ARTHUR SCHOPENHAUER (22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt am Main) Alman filozof. Annesi bir yazar, kız kardeşi de edebiyatçı olarak

Benzer belgeler
WOLFRAM EILENBERGER 1972 de Almanya nın Freiburg kentinde doğdu. Ödüllü bir yazar, gazeteci ve filozof olan Eilenberger, Heidelberg Üniversitesi nde

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

ROGER SCRUTON 27 Şubat 1944 te doğan İngiliz filozof Roger Vernon Scruton özellikle estetik alanında yaptığı çalışmalarla tanınır.

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari

İnsan Kaynakları Muhasebesi. Doç. Dr. Uğur Kaya

Aşkın Metafiziği: Kör iradenin tutsaklığı.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DÜS. ÜN BAKALIM! Genç filozoflar için bir ilham kitabı. Peter Ekberg Sven Nordqvist DİNOZOR ÇOCUK

HUKUKSAL ETİK (LEGAL ETHICS) DERS NOTLARI

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

SOSYAL HAKLAR (Kısa ve Eleştirel Bir Bakış) Yard. Doç. Dr. Umut Omay

Yayına Hazırlayan: Levent Ünsaldı Redaksiyon: Barış Bakırlı Dizgi: İsmet Erdoğan Kapak: Gabrielle Gautier Ünsaldı - Ali İmren

TÜRK MEDENİ HUKUKUNDA ORGAN VE DOKU NAKLİNE İLİŞKİN BAZI HUKUKİ SORUNLAR

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

ÖZ GEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE TEORİK TARTIŞMALAR

MARTIN COHEN Felsefe, etik ve eğitim konusunda uzmanlaşmış ve programlamayla özel olarak ilgilenen bir öğretmen ve yazardır. Eserleri, 101 Philosophy

Matematik Ve Felsefe

ÇETİN BALANUYE Akdeniz Üniversitesi Felsefe Bölümü nde öğretim üyesi. Lisans derecesini ODTÜ den, Psikolojik Danışmanlık alanında aldı.

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

SANAT SOSYOLOJİSİ GİRİŞ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

Örgütsel Politika ve Etik Olmayan Davranış Bildirimi

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

Hans Christian Andersen Zeynep Atayman

FRIEDRICH WILHELM JOSEPH VON SCHELLING ( ) Alman İdealizminin Fichte ve Hegel le birlikte en önemli filozoflarından biridir.

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016

WILHELM SCHMID Arkadaşlıktaki Saadete Dair

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ BATI DİLLLERİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ

Ahmet Necdet (Sözer)

FRIEDRICH SCHLEGEL Friedrich Schlegel, 1772 yılında Hannover de, geçmişte birçok sanatçı ve entelektüel yetiştirmiş olan köklü bir ailenin onuncu

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Editör Salih Gülerer. Çocuk Edebiyatı. Yazarlar Fatma Şükran Elgeren Hülya Yolasığmazoğlu Mustafa Bilgen Orhan Özdemir Safiye Akdeniz

Fen - Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Programı

ISBN

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

Küçük Hasır Sapka. Korkut Erdur 1980 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

SİGORTA SUİSTİMALLERİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerine Siyasal Partilerin Bakışı. Son 10 Yılda Ne Değişti

KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

RADYO - TELEVİZYON MEVZUATI VE KONU İLE İLGİLİ YARGI KARARLARI

SAYISAL YÖNTEMLERDE PROBLEM ÇÖZÜMLERİ VE BİLGİSAYAR DESTEKLİ UYGULAMALAR

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Küçük Yaşar ın Öyküsü. Alucura Çayevi

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Ayşın Delibaş Eroğlu (

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

GERÇEK YAŞAM* Gençliği Yoldan Çıkarmaya Yönelik Bir Çağrı

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ

KPSS EĞİTİM BİLİMLERİ 2019 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME. Tamamı Çözümlü DENEME E 65 D Ö U K. 80 soruda SORU

Deneyler ve Hayaletler

ALBERT EİNSTEİN HAYATI

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN)

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAd

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

İstanbul Teknik Üniversitesi 1. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

Dr. Serkan KIZILYEL TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMASINDA KAMU GÜVENLİĞİ ÖLÇÜTÜ

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

AXEL HONNETH Sosyalizm Fikri

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

GARİP AKIMI (I. YENİ)

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuyla (DEHB) Nasıl Başa Çıkabilirim?

