kolay bir ulaşıma sahiptir.hangi yönden gelinirse gelinsin D.100 otoyolunun Düzce ili turnikelerinde çıkış yapılarak Akçakoca yoluna girilir. 35 km.lik şehirlerarası yolu yeşillikler içinde kat ederek Akçakoca ya varılır.akçakoca ya İstanbul ve Ankara dan düzenli olarak otobüs seferleri vardır. Belli başlı firmalar: Üstün Erçelik, Metro, Ulusoy...Ayrıca Bursa üzerinden Antalya İzmir seferlerini yapan Kdz. Ereğli bağlantılı otobüslerden bu istikamette seyahat edecekler yar KÜLTÜR AYAZLIDA İLK CAMİLER Sapak camii Ayazlıda ilk cami şimdiki Metin Yomra nın oturduğu yerde idi Metetoğluları,Yomraloğluları nı Ereğli, Gülüç deresinden Yomraloğlularını getirdikleri zaman bunları caminin olduğu yere yerleştirirler hemen diğer camiyi de şimdiki yere yaparlar ağaçtandır. Daha sonra Hacı Şaban Koç yılında 150 kişilik betonarme cami yaptırdı. 150 kişilik dir. Yukarı Ayazlı camisini de 1967 yılında Hacı Yakup Kalaycı yaptırdı.ayrıca Hacı Yakup kalaycı 350 kişilik sapak camisini de yaptırdı

68 KABRİSTANLAR Aşağı Ayazlı Kabristanı Ayazlıda 3 adet kabristan vardır sekenesi münkariz olan Göçürlü(( Koçullu) şimdiki Haydar Çakmak ın bahçesinde Elhaç,Usta İbrahim Oğlu Mustafa, Hacı Salih Ağa Yoğurtçuzade Mehmet Ağa,Hacı İsmail Ağa,Molla Ahmet,Molla Şakir,Hacı Çelebizade,İbrahim Ağa,Hacı Mustafa,Mehmet ağa,hamide Hanım,mezar taşları vardır.aşağı Ayazlı kabristanı şimdiki sanat okulu önüdür.1877 yılından sonra yapılan mezarlıktır,eski mezarlıktır,yukarı Ayazlı mezarlığı yeni mezarlıktır şimdiki Hamiyet Sevil İlkokulun yanı başındadır.ayrıca Ali Çakmak aile kabristanı, Topaloğlu kabristanı da halen mevcuttur. Şimdiki caminin önünde bir mezarlık vardı ama burada şu anda bir adet mezar taşı olmasına rağmen burası da munkariz olmuştur Sekenesi munkariz olan kabristan Lazimark ın kurduğu mezarlıktır.1812 yeni mezarlık karma bir mezarlıktır Aşağı Ayazlı mezarlığı yol çalışması nedeni ile tahribata uğramıştır.bütün atalarımızın ruhu şaad olsun. EĞİTİM AYAZLI DA AÇILAN OKULLAR 1954-Barbaros İlkokulu (1972 Barbaros ilk okulu yandı) 1973-Hamiyet Sevil İlköğretim okulu Ayazlı mah. Ereğli cad. Akçakoca/Düzce Lise ve Endüstri Meslek Lisesi Ayazlı mah. Döngelli cad. no:4 Akçakoca/Düzce İmam Hatip Lisesi Ayazlı mah. Ereğli cad. Akçakoca/Düzce Anadolu Lisesi Ayazlı mah. Ereğli cad. Akçakoca/Düzce SPOR

69 Ayazlı Tersanespor Futbol Kulübü 1982 AYAZLITERSANESPOR KULÜBÜ ( Onikinci kurulan kulüp) Ayazlı mahallesindeki 8 futbolcu o zaman Beyörenspor ve Gökspor oynamaktaydılar,neden bizim mahallenin kulübü yok diye, İbrahim Tuzcu ile Hayri Akbaş dile getirirler o zaman bölge ile teması olan İbrahim Tuzcu hemen bir federe kulüp kurmaya karar verilir yılında ilk kurucuları İBRAHİM TUZCU,HAYRİ AKBAŞ,FAİK KESKİN,,SELAHATTİN ESKİKAN,ve kulübün sponsoru olan KEMAL AKDENİZ,ÇOŞKUN AKDENİZ tarafından forma rengi Mavi-Sarı Ayazlı Tersanespor kurulur,o yıl Brezilya dünya şampiyon olmuştur onun forma renginden esinlenerek forma rengi Sarı-Mavi olarak tescil edilmiştir,kulübün sponsorluğunu yapan,ayazlı mahallesinde kurulu olan Kemal Akdeniz e ait tersanesinden almıştır...ayazlı Tersanespor Bolu 1.amatör futbol liginde üst üste 5 yıl şampiyon olur Akçakoca idmanyurdu nun eskiden yaptığı başarıları Ayazlı Tersanespor da başarmıştır,bundan dolayı bütün spor dallarında gösterdiği başarılarından dolayı bütün herkesin sevgisini kazanan kulübe Bolu gençlik ve spor müdürlüğü tarafından ödüllendirilir.1983 yılında Bolu 2. amatör şampiyonu olur ve 1. amatör ligine yükselir yılında Bolu 1.amatör il şampiyonu olur,türkiye bölgeler arası futbol şampiyonası için Bilecik Bozüyük e gider orda elenirler,yine yıllarında Bolu il birincisi olarak Bursa ya, yılında İstanbul a yılında Sakarya ya gurup maçlarına katılmıştır. Bu kulüp Bolu bölgesinde 5 dalda spor müsabakalarına katılarak bölgede bir ilki gerçekleştirmiştir,bu yankı bulmuştur,beden terbiyesinden onur belgesi almıştır,1983 yılında 5 dalda birincilikler alan kulüp 3 yıl başarılar dolusu yıllar yaşayarak bölgenin sempatisini kazanmıştır,ayrıca denizcilik ve kabotaj bayramlarında girdikleri tek,iki tek,dört tek,altı tek sandal yarışlarında bütün birinciliklerini alarak herkesin sempatisini de kazanmayı bilmiştir.ayrıca yağlı direkte merhum amcam Sami Tuzcu yıllarca bu yarışı kimseye vermemiştir,yine ördek ve yüzme yarışlarında halende Ayazlı mahallesi gençleri bu yarışlarda birincilikler almaktadır.kemal Akdeniz sponsorluğu çekince maddi olarak zorlanınca Akçakoca Antaşidmanyurdu ile birleşme kararı alır.1993 yılında Amerika da bulunan doktor Fikret Özkök önderliğinde,bu kulüpte maddi imkansızlıklar yüzünden,ayazlı Tersanespor kulübü ile yılında genel kurul kararı ile birleşme kararı alınır,adını Akçakoca Karadenizspor forma rengi ise Ayazlı Tersanenin Sarısı Antaş İdmanyurdunun Yeşilini alarak, Yeşil- Sarı olarak Akçakoca Karadenizspor olarak tescil ettirilir,

70 Akçakoca idmanyurdu nun yaptığı başarıların aynısını yapmıştır,birçok daldaki başarılar gibi güreş dalında 1985 yılında Bolu bölgesi kulüpler arası birincisi olur,ve Türkiye kulüpler güreş şampiyonasına katılır,fakat elenirler,bolu gençlik ve spor müdürlüğü kulübü başarılarından dolayı ödüllendirmiştir, Akçakoca idmanyurdu nun yaptığı başarıların aynısını yapmış tır, birçok daldaki başarılar gibi Voleybol dalında da 1983 yılında Bolu il ikincisi olur,türkiye kulüpler arası gurup şampiyonasında başarılı olamayıp elenirler. Bolu gençlik, ve spor müdürlüğünce kulüp ödüllendirilmiştir. Akçakoca idmanyurdu nun yaptığı başarıların aynısını yapmış tır,birçok daldaki başarılar gibi Atletizm dede büyük başarılara imza atmıştır,1984 yılında Bolu da kulüpler arasında bir birincilik,bir ikincilik,bir üçüncülük alarak,bolu bölgesinde takım halinde birincilik alır,bu birincilikler de ses getirmiştir,bolu gençlik,ve spor müdürlüğünce kulüp ödüllendirilmiştir.1982 yılından 1993 yılına kadar Akçakoca da geleneksel olarak yapılan deniz ve kabotaj bayramlarında, bay ve bayan çeşitli katogöriler de birincilikler elde etmiştir,yine Bolu gençlik ve spor müdürlüğünce kulüp ödüllendirilmiştir AyazlıTersanespor,Osmaniye,Antaşİdmanyurdu,Yenimahallespor,Melenağzıspor ve ferdi olarak katılanların geleneksel yüzme yarışları çekişmeleri görülmeye değerdir,.ilçede her yıl yapılan bu yarışlarda takım halinde birinci olmuştur.1982 yılından 1993 yılına kadar Akçakoca da geleneksel olarak yapılan deniz ve kabotaj bayramlarında bütün katogoriler de birincilikler elde etmiştir,yine Bolu gençlik ve spor müdürlüğünce kulüp ödüllendirilmiştir,bütün biricilikleri alan kulüp Bolu valiliğince ödüllendirilmiştir bu yakın çevrelerde yankı bulmuştur. AyazlıTersanespor, Osmaniye, Antaşİdmanyurdu,Yenimahallespor,Melenağzıspor kulübü katıldığı geleneksel kürek yarışları çekişmeleri görülmeye değerdir 4 gurupta denizci kökenlidirler,bu 4 kulüp yıllarca kendi aralarında yarışmalar yaparlar,bu yarışmaları izlemek için yakın vilayetlerden gelenler olurdu bu yarışmalar görülmeye değerdi,1-temmuz kabotaj bayramı gelsin diye insanlar dört gözle sabırla beklerlerdi, maalesef şuanda ilgisizlikten dolayı bu gelenekler bitmiştir,yalnız kabotaj etkinliklerinde ferdi olarak bazen yapılır bazen yapılmamaktadır,çünkü işin içine profesyonellik girmiştir..ayrıca yine her yıl çok eğlenceli olan merakla beklenip izlenen yağlı direkte bayrak alma yarışında 1982 yılından 1993 yılına kadar bu yarışı kimseye vermemiştir,bu yarışçılarda şunlardır,sami TUZCU,SERKAN ÖZER,MUSTAFA SARI,AVNİ SANDAL dır. İlçede her yıl yapılan bu yarışlarda takım halinde birinci olmuştur. ALT YAPI BİLGİLERİ 1324 Yılında divanı teşkilat vardı,2 cami, içme suyu,elektriği,sabit telefonu,interneti var,kanalizasyonu vardır,,sağlık evi,sağlık ocağı yok ama sağlık mobil sistemden faydalanmaktadır, az dağınık mahalle statüsündedir en fazla sanayi yapılan mahalledir.mahallede ilköğretim okulu,imam hatip okulu,anadolu lisesi vardır,2 adet benzin istasyonu,şehirlerarası otobüs işletmesi,dsi kampı,kkk kampı,ümran Boru sanayi,akçakoca sanayi sitesi,değişik yerlerde siteler,1 sandal yapım atelyesi,akçakoca fisko birliğe bağlı, Göçmen mahalle konumundadır, mahalle yolu kilitli parkelidir,ilk ilkokul 1954 yılında açılmıştır.1871 birinci arazi yoklama defteri 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır, Paleozik yer özelliği,kretase kumlu yer,karışık mahalle statüsünde,göç alan mahalle,fındık bahçesi olan yer %90,ormanlık bölge değil, KURTULUŞ SAVAŞINA KATILANLAR

71 GAZİLERİ 1. ÖMER YAZGAN 1316 ( 1900) 2. HASAN YAZGAN 1316 ( 1900) 3. HÜSEYİN YAMAN 1317(1901) 4. HAMDİ DENİZ 1317 ( 1901) 5. HÜSEYİN YOMRA 1317(1901) Salyancılar,Medetoğlu,Çakmaklar AYAZLI YA İLK GELEN SÜLALELER AYAZLI YA YERLEŞEN SÜLALERIN ETNIK YAPILARI VE GELDIKLERI YERLER SOYADI LAKAP ETNİK GELDİĞİ YER 1. DİREKLER SAMELİ LAZ RİZE MERKEZ 2. CAN KARACEMAL ARAP SİNOP 3. KUMUŞLAR RİZE 4. GÜVENLER RİZE 5. GENÇLER RİZE 6. TOPALOĞLU GÜRCÜ BATUM 7. TOSLAR GÜRCÜ BATUM 8. DENİZLER KÜRT RİZE 9. ÇAKMAKLAR FANDO LAZ HOPA-AZLAĞA 10. YAMANLAR METEDOĞLU(CİN) LAZ HOPA-MAKREAL 11. ÖZERLER ÇEMİLER-ÇEMO FRANSIZ ASILLI FRANSIZ SUBAYI Hopa da görev yaparken bir gürcü kızına aşık olur ve evlenirler.subay sünnet olur müslümanlığı kabul eder.bundan Özer sülalesi türenir.baba Fransız, ana Gürcü dür. 12. YOMRALAR LAZ ARHAVİ 13. KOÇLAR KAÇALAR ARTVİN 14. YILMAZLAR TÜRK ORDU 15. TUZCUOĞLU KAZHA LAZ SARP-AZLAĞA 16. ÇAKMAKLAR HAVULU TÜRK GİRESUN 17. YAZGANLAR MOLLAOĞULLARILAZ MAKREAL 18. YAMANLAR METEDOĞLU LAZ MAKREAL 19. SALYANCILAR LAZ SARP-AZLAĞA 20. ÖZVERLER DALAMANA LAZ SARP-AZLAĞA 21. BEKARLAR LAZ SARP-AZLAĞA 22. TANLAR KUKULİ LAZ HOPA-MAKREAL

72 23. KANBERLER KANPARA LAZ HOPA-MAKREAL 24. SARILAR (HZ. Ömer in bir neferi Karas bey İran dan Hopa ya kaçar ve yerleşir.6 çocuğu olur orada barınamaz, yarısı Makreali ve yarısı Hopa ya yerleşirler.göktepe deki Sarı, yukarı Ayazlı daki Sarı, aşağı Ayazlıdaki Sarı lar,aynı sülaledir.arap kökenlidirler.makreali den gelmişlerdir.) 25. KESKİNLER FINDIKLI LAZ FINDIKLI-ÇATALMAĞĞHA 26. TEPELER RİZELİ 27. SANDALCILAR ZANDALİLER 28. ESKİKANLAR LAZ HOPA-MAKREAL 29. AKBAŞLAR MOMOLİ RİZE MERKEZ 30. YILDIZLAR MAKİNANIN TÜRK TRABZON-KARAOSMAN 31. KALAYCILAR RİZELİ 32. ABAZA HASAN ÇECİLER LAZ HOPA-MAKREAL 33. ÖZDEMİRLER TAŞÇILAR LAZ FINDIKLI 34. İNEBOLULULAR TÜRK İNEBOLU 37. POYRAZLAR LAZ HOPA-MAKREA 38- GÜMÜŞLER AHMATİ LAZ HOPA-MAKREAL KAYNAK: Lazimark tan Ayazlı ya İbrahim Tuzcu 2010 kit. Derl: İbrahim Tuzcu OSMANİYE Osmaniye mahallesinde Çınar Plajı COĞRAFİ BÖLGE İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Karadeniz bölgesi : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez TELEFONU :

73 BELEDİYE BAŞK.: Cüneyt Yemenici TELEFONU : MAHALLE MUH. : Sefer Tuzcuoğlu TELEFONU : NUFUSU : Ortalama nüfusu 5181 hane ESKİ MUHTARLARI : 1981-Mehmet Üzmez,1984-Ekrem Tuzcu,1999-Mustafa Oktay,2003-Mustafa Oktay,2008-Mustafa Oktay,2014-Sefer Tuzcuoğlu COĞRAFİ DURUMU: Güney inde Doğancılar köyü,kuzey inde Ayazlı mah..doğu sunda Döngelli köyü Kuzey inde Merkez Çarşı ile komşudur Derece Kuzey paraleli,31.07 Doğu boylamı üzerinde yer alır.tem otoyolu üzerinde Ankara ya 270 km,istanbul a 235 km mesafededir. Deniz yoluyla İstanbul a 108,Ereğli 18,Zonguldak 40 mil dir.koordinatları E ,B ,39 mt TARİHİ OSMANİYE MAHALLESİNİN ESKİ TARİHİ VE KURULUŞU Çuhalı Çarşı Osmanlı Devleti nin Akçaşar kazasının Haciz Deresinin denize döküldüğü, bataklık ve kumsal olan bir boş arazi iken 17 asırdan itibaren ticaret iskelesi olmaya başladı. Bu iskeleden İstanbul a gemi kerestesi, fıçı tahtası ve odun sevk edilirdi. Malzeme kulübeleri daha sonra kahve ve hanlar, fırın ve bakkal dükkanları açılarak küçük bir kasaba halini aldı. Dere kenarında bir cami inşa edildi. Buna vakıf olarak dükkanlar eklendi Bolu mutasarrıfı Ahmet Şemsi Paşa 1589 tarihli vakfiyesinde Akçaşar daki Kızlar ağasındaki caminin yaşaması için Orhan Deresinden Tersaneye kadar olan çarşı arazisini bu camiye vermiştir. Demek ki Çuhalı çarşı henüz bakirdir.1640 da Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Akçaşar dan bahsederken Çuhalıda 70 kadar kereste mahzeni gördüğünü yazar.çuhalının deniz yolundan başka Konrapa ve Düzce pazar ile iki yolu vardır. Yayan olarak Doğancı-Balatlı üzerinden Doruk Dağı aşılarak Çilimli ye gidilir, oradan da Düzce pazar ve Konrapa kadılarına ulaşırdı. İkinci yol araba yoludur. Gökçe-eli kadar, şimdiki Tepeköy sırtlarından Aftan-ı Ulva (Başaftun) köyüne oradan kil suyunu takiben Tavukköy ve Üsküb-i Scups ye varıldı.çuhalı biraz daha gelişerek Bahriye tersanesi ve binası kuruldu. Gemi inşasına başlandı.osmanlı-rus Harbi neticesi 1812 de Kırımdan iki gemi ile tatar göçmenler geliyor. Bunlar Bolu ile Eskişehir tarafında gidiyorlar. Bunlardan bir grup Çuhalı iskelesinde ev yaparak yerleşiyorlar. Hala bir ev durmaktadır de Kafkasya dan Adige bozgunundan sonra Çerkezler geliyor. Bunlara ait ise sadece mezarlıklar kalmıştır. OSMANİYE İSMİ NEREDEN GELİYOR de Rus-Osmanlı harbinde Bolu nun Liman kazasından Bekaroğlu Osman Ağa Çuhalı sırtlarına yerleşiyor ve bugünkü Osmaniye Mahallesi kuruluyor. Keramettin divanından iş adımları, çarşıda yeni dükkan ve hanlar inşa ederek Çuhalı hızla büyüyor.çok gelişen Çuhalı çarsı 1900 yılında nahiye merkezi oluyor. Çuhalı ismi ise, saraydan Akçaşehir e bir padişahın efradı tamamen sürgün edilmiş ve saray ağası Akçaşehrin çeşitli mahallerinde ikamete zorlanmış olabilir. Bunlardan Çuhadar Ağa (iç ağa) Çuhalıya, Kızlar Ağası Merkez çarşıya,

74 Kalpakçı başı Hacıyusuflar Mahallesine, Kapıkulu Ağası Kapkirli Mahallesine, İmredor Ağası ise Aşığı Mahalleye yerleşiyor ve her biri kendi adlarında mahalle ve çarşıya isim oluyor ler den başlayarak gelip yerleşen Hopa ve yöresi göçmenlerinin evlerinden oluşarak doğan Osmaniye Mahallesinde bu çarşıyla birleşince eski kasabayı oluşturan mahalleler geri plana itilir.fakat merkeze yakın olan Osmaniyeliler çoğunlukla rençperdirler. Uzaklarda, diğer mahallelerde oturanlar da hemen hemen hepsinin de bu çarşı ile ilgileri vardır. TARİHİ YERLER Mahallenin tarihi yerleri yoktur,fakat turizmin en çok yaşandığı bir mahalledir,bekir Sıtkı Özkök Kültür evi vardır AKARSU VE DERELERİ Haciz, Orhan Deresi, deresi diye 2 dere vardır.haciz ve Orhan deresi Dede dağlarından Deredibi köyünü takip eder.akçakoca oteli yanından denize dökülür,orhan deresi ise (Çivi) merkez çarşıda merkez cami yanından denize dökülür Karafar Suyu : Burada eskiden sahil koruma bir tabur kışlası vardı,bu kışla daha sonra Adapazarı na taşındı (yıl 1948),Edirne li asker tarafından buraya bir su çeşmesi yapılmıştır Bu su şimdiki Limak şantiyesinin olduğu yerde idi ve eski Akçakoca belediyesi içme suyu idi fakat şimdilerde bu su kayboldu yerinde şuan Şantiye var Hacı Murat Suyu : Lise binasının arka yerinde iki hazneli bir akarsudur,bu su da şuan yok olmuştur bu suyu mahalleli kullanmakta idi Kuyumcu İsmail in bahçesinden askerler tarafından çıkarılan bir pınar vardı şimdilerde bu suda yok olmuştur,şimdiki itfayenin bulunduğu su çeşmesi idi. JEOLOJİK DURUMU Kum,taş,marn kısmen kireçlidir,dere vadi tabanları alüvyon yamaçların büyük bölümü silis formasyonu tepelerin kumlu,çakıllı tabakaları vardır.depreme karşı sağlam zeminlidir,3. derecededir,dağlar deniz kıyısına paralel uzanır,kıyılar düzdür,kıyılarda dik falezler görülür,kıyıdaki kayalar sular tarafından aşındırılarak yalıyarlar meydana getirmiştir,çevre şist ve kristalin şistlerle kaplıdır.paleozoik ve Tersiyer arazilerden ibarettir,.jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Eriştir. Osmaniye nin 120 adet sokağı vardır SOKAK İSİMLERİ EKONÖMİ TARIM Tarlalar imece usulü 3-4 kere çapa yapılır.tohumlar saçılır büyür büyüyünce yine imece usulü hasat kaldırılır mahalleye getirilir koçanları ayrılır bağ bağ yapılır selen derlere asılır kurutmaya bırakılırdı.saplarını da kurutulur hayvanlara kış yiyeceği olarak saklanırdı.osmaniye de arıcılık

75 yapılmamıştır.osmaniye de hemen hemen her ev kendi bahçesini ekmektedir. Osmaniye de sebzecilik gelişmiştir,meyvecilik azdır,tarla arazisi fazladır, Elma Kestane,Akça armut Ceviz,.Ayrıca atalarımız eskiden,karasu,kocaali çevresine gidip Sazlıklardan sazları kesip onlardan işledikleri hasırları rahmetli Ali Yomra bu hasır işlemeleri alıp İstanbul a getirip satar aileler gelir elde ederlerdi.lahana.fasulye.domates.salatalık.biber.maydanoz.bezelye.taze soğan.marul.gibi sebzeleri bahçelerimizde görmekteyiz AVCILIK Göçmen kuşları,çulluk,sarıkuş,bıldırcın,ördek,kaz,kuğu,üveyik,tarakçık orukçun,sığırcık kuşları bulunur,son zamanlarda ilaçlamalar yanlış avlanmalar dolaysıyla av kuşları azalmış yok olmuştur.çevrede karga,karabatak,çokça devamlı olan kuşlardır, tavşan, çakal, tilki, domuz, ayı, sansar, kunduz, geyik, karaca bulunurdu.ne yazık ki günümüzde kalmamıştır. ORMAN Kayın,gürgen,kestane,ıhlamur,çınar,meşe vardır,ormancılık mahallemizde gelişmemiştir Akçakoca da Osmanlı zamanında gemi yapımı çok önem teşkil etmiştir,bununla birlikte,ayrıca 1919 yılından itibaren de ormanlar talan edilip fındık ekimi yapılmıştır. Eskiden ormandan ağaç kesip ahşap evler yapmışlar ama şu an betonarme binalar yapıldığı için ahşap binalara rağbet azalmıştır.zaten denize sıfır olduğu için orman alanı pek yoktur. Çuhallı çarşıda çok kereste dükkanlar mevcuttu ama buralarda teknolojiye yenik düşmüştür. Bitki örtüsü maki dir 500 metreye kadar orman altı bitkiler arasında eğreltiotu,yabani çilek,dağ çileği yaygındır,defne,piren,kocayemiş,ardıç dağ gülü maki bitki örtüsünü belirler HAYVANCILIK Osmaniye de eskiden her evde büyük baş hayvanı vardı.sütçülük, et besiciliği yapılırdı her evde ağıl, selender vardı hayvan yiyeceği buralarda saklanırdı.2000 yılından sonra AB kriterlerine göre mahallelerde artık hayvan yetiştirilmeyecekti.ahırlar 2000 yılında tamamen kapatıldı.artık süt isteyenler sütü köylülerden isteyecekti yada köylülerden alacaktılar.,ama büyükbaş hayvancılığı tamamen yok olmuştur Eskiden süt süz ev olmazdı sütten bakraçlarla yoğurt,çömlek içinde yayık ayranı yapılır peynir,süzme yoğurt,keş yapılırdı FINDIKÇILIK.Atalarımız ormanları açıp Mehmet Arif Madencinin memleketten getirdiği fındık fidelerini tedarik edip bunları dikerler.eskiden tımar, çapalama, elle tırpan yapma, toplama, öküz arabalarla taşıma,sopalarla dövüp elle ayıklama,sık tellerden yapılmış bir aletle incesi kalını yaprağını tozunu ayıklama evrelerden geçirilirdi ama şimdi toplama,ilaçlama,gübreleme,tımar,motor ile tırpan yapmak,motor ile çapalama,patoz makinesi ile fındığı harmandan kaldırılır,satışa hazır hale getirilir.bunun içindir ki çok pahallıya mal oluşur. Fiskobirliğin değerinden düşük fiyat verdiği için halk artık fındıkçılığa sıcak bakmıyor.ayrıca kümes hayvancılığı ile Ümran Boru fabrikasının kurulması bir etken olmuşturayrıca1900 Yılında Trabzon dan gelen bostancı Hacı Ahmet Efendi ilk Akçakoca da fındık ekmiştir.fındık şubat - mart ayında ekilir. 2-3 yıl yetişmesi sürerdi. Yetişmesi sıralar 4x4 ila6x6 arası olur. 6-8 fidan olur bir ocakta cm kuyu açılır dikilirdi. Fındıkta kökler derine gitmez.fındık çeşitleri şunlardır,çakıldak, Kargalak, kan, incekara, kuş çeşidi zayıftır Tombul, palaz, foşa, kalınkara, uzunmusa, ortadır. Mincane, cavcana, badem ise en iyi fındıktır. Batum göçmeni

76 Hocaoğlu Ömer Doğu Keredeniz sahillerinde gemi ile ticaret yaparken bir gün Giresun Belediye Başkanı ve Rum Kaptanın tavsiyesi üzerine fındık fidelerini fıçılar içinde Akçakoca ya getirir.daha sonra Yenice köyünden köyün kurucusu Kibaroğlu Hacı Hurşit, Kırıkoğlu Tahir, Keleşoğlu Hacı İbrahim, Ali Oğlu Tufan Tefik de fındık fidelerini Akçakoca ya getiriler ama bu fındıklar uzun sopalarla dallar dövülerek dökülürmüş.bunlardan yağlı,kara,sarı fındık etkilidir.1922 de Akçakoca da 4000 fındık fidanı varmış.1930 yılında merkezde bir değirmen kurulur.sarı Hafızların Halit Arıkan yerinde Hacıömer Aydın ın kurduğu değirmen elle çalışıyordu çok zahmetli idi.peşinden Trabzonlu Abdulrezzak efendi kurdu hem kırıyor hem ihraç ediyordu.ömer Aydın 1932 de Osmaniye mahallesine daha gelişmişini kurdu.1942diyarbakırlı Cemil Efendi Osmaniye mahallesine kurdu,daha sonra Vahit Yöntem 1945 yılında dizel motoru ile çalışan fabrikayı kurdu Osmaniye mahallesinde,bu fabrikaların buraya kurulmasının sebebi sahilin düz ve açık olması birde iskelenin burada olmasındandır.1947 yılında arabacı köyünden Hocaoğlu Ömer köyünde dizelle çalışan fabrikayı kurdu.hüseyin Horoz Değirmen Ağzında su gücü ile çalışan küçük alternör ilavesiyle Akçakoca da ilk akü şarjlı fabrika kurulmuş oluyordu.1954 Fiskobirlik modern bir fabrika kurar.fındıktan yağ,leblebi şekeri,helvası,ve çikolata alanında kullanılır.fındık yağını ilk Bekir Üstünel çıkarmıştır. BALIKCILIK İstavrit,karagöz,izmarit,mezgit,kefal,zargana,tekir,gelincik,kayacık,dört ağız gümüş balığı,kırlangıç,küçük köpek balığı, kılıç, vatoz, kalkan, iskorpit, çarpan, barbunya, lüfer,çinakop,uskumru,hamsi,palamut avlanır.eskiden atalarımız Ayazlıda ki gibi Osmaniyeli balıkçılarda meşhur olan yunus balığı avcılığı yaparlardı.güzel hava da dalgasız denizde sandallarla açılıp, yunus balığının su üstüne çıktığı zaman,sandalla siya siya gidilir kürekler ile hayvan korkmasın diye tüfekle ateş açılır ve vurulur.vurulduğu zaman bir insan gibi ağlar.en çok 10 adet vurulunca kıyıya dönülür.kıyıda derisi soyulur ateş yakılır, büyük fıçılara atılarak derisinden yağ imal edilirdi.geride kalan eti bazı balıkçılar tarafından yenilirdi.kalorisi çok yüksek olduğu için yağından ilaç ve sabun yapılırdı.hasta çocuklara bu yağdan içirilirdi ve deniz kıyılarında çok curcuna olurdu.istanbul dan adamlar gelir fıçıları kamyonlara yükleyip götürürlerdi.osmaniye halkı Osmaniye ye geldiğinde fındıkçılık,yunus balığı avcılığı,gaz ve kereste dükkanları ile geçinirlerdi yılından sonra yunus balığı avcılığı sona erip yerine kalkan,palamut hamsicilik almıştır.yunus balığı şuan da bulunmasına rağmen avlanması yasaktır.artık o ticarette yapılmıyor.daha sonra atalarımız aksam namazından sonra lüküs fenerini sandalın önüne asarak kepçelerle zargana balık avını yaparlardı.çok tutarlardı ve bütün herkese dağıtırlardı.şuan da zargana avı yapılmıyor.uskumru oltasında sarı ipek iplikle misinanın ucuna takılır ve 10 kulaç suda uskumru avcılığı yapılırdı. 2. en çok avlanan balık idi.uskumru balığı ve kalkan balığı çok tutulurdu Cokey Sabri Üzmez in bir arabası vardı ona yükleyip İstanbul a gider satılırdı.paraları sonra Cokey Sabrı Üzmez pay ederdi.uskumru balıkcılığı da sonra erdi.daha sonra kalkancılık ve palamut balıkçılığı başladı.ufak selelerle kilometrelerce ipe oltalar takılarak ufak seleler içine bu ağlar konur oltanın ucuna salamura palamut balığı takılır.denize açılınır kalkan balığı dip balığı olduğu için ağır çapalarla denizin dibine bırakılır bir hafta bekletilir ve oltalar çekilirdi çok miktarda kalkan avlanırdı.yine bu güne kadar İstanbul a götürülür orada satılırdı.madrabazcılık olayı yoktu den sonra Sürmeneli balıkçı Sefa Birinci Orhan Bey madrabazcılığa başladı.palamut ve kalkan balığı avcılığı 1980 yılından sonra büyük gırgırlarla radarlı motorlar piyasaya çıktı yanlış avlanma neticesinde bunlar yok oldu.olta balıkçılığı artık yerini büyük gırgırlara bırakmış oldu.kalkancılık yapılırken deniz kıyısında ateşler yakılır gece dönüşü kim daha çok balık getirecek diye beklenir.sahilde

77 çok güzel görüntüler oluşurdu daha sonra palamut ağları çıktı. işlendikten sonra denizde avlandılar ama maalesef palamut balığı da o zamanlarda yok oldu.zaman zaman da olsa olta balıkçılığı yapılıyor.radarlı gırgırlar olduğu için daha çok balık avlamayı bunlar yapıyorlar.tirol avcılığı bu balıkçılığın sonunu hazırladı çok zararı oldu daha doğrusu Denizcilik Bakanlığı olmadığı için denizlerimiz yalnız bırakılmıştır.sorumsuzluk had safhadadır yılından sonra deniz salyangozculuğu tüp ile dalma yöntemi ile deniz dibinden toplanır tırlara yüklenip İstanbul a götürülür.250 derece ateş de pişirilip eti çıkartılıp pişirilir konserve yapılır.bunu Avrupa da Fransızlar daha çok tüketirler..eskiden süsleme sanatı için kıyılarımız da deniz kabuğu ince salyangoz gibi deniz mahsulleri toplanıp yapılırdı.süsleme sanatında çok güzel eserler meydana gelirdi.günümüzde hamsi, istavrit, Rus kafalı, çinakop, barbunya, palamut halen daha avlanmaktadır.olta balıkçılığının yerini büyük motorlar aldığı için artık iş profesyonele dayanmıştır.osmaniye den yaklaşık 150 kişi balıkçılıkla uğraşmaktadır.bu balıkçılarda 7 metreden küçük 26 beygir gücünde 15 adet tekne mevcuttur.7 metreden büyük tekneler 3 adet tekne mevcuttur. SANAYİ Son yıllarda mahallede kurulan ufak atelyeler mahalleye ekonomik açıdan çok şey kazandırmıştır,mahallede bir çok küçük çapta fabrikalar vardır,bunlardan bazıları ise Nurteks fındık kırma fabrikası,(doğancılar köyüne giderken ),Bateks Tekstil,(Doğancılar köyüne giderken),marangozlar sanayi sitesi,(belediye atık su deposu yanıbaşında) KÜLTÜR VE TURİZM TURİZM Turizm açısından en renkli olan mahalle,akçakoca Turizm inde çok büyük rol oynamaktadır,çuhalı Plajı, görülmeye değer plaj uzun sahil ve tertemiz kumlarıyla kendinden çokça bahsettirmektedir yazın en çok kalabalığı çeken en büyük plaj konumundadır.çınar Plajı ise yıllar önce en ideal plajdı fakat liman yapıldıktan sonra Karayel denizi buraya kum bırakamadığı için Poyraz rüzgarı da burada çok estiği için buradaki kumsalı alıp götürmektedir ve kumsalı zaman zaman azalmaktadır,yıllar önce burada bulunan Çınar öteli şimdilerde yıkılmıştır yerine sahil bandı projesi altında yürüyüş parkuru olarak kullanılmaktadır.çınar caddesindeki kafeler ve barlar buradaki irili ufaklı işletmeler de akşamları halkın gezip dolaştığı eğlendiği bir bölge olarak göze çarpmaktadır. Orhan Madenci Köşkü de burada bulunmaktadır Akçakoca nın simgesi halindedir otantık bir yapıya sahiptir.otel ve pansiyonlar açısından da en zengin olan mahalledir,çok ucuz otel ve pansiyonlar turistlerin ilgi gösterdiği mahalle konumundadır.yazın çok kalabalık nüfusa sahiptir.burada bulunan bazı kurumlar ise şöyledir,şehir stadı,kapalı spor salonu,cezaevi,osmaniye Öğrenci yurdu,orman işletmesi kampı,askerlik şübesi,limak şantiyesi,pazaryeri,marangozlar ve Mobilyacılar sitesi,atık tesisleri,kamelya restoran,akbey Restoran,Çınar caddesindeki kafeler,tek yıldızlı oteller Bayraktar otel,yılmaz otel,sezgin otel,prestıj apart gibi işletmeler mahallede bulunmakta ve ekonomik açıdan büyük rol oynamaktadır

78 Çuhallı Plajı; İlçe merkezinde olan turizmi en yoğun olarak yaşayan plajlarımızdan birisidir Çınar Plajı; Yaz aylarında çok kalabalık olan şehir merkezindeki plajımızdır OTELLER Otel ismi Adresi Telefonu Bayraktar oteli Atatürk cad Yılmaz otel Atatürk cad Koçan otel İşgören cad Sezgin otel Atatürk cad PANSIYONLAR

79 Prestij konutları Flamingo cad Emel pansiyon Flamingo yolu Ankara cad Mutlu pansiyon Atatürk cad Mercan pansiyon Çuhalı çarşı Bahar pansiyon Atatürk cad ULAŞIM Batı Karadeniz in önemli turizm merkezlerinden biri alan Akçakoca; İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli gibi metropollere saat uzaklık da olup otoyolla çok kolay bir ulaşıma sahiptir.hangi yönden gelinirse gelinsin D.100 otoyolunun Düzce ili turnikelerinde çıkış yapılarak Akçakoca yoluna girilir. 35 km.lik şehirlerarası yolu yeşillikler içinde kat ederek Akçakoca ya varılır.akçakoca ya İstanbul ve Ankara dan düzenli olarak otobüs seferleri vardır. Belli başlı firmalar: Üstün Erçelik, Metro, Ulusoy...Ayrıca Bursa üzerinden Antalya İzmir seferlerini yapan Kdz. Ereğli bağlantılı otobüslerden bu istikamette seyahat edecekler yararlanabilirler. CAMİLERİ ÇUHALI ÇARŞI CAMİ:Osmaniye Mahallesi Tevfik İleri Caddesindedir yılında kaza merkezinin buraya gelmesiyle büyük bir ahşap cami yapılmış, ayrıca camiin yaşaması için yakınına 5 adet dükkan yapılmış yılında burada konaklayan askerler tarafından Bahriye yüzbaşısı Saffet Ney tarafından 6 musluklu bir şadırvan yapılmıştır yılında kurulan cami derneği tarafından sökülerek şimdiki bina yapılmıştır.kerpiç bir camidir. Halk tarafından 1956 ta yapılmıştır. 500 kapasitelidir. Minaresi bir şereflidir. NURiOSMANİYE CAMİ:1989 yılında yaptırılmıştır. Kubbeli, betonarme bir binadır. Mimarı Mustafa Çakır dır. 500 cemaat kapasitelidir. Osmaniye Mahallesinde dir OSMANİYE CAMİ :Osmaniye Mahallesi Resülefendi sokaktadır Osmanlı- Rus Savaşında Doğu Karadeniz den Akçakoca ya göç eden Lazlar tarafından yapılmıştır.vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bir yapıdadır yılında yapılmıştır. 60 cemaat kapasitedir MEZARLIKLARI Çuhalı Cami mezarlığı- ( Cami yanıbaşında) bu cami yanında çok eski Çuhalı Çarşı Çuhalı Çarşı Cami Şerifi Kabristanı El haç Seyit İbrahim Ağa 1215 Hicri Çuhalı Çarşı Cami Şerifi Kabristanı El haç Hüseyin 1170 Hicri Üskübü zade Hacı İsmail Zade Şakir ağa 1226 Hicri

80 Osmaniye Mezarlığı-( Tv antenın olduğu yerde),aile mezarlıkları SAĞLIK Sağlık açısından çok şanslı olan bu mahallede 1 ve 2 nolu sağlık ocakları bulunmaktadır,1 nolu sağlık ocağı eski ve ilk sağlık ocağıdır,(askerlik şübesi arkasındadır),2 nolu sağlık ocağı ise Çuhalı çarşıda itfaye yanındadır,burada mobil sağlık hizmetleride verilmektedir EĞİTİM Osmaniye de ilk ilkokul şimdiki emniyet müdürlüğün yan tarafında, Medrese olarak açılır,medrese,daha sonra şimdiki kültür evi önü deniz sahili bölümünde,istiklal ilkokulu olarak ismini değiştirerek burada açılır,daha sonra bu okul,şimdiki Akçakoca lisesinin bulunduğu yerde bulunan hükümet konağın yeni çarşıya taşınmasıyla buraya da İstiklal ilkokulu taşınır,yine daha sonra şimdiki huzur evinin bulunduğu yere yeni bina yapılarak İstiklal ilkokulu, Devrim ilkokulu olarak değiştirilir,tekrar Atatürk ilkokulu olarak değişir,bu bina yıkılarak yerine iş adamı Mustafa Açık Alın buraya okul yapınca kendi ismini verir.iş adamı Vahit Yöntem eski nahiye müdüründen 10 tl ye şimdiki Uygunların birinci binasının bulunduğu bu arsayı satın alarak buraya Akçakoca nın ilk ortaokulunu yaptırır,bu ortaokul daha sonra Yalı mahallesine taşınır Osmaniye Subyan mektebi açılışı 1904-Osmaniye Subyan mektebi İptidai mektebi oldu 1920-Osmaniye İptidai mektebi Zükür (erkek) mektebi oldu 1922-Osmaniye İptidai mektabı İnas (kız) mektebi açıldı 1926-Osmaniye İstiklal Muhtelif (karma) okulu açıldı 1945-Osmaniye İstiklal Mektebi Devrim okulu oldu 1948-Osmaniye Özel Akçakoca ortaokulu açıldı 1966-Osmaniye Akşam Kız sanat okulu açıldı 1970-Osmaniye Akşam Pratik Kız sanat okulu Akçakoca lisesi Osmaniye de yeni yerine taşındı 1977-Akçakoca Atatürk ilköğretim okulu 1983-Akçakoca kız sanat okulu açıldı 1986-Osmaniye Devrim okulu Atatürk okulu oldu 1986-Akçakoca kız sanat kız meslek lisesi oldu 1994-Akçakoca süper lisesi Osmaniye İlköğretim okulu açldı

81 SPOR Osmaniye Antaş İdmanyurdu Futbol Kulübü 1955 AKÇAKOCA İDMANYURDUSPOR KULÜBÜ ( Beşinci kurulan kulüp) 1938 yılında Kaymakam Ali Okyay zamanında Osmaniye mahallesi gençleri Akçakocaspor kulübünü kurarlar,forma rengi Yeşil-Beyaz dır,ikamet yeri Türk ocağı binasıdır, Bu kulüp şimdiki hükümet konağı arkasındaki tarla tavsiye edilerek saha haline getirilir,yanına da voleybol sahası yapılır(şimdiki lise binasının bulunduğu yer) bu kulüp hep kendi imkanlarıyla mücadele verir,çok sporcusu vardır,bütün okuyan talebeler bu kulüp bünyesindedir,voleybol ve Kürek da birçok başarılar elde ederler namı beden terbiyesinde duyulur ve beden terbiyesi bu kulübe artık yardım elini uzatır,ayrıca bu kulüp 1- Temmuz deniz ve kabotaj bayramında yapılan sandal yarışlarında hep birincilikler kazanmıştır,bu yarışlar unutulmazdır yılında denizde kürek yarışları yapılırdı,daha sonra voleybol oynanmaya başlandı bu sporlar gayri federe yapılmakta idi bunları federe yapmak lazımdı.yine Çuhalı Çarşı gençleri tarafından 1938 yılında kurulan Akçakoca kürek takım yerine bir kulüp kurarlar yılında Akçakoca İdmanyurdu kurarlar,forma renginde o zaman İstanbul Vefa lisesinde okuyan merhum Şükrü Dönmez Vefa spor kulübün forma rengi Yeşil-Beyaz olduğu için oradan esinlenerek Akçakoca İdmanyurdu kulübün forma renginde Yeşil -Beyaz olarak tescil ettirirler,şimdiki lisenin bulunduğu yerde sübyan mektebinin yanında kulüp binasını yaparlar,futbol,voleybol,deniz sporları branşında mücadele etmiştir..kulübün o zaman 196 üyesi vardır.. 1-Nisan Beden Terbiyesi U.M. Sıra no :1150 ve 13-Ağustos-1955 tarihli kararıyla tescil edilmiştir. Kulüp daha sonra Akçakoca idmanyurdu olarak 1967 yılında Bolu birinci amatör liginde mücadele eder ve 5 yıl üst üstte şampiyon olur,. Kulüp ilk olarak kürek sonra voleybol daha sonra futbol takımı olarak Bolu Amatör liginde müsabakalara iştirak etmiştir,bolu amatör liginde Bolu Abant Gençlik,Bolu gençlik,düzce Gençlik,Düzce Gençlik,Akçakoca Gençlik arasında müsabakalar yapmıştır burada birçok başarılar elde etmiş ve bir çok futbolcu profesyonel olmuştur.akçakoca idmanyurdu olarak 1967 yılında Bolu birinci amatör liginde mücadele eder ve 5 yıl üst üstte şampiyon olur,bunu hazmedemiyen Bolu Abant Gençlik ile Bolu Gençlik birleşerek 1967 yılında Boluspor olur,yine aynı şekilde 1967 yılında Düzce de ise Düzcespor ve Düzce Gençlikspor kulübü birleşir,akçakoca İdmanyurdu gerçekten çok başarılara imza atmıştır bu başarılar Ankara ve İstanbul da yankı bulmuştur bölge dışından Akçakoca ya futbolcular bu kulüpte oynamak için buraya gelip oynamışlardır. Akçakoca idmanyurdu Bolunun gururu olmuştur,bundan dolayı şimdiki lisenin bulunduğu yerde eski hükümet konağı bulunuyordu bu konak yeni çarşıya

82 taşınınca burası boş kalır burası rahmetli Kasap lakaplı Nihat Özer lerin yeri idi,onlarda İdmanyurdunu çok sevdikleri için burayı cüzi miktar karşılığında Bolu bölge müdürlüğüne bağış yapmıştır,1967 yılında Bolu bölgesi de İdmanyurdu nun başarılarından dolayı bu sahayı yapmıştır,bu saha daha sonra lise ye tahsil edilmiştir.akçakoca,bolu,düzce arasında çok çekişmeli müsabakalar oynanır,akçakoca idmanyurdu Zonguldak,Çankırı,Kastamonu,Bolu iller arasında bölgeler arası Türkiye şampiyonasına katılır ve Zonguldak bölge şampiyonu olur,daha sonra ki yıllarda 2 kere aynı gurupta final oynar fakat bu müsabakalarda kura atışı ve penaltı atışları yapılırdı,maalesef penaltı atışlarıyla elenmişlerdir yılında maddi imkansızlıklar ve iki çarşı arasındaki rekabetini bitirmek için kaymakam Altan Tuna bu iki kulübü birleştirerek,forma rengini de Boluspor dan alarak kırmızı- beyaz Akçakocaspor olarak tescil edilmiştir,1978 yılına kadar Bolu amatör liginde oynayarak bölgeler arasında da birçok başarılara imza atarak dikkatleri üzerine çekmiştir,fakat yine ilgisizlik ve ikilik yüzünden kulüp 2 defa kayyuma giderek sonunda kapatılmıştır.yine Yılında tekrar bir sponsor bulunarak Antaş idmanyurdu spor kulübü kurulur bu spor kulübün forma rengini eski Akçakoca İdmanyurdunun forma renginden esinlenerek Yeşil -Beyaz olarak tescil yapıldı, yılında Bolu 2ci Amatör ligine katılarak ilk sene şampiyonluğa kavuştu ikinci yılında birinci amatörde mücadele eden kulüp maddi imkansızlıklar nedeniyle yine aynı imkansızlık yüzünden kapanma tehlikesi yaşayan Ayazlı Tersanespor külübü ile 1993 yılında Amerika da bulunan doktor Fikret Özkök önderliğinde,bu kulüpte maddi imkansızlıklar yüzünden,ayazlı Tersanespor kulübü ile yılında genel kurul kararı ile birleşme kararı alınır,adını Akçakoca Karadenizspor forma rengi ise AyazlıTersanenin Sarısı Antaş İdmanyurdunun Yeşilini alarak, Yeşil- Sarı olarak Akçakoca Karadenizspor olarak tescil ettirilir, Çuhalı çarşıda bulunan kereste dükkanları çoktu oralarda çalışanlar arasında sık, sık kürek yarışları yaparlardı,akçaşehire has olan kabotaj bayramı şehrimizde çok güzel kutlanırdı bu bayramı izlemek için bölge dışından çok gelenler vardı, iskele ve deniz sahillerinde kürek yarışı etkinlikleri sıkça yapılırdı,istanbul dan Akçaşehire kereste almaya gelen bir tüccar bu etkinlikleri görür buradaki kürekçileri,1939 yılında İstanbul a davet eder ve kürekçilerimiz giderler,bu yarışlar vilayetler arası bir yarıştır bizim kürekçilerimiz ilk defa İstanbul- Kabataş ta bu yarışa katılır ve vilayetler arası yarışı 3 cü lükle bitirirler bu olay Akçaşehir de coşku ile karşılanır,ve kürekçilerimiz sık sık bu müsabakalara davet edilirler, Yine 1940 yılında Karadeniz bölge birinciliği için Bolu bölgesinden 4 kürekçimiz Trabzon a gider orada yarışır,.buradaki yarışta 8 vilayet arasında tek ve dört tek te şampiyon olurlar,fakat Trabzon a 4 kürekçi gitmiştir 6 kürekçi gitmemiştir bu dört kürekçi altı tek yarışına dört kişi ile katılmıştır ve altı tek yarışın dada birinci olmuştur,herkes hayran olmuştur ve bu kürekçileri artık bütün Türkiye tanımaktadır,burada yaşanan bir olayı vardır ki milletin takdirini kazanan Akçakoca idmanyurdu kürekçileri 2 ci gün yarıştırılırlar fakat yarışlar top atışı ile başlaması beklenirken bando ile başlatılır İdmanyurdu kürekçileri buna şaşırırlar ve yarışa başlamazlar halkın sevgisini kazanan yarışçılarımızı halk bağırarak yarışın, yarışın diye seslenirler ve yarışa başlarlar ve çok geride oldukları halde yarışı kazanırlar bu olay herkes tarafından alkışlanır.yine ertesi yıl bu şampiyona Sinop ilinde yapılır fakat Trabzon ili bu yarışa katılmak istemez yine geçiliriz diye ve Akçakoca idmanyurdu bu yarışlarda da aynı başarıyı göstererek Türkiye de yine yankı bulur,bolu bu kulübe forma yardımı yapar.akçakoca da bu yarışlar yıllarca Akçakoca idmanyurdu Akçakoca gençlik kulübü arasında büyük çekişmelere sahne olur 1983yılından,1993,yılına,kadar,AyazlıTersanespor,Osmaniye,Antaşİdmanyurdu,Yenimahallespor,Mele nağzıspor kulübü katıldığı geleneksel kürek yarışları çekişmeleri görülmeye değerdir 4 gurupta denizci kökenlidirler,bu 4 kulüp yıllarca kendi aralarında yarışmalar yaparlar,bu yarışmaları izlemek için yakın vilayetlerden gelenler olurdu bu yarışmalar görülmeye değerdi,1-temmuz kabotaj bayramı

83 gelsin diye insanlar dört gözle sabırla beklerlerdi, maalesef şuanda ilgisizlikten dolayı bu gelenekler bitmiştir,yalnız kabotaj etkinliklerinde ferdi olarak bazen yapılır bazen yapılmamaktadır,çünkü işin içine profesyonellik girmiştir.antaş idmanyurdu bu yarışlarda bazı kategorilerde devamlı ikincilik üçüncülük alırdı. Yüzmede ise ARİF ALPAN, SİNAN UYGUN, ÖZKAN OKTAY devamlı olarak yüzme yarışlarına katılan yüzücülerdi1935 yılı şimdiki yeni Akçakoca şehir stadı Mustafa Acar ın yeri,soldan sağa 5 ci At MEVRUK tur,binbaşı Tahir Kıral dır.1933 yılında o zamanın Askerlik şubesi başkanı olan Binbaşı Tahir Kıral tarafından at yarışları düzenlenirdi,binbaşıya ait HİLAL isminde at vardı, jokeyi askerlik şubeden bir askerdi,birde Adapazarı ndan gelen MEVRUK isimli at gelirdi,hilal devamlı MEVRUK U geçerdi,hilal bir gün şimdiki Ataçların binasının bulunduğu yerde büyük su kanalı vardı HİLAL oraya düşer ayağını kırar at çok acı çeker ve Karafar (şimdiki yol şantiyesinin yeri) bölgesine götürülür ve başından silahla acı çekmesin diye öldürülür,daha sonra Binbaşı Tahir bey ölen atın yerine bir at daha alır o ara 1938 yılında Hatay Türkiye ye bağlanır,binbaşı atın ismini de HATAY koyar,bu atta Akçakoca civarında geçilmez, bu yarışlar şimdiki Çuhalı çarşı-deredibi köyü karayolu üzerinde,birde şimdiki şehir stadı eskiden tarla idi burası Haydar Acar ait idi bu yarışlar buralarda yapılırdı,bu binbaşı tayini başka yerine gidince yapılmayan bu yarışlar daha sonra şimdiki Tarım kredinin bulunduğu yerde at yarışları tekrar Mütahit Osman Akın tarafından düzenlendi.akçakoca maalesef şimdilerde böyle yarışlar yapılmamaktadır İlk Akçakoca İdmanyurdu voleybol sporcuları 1955 yılında Bolu Abant ve Düzce deki turnuvalarda birçok birincilikler elde etmişlerdir. (Futbol, Voleybol,Ping pong,kürek ve yüzme dallarında)58 sporcu ile mücadele etmiş ve neticesinde 4 kupa 16 madalya kazanmıştır, ALT YAPISI BILGİLERİ Elektrik,su kanalizasyon,doğalgaz,ptt,pazaryeri,,2 adet sağlık ocağı,akçakoca nın önemli mahallesidir burada her şeyi rahatlıkla bulma şansınız vardır KURTULUŞ SAVAŞINDA OSMANİYE JANDARMA TEŞKİLATI Yüzbaşı Ziya bey (Karakol komutanı),talat Uğur (Karakol yazıcısı), Bekir Özkök (Karakol komutanı), Osmaniye mah. Haciz Jandarma Teşkilatı, Ali Orhan (Karakol Jandarması) Osmaniye mah. Merkez Karakol Teşkilatı,İhsan Karagöz ( Osmaniye mah.), Hüseyin Abanoz ( Osmaniye mah.), Osman Aydoğan ( Osmaniye mah.), Rıfat İşgören ( Osmaniye mah.). MİLİS KUVVETLERİ İsmail Akın Osmaniye Mahallesi Emir Hacıoğulları Osman Eriş Osmaniye Mahallesi Arhavili Kadını Ömer Lütfü Eriş Osmaniye Mahallesi Arhavili Kadının

