OSMANLILARDA İTİKADİ MEZHEPLER

Benzer belgeler
Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Mezhepler, bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleridir. Mezhepler beşeri nitelikli oluşumlardır; din ile özdeştirilemezler.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İslam ın Serüveni. İslam ın Klasik Çağı BİRİNCİ CİLT MARSHALL G. S. HODGSON

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 3. Dr. Öğr. Ü. M. İsmail Bağdatlı.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TARİH BOYUNCA ANADOLU

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Osmanlı Devleti'nin kurucuları, Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı aşiretidir.

Tel: / e-posta:

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly

İktisat Tarihi I

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Anadolu Selçuklularında Sosyal, Dinî ve Mezhebî Yapı

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

e-makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi Cilt: 6 Sayı: 2 GÜZ 2013 ORTADOĞU NUN GELECEĞİ AÇISINDAN Şİ Î-SÜNNÎ İLİŞKİLERİ SEMPOZYUMU ÖZEL SAYISI

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KLASİK ALEVİLİK NEDİR? Halk Mezhebi... 18

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

Avrupa da Yerelleşen İslam

AKADEMİK YILI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ORTA ASYADAN TÜRK GÖÇLERİ

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

İslam Tarihi Kaynakçası

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

DEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR DÖNEMİ MAZERET SINAV TAKVİMİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

İçindekiler. xi Şema, Harita, Tablo ve Resimler xiü Açıklamalar xv Teşekkür xvü Önsöz

OSMANLILAR Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu. İstanbul Ticaret Üniversitesi

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

DEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI İLAHİYAT BÖLÜMÜ I. SINIF I. & II. ÖĞRETİM BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü I. Öğretim Programı Müfredatı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Transkript:

T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI İSLAM MEZHEPLERİ TARİHİ BİLİM DALI OSMANLILARDA İTİKADİ MEZHEPLER YÜKSEK LİSANS TEZİ Zeki DEĞMİŞ VAN 2006

T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI İSLAM MEZHEPLERİ TARİHİ BİLİM DALI OSMANLILARDA İTİKADİ MEZHEPLER YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Zeki DEĞMİŞ Danışman Doç. Dr. İsa YÜCEER VAN 2006

KABUL VE ONAY SAYFASI SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ NE Bu çalışma jürimiz tarafından......anabilim DALI... BİLİM DALI nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. İmza Başkan:...... Üye (Danışman):... Üye:. Üye:. Üye:. Onay: Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylıyorum..././2006... Enstitü Müdürü

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...I ÖNSÖZ...III KISALTMALAR...IV GİRİŞ...1 I.BÖLÜM KLASİK DÖNEM VE SONRASI OSMANLI DEVLETİ NDE MEZHEP HAREKETLERİ 1.1. Osmanlılardan Önce Anadolu da Kurulan Türk-İslam Devletleri nde Mezhep......3 1.2. Osmanlı Devleti nin Kuruluşu ve Mezhep Olgusu....10 1.3. Osmanlılarda Eğitim ve Dini Hayat....18 1.3.1. Osmanlı Medreselerinin Teşekkülü...18 1.3.2. Osmanlı Medreseleri ve Düşünce Yapısı...21 1.4. Kadızâdeliler Hareketi....31 1.5. Osmanlılar Dönemi Anadolu da Yetişen Kelâm Alimleri...35 1.5.1.İbn Kemal in Çeşitli Heterodoks Mezheplerle ilgili Görüşleri..41 1.5.2. İbn Kemal in Ehl-i Sünnet Anlayışı ve İslam Mezhepleri Tarihine Dair Eserleri...44 1.6. Osmanlı Hanedânı nın İslam Mezheplerine Bakışı..46 1.6. Osmanlı Devleti nin Mezhep Tercihi...51 II. BÖLÜM TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE VE OSMANLILARDA İTİKADİ İSLAM MEZHEPLERİ 2.1. Sünni ve Gayr-i Sünni İtikadi İslâm Mezhepleri...55 2.2. Maturîdilik...57 2.3. Eş arîlik.....59 2.4. Selefiyye...61 I

2.5. Osmanlılar Dönemi Vehhâbi Hareketi ve Vehhâbilik. 62 2.5.1. Vehhâbiliğin Yayılışı ve Resmi Mezhep Oluşu....68 2.6. Hâricilik...72 2.7. Şia ve Farklı Kolları. 73 2.7.1. Zeydîlik...74 2.7.2. İsmâilîlik...76 2.7.3. Dürzilik...78 2.7.4. Nusayrîlik...79 2.7.5. İmâmiyye...81 III. BÖLÜM OSMANLILAR DÖNEMİ SÜNNİ-Şİİ İLİŞKİLERİ 3.1. Şia nın Osmanlı Sınırlarında Oluşum Süreci ve Yayılışı..83 3.2. Osmanlı-İran Münasebetlerinde Mezhep......88 3.2.1. Şah İsmail ve Safevi Devleti nin Kuruluşu..88 3.2.2. II. Bâyezid Dönemi ve Şah İsmail in Anadolu da Şiiliği Yayma Faaliyetleri.....93 3.3. Yavuz Sultan Selim Devri Osmanlı-Safevi ilişkileri....97 3.3.1. Yavuz Sultan Selim in Tahta Çıkışı ve Faaliyetleri. 97 3.3.2. Yavuz Sultan Selim in Çaldıran Seferi Öncesi Aldığı Tedbirler.99 3.3.3. Çaldıran Savaşını Hazırlayan Sebepler ve Fetvalar. 102 3.3.4. Kemal Paşazâde ve Müftü Hamza Sarı Görez in Fetvaları....104 3.3.5. Çaldıran Zaferi ve Sonuçları....107 3.4. Osmanlı Tarihindeki İsyanların Genel Yapısı...109 3.4.1. Celâli İsyanları...110 3.5. Kanuni Dönemi Osmanlı-Safevi İlişkileri.........113 3.6. Osmanlıların Şii Tehlikesine Karşı Aldığı Tedbirler.....117 SONUÇ...119 KAYNAKLAR...123 ÖZET.....131 SUMMARY...132 II

ÖNSÖZ Geçmişten günümüze inançla ilgili olan konular her zaman güncelliğini korumuştur. Osmanlı Devleti hakkında bugüne kadar her alanda birçok çalışmalar yapılmıştır. Osmanlı imparatorluğu gibi geniş bir alana ve zamana yayılan bir devletin itikadi mezheplerini, tüm dönemlerini detaylı bir şekilde inceleme imkânına sahip değiliz. Bundan dolayı biz Osmanlı devletinin kuruluştan itibaren benimsemiş olduğu Sünnilik inancını, Ehl-i sünnet dışında kalan mezhepler karşısındaki tutumunu, dönemin en önemli eğitim müesseseleri olan medreselerin ve Osmanlı ulamasının Sünnilik inancının yayılmasındaki etkileri üzerinde durduk. Din olgusu tarih boyunca devletlerarası ilişkilerde etkili bir unsur olmuştur. Öyle ki, aynı dine mensup devletler de bile mezhep farklılığı savaş sebebi olabilmiştir. Acaba tek sebep bu mudur? Biz bu sorunun cevabını Osmanlılar dönemi Sünni Şii veya Osmanlı-Safevi ilişkilerini inceleyerek vermeye çalıştık. Günümüzde halen devam eden Sünni-Şii mezhep çatışmalarını ortadan kaldırmanın tek yolu, bu mezheplerin geçmişini iyi bilmek ve ayrıştıkları noktaları tespit ederek bir noktada birleştirmenin mümkün olacağı kanaatindeyiz. Ayrıca Kur an-ı Kerim in ve Sünnet-i Seniyye nin özüne ve aslına sahip çıkılarak, hoşgörü ve müsamaha anlayışı içerisinde bu problemler çözülebilir. Konunun seçilip hazırlanmasında değerli yardımlarını gördüğüm danışman hocam Sayın Doç.Dr.İsa YÜCEER e, yoğunluklarına rağmen değerli vakitlerini bana ayıran tez hakkında beni yönlendiren hocalarıma, yardımlarını gördüğüm bütün arkadaşlarıma, ayrıca bu zaman içerisinde beni hep destekleyen büyük fedakarlıklar gösteren sevgili eşime teşekkürü bir borç bilirim. Zeki DEĞMİŞ Van 2006 III

KISALTMALAR A.K.Ü. : Afyon Kocatepe Üniversitesi AÜİF. : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi A.Ş. : Anonim Şirketi a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen Tez Bkz. : Bakınız C. : Cilt Çev. : Çeviren, Çevirenler D.İ.B. : Diyanet İşleri Başkanlığı Ed. : Editör Haz. : Hazırlayan Hz. : Hazreti MEB. : Milli Eğitim Bakanlığı MÜİFV. : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı OSAV. : Osmanlı Araştırmaları Vakfı s. : Sayfa Terc. : Tercüme TDVİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı TTK. : Türk Tarih Kurumu vb. : Ve benzeri vs. : Vesaire Y.T :Yeni Türkiye Yay. : Yayınları, yayınevi, yayıncılık yy. : Yüzyıl YÜİF. : Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi IV

