ORAL MUKOZADA BULGU VEREN OTOİMMÜN HASTALIKLAR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ORAL MUKOZADA BULGU VEREN OTOİMMÜN HASTALIKLAR"

Transkript

1 T.C Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı ORAL MUKOZADA BULGU VEREN OTOİMMÜN HASTALIKLAR BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Berfim GÜNER Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Işıl KILINÇ KARAARSLAN İZMİR

2 T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı ORAL MUKOZADA BULGU VEREN OTOİMMÜN HASTALIKLAR BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Berfim GÜNER Danışman Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Işıl KILINÇ KARAARSLAN İZMİR

3 ÖNSÖZ Tez çalışmalarım ve araştırmalarımda bana yol gösteren sayın Doç.Dr Işıl KILINÇ KARAARSLAN hocama teşekkürlerimi sunarım. İZMİR-2014 Stj. Diş Hekimi Berfim GÜNER 3

4 İÇİNDEKİLER 1.GİRİŞ..1 2.GENEL BİLGİLER Otoimmün Hastalıklar..2 3.OTOİMMÜN HASTALIKLARIN BULGULARI Liken Planus Lupus eritematozus Pemfigus Behçet Hastalığı Eritema Multiforme Pemfigoid.20 4.ÖZET.23 5.KAYNAKLAR.24 6.ÖZGEÇMİŞ.27 4

5 1.GİRİŞ Dermatolojide otoimmün hastalıklar deride olduğu gibi, ağızda da birçok bulguya neden olabilir. Bazı hastalıklarda ağız ve deri bulguları birlikte iken, bazılarında sadece ağız bulgularının varlığı tipiktir. 5

6 2.GENEL BİLGİLER 2.1.Otoimmün Hastalıklar İmmün sistemin organizmanın kendi yapılarına karşı yanıt oluşturması durumunda oluşan hastalıklara otoimmün hastalıklar denir. Bu hastalıklar iki farklı mekanizma ile oluşur. Organ spesifik otoimmün hastalıklarda immün yanıt, tek bir organ veya glandda bulunan hedef antijene yönelmiştir. Sıvısal veya hücresel immünite yolu ile oluşan zararlanmalar ve klinik belirtiler bu organda görülür. Bu organın fonksiyonları uyarılır veya baskılanır. Sistemik otoimmün hastalıklarda ise otoantikorlar pek çok antijene karşı oluştuğu için pek çok doku ve organda zararlanma olabilir. Otoimmün hastalıkların oluşumunda bir çok faktör rol oynar. Bu hastalıkların kesin ve tek bir nedeni olmadığı için kesin tedavileri de yoktur. Otoimmün hastalıklarda immün sistemi düzenleyici, otoimmün yanıtı baskılayıcı çeşitli ilaçlar kullanılmaktadır (1). 3.OTOİMMÜN HASTALIKLARIN BULGULARI 3.1.Liken Planus Liken planus (LP), selim seyirli, farklı klinik tipleri bulunan, deri, mukoza, tırnak ve saçları etkileyen, kaşıntılı, kronik inflamatuvar, mukokutanöz bir hastalıktır. Tüm dünyada ve tüm ırklarda görülmekle birlikte insidansı coğrafik bölgelere göre farklılık göstermektedir (2). Hastalık gençlerde ve ileri yaşlarda daha az görülür. Aynı zamanda mevsimsel ve çevresel faktörlerden etkilenebilmektedir. Etyoloji ve patogenezi tam olarak bilinmemekle birlikte, viral hastalıklar, otoimmünite, psikolojik stres ve kontakt alerjenlerin etyolojide rolü olabileceği, mevsimsel değişikliklerin de hastalığın ortaya çıkışını etkileyebileceği düşünülmektedir (3). Tüm bu bilinenlere karşın hastalığın epidemiyolojik, klinik ve 2

7 patogenetik özellikleri henüz tam olarak ortaya konulamamıştır. Deride genellikle kaşıntılı, morumsu renkli, yassı ve parlak görünümlü papüller ile karakterize olan dermatozda, kutan lezyonlara ek olarak veya tek başına mukoza tutulumu görülebilmektedir (Resim 1). Ancak mukoza tutulumu genellikle asemptomatik olması nedeniyle rutin deri-bilimsel bakıda gözden kaçabilmektedir (4). Resim1.Liken planusun deri lezyonu Oral liken planus bulaşıcı olmayan oral mukozal bir hastalıktır ve oral prekanseröz lezyon sınıflamasında yer alır. Oral liken planus daha çok menopoz dönemindeki kadınları etkileyen kronik otoimmün bir inflamatuar müköz membran hastalığıdır. Oral liken planusun etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte bakteriyel, viral, psikolojik, otoimmün, genetik orijinli olabilecekleri düşünülmektedir (5). Oral liken planusta hiperkeratotik beyaz çizgiler (Wickham s çizgileri), beyaz kabarıklıklar, beyaz plaklar, eritemli alan, erozyon, ülserasyon seyrek de olsa büller görülür (Resim 2). Lezyonlar tipik olarak çift taraflıdır ve sıklıkla klinik alt tiplerinin bir karışımı olarak görülürler. Beyaz ya da gri düzensiz çizgiler ışınsal veya ağsı bir şekil alabilir (6). Neredeyse bütün oral liken planus vakalarında retiküler keratotik ince çizgi oral mukozanın belli alanlarında mevcuttur. Andreasen OLP u retiküler, papüler, plak benzeri, erozif, büllöz ve atrofik olarak 6 3

8 tipe ayırmıştır. Klinik olarak oral liken planus aynı anda veya ayrı ayrı bu 6 formda izlenebilir. İlk üç form genellikle ağrısız, beyaz keratotik lezyonlar şeklindedir. Eroziv, büllöz ve atrofik formlarda ise hastaların yanma hissi şikayeti olabilmektedir. Oral mukozada sıklıkla yanak mukozası, vestibulum oris, dil altı ve kenarı olmak üzere diş eti, dudaklar da dahil her yerde görülebilen; silindiğinde mukozadan ayrılmayan gri-beyaz papüllerle karakterizedir. Arada spontan iyileşme dönemleri göstererek yıllarca sürebilir. Klinik görüntülerine göre retiküler, eroziv, büllöz, plak, ülseratif, papüller liken planus olarak sınıflandırılır. Hastada en fazla şikayete yol açan formu eroziv tipidir ve bu tipin malign transformasyon riski en fazladır. Tüm liken planusların malignite oranı %0,4-5,6 arasındadır (7). Resim2.Liken planusun bukkal mukozada görünümü tipik "wickham çizgileri". Eroziv Liken Planus; kronik, üzeri koyu yapışkan fibrinle kaplı erozyon veya çok derin olmayan ülserasyonlarla karakterizedir. Epitel nekrozları da görülebilmekte ve hastada yanma ve ağrı şikayetleri belirmektedir (8). 4

