Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI



Benzer belgeler
Tarihsel olan toplumsaldýr. Toplumsal

Merhaba, 8 MART A ÇAÐRI LENÝNÝSTLERÝN ÖZGÜRLÜÐÜ BURJUVAZÝYÝ KORKUTUYOR

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Burjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir

Sunu, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ DAÐITIMCILARINA SÝLAHLI SALDIRI! BASINA VE KAMUOYUNA

KAPÝTALÝZM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 3. SAYISI ÇIKTI

YARINA BAKMAK. C. Daðlý

ÝÇ SAVAÞ VE TOPLUMUN SAFLAÞMASI

KAZANMAK ÝSTEYEN ÝÞÇÝ SINIFININ YAPACAKLARI

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

ULUSAL SORUNA LENİNİST BAKIŞ

BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI

TEKELLER TÜM YERYÜZÜNÜ ÝSTÝYOR

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

Merhaba, 1 MAYIS TA 1 MAYIS ALANINA TAKSÝM E. Taksim Meydaný. artýk yalnýzca devrimci 1 Mayýs ta ýsrar etmenin deðil, devrimde ýsrar etmenin

SINIF SAVAÞIMI SÝSTEMÝ HER NOKTASINDA SARSIYOR

KAPÝTALÝZM ÇAÐININ SONU

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Kapitalist toplum iþçi sýnýfýnýn emeðine dayanýyor

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

Merhaba, YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜMÜZ ÖZGEN ÝÞ TUTUKLANDI. DÜZELTME ve ÖZÜR BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝMCÝ SOSYALÝST BASIN SUSTURULAMAZ!


Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

17. Devlet ve devrim. Marksist Devlet Teorisi'nin yenilenmesi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

SINIF MÜCADELESÝ KAÇINILMAZ SONUCUNA DOÐRU ÝLERLÝYOR

Dünya iþçi sýnýfý hareketi için

Merhaba Genç Yoldaþlar

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

EMEÐÝN YENÝDEN ÖRGÜTLENMESÝ

SINIF ÝLÝÞKÝLERÝNÝ DOÐRU KAVRAMAK

BURJUVAZÝ DEVRÝMÝ HIZLANDIRIYOR!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Burjuvazi kendi çýkarýna olaný;

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;


Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða

THKP-C/HDÖ OLÝGARÞÝ NEDÝR? ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Oligarþi Nedir?

KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝN PROLETER KARAKTERÝ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor


ünite1 Sosyal Bilgiler

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ÝLKER AKMAN MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ ERÝÞ YAYINLARI

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým



H alk kitleleri üzerinde, burjuvazinin

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

BURJUVAZÝ NASIL AYAKTA KALABÝLDÝ

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7



Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

K apitalistler, onun sonsuzluðunu i-

'Ýnsan doðasý'nýn dönüþüme uðratýlmasý

Merhaba Genç Yoldaþlar;

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi DERS KÝTABI. ÝNTER YAYINLARI Ankara Cd. 31. No: 31 Kat: 4/51 Caðaloðlu - ÝSTANBUL Tel: (0212)

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Bir ayaklanmada etkin olmak için her

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

KOÞULLARI DEÐÝÞTÝRMEK

EMEÐÝN ARTAN BAÞKALDIRISI

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

Kitlelerin kurulu sosyal

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

Merhaba Genç Yoldaþlar;

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

01 Kasým 2018

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Devrimci teori olmaksızın devrimci bir hareket olamaz. V. İ. Lenin, Ne Yapmalı?

PARTÝYLE, HEP BÝRLÝKTE DEVRÝME!