GİRİŞ İslam devletleri içerisinde önemli bir yere sahip olan Osmanlı Devleti, altı asırdan daha fazla bir süre varlığını sürdürmüştür. Selçuklular tarafından Bizans sınırlarında uç beyliği olarak yerleştirildikten kısa bir süre sonra güçlü bir devlet, hatta imparatorluk haline gelen Osmanlılar, kendinden önce kurulan Türk-İslam devletlerinden almış olduğu siyasi, dini ve sosyal alandaki bazı yönlerini devam ettirmiş. Her siyasi topluluk gibi Osmanlılar da Selçuklular aracılığı ile eski Türkler, Sasaniler ve Abbasilerden devraldıkları siyasi ve kültürel düşüncelerini başta Bizans olmak üzere fethettikleri ülkelerin örf ve uygulamalarıyla güçlendirerek çağına göre çok ileri bir siyasi kurumlaşma gerçekleştirmişlerdir. Osmanlı devleti gerek kuruluş devrinde, gerekse imparatorluk döneminde, doğusunda ve güneyinde verdiği mücadelelerle yeni topraklarla beraber, çok sayı da yeni Müslüman halkları kendi hâkimiyetleri altına almıştır. Devletin genişlemesiyle birlikte Ehl-i Sünnet dışında kalan mezhepler ve akımlarda Osmanlılarda oluşmaya başlamıştır. Özellikle Yavuz Sultan Selim (1512 1520) ve oğlu Kanuni Sultan Süleyman (1520 1566) devirleri, İran, Irak, Suriye, Mısır gibi Orta Doğu ülkelerinde, Arabistan ve Kuzey Afrika gibi daha uzak bölgelerde yaşayan, muhtelif etnik menşelere mensup Müslümanların Osmanlı tebaası olduğu dönemlerdir. Tabii bunlardan önce XIV-XVI. yüzyıllar içerisinde Anadolu daki diğer beyliklerden intikal eden Müslüman tebaayı da gözardı etmemek gerekir. Osmanlı Devleti kuruluştan itibaren merkezi yönetim Müslüman tebaa içindeki bu dini ve mezhebi yapıyı hep göz önünde tutup her fırkanın kendi içinde kendi hayatına-genel düzeni sarsmamak kaydıyla- izin vermekte fakat kendisi dini politikasını Müslüman çoğunluğun mezhebi olan Hanifeliğe dayandırmaktaydı. Osmanlılar döneminde var olan ve günümüze kadar varlığını devam ettiren birçok mezhep mevcuttur. Vehhâbiler, Ehl-i Sünnet ve l Cemâat, Şia gibi mezhepler en etkin rol oynayan mezheplerdir. Mevcudiyetini devam ettiren mezhepler içinde en büyük etkiye sahip olanlar ise kuşkusuz; Ehl-i Sünnet ve Şia dır. Bu iki mezhep tarih boyuca birbiriyle mücadele içinde olmuşlardır. Bir ülkenin inanç esasları olarak da bilinen itikadı mezhepler her zaman güncelliğini korumuştur. Ortaya çıkan bazı itikadı mezhepler, varlıklarını günümüze 1

kadar devam ettirmiştir. İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Osmanlı imparatorluğunun benimsemiş olduğu itikadı mezhebi de bu bağlamda önem arz etmektedir. Bu düşünceden hareketle araştırmamız da Osmanlı devletinin inanç yapısını ortaya koymayı amaç edindik. Ehl-i Sünnet-Şia ilişkisi günümüzde de önemli olan konular arasındadır. Çünkü Sünni-Şii çatışmasının devamlı körüklendiği İran, Irak vb. ülkelerde Müslüman halk bu şekillerde provoke edilerek Osmanlılar dönemi birbirleriyle çatıştırılmaktaydı. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti Ehl-i Sünnet mezhebini tercih etmiş, komşusu olan İran, Safevi Devleti ise Şia mezhebini tercih etmekle kalmamış, bu itikadı mezhebi yayma ve bütün Anadolu yu Şiileştirme gibi bir politika izlemiştir. İşte bu devreden sonra Osmanlılar, Şia ya karşı mücadeleye geçmiştir. İnanç sisteminin devletlerarasındaki ilişkilere yansıyan yönleri bulunmaktadır. Bundan dolayı Osmanlı-İran Safevi ilişkilerinde itikadi mezheplerinin önemi üzerinde durulması kaçınılmaz olmaktadır. Çalışmamız Osmanlılar dönemi, ameli mezhepleri, dini akımları ve tarikatları kapsamamaktadır. Her ne kadar konumuzun sınırlar dışında olsa da bu alanlardan, bazen bağlantı kurabilmek için faydalandık. Fakat amacımız Osmanlı İmparatorluğunu genel olarak inanç yönüyle ele almaktır. Araştırmamızda tümevarım metodu uygulanarak, elde edilen veriler fişlemiş, daha sonra biraraya getirilmiştir. Genel olarak Osmanlı Tarihi kaynakları ile Osmanlılar dönemi inanç yapısı, din ve düşünce alanında yayınlanan makale ve arşiv araştırmalarından yararlanılmıştır. Ayrıca Mezhepler Tarihi, İslam Düşünce Tarihi ve Kelâm eserlerinden de faydalanılmıştır. Şunu ayrıca belirtelim ki Osmanlılar dönemi itikadi İslam mezheplerini bugün için bütün yönleriyle ortaya koymak ve doyurucu tahliller yapabilmek pek çok bakımdan kolay değildir. Çalışmamız, içerik olarak giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Osmanlılarda İtikadi mezhep hareketleri ve kuruluş dönemi, inanç ve bu inancın yayılmasında etkin rol oynayan, medreseler, Osmanlı uleması ve diğer faktörlere üzerinde durulmuştur. Ayrıca, Osmanlı Hanedanının mezheplere bakışı ve Osmanlıların mezhep tercihine yer verilmiştir. İkinci bölümde, Tarihi süreç içerisinde ortaya çıkan, günümüzde de halen varlıklarını devam ettiren, Sünni ve 2

Gayr-i Sünni mezhepler ile Osmanlılar döneminde ortaya çıkan, Vehhâbilik hareketi ve Vehhâbiliğin resmi mezhep olma süreci anlatılmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise Osmanlılar dönemi Sünni-Şii ilişkileri, Yavuz Sultan Selim in, çaldıran seferine çıkış süreci içerisinde meydana gelen olaylar bağlamında, sosyo-ekonomik boyutları göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Ayrıca,Osmanlı-Safevi ilişkilerinde, etkin bir rol oynayan mezhebin önemi, Sultan Selim ve Şah İsmail çekişmesinin mezhep farkı boyutu, Osmanlı ulemasının Şii- Kızılbaşlarla ilgili Fetvaları, Osmanlılar dönemi isyanların genel karakteri ve Şii mezhebine karşı alınan tedbirler üzerinde durulmuştur. 3

I.BÖLÜM KLASİK DÖNEM VE SONRASI OSMANLI DEVLETİ NDE MEZHEP HAREKETLERİ 1.1. Osmanlılardan Önce Anadolu da Kurulan Türk-İslâm Devletlerinde Mezhep Anadolu nun Türkleşmesi ve İslâm dinîni kabul etmeleri aynı zamana rastlamaktadır. Bu hareketin başlangıcı Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan ın Bizans ordusunu yenmiş olduğu tarih olan 1071 yılıdır. Bu tarihten itibaren Selçuklu orduları, kendilerine katılan göçebe Türkmenlerle birlikte Anadolu ortalarına doğru ilerlemeye başlamışlardı. Aralarında hâlâ eski Türk dinî şamanlığın etkilerini koruyanlar bulunduğu gibi, İslâmiyet ten önce kabul etmiş oldukları Budizm, Maniheizm ve hatta Hıristiyanlık gibi dinlerin izlerini saklayanlar da vardı. Bu arada Türkler, İslâmiyet in İran da ortaya konmuş olan değişik yorumlarıyla da temas etmişlerdi. Bu yorumlar arasında Sünnî İslâmiyet anlayışı yanında Şiî-batınî bir anlayışın da yer aldığı görülmekte idi. Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu yöneticileri ve ulema genel olarak Sünnî mezhep anlayışını benimsemelerine rağmen çoğunluğu göçebe olan Türkmenler arasında, İslâm öncesi inançların büyük ölçüde yaşadığı görülmekteydi. 1 Türkler İslâmiyet i kabul ettikten sonra genel itibariyle Ehl-i Sünnet inancını tercih etmişlerdi. Selçuklular ve Osmanlılardan önce Horasan, Türkistan ve Maveraünnehir bölgelerinde kurulan ve Ehl-i sünnet mezhebini benimseyen birçok Sünnî devlet bulunmaktaydı. 2 Sünnîlik faaliyetleri Emevîler döneminde başlamış, Abbasîler zamanına kadar devam etmiştir. Nitekim Abbasî halifesi Harun Reşid in Hanefî mezhebini benimsemesi, diğer bölgeler ile Irak ve Maveraünnehir de etkisini göstermiş ve bu mezhep söz konusu coğrafyalarda güçlenerek yayılmıştır. Abbasîlerin iktidar olduğu 1 2 Hüseyin Gazi Yurdaydın, Türkiye Tarihi Osmanlı Devleti (1300-1600), C.II, Cem Yay., İst.,1993, s.147. Seyfullah Kara, Selçuklular ın Dinî Serüveni, I. Baskı, Şema Yay., İst., 2006, s.546. 4