9 Oral liken planusa; diyabet, hipertansiyon ve kronik hepatit gibi sistemik hastalıklar eşlik edebilir. Yine likenoid lezyonlar; antihipertansifler, antibiyotikler, anti-inflamatuar ilaçlar ve antimalaryal ilaçlar gibi çeşitli ilaçlara bağlı olabilir. Metal dental restorasyonlar da komşu oral mukozada likenoid reaksiyonları tetikleyebilir. Hastaların %28 inde deri bulguları mevcuttur. Oral liken planusun tedavisi genellikle eroziv lezyonlar veya ülserasyonların mevcut olduğu durumlarda yapılır. Retiküler liken planus asemptomatik olduğu için tedavi gerekli değildir. Ancak malign değişim ihtimaline karşı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Lokal veya sistemik bir tedaviye başlamadan önce, sorumlu olabilecek tüm faktörleri elimine etmek önemlidir. Maloklüze veya fraktüre dişlerin ve eski amalgam restorasyonların uzaklaştırılması kadar, iyi oral hijyen de sağlanmalıdır. Eroziv lezyonlarda topikal veya sistemik kortikosteroid tedavisi önerilmektedir. Liken planusta oral eroziv ve atrofik lezyonların malign transformasyonu % arasında bildirilmektedir. Skuamoz hücreli karsinom, oral mukozanın diğer alanları kadar liken planus ile direkt olarak etkilenen alanlarda da oluşabilir. Bununla birlikte atrofik ve eroziv liken planusun malign transformasyonu veya bozukluğun oral mukoza skuamoz hücre karsinomunu etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu kesin olarak belirlenememiştir. Bazı araştırmacılar tarafından da premalign bir durum olarak görülmemektedir. Diş eti mukozası ile sınırlı oral liken planus, deskuamatif veya ülsere olmuş odakları olan veya olmayan diffüz eritematöz alanların varlığı ile karakterizedir (Resim 3). Lezyonlar gingival taslağı takiben oluşabilir, hiperkeratotik ağsı çizgiler eroziv alanların periferinde bulunabilir ve tanıyı kolaylaştırabilir. Bu klinik görünüm deskuamatif gingivitis olarak bilinir ve sadece oral liken planus için spesifik bir görünüm değildir. Skatrisyel pemfigoid, pemfigus vulgaris, lupus eritematozus, linear IgA dermatozu gibi pek çok hastalıkta benzer klinik görünüme rastlamak 5

10 mümkündür. Oral liken planus düşünülen vakalarda; plak, eritematöz veya ülseratif lezyonların varlığında kesin teşhis için veya displaziyi ekarte etmek için her zaman biyopsi alınması gerekmektedir. Oral liken planusun klasik histopatolojik özellikleri; granüler tabakanın kalınlaşması, bazal hücre dejenerasyonu, epiteliyal tabakaların atrofisi, rete-ridgelerin uzaması ve dermiste bant şeklinde yoğun lenfositik infiltratın olmasıdır. Sonuç olarak; oral liken planus hastalarında sistemik tedavilerin yanı sıra diş hekimliği uygulamaları da önem taşımaktadır. Bu hastalarda görülen ağrı, yemek yiyememe, konuşma güçlüğü gibi oral bulgular ve estetik problemler; periodontal, cerrahi, restoratif ve protetik tedaviler ile giderilmelidir. Hastanın fonksiyon, fonasyon ve estetik gereksinimlerinin karşılanması, bu bireylerin aynı zamanda sosyal ve psikolojik açıdan da rahatlamasını sağlayacaktır. Resim3. Liken planusun dişetlerinde görünümü 6

11 3.2.Lupus Eritematozus Sistemik lupus eritematozus, hümoral ve hücresel birçok immünolojik anormallikle karakterize, inflamatuvar, multisistemik, otoimmün bir hastalıktır (9). Her yaşta başlayabilirse de en sık yaşları arasında ortaya çıkar ve olguların %90 ından fazlası kadındır. Genellikle halsizlik, ateş, deri döküntüleri, artrit ve deri döküntüleri, artrit ve böbrek tutulumuna bağlı belirtiler görülmekle birlikte sistemik lupus eritematozusda hemen her sistem tutulumuna ait bulgular izlenebilir. Özellikle seröz efüzyonlar sistemik lupus eritematozus olgularında sık görülür. Hatta efüzyonlar olguların bir kısmında ilk bulgu da olabilir ve nadir birkaç olguda Sistemik lupus eritematozus tanısı efüzyon sıvısında saptanan lupus eritematozus hücreleri ile konulabilir (10). Sistemik lupus eritematozusda mevcut efüzyonların sitopatolojik olarak incelenmesi, hem ilk tanı anında hem de reaktivasyonların değerlendirilmesinde önemlidir. Bu nedenle konjestif kalp yetmezliği, enfeksiyonlar, böbrek ve karaciğer hastalıkları, metabolik hastalıklar ve çeşitli neoplaziler gibi altta yatan nedeni olmayan, plevral efüzyonu bulunan genç kadınlarda plevral sıvıda sitopatolojik olarak Lupus eritematozus hücresi aramak gereklidir. Sistemik lupus eritematozus hastalarının serumunda bulunan anti-nükleer antikorlar (anti- DNA) hücrelerin DNA sında hasara neden olurlar. Hasarlanan hücreler (büyük kısmı lökositler) diğer lökositler veya makrofajlar tarafından fagosite edilirler ve karakteristik lupus eritematozus hücrelerini oluştururlar. Fagosite edilen materyal dolaşımdaki antinükleer antikorlar ile opsonize olmuş hücre nükleuslarıdır ve hematoksilen cisim olarak adlandırılır. Hematoksilen cisimler zeminde serbest olarak da bulunabilir. Bu şekilde adlandırılmasının sebebi Papanicolaou, Wright Giemsa, Diff-Quick ve Hematoksilen-eozin gibi rutin sitoloji boyaları ile mavi renkte boyanmasıdır (Resim 4). Lupus eritematozus hücreleri çok nadir birkaç durum 7

12 dışında bu hastalık için patognomoniktir. Bu nadir durumların başında da özellikle prokainamid ve hidroklorid olmak üzere ilaç kullanımına bağlı gelişen lupus benzeri lezyonlar gelirken, nadir birkaç hastada ise sistemik lupus eritematozus ve ilaç kullanımı olmaksızın da bildirilmiştir. Sistemik lupus eritematozus hastalarının seröz sıvılarında saptanan benzer bir hücre ise tart hücreler veya küçük makrofajlardır. Bu hücreler LE hücrelerine benzer ve hematoksilen cismine göre daha küçük ve daha iyi korunmuş nükleer materyal içerir (11). Genel olarak literatürde tanımlanan sistemik lupus eritematozus olgularına ait plevral efüzyonların çoğunda enfeksiyonla karışabilecek çok sayıda nötrofil izlenmiştir (12). Resim4. Sistemik lupus eritematozun histolojik görünümü Sistemik lupus eritematozusun patolojik bulguları tüm vücutta gözükür. Hem immün kompleks birikimi hem de vaskülite yol açar. Deri lezyonlarında başlıca dermoepidermal bileşkede inflamasyon, dejenerasyon ve immün kompleks birikimi görülür. En iyi bilinen örnek böbrek tutulumudur. Mezangial hücre ve mezangial matriks artışı, inflamasyon ve hücresel proliferasyon ile birlikte bazal membran defektleri ve immün kompleks (Ig M, Ig G, Ig A ve kompleman komponentleri) 8

13 birikimi görülür (13). Diğer organlarda non-spesifik olarak inflamasyon belirtileri ve damar değişiklikleri gözlenir. Örneğin merkezi sinir sisteminde kortikal mikroinfarktlar ile dejeneratif ve proliferatif değişikliklerin eşlik ettiği vaskülopati vardır. Vasküliti gösteren inflamasyon ve nekroz genellikle nadirdir. Perikard, miyokard ve endokard tutulabilir. Ayrıca Libman-Sacks endokarditi olarak bilinen verrüköz endokardit Sistemik lupus eritematozusun bir diğer klasik patolojik bulgusudur. En sık mitral kapakta vejetasyonlar gözükür. Sistemik lupus eritematozusda da görülebilen küçük ve orta çaplı arterlerin nekrotizan vasküliti oklüziv vaskülopatiye yol açarak hem venöz hem arteriyel sistemde trombozlara sebep olur. Trombozlar sistemik lupus eritematozusda başka sebeplerle de ortaya çıkabilir; koagülasyon bozukluğu, bizzat inflamasyon veya pıhtılaşma sistemi komponentlerine karşı gelişen otoantikorlar tromboza sebep olabilir. Birçok sistemik lupus eritematozus hastasında halsizlik, yorgunluk, ateş, kilo kaybı gibi nonspesifik yakınmalar bulunur. Bunlardan başka daha birçok organ tutulumuna ait özel belirtiler vardır. Ciltte kelebek raş, yaygın eritem, güneş hassasiyeti, subakut kütanöz lupus eritematozus, diskoid lezyonlar, alopesi, ağız yaraları, eritema nodozum, vaskülitik lezyonlar ve Raynaud görülebilir (Resim 5). Artralji, artrit, miyalji, güçsüzlük, fibromiyalji gibi kas-iskelet sistemine ait bulgular da sıklıkla gözükür. Sistemik lupus eritematozusda serozit çok sıktır. Plörezi, perikardit veya peritonit olarak ortaya çıkar. Plevral effüzyonlar genellikle bilateral ve az miktarda olur; nadiren masif olur. Klinik olarak perikardit %20-30 oranında olur ancak otopsi serilerinde %60 lara varan oranlarda perikardiyal effüzyon bulunur. Hastaların bir kısmında splenomegali ve patolojik incelemede reaktif hiperplazi gösteren lenfadenopatiler görülür. Hastaların yaklaşık %40 ında oral lezyonlar görülebilir. Oral lezyonlar tüm formda ortaya çıkar. Bu lezyonlar etrafı ışınsal keratotik çizgili 9

