Araştırma Makalesi Pamukkale Tıp Dergisi Pamukkale Medical Journal Tıp Fakültesi öğrencileri ve pratisyen hekimlerin anaflaksinin tanı ve tedavisi konusundaki bilgileri Knowledge regarding diagnosis and treatment of anaphylaxis of general practitioners and medical students Mervan Bekdaş*, Mustafa Dilek*, Engin Açıkel**, Bilal Ağalday***, Mustafa Erkoçoğlu* *Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD, Bolu **Aile Hekimi, Bolu Bahçelievler Aile Sağlığı Merkezi, Bolu ***Öğrenci, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Bolu Özet Amaç: Bu çalışmada, tıp fakültesi öğrencileri ile pratisyen hekimlerin anafilaksi konusundaki tanı ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem:anket çalışması Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencileri ve Bolu da birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan pratisyen hekimlere yapıldı. Ankette anafilaksi ve anafilaksi benzeri olgu örnekleri verildi. Bulgular: Çalışmaya 68 öğrenci ve 55 pratisyen hekim katıldı. Öğrencilerinin 38 tanesi (%55.8) ve pratisyen hekimlerin 39 tanesi (%70.9) erkek idi. Anafilaksi olgularını doğru tanıma oranları öğrencilerde %59.8 iken, pratisyen hekimlerde %35.8 idi. İki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.001), ancak anaflaksi sırasında ilk tedavi seçeneği olarak adrenalinin kullanılması ve doğru kullanma şekli oranları açısından iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (sırasıyla %59.8 a %51.3, p=0.21 ve %50.0 a %48.1, p=0.77). Pratisyen hekimlerin 12 tanesinin 10 yıldan daha az ve 43 tanesinin 10 yıldan daha fazla mesleki tecrübeleri vardı. Anafilaksi sorularına doğru cevap oranı meslek deneyimi az olan grupta anlamlı oranda yüksekti (% 44.4 e %24.8, p=0.022), ancak anaflaksi sırasında ilk tedavi seçeneği olarak adrenalinin kullanılması ve doğru kullanma şekli oranları açısından iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (sırasıyla % 47.2 ye %32.5, p=0.1 ve % 45.8 e %48.8 p=0.79). Sonuç:Hem tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin ve hem de pratisyen hekimlerin anafilaksi tanı ve tedavisi konusundaki bilgi düzeyleri yetersizdir. Bu oranların arttırılabilmesi için hem tıp fakültesi ve hem de mezuniyet sonrası eğitimlere ağırlık verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Pam Tıp Derg 2014;7(3):202-208 Anahtar sözcükler: Anafilaksi, adrenalin, tıp fakültesi öğrencisi, pratisyen hekim. Abstract Purpose: The study aims to compare the knowledge of medical students with those of general practitioners about diagnosis and treatment of anaphylaxis. Materials and methods: Senior students at Bolu Abant İzzet Baysal Medical Faculty and general practitioners working in the health care system in Bolu were asked to answer a questionnaire. The questionnaire consisted of cases with anaphylaxis or anaphylaxis-like situations. Results: 68 students and 55 general practitioners were included in the study. Thirty eight (55.8%) of the students and 39 (70.9%) of the general practitioners were male. The rate of correct diagnosis of anaphylaxis cases was 59.8% among students while this rate was 35.8% for the general practitioners. The difference between the 2 groups was statistically significant (p<0.001). However there was no statistically significant difference between the groups in regards to the usage of adrenalin as the first treatment alternative and its correct dosage during anaphylaxis (59.8 vs. 51.3%, p=0.21 and 50.0 vs. 48.1%, p=0.77, respectively). 