dönemlerde bu bölgelerde kurulan devlet ve emirlikler Sünnî inancı benimsemiş ve bu itikadi mezhebin yerleşmesi için çaba sarf etmişlerdir. 3 Osmanlılar, kendinden önce Anadolu da kurulan Türk-İslâm devletlerinden almış olduğu siyasî, dinî ve sosyal alandaki bazı yönlerini devam ettirmiştir. Siyasî, dinî, hukukî ve kültürel mirasın en önemlisi olan Sünnîlik inancı Osmanlılar tarafından devam ettirilmiştir. Zira Osmanlıların İslâmiyet i ve İslâm inanç ve mezheplerini kendinden önceki Müslüman Türk devletlerinden aldıkları söylenebilir. Türkler, Emevî ve Abbasî Devletleri zamanında, siyasî ve askerî ilişkiler sonucu İslâmiyet i kabul etmişler ve kurdukları devletlerin resmi dinî olarak İslâm ı benimsemişlerdir. Büyük Selçuklu Devleti nin Sünnî İslâm inancını benimsemesiyle birlikte bu durum Müslüman Türk devletlerinde de devam etmiştir. 4 Osmanlı Devletindeki mezhep hareketlerini daha sağlıklı bir şekilde görmek için kendinden önce kurulan Anadolu Selçuklular ın düşünce hayatına bakmak gerekmektedir. Anadolu Selçukluları ve Beylikler döneminde düşünce hayatı ile ilgili olarak, tasavvuf alanının dışında, fazla bir şeyler söyleme imkanına sahip değiliz. Anadolu Selçuklu hükümdarları ve kendine bağlı olan beylikler, ülkelerinin fikir ve kültürel alanda gelişmesi için çok uğraşmışlardır. Selçuklular devri ünlü bilim adamlarından Abdülmecid b. İsmail el-herevi (ö. 1142), Muhammed Telakanî (ö. 1217), Yusuf b. Said es-sicistani (ö. 1241) ve Ömer el-ebherî (ö. 1265) ve diğer âlimler Anadolu Selçuklu devletinin resmen benimsemiş olduğu Sünnî düşüncenin gelişmesine ve bu bölgelerde yayılmasında büyük rol oynamışlardı. Anadolu Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu geleneğini devam ettirerek Sünnîliği resmen yürürlükte tutarak, İlhanlıların Şiîliği kabul ettikleri dönemlerde, Şiî düşüncesinin yayılmasını ve yerleşmesini önlemişlerdir. 5 Selçukluların idari kadroları ve Türkler başlangıçtan itibaren Sünnî itikâdi sistemi kabul ettikleri kadar, diğer din ve mezhep mensuplarına da hoşgörülü bir 3 4 5 Kara, a.g.e., s.366-367 Hulusi Lekesiz, Osmanlılarda Sünnî-Hanefî Geleneğinin Oluşmasında Ulemanın Rolü Osmanlı, C.VIII, Y.T. Yay., Ank., 1999, s.80. Ahmet Yaşar Ocak, Selçuklular ve Beylikler Devrinde Düşünce, Genel Türk Tarihi, C.IV, Y.T.Yay., Ank., 2002, s.504-505. 5

şekilde davrandıkları tarihi birer gerçektir. Mezhep cereyanları devlet idaresi için tehlikeli olduğu zaman ancak onlara karşı harekete geçmişlerdir. 6 Selçuklular siyaset sahnesine çıktıkları dönemde, Sünnî İslâm dünyası kaos içinde bulunuyordu. 7 Şiî Fatimi devleti nin ve Büveyhilerin Şiî mezhebinin propagandasıyla, X-XI. asırda Abbasî halifeleri otoritelerini kaybetmişlerdi. İslâm âlemi tam anlamıyla anarşi içine düşmüştü. Selçukluların tarih sahnesine çıkmalarıyla Sünnî inancına sahip olan halk derin bir nefes almıştır. Çünkü Selçuklu sultanları Sünnî idiler.ve hâkim oldukları yerlerde medreseler açarak Ehl-i Sünnet in müdafaasını yapacak muktedir âlimler yetiştirmişlerdir. 8 Eğer Selçuklular tarih sahnesine çıkmamış ve Sünnîliği ısrarla savunmamış olsalardı, İsmaililer hâkimiyeti tamamen ele geçirmiş olacaklardı. Selçukluların ortaya çıkmasıyla, yok olmaya yüz tutan Sünnîlik yeniden hayat bulmuştur. Çünkü Selçuklular bütün sistemlerini Sünnî İslâm ı himaye etme ve kuvvetlendirme siyaseti üzerine kurmuşlardı. Selçukluların, Sultan Tuğrul ile başlayan ve Alpaslan, Melikşah ve Sencer gibi hükümdarlarla devam eden Sünnî-Hanefî anlayışları, Sultan Sencer den sonra ülkenin Melikler arasında paylaşılıp parçalanmasından sonra kurulan devletler devrinde de genel hatlarıyla aynı şekilde devam etmiştir. 9 Selçuklu sultanları Sünnîliğin muhafazası için gayret etmişler, Şiîlerin tepkilerine rağmen Sünnî mezhebinin ağırlıklı olduğu medreseler açarak bu görüşün toplum içerisinde yayılmasında etkili olmuşlardır. Ehl-i Sünnet ekolunun bu bölgelerde yayılmasında, Nizamiye medreseleri önemli role sahip olmuştur. Selçuklular Sünnîliği benimsemelerine rağmen, diğer din ve mezheplere karşı bağnaz bir tavır içinde olmamış, dönemlerinde hâkimiyetleri altındaki yerlerde tam bir hoşgörü ortamı hâkim olmuştur. Öyle ki Selçuklu medreselerinde değişik mezheplere mensup öğrenciler okumuş, müderrisler ise bu medreselerde ders vermişlerdir. 10 Anadolu Selçuklu yönetiminin denetim altında tuttuğu şehir ve bölgelerde kurulan medreseler aracılığı ile Sünnî İslâm inancı ve halifeye bağlılık bu kurumlarca 6 7 8 9 10 Yaşar Kutluay, Tarihte ve Günümüzde İslâm Mezhepleri, Selçuk Yay., Ank., 1968, s.153-154. Kara, Selçuklular ın Dinî Serüveni, s.547. Nuri Topaloğlu, Selçuklu Devri Muhaddisleri, (Doktora Tezi), D.İ.B.Yay., Ank., 1998, s.30. Kara, a.g.e., s.547. M.Sait Yazıcıoğlu, Osmanlılar ve Sünnî-Hanefî Anlayış, Türkler, C.XI, Y.T.Yay., Ank., 2002, s.110. 6

halka benimsetilmişti. Ancak doğudan gelen Türkmen aşiretlerinin yerleştirildiği uçlarda ve medrese çevresinin etkili olmadığı kırsal alanlarda, Orta Asya Türk kültürünün izlerini taşıyan, Babâi, Şiî-Batinî, İslâm anlayışına (heterodoks) mensup gruplarda yaygındı. 11 İslâm dinîne ve Ehl-i Sünnet mezhebine bütün yönleriyle bağlı kalan Selçuklular, İslâm ın sapkın yorumları olarak kabul edilen Ehl-i Bid at akım ve mezheplere karşı mücadele etmişlerdir. Bu dönemde devletin, çeşitli mezheplere ve dinî akımlara karşı belli bir siyaseti olmuştur. Buna göre devlet, mezhep ve dinî akımlar arasındaki ahenk ve düzenin korunmasını sağlar, çeşitli dinsel unsurların birbirleriyle çatışma içine girmelerini önlerdi. 12 Selçuklu devletinin sınırları içinde yaşayan halk arasında birden fazla mezhep vardı. Selçuklu âlimleri bu devirde kelâmi ve itikâdi konular ile meşgul olmaktaydı. Allah ın isim ve sıfatları ile ilgili bazı ayet ve hadislerin tevilinden doğan fikir ayrılıkları devam etmekteydi. Müslümanlar, ehl-i sünnet olarak Selefi, Eş âri ve Mâturîdi, ehl-i bid at olarak da Şia, Batınîye, Müşebbihe (mücessime) Kerramiyye ve Mu tezile gibi ekollere ayrılmış durumdaydı. Sünnîliği bu dönemde birinci planda Eş âriler temsil ediyorlardı. 13 Selçukluların Maturîdilik yerine Eş âriliğe yakın bir yorumu benimsemelerinde, Eş âriliğin kaderci, sultana itaati kolaylaştıran bir yoruma müsait olması ve çatışma yerine sükûneti benimseyen bir disiplin olması etkili olmuştur. 14 XIII. Asırdaki Moğol istilası yüzünden Orta Asya, Azerbaycan ve İran daki göçebe Türkmenlerin bir bölümü büyük kitleler halinde yeniden Anadolu ya gelmişlerdir. Bu göçler ile Anadolu da heterodoks akımlar oluşmaya başlamış ve Osmanlılar döneminde de aynı şekilde etkili olmuştur. Moğol istilasının Anadolu ya sevk ettiği yarı göçebe, gezgin, savaşçı ve mistik heterodoks Türkmen kitlelerin manevi liderleri olan babalar, abdallar, Horasan erenleri, gazi dervişler, Anadolu nun 11 12 13 14 Şükrü Karatepe, Osmanlı Siyasî Kurumları (Klasik Dönem), I.Baskı,İşaret Yay., İst., 1989, s.148. Kara, Selçuklular ın Dinî Serüveni, s.549-550. Topaloğlu, Selçuklu Devri Muhaddisleri, s.171. Ümit Aktaş, Osmanlı Çağı ve Sonrası, Bakış Yay., İst.,1998, s.285. 7

