ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ. Raporlar



Benzer belgeler
Komşularla Sıfır Sorun Politikası: Kavramsal bir Analiz

ORTADOĞU VE AVRASYA YAZ OKULU/TRABZON

ORTADOĞU VE AVRASYA YAZ OKULU/TRABZON

التعر ف على العراق بريشة فناني الكاريكاتور 5 -

ORSAM KARİKATÜRLERDE ÜSAME BİN LADİN OPERASYONU VE YANKILARI THE OPERATON AGAINST OSAMA BIN LADEN AND ITS REFLECTIONS IN CARTOONS

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

كيف نفهم المشكلة السورية عبر صور كاريكاتورية

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

BAĞDAT ÜNİVERSİTESİ HEYETİ İLE 3 AĞUSTOS 2010 DA ORSAM DA YAPILAN TOPLANTI

TÜSİAD-Boğaziçi Üniversitesi Dış Politika Forumu Orta Asya Güvenliği, Bölgesel Örgütler ve Türkiye nin Rolü başlıklı konferans düzenleyecek

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Amerikan Stratejik Yazımından...

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

YAKLAŞAN SEÇİMLER VE IRAK IN GELECEĞİ

RİSKLER VE FIRSATLAR KAVŞAĞINDA IRAK'IN GELECEĞİ VE TÜRKİYE

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

اجتماع المائدة المستديرة مع الدكتورة جيكدم بالليم معاونة رئيس مركزابحاث الشرق األوسط بجامعة انديانا

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

19 MAYIS 2011 PERŞEMBE

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

ULUSLARARASI SURİYE SEMPOZYUMU TARİH, SİYASET VE DIŞ POLİTİKA NİSAN ANKARA. Prof. Dr. H. Mustafa Eravcı-Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

المحاضرة التي القاها السيد مسعود البارزاني رئيس ادارة االقليم الكردي في العراق بتاريخ 4 حزيران

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

Dünden Bugüne Ortadoğu (UI506) Ders Detayları

Yrd.Doç.Dr. BÜLENT ŞENER

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN:

Yrd.Doç.Dr. MERVE İREM YAPICI

Yrd.Doç.Dr. UTKU YAPICI

Hazar dan Karadeniz e Stratejik Bakış Uluslararası Sempozyum Aralık 2013 / İstanbul

2013 Türk Dış Politikası Yıllığı. Editörler: Burhanettin Duran, Kemal İnat, Ali Balcı

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001

Yrd. Doç. Dr. Kemal Çiftçi

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

ANTAKYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Koalisyon Pazarlıkları ve Olası Hükümet Formülleri. Maliki'nin Türkiye Ziyareti ve Irak'ta Yeni Hükümet Kurma Senaryoları

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: E-Posta: EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Türk Dış Politikası ve Bölgesel Güç Olma Çabaları

Kerkük, Telafer, Kerkük...

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

İÇİNDEKİLER. Sunuş Konu Proje Koordinatörü ve Uygulayıcı Kurum Tarih ve Yer Amaç ve Hedefler Katılımcılar...

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ÖZGEÇMİŞ. : Prof. Dr. Birol AKGÜN : Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Çankaya, Ankara

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Uluslar arası İlişkiler Bölümü

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

ÖZGEÇMĐŞ. 1. Adı Soyadı: Sait YILMAZ 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Yard.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

LOCAL COUNCILS AND SECURITY SECTOR REFORM IN SYRIA BAŞLIKLI TOPLANTININ SONUÇ RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

AGRT DEN TARİHİMİ ÖĞRENİYOR, TABİATI SEVİYORUM SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

Editörler BURHANETTİN DURAN KEMAL İNAT ALİ RESUL USUL SETA


JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Aylık Dış Ticaret Analizi

DERS PROFİLİ. Türk Dış Politikası POLS 402 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane. Mehmet Turan Çağlar

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Devrim Öncesinde Yemen

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Toplum, İktisat ve Çevre Üçgeninde Karar Vermek

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

1,2 1,2 1,2 1,2 DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS KÜRESEL VE BÖLGESEL SİYASET II KBS Ön Koşul Dersleri - Türkçe

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ

TÜRK DIŞ POLİTİKASI YILLIĞI 2012

المحاضرة التي القيت في اورسام بتاريخ 9 نيسان

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

16 Ağustos 2013 BURHANETTİN DURAN

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

Transkript:

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Raporlar

Kapak Konusu / Cover Story Komşularla Sıfır Sorun Politikası ve Arap Baharı: Kriz mi, Fırsat mı? The Policy of Zero-Problem with Neighboring Countries and Arab Spring: Challenge or Opportunity? Komşularla Sıfır Sorun Politikası: Kavramsal bir Analiz Zero-Problem Policy With Neighbors: A Conceptual Analysis Tarık OĞUZLU Türk Dış Politikası ve Bölgesel Güç Olma Çabaları Turkish Foreign Policy and Its Efforts To Be a Regional Power Barış DOSTER Arab Baharının Gölgesinde İsrail - Filistin Sorunu ve Türkiye - İsrail İlişkileri Israel - Palestine Problem and Turkey - Israel Relations in the Shadow of the Arab Spring Bezen Balamir COŞKUN Sıfır Sorun dan Sıfır Çözüm e: Türkiye, Suriye Politikasından Dolayı Bölgede Dostsuz mu Kalıyor? From Zero Problem to Zero Solution: Does Turkey Remain Friendless in the Region Because of Its Syria Politics? Abdülgani BOZKURT Komşularla Sıfır Sorun Politikası ve Arap Baharı: Tıkanmışlık Durumunun Bir Analizi Zero-Problem Policy With Neighbors and The Arab Spring: An Analysis of Deadlock Tarık OĞUZLU 7-54 Ortadoğu Güncesi / Middle East Diary 21 Nisan 2012 20 Mayıs 2012 21 April 2012 20 May 2012 132 Indexed by tarafından taranmaktadır

İncelemeler / Analyses Ya İran Nükleer Programı Enerji İçinse? Türkiye nin Enerji Güvenliğine Yansımaları What if Iran s Nuclear Program is for Energy? Implications for Turkey s Energy Security Emre İŞERİ Musul Gözlemleri Mosul Observations Hasan KANBOLAT Serhat ERKMEN Bilgay DUMAN Körfez Arap Ülkelerinin İşbirliği Konseyi ve Birleşik Bir Suudi Arabistan ve Bahreyn in Ekonomik Açıdan Önemi Cooperation Council for the Arab States of the Gulf and the Economic Importance of a Unified Saudi Arabia and Bahrain 55 67 77 Harun ÖZTÜRKLER Hürmüz Boğazı ile ilgili Jeopolitik Riskler Geopolitical Risks About The Strait of Hormuz Ali Oğuz DİRİÖZ Barut Fıçısı Irak ve Türkmenler Powder Keg Iraq and The Turkmen Mahir NAKİP Türkiye - Arap Dünyası Turizm İlişkilerinde Durum ve Beklentiler The Situation of and Expectations from Tourism Relations between Turkey and Arab World 84 94 Cüneyt MENGÜ 102 ORSAM KONUK / Guest Kayhan Barzegar: İran-Türkiye İlişkilerinin Suriye Krizine Çözüm Getireceği Konusunda Umutluyum. Hem De Batılı Ülkeler Veya Türkiye Tarafından Askerî Bir Dış Müdahale Olmadadan. Kayhan Barzegar: I Am Optimistic About the Iran-Turkish Relations to Solve the Syrian Crises. Not Military İnvention of the Foreigners Either by the Western Country or Turkey. Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş: KKTC İçme Suyu Temin Projesi Asrın Projesi Olacak Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş: TRNC Drinking Water Supply Project Will Be the Project of the Century Hadi Ghaemi: İranlılar Gerçeği Duymaya, Dünyanın Özellikle de Türkiye Gibi Ülkelerin Olan Bitenin Farkında Olduğunu Görmeye İhtiyaçları Var Hadi Ghaemi: Iranians Need to Hear the Truth That Outside World, Especially a Country Like Turkey is Aware of What is Happening in Iran 113 118 128