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

Kanguru Matematik Türkiye 2017

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý

DEV RÝM CÝ SO NUÇ LAR

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

KURTULUÞ CEPHESÝ DÜNYADA VE TÜRKÝYE DE EKONOMÝK BUNALIM ERÝÞ YAYINLARI

NÝKÝTÝN EKONOMÝ POLÝTÝK ERÝÞ YAYINLARI. Nikitin Ekonomi Politik

Transkript:

Merhaba, Yeni sayýmýzda Newroz la merhaba diyoruz. Cejna Newroz Piroz Be! Newrozlarýn halklarýmýzýn özgür olduðu, zincirlerinden kurtulduðu, tüm Dehaq larýn dünya üzerinden temizlendiði günlerde kutlanmasý en büyük dileðimizdir. Bu sayýmýzda baþyazýmýzý Yeni Evre ye ayýrdýk. Konu çok önemli olduðu için býkmadan usanmadan anlatmaya devam edeceðiz. Yeni Evre gerçekliðini herkesin kabul etmesini saðlamak, tarihin bizim omuzlarýmýza yüklediði sorumluluklardan biridir. Bundan sonra da konuyu deðiþik yönleriyle ele alacak ve siz okuyucularýmýza sunacaðýz. Yerel seçimler yine gündemimizde ön sýralarda. Bu, seçimlerin sýnýflar mücadelesinin geliþiminde önemli bir yer tutmasýndan deðil. Kimi çevreler yerel seçimleri ciddi ciddi bir iktidarlaþma a- racý olarak görüyorlar. Bunun böyle olmadýðýný, iktidarý isteyenin devrime yönelmesi gerektiðini, yine devrimci kalmak isteyenin iktidarý hedeflemesi gerektiðini üzerinde önemle durarak anlatmaya devam edeceðiz. Ýki yýlda bir yapýlan NATO zirvesi, bu kez Türkiye de yapýlacak. 28-29 Haziran tarihlerinde yapýlacak zirveye þimdiden hazýrlanmak, NATO ya ve emperyalizme karþý ortak bir cephe örmek zorundayýz. ABD nin Büyük Ortadoðu Projesi çerçevesinde dünyayý biçimlendirmeye çalýþmasý karþýsýnda halklarýn ve devrimcilerin mücadele birliðini örmeliyiz. Ortadoðu ve özellikle de Kürt halký, çok kritik bir dönemden geçiyor. Bir yandan özgürleþmesinin olanaklarý artarken, bir yandan da üzerinde oynanan oyunlara dikkat etmesi gerekiyor. Halklarýn mücadele birliði saðlanarak gerçek kurtuluþa ulaþýlacaktýr. Dünya üzerindeki tüm geliþmeler, devrimci yönde ilerliyor. Ayaklanmalar Yüzyýlý, kendisini tüm yönleriyle hissettiriyor. Latinlerden Afrika ya, Asya dan Avrupa ya kadar her yerde insanlarýn özgürlük çýðlýðý yükseliyor. Sýçramalý devrimlerin kaçýnýlmaz olduðu tarihi süreç, hýzla ana yataðýna, sosyalizme doðru akmaya devam e- diyor. Yeni sayýmýzda buluþmak dileðiyle. GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI Düzeltme ve Özür Dergimizin 25 Þubat tarihinde yayýnlanan 10. sayýsýnda: 6 Sayfada yer alan Ýnsanýn ve Doðanýn Baþkaldýrýsý baþlýklý yazýda geçen, Kýrsal kesim insanlarý, karýnlarýný doyurmak için kitleler halinde köye doluyorlarken, kýrlara gitmek kimler için söyleniyor? cümlesindeki köye doluyorlarken ifadesi þehire doluyorlarken þeklinde olacaktýr. Dergimizin 10 Mart tarihinde yayýnlanan 11. sayýsýnda: 23. sayfada yer alan açýklamada, Faþizm 7 devrimci öðrenciyi 1987 de Mart ayýnda katletmiþtir cümlesindeki tarih 1987 deðil 1978 olacaktýr. Dizgiden kaynaklý bu hatalar için okurlarýmýzdan ve yazarlarýmýzdan özür dileriz. Yeni Evrede MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Dergisi / Onbeþ Günlük Sosyalist Dergi / Yýl: 1 Sayý: 12 / 24 Mart-7 Nisan 2004 / Sahibi : Yeni Dönem Yayýncýlýk Basýn Daðýtým Eðitim Hizmetleri Tanýtým Org. Tic. Ltd. Þti. Adýna : Özgen Ýþ / Adres : Sofular Mah. Sofular Cad. No: 52/3 Fatih-ÝSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 531 44 83 / Sor. Yazý Ýþl. Müdürü: Özgen Ýþ / Genel Daðýtým: DOÐAN PAZ. / Baský Yeri: Özdemir Matbaacýlýk / ÝZMÝR Temsilciliði: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak 0 232 445 79 52 / ESKÝÞEHÝR Temsilciliði: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 / Avrupa Temsilciliði: Selahattin KARATAÞ / Post Lager 3000 Bern 1 Ann ÝSVÝÇRE / Tel: 0041 319 917 795 / Almanya Temsilciliði: Ahmet AKYÜZ/ Robert Mayer Str. 3 72760 Reutlingen ALMANYA / E-mail Adresi: mucadelebirligi@hotmail.com / Web Adresi: mbirligi.com