batısında Müslüman olmayan Bizans a karşı gaza yapan Osmanlılar nın ilk dönem gazi unvanlı hükümdarlarıyla iyi anlaşmışlardır. 15 Selçuklu Beylikler dönemi, Anadolu da Sünnîliğin tam anlamıyla hâkim olduğu ve sonraki yüzyıllarda bir daha dönülmemek üzere devlet politikasının temelini teşkil ettiği bir devirdir. İlhanlı devletinin yıkılmasından sonra İran geniş çaplı bir takım dinî hareketlere sahne olmuştur. Olcayto nun ölümünden sonra İran da yeniden güçlenen Sünnîlik ile Şiî çevreler arasında yeni bir mücadele devri başlamıştır. XIV. Yüzyılın sonlarındaki Şiî hareketler, Timur devrinde Seyyid Kıvameddin hareketiyle yeni boyutlar kazanmış, mutedil Şiîliğe ses çıkarmayan Timur, aşırı eğilimlere müsaade etmemiştir. Şahruh zamanı ise (1405 1447) yeni bir akımın olan Hurufiliğin ortaya çıktığı bir devirdir. Beylikler dönemi, Anadolu da dinî eğilimler içinde en fazla dikkat çeken akım Hurufiliktir. Kalenderilik, Bektaşîlik, Melâmîlik gibi büyük tasavvufî çevrelerindeki güçlü etkisiyle Anadolu ve Rumeli de yaygın olarak bulunan bu akım daha sonra Osmanlılar döneminde ve Balkanlar da da tasavvufî düşünce üzerinde etkili olmuştur. Sünnîliğe bağlı ve dayalı yönetim geleneğinin, Türkmen beyliklerince de sürdürülmesi, Hurufî ve Şiî düşüncenin Anadolu da başarıya ulaşma ve yayılma yolunu kapatmıştır. 16 Anadolu da Şiîler için en avantajlı sayabileceğimiz dönem, kuşkusuz Moğol hükümdarı Olcaytu nun Şiîliği kabul ettiği dönemdir. Moğollar ın İslâm mezhepleri karşısında tarafsız kalmaları, İran da olduğu kadar Anadolu topraklarında da Şiîliğin yayılmasını kolaylaştırmıştır. Sünnî inanca bağlı Anadolu topraklarında ilk üç halifenin isimlerinin anılması yasaklanmış ve bu dönemde Anadolu daki ulu Yörük Bozok, Yukarı Kelkit ve Canik te yaşayan birçok göçebe topluluk, Halep Türkmenlerinden bazı oymaklarla Sivas, Tokat, Amasya, Malatya, Dersim bölge ve yörelerindeki birçok köy bu mezhebi kabul etmiştir. Osmanlılar döneminde bu bölgelerde meydana gelen mezhep hareketleri daha önceden Anadolu da Şiî unsurların varlığını göstermektedir. 17 Anadolu Selçukluları döneminde ortaya çıkan Babailik hareketi de Şiî özellikleri taşımaktaydı. Babailik Anadolu da XIII. yüzyılda Baba İlyas (ö.1240) 15 16 17 Taha Akyol, Osmanlı da ve İran da Mezhep ve Devlet, V.Baskı,Milliyet Yay., İst., 1999, s.27. Ocak, Selçuklular ve Beylikler Devrinde Düşünce, s.512-413. Kara, Selçuklular ın Dinî Serüveni, s.431-432. 8

tarafından kurulan ve Türkmenler arasında yayılan bir tarikattır. 18 Bu Şeyh ve babaların Şiî düşünceler taşımaları, Sünnîler tarafından mezhebi bir isyan olarak görülmüştür. Selçukluların son dönemlerinde onlara muhalif olarak ortaya çıkan ve Selçuklu devletinin yıkılışına sebep olan Türkmen Şeyh ve babaları, Osmanlı Devletinin kuruluşunda en önemli unsur olmuşlardır. Bu etkin durumlarını Yavuz Sultan Selim ve Kanuni dönemine kadar muhafaza etmişlerdir. 19 Babaîler isyanı Anadolu tarihinin siyasî maksatlı, fakat dinî duyguların kullanılmış olduğu en büyük gayr-i Sünnî veya heterodoks isyanlardan biridir. Babailerin Selçuklu devletini yıkmak gibi siyasî bir amaçlarının olduğunu söylemek belki de doğru olmaz. Onlar için iktidarı ele geçirmek amaç olmaktan ziyade kurmak istedikleri adaletçi ve eşitlikçi bir devlet düzeni için araç olarak görünmektedir. Sonuç olarak bu isyan bastırılmış fakat Anadolu da tamamen ortadan kaldırılamamıştır. Babailer, Anadolu da Sünnîliğe karşı Alevilik cereyanını uyandırmıştır. Babailere karşı Anadolu nun uç kısmına yerleşmiş olan Oğuzlar ın Kayı aşireti beyi Ertuğrul Gazi de bir kuvvetin başına geçerek savaşmış ve muvaffak olmuştur. Bunun üzerine Anadolu beyleri, zenginleri ve uleması Söğüt e giderek, Kayı aşiretine katılmıştır. 20 Selçuklular tarafından Bizans sınırlarına uç beyi olarak yerleştirilen Kayı boyu kısa süre sonra güçlü bir devlet ve mükemmel bir siyasî-idari örgütlenme meydana getiren Osmanlılar ın tarih sahnesine çıkmasını sağlamıştır. Osmanlılar, kendilerinden önceki Türk -İslâm devletlerinden devraldıkları köklü bir siyaset, devlet idaresi ve inanç kültürüne sahipti. Her siyasî topluluk gibi Osmanlılar da Selçuklular aracılığı ile Eski Türkler Sasaniler ve Abbasîlerden devraldıkları siyasî ve itikadî kültürlerini başta Bizans olmak üzere fethettikleri ülkelerin örf ve uygulamalarıyla güçlendirerek çağına göre çok ileri bir siyasî kurumlaşma meydana getirmiştir. 21 Selçukluların İslâm dünyasındaki üstünlükleri, Ehl-i Sünnet olarak bilinen Sünnîliği savunarak dönemlerinde Batınîliğe ve diğer akımlara karşı direnç göstermeleridir. Özellikle Nizamiye medreseleri ile Ehl-i Sünnetin diğer mezhepler 18 19 20 21 Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, I.Baskı,Konya, 1998, s.55. Nihat Çetinkaya, Kızılbaş Türkler, I.Baskı, Toplumsal Dönüşüm Yay., İst., 2003, s.235. Enver Behnan Şapolya, Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, Türkiye Yay., İst., 1964,s.417-418. Karatepe, Selçuklular ın Dinî Serüveni, s.159. 9