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Ayrıntı: 938 Felsefe Dizisi: 7. Spinoza ile Karşılaşmalar Derleyenler: Güçlü Ateşoğlu & Eylem Canaslan. Felsefe Dizisi Editörü Güçlü Ateşoğlu

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

Transkript:

ARTHUR SCHOPENHAUER (22 Şubat 1788, Danzig - 21 Eylül 1860, Frankfurt am Main) Alman filozof. Annesi bir yazar, kız kardeşi de edebiyatçı olarak dönemlerinde ünlenmiş kimselerdi. Babası, 20 Nisan 1805 sabahı, işlerinin ters gitmesi üzerine içine düştüğü bunalım sonucu evinin önündeki kanala atlayarak hayatına son verdi; babaannesi de aklını yitirerek öldü. Ailedeki bu akli bozukluk belirtileri, Schopenhauer in 1811-1813 yılları arasında üç yıl boyunca akıl hastalarını inceleyip kendince bir teori oluşturmasının da nedenidir. Schopenhauer babasının ölümünden bir süre önce Fransa ya gönderildi, burada birkaç yıl kalıp Fransızca öğrendi, Fransız Devrimi nin etkilerine tanık oldu. Ardından, 1809 da tıp öğrencisi olarak Göttingen Üniversitesi ne girdi. Hekimlikten çok, bilime duyduğu merak bu öğrenimi seçmesinde belirleyici oldu. 1810 da Kant felsefesiyle tanıştı. 1811 ile 1813 arası, Fichte nin de yaşadığı Berlin e geçerek burada üç yıl boyunca Berlin Chartie de (akıl hastanesi) akıl hastalarını inceleme fırsatı buldu. Über die Vierfache Wurzel der Satzer vom Zureichenden Grunde (Yeter-Sebep Önermesinin Dört Farklı Kökü Üzerine) başlıklı doktora teziyle 1813 te Jena Üniversitesi nde beşeri bilimlere geçti ve orada felsefe doktoru unvanını aldı. Goethe ile tanışması onu renkler üzerine bir teori geliştirmeye yöneltti. Düşünürün Die Welt als Wille und Vorstellung (İrade ve Tasarım Olarak Dünya) adlı kitabı 1819 da basıldı. Henüz otuz yaşındayken, kendi felsefi sisteminin bütün çerçevesini çizmişti. Yıllar sonra ikinci basımına ahlak felsefesiyle ilgili ekler yaptığı bu şaheseri, o dönemde hiç dikkate alınmadı. Mart 1820 de yaptığı ilk İtalya yolculuğunun ardından Berlin Üniversitesi nde ders vermeye başlayan Schopenhauer üniversitede 24 dönem kaldı. İtalya ya yaptığı bir yıllık ikinci yolculuğundan sonra hastalandı ve bir yılını Münih te geçirdi. Üniversite profesörlüğünden ayrıldı ve kendini araştırmaya ve yazılarına verdi; kalan ömrünü geçirdiği Frankfurt ta deneysel bilimlerdeki gelişmeleri izledi. 1836 da, Über den Willen in der Natur u (Doğadaki İrade Üzerine) yayımladı. 1837-1839 arasında Norveç ve Danimarka bilim kuruluşlarının desteklediği iki akademik yarışmaya katıldı. 1839 da sunduğu Über die Freiheit des enschlichen Willens (İnsan İradesinin Özgürlüğü Üzerine) ile birincilik ödülü kazandı. Ancak, Über das Fundament der Moral (Ahlakın Temeli Üzerine) başarılı olamadı. Schopenhauer bu iki denemeyi daha sonra Die Beiden Grundprobleme der Ethik (Etiğin İki Temel Sorunu, 1841) başlığı altında birlikte yayımladı. 1851 de yayımlanan Parerga und Paralipomena (Yarım Bırakılanlar ve Geride Kalanlar), Schopenhauer in dünya çapında tanınmasına yol açtı. 1857 de Bonn ve Breslau da Schopenhauer in felsefesi üzerine dersler verilmeye başlandı. Leipzig Üniversitesi ise görüşleri üzerine ilk bilimsel yarışmayı düzenledi. Eserleri Fransızcaya çevrildi; ünlü sanatçılar ise resimlerini yaptı. Schopenhauer son yıllarında eserlerinin birçoğunu gözden geçirdi. 21 Eylül 1860 ta akciğer rahatsızlığı sonucu öldü. Ölümünden sonra da Julius Frauenstädt tarafından eserlerinin genişletilmiş yeni baskıları yapıldı. Düşünürün diğer önemli eserleri arasında Über das Sehen und die Farbe (Görme ve Renkler Üzerine, 1816) ve Die Beiden Grundprobleme der Ethik (Etiğin İki Temel Sorunu, 1841) bulunur.