84 MERKEZ KARAKOL ERLERİ Başçavuş İhsan KARAGÖZ Hüseyin ABANOZ Deli Mehmet in Osman AYDOĞAN Rıfat İŞGÖREN Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi İstanbul dan Akçaşehir e askeri malzeme taşıyan deniz ulaşım araçları dönüşlerinde Ereğli ye uğrayıp kömür yükleyip dönüyorlardı. Türk gemilerinin yanında yabancı gemilerde vardı. İtalyan; Dukovina, Kostiniya,Kleopatra, Mergi,Oretina gemileri ve Fransız: Penguen, Ararat, Lanker, Vesta gemileri ile bazı Rus gemileri devamlı olarak, para karşılığı Akçakoca ya askeri malzeme taşıyordu. Bu yabancı gemilerin dışında Türk gemileri çoğunlukta idi İstanbul da Akçakoca ya askeri malzeme taşıyan taka kaptanlarına Reis, gemi kaptanlarına ise kaptan denmektedir. Reis ve kaptanlardan tespit edebildiklerimiz şunlardır: MAVNACI VE KAPTANLAR Enbiya Reis (UYGUN) Ali Reis (UYGUN) Hamdi Reis Ali Osman Reis (KURBAN) Kayanın Tahsin Kaptan Kayanın Hakkı Kaptan Duran Reis (GÜVEN) Yusuf Reis (GÜVEN) Ahmet Reis (DALGIÇ) Halim Reis (İŞGÖREN) Hasan Çavuş (ÜZMEZ) Abanozun Muhammet (ABANOZ) Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Manvacı Osmaniye Mahallesi Manvacı Osmaniye Mahallesi Mavnacı KADIN KOLLARI

85 Osmaniye Kadın Kolları. Mavnalardan cephaneyi karaya çıkarmak kadınların görevi idi. Çocukları ile beraber suya girip top mermilerini mavnadan kucaklayıp sahile taşıyorlardı. Göğsüne bastırdığı mermisi ile denize düşen ve elinden mermiyi bırakmamak için çırpınıp, boğulmayı göze alan ninelerimizin hikayesi dilden dile dolaşmaktadır.tespit edebildiğimiz Akçaşehir li Karafatmalarımızın, ninelerimizin adları şunlardır. Biz inanıyoruz ki, bu sayı çok daha fazladır. Ne yazık ki elimizdeki belgeler bu kadar. Güler Hanım (GÜVEN) Osmaniye Mahallesi (General Kenan GÜVEN in babaannesi) Gülfem Hanım (CİVELEK) Osmaniye Mahallesi (Sami Civeleğin babaannesi) Hayriye DOĞRU Osmaniye Mahallesi (Şükrü Dönmez in anneannesi) Seher Hanım (ŞENYUVA) Osmaniye Mahallesi (Yaşar Şenyuva nın annesi) Aliye KALYONCU Osmaniye Mahallesi (Kuyumcu İsmail ve Süleyman ın annesi) Arife YÖNTEM Osmaniye Mahallesi ( Vahit Yöntem in annesi) Ayşe YAMAN Asiye OKTAY Zeliha TUZCUOĞLU Rukiye ABANOZ Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi

86 Hanife ÜZMEZ Ayşe GÜLTEKİN Ayşe Atik Osmaniye mahallesi Osmaniye mahallesi. Osmaniye mah.allesi ARABACI KOLLARI Arabası olup ta milis kuvvetlerine katılan kişilerin oluşturduğu ekibe arabacılar Kolu deniyordu. Bunların görevi cephaneyi, askeri malzemeyi cepheye ulaştırmaktı. Akçakocalı olup ta bu kollarda görev alanlar genellikle Dadalı, Göktepe, Döngelli ve Doğancı köyleri ile Osmaniye Mahallesinden idiler. Arabacı Kollarında görev alan kadın Akçaşehirli ler de vardı. Örneğin; Dadalı Köyünden Piroğlu Kızı Asiye, Sabriye Başak, Hürmüz Sunar bu gruba örnektir. Yine halk arasında anlatılanlara göre; Kepenç Köyünden Veli Kızı Ayşe Coşkun, kışın cephane taşırken ellerinin donup, ihtiyacını gideremeyecek kadar bitkin düştüğüdür. Yine Doğancılar Köyünden adını saptayamadığım bir kadının hikayesi özetle şöyle: Kocası, babası askere giden Doğancı Köyünden kahraman kadın, kağnısı ile Akçaşehir den Düzce ye cephane taşımaktadır. Yanında 11 yaşında oğlu vardır. Kadın hamiledir. Kestane bayırında sancısı tutar.burada, Karadere ye sapılan yerde meşe ağacının dibinde doğum yapar. Mermiler cepheye gidecektir. Kadını zorla kasabaya yollarlar ama kadın cephaneyi götürmek için oğlunu görevlendirir. Cephane kafile ile birlikte zamanında yerine ulaşır.akçaşehir li olup ta arabacılar kolunda görev yapanlardan tespit edebileceklerimiz şunlardır; Hocaoğlu Mustafa İLHAN Emirhacıoğlu Dursun AKIN Emirhacıoğlu Hakkı Akın Emirhacıoğlu Mustafa AKIN Emirhacıoğlu Haydar AKIN Şirinin Halim YAKIŞ Mehmet OKTAY Kasanın İbrahim GÜÇLÜ Kasanın İbrahim GÜÇLÜ İsmail Kaptan (TAŞKIRAN) Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi Osmaniye Mahallesi KURTULUŞ SAVAŞINDAKİ GAZİ,LER ADI VE SOYADI BABA ADI DOĞUM TARİHİ 010 Halit ŞENGÜL Yusuf 1304

87 011 Hikmet BAŞAR Ömer Halim İŞGÖREN Aslan Mehmet ÖZDEMİR Osman M. Sabri ABANOZ Hasan Sadettin SANDIKÇI Mustafa M. İhsan KARAGÖZ Fevzi Bekir ÖZKÖK Mehmet Ali ORHAN Memiş Hamdi OKTAY Osman Şevket LOKUM Mehmet Hasan YAZGAN Osman Ali Rıza ATALA Salih Rıfat İŞGÖREN Aslan Fevzi ARSLAN Ali Ahmet KAHRAMAN Osman Resul ABANOZ Hasan 1309 MAHALLEYE İLK GELEN SÜLALELER LAKABI ŞİMDİKİ SOYADLARI GELDİKLERİ YERLER BEKAROĞLU ATİK ARTVİN/HOPA/LİMAN PENTOĞLU OKTAY ARTVİN/HOPA/LİMAN EMİRALİOĞLU AKIN ARTVİN/HOPAS/KEMALPAŞA ABANOZOĞLU ABANOZ ARTVİN/HOPA/LİMAN ÇORBACIOĞLU MADENCİ ARTVİN/HOPA/AZLAĞA SAMETOĞLULLARI (SARI) AYDOĞAN ARTVİN/HOPA/LİMAN ŞİRİNOĞLU YAKIŞ ARTVİN/HOPA/KEMALPAŞA TUZCUOĞULLARI TUZCU ARTVİN/HOPA/AZLAĞA

88 İLHAN ARTVİN/HOPA/KEMALPAŞA MUTİREİSOĞLU GÜÇLÜ ARTVİN/HOPA/LİMAN TETİK ARTVİN/HOPA/LİMAN AŞIKOĞULLARI TURANLI ARTVİN/HOPA/AZLAĞA İŞGÖREN ARTVİN/HOPA/ORTAKÖY SALİHOĞULLARI ÜZMEZ ARTVİN/HOPA/LİMAN ŞENOĞULLARI ŞEN ARTVİN/HOPA/KEMALPAŞA ÖZTAŞ ARTVİN/HOPA/KEMALPAŞA ARHAVİLİOĞULU ERİŞ ARTVİN/ARHAVİ ŞİŞMANOĞULLARI ŞENER ARTVİN/HOPA/LİMAN Kaynak Coğrafi bölgesi :İbrahim Tuzcu Mah. ismi : Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Mustafa Oktay, Vikipedi özgür sitesi,mah.sakinleri.derleyen İbrahimTuzcu Tarihi Yerler İbrahimTuzcu Mustafa Oktay,Kenan Okan,Akçakoca.Kaymakamlık.Sitesi,Mah. sakinleri,derleyen Coğrafi durumu:şükrü Dönmez, Kenan Okan,Mustafa Kocadon,.Derleyen İbrahim Tuzcu Turizm : Akç.Kaymakamlık Sitesi,Mustafa Oktay,Kenan Okan,Mah. sakinleri,vikipedi özgür sitesi,derleyen İbrahim Tuzcu Camii ve Mez. : Kenan Okan,Mustafa Oktay,Mah. sakinleri.şükrü Dönmez,Derleyen İbrahim Tuzcu Ekonomi : Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Kenan Okan,İlçe.Tarım Md,Akç.Kaymakamlık Sitesi Mah. sakinleri,vikipedi özgür sitesi,,derleyen İbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,Recai Özgün,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özgür sitesi,görsel yayınları S.4,Derleyen İbrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu K.Alt yapısı : Akç.Kaym.Sitesi,Mustafa Kocadon,Mustafa Oktay, Mah.sakinleri.Vikipedi özgür sitesi,,derleyen İbrahim Tuzcu İstiklal savaşı.: Şükrü Dönmez,Geltog net sitesi,mah. sakinleri,mustafa Oktay,Derleyen İbrahim Tuzcu Temettuat : Dr Zeynel Özlü

89 Sülaleler : Mustafa Oktay,Hüsamettin Kaya,Mah. sakinleri,derleyen İbrahim Tuzcu AKTAŞ KÖYÜ COĞRAFİ BÖLGESİ : Karadeniz Bölgesi Aktaş köyünden görüntü İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Orhan Çakırlı POSTA KODU : TELEFONU : EV NÜFUSU : 150 Hane 377 nüfusa sahiptir ESKİ MUHTARLAR : 2014-Orhan Çakırlı,2009 Bekir Küçük, 2004-Orhan Çakırlı, Turan Ünal 1994-Fuat Üzmez,1990- Fuat Üzmez,1986-Fuat Üzmez COĞRAFİ DURUMU : Düzce iline 48 km Akçakoca ya 8 km uzaklık tadır. köyün 5513 dekar fındıklık, 28 dekar ormanlık alanı vardır.akçakoca nın Güney Batısındadır. Koordinatlar E ,B ,Rakım-258 mt Komşu köyleri Tahirli,Koçullu,Arabacı,Hemşin,dir., TARİHİ

90 KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar.buraya daha sonra 1243 yılında,kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra Oğuz Kınık boyundan üçok obaları kişi batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakoca ya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar. Neticede Cenevizli,Bizanslı,Oğuz Kınık boyu üçok obaları,romanya dan getirilen Gagavuz Türkleri,,Doğu Karadeniz den gelen Lazlar yaşamışlardır.akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma Pontos,M.Ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır,osmanlı zamanında buraya 1877 Osmanlı Rus harbinde doğu Karadeniz den Laz göçü gelir buraya yerleşirler,buradaki yabancı kavimler burayı terk etmişlerdir az da olsa kalan aileler Müslümanlığı kabul edip Osmanlı imparatorluğuna katılır,buradaki yeni kurulan köylülerle iç içe yaşamlarını sürdürmüşlerdir,1890 yılında 64 hane 375 nüfusu vardır 1990 yılında 84 hane 375 nüfusu vardır Bizans ve Cenevizlilerden kalma köy, kalıntılardan münkariz olmuştur.1877 yılında Ayazlı ya gelen Çakmak lar kız alıp verme dolayısıyla bir kolu Aktaş köyüne yerleşmişlerdir köyün kurulmasında öncülük etmişlerdir. Aklaşın deniz iskelesi Karaburun daki sahil iskelesiydi bu köyün ESKOT ESKİYURT GEBEKİLİSE-AKTAŞ, T IR,1972 yılında Aktaş olmuştur.eskot olan yerde şuanda Reisoğulların fındık bahçeleri vardır,ilk kurulan köydür,fındık bahçesi yapılırken burada çok çanak çömlek kiremit topraklarına rastlanmıştır halen buralar fındık bahçeleri olarak durmaktadır.gebekilise denilen yer ise şimdilerde Turan Ünal lara ait fındık bahçeleri vardır,burada eskiden Bizanslılar kilise ve eğitimlerini görmeleri için medrese yapmışlardır,tabıkı şimdilerde buraların tarihi yönden çok değeri olmasına rağmen duyarsız kalınmış fındığın iyi para etmesi buraların fındık bahçelerine çevrilmiştir buradaki tarihi yerler yok edilmiştir.eskiyurt ise yine burada Bizanslılardan kalma demir yığınları kiremit artıkları çıkmıştır ondan dolayı da buraya Eskiyurt denmiştir,daha sonra tekrar Gebekilse olur bu ismi köylü benimsemez Hiristiyan ismi diye 1972 yılında Ali Üzmez zamanında köyün ismini Aktaş olarak değiştirirler ve böylece bu isim kalır,aktaş ismi ise burada çok beyaz şeklinde taşlar vardır,köylünün dikkatini çeker bundan dolayı bu ismi verirler,bu taşların incelenmeye alınması durumunda jeolojik olarak belki bir katkısı olabilir düşüncesindeyim.köyde Memişağa diye zat Türkmen soyundan burada ün yapmıştır,hatta dereye de Memişağa deresi diye bunun adını vermişlerdir köye çok hizmetleri olmuştur.köy dışardan başka karışık göç almamıştır TARİHİ YERLER Köyün bilinen şimdi tarihi yönü kalmamıştır hep munkariz olmuştur buraya ilave edeceğimiz değirmenler vardır bunlarda munkariz olmuştur köyde ortak Lazların değirmeni vardı bunu ortak olarak kullanırlardı 10 hane idiler,salih Çakır a ait Doktor Hüseyin e ait MustafaTandoğan a ait değirmenler vardı,tabiki Güççe deresinde de su azalınca değirmencilikte tarihe karışmıştır,buradaki taşların jeolojik olarak incelenmesi lazımdır.köy içinde bir rivayete göre Murat Tandoğan a ait fındık bahçesi aile mezarlığı yanında ve üstündeki tepede geceler eri bir ışık saçıldığı görülmüştür,yazın otlar yanmakta kışın,bu otlar aynı kalmaktadır bu çok dikkat çekicidir,bunun yanında da şelalenin tam karşısında tepede büyük bir kuyu vardır buraya çok hayvanların düştüğü gözlenmiştir,bu tepeye

91 yapma tepe denmektedir bu tepe huni şeklindedir burası taşıma toprakla bu hale getirildiği söylenmektedir.şimdiki şelalenin yukarısında 150 mt yukarıda bir mağara kapısı vardır buraya köylüler tarafından girilmiştir içeride su yatağının olduğu görülmüştür 1984 yılında bu suyun üzerine yağ ve mazot dökülmüştür acaba bu akar nereye gidiyor diye ve bu yağ ve mazot şelaleye gelmemiştir bu suyun nereye gittiği anlaşılmamıştır,bu mağaraya 100 mt sürünerek girilmiştir,ufak gölcükler ve su şırıltısı akarı vardır AKARSU VE DERELERİ Aktaş şelalesi Aktaş şelalesi bu köyden Arabacı ve,koçulu dan gelen su ile birleşir Edilli den denize dökülür.şelaleye Derebaşı deresi denir,sarıyayla dan gelen Güççe deresi vardır bu dere Derebaşı deresi ile birleşir denize dökülür bu dereyi değirmenciler kullanmıştır,ayrıcada Memişağa deresi de vardır. Sualtı seviyeleri çok değişkendir,pınar ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli(mikrop) bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur. DAĞ VE TEPELERİ Kaplan dede (1158) mt, Kaplan tepesi (1o66) mt,sivri tepesi etekleri altında kurulmuştur KÖYÜN İKLİMİ En fazla yağış Eylül-Kasım-Aralık-Ocakta olur,kar Aralık ve Ocak ayında yağar ama uzun sürmez,mayıs- Haziranda Karayel,Temmuz-Ağustos-Eylül ayında Poyraz eser,kış aylarında lodos eser,temmuz- Ağustos-Eylülde güneş kendini daha iyi gösterir,aralık,mart ayları arası en düşük sıcaklık olur ılımaman Karadeniz iklimine sahiptir. JEOLOJİK DURUMU

92 Kum,taş,marn kısmen kireçlidir,dere vadi tabanları alüvyon yamaçların büyük bölümü silis formasyonu tepelerin kumlu,çakıllı tabakaları vardır.depreme karşı sağlam zeminlidir,3. derecededir,dağlar deniz kıyısına paralel uzanır,kıyılar düzdür,,çevre şist ve kristalin şistlerle kaplıdır.paleozoik ve Tersiyer arazilerden ibarettir,.jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Eriştir. TURİZM Aktaş şelalesi Aktaş şelalesi, köye çok önem kazandırmıştır 3.5 km şelale yolu turizme açılmış buraya turistlerin gelmesi sağlanmıştır. Tv belgesellerine konu olmakla beraber turistlerin ilgisini çekmekte geziler düzenlenmektedir. Bizans ve Cenevizliler zamanında Hıristiyanlara ait demirci dükkânları ve mezar kalıntıları son zamana kadar rastlandıysa da bu kalıntılar daha sonra munkariz olmuştur. Kilise artıklarında rastlanmaktadır. Köy çok temiz şirin bir köydür Aktaş şelalesi Edilli köyünden denize dökülmektedir. Buranın en meşhur yeri Aktaş Şelalesi. Aktaş Köyü'ne ulaşmak için Akçakoca'daki Beş Yol ayrımında bulunan BİM süpermarketin önündeki yolu takip etmelisiniz. Bu yoldan hiç bir yere sapmadan giderseniz, bir müddet sonra bir anayolu kesiyorsunuz. Bu anayoldan direk karşıya geçiyorsunuz. Buradan sonra sağlı sollu fındık bahçelerinin arasında devam ediyorsunuz. Yol üzerinde Arabacı Köyünden geçiyorsunuz. Buradan sonra karşınıza Aktaş köyü çıkıyor.aktaş Köyünden Aktaş Şelalesi 3 km. Şelalenin girişine kadar araba yolu bulunuyor. Girişte şirin bir dinlenme alanı var. İşletmenin ismi Aydın Kamping. Normalde sadece dinlenmek için kullanılabilecek bir alan. Fakat istenirse çadırda kalınabileceğini söylediler. Tesisi Rasim Aydın işletiyor. Telefon : Tesiste 3-4 tane çardak var ve yaz sıcağında bu çardaklarda dinlenip, yörenin meşhur Mancarlı Pidesinden yiyebilirsiniz. Özellikle şelaleyi ziyaret edip döndükten sonra Şelaleye buradan yürüyerek 15 dakikada gidiliyor. Şelalenin denizden yüksekliği 350m. Şelalenin 25 m yükseklikte olduğunu söylüyorlar. Şelaleye kadar bir patika var. Yalnız burada yakın 2009 yaz başlarında bir sel yaşandığından, yer yer patikanın bozulduğunu ve tüm yolun kaya parçacıklarından oluştuğunu görüyorsunuz. Yol boyunca 1-2 tane tahta köprüden geçiyorsunuz. Ayrıca yol üzerinde dinlenmek için çardaklar veya sadece tahta masalar bulunuyor. Tam şelalenin yanında da bir çardak var fakat çardağın içindeki tahta masa düşen bir kaya yüzünden parçalanmış. Aktaş Şelalesinin dökülüşünü izlemek üzere orman içine inen patikadan yürüyüş başlıyor. Yol boyunca kaldirik ve kabalak bitkisiyle

93 kaplı nem oranı yüksek orman yolunda üç küçük köprü geçilerek dere paralelinde ilerlerken kireç taşı gözenekli yapısıyla minik bir mağara, yosun tutmuş kayalar, yüksek dallarından sarkan sarmaşıklarıyla anıt ağaçlar, su sesine karışan görünmeyen orman kuşlarının korosu, balta girmemiş Amazon Ormanlarında olduğunuz hissi uyandırıyor. Şelalenin dökülüş yerine ulaştığınız anda metrelik kambur bir kaya üzerinden gelen şelale suyu, dere olup yoluna devam edişini görüyorsunuz. Düz ve yüksek duvar görünümlü, doğal kayalardan oluşan çevreniz bitkilerle kaplı gökyüzünü görmenize çok küçük bir pencere bırakıyor. Şelalenin ışık aldığı saatlerin 11.00, arası olduğunu anlıyor, kestane, meşe, kayın, ardıç ağaçları, eğrelti otu, karayemiş, orman gülleri eşliğinde dönüşe geçiyorsunuz. Enerjinizi ekonomik kullandıysanız indiğiniz zorlu yokuştan tırmanıyor, soluğu girişte bulunan çay ocaklı barakada alıyorsunuz. Çay bahçesi olarak hizmet veren kulübede tost benzeri yiyecekler, köy kahvaltı çeşitleri, Robinson hayatı yaşamak isteyenler için kamp sahası da bulunuyor. Medeniyetten uzak kalacak olanlar için, pat pat aracıyla kamp sahasına çıkmak isteyenler Rasim Aydın'ı no lu telefondan arıyorlar. 450 rakımlı Derebaşı çadır yerinden önce yeşil bir orman denizi, Akçakoca sahilleri, Alaplı, Zonguldak Ereğlisi, Karadeniz görülüyor. Rasim, bölgeye gelenlere rehberlik yapıyor, şelalenin üzerinde ki kademelerde yer alan göllere götürüyor, sarkıt dikitlerle süslü mağarayı gösteriyor, dağ yürüyüşü yapmaya doyuruyor CAMİSİ Köyün ilk imamı Hurşit bey dir. Soğuk pınar camii 1970 yılında tuğla yapıdan yapılmıştır 100 cemaatli kapasitelidir. Merkez cami yılında beton örme yapıdır mimarı Ramazan Güneş tir 700 cemaat kapasitelidir minaresi tek Şerifelidir. Köyde daha önce kilise vardır münkariz olmasına rağmen kalıntıları da vardır.1315 yılında çandı camii yapılmıştır fakat buda münkariz olmuştur.buradaki eski türler tarafından yapılan ağaç yapıyı Lazlar 1935 yılında söküp harmanlık mevkiinde yeni cami yaparlar tek şerefelidir buraya yıldırım düşmesi sonucunda parçalanır yıkılınca daha sonra Nazmi Çakmak zamanında harmanlıkta 1984 yılında bu yapıyı yaptırır,gümüşhane den gelen hoca burada imamlık yapmıştır MEZARLIKLAR Köyde iki mezarlık vardır birincisi Nazmi Çakmak ın evin az uzağındadır ikincisi de 100 metre ileride fındık bahçesi yanındadır köyün eski mezarlığıdır,ayrıca köyde aile mezarlıkları vardır Bizanslılardan kalma eski mezarlıklar fındık bahçesine çevrilmiştir bu kalıntılardan eser yoktur.mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir EKONÖMİ HUBUBAT :Buğday, Mısır,Arpa, BAKLİYAT :Fasülye, Bezelye, Bakla, Soğan, Lahana, Marul Pırasa,,Ispanak, Kaldırık, Patates,Patlıcan Kara lahana,biber,kabak

94 MEYVE :Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Siyah,Üzüm,Dağ Çileği,Fındık,Muşmula,Kızılcık Ayva. Ekonomisi Tarım Hayvancılığa Turizme dayanır..artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor.büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara götürülüp satılmaktadır., tavuk kümesi olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama şu an kanunlar buna el vermiyor,.köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuştur,.köyde eskiden keten dokuması da yapılıyordu. Köy çok göç veriyor HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Keçi,Sığır,Tavuk,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamullerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk bazı aileler vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,eğrelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var,.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde su hızar makinesi yoktur Aktaş orman bölgesinin içinde olduğu için köylü istihsal işinde çok çalışmıştır maden direği,travers,yakacak odun,kayık kerestesi,buradan temin edilirdi AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok rastlanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozba kal,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur,ördek,çulluk avı çok meşhurdur. Dere kenarında dışarıdan gelen avcılar burada ördek avı yapmaktadır,daimi kuşlar kestanekargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır,köyde domuz sansar ve tavşan avı çok yapılmakta idi.avcılık turizmi açısından zengindir EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur.avlu,avlu ağla çevrilidir,çünkü sebze meyve yetiştirilir,,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü

95 gibi,mısır ziraatı çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Bu köyde bayramlarda 4 gün güreş olurdu bu güreşlerin burada çok önemi vardı, köyün eni yi güreşçisi Ali Aydın dır köyün federe ve gayri federe kulübü olmamıştır,yalnız kaymakamlık voleybol müsabakalarında başarılar elde etmiştir kaymakamlık futbol müsabakalarına iştirak etmiştir köyde spora ilgi azdır köylü çarşı merkezine göç gitmesiyle ilginin azlığı söz konusu olmuştur KÖYÜN ALT YAPI BİLGİLERİ 7 km köy yolu asfaltlanmıştır mt lik kilitli parke taşı döşenmiştir Aktaş,Hemşin 4 km yolu stabilize edilmiştir. 27 adet büz 36 mt karice boru döşenmiştir 2 cami vardır. İçme suyu sabit telefonu,elektriği vardır.kanalizasyon yoktur.köy taşımalı eğitim sistemden faydalanmaktadır. Ptt acentesi vardır, ptt şubesi yoktur, sağlık ocağı sağlık evi yoktur.mobil sağlık sisteminden faydalanılıyor.ilk okul 1942 yılında açılmıştır köy (kum,taş,marn-gre) jeolojik yapıya sahiptir Kaplan tepe ve Sivri tepe yamacındadır.fiskobirlik üye sayısı:357 dir.1871 de arazi yoklama defterinde adı geçmektedir1844 de-20 hane 125,.1871 de 308,1935 te 245,1940 te 266,1945 te 273,1950 de 287,1955de 315,1960da 335,1965 de 452,1997 de-265,2000 de-409 nüfusu vardır.karışık az,,dağınık köy statüsündedir, tarla alanı yok,fındık alanı 4.578,orman alanı 872 dönümdür,meyvecilik bakımından ileridir ormancılığın önemli rol aldığı köydür Kurukavak, Karatavuk bu orman bölgesi içinde bulunmuştur.birinci arazi yoklama defteri,bolu salnamesinde kaydı vardır.bu köyde 20 yıl öncesinde su yoktu Turan Ünal bu köye Memişağa deresinden bin bir güçlükle bu köye suyu getirmiştir,muhtarlığı döneminde köye çok büyük hizmetleri olmuştur köy onun sayesinde çağdaş görünüme sahip olmuştur,edilli ve Aktaş aynı muhtarlıktı daha sonra bu köyler birbirinden ayrılmışlardır. Aktaş köyü kalkındırma ve güzelleştirme derneği vardır.ilk fındık ekimi 1905 yılında ekilmiştir,akçakoca fisko birliğine bağlıdır İSTİLAL SAVAŞINA KATILANLAR BASO MUSTAFA ÇETESİNDE OLANLAR ÇEPHANE TAŞIYANLAR : TONYALI HASAN KÜÇÜK : MEHMET MUTLU GAZİLER : HASAN YEMENİCİ -ALİ D : AHMET CAN YEMEN GAZİSİ : MEHMET CAN YEMEN GAZİSİ : NAZMİ ÇAKMAK KORE GAZİSİ

96 SONRA KÖYE DÖNMÜŞTÜR : ÖMER ÇAKMAK RUSYADA ESIR KALMIŞ VE DAHA ŞEHİTLER ŞARK KAFKAS CEPHESİ : HASANOĞLU RAŞİT : D.1886-Ö.1906 BALKAN HARBİNDE : AHMETOĞLU HASAN D.1890-Ö.1912 ÇANAKKALE HARBİ MUSTAFA ÜNAL D Ö.1915 ÇANAKKALE HARBİ ALİ ÜNAL D Ö.1915 ÇANAKKALE HARBİ ABDULLAH ÇAKIR D Ö.1915 ÇANAKKALE HARBİ ALİ ŞEN İN BABASI D Ö.1914 ÇANAKKALE HARBİ ÖMER KÜÇÜK D Ö.1915 MUSTAFA ÜNAL D Ö YÜZYILDA KÖYDE TEMETTUAT DEFTERİNDE BİLGİ YOK Camide hitabet görevini Hurşit adlı kişi yapmıştır.tahirli divanı altında idi KÖYE İLK YERLEŞEN SÜLALELER 1-REİS OĞLULARI (ARSLAN) YERLİ 2-HAYTA OĞLULARI (ÖZTÜRK) 3-HACI AHMETLER (CAN) 4-OSMAN OĞLULARI (AYDIN) 5-ÖMER OĞLULARI (CANTAŞ) 6-RIZALAR (İNCE) 7-YAHYA OĞLULARI (AYDIN) 8-ZEYBEK OĞLULARI (TOPUZ) 9-HALİT OĞLULARI (ARSLAN) YERLİ YERLİ YERLİ YERLİ YERLİ YERLİ YERLİ YERLİ

97 10-DURSUN OĞLULARI-----(BAŞARAN) 11-UÇALAR (BAŞOL) 12-İMNELER (GÜNDÜZ) 13-CENEPLER (AYDIN) HOPA YERLİ YERLİ YERLİ 14- ŞEN ( HOPA SARP GELME ) 15-ÇAKIRLAR (HOPADAN GELME) 16-YEMENİCİLER (HOPA-LİMAN DAN GELMELER) 17-KÜÇÜKLER (HOPA-LİMAN DAN GELMELER) 18-ÜNALLAR (RIZE MERKEZ ) 19-ÇAKMAKLAR (HOPA-KEMAL PAŞADAN GELME) 20-TANDOĞANLAR (HOPA-MAKREAL DEN GELME) 21-ÜZMEZLER (HOPA SARP TAN GELME) 22-KARALİŞİ (HOPA-SARP TAN GELME) 23- KURAL ( HOPA SARP TAN GELME ) NOT : REİSOĞULLAR İLE BAŞOLLAR AMCA ÇOCUKLARIDIR,OSMAN TANDOĞAN UĞURLU KÖYDEN BU KÖYE YALNIZ GELİR,UĞURLU KÖYDE SITMA ÇOK OLDUĞU İÇİN ORDAKİ AKRABALARINI BIRAKIR VE YALNIZ GELİR BURAYA YERLEŞİR,İBRAHİM ÇAKIR KURUKAVAKTAN AKTAŞA GELİR YERLEŞİR ODA LAZ KÖKENLİDİR,EDİLLİ KÖYÜNDEN PEHLİVANLARIN MEHMET ARSALARINI VE EVİNİ RİZEDEN GELME CAFER ÜNALA SATMIŞTIR KENDİSİ KARASU DEMİRAÇMA KÖYÜNE YERLEŞMİŞTİR BUNLARDA LAZ KÖKENLİDİR.HASAN TOPUZ BU KÖYDEN TAHİRLİ KÖYÜNE GİTMİŞTİR NOT: Değerli büyüyüm Sadık Arslan ağabeyime katkılarından dolayı teşekkür ederim Kaynak Coğrafi bölgesi :İbrahim Tuzcu Köyün ismi : Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Sadık Arslan Vikipedi özgür sitesi,köy sakinleri.derleyen İbrahimTuzcu Tarihi Yerler İbrahimTuzcu SadıkArslan,Kenan Okan,Akçakoca.Kaymakamlık.Sitesi,Köy sakinleri,derleyen Coğrafi durumu:şükrü Dönmez, Kenan Okan,Mustafa Kocadon,.Derleyen İbrahim Tuzcu Turizm : Akç.Kaymakamlık Sitesi,Sadık Arslan,Kenan Okan,Köy sakinleri,vikipedi özgür sitesi,derleyen İbrahim Tuzcu Camii ve Mez. : Kenan Okan,SadıkArslan,Köy sakinleri.şükrü Dönmez,Derleyen İbrahim Tuzcu

98 Ekonomi : Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Kenan Okan,İlçe.Tarım Md,Akç.Kaymakamlık Sitesi,Köy sakinleri,vikipedi özgür sitesi,,derleyen İbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,Recai Özgün,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özgür sitesi,görsel yayınları S.4,Derleyen İbrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu K.Alt yapısı : Akç.Kaym.Sitesi,Mustafa Kocadon,Sadık Arslan,Köy sakinleri.vikipedi özgür sitesi,,derleyen İbrahim Tuzcu İstiklal savaşı.: Şükrü Dönmez,Geltog net sitesi,köy sakinleri,sadık Arslan,Derleyen İbrahim Tuzcu Temettuat Sülaleler : Dr Zeynel Özlü : Sadık Arslan,Hüsamettin Kaya,Köy sakinleri,derleyen İbrahim Tuzcu DÖNGELLİ KÖYÜ Döngelli köyün den görüntü COĞRAFİ BÖLGESİ İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Karadeniz Bölgesi : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Şenol Yazgan

99 TELEFONU : POSTA KODU : NUFUSU : 150 Hane,539 ESKİ MUHTARLARI : 2014-Şenol Yazgan,2009-Osman Lokum,2004-Osman Lokum,1999-Osman Lokum,1994, Şükrü Lokum,1989,Naim Sarı COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 36 km,akçakoca ya 7 km uzaklıktadır,en yüksek yeri 100 mt dir 5610 dekar fındıklık,32 dekar ormanlık alanı vardır,.komşu köyleri Dadalı,Doğancı,Fakıllı,Çiçekpınar,Çayağzı dır.koordinatları Akçakoca nın Doğusunda E ,B ,Rakım 83 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR M.Ö. 377 yılında Batı Anadolu Trakya dan gelen Bitinyalılar da buraya gelir bazı köyler kurarlar,bunların Kralları Bias tır,kurdukları köylerden biride Döngelli köydür.ayrıca 1243 yılında Kastamonu da Moğol istilasından ve savaşından bıkan bin Oğuz Kınık boyu obaları batıya göç ederek Akçakoca ya gelir ve burada yeni köyler kurarlar bunlardan bir tane side Döngelli köyüdür,daha sonra 1877 yılında Osmanlı Rus savaşından bıkan Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederek Akçakoca ya gelerek bazı köylere yerleşmişlerdir bunlardan yine bir tanesi Döngelli köydür,daha sonra 1975 yılında buraya yine Kastamonu İnebolu dan göçler gelerek burada yaşamışlardır,neticede burada Bitinya,Oğuz Kınık boyu obaları,doğu Karadeniz den gelen Lazlar ve Kastamonu İnebolu dan gelenler yaşamaktadırlar..akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.546 Makedon kralı,m.ö.708 Pers M.Ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır.akçakoca-ereğli arasında.bitinya kralı ile Hereklia kralları arasında yıllarca savaşlar yapılmıştır,pers imparatorluğu da bu savaşlara burada katılmıştır bunları duyan Makedon kralı büyük İskender bundan dolayı buraya gelmiş burada güvenliği sağlamıştır,daha sonra Osmanlı imparatorluğundan Orhan bey buraları zapt etmiştir,kalıntıları halen mevcuttur,karargahı Çayağzı köydür,daha sonra en son İpsiz Recep te buraya karargah kurmuş buradan çete savaşlarını buradan yönetmiştir,karargahı şimdiki karayolları kampın bulunduğu yerdir.köyün eski ismi Rumlardan kalan ismi Gerişi Sagir ( Fiskodan Sevil Yamak mahallesine kadar) Gerişi Kagir ( Sapaktan Pazaryeri şimdiki Limak ın olduğu yere kadar olan kısımdı )Köyün isminin burada çok yemiş yetiştiriliyormuş muşmula meyvesi çok olduğu için bu ismi vermişlerdir,1877 Hopa göçmenleri tarafından tekrar kurulmuştur,15-20 yıllarında İnebolu göçmenleri artmıştır,köy çok göç almaktadır,köy ilk önce şimdiki Sevil borunun bulunduğu yerin 1 km içerdedir takalarla buraya dere kenarına gelinir buradaki dere eskiden çok büyüktü son zamanlarda suyu azalmıştır takalarla içeriye doğru gidilir ve burada yerleşim yapılır fakat burada içmek için temiz su yoktur ayrıca bataklık olduğu için çok sinek vardır sıtma ve denizde de ölü verilince burayı terk edip yukarı çıkarlar şimdiki Memedali Cumhur.un yerine yerleşirler ve burada bir kuyu vardır bu kuyu yüzünden komşu köylerle kavga yaparlar ilk yerleşilen yerde Ak kazak korsanları tarafından yok edilen Fadıl köy burada idi.köyde Yamak mahallesi ( Koçak,Orhan),Pulya mahallesi ( Cumhurlar) Çortoğlu mahallesi (

100 Lokumcular) Yangın mahallesi ( Çelik,Başkan,Başak) diye 4 mahallesi vardır.,yazgan lar Abaza kökenlidirler,lokumcular,gürcü kökenlidirler. Pulya sülalesinden Osman efendi ve akrabaları 1876 yılında Hopa Kemalpaşa dan takalarla,melenağzı köyü iskelesine çıkarlar oradan Uğurlu köyüne giderler çünkü orda Lazlar vardır buraya yerleşirler fakat zaman içerisinde kızları melen deresinde boğulur burası bize uğursuz geldi derler kalkıp Akçakoca ya gelirler devlet ten arazi isterler devlet bunlara şimdiki iki çarşı arasını gösterir fakat Osman efendi biz çok kalabalığız der kabul etmez,o zaman devlet,devlet arazisi olan şimdiki aşağı köy Sevil borunun bulunduğu yere giderler burada daha önceleri Fadıl köyü vardı burası münkariz olmuştu,pulya sülalesi buraya takalarla Uğurludan şimdiki Sevil borunun bulunduğu dere kenarına gelir yerleşir fakat yine denizde boğulma,sıtma hastalığı ve susuzluk yüzünden burayı terk etmek zorunda kalırlar bir gün şimdiki Memedali Cumhur un evin olduğu yere ava gelirler burada Bizanslılar zamanından kalan bir kuyu görürler akrabalarını alır bu tepeye gelir yerleşirler,bu kuyu suyu yüzünden bazı köylülerle sürtüşmeler yaşarlar kalabalık oldukları için bunlara daha dokunamazlar buraya yerleşirler,daha sonra Pulya Osman memleketten tanıdığı Yunusoğullarının kızları Çerkez olan o zamanın padişahın yanında vezir olan kişi ile evlidir bu vezir Çerkezleri de çok severmiş onun için Çerkez kızı ile evlenmiş Pulya Osman devreye girer vezire ulaşır vezirim biz çok kalabalığız Döngelli köye yerleştik bize köyün tapusunu veririmsin der ve Yunusoğullarının kızı devreye girer köyün tapusunu Osman efendi alır, vezirde çok kalabalık oldukları için bunlara Cumhur adını verir (Cumhur kalabalık halk demek yani oba,divan gibi ) ayrıca Pulya demek te dumanlı demektir.pulya Osman köyün tapusunu alınca köyde Lazlar çoğalsın diye memlekete haber gönderir ve buraya artık göçler başlar.pulya Osman amcasına amca buradan gidelim der fakat amcası Dursun efendi gelmez ben Ruslarla mücadele edecem der. Osman bunun çocuklarını ailesini alır ve amcası ile kavga eder amcası kızar gidin gözüm görmesin der ve Osman efendi aileyi alarak köye gelir Rus savaşı sonrası Dursun efendi hasretliğe dayanamaz ve oda orda ölür,mezarı Kemalpaşa Koha dadır,tam 133 yıl olmuştur buraya geldikleri.pulya Osman Lazlar burada çoğalsın diye tanıdıklarını tek tek memleketten buraya çağırır şimdi bu sülaleleri tanıyalım,gürcüden dönme Çortoğulları ( Lokumcuları) Hopa Kemalpaşa Dere içinden buraya getirtir yerleştirir bu arada Çortoğulların oturduğu yerde Çelikler vardır bunlar biraz asilik yapınca bunların yerine memleketten gelen Çortoğullarını yerleştirir,bu arada köye bir Abaza gelir ve Çortoğuların bir kızını alır içgüveyi girer bu kişi Vezir efendidir,bunlar Mollaoğluları (Yazgan lar dır) Hopa Kemalpaşa dan gelmişlerdir.abaza dan dönmedirler bunları da Osman efendi Çortoğlu mahallesine yerleştirir.pulya Osman gelirken Sametoğulları Alinin annesini alarak gelmiştir,bunlar Uğurlu dönüşünde Ayazlıdaki o zamanın Göçürler(Gökçeli) köyüne gelir yerleşirler Pulya Osman dan ayrılırlar burada Topaloğulları vardır bir gün bir inek yüzünden tartışırlar Pulya Osman olaya el koyar ben savaştan bıktım kavga istemiyorum der,sametoğlu Deli Mehmet o zaman biraz asi imiş Osman efendiyi dinlemez o Osmaniye mahallesine gider,ali efendide şimdi oturdukları yere yerleştirir, bunlar soyadı kanunu çıkınca Sarı soy ismini alırlar,osmaniye deki de Aydoğan soy ismini alırlar.sarıoğlu Ömer efendi memlekette tüccar imiş.ömer amcanın hanımı bu tarafa gelmek istermiş fakat Ömer amca hanımını bu tarafa göndermek istemezmiş.pulya Osman kadına sahip çıkar ve kadını alır köye getirir ve yerleştirir.buna mukabil Ömer efendi memleketten Pulyalara para gönderir.ömer Efendi daha sonra Ayrıca bu mahalleye Ahmadınaşı( Aydın) Hopa Peroniti den gelir yerleşirler.daha sonra Hopa Liman köyünden Aşağı köye Yamaklar (Orhanlar) Hopa Limandan Karaman (Koçaklar ) Hopa Kemalpaşa dan gelir bunlarda sivrisinekten barınamazlar yukarı çıkıp şimdiki yerlerine yerleşirler bu mahalleyi kurarlar.hocaoğullu ( Başkanlar ) Hopa Kemalpaşa, Viçe li Mehmet ( Gençler ) Rize Fındıklıdan gelir şimdiki yerlerine yerleşirler Hocaoğullu mahallesini kurarlar fakat burada 3 ev yanmıştır daha sonra buraya yangın mahallesi denmiştir,daha sonra buraya Hopa Kemalpaşa dan Habazoğlu (Çelikler)

101 Çelik sülalesi ilk önce Samsun Ünye ye gelirler burada 2.5 yıl kalırlar kardeşleri Osman hastalanır yolculuk yapamazlar bir süre burada kalırlar ve kardeşi ölünce Memiş yalnızca yola devam eder İzmit e gelirler fakat burada çok sıtma hastalığı vardır buradan Akçakoca ya gelir yerleşirler bir kolları da İzmit Bahçecik kazasında kalırlar bir koluda Yalova dadır Akçakoca ya gelir yerleşirler,hopa dan Bayramoğlu ( Barışlar),Hopa dan, Paşaloğlu (Başaklar) Hopa dan,mısırlıoğlu( Özerler),Hopa dan Paşaloğlu ( İyiyazıcı ) Hurmadaloğlu ( Hurmadal) Hopa dan gelmişlerdir.hopa Sarp ten KabaMehmetoğulları ( Kabalar) gelir bunları da Pulya Osman Pulya mahallesine yerleştirir Cafer efendiye de Sametoğulların kızını verirler bunlarda çoğalırlar.pulya Dursunun oğlu Baso Mustafa cesur atik aynı babasına benzermiş çok kuvvetli imiş bunun için 1919 yılında Akçakoca milis küvetlerine katılmıştır,ipsiz Recep e katılıp çok çatışmalara girmiştir,hatta Karasu çıvarında yaralanmıştır onu oradan Ayazlı mahallesinden Ömer Sarı ve Ömer Çakmak, Kahvecioğlu Osman taka ile Ereğli ye kaçırmışlardır burada iyileştikten sonra Akçakocaya geri döner bu sırada Abazalar Akçakoca belediyesini ele geçirmişlerdir bunun üzerine Baso Mustafa İpsiz Recepten yardım ister beraberce bu Abazaları geri püskürtürler,yine bu arada Kılsuyunda İvan adlı Rum çetesi vardır buda Haciz dağında çok tahribat yapmaktadır İpsiz Recep çetesi buraya gider burayı da çetelerden temizler ve Akçakoca yı bütün çetelerden temizlerler Akçakoca yı ele geçirirler, bundan dolayı hükümet Milis kuvvetlerinden Baso Mustafa ya 57 şer bin lira para verir bu arada Atatürk ün yanına giden Baso Mustafa ya köyden haber gelir Dursun efendi ölmüştür bunun üzere bu para bize uğur getirmedi ben almam der ve geri döner,ayrıca maaşı da kabul etmez,köye geldikten sonra Akçakoca karakolunda da görev alır buraya girer çıkar kimse sese etmezdi silahını buraya bırakıp kahvede otururdu,kimseyi ezdirmez haksızlığa tahammülü yoktu.20 yıl önce İnebolu dan göçmen gelir bunlar çoğunlukla Yangın ve Yamak mahallesine yerleşirler,yalnızca Pulya,Çortoğlu,mahallesi İnebolu ve başka göç almamıştır.şuan da fiskobirliğin arka tarafında bir mahalle kurulmuştur.bu mahallede karışık göç vardır.pulya ve Çortoğlu mahalleleri genel merkez yerleşim durumundadır. Osmanlı zamanında daha sonra buraya 1877 Osmanlı Rus harbinde doğu Karadeniz den laz göçü gelir buraya yerleşirler,1890 yılında 24 hane 130 nüfusu vardır 1990 yılında 84 hane 375 nüfusu vardır Bitinyalılar dan kalma köy, kalıntılardan münkariz olmuştur TARİHİ YERLER Şimdiki Limak ın bulunduğu yerde 1 fil, 3 sandal,10 mt büyüklüğünde 7 mt uzunluğunda kayadan tekne şeklinde taşlar vardı,2 adet kuyuda son zamanlarda kapatılmıştır Memedali Cumhurun evin önündeki kuyu 18 mt uzunluğunda 4 mt enindedir su yoktur kullanılmamaktadır öbürü ise Göçürler köyündedir ama oda kapanmıştır Haydar Çakmak tarlasındadır,ayrıca bu köyden Limak ın olduğu yerden ve köyün içinden Göçürler köyüne 2 yol vardır halen kullanılmaktadır,üst yol Teknik liseye,alt yol hapishane köprüsüne çıkmaktadır,şimdiki DSİ kampın olduğu yerde Kurtuluş savaşında Akçakoca ya büyük hizmeti olan İpsiz Recep in karargahı vardı münkariz oldu burada iskele vardı buradan nakliyecilik yapılırdı bu iskelenin çok önemi vardı halen bu isim le burası anılmaktadır İpsiz Recep in karargahın bulunduğu yerde büyük kavlan ağaçları vardı burada Ayazlı mahallesi ve Döngelli köyü halkı Hıdırellez lerini burada kutlarlardı,bazı büyük düğünlerinde burada yapıldığı söylenmektedir AKARSU VE DERELERİ Dadalı köyünden çıkan,yani eski Karahasan kışlası dediğimiz yerden çıkan dere Döngelli deresi olarak Sevil borunun önünden denize dökülmektedir Sualtı seviyeleri çok değişkendir,pınar ve kuyu suları

102 faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli(mikrop) bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur. DAĞ VE TEPELERİ Yıldırım sırtları ve Tepebaşı ( 468 ) mt tepesi etekleri altında kurulmuştur JEOLOJİK DURUMU kum,taş,marn kısmen kireçlidir,dere vadi tabanları alüvyon yamaçların büyük bölümü silis formasyonu tepelerin kumlu,çakıllı tabakaları vardır.depreme karşı sağlam zeminlidir,3. derecededir,dağlar deniz kıyısına paralel uzanır,kıyılar düzdür,çevre şist ve kristalin şistlerle kaplıdır.paleozoik ve Tersiyer arazilerden ibarettir,.jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Eriştir. TURİZM DSİ Kampı önü Köyde turizm çok canlıdır Döngelli deresi ve Çayağzı deresi arasında kalan çok güzel kumsalı vardır bu kumsal yaya parkuru olarak değerlendirmelidir, bu kum insan vücuduna yapışmayan bir kumdur,akçakoca belediyesi burayı modern bir plaj haline getirirse buranın önemi artacaktır ayrıca Yaşar Aydına ait banklow tipi evler vardır kafeteryası vardır,çadır turizmi de yapılmaktadır buraya çok çadır kurulmaktadır,yazın buraya çok yerli turist gelmektedir.ayrıca Sevil borunun yukarısında dere kenarında ördek avcılığı yapılmaktadır,buladada av turizmine önem verilmelidir, bu köy birazda sanayiye doğru kaymaktadır,buradaki kuruluşlar buraya modern görünüm kazandırmaktadır,köy artık mahalle olmaya aday bir köydür,petrol istasyonları marketleri sanayi kuruluşları vb gibi kuruluşlar buranın önemini artırmaktadır.şimdiki karayollarının bakım evinin bulunduğu yerde İpsiz Recep in

103 karargahı bulunuyordu,bu karargah kalıntıları ve deniz kenarındaki tahta iskele 1945 yılına kadar vardı bunlar sökülüp atılmıştır,bir rivayete göre de ayrıca Ereğli-Akçakoca arsında yapılan savaşlarda.makedon kralı Büyük İskender bu bölgede savaşmıştır ve buradaki iskeleyide bu kral tarafından yapıldığı söylenmektedir,bu iskele munkariz olduktan sonra tahta iskeleyide İpsiz Recep tarafından da yapılmıştır.bu bölgede 4 adet büyük kavlan ağaçları vardı bu ağaçlar kesilip buraya karayolları bakım evi ve kampı yapılmıştır KÖYÜN CAMİSİ 1917 yılında ahşap camii yapılmıştır.bu cami yıkılıp 1984 Yılında betonarme 350 cemaatli tek şerefeli yapıdır,mimarı İlhami Güçlü dür,sapak camisi 1975 yılında betonarme 150 cemaatli tek şerefeli yapıdır, mimarı Yakup Kalaycıdır MEZARLIKLAR Köyün tek temiz büyük mezarlığı vardır, eski Bitin yalılarında kullanmış oldukları mezardır, bu mezarlığı dağınık köy statüsünde olmakla beraber herkes bu mezarlığı kullanmaktadır çok eski bir mezarlıktır. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık, kadın mezarında süslemeler ön plandadır, erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları, uzun külah üzerine sarık tasvirler, derviş ve tarikat şeyhlerini, sadece ince sarıklılar köy ağalarını, üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir HUBUBAT: Buğday, mısır, Arpa, Pirinç EKONÖMİ TARIM BAKLİYAT: Fasülye, bezelye, bakla, soğan, lahana, marul pırasa, ıspanak, Kaldırık, Patates, Karalâhana, Biber, Kabak Patlıcan MEYVE: Elma, armut, kestane, ceviz, siyah, üzüm, dağ çileği, fındık, muşmula, kızılcık ayva. Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa sanayi kuruluşlarına dayanır..artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,., tavuk kümesi olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuştur,.köyde petrol istasyonları ekmek fırınları marketler ufak bakkallar Fiskobirlik binası sanayi kuruluşları vb gibi kuruluşlardan çok gelir elde edilmektedir ekonomik açıdan yüksek,köyümüz den dır.,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır.. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. HAYVANCILK

104 Az sayıda Koyun Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk bazı hayvanlar vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var,.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde su hızar makinesi yoktur köyde Fehmi Tan a ait palet çakma ve kereste biçme atölyesi vardır merhum Hurmadali Ömer ait kereste biçme atelyesi vardır,ayrıca kürek sapı yapımı da burada fazla miktarda yapılmaktadır AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok rastlanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozba kal,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur.ördek,çulluk avı çok meşhurdur. Dere kenarında dışarıdan gelen avcılar burada ördek avı yapmaktadır,daimi kuşlar kestanekargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su Samuru,Kunduz,Geyik,Karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır,sevil borunun ilerisinde ördek avcılığı yapılmaktadır burası pirinçliktir EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur.avlu,avlu ağla çevrilidir,çünkü sebze meyve yetiştirilir,,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraatı çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR

105 Döngellispor 1983 yılında Naim Sarı,Hasan Hasdemir tarafından forma rengi siyah kırmızı olarak Bolu 2 ci Amatör futbol liginde federe olarak lige iştirak etmiştir,burada 2 ci Amatör liginden 1 ci Amatör liginde 2 kere çıkmıştır,bu lige 10 yıl devam etmiş daha sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle yılında kapatılmıştır,bolu iline bağlı iken Bolu da,düzce iline bağlandıktan sonra Düzce Amatör futbol liginde mücadele etmiştir,bu köyde Çetin Şahin arkadaşımız profösyönel olmuş halen Akçakocaspor da futbol hayatına devam etmektedir.ayrıca köyde Valeybol,Basketbol,Yüzme,Güreş dalında spora çok katkı yapmıştır bu dallarda gayrı federe olarak devam etmiş ve çeşitli başarılar elde etmiştir,masala Hasan Cumhur arkadaşımız İzmit te yapılan bir şampiyonada kendi dalında birinci olmuştur köyün tanıtımında katkı sağlamıştır şuanda güreşi bırakmıştır,eskiden Çuhalı-Fakıllı arasında yapılan at yarışlarında Zeki Sarı Cavit Hasdemir bu yarışlara katılmışlar çeşitli başarılar elde etmişlerdir.ayrıca köyden Hasan Hasdemir arkadaşımız Amatör futbol hocası lisanslı olarak Akçakocaspor alt yapısında halen görevini sürdürmektedir,bu köyde spora ilgi çoktur örnek alınması gereken köydür bundan dolayı kutluyorum kendilerini burada gayri nizami futbol sahaları olmasına rağmen maddi durumları nedeniyle liglere katılamamaktadır bu köye sponsor olunup değerlendirilirse yine eski günlerine kavuşacağını iyi yetenekli sporcular yetiştireceğine inanıyorum yılında kulüp kapanmıştır. ALT YAPI BİGİLERİ Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur.ama mobil sağlık sigotasından faydalanıyor, Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon,2 cami1 fındık kırma fabrikası 1 yem fabrikası 1 tarım atelyesi,5 adet boru profil fabrikası 3 benzin istasyonu,macit boru dekorasyon atelyesi,2 kereste biçme atelyesi,2 kürek sapı imalathanesi,3 kahvehanesi 2 bakkalı vardır1871 birinci arazi yoklama defterinde ismi yok ama 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır,göçmen dağınık köy statüsündedir, , ,1940,-281, , , , , ,1997, 669, nufusu vardır.tarla alanı 350,fındıklık alanı 5.950,orman alanı dönümdür,meyve sebze pirinç ve buğday fazla miktarda yetiştirilir,ilk ilkokul 1958 yılında açılmıştır.fisko birlik üye sayısı 232 dir,paleozik,alivyonlu yer statüsündedir

106 Temettuat defterinde adı geçmemektedir YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU KURTULUŞ SAVAŞINA KATILANLAR İPSİZ RECEP İN ÇETESİNDE OLANLAR :BASO MUSTAFA D.1881 Ö.1954 İBRAHİM KAHRAMAN,ŞÜKRÜ CUMHUR,MUSTAFA CUMHUR,RİZA CUMHUR,ALİ ORHAN YELKENLİ SAHİBİ : ALİ HURMADAL ARABACILAR : ALİ SARI,CAFER KABA,İZZET LOKUM,MEHMET CUMHUR,OSMAN CUMHUR,HÜSEYİN AYDIN,MUSTAGFA LOKUM GAZİLER : MUSTAFA BAŞKAN RECEP D.1898,OSMAN KARA AHMET D. 1900,MUSTAFA KALMAKOĞLU MUSTAFA D.1897,HASAN KABA CAFER D.1899,AHMET TÖNGEL MEHMET 1901,ALİ ORHAN MEMİŞ D,1891 ŞEHİT OLANLAR : HÜSEYİN MEHMETOĞLU KAFKAS ŞARK HARBİ D.1894.Ö.1916 KADİM MEHMETOĞLU D.1889-Ö.1912 BALKAN HARBİ ER KÖYE GELEN İLK SÜLALELER CUMHURLAR- HOPA KEMALPAŞA ARTVİN YAZGANLAR- HOPA KEMALPAŞA ARTVİN LOKUMCULAR, HOPA KEMALPAŞA DEREİÇİ ARTVİN ORHANLAR HOPA LİMAN ARTVİN GENÇ RİZE FINDIKLI RİZE AYDIN HOPA PERONİTİ RİZE KABA HOPA SARP ARTVİN BAŞAK HOPA ARTVİN ÖZER HOPA ARTVİN SARI HOPA LİMAN ARTVİN BAŞKAN HOPA KEMALPAŞA ARTVİN HURMADALOĞLU HOPA ARTVİN KOÇAK HOPA KEMALPAŞA ARTVİN ÇELİK HOPA ARTVİN

107 İYİYAZICI HOPA ARTVİN BAŞ İNEBOLU KASTAMONU CUMUR HOPA KEMALPAŞA ARTVİN ÇETİNKAYA İNEBOLU KASTAMONU ERGELEN KOCAALİ SAKARYA HASDEMİR HOPA LİMAN ARTVİN GÖL KİREMİTÇİ ÖKSÜZ TAN HOPA ARTVİN NOT : ORHAN VE HASDEMİR SÜLALESİ AYNI SÜLALEDİR NOT: Katkılarından dolayı Naim Sarı,Abdullah Cumhur,Hasan Hasdemir arkadaşlarıma teşekkür ediyorum Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün ismi : İbrahim Tuzcu : Naim Sarı,Abdullah Cumhur,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özgür ans,.derl.ibrahim Tuzcu Tarihi yerler : Muzaffer Albayrak,Selim Albayrak,Naim Sarı,Abdullah Cumhur,Köy sak.derl.ibrahim Tuzcu Coğrafi durumu : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Derl.İbrahim Tuzcu Camii ve Mez. : Kenan Okan,Naim Sarı,Abdullah Cumhur,Derl.İbrahim Tuzcu Turizm : Akç.K.Sitesi,Köykent hb,.naim Sarı,.Abdullah Cumhur,Vikipedi özgür ans.,derl.ibrahim Tuzcu Ekonomi : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Abdullah Cumhur,Naim Sarı,İlçe Tarım Md,Derl.İbrahim Tuzcu Kültür : Recai Özgün,Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,Akç.K.Sitesi,Köykent hb,vikipedi özgür ans,görsel yay.s.4.derl.ibrahim Tuzcu Spor Köy alt yapısı İstiklal savaşı : Hasan Hasdemir.İbrahim Tuzcu : Mustafa Kocadon,Abdullah Cumhur,Naim Sarı,Akç.K.Sitesi,Derly.İbrahim Tuzcu. Şükrü Dönmez,Geltag net,naim Sarı,Abdullah Cumhur,Derl.İbrahim Tuzcu

108 Sülaleler : Hüsamettin Kaya,Naim Sarı.Abdullah Cumhur,Derl.İbrahim Tuzcu EDİLLİ

109 Edilliağzı plajı COĞRAFİ BÖLGESİ : Karadeniz Bölgesi İLİ İLÇESİ KAYMAKAM : Düzce : Akçakoca ; Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI TELEFONU : Mehmet Ertuğ : EV POSTA KODU : NUFUSU : 70 Hane 155 Nüfus ESKİ MUHTARLAR : 2014-Mehmet Ertuğ,2009 da -Mehmet Ertuğ,2004 de- Hasan Güçlü,1999 da- Aydın Horoz,1994 de- Hamdi Güçlü,1990- de- İsmail Güçlü COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 44 km,akçakoca ya 5 km uzaklıktadır,4367 dekar fındıklık,13 dekar ormanlık alanı vardır,komşu köyleri,tahirli,arabacı,kalkın, dır.koordinatları E-Akçakoca nın Güney Batısında E ,b-31.89,Rakım 60 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NERDEN GELMEKTEDİR 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşından bıkan Doğu Karadeniz halkı batıya göç ederek Akçakoca ya gelir yerleşirler. Bu köy 1877 Osmanlı Rus savaşında çok göç alır bunlar hepsi Laz kökenlidir.edilli-tahirli

110 arasında yılında Cenevizliler Bizanslılar ve Romanya Dobruca dan getirilen Gagavuz Türkleri,Adana-İçel sancağından Yörükler ( yürüyen halk demek) batıya göç ederek yine Akçakoca ya gelerek bazı köylere yerleşmişlerdir bunlardan Tahirli-Edilli arasıdır,1243 yılında Kastamonu dan Moğol istilası ve savaşından bıkan Oğuz kayı boyu üçok obaları batıya göç ederek bazı köyler kurarlar bunlardan olan Tahirli-Edilli arasıdır,bunlar bu köyde yaşamışlardır.hatta Tahirli-Edilli arasındaki eski mezarlıklardan bunu anlamaktayız. Edilli köyü kurulmadan önce Edil ağzı vardı ilk ismi sarı elentilik tir, muhtarlık olunca Edilli olur ilkönce Aktaş,Arabacı son olarak ta Tahirli köyüne bağlanır,ayrıca 1916 yılında 2. göç dediğimiz göçte de göç almıştır,göçmen bir köydür,1871 Arazi yoklama defterinde kaydı vardır.1877 Lazları bu köyde aşağı mahallede Hopa dan gelenler,yukarı mahallede ise Arhavi den gelenler olmuştur,daha sonra köy turizm açısından değer kazanınca buraya tatil amaçlı yerleşmelerde olmuştur. Köyü ilkönce Ömeroğlu kabilesi kurmuştur,bunlar ilkönce Evliya caminin oraya yerleşirler,daha sonra Edil ağzına sonrada burayı dar görünce iç tarafa doğru giderler,bu sülaleler İzmit ten Düzce ye ordanda Akçakoca ya sahile inerler,çünkü o zaman buralar devlet arazisi idi göç alan yerdi,izmit ten sinek ve tifo hastalığı çok olduğu için bu tarafları tercih etmişlerdir,aynı şekilde Düzce dede bu olayları yaşayınca artık denize doğru Akçakoca ya gelmişlerdir,ayrıca takalarla gelen ailelerde olmuştur.bu köyü kuran aileler şunlardır,ömeroğlu,kahvecioğlu,yazıcıoğlu,şirinoğlu,cenevizoğlu,dur.ömeroğlu kabilesi Muti Reisoğlu dur Hopa da Ömeroğlu diye tanınırlar Bu köy 1928 de muhtarlık olmuştur.1995 yılında köye Kastamonu İnebolu dan göç gelenler olmuştur,8 hanedir. TARİHİ YERLER Köy tarihi yönden fakirdir,yalnız burada 300 yıllık çınar ağaçları vardır,3 adettir,bu ağaçların altında hıdırellez ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır,akdere nın sağ ve solundadır,ayrıca caminin yanında da vardır. AKARSU VE DERELERİ Akdere, Aktaş şelalesi bu köyden Arabacı ve Edilli den geçerek denize dökülür Sualtı seviyeleri çok değişkendir,pınar ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli(mikrop) bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur. DAĞ VE TEPELERİ Kaplan dede (1158) mt, Kaplan tepesi (1o66) mt,sivri tepesi etekleri altında kurulmuştur JEOLOJİK DURUMU Kum,taş,marn kısmen kireçlidir,dere vadi tabanları alüvyon yamaçların büyük bölümü silis formasyonu tepelerin kumlu,çakıllı tabakaları vardır.depreme karşı sağlam zeminlidir,3. derecededir,dağlar deniz kıyısına paralel uzanır,kıyılar düzdür,kıyılarda dik falezler görülür,kıyıdaki kayalar sular tarafından aşındırılarak yalıyarlar meydana getirmiştir,çevre şist ve kristalin şistlerle kaplıdır.paleozoik ve Tersiyer arazilerden ibarettir, r.jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Eriştir.

111 TURİZM Edilliağzı ndan görüntü. Köy çok temiz şirin bir köydür Aktaş şelalesi Edilli köyünden denize dökülmektedir. Edilli ağzı son yıllarda önem kazanınca buraya yapılan kafeteryalar ve çadır turizmi buraya ilginin git gide artığı görülmüştür Kavlan kamping ve kafeteryası meşhurdur KÖYÜN CAMİSİ 1950 yılında yapılmış taş yapıdır,200 cemaatlidir,tek şerefelidir,köylü tarafından yapılmış eski bir camidir MEZARLIKLAR Köyde iki adet mezarlık vardır,aşağıdaki mezarlıkta gömü işlemleri yapılmamaktadır,tepedeki mezarlıkta defin işlemleri yapılmaktadır,halen burası kullanılmaktadır,köyün şuan ki tek mezarlığıdır. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir EKONÖMİ HUBUBAT BAKLİYAT :Buğday, mısır :Fasülye, bezelye, bakla, soğan, lahana, marul pırasa,,ıspanak Kaldırık, Patates,Patlıcan Kara lahana,biber,kabak MEYVE :Elma,armut,kestane,ceviz,siyah,üzüm,dağ çileği,fındık,muşmula,kızılcık ayva.

112 EKONOMİSİ :Tarım ve Hayvancılığa dayanır..artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,köyde balıkçılık yapan yoktur,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,., tavuk kümesi olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir, Köy çok göç veriyor HAYVANCILK Az sayıda,sığır,tavuk,,arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var,.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır, Bölgede göçmen kuşlara daha çok AVCILIK rastlanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozba kal,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur.ördek,çulluk avı çok meşhurdur. Dere kenarında dışarıdan gelen avcılar burada Ördek avı yapmaktadır,daimi kuşlar Kestanekargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.Tavşan,Çakal,Tilki,Domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur.avlu,avlu ağla çevrilidir çünkü sebze meyve yetiştiriciciği yapılmaktadır,,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraatı çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Köyde federe gayri federe hiçbir spor kulübü kurulmamıştır,spora ilginin az olması dikkat çekmektedir ALT YAPI BİLGİLERİ Köye köydes yardımıyla 4500 metre kare Beton parke taşı döşenmiştir,4 km lik yol asfaltlanmıştır, köy içinde muhtelif yerlere 9 adet büz konmuştur,sağlık evi sağlık ocağı yoktur mobil sağlık hizmetinden faydalanılıyor,taşımalı eğitim sistemi vardır,1 cami,içme suyu,ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu,1 değirmeni vardır,yolu asfalttır,kanalizasyonu yoktur,fosseptik çukurlar açılmıştır, eğitim seviyesi yüksek köylerimizdendir,voyvodalık birinci arazi ve Bolu salnamesinde adı geçmemektedir ama

113 Tahirliye bağlı idi,1935 de -204,1940de-240,1945 de-260,1950de-323,1955 de-273,1960de - 238,,1965de -214,1997 de-200,2000 de-176 nüfusu vardır,nüfusu azalan köydür,göçmen köy,az dağınık köy statüsündedir,tarla alanı yoktur,fındık alanı orman alanı 720 dönümdür,meyvecilik ve sebzecilik revaçtadır,ilk ilkokul 1939 yılında açılmıştır, 18Cİ 19CÜ YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDE DURUMU Bu yüzyıllarda Temettuat defterinde adı geçmemem ektedir KURTULUŞ SAVAŞINA KATILANLAR ŞEHİT OLANLAR : KÜÇÜKÖMERLER OSMAN ÇANAKKALE ARIBURNU SAVAŞI D.1887-Ö.1915 P. ER HASAN ÇAVUŞ ÇANAKKALE SEDDÜL BAYIRI P.ER D.1887Ö.1915 GAZİLERİMİZ : M.ALİ HOROZ MEHMET D.1887 AHMET EZER AHMET D.1898 BASO MUSTAFA ÇETESİNDE OLANLAR : OSMAN TURHAN,ŞÜKRÜ GÜÇLÜ,M.ALİ HOROZ,AHMET ÇAVUŞ EZER UĞURLU KARAKOL KOMUTANI : HASAN TURHAN KÖYE İLK GELEN SULALELER CİNİVİZOĞLU AYDIN ARTVİN HOPA LİMAN YAZICIOĞLU YAZICI ARTVİN HOPA LİMAN ŞİRİNOĞLU YAKIŞ ARTVİN HOPA LİMAN KAHVECİOĞLU TURHAN ARTVİN HOPA LİMAN MUTİREİSOĞLU GÜÇLÜ ARTVİN HOPA LİMAN ERTUĞRULLAR ERTUĞ RİZE ARHAVİ HASANUSTALAR- USLU ARTVİN ARHAVİ HOROZOĞLU HOROZ ARTVİN HOPA LİMAN ŞİŞMANOĞLU ŞİŞMAN ARTVİN HOPA LİMAN SERDAROĞLU SERDAR RİZE ARHAVİ ŞAHİNOĞLU ŞAHİN ARTVİN HOPA LİMAN PEHLİVAN PEHLİVAN ARTVİN HOPA LİMAN

114 ÇERKEZİŞİ EZER RİZE ARHAVİ ASLAN ASLAN ARTVİN ARHAVİ GENÇDOĞAN KASTAMONU İNEBOLU APAYDIN ARTVİN ARHAVİ Yazıcıoğlu,Şirinoğlu,Mutireisoğlu,Kahvecioğlu,Cinivizoğlu bunlar,ömeroğlu sülalesindendirler APAYDIN-ÇELİK-GEÇDOĞAN-KARA-KURAL NOT: KATKILARINDAN DOLAYI SAYIN HOCAM YAŞAR TURHAN VE MUHTAR MEHMET ERTUĞ ABİME TEŞKEKKÜR EDERİM Kaynak Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu Köyün ismi : Yaşar Turhan,Mehmet Ertuğ,Vikipedi özg.ansk.,vecdi Emiroğlu,Kenan Okan,Derl.İbrahim Tuzcu Tarihi yerler : Yaşar Turhan,Mehmet Ertuğ,Vikipedi özg.ansk.akç.k.sitesi,şükrü Dönmez,Derl.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu Cami ve Mez. Turizm Tuzcu : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Derl.İbrahim Tuzcu : Kenan Okan,Mehmet Ertuğ,Derl.İbrahim Tuzcu : Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk.,köy sak,kenan Okan,Şükrü Dönmez,Derl.İbrahim Ekonomi : Kenan Okan,Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Vikipedi özg.ansk.,ilçe Tarım Md,Derl.İbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,Köy sak.,recai Özgün,Akç.K.Sitesi,Yaşar Turhan,Görsel yay.s.4,derl.ibrahim Tuzcu Spor Köy alt yapısı İstiklal savaşı Sülaleler : İbrahim Tuzcu : Akç.K.Sitesi,Mustafa Kocadon,Vikipedi özg.ansk,derl.ibrahim Tuzcu : Şükrü Dönmez,Geltag net : Hüsamettin Kaya,Yaşar Turhan,Mehmet Ertuğ, Derl.İbrahim Tuzcu GÖKTEPE KÖYÜ

115 Göktepe köyünden görüntü COĞRAFİ BÖLGESİ İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI :Karadeniz bölgesi : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Adalet Sarı TELEFONU : EV NÜFUSU : 60 Hane 167 Nüfusu vardır POSTA KODU : ESKİ MUHTARLAR :2014-Adalet Sarı,2009- Adalet Sarı 2004-Osman sarı Ahmet Gündoğan,1994- Ethem Sarı,1889- Ethem Sarı, Hayri Beşiroğlu COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 44 km Akçakoca ya 3 km uzaklıktadır, 3937 dekar fındıklık 11 dekar ormanlık vardır. Komşu köyleri,arabacı,yeniköy,kepenç,kentmenli,koçar,kınık köyleri komşularıdır.koordinatları Akçakoca nın Güneyinde E ,B ,Rakım -143 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR:

116 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir tanesi de Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir tanesi Göktepe köyüdür.buraya daha sonra 1243 yılında Kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra kişi Oğuz kayı boyu üçok obaları batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakoca ya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar.ayrıca Adana-İçel sancağından Yörükler (yürüyen halk demektir) bunlarda batıya göç ederek Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar bu köy Göktepe dır.yine 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşından bıkan Doğu karadeniz halkı buraya göç gelmiştir,çoğunlukta Laz lar vardır.neticede Ceneviz,Bizans,Yörük,Oğuz kayı boyu üç ok obaları,doğu Karadeniz den gelen Laz lar burada yaşamışlardır. Akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır 1878 yılında köyde 20 hane Gagavuz Türkleri vardır.bunlar 1915 yılında buradan ayrıldılar.1878 yılında Osmanlı-Rus savaşında doğu karadeniz den göçler olur,bu göçler bu köye gelerek yerleşirler.daha sonra 1916 ve 1940 yılları arasında köye tekrar Doğu karadeniz den göçler gelir.köyün kurulmasında öncülük eden Hacı Ahmet Solak tır.köyde etnik grup göçü yoktur,köyde hep laz vardır ve hep lazca konuşulur.1935 yılında Batum dan kaçak göçmen Gürcüler bu köye gelir,bunlar daha sonra Kirazlı Köyü ne göç ederler.1878 yılında Lazlar takalarla Samsun,Sinop a gelir ve yerleşirler fakat buralarda duramazlar karayolu ile Akçakoca ya doğru gelirler.yolda akrabalarını kaybedenler,hastalıklardan ölenler olur.ayrıca Akçakoca ya takalarla gelenler olur.takalarla gelenler zengin,karayolu ile gelenler fakirdir.köy 1915 Çanakkale Savaşı ndan sonra daha fazla göç alır,köyde 1915 yılında sıtma hastalığından dolayı çok zayiat verir,çanakkale Savaşı na giden en az 30 kişi geri dönememiştir bu yüzden köy çok zayiat vermiştir.köy kadınları bu suretle dul kalmışlardır Arazi yoklama defterinde kaydı vardır.1877 Laz ları bu köyde Merkez,Çay,Kotiller,Mekane,Cumayanı,Kazancı mahalleleri olmak üzere 6 mahallesi vardır,göçmen dağınık köy statüsündedir AKARSULARI Sarma deresi,çay deresi bu köyün eteklerinden geçerek Değirmen ağzından denize dökülür, bu dere Cumayanı bölgesine çok önem kazandırmıştır, su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞ VE TEPELERİ İncirlik sırtları eteğinde kurulmuştur,haciz tepesi ( 960) mt kaplan tepesi( 1066) mt JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme

117 dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TURİZİM Köye uzaktan bakış Köy köydes yardımı ile modern hale getirilmiştir,yüksekte oluşu,havadar oluşu mükemmel görüntüsü ile güzel bir köydür.köyde iki mağara vardır,bir tanesi insanların oyarak meydana getirdiği bir mağaradır,burası ibadethane olabilir,araştırılması gerekir.yakınında Kırgız mezarlığı adı verilen mezarlık vardır,köyde Alemdar Ali ağanın mezarı bulunmaktadır.çay mahallesinde bir adet alabalık çiftliği ile beraber restoran vardır,doğa yürüyüşü yapılabilecek yerdir Ahmet Dede türbesi ve piknik alanı çok meşhurdur.cumayeri mesire yeri şehrin 4 km güney batısında Arabacı köy yolu üzerinde dedir etrafında asırlık çınarlar,değirmen deresi kenarındadır.oğuzların ÜÇ-OK koluna mensup Kınık obaların kurduğu Kepenç,Ortanca,Göktepe,Kınık,Emirköy,Koçar,Koçulu,Aktaş,Arabacı,Kırgız Tahirli köyleri ile Yukarı ve Aşağı mahalle,divanı Keramettin sakinlerinin Cuma namazlarını kılmak,pazar alışverişlerini yapmak için seçtikleri yerdir,dere kenarında Horasanlı Secattin Kara Ahmet Dede burada bir Tekke kurmuştur,birde bir hamam,ve su değirmeni kurulmuştur,daha sonra bu tekke yıkılarak yerine Kestane kalaslarından hiç çivi kullanılmadan Çantı Cami yapılmıştır 15. yüzyılda,caminin bahçesinde de kamelya yapılmıştır,o zamanın Ayanları burada istirahat eder,pazara,cumaya gelen köylülerin eni yi sebze ve meyve yetiştirenlere ve at besleyenlere burada ödül verilirdi halk teşvik edilirdi,hamamda temizlik yapanlar,pazar alışverişlerini bitirenler Cuma namazına muta kip köylerine giderlermiş,cami bitişiğinde Kara Ahmet Dede türbesinde de ziyaretçiler,genç kızlara ocuklar,hastalar çeşitli dileklerde bulunurlarmış,türbede mum yakar,bez parçalarını bağlıyarak dilekte bulunurlarmış,hıdırellez günü dere kenarında yemekler pişirilir dualar okunur yemekler yenirmiş,vaat edilen adaklar kesilirmiş bu adaklar aynı yerde yenirmiş,halkımız tarafından kutsal sayılan bu mesire yeri Akçakoca belediyesi tarafından temizlenmiş tadilatları yapılmış restoranı camisiyle beraber turizme muntazam bir şekilde hizmet vermektedir turistlerin uğrak yeri haline gelmiştir görülmeye değer bir mesire yeridir,1994 yılından itibaren de temmuz ayın ikinci haftasından itibaren Ahmet Dede anma haftası düzenlenmektedir,ayrıca her yıl bahar şenlikleri de düzenlenmektedir.bir rivayete göre Sarma Deresi

118 çok büyüktü,köyün güney batı kısmına gemiler denizden Sarma Deresi içinden Göktepe köyüne kadar girerler bu gemilerin bağlı bulunduğu yerin adı Sinaplı diye anılır.burası bir iskeleydi.ormanlarda kesilen ağaçlar buradan nakliye yapılırdı.huni şeklindeki kayaları toprağa çakıp gemileri oraya bağlarlardı,bu kayalar köyde daha sonra hocanın üzerine çıkarak ezan okunmasında kullanılmıştır,halen bu kayalar ahşap camii çevresinde mevcuttur.istanbul Boğazı açılınca Karadeniz deniz suyu azalır Sarma Deresinde ki suda bu yüzden azalır.şuan ki durum çok az akarsuyu vardır.alemdar mezarlığında yatan Ahmet Dede lakaplı ermiş bütün diğer köylerin cenazelerine gidermiş,birgün köyde cenaze olur cenazeye gitmez annesini dikkatini çeker,anne Ahmet Dede ye seslenir oğlum cenazeye niye gitmiyorsun Ahmet dede annesinin elini tutarak cenaze evine gider tabutu açar bak anne ben bu domuzun cenazesini kılmam der gerçekten tabutun içinde domuz hayvanına benzeyen mevta vardır annesi korkar ve annesine seslenir anne bunun için ben bu domuzun cenazesini kılmam der köylü şaşırır.çünkü bu ölü çok kötü bir kişiymiş,herkese kötülüğü varmış.bu yüzden Ahmet Dede ye ermiş lakabını vermiştir.ahmet Dede genç yaşta bekar iken ölür Alemdar mezarlığı içinde mevcuttur.bunu bilen kişiler buraya ziyarete gelirler.ethem Sarı bu ermişin mezarlığını restore ettirmiştir.ethem Sarı ayrıca Alemdar Ağa nın mezarlığında orijinal taşlarıyla restore ettirmiştir.buraya ziyarete gelenler çoktur.abant İzzet Baysal Üniversitesi nden gelen talebeler burada tezlerini görmektedirler.turizmi açısından çok önemli yeri vardır köyün tanıtımına buraların katkıları çoktur,tarihsel,doğasal olarak turizm için mükemmel bir köy konumundadır,ayrıca av turizmine açık olan, tatlı su balıkçılığı da yapılabilecek köy konumundadır,yine çay boyunca mükemmel ağaçların içerisinden doğa ve yürüyüş parkuru olarak değerlendirilmelidir,yine burada birkaç adet daha restoranların yapılıp buraların değerlendirilmesi sağlanmalıdır,turizm açısından çok zengin bir köy konumundadır.sarma deresinin Göktepe köyü hudutları içerisinde şimdiki mantar üretim fabrikasının altındaki dere kıyısında Sinaplı mevkinde bir adet mağara vardır,bu mağaraya girilmiştir kapısı halen bellidir.bilgi Ahmet Helvacıoğlu CAMİLER Köyün 2 Camisi vardır.köy içindeki camii 1925 yılında yanmıştır,yerine1930 yılında yapılan camii, 200 cemaatli ahşap yapı,şerifesi yoktur,bu camii tarihi eserlere girdiği için yıkılmamaktadır.evliya camisi 1820 yılında yapılmış ahşap,yapı 50 cemaatli,şerefesizdir,2003 yılında restore edilmiştir,,yanında Ahmet Dede türbesi vardır. MEZARLIKLAR Köyün girişinde yolun sağ ve solunda iki büyük mezarlık vardır.bu mezarlıklar tarihi çok eskidir.12 dönüm mezarlıktır.2.mezarlık köyün güneyinde ki Evliya Ahmet Dede,Alemdar Ali Ağa mezarlığı diye anılır.büyüklüğü 7 dönümdür.burası Alemdar Ali nin ölümünden sonra 1878 yılında oluşturuldu,buranın adı Sahra Mezarlığı dır.ilk hastane burada kurulur,yaralılar burada tedavi edilir tekrar cepheye gönderilir,ölenler ise burada gömülür bu yüzden buranın adı Sahra Mezarlığı dır.bu mezarlığın önemi çok büyüktü.ahmet Dede bu mezarda aynı zamanda köyün ermişidir.cumayanı nda ki Ahmet Dede ile Dede Dağındaki Ahmet Dede Kepenç Köyündeki Mehmet Dede kardeştirler.cumayanı ndaki Ahmet Dede eskici,dede Dağı ndaki Ahmet Dede çoban,kepenç Köyü ndeki Mehmet Dede reçber dir.köy civarında muhtelif yerlerde çeşitli mezarlıklarda vardır.bu mezarlıklar Bitinya krallığına ait mezarlıklardır.buralar kazıldığında çanak çömlek kiremit parçaları halen daha çıkmaktadır.buraların üzerinde fındık bahçeleri mevcuttur.kocabahçe fındıklığı,asım

119 Türkan,Yılmaz Gümüş,Ahmet Akan fındık bahçeleri vardır.kavak mevkiinde de Asım Türkan ın varislerinin bahçeleri vardır.tepecik tepecik şeklinde mezarlıklar vardır.bunlar halen köy içinde Hasan Türkan ın evi bahçesinde 125 m2 lik büyüklüğünde Müslümanlara ait tapulu mezarlıklar vardır.taşları kaybolmuştur,mekane mahallesinde çakallara ait 2 parça mezarlık vardır.çay mahallesinde Gündüzlere ait mezarlık vardır.cumayanı nda ayrıca Mustafa Şaban lakaplı bir zatta yatmaktadır.göktepe Karyesi mezarlığıdır,gençliğine doyamayan Moskof keferesinden intikamını alamayan Alemdar ali ağa 1183 h. M.1787 Ahmetçioğlu Mustafa reis halilesi.hamilini vaaz ederken evlatlarıyla bile şehitten vefat eden oğlu Hasan ve Hüseyin 1236 h m Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir EKONÖMİSİ TARIM: HUBUBAT :Buğday,Mısır Mantar üretim fabrikası BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Akçakoca pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,., tavuk kümesi besiciliği olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama şu an kanunlar buna el vermiyor, Köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da munkariz olmuştur,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur veriyor. Tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında

120 kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi,, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur Orman alanı seviyesi düşüktür % 7 gibi AVCILIK Bölgede göçmen kuģlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuģ,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığ ırcık,bozbakal,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlıģ avlanma neticesinde çok azalma olmuģtur. Ördek,Çulluk avı çok meģhurdur.çevredeki daimi kuģlar Kestane Kargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.TavĢan,Çakal,T ilki,domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur.avlu,avlu ağla çevrilidir çünkü meyve sebze yetiştirilir,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraatı çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evler uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR

121 Gökspor Futbol Kulübü BÖLGESİ:SAKARYA İLİ:DÜZCE İLÇESİ:AKÇAKOCA KÖYÜ:GÖKTEPE KURULUŞU: FORMA RENGİ:MAVİ-BEYAZ KÜTÜK NO: ADRES:Göktepe köyü -Akçakoca TELEFON: BAŞKAN:Gökhan Necati Solak WEB:

122 İLK KURUCULAR:ALİ TÜRKAN,ŞÜKRÜ KAZANCI,AHMET SOLAK,ETHEM SARI,ALİ GÜNDÜZ,REŞAT GÜNDOĞAN,CEMAL YILMAZ,VASFİ ZORLU FAALİYETİ:FUTBOL Köyde spora ilgi büyüktür.1956 yılında gayri federe olarak kurulan Gökspor kulübü forma rengi mavibeyaz olarak tarihe geçmiştir.kurucuları Ali Türkan ve Şükrü Kazancı dır.1963 yılında federe olarak Bolu amatör kümede yıllarca mücadele etmiş,daha sonra maddi imkansızlık nedeni ile kapanmış.bu arada Göktepe olarak kulüp ismini değiştirmiştir.3-4 yıl sonra kulüp tekrar Gökspor ismini alarak Bolu amatör liginde müsabakalara devam etmiştir.1980 yılında Bolu amatör futbol şampiyonu olur Manisa da bölgeler arası şampiyonaya katılır.1985 yılında kulüp ilgisizlik ve maddiyatsızlıktan dolayı tekrar kapanır.2008 yılında tekrar kurulan Gökspor Düzce 2. amatör futbol liginde mücadele etmektedir.kurucuları Erkin Gündoğan ve Hakan Akdoğan dır.forma rengi mavi-beyazdır.ayrıca alt yapı oluşturularak ileriye dönük atılımlıda yapmıştır,diğer amatör branşlarda sportif faaliyetleri vardır.bunlar güreş ve voleyboldur.bu branşlarda Bolu ilinde başarılar elde etmiştir fakat maddi imkansızlıklardan dolayı bu branşlarda kapatılmıştır.köyde bayramlarda güreşler yapılırdı bu güreşlerde şuanda yapılmamaktadır.ayrıca eskiden Kınık köyü ile beraber bayramlarda güreşler düzenlenirdi fakat şimdilerde yapılmamaktadır,birinci gün Kınık,ikinci gün Göktepe,üçüncü gün Balatlı,dördüncü gün Beyörende yapılırdı ALT YAPI BĠLGĠLERĠ TaĢımalı eğitim sisteminden faydalanmaktadır,içme suyu,kanalizasyonu,elektriği,telefonu,ptt acentesi,2 adet camii vardır.2 km lik yol asfaltlanmıģtır,1 km lik köy yolu geniģletmesi yapıldı,1700 m² lik kilitli parke taģı döģenmiģtir,sağlık ocağı sağlık evi yoktur,ancak mobil sağlık sisteminden faydalanıyor,kültür mantarı kooperatifi vardır,ilk ilkokul 1942 de açıldı,fiskobirlik üye sayısı :236 dır.1871 Birinci yoklama defterinde 1922 Bolu sallanamesinde kaydı vardır,yerli,az dağınık köy statüsündedir,1935 de-281,1940 de- 354,1945de-329,1950 de-396,1955 de-340,1960 da-328,1965 de de nüfusu vardır,tarla alanı yok,fındık alanı ormanlık alanı 329 dönümdür % 93 fındıklık teģkil eder % 7 si orman teģkil eder.göktepe köyü gençlik ve spor kulübü,ahmet Dede camii yaptırma ve yaģatma,köy camii yaptırma ve yaģatma derneği vardır İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR GAZİLER:1-Ali Gümüş-Ahmet D Mustafa Gümüş- Ahmet D Mehmet Gümüş D Ahmet Gümüş 3 çocuğunu askere vermiştir. ŞEHİTLER: Mithat Sarı Çanakkale savaşı D.1895-Ö.1915 M.Ali Zorlu Balkan harbi D Ö 1912

123 Hasançavuş Türkan Düzce Çerkez Ethem isyanında Yüzbaşı iken Düzce de Şehit olmuştur naaşı şimdiki Düzce Atatürk parkına gömülmüştür,munkariz olmuştur. Çanakkale Savaşında köyden 32 tane şehit vardır.bunlar ismini tespit edemedim. ARABAYLA CEPHANE TAŞIYANLAR: Hüseyin Solak, Hüseyin Beşiroğlu araba ile cephane taşımışlardır. ABAZA İSYANINDA MUSTAFA TÜTÜNCÜ ÇETESİNE KATILANLAR Mustafa efendi YÜZYILDA TEMETTUT DEFTERİNDEKİ DURUMU Temettuat defterinde kaydı bulunmamaktadır. KÖYE İLK GELEN SÜLALELER Köyün ilk kurucuları Sercanlar 3 hane olarak yerleşmişlerdir 1-AĞALAR YERLİ 2-AKMEMETLER YERLİ AKÇAKOCA YUKARI MAH. GÖÇ. 3-ASLANOĞULLARI ARTVİN ARHAVİ 4-AZİZOĞULLARI YERLİ AKÇAKOCA YUKARI MAH.GÖÇ. 5-AŞIKKAHYALAR YERLİ 6- BAĞDATLIOĞULLARI ARTVİN ARHAVİ 7-BAŞKÖYLÜLER ARTVİN ARHAVİ 8- CAMSUKOĞULLARI ARTVİN ARHAVİ 9-ÇAKIROĞULLARI 10-EMİNLER YERLİ YERLİ 11- KAHRAMANOĞLU TRABZON OF 12- HOBİNALAR -CESUR RİZE 13-GÜMÜŞLER 14-ZORLU YERLİ YERLİ 15-KAYMAKÇILAR YERLİ SÜLALE YOK OLDU

124 16-ÖMERAĞALAR SERT YERLİ 17- SERCANLAR GÜNDÜZ ARTVİN ARHAVİ 18-ŞAKİRLER YERLİ 19- TAZELER YERLİ 20- SARI ARTVİN ARHAVİ BAŞKÖY 21- HASANÇAVUŞ -TÜRKAN ARTVİN ARHAVİ 22-BAYRAKTAR ARTVİN ARHAVİ 23-TUNCAY ARTVİN ARHAVİ BAŞKÖY 24-KAZANCILAR ARTVİN ARHAVİ ORÇİ 25-KOYUNCULAR ARTVİN KEMALPAŞA KİSSE (SUNDURA) 26-ÇAKALLAR ARTVİN ARHAVİ 27-ÇETİNLER ARTVİN ARHAVİ 28-ŞEN ARTVİN ARHAVİ 29-KARACAN ARTVİN ARHAVİ 30-AYDOĞAN ARTVİN ARHAVİ 31-BEŞİROĞLU TRABZON OF 32-EREN YERLİ 33-DEMİRCİOĞLU GÜRCİSTAN BATUM BİR KISMI MELENAĞZINDA BULUNMAKTADIRLAR 34-TAŞKIN 35-TOPUZLAR 36-TOPÇULAR YERLİ YERLİ YERLİ 37-GÜNDOĞAN ARTVİN ARHAVİ PAPİLAT Koyuncular Hopa dan Batum Sohumi ye göç giderler 1935 yılında tekrar Hopa ya geri gelirler 1937 yılında da Akçakoca ya göç gelirler,kazancılar ve Koyuncular dayı hala çocuklarıdır,kazancılar sayesinde Koyuncular Akçakoca ya gelmişlerdir.kazancılarda Arhavi den gelmişlerdir. KÖYDE BAZI YER ADLARI

125 Baldırman tepesi,basamaklı altı,bağılı,belen( köy meydanı) Cumayeri ( Emirköy) Falyanı ( su havzası) Kalyoncu pınarı,koca oluk ( Kepenek değirmeni) Koçalı ( çok eski yerleşim yeri,demirci kalıntıları ) Mesken yolu,nalbant tarlası,sinoplu köprüsü,türbe yanı,vakıf yolu,yarış bayırı NOT: Katkılarından dolayı değerli büyüyüm emekli öğretmen Ethem Sarı ağabeyime çok teşekkür ediyorum Kaynak Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu Köyün ismi Tarihi yerler : Ethem Sarı,Vikipedi özg.ansk.,akç.k.sitesi,derl.ibrahim Tuzcu : Ethem Sarı,Akç.K.Sitesi,Derl.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,,Derl.İbrahim Tuzcu Cami ve Mez. Turizm : Kenan Okan,Ethem Sarı,Derl.İbrahim Tuzcu : Akç.K.Sitesi,Ethem Sarı,Vikipedi özg.ansk.sitesi,derl.ibrahim Tuzcu Ekonomi : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Vikipedi özg.ansk,sitesi,ilçe Tarım Md,Akç.K.Sitesi,Derl.İbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Ethem Sarı,Recai Özgün,Akç,K.Sitesi,Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Vikipedi özg ans.sitesi,görsel yay.s.4,derl.ibrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk.sitesi,mustafa Kocadon,Derl.İbrahim Tuzcu İstiklal savaşı Sülaleler : Şükrü Dönmez,Geltag net ; Hüsamettin Kaya,Ethem Sarı, Derl.İbrahim Tuzcu HASAN ÇAVUŞ KÖYÜ

126 Hasançavuş köyü COĞRAFİ BÖLGE İLİ İLÇESİ KAYMAKAM : Karadeniz bölgesi : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Abdulhamit Erdem TELEFONU : EV POSTA KODU : NÜFUSU : 156 HANE,518 NÜFUS VARDIR. ESKİ MUHTARLAR : ABDÜLHAMİT ERDEM,2009 DE-ABDÜLHAMİT ERDEM,2004-EROL ARAS,1999-D.ALİ KAR,1994-YILMAZ ALTAY,1989-YILMAZ ALTAY COĞRAFĠ DURUMU : Düzce ye 55 km,akçakoca ya 10 km uzaklıktadır, dekar fındıklık,47 dekar ormanlık alanı vardır.kalkın,nazımbey,melenağzı komşu köyleridir.koordinatları Akçakoca nın Batısında E ,B ,Rakım 112 mt TARİHİ 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin

127 imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir taneside Hasançavuş köyüdür..buraya daha sonra 1243 yılında,kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra kişi Oğuz kayı boyu üçok obaları batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakoca ya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya da Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar.ayrıca Osmanlı-Rus savaşından bıkan Doğu Karadeniz den Laz ve Hemşin,Çerkez halkı batıya göç eder Akçakoca ya gelir bazı köylere yerleşirler bunlardan bir taneside Hasançavuş tur.neticede burada Cenevizli,Bizanslı,Gagavuz Türkleri,Oğuz kayı boyu üçok obaları,doğu Karadenizden gelen Hemşin,Laz,Çerkez bu kavimler burada iç içe yaşamışlardır. Akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır yılında Rus-Osmanlı Savaşından dolayı doğu Karadeniz ve Kafkasya dan göç alır.rusya nın NOVRESSKY limanından köhne vapurla buldukları her türlü teknelerle batı Karadeniz e doğru göçe başlarlar.samsun,inebolu en son Akçakoca Çuhalı İskelesi ne gelirler.günlerce gemilerde aç susuz kaldılar,deniz tutması ve tifo hastalığına yakalanıp çok zayiat verdiler.akçakoca İskelesine çıkanlardan ölenlerin 2 yerde mezarı yapıldı.bugünkü Mustafa Açıkalın Okulu ve Huzur Evi arasında gömüldüler birde müftülük binasının olduğu yerde gömüldüler.yeniden sağlıklarına kavuşan Çerkez aileler Düzce kazasına gittiler,bir kısım Akçakoca da kaldı.bunlar daha sonra Hasan Çavuş Köyü ne yerleştiler.köy Çerkes,Circasse,Kirkas,Çerkis ve Çerkez olarak anılırlar.abasg-karket dilleri Adige Ubi ve Abhaz lehçeleri olmak üzere 3 e ayrılır.çerkezler köy kabile şeklinde yaşarlar.21 mayıs 1864 günü TUABSE ye yakın Acepsu dere kenarında KBAADE ile intihar savaşı denilen mevkide Ruslarla karşılaşan son Adige fazla Dağlı ve Kırımlı hunharca ve vahşice kullanılan nefatlarla yurtlarından sürüldüler.270 yıl süren Kafkas harpleri son buldu.1864 göçünde 3milyon Çerkez nüfusu Anadolu ya göçünden dolayı azalmışlardır.karaburun mahallesinde Bizans döneminde kurumlu 1 iskele vardı,bu iskele çevre köyleri kullanıyorlardı.dere içinde Ebir kilise tabanı bulunmuştur çünkü burada Protestan kilisesi vardı.kilise civarında ki cami mezarlıklarla birlikte münkariz oldu.halen kiliseye ait ayazma kalıntıları bahçe içinde bulunmaktadır.burası Bizanslılara ait iskan yeriydi..köy Göçmen köydür,kafkasya,rize,pazar,trabzon dan çok göç almıştır.merkez ve Karaburun mahallesi vardır.köyün diğer adı Çerkezköy dür. KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR: Daha önce Bizanslılar,Cenevizliler, Manav Türkleri vardı,1864 yılında buraya Çerkezler gelir. Köye ilk gelen Hasan Çavuş Efendi bu köyün kurulmasında öncülük etmiştir,hasan çavuş Akçakoca dan buraya gelir burayı kendi memleketlerindeki yere benzetir buraya yerleşmeye karar verir çok uğraş vermiştir,tekrar geriye dönerek şimdiki huzur evin yanında bulunan akrabalarını alarak buraya gelir, buradaki evlerin yapımında da çok emeği geçmiştir.bundan dolayı köye akrabaları Çerkez köy olan bu köye atalarının ismi Hasan çavuş ismini bu köye vermişlerdir,burada manav Türkleri ile beraber yaşamışlardır. Çerkezler Düzce de akrabalarının bulunduğunu öğrenirler ve göçü Düzce ye taşırlar,artık burada 2-3 aile kalmıştır,daha sonra köye ilk önce 1878 yılında Karadeniz den Rize Fındıklıdan İnceoğluları,Karoğulları,Fırıncılar ( Ergünler ) Yakupoğulları gelir buraya yerleşirler,daha sonra 1916 da 2 ci göçte yine Karadeniz den göç gelir merkez mahalleye yerleşirler,daha sonra Rize

128 Ardeşen Öce ( şimdiki Yeniyol ) köyünden Hasan Altay 1929 yılında Akçakoca ya vapurla Karaburun iskelesine gelir,daha önceleri buraya yerleşen Yakupoğulları ndan olan şimdiki Alas sülalesi nin yanına gelir,bunlar akrabadırlar bunlarda merkez mahalleye yerleşirler,daha sonra sahile inerek buraya yerleşmişlerdir,köye daha sonra Trabzon,Giresun,Ordu dan göç gelir merkez mahalleye yerleşirler,bunlar yıllarca hep birlikte yaşamışlardır,fakat köyde manav Türkleri ve Çerkez kalmamıştır.bu köyde Hemşin ve Laz lar da vardır,yalnız buraya gelen Çerkezlerden 2-3 aile kalmıştır.köy göçmen karışık dağınık köy statüsündedir TARİHİ YERLERİ Köy içinden görüntü Karaburun mahallesinde Bizans döneminde kurulmuş bir iskele vardı,bu iskele çevre köyleri kullanıyorlardı.bu iskele buraya çok önem kazandırmıştır,ormandan kesilen keresteler buradan nakliye yapılıyordu,yolcuların nakliyesi buradan yapılıyordu,osmanlıda son zamanlarda bu iskeleyi kullanmıştır,fakat bu iskele 1960 yılında yıkılmıştır.dere içinde Ebir kilise tabanı bulunmuştur çünkü burada Protestan kilisesi vardı..kilise civarında ki cami mezarlıklarla birlikte münkariz oldu.halen kiliseye ait ayazma kalıntıları bahçe içinde bulunmaktadır.burası Bizanslılara ait iskan yeri idi.deniz ticaretini buradan yapan Bizanslılar burayı çok kullanmışlardır,cami bahçesi içerisinde birde hamam olduğunu söyleyen Ayhan Altay ağabeyim son yıllara kadar bu hamamın olduğunu hayvanlarını burada suladığını bize anlatmaktadır,ayrıca Karaburun tam ucunda sağ tarafta ormanlık arazide tepede Osmanlı-Rus savaşında Ruslara karşı yapılan makineli mavzer silahı ile karşılık vermek için ve gözetlemek için bu uçta tepede bir adet dehliz bulunmaktadır bunların eşleri Çayağzı köyü ve Ayazlı mahallesindedir,bu dehlizin bulunduğu yerde ayrıca Osmanlıya ait karakol askeri kışlası olduğu sık sık buraya hayvanları otlatmaya gittiğinde buradaki askerlerin Ayhan Altay ağabeyime yemek verdiklerini,bu kışlanın 1935 yılında kapatıldığını Ayhan ağabeyimiz bizlere anlatmaktadır.ali Örs ün olduğu bakkal ın yanında 5 adet çok büyük 150 yıllık Karaağaçlar vardı burada hıdırellez şenlikleri ve güreşler buralarda yapılırdı,bu ağaçlar 1955 yılında kesilmiştir,bundan dolayı Karaburun a eskiden Karaağaç dibi denirdi,1955 yılından sonra Karaburun denilmeye başlanmıştır.1948 yılında Karaburun iskelesinden Melenağzın a bir gün sandalla giderler dönüşte sandal alabora olur ve sandaldan 2 kişi boğulur yalnız bu boğulan yeni gelindir,bunun kundaktaki çocuk boğulmaz kendiliğinden deniz

129 dalgaları sahile kundağı atar boğulmaz bu dikkat çekmiştir.bu çocuk ismi Mehmet tir soy ismini hatırlayamadık bu zat şimdilerde ölmüş Hasançavuş mezarlığındadır.1942 yılında Karadeniz de bir alman gemisi Ruslara esir düşmemek için denizaltını batırırlar burası da Karaburun açıklarıdır,bir gün sabah hayvanlarını otlatmaya çıkartan Ayhan Altay ağabeyim bir bakar şaşırır çünkü şuandaki Mehmet Tural ın olduğu yerde 3 adet askeri çadır kurulmuş askerler var yanlarına gider fakat ne konuştuklarını anlamaz,aklına abisi gelir merkez mahalleye gider abisi o zaman Bursa da şube binbaşısıdır o sırada ( M.Ali Altay ) köydedir buna danışır askerlerin yanına giderler ve abisi askerlerle anlaşır,askerler denizaltıyı batırdıklarını anlatırlar,m.ali Altay bu durumu Akçakoca ya bildirir ve bu askerleri öküz arabalarıyla yaya Akçakoca ya teslim eder,giderlerken Paşalar,Kalkın dan geçerken hep birlikte marşlar okurlar bunları bu köylülerde şaşkınlıklarla izlerler oradanda bu Almanlar Ankara ya gönderilir,bundan dolayı M.Ali Altay Bursa da iken devlet mükafatlandırmıştır. AKARSU VE DERELERİ Köyde tek dere vardır ismi Karadere dir,köy içinden çıkar Nazımbey den Melen ırmağına akar Hemşin köyünden çıkan Cırazlı dere Karaburun mahallesinden denize dökülür,su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞ VE TEPELERİ Ordulu Dağı eteklerinde kurulmuştur,yörük tepesi 960m. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. TURİZM

