Hülya Karadeniz 1, İsmail Birincioğlu 2, Sinan Zazoğlu 3, Hüseyin Çetin Ketenci 3 ÖZET ABSTRACT

Benzer belgeler
Cukurova Medical Journal

ENTOKSİKASYONLARI ( )

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

BİYOİNORGANİK KİMYA 9. HAFTA

Hastanın Değerlendirilmesi

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü,

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

TÜRKİYE DEKİ ÜÇ TIP FAKÜLTESİNİN SON ÜÇ YILDAKİ YAYIN ORANLARI THE THREE-YEAR PUBLICATION RATIO OF THREE MEDICAL FACULTIES IN TURKEY

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinin Beş Yıllık ( ) Kansere Bağlı Ölüm Kayıtlarının Değerlendirilmesi

ÖZET ve niteliktedir. rme. saatlerinin ilk saatlerinde, üretim hatt. 1, Mehmet Dokur 2, Nurhan Bayraktar 1,

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

1- Aşağıdakilerden hangisi Aşındırıcı sembolüdür? a. b. c. d. CEVAP: D. 2- Aşağıdakilerden hangisi Yanıcı sembolüdür? a. b. c. d.

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

A RESEARCH ON THE RELATIONSHIP BETWEEN THE STRESSFULL PERSONALITY AND WORK ACCIDENTS

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

9-ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM

İLKYARDIM.

EVALUATION OF PRISON DEATH AUTOPSY ACCORDING TO MINNESOTA AUTOPSY PROTOCOL: 13 CASE REPORT

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

ARTICLE: Journal of Forensic Medicine, 2003; 17(1): Adli Tıp Dergisi, 2003; 17(1): Original Article / Orijinal Makale

Anestezi Esnasında ve Kritik Hastalıklarda Ortaya Çıkan Hipoksinin Tedavisinde Normobarik/Hiperbarik Ek Oksijen Tedavisinin Kullanımı FAYDALIDIR

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

Zehirlenmelerde Diyaliz Uygulamaları. Dr. Ali Rıza ODABAŞ İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir.

MSS ni Uyaran İlaçlar

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri

GENİTAL VE ANAL BÖLGE MUAYENESİ

Farmasötik Toksikoloji

ERPİLİÇ ENTEGRE TESİSLERİ

Özgeçmiş: Özellik yok Alışkanlıklar: Alkol, sigara, madde kullanımı yok

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

ZEHİRLENMELERİ OTOPSİ OLGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

GÜVENLİK BİLGİ FORMU ASETİK ASİT CAS NO: EC NO : R:10-35 S: /37/39-45

SUPRAFEN %5 jel Cilt üzerine uygulanır.

SPORTİF DALIŞ VE ETKİLERİ HYPERBARIA

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ

Oksijen Uygulama Yöntemleri. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. Oksijen Uygulama Yöntemleri. Oksijen Uygulama Yöntemleri

Arter Kan Gazları: Örnek Olgular. Prof. Dr. Turan Acıcan AÜTF Göğüs Hastalıkları ABD

SICAK ÇARPMASI ELEKTRİK-YILDIRIM ÇARPMASI. Dr. Mehmet TUĞRUL İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji AD.

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE KLİNİK TOKSİKOLOJİ

Gonca Kurt 1, İskender Gün 2

Adli Tıp Bülteni, 2017; 22(1): 67-71

Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

KLİNİK TOKSİKOLOJİ EĞİTİMİNİN ÖNEMİ. Prof. Dr. Arzu Denizbaşı

FİBRO GEL YayınTarihi:

TBB Dergisi 2011 (93) Vehbi Kadri Kamer 361

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

BURSA DA OTOPSİSİ YAPILAN KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİNE BAĞLI ÖLÜMLER

ALKOLÜN KOLAYLAŞTIRDIĞI KARBON MONOKSİD (CO) ENTOKSİKASYONU: Olgu Sunumu

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

EYVAH DENEY TÜPÜMDE GAZ BĐRĐKTĐ

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

ADLİ TIP BÜLTENİ. The Bulletin of Legal M edicine ISSN X

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir tablet 2 mg loperamid e eşdeğer 2,16 mg loperamid HCl içerir.