Haziran 2012 Sahibi: ORSAM adına Hasan Kanbolat Yayın Kurulu Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık Hasan Kanbolat Doç. Dr. Hasan Ali Karasar Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ORSAM Başkanı Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi U.İ.B. Başkanı ORSAM Danışma Kurulu ( Soyadı sırasına göre) Dr. İsmet Abdülmecid Irak Danıştayı Eski Başkanı Prof. Dr. Hayati Aktaş ORSAM Trabzon Temsilcisi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Hasan Alsancak BP & BTC Türkiye, Enerji Güvenliği Direktörü Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık ODTÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Eski Bakanı, İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Dorayd A. Noori Irak ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Yardımcısı Prof. Dr. Tayyar Arı Uludağ Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Arslan İstanbul Üniversitesi, Tarih Bölümü Başar Ay Türkiye Tekstil Sanayi İşveren Sendikası Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Aydın Kadir Has Üniversitesi Rektörü Doç. Dr. Ersel Aydınlı Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı & Fulbright Genel Sekreteri Doç. Dr. Veysel Ayhan ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Itır Bağdadi İzmir Ekonomi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Bölümü Prof. Dr. İdris Bal TBMM 24. Dönem Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Ersan Başar Karadeniz Teknik Üniversitesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanı Kemal Beyatlı Irak Türkmen Basın Konseyi Başkanı Barbaros Binicioğlu Ortadoğu Danışmanı Prof. Dr. Ali Birinci Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Budak Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hasan Canpolat İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı E. Hava Orgeneral Ergin Celasin 23. Hava Kuvvetleri Komutanı Volkan Çakır ORSAM Danışmanı, Afrika - ORSAM Antananarivo (Madagaskar) Temsilcisi Doç. Dr. Mitat Çelikpala Kadir Has Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Çetiner Çetin Gazeteci Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya YÖK Başkanı Dr. Didem Danış ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Galatasaray Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü Prof. Dr. Volkan Ediger İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ekonomi Bölümü Prof. Dr. Cezmi Eraslan Başbakanlık Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Çağrı Erhan Ankara Üniversitesi ATAUM Müdürü, SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Ahi Evran Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Amer Hasan Fayyadh Bağdat Üniversitesi, Siyaset Bilimi Fakültesi Dekanı Av. Aslıhan Erbaş Açıkel ORSAM Danışmanı, Enerji-Deniz Hukuku Cevat Gök Irak El Fırat TV Türkiye Müdürü Mete Göknel BOTAŞ Eski Genel Müdürü Osman Göksel BTC ve NABUCCO Koordinatörü Timur Göksel Beyrut Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhamad Al Hamdani Irak ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Habib Hürmüzlü ORSAM Ortadoğu Danışmanı Numan Hazar Emekli Büyükelçi Doç. Dr. Pınar İpek Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Tuğrul İsmail TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. İlyas Kamalov ORSAM Avrasya Danışmanı Doç. Dr. Hasan Ali Karasar ORSAM Danışmanı, ORSAM Avrasya Stratejileri Koordinatörü - Bilkent Üniversitesi Doç. Dr. Şenol Kantarcı Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Selçuk Karaçay Vodafone Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nilüfer Karacasulu Dokuz Eylül Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü İsmet Karalar Edremit Belediye Başkanı Danışmanı Prof. Dr. M. Lütfullah Karaman Fatih Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Kardaş TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Av. Tuncay Kılıç Edremit Belediye Başkanı Doç Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli Çukurova Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aleksandr Knyazev Rus-Slav Üniversitesi (Kırgızistan) Prof. Dr. Alexander Koleşnikov Diplomat Prof. Dr. Erol Kurubaş Kırıkkale Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Talip Küçükcan Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Arslan Kaya KPMG, Yeminli Mali Müşavir Dr. Hicran Kazancı Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi İzzettin Kerküklü Kerkük Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu Okan Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Hediye Levent Gazeteci Dr. Max Georg Meier Hanns Seidel Vakfı Proje Müdürü (Bişkek) Prof. Dr. Mosa Aziz Al Mosawa Bağdat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahir Nakip Erciyes Üniversitesi, İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarık Oğuzlu ORSAM Danışmanı, Ortadoğu - Uluslararası Antalya Üniversitesi Prof. Dr. Çınar Özen Ankara Üniversitesi, SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Murat Özçelik Kamu Güvenlik Müsteşarı Doç. Dr. Harun Öztürkler ORSAM Ortadoğu Ekonomileri Danışmanı, Afyon Kocatepe Üniversitesi Dr. Bahadır Pehlivantürk TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Victor Panin Pyatigorsk Üniversitesi (Pyatigorsk, Rusya) Doç. Dr. Fırat Purtaş Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Suphi Saatçi Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Dr. Yaşar Sarı ORSAM Danışmanı, Avrasya ORSAM Bişkek Temsilcisi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniv. Ersan Sarıkaya Türkmeneli TV (Kerkük, Irak) Dr. Bayram Sinkaya ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doç. Dr. İbrahim Sirkeci Regent s College (Londra, Birleşik Krallık) Dr. Aleksandr Sotnichenko St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) Zaher Sultan Lübnan Türk Cemiyeti Başkanı Dr. Irina Svistunova Rusya Strateji Araştırmaları Merkezi, Türkiye-Ortadoğu Araştırmaları Masası Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Şahin ORSAM Ortadoğu Danışmanı, Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Mehmet Şüküroğlu Enerji Uzmanı Doç. Dr. Oktay Tanrısever ODTÜ, Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Erol Taymaz ODTÜ, Kuzey Kıbrıs Kampusü Rektör Yardımcısı (KKTC) Prof. Dr. Sabri Tekir İzmir Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Dr. Gönül Tol Middle East Institute Türkiye Çalışmaları Direktörü (ABD) Doç. Dr. Özlem Tür ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü M. Ragıp Vural 2023 Dergisi Yayın Koordinatörü Dr. Ermanno Visintainer Vox Populi Direktörü (Roma-İtalya) Dr. Umut Uzer İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Prof. Dr. Vatanyar Yagya St. Petersburg Şehir Parlamentosu Milletvekili, St. Petersburg Üniversitesi (Rusya Federasyonu) Dr. Süreyya Yiğit ORSAM Avrasya Danışmanı Editör: Doç. Dr. Tarık Oğuzlu Editör Yardımcısı: Nebahat Tanrıverdi O Yönetici Editör: Tamer Koparan Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Habib Hürmüzlü Yönetim Merkezi: Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Mithat Paşa Caddesi No: 46/3-4 Kızılay-Ankara Tel: 0312 430 26 09 Faks: 0312 430 39 48 Bu dergide yer alan yazılardaki değerlendirmeler, aksi belirtilmedikçe ORSAM ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır. 2012 ORSAM Dergideki tüm yazıların telif hakları ORSAM a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayınlanamaz. Grafik Tasarım: Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık Meşrutiyet Cad. 50/9 Kızılay Ankara Tel: 0312 431 54 83 www.karincayayinlari.com - bilgi@karincayayinlari.com Baskı: Ames Matbaacılık - Gersan Sanayi Sitesi 654. Sok. No: 63, Ergazi Ankara Tel: 0312 297 09 97-98 Fotoğraflar: Associated Press ISSN 1308-7541 Sayı 42, Cilt 4, Haziran 2012 Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi: 1 Haziran 2012 ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ yayınıdır.