12 general practitioners had less than 10 years professional experience while 43 of them had more than 10 years professional practice. The correct answer ratio to the anaphylaxis questions was statistically significantly higher in the less experienced group (44.4 vs. 24.8%, p=0.022). Nevertheless, there was no statistically significant difference between the groups in regards to the usage of adrenaline as the first treatment modality in anaphylaxis and in regards to the correct usage of adrenalin ( 47.2 vs. 32.5%, p=0.1 and 45.8 vs. 48.8%, p=0.79, respectively). Conclusion: The knowledge about diagnosis and treatment of anaphylaxis of both medical students and general practitioners is not sufficient. We believe that in order to increase these ratios, not only the medical education but also the post-graduate education should be improved. Pam Med J 2014;7(3):202-208 Key words: Anaphylaxis, adrenaline, medical student, general practitioner. Mervan Bekdaş Yazışma Adresi:Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD, Bolu e-mail: vanbek@gmail.com Gönderilme tarihi: 02.04.2014 Kabul tarihi: 12.05.2014 202
Pamukkale Tıp Dergisi 2014;7(3):202-208 Bekdaş ve ark. Giriş Anafilaksi birçok etkene sekonder olarak aniden başlayan, birçok sistemi etkileyen ve ölüme neden olabilen ciddi bir alerjik reaksiyondur [1]. Yıllık insidansının çocuklarda 75.1/100.000, adölesanlarda ise 65.2/100.000 olduğu bilinmektedir [2]. Çocukluk çağında meydana gelen anaflaksiye bağlı mortalite oranları %0.7 ile %20 arasında değişmektedir [3,4]. Anafilaksiye neden olan en önemli etkenler besinler (%33), venomlar (%19) ve ilaçlardır (%14) [2]. Anafilaktik reaksiyonlarda son yıllarda olan artışın sebebi besinler iken [5], bu reaksiyonlara bağlı mortalitedeki artışın nedenleri besinler, venomler ve ilaçlardır [6]. Vakaların %32-50 sinde ise etken saptanamamaktadır [7]. Semptomların ortaya çıkma hızı etkenin vücuda giriş noktasına göre değişebilmektedir. İntravenöz yolla alınan etkenin semptomları 5-30 dakika sonra, oral yoldan alınan etkenin semptomları ise 2 saat sonra ortaya çıkmaktadır [3]. Semptomlar genellikle deri (%80 90), respiratuvar sistem (%70), gastrointestinal sistem (%30 45), kardiyovasküler sistem (%10 45) ve merkezi sinir sistemi (%10 15) ile ilgilidir [8]. Bu sistemlerin en azından ikisi etkilenmektedir [9]. Anafilaksinin tanı kriterleri tablo 1 de verilmiştir. Tablo 1. Anafilaktik reaksiyon tanı kriterleri 1. Deri veya mukozal doku tutulumu ve beraberinde solunum güçlüğü veya tansiyon arteriyelin düşük olması 2. Aşağıdaki semptomlardan ikisinin veya daha fazlasının görülmesi a. Deri veya mukoza tutulumu b. Solunum güçlükleri c. Düşük tansiyon d. Gastrointestinal semptomlar 3. Bilinen bir alerjene maruz kalındıktan sonra düşük tansiyon Yukarıdaki üç durumdan birisi varsa, kişide anafilaktik reaksiyon olması yüksek olasılıktır Anafilaksi de mortalite ve morbiditeyi azaltmak için erken tanı ve hızlı tedavi çok önemlidir. Anaflaksi vakalarının büyük çoğunluğu birinci basamak hekimleri tarafından görülmekte ve tedavi edilmektedirler. Bu nedenle hızlı birinci basamak hekimlerinin anafilaksiye yaklaşımlarının doğru olması çok önemlidir. Ancak yapılan çalışmalarda hekimlerin anafilaksiye yaklaşım konusunda bilgi ve tutumları konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıkları saptanmıştır [10,11]. Anafilaksi teşhisi etken alındıktan sonra meydana gelen klinik bulguların varlığına göre konulur (Tablo-1). Adrenalin, tedavinin ilk ve en önemli basamağıdır. Hiçbir kontrendikasyonu yoktur [8]. Anafilaksiden şüphelenildiği anda, adrenalinin intramüsküler enjekte edilmesi önerilmektedir. Hasta tedaviye iyi yanıt vermiyorsa, enjeksiyon 5 ila 15 dakikada bir tekrarlanabilir [9]. Anafilaksiye bağlı ölümlerin çoğu adrenalin uygulanmamasına veya adrenalin uygulanmasındaki gecikmeye bağlı gelişmektedir [12 14]. Bu çalışmada, tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ile hekimlik mesleğini icra eden birinci basamak hekimlerin anafilaksi konusundaki tanı ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu değerlendirme sonucunda bilgi yetersizliği tespit edilen alandaki eğitimlere ağırlık verilmesinin önerilebileceğini düşünmekteyiz. Gereç ve Yöntem Anket çalışması öncesi, yerel etik kuruldan onay alındı. Çalışma, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencileri ve Bolu da birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan pratisyen hekimler ile yapıldı. Çalışmaya katılmayı kabul etmiş kişilere anket uygulandı. Anketler yüz yüze görüşme ile hekimlere yazılı formlar şeklinde dağıtıldı. Kişiler anketleri yalnız doldurdu. Vaka örneklerinden oluşan anket ile kişilere arı, ilaç ve besine karşı gelişen anafilaktik olan ve olmayan alerjik reaksiyonların tanısını ve tedavisini içeren sorular soruldu. Anketteki vaka örneklerinden 3 tanesi (6 soru) anafilaktik reaksiyon ile ilişkili iken, 2 tanesi de (4 soru) anafilaktik olmayan alerjik reaksiyon ile ilişkili idi. Diğer 2 soru ise adrenalinin uygulama şekli ile ilgili idi. Vaka örneklerinde hastanın yaşı, şikayetleri ve başlama zamanları, önceki alerjik hastalık hikayesi, olası alerjene maruziyet ve hastanın fizik muayene bulgularını içeren kısa 88 203
Anafilaksiye yaklaşım bilgiler verildi. Katılımcıların her vaka ile ilgili tanı ve tedavi konusundaki yaklaşımları sorgulandı. Veriler Statistical Package for the Social Sciences (SPSS, Inc., Chicago, IL), version 20.0 for Windows istatistik programı kullanılarak değerlendirildi. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu görsel (histogram) ve analitik yöntemlerle (Kolmogorov-Smirnov/ Shapiro-Wilk testleri) incelendi. Tanımlayıcı analizler normal dağılan sürekli değişkenler için ortalama±standart sapma ve kategorik değişkenler için yüzde oran şeklinde verildi. Gruplar arasındaki karşılaştırma kategorik değişkenler için ki-kare, normal dağılım gösteren sürekli değişkenler için Student t ve normal dağılım göstermeyen diğer parametreler için Mann Whitney U testleri kullanıldı ve p<0.05 olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıfta okuyan 74 tane öğrenciden 68 tanesi (%91.8) ve Bolu da birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan 95 tane pratisyen hekimlerden 55 tanesi (%57.8) çalışmaya dahil edildi. Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin 38 tanesi (%55.8) erkek, 30 tanesi (%44.1) kız ve ortalama yaşları 24.1 ± 0.7 yıl iken, pratisyen hekimlerin 39 tanesi (%70.9) erkek, 16 tanesi (%29) kız ve ortalama yaşları 41.2 ± 6.1 yıl idi. İki grup arasında cinsiyet açısından anlamlı bir farklılık yoktu (p=0.088), ancak yaş ortalamaları anlamlı oranda farklı idi (p 0.001) (Tablo 2). Tablo 2. Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ile pratisyen hekimlerin özellik ve cevaplarının karşılaştırılması Özellikler Tıp Fakültesi Pratisyen hekim P değeri öğrencisi (n=68) (n=55) Cinsiyet (E) n % 38 (% 55.8) 39 (% 70.9) 0.088 Yaş (yıl) (Ortalama±SS) 24.1 ± 0.7 41.2 ± 6.1 0.001 Tüm sorulara doğru cevap yüzdesi (ortalama±ss) 47.3 ± 18.8 36.8 ± 13.3 0.001 Anafilaksi vakalarına doğru cevap (3 soru) (Doğru cevap/ Total soru) (%) Vaka 1: 3 yaşında kız hasta arı soktuktan birkaç dakika sonra ciltte yaygın kızarıklık kaşıntı, öksürük ve nefes darlığı şikayeti ile başvuruyor. Hastanın kalp tepe atımı:100/dk, solunum sayısı:24/dk, Tansiyon:95/60mmHg olgusunun anafilaksi olduğunu bilenler (Doğru cevap/total soru) (%) Vaka 2: 10 yaşında erkek hasta penisilin enjeksiyonundan 30 dakika sonra şiddetli karın ağrısı, kusma, öksürük ve nefes darlığı şikayetleri başlıyor. Cilt muayenesi normal olan hastanın kalp tepe atımı: 106/dk, solunum sayısı:24/ dk, Tansiyon:100/70 mmhg olgusunun anafilaksi olduğunu bilenler (Doğru cevap/total soru) (%) Vaka 3: Önceden yumurta allerjisi olduğu bilinen 12 yaşındaki erkek hasta arkadaşının doğum gününde bilmeden yumurta ile yapılmış pasta yedikten 10 dakika sonra gözlerinde kararma ve halsizlik şikayetleri gelişiyor. Acil servise götürülen hastanın cilt, solunum sistemi ve gastrointestinal sistem muayeneleri normal olup bakılan tansiyonu 70/50 mmhg olgusunun anafilaksi olduğunu bilenler (Doğru cevap/total soru) (%) Anafilaksi olan vakada ilk tedavi seçeneği sorularına adrenalindir doğru cevabını verenler (3 soru) (Doğru cevap/total soru) (%) Anaflaksi anında adrenalinin uygulanma yöntemi sorularına intramusküler doğru cevabını verenler (2 soru) (Doğru cevap/total soru) (%) 122/204 (59.8) 59/165 (35.8) 0.001 48/68 (70.6) 26/55 (47.3) 0.009 42/68 (61.8) 26/55 (47.3) 0.108 32/68 (47.1) 7/55 (12.7) <0.001 122/204 (59.8) 85/165 (51.3) 0.21 68/136 (50.0) 53/110 (48.1) 0.77 204
Pamukkale Tıp Dergisi 2014;7(3):202-208 Bekdaş ve ark. Anket değerlendirmesinde verilen doğru cevaba bir puan, yanlış cevaba sıfır puan verildi. Katılımcıların tüm sorulara vermiş olduğu toplam doğru cevap skoru yüz üzerinden değerlendirildiğinde, tüm katılımcıların ortalama skorları 42.6±17.3 idi. Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin ortalama skoru 47.3±18.8 iken, pratisyen hekimlerin skoru 36.8±13.3 idi, iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0.001) (Tablo 2). Anafilaksi vakalarının verildiği sorulara doğru cevap yüz üzerinden değerlendirildiğinde tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinde ortanca değer 50 (min 0-mak 100) pratisyen hekimlerde ise 33.3 (min 0-mak 100) olup iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.001). Üç sorudan oluşan anafilaksi olgularını doğru tanıma oranları öğrencilerde %59.8 (122/204) iken, pratisyen hekimlerde %35.8 (59/165) idi. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.001). Anaflaksi vakalarına verilen cevaplar ayrı ayrı değerlendirildiğinde cilt ve solunum sistemi tutulumu olan vakayı tanıma oranı 68 öğrenciden 48 tanesi (%70.6) ve 55 pratisyen hekimden 26 tanesi (%47.3) (p=0.009); gastrointestinal sistem ve solunum sistemi tutulumu olan vakayı tanıma oranı 68 öğrenciden 42 tanesi (%61.8) ve 55 pratisyen hekimden 26 tanesi (%47.3), (p=0.1) idi. Bilinen bir allerjene maruziyet sonrası hipotansiyon gelişen vakayı 68 öğrenciden 32 tanesi (%47.1) ve 55 pratisyen hekimden 7 tanesi (%12.7) tanımıştı (p<0.001) (Tablo 2). Cilt ve solunum sistemi bulgusu olan vaka ile sadece hipotansiyon olan vakanın tanınma oranları değerlendirildiğinde hem öğrencilerde hem de pratisyenlerde hipotansiyon olan vakayı tanıma oranları anlamlı derecede düşüktü (sırasıyla p=0.005 