Ayrıntı: 1165 Felsefe Dizisi: 15 Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer Kitabın Özgün Adı "Metaphysik der Geschlehtsliebe" [Die Welt als Wille und Vorstellung] Almancadan Çeviren Veysel Atayman Dizi Editörü Güçlü Ateşoğlu Yayıma Hazırlayan Güçlü Ateşoğlu Son Okuma Iraz Yaşar Bu kitabın tüm yayım hakları Ayrıntı Yayınları na aittir. Kapak Fotoğrafı Stellalevi / DigitalVision Vectors / Getty Images Turkey Kapak Tasarımı Gökçe Alper Dizgi Esin Tapan Yetiş Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85-576 00 66 Sertifika No.: 12156 Birinci Basım: Mart 2018 Baskı Adedi 2000 ISBN 978-605-314-270-6 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.: 3 Cağaloğlu İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari

Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer

Felsefe Dizisi Felsefe Işığıyla Arayışlar Prof. Dr. Nejat Bozkurt Özgürlük Üzerine Bir Deneme Herbert Marcuse Felsefeye Davet 1 Veysel Atayman Kaygı Kavramı Yasemin Akış Mitostan Felsefeye H. Attilla Erdemli Frankfurt Okulu Eleştiri, Toplum ve Bilim Kurtul Gülenç Spinoza ile Karşılaşmalar Der.: Güçlü Ateşoğlu & Eylem Canaslan Hâlâ Hayalleri Olanlar İçin Felsefe Wolfram Eilenberger Akıllı Kişiler İçin Felsefe Rehberi Roger Scruton Spinoza nın Sevinci Nereden Geliyor? Reddedilemeyecek Bir Felsefi Teklif Çetin Balanuye İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine F.W.J. von Schelling Almanya'da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine Heinrich Heine Kuşkuculuk Phyrrhonculuğun Ana Hatları-Mantıkçılara Karşı-Fizikçilere Karşı Sextus Empiricus Kant Felsefesinin Politik Evreni Derleme, Çeviri ve Giriş Hakan Çörekçioğlu

Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer

İçindekiler Önsöz...9 Aşkın (Cinsel Sevginin) Metafiziği...13 I...15 II...25 III...35 IV...47 V...65 7

Önsöz Arthur Schopenhauer ile birlikte felsefe, 19. yüzyılda önemli sonuçları olan bir dönüşüm yaşar. İnsanın gerek kendi bireysel tabiatını gerekse de bütün bireylerin paylaştıkları dünyayı tek, uyumlu bir bütün olarak kavrama ve öğrenme yeteneğinin en ilk kaynağını, kendisinden önceki idealist felsefelerde olduğu gibi, doğrudan insanın kafasının içinde, onu düşünme faaliyetinin ürünü olarak görmeyip bu kaynağı insanın bedeninde bulur. Böyle olunca da bir bakıma felsefenin ağırlık noktası, insanın düşünme yetisinden, kafasında varsayılagelmiş doğuştan bilgi formları arayışından bedene kayar. Schopenhauer için beden, iradenin yuvasıdır. İrade bir tür karanlık, bilinçsiz ilk kudret gibi bir şeydir; bu iradenin biricik özelliği istemek tir, istediği de sadece kendisidir. İradenin yeri bedende olsa da, öyle hakkında doğrudan bilgi edinebileceğimiz bir şey değildir o. Kendisini belli eder sadece; ağırlık olarak, dürtü, içgüdü olarak, yaşama, var olma isteği ve gücü olarak; ama bilincimizde de izler bırakır. Schopenhauer den yaklaşık kırk elli yıl sonra, Freudcu psikanalizde bilinçdışı neyse, Schopenhauer de de irade hemen hemen odur. Freud, psişik aygıtı (insan psişesinin yapısını) önce birinci topik adı verilen bir modele göre tasarlar. Burada bilinçdışı-bilinçaltı-bilinç 9