Karolinska Üniversite Hastanesi Onkoloji Kliniği, FEC TEDAVİSİ HAKKINDA BİLGİLENDİRME

Renksiz, Kokusuz ve Tatsız Kimyasal Tehlike: Sarin

ACİL SERVİS TRİYAJ TALİMATI

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

MEKANİK VENTİLASYON - 2

Zehirlenme durumunda UZEM in 114 no lu telefonunu arayın.

Sorular biyolojik ve psikolojik etmenler

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

2012 Yılı Adli Tıp Anabilim Dalı Eğitim Toplantıları Tarih Saat Yer Konuşmacı Konu Başlıkları :00-16:00 Adli Tıp Anabilim Prof.Dr.

FİZİKSEL AKTİVİTE RİSKLER & YARARLAR. Prof.Dr.Gülfem ERSÖZ

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

MADDE BAĞIMLILIĞI SEMİNERİ (SİGARA, ALKOL KULLANIMI VE KORUNMA YOLLARI) SELÇUK ÖZTÜRK PSİKOLOJİK DANIŞMAN ve REHBER ÖĞRETMEN

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

Uygun antibiyotik seçeneği ile ilaç yükleme testi nedir? Antibiyotiklere ve bazen de diğer ilaçlara allerji tanımlayan olgularda allerjileri olan

Retrospective Evaluation of Emergency Service Patients with Poisoning: a 20 Month Study

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KULLANMA TALİMATI. LOPERMİD 2 mg tablet Ağızdan alınır.

[Evaluation of preschool period toxicity cases] Okul öncesi dönem zehirlenme olgularının değerlendirilmesi

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOLAŞIM VE SOLUNUM SİSTEMLERİ DERS KURULU

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

GAZ, ISI, RADYASYON ÖLÇÜM CİHAZLARI

Serap Kalaycı, Halide Oğuş, Elif Demirel, Füsun Güzelmeriç, Tuncer Koçak

Transkript:

ISSN: 1018-5275 (PRINTED) 2149-0570 (onlıne) TRABZON VE ÇEVRE JOURNAL ILLERDE OF FORENSIC MEDICINE SENTETIK KANNABINOID KULLANAN OLGULARIN DEĞERLENDIRILMESI THE EVALUATION OF CASES USING SYNTHETIC CANNABINOID IN TRABZON AND THE SURROUNDING PROVINCES MEDIAL KLAVIKULAR EPIFIZIN RÖLATIF ALANI YAŞ TAHMININDE KULLANILABILIR MI? CAN RELATIVE AREA OF MEDIAL CLAVICULAR EPIPHYSIS BE USED FOR AGE ESTIMATION? SAĞLIK PERSONELININ ISTISMAR, IHMAL VE AILE IÇI ŞIDDETLE KARŞILAŞMA DURUM VE TUTUMLARI ABUSE NEGLECT AND DOMESTIC VIOLENCE WITH ENCOUNTER STATUS AND ATTITUDES OF HEALTH STAFF ÇOCUK CINSEL ISTISMARININ TANILAMA ADLI VE SOSYAL SÜRECINDE 31 PEDIATRI 2/2017 HEMŞIRELERI PEDIATRIC NURSES IN THE JUDICIAL AND SOCIAL PROCESSES OF DIAGNOSIS OF CHILD SEXUAL ABUSE YENIDOĞAN YOKSUNLUK SENDROMU VE CEZA J For Med 2017;31(2):96-100 doi: 10.5505/adlitip.2017.72677 available online at: www.adlitipdergisi.com JOURNAL OF FORENSIC MEDICINE Received: 04.07.2017 Accepted: 21.09.2017 CASE REPORT FORENSIC TOXICOLOGY Siyanür zehirlenmesi ile meydana gelen ölümlerde toksikolojik analizin önemi: Olgu sunumu The importance of the toxicological analysis of death cases caused by cyanide poisoning: A case report Hülya Karadeniz 1, İsmail Birincioğlu 2, Sinan Zazoğlu 3, Hüseyin Çetin Ketenci 3 Corresponding author: Hülya Karadeniz Institute of Forensic Medicine, Karadeniz Technical University, School of Law Building, 2nd floor, 61080, Trabzon, Turkiye email: hulya-karadeniz@hotmail.com ÖZET Siyanür eski çağlardan beri bilinen, küçük dozlarda bile dakikalar içinde ölüme neden olabilen bir zehirdir. Siyanür zehirlenmesine bağlı ölümler, spesifik bulguların olmaması sebebiyle ölüm nedeni tespiti zor olgular arasında yer alır. Çalışmada; sokakta, yerde yatar pozisyonda kasılı halde bulunan ve tanıkların ifadelerine göre; ölen kişinin maddi sıkıntı içinde olduğu, eski eşinden boşanamadığı için resmi bir sözleşme olmadan başka bir kadınla birlikte aynı evde yaşadığı, birlikte yaşadığı kadın arkadaşı ile sık sık tartıştığı ve ilaç içerek kendini zehirleyeceğini çevresine ifade ettiği belirtilmektedir. Genel durumunun kötüleşmesi ve şuurunun kapanması üzerine ambulansla hastaneye getirilen ve hastanede ölen 52 yaşındaki erkek olgu otopsi ve toksikolojik analiz bulguları ile sunulmaktadır. Çalışmanın sonuçlarına göre; siyanür zehirlenmelerinin aydınlatılmasında otopsinin ve histopatolojik bulguların tek başına yeterli olamayabileceği, toksikolojik analizlerin tanısal değerinin ölüm nedeninin saptanmasında büyük önem taşıdığı ortaya konulmuştur. Bu çalışmada; siyanür zehirlenmesi nedeniyle gerçekleşen ölüm olgularında toksikolojik analizin ölüm nedeninin saptanmasındaki yeri ve öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Siyanür, entoksikasyon, otopsi, toksikoloji. ABSTRACT For centuries, cyanide has been known as a powerful poison, which is quick-acting and can cause death within minutes even at small doses. As there are no specific findings in deaths associated with cyanide poisoning, they are one of the most difficult cases to determine in autopsy. The aim of this study was to emphasize the relevance and importance of toxicology analysis in the determination of cause of death due to cyanide poisoning. In the witness statements it was reported that the deceased had a substance abuse problem, he was divorced and living with another woman, but not officially married. There were frequent arguments between him and the woman with whom he was living and he stated that he had taken the drug to poison himself. The findings of the autopsy and toxicology analysis of a 52-year old male, who was found lying in the street stating that he had ingested cyanide, are presented. He was in poor health condition and was on the verge of losing consciousness. Despite all the necessary interventions, he died while being taken to the hospital. According to the results of this study, autopsy and histopathological findings may not be sufficient in the clarification of the cases related to cyanide poisoning and the most objective finding was seen to be the toxicology analysis. Keywords: Cyanide, intoxication, autopsy, toxicology. GİRİŞ Doğada sodyum siyanür, potasyum siyanür, hidrojen siyanür gibi bileşikler halinde ya da serbest halde bulunan ve hidrosiyanik asit ya da prussik asit olarak da bilinen siyanür, zehirleyici özelliği yüzyıllardır bilinmesine rağmen ilk defa 1782 de prusya mavisinden izole edilmiştir(1). Siyanür sıcak kuru havada son derecede uçucu bir maddedir. Sudan hafiftir (özgül ağırlığı: 0,699) ve kaynama noktası 26 o C dir. Düşük molekül ağırlığı ve uçucu bir bileşik olması nedeniyle kolaylıkla difüzyona uğrar. Siyanür bileşikleri günümüzde metal kaplamacılık, metal yüzey temizliği, kuyumculuk, plastik sanayi, madencilik, fotoğrafçılık, zirai ilaç, gübre sanayi gibi pek çok endüstriyel alanda kullanılmaktadır. Ayrıca doğada badem, elma, şeftali, kayısı, kiraz, erik gibi meyvelerin tohumlarında bulunan amigdalin adıyla isimlendirilen bir glikoziddir. Vücuda alınan amigdalin hidrojen siyanüre hidrolize olmaktadır (2,3). Şeftali çekirdeğinin 60 1 Institute of Forensic Science, Karadeniz Technical University, Trabzon, Turkiye 2 Department of Forensic Medicine, Medical Faculty, Balıkesir University, Balıkesir, Turkiye 3 Trabzon Branch of The Council of Forensic Medicine, Trabzon, Turkiye 96