ve akımlar karşısında hâkimiyetini sağlamıştır. Devletin resmi görüşü doğrultusundaki Ehl-i Sünnet anlayışının güçlenmesinde ve yayılmasında medrese âlimlerinin önemli rolü olmuştur. Bu husus, Osmanlılar dönemi yönetim-ulema ilişkisinin hangi gelenekten alındığını ve uygulandığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Selçuklular da Ehl-i Sünnet anlayışı Nizamül Mülk ve Gazzali tarafından temsil edilmiştir. Bu durum Osmanlı medreselerindeki ulema tarafından devam ettirilmiş, İbn Kemâl ve Ebussuûd Efendi gibi âlimler Sünnî İslâm inancını tüm alanlarda hâkim olması için çaba göstermişlerdir. Osmanlılar in kuruluşundan önce, Anadolu Selçukluları ile birlikte diğer beyliklerden olan Danişmendliler, Saltuklular, Mengücekliler ve Artuklular da Sünnî İslâm inancına mensuptu. Anadolu nun büyük bir çoğunluğu Hanefî mezhebine mensuptu. Osmanlı Devleti nin kurulacağı bu sahada Sünnî-Hanefî mezhebi yaygındı. Kuruluş dönemi içerisinde Anadolu Selçuklu ve beyliklerden kalan ilim adamları Osmanlı beyliğine gelmiştir. Ve Osmanlı medreselerinde ilk görev yapan müderrisler bunlardır. 22 Osmanlı Devleti, kurulduğu topraklar üzerinde daha önce kurulmuş İslâm devletlerinin bilim, düşünce ve inanç mirasını da devralmış oluyordu. 23 Böylece, Osmanlılar daha kuruluş döneminden itibaren İslâm uygarlığından miras olarak aldıkları İslam inancı onlar için her zaman birer üstünlük derecesi olmuştur. 24 1.2. Osmanlı Devleti nin Kuruluşu ve Mezhep Olgusu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubât (1219 1237) zamanında Yassı-çemen muharebesine(1230) Selçuklu Sultanı nın yanında savaşa katılan Ahlat Beyi Ertuğrul Bey, Osmanlı Devleti nin kurucusu olan Osman Gâzi nin babasıdır. Ve bu muharebedeki hizmeti karşılığında Selçuklu Sultanı, kendisine Bizans sınırlarında toprak vererek, Osmanlı Devleti nin temelini atmıştır. 25 Osmanlılar XIII. yüzyılın sonunda kurulmuş Bizans İmparatorluğu nun Anadolu ve Balkanlardaki toprakları üzerinde yayıldıktan sonra 1517 den itibaren Arap dünyasını da idaresi altına almış, 22 23 24 25 Lekesiz, Osmanlılarda Sünnî-Hanefî Geleneğinin Oluşmasında Ulemanın Rolü, s.80-81. Esin Kahya, Osmanlılardaki Bilimsel Çalışmalara Genel Bir Bakış, Osmanlı, C. VIII, Y.T. Yay., Ank., 1999, s.25. Nacer Miloudi, Osmanlı Tarihinde Bilim ve Teknoloji, Osmanlı,C. VIII. Y.T.Yay., Ank., 1999, s.35. Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti Tarihi, C.I, Kültür Bakanlığı Yay., Ank., 1998, s.58. 10

Orta Avrupa dan Hint Okyanusu na kadar uzanan büyük bir sahaya hâkim olmuş ve kısa zamanda İslâm dünyasının en güçlü devleti haline gelmiştir. Avrupa ile güç dengelerini koruyarak varlığını altı-yedi asır boyunca sürdürmüş, birinci Cihan harbindeki mağlubiyetinden sonra 1923 yılında son bulmuştur. 26 Osmanlı Devleti nin kuruluş ve gelişmesinde en temel etkenlerden birinin cihat ve gazâ geleneği olduğu, Osmanlı tarihçilerinin genellikle kabul ettiği bir olgudur. Bu yüzden Osmanlı İmparatorluğunun bir cihat ve gazâ devleti olduğunu söyleyebiliriz. 27 Uçlarda dinsel yaşam ve inanç, heterodoks dervişler ve genel de abdal adıyla tanınmış Türkmen babalar tarafından veriliyordu. 28 Anadolu daki uç beylikleri, İslâm dünyasının farklı bölgelerinden gelen her sınıf, mezhep ve her meslekten insanlarla doluydur. Bunlar İran, Mısır ve Kırım medreselerinden çıkan hocalar, Orta ve Doğu Anadolu dan gelen Selçuklu ve İlhanlı bürokrasisine mensup kişiler, çeşitli tarikatların ve inançların temsilcileri diyebileceğimiz dervişlerdir. Özellikle bunlar arasında Gaziyan-ı Rum (Alpler Alp Erenler) adı altında zikredilen ve daha İslâm dan önce bütün Türk dünyasında mevcut olan eski ve geniş bir teşkilata mensup Türk şövalyeleri önemi bir yeri işgal etmektedir. Ayrıca bunun yanında Ahıyan-ı Rum yani Anadolu Ahiler ile Horasan Erenleri de denilen Abdalan-ı Rum, Abdal ve Baba ismiyle anılan ve Türkmenlerden oluşan bu guruplar klâsik dönem Osmanlı padişahları ile kuruluş dönemi içerisinde bütün savaşlara katılmışlardır. Ahi teşkilatı Anadolu daki faaliyetleri ile Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük rol oynamıştır. Gazi Osman ın kayınpederi Şeyh Edebali ile silah arkadaşlarından bir çoğunun hatta Orhan Gazi nin kardeşi Alaeddin in bu tarikata mensup oluşu, ilk piyade askerî üniformasının Ahi üniforması oluşu ve Yeniçeriler için Ahi başlığının kabul edilmiş olması bu bakımdan son derece önemlidir. Osman Bey in Bizans uçlarına akın ederek kurmayı düşündüğü devleti fiili olarak destekleyenler dervişler ve yarı Şiî Türkmen babalardır. Bu dervişler Osmanlı otoritesinin ve Türk kesiminin düşünce yapısını da 26 27 28 Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Bilimine Toplu Bakış, Osmanlı, C. VIII. Y.T.Yay., Ank., 1999, s.17. Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Toplumunda Mülhitler ve Zındıklar (15-17. yy), II. Baskı, Tarih Vakfı Yurt Yay., İst., 1999, s.97. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti nin Kuruluşu, Türkler, C. IX, Y.T.Yay., Ank., 2002, s.67. 11

oluşturuyor, ayrıca büyük manevi güçleriyle Osmanlı nın ayak bastığı yerlerin kazanılmasında etkin rol oynamışlardır. 29 Moğol istilasının yol açtığı göçler, Sünnî ve gayri Sünnî olmak üzere muhtelif tarikatlara mensup Sufilerin Hindistan, Harezm, Horasan ve Azerbaycan üzerinden, Suriye, Irak, Mısır ve Anadolu topraklarına gelmesine sebep olmuştur. Şiîler yerleştikleri bölgelerde dini ve tasavvufi hayatı etkilemişlerdir. Bu göçler sonucunda, Kübreviyye ve Sühreverdiyye gibi Sünnî eğilimli tarikat mensupları yanında, Kalenderi sufiliği ile yakın alakaları bulunan Yeseviyye, Vefâiyye ve özellikle Hayderiyye gibi gayr-i Sünnî sûfiler de Anadolu ya gelmiş bulunuyorlardı. 30 Osmanlı Devleti nin kuruluşunda tarikatların büyük bir etkisi olmuştur. Halkı manevi yönden etkileyerek gazalara kitleler halinde katılmalarını sağlayan tarikatlar, kurmuş oldukları tekke ve zaviyeler ile bu dönem içerisinde halkın inanç ve ibadetlerle ilgili ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda esnaf ve zanaatçıları da localar şeklinde örgütlemiş, eğitim-öğretim, güvenlik gibi kamusal hizmetlerin yürütülmesinde de katkıda bulunmuşlardır. 31 Osmanlı Devleti halk İslâm ına dayalı olarak kurulmuştur. Kuruluş dönemi itibariyle medrese ve onun etkisi olan resmi ideolojiden çok sufi dervişlere, evliyalara, keramet sahibi babalara dayalı coşkulu bir İslâm devletidir. Fakat devlet kurumlaştıkça halk İslâmından, medrese-ulemâ İslâmına geçilmiş, Sünnî devlet anlayışı ve hukuku egemen olmuştur. Kuruluş dönemi Osmanlılar içerisinde yer alan Türkmen babaların tesirleri azalmış. Daha sonraki dönemlerde ise Osmanlı Devleti için büyük problemler oluşturmuştur. 32 Halk İslâmi terimiyle anlatılmak istenen, siyasî bir nitelik kazanmamış, yalnızca sosyal hayat tarzı olarak algılanan ve yaşanan, kitâbi esaslardan çok toplumun geleneksel inanç ve hayat tarzının belirlediği kısmen hurafelerle karışık Müslümanlık anlayışı ve tarzıdır. Bu ortak niteliklere sahip olmak üzere halk İslâmı, Osmanlılar da daha Türklerin İslâm ı kabulleri döneminden beri birbirine paralel olarak gelişen Sünnî ve gayr-i Sünnî İslâm anlayışı biçiminde varlığını sürdürür. 29 30 31 32 Yağmur Say, Osmanlı Devlet Mekanizmasının oluşumunda Heterodoks Güçler, Osmanlı, C. IV, Y.T.Yay., Ank., 1999, s.429-432. Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik Kalenderiler (XIV-XVII. Yüzyıllar) II. Baskı, TTK Yay., Ank., 1999, s.61. Karatepe, Selçuklular ın Dinî Serüveni, s.150. Akyol, Osmanlı da ve İran da Mezhep ve Devlet, s.114. 12