Arthur Schopenhauer düzlemleriyle karşılaşırız. Bilinçdışı dürtü, bu modelde, organik-biyolojik bir uyarımdır; hedefi, tatmin olmak, doyuma varmaktır. Dürtünün nesnesi ise, dürtüyü doyuma ulaştıracak, yatıştıracak nesnedir. Örneğin en belirleyici dürtü olan cinsel dürtünün cinsel nesne (obje) ile tatmini gerçekleşmez ise, bunun patojen sonuçları olacaktır. Zaten dürtüler arasında bastırma ya en çok hedef olanlar cinsel kökenli dürtülerdir. Schopenhauer in sadece kendini isteyen iradesinin anlaşılır bir kaygısı: Canlı türlerinin kusursuz, ideal tipini meydana getirmek, koruyup hayatta tutmak; çünkü bu, bedenin sürgitinin de vazgeçilmez koşuludur; iradenin yeri olan bedenin. İrade, türü koruyabilmek ve bunu ideal tip modeli üzerinden gerçekleştirebilmek için cinsel dürtüyü kullanır. Cinsel dürtü, içgüdü üzerinden bireyi, türün tipini koruyacak seçimler yapmaya, karşı cinsi (elbette farkında olmadan, içgüdüsel yönelimlerle) iradenin amaç ve hedefleri doğrultusunda onda önceden tespit etmiş olduğu özellikleri arayarak cinsel tatmin nesnesine dönüştürmeye yönlendirir. Bu anlayış çerçevesinde cinsel sevgi, aslında koşulları dışımızda daha sonra da içgüdüyle belirlenmiş bir yönelimden başka bir şey değildir; duruma göre, yoğunlaşmış duygulardan, tutkulardan, kara sevdalardan ve intiharlara sürükleyen aşamalardan geçebilir. Demek ki Schopenhauer in irade si de tıpkı yaklaşık yarım yüzyıl sonra psikanalizin literatürüne ve teorisine girecek olan bilinçdışı dürtü gibi, bağlayıcı otoriter bir mercidir. Bu iradenin hâkimiyet alanında, bilincin ve zekânın (aklın) etki ve önemi ikinci düzeye düşer. Elbette Schopenhauer in toplumsal varlığı nı onun, rant üzerinden yaşayan ve ömür boyu elini sıcak sudan soğuk suya sokmamış bir büyük burjuva mirasyedi olduğunu bilmenin, onun varoluş tarzı ile dünya görüşü arasındaki bağları kurmaya yardımcı olabileceğini de unut- 10

Aşkın Metafiziği mamalıyız. Bu yönden bakıldığında, Schopenhauer in bütün eserlerinin Rusçaya çevrilmesini öneren bir başka dünyaca ünlü yazar Tolstoy un da gene ranta dayalı toplumsal varlığı na işaret etmek ilginç olabilir! Schopenhauer özelinde, sadece onun ranta dayalı toplumsal varlığı değil, annesiyle olan ilişkisi de sosyo-kültürel, psikanalitik bir veri bütünü olarak değerlendirilmektedir. Annesinin aşk hayatının paralelinde kendisi de daha genç yaştan başlayarak ten zevkine düşkün, bohem bir hayat yaşamış, bencil, kibirli, evhamlı kişiliğiyle, belki de metafiziğinin temel kavramı olan kör irade nin yönlendirici baskısını çok ağır hisseden bir konuma sürüklenmişti. Pipolarını kilit altında tuttuğunu, yatağının başucunda dolu bir tabanca bulundurduğunu, berber usturasına boynunu teslim edemediği için, tıraşını hep kendisinin olduğunu okuyoruz. Felsefesinin etik düzleminde yaptığı keşişçe, dünyadan el etek çekerek yaşama önerisi, özel, kişisel hayatında baş edemediği irade (dürtü) sürüklenmelerine yönelik bir tepki olarak da anlaşılabilir. Aşkın (Cinsel Sevginin) Metafiziği burada kısaca özetlediğimiz irade-metafiziği modeli içinde, irade nin, türün ideal modelini koruma uğruna giriştiği oyunları, başvurduğu hileleri, yarattığı yanılsama ve vehimleri, cinsler arası sevginin çeşitli tezahürleriyle ve aşamalarıyla birlikte ele alıp inceliyor. Bu ilginç ve düşünürün hayal gücünü de oldukça zorlamışa benzeyen incelemelerden biri de, metnin dilimizdeki çevirilerinde daha önce yer almayan, paderastie, yani oğlancılık üzerine olan son bölüm. Schopenhauer bu bölümde, iradenin içine düştüğü bir tür çıkmaz sokaktan söz ediyor. Türü en kusursuz örneklerle koruma kaygısındaki irade, üreme yeteneği tartışılır iki ayrı yaş diliminin cinsel dürtülerini tatmin etmelerini sağlamak için oğlancılığı (oğlan aşkını/sevgisini) kullanıyor: Düşünüre göre, çok genç insanlar ile 11

Arthur Schopenhauer altmışına merdiven dayamış erkekler, irade nin kusursuz döl taleplerine cevap veremeyeceklerdir, ama içgüdünün bunların içine yerleştirdiği cinsel dürtü hâlâ tatmin aramaktadır. İşte bu noktada yaşlı erkeklerin çok genç delikanlılara, oğlanlara sarmaları, irade nin, türün selameti için bulduğu bir yol olarak yorumlanıp modelleştiriliyor. Veysel Atayman Şubat 2003, İstanbul 12