14 beyaz bir kenar ile çevrili, merkezi eritematöz erozyon ve ülserasyon varlığı ile karakterizedir. Hastalar yanma ve acıdan şikayetçidir. Ağız ve göz kuruluğu, tükrük bezi kanalında şişlik ve sekonder Sjögren sendromu bulunabilir (14). Resim5.Sistemik lupus eritematozusun görünümü Nefrotik sendrom ya da kronik böbrek yetmezliği gelişmedikçe hastaların böbrekle ilgili yakınmaları olmaz. Sistemik lupus eritematozusda böbrek tutulumu olduğuna dair göstergeler şöyle sayılabilir: proteinürinin günde 500 mg ın üstünde olması, idrar tahlilinde 3+ den fazla protein çıkması, idrar sedimentinde her türlü silendir (eritrosit, granüler, tübüler veya miks tip) bulunması ve idrar yolu enfeksiyonu dışlanırsa hematüri ve piyüri varlığı ve en son olarak kreatinin yüksekliği. SLE de nöropsikiyatrik yakınmalar çok geniş bir spektrum içinde izlenir. Hastalarda sıklıkla baş ağrısı, epileptik nöbet, serebro-vasküler olay, kraniyal nöropati, periferik nöropati, organik beyin sendromu, ağır depresyon veya psikoz görülebilir. Karın ağrısı, anoreksi, bulantı, kusma en sık rastlanan gastrointestinal yakınmalardır. Sıklıkla hepatomegali olur ancak belirgin bir hastalığa yol açmaz. Ayrıca nadir olarak mezenterik vaskülit ve pankreatit gibi prognozu daha ciddi olan tutulumlar da görülebilmektedir. Kalp tutulumu olarak en sık perikardit gözükür. Aritmi, ileti bozuklukları, açıklanamayan kardiyomegali, taşikardi ve/veya konjestif kalp 10

15 yetmezliği bulguları olduğunda miyokardit düşünülmelidir. Sistemik lupus eritematozusda klinik spektrumun bir parçası olarak veya sistemik lupus eritematozusun klinik özelliklerinden bağımsız olarak gelişebilen antifosfolipid sendromunda hem arteryel hem de venöz trombozlar, tekrarlayan düşükler, immün trombositopeni ve hücrelerin fosfolipid komponentlerine yönelik çeşitli antikorlar görülür. Anemi; kronik hastalık anemisi, akut otoimmün hemolitik anemi, kayıplara, ilaçlara ya da böbrek yetmezliğine bağlı olarak gelişebilir. Lökopeni ( /mm3), lenfopeni (<1500/mm3), trombositopeni(< /mm3), pıhtılaşma bozuklukları, lupus antikoagülanı, uzamış PTT, antikardiyolipin antikorları, yalancı pozitif VDRL testi gibi bulgular izlenir. Eritrosit sedimentasyon hızı genellikle yüksek olur ancak lupus aktivitesiyle parallellik göstermez, uzamış remisyonlarda da yüksek seyredebilir. Sistemik lupus eritematozus hastalığında bildirilen oral lezyon prevalansı %2-80 arasında olup ortalama %20-30 dur (15). Sistemik lupus eritematozus un seyrinde de ortaya çıkabilen diskoid lupus eritematozusta ise yaklaşık %5 oranında oral mukoza tutulur. Dudak diskoid lezyonların önemli bir yerleşim bölgesi olup, alt dudak daha çok ultraviyole ışını almasına bağlı olarak daha sık etkilenir. Dudaklarda küçük boyutlu hafif skuam ve kurutlu lezyonlar veya yüzün diğer bölgelerinde rastlanan lezyonları andıran, keskin sınırlı, çevresinden kabarık plaklara rastlanabilir. Dudak lezyonları aktinik keilit ile ayırıcı tanıya girer. Ağız içinde en sık tutulan bölgeler damak, jinjiva ve bukkal mukozadır. Klasik oral diskoid lezyon; beyaz ışınsal strialarla çevrili ortası eritemli, atrofik ya da ülsere plaktır ve eroziv liken planusla benzer görünümdedir. Beyaz hiperkeratotik plak, balpeteği görünümlü plaklar, nonspesifik eritem, purpura, peteşi ve düzensiz sınırlı ülserler şeklinde görünümlere yol açabilir. Tükrük bezlerinin fonksiyonunda bozulma ile kserostomi görülebilir. Mukozal lezyonlarda tipik histopatolojik 11

16 özellikler her zaman bulunmaz. Sistemik lupus eritematozusda oral lezyonlar sistemik immünsupresiflerle geriler, ağza sınırlı lezyonlarda topikal kortikosteroid ya da sistemik antimalaryal kullanımı uygundur. 3.3.Pemfigus Pemfigus, otoantikorların desmogleinler (Dsg) ve desmozomal transmembran glikoproteinlerle reaksiyona girerek akantolizis oluşturması sonucunda oral mukoza ve deriyi etkileyen bir grup otoimmün büllöz hastalıktır. Pemfigus dünyanın her yerinde görülmesine rağmen Yahudi ırkında daha fazladır. Hastalık 4. ile 6. dekadlar arasında görülür. Çeşitli tetikleyici çevresel faktörler suçlanmış olsa da HLA ile ilişki muhtemelen en önemli predispozan faktördür. Pemfigus Dsg 1, Dsg 3 ve kadherinlerin antikor ilişkili otoimmun reaksiyon sonucu meydana gelir. Son dönem çalışmalarda 9a nikotinik asetilkolin reseptörüne karşı antikorların varlığının da akantolizise neden olduğu gösterilmiştir. Günümüzde pemfigus klinik özellikleri, epidermisteki ayrışma seviyesi ve antijenlerin immünolojik karakteristiğine göre pemfigus vulgaris (PV), pemfigus foliaseus (PF) ve diğer varyantları olmak üzere üç farklı tipe ayrılmıştır. Bül oluşma patogenezi her bir pemfigus tipinde farklıdır. IgG otoantikorları Dsg 3 e karşı olması PV karekteristiği iken PF de Dsg 1 e karşıdır, bununla birlikte PV li hastaların yaklaşık %50 de ayrıca Dsg 1 otoantikorları vardır. Lezyon dağılımı antijenlerin (Dgs 3 ve/veya Dgs 1) epiteldeki dağılımı ve spesifik otoantikorların üretimi ile ilişkilidir. Pemfigus varyantlarından hangisinin daha baskın olduğu coğrafik bölgeye göre farklılık göstermektedir. Örneğin Kuzey Afrika da, Kuzey Avrupa da ve Güney Amerika da (epidemik pemfigus) pemfigus foliaseus en sık görülen varyant iken 12