ve p<0.001). Pratisyen hekimler arasında solunum ve gastrointestinal sistem bulgusu olan vakayı tanıma oranı sadece hipotansiyonu olan vakadan anlamlı derecede yüksek iken (p<0.001), öğrencilerde bu oran benzerdi (p=0.08). Üç sorudan oluşan anafilaksi sırasında ilk tedavi seçeneği olarak adrenalinin kullanılma oranları öğrencilerde %59.8 (122/204) iken, pratisyen hekimlerde %51.3 (85/165) idi, bu iki grup arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0.21). Anaflaksi vakalarını doğru biçimde tanımlayan 61 katılımcıdan 31 tanesi (%50.8) ilk tercih olarak adrenalini tercih ettikleri görülürken; 9 tanesi (%14.5) steroid, 5 tanesi (%8.1) antihistaminik ve 16 tanesi de (%26.2) steroid ile beraber antihistaminik tedavisini ilk tercihleri olarak seçmişlerdi. Adrenalin anaflaksi anında hangi yolla kullanılmalıdır? sorusuna doğru cevap oranları her iki grupta da düşüktü, tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinde bu oran %50.0 (68/136) iken, pratisyen hekimlerde bu oran %48.1 (53/110) idi. İki grup arasında soruları doğru cevaplama açısından anlamlı bir fark yoktu (p=0.77) (Tablo 2). Bolu da birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan pratisyen hekimlerde iki gruba ayrıldı. Çalışmamızdaki 55 tane pratisyen hekimden 12 tanesinin (%21.8) 10 yıldan daha az, 43 tanesinin (%78.1) ise 10 yıldan daha fazla mesleki tecrübeleri vardı. 10 yıldan daha az mesleki tecrübesi olanların 10 tanesi (%83.3) erkek, 2 tanesi (%16.6) kız ve yaşları 35.3 ± 4.7 yıl idi. 10 yıldan daha fazla mesleki tecrübesi olanların 29 tanesi (%67.4) erkek, 14 tanesi (%32.5) kız ve yaşları 42.8 ± 5.2 yıl idi. İki grup arasında cinsiyet açısından anlamlı bir farklılık yoktu (p=0.28), ancak yaş ortalamaları anlamlı oranda farklı idi (p<0.001) (Tablo 3). Tüm sorulara doğru cevap oranları 10 yıldan daha az meslek deneyimi olan pratisyen hekimlerde %38.8 (56/144) iken, 10 yıldan daha fazla olanlarda %36.2 (187/516) idi. İki grup arasında soruları doğru cevaplama oranları açısından anlamlı bir fark yoktu (p=0.56) (Tablo 3). Anafilaksi sorularına doğru cevap oranları 10 yıldan daha az meslek deneyimi olan pratisyen hekimlerde %44.4 (16/36) iken, 10 yıldan daha fazla olanlarda %24.8 (32/129) idi. İki grup arasında soruları doğru cevaplama açısından anlamlı bir fark vardı (p=0.02) (Tablo 3). Anafilaksi durumunda adrenalin kullanılmasına dair doğru cevap oranları 10 yıldan daha az meslek deneyimi olan pratisyen hekimlerde %47.2 (17/36) iken, diğerlerinde %32.5 (42/129) idi. İki grup arasında soruları doğru cevaplama açısından anlamlı bir fark yoktu (p=0.1) (Tablo 3). Adrenalin kullanım yöntemi sorularına doğru cevap oranları 10 yıldan daha az meslek deneyimi olan pratisyen hekimlerde %45.8 (11/24), diğerlerinde %48.8 (42/86) idi. İki grup arasında soruları doğru cevaplama açısından anlamlı bir fark yoktu (p=0.79) (Tablo 3). Tartışma Anaflaksiye bağlı gelişen mortalite ve morbiditeyi azaltmanın yolu doğru tanı ve doğru tedaviden geçmektedir. Anaflaksi sıklığının son yıllarda giderek artması önemini daha 205