130 Karaburun plajı İlçemiz turizmin yoğunlaştığı en önemli plajlarımızdan birinin bulunduğu otel,pansiyon,restoran,kefelerin olduğu bir yerdir,plajı ile ünlü olan bir köydür, dinlenme ve eğlence yerleri mevcuttur Karaburun Köyü Gözün alabildiğince uzanan geniş, bakir kumsallı plajlar, gerisinde kamp alanları, ekonomik fiyatlı kır lokantaları, gölgeli piknik alanları ilk dikkat çeken özellik olarak görünüyor. Bir zamanlar başta Alman turistler olmak üzere karavan ve çadır turizmin en gözde tatil yerlerinden biri olan Karaburun, günümüzde daha ziyade yerli turistlere hizmet veriyor. Köy meydanına gelince ortama çok çabuk alışıyor, her yeri bir çırpıda görebiliyorsunuz. Uzun boylu ağaçlar altında ki minik parkta dinlenme molası verirken, her iki yana uzanan kumsal denize girenleri ağırlıyor. Açıklarda insana dost yunus balıkları sırt yüzgeçlerini göstererek çeşitli oyunlar yaparken ilgi odağı olup, sahillerin güvenli olduğu konusunda mesaj veriyorlar. Kıyıdan itibaren 100 metre boyunca sığ olan deniz, dalga olsa bile yüzenleri olumsuz etkilemiyor. Geniş alanda kamp yerleri, diskotek, bar, çay bahçesi, iki içkili, bir içkisiz lokanta, gelişmiş olan ev pansiyonları ihtiyaçları karşılamaya yetiyor. Mayıs ayında başlayan mevsim Kasım ayına dek tatil izni veriyor. Karaburun sahilinde denize paralel devam ettiğimiz yolun sonunda Melenağzı Köyü ile karşılaşıyoruz. B.Melen Çayının denize kavuştuğu bu bölgede, balıkçı tekneleri canlı renkleriyle, toprak renkli çaya renk katıp süslüyorlar. Dokuz Değirmen köyünden başlayan rafting katılımcılarının bitiş noktası olan Melenağzı mevkiinde bulunan köprü, çayın her iki yanını ve çevreyi seyir için imkan verirken, piknik yapmaya elverişli alanlar, pansiyon ve bahçeler göz okşuyor. Yöre halkı fındıkçılıkla uğraşıyor ve balıkçılıkla geçinenler uygun yerlere bıraktıkları ağlara az da olsa kefal balıkları doluyor. Akçakoca merkezine 10 km. uzaklıkta ve Melenağzı yolu üzerindeki Karaburun Köyü ve Plajı hem kumu hem de sahili ile en az Melenağzı kadar keyifli bir plaj. Bu bölgedeki ev- pansiyonların mimarisi de çok sevimli. Çok rağbet gören köy gerçekten şanslı. Hem doğal güzellik açısından çok zengin hem de tatilin keyfini çıkartmak isteyenlere yeme-içme, konaklama, dinlenme ve deniz banyosu için çok uygun ve güzel alternatifler sunabiliyorlar.burada bulunan Besim Kar a ait banklow tipi yazlık villalar ve siteler,ali Sakarya,Hasan Güngör,Ercan Altay,Ali Örs,Fatih Çınar,Tuncay Altay,Taşkın Altay,Cengiz Altay, Nurettin Kar bu arkadaşlarım burada turizme çok katkıda bulunmaktadırlar,köyün tanıtımında öncülük yapmaktadırlar,buralardaki pansiyon,disko,restoran,kafeterya gibi işletmeler bunlara aittir,ekonomik açıdan köye katkıları

131 büyüktür.buraya biraz daha önem verilirse buranın turizm açısından daha büyüyeceğini ümit ediyorum.turizm ve tanıtma derneği burayı unutmamalı buraya gereken imtiyazı göstermelidir.merkez mahallesi bir tepede kurulmuş denizi burada rahatlıkla görmek mümkündür,buradaki otantik evleri,görmeye değerdir. CAMİLERİ Köyde 2 adet cami vardır,merkez mahalledeki cami, burada eski cami vardı bu yıkılarak 1910 yılında tuğla yapıdan tek Şerifeli 150 cemaatli bir yapıdır.diğeri ise Karaburun daki cami 1968 yılında tuğla yapı tek şerefeli,100 cemaatli,tuğla yapıdır köylü kendisi yapmıştır arazisini Enver Alas vermiştir MEZARLIKLAR Köyde 2 adet mezarlık vardır 1 cisi köyün tam içindedir camiye çok yakındır,2cisi ise karşı köy mezarlığıdır,2 mezarlıkta kullanılmaktadır 1cisi ise Çerkez aileleri mezarlığıdır.eski köy munkariz olunca köyün kendine ait mezarlığı vardır,bu mezarlıkta,rize den 3 ay da 3 çocukları ile Akçakoca Karaburun mahallesine gelir,burada ölür ve gömülür Fatma Örsoğlu D.1883-Ö.1978 dir. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir TARIM: HUBUBAT:Buğday,Mısır, EKONOMİSİ BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,PatatesKaralahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa,Turizme dayanır.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,,yalnız sağman inekler vardır,., tavuk kümesleri olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur..köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur.,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır. Köyde turizme çok ağırlık verilmiştir,pansiyonculuk çok iyidir İlçemizde tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi, balıkçılık, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır..karaburun mahallesi turizm açısından çok zengindir ekonomik açıdan köye fazla miktarda katkı saylamaktadır,turizm açısından zengin olan bir köy statüsündedir.maden direkleri dışında,bolu Adapazarı nda,düzce de yetişen buğday,kavun,karpuz gibi toprak ürünleri manda ve öküz arabalarıyla deniz sahiline getirilir buradan da deniz yoluyla gelen gaz,ve tekel maddeleri aynı arabalarla taşınırdı,sahilde bulunan depolarda bu mallar stoklanır dı zaman içerisinde

132 tuz ve benzeri şeyler şehir ve kasabalara sevkiyatı yapılırdı,ayrıca deniz yoluylada sandallarla başka şehirlere sevkiyatı yapılmakta idi. HAYVANCILK Az sayıda Koyun,,Sığır,Tavuk,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır. Deniz balıkçılığı da yapılmaktadır,ayrıca tavuk kümesleri vardır ORMANCILIK Köy içinden görüntü Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var 3465 dekar ormanlık vardır,.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,köyde ormanlık alanı seviyesi düşük seviyededir% 8 gibi AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane Kargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.Tavşan,Çakal,Tilki,Domuz, Ayı,su Samuru,Kunduz,Geyik,Karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır.sahil kesiminde Karabatak ve Martı lar vardır EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur.avlu,avlu ağla çevrilidir çünkü sebze meyve yetiştirilir,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü

133 gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Hiçbir zaman gayri federe veya amatör olarak hiçbir müsabakalara iştirak etmemiştir,köyün hiçbir sportif amaçlı kulübü yoktur,köylünün spora yatkınlığı yoktur.eskiden köyde hıdırellez de bayramlarda güreşler yapılırdı ve hatta Karasuya güreşe gidilirdi,bu köyün en iyi güreşçisi Ayhan Altay dır namı diğer köylere nam salmıştır.ayrıca bazen kaymakamlık voleybol turnuvalara katılmışlardır. ALT YAPI BİLGİLERİ: 35 km lik köy içme suyu yapıldı.3.5km lik köy yolu stabilize yapılıp daha sonra asfaltlandı.6000m² kilitli parke taşı döşenmiştir.karaburun mahallesi ve köy içi çevre düzenlemeleri yapılmıştır.karaburun mahallesinde ki pansiyon,bar ve kefelerin restorasyonu yapıldı.köy taşımalı eğitimden yararlanmaktadır,sağlık ocağı yoktur ancak mobil sistemden yararlanmaktadır.kanalizasyonu yoktur,ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu vardır.değirmen yoktur.ilk cami Halit Efendi yaptırmıştır.ilk ilkokul 1954 te açılmıştır ikincisi Karaburun mahallesinde 1980 yılında açılmıştır de-148,1965 de- 200,1997 de-421,2000 de -370 nüfusu idi,1871 birinci arazi yoklama defteri 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır,karışık göçmen köy, dağınık köy statüsündedir.ziraat arazisi 1867 dönümdür,tarla alanı 550,fındıklık alanı 4.730,ormanlık alanı yoktur % 4 plaj ve kayalıktır tatlı su balığı yanı sıra balıkçılılık yapılan köydür.hasançavuş köyü kültür turizm ve sosyal yardımlaşma derneği vardır. İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR: Bu köyden istiklal savaşına katılan olmamıştır.yalnız Kore savaşına katılanlar vardır bunlar, İbrahim Altay,Cevat Altay YY TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU : Temettuat defterinde adı geçmemektedir. KÖYE İLK GELEN SÜLALER: 1-ÖMER OĞULLARI BİLGİN Yalnız bu aile Yörükhan taifesidir. 2-MAHMUT OĞULLAR KUTLUATA Çerkez Kafkasya 3-HASAN ÇAVUŞ OĞLU ERGÜN Çerkez Kafkasya 4-DEVLET GERİ OĞULLARI ERGÜN Hemşin Rize Ardeşen Öce ( Yeniyol) 5-FIRINCI OĞULLARI ERGÜN Hemşin Rize Ardeşen Öce ( Yeniyol) 6-YAKUP OĞULLARI ALAS Hemşin Rize Ardeşen Öce ( Yeniyol) 7-YAKUP OĞULLARI ALTAY Hemşin Rize Ardeşen Öce ( Yeniyol)

134 8-İNCE OĞULLARI İNCE Laz Rize Fındıklı 9-ÖRS OĞULLARI ÖRS Hemşin Rize Ardeşen Öce (Yeniyol) BALIKÇILAR Rize Merkez BAŞKAN Laz Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy BERBER ÇABUK Hemşin Artvin Hopa Kemalpaşa Trabzon Of ÇELİK Çerkez Kafkas DELİMEHMET DEMİR Trabzon Araklı Trabzon Araklı ERDEM Laz Artvin Arhavi KAR Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy KAROĞLU Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy TİRYAKİ Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy KELEŞ Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy ÖNKİBAR Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy ÖZDEMİR Laz Artvin Arhavi SAKARYA Laz Rize Ardeşen SARIMEHMET Rize Gündoğdu YANMAZ Rize Salaha Karayemiş KİBAR Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy MUTLU Laz Rize Fındıklı KOL Hemşin Rize Ardeşen Işıklı Ortaköy NOT: ERGÜN,ALTAY,ALAS,FIRINCI BU SÜLALELER AYNI SÜLALEDİR,BUNLAR İLKÖNCE YENİCE KÖYÜNE YERLEŞİRLER,DAHA SONRA HASANÇAVUŞ KÖYÜNE GELİR YERLEŞİRLER KAR, KAROĞLU,TİRYAKİ SÜLALESİ AYNI SÜLALEDİR NOT:Değerli büyüyüm Ayhan Altay ağabeyime katkılarından dolayı teşekkür ederim Kaynak

135 Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu Köyün ismi : Ayhan Altay,Vikipedi özg.ansk,sitesi Akç.K.Sitesi,Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Derl.İbrahim Tuzcu Tarihi yerler : Ayhan Altay,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk,sitesi Akç.K.Sitesi.,Derl.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Vikipedi özg.ansk,sitesi Derl.İbrahim Tuzcu Cami ve Mez. : Kenan Okan,Ayhan Altay,Derl.İbrahim Tuzcu Turizm ; Kenan Okan,Ayhan Altay,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk.,sitesi,derl.ibrahim Tuzcu Ekonomi : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,İlçe Tarım Md,A.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk.sitesi,ibrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Hayri Ersoy,B.Habiçoğlu,Düzce Kafkas Dernğ.Chvenebura net,vikipedi özg.ansk.sitesi Hemşinliler eğit.kül.dernğ.,ayhan Altay,Derl.İbrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Mustafa Kocadon,Ayhan Altay,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansk.sitesi,derl.ibrahim Tuzcu Sülaleler : Ayhan Altay,Hüsamettin Kaya,Üstün Alas, Derl.İbrahim Tuzcu KALKIN Kalkın köyünden görüntü

136 COĞRAFİ BÖLGESİ : Karadeniz Bölgesi İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Şaban Delihasanoğlu TELEFONU : EV POSTA KODU ; NÜFUSU : 97 Hane, 410 Nüfusu vardır ESKİ MUTARLAR : 2014-Şaban Delihasanoğlu,2009-Şaban Delihasanoğlu,2004- Latif Topuz,1999- Şükrü Türkoğlu,1994-İbrahim Delihasanoğlu,1989-Osman Fil COĞRAFİ DURUM :Düzce ye 46 km.,akçakoca ya 8 km uzaklıktadır,deniz den 60 mt yüksektedir, rakım 100 dür fındıklık, 7 dekar ormanlık alanı vardır,komşu köyleri,paşalar,tahirli,hemşin Aktaş,tır. Akçakoca Kocaeli yolu üzerinde kurulmuştur,merkez,kırantarla,dere,açıkdağ mahalleleri vardır.merkez mahallede Türkmenler oturur yılında Rize den gelen göçler oluşturur,en yüksek yer 200 mt dirakçakoca nın Batısında E ,B TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR Köy içinden görüntü

137 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir taneside Kalkın köyüdür..buraya daha sonra 1243 yılında,kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra Oğuzların kayı boyundan ( Oğuzların Bozok kolundan Oğuz Kaan ın oğlu,yıldız Han ın Karkın soyundan geldikleri kabul edilir.akkoyunlu ve Dulkadiroğluları da Karkın soyundan gelmektedir.karkın demek Taşkın ve doymuş,doyurucu anlamına gelir) kişi batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakoca ya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar.ayrıca 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşlarından bıkan Doğu Karadeniz den Laz göçü gelir bu köye yerleşilir.neticede bu köyde Ceneviz,Bizans,Gagavuz Türkleri,Oğuz kayı boyu üçok obaları,doğukaradeniz den gelen Lazlar yaşamışlardır. Akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır. Bu köyde eskiden Hıristiyan halk yaşardı. Gagavuz Türkleri köy yıllarca Ceneviz ve Bizanslılarla beraber yaşamışlardır bu Hıristiyanlar yıllar sonra buraları terk etmişler,yakın tarihte 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşında ve1916 yılında 2ci göç dediğimiz göçte Doğu Karadeniz den göçler Rize ve Artvin den Lazlar deniz yoluyla Karaburun iskelesine inerek,daha sonra bu köye gelerek tekrar bu Laz köyünü kurmuşlardır,buraya Rize den gelen Topuz ailesi bu köyü kurmuş ve yıllarca bu ismi ile anılmıştır Bu sülale çok kalabalık sülaledir,denizcilikle uğraşırlarmış gemici olan çokmuş,en son Paşalardan ayrılarak Kalkın olmuştur.eskiden 1844 yılında Temettuat defterinde Karkın der tab-i Kırımca kilise divanına kayıtlıdır,bu divan daha sonra ayrı muhtarlıklara dönüşmüştür.kalkın Nazımbey den ayrılmıştır,1327 tarihinden önce birlikte idare ediliyormuş,fakat bu iki köy Hemşin köyüne bağlı imiş,karatavuk ve Kurukavak Hemşin köyünden ayrılmıştır.köyde Doğu Karadeniz den gelen Lazlar,Rizeliler,Türkmenler,ve Kastamonu yöresinden gelenler vardır.2 köy vardı biri Topuz diğeri Kalkındı fakat muhtarlık Topuz köyde idi,bu arada Kalkın köy Topuz köyden ayrılmak istedi,1999 yılında köyde Şükrü Türkoğlu muhtar idi,muhtar lığın adını değiştirmeyip,topuz köyün ismini Kalkın olarak bırakır,kalkın köyü de Paşalar köyü olarak muhtarlık alır,böylece Topuz köyü ismi Kalkın,Kalkın köyü ismide Paşalar olur.1871 yılında birinci yoklama defterinde kaydı vardır.kalkın köy ismi Oğuzların Bozok kolundan Oğuz Kaan ın oğlu,yıldız Han ın Karkın soyundan geldikleri kabul edilir,bunlar bu köye yerleştikleri için bu isim bunlardan kalmıştır,bunlar burada bir divan kurmuşlardır TARİHİ YERLERİ

138 Gençlik spor hizmetleri müd.kampı Bizanslılar zamanında Karkın divani vardı,burada Hıristiyanlara ait kilise ve mezar kalıntıları vardı,aynı şekilde Nazımbey köyünde de vardı ama şu anda bunlar tamamı ile münkariz olmuşlardır,bunların Kıran tarla mevkiinde geçtiğinden bahsedilmektedir bu Kıran tarlada sıtma hastalığından çok kimse kırılmış ayrıca kumlu yumuşak zemine sahip olduğundan deprem yaşanmış ölenler olmuş,bu yüzden buraya Kırantarla denmektedir. Burada eski köy hizmetleri binası Gençlik ve Spor müdürlüğüne geçmiştir Hasan Delihasanoğlu na ait Banklow tipi evler vardır.düzceliler sitesi mevcuttur.bolu lular siteside mevcuttur.kıran tarla mevkisinde defineciler yaptığı kazılarda 25x25 ebat ında 5 cm kalınlığında pişmiş tuğla parçalarını çıkarmışlardır bir çok kişi bu tuğlalardan ekmek fırınında kullanmışlardır fırın döşemesi olarak kullanmışlardır halen bu tuğla parçaları Kazım Güner in evin önünde mevcuttur AKARSU VE DERELERİ Kalkın plajı Darı deresi Aktaş sınırlarından doğar,kalkın dan denize dökülür. Su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir,koli mikrobu bakımından zengindir içilmesi mahsurludur

139 DAĞLARI VE TEPELERİ Köy içinden görüntü Kaplan dede dağları eteğinde kurulmuştur,kaplan tepe (1066) mt Kaplan dede tepesi(1158) mt Sivritepe dir Köyün en yüksek tepesi Aktaş sınırında Ahmet dağı ( cil veya açık ) dağı diye geçer JEOLOJİK DURUMU Aliviyonlar ve kuarternerlerden mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis-devon formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir. Toprağı yumuşaktır Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. Kaklında Linyit madenine rastlanmıştır,burada çalışmalar yapıp bu madenin değerlendirilmesi lazımdır bu ekonomi açısından bu köye çok katkı sağlayacağına inanıyorum( Bolu sallanamesi) TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir.yumuşak toprağa sahiptir.dağlarda Linyit kömür rezervleri vardır TURİZMİ

140 Kıran tarla plajı Darı deresindeki Gençlik ve spor müdürlüğüne ait bina, 40 yataklı,konferans salonu,yemekli bir dinlenme merkezidir. Hasan Delihasanoğluna ait 13 adet banklow tipi evler,uzun plajı ve kumsalı,denizi,ve çadır turizmi piknik yer olan şirin sakin mükemmel bir köydür,banklow tipi evlerde mükemmel pansiyonculuk hizmeti verilmektedir,.kalkın köyü yaşatma derneğinin köy muhtarlığına ait aile piknik mangal çadır kurabilecek yer mükemmeldir çoğu insanlar buraya gelmektedir. Akçakoca Kocaeli yolu üzerinde kurulan bu köy turizm konusunda çok şanslıdır,buraya biraz daha önem verilirse Turizm konusunda daha da gelişme kaydedeceğine inanıyorum Ev pansiyonculuğu Kıran tarla mevkiinde daha uygundur sebebi denize yakındır.bolulular sitesi havuzlu 100 hanelik tir buraya iki yerden gidilmektedir,gençlik ve spor müdürlüğünün merkezin az ilerisinde Düzceliler sitesinin yanındadır darı deresi mevkiindedir,burada ayrıca Düzce liler siteside vardır Bolulular sitesinden biraz daha küçüktür 50 adet dubleks yapı vardır.edilli ağzına yakın Kıran tarla mevkide Çamlık pansiyon ve kafeteryası da buraya ayrı bir özellik kazandırmıştır.doğa yürüyüşün ünde yapılabileceği şirin bir köydür.kıran mevkiinden geçmekte olan Akçakoca-Karasu yolu buradan geçmektedir bu yol bu bölgeye çok önem verecektir,sahil kenarındaki mükemmel kumsalda denize girmek,uzun kumsalında yürüyüş yapmak harikadır doyum olmaz,avcılık turizme açık olan köydür,köydeki ekmek fırınları marketleri,tavuk kümesi besiciliği ekonomik açıdan katkı sağlamaktadır,sekiden bu köyden çok denizci çıkmakta idi.bu köydeki pansiyonlardan yararlanmalı buraya turizm açısından biraz daha önem verilmelidir. CAMİLERİ

141 Kalkın köyü camii 1973 Yılında betonarme,tek kubbeli,500 cemaatli bir camidir.cami şimdiki mezarlığın yanı başında dır.18:19. yüzyılda çandı cami vardı munkariz olmuştur,bizans lılar zamanında da 3 çandı cami yapılmış bunlarda münkariz olmuştur vakfı fındık bahçesidir. MEZARLIKLARI Şimdiki camının yanı başında dır,en eski mezarlıktır burada sarıklı mezar taşlarına rastlanmakta idi son yıllarda bunlar kaybolmuştur,yalnız 1 adet sarıklı mezar taşı 1398 yılına ait emekli öğretmen İsmail Güner tarafından köy okul bahçesine getirilerek korumaya alınmıştır,bu mezarlık Osmanlılar zamanından beri kullanılmaktadır.kalkın karyesi mezarlığı,1184 hicri Balıkoğlu Mehmet Reis( bunlara şimdi Kılıkoğlu ) denir h. İmam Abdullah efendi ( bunun oğlu hoca imiş) Koca İbrahimoğlu Musa Reis----İncili cami Şerifi hacı Abdi bey 1226 H. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir EKONOMİSİ.HUBUBAT :Buğday,Mısır,Arpa, BAKLIYAT :Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Akçakoca pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,köyde balıkçılık yapan vardır,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen

142 sütler pazara götürülüp satılmaktadır., tavuk kümesi besiciliği olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama şu an kanunlar buna el vermiyor, Köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuştur,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur.,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır. 1 adet ekmek fırını Erenlere ait vardır bu köydeki değirmen kapanmıştır. Arıcılıkla uğraşanlar vardır. İlçemizde tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi, balıkçılık, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. Kalkın köyü toprakları çok verimli olduğu için bahçelerde Öküz ve Manda hayvanlarından faydalanırdı,ayrıca şehir merkezlerine gitmek içinde kullanmışlardır,kereste taşımacılığı ön safhada olduğu içinde bu hayvanlardan faydalanılmıştır.bu köyde balcılıkta fazla yapılmakta idi,.molla Mehmetoğlu Mustafa bin Abdullah ın 8 adet kısrağı vardı,kaptanlık ve reislik çoktu en zengin Topuz oğullarıydı HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden Manda,Malak, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu Köyden balıkçılık yapanlar vardır 17 adet tavuk kümesi besiciliği yapılmaktadır. Fakat kuş gribi sebebiyle bu kümesler şuanda 3 adet faal durumdadır.arıcılıkta yapılmaktadır ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur.kerestecilik eskiden Karaburun iskelesinden sevkiyatı yapılıyordu 18. yüzyılda su hızarları vardı AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır.sahil kesiminde Karabatak ve Martılar vardır ama köylüler bunlarla ilgilenmezler. EVLERİ

143 Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Avlu,avlu ağla ile çevrilidir bu mezralarda da evler birbirine uzaktır, okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Kalkınspor voleybol takımı Bu köyden Karasu ya güreşe giden gençler vardı,köyde at yarışları ve güreşler olurdu,bu köyde güreşe ilgi fazla idi son zamanlarda Ali Küçük,( Konya da kendi dalında Türkiye 3. cülüğü vardır) Hüseyin Balcı,Hüseyin Taşıran gibi güreşçiler yetişmiştir federe, gayri federe kulüp yoktur,buradaki eski, KÖY hizmetlerine ait binayı gençlik spor müdürlüğünce kiralanmıştır kamp merkezi konumundadır,buraya kamp yapmaya gelen sporcular vardır.daha önce 1990 başlarında Erhan Güner tarafından kurulan Kalkın köy spor kulübü federe kulüp şimdilerde1999 depreminden sonra maddi imkansızlıklar neticesinde kapatılmıştır,bolu Amatör kümede mücadele etmiştir Ayrıca Adnan Güner tarafından gayri federe voleybol yaptırılmıştır,köydeki gençlerin sporu çok sevmesine rağmen sporla ilgilenen pek yoktur ALTYAPI BİLGİLERİ 1 Gençlik ve Spor müdürlüğüne ait sosyal tesisi,1 cami,,ptt acentesi,elektriği,telefonu,içme suyu vardır, kanalizasyonu yoktur,sağlık ocağı olmasına rağmen sağlık mobil sisteminden faydalanmaktadır,taşımalı eğitim sisteminden faydalanmaktadır,1946 yılında ilk ilkokul açılmıştır,fiskobirlik üye sayısı: 306 dır,4000 m² lik beton kilitli parke taşı döşenmiştir,5 km lik köy yolu stabilizesi yapıldı köy içi kanal ve menfezlere büz konulmuştur,göçmen köydür, dağınık köy statüsündedir,216 aile,4132 dönüm ziraat araz,si vardır,8932 fındıklık,1218 orman alanı vardır % 12,orman, % 88 fındıklık tır mısır ve buğday,meyve ekimi fazla değildir,tarla alanı yoktur,fındık alanı 8.932,orman alanı dönümdür,sebzecilik had safhadadır Nüfusu 1935 de 331, 1965 de 908, 1997de-376,2000 de-435 tür buradaki okula Tahirli ve Paşalar köy burada eğitim görmekteydi, 2 adet ekmek fırını vardır kahveleri ve marketleriyle şirin bir köydür.kalkın köyü güzelleştirme ve kalkındırma derneği vardır

144 İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR ŞEHİT OLANLAR : İMAMOĞLU SADIK-MEHMET D.1308 Ö GARP CEPHESİ: AHMETOĞLU KAZIM - ALİ D.1302 Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAŞI ER MUSTAFAOĞLU ŞAKİR- MEHMET D.1296 Ö DÜNYA HARBİ ER MUSTAFA TÜRKOĞLU- İBRAHİM D.1312-Ö DÜNYA HARBİ ER KAZIM MUSTAFA REİSOĞLU AHMET D 1302 Ö ÇANAKKALE KEREVİZDERE SAVAŞI P. ER AHMET TOPUZ BEKİR D.1302 Ö ÇANAKKALE SAVAŞI ER GAZİLERİ : ŞAKİR KAR KORE HARBİ YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU 1844 yılında imam Tanecioğlu İsa efendi bin Ali dir,akçakoca da 7adet divan vardı,bunlardan bir tanesi Karkını tabii Kırımca kilise divanı dır,41 hane,205 nüfusu vardır 5 adet yetim vardır Köseğlu Mehmet bin Feyzullah,Osman Beşeoğlu Erdi bin İsa,Ebubekiroğlu Mehmet bim-n Abdullah,1 baltacı,1 hızarcı,64 arı kovanı,18 sağman manda,13 sağman inek,8 manda öküzü,8 dişi malak,39 öküz,13 dana 15 dişi buzak 15 bargir,13 tay,11 kısrak vardı,bahriyeli asker, Torunoğlu Ahmet bin Mehmet tir,dilencilik yapan,ormanoğlu Mustafa bin Mehmet,İbrahimoğlu Arif bin Hüseyin,dir,en varlıklılar ise Molla Ahmetoğlu Hüseyin bin Mustafa,Molla salihoğlu bin Salih,Molla Mehmetoğlu Mustafa bin Abdullah tır,tahıl üretimi 213,75 kg buğday,60 kg arpa,60 kg mısır,34 meslek gurubu vardı,1 gemici reisi,1 gemici.bu köy yüzyılda temettuat defterinden adını sıkça söz ettiren bir köydür KÖYE İLK GELEN SÜLALELER MANAVOĞULLARI GENÇ KASTAMONU TOPUZ LAR TOPUZ KASTAMONU ÜNSALLAR ÜNSAL KASTAMONU GÜNERLER GÜNER RİZE SALAHA KARAYEMİŞ KÖY DELİHASANOĞULLARI DELİHASANOĞLU RİZE URUSPA MURADİYE KÖY FILLER FİL RİZE SALAHA KARAYEMİŞ KÖY ÇAKALOĞULLARI ÇAKALOĞLU RİZE ÇATALDERE MERKEZ EROĞULLARI EROĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞ KÖY

145 ŞENGÜLLER ŞENGÜL RİZE FINDIKLI TATLISU KÖY DALAN ÇIKANLAR DALANÇIKAN RİZE FINDIKLI TATLISU KÖY KALYONCUOĞLU KOÇ RİZE KÖSEOĞULLARI ŞAHİN RİZE KOCABIYIKOĞULLARI TOPUZ KASTAMONU İBRAHİMOĞULLARI TÜRKOĞLU RİZE TOPUZOĞULLARI TOPUZ KASTAMONU 1916 Yılında Güner ailesi Rize Salaha Karayemiş köyünden Tahirli Ahmet dağına gelir yerleşirler 1956 yılında da Hüseyin Güner babası Yunus Güner tarafından şimdiki Kıran tarla mevkiine yerleştirilmiştir bundan dolayı Kıran tarladaki Güner ler buradadır,çoğu Güner sülalesi Tahirli dedir NOT : Kalkın köy sakinlerinden değerli büyüğüm emekli öğretmen İsmail Güner ağabeyime katkılarından dolayı teşekkür ediyorum Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün ismi Tarihi yerler Tuzcu : İbrahim Tuzcu : İsmail Güner,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg ansl.sitesi,şükrü Dönmez,Derl.İbrahim Tuzcu : İsmail Güner, Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg ansl.sitesi,şükrü Dönmez,Derl.İbrahim Coğrafi durumu : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Vikipedi özg.ansl.,sitesi Derl.İbrahimTuzcu Cami ve Mez. Turizm : Şükrü Dönmez,İsmail Güner,Derl.İbrahim Tuzcu : İsmail Güner,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg ans, Sitesi,Kenan Okan,Drl.İbrahim Tuzcu Ekonomi : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Vikipedi özg.ansl.,sitesi,ilçe Tarım Md,Akç.K.Sitesi,İsmail Güner,Derl.İbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Recai Özgün,Vikipedi özg.ansl.sitesi A.kç K.Sitesi,İsmail Güner,Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Görsel yay.s.4,derl.ibrahim Tuzcu Spor Köy alt yapısı İstiklal savaşı Temettuat Sülaleler : İbrahim Tuzcu : Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ansl.sitesi,mustafa Kocadon,Drl.İbrahim Tuzcu : Şükrü Dönmez,Geltag net,ismail Güner,Drl.İbrahim Tuzcu : Dr Zeynel Özlü : Hüsamettin Kaya,İsmail Güner,

146 Drl.İbrahim Tuzcu KİRAZLI Kirazlı köyde kış COĞRAFİ BÖLGESİ : Karadeniz Bölgesi İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI B. BAŞKANI KÖY MUHTARI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez : Cüneyt Yemenici. Zekeriya Kar TELEFONU : EV POSTA KODU : NUFUSU : 60 Hane 266Nüfusu vardır ESKİ MUHTARLAR : 2014-Zekeriya Kar,2009 de Zekeriya Kar,2004 de Ali Kadıoğlu,1999 de Nihat Ustaer,1994,de Ali Riza Özbaş,1989 de,nazım Ustaer,1980 de Muhammed Yılmaz COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 46 km,akçakoca ya 6 km uzaklıktadır,rakımı 226 mt dir,en yüksek yeri 300 mt dir,2911 dekar fındıklık 38 dekar ormanlık alanı vardır.komşu köyleri Koçar,Koçulu,Balatlı,Beyören,Yeşilköy,Kınık tır.akçakoca nın Güneyinde E ,B , TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR

147 1936 Yılında Batum dan gelen Hasan Karacan dede kurmuştur. Köy adını kiraz ağacının bol olması sebebiyle almıştır. Köy papuli dede tarafından kurulmuştur.akçakoca şehir yolundan Ortanca istikameti doğrultusunda ileriye doğru giden yolda Kınık tan sonra eskiden Emköy vardı münkariz oldu,yeniköy,vakıf ın bir bölümü Balatlıya bir bölümü Göktepe ye bağlı idi bu iki köy bu bağlılıktan kurtulmak için yeni bir köy kurmak isterler,yani yol köyü ikiye bölmekte idi,karar alınır Balatlı ve Göktepe den ayrılarak ayrı muhtarlık olurlar,yeniköy kurarlar 1950 yılında Burada çok kiraz ağaçları olduğu için buraya köylü Kirazlı adını verirler,bu arada Vakıf köylüleri manav Türklerinden oluşmakta idi biz burada kalabalığız bizde köy kura caz derler karar alırlar Kirazlı dan ayrılıp ayrı bir muhtarlık kurarlar.bu arada Göktepe kısmında kalan Mekane dediğimiz yerde bir kısmı Kirazlıya bir kısmı da Göktepe ye bağlandı.1940 yılından sonra Rize den gelenler köyün çoğunluğunu temsil etmektedir Yeni kurulan bir köydür,yalnız yanındaki Yeşilköy de çok eskiden Bizanslılar yaşamışlardır TARİHİ YERLER Kirazlı köyün pek tarihi yönü yoktur, Yeşilköy eski olmasına rağmen burada ufak tefek kalıntılara rastlansa bile kıymeti bulunmamış munkariz edilmiştir. Bu iki köy aynı köy idiler AKARSU VE DERELERİ Sarma deresi ve Orhan deresinin 3 kolun çıkışı Kirazlı köyden çıkar Karadere de Kirazlı köy hudutlarından Değirmen ağzına akar,sarma deresi ile beraber.su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur Kirazlı köyden görünüş DAĞ VE TEPELERİ: Doruk dağı 2-3 km kuzey eteklerinde kurulmuştur Haciz tepesi 960 mt.jeolojik DURUMU Eoesen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar

148 halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen folişi- numinitli kalker toprağa Kum,Taş-Marn- Gre ( Kretese) sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. TURİZM Doruk dağı denen yerde Çingen konağı denen yerde piknik alanları ve doğa yürüyüş parkurları vardır,yayla tipi otantik evleri görmek mümkündür,av turizmine çok uygun bir köy konumundadır,buradan Akçakoca yı seyretmek çok güzeldir doyum olmaz CAMİLERİ 1947 yılında ahşap yapı,100 cemaatli,tek şerefeli camidir1500 mt karedir.köy merkezinde modern cami yapılmıştır,2000 yılında 2 şerefeli 500 cemaatli bir yapıdır eski cami halen durmaktadır fakat kullanılmamaktadır. MEZARLIKLAR: Yeni cami yanında esas mezarlık vardır,karşı mahallede Kınık yolu üzerinde mahalle mezarlıkları da vardır,burası 1936 yılı,esas mezarlık 1950 yılından beri kullanılmaktadır Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir TARIM: HUBUBAT :Buğday,Mısır, EKONÖMİSİ BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,PatatesKaralahana,Biber,Patlıcan MEYVE armudu : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz,deveci Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Akçakoca pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara götürülüp satılmaktadır., tavuk kümesleri olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz

149 tutmuştur..köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur.,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır şimdilerde fındık tarımı ile geçinmektedir Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.köyün başlıca geçim kaynağı fındıkçılık,seracılık,tavukçuluk az miktarda da yeni oluşmakta olan kivi üretimi dir.ayrıca değerli büyüyüm Ahmet Helvacıoğlu abım Bursa dan adet Deveci armut fidanının Akçakoca ya ilk o getirmiştir İlçemizde tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi,, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. HAYVANCILK Az sayıda Sığır,Tavuk,Kaz,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır. ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,akağaç,sedir,mazı,ihlamur,okaliptüs ardıç,servi ağaçları dikilmiştir AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane Kargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.Tavşan,Çakal,Tilki,Domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur çünkü meyve sebze yetiştirilir.avlu,avlu ağla çevrilidir çünkü sebze meyve yetiştirilir,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır Tarım toprakların azlığı dağınıklığı kır yerleşim bölgesinin dağılmasına yol açmıştır SPOR Hiçbir zaman gayri federe veya amatör olarak hiçbir müsabakalara iştirak etmemiştir,köyün hiçbir sportif amaçlı kulübü yoktur,köylünün spora yatkınlığı yoktur. ALT YAPI BİLGİLERİ

150 Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı yoktur ve sağlık evi vardır Abant İzzet Baysal yaptırmıştır.ancak mobil sağlık sisteminden faydalanıyor, Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.1 cami,var,birinci arazi yoklama defterinde ve Bolu salnamesinde kaydı yoktur 1938 de yeni kurulan köydür,1997 de 243,2000 de 270 nüfusu vardır 2.5 km lik Kirazlı-Kınık köy yolu stabilizesi yapıldı.karışık,dağınık köy statüsündedir.tarla alanı yok,fındık alanı 3.352,orman alanı dönümdür.fiskobirlik üye sayısı 128 dir ilk ilkokul 1956 da açılmıştır YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERĠNDEKĠ DURUMU Yeni kurulan köy olduğu için temettuat defterinde adı geçmemektedir Ġstiklal savaģından sonra kurulan köy dür ĠSTĠKLAL SAVAġINA KATILANLAR KÖYE ĠLK GELEN SÜLALELER KARACAN HASAN KARACAN ARTVĠN HOPA LAZ ÖZTÜRKLER HAYDAR ÖZTÜRK ACARA BATUM SĠMONETKÖY HELVACIOĞLU HALVAġĠ ACARA BATUM SĠMONETKÖY USTAERLER TETRADZE ACARA BATUM MARADĠT YILMAZ ġaban YILMAZ ARTVĠN ARHAVĠ LAZ ÇAKALOĞLU ĠBRAHĠM ÇAKALOĞLU ARTVĠN ARHAVĠ LAZ ÖZBAġ MUHĠTTĠN ÖZBAġ ARTVĠN ARHAVĠ LAZ AKYILDIZ ACARA BATUM MARADĠT ÇETĠN LAZ ARTVĠN ARHAVĠ ÇETĠNBAġ KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERĠ MANAV YERLĠ DEMĠRTAġ LAZ HAMDĠLER ARTVĠN ARHAVĠ LAZ

151 GÜBÜL GĠRESUN GÖRELE GÜMÜġ ARTVĠN HOPA KEMALPAġA LAZ KAHRAMAN RĠZE MERKEZ KURAYĠSEBELĠ KAR RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ KOYUNCU ARTVĠN HOPA KEMALPAġA LAZ NAR RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ BAKIRCILAR RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ KADIOĞLU RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ UZUN KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERĠ MANAV YERLĠ YEġĠLKÖYDEN GÖÇ YALÇIN RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ YALÇINKAYA RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ KALENDERLER RĠZE DEN BATUM A BATUM MARADĠT AKÇAKOCA YA ( GÜRCÜ DEĞĠLLER) YAZICI RĠZE SALAHA KARAYEMĠġ ZOR ARTVĠN HOPA LAZ SAYGIN KALAYCILAR TRABZON OF ALTAY KURUGÖL ORDAN KĠRAZLIYA GÖÇ ORDU ULUBEYDEN AKÇAKOCA GÜMÜġ ARTVĠN HOPA KEMALPAġA LAZ ERKAN ARTVĠN ARHAVĠ LAZ NOT : NAR,KADIOĞLU,BAKICILAR AYNI SÜLALEDĠR-YALÇIN,YALÇINKAYA, KALENDERLER DE AYNI SÜLALEDĠR NOT: Değerli ağabeyim sayın Ahmet Helvacıoğluna katkılarından dolayı çok teģk ediyorum Kaynak

152 Coğrafi bölgesi Köyün ismi. Ġbrahim Tuzcu. Ahmet Helvacıoğlu,Akç.K.Sitesi.,Vikipedi özg.ans.,st,drl.ġbrahim Tuzcu Tarihi yerler; Ahmet Helvacıoğlu,Akç.K.Sitesi,Drl Ġbrahim Tuzcu Coğrafi durumu : Mustafa Kocadon,Kenan Okan,ġükrü Dönmez,Vikipedi özg.ans,st,drl.ġbrahim Tuzcu Cami ve Mez. : Ahmet Helvacıoğlu,Kenan Okan,Drl.Ġbrahim Tuzcu Turizm : Ahmet Helvacıoğlu,Kenan Okan,ġükrü Dönmez,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg ans,st,drl.ġbrahim Tuzcu Ekonomi. Kenan Okan,Mustafa Kocadon,ġükrü Dönmez,Akç.K.Sitesi,Vikipedi özg.ans.,st,ġlçe Tarım Md.Drl.Ġbrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Kenan Okan,ġükrü Dönmez,Vikipedi özg.ans,st,akç.k.sitesi,macaheli net,m.vaniliģi,a.tandilova,,rize valiliği sitesi,hemģinliler Eğt.ve kül.drğ.,drl,ġbrahim Tuzcu Spor ; Ġbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : A.kç K.Sitesi,Mustafa Kocadon,Ahmet Helvacıoğlu,Drl.Ġbrahim Tuzcu Sülaleler : Ahmet Helvacıoğlu,Hüsamettin Kaya, Drl.İbrahim Tuzcu NAZIMBEY Nazımbey köyünden görüntü

153 COĞRAFİ BÖLGESİ : Karadeniz Bölgesi İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAŞKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Cihan Deniz TELEFONU : EV POSTA KODU : NÜFUSU : 50 Hane, 157 nüfusu vardır ESKİ MUHTARLAR : 2014-Cihan Deniz,2009 de Cihan Deniz, Cihan Deniz Zühtü Deniz,1994,Fikrettin Oktay,1989- Mehmet Apaydın1984-Hikmet Ergün COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 56 km,akçakoca ya 12 km uzaklıktadır,deniz den 50 mt yüksektedir,,3972 dekar fındıklık, vardır,en yüksek yeri 150 mt dir, komşu köyleri:melenağzı,hasançavuş, dir. Koordinatları Akçakoca nın Batısında E ,B ,Rakım 10 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir taneside Nazımbey köyüdür.bizans imparatoru Romanya Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir,bunlarda burada bazı köyler kurarlar bunlardan bir taneside Nazımbey köydür. Ayrıca 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşından bıkan Doğukaradeniz den ve1916 yılında,ordu,giresun,trabzon.rize den göç gelerek buraya,yerleşmişlerdir.neticede,ceneviz,,gagavuz Türkleri,Doğukaradeniz den gelen göçler yaşamışlardır.akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır Eski adı Kızılca Kilise,Sarayköy,Düzceköy,Erenler,Nazımbey olmuştur,bu köylerde Hıristiyanlar vardı buraya gelen Selçuklu obaları bu ufak köyleri kurmuşlardır,daha sonra 1877 yılında Borçka dan hapisten kaçan Karamehmetoğulları ndan bir kişi Düzceköy gelir buraya içgüveyi girer ve buraya yerleşir bu köy zaman içerisinde Kafkasya dan gelen göçlerle çoğalırlar ve bu köy gelişir,daha önceleri burada Türkmenlerde yaşıyorlardı,yalnız Düzceköy de Çerkezler yaşamışlardır, Buraya Artvin ve Hopa dan göç gelmiştir çok eski köy olması ve Hıristiyanların burada çok uzun yaşaması daha sonrada buraya gelen Türklerle de yıllarca son yıllara kadar iç içe yaşamışlardır.köyde Laz,Manav vardır.kalkın

154 Nazımbey den ayrılmıştır,1327 tarihinden önce birlikte idare ediliyormuş.köyde Çerkezlerde yaşamıştır.bir rivayete göre köye Çerkez gurubundan bir paşa Nazım bey isminde köye gelir buraya yerleşir,bu köyün kurulmasına öncülük yapar,ondan dolaylıda Nazımbey adı köye verildiği söylenmektedir. TARİHİ YERLER Çok eski köy olmasına rağmen mezarlık ve kilise artıkları munkariz olmuştur köyde tarihi açıdan hiçbir tarihi kalıntı kalmamam ıştır.bir rivayete göre İstanbul boğazı ayrılmadan önce Nazımbey,Uğurlu,Melenköy buralar hep denizmiş ve Nazımbey köyünde Cenevizliler tarafından burada çok orman ve kereste olduğu için 150 adet kayık ve mavna lar yapmışlardır.daha sonrada.osmanlılar bile burada donanmalarını yapmışlardır.bu denizler daha sonra İstanbul boğazı ayrılınca buradaki denizler çekilmiştir.eski yerleşim birimidir 1877 den önce en son Türkmenlerde varmış bunlar Hıristiyanlardan sonra bunlarda burayı terk ederler.,bu köyün bu konuda önemi çokmuş,hatta yanında bulunan Düzceköy,Erenler,Sarayköy bu köyler çok yaşamışlardır şimdilerde munkariz olmuştur buda bize gösteriyor ki burada çok kavimlerin yaşamış olduğudur burası tarih kokmaktadır ama maalesef fındık bahçeleri yüzünden bertaraf edilmiştir buranın değerlendirilmesi lazımdır.kaynak A.Altay AKARSU VE DERELERİ Melen çayı kıyısında kurulan bir köydür Hasan çavuştan çıkan Karadere köyün ortasından geçerek köyü ikiye böler bu dere köye çok fayda sağlamaktadır,ayrıca Kömür ocağı deresi Melene dökülür. Su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞ VE TEPELERİ Ordulu Dağı eteklerinde kurulmuştur,yörük tepesi 960 mt.eolojik DURUMU Eoesen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen folişi- numinitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir.yumuşak toprağa sahiptir TURİZM

155 Köyiçinden görüntü Melen çayı kıyısında kurulan bu şirin köyde eskiden kalan kilise ve mezar kalıntıları vardır bu köyde incelemeler yapılırsa daha da eski kalıntılarına rastlanabilir ve buraya turizm açısından çok şey kazandırılabilir. Günübirlik balık tutmak ve piknik yapmak için buraya yakın iller ve ilçelerden gelenler vardır,turizm açısından balık tutma turizmi olarak burası değerlendirilmelidir,av turizminede uygun köy konumundadır. CAMİLERİ 1855 yılında tuğla yapıdan tek Şerifeli bir yapıdır.yenisi 1968 yılında yapıldı. Köyde iki cami vardır,1975 yılında karşı mahallede de tuğla yapı,100 cemaatli tek Şerifelidir MEZARLIKLAR Köyün 2 mezarlığı vardır birincisi köyün tam ortasında köy mezarlığıdır,ikincisi ise okulunun yanında en eski mezarlık olan şemsiye gürgen dibi mezarlığıdır burada okul yapılırken eskiden Hıristiyanlardan kalama sarıklı mezarlıklar tahribat edilerek okul yapılmıştır tarihi zenginlik kaybolmuştur,halen burada kazı yapılırsa eski mezar taşlarına rastlamak mümkündür. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir Eski köyler munkariz olunca köyün kendine ait mezarlığı vardır, EKONÖMİSİ TARIM: HUBUBAT:Buğday,Mısır,Arpa, BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,PatatesKaralahana,Biber,Patlıcan

156 MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Akçakoca pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara götürülüp satılmaktadır.,10 adet tavuk kümesi olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur..köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur.,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır.mısır ve Buğday yapılmaktadır, tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi, balıkçılık, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Keçi,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır. Tavuk kümes besiciliği yapılmaktadır 10 adet tavuk kümesi vardır ayda 3000 bin tavuk besiciliği yapılmaktadır,eskiden büyükbaş hayvancılığı fazla olmasına rağmen buda yok olmaya yüz tutmuştur ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,köyde ormanlık alanı seviyesi düşük seviyededir% 8 gibi AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur.ördek,çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz,ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü meyve sebze yetiştirilir Avlu,avlu ağla çevrilidir,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1er adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Hiçbir zaman gayri federe veya amatör olarak hiçbir müsabakalara iştirak etmemiştir,köyün hiçbir sportif amaçlı kulübü yoktur,köylünün spora yatkınlığı yoktur.