YENÝ EVRE Gerçekliðini Herkese Kabul Ettirecektir Ýçinde bulunduðumuz tarihsel sürecin nesnel, somut, kavranabilir çözümlemesi yönünde bir çaba, dünyada olduðu gibi Türkiye ve Kürdistan yazýnýnda da görülmeye baþladý. Yalnýzca, bu yönde atýlmýþ yüzeysel bir adým olarak. Halen, bugünkü ekonomik-tarihsel sürecin dinamikleri tüm netliðiyle ortaya konabilmiþ deðil. Bu durumda biz, nesnel sürecin en temel yönleriyle kavranabilmesi için tarihsel evrimin bugün hangi noktaya geldiðini ve ilerlemenin hangi yönde olduðunu irdelemeye devam edeceðiz. Son dönemde, içinde olduðumuz yeni tarihsel evreyi tanýmlamak için Yeni Çað ya da Uygarlýðýn Yeni Çaðý ifadeleri kullanýlýyor. Bazýlarý da ayný þeyi baþka açýdan ele alýyor. Bazýlarý olumlayarak, bazýlarý da mahkum etmek için irdeliyor. Ama ne benimseyenler, ne de reddedenler, daha fazla açýklama yapmýyor. Henüz söyleyecek birþeyleri yok. Hiç deðilse bu konuda söylenenleri etkisizleþtirmek için, ördükleri sessizlik duvarýný kendi elleriyle yýkýyorlar. Nesnel durumu, isteseler de daha fazla görmezlikten gelemezler. Herkes, önünde sonunda tarihsel gerçekleri kabul etmek zorunda kalacaktýr. Maddi koþullar son derece olgunlaþmýþ durumda. Ýyice ortaya çýkmýþ olgulara dayanarak, kapitalist toplumun ardýlýnýn, yani komünist toplumun nasýl olacaðýný bilimsel olarak açýklýyoruz. Ütopik sosyalistlerin durumu çok farklýydý. Onlar, yeni toplumun maddi Üretim araçlarýnýn ortaklaþa mülkiyetiyle baþlayan süreç, insanoðlunun tarih öncesi dönemi aþtýðý yeni bir tarihin baþlamasýdýr. Ýlk defa ekonominin baskýsýndan kurtulmasý, gerçekten özgür olmasýdýr. Uygarlýk tarihi ise, sýnýflý toplumlar tarihidir. Ýnsanlýðýn yeni geliþme basamaðý, bu anlamda sýnýflý toplumlara denk düþen uygarlýk tarihinden kopuþtur. koþullarý henüz olgunlaþmadan, gelecek üzerine görüþ belirttiler. Yine de geliþmenin yönünü doðru olarak belirliyorlardý. Ütopik sosyalist Saint-Simon, maddi koþullarýn henüz olgunlaþmadýðý bir dönemde e- konomik geliþmenin yönünü doðru biçimde görebilmiþtir: Ekonomik iliþkilerin tek bir düzene uymaksýzýn geliþtiði gerçeðine dayanan bugünkü üretim anarþisi, yerini, bir üretim örgütlenmesine býrakmak zorundadýr. Saint-Simon üretim örgütlenmesinin toplumsal kurumlarýnýn oluþmaya baþladýðýný da söylüyor. Buna örnek olarak, bankalarý gösteriyor. Maddi olgularýn olgunlaþmasýyla birlikte bu konuyu bilimsel olarak ele alan Marx týr ve Engels tir. Marx, kapitalizmin çözümlemesini bilimsel temelde yaparak, daha yüksek bir toplumun üzerine dayanacaðý olgularýn, eski toplumda nasýl geliþip olgunlaþtýðýný ortaya koydu. Yalnýzca yeni toplumun maddi ön koþullarýný göstermekle kalmadý, e- konomik geliþmenin zorunlu olarak komünizme varacaðýný da bilimsel bir titizlikle gösterdi. Ekonominin evrimi, zorunlu olarak, üretimin toplumsallaþmasýna doðrudur. Kapitalizmin üretim anarþisinin yerini, özgür insanlar tarafýndan, üretimin önceden planlanmasýna, üretimin örgütlenmesine býrakmak zorundadýr. Komünizmi zorunlu hale getiren, üretimin gitgide toplumsallaþmasýdýr. Bu geliþmeyle çatýþma içinde olan üretim araçlarýnýn özel mülkiyeti, toplumsal mülkiyete dönüþecektir. Lenin, üretimin toplumsallaþmasýyla karþý karþýya bulunduðunu, burjuva ekonomistlere karþý polemiðinde inceler ve gidiþatý açýklýkla belirtir. yalnýzca basitçe içiçe geçmiþ bir üretimin deðil, ayný zamanda ü- retimin toplumsallaþmasýnýn karþýsýndayýz; özel ekonomik i- liþkiler ve özel mülkiyet iliþkileri, artýk içeriðine uymayan bir kabuktan çýkarýlmasý yapay olarak geciktirilirse, kesinkes çürüyecek olan, belki bu çürüme durumunu oldukça uzun bir süre sürdürecek (en kötü olasýlýkla, oportünist çýbanýn iyileþmesi, uzun bir zaman alsa da), ama sonuçta kesinkes atýlacak olan bir ka- 3