Anafilaksiye yaklaşım Tablo 3. Meslek deneyimi 10 yıldan az olan pratisyen hekimler ile 10 yıldan fazla olan pratisyen hekimlerin özellik ve cevaplarının karşılaştırılması Özellikler Meslek deneyimi Meslek deneyimi p değeri 10 yıldan az (n=12) 10 yıldan fazla (n=43) Cinsiyet (E) n (%) 10 (83.3) 29 (67.4) 0.28 Yaş (yıl) (Ortalama±SS) 35.3 ± 4.7 42.8 ± 5.2 0.001 Tüm sorulara doğru cevap (12 soru) (Doğru cevap/total soru) (%) Anafilaksi sorularına doğru cevap (3 soru) (Doğru cevap/total soru) (%) Anafilaksi olan vakada ilk tedavi seçeneği sorularına adrenalindir doğru cevabını verenler (3 soru) (Doğru cevap/ Total soru) (%) Anaflaksi anında adrenalin uygulanma yöntemi sorularına intramusküler doğru cevabını verenler (2 soru) (Doğru cevap/ Total soru) (%) 56/144 (38.8) 187/516 (36.2) 0.56 16/36 (44.4) 32/129 (24.8) 0.022 17/36 (47.2) 42/129 (32.5) 0.1 11/24 (45.8) 42/86 (48.8) 0.79 da arttırmıştır. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda, anafilaktik reaksiyonların tedavi ve tedavisinde hem dünyada hem de ülkemizde hekimlerin bilgi eksikliğinin olduğunu gösterilmiştir [10,11,14,15]. Krugman ve ark [17] yaptıkları çalışmada alerji eğitimi almayan pediatristlerin sadece %56 sının besin kaynaklı anafilaksiyi tanıdıkları saptandı. Pediatrik alerji kliniğine refere edilen besin kaynaklı anafilaksi vakalarının ise sadece %34.5 inin tanılarının doğru oldukları saptandı [18]. Çalışmamızda anafilaksi, tıp fakültesi öğrencilerinin sadece %59.8 i ve pratisyen hekimlerin sadece %35.8 i tarafından doğru teşhis edilmiştir. Bu bulgular ülkemizde hem son sınıf ve hem de pratisyen hekimlerin anaflaksi vakalarını tanımada ciddi bilgi eksikleri olduğunu göstermektedir. Öğrenciler ile pratisyen hekimler karşılaştırıldığında ise anaflaksi vakalarını tanıma oranının pratisyen hekimlerde anlamlı olarak daha düşük olduğu görülmüştür. Bu bulgular ülkemizde anaflaksi konusunda hem tıp fakültesi eğitiminde iyileştirmeye ve hem de mezuniyet sonrası periyodik eğitimlere ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Anaflaksi tedavisinde en önemli basamak anaflaksi tanısının hızla konulabilmesidir, ancak klinik pratikte bu her zaman o kadar kolay olamamaktadır. Bu amaçla 2006 yılında gerçekleştirilmiş olan uluslararası toplantıda anaflaksinin tanımı tekar gözden geçirilerek üç farklı tanımlama yapılmıştır [19]. Çalışmamızda her üç tanıma uyan birer vaka örneği kullanılmıştır. Hekimler tarafından asla unutulamamsı gereken durum anaflaksi tanısı için cilt tutulumunun şart olmamasıdır. Ancak katılımcıların cevapları değerendirildiğinde vakaları tanıma oranları en fazla cilt tutulumu olan vakada iken, bilinen allerjenle maruziyet sonrası sadece hipotansiyonun anaflaksi tanısı için yeterli olduğunu pratisyen hekimlerin sadece %12.7 si bilmişti. Bu durum anaflaksi tanımı konusunda hem bilgi eksikliğini hem de tanımlamanın tüm hekimler tarafından daha kolay anlaşılabilir ve uygulanabilir hale getirilmesi gerektiğini düşündürmektedir. Anafilaksi de ilk tercih edilmesi gereken ilaç intramüsküler adrenalindir [20]. Bu yaklaşım hayat kurtarıcıdır [21]. Adrenalin yapılmasındaki gecikme ya da yeterli dozda yapılmaması anafilaksiye bağlı mortalite ve morbidite riskini artırmaktadır [22 24]. Ülkemizde yapılan çalışmalarda anafilaksi durumunda adrenalin kullanımını bilen hekimler %12.8 ile %45.9 arasında değişmektedir [11,16,25]. Çalışmamızda anafilaksi durumunda adrenalin kullanılması gerekliliği tıp fakültesi öğrencilerinin sadece %59.8 si ve pratisyen hekimlerin sadece %51.3 i tarafından ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra anaflaksi tanısını doğru olarak koyan pratisyen hekimlerin yaklaşık yarısı tedavide ilk seçenek olarak adrenalini tercih etmemiştir. Çalışmamız tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ve pratisyen hekimlerin anafilaksinin tanısı yanında tedavisinde de ciddi bilgi eksiklikleri olduğunu göstermektedir. Farkındalığın arttırılması ve bilgi eksikliğinin en aza indirebilmesi için tıp fakültesi ve mezuniyet sonrası eğitimlerle bu konu üzerinde daha ciddi durulması gerektiği düşünülmektedir. 206