17 Türkiye nin de içinde yer aldığı bazı ülkelerde ise pemfigus vulgaris en çok görülen varyanttır. Müköz membran tutulumu paraneoplastik pemfigus haricinde klasik varyantlar içerisinde pemfigus vulgarise ait bir özellik olup hastalık çoğunlukla oral mukozadan başlar. Bununla birlikte orofarinks, larinks, özofagus, ürogenital ve rektal mukoza da tutulabilir (16). Pemfigus vulgaris ağızdan başlamasa bile klinik seyri sırasında eninde sonunda oral mukozayı dolayısıyla müköz membranları tutan bir hastalıktır. Pemfigus esas olarak cildi tutan otoimmün büllöz bir hastalık olup oral mukozayı da tutabilir. Oral kavitede gingiva, damak, bukkal mukoza, dil, ağız tabanı ve farinksin herhangi bir yerini tutabilir. Üç pemfigus tipi bulunur. Pemfigus vulgariste oral mukoza tutulumları hastalığın ilk bulgusu olabileceği gibi, hastalığın orataya çıkışından hemen sonra da görülebilir. Tipik olarak ağızda yerleşen büller psödomembranlarla kaplanarak sarı beyaz bir görünüme dönüşür. Pemfigus foliakus ise daha çok cilt lezyonlarıyla karakterize bir hastalık olup oral mukozayı hemen hiç tutmaz. Paraneoplastik pemfigus ise malignitenin başlangıcından ilerlemesine kadar herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Vermilion sınırını tutan bir lezyon hemen daima bulunur (Resim 7). Yer yer hemorajik alanlar içeren ciddi bir mukozit tablosu hakimdir. Pemfigus vulgariste, oral mukoza genellikle ilk ve en sık tutulan bölgedir. Yayınlarda lezyonların %60-82 oranında ilk olarak oral mukozadan başladığı bildirilmiştir. Mukozalarda birden fazla, yüzeyel, düzensiz sınırlı, ağrılı, kendiliğinden iyileşmeyen ülserler görülür (Resim 8). Bazen erozyon veya ülserasyonların kenarında bül artığı görülebilirken sağlam bül görülmesi nadirdir. Farinks, larinks ve özofagus mukozalarının tutulumu odinofaji, disfaji, ses kısıklığına, nazal mukoza tutulumu nazal konjesyon, müköz burun akıntısı, epistaksise yol açabilmektedir. Beslenmenin bozulması kilo kaybı ile sonuçlanabilmektedir. Ayrıca konjuktiva, üretra, rektum ve genital mukozalarda da 13

18 erozyon ve ülserasyonlar görülebilir. Oral mukoza dışı mukoza tutulumunun sanıldığından daha sık olduğu düşünülmektedir. Kliniğin oral mukoza ile sınırlı kaldığı hastalarda tanının gecikmesine sık rastlanması nedeniyle, bir aydan uzun süredir iyileşmeyen, özellikle birden çok oral ülserin varlığında pemfigus vulgaris akla gelmelidir (17). Resim7-8.Pemfigus vulgariste vermilionda lezyonlar Pemfigus vulgarisin olağan klinik seyrinde ilk olarak oral mukozada oluşan lezyonlar daha sonra 4-8 ay arasında değişebilen bir süre içerisinde deride görülürler. PV in %7 ile %24 arasında değişen oranlarda eroziv deskuamatif gingivo stomatit tablosu şeklinde oral mukozaya sınırlı kalarak deride lezyon oluşturmadan devam ettiği bildirilmiştir. Hastaların %6,4 ü ile %47,7 si arasında değişen oranlarda ise hastalığın mukoza tutulumu yapmadan sadece deri lezyonları ile seyrettiği gösterilmiştir. Lezyonlar normal görünümlü, bazen de eritemli deride, birkaç günde kolayca patlayıp açılarak yüzeyel erozyonlar oluşturan, içi berrak bir sıvı ile dolu 14

19 gevşek büller şeklinde başlar. Derinin her yerinde görülebilmekle birlikte lezyonlar antijen dağılımı ile uyumlu olarak en sık saçlı deri, sırt, gövdenin üst kısmı ve yüzde oluşurlar. Lezyonlar gövdenin iç ve merkezi kısımlarında yan kısımlardan daha sık görülme eğilimindedir. Burun ve yanak derisi gibi belirli bölgeleri özellikle etkileyip sadece bu alanlara sınırlı kalabilmektedirler. PV de %40 a varan oranlarda tırnak tutulumu görülmektedir. En yaygın tırnak tutulumu kronik paronişi ve onikomadezistir. Paronişi pemfigusun ilk bulgusu veya hastalığın alevlenme belirtisi bile olabilmektedir. Tedavisiz hastalarda bül ve erozyonlar çevreye doğru yayılıp genişleyerek, tıpkı yanıklarda olduğu gibi ölümle sonuclanan ciddi infeksiyonlar ve/veya metabolik bozukluklara yol açabilirler. Sistemik kortikosteroidlerin tedavide kullanılmadığı dönemlerde PV li hastaların yaklaşık %75 i bir yıl içerisinde kaybedilmekteydi. Günümüzde gelişmiş tanı yöntemleri ve uygun tedavi yaklaşımları ile çok şiddetli formlarda bile, kötüye gidişi durdurmak ve klinik seyri tersine çevirmek mümkün olabilmektedir. Tedavi ile pemfigus vulgaris lezyonları genellikle skatris bırakmadan ancak lezyon bölgesinde geçici postinflamatuvar hiperpigmentasyonla iyileşirler (18). 3.4.Behçet Hastalığı Behçet hastalığı ilk kez 1937 yılında bir Türk dermatologu olan Dr. Hulusi Behçet tarafından oral ve genital ülserlerle birlikte hipopiyonlu üveitten oluşan üç semptomlu bir kompleks olarak tanımlanmıştır. Sonraki çalışmalar hastalığın bu üç bölge ile sınırlı kalmayıp sistemik bir seyir göstererek eklemleri, pulmoner, gastrointestinal, ürogenital, kardiyak, ve santral sinir sistemini tutabileceğini ortaya çıkarmıştır. Temel patolojisi vaskülit olan hastalık, yineleyen ataklarla kronik bir seyir izlemektedir. Hastalığın etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, infeksiyöz ajanlar (herpes simpleks virus tip 1 ve bazı Streptokok suşları), damar endotel 15

20 patolojileri, immünolojik ve çevresel faktörler, hormonlar ve pıhtılaşma bozuklukları gibi birçok neden suçlanmıştır. Etiyolojide genetik faktörlerin de rol oynayabileceği hastaların HLA doku antijenlerinden özellikle HLA-B51 ile ilişkisi saptandıktan sonra gündeme gelmiştir. Bugün için üzerinde en çok durulan hipotez, hastalığın viral, bakteriyel veya diğer bir antijenle tetiklenen ve genetik olarak hastalığa yatkınlık gösteren kişilerde ortaya çıkan otoimmün bir reaksiyon olduğu yönündedir. Hastalık için kesin tanı koydurucu laboratuvar ve histopatolojik bulgular olmadığından tanı klinik bulgulara dayanmaktadır. Bu amaçla kullanılan değişik tanı kriterlerinin ortak özelliği, hastalığın tanısının deri ve mukoza bulguları ve özellikle de oral ve genital ülserler, deri belirtileri ve paterji testi pozitifliğinin üzerine kurgulanmasıdır. Uluslararası Behçet Hastalığı Çalışma Grubu nun 1990 yılında tanımladığı ve uluslararası alanda kabul görmüş yeni tanı kriterleri son yıllarda en fazla tercih edilen kriterlerdir. Ağrılı ve yineleyici özellikteki oral ülserler (OÜ), hastalığın en önemli semptomlarındandır. Hastalar tek ya da çok sayıda OÜ e sahiptir ve bu lezyonlar genellikle birkaç hafta içinde iyileşip, gün ya da aylar içinde tekrarlama özelliği gösterir. Klinik olarak rekürren aftöz stomatit(ras) ile benzer olmakla birlikte, daha sık tekrarlama ve yaygın seyretme eğilimi gösterir. Artmış sayıda oral ülser (aynı anda 6 ve daha fazla), lezyon çaplarının birbirinden farklı olması (herpetiform ülserlerden major ülserlere kadar değişen spektrum), lezyon çevresinde belirgin eritemli halka ve yumuşak damak ve orofarenks tutulumunun Behçet hastalarının oral ülserlerinin RAS den ayrımında önemli kriterler olduğu ileri sürülmüştür. Bang ve ark. RAS li 67 olguyu prospektif olarak izlemiş ve bu hasta lardan 35 inde (%52.2) ortalama 7.7 yıl sonra Behçet Hastalığı belirtilerinin geliştiğini gözlemişlerdir. Bir yıl içerisinde en az 3 kez yineleme özelliği gösteren oral ülser, tanıda en önemli kriter olarak kabul edilir. Hastalığın başlangıcında ya da 16