Aşkın (Cinsel Sevginin) Metafiziği Siz bilgeler, yüksek ve derin bilgili Sizler ki derin düşünür ve bilir misiniz Nasıl, nerede ve ne zaman, çiftleştiğini her şeyin Niçin sevişildiğini, öpüşüldüğünü? Siz ulu bilgeler, yüzüme söyleyin! Kafa patlatın bakalım, bana ne olduğuna Nerede, nasıl ve ne zaman, Niçin başıma geldiğine bunların, hadi kafa patlatın! 13

I Bu bölüm, aralarındaki ilişkilerin, bir bakıma bağımlı bir bütün oluşturduğu dört bölümden biridir. Dikkatli okur, yollamalarla ve geri dönüşlerle düşüncelerimi kesintilere uğratmaktan kaçınmamı anlayışla karşılayıp bölümler arasındaki bu ilişkiyi fark edecektir. * Ozanları ve yazarları, her şeyden önce, iki cins arasındaki sevgiyle uğraşan insanlar olarak görme alışkanlığı vardır. Kuralda bu konu bütün tiyatro eserlerinin, trajiklerin olduğu gibi güldürücü olanların, romantiklerin olduğu gibi klasiklerin, Hint dramları kadar Avrupa dramlarının da ana konusudur. Cinsler arası sevgi, dramın olduğu kadar lirik ve epik şiirin de en büyük bölümünü oluşturur. Bir de bunlara, Avrupa nın bütün uygar ülkelerinde her yıl düzenli olarak mevsim meyveleri gibi yüzyıllardan beri üretilen romanların o büyük yığınlarını eklediğimizi düşünün. Bütün bu eserler, içerikleri bakımından, söz konusu tutkunun çok yanlı, kısa ya da ayrıntılı betimlemelerinden başka bir şey değillerdir. Ayrıca bu tutkunun Romeo ve Juliet, Yeni Héloise, Werther gibi en başarılı anlatımları ölümsüz bir ün kazanmışlardır. Buna rağmen, Rochefoucauld, tutku halindeki sevginin (aşkın) durumunun hayaletlerinkine benzediğini, herkes ondan söz 15

Arthur Schopenhauer ederken kimsenin onu görmediğini söylüyorsa ve Lichtenberg de Aşkın Kudreti Üzerine başlıklı makalesinde bu tutkunun gerçekliğini ve doğaya uygunluğunu reddedip onu inkâr ediyorsa bu büyük bir yanılgıdır; çünkü insan doğasına yabancı ve bu doğayla çelişen bir şeyin, yani aslı astarı olmayan bir kuruntunun her dönemde dâhi yazarlarca bıkıp usanmadan canlandırılıp anlatılmış olması ve insanlıkça, hiç değişmeyen bir katılımla ve ilgiyle karşılanması imkânsızdır; çünkü hakikat/doğru olamadan güzel sanat olamaz: Rien n est beau gue le vrai; le vrai seul est aimable ( Doğrudan başka hiçbir şey güzel değildir; sadece doğru sevilmeye değerdir. ) Gelgelelim, hani her günkü değilse bile, hayatın genel deneyimi, genelde sadece canlı, coşkun ama gene de dizginlenebilir bir eğilim olarak ortaya çıkan bir duygunun, belirli şartlar altında büyüyüp şiddet yönünden bütün ötekileri aşan bir tutkuya dönüşebildiğini ve ardından, kollaması gereken her şeyi bir yana bıraktığını, bütün engelleri inanılmaz bir güçle ve inatla aştığını doğrulamaktadır; öyle ki, onun tatmin edilmesi için hiç tereddüt etmeden hayat tehlikeye atılır ve hatta, bu tatmin ondan esirgenirse, ölüm göze alınır. Werther ler ve Jacopo Ortis ler sadece romanlarda yaşamazlar; Avrupa da her yıl bunların en azından yarım düzine örneği ortaya çıkmaktadır: sed ignotis perierunt mortibus illi ( Ne var ki, nasıl öldüklerini kimse bilmiyordu ); çünkü onların acılarını resmî protokol tutucularından ya da gazete habercilerinden başka kayda geçirecek bir resmî tarihçi yoktur. Ne var ki İngiliz ve Fransız gazetelerindeki polisiye haberlerinin okuyucuları, bilgilerimin doğruluğuna tanıklık edeceklerdir. Aynı tutkunun tımarhaneye düşürdüklerinin sayısı bunlarınkinden daha da kaba- 16