Pamukkale Tıp Dergisi 2014;7(3):202-208 Bekdaş ve ark. Yapılan çalışmalar sonunda anaflaksi sırasında en etkin ve güvenli adrenalin uygulama yolunun intramüsküler yol olduğu göterilmiştir [26]. Ülkemizde yapılan çalışmalarda anafilaksi durumunda adrenalin doğru kullanım şeklini bilen hekimler %31.2 ile %45.9 arasında değişmektedir [16,24,27]. Çalışmamızda tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ile pratisyen hekimlerin adrenalin kullanımı ile ilgili bilgilerinin benzer olduğu görüldü (sırasıyla %50 ye %48.1). İntramüsküler yolu seçen katılımcı sayısının ülkemizde yapılan önceki çalışmalara göre yüksek olmasına rağmen katılımcıların yaklaşık yarısının doğru uygulama yolunu bilmekdikleri görüldü. Mesleki deneyim artıkça, hekimin tecrübesinin ve becerisinin artması beklenen bir durumdur. Ancak yapılan çalışmalar bunun tam tersi sonuçları ortaya çıkarmıştır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada mesleki deneyim ile anafilaksi reaksiyonunun tanınması ve adrenalin kullanılması arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı [11,25]. Bu bulgular tıp eğitimi süresince anafilaksiye yaklaşım konusunda eksiklikler olduğunu düşündürmektedir. Çalışmamızda meslek deneyimi az olan pratisyen hekimlerin meslek deneyimi fazla olanlara göre anafilaktik reaksiyonları daha doğru tanıdıkları görüldü, ancak anafilaksinin adrenalin ile tedavisi ve adrenalinin doğru kullanımı ile ilgili bilgilerin çok fazla değiştirmediği saptandı. Sonuç olarak hem tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin ve hem de pratisyen hekimlerin anafilaksi tanı ve tedavisi konusundaki bilgi düzeyleri yetersizdir. Ayrıca mezuniyet sonrası bilgi düzeyinde de zaman içerisinde azalma olduğu görülmektedir. Anafilaksinin doğru tanı ve tedavi oranlarının arttırılabilmesi için hem tıp fakültesi eğitimlerinin iyileştirilmesi ve hem de etkin ve pratiğe dayalı mezuniyet sonrası eğitimlere ağırlık verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Çıkar İlişkisi: Yazarlar çıkar ilişkisi olmadığını beyan eder. Kaynaklar 1. Sampson HA, Muñoz-Furlong A, Campbell RL, et al. Second symposium on the definition and management of anaphylaxis: summary report second national institute of allergy and infectious disease/food allergy and anaphylaxis network symposium. J Allergy Clin Immunol 2006;117:391-397. 2. Decker WW, Campbell RL, Manivannan V, et al. The etiology and incidence of anaphylaxis in rochester, minnesota: a report from the rochester epidemiology project. J Allergy Clin Immunol 2008;122:1161-1165. 3. Marx J. Rosen s emergency medicine: concepts and clinical practice 7th edition. Philadelphia, PA: Mosby/ Elsevier 2010;1511-1528. 4. Triggiani M, Patella V, Staiano RI, Granata F, Marone G. Allergy and the cardiovascular system. Clin Exp Immunol 2008;153(Supp)1:7-11. 5. Koplin JJ, Martin PE, Allen KJ. An update on epidemiology of anaphylaxis in children and adults. Curr Opin Allergy Clin Immunol 2011;11:492-496. 6. Lee JK, Vadas P. Anaphylaxis: mechanisms and management. Clin Exp Allergy 2011;41:923-938. 7. Castells MC. Anaphylaxis and hypersensitivity reactions. New York: Humana Press 2010;223. 8. Simons FE. Anaphylaxis: recent advances in assessment and treatment. J Allergy Clin Immunol 2009;124:625-636. 