ORSAM dan Değerli Okurlar, Ortadoğu Analiz in Haziran sayısını Komşularla sıfır sorun politikasının bir değerlendirmesi kapak konusuyla çıkarıyoruz. Tarık Oğuzlu ilk makalesinde bu politikanın üzerinde şekillendiği kavramsal arka planı inceliyor ve bu minvalde bu politikanın oluşmasında etkili olan çıkar odaklı motivasyonlarla değer ve kimlik odaklı motivasyonları karşılaştırmalı bir şekilde tartışıyor. Barış Doster makalesinde bu politikanın özünde ciddi tutarsızlıklar içerdiğini öne sürüyor ve bu minvalde özellikle politik ekonomik bir bakış açısının eksikliğine gönderme yapıyor. Mevcut haliyle sürdürülmesi durumunda bu politikanın Türkiye nın çıkarlarına hizmet etmekten uzak olduğunu savunuyor. Abdülgani Bozkurt makalesinde Türkiye nin Suriye de takip etmekte olduğu politika yüzünden Orta Doğu da yalnız kalmaya başladığını ve Arap Baharı sırasında yaşanan gelişmelerin Tükiye yi ciddi dış politika krizleriyle karşı karşıya bıraktığını iddia ediyor. Bezen Balamir Coşkun Arap Baharı ile Arap-İsrail sorunu arasındaki ilişkiyi tartıştığı makalesinde Arap Baharı önceci ve sırasındaki Türk-İsrail ilişkilerinin de bir analizini yapıyor. Bu süreçte Türkiye nin tamamen İsrail karşıtı ve Filistin yanlısı bir politika izlemesinin olası sakıncalarına işaret ediyor. Tarık Oğuzlu ikinci makalesinde Arap Baharının Türkiye nin komşularla sıfır sorun odaklı politikasında ne tür tıkanmışlıklar ortaya çıkarmakta olduğunu tartışıyor ve bu süreçte etkili olan faktörleri analiz ediyor. Emre İşeri makalesinde küresel enerji arzı ve talebi arasındaki ilişkiden yola çıkarak İran ın nükleer politikaları yüzünden yaşanmakta olan gerginlikleri ve bunların Türkiye nin enerji güvenliğine olan etkilerini tartışıyor. Bilgay Duman, Serhat Erkmen ve Hasan Kanbolat ortaklaşa kaleme aldıkları makalelerinde Musul a yapmış olduklari ziyaret sırasında edinmiş oldukları gözlemleri okuyucularımızla paylaşıyorlar. Musul un içinden geçmekte olduğu siyasi ve ekonomik sürecin incelendiği makalede bu şehrin Irak siyasi hayatındaki önemine özel bir vurgu yapılıyor. Harun Öztürkler makalesinde Körfez İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin aralarında siyasi ve ekonomik bir birlik kurabilme olasılığını tartışıyor ve özellikle Suudi Arabistan tarafında bu yönde bir iradenin oluşmasında etkili olan faktörleri inceliyor. Ali Oğuz Diriöz makalesinde Hürmüz Boğazı yla ilgili jeopolitik risleri tartışıyor ve bu boğazın kaderinin Türkiye nin enerji güvenliğini yakından etkilediğini öne sürüyor. Farklı senaryolar ışığında Türkiye nin farklı politika tercihlerinde bulunabileceğini gösteriyor. Mahir Nakip makalesinde Irak taki Türkmenlerin içinden geçmekte olduklari siyasi süreci inceliyor ve bu minvalde Türkiye nin Türkmen politikasının ne yönde gelişmesi gerektiğini tartışıyor. Cüneyd Mengü makalesinde Türkiye ile Arap Dünyası arasındaki turizm ilişkilerini istatistiki veriler ışığında tartışıyor. Bu ayki Orsam Konuk köşemizde ise Tahran da faaliyet gösteren Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü nün başkanlığı görevini yürüten Kaygan Barzegar ı, İran da İnsan Hakları Kampanyası Başkanı Hadi Ghaemi yi ve KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Su Genel Koordinatörü Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş u ağırlıyoruz. ORSAM Ortadoğu Danışmanı Pınar Arıkan Sinkaya ve ORSAM Ortadoğu Uzmanı Oytun Orhan tarafından Kaygan Barzegar ile yapılan röportaj İran dış politikası, İran-ABD ilişkileri ve İran ın nükleer programı gibi konulara ışık tutuyor. ORSAM Su Araştırmaları Programı Uzmanı Dr. Tuğba Evrim Maden in Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş ile gerçekleştirdiği ve KKTC nin su kaynaklarını, su sorunlarını ve KKTC nin içme suyu sorununun çözümünde önemli bir proje olan KKTC İçme Suyu Temin Projesinin sürecini ve Doğu Akdeniz için önemini içeren bir görüşmeyi de sizlerin beğenisine sunuyoruz. Son olarak ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı Nebahat Tanrıverdi Yaşar ın Hadi Ghaemi ile yapmış olduğu mülakat İran da insan haklarının durumuna, bu konudaki çalışmalarına, İran daki insan hakları ihlallerinin olası sonuçlarına ve bu konunun Türkiye ve diğer bölge ülkeleri için taşıdığı öneme dikkat çekiyor. Temmuz sayımızda görüşmek üzere, Keyifli okumalar, Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ www.orsam.org.tr Ortadoğu ya Açılan Sayfanız

Kapak Konusu Kapak Konusu Komşularla Sıfır Sorun Politikası ve Arap Baharı: Kriz mi, Fırsat mı? ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 7

Kapak Konusu Çevresel istikrarın üretilmesi Türk dış politikasının en önemli amacı olmuştur. Komşularla Sıfır Sorun Politikası: Kavramsal bir Analiz Zero-Problem Policy With Neighbors: A Conceptual Analysis Doç. Dr. Tarık OĞUZLU Uluslararası Antalya Üniversitesi Abstract This article tries to analyse the conceptual framework of the zero problems with neighbours policy of the incumbent Justice and Development Party. In doing, so this article puts forward the argument that this policy stance has been informed by both realpolitik oriented interest calculations and value oriented identity consideration. The main conclusion is that on balance realpolitik motivations have been more decisive in this process. 8

Kapak Konusu Türkiye Cumhuriyeti nin ilk yirmi yılıyla AKP nin iktidarda bulunduğu son on yıllık dönem dış politikada iyi komşuluk ilişkilerinin vurgulanması noktasında ciddi benzerlikler göstermektedir. Giriş Son iki yıldır Türkiye nin komşularla sıfır sorun odaklı dış politika anlayışı Orta Doğu bölgesinde ortaya çıkan gelişmeler neticesinde ciddi bir krize girmişlik görüntüsü vermektedir. Bu durumun anlaşılabilmesi için yapılması gereken ilk şey bu politikanın üzerine oturduğu kavramsal temelleri tartışmaktır. Bu yazıda bunu yapmaya çalışacağız. Adalet ve Kalkınma Partisi nin (bundan sonra AKP) iktidara geldiği 2002 yılının sonlarından Arap Baharı olarak adlandırılan gelişmelerin yaşanmaya başladığı 2011 senesinin başına kadar geçen sürede, Türk dış politikasına, özellikle de Orta Doğu bağlamında, yön veren komşularla sıfır sorun anlayışı maruz kaldığı muhtelif eleştirilere rağmen hali hazırda hem ülke içinde hem de dış dünyada ilgi uyandırmaya ve birçok akademik çalışmanın konusu olmaya devam etmektedir. 1 Bu kısa yazıda bu politikanın ortaya çıkmasında etkili olan itici güçleri tartışacağız. Ana argümanımız ise çıkar odaklı reelpolitik motivasyonların, kimlik ve değer odaklı motivasyonlardan daha belirleyici rol oynadıklarıdır. Arap Baharı sırasında yaşanmakta olan gelişmeler bu farklı motivasyonlar arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamayı zorunlu kılarken bunun çok da kolay bir sey olmadığını/olmayacağını göstermektedir. Çıkar odaklı reelpolitik motivasyonlar Komşularla sıfır sorun odaklı dış politikanın oluşmasında etkili olan en önemli faktör Türkiye nin çevresinin istikrarsızlık ve kaos üreten bir yer olmaktan çıkartılması ve Türkiye nin temel ilgi ve enerjisini ülke içi gelişmelere ayırabilmesi gereğidir. Bölgesel istikrarın korunması ve geliştirilmesine yapılan vurgu daha önceki dönemlerle karşılaştırıldığında bir devamlılık arz etmektedir. Cumhuriyet in kuruluşundan bu yana sürdürülmekte olan dış politika yaklaşımlarıyla kıyaslandığında komşularla sıfır sorun anlayışı bu politikaların devamı görüntüsü vermektedir. Uzun yıllar boyunca Türkiye nin kendi iç sorunlarını çözmesi için bölgesel gelişmelerin olası negatif etkilerinin minimize edilmesi esas olmuştur. İstikrarın ve barışın olmadığı bir bölgede Türkiye çevresel sorunlarla daha fazla uğraşmak zorunda kalacak, bölgesel gelişmelerden daha fazla etkilenebilecek ve bu sayede ülke içindeki sorunların halledilmesi gecikecektir. Çevresel istikrarın üretilmesi Türk dış politikasının en önemli amacı olmuştur. Bu minvalde ilgi çekici olan bütün Cumhuriyet hükümetlerinin üzerinde önemle durdukları çevre ülkelerle iyi komşuluk geliştirme isteğinin son on yıldır iktidarda bulunan AKP hükümetleri tarafından somut bir dış politika vizyonu olarak tanımlandığıdır. Bu durum bize bu politikanın mekansal ve zamansal gelişmelere karşı bir tepki ve cevap olarak kurgulanmanın ötesinde arkasında güçlü bir irade olduğunu göstermektedir. Bu üzerinde ciddiyetle düşünülmüş bir politikadır. Türkiye Cumhuriyeti nin ilk yirmi yılıyla AKP nin iktidarda bulunduğu son on yıllık dönem dış politikada iyi komşuluk ilişkilerinin vurgulanması noktasında ciddi benzerlikler göstermektedir. Yurtta sulh, cihanda sulh anlayışıyla komşularla sıfır sorun anlayışı benzer bir mantık örgüsü yansıtmaktadır. Bu benzerlik iki noktada özellikle belirgindir. Birincisi, her iki zaman diliminde de 9