tanesinin alınmasının ölümle sonuçlanacağı kaydedilmiştir (4-6). Siyanür toksik etkisini demir iyonunun ferrik (Fe+3) formuna bağlanarak gerçekleştirir. Vücutta 40 farklı enzim sistemini inaktive ettiği bildirilmiştir. Bunlardan en önemli olanı sitokrom oksidaz sistemidir. Sitokrom oksidaz enzimi inhibe olduğunda oksihemoglobinin dokuya geçmesi engellenir, böylece kan maksimum düzeyde oksijenlenmiş iken dokular oksijensiz kalır ve ölüm gerçekleşir. Oksijen yetersizliği nedeniyle bir hipoksi tablosu bulunan karbonmonoksit zehirlenmesinden bu özelliği ile ayrılmaktadır (4-8). Bu çalışmada; siyanür zehirlenmesi nedeniyle gerçekleşen ölüm olgularında toksikolojik analizin ölüm nedeninin saptanmasındaki yeri ve öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. OLGU Olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağında siyanür içtiğini ifade eden 52 yaşındaki erkek olgunun sokakta yatar pozisyonda ve kasılmış halde olduğu, genel durumunun kötüleşmesi ve şuurunun kapanması üzerine ambulansla hastaneye getirilen hastanın yapılan ilk muayenesinde, yüzeysel solunum ve Glaskow Koma Skorunun 3 olarak tespit edilmesi üzerine endotrakeal entübasyon yapılarak solunum desteği ve tedaviye başlandığı, akabinde siyanür antidotu tedavisinin yapıldığı, kardiyak depresyon belirtilerinin ortaya çıktığı ve hastanın öldüğü kayıtlıdır. Ölü muayenesinde; ciltteki peteşiyal kanamalar dışında herhangi yeni lezyon tespit edilmediği, ölü morlukları ve ölü katılığının henüz başlamamış olduğu, ağız boşluğunda beyaz renkte köpük olduğu, sağ ön kol iç yüzde, 3-5 cm uzunluklarında, birbirlerine paralel seyirli, nedbeleşmiş, yüzeysel eski dermal kesiler olduğu görülmüştür (Resim 1). Ölü muayenesinin üzerinden yaklaşık 16 saat geçtikten sonra yapılan otopside; ölü lekelerinin vücudun arka yüzünde mor renkte oluştuğu saptanmıştır. Otopside ayrıca; ağırlıklarında yaklaşık iki kat artış saptanan akciğerlerin (sağ 830 g, sol 800 g) yüzeylerinde subplevral kanamalar ve normalden açıkpembe renkte görünüm, kesitlerinde yaygın ödem ve konjesyon tespit edildi. Myokard kesitlerinde sol ventrikül duvarında yaygın taze kanama görünümü vardı (Resim 2). Ayrıca, koroner arter lümenlerinde orta derecede daralma, trakea lümeninde köpük içerik, mide mukozasında yaygın eroziv görünüm mevcuttu. Histopatolojik incelemede; tüm iç organlarda genel olarak hiperemi ve konjesyon, akciğerlerde akut şişme ve intraalveolar taze kanama alanları, yaygın ödem ile serbest hemosiderin yüklü makrofajlar saptandı. Myokardda ise yaygın taze kanama tespit edildi. HS/GC/MS ve UV-VIS yöntemiyle yapılan toksikolojik analiz sonucunda femoral kan örneğinde 5,85 mg/l siyanür tespit edildi. Alkol, uyutucu ve uyuşturucu madde saptanmadı. Olay yeri incelemesinde; ölen şahsın otomobilinde plastik kapaklı kutu içindeki, kimyasal madde olduğundan şüphe edilen küçük tanecikli toprak rengindeki maddenin bulunduğu ve kriminal inceleme yapılması istendiği belirtilmektedir. Bu maddenin kimyasal analizinde siyanür tespit edilmemiştir. Tanıkların ifadesinde; ölen kişinin maddi sıkıntı içinde olduğu, eski eşinden boşanamadığı için res- Resim 1: Sağ ön kolda yüzeysel eski dermal kesiler 97