9. Simons FE. World allergy, organization. world allergy organization survey on global availability of essentials for the assessment and management of anaphylaxis by allergy-immunology specialists in health care settings. Ann Allergy Asthma Immunol 2010;104:405-412. 10. Rutkowski K, Dua S, Nasser S. Anaphylaxis: current state of knowledge for the modern physician. Postgrad Med J 2012;8:458-464. 11. Pumphrey R. Anaphylaxis: can we tell who is at risk of a fatal reaction. Curr Opin Allergy Clin Immunol 2004;4:285-290. 12. Simons FE, Ardusso LR, Bilo MB, et al. 2012 Update: World allergy organization guidelines for the assessment and management of anaphylaxis. Curr Opin Allergy Clin Immunol 2012;12:389-399. 13. De Swert LF, Bullens D, Raes M, Dermaux AM. Anaphylaxis in referred pediatric patients: demographic and clinical features, triggers, and therapeutic approach. Eur J Pediatr 2008;167:1251-1261. 14. Giniş T, Toyran M, Civelek E, et al. Ankara ili aile hekimlerinin anafilaksi tanı ve tedavi yaklaşımlarının değerlendirilmesi: olgularla anket çalışması. Asthma Allergy Immunol 2012;10:129-133. 15. Silva R, Gomes E, Cunha L, Falcao H. Anaphylaxis in children: a nine years retrospective study (2001-2009). Allergol Immunopathol (Madr) 2012;40:31-36. 16. Topal E, Bakirtas A, Yilmaz O, et al. Epidemiological and clinical features of anaphylaxis: single center experience with 109 children. Pediatr Allergy Immunol Pulmonol 2013;26:88-92. 17. Krugman SD, Chiaramonte DR, Matsui EC. Diagnosis and management of food-induced anaphylaxis: a national survey of pediatricians. Pediatrics 2006;118:e554-560. 18. Kapoor S, Roberts G, Bynoe Y, Gaughan M, Habibi P, Lack G. Influence of a multidisciplinary paediatric allergy clinic on parental knowledge and rate of subsequent allergic reactions. Allergy 2004;59:185-191. 19. Sampson HA, Munoz-Furlong A, Campbell RL, et al. Second symposium on the definition and management of anaphylaxis: summary report-second national institute of allergy and infectious disease/food allergy and anaphylaxis network symposium. J Allergy Clin Immunol 2006;117:391-397. 20. Simons FE. Anaphylaxis. J Allergy Clin Immunol 2010;125(2Suppl 2):S161-181. 207
Anafilaksiye yaklaşım 21. Westfall TC, Westfall DP. Adrenergic agonists and antagonists. In: Brunton LL, Lazo JS, Parker KL, editors. Goodman & Gilman s The pharmacological basis of therapeutics. 11th ed. New York: McGraw-Hill Companies, Inc; 2006;237-247. 22. Bock SA, Munoz-Furlong A, Sampson HA. Further fatalities caused by anaphylactic reactions to food, 2001-2006. J Allergy Clin Immunol 2007;119:1016-1018. 23. Tole JW, Lieberman P. Biphasic anaphylaxis: review of incidence, clinical predictors, and observation recommendations. Immunol Allergy Clin North Am 2007;27:309-326. 24. Ellis AK, Day JH. Incidence and characteristics of biphasic anaphylaxis: a prospective evaluation of 103 patients. Ann Allergy Asthma Immunol 2007;98:64-69. 25. Çatal F, Topal E, Çeliksoy MH, et al. Aile hekimlerinin arı venom alerjisi, tedavisi ve adrenalin oto enjektör kullanım becerisi konularındaki bilgi düzeyleri. J Turgut Ozal Med Cent 2014;21:33-36. 26. Pumphrey RS. Lessons for management of anaphylaxis from a study of fatal reactions. Clin Exp Allergy 2000;30:1144-1150. 27. Erkoçoğlu M, Civelek E, Azkur D, et al. Knowledge and attitudes of primary care physicians regarding food allergy and anaphylaxis in Turkey. Allergol Immunopathol (Madr) 2013;41:292-297. 208