Birincisinde Sünnî kitabi esasları ön planda olmakla birlikte, eski gelenek kültür ve inanç unsurları da belli ölçüde bir paya sahiptir. İkincisi ise eski inanç ve geleneklerin şifahi bir kültür unsuru olarak ön plana çıkışıyla kendini belli eder. Bu kesim Osmanlılar da Kalenderilik, Bektaşîlik ve XIII. yüzyıldan itibaren de özellikle Alevilik tarafından temsil edilir. 33 Rum Abdalları veya Horasan erenleri daha sonra ise Kalenderi olarak karışımıza çıkan bu dervişler aslında Selçuklular döneminde isyan eden Babailerin kalıntılarından başka bir şey değildir. 34 Osmanlı Devleti nin kuruluşunda ve topraklarının bayındır hale getirilmesinde Abdalân-ı Rum denilen Kalenderî zümrenin ve Türkmen dervişlerinin önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Sünnîlikten farklı olarak heterodoks bir İslâm anlayışına sahip olan bu sufi çevrelerle olan iyi ilişkiler Osmanlı sultanı, Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar devam etmiştir. Özellikle XIV. yüzyılın sonlarında II. Bayezid e karşı düzenlenen bir suikast (1492) Kalenderilerle Osmanlı yönetiminin arasının açılmasının başlangıcı olarak kabul edilir. Bu dönemden sonra yönetimin kenarında kalan göçebe Şiî heterodoks kesim sıkı bir takibe alınmıştır. Osmanlı merkezi yönetiminin Kalenderilere karşı sertleşmesinin belki de daha önemli başka sebebi ise, Anadolu da bu sırada baş gösteren Şiî-Safevi propagandası olmuştur. 35 Osmanlı Devleti nin kuruluşunda etkin rol oynayan zümrelerden birisi de Ahiyan-ı Rum olan Ahilik teşkilatıdır. İlk dönem Osmanlı padişahları ve vezirlerinin çoğu ahi teşkilatına mensup şeyhlerden oluşmaktaydı. 36 Ahi tarikatının şeyhinin Edebalı dan sonra kim olduğu bilinmemekle beraber bu kuşağın, I. Murat a intikal ettiğini bilmekteyiz. Gelibolu Ahi şeyhlerinden, Ahi Musa ya verdiği icâzetnâme ve vakfiyede şöyle belirtilmiştir: Ahilerimden kuşandığım kuşağı, Ahi Musâ veya evlatlarından kim neyi ihtiyar edip, akrabalarından ahilik icazetin virûp, bizden sonra yüzümüze ahi sen ol diyeler ki, bunlar fevt olduktan sonra, şer ile sabit ve zâhir ola. diyerek yerine başka bir ahi atamıştır. 37 XIV. yüzyılın başlarında Anadolu yu dolaşan meşhur Seyyah İbn Batuta Ahilerin Hurufi ve Bektaşîlerle beraber 33 34 35 36 37 Ahmet Yaşar Ocak, Din ve Düşünce, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, C.I, Feza Gazetecilik A.Ş., İst. 1999, s.112. Kutluay, Tarihte ve Günümüzde İslâm Mezhepleri, s.155. Şamil Öçal, Kemal Paşazâde nin Felsefesi ve Kelâmî Görüşleri, I. Baskı, Kültür Bakanlığı Yay., Ank., 2000, s.406. Ziya Kazıcı, İslâm Kültür ve Medeniyeti, I. Baskı, Timaş Yay., İst. 1996, s.126-127. Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, V. Baskı, MÜİFV. Yay., İst., 1997, s.302-303. 13

İslâmiyet e girdiklerini kabul ederek onların Batınî olduklarını söylerler ve Batınîler gibi yıkıcı olmadıklarını yapıcı olduklarını belirtir. Ayrıca ahiliğin Rafizilikle hiçbir ilgisinin olmadığını ve ahilik Osmanlı da esnaf kurumları halini aldığını belirtmektedir. 38 Ahiliğin inanç esasları ile ilgili yönlerine futûvvetnâmelerde yer verilmiştir. Ahiliğin dinîn inanç ve ibadet esasları Fûtûvvetnâmelerde ayrı fasıllar halinde değil, yeri geldikçe işaret edilip vurgulanarak, okuyan ve dinleyenlere talim ettirilmiştir. Fûtûvvetnâmelerin birçoğunda yer alan Fûtûvvete alınmayacak kişilerden ilk iki sırayı, kâfirler ve münafıkların alması, imanı teşkilata girmenin temel şartı olduğunu gösterir. Nitekim şeriat kapısının ilk makamı iman etmektir. İman, ikrar dilde, inanmak gönülde, diye tarif edilir. Müslümanlık nedir? Sorusuna verilen cevapta ise imanın tarifiyle beraber inanılacak unsurlara da yer verilmiştir. Müslümanlık Allah Teâla yı bilmek, kitaplarına, nebilerine, meleklerine ve ahiret gününe inanmaktır. Dil ile bunları saymak ve kalp ile tasdik edip inanmaktır. Allah ın isim ve sıfatları İslâm dinî literatüründeki gibi anılır. Gündelik hayatlarında devamlı Kuran ı esas alırlar. Ahlaklarını Kuran ahlakı ile tezyin ederler. Kendi aralarında ve toplum içinde yapılan hata ve günahların cezaları teşkilat dahilinde verildiği gibi bunların ahirette de azaba uğrayacağına inanırlar. Ahiret hayatıyla ilgili cennet, cehennem, mizan, hesap, sırat gibi unsurlardan da bahsedilir. Fütüvvetin, Hz. Adem (a.s) la başladığına ve peygamberler silsilesiyle Hz. Muhammed (s.a.v) e ulaştığına inanırlar. 39 Ayrıca, Ali ye fütüvvetin Hz. Peygamber tarafından verildiğine Hz. Peygamber e de Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla ihsan edildiğine aynı zamanda Hz. Peygamber in Gadiru Humm da Ali nin belini bağladığı, Ali nin de sahâbeden on yedi kişinin belini bağlayıp onlara fütüvvet verdiğine de inanmak, fütüvvetin esas inaçlarındandı. 40 Sonraki fütüvvetnâmelerde Hz. Ali daha çok Şiî motifler içinde anlatılır. Hz. Ali sevgisi ve onun düşmanlarından uzak durma (tevelli ve teberri) on iki imam ve on dört masum inancı, eserlerde yer almıştır. Ancak olayların anlatımı ve kabulü isnâaşeriyye (iran) Şiîliğinden farklıdır. Bu Şiîlik ilk üç halifeyi kötülemeyen, onları zülüm ve gasp ile suçlamayan, bilakis onların fazilet ve 38 39 40 Maydan Larousse, Ahilik C.I, Meydan Yay., İst., 1998, s.580. M. Safet Sarıkaya, Osmanlı Devleti nin ilk Asırlarda Toplumun Dinî Yapısına Ahilik Açısından Bir Bakış Denemesi, Osmanlı, C.IV, Y.T.Yay., Ank., 1999, s.397-398. Abdülbâki Gölpınarlı, Türkiye de Mezhepler ve Tarikatler, İnkılâp Yay., İst., 1997, s.249. 14

üstünlüklerini kabul eden fakat silsile bakımından Hz.Ali yi daha öne geçiren bir anlayıştır. Nitekim Gölpınarlı da Futüvvet ehlinde isnaaşeriyye Şiîliği adına on iki imamın isminden başka bir şey olmadığını beyan etmektedir. Ahiler Anadolu nun en ücra köşelerine kadar yayılmış, göçebe ve şehir kültürü arasında bir köprü vazifesi görmüş ve siyasî otoriteler boşluğunda halkın huzur ve asayişini sağlama görevini üstlenmişlerdi. 41 Anadolu daki ahi zaviyelerinden önceki Fütüvvetnâmelerde açık ve belirgin bir Şiî motife rastlanmadığını söyleyen Ahmet Yaşar Ocak, Şiî temayyüllerin Anadolu daki ahi zaviyelerinde XV. yüzyıldan itibaren yazılan fütüvvetnamelerde görüldüğünü ifade etmektedir. Bundan yola çıkan Ocak, bu teşkilatın Şiî motifler taşımakla beraber bütün yönleriyle bir Şiî kurum veya teşkilat olarak kabul edilmeyeceğini, aynı şekilde İbn Batuta nın verdiği bilgilere dayanak bir Sünnî teşkilat olduğunu söylemenin de gerçeği yansıtmayacağını zira, XVI. Yüzyıldan itibaren Osmanlı idaresinin takip ettiği baskı politikası sonucu ahilerin dağılarak daha çok Bektâşî ve Melâmî tarikatlarına dahil olduklarını belirtmektedir. 42 Osmanlılarda esnaf ve zanaatçıları örgütleyen localar kuruluş döneminde Şiî motifler taşımasına rağmen zamanla devletin resmi ideolojisine uygun olarak görünüşlerini değiştirmişlerdir. Zaman içerisinde dışını ehl-i sünnet anlayışına uyduran esnaf ve zanaatçılar arasında bazı kesimler Şiî ve Batınî özelliklerini saklamasını bilmişlerdir. Ahi teşkilatı, tasavvufi bir dernek olarak farklı isimler altında devam etmiştir. 43 Osmanlı Devleti kuruluşunu tamamlayıp, devlet nizamının kurulmasından sonra Anadolu nun büyük merkezlerinden gelen Hanefî mezhebine mensup bilginler önem kazanmaya başlamış, Orhan Bey döneminde açılan medreselerde ehl-i sünnet inancına göre eğitim başlatılmıştır. Ahi teşkilatının ve Türkmen babaların nüfuzları devlet nizamının kuvvetlenmesine orantılı olarak azalmıştır. Onların yerini ehl-i sünnet akidesi ile tasavvufi görüşlerini ortaya koyan, sufiler almıştır. 44 Osmanlılar ın kuruluşunda tarikatların büyük etkisi olmuştur. Bundan dolayı Osmanlı sultanlarının tarikatlara karşı tutumları daima müspet olmuştur. Özellikle Hacı Bektaşî Veli nin 41 42 43 44 Sarıkaya, Osmanlı Devleti nin ilk Asırlarda Toplumun Dinî Yapısına Ahilik Açısından Bir Bakış Denemesi, s.398-399. Mehmet Topal- Kamil Çolak, Osmanlı Devletinde Ahi Zaviyeler, Osmanlı C.IV, Y.T.Yay., Ank., 1999, s.408. Rıza Zelyut, Osmanlı da Karşı Düşünce, II. Baskı, Yön Yay., İst., 1995, s.113. Kutluay, Tarihte ve Günümüzde İslâm Mezhepleri, s.156. 15