mi bir sözleşme olmadan başka bir kadınla birlikte aynı evde yaşadığı, birlikte yaşadığı kadın arkadaşı ile sık sık tartıştığı ve ilaç içerek kendini zehirleyeceğini çevresine ifade ettiği belirtilmektedir. TARTIŞMA VE SONUÇ Siyanür toksik etkisini sitokrom oksidaz sistemini bozarak hızlı bir şekilde gösterir. Oksijen dokulara normal olarak ulaşmakta ancak kullanılamamakta ve bir histotoksik hipoksi ortaya çıkmaktadır (5). Bunun sonucunda artmış anyon açıklı metabolik asidoz ile birlikte normal parsiyel oksijen basıncı (PO2) seviyelerinin olduğu bir tablo ortaya çıkar. Akut zehirlenmede klinik bulguların ortaya çıkışı alınan siyanürün cinsine, konsantrasyonuna ve alınma yoluna bağlı olarak değişir (4). En çok ve en hızlı şekilde oksijene duyarlı dokular olan kalp ve beyin etkilenir (5). Siyanür; azalmış kardiyak atım, kardiyojenik şok ve solunum depresyonu ile ölüme yol açar (4,5). Literatürde bildirilen olgularda siyanürle zehirlenmenin, sıklıkla inhalasyon veya oral alım yoluyla gerçekleştiği görülmektedir (6-9). Olguya ait tıbbi evraklarda da PO2 seviyesi hafif derecede düşük ve solunumun yüzeysel olduğu, solunum depresyonuna yönelik endotrakeal entübasyon uygulandığı kayıtlıdır. Resim 2: Myokard kesitlerinde sol ventrikül duvarında yaygın taze kanama Ölümle sonuçlanmış intiharlarda geriye dönük bilgiler, kişinin ailesi, arkadaşları ya da diğer bilgi sahibi olabilecek bireylerle görüşülerek elde edilebilen subjektif ifadeler olmaktadır (10). Olgunun genel durumu kötüleşmeden önce yanında bulunan kişilere siyanür içtiğini belirtmesi tanıkların ifadelerinde yer almaktadır. Ölen kişinin birlikte yaşadığı eşinin ifadesinde kocasının maddi sıkıntı içinde olduğu, kendisi ve çocukları ile sürekli tartıştığı ve zaman zaman ilaç içerek intihar edeceğini ifade ettiği belirtilmektedir. İntihar eyleminde ölüm riski; ölüm niyetinin ciddiyetine, eylem ile oluşturulan zararın derecesine ve yöntemin ne kadar hızla ölüme yol açmasına göre değişkenlik gösterir (11). Olguda otopside rastlanan nedbeleşmiş yüzeysel dermal kesilerin olması depresif-psikopatik bozukluğa sahip olabileceğini göstermekte olup, intihar riskinin yüksekliği ve intihar amacı ile seçilen bu gibi ölümcül yöntemlere dikkat çekmesi açısından önem taşımaktadır. Siyanür zehirlenmelerinin en önemli orijini kaza olmakla birlikte; siyanür türevlerinin teminindeki güçlükten dolayı, özellikle bu tür maddeler ile çalışanlarca bu maddelerin ağızdan alınması ya da inhalasyonu ile intihar; yiyecek veya içeceklere karıştırılmaları suretiyle cinayet orijinli olabilecekleri de bildirilmiştir (12). Literatür bilgilerine göre kanda 2-5 mg/l, iç organlarda 5-10 mg/kg siyanür tespit edildiğinde, ölümün siyanüre bağlı olduğu belirtilmektedir. Ancak, toksikolojik analizde gecikilirse HCN parçalanacağından tespit edilemeyeceği de bildirilmektedir (11,13). Gill ve arkadaşları siyanürün oral alım yoluyla intihar konulu çalışmalarında 17 olgunun kanda siyanür konsantrasyonunun 0,6 mg/l ile 185,2 mg/l (ortalama 37,6 mg/l) aralığında ve mide içeriğinde 2,1-2217,6 mg (ortalama 232 mg) olarak tespit edildiği bildirilmiştir (14). Musshoff ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmada 5 olguda kanda siyanür seviyesini 3,0-80,9 mg/l olarak tespit etmişlerdir (12). Aşırdizer ve arkadaşlarının farklı yollarla siyanürle zehirlenen 12 olguda toksikolojik analizlerde 3 ünün yalnız iç organ parçalarında, 3 ünün yalnız kanlarında (ortalama 31,01 mg/l), 5 inin hem iç organ parçaları, hem de kanlarında siyanür tespit edilmiş (ortalama 183,7 mg/l) olduğu, bir olguda siyanür tespit edilemediği bildirilmiştir (15). Kömür ve arkadaşları siyanür içerek intihar eden olgunun kanında 0,83 mg/l tespit ettiklerini bildirmişlerdir (10). Koçak ve arkadaşlarının çalışmasında ise kan siyanür seviyesi >2,0 mg/l olarak belirlenmiştir (4). Yangında kalmış kişilerde de kanda siyanür 98