21 herhangi bir döneminde en sık saptanan ve hastalığın tanısında da son derece önemli olan OÜ, Behçet hastalarının hemen tümünde gözlenir. OÜ, Uluslararası Behçet Hastalığı Çalışma Grubu nun birçok ülkeden elde ettiği verilere göre hastaların %97-99 unda bulunmaktadır. OÜ diğer belirtiler olmaksızın tek başına yıllarca sürebilir. Bu nedenle, özellikle Akdeniz ve Uzak Asya ülkelerinde RAS li hastaların BH geliştirme olasılığı nedeniyle dikkatle izlenmesi gerekmektedir. Genellikle dudak ve yanak mukozası, yumuşak damak ve dilin ventral yüzü gibi ağız mukozasının keratinizasyon göstermeyen bölgelerine lokalize olurlar. Sert damak, diş etleri ve dilin dorsal yüzü gibi keratinize bölgeler daha az sıklıkla tutulur. Tonsil ve farenks yerleşimi nadir de olsa görülebilir. Ağrı en önemli semptomdur ve zaman zaman beslenme güçlüğüne yol açabilir. OÜ, yuvarlak ya da oval, eritemli ve ödemli lezyonlar halinde başlar ve 48 saat içerisinde hızla ülsere olurlar (Resim 9). Böylece oval-yuvarlak, kenarları ödemli ve eritemli bir hale ile çevrili, tabanı gri-sarı renkte ülserler gelişir (19). Resim9. Alt dudak mukozasında, oval-yuvarlak, tabanı gri-sarı renkte, çevresi eritemli oral ülserler Oral ülserler genellikle 1-4 hafta devam eder. Lokal travmalar yeni mukozal lezyonların gelişimini tetikleyebilir. Oral mukoza ülserleri çaplarına göre üç grupta incelenir: minör ülserler, major ülserler, herpetiform ülserler. Minör ülserler; hastalığın seyrinde en sık görülen oral ülserdir. Tek ya da çok sayıda, çapları 1 17

22 cm'den küçük (sıklıkla 3-6 mm) olan ve genellikle 1-2 hafta içerisinde skatris bırakmadan iyileşen yüzeyel ülserlerdir. Sıklıkla dudak ve yanak mukozası, yumuşak damak ve dilin ventral yüzüne daha seyrek olarak da diş eti, sert damak ve dil dorsal yüzüne yerleşim gösterirler. Sayıları oldukça değişkendir. Major ülserler; görünüm olarak minör ülserlere benzemekle birlikte çapları 1 cm'den büyük olup, gün veya daha uzun bir sürede ve skatris ile iyileşir. Oral mukozada herhangi bir lokalizasyonda görülebilirler. Genellikle az sayıda olan major ülserler, minör ülserlere göre daha derin yerleşimlidir. Herpetiform ülserler; sayıları 100'e ulaşan, 1-2 mm çaplı, yüzeyel ve birbirleriyle birleşme eğilimi olan ülserlerdir. Daha nadir görülen herpetiform ülserler, genellikle skatris bırakmadan iyileşir. Oral ülserin ayırıcı tanısında oral mukozada tekrarlayıcı özellikte ülsere neden olan diğer hastalıklar öncelikle düşünülmelidir. Herpes simpleks, RAS, eritema multiforme ve fiks ilaç erüpsiyonu bunların başlıcalarıdır. Herpes simplekste hep aynı yerde tekrarlama ve grube olma özelliği gösteren, küçük ve yüzlek ülserler karakteristiktir. Herpetiform özellikteki ülserler RAS ve BH nın seyrinde de gözlenebilir. Bu nedenle Tzanck testi tanıda yol gösterici olabilir. Multi nükleer dev hücrelerin gözlenmesi herpes simpleks için karakteristiktir. Bununla birlikte Herpes simpleks-pcr tanıda daha güvenilir bir testtir. Hedef benzeri lezyonların akral alanlarda ve periorifisyel alanda gözlenmesi ise eritema multiforme için tipiktir. Yuvarlak-oval eritemli bir zeminde erozyon ve lezyonun hep aynı lokalizasyonda şüpheli bir ilaç alımını takiben ortaya çıkması fiks ilaç erüpsiyonunu düşündürmelidir. Tüm bu hastalıklar ekarte edildiğinde RAS tanısına ulaşılacaktır (20). 18

23 3.5.Eritema Multiforme Eritema multiforme, deri ve mukozaları etkileyen, akut, bazen tekrarlayan daha çok gençlerde görülen vezikülöbüllöz bir hastalıktır. Lezyonların şiddetine göre üç farklı formda görülür. Eritema multiforme minör; en hafif formudur.mukozal lezyonları ile birlikte ya da tek başına görülen deri lezyonları vardır. Eritema multiforme major; yaygın deri ve müköz membran tutulumu vardır. Stevens Johnson sendromu da denilir. Konjuktiva ve genital bölge ile birlikte ağız boşluğu yaygın olarak etkilenir. Eritema multiforme majorda %5-15 oranında mortalite bildirilmiştir. Toksik epidermal nekroliz ya da Lyell hastalığı denilen en şiddetli formunda tüm deri ve mukozalarda blister ve deskuamasyon diffüz ülserasyonlara dönüşür. Eritema multiforme erkeklerde daha sık ortaya çıkar, ateş, baş ve boğaz ağrısı ile başlar. Daha sonra eritemli deri lezyonları ortaya çıkar. Bu lezyonlar başlangıçta kabarık olmayan, yuvarlak kırmızı lezyonlar şeklindedir. Daha sonra hafif kabarık ve bazen ortasında bül veya nekroz bulunabilen lezyonlar oluşur. Bu lezyonların çevresinde kırmızı, eritemli, dairesel yapılar bulunabilir. Göz bebeği görüntüsü ile karakterize bu lezyonlara target lezyon denilir. Ağız lezyonları büller şeklindedir, bunlar yırtılarak geniş ülsere sahalar oluşturur, bu sahalar sarımsı fibröz eksuda (pseudomembran) ile kaplıdır. Lezyonlar daha çok dudaklar, yanak, diş eti, dil, sert ve yumuşak damakta görülür. Dudakta şişlik, vermilion hattında ülserasyon ve kabuk oluşumu eritema multiforme için tipiktir (Resim 10). Nikolski bulgusu pozitiftir (21). 19

24 Resim10. Dudak vermilion sınırında ülserasyon ve kabuklanma Minör lezyonlarda spontan iyileşme yaklaşık üç hafta, major formda ise bir aydan fazla sürer. Etyolojisi tam olarak bilinmemekle beraber, önceden geçirilmiş bakteri ve virüs enfeksiyonları (özellikle herpes simpleks virüs enfeksiyonu) ve çeşitli ilaç alerjileri (penisilin) sorumlu tutulmaktadır. Ayırıcı tanı; primer herpetik gingivostomatitis, eroziv/büllöz liken planus, pemfigus vulgaris, lupus eritematozus ve skatrisyel pemfigoid ile yapılmalıdır. 3.6.Pemfigoid Klasik büllöz pemfigoid (BP), normal deri üstünde ve/veya eritemli ürtikeryal plaklar üzerinde büyük, gergin büller ve kaşıntı ile seyreder. Büller genellikle şeffaf sıvı ile doludur ancak bazen hemorajik de olabilir. Büllerde pemfigus vulgaristen farklı olarak Nikolski fenomeni gözlenmez. Lezyonlar değişken büyüklükte olup, gruplaşma ve simetrik olma eğiliminde değildir. Koltuk altı, kasık, dirsek büklümü gibi fleksural yüzeylerde görülme eğilimi vardır. İyileşirken skar bırakmaz ancak post lezyonel pigmentasyon değişiklikleri ve milia oluşumu görülebilir. Hastalığın prodromal dönemi non-büllöz, non spesifik bulgularla seyredebilir; hafiften şiddetli dereceye varabilen kaşıntı, ekzematöz, kaşıntılı papüller veya ürtikeryal leyonlar şeklinde haftalar, aylar sürebilir. Mukozal lezyonlar 20