kurmuş olduğu Bektaşîlik, Osmanlı Devletinde Yeniçeri Ocağı nın manevi kuruluşu olarak görülmesi bu ocaktaki nüfuzunu artırmış, bu durum II. Mahmut un yeniçeri ocağını kaldırıncaya kadar sürmüştür. Anadolu nun İslâmlaşmasında etkili olan tarikatlar Sünnî ve Şiî etkilerine sahip olarak kurulmuştu. Anadolu da en büyük etkiye sahip olan Bektaşîlik de Şiî etkiye sahipti. 45 Bektaşîlik, Osmanlı sultanları tarafından fethedilen ülkeleri Türkleştirmek ve İslâmlaştırmak için görevlendirilen kolonizatör dervişler örgütünü oluşturmaktaydı. Bektaşîlik XIV. yüzyıl boyunca yeniçeri ocağına sıkı sıkıya bağlı ilişkiler içinde görülmektedir. Osmanlı yönetiminin seçkin askerî ve güçlü savaş araçlarıyla donatılmış olan yeniçeri ocağı, İslâm ı benimsemiş görünen ve Türk bölgelerinde yetişmiş Hıristiyan çocuklarından oluşmuştur. Bu da bu silahlı örgütün fethedilmiş yeni ülkeleri İslâmlaştırmakla görevli bir derviş tarikatına bağlılığını açıklamaktadır. Özetle Bektaşîlik, Sünnî Türk ulusu içinde bir Şiîlik şekli göstermektedir. 46 Osmanlı Devleti bir taraftan Şiî mezhebinin tahrikleriyle çıkan ayaklanmaların önüne geçerek tedbirler alırken diğer taraftan da tarikat mensuplarına karşı iyi davranmışlardır. 47 Osmanlı sultanları tarafından destek ve yardım gören Bektaşî dervişler, vergiden muhaf tutulmuş ve yayılmaları daha kolay olmuştur. Bu durum I. Sultan Selim devrine kadar devam etmiştir. 48 Yeniçerileri İslâmi itikadları, ocağın kuruluşundan II. Mahmut un bu ocağı kaldırmasına kadar, Şiî İslâm anlayışı olan Bektaşîlik olmuştur. Anadolu Türk halkının Ahilikten sonra, bir başka resmi teşkilat olan Yeniçeri ocağında da bu şekilde temsil edilmiştir. Kuruluş dönemi mezhep olgusu genel itibariyle tasavvuf ve tarikat çevrelerine bağlı olarak şekillenmiş. Kuruluş dönemini tamamlayan devlet daha sonra kendi resmi ideolojisini oluşturarak, Selçuklulardan almış olduğu mirası devam ettirmiş ve Sünnî-Hanefî mezhebini tüm kurumlarında hâkim kılmaya ve yaymaya çalışmıştır. Osmanlılar dönemindeki dinî akımlar ve mezhep hareketleri kuruluştan başlayarak devam etmiştir. 49 45 46 47 48 49 İsa Yüceer, Çağdaş İslâm Akımları Ders Notları, YÜİF, Van, 2000, s.55. Say, Osmanlı Devlet Mekanizmasının oluşumunda Heterodoks Güçler, s.428. Tahir Harimi Balcıoğlu - H. Ziya Ülken, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, Kanat Kitabevi, İst., 1940, s.208-216. İrene Melikoff, İlk Osmanlı Sultanları ve Bektaşilik, Osmanlı, C.IV, Y.T.Yay., Ank., 1999, s.385. Çetinkaya, Kızılbaş Türkler, s.317. 16

Osmanlı Devletinde meydana gelen dinî akımları iki başlık altında toplayabiliriz. Birincisi, Dinî bilimler ve düşünce içerisindeki yani medrese çevresine bağlı dinî akımlar, ikincisi ise Tasavvuf ve Tarikat çevresine bağlı dinî akımlar. Bu iki çevrenin de birbirleriyle tamamen kopuk olduğunu söyleyemeyiz, çünkü birinden çıkan akımlar diğerini etkilemiş, birine mensup olan kişilerin diğer çevre ile alakasının olmadığını söylemek mümkün değildir. Ortaya çıkan akımlar genel itibariyle her iki çevreyi de etkilemiştir. Biz burada medrese çevresinde meydana gelen akımlara bakacağız. Dinî bilimler alanındaki akımlar iki disiplin içerisinde söz konusu edilebilir. Fıkıh (Hukuk) ve Kelâm (Teoloji) sebebi ise her iki dalın da Osmanlı Devletinde, merkezi iktidarın mekanizmasının alanlarıyla, fıkıhın (hukuk) siyaset, yönetim ve organizasyonu, Kelâm (teolojisi) ise Osmanlı Devletinin resmi ideolojisini doğrudan ilgilendirmektedir. 50 Medreseye bağlı olan fıkıh ve kelâm akımları, kelâmda imamet konusu, fıkıhta siyasetu ş-şeriye, ahkamu s-sultaniye ile siyaset ve yönetim organize ve resmi ideoloji gibi konularla yakından ilgilenmesi mümkün olmuştur. Osmanlılar döneminde merkezde Hanefî fıkhı ve Maturîdi kelâmı yaygın olmuş, diğer fıkıh ve kelâm akımları da İslâm diyarının farklı bölgelerinde varlığını sürdürmüştür. Osmanlı uleması, genel olarak fıkıh ve kelâm disiplinleriyle yakından ilgilenmiş ve bu iki bilim dalında İslâm dünyasının uzun yıllar boyunca işleyerek oluşturduğu teorik ve pratik birikiminin varisi olmuştur. 51 Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde, Anadolu Selçuklu devleti döneminden kalan ilim adamları uçlarda yeni bir hayata bulmaya çalışan beyliklere ve Osmanlı beyliğine geldikleri bilinmektedir. Osmanlı medreselerinde ilk görev yapan müderrislerin ve yetiştirdikleri öğrencilerinin Sünnî-Hanefî mezhebine mensup olduklarını, gerek medreselerde okutulan kitaplardan ve gerekse hukukî uygulamalardan anlaşılmaktadır. 52 Osmanlılar ilim ve kültür olarak hem Selçuklular hem de anayurtta kalan topluluklar ile sıkı ilişkiler içinde olmuşlar, Osmanlı uleması yetişirken Mısır, Suriye ve İran âlimleri yanında Orta Asya dan gelen âlimler ve 50 51 52 Ahmet Yaşar Ocak, Klasik Dönem Osmanlı Toplumsal Hayatında Dinî Akımlara Kısa Bir Bakış, İslâmiyât Dergisi, Sayı:4, Ank., 1999, s.13. Yüceer, Çağdaş İslâm Akımları Ders Notları, s.8. Lekesiz, Osmanlılarda Sünnî-Hanefî Geleneğinin Oluşmasında Ulemanın Rolü, s.81. 17

