DAN IŞTAY Davacı : TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Vekili : Av. Hatice Genç Strazburg Cad. No: 38/21 - Sıhhiye/ANKARA Davalı : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Davalı İdare Yanında Davaya Katılan: TMMOB Maden Mühendisleri Odası Vekili : Av. Halil Salmanlı İlkiz Sok. No:12/10 - Sıhhiye/ANKARA Davanın Özeti : 03.02.2005 tarih ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 4. maddesinde yer alan "Teknik nezaretçi", "Daimi nezaretçi" ve "İş güvenliği uzmanı" tanımlarının, yönetmeliğin 8, 13, 14, 18, 19, 24, 25, 87, 109, 110, 111 ve 112. maddeleri ile Ek Form 6 ve Ek Form 17' nin iptali istemidir. Savunmanın Özeti : Dava konusu Yönetmeliğin 5177 sayılı Yasa ile değişik 3213 sayılı Maden Yasasına ve Anayasanın 168. maddesine uygun olarak hazırlandığı, I (a) Grubu Madenler için arama faaliyeti gerekmediğinden, doğrudan işletme ruhsatı verilmesinde Maden Kanununa aykırı bir durum bulunmadığı, Yönetmeliğin iptali istenen bütün maddelerinde ve Ek form 6 ve Ek form 17 de Maden Yasasına aykırı bir yön bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi Mesude GÜNDÜZ'ün Düşüncesi : 03.02.2005 gün ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 4, 87, 109,110, 111 ve 112 maddeleri ile Ek Form 17 deki düzenlemelerinde anılan Yönetmeliğin dayanağı Kanunun 3. maddesinde nezaretçinin maden mühendisi olacağı hususundaki düzenleme nedeniyle üst hukuk normuna aykırılık bulunmamaktadır. Yine uyuşmazlık konusu yönetmeliğin 14. maddesi de yukarıda anılan yasanın 17. maddesindeki düzenlemeye paralel hükümler içerdiğinden üst hukuk normuna uygundur. Yönetmeliğin iptali istenen 8 ve 13. maddelerinde I (a) grubu madenler ile l(b) grubu madenlerden arama ruhsatı aranmamasına ilişkin düzenlemelerine gelince, bu madenler doğada aramaya gerek olmayacak kadar bol miktarda bulunduklarından, bunlar için ayrıca arama ruhsatı aranmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Yönetmeliğin Beşinci Bölümü ise "İşletme faaliyetleri ve işletme izinleri" olarak düzenlenmiş olup, bu bölüm içerisinde bulunan iptali istenilen 18.19.24 ve 25. maddelerde jeoloji mühendislerine yer verilmemesi ve işletme projesinin şekli konusundaki ek form 6'da işletme projesini hazırlayanının maden mühendisi olarak düzenlenmesi konuları yönünden de işletme faaliyetlerinde jeoloji mühendislerine gerek olmaması nedeniyle hukuka aykırılık
Danıştay Savcısı Yücel BULMUŞ'un Düşüncesi : Davacı oda tarafından,enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 3.2.2005 gün ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 4.maddesinde yer alan "Teknik Nezaretçi", "Daimi Nezaretçi" ve "İş Güvenliği Uzmanı" tanımları ile aynı Yönetmeliğin 8., 13., 14., 18., 19., 24., 25., 87., 109., 110., 111. ve 112 maddeleri ve Ek Form 6 ve Ek Form 17'inin iptali istenilmektedir. Anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak işin esasına geçildi. Davacı tarafından iptali istenen.yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4.maddesinde, Teknik Nezaretçinin,İşletmelerdeki faaliyetlerin teknik ve emniyet yönünden nezaretini yapan, Kanunun 29 uncu maddesi gereği faaliyet bilgi formunun hazırlanmasından sorumlu ve yetkili maden mühendisini ifade ettiği şeklinde tanımlama yapılmış,yine Daimi Nezaretçinin, işletmede daimi istihdam edilen maden mühendisini ifade ettiği,iş Güvenliği Uzmanının da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmış,işgüvenliği ile görevli maden mühendisini ifade ettiği belirtilmiş olup davacı oda tarafından bu tanımlarda jeoloji mühendislerine yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğu öne sürülmektedir. 