157 ALTYAPI BİLGİLERİ 1324 Yılında divanı teşkilat vardı,2 cami,1 değirmen,içme suyu,elektriği.sabit telefonu,var,kanalizasyonu yoktur,taşımalı eğitimden faydalanıyor,sağlık evi,sağlık ocağı yok ama sağlık mobil sistemden faydalanmaktadır,1702 mt su borusu ile içme suyu bitirilmiştir,köylü kanalları kendi açıp boruları döşemiştir,3 km köy yolu stabilize yapıldı,2000 m² lik beton kilitli parke taşı döşendi,döşenme masraflarını köyle kendi karşılamıştır,köy konağı yapıldı,66 mt 50 lik koliğe boru döşenmiştir az dağınık köyler statüsündedir en fazla tarla ziraati yapılan köylerden biridir 46 aile 641 dönüm ziraat tarla vardır, 1300 tarla alanı vardır 1797 yılında 94 hane,1877 de 227 nüfus 1935 te,176,1965 te 326,1990 da 181,1997 de, 168,2000 de 213 tür.göçmen köydür köy yolu asfalttır,,ptt acentesi vardır ilk ilkokul 1959 yılında açılmıştır.1871 birinci arazi yoklama defteri 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır tarla alanı yoktur İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR GAZİLER : OSMAN APAYDIN - AHMET.D.1889 NURİ ERGÜN- ALİ D.1887 RİZA GÜNDÜZ -MEHMET D.1889 İBRAHİM GÜNDÜZ- YUSUF D CEMAL YILMAZ YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU 1856 Yılında ilk camiyi Halil efendi yapmıştır,bu caminin son imamı İsmail efendi bin Osman dır 1913,ilk imam Taneci İsa efendi bin ali dir 41 hane 205 nüfusu vardı,yetimler,köseoğlu Mehmet bi Feyzullah,Osman Beşeoğlu Edri bin İsa,Ebubekiroğlu Mehmet bin Abdullah,Uzun Ahmetoğlu Mehmet bin Ali,1844 yılında askerde olanlar bahriyeli olarak Torunoğlu Ahmet bin Mehmet,dilencilik yapanlar,ibrahimoğlu Arif bin Hüseyin, En varlıklı kişiler, Molla Mehmet oğlu Mustafa bin Abdullah,Molla Ahmet oğlu Hüseyin bin Mustafa,Molla Salihoğlu Mustafa bin Salih, 213,75 kg buğday 60 kg arpa,60 kg mısır elde edilirdi 107 arı kovanı,18 sağman manda,13 sağman inek,8 manda öküzü,8 dişi malak,31 karasığır öküz,13 dana,11 dişi buzağı,15 bargir,11 kısrak,13 tay vardı,34 meslek gurubu vardı,1 asker,2 hizmetkar,1 imam,2 sail 1 baltacı 23 keresteci,3 gemici,1 gemici reisi vardı Bu köyün çok eski bir köy olması Hıristiyanların bu bölgede çok uzun yaşaması temettuat defterinde adı sık sık geçmektedir 18. ve 19 yüzyılda,çok eski köy konumundadır KÖYE GELEN İLK SÜLALELER DURDUOĞULLARI YILDIRIM KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ DAVUTOĞULLARI, DENİZ KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ

158 (İSLAMLAR) İMAMHASANLAR, YILMAZ BARTIN HACI İMAMLAR, YILMAZ ARTVİN HOPA LAZ HÜSNÜOĞULLAR UĞUR KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ KÜÇÜKALİLER, ORHAN KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ ERMİŞOĞULLAR, APAYDIN KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ (ÇAVUŞOĞLU) HALİTLER, KARAKUL BAŞARAN KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ DALANÇIKAN RİZE FINDIKLI LAZ DEMİR TRABZON ARAKLI OKTAY ALİOSMAN KASTAMONU OĞUZ TÜRKLERİ YERLİ ERGÜNLER BEŞİRLER ARTVİN ARHAVİ BAŞKÖY LAZ AYDINLAR ARPACIOĞLU ARTVİN BORÇKA LAZ ÇELİKLER ARTVİN ARHAVİ LAZ DEMİREL AYVAZCEMALLER BARTIN VAROL ÖMEROĞULLARI KAFKASYA İNCEOĞLU RİZE FINDIKLI KÖSE BARTIN NOT: Değerli ağabeyim muhtar Cihan Deniz e katkılarından dolayı çok teşekkür ederim Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün ismi Tarihi yerler Coğrafi durumu Cami ve Mez. : İbrahim Tuzcu : Cihan Deniz,Akç.Kaym..Sitesi,Vikipedi özg.ans.,drl.ibrahim Tuzcu : Cihan Deniz,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg.ans,şükrü Dönmez,Drl.İbrahim Tuzcu : Mustafa Kocadon,Kenan Okan.Şükrü Dönmez,Drl.İbrahim Tuzcu : Cihan Deniz,Şükrü Dönmez,Kenan Okan,Drl.İbrahim Tuzcu

159 Turizm : Cihan Deniz,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg.ans.,drl.ibrahim Tuzcu Ekonomi : Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Kenan Okan,İlçe Tarım Md.Vikipedi özg ans,akç.kaym..sitesi,drl.ibrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu,Recai Özgür,Vikipedi özg.ans.şükrü Dönmez,Kenan Okan,Akç.Kaym.Sitesi,Görsel yay s.4,drl.ibrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Mustafa Kocadon,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg.ans.drl.ibrahim Tuzcu İstiklal savaşı Temettuat Sülaleler : Şükrü Dönmez,Geltag net : Dr Zeynel Özlü : H.Hüsamettin Kaya,Cihan Deniz, Der:İbrahim Tuzcu PAŞALAR COĞRAFİ BÖLGESİ :Karadeniz Bölgesi Paşalar köyünden görüntü İLİ İLÇESİ KAYMAKAMI BEL.BAŞKANI ; Düzce ; Akçakoca : Aykut Pekmez : Cüneyt Yemenici

160 KÖY MUHTARI : Hakkı Sarımehmet TELEFONU : POSTA KODU : NÜFUSU : 75 Hane,245 Nüfusu vardır ESKİ MUHTARLAR :2014-Hakkı Sarımehmet, 2009de-Hakkı Sarımehmet,2004- İsmail Pazvant Hilmi Saka,1994- Nurettin Pazvant,1990- Mustafa Pazvant,1986- Mustafa Kalaycı COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye 49,Akçakoca ya 8 km uzaklıktadır.rakımı 99 dür,6654 fındıklık, 99 dekar ormanlık alanı vardır,komşu köyleri,kalkın.tahirli,hasançavuş,tur.akçakoca Kocaeli yolu üzerinde kurulmuştur,en yüksek yer 200 mt dir.koordinatları Akçakoca nın Batısında E ,B ,Rakım-106 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir tane side Paşalar köyüdür..buraya daha sonra 1243 yılında,kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra kişi ( Oğuzların Bozok kolundan Oğuz Kaan ın oğlu,yıldız Han ın Karkın soyundan geldikleri kabul edilir.akkoyunlu ve Dulkadiroğluları da Karkın soyundan gelmektedir.karkın demek Taşkın ve doymuş,doyurucu anlamına gelir) batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakocaya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar.ayrıca 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşlarından bıkan Doğu Karadeniz den Laz göçü gelir bu köye yerleşilir.yine 1916 yılında da Doğu karadeniz den yine göç gelmiştir.neticede bu köyde Ceneviz,Bizans,Gagavuz Türkleri,Oğuz bozok boyu karkın obaları,doğukaradeniz den gelen Lazlar yaşamışlardır.akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır Bu köyde eskiden Hıristiyan halk yaşardı Karkın ismini Bizanslılar vermiştir,1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadeniz göçü başlar daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize den ve Artvin den Lazlar gelir takalarla Karaburun iskelesine iner oradan akrabalarının yanına gelirler.karkın,topuz,kalkın olur 1871 yılı birinci yoklama defterinde kaydı vardır.ayrıca Romanya Dobruca ve Rumeli den gelenlerde vardır,bunlar namı değer,boğalı,yörükhan taifesidir yılında Doğu Karadeniz den gelen göçler tekrar bu köyü kurmuşlardır,lakin 1950 Romanya Dobruca ve Rumeli Bulgaristan Şumnu kasabasından Yörükhan taifesinden gelen namı değer Boğalı ailesi bu köye gelir yerleşirler,köyün ilk ağası bunlardır,şimdiki Pazvantlardır Eskiden 1844 yılında Temettuat defterinde Karkın der tab-i Kırımca kilise divanına kayıtlıdır,bu divan daha sonra ayrı muhtarlıklara dönüşmüştür.pazvant oğlu ailesi Anadolu dan Sancaktar başı olarak Osmanlının feth ettiği Bulgaristan Vidin sancağına gönderilir,vidin sancağında daha sonra Pazvantğlu Osman paşa vidin valisi

161 olarak tarihte ismi geçmektedir.balkan savaşında Osmanlının yenilgiye uğraması tekrar Anadolu ya aile göç etmiştir,ilk önce Trabzon sancağında yer gösterilmiş ve daha sonra aile Kastamonu Abana,Araç ta da ikamet etmiştir,diğer bir kolu da Akçakoca ya göç etmiştir,paşalar köyüne yerleşen bu aile tarihten gelen paşaları ile ünlü olmasından dolayı bu isim verilmiştir,bir rivayete göre de ailede bir gemici varmış dev cüsseli iri yapılı boylu postlu biri varmış annesi ona oğlum pazıların çok güçlü dev gibisin dermiş pazı daha sonra pazvant olmuş,denizcilikte çok zengin ve güçlü bir aile imişler,bu köyde pazvant ailesi çoğunluktadır,bu aile Türkmen boyu Kastamonu Candaroğulları obasındandırlar.osman paşa cami Bulgaristan Vidin kasabasında cami ve külliyesi koruma altına alınmıştır.hemşin kavşağından,karaburun Karadere ye kadar sınırları olan köydür 1963 yılında Kaklından ayrılıp bir muhtarlık olmuştur TARİHİ YERLERİ Bizanslılar zamanında Karkın divani vardı,burada Hıristiyanlara ait şimdiki mezarlığın Osman Çakır ların arazisinde harmanlıktan öteye kilise ve mezar kalıntıları vardı,halen bu arazi boştur fundalıklar vardır,aynı şekilde Nazımbey köyünde de vardı ama şu anda bunlar tamamı ile münkariz olmuşlardır,tarihi yerleri ne pek rastlanmaktadır Paşalar plajı deniz kıyısında Keçi kayası mağarası deniz kıyısından 20 mt uzaktadır,2 adet kaya vardır 2 kaya arası deniz ufak olunca ağzı açılır bazen kapanır denizin gel git olayından dolayı,ve bu 2 kaya arasına 20 mt içeriye doğru gidilmektedir,burası kültür bakanlığı tarafından araştırılıp turizme katkı yapılabilir. Ayrıca 3 adet köy plajı vardır bunlar doğal plajdır yeni otobanın buradan geçmesiyle önemi artmıştır,paşalar köy plajı,sivrikaya plajı,keçikayası plajı dır.bu köyü çok büyük yerleşim birimi olarak karşımıza çıkmaktadır.bizanslılar,cenevizliler gibi kavimler yaşamışlardır AKARSU VE DERELERİ Dere ve Kalkın dereleri,kalkın dan denize dökülür, su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞLARI VE TEPELERİ Kaplan dede dağları eteğinde kurulmuştur,kaplan tepe (1066) mt Kaplan dede tepesi(1158) mt Sivri tepe dir JEOLOJİK DURUMU Aliviyonlar ve kuarternerlerden mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis-devon formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir. Toprağı yumuşaktır Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. Kaklında Linyit madenine rastlanmıştır,burada çalışmalar yapıp bu madenin değerlendirilmesi lazımdır bu ekonomi açısından bu köye çok katkı sağlayacağına inanıyorum( Bolu sallanamesi) TOPRAK YAPISI

162 Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir Yumuşak toprağa sahiptir TURİZMİ Köyün,uzun plajı ve kumsalı,denizi olan şirin sakin mükemmel bir köydür,akçakoca Kocaeli yolu üzerinde kurulan bu köy turizm konusunda çok şanslıdır,buraya biraz daha önem verilirse Turizm konusunda daha da gelişme kaydedeceğine inanıyorum yeni yapılan yol sahil şeridinden geçmektedir,daha sonraki yıllarda köy sahile doğru yerleşmeye başlamışlardır Burada bulunan 3 adet plaj ve otobanın buradan geçmesi buranın önemini artırmıştır 1 adet kafeterya vardır 2 adet alaman mezarı değerlendirilip turizme katkı yapılabilir.ayrıca köyde otantik eski yapıları halen görmekteyiz aslında buraların koruma altına alınması gerekmektedir CAMİLERİ 1948 yılında yapılan cami yıkılır, yerine köylü tarafından 1984yılında minaresi Mustafa Vural tarafından da tamamlanan cami 1999 daki depremde yıkılır yerine tek şerefeli,200 kişilik köylü tarafından yapılan betonarme yapıdır,köydeki tek camii dir.18:19. yüzyılda çandı cami vardı munkariz olmuştur,bizans lılar zamanında da 3 çandı cami yapılmış bunlarda münkariz olmuştur vakfı fındık bahçesidir.mustafa Vural ın bu yeni caminin tamamlanmayan minaresini kendisi üstlenmiş ve yaptırmıştır MEZARLIKLARI Kalkın karyesi mezarlığı,1184 hicri Balıkoğlu Mehmet Reis( bunlara şimdi Kılıkoğlu ) denir h. İmam Abdullah efendi ( bunun oğlu hoca imiş) Koca İbrahimoğlu Musa Reis----İncili cami Şerifi hacı Abdi bey 1226 H. Kurtuluş savaşı döneminde şimdiki öğretmen evi önünde batan Alman gemisinden boğulan 2 asker cesedi Paşalar köyü Keçikaya plajında bulunur bu iki Alman bu köydeki şimdiki mezarlıkta gömülür,halende yeri bellidir, bu mezarlığın koruma altına alınırsa buranın tarihi açıdan önemini artırabilir,köydeki bu mezarlık 500 yıllıktır.2 mezarlık vardı büyük mezarlık karşı mahallede,eski mezarlık Nazımbey yolu üzerindedir eski mezarlık tır.köyde şuan tek mezarlık vardır Akçakoca-Karasu yolu üzerindedir burası çok büyük mezarlıktır halen kullanılmaktadır, Kissecik mevki denilen bu mezarlığın içerisinde eskiden Bizanslılara ait kilise vardı bu kilise şimdilerde munkariz olmuştur.ayrıca Hemşin sapağında Bizanslılardan kalma mezarlıklarda vardır fakat buraya da fındık dikimi yapılmıştır,ahmet Kar,Reşat Kar,Pazvantların arazisinde bulunmaktadır,az ileriye doğru gidildikçe de İnceoğulları na ait fındık bahçeleri içerisinde de Bizanslılara mezarlıklarda vardı,m.ali Yener fındık bahçesi içerisinde de bir mezarlık vardır bu mezarlıklarda şimdilerde munkariz olmuştur,bize buranın çok büyük yerleşim yeri olarak göstermektedir.mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir

163 EKONOMİSİ TARIM: HUBUBAT:Buğday,Mısır,Arpa, BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır..artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,köyde balıkçılık yapan yoktur,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,, tavuk kümesi besiciliği olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur.köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama şu an kanunlar buna el vermiyor, köyde tavuk kümesleri mevcuttur buradan çok gelir elde edilmektedir.köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur. HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Keçi,Sığır,Tavuk,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk bazı aileler vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden Manda,Malak, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu, tavuk kümesi besiciliği yapılmaktadır ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur Kerestecilik eskiden Karaburun iskelesinden sevkiyatı yapılıyordu. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördekkaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar kestane Kargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.Tavşan,Çakal,Tilki,Domuz, Ayı,su Samuru,Kunduz,Geyik,Karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır.sahil kesiminde Karabatak ve Martılar vardır ama köylüler bunlarla ilgilenmezler.

164 Veysel Saka nın evi EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur çünkü meyve sebze yetiştirilir.avlu,avlu ağla ile çevrilidir, okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Bu köyden Karasu ya güreşe giden gençler vardı,köyde at yarışları ve güreşler olurdu,,federe, gayri federe kulüp yoktur köyde spora ilgi hiç yoktur ALTYAPI BİLGİLERİ 1 cami,,ptt acentesi,elektriği,telefonu,içme suyu vardır, kanalizasyonu yoktur,sağlık ve sağlık ocağı yok ama mobil sisteminden faydalanmaktadır,taşımalı eğitim sisteminden faydalanmaktadır,1966yılında ilk ilkokul açılmıştır 35 km lik içme suyu ve su deposu yapıldı,3400 m² lik beton kilitli parke taşı döşenmiştir,3 km lik sahil köy yolu stabilizesi yapıldı göçmen,az dağınık köy statüsündedir, Fiskobirlik üye sayısı : 170 tir,8932 fındıklık,1218 orman alanı vardır % 12,orman, % 88 fındıklık tır mısır ve buğday,meyve ekimi fazla değildir Nüfusu 1935 de 331,, 1965 de 908, 1990 da, 316,1997 de,245,2000 de 287 dır İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR ŞEHİT OLANLAR : LOKMACIOĞULLARI MEHMETOĞLU İSMAİL D Ö.1915 ÇANAKKALE 16. FIKRA SEYYAR HASTANESİ P. ER PAZVANTOĞLU HALİM PAZVANT D. 1890, Ö BALKAN HARBİ ALİOSMANOĞLU SADIK ÇAKIR D. 1895,Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAŞI İLYASOĞLU HALİT ÇAKIR D.1895,Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAŞI

165 GAZİLER : HASANOĞLU CABİR GÜNER İPSİZ RECEP ÇETESİNDE OLANLAR :AHMET PAZVANT OSMAN PAZVANT YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU Karkın der tabii, Kıramca kilise divan iken adı geçmiştir,fakat bu köy Karkın dan ayrılarak yeni kurulun bir köy olduğu için temettuat defterinde ismi geçmemektedir.1844 yılında imam Tanecioğlu İsa efendi bin Ali dir,akçakoca da 7 adet divan vardı,bunlardan bir tanesi Karkını tabii Kırımca kilise divanı dır,41 hane,205 nüfusu vardır 5 adet yetim vardır Köseğlu Mehmet bin Feyzullah,Osman Beşeoğlu Erdi bin İsa,Ebubekiroğlu Mehmet bim-n Abdullah,1 baltacı,1 hızarcı,64 arı kovanı,18 sağman manda,13 sağman inek,8 manda öküzü,8 dişi malak,39 öküz,13 dana 15 dişi buzak 15 bargir,13 tay,11 kısrak vardı,bahriyeli asker, Torunoğlu Ahmet bin Mehmet tir,dilencilik yapan,ormanoğlu Mustafa bin Mehmet,İbrahimoğlu Arif bin Hüseyin,dir,en varlıklılar ise Molla Ahmetoğlu Hüseyin bin Mustafa,Molla salihoğlu bin Salih,Molla Mehmetoğlu Mustafa bin Abdullah tır,tahıl üretimi 213,75 kg buğday,60 kg arpa,60 kg mısır,34 meslek gurubu vardı,1 gemici reisi,1 gemici.bu köy yüzyılda temettuat defterinden adını sıkça söz ettiren bir köydür.karkın divanı zamanındaki durumudur KÖYE İLK GELEN SÜLALELER YENERLER YENER ARTVİN HOPA KEMALPAŞA İNCEOĞULLARI İNCE RİZE FINDIKLI TATLISU KÖY PAZVANTOĞULLARI PAZVANT KASTAMONU ARAÇ ÇAKIROĞULLARI ÇAKIR KASTAMONU ARAÇ CİNOĞULLARI İLHAN KASTAMONU ARAÇ CEBECİOĞULLARI CEBECİ KASTAMONU ARAÇ HALİLOĞULLARI BAŞAR KASTAMONU ARAÇ DAYIOĞULLARI AKSOY KASTAMONU ARAÇ KÜÇÜKOĞULLAR KÜÇÜK KASTAMONU ARAÇ TÜMANEOĞULLARI ÇAÇALAR KASTAMONU ARAÇ SÖKEZOĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞ VURAL RİZE SALAHA MURADİYE SARIMEHMET RİZE SALAHA KARAYEMİŞ EROĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞ

166 NOT : PAZVANTOĞLU İLKÖNCE TRABZON SÜRMENEDEN KASTAMONU ARAÇ ORADANDA AKÇAKOCAYA GÖÇ GELMİŞLERDİR,AYRICA DİĞER SÜLALELERDE TRABZONDAN KASTAMONU ARAÇ ORADANDA AKÇAKOCAYA GÖÇ GELMİŞLERDİR,BURADA YENER VE İNCEOĞLU LAZ KÖKENLİDİR RİZE FINDIKLIDAN GÖÇ GELMİŞLERDİR NOT:Değerli büyüyüm Nurettin Pazvant ve İsmail Pazvant arkadaşıma katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum Kaynak Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu Köyün ismi : Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Vikipedi özg.ans,şükrü Dönmez,Akç.Kaym.Sitesi Drl.İbrahim,m Tuzcu Tarihi yerler Drl.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu Cami ve Mez. ; Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Vikipedi özg.ans,şükrü Dönmez,Akç.Kaym.Sitesi : Kenan Okan,Mustafa Kocadon,Şükrü Dönmez,Drl.İbrahim Tuzcu : Kenan Okan,Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Drl.İbrahim Tuzcu Turizm : Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Vikipedi özg.ans,şükrü Dönmez,Akç.Kaym.Sitesi Drl.İbrahim Tuzcu Ekonomi : Mustafa Kocadon,Kenan Okan.Şükrü Dönmez,İlçe Tarım Md,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ansk,,drl.ibrahim Tuzcu Kültür : Vedia Emiroğlu Recai Özgür,Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans.kenan Okan,Şükrü Dönmez,Görsel yay.s.4,drl.ibrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Mustafa Kocadon,Nurettin Pazvant,İsmail Pazvant,Vikipedi özg ans.akç.kaym.sitesi.drl.ibrahim Tuzcu İstiklal savaşı Temettuat Sülaleler : Şükrü Dönmez,Geltag net : Dr.Zeynel Özlü : Hüsamettin Kaya.İsmail Pazvant,Nurettin Pazvant, Drl.İbrahim Tuzcu TAHİRLİ

167 Tahirli köyünden görüntü COĞRAFİ BÖLGE: Karadeniz bölgesi İLİ: Düzce İLÇESİ: Akçakoca KAYMAKAMI: Aykut Pekmez B. BAŞKANI: Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI: Yalçın Arslan TELEFONU: POSTA KODU: NÜFUSU: 67 Hane 200 nüfusu vardır ESKİ MUHTARLAR: 2014-Yalçın Arslan,2009-Remzi Kurt,2004- Remzi kurt,1999- Remzi kurt,1994- Remzi kurt,1989- Remzi kurt,1984- Servet alevoğlu COĞRAFİ DURUMU: Düzce ye,45 km Akçakoca ya 6 km uzaklıktadır., 6300 dekar ormanlık,20 dekar ormanlık vardır,kalkın,edilli,aktaş,arabacı komşu köyleridir.koordinatları Akçakoca nın Güney Batısında E ,B ,Rakım-132 mt TARİHİ KÖYÜN İSMİ NEREDEN GELİYOR 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir taneside Tahirli köyüdür..buraya

168 daha sonra 1243 yılında,kastamonu dan Moğol baskısından ve yenilgisinden sonra kişi Oğuzların kayı boyu üçok obaları batıya göç yapar bunlardan bazıları Akçakoca ya gelirler bu Ceneviz ve Bizanslıların kurdukları köylerin yanına yerleşirler,fakat buraları talan ederler zarar verirler bunlardan bıkan Cenevizliler İmparatora şikayet eder ve İmparatorda o sıralarda Romanya Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahşör obaları buraya getirtir ve yerleştirir buraların güvenliğini sağlar ve bu kavimler yıllarca iç içe yaşarlar. Ayrıca 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşlarından bıkan Doğukaradeniz den Laz göçü gelir bu köye yerleşirler,yine 1916 yılında da Doğukaradeniz den göç gelerek burada yaşamışlardır.yine Adana-İçel sancağından Yörükler (yürüyen halk demek) batıya göç ederek Akçakoca ya gelirler ve burada bazı köyler kurarlar,bu köylerden bir taneside Tahirli, köyüdür..neticede bu köyde Ceneviz,Bizans,Gagavuz Türkleri,Oğuz kayı boyu üçok obaları Yörükler,,Doğukaradeniz den gelen Lazlar yaşamışlardır.akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaşamışlardır. Keramettin karyesine dahil olan Tahir-i dir,burası divan da olmuştur,tahiri Divandır( divan demek toplanılan yer demek) bazı köylerin yerleşim birimidir,buradaki bazı halk burayı terk eder,az Yörükhan taifesinde kalanlar olmuştur,yerli halk az kalmıştır. Çok eski köy konumundadır.1877 yılında Osmanlı Rus savaşında Doğu Karadeniz göçü başlar daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize den takalarla Karaburun iskelesine iner oradan akrabalarının yanına gelirler 2 mezra halinde buraya yerleşirler,karşı mahalleye ilk gelen Ahmet bin efendi bu köyün kurulmasına öncülük eder bu mezraya Ahmet dağı mezrası denir,burası hep Rize den göç almıştır,diğer mezrada azda olsa yerli halk vardır,köy merkezi Tahirlidir,Karadeniz den gelen göçler karşı mahallede ikamet etmektedirler,köy sahilde Akdere den sol tarafa doğru gidildiğinde Hasan Delihasanoğluna ait banglov tipi evlerin bulunduğu yere kadar Tahirli köyüne aittir,akdere den sağ tarafına gidildiğinde Kavlan ağaçlarından sonra Edilli köyüne aittir.karışık göçmen dağınık köy statüsündedir.bir rivayete göre Ömer Eroğlu nun annesini babası Tahir ağanın bu köyde çok zengin olması ayan olmasından o zamanki köylüler bu zatın ismini köye vermişlerdir bu Tahir ağanın 3 adet mavnası varmış bu kereste taşımacılığını bunlarla yaparmış herkesin işini görürmüş,ve 40 yıl köyde muhtarlık yapmıştır,köyün ilk ayanı imiş ondan dolayı buraya Tahirli köyü adı verilmiştir.1871 birinci arazi yoklama ve 1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır TARİHİ YERLERİ Yukarı Tahirli köyünde Hasan Topuz,İsmail Eroğlunun fındık bahçeleri içinde tarihi çok eski bir su kuyusu vardır bu kuyu çok eskidir 18 mt derinliğindedir halen faaldir eskiden köylü su ihtiyacını burada karşılıyormuş,köyün tam ortasında 1x1 genişliğinde de taştan yapılmış leğen biçiminde bir kap vardır eskiden köylü bunun içinde çamaşırlarını bunun içinde yıkarlarmış bu taşın koruma altına alınması lazımdır AKARSU VE DERELERİ Aktaş şelalesinden çıkan Taşman suyu köyün aşağı mahallesinden,kalkın,edilli arsından denize dökülür,bu Taşman deresinde 3 adet ufak şelaleri vardır buranın yolu yapılırsa burası turizme kazandırılır,su altı seviyeleri çok değişkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞLARI VE TEPELERİ Kaplan dede dağları eteğinde kurulmuştur,kaplan tepe (1066) mt Kaplan dede tepesi (1158) mt

169 JEOLOJİK DURUMU Eoesen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen folişi- numinitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir.yumuşak toprağa sahiptir TURİZMİ Köy içinden görüntü Turizm açısından fakir köy konumundadır,fakat buradan aşağı bakıldığında mükemmel görüntü hakimdir,edilli ağzı mevkiinde kavlan ağacından kuzeye doğru bu köyün sınırları içerisinde bulunan deniz sahili ve mükemmel plaja sahiptir buraya gel ipte yazın kamp ve çadır turizmi yapılmaktadır sakin kumsalı ve denizi çok temizdir,yazın burası çok kalabalık olmaktadır,bide burada kafeterya vardır,buraya Edilli köprüsünden sağa denize doğru gidildiğinde bu plaja ulaşılabilir CAMİLERİ 1982 Yılında betonarme,tek kubbeli,200 cemaatli bir camidir.18:19. yüzyılda çandı cami vardı munkariz olmuştur,bizans lılar zamanında da 3 çandı cami yapılmış bunlarda münkariz olmuştur.ayrıca yeni caminin yanında ilkokul vardı yıkılıp buraya da cami şadırvanı yapılmıştır. MEZARLIKLARI Köyde tek mezarlık vardır şuanda,köy merkezi cami yanındadır halen bu mezarlık kullanılmaktadır.yukarı eski Tahirli mezarlığı vardır ki burada Ahmet oğlu Mehmet Yazıcı H M.1761 Ahmet Reis H M.1760, Elhaç Ali reis H M.1765,Ali Çelebioğlu Elhaç Mustafa

170 H M.1725,bu mezarlığa 100 yıldır defin işlemi yapılmamıştır,bu mezarlık halen mevcuttur İsmail Başaran ın fındık bahçesi içindedir. Diğer eski mezarlık ise çamlık içinde idi çam ağaçları da son zamanda kesilmiştir,bu mezarlıkta munkariz olmuştur bunlar Ceneviz ve Bizanslılar zamanından kalma mezarlıklardı.yine Tahirli- Edilli arasında bir mezarlıkta vardır halen mezar taşları gözükmektedir.bu mezarlıklarında Gagavuz Türklerden kalma sanılmaktadır.ayrıca dağınık köy statüsünde olduğu için aile mezarlıkları da mevcuttur.köyde köyün 500 mt güneyinde türbe yanı denilen yerde de bir türbe bulunmakta idi fakat buraya da fındık dikimi yapılmıştır bu türbe Yusuf Kocaadam fındık bahçesi içerisindedir. Mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir EKONÖMİSİ.TARIM: HUBUBAT:Buğday,Mısır,Arpa, BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Akçakoca pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,köyde,büyükbaş hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıştır,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara götürülüp satılmaktadır., tavuk kümesi besiciliği olmasına rağmen kümes hayvancılık da yok olmaya yüz tutmuştur. Köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuştur,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur..balcılık son zamanlarda gelişmiştir. İlçemizde tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi,, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır HAYVANCILIK Az sayıda Koyun,Keçi,Sığır,Tavuk,Kaz,Hindi,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var

171 .Eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördekkaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane Kargası,Çulluk,Ördek,Üveyik,Sığırcıktır.Tavşan,Çakal,Tilki,Domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. Köy içinde Tarihi ev EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur,çünkü sebze ve meyvecilik yapılmaktadır.avlu,avlu ağla ile çevrilidir bu mezralarda da evler birbirine uzaktır, okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır SPOR Bu köyden Karasuya güreşe giden gençler vardı,köyde at yarışları ve güreşler olurdu, köyde spora ilgi azdır,federe, gayri federe kulüp yoktur ALT YAPI BİLGİLERİ 8800 m² lik kilitli parke taşı döşendi,köyden sahile 3 km lik yol açıldı,23 adet beton büz,42 mt karige boru döşendi,köy cami fosseptik çukuru yapıldı,6,5 kmlik yol stabilize yapıldı.köy taşımalı eğitim

172 sisteminden faydalanıyor,sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur,ancak mobil sağlık sisteminden faydalanıyor,içme suyu,kanalizasyonu,ptt acentesi,elektrik,sabit telefonu,1 cami vardır.1961 yılında ilk ilkokul açılmıştır,fiskobirlik üye sayısı 273 tür yılında nüfusu 85 idi ,1935 de 408, 1965 de 398, 1997 de de 206 nüfusu vardı, Rize,yerli karışımıdır,1871 Birinci arazi yoklama defterinde,1922 Bolu salnamesinde kaydı vardır,karışık ve dağınık köy statüsündedir.tarla alanı yok,fındık alanı 5.558,orman alanı 292 dönümdür. % 95 fındıklık alanına sahiptir,mısır tarımı ve hayvancılık had safhadadır,balcılıkla uğraşanlarda vardır,meyvecilikte yapılmaktadır,% 5 ormancılık vardır.edilli köyü buraya bağlı idi sonradan muhtarlık oldu GAZİLER İSTİKLAL SAVAŞINA KATILANLAR :1-YUSUF GÜRBÜZ AHMET- H M MEHMET BAŞARAN ABDULLAH H M HÜSEYİ N BAŞARAN HÜSEYİN - H M HASAN AYDIN HÜSEYİN- H M İSMAİL KURT AHMET- H M ALİ ÖZCAN YUSUF- H M MEHMET AKSOY- MUSTAFA H M MUSTAFA ŞENGÜL ŞEHİTLER 1-MOLLA MUSTAFA OĞLU ALİ D Ö.1913 HAYDARPAŞA ASKERİ HAST.P.ER 2-MISIRLIOĞULLARI AHMETOĞLU EŞREF D Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAŞI P.ER YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERİNDEKİ DURUMU Köyün ilk imamı1844 yılında İznik kazası Amiller köyünden imamlık yapan en fakir imamdır,çavuşoğlu Esad efendi bin Mehmet ve Çavuşoğlu Ali efendi bin Mehmet tir.1844 yılında nüfusu 210 hane 45 idi,köyün yetimi Şakiroğlu Ali Osman,sarı Mehmetoğlu Osman,İstanbuloğlu Mehmettir,en varlıklı kişi ise Arnabudoğlu Halil,Yahyaoğlu Mehmet,Haliloğlu Mustafa,Alireisoğlu Ali Topuzoğlu,Mehmet Reisoğlu Mustafa,Çakıroğlu Ali dir.1844 yılında 7 tarla vardı 10 kg mısır ürünü alınırdı 164 arı kovanı,6 sağman manda 16 sağman inek,2 manda öküzü 1 dişi malak 11 karasığır öküzü 1 da 3 dişi,8 erkek buzağı 4 erkek malak 17 bargir vardı,32 meslek gurubu vardı 1 değirmen,1 sail,1 muhtar,21 gemici,vardı yılda çeşitli ebareler geçiren köy 1877 de Osmanlı Rus harbinden Doğu Karadeniz den göç alıp yeni bir ivme kazanmıştır 2 mezra vardır ilk muhtar,koca Mehmetoğlu Hüseyin bin İbrahim dir KÖYE İLK GELEN SULALELER

173 ALEVOĞULLARI ALEVOĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞ KÖYÜ BEKÇİOĞULLARI KURT İZMİT KANDIRA ÇAKIRLI DEĞİRMENCİLER DEVRİŞLER FARİLER KASTAMONU İNEBOLU KASTAMONU CİDE KASTAMONU CİDE YERLİ GÜNERLER GÜNER RİZE SALAHA KARAYEMİŞ KÖYÜ HAMİTHOCALAR DEMİRCİOĞLUERZURUM KÖYE İMAM GELMİŞ BURADA KALMIŞ HAVANIN ALİLER KÖSE RİZE GÜNEYCE İVLETLER KOCAADAM YERLİ SALİHHASANLAR AYNI SARIOĞLANLAR SARIOĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ KADİRLER ÖZCAN KASTAMONU CİDE KARADAYILAR ÇALIŞKAN KASTAMONU CİDE KERİMLER GENÇ RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ KOCAMUSTAFALARŞENGÜR KASTAMONU CİDE KORUCULAR GÜLTEKİN RİZE PAZAR KUDRANLAR GÜNER RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ MAMUŞTALAR TOPUZ YERLİ MAMUTLAR GÜNER RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ MUSADAYILAR YANMAZ RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ SALIHHASANLAR KOCAADAM YERLİ İLVETLER AYNI EROĞULLARI EROĞLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ ARSLANLAR ARSLAN KASTAMONU CİDE ÇOLAKLAR ÇOLAK RİZE ARDEŞEN

174 DOĞDU DOĞDU RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ EJDER EJDER KASTAMONU CİDE KAYA KAYA KASTAMONU CİDE KÖSE KÖSE RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ UZUNOĞLU UZUNOĞLU YERLİ ZORLU ZORLU RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ ER ER RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ EROĞLU EROĞLU KASTAMONU KURUCEŞİLE ALEV ALEV RİZE SALAHA KARAYEMİŞKÖYÜ ALEVOĞLU VE ALEV SÜLALESİ AYNI SÜLALEDİR GÜNER,ER,EROĞLU AYNI SÜLALEDİR Çok eski bir köy olmasına rağmen Karadeniz den gelen göçlerle iç içe,yaşamaktadırlar,karadeniz den gelenler daha çoktur,köyde yerli halk azdır NOT: Katkılarından dolayı Recep Alevoğlu ve.değerli muhtar Remzi Kurt arkadaşlarıma çok teşekkür ederim Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün ismi : İbrahim Tuzcu : Recep Alevoğlu,Remzi Kurt,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,drl İbrahim Tuzcu Tarihi yerler ; Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,remzi Kurt,Drl.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu Cami ve Mez. Turizm : Kenan Okan Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Drl İbrahim Tuzcu : Kenan Okan,Recep Alevoğlu,Remzi Kurt,Drl.İbrahim Tuzcu : Recep Alevoğlu,Remzi Kurt,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,drl İbrahim Tuzcu Ekonomi : Kenan Okan,Şükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,İlçe Tarım Md.,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,dr İbrahim Tuzcu Kültür ; Vedia Emiroğlu,Remzi Kurt,Recai Özgün,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans.kenan Okan,Şükrü Dönmez,Görsel yay.s.4,drl.ibrahim Tuzcu Spor : İbrahim Tuzcu

175 Köyün alt yapısı : Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans.,mustafa Kocadon,Remzi Kurt,Recep Alevoğlu,Drl İbrahim Tuzcu İstiklal savaşı Temettuat Sülaleler ; Şükrü Dönmez,Geltag net ; Dr Zeynel Özlü ; Hüsamettin Kaya,Remzi Kurt,Recep Alevoğlu, Drl.İbrahim Tuzcu UĞURLU COĞRAFĠ BÖLGESĠ. Karadeniz Bölgesi Uğurlu köyünden görüntü ĠLĠ ĠLÇESĠ KAYMAKAMI : Düzce : Akçakoca : Aykut Pekmez B. BAġKANI : Cüneyt Yemenici KÖY MUHTARI : Ġrfan Zobar TELEFONU POSTA KODU :81670 NUFUSU : 300 Hane,2005 Nüfusu vardır

176 ESKĠ MUHTARLAR : 2014-Ġrfan Zobar, 2009 de Arslan Kahraman,2004 de Arslan Kahraman,1999 de,arslan Kahraman.,1994 de,arslan Kahraman,1989 de RüĢtü Aksoy,1984 de RüĢtü Aksoy COĞRAFĠ DURUMU : Düzce ye 55 km,akçakoca ya 13 km uzaklıktadır,cumayeri ne 26 km dir,en yüksek yeri 150 mt dir,köy komģuları HemĢin,Yenice,Esmahanım,Nazımbey,Sakarya iline bağlı Aydoğan,Bezirgan,Kozluk.Koordinatları Akçakoca nın Batısında E ,B ,Rakım- 20 mt TARĠHĠ KÖYÜN TARĠHĠ Köy içinden görüntü 1204 yılında 4. Haçlı orduları Türkiye ye gelirler Karadeniz kıyılarında bazı memleketler kurdular bunlardan bir taneside Akçakoca da Ceneviz kalesidir,fakat daha sonra,1261 yılında Latin imparatorluğu çökünce tekrar Ceneviz kalesi Bizanslıların eline geçti, yılında Cenevizliler ve Bizanslılar,Akçakoca ya gelirler bazı köyler kurarlar,bunlardan bir taneside Uğurlu köyüdür..bizans imparatoru Romanya Dobruca da bulunan Gagavuz Türklerinden silahģör obaları buraya getirtir ve yerleģtirir,bunlar burada bazı köyler kurarlar bunlardan bir tanesıde Uğurlu köydür.yine 1877 yılında Osmanlı-Rus savaģından bıkan Doğukaradenız den Laz ve Gürcü halkı buraya göç gelip yerleģmiģlerdir.neticede burada Ceneviz,Bizans,Gagavuz Türkleri,Doğukaradenız den gelen göçler,yaģamıģlardır.akçakoca da M.Ö yılında Frik,M.Ö. 670 Lidya,M.Ö.395 te Roma pontos,m.ö.1200 de Hitit ama bu kesin bilinmiyor bu kavimler yaģamıģlardır.daha sonra Oğuz kolundan üçok obaları kurdukları bazı köylerden olan Ģimdilerde munkariz olan Esmahanım-Uğurlu arasında kalan Kıran mevkidir,kıran mevkiinde bulunan Kıran deresinde eski Bizanslılar bu suyu kullandıklarında bu suda mikrop olur ve halk kırılır çok ölü verirler ondan dolayı buraya Kıran mevki denmektedir,buralarda halen eski kilise artıklarına rastlamak mümkündür. Burada Rum Ceneviz,Romalılarla beraber Oğuz kayı boyundan olan üçok koluna mensup obalarla, Abhazya dan gelen Esmahanım Karadeniz den gelen göçler hep birlikte kısa sürede olsa yaģamıģlardır.2c. Abdülhamit bir ferman çıkartır,3 sene ekip

177 biçilmeyen arazilere göçmenleri yerleģtirir. Oğuz boyu üçok obalarından son kalan yerli Mustafa ağa Çerkezköy den Ortaköy e kadar onundur her tarafı zapt etmiģtir, bu arada buralara Abazalar yerleģmesin diye Lazları da uygun görür,daha önce buraya yerleģen Hüseyin ve Ali ye bir çok arazi verir Lazlar çoğalsın Abazalar gelmesin diye,.bu Oğuz boyundan en son kalan Mustafa ağadır ( Özcanlar) Mustafa ağa burada, Rumları, Cenevizlileri de buradan göndermeyi baģarır ve 1877 yılında Osmanlı Rus savaģında Doğu Karadeniz göçü baģlar bu göçlerle buraya gelenlere yer tahsis eder köyün kurulmasında çok emeği geçmiģtir,ģimdiki yerleģim birimi olan Uğurlu köy arazi bakımından çok zengin olduğu için Kıran mevkiinden yine bu obaların bir kolu olan ve köyün esas yerlisi olan sülaleler Hacıyusufoğulları ( Gündüz),Nizamoğulları (Karagöz) Aksoylar,Alkanlar,Zobar lardır.yine Kıran mevkiinden ayrılıp memleketteki kendi yerlerine benzeyen daha düz bir yer arayan Esmahanım burayı terk edip oda az ilerideki Ģimdiki köyü kurar,buraya yerleģerek çok büyük emek sarf etmiģtir bundan dolayı da ismi ile anılmaktadır,böylece Kıran mevki diye bir köy kalmamıģtır,bizanslılar burayı terk etmiģlerdir,yerlilerde Ģimdiki Uğurlu köyüne gitmiģlerdir,esmahanım da az ilerideki köyü kurmuģtur.daha sonra,2. göç dediğimiz 1916 göçü olur Rize den ve Artvin den Lazlar gelir takalarla Melenağzı iskelesine deniz yoluyla takalarla gelirler.ġimdi bunları tek tek inceleyelim,1878 yılında Batum limanında Türkiyeye gelmek isteyen göçmenler vardır,yavuz gemisi bu göçmenleri alır sırasıyla Giresun,Ordu,Samsun,Sinop,Akçakoca limanlarına bu göçmenleri bıraka bıraka Ġstanbul a varır.1878 yılında Gürcüler gelir,memleketteki kendi ikamet ettikleri yere benzeyen yerler ararlar,ve Sakarya Kocaali ilçesine bağlı Köy yeri denilen mevki ye yerleģirler,daha sonra Uğurlu köyün arazileri çok verimli olmasını gören bu Gürcüler burayı terk edip eski meze dediğimiz Ģimdiki Çerkezköy ü yolu üzerinde sağ tarafına yerleģirler,bunlar Ozkorcuoğullarıdır.Yine Osmanlı Rus savaģından bıkan Lazlar 1878 yılında takalarla Melenağzı iskelesine gelirler Melen ırmağını gören bu Lazlar denizi çok sevdikleri için ırmak boyunu takip ederek yukarıya doğru kendi emniyetlerinide korumak amacıyla 9 km içeriye doğru ilerleyerek,ģimdi yeni meze dedikleri Uğurlu köyü köprüsünü geçince Aydoğan köyüne yakın yere yerleģirler,bunlar Hopa KemalpaĢa dan Emirhacıoğulları,Hopa Pehlivandan Recepoğullar( Kahraman), Hopa dan Veziroğulları (Aral),Artvin Borçka Müminoğulları(Erdoğanlar),Hopa Balcıoğulları ( Balcı), Hopa TuĢumaoğulları dır..ayazlı köyünü kuran Salyancılar memlekette kız alıģ veriģinden akraba oldukları Müminoğulları tarafından Uğurluya getirttirilir fakat yalnız Ali Salyancı gelmez o Ayazlıda kalır,yine Müminoğulları tarafından daha önce Kurukavak köyüne yerleģen Tantoğullarını( Tandoğanlar) burada Lazlar çoğalsın dıye,bunları da Uğurlu köyüne gelmelerini sağlarlar,bunlarda yeni meze mevkiine Laz mahallesine yerleģirler,bunların bir kısmı kız alıģveriģleri nedeniyle AktaĢ a göçerler hem Uğurluda hem AktaĢ köyünde ikamet etmektedirler,hatta bir gün Tantoğlu Hasan Kurukavak köyünden mısırını öğütmek için Uğurlu köydeki o zaman Düzce den Uğurlu köyüne gelip yerleģen Zobar ailesinden Hasan Zobar ın değirmeni vardır,bu değirmene geldiğinde değirmen yanındaki ağaçta bir kiģinin aslı olduğunu görür birde bir eģkıya vardır,tantoğlu Hasan eģkıyaya bu kimdir diye sorar o suç iģledi ona ceza verdim der,hemen Tantoğlu Hasan adamı ağaçtan indirir eģkıyayı ordan uzaklaģtırır,bu esnada Hasan Zobar değirmene gelir sen kimsin ne yapıyon burada der olayı anlatırlar ve Hasan Zobar Tantoğlu Hasanı mükafat landırır bunları köye davet eder ve Kurukavak köyünde artık Tantoğlu ve Çakır sülalesi kalmamıģtır,çakırlar AktaĢa Tantoğlu bir kısmı Uğurlu köyüne böylelikle yerleģmiģlerdir.1916 yılında yine takalarla deniz yoluyla Melenağzı iskelesine inerler ve Melen ırmağını takip ederek memleketteki yerlere benzeyen yer ararlar ve Uğurlu köyün ova oluģu suyun bol oluģu arazinin çok verimli olması cazip kılmıģtır ve Uğurlu yeni meze mahallesine Rize Karadere ve Ġkizdere den HacıMehmet Akçaoğulları gelmiģlerdir burasının çok verimli gördüklerinden memleketteki akrabalarını buraya çağırarak hem bu köyde çoğalalım dıye Ali Koçoğulları nıda buraya getirtirilir.daha

178 önce köye yerleģen Ali Koçoğulları ndan Temel ağanın eniģtesi olması münasebeti ile Ordu Ulubey ilçesinden Ahmet Öztürk getirttirilir,bu Ordulu Ahmet köyde 1938 yılında Yusuf reis oğulları ailesi ile sürtüģmeye girerler,bir bayram günü aileler arasında vurulanlar olur köyde bu husumetler 5-6 yıl kadar devam eder,bir nevi ismin uğursuz olduğu inancına dayalı olarak herkes bu kan davasından köylü bu olaylardan gergindir, bu arada Ordulu Ahmet ailesi ile birlikte köyü terk eder Ģimdiki Düzce de bulunan Öztürkler mevkiine yerleģirler burada birçok arazi satın alarak burada birçok tesisler açarak yaģamlarını sürdürmektedirler,bu gerginlikten bıkan köylü iģi Bolu ya taģır bir gün devlet erkanı köye gelir komģu köyleri ve halkı köy meydanında toplar vali köylüye ya bu köyde bir uğursuzluk var ben bu köye uğurlu ismini koya cam der alkıģ kopar valinin de hoģuna gider köy Mezra-Meze-Uğurlu olur ve Cumhuriyet döneminde kayıtlara geçer,köylü bu isimden memnun kalmıģtır,ve peģinden kutlamalara geçilir kurbanlar kesilir yemekler yenir kuranlar okunur bu böyle kutlanır,artık herkes mutludur,birde köyde Melen ırmağında sık sık boğulmalar da olurdu bundan dolayı valinin dikkatini çekmiģtir bu köye gelip bu olaya el koymuģ köye huzur getirmiģtir.daha sonra köye Trabzon Of ilçesinden sarı hoca lakaplı bir hoca köye hocalık yapmaya gelir,hoca köylü tarafından sevilir ve köylü tarafından hocaya yeni meze mahallesinden bır arazi verilir ev yapılır hocada memleket teki akrabalarını çağırır bunlar Sarı oğullarıdır.,yine bunlarda bu mahalleye hocanın arazisine yerleģirler.yine o zamanlar ağaçlar su hızarı ve el hızarı ile kesilip kereste haline getiriliyordu köye yine Trabzon Of ilçesinden Zinko Mehmet lakaplı bir kiģi gelir bu hızarcıdır aynı zamanda çalıģkandır,o zamanda köyün ayanı olan Mustafa ağanın soyadları ( Özcanlar)yanında çalıģmaktadır,çalıģkanlığı ile dikkati çekince Mustafa ağa kızını buna verir,ayrıca Mustafa ağa çok ta arazi verir,zinko Mehmet te Of taki ailesini köye getirttirir ve yerleģirler.yine Trabzon Of ilçesinden Hacı Dursunoğulları ( eski vali Kenan Güvenin annesinin akrabasıdır) bunlarda yine deniz yoluyla gelerek eski meze mahallesine yerleģirler,bunlar Ģimdiki soyadları Yılmaz lardır.yine daha önceleri Düzceye yerleģen Zobar ailesi Mustafa ağanın arazi tahsis ettiğini duyunca bunlarda bu köye gelirler ve Mustafa ağa bunlarda arazi tahsisi yapar,bunlarda bu köye yerleģirler o zaman Kıran mevki vardı,daha sonra hep birlikte Ģimdiki Uğurlu köyüne gelirler.1938 yılında muhtarlık olmuģtur,karıģık göçmen köy statüsündedir,eskiden beri çok geliģmiģ bir köydür birçok köyünde merkezi konumundaydı,akçakoca nın en kalabalık köy olması nedeniyle buraya biraz daha önem verilmelidir ki bu köylü son zamanlarda Sakaya Kocaali ilçesinden alıģveriģlerini yapmaktadır,bundan dolayı da gereken intizamın buraya gösterilmelidir TARĠHĠ YERLER Kıran mevkinden görüntü

179 Kıran mevki dediğimiz yerde yaģayan Bizanslılar burada çok kalmıģlar daha sonra yurdu terk etmiģler sonra buraya Abaza ve Lazlar gelmiģ yıllarca yaģamıģlar daha sonra ayrılmıģlardır burası munkariz olmuģtur.kıran mevki denilen yerde Bizanslılar zamanından kalma 2 adet kilise vardır,1 cisi Esmahanım eski yolu üstü Uğurlu-Esmahanım ortasındadır,burası Ģimdilerde munkariz olmuģtur,ama halen kazıldığında tuğla ve kiremit artıklarına rastlanmaktadır,2cisi ise Esmahanım yeni yol üzerindedir Kıran deresi üst kesimindedir,fakat burası da munkariz olmuģtur,yinede kazı yapıldığında tuğla ve kiremit artıklarına rastlanmaktadır hep fındık ekimi yapılmıģtır tarih yok edilmiģtir,hasançavuģ yolu üzerinde Saraytepe denilen mevkide yol üzerinde 200 yıllık bir kız mezarı vardır,bir rivayete göre köylerin birisinde 2 genç birbirini sever ailesi karģı çıkar bu kız gelir kendini Melen ırmağına atar intihar eder,ceset köylü tarafından günlerce aranır bulunamaz,ve ceset bir ağaca takılı olarak bir çoban tarafından bulunur diğer köye haber salınır ailesi gelir ceset almaya fakat köylü ceset vermez sen bu kıza iģkence yaptın sızın yüzünüzden öldü biz buraya bunu gömeciz derler ve buraya ağacın altına gömerler bundan dolayı buraya da kız mezarlığı mevki denmektedir,ģimdilerde Sarıoğullarının fındık bahçesi içerisindedir yalnız bu mezarda kaybolmuģtur koruma altına alınmamıģ munkariz olmuģtur,köyde ayrıca 1902 yılında Aydoğan yolu üzerinde yeni meze mahallesinde taģ yapı olarak yapılan tarihi değeri olan bir camii vardır,bu camii vakıflar müdürlüğünce koruma altına alınmıģtır 1999 depreminde hasar görmüģtür tadilatı yapılmıģtır,buradaki taģlar elle yapılmıģ ve yontulmuģtur sütunları büyüktür yalnız çatısı tahtadan yapılmıģtır.köyde eskiden 5-6 değirmen vardır ama Ģuan bu değirmenden yalnızca bir tane kalmıģtır yeni caminin karģısındadır,köyün merkezindedir halen faaldir,bu değirmenlerin çok önemi vardı merkezi köy konumunda olması nedeniyle ekonomik açıdan önem kazandırmaktaydı bu değirmenlerde teknolojiye yenik düģmüģtür Ayrıca eski meze mevkiinde yapılan camii yanında 430 yıllık mezar kalıntıları vardır,bunlar halen mevcuttur mezar taģlarıyla beraber,ne yazık ki bazı mezar taģları buradan da çalınmıģtır.köyde eskiden yeni meze caminin yanında bulunan medresede yılda 30 adet hafız yetiģtirilmiģtir,bu medrese 1930 yılında açılmıģ,1970 yılında kapatılmıģtır,bunun yerine yeni meze mahallesinde100 yataklı yatılı kuran kursu açılmıģtır,halende faaldir.eski medresede yetiģen hafızlardan bazıları Ģunlardır,Muhsin Erdoğan,Ġst. ġiģli müftüsü emekli,mümin Yılmaz Balıkesir müftüsü emekli,sudi Erdoğan yazar ölü.bu eski medrese hocası Müminoğlu hocadır AKARSU VE DERELERĠ Küpler deresi Dilaver Gubi deresi Esmahanımı geçerek Uğurlu dan Melen e gelir denize dökülür, Ayrıca Kıran dereside köyün içinden geçer.2007 yılında Japonların yapmıģ olduğu Büyük Melen projesi hayata geçirilerek büyük baraj yapılmıģ ve Ġstanbul Anadolu yakasına bağlanmıģ 2010 yılında da Avrupa yakasına ulaģtırılacaktır büyük bir projedir.su altı seviyeleri çok değiģkendir,pınar,ve kuyu suları faydalıdır ancak çok kireçlidir,serttir koli bakımından zengindir içilmesi mahsurludur,sıcak su ve göl yoktur DAĞLARI VE TEPELERĠ

180 Köyde Hakkı Erdoğanın otantik evi Ordulu dağı Yörük tepesi (960 ) mt eteklerinde kurulan köydür JEOLOJİK DURUMU Eoesen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir.depreme dayanaklı 3.bölgedir.Dağlar denize paralel uzanır.palezoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen folişi- numinitli kalker toprağa Kum,Taş-Marn- Gre ( Kretese) sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normal dir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. TURİZMİ Köyde Turizm çok fakirdir,yalnız bayram ve hıdırellez de köyün içinden geçen Kıran deresi kenarında mesire alanları vardır köylü burada salıncaklar kurar yemekler yerler eğlenceler yaparlar bu bir kaynaşma vesilesidir,diğer köylerden de gelenler olur,melen deresinde tatlı su avcılığı ve avcılık turizme açık olan bır köy konumundadır,burada yapılan Melen barajı buraya ekonomik açıdan katkı sağlamasa bile bu barajın değeri büyüktür bu barajın daha da bu köyde değerlendirilip başka şekillerde ekonomik açıdan kazandırılmalıdır.çok eski tahtadan yapılmış otantik evlere rastlamak mümkündür bunlarında Safranbolu dakı gibi koruma altına alınmaları lazımdır bu köyde bu yapılar çoktur. CAMĠLERĠ

181 Köy caminden görüntü Köyde 2 cami vardır 1965 yılında yeni yapılan cami köy merkezinde değirmen yanındadır köylü tarafından yapılmıģtır betonarme yapı 1000 cemaatli, tek Ģerefelidir.ilk eski cami 1902 yılında taģ yapı 200 cemaatli,tek Ģerefeli yapıdır,bu cami 1999 depreminde hasar görmüģtür.ġģ adamı Müminoğlu MüĢteba Erdoğan 40 milyar yardım ederek bu camının onarılmasında çok emeği olmuģtur MEZARLIKLAR Köyde 2 adet mezarlık vardır 1 cisi eski meze mahallesindeki çok eski ve büyük mezarlıktır halen kullanılmaktadır yeni yapılan camii yanındadır,tarihi taşlar mevcuttur,lakın bazı taşlar çalınmıştır bunlarında koruma altına alınmaları gerekmektedir.2cisi ise yeni Meze mezarlığıdır tarihi taş yapı camii yanındadır Karadeniz göçmenlerin kullandığı mezarlıktır,halende kullanılmaktadır,ayrıca aile mezarlıkları da vardır.mezar taşlarındaki konular erkek mezar başlarına başlık,kadın mezarında süslemeler ön plandadır,erkek mezarlığında büyük sarıklı olanlar ulema ve paşaları,uzun külah üzerine sarık tasvirler,derviş ve tarikat şeyhlerini,sadece ince sarıklılar köy ağalarını,üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar yeniçeri ağalarını işaret etmektedir TARIM: HUBUBAT :Buğday,Mısır,Pirinç EKONOMİSİ BAKLIYAT:Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,PatatesKaralahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Ekonomisi Tarım ve Hayvancılığa dayanır.köylü,bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri Kocaali pazarına götürür orada satar,kadınlar ev ekonomisine katkı sağlarlar.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara

182 götürülüp satılmaktadır., tavuk kümesleri çoktur 6 adet tavuk kümesi halen çalışmaktadır 200 bin kapasitelidir,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur. Köyde tavukçuluk ve fındıkçılık çok revaçtadır,ayrıca armut,ceviz,kestane,dut,incir,dağ çileği,çoktur.ayrıca kesif ormancılığı vardı bunlarda aynı şekilde sevkıyatı yapılıyordu,fındık bahçesinin gelişmesi buraya ayrı bir önem kazandırmıştır şimdilerde fındık tarımı ile geçinmektedir Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.köyün başlıca geçim kaynağı fındıkçılık,seracılık,tavukçuluk az miktarda da yeni oluşmakta olan kivi üretimi dir.fındık kırma makineleri,fabrikaları, dükkanları ve Cuma günleri kurulan haftalık pazarı ile ekonomik değer taşımaktadır,yalnız köylü Akçakoca yerine Kocaali yi tercih etmektedir çünkü Akçakoca yeteri kadar ilgiyi bu köye göstermemiştir İlçemizde tarımsal üretim içerisinde bitkisel üretim, özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Fındık üretimi dışında kasaplık tavuk üretimi, büyükbaş hayvan üretimi, balıkçılık, arıcılık, mantar üretimi önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. Maden direkleri dışında,bolu Adapazarı nda,düzce de yetişen buğday,kavun,karpuz gibi toprak ürünleri manda ve öküz arabalarıyla deniz sahiline getirilir buradan da deniz yoluyla gelen gaz,ve tekel maddeleri aynı arabalarla taşınırdı,sahilde bulunan depolarda bu mallar stoklanır dı zaman içerisinde tuz ve benzeri şeyler şehir ve kasabalara sevkiyatı yapılırdı,ayrıca deniz yoluylada sandallarla başka şehirlere sevkiyatı yapılmakta idi.arazisinin düz olması,su değirmenlerin olması,melen ırmağının buradan geçmesi,toprağın yumuşak ve killi olması halkın çalışkan olması bu köye ekonomik açıdan çok katkı sağlamıştır turizm yönünden fakirdir ama tarım ve hayvancılık yönünden fevkalade çok önemli yer tutmaktadır zaten bize de gösteriyor gelen göçler burada yoğunlaşmıştır en kalabalık köy konumundadır buradaki barajın başka yönleriyle değerlendirilmeye alınması halinde daha da ekonomik açıdan güçlenecek tır HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Keçi,Sığır,Tavuk,Kaz,Hindi,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.tavuk kümesçiliği had safhadadır ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,yine eskiden bu köyde ormancılık çok yapılmakta idi zengin bir köy olmasına rağmen buraya gereken ilgi gösterilmemiştir ve son yıllarda ormancılıkta tarihe karışmıştır AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördekkaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,Su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır.