Kapak Konusu Son yüzyıllık zaman diliminde Orta Doğu bölgesi en istikrarsız durumunu iki savaş arası dönemle, 11 Eylül sonrası dönemde yaşamıştır/yaşamaktadır. ülke içinde ciddi dönüşüm süreçleri yaşanmakta ve iktidardaki yönetimler temel ilgi ve enerjilerini başlatmış oldukları toplumsal dönüşüm süreçlerinin başarılı bir şekilde neticelenmesine kanalize etmektedirler. Cumhuriyet in kurulmasını takiben yapılan toplumsal reformların kökleşmesine yönelik çabalarla, 2001 mali krizi sonrasında iktidara gelen AKP nin ülke içinde yeni bir siyasi ve ekonomik düzen inşa etme yönündeki çabaları çıkış noktaları bağlamında benzerdirler. Her iki zaman dilimi de takip ettikleri dönemlerin baştan aşağı bir şekilde gözden geçirilmesini ve yeni bir devlet-toplum sözleşmesi tesis edilmesini hedefleyen hükümetlere tanıklık etmektedirler. Bu açıdan bakıldığında bu dönemlerin dış politika anlayışları dışarıdaki gelişmeleri şekillendirmeyi ülke içindeki gelişmelerden ayrı görmemekte, bilakis dışarıya bakarken belli bir iç tasavvurdan yola çıkmaktadırlar. İkinci benzerlik noktası ise her iki zaman diliminde de Türkiye nin içinde bulunduğu yakın çevresinde ciddi istirarsızlık ve kaos ortamlarının yaşanmakta olduğudur. Türkiye nin bu istrikrarsızlıklardan negatif bir şekilde etkilenip onların bir parçası olma riski her iki zaman diliminde de yüksektir. Gerek iki savaş arası dönemde yaşanan küresel ve bölgesel gelişmeler gerekse de 11 Eylül saldırılarından sonra ortaya çıkmaya başlayan küresel ve bölgesel dinamikler Türkiye nin iç istikrarını ve ulusal güvenliğini dışarıda yaşanan gelişmelere oldukça bağımlı hale getirmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Balkanlar ve Orta Doğu da yaşanan gerilimler, yeni devletlerin tarih sahnesine çıkmaya başlamaları ve bunların yürüttükleri anti-emperyalist politikalar, savaş sonrası galipler ile mağluplar arasında bitmek bilmeyen yeni düzen kurma mücadeleleri, 1920 10

Kapak Konusu ve 30 lu yıllarda Türkiye nin ulusal güvenliğini çevresel şartlara aşırı bağımlı hale getirmiştir. Benzer bir şekilde 2001 sonrasında Amerika Birleşik Devletleri nin askeri olarak Orta Doğu ya iyice yerleşmesi, Irak ın etnik ve dini temelli parçalanma riskinin artması, İran ın bölgenin genelindeki nüfuzunun yükselişe geçmesi, İran ın nükleer politikalarına hız vermesi, Arap-İsrail sorununun çözüm sürecinin ciddi tıkanmalara maruz kalması, bölgede radikal terör hareketlerinin zemin kazanmaya başlaması ve Türkiye nin kendisini Batılı müttefikleriyle bölgedeki komşuları arasında sıkışmış hissetmeye başlaması Türkiye nin ulusal güvenliğini çevresel gelişmelere yakından bağımlı kılmıştır. Son yüzyıllık zaman diliminde Orta Doğu bölgesi en istikrarsız ve kaotik durumunu iki savaş arası dönemle, 11 Eylül sonrası dönemde yaşamıştır/ yaşamaktadır. Buradan hareketle Atatürk dönemi Türk dış politikası ile AKP dönemi Türk dış politikası yaklaşımlarının temel hedefinin ülke içinde yaşanmakta olan dönüşümlerin ülke dışı bölgesel gelişmelerden olumsuz etkilenmemesini garanti altına almak olduğu iddia edilebilir. Bu her iki zaman diliminde de Türkiye oldukça aktif bir dış politika takip etmiş, bölgesel gelişmeleri yakından etkilemeye çalışmış, yakın çevresinde çok-taraflı kurumsal işbirlikleri kurulmasına öncülük ederek bölgesel ihtilafların kısa sürede sonlandırılmasına gayret etmiş, dış ilişkilerinde diplomasi ve uluslararası hukuka özel bir yer vermiş ve pragmatik bir bakış açısıyla hareket ederek mümkün olabildiğince bütün dış aktörlerle çıkar odaklı ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Her iki zaman diliminde de Türkiye kendisini belirli bir güç blokunun parçası olarak tanımlamaktan kaçınmış, dış politikada bölgecilik vurgusunu ön plana çıkararak bölge dışı aktörlerin bölgesel gelişmelere müdahelelerini olabildiğince sınırlı tutmaya çalışmıştır. Her iki zaman diliminde de bölgesel gelişmeleri şekillendirme noktasında Türkiye nin aktörlük özellikleri öne çıkmıştır. Her iki zaman diliminde de sistemik ve bölgesel şartların varlığı, özellikle de küresel ve bölgesel çok-kutupluluk, Türkiye nin hareket kabiliyetini artıran en önemli faktörler olmuşlardır. Türk dış politikasının bölge ülkeleri nezdindeki algılanışı her iki dönemde de olumlu seyretmiştir. Türkiye nin dış politikada sahip olduğu yumuşak güç bu iki dönemde de artmıştır. Sıfır sorun odaklı dış politika yaklaşımının reelpolitik ve çıkar odaklı motivasyonlardan kaynaklandığının bir diğer önemli göstergesi komşuların iç işlerinde nasıl yönetildiklerinin açık bir şekilde sorgulanmaması ve Türkiye nin kendisinden farklı iç düzenlemelere sahip olan ülkelerle işbirliği odaklı pragmatik ilişkiler kurmaya gayret etmesidir. 2 Aslında retorik düzlemde komşularının Türkiye nin yaşamakta olduğu içsel dönüşüme paralel dönüşümler yaşamaları gerektiği dile getirilmiş ama Türkiye bölge ülkelerinin iç işlerine karışmaktan ve onları dışarıdan dönüştürme faaliyetlerine dahil olmaktan olabildiğince imtina etmiştir. Suriye deki Esad rejimiyle kurulan yakın ilişkiler ve İran daki molla rejimiyle artırılan siyasi ve ekonomik işbirliği bunun en açık örnekleridir. Bu perspektiften bakıldığında komşularla sıfır sorun politikası westphalian uluslararası ilişkiler sisteminin temel prensipleriyle uyumlu bir yaklaşımdır. Buna göre devletler uluslararası politikanın temel aktörleridirler ve ülkelerin iç işlerinde nasıl yönetildikleri her şeyden önce o ülkelerin vatandaşlarını ilgilendirir. Sınırlar kutsaldır ve dış müdahelelerle devletlerin iç işlerine karışılmamalıdır. Devletler arası işbirliklerinin kurulması ve geliştirilmesi devletlerin iç işlerinde nasıl yönetildiklerinden bağımsız bir şekilde kurgulanmalı ve ortak çıkarların varlığından kaynaklanmalıdır. Buna göre Arap Baharı öncesinde AKP iktidarlarının takip ettikleri dış politika yaklaşımı Uluslararası İlişkiler disiplininin gerçekçilik paradigmasıyla uyumludur. Bu dönemde dış politika temelde resmi düzeyde yapılmış ve temel muhatap olarak da diğer ülkelerin resmi makamları alınmıştır. Türkiye ve bölge ülkeleri arasında devlet dışı ilişkiler tesis edilmeye çalışılsa da devlet dışı aktörlerin sürece müdahil olmaları devletin politikalarıyla uyumlu ve eşgüdümlü ceryan etmiştir. Hatta devlet dışı 11