5177 sayılı Yasa ile değişik 3213 sayılı Maden Kanunun 3.maddesinde "nezaret" işletmelerin tekniğine ve emniyet nizamnamelerine uygun olarak yürütülmesinin kontrolü olarak tanımlanmış, "nezaretçi"de işletmelerin teknik ve emniyet yönünden nezaretini yapan sorumlu ve yetkili maden mühendisi olarak tanımlanmış,aynı Yasanın 31.maddesindede, maden üretiminin bir maden mühendisi nezaretinde yapılacağı belirtilmiş, maddenin devam eden fıkralarında da,işletmede istihdam edilen maden mühendisinin,4857 sayılı İş Kanununun 82.maddesinde belirtilen işgüvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumluluğuda yerine getireceği,maden mühendisi istihdamı veya nezareti gerçekleşmeden üretim yapılması halinde ruhsat teminatının irad kaydedilerek faaliyetin durdurulacağı belirtilmiştir. Bu durumda yönetmeliğin iptali istenen tanımlarında belirtilen nezaretçinin Yasada açıkça maden mühendisi olarak tanımlanması karşısında ve ayrıca maden faaliyetinin gereği olarak yasaya paralel hükümler getiren yönetmeliğin ilgili maddelerinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacı tarafından Yönetmeliğin 8.maddesindeki 1 (a) grubu madenlere,genel Müdürlüğün uygun görüşü alınarak,il özel idaresince ihale yolu ile işletme ruhsatı, 1(b) grubu madenlere işletme ruhsatı verileceğine ilişkin.shûkrrtün iptali istenmektedir. 2
Bu tür madenler bulunması için herhangi bir arama faaliyeti gerektirmeyen doğada bol bulunan madenler olması nedeniyle bunlarda arama ruhsatı aranmamasında hukuka ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir. Davacı tarafından bu madenlere verilecek ruhsatlarda bir kısıtlama bulunmadığı,denizlerde kirlenmeye ve ekolojik dengeye olumsuz etkide bulunacağı öne sürülmekteysde, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinin 62. maddesinde denizlerde kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi,arasındaki bölge ve deniz sahil şeritlerinde 1(a) grubu maden işletme ruhsatı verilmeyeceği,20 metreden daha az derin denizlerde ruhsatın sözkonusu olmayacağının belirtilmiş olması, Maden Kanununun 16.maddesinin ö.fıkrasında 1(b) grubu madenler için 50 hektarı geçmeyecek şekilde doğrudan işletme ruhsatı başvurusu yapılacağı belirtildiğinden bu madenler için sınırsız bir ruhsatın söz konusu olmadığı görülmektedir. Davacı tarafından yönetmeliğin 13.maddenin iptali isteminde 8.maddesinin iptali için ileri sürdüğü gerekçelerin bu madde içinde geçerli olduğunun belirtilmesi karşısında 8.madde için yukarıda belirtilen gerekçe ile 13.maddenin iptali isteminde hukuka uyarlık görülmemiştir. Yine davacı tarafından Yönetmeliğin 18.maddesinde belirtilen ruhsatlar için müracaatın, 19.maddesinde yer alan işletme projesi eki olarak verilecek harita ve çizimlerin, 24.maddede belirtilen işletme sertifikası verilmesinin,ve 25.maddede ruhsatların üst üste verilmesi konularını düzenleyen maddelerin, jeolojik verilere ilişkin bilgileri gerektirdiği,dolayısıyla 18 ve 24.maddelerde sadece maden mühendislerine yer verilmesinin hukuka aykırı olduğu, 15.maddesinde jeoloji raporunun istenmemesinin ve 25.maddede jeoloji mühendisine yer verilmemesinin eksik düzenleme içerdiği ileri sürülerek iptali istenmektedir. İptali istenen bu maddeler arama ruhsat döneminden sonraki işletmeye geçiş evresine ilişkin işletme faaliyetlerini ve işletme izinlerini kapsadığından maden üretimi faaliyetinin, doğası gereği maden mühendisi eşliğinde yapılması dolayısıyla jeoloji mühendislerine yer verilmesine gerek bulunmadığından hukuka aykırılık görülmediği gibi eksik bir düzenlemede içermediği sonucuna varılmıştır. Davacı oda tarafından Yönetmeliğin Teknik nezaretçi olmadan yapılan üretim başlıklı 87.maddesinin, Teknik nezaret görevi alınabilecek ruhsat sayısı başlıklı 109.maddesinin, zorunlu olarak daimi nezaretçinin çalıştırılacağı ruhsat sahaları başlıklı 110.maddesinin, teknik nezaretçinin görev, yetki ve sorumluluklarının belirtildiği 111.maddesinin ve teknik nezaretçinin nitelikleri başlıklı 112.maddesi ile Yönetmeliğe ekli olan İşletme Projesine ilişkin Ek Form-6 nın ve Ek Form 17 nin sadece maden mühendislerinin görev, yetki, sorumluluk ve istihdamına yönelik hükümler taşıması ve jeolojimühendislerini içermemesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu öne sürülerek iptali istenmektedir?..f> v 'f