Toplumsal üretim boyutunda kaydedilen ilerleme, sistemin çeliþkilerini derinleþtiriyor. Kapitalizmin ekonomik iþleyiþi, nesnel geliþmesi, sistemin iç çeliþkilerini kaçýnýlmaz olarak keskinleþtirir. Ýç çeliþkilerin böylesine derinleþmesi ve olgunlaþmasý, eski toplumsal yapýnýn çözülüp, daðýlmasýna yol açýyor. Bunun, yeni bir toplumla sonuçlanmamasý halinde, tüm toplumun çürümesi demektir. O zaman, her þey sular altýnda kalýr. Burada artýk tarihsel devrimci görev, eski yapýnýn dönüþtürülmesidir. Dönüþtürme devrimci bir iþtir. Bu dönüþtürme iþini yapacak sýnýf, yalnýzca proletaryadýr. 4 buktan ibarettir. (Lenin, Emperyalizm, sf. 153) Üretimin toplumsallaþmasý, kendisiyle çeliþki ve çatýþma halindeki kapitalist kabuðu en zayýf yerinden kýrdý ve bu kabuk her yerinden çatlýyor. Üretimin toplumsallaþmasý, dünya yüzeyinde büyük bir geliþme gösterdi. Yine, emeðin sosyal karakteri dünya çapýnda ilerleme gösterdi. Üretim araçlarýnýn evrensel geliþimi devasa düzeyde. Toplumsal üretimin genel koþullarý evrensel özellikte. Kýsacasý maddi üretimde büyük bir ilerleme kaydedildi. Yeni toplumun maddi koþullarý her yönden olgunlaþtý. Eski kabuða sýðmayacak kadar olgundur. Bu durumda, yeni toplum hakkýnda daha fazla þey söyleyecek bir noktada bulunuyoruz. Buna raðmen, küçük-burjuva sosyalizmi çok daha geriye gidiyor. Onlarda ütopik sosyalizmin saðladýðý ilerlemeye bile rastlanmýyor. Toplumsal üretim boyutunda kaydedilen ilerleme, sistemin çeliþkilerini derinleþtiriyor. Kapitalizmin ekonomik iþleyiþi, nesnel geliþmesi, sistemin iç çeliþkilerini kaçýnýlmaz olarak keskinleþtirir. Ýç çeliþkilerin böylesine derinleþmesi ve olgunlaþmasý, eski toplumsal yapýnýn çözülüp, daðýlmasýna yol açýyor. Bunun, yeni bir toplumla sonuçlanmamasý halinde, tüm toplumun çürümesi demektir. O zaman, her þey sular altýnda kalýr. Burada artýk tarihsel devrimci görev, eski yapýnýn dönüþtürülmesidir. Dönüþtürme devrimci bir iþtir. Bu dönüþtürme iþini yapacak sýnýf, yalnýzca proletaryadýr. Lenin, dünya proletaryasýnýn hedefini özlü sözlerle belirler: Tröstleri vb. aþarak ileri, onlarý aþarak sosyalizme. (Kadýn ve Aile, Lenin, sf. 148) Lenin, daha ileri bir toplumun öncüllerinden hareket ederek, uluslararasý