Kapak Konusu Karşılıklı ekonomik bağımlılığı artırmak ve devletlerarası ihtilafları diplomatik mekanizmalarla çözmeye öncelik vermek sıfır sorun politikasının bir diğer özelliğidir ve geleneksel uluslararası ilişkiler pratiklerinin temel normlarıyla uyumludur. etkileşimlerin ve işbirliklerinin çoğunu devletaktörleri kurgulamışlar, teşvik etmişler ve yönlendirmişlerdir. Karşılıklı ekonomik bağımlılığı artırmak ve devletlerarası ihtilafları diplomatik mekanizmalarla çözmeye öncelik vermek sıfır sorun politikasının bir diğer özelliğidir ve geleneksel uluslararası ilişkiler pratiklerinin temel normlarıyla uyumludur. Proaktif insiyatifler almak, ritmik diplomasiyi öne çıkarmak, bölgesel ihtilaflarda arabuluculuk yapmaya çalışmak ve bölgede yeni bir düzenin kurulmasına öncelik etmek ulusal güvenlik çıkarları bağlamında gündeme gelen stratejilerdir. Sıfır sorun odaklı dış politika yaklaşımıyla beraber değişmeye başlayan şey Türkiye nin dış politikasında kullandığı araçlardır. Yumuşak güç unsurlarının daha fazla ön plana çıkmaya başlaması, Türkiye nin yavaş yavaş askeri bir devlet olmaktan çıkıp ticari bir devlete dönüşmeye başlaması, 3 askeri güç unsurlarının geri plana düşmeye başlaması, korkutmak yerine kazanmak ve ikna etmek düsturlarının benimsenmeye başlaması ve dış politika yapım sürecinde seçilmiş siyasetçilerin atanmış bürokratlardan daha önemli olmaya başlamaları kayda değer yeniliklerdir. Ama bunların hiçbirisi Türkiye nin dış politikasında ulusal çıkar yaklaşımını ve reelpolitik faktörleri geride bırakıp daha çok değer ve kimlik odaklı bir dış politika takip etmeye başladığı anlamına gelmez. Değişen şey, zamanın ruhuyla uyumlu bir şekilde, dış politika araçları ve söylemleridir. Yeni anlayışa göre Türkiye nin bölgesindeki gücü onun ikna kabiliyetinden ve başkalarının gözündeki cazibe/çekim gücünden kaynaklanmalıdır. Bölgesel liderliği ve nüfuz politikalarını eski yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışmak imkansız hale geldiğinden yeni metotlar ve yöntemler benimsenmeye başlanmıştır. Bu bağlamda Türk dış politikası ile Çin in takip etmekte olduğu barışsever kalkınma politikaları benzerdirler. Ekonomik kalkınma ve siyasi nüfuzun elde edilmesi herşeyden önce çevresel istikrarsızlıkların ortadan kaldırılmasına ve komşu ülkelerin nezdinde olumlu algılamaların oluşmasına bağlıdır. Sıfır sorun yaklaşımının reelpolitik ve çıkar o- daklı karakterinin oluşmasında etkili olan bir diğer önemli sebep ise 11 Eylül sonrası küresel ve bölgesel dinamiklerin Türkiye ye böyle bir politika izleyebilme imkanını sağlamış olmasıdır. Arap Baharı öncesinde Türkiye nin bölgeye ilişkin insiyatif almasını kolaylaştıran ve politikalarının meşruiyetini artıran üç önemli bölgesel gerçek vardı. Birincisi, Amerika Birleşik Devletleri nin Irak taki askeri varlığının hem Irak içinde hem de bölgenin genelinde bir güvenlik şemsiyesi/garantisi vazifesi görmesiydi. Irak içindeki farklı etnik ve dini gruplar Amerika nın sunduğu ülke içi güvenlik garantisi sayesinde ortak bir Iraklılık kimliği geliştirmeye başlamışlardı. Hatta ABD nin Irak tan çekilmesi öncesinde yapılan son iki seçimde, 2009 daki mahalli ve 2010 daki genel seçimlerde, Irak ın merkezi, üniter ve milli-devlet karakterini önemseyen siyasi grupların başarılı olmaları bu anlamda önemlidir. ABD nin varlığı ülke içindeki din ve etnisite temelli ayrıştırıcı siyaset dinamiklerinin kontrol altında tutulmasını kolaylaştırıyordu. ABD nin Irak taki askeri varlığı diğer taraftan Körfez deki Sünni Arap monarşilerine İran ı dengeleme yönündeki çabalarında yardımcı olu- 12

Kapak Konusu ABD nin Irak taki askeri varlığı, Sünni Arap monarşilerine İran ı dengeleme yönündeki çabalarında yardımcı oluyordu. yordu. Bu durum Türkiye gibi bölgesel güçlerin gerek Irak ta gerekse de bölgenin genelinde daha rahat hareket edebilmelerini ve görece olarak tarafsız bir politika izleyebilmelerini mümkün kılmaktaydı. Neredeyse bütün bölgesel aktörler ABD nin Irak taki askeri varlığını referans alarak hareket etmekteydiler. Bölgedeki temel dinamik ABD nin varlığı ve politikalarıydı. Diğer bütün aktörlerin öncelikli dış politika sorunu ABD nin varlığı ve politikalarıyla nasıl başedilmesi gerektiğiydi. ABD nin varlığı ve politikaları bir yandan bölgesel eleştiri oklarını üzerine çekmekte diğer yandan da bölgedeki aktörlerin birbirleriyle pragmatik ilişkiler kurabilmelerini mümkün kılmaktaydı. Arap Baharı nın ortaya çıkması ABD nin Irak taki askeri varlığını sonlandırma süreciyle eş zamanlı oluştuğundan, bölgedeki kartların neredeyse sil baştan tekrar karılması durumu söz konusudur artık. ABD nin göreceli geri çekilişi bölge ülkelerinin kendi içlerinde yaşamakta oldukları sorunlarla birleştiğinde güvenlik çıkmazları yönündeki endişeler de iyice su yüzüne çıkmaya başlamıştır. ABD nin askeri ve siyasi varlığının azalmakta oluşu hem Irak lı aktörleri hem de bölgesel güçleri ellerini daha fazla taşın altına koymaya zorlamaktadır. Bu da karşılıklı kutuplaşmaları ve gerginlikleri tetiklemektedir. İkincisi, bölgedeki kutuplaşmalar şu anki kadar keskin değildi. ABD nin Irak taki askeri varlığının da etkisiyle, bölgedeki Sünni rejimler Şii İran yönetimini şu anki kadar potansiyel tehdit olarak görmemekteydiler. Türkiye nin bölgedeki farklı gruplarla iletişimi çok daha kolay olmaktaydı. 13

Kapak Konusu Orta Doğu yu Türkiye için önemli kılan, Türkiye nin güvenliğinin ve ulusal çıkarlarının bu bölgeden kaynaklanan gelişmelerden etkilenmeye başlamasıdır. Türkiye nin Sünni Arap ülkeleri blokunun parçası olduğu yönünde bir algı söz konusu değildi. Üçüncü olarak, Filistin meselesi ve genel anlamıyla Arap-İsrail sorunu bölgesel gündemde daha fazla yer işgal etmektedi. Filistin sorununun gündemde olduğu ve İsrail in politikalarının neredeyse herkes tarafından eleştirildigi bir ortamda, Türkiye nin manevra alanı çok daha fazlaydı. İsrail e karşı takınmış olduğu eleştirel tutum, Türkiye nin birçok bölge aktörünün gözündeki i- majını olumlu etkilemekteydi. Hamas la kurulan ilişkiler, başlangıçta Batılı aktörlerin eleştirilerini çekmişse de zamanla bu ilişkilerin amacının Hamas ı daha meşru zeminlerde politika yapmaya çekmek olduğu yönündeki algı kuvvetlendi. Benzer bir durum Türkiye-Suriye ilişkileri bağlamında da söz konusuydu. Türkiye nin Suriye ile ilişkilerini iyileştirmesi uluslararası camiada zamanla daha fazla destek görmeye başlamıştı. Amerika Birleşik Devletleri nin 11 Eylül sonrasında Orta Doğu bölgesinde artmakta olan mevcudiyeti ve bölgesel güçlerin, İran hariç, bölgesel gelişmelerin şekillenmesindeki etkilerinin ciddi anlamda azalması Türkiye nin hareket kabiliyetini artırmıştır. 4 Amerika Birleşik Devletleri nin Irak taki askeri varlığı Türkiye ye Iraklı farklı gruplarla iletişim kurabilme ve bu süreçte tarafsız kalabilme rahatlığını sağlamaktaydı. Bölgede yer alan aktörlerin neredeyse hepsi Amerikan karşıtlığı noktasında birleştiklerinden bu durum Türkiye ye birçok bölgesel aktörle iyi ilişkiler kurabilme şansını vermiştir. Bunun yanında sıfır sorun politikasının Türkiye nin küresel aktörlerle, özellikle de ABD ve AB ile olan ilişkilerini güçlendirmek adına 14