eserlerden de istifade etmişlerdir. Bu tarihi, coğrafi ve kültürel ilişkilerin sonucu olarak Osmanlı Devletinin Hanefî mezhebini tercih etmesini kolaylaştırmıştır. 53 Osmanlı Devleti yöneticileri siyasî ve içtimâi sebeplerden dolayı başlangıçta, Kalenderiyye tarikatının muhtelif kollarına mensup bulunan Rum Abdalları nın mistik karakterli İslâm yorumlarından beslenmiş iseler de Yıldırım Bayezid (1389 1402) döneminden itibaren ilişkiler önemli ölçüde değişikliğe uğramış, devlet, siyasî ve idari yapısını ulema rehberliğinde şekillendirme yoluna gitmiştir Osmanlılar dönemi ulema İslâm ı ise kitâbî (medrese İslâmı) olan Ehl-i Sünnet Ve l Cemaat mezhebi yorumuna dayanan Müslümanlıktır. İtikadi bakımdan Sünnî Müslümanlığı tercih eden Osmanlı Devleti, gerek halk İslâmına (heterodoks, popüler İslâm) ve gerekse tekke İslâmına (sufi çevreler ve tarikatlar, mistik İslâm) devletin temel politikasına ters düşmedikçe ve kamu düzenine zarar vermedikçe müsamaha göstermiştir. 54 Mezhep cereyanları devlet idaresi için tehlikeli olduğu zaman onlara karşı harekete geçilmiştir. 55 1.3. Osmanlılarda Eğitim ve Dini Hayat 1.3.1. Osmanlı Medreselerinin Teşekkülü Osmanlı eğitim kurumlarının oluşması ve bilim ile ilgili faaliyetlerin teşekkülü ve gelişmesi Osmanlı öncesi Selçuklu döneminde Anadolu şehirlerindeki eski ilim kurumlarının yerleşik gelenekleri ile dönemin en mühim ilim ve kültür merkezleri sayılan Mısır, Suriye, İran ve Türkistan dan gelen âlimlerin sayesinde gerçekleşmiştir. 56 Büyük Selçuklularda olduğu gibi Anadolu Selçuklu Devletinde de çeşitli şehirlerde her biri önemli ilmi araştırmaların yapıldığı medreseler inşa etmişlerdir. Ders okunan yer manasına gelen medreseler gerek teşkilat, gerekse idari bakımdan daha sonra kurulacak olan Osmanlı medreselerine örnek olmuştur. Nitekim Osmalılar dan önce Anadolu medreselerinde görülen ve kurulan bu kurumların devamlılığını teminat altına alan vakıf müesseseleri sayesinde ilmi 53 54 55 56 Hayreddin Karaman, Osmanlı Hukukunda Mezhep Tercihi, Osmanlı, C.VIII, Y.T.Yay., Ank., 1999, s.188. Karaman, a.g.m., s.187. Kutluay, Tarihte ve Günümüzde İslâm Mezhepleri, s.153-157. Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Eğitim ve Bilim Kurumları, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, C.I, Feza Gazetecilik Yay., İst., 1999, s.223. 18

fonksiyonları aksamadan Osmanlılarda da aynı şekilde devam etmiştir. 57 Selçuklu hükümdarları Alparslan ve Melikşah ın veziri Nizamü l Mülk tarafından Bağdat ta kurulmuş olan dinî amaçlı bu medreseler birer devlet kurumu olarak faaliyet göstermiştir. 58 Şiî propagandalarına karşı İslâm dünyasını korumayı hedefleyen Selçuklu veziri Nizamül Mülk, bunun sadece silahlı mücadeleyle yapmayacağını anlamış, bu nedenle amacını kültürel ve ilmi kurumlar olan medreseler ile bunu gerçekleştirmiştir. Bu medreselerde dönemin ünlü âlimleri olan Ebu İshak eş-şirâzi, Ebu Hamid el-gazzali ders veren âlimlerin başında gelenlerdi. Bu medreselere Sünnî âlimler istihdam edilmek suretiyle, Sünnîliğin korunması ve yayılması sağlanmıştır. 59 Özellikle XIII-XIV yüzyıllarda Anadolu da halk kendi imkanlarıyla ilim ve kültür merkezlerine öğrenciler göndererek Sünnî âlimler yetiştirmeye çalışmışlardır. Selçuklu Sultanlarının âlimlere göstermiş oldukları saygınlık neticesi ile Sünnî âlimlerin bu topraklara gelmesini sağlamıştır. 60 Osmanlılardan önce Selçuklular devrinde, daha eski devirlerde gerek İran da ve gerek Anadolu da eğitim kurumlarının ve bu kurumları besleyen âlimler ve bilginlerin varlığı kesindir. Anadolu da var olan bu kurumlar, hocaları ve öğrencileriyle birlikte yeni kurulan Osmanlı Devleti ne geçmiştir. 61 Bu kurumlarda yalnız İslâm dinîyle alakalı bilgiler öğretilmekteydi. Selçuklu medreselerinin daha geliştirilmiş bir şekli olan Osmanlı öğretim kurumlarının ilki Orhan Bey tarafından İznik te yaptırılan İznik Orhaniyesi adlı medresedir (1331). 62 Bu medrese bir kilisenin camiye, bir manastırın da medreseye çevrilmesiyle meydana getirilmiştir. 63 İznik te kurulan ilk medresenin ilk müderrisliğine Davud-i Kayseri (ö. 751/1350) getirilmiştir. Osmanlı Devleti nin ilk müderrisi ve ilk düşünürlerinden biri olan Dâvud-i Kayseri Mısır da tahsil görmüş, akli ve nakli ilimlere hakim bir 57 58 59 60 61 62 63 Yusuf Halaçoğlu, (XIV-XVII. Yüzyıllarda) Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, II. Baskı, TTK. Yay., Ank., 1995, s.129. Ali Yardım, Osmanlı Devrinde Dârülhadisler,Osmanlı, C.VII. Y.T.Yay., Ank., 1999, s.163. Kaya, Selçuklular ın Dini Serüvenleri, s.616. Kaya, a.g.e., s.391-396. A. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, V. Baskı, Remzi Kitabevi, İst., 1995, s.15. Meydan Larousse, Osmanlılar Maddesi, C.IX, s.666. Adıvar, a.g.e., s.16. 19

alimdir. 64 Bu dönemde Anadolu da yerleşmeye çalışan fikir hareketleri medreselerden ziyade tekkelerin nüfuzu ile yürüyordu. 65 Osmanlı Devleti nin ikinci medresesi, Orhan Beyin büyük kumandanlarından Lala Şahin tarafından, İznik fethinde görülen yararlığına mükafat olarak Taceddin-i Kürdî fetvasıyla kendisine bağışlanan birçok ganimet malının tutarıyla Bursa da kurulmuştur. 66 Daha sonra Bursa da Bayezid, Çelebi Mehmet, II. Murat tarafından İznik tekiler gibi İslâm ilimleri okulu niteliğinde öğretim kurumları açıldı. Fatih ve daha sonra II. Bayezid, Kanuni dönemlerinde kurulan medreseler ile daha geniş bir ders programı ile eğitim ve öğretim yapılmaya başlanmıştır. 67 İlk dönem Osmanlı medreselerinde müderrisler Selçuklularda olduğu gibi ehl-i sünnet mezheplerinden Hanefî fıkhı üzerinde ders verirlerdi. 68 Osmanlı Devletinin klasik döneminde eğitimin başlıca kaynağı ve en önemli müessesesi medreselerdir. Osmanlı medreseleri devletin kuruluşundan yirminci yüzyılın başlarına kadar faaliyetlerini sürdürmüştür. Medreseler, İslâm geleneği çerçevesinde aynı esaslara bağlı kalmakla beraber, özellikle teşkilat bakımından bazı değişikliklere uğramıştır. 69 Bu medreseler üç amaca hizmet etmek için kurulmuştur. Bunlar; ilmin gelişmesine hizmet etmek, üstün nitelikli insan yetiştirmek, İslâmı bölmeye yönelik akım ve propagandaları etkisiz hale getirmektir. Ayrıca ana hedef Osmanlı kültürünü geliştirmek ve bu kültürü benimseyen insanlar yetiştirmektir. 70 Osmanlı medreseleri 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ın (1520-1566) Süleymaniye medreseleri ile gelişmede son safhaya ulaşmıştır. 71 Osmanlı Devleti kuruluş döneminde ihtiyaç duyduğu elemanları Anadolu Selçuklu ilim ve kültür merkezlerinden ve İslâm ülkelerinden çeşitli sosyal ve siyasal nedenlerle gelen âlimlerden karşılamıştır. Kuruluşunu tamamlayıp önce devlet sonra imparatorluk haline gelen Osmanlılar yeni ve köklü medreseler açarak kendi personel ihtiyacını bu 64 65 66 67 68 69 70 71 Mehmet Bayraktar, Dâvud-i Kayseri, TDVİA, C.IX, İst., 1994, s.33. Ülken- Balcıoğlu, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, s.210. Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, s.16. Meydan Larousse, Osmanlılar Maddesi, C.IX, s.666-667. Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s.137. İhsanoğlu, Osmanlı Eğitim ve Bilim Kurumları, s.17. Hüseyin Ağca, Osmanlı Eğitim Kurumları ve Amaçları, IV. ve V. Osmanlı Sempozyumu (Eylül 1989-1990, Söğüt), Ank., 1991, s.129. İhsanoğlu, a.g.m., s.17-18. 20