183 EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur çünkü meyve sebze yetiştirilir.avlu,avlu ağla çevrilidir çünkü sebze meyve yetiştirilir,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur Arabacı köyü gibi,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır Tarım toprakların azlığı dağınıklığı kır yerleşim bölgesinin dağılmasına yol açmıştır SPOR Uğurluspor futbol takımı 1985 yılında Arslan Kahraman,ve Rüştü Aksoy tarafından forma rengi Kırmızı Beyaz olan spor kulübü gayri federe iken Akçakoca da birçok sportif aktivitelere katılmış başarılar elde etmiştir,bunu gören köy halkı kulübü federe yapmıştır,bolu 2ci amatör ligine iştirak etmiş ve akabinde burada da şampiyon olmuş Bolu 1ci amatöre yükselmiştir,1995 yılına kadar burada mücadele etmiştir fakat maddi imkansızlıklar yüzünden lige ara vermiştir,2 yıl sonra tekrar Düzce il olunca Düzce 2ci amatörde lige tekrar başlamıştır,fakat yine maddi imkansızlıklar nedeniyle kulüp tekrar lige ara vermiştir halende bu ara devam etmektedir.köyde spora ilgi çok fazladır Bolu amatör küme Düzce amatör kümede yıllarca oynamıştır köydeki spor kompleksleri bunun kanıtıdır,2009 yılında hizmete girmiştir değerli muhtarım Arslan Kahraman arkadaşımı spora verdiği değer ve katkılarından dolayı kutluyorum.köyde ayrıca Akçakoca,Kocaali,Karasu köy takımlarının katılmış oldukları sportif aktiviteler düzenleyip köyün tanıtılmasında yardımcı olmuşlardır,ve başarılarda elde etmişlerdir,ayrıca Türkiye nin birçok yerinde profösyönel futbol takımlarında oynayan birçok futbolcu yetiştirmiştir.köyde eskiden top sahasının olduğu yerde yağlı güreşler düzenlenirdi maalesef şimdilerde bu spor dalında hiçbir faaliyet yapılmamaktadır,bu spor dalı 2000 yılına kadar devam etmiştir,buradaki spor kompleksini değerlendirmek amacıyla burada bazı turnuvaların düzenlenmesi sağlanmalıdır.kulüp kapatılmıştır ALT YAPI BİLGİLERİ Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi vardır ayrıca köyümüzde ADSL bağlantısı ve online sistem vardır. Sağlık ocağı vardır ancak

184 sağlık evi yoktur.sağlık ocağının lojmanı mevcuttur.köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.düzenli olarak minibüs Kocaali ve Akçakoca ilçelerine ulaşım vardır.ayrıca fiskobirlik, tarım kredi kooperatifi ve t.m.o fındık deposu vardır.köyümüzde play station soluna mevcuttur. jandarma karakolu kaldırıldı. Köylü Akçakoca yerine Kocaali yi tercih etmiştir, çünkü Akçakoca buraya yeteri kadar ilgi göstermemiştir,1871 birinci arazi yoklama defterinde 1922 yılı Bolu salnamesinde kaydı vardır,2 cami 1 ortaokul 1 kuran kursu,1 tarım kredi kooperatifi,fındık tarım satış kooperatifi 2 değirmeni vardır,köy kalkındırma ve güzelleştirme derneği,ile gençlik ve spor kulübü derneği de vardır.16 kmlik köy yolu asfaltlanmıştır,7000 mt kare kilitli parke taşı döşenmiştir,70 mt karige boru köy içinde muhtelif yerlere konulmuştur köy içi mezarlık yanı su kanalı yapılmıştır,köyün semt sahaları ve çocuk oyun parkları yapılmıştır,sağlık ocağı çevre düzlenmesi yapılmıştır,ilk öğretim okulun saha betonlaşması yapılmıştır,köyün yakınına yapılan Melen barajı köye çok özellik kazandırmıştır,sebze ve meyve ençok bu köyde yetiştirilir buğday mısır % 15, patates bu köyde çok yetiştirilir tarla arazisi en çok olan köydür % kayıtlarından de 154,1997 de 1126,2000 de 1828,2007 de 2560 nufusu vardır ilk ilkokul 1941 yılında açılmıştır,1976 da ortaokul açılmıştır1990 da ilköğretim okulu açılmıştır,karışık köy,az dağınık köy statüsündedir,köy kitaplığı,fırın,bakkal,su değirmeni,motorlu değirmen,berber,,ebe,kum taşocağı kireç tuğla ocağı 2 demirci 4 duvarcı 3 taşçı 6 marangoz 2 kuyucu ustaları mevcuttur. 1965Hemşin,Yenice,Davutağa,Kurukavak,Esmahanım,Karatavuk bu köylerin ticaret merkezi durumunda olan köydür,akçakoca kazasının en fazla gelişim gösteren köydür 3393 ziraat arazisi mevcuttur1.817 tarla alanı,5.925 dönüm fındıklı alanı vardır ormanlık alanı yoktur sebze alanı vardır,melen deresinde tatlı su balıkçılığı yapılmaktadır 18. ve 19.YÜZYILDA TEMETTUAT DEFTERĠNDEKĠ DURUMU Eski meze de1844yılında 22 Hane 132 nüfusu vardır,dere köy mezrasında mahalı vakıf yeri vardır Kıran divan dahilinde Mehmet Halife adlı kiģi mutasarrıflık görevindeydi ölünce oğlu Naib Osman mezraya mutasarrıf tayin edilmiģtir 1726 da,yeni meze de 32 hane 54 nüfus vardır,yetimler,köseoğlu Mehmet bin Feyzullah,Osman BeĢeoğlu Edri bin Ġsa,Ebubekiroğlu Mehmed bin Abdullah,Uzun Ahmetoğlu Mehmet bin Ali,Askerlik yapanlar,torunoğlu Ahmet bin Mehmed,Dilencilik yapanlar,ġbrahimoğlu Arif bin Hüseyin,Ormanoğlu bin Mehmed,En varlıklı aileler,molla Mehmed oğlu Mustafa bin Abdullah ve Mehmet oğlu Salih,Molla Mehmed oğlu Hüseyin bin Mustafa,Molla Salih oğlu Mustafa bin Salih,Kırsal alanda ekili arazi durumu,42.75 bahçe 19 kestane korusu,48.5 mezru tarla vardır,buğday üretimi, kile dir Arıcılık yapanlar 64 adet arı kovanı vardı,meslek adedi 34,ÇeĢitli mesleklerde bulunanlar,hizmetkar 2 imamı kurye 1,Sail2baltacı 1,kereste nakliyecisi 23 gemici3gemici reisi1 adettir KURTULUġ SAVAġINA KATILANLAR UĞURLU JANDARMA KARAKOLU.: OSMAN PENDOĞLU,HAMDĠ PENDOĞLU ĠPSĠZ RECEP ÇETESĠNDE OLANLAR : OSMAN ZOBAR GAZĠLERĠMĠZ : ALĠ KOÇ MUSTAFA D : MEHMET ASLAN D.1894

185 : ĠBRAHĠM GÜNDÜZ D.1953 ġehġtler : ABDULLAHOĞLU ĠSMAĠL D.1891-Ö GÜMÜġSUYU HASTANESĠ P.ER RECEPOĞLU HARUN D.1890-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġI SAVAġI OSKORCUOĞLU OSMAN BĠLGĠN D.1895-Ö.1915 ÇANAKKALE KÖYE ĠLK GELEN SÜLALELER KÖYÜN YERLĠLERĠ ALĠBEYLER(ÖZCAN)-NĠZAMOĞLU(KARAGÖZ)-HACIYUSUFLAR(GÜNDÜZ)- BATAKLAR (ALKAN)-REġĠTHANALAR(AKSOY)-ZOBARLAR(ZOBAR,sonradan Düzce den gelme) KARADENĠZDEN GELENLER OSKORCUOĞLU TOKGÖZ-BĠLGĠN ARTVĠN BORÇKA SALĠHOĞULLARI APAYDIN ARTVĠN MARADĠT MÜMĠNOĞULLARI ERDOĞAN ARTVĠN BOÇKA BALCI OĞULLARI BALCI ARTVĠN HOPA KEMALPAġA TANTOĞULLARI TANDOĞAN ARTVĠN HOPA PEHLĠVAN ÇELĠKLER ÇELĠK ARTVĠN BOÇKA ġġnalġler ODABAġ ARTVĠN HOPA RECEPOĞULLARI KAHRAMAN ARTVĠN HOPA PEHLĠVAN VEZĠROĞULLARI ARAL ARTVĠN HOPA KEMALPAġA ARSLAN OĞULLARI ARSLAN ARTVĠN HOPA KEMALPAġA SARIHASAN ARTVĠN HOPA SARIOĞULLARI SARIOĞLU TRABZON OF YILMAZLAR YILMAZ TRABZON OF KOÇOĞULLARI KOÇ RĠZE ĠKĠZDERE TUġUMOĞULLARI BĠLGĠNER ARTVĠN KEMALPAġA

186 SALYANCILAR SALYANCI ARTVĠN AZLAĞA YUSUFREĠSOĞULLARI TRABZON SÜRMENE AKSAR---AYDIN--DAĞGÜL-GÜLER--KELEġ--KUġ--ÖZER---ġEN-YALILI-YAVUZ - ġahġn- NOT.:Değerli büğüyüm rahmetli Hakkı Erdoğan,Recep Ali Bilgin ağabeyime ve muhtar Arslan Kahraman arkadaģıma katkılarından dolayı çok teģk ediyorum Kaynak Coğrafi bölgesi : Ġbrahim Tuzcu Köyün ismi Recepali Ali Bilgin,Arslan Kahraman,Hakkı Erdoğan,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,drl Ġbrahim Tuzcu Tarihi yerler : Recepali Bilgin,ArslanKahraman Hakkı Erdoğan,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,drl İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu Cami ve Mez. : Kenan Okan,ġükrü Dönmez,Mustafa Kocadon,Drl.Ġbrahim Tuzcu : RecepAli Bilgin,Arslan Kahraman,Hakkı Erdoğan Turizm : : Recep Ali Bilgin,Arslan Kahraman Hakkı Erdoğan,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,drl Ġbrahim Tuzcu Ekonomi : RecepAli Bilgin,Arslan Kahraman Hakkı Erdoğan,Akç.Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,kenan Okan,ġükrü Dönmez,Drl Ġbrahim Tuzcu Kültür : Recep Ali Bilgin,Arslan Kahraman Hakkı Erdoğan,kç..Kaym.Sitesi,Vikipedi özg ans,kenan Okan,ġükrü Dönmez,Vedia Emiroğlu,Recai Özgün,B.Habiçoğlu,Cheneburı net,macaheli net,m.vaniliģi,a.tandilova,görsel yay.a.4,drl Ġbrahim Tuzcu Spor ; Arslan Kahraman,Ġbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı,recep Ali Bilgin,Arslan Kahraman,Mustafa Kocadon,Hakkı Erdoğan,Vikipedi özg ans.akç.kaym.sitesi,drl.ġbrahim Tuzcu Ġstiklal savaģı : ġükrü Dönmez,Geltag net Recep Ali Bilgin,Arslan Kahraman,Hakkı Erdoğan,Drl Ġbrahim Tuzcu Temettuat Sülaleler ; Dr Zeynel Özlü : Hüsamettin Kaya,Recep Ali Bilgin,aslan.Kahraman,Hakkı Erdoğan, Drl.Ġbrahim Tuzcu

187 MERKEZ'E BAĞLI KÖYLER GÖÇLER 19. yüzyılda Osmanlı genel nüfusu azalırken daralan Osmanlı sınırları içerisindeki,müslüman Türk nüfus kaybedilen topraklardan gelen göçlerle artış,kaydetmiştir lerde Osmanlı genel nüfusu 35 milyon civarında iken,kaybedilen topraklar ve göçler nedeniyle 1914 te toplam nüfus 18 milyon,civarına inmiştir (Yedi yıldız 1999: 507). Osmanlı Devleti, savaş ve antlaşmalar,yoluyla kaybettiği yerlerdeki varlığını sürdürmek gayesiyle insan hakları ve azınlıklar statüsüne dayanarak Türkiye sınırları dışında kalan Müslümanları himaye etmeye çalışmışsa da (İpek 2002: 22) Anadolu ve Balkanlar a,yine de birçok göç yapılmıştır. Evlerini, akrabalarını, yurtlarını terk,eden bu insanların göç etmesinin en önemli nedeni Müslüman halka uygulanan,dini baskılar ve Ruslaştırma siyasetinden kaynaklanan sıkıntılardır.nitekim bunlar sadece topraklarından ayrılmakla kalmamış, bir kısmı taşınmaz mallarını değerinin altında elden çıkarmak zorunda kalmış bir kısım,taşınmazlara da Rus hükümeti tarafından el konularak mağdur edilmiştir.göçmenlerin istikamet olarak Osmanlı ülkesine yönelmelerindeki en önemli,neden ise hiç kuşkusuz iki toplumun ortak noktası olan İslâm olgusudur.(kılınç Ocaklı 2002: 902, 904). Yapılan göçlerde göçmenler önce Karadeniz in kuzey limanlarında toplanmış, daha sonra buralardan gemilerle iskân edilecekleri yerlere taşınmışlardır (Alkan 2005: 419).Anadolu nun muhtelif bölgelerine yapılan göçlerle ilgili bir takım Osmanlı Devleti muhtelif nedenlerle yer değiştirmek isteyen muhtelif millet, aşiret ve cemaatleri toplu olarak değil dağınık olarak iskân etmeye çalışmıştır. Bunun nedeni bölgelerde meydana gelecek olası ötekileşmelerin,önüne geçmek ve göçmenleri Osmanlılık şemsiyesi altında birleştirmektir.devletin göçmenleri Düzce ye iskân etmesindeki en önemli neden bölgenin,fiziki ve demografik yapısıdır. 23 Kasım 1913 tarihli Anadolu da Tanin gazetesinde Düzce bölgesi anlatılırken bölgenin ova tabanına sahip, ulaşımı kolay,bir geçiş bölgesinde bulunduğu, arazisinin son derece geniş, ormanlık bir yapıya sahip olduğu vurgulanmıştır (Ahmet Şerif 1999: 389 Düzce Kazası nda yaşayan insanlar belgelerin ifadesiyle kendi diniyle mütedeyyin lisanıyla mütekellim bir halktır. Bölgede yaşayan halklardan hiç birisi örf, adet ve geleneklerini terk etmemiştir yılı sayımında bölgede yaşayan insanların tamamına yakını Türk ve İslâm iken Kafkasya vb. yerlerden yapılan göçlerle bölgenin etnik yapısında bazı değişmeler gerçekleşmiş ve Düzce belgelerin ifadesiyle millet çeşidi olarak adeta Sefîne-i Nûh a1 dönüşmüştür.göçmenler özellikle ilk geldiklerinde Türklere, Türk Hükümeti ne hatta Osmanlılığa yabancı kalmıştır. Bunun muhtemel nedeni Çerkez ve Abazaların bölgeye göç ettiklerinde bölgenin yerli halkı olan Türk unsuru arasında iskân ettirilmemesi ve bunlar için ayrı köyler oluşturulmasına izin verilmesidir.2 Nitekim Düzce de Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz zamanlarında.kafkasya dan, Doğu Karadeniz den, Doğu Anadolu dan, Rumeli den,gelen göçmenlerle yeni mahalleler kurulmuştur (Konukçu 1984: 19). LAZ LARIN BÖLGEYE GELMELERĠ Osmanlı Rus Savaşlarında, Bolu, İzmit ve Adapazarı büyük ölçüde göçmen akınına uğradı. Kısa zamanda,rumeli, Kafkasya, Doğu Karadeniz ve Anadolu'dan gelen insanlarla, Sefine-i Nuh'a benzedi. Kafkasya'dan, Çerkesler/Gürciler ve Abazalar, Doğu Karadeniz'den Lazlar (Batum, Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu), Doğu Anadolu'dan, Ahıskalılar, Karslılar, Erzurumlular ve Erzincanlılar ki

188 bunlara Bayburt ve Gümüşhanelileri de ilave etmek gerekmektedir.,. Lazlar da yine Düzce, Zonguldak, Karasu ve Adapazarı dolaylarında yerleştiler..düzce de Keza, Üskübi - Akçaşehir arasındaki dağlık yörede Kabalak- Haciz çizgisinde Lazlara senetle yer verilmiştir. Doğu karadeniz, o zamanki tabirle, Lazistan'daki insanların Düzce yöresine getirdikleri, taşıdıkları coğrafi isim Laz'dır. Düzce, Boğaziçi Beldesi, 1993 yılında kurulmuş olup, Ballar, Çayırtarla, Dokuzpınar, Şekerpınar, Yazlık, ve Yeşilköy olmak üzere 6 adet mahallesi vardır yılı Rus- Osmanlı savaşında Karadeniz bölgesinden batıya göçler başlar,o zamanki Padişah Abdulhamit buradaki vatandaşlara sahip çıkarak batıya göç etmelerini sağlar, Artvin Borçka Düzköy ün 12 mahallesinden insanlar bu savaşlardan bıktıkları için bazıları vapurla bazıları yaya yoluyla göç yapmayı başlarlar, at,öküz,manda arabalarıyla evlerinde alabildikleri eşyaları yanında kokulu üzüm,meşhur demir elma,kış armut u,fındık kök lerinide yanlarına alarak ricaat halinde yola koyulurlar,yaya yoluyla gelenler pek şanslı değildir çünkü yolda açlık, susuzluk, hastalıktan, eşkıyanın yol kesmesinden çok zayiyat verirler,bazı aileler yakınlarını kaybederler şaşkındırlar guruplar halinde yola çıkanlar Rize,Trabzon,Ordu,Giresun illerine kadar gelirler ama içlerinde hep korku vardı acaba buralara kadar Ruslar gelir bize zayiyat verir diye, perişan olan guruplar korkudan yerleşmek istedikleri halde yerleşmeyip batıya doğru yol sürerler,padişah bunları ilkönce İzmit i,bursa yı,düzce yi,adapazarı nı gösterir,ama çoğu İzmit e gelirler,fakat sinekten barınamaz sevemezler ve Düzce ye doğru geri dönerler,şimdiki Boğaziçi beldesinde bazı köylere gelerek bazı köyleri kurarlar,buralar havadar,serin sineği olmayan ormanlık aynı kendi memleketlerinin özelliğini taşıyan yer lerdir ki hemen haber salarlar memlekete, Kayını vardır Suyu vardır,ormanı vardır hemen gelin derler ve daha sonra bu bölgeye memleketten çok göç gelir.yine deniz yoluyla gelenler yaya yoluyla gelenlerden çok şanslıydılar çünkü vapur yolculuğu güzeldi yolda pek o kadar sıkıntı yaşamamışlardır,bu guruplar yine Rize,Trabzon,Ordu,Giresun bölgelerinde inmek istemişler ama bu guruplarda korkmuşlar herkes son durak İstanbul a gitmek istemişler ama vapur Zonguldak ğa gelmiş orada bir gurup,düzce Akçakoca ya gelmişler orda bir gurup ine ine en son İstanbula da giden olur.bunlardan Akçakoca da inenler deniz sahilinde kalmak istememişler çünkü memleketlerinde tarım ile uğraşırlarmış biz burada balıkçılıktan anlamayız aç kalırız derler ve Düzce ye doğru yola koyulurlar ve neticede Artvin Borçka Düzköy den gelen Boğaziçi bölgesine kavuşur ve buralarda bazı köyler kurarlar. Göç esnasında Katip Osman Ağa (Osman İLHAN), Doktor Emin Efendi (Emin YAZGELDİ), Orman Muhafaza Memuru Sadık Efendi (Sadık ÖZGÜREL), Adliye Mübaşiri İbrahim ALKAN, dini bilgileri veren Molla Hüseyin (Hüseyin DİNLER), Hafız Yusuf ÖZER, baca ustası Şaban Efendi (Şaban GÜNEŞ), kafileleri misafir eden Mehmet Ağa (Mehmet İZMİRLİ) önderlik ve rehberlik etmişlerdir.konuralp Kabalak-Şekerpınar a yerleşenler köylüler, ilk yıllarda Laz Hamidiye ismini alan köyü ilerleyen yıllarda ismini Kabalak olarak değiştirmiştir. GÖÇ HİKAYELERİ Bazı büyüklerimden aldığım hikayeleri sizlerle paylaşmak istiyorum 1-Şimdiki Kabalak eşraflarından Koçaloğlu Hasan Koç Ruslara esir düşer daha sonra kendi imkanları ile kurtulur,oralarda birçok muhaberelerde bulunur bunun ünü oralarda duyulur ve oradan ayrılarak Samsun a yaya olarak 6 ayda gelir,2 kız kardeşi Samsun da evlenir,hasan efendi burayı beğenmez deniz yoluyla Zonguldak a gelir,oradan Akçakoca ya,oradan da Düzce,ye gelir yerleşir fakat çok bataklık ve sivri,sinek olduğu için buradada kalmaz,izmit e gider bakar ki orası da aynı kalkar Kandıra ya gider,burayıda beğenmez,istanbul Alemdağ a gider orada da su sıkıntısı olduğu için kendi

189 kendine şöyle der o kadar yer değiştirdim ama bir tek yer bizim Artvin Borçka daki köylerine çok benzediği için,ayrıca çok su olduğu ve ormanlık alan çok olduğu ve değirmen kurmak için burasının çok uygun olduğuna karar verir, tekrar Düzce ye geri döneyim der ve döner,şimdiki Şekerpınar köyüne gelir yerleşir,daha sonra memleketten kayınçı sı Osman ağa Osmanoğlu (Veziroğlu)-(Gürel) buraya çağırır Osman ağa bir sürü akrabalarını alarak Düzce ye gelmek üzere yola çıkarlar ve yine yaya olarak Samsun a gelirler gelirken yolda çok zayiyat verirler,hastalık açlıktan ölen çok olur, oradan yine Zonguldak-Akçakoca-Düzce-Şekerpınar a gelirler buna Hasan ağa çok sevinir,ona derki bak Osman burası benim olsun sol taraf yani şimdiki Kabalak ın bulunduğu yer senin olsun buralar bizim oralara çok benziyor buralara değirmenler kurarız çok yer gezdim burası bize uygundur der,osman ağada kabul eder bunlar buralara değirmenler kurarlar yaşamlarını burada idame ettirirler ve memleketteki akrabalarını teker teker buraya davet ederler yavaş yavaş memleketten de buraya göçler gelmeye başlar.(hortoloş Ahmet) 2-Deliömeroğullarından 4 kardeş memleketten yola çıkarlar,fakat yolda birbirlerini kaybederler,bazı aileler Düzce ye,bazı aileler Bursa ya,bazı aileler İzmit e yerleşirler,bu iki kardeş Düzce Yazlık köyüne yerleşir Lakabı Deliömeroğullarıdır,şimdiki soy isimleri Yılmaz dır.bursa ya yerleşen kardeşin soy ismi Sancar,İzmit e yerleşen kardeş ise soy ismi Günaydın dır.bursa ya yerleşen Sancar sülalesinde CHP döneminde Milli savunma bakanlığı yapan İlhami Sancar bu sülaledendir.(neşet Yılmaz) yılı Rus- Osmanlı savaşında Artvin Borçka Düzköy eşraflarından Sertoğlu (Sert) Delemutoğlu (Mutlu),Begoğlu (Sönmezoğlu) bu 3 sülale yaya yolu ile 6 ayda Samsun a gelirler, bir gün deniz kenarına geldiklerinde bir geminin İstanbula gideceğini öğrenirler,hemen eşyalarını toplarlar deniz yoluyla Zonguldak a gelir,oradan Akçakoca Çuhallı iskelesinde inmek zorunda kalırlar,oradan hareket ederek Akçakoca Şifalı sunun bulunduğu yerde o zaman Kabalak hanı vardır bir gece handa konakladıktan sonra, Handan ayrılarak Kabalak köyüne gelir yerleşirler,,daha sonra bu aileler kendine uygun köyler tespit ederek dağılırlar.boğaziçi ve Konuralp beldelerindeki çeşitli köylere göç ederler Sertoğlu mahallesine 1910 yılında Kabalak köyünden Sertoğlu sülalesinden 4 kardeş göç eder,daha önce Konuralp teki Bitinya lıların bir kolu burada yaşıyordu bunlar 1915 yılına kadar burada yaşamışlardır ve sonunda burayı satarak terk etmişlerdir.sertoğularından İbrahim efendi mahalleye büyük bir bina yapar çünkü çok yardım severdir çevresi çoktur mecburen geleni gideni çok olduğu için büyük ev yapmıştır,herkesi burada ağırlardı cesur yiğit birisi idi,1920 yılında Üskubu belediye reisliği yapmış ve mahallede Abaza ve Çerkezlere karşı mücadele vermiştir,kurtuluş savaşında devleti erkana çok hizmetleri bulunmuştur.(ihsan Kenan Sertoğlu) yılı Rus- Osmanlı savaşında Artvin Borçka Düzköy eşraflarından Mezineoğulları Hunçalar,Ahmetoğulları,Dudakoğulları Yazgeldiler, Süleymanoğulları bu aileler yaya yolu ile 6 ayda Samsuna gelirler, bir gün deniz kenarına geldiklerinde bir geminin İstanbul a gideceğini öğrenirler,hemen eşyalarını toplarlar 2 adette değirmen taşlarını yanlarına alarak, deniz yoluyla Zonguldak a gelir,oradan Akçakoca Melenağzı iskelesinde inmek zorunda kalırlar,oradan hareket ederek Akçakoca Şifalı sunun bulunduğu yerde o zaman Kabalak hanı vardır bir gece handa konaklarlarken bölgede devamlı eşkıya vardır bu eşkıya lar hana baskın yaparlar Ayşe ninenin önünde bulgur çuvalı vardır Ayşe nine elindeki 1 adet sarı büyük altını bu çuvalın içine saklar eşkıya çuvalı tekmeler ve eşkıya altını bulur tam bunu alacağı sırada Ayşe nine elindeki baltayı eşkıya ya vurur ve eşkıya ölür han karışır,eşkiyalar cenazelerini alarak kaçarlar,yollarına devam eden sülaleler Handan ayrılarak Kabalak köyüne gelir yerleşirler burada Kabalak yaprağından baraka yaparlar

190 yerleşirler,fakat bazı erkekler biraz daha ileriye giderler Düzköy üne varırlar bakarlar hem ova hem 2 adet ırmak var bide bizim Artvin Borçka daki köylerine çok benzediği için,ayrıca çok su olduğu ve ormanlık alan çok olduğu ve değirmen kurmak için burasının çok uygun olduğuna karar verirler, Kabalaktan buraya gelerek yerleşirler,daha sonra Artvin Borçka Düzköy deki akrabalarına haber salarlar gelin burada Kayını vardır,suyu vardır,bayırı vardır kalkın gelin derler ve buraya memleketten çok göç gelmiştir,(ibrahim Resul Yıldız) 5- Artvin-Borçka-Düzköy den BADOĞLU İBRAHİM (Albayrakoğlu)efendi,ilk olarak 1878 yılında Kabalak a gelir, 1880 yılında yakın bölgeyi araştırmaya çıkar,şimdiki Suncuk köyüne gelir burasının havası güzel memleket teki köye benzerliği ve suların bol olması yüzünde burayı keşf eder,burada daha önceleri yerleşen Manav Türk lerin den bir miktar akçe vererek satın alır,buraya yerleşir bu Manav Türkleri ile 20 yıla yakın yaşamışlar Manavlar buradan değişik köylere göç etmişler çoğu da şimdiki Yaka köyüne yerleşmişlerdir.(m. Albayrakoğlu) 6-Çatanalar,Artvin Borçka Düzköy den yaya yola çıkarlar,kastamonu ya vardıklarında çok yorgun bitkin oldukları ve çok zayiyat verdikleri için burada kalmak isterler fakat memleketteki yerlere uymadığı için yola devam etmek isterler Düzce yolu eskiden ipek yolu idi buradan Adapazarı-Sapanca- Kurtköye aylar sonra gelirler,yerleşirler,bazıları burayıda beğenmezler İzmit Suadiye beldesine göç ederler,yine bazıları buradan Düzce ye göç gelirler Konuralp Beçi köyüne gelirler,buradan yine bazıları Konuralp- Yaka köyü,konuralp-düzköy,boğaziçi-suncuk köylerine yerleşirler. Sapanca-Kurtköy, İzmit- Suadiye Düzce-Konuralp ve Boğaziçi beldelerinde Çat,Çetin,Çatan,Çatana,Denk, diye aynı sulaler olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.(yaşar Çatana) 7- Rizelioğlu (Başak) bu sulale Rize ye kadar yaya olarak gelirler Rize de limanda HAMİDİYE VE CEMAL vapuru ile yola çıkarak Akçakoca,Karaburun iskelesine inerler,denizci olmadıkları için iç kesimleri tercih ettiklerinden Düzce ye doğru yola çıkarlar,düzce Uzun Mustafa mahallesine yerleşirler,fakat çok bataklık ve sinek çokluğundan burada duramazlar Konuralp ve Boğaziçi beldelerinde çok Lazların bulunduğunu öğrenirler ve Konuralp Beçi köyüne gelerek yerleşirler.(alirıza Başak) 8- Artvin-Borçka-Düzköy den katip Osman efendi ilk olarak 1878 yılında Kabalak köyüne gelir, 1880 yılında yakın bölgeyi araģtırmaya çıkar,ģimdi ki Osmanca köyüne gelir burasının havası güzel memletteki köye benzerliği ve suların bol olması yüzünde burayı keģf eder, daha önce Konuralp teki Bitinya lıların bir kolu burada yaģıyordu bu nlar 1915 yılına kadar burada yaģamıģlardır ve sonunda burayı satarak terk etmiģlerdir,daha sonra bölgeye yerleģen Manav Türkleri vardır Osman efendi buradaki Manavlardan köyü bir miktar akçe vererek satın alır,buraya yerleģir bu Manav Türkleri ile 20 yıla yakın yaģamıģlar Manavlar buradan değiģik köylere göç etmiģler çoğuda Ģimdiki Yaka köyüne yerleģmiģlerdir. (HortoloĢ Ahmet) 9- Artvin-Borçka-Düzköy den BADOĞLU İBRAHİM (Albayrakoğlu) efendi Suncuk ve 7 arkadaşı İspahiler (Oral),Suncuk,Hunçalar (Hunç),(Düzköy), Begi (Sönmez) Suncuk,Sertoğlu (Sert),Yazlık,Kadıoğlu (Şengül) Suncuk,Kançula (Eser) Düzköy ilk olarak yaya yolu ile Rize ye gelirler, o zamanın padişahın tahsis ettiği gemilere ilk olarak Akçakoca daki Melenağzı iskelesine gelerek burada inerler Akçakoca merkezine gelirler Akçakoca dağlarında 2 yıl çalışırlar ve o zaman Düzce bir Pazar yerine yeni yeni oluşmaya başlamaktadır, bu bölgeye yayılmaktadır bunu duyan bu sülaleler Düzce ye doğru yola çıkarlar Şifalı sudaki handa konakladıktan sonra Düzce merkeze şimdiki anıt parkın olduğu yere gelerer yerleşirler Badoğlu İbrahim burada kendine bir yer tahsis eder,diğer akrabalarıda fakat buralar bataklık olduğu için sinekten duramazlar,boğaziçi mevkine yerleşen Lazları duyarlar kalkıp bu

191 tarafa gelirler,kabalak taki daha önceleri buraya yerleşen Osman ağayı görürler Osman ağada Boğaz içi bölgesinde bazı yerler gösterek yerleşmelerini sağlar,bunlardan Badoğlu İbrahim daha önceleri 1880 yılında Düzce den tanıştığı bir manav arkadaşını görür o manav arkadaşıda Badoğlu İbrahimi Suncuk köyüne getirir,ibrahim efendi burayı çok sever aynı memleketteki yerlerini benzediğini söyler,havası güzel suyu bol olduğu için o manav arkadaşına Akçe vererek bir bölüm yer alır,burada bıraz kaldıktan sonra tekrar memleketine döner ve ailelerini ikna ederek Düzce-Suncuk köyüne o manavdan aldığı yere gelerek yerleşirler,daha sonra memleketteki akrabalarını buraya davet ederek buraya yerleşmelerini sağlar.,buraya yerleşir köyün kurucularındandır. Manav Türkleri ile 20 yıla yakın yaşamışlar Manavlar buradan değişik köylere göç etmişler çoğuda şimdiki Yaka köyüne yerleşmişlerdir.(cemal Albayrakoğlu) 10-Mahalleye ilk önceleri Tahir Arslanoğlu Artvin-Arhavi Ortaköy den kimseye haber vermeden buraya 1849 yılında Deniz yoluyla zorluklarla 3 aylık süre içerisinde Akçakoca-Melenağzı iskelesine çıkar ve karayolu ile Üskübü ye gelip şimdiki Gölcükbaşı mevkine yerleşir ve bölgeye hakim olur.memleket te kaybolduğunu duyan ve daha sonra Düzce de olduğunu haber alan oğlu Arslanoğlu Hurşit ve komşuları Şahinoğularından Hasan ile memleketten öküz arabası ile yola çıkarlar ve Samsuna kadar gelir,oradan Kastamonu ya gelirler çok zorluklarla karşılaşırlar,yola devam etme karaı alırlar ve devam ederek Düzce ye gelirler,buradan Üskübü ye gelir ve Tahir ağayı bulurlar bu olay Tahir ağanın çok hoşuna gitmiştir,tahir ağa oğluna ve komşusuna yerleri taksim eder buraya yerleşmelerini sağlar,arslanoğlu Hurşit 1878 yılında tek başına memleketine geri döner ( bekardır),ve memleketteki akrabaları olan Bayramoğlu,Bayraktaroğlu,Çatanaları Düzce-Üskübü ye gelmeleri için ikna eder,bunlar bu sefer deniz yoluyla Üskübü ye gelerek yerleşirler,tahir ağa memleketten gelenlere bölgeden yerler vereek yerleşmelerini sağlamıştır.not:( bu ara Arslanoğulları 1864 yılında Kafkasyadan göç gelerek bölgeye yerleşmek isteyen Abaza ve Çerkezlerle mücadele eder,).hurşit Arslanoğlu Mollaoğulları, Patolar,Çatanalar ı memleketten göçünü alarak deniz yoluyla 4 gün sonra Akçakoca iskelesine çıkarlar buradan yaya yolu ile Kabalak hanına gelirler orada dinlenerek tekrar yolu koyulurlar ve Üskübü ye Gölcükbaşı mevkine gelirler,tahir ağa bu sulaleleri kendi evlerinde aylarca misafir ettikten sonra daha önceleri Üskübü Manav Türklerinden şimdiki Taşlık bölgesini satın almıştır,bu arsa yaklaşık olarak 500 dönümdür, Arslanoğulları Mollaoğulları ve Patolara burayı vererek burada ikamet etmelerini sağlar,çatanalarda Beçiyörükler mahallesine gider yerleşirler.yine 1900 yılları başlarında Artvin-Arhavi-Ortaköy den 4 kardeş deniz yoluyla İlk önce Zonguldak,daha sonra memleketten tanıdıkları daha önceleri Akçakoca ya yerleşen ve kereste ticareti yapan Mehmet Arif Madenci ismini duyunca deniz yoluyla yıne Akçakoca iskelesine inerler,ve Mehmet Arif Efendiyi bulurlar Mehmet Arif efendi bu 4 kardeşe iş verir,bu 4 kardeş 8 yıl Doruk dağlarında odun kesme işinde çalışırlar,fakat o ara Düzce nin büyük bir ticaret merkezi haline gelmesini duyan bu kardeşler Akçakoca dan yola çıkarak Düzce ye gelirler,fakat o sırada sinekten dolayı sıtma hastalığı yaygındır,bu sebepten Üskübü deki şimdiki yere gelirler,birde memleketteki yere çok benzediği için burayı seçerler,fakat buraları daha önceden Kabalak eşrafından İzmirlioğlu Osman Efendinindir,bu 4 kardeş 1908 yılında burayı İzmirlioğlundan satın alırlar, hemen Şevki ve Osman memlekete geri döner babaları Ali ve anneleri Ayşe yi ikna ederek deniz yoluyla 4 gün içerisinde Akçakoca iskelesine gelirler,mehmet Arif efendinin öküz arabaları ile Üskübüdeki yerlerine gelirler,fakat Şevki ile Osman askere alınır Çanakkale de her iksi şehit olur baba ve anne kahrından hasta olurlar,geride kalan oğulları Kazım ve Mustafa ya dört elle sarılırlar. (Mehmet Aktepe ve Ahmet Arslanoğlu) Balkan harbi sırasında Artvin Borçka Düzköy den yaya yoluyla evlerinden aldıkları eģyalarla Rize ye gelirler,burada vapura binerek Akçakoca Melenağzı köyü iskelesine inerler

192 oradanda yaya yoluyla Kabalak köyü üzerindeki Yayla köyüne yerleģirler bunlar Veziroğlullarından Ahmet, ġükrü,rufat,mehmet tir,sertoğullarından Ġbrahim,Emin,Ahmed,Hüseyin dir. Bir kısmı Konuralp Kemerkasım köyüne yerleģirler, bunlar,saffet,hasan,ġsmail,sefer dir,bir kısmıda Beçiyörükler köyüne yerleģirler bunlar Emin,Yusuf,Tefik tir.veziroğlu ve Sertoğlu sulaleleri Kabalak yayla köyünden Konuralp Veziroğlu çıkmazı ve Sertoğlu çıkmazına gelir yerleģirler.bunlardan Sertoğlu sulalesi 1915 yılında 4 kardeģ Yayla köyünden Sertoğlu çıkmazına yerleģirler,burada daha önceleri Bitinyalılar vardı bunlar 1920 yılından bölgeyi terk ettiler,sertoğulları bunlarla 5 yıl boyunca yaģamıģlardır.ġbrahim efendi mahalleye geldiğinde büyük bir han inģa eder çünkü geleni gideni çok tur devlet erkanı ile iyi iliģkileri vardır,yardımı çok severmiģ,hatta o dönem Konuralp belediye baģkanlığını yapmıģtır.1920 yılında Yığılca ilçesindede berlediye baģkanlığınıda yapmıģtır.bunlardan Hüseyin efendi hafızlık yaparmıģ genç yaģta ölmüģtür,yine Ahmed efendi mahallede eģkiyalık kol geziyormuģ,abaza ve Çerkezler bu bölgede herkesten haraç alıyormuģ bunlarla Ahmed efendi çok mücadele vermiģ ve bunları bu bölgeden çıkarmıģlar.(ġhsan Kenan Sertoğlu) İLK YILLARDA EKONOMİ Bu gelen göçler. İlk yıllarda geçimlerini sağlamak için uzun bir süre ziraat ile uğraşmışlardır. Düzce ve Akçakoca ya aynı mesafe yakınlığının avantajını kullanarak Perşembe günü Düzce ye Cuma günü Akçakoca ya pazara giderek pazarcılık yapmışlardır. Fındıkçılık, nakliyecilik, besi hayvancılığı, küçük sanayi dalında yerini almaya başlamışlardır. Kabalak köyü halkı (Yemen, Trablusgarp,Çanakkale, Kurtuluş savaşı ) önemli savaşlara katılmıştır.bu savaşlardan aile büyüklerimizden birisi Gazi Mustafa İzmirli olmak üzere ancak 6 kişi geri dönmüştür. BÖLGEYE YERLEŞEN BAZI SÜLALELER Bu yerlere yerleşen bazı sulaleler şunlardır.osman ağa sülalesinden,izmirlioğlu,yamakoğlu (Akçakoca Döngelli köydeki şimdiki Orhan sülalesi),cabalar,çavuşoğlu dur.kabalak köyünden 1933 yılında ayrılıp yeni muhtarlık olan Dokuzpınar da ise sülaleler şunlardır.osman ağa (Gürel),Teromanoğulları (Teoman),Sarıgüzeller ( Bu sülale Yazlıktaki sülalelerle aynıdır), Yusufustalar (Usta), Ömerustalar (Usta) bu 3 sülale akrabadır.kunçular (Dinler). Hasan ağa sülalesi ise Koçaloğlu ( Koç ), Uyaroğlu (Kul),Karamandere (Yıldız),Sertaroğlu (Yılmaz),Karalar (Kara),Sarıgüzeller ( Bunlar Artvin Borçka Düzköy den) dir.bu arada Hasan ağa 2 ci göçtede memleketteki ve Samsun daki kız kardeşlerini buraya getirtirir,bu 5 kız kardeşini şimdiki Yazlık köyüne yerleştirir,bu 5 kız kardeş ten bu köy çoğalır. NOT: Hasan ağa nın 7 kız kardeşi vardır.bu sülaleler şunlardır.hortumlu sülalesinden Kurt,Sağlam,Nursel,Seydioğulları sülalesinden Ercan,Sezgin,Sarıgüzeller, yine Yazlık köyünden ayrılıp yeni muhtarlık olan Yeşilköy Sertoğlu,Sert,Küçükali,Yeşildağ dır.yazlık tan ayrılan Yeşilköy ismini dere kenarında bolca ormanlık içi ve suyu bol olduğu için bu ismi alır,yeşilköy Yazlık tan ayrılmadır.hasan ağa yine memleketten akrabalarını getirtir bunlarıda şimdiki Ballıca mevkine yerleştirir,burasıda aynı memleketteki yere benzediği, çok yüksek, ayrıca kestane ağaçların çok olduğu ve bal yetiştiriciliği çok yapıldığı için bu ismi verir.buradaki sülalelerde şöyledir,çabukoğlu (Çabuk),Karadumanlar (Duman) Apikoğulları (Atik) dir,yine bu bal yetiştiriciliğni yapmak için dahada yükseklere çıkan bazı köylüler buraya yerleşirler burayada Suncuk ismini koyarlar buradaki sulaler de şunlardır,çabukoğlu (Çabuk),bunlar Ballar dakilerle akrabadır,albayraklar dır,birde yine Ballar dan 1988 yılında ayrılıp yeni muhtarlık olan Çaylık vardır burasıda dere kenarı olduğu için bu ismi almıştır buradaki sülalelerde şunlardır,deliahmetler ( Alemdar), Uzunaliler (Uzunal),Subaşılar(Subaşı),Oşkomorepe ( Esen) dir.

193 Neticede.Hasan Koç ilkönce kendisi gelir yerleşir buraya akrabalarını getirtir bu 7 mahalleyi kurar.bu mallaleler şunlardır. Şekerpınar,Kabalak,Dokuzpınar,Yazlık,Yeşilköy,Ballıca,Çaylık,Suncuk tur Osman ağa (Gürel) ve Mehmet ağa (İzmirli) Akçakoca- Düzce karayolun yapımında çok büyük emeği geçmiştir.boğaziçi beldesi Hasan ağa liderliğinde kurulan şirin bir kasabadır,hasan ağanın bu beldede bir anıt dikilmesi gerekmektedir. NOT:KABALAK,DÜZKÖY DE,CENEVİZLİLER,OSMANCA,YAKA,SUNCUK,BALLAR,YEŞİLKÖY,ŞEKERPINAR ÇAYIRTARLA,DOKUZPINAR KÖYLERİNDE KONURALP TEKİ BİTİNYALILARIN KOLLARI YAŞAMIŞLARDIR.DAHA SONRA BÖLGEYE GELEN MANAV TÜRKLERİ OLMUŞTUR YILINDA GELEN LAZ LAR BU ETNİK GURUPLARLA KISA SÜREDE İÇ İÇE YAŞAMIŞLARDIR İLK ÖNCE BİTİNYALILAR DAHA SONRA MANAV TÜRKLERİ BÖLGEYİ TERK ETMİŞLERDİR ŞUANDA BU BÖLGEDE YAKA KÖYÜNDE MANAVLAR KALMIŞTIR DİĞER KÖYLERDE HEP LAZ LAR VARDIR HİÇBİR ETNİK GURUP YAŞAMAMAKTADIR. ARTVİN BORÇKA DÜZKÖYDE BULUNAN 12 ADET KÖY İSİMLERİ ESKİ İSMİ YENİ İSMİ MAMANATİ MARKETİ -HANDÜZÜ BAŞKÖY DAKVARA-VANET MÇATİ-CEVİZLİ MAH. GOLA ÇAKMAKLARBOĞAZI HOHAA FINDIKLI DEMİRCİLER KALEKÖY ELMALI VANET DÜZKÖY ÇİFTEKÖPRÜ DEREBOYU ÇİFTEPINAR FINDIKLI ARTVİN BORÇKA DÜZKÖY İSMİ NEREDEN GELİYOR Eski adı Çxala'dır.Köyün adı karşı köyü olan Başköyden düz görünmesinden dolayı adı Düzköy diye konmuştur ŞEHİTLERİMİZ Balkan savaşında 1, 1.ci Dünya Savaşında 24 kişi,kurtuluş savaşında 8 kişi olmak üzere toplam 33 şehit verilmiştir,çanakkale savaşında 12 şehit verilmiştir,ayrıca Polis şehitleride vardır.

194 KABALAK KÖYÜ Kabalak köyünden görüntü COĞRAFĠ BÖLGESĠ ĠLĠ ĠLÇESĠ BELEDĠYE BAġKANI :Karadeniz bölgesi : Düzce : Merkez-Konuralp-Köyü : Mehmet KeleĢ TELEFONU : KÖY MUHTARI : Recep Yılmaz TELEFONU : POSTA KODU : NÜFUSU : 967 ESKĠ MUHTARLAR 2009-Sedat Cap : Hakkı Yılmaz, Mevlut Yazgeldi,1999- COĞRAFĠ DURUMU :Düzce ye 16 km uzaklıkta, Akçakoca karayolu üzerinde dir,batıda Dokuzpınar,Kuzey inde Kurtsuyu,doğusunda Yayla,güneyinde ġekerpınar bulunmaktadır,akçakoca ilçesiyle sınırdır,sivri tepe etekleri altına kurulan bir laz köyüdür Köyün yanından D-655 (BölünmüĢ karayolu) bulunmaktadır. Bu yol aynı zamanda Akçakoca ve K.Ereğli karayoludur.düzce'ye ulaģım Boğaziçi ve Konuralp Belde otobüsleriyle sağlanmaktadır.eski ismi Laz Hamidiyedir.Koordinatları E ,B ,Rakım-270 mt SOKAK ĠSĠMLERĠ: Yayla,Okul,Dere, sokakları vardır.ayrıca numaralı sistem vardır

195 KÖYÜN ÜNLÜLERİ: Fevzi Er-Öğretim üyesi,recep Cab-eğitimci,Beşir Bayraktar-Kurmay yüzbaşı,şaban Dinler Esnaf,Molla Hüseyin-müderris,Hafız Hüseyin-müderris,Şükrü Cap Tek.Direktör KÖYÜN TARİHİ Osmanlı Rus SavaĢlarında, Bolu, Ġzmit ve Adapazarı büyük ölçüde göçmen akınına uğradı. Kısa zaman da,rumeli, Kafkasya, Doğu Karadeniz ve Anadolu'dan gelen insanlarla, Sefine-i Nuh'a benzedi. Kafkasya'dan, Çerkesler/Gürcüler ve Abazalar, Doğu Karadeniz'den Lazlar (Batum, Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu), Doğu Anadolu'dan, Ahıskalılar, Karslılar, Erzurumlular ve Erzincanlılar ki bunlara Bayburt ve GümüĢhanelileri de ilave etmek gerekmektedir. Lazlar da yine Düzce, Ereğli, Karasu ve Adapazarı dolaylarında yerleģtiler. Düzce kasabası yakınındaki. Keza, Üskübi - AkçaĢehir arasındaki dağlık yörede Kabalak- Haciz çizgisinde Lazlara senetle yer verilmiģtir. Doğu karadeniz, o zamanki tabirle, Lazistan'daki insanların Düzce yöresine getirdikleri, taģıdıkları coğrafi isim Laz'dir. Düzce, Boğaziçi Beldesi, 1994 yılında kurulmuģ olup, Ballar, Çayırtarla, Dokuzpınar, ġekerpınar, Yazlık ve YeĢilköy olmak üzere 6 adet mahallesi vardır yılı Rus- Osmanlı savaģında Artvin Borçka eģraflarından Hasan Koç Ruslara esir düģer daha sonra kendi imkanları ile kurtulur,oralarda birçok muhaberelerde bulunur bunun ünü oralarda duyulur ve oradan ayrılarak Samsun a yaya olarak 6 ayda gelir,2 kız kardeģi Samsun da evlenir,hasan efendi burayı beğenmez deniz yoluyla Zonguldak a gelir,oradan Akçakoca ya,oradan da Düzce,ye gelir yerleģir fakat çok bataklık ve sivrisinek olduğu için buradada kalmaz,ġzmite gider bakarki orasıda aynı kalkar Kandıra ya gider,burayıda beğenmez,ġstanbul Alemdağa gider ordada su sıkıntısı olduğu için kendi kendine Ģöyle der o kadar yer değiģtirdim ama birtek yer bizim Artvin Borçka daki köylerine çok benzediği için,ayrıca çok su olduğu ve ormanlık alan çok olduğu ve değirmen kurmak için burasının çok uygun olduğuna karar verir, tekrar Düzce ye geri döneyim der ve döner,ģimdiki ġekerpınar köyüne gelir yerleģir,daha sonra memleketten kayınçısı Osman ağa (Gürel) buraya çağırır Osman ağa bir sürü akrabalarını alarak Düzce ye gelmek üzere yola çıkarlar ve yine yaya olarak Samsun a gelirler gelirken yolda çok zayiyat verirler,hastalık açlıktan ölen çok olur, oradan yine Zonguldak-Akçakoca-Düzce-ġekerpınar a gelirler buna Hasan ağa çok sevinir,ona derki bak Osman burası benim olsun sol taraf yani Ģimdiki Kabalak ın bulunduğu yer senin olsun buralar bizim oralara çok benziyor buralara değirmenler kurarız çok yer gezdim burası bize uygundur der,osman ağada kabul eder bunlar buralara değirmenler kurarlar yaģamlarınını burada idame ettirirler ve memleketteki akrabalarını teker teker buraya davet ederler yavaģ yavaģ memleketten de buraya göçler gelmeye baģlar Köye ilk gelenler Hamidiye gemisi ile Artvin Borçka Düzköy den yanlarına aldıkları eģyalarla yaya Rize ye gelirler,rize de konaklarlar korkudan batıya gelmek isterler o sırada Hamidiye gemisi Rize dedir ve Ġstanbul a dönecektir 14 aile bu gemiye biner ilk önce Zongulak a inenler olur Akçakoca ya inenler olur ve oradan yaya yolu ile Kabalak köyüne gelir yerleģirler.köye ilk gelenlerden Kavaziler,Osmanağa,enson gelenlerde Cabalar dır. Göç esnasında Katip Osman Ağa (Osman ĠLHAN), Doktor Emin Efendi (Emin YAZGELDĠ), Orman Muhafaza Memuru Sadık Efendi (Sadık ÖZGÜREL), Adliye MübaĢiri Ġbrahim ALKAN, dini bilgileri veren Molla Hüseyin (Hüseyin DĠNLER), Hafız Yusuf ÖZER, baca ustası ġaban Efendi (ġaban GÜNEġ), kafileleri misafir eden Mehmet Ağa (Mehmet ĠZMĠRLĠ) önderlik ve rehberlik etmiģlerdir. Ġlk yıllarda Laz Hamidiye ismini alan köy ilerleyen yıllarda ismini Kabalak olarak değiģtirmiģtir. Ġlk yıllarda geçimlerini sağlamak için uzun bir süre ziraat ile uğraģmıģlardır. Düzce ve Akçakoca ya aynı mesafe yakınlığının avantajını kullanarak PerĢembe günü Düzce ye Cuma günü Akçakoca ya

196 pazara giderek pazarcılık yapmıģlardır. Fındıkçılık, nakliyecilik, besi hayvancılığı, küçük sanayi dalında yerini almaya baģlamıģlardır. Kabalak köyü halkı (Yemen, Trablusgarp,Çanakkale, KurtuluĢ savaģı ) önemli savaģlara katılmıģtır.bu savaģlardan aile büyüklerimizden birisi Gazi Mustafa Ġzmirli olmak üzere ancak 6 kiģi geri dönmüģtür. Bu yerlere yerleģen bazı sulaleler Ģunlardır.Osman ağa sülalesinden Ġzmirlioğlu,Yamakoğlu (Akçakoca döngelli köydeki Ģimdiki Orhan sülalesi),cabalar,çavuģoğlu dur.kabalak köyünden 1933 yılında ayrılıp yeni muhtarlık olan Dokuzpınar da ise sülaleler Ģunlardır. Osmanoğlu-Veziroğlu (Gürel),Teromanoğulları (Teoman),Sarıgüzeller ( bu sülale Yazlıktaki sülalelerleaynıdır),yusufustalar (Usta) Ömerustalar(Usta) bu 3 sülale akrabadır. Kunçular (Dinler). Hasan ağa sülalesi ise Koçaloğlu (Koç) Uyaroğlu (Kul),Karamandere (Yıldız),Sertaroğlu (Yılmaz),Karalar (Kara),Sarıgüzeller ( bunlar Artvin Borçka Düzköyden) dir.bu arada Hasan ağa 2 ci göçtede memleketteki ve Samsun daki kız kardeģlerini buraya getirtirir,bu 5 kız kardeģini Ģimdiki Yazlık köyüne yerleģtirir,bu 5 kız kardeģ ten bu köy çoğalır. NOT: Hasan ağa nın 7 kız kardeģi vardır.bu 7 kız dan türüyen sülaleler Ģunlardır.Hortumlu sülalesinden Kurt,Sağlam,Nursel,Seydioğulları sülalesinden Ercan,Sezgin,Sarıgüzeller, yine Yazlık köyünden ayrılıp yeni muhtarlık olan YeĢilköy,Sertoğlu,Sert,Küçükali,YeĢildağ dır.yazlık tan ayrılan YeĢilköy ismini dere kenarında bolca ormanlık içi ve suyu bol olduğu için bu ismi alır,yeģilköy Yazlık tan ayrılmadır.hasan ağa yine memleketten akrabalarını getirtir bunlarıda Ģimdiki Ballıca mevkine yerleģtirir,burasıda aynı memleketteki yere benzediği, çok yüksek, ayrıca kestane ağaçların çok olduğu ve bal yetiģtiriciliği çok yapıldığı için bu ismi verir.buradaki sülalelerde Ģöyledir,Çabukoğlu(Çabuk),Karadumanlar (Duman) Apikoğulları(Atik) dır,yine bu bal yetiģtiriciliğni yapmak için dahada yükseklere çıkan bazı köylüler buraya yerleģirler burayada Suncuk ismini koyarlar buradaki sulaler de Ģunlardır,Çabukoğlu(Çabuk),bunlar Ballardaki lerle akrabadır,albayraklar dır,birde yine Ballardan 1988 yılında ayrılıp yeni muhtarlık olan Çaylık vardır burasıda dere kenarı olduğu için bu ismi almıģtır buradaki sülalelerde Ģunlardır,Deliahmetler( Alemdar) Uzunaliler (Uzunal),SubaĢılar (SubaĢı),OĢkomorepe ( Esen) dır. Neticede.Hasan Koç ilkönce kendisi gelir yerleģir buraya akrabalarını getirtir bu 7 mahalleyi kurar ġekerpınar,kabalak,dokuzpınar,yazlık,yeģilköy,ballıca,çaylık,suncuk tur.osman ağa(gürel) ve Mehmet ağa (Ġzmirli) Akçakoca- Düzce karayolun yapımında çok büyük emeği geçmiģtir.boğaziçi beldesi Hasan ağa ve Osman ağa liderliğinde kurulan Ģirin bir kasabadır,hasan ağa ve Osman ağanın bu beldede bir anıt dikilmesi gerekmektedir.ġlk kurulan Laz köyüdür buradan dağılmalar olmuģtur,boğaziçi, Konuralp ve Düzce merkez köylerine yerleģen Laz ların tarihi hemen hemen aynıdır,ģimdi diğer köy ve mahalleleri inceleyelim SöyleyiĢi:(HortoloĢ Ahmet Koç) KÖYÜN ĠSMĠ NEREDEN GELĠYOR Kabalak Nedir:Kabalak sözcük anlamıyla su kenarlarında yetişen neredeyse boyutu bir şemsiyeye ulaşan fötr şapkaya benzeyen büyükçe bir bitkidir.