saptanabilmektedir. Hatta siyanür zehirlenmesi yangınlarda asıl ölüm nedeni bile olabilmektedir. Yangınlarda birçok plastik ve poliakrilik liflerin yanması sonucunda siyanür içeren gazlar ortaya çıkabilmektedir. Yangın ortamında siyanür, solunum yoluyla alınabileceği gibi deriden emilim yoluyla da alınabilmektedir (16). Grill ve arkadaşları 87 kişinin ölümüyle sonuçlanan yangında inhalasyon yoluyla zehirlenen 78 kişinin kanında siyanür konsantrasyonunu 0-5,5 mg/l (ortalama 2,2 mg/l) olarak tespit etmişlerdir (17). Yeoh ve arkadaşları yangın sonrası ölen 178 olgunun 137 sinin kanında ortalama 1 mg/l siyanür tespit ettiklerini bildirmiştir (18). Yadukul ve arkadaşları kan ve iç organlarda yapılan renk testinde siyanür iyonu tespit etmişlerdir (19). Olguda da literatürle uyumlu olarak femoral kan örneğinde yapılan toksikolojik analiz sonrasında tespit edilen 5,85 mg/l siyanür ölüm nedeni olarak değerlendirilmiştir. Olgunun siyanürü nereden ve nasıl temin ettiği ise tespit edilememiştir. Siyanür zehirlenmesinin tespiti için otopside spesifik bulgular mevcut olmayıp, otopsilerde rastlanılan en belirgin bulgular ölü morluklarının ve kan renginin açık-parlak kırmızı renkte oluşu ile disseksiyon sırasında alınan acıbadem kokusudur. Gill ve arkadaşları olguların (17 olgu) büyük bir çoğunluğunda pembe ölü morluklarının olmadığını ve olguların 5 inde mide içeriğinde acıbadem kokusuna rastlamadıklarını bildirmişlerdir (14). Aşırdizer ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada 3 olguda acıbadem kokusu alındığı kaydedilmiş olup, bu bulguya 9 olguda rastlanılmadığı, açık kırmızı ölü morluklarının ise sadece 4 ünde rastlandığı bildirilmektedir (15). Yadukul ve arkadaşlarının olgusunda parlak kırmızı renkte ölü morluklarının olduğu ve mide içeriğinde koku saptandığı bildirilmiştir (19). Üzün ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada olgularının yarısında acı badem kokusuna rastlamadıkları bildirilmiştir (20). Olgudaki ölü lekeleri de literatürle uyumlu olarak pembe renkte olmayıp mor renkte idi. Siyanür intoksikasyonlarında iç organlardan koklamakla alınan karakteristik acıbadem kokusu otopsi esnasında olguda saptanamamıştır. Ayrıca otopsinin yapıldığı salonun güçlü bir havalandırma sistemine sahip olması da bu kokunun tespitine engel teşkil etmiş olabilir. Literatürde genel popülasyonun %80 inin genetik bir defekt nedeni ile bu kokuyu algılayamadığı bilgisi yer almaktadır (21). Otopside tespit edilen diğer non spesifik bulgular ise ağızda kanlı mayi ve köpük, baş ve boyunda konjesyon, gözlerde sulu görünüm ve parlaklık, mide mukozası başta olmak üzere mukozalar, arterler ve venlerde parlak kırmızı renkte görünüm, özellikle mide olmak üzere tüm organlarda konjesyon ve kanamalar olarak sıralanmıştır (22,23). Koçak ve arkadaşları; beyinde siyanür zehirlenmesine bağlı küçük noktasal kanamalar ve sağ akciğer üst lobda parankim içi kanama ile yoğun miktarda ödem mayiine rastlandığını bildirmiştir (4). Aşırdizer ve arkadaşlarının çalışmasında ise beyin beyaz cevherinde noktavi kanamalar, kalpteki papiller adalelerde kanamalar ve kalpte interstisyel ödem, midede submukozal kanamalar, ödem, erozyon, akciğerlerde intraalveoler kanamalar, karaciğerde parankimatöz dejenerasyon, böbrekte interstisyel kanamalar ve parankimatöz tubulus dejenerasyonunun makroskopik ve mikroskopik olarak tespit edildiği bildirilmektedir (15). Yadukul ve arkadaşlarının çalışmasında da akciğerlerde intraalveoler kanamalar ve ödem, mide de mukozal kanamalar ve erozyon, beyinde ödeme rastlandığı bildirilmektedir (19). Olguda da ağız boşluğunda ve trake lümeninde köpük, iç organlarda hiperemik görünüm, mide mukozasında eroziv görünüm ve taze kanama alanları, akciğerlerdeki akut şişme alanları, intraalveolar taze kanama alanları, yaygın ödem ile myokardiyal yaygın taze kanama saptandı. Sonuç olarak olgunun otopsi bulgularının literatürlerde tanımlanan bulgular ile uyumlu olduğu görüldü (12-22). Çalışmanın sonuçlarına göre; siyanür zehirlenmelerinde ölüm nedeninin aydınlatılmasında otopsi bulgularının ve histopatolojik bulguların tek başına yeterli olamayabileceği, pek çok nonspesifik bulgu ile desteklense de ölüm nedeni tespiti için en önemli spesifik bulgunun toksikolojik analiz verileri olduğu ortaya konulmuştur. Olguda toksikolojik analizler öncelikle venöz kanda yapılmış, sonucun pozitif çıkması nedeniyle örneklenen mide içeriği ve iç organlarda analiz yapılmasına gereksinim duyulmamıştır. Ancak gerek pozitif bulgunun teyidi gerekse herhangi bir örnekte negatif sonuç çıkması durumunda diğer örneklerde de toksikolojik analizlerin yapılması siyanürün kantitatif olarak değerlendirilmesi yönünde faydalı olacaktır. 99