25 klasik BP li hastaların %10-30 unda oluşur. Mukozal tutulum çoğunlukla oral mukozayı kapsar. Göz, burun, farenks, özofagus ve anogenital bölge mukozası nadiren etkilenir. Sikatrisyel pemfigoid (SP) özellikle mukozaları, bazen deriyi de tutabilen kronik büllü bir hastalıktır. Sıklıkla oral mukoza ve konjonktivada tutulum görülür, ancak nazal mukoza, larinks, farinks, özofagus, penis, vulva, vajina ve anüste de görülebilir. Hastaların %85 inde yalnızca oral kavitede yerleşen büller, sıklıkla gingiva, yanak ve damakta gözlenirse de dil ve dudaklarda da ortaya çıkabilir. Oral mukoza tutulumu, en sık eroziv gingivit şeklinde erozyonlar veya küçük sağlam büller şeklinde görülür. Periodontal bağların hasarı sonucu diş kayıpları, damakta ağrılı kronik erozyonlar, uvula ve tonsiller bölgede yapışıklıklar gözlenebilir. İyileşen yerlerin yerinde beyaz, retiküler çizgilenmeler kalır. Deskuamatif diş eti lezyonları skatrisyel pemfigoidin en önemli bulgusudur. Yapışık diş etinde eritem, ülserasyon, deskuamasyon ve vezikül oluşumu ile karakterizedir (Resim 11). Büller 2-3 gün içinde yırtılır ve düzensiz ülser alanları oluşur. Lezyonların iyileşmesi üç hafta veya daha uzun sürer. Diş etleri ağrılı ve kanamalıdır. Oral lezyonlar nadiren skar bırakarak iyileşir. Histolojisinde, epitel bazal membran boyunca altındaki bağ dokusundan ayrılmıştır. Subepitelyal bül oluşumu karakteristiktir (22). Resim11. Skatrisyel pemfigoidin ağız içi görünümü 21

26 Konjonktiva tutulumu da sık görülür ve bazen körlükle sonuçlanabilir. Unilateral olarak başlayan hastalık, olguların çoğunda her iki gözü de tutmuştur. Oküler SP, nonspesifik konjonktivit şeklinde başlar; yanma, akıntı, yabancı cisim hissi veya hassasiyet subjektif bulgulardır. Alevlenme ve remisyonlarla seyreden hastalıkta konjonktival fibroz gelişir. Nazofaringeal tutulum, ülserasyonlara, epistaksise ve hava yolu daralmasına; farinks tutulumu disfajiye, larinks tutulumu seste kabalaşmaya, ses kaybına, hatta hayatı tehdit eden stenoza neden olabilir. Genital ve anal mukoza tutulumu nadirdir. Kadın hastalarda atrofik skarlar vagina ağzında, erkeklerde ise sünnet derisi ile glans penis arasında görülür. Anal tutulum ise anüste daralma ile sonlanabilir. Deri tutulumuna SP li hastaların %25-30 unda rastlanır. Saçlı deri, boyun, yüz veya gövdenin üst bölümünde yerleşen eritemli plaklar üstünde ortaya çıkan büller ve erozyonlar daha sonra atrofik skarlara dönüşür. Yayılım ve sayıları genellikle sınırlıdır (23). 22

27 4.ÖZET Otoimmün hastalıklar, immün toleransın bozulması sonucu gelişir ve genellikle herhangi bir otoimmün hastalığı olan bir kişide, beraberinde başka bir otoimmün hastalığın ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Bir otoimmün hastalık tek bir hücre tipini veya tek bir organı kapsayabilir ya da çok sayıda organı içine alarak daha yaygın olabilir. Dokular ve hatta bütün organlar hasar görmüş olabilir. Genetik faktörler başlı başına otoimmün hastalığa zemin hazırlamakta rol oynayabilir ve viral enfeksiyon da olaya eşlik edebilir. Otoimmün hastalıklarda temel olarak kortikosteroid ve immünosüpresifler tedavide ilk seçenektir. 23

28 5.KAYNAKLAR 1.Simon DG, Krutchkoff D, Kaslow RA, et al. Pemphigus in Hartford County, Connecticut, from 1977 to Arch Dermatol 1980,116, Mahe A, Flageul B, Cisse I, Kéita S, et al. Pemphigus in Mali: astudy of 30 cases. Br J Dermatol 1996,134, Ahmed AR, Yunis EJ, Khatri K. Major histocompatibility compleks studies in Ashkenazi Jewish patients with pemphigus vulgaris. Porc Natl Acad Sci USA 110, 88, Uzun S, Durdu M, Akman A, Gunasti S, Uslular C : Pemphigus in the Mediterranean region of Turkey: a study of 148 cases. Int J Dermatol. 2006,45, Palleschi GM, Cipollini EM, Lotti T: Development of oesophageal involvement in a subject with pemphigus vulgaris: a case report and review of the literature. J Eur Acad Dermatol Venereol. 2002,16, Kloudova M, Kopacova M, Slezak R, Salavec M, Nozicka Z, Rejchrt S, Bures J : Serious oesophageal involvement in a young female patient with pemphigus vulgaris. Folia Gastroenterol Hepatol 2004,2, Said S, Golitz L. Vesiculobullous eruptions of the oral cavity. Otolaryngol Clin North Am. Feb 2011,44(1), Plauth M, Jenss H, Meyle J. Oral manifestations of Crohn's disease. An analysis of 79 cases. J Clin Gastroenterol. Feb 1991,13(1),

29 9. Carnelio S, Rodrigues GS, Shenoy R, et al. A Brief Review of Common Oral Premalignant Lesions with Emphasis on Their Management and Cancer Prevention. Indian J Surg. 2011,73(4), Usatine RP, Tinitigan M. Diagnosis and Treatment of Lichen Planus. Am Fam Physician Jul 1,84(1), Bystryn JC, Rudolph JL:Pemphigus. Lancet 2005,366, Ioannides D, Lazaridou E, Rigopoulos D: Pemphigus. J Eur Acad Dermatol Venereol 2008,22, Uzun S, Durdu M: The specificity and sensitivity of Nikolskiy sign in the diagnosis of pemphigus. J Am Acad Dermatol 2006,54, Uzun S, Durdu M, Akman A, et al.: Pemphigus in the Mediterranean region of Turkey: a study of 148 cases. Int J Dermatol 2006,45, Odom RB, James WD. Berger TG:Chronic Blistering DermatosesAndrews Diseases of the Skin: Clinical Dermatology. Ninth Edition. Philadelphia, WB Saunders Company, 2000,574, Hale EK, Bystryn JC: Laryngeal and nasal involvement in pemphigus vulgaris. J Am Acad Dermatol 2001,44, Amichai B, Grunwald MH, Gasper N, Finkelstein E, Halevy S: A case of pemphigus vulgaris with esophageal involvement. J Dermatol 1996,23, Alpsoy E, Yilmaz E, Savas A, Coskun M, Yegin O. HLA antigens and linkage disequilibrium patterns in Turkish Behçet's patients. JDermatol 1998,25, Gurler A, Boyvat A, Tursen U. Clinical manifestations of Behcet's disease: an analysis of 2147 patients. Yonsei Med J 1997,38(6),