197 Yusuf Ġzmirlioğlu ve komģuları TARĠHĠ YERLER Mehmet Arif Köprüsü : Kabalak Deresi üzerinde, şimdiki Şifalı Suya 200 metre kadar uzaklıktadır. Tarihi bir köprüdür. Diğer adı ise Kanlı Köprüdür. Kabalak Köprüsü: Kabalak Bayırı dibinde, hanların yanında dere üzerinde ahşap olarak yapılmıştır Kabalak Hanı : Köprü yanında ağaçların altında, iki handan ibarettir. Hayvan arabalarının mola yeridir.geceleyin konaklanabilir. NOT: Bu tarihi eserler son yıllarda kaybolmaya yüz tutmuştur Sivri tepe (659 mt) eteklerinde kurulmuştur DAĞLARI VE TEPELERİ AKARSU VE DERELERĠ Avuçiçi Deresi, Keçi Deresi, Dolapdere ve Kireçhane Deresinin birleģiminden Kabalak Deresi oluģmaktadır,bunlar diğer derelerle birleģerek Gürle,Patlaklı,Tanyeri,Tanlar dereleri Yazlık altından YeĢilköye oradan da Konuralp deresine dökülür,oradan da Melen suyuna karıģır ve Karadenize dökülür.birde Karadedere dediğimiz yerden Ģifalı Ģu gelmektedir bu su Ģuanda köyün tam merkezındedir,1992 yılında Mevlut Yazgeldi tarafından yaptırılmıģtır BİTKİ ÖRTÜSÜ İklimin yağışlı olması bitki örtüsünün gür olmasına sebep olmuştur. Kabalak toprakları, fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; Kayın, Gürgen, Kestane, Ihlamur ve Meşe en sık rastlanan ağaç türleridir. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,yumuşak halindedir...paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir.

198 TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir..toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. TURİZMİ Kabalak Ģifalı suyu çeģmesi Turizm ile ilgili zengin diyebileceğimiz bir köydür Avuçiçi mağarası,avuçiçi mesire alanı,kabalak çeģmesi,soğuksu Ģelalesi,Kabalak yaylası vardırki bunlar çok önemlidir,avuçiçi mağarası Konuralp müze müdürlüğünce burasının turizme açılması gerekmektedir,buraya Kurtsuyu yolundan gidilmektedir 15 km uzaklıktadır,köy içinden ise 5 km dir,yolu vardır.avuçiçi mesire alanı ise burada doğa ve yürüyüģ parkuru olarak değerlendirilmelidirki Kalabalık Ģehir den buralara turistlerin gelip dinlenmeleri sağlanmalıdır,1992 yılında yapılan Kabalak Ģifalı su ise buraya zaten her taraftan gelip sularını almaktadırlar Avuçiçi Kabalak yaylasın da her yıl mayıs ayın ortasında festival düzenlenmektedir, bu festival çok dikkat çekicidir hep laz Ģarkıcılar buraya davet edilmektedir çevre ilçe ve köylerden buraya vatandaģlar 2 gün boyunca eğlenmektedirler. Soğuksu Ģelalesinde harika doğa manzarası ile karģılaģabilirsınız su sesi sizleri dinlendirecek kadar mükemmelliği vardır, buralara ulaģım vardır köy tüzel kiģiler elektrik almak için uğraģmaktadırlar,ayrıca Karadere de alabalık vardır,yine buralara ufak çapta balık izgara standları açmak lazımdır CAMĠLERĠ

199 Kabalak merkez cami Köyün 2 adet camisi vardır, birinci cami olan eski mezarlık yanındaki ġekerpınar köyü ile ortaklaģa kullandıkları ilk camidir,mezarlık camisi 1888 yılında Koçaloğlu Mustafa Ağa tarafından Manav Türklerinden kalan eski camiyi onararak Cuma ve Bayram namazlarını halka burada kıldırmayı sağladı, cami devamlı tadilatları yapılarak bu camiye verilen önemi göstermektedir, ahģap kagir yapı olup alttan ısıtmalı,tek Ģerefeli,kubbeli 120 kiģiliktir. Mezarlık mevkinde bulunan Akçakoca- Düzce karayolu üzerinde olan en eski camidir,kabalak,dokuzpınar,ġekerpınarın yıllarca bu camiyi ortak kullanmaktadır ilk camileridir,bu camiyi,cuma namazı,bayram namazı,cenaze namazında ortak olarak kullanmaktadır.ġkinci cami ise köyün tam ortasındadır.merkez cami olarak anılmaktadır, bu cami 1322 (1900) yılında Osman ağa ibni Hasan yapmaya baģlamıģ,1914 yılında Abdullah oğlu Abdullah bin Hasan 1620 kuruģ vererek cami tamamlanmıģtır, cami,atıl durumu gelince,ayrıca ahģap kagir ve ufak olduğu için köy tüzel kiģiler tarafından 1950 yılında sökülüp,bunun yerine 2006 yılında köylü vatandaģlar tarafından yapılan betonarme yapıdır tek kubbeli,ģerefesi yok,kaloriferli,750 kiģiliktir,altında kuran kursu vardır,muhtarlık binası,kabalak cami derneğini yaģatma ve tanıtma derneğide bulunmaktadır,modern bir camidir. MEZARLIKLARI Köyün tek mezarlığı vardır,mezarlık camisine çok yakındır,akçakoca-düzce karayolu üzerinde olan en eski mezarlıktır,kabalak,dokuzpınar,ġekerpınarın yıllarca bu mezarlığı ortak kullanmaktadır ilk mezarlıklarıdır,500 kiģilik olan mezarlık artık dolmuģtur diğer mahalleler artık kendi aile mezarlıklarını kullanmaktadırlar.bu mezarda Doğuda Diyarbakır da Ģehit düģen bu yöreden ilk Ģehit olan kurmay jandarma yüzbaģı Bekir Bayraktar yatmaktadır, ayrıca Molla Hüseyin Ö.1965 ve Hafız Hüseyin Usta bu mezarlıkta yatmaktadır EKONOMĠSĠ Tarım ve hayvancılık,ticarete dayanır.1950 yılından itibaren fındık dikimi yapılmıģtır Fındıkçılık ön safhadadır okuma oranı yüksektir köyden imam,öğretmen,vb.gibi yetiģenler çoktur,ilde çeģitli kamu kuruluģlarında çalıģanlar fazladır,düzce sanayisinin çoğu bu köylerden teģkil edilmektedir.buğday,mısır,arpa,fasulye,bezelye,bakla,soğan,lahana,marul,pırasa,ġspanak,kal dırık,patates,karalahana,biber,patlıcan,elma,armut,kestane,ceviz,üzüm,ġncir,dağ çileği,muģmula,ayva,kızılcık,kiraz gibi meyve ve sebzeler yetiģirilir.köyün geçim kaynağını

200 tarım, ticaret, kamu ve özel sektör iģ gücü ve yöneticiliği oluģturmaktadır. Köyün verimli topraklara sahip olması ve deniz seviyesinden yüksek olmaması, iklimin özelliği olarak her yıl fındık üretimi dengeli bir gelir sağlamaktadır. Köyün Düzce Merkez'e yakın olması dolayısıyla halkımızın bir kısmını ticaret ile uğraģmaktadır. Bir kısmı da kamu ve özel sektörde yöneticilik ve ara eleman olarak çalıģmaktadır. Köyde küçükbaģ ve büyükbaģ hayvancılık yapan aile sayısı çok azdır. Birkaç ailede arıcılıkla uğraģmaktadır.köyde arazinin verimli olmasından dolayı yetmiģli yıllarda baģlayan yurt dıģı iģçi alımlarına pek rağbet etmemiģ, iģçi olarak çalıģmak için çok az sayıda aile gitmiģtir.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları baģka iģlere meģguliyetine zorluyor,büyükbaģ hayvancılığı revaçtadır,eski manda,malak,vb gibi hayvanlar kalmamıģtır,yalnız sağman inekler vardır,elde edilen sütler pazara götürülüp satılmaktadır. Köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama Ģu an kanunlar buna el vermiyor, Köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalıģmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraģanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiģtir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuģtur,köyde hiçbir sanayi kuruluģu yoktur,fındık bahçesinin geliģmesi önem kazanmıģtır. Arıcılıkla uğraģanlar vardır., özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır.2 adet tavuk kümesi olmasına rağmen Ģimdilerde rağbet görmeyince bunlarında kapanması sözkonusu. Köyde kereste atelyeleri vardır bunlar köye ekonömik olarak katkı yapmaktadır,köyde ayrıca 6 adet bakkal,berber,nakliyeciler kooperatifi,2 adet kahvehaneler var,köyde her hafta Pazar kurulmaktadır.kabalak tepesinde kurulan Kabalak su tesisi vardır Cemil Çoban,Hüseyin Tatar köye ait olan yere bu tesisi 1991 yılında yaparak köyün ekonömik açıdan tanıtım açısından önemi büyüktür Kabalak köy içinde pazar HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden Manda,Malak, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu ORMANCILIK

201 Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde 3 adet kereste atelyeleri bulunmaktadır. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbakal,kar abakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Köy içinde serender Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Avlu,avlu ağla ile çevrilidir,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,,ahır ile samanlık yan yanadır,evler otantik yapıda idi fakat son yıllarda betonarme yapılar meydana çıkınca bu otantik ahşap kagir evler yapılmamaktadır,köyde az miktarda otantik yapı vardır BÖLGESİ:SAKARYA İLİ:DÜZCE İLÇESİ:MERKEZ-KONURALP SPOR

202 KÖYÜ:KABALAK KÖYÜ KURULUŞU: FORMA RENGİ:KIRMIZI BEYAZ KÜTÜK NO: ADRES:KABALAK KÖYÜ KONURALP-DÜZCE TELEFON: BAŞKAN:ALAATTİN ALKAN İLK KURUCULAR:MUSTAFA OCAK-SABRİ AMAN-RİFAT YAZGELDİ-SEZAİ SÖNMEZ-KUDRET CAPOĞLU- RAMAZAN ÇAVUŞ-REFİK ŞAHİN FAALİYETİ:FUTBOL 1992 Yılında Kırmızı-Beyaz olarak tescil edilen.1994 Yılında Düzce 2.Amatör liginde şampiyon olan takım,2 yıl sonra tekrar 1996 yılında 2.Amatör ligine düştü,son olarakta 2 yıl Düzce 2.Amatör ligine maddi imkansızlıklar yüzünden liglere katılamıyor. Kaynak:Kenan Güneş Der:İbrahim Tuzcu ALTYAPI BİLGİLERİ Köyde ġehit Bekir Bayraktar ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu Ģebekesi vardır. Kanalizasyon Ģebekesi yoktur. Sağlık için Boğaziçi beldesine gidilmektedir,mobil sağlık hizmetinden faydalanmaktadır,az dağınık köy statüsündedir,ptt Ģubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaģımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.1 adet Nakliyeciler kooperatifi var,1 cami yaģatma derneği var, köyde ayrıca 6 adet bakkal,2 berber,nakliyeciler kooperatifi,2 adet kahvehaneler var,köyde her hafta Pazar kurulmaktadır.kabalak tepesinde kurulan Kabalak su tesisi vardır Cemil Çoban,Hüseyin Tatar köye ait olan yere bu tesisi 1991 yılında yaparak köyün ekonömik açıdan tanıtım açısından önemi büyüktür ġehġtler KURTULUġ SAVAġINA KATILANLAR MEHMETOĞLU AHMET ġakġr KÜÇÜKALĠOĞULLARI D.1887-Ö.1913 BALKAN SAVAġI MEYDAN HARBĠ OSMANOĞLU HÜSEYĠN FELAHĠYE SAVAġI SAVAġI KUNÇOĞLU ALĠ DĠNLER KUNÇOĞLU ĠBRAHĠM DĠNLER MEVLUT YAZGELDĠ D.1887-Ö.1916 IRAK CEPHESĠ D.1887-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġI D.1892-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġ D.1888-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġ

203 HASAN KAVAS HÜSYĠNOĞLU OSMAN SAVAġI D.1887-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġI D.1887-Ö.1916 ÇANAKKALE HARUNOĞLU BEġĠR BAYRAKTAR D.1945-Ö.1980 Kidemli Jandarma YüzbaĢı GAZĠLER Bu köyde gazi bulunmamaktadır KÖYE ĠLK GELENLER LAKABI ġġmdġkġ SOYĠSMĠ GELDĠĞĠ YER OSMANAĞALAR (VEZĠROĞLU) GÜREL ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY KANÇULAR ġahġn ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY KANÇULAR DĠNLER ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ÇORĠġĠ ( Mezine) YILMAZ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ÇORĠġĠ (Mezine) YILDIZ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ZAPTĠYE KURNAZ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY KAYIKÇILAR KAYIKÇI ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ÇAVUġOĞLU ÇAVUġ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ZARFĠLER ÖZEN ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY TEKNECĠLER ARSLAN ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY YAKUBĠLER ALBAYRAK ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY MURADĠġĠ TERS ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY YAMAĞĠġĠ YAMAK ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ĠZMĠRLĠOĞLU ĠZMĠRLĠ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ĠZMĠRLĠOĞLU AYDIN ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY KANÇULAĠġĠ ESER KONURALP/DÜZKÖYE GÖÇ YAZGELDĠ LER YAZGELDĠ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY DANIġLAR DANIġ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY

204 CABOĞULLARI CABA ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY OCAK LAR OCAK ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ALĠOĞULLARI ER ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ÇAVUġOĞULLARI GÜNEġ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY NOT: Akçakoca daki Ģimdiki ORHAN (YAMAK) sülalesi buradaki YAMAN (YAMAK) sülalesi ile akrabadırlar,bunlarada Bayraktar lar akrabadır.cori lerden Yıldız ile Yılmaz akrabadır.ġzmirlioğlu dan Ġzmirli ile Aydın sülalesi akrabadır.düzköy deki Eser sülalesi ile buradaki ġahin sülalesi akrabadır,eser sülalesi Konuralp Düzköy e göç gitti,danıģlar Boğziçi Yazlıka göç gitti,yazgeldiler Konurapl Düzköy e göç gitti,yazgeldiler Konuralp Yaka ya göç gittiler.caba lar ile Ocak akrabadır.çavuģ sülalesi ile GüneĢ sülalesi akrabadır.yılmaz sülalesi ve DanıĢ sülalesi YeĢilköy e göç gitti,yine Yılmaz sülalesi Yazlık köyüne göç gitti,ġzmirli ve Yamaklar sülalesi ġekerpınar köyüne göç gitti.osmanoğulların diğer ismi Veziroğullarıdır. Kabalak Yayla köyüne yerleģmiģlerdir buradan kısa bir süre içerisinden ayrılarak Boğaziçi beldesi ve Konuralp beldesinde değiģik yerlere göç etmiģlerdir,en çok ikamet ettikleri yer Kemerkasım ġahġn SÜLALESĠ DÜZKÖYDE,YILMAZ YEġĠLKÖYDE,YILDIZ DÜZKÖY DE,ESER DÜZKÖY YAZLIKTA,YAZGELDĠ DÜZKÖY DE CABOĞLU YAKA DA VARDIR.OSMANOĞLU KEMERKASIM, BEÇĠ,ġEHĠT KEMAL IġILDAK MAHALLELERĠNDE VARDIR Kaynak Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu Köyün ismi : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri Hortoloş Ahmet,Der.İbrahim Tuzcu Tarihi yerler ; Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri,hortoloş Ahmet,Der.İbrahim Tuzcu Coğrafi durumu Cami ve Mez. Tuzcu Turizm Tuzcu Ekonomi Tuzcu Spor : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam) Der.İbrahim Tuzcu : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri Der.İbrahim : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri Der.İbrahim : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri Der.İbrahim : Der:İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),köy sakinleri Der.İbrahim Tuzcu

205 İstiklal savaşı Sülaleler sakinleri ; Geltag int sit. Köy Sak. Der: İbrahim Tuzcu ; Yusuf İzmirli(Nakliyeci),Osman Sarıgüzel (Emekli imam),hortoloş Ahmet,Köy Derleyen:İbrahim Tuzcu DÜZKÖY D-655 Akçakoca-Düzce karayolundan köye giriģ COĞRAFĠ BÖLGESĠ ĠLĠ ĠLÇESĠ BELEDĠYE BAġKANI : Karadeniz bölgesi : Düzce : Merkez-Konuralp-Köyü : Mehmet KeleĢ TELEFONU : POSTA KODU : KÖY MUHTARI : Evren Eser TELEFONU : NUFÜSU : 1080 Nüfus,279 Hane ESKĠ MUHTARLAR : Hasan Yavuz, Ġzettin Dudak, ġaban Yavuz, Ġbrahim Resul Yıldız

206 COĞRAFĠ DURUMU :Düzce ye 9 km uzaklıktadır.köyün Düzce Merkez köylerindendir. Düzköy ün kuzeyinde Boğaziçi Beldesi, güneyinde Konuralp Beldesi, doğusunda Hatipli Ketenciler Köyü ve Güldere Köyü, batısında Osmanca ve Yaka köyü - Enbiya mahallesi bulunmaktadır. Köyün yanından D-655 (BölünmüĢ karayolu) bulunmaktadır. Bu yol aynı zamanda Akçakoca ve K.Ereğli karayoludur.düzce'ye ulaģım Boğaziçi ve Konuralp Belde otobüsleriyle sağlanmaktadır.koordinatlar E ,B ,Rakım-235 mt SOKAKLARI:Mezarlık,Yavuzlar,Ataseven,Yazgeldi,Çavuşlar,Merkez Cami,Eserler,Sezerler KÖYÜN ÜNLÜLERİ:Yüksel Zengin (Albay),Osman Yıldız (Hakim öldü),hasan Yıldız (Sakarya orman bölge md.) M.Sami Dudak (Veteriner Hekim öldü),kerim Yıldız (Doktor) TARİHİ Muhtar İbrahim Resul Yıldız ve köy içi yılı Rus- Osmanlı savaşında Artvin Borçka eşraflarından Mezineoğulları,Hunçalar,Ahmetoğulları,Dudakoğulları Yazgeldiler Süleymanoğulları bu aileler yaya yolu ile 6 ayda Samsun a gelirler, bir gün deniz kenarına geldiklerinde bir geminin İstanbul a gideceğini öğrenirler,hemen eşyalarını toplarlar 2 adette değirmen taşlarını yanlarına alarak, deniz yoluyla Zonguldak a gelir,oradan Akçakoca Melenağzı iskelesinde inmek zorunda kalırlar,oradan hareket ederek Akçakoca Şifalı sunun bulunduğu yerde o zaman Kabalak hanı vardır bir gece handa konaklarlarken bölgede devamlı eşkıya vardır bu eşikya lar hana baskın yaparlar Ayşe ninenin önünde bulgur çuvalı vardır Ayşe nine elindeki 1 adet sarı büyük altını bu çuvalın içine saklar eşkıya çuvalı tekmeler ve eşkıya altını bulur tam bunu alacağı sırada Ayşe nine elindeki baltayı eşkıya ya vurur ve eşkıya ölür han karışır,eşkıya lar cenazelerini alarak kaçarlar,yollarına devam eden sulale ler Handan ayrılarak Kabalak köyüne gelirler Osman ve Hasan ağa bunlara yardım eder ve yerleşirler. Kabalak yaprağından baraka yaparlar yerleşirler,fakat bazı erkekler biraz daha ileriye giderler Düzköy üne

207 varırlar bakarlar hem ova hem 2 adet ırmak var bide bizim Artvin Borçka daki köylerine çok benzediği için,ayrıca çok su olduğu ve ormanlık alan çok olduğu ve değirmen kurmak için burasının çok uygun olduğuna karar verirler, Kabalaktan buraya gelerek yerleşirler,daha sonra Artvin-Borçka- Düzköy deki akrabalarına haber salarlar gelin burada Kayını vardır,suyu vardır,bayırı vardır kalkın gelin derler ve buraya memleketten çok göç gelmiştir. Kaynak: ( İbrahim Resul Yıldız) KÖYÜN İSMİ NERDEN GELİYOR Düzköy e Ceneviz tepeden bakış 1878 yılından önce bölgede Cenevizliler yaşamış köyün üst kısmında Ceneviz tepesi mevki vardır,şu anki İbrahim Yıldız ın fındık bahçesi yanında Cenevizliler yaşamışlar,halende Hacullu mevkinde yıkık kilise parçaları kiremit ve tuğla parçalarına rastlamak mümkündür,ayrıca son zamanlara kadar Cenevizlilere ait mezarlıklara rastlamak mümkündü ama şuanda hepsi yok olmuştur.burada zamanında çok büyük yangın çıkmış bütün evler yanmış bundan dolayı Cenevizliler burayı terk etmişlerdir.bölgenin üst tarafı ormanlık alana dönmüş alt tarafı çalılık olmuş.1878 yılında Osmanlı-Rus savaşlarından bıkan Artvin Borçka da bulunan 12 adet köy Düzce ye gelerek bazı köyler kurarlar bunlardan bir tanesi eski adı Tavuk köy,şimdiki adı ise Düzköy,dür,köy ismini memleketteki köylerinin aynı coğrafi durumundan dolayı buraya da kendi geldikleri köy ismi olan Laz Düzköy ismini vermişlerdir.düzköy ova durumunda oluşundan dolayı alt tarafı çalılıkmış,bu çalılıklarda çok Karatavuk kuşları varmış ve ondan dolayı buraya Tavuk köyü adı konmuş,fakat köy heyeti 1954 yılında Laz Düzköy ü ismini koyarlar,fakat yine 1961 yılında köy heyeti etik olmadı diye Laz kelimesini kaldırırlar ve Düzköy olarak kalır,bundan böyle bu köy daima bu isimle yaşatılacaktır. TARĠHĠ YERLER

208 Ceneviz tepede yel değirmeni Köy de tarihi hiçbir yapı bulunmamaktadır.eski Ceneviz tepesindeki Cenevizlilere ait kalıntılar yok olmuģtur AKARSU VE DERELERĠ Köyde 3 dere vardır.birincisi Kabalak ve Avuca Suyu Düzköy e gelir,diğeri ise Suncuk Karadere den gelerek Osmanca köyün yanından geçerek Düzköy üne gelir ve Kabalak Avuca su ile birleģerek Konuralp Tabakhane köprüsüne gelerek küçük Melene dökülür.ġkincisi ise Ceneviz mevki denilen yerden çıkan kaynak Elmalık mevkin deki sulama barajı suyu Düzköy e yarım ay çizerek Konuralp Tabakhane deresine ulaģarak küçük Melene dökülür,üçüncüsü ise Düzköy den çıkar Hatipli ketencilerden Yayla köyün arkasında Gülle dereye akar Sivri tepe (659 mt) eteklerinde kurulmuştur DAĞLARI VE TEPELERİ + BİTKİ ÖRTÜSÜ

209 Ceneviz tepeden kuş bakışı İklimin yağışlı olması bitki örtüsünün gür olmasına sebep olmuştur. Kabalak toprakları, fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; Kayın, Gürgen, Kestane, Ihlamur ve Meşe en sık rastlanan ağaç türleridir. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir...paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TURİZMİ Köy Turizm açısından fakirdir.yanlızca Ceneviz tepesinde bir adet yel değirmeni vardır,düzköy sosyal yardımlaģma derneğince bu tepede ileride piknik ve mesire alanı yapmayı planlıyor burasının değerlendirilmesi gerekmektedir. HAYVANCILK Az sayıda Koyun,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden Manda,Malak, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa

210 göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Avlu,avlu ağla ile çevrilidir, okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur,mısır,fındık ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahır ile samanlık yan yanadır.köyde son yıllarda modern betonarme yapılar yapılmaya başlanmış olup eski Laz otantik evlerden eser kalmamıştır EKONÖMĠSĠ HUBUBAT :Buğday,Mısır,Arpa, Düzköy köy içi BAKLIYAT :Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz.köyümüzün geçim kaynağını tarım, ticaret, kamu ve özel sektör iş gücü ve yöneticiliği oluşturmaktadır. Köyümüzün verimli topraklara sahip olması ve deniz seviyesinden yüksek olmaması, iklimin özelliği olarak her yıl fındık üretimi dengeli bir gelir sağlamaktadır. Başlıca gelir kaynağı fındık olan köyümüzde her türlü meyve sebze yetiştirilmektedir. Köyümüz Düzce Merkez'e yakın olması

211 dolayısıyla halkımızın bir kısmını ticaret ile uğraşmaktadır. Bir kısmı da kamu ve özel sektörde yöneticilik ve ara eleman olarak çalışmaktadır. Köyümüzde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapan aile sayısı çok azdır..köyümüzde eskiden tuğla ocağı mevcut olup günümüzde işletilmemektedir. 15 Mart 2011 tarihinde Köy Gençleri bir araya gelerek Düzköy Güzelleştirme ve Yardımlaşma Derneği ni kurup bu konuda faaliyetler düzenleyip köy gençliğinin birlik beraberlik içerisinde olmasını sağlamaktadır. CAMİLERİ Beraat camii Düzköy de 3 adet cami vardır,birincisi İlyas Dudak tarafından bağışlanan yere, köy mezarlık mevkinde 1950 yılında ahşap yapı tek minareli yapılan camii idi.,bu camii 2005 yılında yıkılarak yine köy mezarlığı yanında yeni Beraat camisi yapıldı,2 minareli,tek şerefeli,beton arme,yerden ısıtmalı,2000 cemaatli,sıcak suyu,cami yaşatma derneği vardır.ikincisi Valide cami yerini Sirkelik mevkinde Hüsnü Esen in bağışladığı yerde 2002 yılında yapıldı,tek minareli,tek şerefeli,soba ısıtmalı,300 cemaatli sıcak suyu,beton arme li bir yapıdır.üçüncüsü ise köy içersinde 1968 yılında yapılan ve yeniden restore edilen beton arme yapı,yerden ısıtmalı,tek şerefeli, tek minareli 100 cemaatli modern bir camidir.,ayrıca burası kuran kursu olarak kullanılmaktadır MEZARLIKLARI

212 D-655 Akçakoca-Düzce Karayolu yanında Köy mezarlığı Düzköy e ait tek 130 yıllık mezarlık vardır Akçakoca Düzce karayolu üzerindedir,9 dönümdür geniģ büyük tek mezarlıktır.ahmet oğullarından Satı hoca efendi( Ö.1975) burada yatmaktadır.bu mezarlığı Yaka köyü,osmanca köyün bir bölümü,sertoğlu mah.veziroğlu mah,enbiya,konurapl Terzialiler mah. kullanmaktadır.çok büyük eski mezarlıktır.yeni yapılmakta olan 10 dönümlük yeni mezarlık köyün dıģında Cezer mevkinde yapılmaktadır SPOR Köyde spora ilgi yoktur,köyde futbol sahası olmasına rağmen Amatör kulüp bulunmamaktadır gayri federe olarak müsabakalar yapılmaktadır. ALTYAPI BĠLGĠLERĠ Sağlık evi,sağlık ocağı yok mobil sisteminden faydalanıyor,konuralp Çiftepınarlar mah. gidiliyor,taģımalı eğitımden faydalanıyor,konuralp e gidilmektedir,ptt acentesi Ģubesi yok,su,elektrik,telefon var,kanalizasyon yok,3 adet cami,1 tane okul,1 adet talebe yurdu var.1961 yılında açılan ilkokul var,3 bakkal,2 kahve,1 inģaat malzemeleri,1 tüpçü 2 petrol,1 demirci,1 marangoz,1 mobilya dükkanı bulunmaktadır, ĠSTĠKLAL SAVAġINA KATILANLAR MEZĠNEOĞULLARINDAN ĠBRAHĠM OĞLU ĠSHAK YILDIZ D.1886-Ö.1915 ÇANAKKALE MEZĠNEOĞULLARINDAN HAFIZ AHMET YILDIZ D.1888-Ö.1915 ÇANAKKALE KARAĠMAMOĞLU YUSUF D.1889-Ö.1915 ÇANAKKALE KÖYE ĠLK GELEN SÜLALELER ADI SOYADI LAKABI GELDĠĞĠ YER YILDIZ-ZENGĠN MEZĠNĠLĠLER ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY

213 ATASEVEN SÜLEYMANOĞULLARI ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY YAVUZ AHMETAĞALAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY YAZGELDĠ-YAZ YAZGELDĠLER ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY DUDAKLAR DUDAK ( Dudağiler) ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY ESER KANÇULAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY BERANDA BRANDALAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY ODABAġI ODABAġILAR ARTVĠN-HOPA ÇAVUġ ÇAVUġLAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY HUNÇ HUNÇALAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY ORAL ĠSPAHĠLER ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY YILMAZ DELĠÖMERLER ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY SEZER ÇOMÇOMLAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY KARAKAYA ALĠ USTALAR ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY KARADENĠZ BEGĠLER ARTVĠN-HOPA NOT:YILDIZ VE ZENGĠN AYNI SÜLALEDĠR,YAZGELDĠ,HUNÇ,ESER KABALAK KÖYÜNDEN GELME Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün tarihi Köyün ismi Tarihi yerler Coğrafi durumu Cami ve Mez. Turizm Ekonomi Spor : İbrahim Tuzcu : İbrahim Resul Yıldız (Muhtar),Düzköy sos.yar.day.dernğ.köy sakinleri : İbrahim Resul Yıldız(Muhtar), Köy sakinleri ; İbrahim Resul Yıldız(Muhtar),Düzköy sos.yard.dernğ, Köy sakinleri : İbrahim Tuzcu : İbrahim Resul Yıldız (Muhtar) : İbrahim Resul Yıldız (Muhtar) : İbrahim Resul Yıldız (Muhtar),Düzköy sos.yard.dernğ, Köy sakinleri : İbrahim Tuzcu

214 Köyün alt yapısı : İbrahim Resul Yıldız (Muhtar),Düzköy sos.yar.day.dernğ. Köy sakinleri İstiklal savaşı Sülaleler ;, Geltag net ; İbrahim Resul Yıldız (Muhtar), Köy sakinleri Derleyen:İbrahim Tuzcu OSMANCA Osmanca elektrik trafo istasyonu COĞRAFĠ BÖLGESĠ ĠLĠ ĠLÇESĠ BELEDĠYE BAġKANI : Karadeniz bölgesi : Düzce : Merkez -Konuralp-Köyü : Mehmet KeleĢ TELEFONU : KÖY MUHTARI : Ramazan Alemdar TELEFON : POSTA KODU : NUFÜSU : 328 ESKĠ MUHTARLAR : Yunus Mutlu, Ġzzettin Mutlu, Tahsin Mutlu, Zekeriya Mutlu, Zekeriya Mutlu, Zekeriya Mutlu, ġevket Alemdar, Ġlyas Selen, Aydın

215 Alemdar COĞRAFĠ DURUMU : Düzce merkezine 8 km uzaklıktadır. Yaka köyünün Akçakoca'ya 30 km uzaklıkta, Düzce Akçakoca ana yolu üzerinde Ģirin bir köydür. Yani köyün denize uzaklığı km dir.yaka köyü Düzce Ģehir merkezine ve Düzce Akçakoca Ģehirler arası yola yakınlığı kadar ormana yeģile yakınlığı hatta iç içe olması ile de dikkat çekmektedir. Köyün içinde meyve ağaçları bol, azda olsa çam ağaçları vardır. Düzce Ģehir merkezinden yaklaģık 250 mt, deniz seviyesinden 400 mt yüksekte devlet ormanının sınırında yamaca kurulmuģtur.. Osmanca nın kuzeyinde Boğaziçi Beldesi, güneyinde Konuralp Beldesi, doğusunda Hatipli Ketenciler Köyü ve Güldere Köyü, batısındayaka köyü - Enbiya mahallesi bulunmaktadır. Köyün yanından D-655 (BölünmüĢ karayolu) bulunmaktadır. Bu yol aynı zamanda Akçakoca ve K.Ereğli karayoludur.düzce'ye ulaģım Boğaziçi ve Konuralp Belde otobüsleriyle sağlanmaktadır.koordinatları E ,B ,Rakım-250 mt SOKAK İSİMLERİ:Sokak isimleri yoktur,tek caddesi var KÖYÜN ÜNLÜLERİ:Ahmet Mutlu (Esnaf),Cevdet Alemdar (Petrolcü-ölü),İsmail Alemdar (Mut,Mali muşv.),orhan Alemdar (Ma.muş.). KÖYÜN İSMİ NERDEN GELİYOR 1978 yılında Artvin Borçka Düzköy den ilk önce Kabalak köyüne yerleşen Osman efendi (Mutlu) daha sonra akrabalarının bulunduğu köy olan Düzköy üne gider Artvin Borçka Düzköy deki köyüne benzerliği ve suların bol olması yüzünden Osmanca köyünü keşf eder ve buraya Düzköy den buraya ilk gelen mutaasıf Osman efendi olur, bu köyün kurulmasına öncülük eder. Bu köyde daha önce Konuralp teki Bitinyalıların bir kolu burada yaşıyordu bunlar 1915 yılına kadar burada yaşamışlardır ve sonunda burayı satarak terk etmişlerdir,daha sonra bölgeye yerleşen Manav Türkleri vardır Osman efendi buradaki Manavlardan köyü bir miktar akçe vererek satın alır,buraya yerleşir bu Manav Türkleri ile 20 yıla yakın yaşamışlar Manavlar buradan değişik köylere göç etmişler çoğu şimdiki Yaka köyüne yerleşmişlerdir.osman ağa buraya yerleştikten sonra köy çok göç alır çoğalır sonra halk Osman efendinin anısı yaşatılsın diye bu köye Osmanca ismini verirler.osmanca köyü daha önceleri Ballar köyüne bağlı idi,1962 yılında ayrılarak ayrı bir muhtarlık olur TARĠHĠ YERLER Tarihi yönden fakir köy konumundadır,93 Harbi öncesinde köyde yaģantı olduğuna iliģkin kanıtlar vardır. Köyün muhtelif yerlerinde tarihi kaldırım taģları vardır. Konuralp antik kentine yakınlığı köyde daha eski yaģantı olabileceğinin kanıtıdır. AKARSU VE DERELERĠ Doruk dağından gelen Suncuk deresi Akçakoca- Düzce karayolu üzerindeki YeĢil vadi tesisinin arkasından Düzköy e ulaģır,burada Kabalak köyünden gelen Avuca suyu ile birleģerek Konuralp Tabakhane deresine oradan Melene ve Karadeniz e dökülür BİTKİ ÖRTÜSÜ

216 İklimin yağışlı olması bitki örtüsünün gür olmasına sebep olmuştur. Kabalak toprakları, fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; Kayın, Gürgen, Kestane, Ihlamur ve Meşe en sık rastlanan ağaç türleridir. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumludur.paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Topraklar kırmızı kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. DAĞLARI VE TEPELERİ Kurugöl sapağı tepe (1088 m),karadere tepe (682 m),haciz tepe ( 470 m),gürle tepe (417 m),dağları ile çevrili vadi şeklindedir. TURĠZMĠ Doruk dağında Kurban tepe vardır,halkın daha önceleri kurbanlarını topluca burada kestikleri için buraya Kurban tepe adını verirler,burada kurbanlar kesilir,namazlar kılınır,yağmur duasına çıkılırdı,halen bu gelenek zaman zaman uygulanmaktadır. köyündeki'okur yazar oranı, diğer köylere oranla çok yüksektir. Okula devam etme düzeylerinde kız ve erkek ayrımı bulunmamakta, köyde mukim kızların tamamı eğitime devam etmekte, özellikle kız çocukların okula gönderilmesi köy halkı tarafından bir teamül haline getirilmiģ durumdadır. Özellikle 2000'li yıllardan sonra Ankara ve Ġstanbul'daki üniversitelerde çok sayıda kız çocuğu eğitim görmeye baģlamıģtır.ayrıca doğa ve yürüyüģ parkurları ve mesire alanları vardır CAMİLERİ

217 Köy içindeki cami 1890 Yılında Manav Türkleri tarafından yapılan çandı cami vardı,bu cami yıkıldıktan sonra buraya yerleşen Laz lar tarafından 1967 yılında yeni cami yapıldı bu cami son yıllarda tadilatı yapıldı,soba ısıtmalı tek minare tek şerefeli,betonarme yapı,kiremit çatılı,altında cami yaşatma derneği vardır,200 cemaatlidir.ikinci cami inşaatına mezarlığın yanına başlanacaktır MEZARLIKLARI Osmanca köy mezarlığı Köylü ilk olarak Yeşilköy sınırları içerisinde bulunan Kurban tepe asırlık mezarlığını kullanırdı daha sonra,d-655 Akçakoca-Düzce karayolun kenarında bulunan ve köye girişte solda bulunan yeni mezarlıktır,köylü Düzköy deki mezarlığın bir bölümünü kullanmaktadır KÜLTÜR Köyün gelenek ve göreneklerinde tamamen Laz kültürü hakimdir.deniz den uzak olması nedeni ile balık ve balık ürünleri konusunda yemekler unutulmuş olmasına rağmen diğer orijinal laz yemeklerine rastlamak mümkündür. Köyde çocuklar dahil herkes Lazca bilmekte, ancak köy halkı aralarında

218 yaptıkları konuşmalarda Türkçe kullanmaktadır. Öte yandan gençlerin büyük bir bölümü son dönemler itibarıyla yöresel kıyafetlerden uzak bir giyim tarzını benimsemektedir. Köyde, Kemençe,Tulum ile beraber söylenen Laz müziği ve popüler Karadeniz müziği hakimdir. Eskisi kadar yoğun olmasa da İMECE geleneği kısmen devam etmektedir. Evveliyatı itibarıyla büyük bir bölümü tarım ve hayvancılığa dayalı olan köy ekonomisi, 1990'lu yılların başı itibarıyla ticarete kısmen de devlet memurluğuna dayalı bir hale gelmiştir. Fındık, köy tarımında/ekonomisinde yansımayacak bir düzeyde büyük bir paya sahiptir.osmanca köyündeki okur yazar oranı çok yüksektir.okula devam etme düzeylerinde kız ve erkek ayrımı bulunmamakta, köyde mukim kızların tamamı eğitime devam etmekte, özellikle kız çocukların okula gönderilmesi köy halkı tarafından bir teamül haline getirilmiş durumdadır. Özellikle 2000'li yıllardan sonra Ankara ve İstanbul'daki üniversitelerde çok sayıda kız çocuğu eğitim görmeye başlamıştır. EKONÖMĠSĠ Tarım ve hayvancılık,ticarete dayanır.1950 yılından itibaren fındık dikimi yapılmıştır Fındıkçılık ön safhadadır okuma oranı yüksektir köyden imam,öğretmen,vb.gibi yetişenler çoktur,ilde çeşitli kamu kuruluşlarında çalışanlar fazladır,düzce sanayisinin çoğu bu köylerden teşkil edilmektedir Buğday,Mısır,Arpa,Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz gibi meyve ve sebzeler yetiştirilir.köyde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapan aile sayısı çok azdır.artık günümüzde fındığın para etmemesi insanları başka işlere meşguliyetine zorluyor,,yalnız sağman inekler vardır, Köyde eskiden kesif ormancılığı yapılıyordu ama şu an kanunlar buna el vermiyor, Köyün erkekleri sanayi bölgelerine çalışmaya giderler,nakliyatçılıkla uğraşanlar vardır,artık köylü son zamanlarda endüstri kollarına yönlenmiştir,köydeki dokuma tezgahları da münkariz olmuştur,köyde hiçbir sanayi kuruluşu yoktur.,fındık bahçesinin gelişmesi önem kazanmıştır. Arıcılıkla uğraşanlar vardır., özellikle fındık üretimi ağırlıklı yer tutmaktadır. Sağlık evi

219 HAYVANCILK Az sayıda Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden Manda,Malak, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Avlu,avlu ağla ile çevrilidir az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur,mısır,fındık ziraati çok olduğu için her evin yanında,ahır ile samanlık yan yanadır,son yıllarda modern betonarme binalar yapılmaktadır,eski Laz kültürünü yansıtan iki katlı evlere az rastlanmaktadır SPOR Köyde spor faaliyeti yapılmamaktadır hiç bir amatör takım kurulmamıştır,spora ilgi azdır

220 Köy camisinin önü ALTYAPI BĠLGĠLERĠ Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak taģımalı eğitim uygulamasına geçilmesi nedeniyle ilköğretim okulu binası atıl durumda bulunmaktadır. Köyün içme suyu Ģebekesi vardır ancak kanalizasyon Ģebekesi yoktur. PTT Ģubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık evi vardır. Köye ulaģımı sağlayan yol kilitli taģ olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.2 adet değirmen vardır biri atıl durumda çok eskidir,diğeri ise kullanılmaktadır,suncuk köyünden gelen suyun üzerindedir.köyde 1 bakkal,1 kahvehane,1 Petrol istasyonu,3 Kereste atelyesi,1 Elektrik trafo istasyonu vardır ġahġtler KURTULUġ SAVAġINA KATILANLAR MUSTAFAOĞLU MEHMET ġġrġnoğullari D.1889-Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġI MUSTAFAOĞLU MEHMET APĠKOĞULLARI D.1889-Ö.1921 ġark ġam SAVAġI ĠSTĠKLAL HARBĠ HACIOĞLU ABDULLAH OĞLU MUSTAFA ÖZCAN D Ö.1915 ÇANAKKALE SAVAġI KÖYE ĠLK GELENLER LAKABI YENĠ SOY ĠSMĠ GELDĠĞĠ YER HACIOĞULLARI (Çebinalar) ÖZCAN ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY DELEMUTOĞLĠPE MUTLU ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY DELĠAHMETĠPE ALEMDAR ARTVĠBORÇKA-DÜZKÖY TOROMANĠPE TOROMAN ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY

221 ĠSKENDERĠPE GÜNOĞLU ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY ĠSKENDERĠPE ÇELĠK ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY DELĠÖMERĠPE DEMĠRTAġ ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY SELĠMEPE SELEN ARTVĠN-HOPA SETTARĠPE SAĞLAM ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY RUHĠPE CAN ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY GENCALĠPE GENÇ ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY HACIALĠBEYLER (Begi) SÖNMEZ ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY NOT: ÖZCAN= ENBĠYA KÖYDEN GELME, YAKA,DÜZCE MERKEZ,ANKARA,AKÇAKOCA DA, MUTLU =ÇAYIRTARLA,KONURALP,DÜZCE MERKEZ, BALLARDA, ALEMDAR =ÇAYIRTARLA,DÜZCE MERKEZ, YAKA BALLAR DA,--- SAĞLAM =,YAZLIK,DOKUZPINAR,ġEKERPINAR DA --.BALLARDAKĠ DUMANLAR ĠLE TOROMANLAR AKRABADIR,--- DEMĠRTAġ= BOĞAZĠÇĠ,KONURALP, KANADA,BELÇĠKA DA, ÇELĠK VE GÜN = AKRABADIR,BUNLAR SUNCUK,DÜZCE MERKEZ,ÇAKIRLAR,ARTVĠN BORÇKA DÜZKÖY DE, SÖNMEZ= SUNCUK,DÜZCE MERKEZ,KONURALP,BALIKESĠR,ĠSTANBUL,BEÇĠ DE KÖYE ĠÇGÜVESĠ GELMĠġTĠR CAN =KABALAK,DÜZCE MERKEZ,BOLU DA,KÖYE ĠÇ GÜVESĠ GELMĠġTĠR, SELEN =YAKA,BOLU DA, SAĞLAM =ġekerpinar,dokuzpinar,yazlik,düzce MERKEZ DE,KÖYE ĠÇGÜVESĠ GELMĠġTĠR, ORAL =SUNCUK,DÜZCE MERKEZ,KONURALP TE,KÖYE ĠÇ GÜVESĠ GELMĠġTĠR, TORAMAN VE TORAMANOĞLU= AKÇAKOCA ARTVĠN BORÇKA DÜZKÖY,ANKARA KOCAELĠ ĠSTANBUL DA Kaynak Coğrafi bölgesi : İbrahim Tuzcu

222 Köyün ismi Coğrafi durumu Tarihi yerl Cami ve Mez. Turizm Ekonomi Kültür Spor : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) : İbrahim Tuzcu : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) ; Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) : İbrahim Tuzcu Köyün alt yapısı : Mustafa Özcan,İbrahim Özcan(Köy sakinler) İstiklal savaşı Sülaleler ; Geltag net.düzce şehitleri İbrahim Tuzcu kit. ; Mustafa Özcan,İbrahim Özcan,(Köy sakinleri,),aydın Alemdar (Muhtar) Der: İbrahim Tuzcu SUNCUK Suncuk köyünden görüntü COĞRAFĠ BÖLGESĠ : Karadeniz bölgesi

223 ĠLĠ ĠLÇESĠ BELEDĠYE BAġKANI : Düzce : Merkez-Konuralp-Köyü : Mehmet KeleĢ TELEFONU : KÖY MUHTARI : Fahri Oral TELEFON : POSTA KODU : NÜFUSU : 630 ESKİ MUHTARLAR : Abdulkadir Sönmezoğlu (2004 ile 2009 yılları arasında İl Genel Meclisi Üyeliği) yaparak,köyümüze güzel hizmetler yapmıştır.) Talat Günoğlu Abdulkadir Sönmezoğlu Muzaffer Albayrakoğlu Mithat Albayrak İsmail Sönmezoğlu İsmail Sönmezoğlu Abdulkadir Albayrak(ibrahim oğlu) İhsan Albayrakoğlu(hamit oğlu) COĞRAFİ DURUMU : Düzce ye köyün uzaklığı18 km'dir.osmanca nın kuzeyinde Boğaziçi Beldesi, güneyinde Konuralp Beldesi, doğusunda Hatipli Ketenciler Köyü ve Güldere Köyü, batısında Yaka köyü - Enbiya mahallesi bulunmaktadır. Düzce'ye ulaşım Boğaziçi ve Konuralp Belde otobüsleriyle sağlanmaktadır.koordinatları E ,B Rakım-355 mt.dağın yamacında kurulan köyde düz alan yok gibidir. Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.rakım yüksek olduğu için kışlar sert ve kar yağışlı geçer. SOKAK İSİMLERİ:Orta,Kuzey,Güney sokakları vardır.ayrıca Sancakdere sokakta vardır burası ayrı bir mahalle olmuştur bu mahallede Çabukoğulları vardır başka kimse yoktur KÖYÜN ÜNLÜLERİ :Köyde eğitim seviyesi çok yüksektir beklide Türkiye de ilk eğitim seviyesi en yüksek köy konumundadır,köyde şuan çok emekli vardır,okumuş insanlar hep köyün dışındadır. Köyde Tıp ve İlahiyat dalında 2 profesör vardır.a.kerim Sönmezoğlu ve İdris Şengül beyler.öğretim görevlileri,doktorlar, İzmit İl Müftüsü Hafız, öğretmen ve kamuda çalışan birçok idareci ve memurlar vardır.köyün yeni nesili en az lise mezunudur.askeriyede Albay, Hukukta da avukatları vardır.ahmet Sönmezoğlu (Trafik polis komiseri Emekli),M.Emin Sönmezoğlu (Kocaeli il müftüsü),kerim Sönmezoğlu (Cerrahpaşa hast.prof.)yaşar Sönmezoğlu (Yeduküle hast.doç.),fahri Sönmezoğlu (Marmara bölg.orman gen.müd.),cüneyt Albayrak( Milli eğt.dış.ilişkiler gen.müd.yard.),mehmet Sönmezoğlu (Diyn.Müd.),İlyas Akyüz (İlahiyatçı),İdris Şengül (İlahiyatçı, Sütçü İmam Üni.Dekan),Zubeyr Şengül(RTÜK de uzman),abdullah Sönmezoğlu (Doçent),Burhan Sönmezoğlu (Kıd.Albay),Recep Albayrak(Avukat),Semih Albayrak (Avukat),Meral Sönmezoğlu (Doç.Doktor),Hüseyin Akyüz (Sakarya ünv.ilahiyatçı),kadıoğlu İdris Efendi Düzce Kuvai-Milliyede bölge sorumlusu olarak görev almıştır,kadıoğlu Şaban Efendi,bir gün memleketi Artvin Borçka Düzköy de ticaretle uğraşmaktadır,çakmak ve silah satmaktadır bir gün çok para kazanır eve koşarak gelir annesine anne ben bugün çok para kazandım der,annesi Şaban Efendiye döner oğlum bak bizim sülale Kadı sülalesidir, bir tek sen okumadın herkes okudu ne olur sende oku der ve Şaban Efendi 40 yaşında hafız olur kuran okur,ve sonunda 43 adet kuranı kerim yazar,yazdığı kuranları köye dağıtır