proletaryanýn sosyalizm hedefini açýk olarak gösterdi. Sosyalizme geçiþ, tüm tarihsel geliþmenin bir zorunluluðu olmuþtur. Yeni bir evreye girdiðimiz tarihsel geliþmenin bu gerçeði, kendisini herkese kabul ettirecektir. Son kertede, günlük iliþkiler ve olaylar hep bu temelde meydana geliyor. Günlük iliþkileri, güncel geliþmeleri son nedenine dek izlediðimizde, tüm bu deðiþmenin, bu nesnel temelden etkilendiðini, ekonomik temeldeki büyük deðiþimin, tüm politik, sýnýfsal, toplumsal iliþkileri belirlediðini görürüz. Ýnsanýn geldiði noktayý ve üretim a- raçlarýný ortaklaþa kullanýlmasý halinde nelere yol açacaðýný Fidel Castro doðru bir kavrayýþla ortaya koyuyor: Eðer insan toplumunun tümden geliþimi kaotik, düzensiz, önceden kestirilemez, son derece acýmasýz ve adaletsiz bir þekilde gerçekleþtiyse, tarihin bu momentinde türümüze layýk, farklý ve gerçekten akýlcý bir dünya kurma mücadelesi, insanoðlunun ilk kez kendi kaderini planlama giriþimi anlamýna gelmektedir. Bu yeni dünyanýn, insanoðlunun daha önce yaþadýðý aþamalarla hiçbir benzerliði bulunmamaktadýr ve baþka koþullarda mümkün ve hatta hayal edilebilir bile deðildir. (Y.E.Mücadele Birliði Sayý: 9, Sayfa: 8) Fidel Castro da Marx, Engels ve Lenin in ayný bilimsel anlayýþýna dayanarak, nesnel durumdan yola çýkýyor ve insanoðlunun nelere ulaþabileceðini duru bir dille açýklýyor. Kimileri, içinde olduðumuz evreyi, uygarlýðýn yeni bir çaðý olarak nitelendiriyor. Durumu kavramaktan uzak bir görüþ. Yeni evre, eskinin devamý deðildir. Geçmiþten kopuþtur. Üretim a- raçlarýnýn ortaklaþa mülkiyetiyle baþlayan süreç, insanoðlunun tarih öncesi dönemi aþtýðý yeni bir tarihin baþlamasýdýr. Ýlk defa ekonominin baskýsýndan kurtulmasý, gerçekten özgür olmasýdýr. Uygarlýk tarihi ise, sýnýflý toplumlar tarihidir. Ýnsanlýðýn yeni geliþme basamaðý, bu anlamda sýnýflý toplumlara denk düþen uygarlýk tarihinden kopuþtur. Ýnsanoðlunun daha önce hayal bile edemeyeceði daha yüksek bir toplumun, insan toplumunun baþlamasýdýr. Daha önceki aþamalarda mümkün olmayan böylesi bir tarihi süreç, artýk olanaklý hale geliyor. Bunun olanaklý olduðunu kavrayan insanoðlu, bu hedefi gerçekleþtirmek uðruna, tüm gücünü harekete geçiriyor. C.DAÐLI