Bu davada yine iptali istenen 4,maddedeki tanımlara yönelik iptal istemi karşılanırken belirtildiği üzere, Maden Kanununun 31.maddesinde, kanunda geçen nezaretçi kavramından açıkça maden mühendisinin anlaşılması gerektiği kurala bağlanmış olduğundan, yasaya paralel düzenlemeler getiren bu yönetmelik kurallarında hukuka aykırılık görülmemiştir. Yönetmeliğin iptali istenen 14.maddesine gelince; Maddenin 2.fıkrasında, arama faaliyet raporlarının, yapılan arama faaliyetinin niteliğine göre jeoloji mühendisi, maden mühendisi, jeofizik mühendisi veya mühendislerince hazırlanacağı kuralı yer almıştır. Yönetmelik maddesi Yasaya paralel bir düzenleme gibi gözükmesine karşın yasadaki genel çerçeveyi aynen almasına karşın yönetmeliklerden beklenen yasanın uygulanmasını açıklığa kavuşturma amacını yerine getirilmemiştir. Şöyleki; yasada yapılan arama faaliyetinin niteliğine göre, 3 ayrı meslek disiplinine sahip mühendisten birinin yada birkaçının arama faaliyet raporunu düzenleyeceği belirtilmesine karşın, yasayı açıklayıcı mahiyette olması gereken yönetmelik hükmünde arama faaliyetinin nitelikleri yönünden açıklayıcı bir kural yer almamıştır. Önceki yönetmelikte de arama faaliyet raporlarının en az bir jeoloji ve bir maden mühendisi tarafından hazırlanacağı belirtilmekteydi, ancak yeni yönetmelikte arama faaliyet raporunun 3 ayrı meslek disipline sahip mühendislerce düzenlenebileceği belirtilmekle bunun faaliyetin nitelikleri yönünden kıstasının açıkça ortaya konması gereği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda yönetmeliğin 14.maddesinin 2.fıkrasında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Yönetmeliğin 14.maddesinin 2.fıkrasının iptali, diğer maddelere yönelik iptal isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir. TURK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 24.10.2007 gününde, davacı vekili Av. Hatice Genç, davalı Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nı temsilen Hukuk Müşaviri Mukaddes Tezgel ve davalı idare yanında davaya katılan TMMOB Maden Mühendisleri Odası vekili Av. Halil Salmanlı'nın geldiği görüldükten, tarafların sav ve savunmaları ile Danıştay savcısının düşüncesi dinlendikten sonra işin gereği görüşüldü Dava; 03.02.2005 gün ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 4. maddesinde yer olan "Teknik nezaretçi" "Daimi nezaretçi","iş güvenliği uzmanı" tanımlarının, anılan yönetmeliğin 8,13,14,18,19,24,25,87, 109,110,111 ve 112 maddeleri ile Ek form 6 ve Ek form 17'nin iptali istemiyle açılmıştır. Davacının; 5177 sayılı Kanunla Değişik 3213 sayılı Maden Kanunun 3. maddesinde yer olan "nezaretçi" tanımı ile 24, 29 ve 3J maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası yerinde görülmeyerek, işin esası incelendi. ğr.$ r - H- 'â
DAN IŞTAY Anayasamızın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların uygulamasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır. 03.02.2005 gün ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin "Dayanak" başlıklı 3. maddesinde, bu yönetmeliğin 04.06.1985 gü ve 3213 sayılı Maden Kanununun 26.05.2004 tarihli ve 5177 sayılı Kanunla değişik Geçici 8. maddesine dayanılarak hazırlandığı, anılan Kanun maddesinde ise, bu kanunun uygulanmasına ilişkin tüm yönetmeliklerin Kanunun yürürlük tarihinden itibaren sekiz ay içinde çıkarılacağı hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, gerek anayasal, gerekse yasal zemin karşısında, nitelik ve yetki kuralları açısından, dava konusu Yönetmelikte genel bir metin olarak hukuka aykırı bir yön yoktur. Anılan Yönetmeliğin iptali istenilen maddeler yönünden incelenmesine gelince; Yönetmeliğin dayanağı 5177 sayılı Kanunla Değişik 3213 sayılı Maden Kanununun " Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde, Nezaretçi, İşletmelerin teknik ve emniyet yönünden nezaretini yapan sorumlu ve yetkili maden mühendisi olarak tanımlanmış "Teknik Nezaret" başlıklı 31. maddesinde de, maden üretiminin, bir maden mühendisi nezaretinde yapılacağı, maden mühendisinin daimi olarak istihdam edileceği, işletme büyüklüğü ile istihdam usul ve esaslarının Bakanlıkça çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği, işletmede istihdam edilen maden mühendisinin, 4857 sayılı İş Kanununun 82. maddesinde belirtilen iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumluğu da yerine getireceği, maden mühendisi istihdamı veya nezareti gerçekleşmeden üretim yapılması halinde ruhsat teminatının irad kaydedilerek faaliyetin durdurulacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümlere göre, Yasada; nezaretçinin açıkça maden mühendisi olacağı ve istihdam edilen maden mühendisinin iş güvenliği ile ilgili görevli veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumlulukları da yerine getireceği belirtildiğinden, uyuşmazlık konusu yönetmeliğin davacı tarafından iptali istenilen" Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde, Teknik nezaretçi, daimi nezaretçi ve iş güvenliği uzmanının maden mühendisleri olarak belirtilip, bu tanımlarda Jeoloji Mühendislerine yer verilmemesinde üst hukuk normuna aykırılık bulunmamaktadır. Yine uyuşmazlık konusu yönetmeliğin "Teknik Nezaretçi Olmadan Yapılan Üretim başlıklı 87. maddesinde, "Teknik Nezaret Görevi Alınabilecek Ruhsat Sayısı" başlıklı 109. maddesinde,"zorunlu Olarak Daimi Nezaretçinin Çalıştıracağı Ruhsat Sahaları" başlıklı 110. maddesinde "Teknik Nezaretçinin Görev, Yetki ve Sorumlukları" başlıklı 111 maddesinde ve "Teknik Nezaretçinin Görev ve Sorumlulukları başlıklı 112 maddesinde ve "Teknik Nezaretçi Atama Belgeleri İçerikli Ek form 17'de sadjaee" maden mühendislerinin görev, yetki, sorumluluk ve istihdam alanına giren hükümlşriıt'-bulunmasında da üst hukuk normuna aykırılık bulunmamaktadır. _ * / ;'- *" x / v?, <?, *- 5 ' ; /
5177 sayılı Kanunla Değişik 3213 sayılı Maden Kanunun"Arama Faaliyetleri" başlıklı 17. maddesinde, arama faaliyeti raporlarının, yapılan çalışmaların niteliği dikkate alınarak jeoloji, maden jeofizik mühendisi veya mühendislerince hazırlanacağı, hükme bağlanmış olup, yönetmeliğin iptali istenilen 14. maddesinde de bu hükme paralel düzenlemeler getirildiğinden, bu maddenin de üst hukuk normuna aykırılığından söz edilemeyecektir. Davacı; madenler hangi grupta olursa olsun, arama safhasının atlanarak, doğrudan işletmeye geçilmesinin işletmenin verimliliği, güvenliği ve kamu yararı ilkelerine aykırı olacağı, bu nedenle uyuşmazlık konusu yönetmeliğin 8 ve 13. maddelerinde I (a) ve l(b) grubu madenlerde arama ruhsatı aranmadığından, bu maddelerin iptalinin gerektiği ileri sürülmekteyse de bu tür madenler doğada bol miktarda bulunduklarından ve aranması için herhangi bir faaliyet gerektirmediklerinden, davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir. Öte yandan, davacı, denizlerdeki kumun sahil kumlarının kaynağı olduğu, bu kaynakların sınırsız işletilmeyeceği, yönetmeliğin 8. maddesinde denizlerdeki kumlar için herhangi bir kısıtlama getirilmediğini ileri sürmüşse de, Madencilik Faaliyetleri izin Yönetmeliğinin 62. maddesinde ve Maden Kanunun 16/5 madddesinde bu anlamda bir sınır mevcut olup, denizlerde kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki bölge ve deniz sahil şeritlerinde I (a) grubu maden işletme ruhsatı verilmeyeceği, 20 metreden daha az denizlerde ruhsatın söz konusu olamayacağı, Maden Kanunun yukarıda anılan maddesinde de l(b) grubu madenler için 50 hektarı geçmeyecek şekilde doğrudan işletme ruhsatı başvurusu yapılacağı belirtildiğinden, davacının ileri sürdüğü gibi bir sınırlamanın bulunmadığından söz etmek olanaksızdır. Uyuşmazlık konusu yönetmeliğin Beşinci Bölümü "İşletme Faaliyetleri ve işletme izinleri" olarak düzenlenmiş olup, bu bölümde, l(b)grubu madenler için arama ruhsat döneminden sonraki işletmeye geçiş evresine ilişkin işletme faaliyetleri ve işletme izinlerinin nasıl olacağına ilişkin düzenlemeler yer almakta, maden işletme faaliyeti ise doğası gereği maden mühendisleri eşliğinde yapılması gerektiğinden.yönetmeliğin 18, 19,24 ve 25 maddelerinde ve yine işletme projesinin şekline ilişkin Ek form 6 da projeyi hazırlayanın maden mühendisi olarak düzenlenmesi,bu düzenlemelerde jeoloji mühendislerine yer verilmemesi eksik düzenleme olarak sayılamayacağından, yönetmeliğin bu maddelerinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 24.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan V. Ayla ALKIVILCIM