30 20. Zouboulis CC, Kotter I, Djawari D, et al. Epidemiological features of Adamantiades-Behcet's disease in Germany and in Europe.Yonsei Med J 1997,38(6), Korman NJ, Woods SG: Erythrodermic bullous pemphigoid is a clinical variant of bullous pemphigoid. Br J Dermatol 1995,133, Bean SF, Michel B, Furey N, Thorne G, Meltzer L: Vesicular pemphigoid. Arch Dermatol 1976,112, Lai FJ, Sheu HM, Lee JY, Cheng CL, Chen W: Vesicular pemphigoid with circulating autoantibodies against 230-kDa and 180-kDa proteins, and additional autoantibodies against 97-kDa and ised, placebo-controlled and double-blind study. Arch Dermatol 2002,138,

31 6.ÖZGEÇMİŞ tarihinde Antalya da doğdum. İlk ve orta öğretimi Yunus Emre ilköğretim okulunda tamamladım yılında Manavgat Anadolu Lisesini bitirdim yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldum. 27

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR

VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR VULVADA SIK GÖRÜLEN İNFLAMATUAR LEZYONLARIN AYIRICI TANI ÖZELLİKLERİ 21.ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ İZMİR Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD VULVAR İNFLAMATUAR DERMATOZLAR Terminoloji

Detaylı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı %20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı kaşıntılar (kc, bb, troid) Pemfigoid gestasyones Gebeliğin

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği GEBELİKTE SİFİLİZ Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği SİFİLİZ TANIM T.pallidum un neden olduğu sistemik bir hastalıktır Sınıflandırma: Edinilmiş (Genellikle

Detaylı

İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler

İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler İçindekiler I.KISIM Genel Bilgiler 1. İlaç Erüpsiyonları ile İlgili Genel Bilgiler 3 İlaç Erüpsiyonlarının Karakteristik Özellikleri 4 Makülopapüler İlaç Erüpsiyonu 4 İlaca Bağlı Anjioödem/Ürtiker 7 Ekzematöz

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

5 Pratik Dermatoloji Notları

5 Pratik Dermatoloji Notları AİLE HEKİMLERİ İÇİN 5 Pratik Dermatoloji Notları En Sık Görülen Dermatolojik Hastalıklar İçindekiler Vitiligo Eritema Multiforme Ürtiker Uyuz Tahta Kurusu / Pire Isırığı Kaposi Sarkomu 2 Vitiligo 3 Vitiligo

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

FULYA DÖKMECİ. Ankara Üniversitesi Tıp Faültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A. D.

FULYA DÖKMECİ. Ankara Üniversitesi Tıp Faültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A. D. FULYA DÖKMECİ Ankara Üniversitesi Tıp Faültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A. D. AÜTF BEHÇET GÜNLERİ Hasan Ali Yücel Konferans Salonu 19.03.2013 Türk dermatolog Hulusi Behçet Tanımı* AĞIZDA ÜLSERLER GENİTAL

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

Hasta kişi ile cinsel temas, Gebelerde anneden bebeğe geçiş ( konjenital Sifilis ), Kan teması ile bulaşır.

Hasta kişi ile cinsel temas, Gebelerde anneden bebeğe geçiş ( konjenital Sifilis ), Kan teması ile bulaşır. SİFİLİS Frengi; Lues; Sifilis cinsel yolla bulaşan bulaşıcı mikrobik enfeksiyon hastalığıdır. Tedavi edilmez ise beyin, sinir, göz ve iç organlarda ciddi hasarlar yaparak ölüme neden olur. Sifilis Treponema

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

3 Pratik Dermatoloji Notları

3 Pratik Dermatoloji Notları AİLE HEKİMLERİ İÇİN 3 Pratik Dermatoloji Notları Tablolarla Cilt Lezyonlarının Tanımlamaları İçindekiler Tanımlayıcı Dermotolojik Testler Lezyon Dizilişini Tanımlayan Terimler Sık Görülen 6 Cilt Hastalığında

Detaylı

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü

Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Oral Prekanserözlerde Tanı Bakımından Dişhekiminin Rolü Prof. Dr. Semih Özbayrak Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı Bşk. 1 Ağız-perioral ve orofarengeal

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

Bruselloz: Klinik Özellikler

Bruselloz: Klinik Özellikler Bruselloz: Klinik Özellikler Uzm. Dr. Mustafa Aydın ÇEVİK Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Bruselloz - Etkenler B. melitensis B. abortus

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu;

KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu; KAWASAKİ HASTALIĞI Kawasaki Sendromu; Mukokütanöz Lenf Nodu Sendromu; Kawasaki hastalığı sebebi bilinmeyen ateşli çocukluk çağı hastalığıdır. Nadiren ölümcül olur. Hastalık yüksek ateş, boğazda ve dudaklarda

Detaylı

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği BRUSELLA ENFEKSİYONU Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Mikrobiyoloji Epidemiyoloji Patogenez Klinik bulgular Tanı- Ayırıcı Tanı Tedavi GİRİŞ Brusellozis bir zoonitik

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 05 Temmuz 2017 Salı Araş. Gör. Dr. Mert Şengün Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı

Detaylı

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353

Referans: e-tus İpucu Serisi K.Stajlar Ders Notları Sayfa:353 23. Aşağıdakilerden hangisi akne patogenezinde rol oynayan faktörlerden biri değildir? A) İnflamasyon B) Foliküler hiperproliferasyon C) Bakteriyal proliferasyon D) Aşırı sebum üretimi E) Retinoik asit

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Akut Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus akut komplikasyonlar Hipoglisemi Hiperglisemi ilişkili ketonemi

Detaylı

OLGU SUNUMU: EKSTRAHEPATİK TUTULUMLU HEPATİT C

OLGU SUNUMU: EKSTRAHEPATİK TUTULUMLU HEPATİT C OLGU SUNUMU: EKSTRAHEPATİK TUTULUMLU HEPATİT C Dr. Hüseyin Tarakçı İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Klimik Hepatit Akademisi 2018

Detaylı

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş İnfluenza sendromu genellikle ani başlangıçlı

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri

ANTİNÜKLEER ANTİKOR. ANA Paterni İlişkili Antijen Bulunduğu Hastalık. Klinik Laboratuvar Testleri ANTİNÜKLEER ANTİKOR Kısaltmalar: ANA, FANA. Kullanım amacı: Sistemik romatizmal hastalık yani otoimmun kollajen doku hastalığı olasılığının değerlendirilmesi amacıyla kullanılan bir tarama testidir. Genel

Detaylı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Deri Layşmanyazisi. Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Deri Layşmanyazisi Prof. Dr. Mehmet HARMAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Amaç Hastalığın tanısını koyabilmek Uygun tedaviyi yapabilmek Koruyucu yöntemleri sayabilmek İçerik

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Oral Mukozanın Erozif, Ülseratif, Veziküler ve Büllöz Lezyonları

Oral Mukozanın Erozif, Ülseratif, Veziküler ve Büllöz Lezyonları Sürekli Eğitim Continuing Medical Education 77 DOI: 10.4274/turkderm.46.s2.15 Oral Mukozanın Erozif, Ülseratif, Veziküler ve Büllöz Lezyonları Erosive, Ulcerative, Vesicular, and Bullous Lesions of Oral

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HBV Neden Önemli? Dünyada yaklaşık 400 milyon kişi HBV ile

Detaylı

OTOİMMÜN HASTALIKLAR

OTOİMMÜN HASTALIKLAR T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Patoloji Birimi OTOİMMÜN HASTALIKLAR BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Adem Köse Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Taha ÜNAL İZMİR-2007 İÇİNDEKİLER: Giriş...1 Eritema

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ. Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Sağlıklı yaşam, mutlu bireyler, güler yüzlü toplum ÜVEİT EL KİTABI Üveit nedir? Üveit atağı nedir? Gözün iris (gözün renkli kısmı), siliyer

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi

Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi doi: 10.15624.dermatoz17084a1 ARAŞTIRMA Otoimmün Büllü Hastalıkların Spektrumu: 331 Hastanın Retrospektif Değerlendirilmesi Prof. Dr. Mukaddes Kavala 1, Doç. Dr. İlkin Zindancı 2, Doç. Dr. Zafer Türkoğlu

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI?

LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI? LENFOSİTİK VASKÜLİT PATERNİ LUPUS ERİTEMATOSUS İÇİN UYARICI MI? Sümeyye Ekmekci, Özge Çokbankir, Banu Lebe Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 1 GİRİŞ 1 Lupus eritematosus etyolojisi

Detaylı

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis.

A) Plazma hücrelerinin infiltrasyonu. B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri. C) Lenfositlerden zengin inflamasyon. D) Fibrozis. Genel olarak bakıldığında soru dağılımı beklenen dışında değildi. Her sınavda sorulan bazı başlıkların sorulmaması dahi olasılık dahilindeydi. Zorluk yönünden geçen sınavlardan pek farklı değildi. Yine

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

YAYGIN, KAŞINTILI, PAPÜLLÜ DÖKÜNTÜ. Araş. Gör. Dr. Nahide Gökçe ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI

YAYGIN, KAŞINTILI, PAPÜLLÜ DÖKÜNTÜ. Araş. Gör. Dr. Nahide Gökçe ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI YAYGIN, KAŞINTILI, PAPÜLLÜ DÖKÜNTÜ Araş. Gör. Dr. Nahide Gökçe ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI 28.04.2015 34 yaşında erkek hasta 2 gün önce ortaya çıkan kaşıntılı, eritematöz, kaşıntılı, papüler

Detaylı

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar-

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar- Dr. Lale Sever 9. Ulusal Çocuk Nefroloji Kongresi, 24-27 Kasım 2016 - Antalya Glomerülonefritlerin pek çoğunda (patogenez çok iyi bilinmemekle birlikte)

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Ba Dokusu Hastal klar na Genel Bak fl

Ba Dokusu Hastal klar na Genel Bak fl .Ü. Cerrahpafla T p Fakültesi Sürekli T p E itimi Etkinlikleri Romatolojik Hastal klar Sempozyum Dizisi No: 34 Nisan 2003; s. 73-79 Ba Dokusu Hastal klar na Genel Bak fl Uz. Dr. Emire Seyahi Bu konu altında

Detaylı

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü VAKA SUNUMU Dr. Neslihan Çiçek Deniz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü N.E.K. 5.5 YAŞ, KIZ 1. Başvuru: Haziran 2011 (2 yaş 4 aylık) Şikayet: idrar renginde koyulaşma Hikaye: 3-4

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

Ağızda bulgu veren enfeksiyon hastalıkları. Dr. Hayati Demiraslan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Ağızda bulgu veren enfeksiyon hastalıkları. Dr. Hayati Demiraslan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ağızda bulgu veren enfeksiyon hastalıkları Dr. Hayati Demiraslan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Sunum planı Mantarlar Orofaringeal kandidiyazis Virüsler El-ayak-ağız hastalığı Herpes simpleks

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010

NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi HAZİRAN 2010 NADİR Mİ, YOKSA?! Doç. Dr.Hülya KAŞIKÇIOĞLU Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 11-12 HAZİRAN 2010 1.Olgu 55 yaşında erkek hasta Akut inferior miyokard infarktüsü nedeniyle

Detaylı

ORAL MUKOZANIN EROZİV, ÜLSERATİF, VEZİKÜLER VE BÜLLÖZ LEZYONLARI

ORAL MUKOZANIN EROZİV, ÜLSERATİF, VEZİKÜLER VE BÜLLÖZ LEZYONLARI T.C Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı ORAL MUKOZANIN EROZİV, ÜLSERATİF, VEZİKÜLER VE BÜLLÖZ LEZYONLARI BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Merve ERSOY Danışman Öğretim Üyesi:

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

PERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ

PERİKARDİT GİRİŞ PATOFİZYOLOJİ. Dr. Neslihan SAYRAÇ GİRİŞ Perikard PERİKARDİT Dr. Neslihan SAYRAÇ AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı 05/01/2010 Visseral Parietal 50 ml seröz sıvı İnsidansı net olarak bilinmiyor Ancak acil servise AMI olmayan göğüs ağrısı ile başvuran

Detaylı

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından

Detaylı

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro CANDLE 2016 un türevi 1. CANDLE NEDİR 1.1 Nedir? Kronik Atipik Nötrofilik Dermatosiz, Lipodistrofi ve Yüksek ateş (CANDLE) sendromu nadir görülen genetik bir

Detaylı

HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular

HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular HEPATİT C VİRUSU Klinik ve Karaciğer Dışı Bulgular Dr. Süda TEKİN KUH İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Sunum içeriği HCV infeksiyonu Klinik Karaciğer dışı tutulum Yönetim HCV - Patogenez

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 03 Eylül 08 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 5 Nisan 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP C TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Nisan 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP A TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 7 Kasım 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 09 Şubat 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER

OTOİMMUN HASTALIKLAR. Prof.Dr.Zeynep SÜMER OTOİMMUN HASTALIKLAR Prof.Dr.Zeynep SÜMER İmmun tolerans Organizmanın kendinden olan antijeni tanıyarak bunlara karşı reaksiyon vermemesi durumuna İMMUN TOLERANS denir Otoimmunitenin oluşum mekanizmaları

Detaylı

KAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

KAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ KAWASAKİ HASTALIĞI-7 VAKANIN DEĞERLENDİRİLMESİ Canan Hasbal Akkuş, Tolga Erkum, Mehmet Bedir Akyol, Zilha Şentürk, Burcu Bursal, Zeynep Kıhtır, Sami Hatipoğlu Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ

AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİ Böbrek Yetmezliği; ABY; Acute Renal Failure; ARF; Böbrek fonksiyonlarının aniden durmasıdır. Böbrekler vücudumuzdaki atık maddeleri kandan süzerek atan ve sıvı dengesini sağlayan

Detaylı

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi

MEMENİN PAGET HASTALIĞI. Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi MEMENİN PAGET HASTALIĞI Doç. Dr. M. Ali Gülçelik Ankara Onkoloji Hastanesi Meme başındaki eritamatöz ve ekzamatöz değişiklikler ilk kez 1856 da Velpeau tarafından tariflenmiştir. 1874 de ilk kez Sir James

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 0-05 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 08 Eylül 0 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI.

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 08-09 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP D TEORİK DERS PROGRAMI. Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 0 Şubat 09 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

Behçet Hastalığı. Neden benim çocuğumda bu rahatsızlık var? Olması engellenebilir miydir? Hastalığın nedeni belli değildir. BH önlenemez.

Behçet Hastalığı. Neden benim çocuğumda bu rahatsızlık var? Olması engellenebilir miydir? Hastalığın nedeni belli değildir. BH önlenemez. Pædiatric Rheumatology InterNational Trials Organisation Behçet Hastalığı Behçet hastalığı nedir? Behçet sendromu veya Behçet hastalığı(bh), nedeni bilinmeyen sistemik bir vaskülittir (yani kan damarlarının

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı

Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Cengizhan Erdem Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı LĐKEN PLANUSTA TEDAVĐ KUTANÖZ LİKEN PLANUSTA TEDAVİ Az sayıda kutanöz asemptomatik LP papülühasta ısrar etmedikçe tedaviyi

Detaylı

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür.

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. SİROZ Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. İlerleyici ilerleyici karaciğer hastalıkları sonuçta siroz ile sonuçlanan progresif fibrozise neden olur. Safra kanalikülü

Detaylı

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Gebede HSV İnfeksiyonu Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Olgu 14 günlük, erkek bebek Şikayeti: Sol kol ve bacakta kasılma, emmeme Hikaye:

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI 05-06 EĞİTİM YILI DÖNEM IV GRUP B TEORİK DERS PROGRAMI Hft Tarih Saat Konu Süre Öğretim Üyesi 07 Eylül 05 09.00 İç Hastalıkları ve Anamnez () Toraks muayenesi

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI

ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI ENFEKTİF ENDOKARDİT: KLİNİK VE EKOKARDİYOGRAFİ BULGULARI Dr. Sadık Açıkel Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Detaylı

Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Haluk ERAKSOY İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı HCV İnfeksiyonu Akut hepatit C Kronik hepatit C HCV İnfeksiyonu Akut Viral

Detaylı