Kapak Konusu kurgulandığını da iddia edebiliriz. Bu politika neticesinde Türkiye nin bu aktörlerle olan ilişkierindeki pazarlık gücü arttığı gibi Türkiye nin bu aktörlere olan yakınlığı da artmıştır. Yakından bakıldığında Türkiye nin Orta Doğu vizyonu ve politikalarıyla ABD ve AB nin politikalarının u- yum içinde olduğu görülmektedir. 5 Türkiye nin bu yöndeki çabaları, yani bölgesel ihtilafların çözülmesinde arabulucuk yapması ve farklı aktörlere karşı tarafsız bir duruş sergileyebilmesi, Amerika Birleşik Devletleri nin 11 Eylül sonrası Orta Doğu politalarıyla uyumludur. Türkiye nin katkıları neticesinde ortaya çıkacak bölgesel barış ve istikrar havası bir yandan ABD nin bölgesel varlığının olumsuz yansımalarını azaltacak diğer yandan da ABD nin küresel dinci terör hareketlerine karşı yürütmekte olduğu mücadeleyi kolaylaştıracaktı. Irak ve Afganistan bataklığına batmış ABD Irak ın parçalanmasını ve diğer bölge devletlerinin iç karışıklık yaşamalarını istemediğinden, Türkiye nin Irak ın bütünlüğüne ve bölgenin genel barış ve istikrarına yaptığı katkıları desteklemiştir. Türkiye nin İslamiyet ile liberal-demokratik değerleri kendi bünyesinde birleştirebilmesi ABD nin radikal İslam a karşı verdiği mücadelede önemliydi. Arap Baharı öncesinde Türkiye nin İran le olan yakınlaşması da aslında ABD nin dolaylı olarak çıkarına olan bir gelişmeydi, zira Irak ta ciddi sorunlar yaşayan ABD eş zamanlı olarak İran la ciddi sorunlar yaşamak istememekteydi. Batı ile İran arasındaki nükleer gerginliğin azaltılmasında Türkiye nin aldığı inisiyatifler ortamı yumuşatmaya yönelik olduğundan ABD nin de çıkarınaydı. Afganistan ve Irak ta bir türlü istediği düzeyde başarılı olamayan ABD, bir de İran ın önemli bir sorun olarak gündemi işgal etmesini istememekteydi. Türkiye nin duruşu ve çabaları neticesinde bir yandan İran ın bölgede artmakta olan nüfuzunun dengelenmesi diger yandan da İran ın bölgesel sistemin meşru bir aktörü olarak kazanılması orta vadede ABD nin çıkarına hizmet edecek gelişmelerdi. Bu minvalde altı çizilmesi gereken bir diğer gelişme Türkiye ile İsrail in uzun süre iyi ilişkiler i- çinde olmaları ve sıfır sorun politikasının önemli bir ayağının Suriye ile İsrail arasındaki ihtilafın giderilmesi yönündeki çabalar olduğudur. Nitekim Türkiye 2006 senesinden 2008 in sonuna kadar İsrail ile Suriye arasında arabulucuk yapmış ve tarafları belli bir uzlaşı noktasına kadar getirebilmiştir. Komşularla sıfır sorun odaklı dış politika yaklaşımının reelpolitik ve çıkar odaklı karakteri Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler bağlamında da ortaya çıkmaktadır. Bazı gözlemciler son yıllarda Türkiye nin Orta Doğu bölgesine olan ilgisinin artmasında Türkiye nin AB üyelik sürecinde yaşamakta olduğu tıkanmışlığı önemli görmektelerse de Türkiye nin Orta Doğu da eskisine nazaran çok daha görünür hale gelmesinde AB tarafından dışlanmış olmak doğrudan bir sebep değildir. Orta Doğu yu Türkiye için önemli kılan asıl faktör Türkiye nin güvenliğinin ve ulusal çıkarlarının daha çok bu bölgeden kaynaklanan gelişmelerden etkilenmeye başlamasıdır. 6 Sıfır sorun politikası bu zorluklarla mücadelede benimsenen bir araç olarak görülmelidir. Yoksa Türkiye AB ye küsüp de yüzünü Orta Doğu ya çevirmeye başlamış değildir. Aslında yakından bakıldığında şöyle bir durum söz konusudur. Sıfır sorun yaklaşımı ve Türkiye nin Orta Doğu daki çabalarının artması dolaylı yoldan Türkiye nin AB karşısındaki pazarlık gücünü de artırmakta ve Türkiye nin olası AB üyeliğini kolaylaştırmaktadır. Bu politika bir taraftan AB nin Türkiye üzerinden Orta Doğu ya açılımının faydalarına işaret ederken, diğer taraftan da bölgedeki gelişmelerin Türkiye nin AB üyelik sürecinde ortaya çıkarabileceği olumsuzlukları gidermeyi hedeflemektedir. Kantian bir güvenlik iklimine sahip olan Avrupa Birliği nin Türkiye yi üye yapabilmesi için bir taraftan Türkiye nin kendisini Kantian değerler etrafında dönüştürmesi gerekirken, diğer taraftan da Türkiye nin Orta Doğu daki Hobbesian güvenlik atmosferini bir an önce Kantian değerlerle uyumlu hale getirmesi gerekir. Sıfır sorun politikası bu her iki amaca da hizmet etmektedir. Orta Doğu da artacak istikrar ve barış ortamı Türkiye nin kendi içindeki liberal demokratik dönüşümü hızlandıracaktır. Temel ilgisini ülke dışından kaynaklanan güvenlik sorunlarıyla mücadeleye ayıracak olması, 15

Kapak Konusu Türkiye nin içerdeki dönüşümünü gecikterecek ve zorlaştıracaktır. Bölgesel istikrasızıkların, örneğin Irak ın parçalanması durumunun artması Türkiye nin kendi sorunlarını, örneğin Kürt sorununu, çözmesini zorlaştıracaktır. Ülke içindeki güvenliksizleştirme sürecinin başarılı bir şekide sürmesi, Türkiye nin dış ilişkilerinde de bir güvenliksizleştirme sürecini gerektirir. 7 Bu iki sürecin eş zamanlı gerçekleşmesi durumunda Türkiye nin AB üyeliği söz konusu olabilir. Sıfır sorun politikası bu çifte-güvenliksizleştirme stratejisinin bir parçası olarak görülmelidir. Değerler ve Kimlik Komşularla sıfır sorun politikası reelpolitik ve çıkar odaklı motivasyonlar kadar kimlik ve değer odaklı motivasyonlara da sahiptir. Bu kimliksel motivasyonlar hem iç hem de dış boyutlara sahiptirler. Ülke içi kimliksel motivasyonlar söz konusu olduğunda zikredilmesi gereken ilk nokta AKP iktidarlarının dış politikaya iç politikanın devamı noktayı nazarından baktıklarıdır. Burada dış politik hedef ve yöntemlerin aynı zamanda iç politik hedeflere hizmet etmesi durumu söz konusudur. Siyaset Bilimcilerin ileri sürdükleri görüşlerden birisi iç ve dış politika arasında karşılılıklı oluşturuculuk tarzı bir ilişki olduğu ve dış politikada benimsenen söylemlerin ve yapılan icraatların bazı iç politik hedefler gözetilerek oluşturulduklarıdır. AKP iktidarlarına atfen ileri sürülen bir görüş, bu partinin işbaşına geldikten sonra dış ve güvenlik politikası yapım sürecinde seçilmiş siyasetçilerin atanmış bürokratlardan daha yetkin ve önemli kılınmasını öncelikli bir amaç olarak tanımladığıdır. Bunun mümkün olabilmesi içinse güvenlik ve dış politika konularına bakış şeklinin radikal bir tarzda değiştirilmesi gerekir. U- zun yıllar kendisini komşularından kaynaklanan tehditler altında hissetmek ve komşularını potansiyel diğerleri olarak tanımlamak, ülke içindeki atanmış güvenlik bürokrasisinin hakim konumunu meşrulaştırmış ve bu elitlerin güvenlik gerekçeleriyle ülke yönetiminde çeşitli şekillerde etkili olabilmelerini kolaylaştırmıştır. 8 Bu durumun tersine çevrilmesi için, AKP iktidarları dış politikada kazan-kazan söylemini benimsemeyi ve komşu ülkeleri potansiyel tehdit yerine potansiyel ortaklar olarak kurgulamayı seçmişlerdir. Gerek BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan ın hazırladığı Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin plana verilen destek gerekse de başta Suriye olmak üzere, Yunanistan, İran ve Rusya ile olan ilişkilerin iyileştirilmesi bu bağlamda değerlendirilmelidir. İktidarın ülke içindeki meşruiyetinin pekişmesinde dış politikada daha liberal ve işbirliği odaklı bir söylemin benimsenmesi uygun görülmüştür. Bu mantık Türkiye nin Ermenistan ve Kuzey Iraklı Kürt gruplara karşı olan tavrında da açıkça görülebilir. Potansiyel güvenlik sorunlarının güvenlik sorunu olmaktan çıkmaya başlaması iktidara kendi ideolojisi doğrultusunda daha rahat hareket edebilme imkanını da tanıyacaktır. Sıfır sorun yaklaşımının Türkiye nin dış dünyadaki algılanışı üzerindeki etkisi de hesaba katılması gereken kimliksel bir motivasyondur. Bir başka şekilde söyleyecek olursak, dış politikada kendisini çok-kimlikli ve bölgesinde liderlik potansiyelleri olan bir ülke olarak tanımlamak isteyen Türkiye nin ilk yapması gereken şey dış dünyadaki imajını olumlu yönde dönüştürmeye çalışmak ve komşularıyla kuracağı ilişkilerde hükmedici, buyurgan, uzlaşmaz ve zorlayıcı dili geride bırakmak olmalıdır. Olaylara Ankara merkezli bakmak isteyen, hem bölgesel komşuları hem de küresel aktörlerle ortak çıkar odaklı karşılıklı bağımlılık ilişkileri kurmak isteyen Türkiye nin çevresinde bir istikrar ve barış kuşağı yaratmak istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Ulusal kimliğini ticaret, ekonomik zenginleşme, kültürel nüfuz, bölgesel liderlik ekseninde tanımlamak isteyecek bir Türkiye nin sıfır sorun odaklı bir dış politika yaklaşımı benimseyip Orta Doğu da çok daha fazla görünür hale gelmek istemesi normaldır. Sıfır sorun yaklaşımıyla Türkiye nin çevresindeki komşu ülkelere liberal-demokratik değerleri yaymaya çalışması Türkiye nin Batılı ve Avrupalı kimliğinin tescil edilmesi bağlamında da önemlidir. Türkiye yi merkez ülke olarak tanımlamak, Orta Doğu da bölgesel liderlik arzuları taşımak ve bölgedeki devletlerin Türkiye nin yaşamakta olduğu iç dönüşümlere paralel dönüşümler yaşamaları- 16