224 KÖYÜN İSMİ NERDEN GELİYOR Cemal Albayrakoğlu Artvin-Borçka-Düzköy den BADOĞLU İBRAHİM (Albayrakoğlu) efendi Suncuk ve 7 arkadaşı İspahiler (Oral),Suncuk,Hunçalar (Hunç) (Düzköy), Begi (Sönmez) Suncuk,Sertoğlu (Sert)Yazlık,Kadıoğlu (Şengül)Suncuk ilk olarak yaya yolu ile Rize ye gelirler, o zamanın padişahın tahsis ettiği gemilere ilk olarak Akçakoca daki Melenağzı iskelesine gelerek burada inerler Akçakoca merkezine gelirler Akçakoca dağlarında 2 yıl çalışırlar ve o zaman Düzce bir Pazar yerine yeni yeni oluşmaya başlamaktadır, bu bölgeye yayılmaktadır bunu duyan bu sülaleler Düzce ye doğru yola çıkarlar Şifalı sudaki handa konakladıktan sonra Düzce merkeze şimdiki anıt parkın olduğu yere gelerer yerleşirler Badoğlu İbrahim burada kendine bir yer tahsis eder,fakat diğer akrabalarıda buralar bataklık olduğu için sinekten duramazlar,boğaziçi mevkine yerleşen Lazları duyarlar kalkıp bu tarafa gelirler,kabalak taki daha önceleri buraya yerleşen Osman ağayı görürler Osman ağada Boğaz içi bölgesinde bazı yerler göstererek yerleşmelerini sağlar,bunlardan Badoğlu İbrahim daha önceleri 1880 yılında Düzce den tanıştığı bir manav arkadaşını görür o manav arkadaşı Badoğlu İbrahim i Suncuk köyüne getirir,ibrahim efendi burayı çok sever aynı memleketteki yerlerini benzediğini söyler,havası güzel suyu bol olduğu için o manav arkadaşına Akçe vererek bir bölüm yer alır,burada biraz kaldıktan sonra tekrar memleketine döner ve ailelerini ikna ederek Düzce-Suncuk köyüne o manavdan aldığı yere gelerek yerleşirler,daha sonra memleketteki akrabalarını buraya davet ederek buraya yerleşmelerini

225 sağlar.,buraya yerleşir köyün kurucularındandır. Manav Türkleri ile 20 yıla yakın yaşamışlar Manavlar buradan değişik köylere göç etmişler çoğu şimdiki Yaka köyüne yerleşmişlerdir. Çataldereden gelen su vardır bu suda Kırmızı Alabalık yaşamaktadır bu Alabalıklar Çatal dereden Kurbantepe köprüsüne kadar bulunmaktadır,ondan sonra bu Alabalık yoktur Köyde çok pınar olması,suların hoş ve tatlı olmasından dolayı buraya daha önceleri Manavların verdiği bir addır,bu köyden yakın köylerin hepsine su gitmektedir.köyün eski ismi Sancaktepe dir NOT: Yukarıda Laz göçlerine bakınız Kaynak::Cemal Albayrakoğlu TARĠHĠ YERLER Köyde su değirmeni Köy tarihi yönden fakir bir konumdadır, Hızarcık mevki denilen yerde Ali beyin fındık bahçesinde yanında Bitinya ve Manav Türklerinden kalan kalıntılar vardı, herhangi bir yer kazıldığında insan kemikleri ve kiremit tuğla parçaları çıkmakta idi fakat. Ģuan yoktur,kalıntılar üzerine fındık ekimi yapılmıģtır, Kurban tepe mevkinde bulunan mezarlık çok eski bir mezarlıktır,köyde çok eskiden son olarak kalan bir tarihi değirmen vardır görülmeye değerdir.köyde 3 adet çeģme vardır,dedepınar çeģmesi köyün kuzey indedir,karaambar mevkin den çıkan su buraya gelir suyu çok hoģ ve tatlıdır,çok eski bir tarihe dayanan tek çeģmedir,ayrıca köyde 3 adet daha çeģme vardır halen kullanılmaktadır,bütün yakın köylere su buradan gitmektedir.konuralp teki Bitinya krallığına buradan su kemerleri yapılarak su gönderilmiģtir bunun kalıntılarına son yıllara kadar rastlanmakta idi fakat Ģuanda kaybolmuģ durumdadır.köyde iki adette değirmen vardır KÜLTÜR Köyün gelenek ve göreneklerinde tamamen Laz kültürü hakimdir. Denizden uzak olması nedeni ile balık ve balık ürünleri konusunda yemekler unutulmuş olmasına rağmen diğer orjinal laz yemeklerine rastlamak mümkündür.köyde çocuklar dahil herkes Lazca konuşur. Yaşlı kadınlar, kılık kıyafette Doğu Karadeniz geleneğini aynen yaşatırlar. Ancak gençlerden post-modert İslamist kıyafetler ön plandadır.köyde Lazca, enstrümansız orijinal Laz Müziği ve popüler Karadeniz müziği hakimdir. Lazca unutulmamış olmasına rağmen geleneksel Lazca şarkılara nadir rastlanır.lazca masallar ve destanlar,

226 halen unutulmadan anlatılmakta ve söylenmektedir. İmece geleneğinin kaybolması nedeni ile destanlar da kaybolmak tehlikesi ile karşı karşıyadır.kısaca köyde Laz Kültürü hakimdir ve yaşanmaktadır.çevre köylere kıyasla eğitim ve öğretim seviyesi yüksektir.hemen hemen her ailede üniversite mezunu bulunmaktadır. AKARSU VE DERELERİ Doruk dağı altından Suncuk ormanlarından çıkan Isırgandere,Çataldere,Bahçedere,Çaylık,Ballar,Osmanca dan geçerek Düzköy e gelir,burada Kabalak tan gelen Avuca suyu ile birleģerek Konuralp Tabakhane deresine gelir buradan küçük Melene akar.bu derelerin yaklaģık 10 köyün su ihtiyacını karģılar temiz hoģ tatlı bir suyu vardır BİTKİ ÖRTÜSÜ İklimin yağışlı olması bitki örtüsünün gür olmasına sebep olmuştur. Suncuk toprakları, fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; Kayın, Gürgen, Kestane, Ihlamur ve Meşe en sık rastlanan ağaç türleridir. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.dere ve vadi tabanları alüvyon,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir...paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir. TOPRAK YAPISI Toprak asitli,kireci azdır,.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. DAĞLARI VE TEPELERİ Kurugöl sapağı tepe (1088 mt),karadere tepe (682 mt),haciz tepe ( 470 mt),gülle tepe (417 mt) dağları eteklerinde kurulmuştur. TURĠZMĠ

227 Suncuk köyünden görüntü Dağın yamacında kurulan köyde düz alan yok gibi dir.doğal Kaynak suların çokluğu nedeniyle,10 köye içme suyu ihtiyacını karģılamaktadır.suncuk deresinde hakiki alabalık bulmak mümkündür.turizme açılamayan bu köyde piknik alanların oluģmasına çalıģılmalıdır.dere yatağında eski su değirmenleri olup,köy muhtarlığınca yenisinin de yapılması için çalıģma yapılmaktadır. Düzce nin ev sahipliği yaptığı ve 11 ilin katıldığı Hafızlık ve Güzel Ezan okuma yarıģması 18/04/2010 tarihinde Düzce Durmazlar Düğün Sarayında yapıldı. YarıĢmaya Düzce Anadolu Ġmam Hatip Lisesi adına katılan,köyümüz A.Kadir Albarakoğlu'nun oğlu Ġbrahim Albayrakoğlu Bölge 1. si oldu. kendisine Türkiye 1. si olması için baģarılar diliyoruz. Köyümüzün eğitimi yüksek olup,kur'an Hafızı olanlar çoktur.son dönemde de 8 genç hafızlık belgesi almıģlardır.köyde kadınlar cenaze olduğunda 3 gün boyunca yemek yapıp cenaze yakınlarına yemek yedirirler.. EĞĠTĠM Mehmet ve Hamza ġengül Köyde eğitim seviyesi çok yüksektir,hemen hemen hepsi tahsillidir, beklide Türkiye de ilktir,osmanlıca okurlar,kuran okurlar,çok eskiden padiģah saraylarına kadar

228 gitmiģlerdir,burada hizmetli müderris,hafız olarak kalmıģlardır,bu hoca ve müderrislerden bazıları Abdullah,Osman Ahmet,Abdulkadir,Ġbrahim Ali hocalardır bu hocaların çoğu Kadıoğlu sülalesindendir,son yıllarda Türkiye de namı Ģanı duyulmuģ bir çok hocalar,profosörler doktorlar eczacılar avukatlar,ilahiyatçılar,spor adamlarına rastlamak mümkündür,devlet dairelerinde çalıģmaktadırlar.bunun sebebini araģtırdığımda Ģöyle bir kurgu ortaya çıkmaktadır.bir tek Suncuk köylüleri orman açıp fındık dikimi yapmamıģlar,ayrıca buradaki arazi azlığı yönünden buradaki aileler çocuklarına eğitimi verirken bakın çocuklar yer az sizlere yetmez yerlerimiz kısıtlı mecburen okumalısınız dört elle okumanıza sarılın eğitim çok önemlir dir derler ve bütün yeni yetiģen gençlere bu öğütler verilir,bundan dolayı bu köyde mecburen eğitim seviyesi çok yüksektir örnek alınması lazım dır,kutlamak lazımdır. CAMİLERİ Suncuk köyü camii Köylü ilk geldiği yıllarda Kurbantepe deki camiyi kullanmakta idi,lazların köyün merkezinde yaptığı ilk cami ise 1890 yılında yapılmıģ ahģap çandı cami vazifesini görürdü,bu cami 1994 yılında sökülerek yerine 1997 yılında yeni cami yapıldı,tek minareli,çift Ģerefeli,iki katlı,klimalı,altan ısıtmalı,750 cemaatli,betonarme yapı,altında kuran kursu,muhtarlık odası,cami yaģatma derneği odaları bulunmaktadır.ayrıca Sancak dere mevkinde Betonarme yapı olarak yeni bir cami yapılmıģtır MEZARLIKLARI

229 Sancakdere Çabukoğlu cami Köy 1890 yılından beri yalnızca Kurbantepe deki mezarlığı kullanmaktadır,köy içinde baģka mezarlık yoktur,çok büyük bir mezarlıktır 6 köy bu mezarlığı yıllarca kullanmıģlardır EKONÖMĠSĠ Sancakdere mahallesi Tarım ve hayvancılığa,eğitime dayanır.mısır,fasulye,bezelye,bakla,soğan,lahana,marul,pırasa,ġspanak,kaldırık,patates Karalahana,Biber,Patlıcan, Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,Ġncir,Dağ çileği,muģmula,ayva,kızılcık,kiraz.köyümüzün geçim kaynağını tarım, ticaret, kamu ve özel sektör iģ gücü ve yöneticiliği oluģturmaktadır. Köyümüzün verimli topraklara sahip olması ve deniz seviyesinden yüksek olmaması, iklimin özelliği olarak her yıl fındık üretimi dengeli bir gelir sağlamaktadır.baģlıca gelir kaynağı fındık olan köyümüzde her türlü meyve sebze yetiģtirilmektedir. Köyümüz Düzce Merkez'e yakın olması dolayısıyla halkımızın bir kısmını ticaret ile uğraģmaktadır. Bir kısmı da kamu ve özel sektörde yöneticilik ve ara

230 eleman olarak çalıģmaktadır. Köyümüzde küçükbaģ ve büyükbaģ hayvancılık yapan aile sayısı çok azdır. Birkaç ailede arıcılıkla uğraģmaktadır. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı iken, tarım gelirlerinin düģmesi, toprağın verimsizleģmesi, arazinin de tarıma elveriģsiz olması ve artan nüfusu kaldıramayan tarım alanları nedeniyle çeģitli sebeplerle köyden kente göç meydana gelmiģ ve köyün ekonomisinde tarım ve hayvancılık ikinci plana gerilemiģtir.köyden çok hafız ve eğitmenler yetiģmiģtir HAYVANCILK Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır. ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,Kavak,Çinar,Defne,Kocayemiş,Muşmula,Ayı üzümleri,orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var.eskiden devlet orman arazisini talan edip fındık ekimi yapılmıştır,son zamanlarda orman kanununa göre kesif ormancılığı yapılmamaktadır orman işletme şefliği tarafından bölge kontrol edilmektedir,köyde hızar makinesi yoktur. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Mısır,fındık ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere yakındır,ahır ile samanlık yan yanadır.otantik Karadeniz evleri mevcuttur.son yıllarda bu yapılar yerini betonarme yapılara bırakmıştır SPOR

231 Suncukspor futbol takımı BÖLGESİ:SAKARYA İLİ:DÜZCE İLÇESİ: MERKEZ-KONURALP KÖYÜ: SUNCUK KÖYÜ KURULUŞU: FORMA RENGİ;SİYAH-BEYAZ KÜTÜK NO: ADRES:SUNCUK KÖYÜ-KONURALP

232 TELEFON: FAKS: BAŞKAN:ALŞİ ŞENOĞLU İLK KURUCULARI:ÖZCAN ERNGİN-METİN ŞİRİN-ADNAN AYDIN-MEHMET ŞİRİN-OSMAN ULUSOY- ALİZAİM AKYILDIZ İSMAİL BAŞAR FAALİYETİ:FUTBOL-VOLEYBOL TARİHİ:Suncukspor un eskilere varan futbol alışkanlığı vardır. İbrahim ŞENGÜLOĞLU, Faruk ALBAYRAK, Hikmet ALBAYRAK, Seyfettin SÖNMEZOĞLU, Kenan Merttürk, İhsan Çatana, Recep ALBAYRAK, Fikret ALBAYRAK, İrfan SÖNMEZOĞLU, İlhami ALBAYRAK, Yunus YILMAZTÜRK, Mustafa SÖNMEZOĞLU, Abdüsselam ALBAYRAKOĞLU, Rahmi SÖNMEZOĞLU, Şaban ALBAYRAK, Ahmet ve İsmail ALBAYRAKOĞLU kardeşler, ve birçok ismin Suncuk köyünün sporda ve sosyal faaliyetler içinde yer almasında katkıları çok büyüktür.bu sayılan abilerimiz köyler arası futbol maçlarında boy göstermişlerdir. Üstelik bu saydığımız isimlerin sporculukları çok üst düzeyde olup dönemlerinin en başarılı isimleri olmuşlardır. 80 li yıllarda ilk kez bir minikler turnuvasıyla futbol dünyasında boy gösteren Suncukspor o dönemde elindeki kısıtlı imkanlar la büyük emekler veren sevgili büyüğümüz rahmetli Metin SÖNMEZOĞLU abimiz önderliğinde o maçlara katılmıştır. Turnuvada namağlup olarak şampiyon olan Suncukspor un şanlı tarihi başarılarla doludur.1989 yılında köyün içinde kendilerine ait kulübede faaliyet göstermeye çalışan (Kadir hoca,murat,cavit,bahri,muhammet,av.recep,engin vs) gençleri gören köyün büyükleri dernekleşmeye karar verilmiş ve 1990 da dernekleşerek 1991 de de resmi müsabakalara katılmaya başlamıştır 1990 yılından sonraki süreçte Kenan ALBAYRAKOĞLU ve Mustafa SÖNMEZOĞLU nun çok önemli çalışmaları ve katkılarıyla bu günkü Suncukspor kurulmuştur. İlk başkanımız Ferhat ŞENGÜLOĞLU ve ardından Merhum Metin SÖNMEZOĞLU, Merhum Fevzi ALBAYRAK, Şaban ALBAYRAK, İhsan ÇATANA, Avk. Recep ALBAYRAK ve son olarak ALİ ŞENGÜLOĞLU ile yoluna dolu dizgin devam etmektedir. Suncukspor ilk amatör lig şampiyonluğuna sezonunda Fevzi ALBAYRAK başkanlığında T.Direktör Murat YILMAZ liderliğinde 2.Amatör lig de ulaşmıştır. Şampiyonluk sevincini doyasıya yaşamış fakat 1.Amatör lig başlamadan 1999 depremi yaşanmış ve ligler iptal edilmiştir. Spor sahaları 2 yıla yakın depremzedelerin konaklama ve barınma alanları olarak kullanılmış olup özellikle amatör spora 2 yıl gibi uzun süre ara verilmiştir. Bu süreçte kulübümüzde bir dağılma ve kopma süreci yaşanmıştır. Liglere 5-6 yıl katılınamamıştır sezonunda futbol sevdalısı büyüklerin çabalarıyla Suncukspor liglere döndürülmüştür. İhsan ÇATANA başkanlığında Salih ALBAYRAK, İbrahim ŞENGÜLOĞLU, İsmet SÖNMEZOĞLU ve İlhami ALBAYRAK ın yer aldığı yönetim kurulu göreve başlamış ve iki yıl sürecinde Suncukspor un 2.amatör ligde yer almasını sağlamışlardır. Tamamını köy gençlerinin oluşturduğu iki sezonda takımımız sadece spor amaçlı ve köyümüzü temsil etmek için liglerde yer almıştır. Fakat hayat felsefesi olarak başarısızlığı kabullenemeyen yapımız sebebiyle iki yıl sonra başkanlığa seçilen Avk. Recep ALBAYRAK ın büyük katkıları ile büyüme ve kurumsallaşma adına adımlar atılmaya başlandı. Bu süreçte sezonu 2.Amatör lig şampiyonluğu yaşayan Suncukspor da ALİ ŞENGÜLOĞLU görevi devraldı ve her geçen gün üstüne koyarak büyümeye devam ettirdi ve futbol sezonunda 1.Amatör lig şampiyonu olan Suncukspor Düzce Amatör Süper Lig de oynamaya hak kazandı yılında bölgesel voleybol ligine katılan Suncukspor sayı averajıyla 3.ligin kapısından dönmüştür.suncukspor kulübü bir dönem Karate dalında müsabakalara katılmış ve çeşitli dereceler elde etmiştir.alargalar ; namı

233 Düzce sınırlarını aşan muhteşem taraftarı. Onlardan fazla bahsetmeye gerek yok bilenler zaten biliyor bilmeyenlerin Suncukspor maçlarına gidip o çoşku ya şahit olması gerekir. Kaynak:Muhammet Albayrakoğlu ALTYAPI BĠLGĠLERĠ Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak taģımalı eğitim uygulamasına geçilmesi nedeniyle ilköğretim okulu binası atıl durumda bulunmaktadır,eğitim için Konuralpe gidilmektedir Köyün içme suyu Ģebekesi vardır ancak kanalizasyon Ģebekesi vardır. PTT Ģubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık evi vardır,fakat sağlık için Boğaziçi Yazlık köyüne gidilmektedir mobil sağlık sisteminden faydalanmaktadır. Köye ulaģımı sağlayan yolu asfalt olup, köyde elektrik ve sabit telefon vardır.1 bakkal,1 kahvehane,1 demirci,1 su değirmen,1 elektrik değirmeni,1 spor kompleksi,1 köy lojmanı,1 köy konağı mevcuttur KURTULUġ SAVAġINA KATILANLAR Ġskenderoğlu Abdullah D.1889-Ö.1915 Çanakkale savaģı Begilerden (Sönmez) Abdullah efendi Yemen harbine gider,15 yıl askerden geri gelmez bir gün oğlu Ġshak efendide askere gider,suriye ġam da askerlik birliği oraya gider bunu duyan Abdullah efendi bölgeye gelir bakarki oğlu Ġshak efendi orda yıllar sonra karģılaģırlar,bir zaman sonra oradan ayrılan hocadan bir daha haber alınamaz oğlu Ġshak efendi köye askerliğini bitirerek döner köyde Abdullah efendiye ağıtlar yakılır.kaynak:(ferhat ġengül) KÖYE ĠLK GELENLER LAKABI ġġmdġkġ SOYADLARI GELDĠKLERĠ YERLER ÇABUKOĞLU ÇABUK ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY BADOĞULLARI ALBAYRAK ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY BEGĠOĞULLARI (Hacıalibeyler) SÖNMEZ ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ĠSKENDEROĞULLARI ĠSKENDER ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY KADIOĞULLARI KADIOĞLU ARTVĠN/BORÇKA/DÜZKÖY ĠSPAHĠLER ORAL ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY GÖNELĠ (Ġskenderoğlu) GÜN ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY KARAMETĠLER MERTTÜRK ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY SÜLEYMANOĞULLARI SUBAġI ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY OKġOMERĠ (Apikoğlu) ATĠK ARTVĠN-BORÇKA-DÜZKÖY NOT: KADIOĞLU=,KADIOĞLU,AKYÜZ,ġENGÜL,ġENGÜLOĞLU AYNI SÜLALEDĠR

234 BEGĠ (BEYLER)= SÖNMEZ,SÖNMEZOĞLU AYNI SÜLALEDĠR ĠSKENDEROĞLU=ĠSKENDER,GÜR,GÜROĞLU,EZAN AYNI SÜLALEDĠR, ĠSPAHĠLER=ORAL,ORALOĞLU AYNI SÜLALEDĠR GÖNELĠ=GÜN,GÜNOĞLU,AYNI SÜLALEDĠR OKġOMERĠOĞULLARI=ESEN,APĠK,APĠKOĞLU,ATĠK AYNI SÜLALEDĠR ÇABUKOĞULLARI=ÇABUK,ÇABUKOĞULLARI AYNI SÜLALEDĠR Yılında 25 hane olarak Suncuk köyünden ayrılarak Sancakdere köyü olarak bir muhtarlık kuran bu sülaleler hepsi Çabukoğullarıdır AYRICA:SÖNMEZLER,ORALLAR,GÜN=OSMANCA DA,KONURALP TE,BEÇĠ DE MERTÜRK=BALLAR DA,ġENGÜLLER=KONURALP TE,DÜZCE DE ATĠK=KONURAPTE DE,ORAL= OSMANCA-VEZĠROĞLU- TERZĠALĠLER,ÇATANA=BEÇĠ Kaynak Coğrafi bölgesi Köyün ismi Coğrafi durumu Tarihi yerl Cami ve Mez. Turizm Ekonomi Kültür Spor : İbrahim Tuzcu : Şengül, Abdulkadir sönmezoğlu köy sakinleri, : İbrahim Tuzcu : Şengül, Abdulkadir sönmezoğlu : Ferhat Şengül, Abdulkadir sönmezoğlu, köy sakinleri : Ferhat Şengül, Abdulkadir sönmezoğlu, köy sakinleri Şengül, köy sakinleri ; Şengül köy sakinleri, : İbrahim Tuzcu,Muhamed Albayrakoğlu Köyün alt yapısı : Şengül, köy sakinleri İstiklal savaşı Sülaleler Derleyen ; Geltag net,düzce şehitleri İbrahim Tuzcu ; Ferhat Şengül,Abdulkadir sönmezoğlu,köy sakinleri : İbrahim Tuzcu BEÇĠ YÖRÜK

235 Düzce Üniversitesi yerleģkesi COĞRAFĠ BÖLGESĠ: ĠLĠ ĠLÇESĠ BELEDĠYE BAġKANI :Karadeniz bölgesi : Düzce : Merkez-Konuralp-Köyü : Mehmet KeleĢ TELEFONU : KÖY MUHTARI : Hüseyin Gürel TELEFONU : POSTA KODU : NUFÜSU : 1080 ESKĠ MUHTARLAR : 2009-Hüseyin Gürel,2004-Hüseyin Gürel,1999-Mustafa Akyıldız,1994-Mustafa Civelek,1889- Necati Günay,1984-Mehmet Çetin Muhittin Gürel 20 yıl muhtarlık yapmıģtır COĞRAFĠ DURUMU : Düzce ye 10 km uzaklıktadır Batısında Konuralp,Doğusunda Akyazı köyü,güneyinde Çakırlar,Kuzeyinde Hatipliketenci lerle komģudur.,sivri tepe eteklerinde kurulmuģtur.d-100 Düzce-Akçakoca karayolu önünden geçmektedir,eski ipek yolu buradan geçmiģtir.koordinatları E-40.09,B ,Rakımı 184 mt, Düzce ye ulaģım Konuarlp,Boğaziçi ve Beçiyörükler minbüsleri ile yapılmaktadır SOKAK ĠSĠMLERĠ: Sokak isimleri bulunmamaktadır Yalnız 4 mahalle vardır AĢağı,Yukarı Orta,Orhangazi mahalleleri

236 KÖYÜN ÜNLÜLERĠ: Mete Günay (Göz Dr.),Musa Sönmez (Hakim),Nihat Çatana (Emn md.emek.ölü),ali Çatana (Kızılay mütf.emek.),fahri Yılmaz ( Müftü Emek.),Muhittin Gürel (Muhtar) TARĠHĠ Yörük köyün tarihi bilinmemektedir,yalnız araģtırmalarımızda eskiden Konuralp teki Bitinya krallığına ait Bebris kavimi yaģadığını gösteriyor,bizleri Lazların buraya göç gelmeleri ile ilgili tarihi yapıyı incelemekteyiz yılında Mersin sancağından Kayı boylarına mensup kavimler Bolu yöresine gelirler bunların birçoğu Ģimdiki Düzce-Konuralp-Beçiyörekler diye adlandırdığımız bölgeye gelerek,burada daha önceleri bulunmakta olan Bebrislerle yıllarca beraber yaģamıģlardır,(anadolu ve Rumeli de göçebe olarak yaģayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam gibi mânâları ifade eden Yörük kelimesi yerine, yürük kelimesi de kullanılır. Umumî olarak konar-göçer hayat yaģayan bütün topluluklar için kullanılan bu isim, daha çok göçebe Oğuz boyları için alem (özel isim) olmuģtur.on birinci yüzyılda Orta Asya dan göç eden ve göçebe hayat yaģayan Oğuzlar, Ġran dan geçerek,malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu ya geldiler. Burada da eski hayat tarzlarını aynen devam ettirdiler. Ġlk zamanlar Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir kısmı yerleģik hayata geçti. Anadolu nun ĠslâmlaĢtırılıp TürkleĢtirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu nun her tarafına yayıldı. Bir kısmı yerleģik hayata geçerek Türkmen adını aldı, bir kısmı da göçebe hayatını sürdürüp Yörük ismiyle anıldı).daha sonra bölgeye az sayıda 1864 yılında Kafkasya dan gemilerle Düzce- Akçakoca-Karaburun iskelesine gelirler burada fazla kalmazlar Beçiyörük ler köyüne gelerek Bitinya krallığına bağlı Bebrisler den toprak satın alırlar fakat buradaki toprak verimli olmadığından ve ayrıca geldikleri yerlere benzemediğinden vazgeçerek burayı terk ederek Düzce-Çamköy üne yerleģirler ve halen bunlardan kalan 4 aile vardır.1878 Yılında bölgeye Osmanlı Rus savaģından dolayı Doğu Karadeniz den Laz göçleri gelmeye baģlar.bunlardan Osmanoğlulları-(Veziroğulları) (Gürel), NOT: Kabalak köyü tarihine bakınız.bu 3 kavim yıllarca iç içe yaģamıģlardır,bölgeyi ilk önce Çerkezler daha sonra Bitinya krallığına bağlı Bebrisler yıllarında bölgeyi terk ederler.ġuanda Yörükler köyü olarak geçen köyde Laz ve Yörükler iç içe yaģamaktadırlar. KÖYÜN ĠSMĠ NEREDEN GELIYOR

237 Muhtar Hüseyin Gürel Beçi Yörükler ismi çeģitli rivayetlere dayanmaktadır yaptığım araģtırmalarda Ģu konulara rastladım. 1-Beçi Yörük lerde esnaflık yapan,zengin birisi olan Hiristiyan Rum BECĠL efendi varmıģ herkese yardım edermiģ,köylüde hep BECĠL efendiden söz edermiģ BECĠL ölünce köylü köye BECĠL ismini koymuģ,lazlar buraya geldiğinde dil teleffuz nedeniyle BEÇĠ olmuģ 2- Bitinya krallığına bağlı Bebrisler zamanında VEÇĠ isimli fakir sakat gariban biri köye gelir yardım ister,köylü gel seni buraya bekçi yapalım köyümüzü koru der oda kabul eder ve VEÇĠ köyü umulduğundan sakat haliyle korur köylünün beğenisini kazanır ve köylü köye VEÇĠ ismini koyar,buraya gelen Laz göçmenlerinin dil telaffuzu nedeniyle BEÇĠ olur yılında Mersin sancağından Bolu ya yerleģip daha sonra bir bölümünün buraya gelerek yerleģmisinde Yörüklerin hayvancılıkla uğraģtığı görülür çok Koyun ve Keçi yetiģtirirler,keçiler çok doğurgan oldukları için yavrularına BEÇĠ denir bundan dolayı BEÇĠ olur. 4-Yine Yörükler bu Keçi yavrusu olan Beç ileri BEÇĠ-BEÇĠ-BEÇĠ diye seslenerek çağırırlarmıģ bundan dolayı köylünün dilinde hep BEÇĠ-BEÇĠ-BEÇĠ oluģunca köylü sonunda köye BEÇĠ ismini verirler. NOT:Yörüklerin besledikleri Keçi yavrusuna Beçi denir Kaynak:A.Riza BaĢak Hüseyin Gürel Beçiyörükler köyü ismi 1978 yılında bir kararla ismi Yörükler köyü olur,fakat aynı isimli Düzce de baģka bir köy vardır (Düzce-KaynaĢlı-Daryeri Yörükler) ptt ve ulaģımda bazı aksaklıklar görülür ve tekrar 1988 yılında bir kararla köyün ismi Yörük köyü olur.yine tekrar bir kararla köyün ismi Beçi yapılır,fakat bu yabancı bir kelime diye tekrar 2009 yılında bir karar alınarak Yörük köyü ismini alır.2009 yılı seçimlerinde köyde refandum yapılır bir kısmı Konuralp beldesine Orhangazi mahallesi bağlanır,aģağı ve Yukarı mahalle kısmı Yörük köyüne kalır.

238 TARĠHĠ YERLER 700 yıllık Çınar ağacı Köy tarihi yönden fakirdir,bitinya krallığına ait mezarlıklar yok edilmiģtir.türklerin Üskübü ye yerleģtikleri sırada dikilen tarihi asırlık Ulu Çınar ağacı bulunmaktadır,tepe geniģliği 25 mt,çapı 6 mt,boyu 15 mt,yükseklik 265 mt 700 yıllık olarak tespit edilen ulu Çınar vardır.düzce bölgesinin en yaģlı ağacıdır( Batı Karadeniz bölgesindeki anıt çınarlar,orman müh.derg.).bu mezarlığın yanında 4 adet mezar taģı vardır Bilgi için mezarlık kısmına bakınız AKARSU VE DERELERĠ Hasanlar barajından gelen su kanallar sayesinde Yörük köyünden geçerek Konuralp ovasından Melen ırmağına dökülür.ayrıca Kurtsuyu deresi Kurtsuyu köyünden çıkarak Yörük köyün ortasından geçerek Melen ırmağına dökülür DAĞLARI VE TEPELERĠ Sivri tepe (659 mt) eteklerinde kurulmuştur. Güneydağı ve Kireçtepe leri vardır BİTKİ ÖRTÜSÜ İklimin yağışlı olması bitki örtüsünün gür olmasına sebep olmuştur., fındık tarlaları ve tabii ormanlarla bezenmiş olup; Kayın, Gürgen, Kestane, Ihlamur ve Meşe en sık rastlanan ağaç türleridir. JEOLOJİK DURUMU Eosen-Folişi,Muminitli Kalker mevcuttur.,yamaçların büyük bir bölümü silis formasyonu,tepelerin üst kısmı da 3.derecede kumlu,çakıllı tabakalar halindedir...paleozoik devre ve tersier arazilerde ibarettir.eosen Folişi- Muminitli kalker toprağa sahiptir Jeolog Dr.Ervin Lan,Mühendis Zeki Erişir.

239 TOPRAK YAPISI Topraklar kahverengidir.toprak asitli,kireci azdır,topraklar erozyona maruzdur.potas ve fosfor bakımından fakirdir,tuz oranı normaldir.saha umumi olarak pedojenez bakımından genulik safhasındadır.toprak killi ve tınlı kıvrıntılı karakterdedir. TURIZMĠ Turizm açısından çok fakir köydür,d-100 Düzce-Akçakoca karayolu önünden geçmektedir,standrt profil fabrikası,düzce üniversitesi buraya çok önem kazandırmıģtır,devamlı göç almaktadır,modern binalar yapılmaktadır,eski cami ve asırlık Çınar ağacı dikkati çekmektedir. CAMĠLERĠ Yukarı mahalle cami 1878 yılında buraya yerleģen Lazlar yukarı mahallede bir ağacın tepesine çıkarak ezanı okur ve halk bu ağacın dibinde namaz kılardı yılında Hacı Mehmed BeĢe efendi tarafından yukarı mahallede yapılan cami sökülerek yerine yeni yapılan modern cami, betonarme yapı 250 cemaatli,tek minareli,tek Ģerefeli,yerden ısıtmalıdır. Orhangazi Bolu yöresine geldiği zaman yerleģtiği yerlerde askerleri için camiler yaptırmıģtır bunlardan biri Yörük köyü aģağı mahallede köyde 1335 yılında burada bulanan Ulu çınar ağacı ve Dere kenarında bir cami yapmıģtır,bu cami yi yıllarca Akyazı köyü,kemerkasım köyü,nasırlı köy ve Beçi köylülerinin Bayram ve Cuma namazlarını ortak kıldıkları,pazaryerinin de burada yapıldığı söylenmektedir.bu cami 1335 yılından 1965 yılına kadar bir çok tadilata uğrar ve sonunda 1965 yılında sökülerek yerine yeni cami yapılır 40 yıla yakın süre içerisinde buradaki yakın köyler Cuma ve bayram namazlarını burada kılmıģlardır.cami yerden ısıtmalı,tek Ģerefeli,tek minareli yarı ahģap,otantik bir mimariye sahip olup150 cemaatlidir. MEZARLIKLARI

240 Kız çocuğu mezarı Köyde 5 adet mezarlık bulunmaktadır. 1-AĢağı mahalle mezarlığı,burayı Yörükler kullanmaktadır,5 dönümdür. 2-Yukarı mahalle mezarlığı burası kullanılmamaktadır en eski mezarlıktır,bebrisler den kalmadır.6.5 dönümdür.. 3-Yörükler mezarlığı Orhangazi mahallesi sınırları içerisindedir,6.5 dönümdür,yörükler kullanmaktadır 4-Merkez mezarlığı,10 dönümdür karıģık olarak kullanılmaktadır,orhangazi mahallesi sınırları içersindedir.3 adet Ģehit burada bulunmaktadır. Bayram Gökmen,Osman Çatana,Selami Topuz dur 5- Hacıaliler mezarlığı,aynı zamanda KıĢla mezarlığı diye de geçer, 4 dönüm olup,orhangazi mahallesi sınırları içersinde olup yalnızca Lazlar kullanmaktadır.1985 yılında ormanlık bir haline gelen mezarlık temizlenerek tekrar mezarlık vasfı kazandırılarak hizmete geçirildi,1985 yılında mahkeme kararı ile Sönmezoğlu aile mezarlığ oldu NOT:AĢağı cami mezarlığında 4 adet defin vardır,bunlardan Orhangazi buraya yerleģip cami ve kıģla yaptığı zaman hastalanıp ölen 2 askerin defni vardır.taģlarda yazı yoktur.diğer 2 defin de ise yazı vardır,bunlar iki Rize Fındıklı eģrafından olup Düzce Çakırlar köyüne yerleģen ailenin kızları olup verem hastalığına yakalanmıģlardır Yörük köyüne akrabalarının yanına gelir giderlerken Orhangazi nin camisini görürler bu camiden etkilenirler ve ailesine vasiyet ederler eğer biz ölürsek bizi bu caminin yanına defn edin derler ailesi de bu iki kız evladını buraya gömer ve halende bu mezarlıklar güzelliklerini hiç bozulmadan korumaktadırlar.ġlk küçük kız mezar taģında ise, Hüvvel baki 14 yaģında iken ah benim sevgili evladım,nazik vücudun düģtü toprağa Ruzu-ġept(Gece Gündüz) validen ciğer dağlar durmaz kan dökerim,düģtüm meraka,lazistan sancağı dahilinde Rize-Fındıklı(Viçe) nahiyesi abu sahra(küçük su) kariyesi eģrafından Bolu ceza riyasetinde bulunmuģ olan GümüĢzade

241 Mustafa Vasfi beyin biraderi Hasan Tahsin beyin Kerimesi(Kızı) Nuriye hanım ruhuna fatiha Ö.1333-(1917).Ġkincisi büyük kız ise Ahminel Mert 20 yaģında niģanlı iken bir derde oldum müptela valideyimin ettin bin türlü deva vakt eriģti olmazki ona kabrim baki cinan et yarabbi. Lazistan sancağı dahilinde Rize-Fındıklı(Viçe) nahiyesi abu sahra(küçük su) kariyesi eģrafından Bolu ceza riyasetinde bulunmuģ olan GümüĢzade Mustafa Vasfi beyin biraderi Hasan Tahsin beyin Kerimesi(Kızı) Ö ) EKONÖMĠSĠ Tarım hayvancılık,ticarete dayanır.hububat :Buğday,Mısır,Arpa, 600 kiģilik öğrenci yurdu BAKLIYAT :Fasulye,Bezelye,Bakla,Soğan,Lahana,Marul,Pırasa,İspanak,Kaldırık,Patates Karalahana,Biber,Patlıcan MEYVE : Elma,Armut,Kestane,Ceviz,Üzüm,İncir,Dağ çileği,muşmula,ayva,kızılcık,kiraz Köyün geçim kaynağını tarım, ticaret, kamu ve özel sektör iş gücü ve yöneticiliği oluşturmaktadır. Köyümüz Düzce Merkez'e yakın olması dolayısıyla halkımızın bir kısmını ticaret ile uğraşmaktadır. Bir kısmı da kamu ve özel sektörde yöneticilik ve ara eleman olarak çalışmaktadır. Köyümüzde küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapan aile sayısı çok azdır. Birkaç ailede arıcılıkla uğraşmaktadır.köyümüzde arazinin verimli olmamasından dolayı yetmişli yıllarda başlayan yurt dışı işçi alımlarına pek rağbet etmemiş, işçi olarak çalışmak için çok az sayıda aile gitmiştir. Daha sonraki yıllarda ise bazı ailelerden yurt dışında çalışmak için gidenler olmuştur.düzce üniversitesi buraya çok büyük önem kazandırmış ekonömik açıdan Beçi köyü Düzce nin göz bebeği olmuştur. HAYVANCILIK

242 Az sayıda Koyun,Sığır,Tavuk,,Arıcılık yapılmaktadır,her evde hemen hemen sağman inek mevcuttur,süt besiciliği yoktur süt mandıra üretim tesisleri yoktur,köylü kendi süt mamüllerini kendisi yapardı ama maalesef büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde düşüş yaşanmıştır.köyde kaz,ördek,tavuk vardır,tavuk kümesçiliği canlılığını yitirmiştir Eskiden, At,Eşek,Öküz vardı bunlar münkariz oldu ORMANCILIK Çam,Kayın,Meşe,Kestane,Gürgen,İhlamur,,Orman gülleri,yer gülü,erica ağaçları,erelti otu,çoban püskülü diye orman ürünleri var. AVCILIK Bölgede göçmen kuşlara daha çok raslanmaktadır,sarıkuş,çulluk,bıldıcın,ördek,üveyikördek,kaz,kuğu,tarakçın,karakçun,sığırcık,bozbak al,karabakal bulunur.son zamanlarda,gerek ilaçlama gerek yanlış avlanma neticesinde çok azalma olmuştur. Ördek,Çulluk avı çok meşhurdur.çevredeki daimi kuşlar Kestane kargası,çulluk,ördek,üveyik,sığırcıktır.tavşan,çakal,tilki,domuz, Ayı,su samuru,kunduz,geyik,karaca vardı ne yazık ki bunlara da az rastlanmaktadır.domuz avı devamlı yapılmaktadır.köydeki devamlı hayvanlar Domuz,Ayı,Kurt,Tilki,Çakal dır. EVLERİ Yörük köyünde Dubleks ev Evler genellikle bahçe içinde olur. Çünkü sebze meyve yetiştirilir Avlu,avlu ağla ile çevrilidir bu mezralarda da evler birbirine uzaktır,,okul ve cami yanlarında evler yapılmıştır,az dağınık meskenlerde cepheleri sokak tarafına doğrudur,mısır ziraati çok olduğu için her evin yanında hemen hemen 1 şer adet serender yapı vardır,ahırlar evlere uzaktadır,ahır ile samanlık yan yanadır.son

243 yıllarda Dubleks evler yapılmaya başlanmıştır eski otantik evler yoktur,düzce Üniversitesinin buraya ayrı bir özellik kattığını söyleyebiliriz SPOR Beçi Divapan futbol kulübü KONURALP BEÇİ DİVAPAN BÖLGESİ:SAKARYA: İLİ:DÜZCE İLÇESİ:MERKEZ-KONURALP MAHALLE:BURHANİYE KURULUŞU: FORMA RENGİ:KIRMIZI-YEŞİL KÜTÜK NO: ADRES:YÖRÜK KÖYÜ KONURAPL TELEFON:

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM Türk Dünyası, Türk milletine mensup bireylerin yaşamlarını sürdürdüğü ve kültürlerini yaşattığı coğrafi mekânın tümünü ifade eder. Bu coğrafi mekân içerisinde Türkiye, Malkar Özerk,

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. 2 Aralık 2007 Rusya Federasyonu DUMA seçimleri ve Kafkasya

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. 2 Aralık 2007 Rusya Federasyonu DUMA seçimleri ve Kafkasya Hassas Konular 2 Aralık 2007 Rusya Federasyonu DUMA seçimleri ve Kafkasya Ufuk Tavkul 29 Ocak 2008 Rusya Federasyonu Parlamentosu nun alt kanadı Duma seçimleri 2 Aralık 2007 tarihinde gerçekleştirildi.

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482464 ISBN NUMARASI: 65482464! ISBN NUMARASI:

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2010 Yılı Göç İstatistikleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNK) sonuçları veri tabanı ve 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre,

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi TARİH Tarihi kaynaklar bize, Adapazarı yerleşim bölgesinde önceleri Bitinya'lıların, ardından Bizanslıların yaşadıklarını bildirmektedir. Öte yandan, ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre; Sakarya

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı 1 Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Nüfus miktarı kadar önem taşıyan bir başka kriter de nüfusun yaş yapısıdır. Çünkü, yaş grupları nüfusun genel yapısı ve

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı 1 9 7 0 ' d e n b u y a n a NAKLİYE YÜK BORSASI D Ü N Y A ' N I N T A Ş I Y I C I G Ü C Ü! Türkiye'nin 81 ilinden 935 ilçesine yurtiçi 70.000 araç ve 8.500 temsilcilik, yurtdışı binlerce anlaşmalı şoför

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

Kafkasya da Etnik Grupların Boru Hatları Üzerindeki Etkisi

Kafkasya da Etnik Grupların Boru Hatları Üzerindeki Etkisi Kafkasya da Etnik Grupların Boru Hatları Üzerindeki Etkisi Onlarca etnik grubun yaşadığı Kafkasya bölgesi, kabaca Karadeniz ile Hazar Denizi arasında, İran, Türkiye ve Rusya nın kesiştiği bir noktada yer

Detaylı

ek: eğitim izleme göstergeleri

ek: eğitim izleme göstergeleri ek: eğitim izleme göstergeleri, eğitim izleme raporu 2010, sayfa 107-164 ek: eğitim izleme göstergeleri Geçtiğimiz yılki Eğitim İzleme Raporu nda ilk kez kamuoyuna sunulan Eğitim İzleme Göstergeleri nin

Detaylı

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında, İKİSU KÖYÜ YERİ VE NÜFUSU İkisu Köyü, bağlı olduğu Yomra İlçesi nin güneybatısında yer alır. Yomra İlçesi ne 4 km., Trabzon İli ne 16 km. uzaklıktadır. Bu uzaklıklar köyün giriş uzaklığıdır. Köyün girişindeki

Detaylı

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34> 3.2.2. ECZANELER Osmanlı İmparatorluğu döneminde en eski eczane 1757 yılında Bahçekapı semtinde açılmış olan İki Kapılı Eczahane'dir. İstanbul'da sahibi Türk olan ilk eczahane ise "Eczahane-i Hamdi" adıyla

Detaylı

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 29/01/2014 tarihinde 2013 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle;

Detaylı

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

NEVŞEHİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları

NEVŞEHİR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları Nevşehir de Göçmen Eğitimi Uygulamaları ve Sorunları NEVŞEHİR İLİ KISA TARİHÇESİ İlin tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanır. Nevşehir Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen (Farsça Katpatuka) Kapadokya Bölgesinin

Detaylı

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN Mustafa ŞAHİN 07 Eylül 2015 GÖÇ DUVARLARI Suriye de son yıllarda yaşanan dram hepimizi çok üzmekte. Savaştan ötürü evlerini, yurtlarını terk ederek yeni yaşam kurma ümidiyle muhacir olan ve çoğunluğu göç

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi OCAK-HAZİRAN 2018 İHRACAT VERİLERİ

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği verilere göre; Türk araçlarının geçen yılın Aralık ayında 111.953 adet

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray Mehmet Saray 1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ Ünite 11 KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ Prof. Dr. Sebahattin BEKTAŞ Kentlerimizde ilk dönüşüm dalgası Tazminat dönemi ile başlamaktadır. 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşmasının özellikle liman

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ HANEHALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ BİLGİ NOTU 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 06/03/2014 tarihinde 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri haber bültenini yayımladı. 2013 yılında bir önceki yıla göre;

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

TÜRKİYE DE DİLLER VE ETNİK GRUPLAR. (Ahmet BURAN-Berna YÜKSEL ÇAK, Akçağ Yayınları, Ankara 2012, 318 s.)

TÜRKİYE DE DİLLER VE ETNİK GRUPLAR. (Ahmet BURAN-Berna YÜKSEL ÇAK, Akçağ Yayınları, Ankara 2012, 318 s.) TÜRKİYE DE DİLLER VE ETNİK GRUPLAR (Ahmet BURAN-Berna YÜKSEL ÇAK, Akçağ Yayınları, Ankara 2012, 318 s.) Murat AKA Eski dünyanın en önemli medeniyet merkezlerinden olan Anadolu yüzyıllardır değişik milletlere

Detaylı

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan Hasan Kanbolat 8 Ağustos ta Güney Osetya Savaşı başladığından beri Güney Kafkasya da politika üreten,

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER

EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER NET OKULLULAŞMA TABLO 1: Türkiye Net Okullulaşma Oranı Trendleri (%) Kademe ve cinsiyet 2001-02 2002-03 2003-04 2004-05 2005-06 2006-07 2007-08 2008-09 2009-10 2010-11 5,40% 7,50%

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ COĞRAFYA NIVEAU / SEVIYE L-1 1-Coğrafya nedir coğrafyanın bölümleri. 2-Dünyanın şekli ve sonuçları. 3-Dünyanın hareketleri. 4-Harita bilgisi. 5-Atmosfer ve özellikleri. 6-İklim elemanları 7-Sıcaklık 8-Basınç

Detaylı

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Ocak-Haziran İhracat taşımalarımızın %49 u (~297.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %35 i (~208.000) Avrupa Ülkelerine, %16 sı ise (~100.000)

Detaylı

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI.Tarih biliminin konusunu, tarihçinin kullandığı kaynakları ve yöntemleri kavrar..tarihî olayların incelenmesinde yararlanılan zaman kavramlarını

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

KAFKASYA VE KAFKAS ÜLKELERİ COĞRAFYASI. Prof. Dr. Ramazan ÖZEY

KAFKASYA VE KAFKAS ÜLKELERİ COĞRAFYASI. Prof. Dr. Ramazan ÖZEY KAFKASYA VE KAFKAS ÜLKELERİ COĞRAFYASI Prof. Dr. Ramazan ÖZEY Prof. Dr. Ramazan Özey KAFKASYA VE KAFKAS ÜLKELERİ COĞRAFYASI ISBN 978-605-318-509-3 DOI 10.14527/9786053185093 Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 02.03.2018 Roma şehir devleti, başlangıcında aristokratik bir karakter arz ediyordu. Roma İmparatorluğu nun zirvede olduğu 1. ve 2. yüzyıllarda sınırları İskoçya dan Mısır a kadar uzanıyordu

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2014 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2015 tarihinde 2014 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2014 tarihi itibariyle;

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR HAZİRAN Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat Haziran ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 434 milyon sm3, %13,76 lik bir artış meydana gelmiştir.

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GK. SEÇ. I: BİLGİ TOPLUMU VE TÜRKİYE Ders No : 0310250040 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2015 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2016 tarihinde 2015 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle;

Detaylı

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ Okulumuz Gezi İnceleme ve Tanıtma Kulübümüz 17-18 Ocak 2015 tarihinde bir gece konaklamalı KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA gezisi gerçekleştirdi.. 17 Ocak 2015 Cumartesi sabahı

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ Bu yazımızda tarihin tanımını, konusunu, yöntemini olay ve olgu kavramını, tarihi olayların özelliklerini ve bir tarihçide bulunması gereken özellikleri ele alacağız. Tarihin Tanımı İnsan topluluklarının

Detaylı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı

Kamyonet Duraklarımız. Fabrika Taşımacılığı 1 9 7 0 ' d e n b u y a n a NAKLİYE YÜK BORSASI D Ü N Y A ' N I N T A Ş I Y I C I G Ü C Ü! Türkiye'nin 81 ilinden 935 ilçesine yurtiçi 70.000 araç ve 1.250 temsilcilik, yurtdışı binlerce anlaşmalı şoför

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Uzman - Berkalp Kaya 23.01.2017 berkalp.kaya@und.org.tr 2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU Türk araçlarının taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi. İHRACAT TAŞIMALARI

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

Ekonomik Rapor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 307

Ekonomik Rapor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /  307 2.9 Bölgesel Düzeyde Seçilmiş Özet Göstergeler Bu bölümde gerek İBBS Düzey-2, gerekse İBBS Düzey-3 e göre seçilmiş olan özet göstergeleri çok daha yalın bir şekilde yorumlayabilmek üzere, sınıf sayısı

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH MAKALE ÇAĞRISI

MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH MAKALE ÇAĞRISI AVRASYA İNCELEMELERİ MERKEZİ CENTER FOR EURASIAN STUDIES MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH 14.06.2016 MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

Ekonomik Rapor Bileşik faiz formülü ile hesaplanmış olan, nüfus artış hızıdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomik Rapor Bileşik faiz formülü ile hesaplanmış olan, nüfus artış hızıdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 3. SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELER 3.1 Nüfus 2011 yılı ADNKS sonuçlarına göre; ülkemizin toplam nüfusu 74.724.269 olup, bunun %52,2 si olan 37.532.954 ü erkek, %49,8 i olan 37.191.315 i ise kadın nüfustur.

Detaylı

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Helen Birliği/İskender İmparatorluğu Makedonyalı İskender in tahta çıkışı = Per İmp. Aile kavgaları+yunan sitelerinin iflası Yunan Siteleri= Artan nüfus+işsizlik ve besin eksikliği+çiftçilerin sürekli

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK 1.1... 4 DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL YERLEŞİMLERDEKİ NÜFUS %'Sİ... 4 EK 1.2... 6 KİŞİ BAŞI REEL GSYİH,

Detaylı

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013)

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013) Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013) İlimiz tarihinde yer alan bütün kavimlerin kültürel ve dini kimliğinin ele alınarak inceleneceği Geçmişten Günümüze Giresun

Detaylı

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular. Kafkasya Denklemi* KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. Ufuk Tavkul. 27 Kasım 2008

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular. Kafkasya Denklemi* KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. Ufuk Tavkul. 27 Kasım 2008 Hassas Konular Kafkasya Denklemi* Ufuk Tavkul 27 Kasım 2008 İçinde barındırdığı etnik grupların çeşitliliği ve coğrafî sınırlarının belirsizliği sebebiyle, bugün bilim ve siyaset çevrelerinde Kafkasya

Detaylı

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL Title of Presentation Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL İçindekiler 1- Yeni Büyük Oyun 2- Coğrafyanın Mahkumları 3- Hazar ın Statüsü Sorunu 4- Boru Hatları Rekabeti 5- Hazar

Detaylı

Doğal Gaz Sektör Raporu

Doğal Gaz Sektör Raporu GAZBİR Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği TEMMUZ Doğal Gaz Sektör Raporu İthalat 4.5, 4., Temmuz ayında yılının aynı ayına göre ülke ithalat miktarında 915,37 milyon sm 3, %28,43 lük bir artış meydana

Detaylı

TARİH GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI MUHTAR TÜRK CUMHURİYETLERİ

TARİH GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI MUHTAR TÜRK CUMHURİYETLERİ T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ TARİH GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI MUHTAR TÜRK CUMHURİYETLERİ Mehmet Çay Aralık 2009 ANKARA 7.3. Muhtar Türk Cumhuriyetleri 7.3.1.

Detaylı