KAYNAKLAR 1. Balcı Y, Güzel S, Çetin G. Forensic Medical Evaluation of Malicious Wounding Crimes in Turkish Criminal Code [in Turkish]. The Council of Forensic Medicine, The Society of Forensic Medicine Specialists, The Society of Forensic Medicine, June 2005. Update by Gündoğmuş ÜN, Balcı Y, Akın HM. June 2013. 2. Kavaklı U. Medicolegal value of radiological diagnosis for trauma patients (Unpublished Thesis). Department of Forensic Medicine, Faculty of Medicine, Dokuz Eylül University, İzmir, 2012. 3. Kim SJ, Lee SW, Hong YS, Kim DH. Radiological misinterpretations by emergency physicians in discharged minor trauma patients. Emerg Med J 2011;29:635-9. 4. Bayraktar B, Yücesir İ. Soft Tissue Injuries. In: Ertekin C, Taviloğlu K, Güloğlu R, Kurtoğlu M, eds. Trauma. İstanbul: İstanbul Medical Publishing Co, 2005:1236-55. 5. Frey C, Bell J, Teresi L, et al. A comparison of MRI and clinical examination of acute lateral ankle sprains. Foot Ankle Int 1996;17(9):533-7. 6. Takebayashi S, Takasawa H, Banzai Y. Sonographic findings in muscle strain injury: Clinical and MR imaging correlation. J Ultrasound Med 1995;14(12):899-905. 7. Speer KP, Lohnes J, Garrett WE. Radiographic imaging of the muscle strain injury. Am J Sports Med 1993;21:89-96. 100