Kapak Konusu nı istemek, belli bir kimliksel bakışın olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Orta Doğu bölgesindeki güvenlik ortamının Kantian bir düzlemde yeniden tanımlanmasına çalışmak ve bu çerçevede Avrupa Birliği benzeri bölgesel dönüşümleri desteklemek kimliksel düzlemde anlamlıdırlar. Komşularla sıfır sorun odaklı dış politika yaklaşımını kimliksel yapan bir diğer faktör bu politikanın Türkiye nin kendisini son on yılda yeniden tanınmlaması sürecinin doğal bir sonucu ve bileşeni olmasıdır. Kendisini merkeze koyan, Batıyı olduğu kadar diğer yönleri de önemseyen, küresel aktörlerle pragmatik ve ortak çıkar odaklı ikili ilişikiler kurmayı hedefleyen ve dışarıda etkili olabilmek için içerideki yapısal sorunlarını bir an önce halletmek gerektiğini düşünen yeni Türkiye nin dış politikası da bölgesel istikrarı hedefleyen komşularla sıfır sorun politikası olmaktaydı. Bu dış politik yaklaşımın bir diğer kimliksel boyutu, dış politikanın ülke içindeki belirli bir kimliksel tasavvurun hayata geçirilmesi bağlamında araçsallaştırılmasından kaynaklanmasıdır. Cumhuriyet in kuruluşundan bu yana hiç bir dış politik yaklaşım komşularla sıfır sorun odaklı dış politik yaklaşım kadar ülke içi kimliksel motivasyonlardan etkilenmemiş ve onları yansıtmamıştır. Dış politikanin, iç politikanın devamı olduğu hep söylense de hiç bir Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti AKP hükümetleri kadar dış politikayı iç politikanın bir devamı olarak kurgulamamıştır. Geçmiş dönemlerde iç politika ile dış politika arasındaki çizgiler çok daha belirgindi ve ikisi arasındaki etkileşimler son on yılda olduğu kadar vurgulanmamaktaydı. Bütün bu tartışmalardan çıkan sonuç komşularlal sıfır sorun odaklı Türk dış politika anlayışının son on yılda oldukça etkili olduğu ve özünde hem çıkar hem de kimliksel motivasyonları barındırdığıdır. Ama son tahlilde çıkar odaklı motivasyonların bu politikanın şekillenmesinde daha etkili olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu arka plan çerçevesinde Türk dış politikasında son iki yıldır gözlenmekte olan tıkanmışlık durumu çok daha iyi anlaşılabilir. Bu ise bir başka çalışmanın konusudur. O DİPNOTLAR 1 Alexander Murinson, The Strategic Depth Doctrine of Turksh Foreign Policy Middle Eastern Studies, Cilt 42, Sayı 6, Kasım 2006, ss. 945-964. 2 Tarık Oğuzlu, The Arab Spring and the Rise of the 2.0 version of Turkey s Zero Problems with Neighbors Policy SAM Policy Brief, February 2012, No. 1. http://sam.gov.tr/wp-content/uploads/2012/02/sam_paper_tarikoguzlu2.pdf 3 Kemal Kirişçi, Turkey s Demonstrative Effect and the Transformation of the Middle East Insight Turkey, Cilt 13, Sayı 2, 2011, ss. 33-55. 4 Şaban Kardaş, Turkey: Redrawing the Middle Eastern Map or Building Sandcastles? Middle East Policy, Cilt 17, Sayı 1, Bahar 2010, ss. 115-136. 5 Nathalie Tocci, Turkey s Neighborhood Poliy: A European Perspective, German Marshall Fund On Turkey Series, April 5, 2011. 6 Tarık Oğuzlu, Middle Easternization of Turkey s Foreign Policy: Does Turkey Dissociate from the West? Turkish Studies, Cilt 9, Sayı 1, 2008, ss. 3-20. 7 Bülent Aras ve Rabia Karakaya Polat, From Conflict to Cooperation: Desecuritization of Turkey s relations with Syria and Iran, Security Dialogue, Cilt 39, Sayı 5, 2008, ss. 495-515. 8 Alper Kaliber, Rearticulation of Turkish Foreign Policy and Its Impact on National/State Identity and State Society Relations in Turkey: The Cyprus Case, Basılmamış Doktora Tezi, Bilkent Üniversitesi, Aralık 2003. 17

Kapak Konusu Türkiye, dış politikada yakın coğrafyasında barış ve istikrarı korumaya öncelik vermiş, sorunların silahla çözümüne karşı çıkmıştır. Türk Dış Politikası ve Bölgesel Güç Olma Çabaları Turkish Foreign Policy and Its Efforts To Be a Regional Power Doç. Dr. Barış DOSTER Siyaset Bilimci - Yazar dosterb@hotmail.com Abstract Turkey has been trying to be a regional power especially for ten years. According to the announcements of Turkish statesmen, Turkey is becoming a role model, a central country in Middle East and also becoming a global power, a play maker in world politics. But the state capacity, economic situation, political and cultural polarization, on the other hand strained relations with other region countires such as Iran, Syria and Iraq, do not allow Turkey to be a regional power. It is obvious that the historical and geographical background, geopolitical and strategic depth are important, but not enough to reach that kind of goal. 18

Kapak Konusu Türkiye, uluslararası ilişkilerde orta büyüklükte bir devlet olarak tanımlanır, İkinci Dünya Savaşı ndan itibaren Batı yönelimli bir dış politika olarak bilinir. Geleneksel olarak Transatlantik merkezlidir. Dış politikanın öncelikli amacı, ulusal bağımsızlığı ve ulusal güvenliği sağlamak, ulusal çıkarı azami kılmaktır. Ancak ulusal çıkar kavramı muğlâk, esnek, tartışmaya açık, kişilerin dünya görüşlerine göre değişen bir kavramdır. Üzerinde tam bir mutabakat sağlanmamıştır. Marksist kuram, ulusal çıkarı ülkedeki egemen sınıfların çıkarı olarak tanımlar. Bu görüşe katılmayanlar bile, ulusal çıkarın, egemen sınıfların çıkarlarından bağımsız ele alınamayacağını kabul ederler. Ulusal bağımsızlık ve ulusal güvenlik kavramları ise daha az tartışmalıdır. Tanımları ve içerikleri üzerinde daha geniş bir uzlaşı söz konusudur. Ülkelerin dış politikaları, devlet kapasiteleriyle, siyasi, iktisadi, askeri, toplumsal-kültürel güçleriyle, jeopolitik konumlarıyla, savunma ve güvenlik öncelikleriyle, enerji gereksinimleriyle birlikte düşünülür. İngilizcede soft power ya da smart power denilen, askeri güç dışındaki güç unsurlarını içeren ve bir ülkenin bir başka ülke üzerinde, istediğini yaptırabilme yeteneği olarak tanımlanan yumuşak güç unsurlarına sahip olup olmadığı üzerinde durulur. Dış politika yapıcıları da tüm bu unsurları birlikte ele alıp, değerlendirirler. Zira enerji güvenliği ile ulusal güvenlik, siyasal bağımsızlık ile iktisadi bağımsızlık arasında doğrudan ilişki vardır. Çünkü bir devletin, bir diğer devlete askeri müdahalede bulunmadan, o devletin rızasını alarak, rıza göstermesini sağlayarak veya o devlette rıza inşa ederek, istediği bir şeyi yaptırabilmesiyle, ekonomik, toplumsal, bilimsel, kültürel gücü arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Örneğin bir ülkenin ithalata bağımlı olması, hele bir de bunun enerji gibi stratejik bir alanda yaşanması, sonuçlarını sadece ekonomide değil, savunma, güvenlik, dış politika gibi alanlarda da gösterir. Dolayısıyla tüm bu güç unsurları, olanaklar, yetenekler, hedefler hesap edildikten sonra, bir ülkenin dış politikada büyük mü, orta mı, küçük mü olduğuna, etkili mi etkisiz mi kaldığına hükmedilir. Büyük devletin tanımlarından birinin de her istediğini yapamayan, ama istemediği bir şeyin de yapılmasına izin vermeyen devlet olduğu düşünüldüğünde, kimin büyük devlet olduğu sorusunun yanıtı, pek çok değişken dikkate alınarak verilir. Bu bağlamda Türkiye, uluslararası ilişkilerde orta büyüklükte bir devlet olarak tanımlanır. Türk dış politikası, İkinci Dünya Savaşı ndan itibaren Batı yönelimli bir dış politika olarak bilinir. Geleneksel olarak Transatlantik merkezlidir. Batılı ülkelerle yakın, yoğun ve derin işbirliğini amaçlar. Batının demokratik değerlerini içselleştirmeye çalışır. Batının önemli örgüt ve kurumlarına üyeliği önemser. NATO nun mensubu olmakla övünür. Avrupa Birliği üyesi olmak için gayret eder. Türkiye, dış politikada statükocu bir devlet olarak nitelenir. 1923 yılında Cumhuriyet in ilanından bu yana, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı hariç hiç savaşmamıştır. Yakın çevresine, sınır komşularına, bölge ülkelerine karşı hırslı, hınçlı, hırçın talepleri yoktur. Yayılmacı hevesler gütmez. Sınırların yeniden çizilmesini istemez. Revizyonist değildir. Yakın coğrafyasında her zaman dinamik olmaya çalışmıştır. Küresel ve bölgesel dengeleri gözetir. Barış ve istikrarı korumaya öncelik verir. Sorunların silahla çözümüne karşı çıkar. Diplomasi ajandasının yoğunluğu açısından her zaman ilk 10 ülke arasında yer alan Türkiye, buna karşın diplomaside fazla atak ve hevesli görünmekten, bu şekilde anılmaktan ve algılanmaktan özenle kaçınmıştır. Bu geçmişine, tarihsel arka planına rağmen Türkiye, son yıllarda bölgesel güç olma yönünde oldukça hevesli davranmaktadır. Bu heves 19

Kapak Konusu söylemlerle de desteklenmektedir. Butik devlet değiliz, büyük devletiz, Yeni kurulmakta olan Ortadoğu nun sahibi, sözcüsü ve öncüsüyüz, Ortadoğu nun merkez ülkesiyiz, Ortadoğu da düzen kuruyoruz, Ortadoğu için rol modeliyiz, Küresel oyun kurucu oluyoruz, Ortadoğu da hiçbir mezhepsel soğuk savaşa izin vermeyiz, 2023 yılında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına gireceğiz gibi iddialı sözler edilmektedir. Diplomaside maalesef gerçekçi bir karşılığı olmayan insan haklarının savunucusuyuz, komşu ülkelerde sivil toplumun yanındayız özgürlük ve demokrasiyi destekliyoruz türünden söylemler öne çıkmaktadır. Türkiye nin diplomatik adımları, bölge gücü, bölgesel güç, küresel aktör, arabulucu, sorun çözücü, oyun kurucu, barış götürücü gibi sözlerle açıklanmaktadır. Bu söylemler ve uygulamalar, özellikle Batı da Türkiye nin eleştirilmesine, dış politikada eksen kayması tartışmalarına, Neo Osmanlıcılık yapıyor iddialarına sebep olmaktadır. Ülke içinde ve dışında, Türkiye Batı dan kopuyor, otoriter bir Ortadoğu ülkesi oluyor algısı güçlenmektedir. Oysa sırf bu sözler ve tanımlar bile, Türkiye nin kendisine hedef koyma konusunda kararsızlık ve tutarsızlık içinde olduğunu göstermektedir. Çünkü gerçekler ve niyetler, olanaklar ve hedefler, güç kapasitesi ve amaç arasında uyumsuzluk, neredeyse uçurum söz konusudur. Bölge gücü mü, bölgesel güç mü, küresel aktör mü olacağız? sorusunun yanıtı belirsizliğini korumaktadır. Türkiye nin dış politikada görünürlüğünün arttığı öne sürülse de, daha çok yurt dışı gezi yapıp, daha uzak ülkelere gidilse de, hatta geçtiğimiz yıllarda BM Güvenlik Konseyi nin geçici üyeleri arasına girilse de, komşularla sıfır sorun politikasının geldiği nokta ve Arap Baharı sonrasında özellikle Suriye yle yaşanan gerginlik, söylemde ve uygulamadaki sorunları göstermiştir. Çok yönlü, çok kimlikli, çok boyutlu, çok merkezli bir dış politika izlediği öne sürülen Türkiye nin, uygulamada son toplamda hep Batı merkezli hareket ettiği görülmektedir. Türkiye nin tarihsel kimliğine, imparatorluk bakiyesi olmasına, coğrafi derinliğine sık sık atıf yapılırken, aynı anda hem Balkan hem Kafkas hem Ortadoğu hem Avrupa hem Asya hem Akdeniz hem Karadeniz ülkesi olduğumuzun altı çizilmektedir. Doğu nun en batısında, batının en doğusunda, kuzeyin en güneyinde, güneyin en kuzeyinde olduğumuz vurgulanmaktadır. Ancak bu tanımların ve söylemlerin, şimdiye dek umulan sonuçları verdiği şüphelidir. Türk dış politikasının ayrıntılı bir tahlilini yapan Ergin Yıldızoğlu, bu durumu şöyle yorumlamaktadır: Neticede, her durumdan, bir önceki duruşuyla çelişip çelişmediğine bakmadan yararlanmaya çalışan, ilkesiz bir dış politika hattı oluşmaktadır. İkincisi, dışarıdan bakınca, sürekli o ülke senin, bu ülke benim dolaşan, taraflara ne götürdüğü, hangi basınç araçlarına sahip olduğu, hangi ilkelerle hareket ettiği belirsiz, kimi gözlemcilere göre parmağını her pastaya batıran, hiperaktif bir dış politika şekillenmeye başlamıştır. Dahası Türkiye, birbiriyle çelişen hedefler peşinde koşarken, kimin yanında olduğu belirsiz bir ülke imajı oluşmakta, güven yitirmekte, kapılar suratına kapanmakta, dostlarını kaybetmeye başlamaktadır. Ya da kimi şüpheli dostlar edinerek, olağan şüpheliler arasına katılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Dışişleri Bakanı nın, yaklaşımında ekonomi politiği ihmal ettiği, ülkemizin mihver, periferi, merkez veya küresel güç olup olmadığı noktasında net düşünce oluşturamadığı gözlenmektedir. ABD ile özdeşleşme çabaları dikkat çekmekte, Türkiye olağan dışı, istisnai bir ülke olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, Türkiye ABD ilişkileri alt emperyalist bir işleve adaylıkla, mandacılık arasında gidip gelmektedir. 1 Komşularla Sıfır Sorun ve Sonrası Dilimizde Söz gümüşse, sükût altındır, Ağır ol da molla desinler, Boyundan büyük laf etme, Büyük lokma ye, büyük konuşma gibilerinden atasözleri ve deyimlerin çokluğu bilinir. Bunlar, tutulamayacak sözlerin verilmemesi gerektiğinin altını çizerler. Altından kalkılamayacak, ağırlığı taşınamayacak yüklerin altına girmemeyi tembih ederler. Bu uyarılar, sıradan yurttaşlar için olduğu kadar, diplomatlar ve politikacılar için de 20