MESELE SINIFLARI KALDIRMAKTIR Toplumsal üretim, büyük bir ilerleme kaydedince, buradan hareketle, toplumsal üretimin tüm insanlarýn yararýna olacaðý sonucu çýkartýlýyor. Böyle söyleyenler, toplumsal üretimi, tarihsel biçim içinde deðil de, genel bir biçim, tarih-dýþý bir üretim olarak görüyorlar. Genel olarak üretim olmadýðý gibi, genel olarak toplumsal üretim de yoktur. Belli bir ekonomik döneme denk düþen, geçici olan üretim biçimi vardýr. Kapitalist üretim, toplumsal bir üretimdir ya da toplumsal üretimin kapitalist biçim altýnda ortaya konuþudur. Fakat, kapitalist biçim, toplumsal üretimin tek biçimi deðildir. Kapitalizmde yetkinlik düzeyine çýkan toplumsal üretim, belli bir geliþme aþamasýnda, daha yüksek bir biçimi, komünist biçimi zorunlu hale getirir. Demek ki kapitalist üretim, toplumsal ü- retimin sonsuz biçimi deðildir. Daha yüksek biçimin maddi ögelerini içinde taþýr ve olgunlaþtýrýr. Toplumsal üretimin bir biçimi olarak, kapitalist üretim, bu biçime denk düþen ekonomik güçlere, toplumsal kurumlara dayanýr: Fabrika, büyük sanayi, bilimin teknolojik uygulamasý, ulaþým ve i- letiþim aðýnýn evrensel iþleyiþi, bankalar vb. Kapitalizm zorunlu o- larak, üretici güçleri ve ekonomik kurumlarý geliþtirir. Bu geliþim, günümüzde en ileri düzeylere ulaþmýþtýr. Kapitalist ekonomik kurumlarýn geliþmiþ düzeyinden yola çýkan kimi sosyalist ve liberal teorisyenler, bu kurumlarýn, insanlýðýn yararýna kullanýlabileceðini ileri sürdüler. Bankalarýn dünya örgütlenmesini ve iletiþimin uluslararasý aðýný buna örnek gösteriyorlar. Hatta, içlerinde, eðer reforme edilir ve demokratikleþtirilirse, Dünya Bankasý nýn yoksun ve yoksul uluslarýn kalkýnmasýna hizmet edebileceðini tartýþanlar bile var. Hiç þüphesiz, bu konudaki görüþler ilk defa gündeme gelmiyor. Toplumsal üretimin ve ekonomik kurumlarýn ilerlemesiyle birlikte, bunlarýn insanlýðýn yararýna kullanýlmasý düþüncesi de ortaya çýktý. Kapitalist ekonomik kurumlarýn insanlýðýn yararýna olabileceði düþüncesi, kapitalizmin özel mülkiyet temelini ve sömürücü doðasýný hiç anlamamaktýr. Kapitalizmde toplumsal üretim ne denli geliþirse geliþsin, özel mülkiyet temelini koruduðu sürece, her zaman toplumsal üretimin sonuçlarýný özel mülk sahibi, kendine maledecektir. Bir geliþmeyi de çok iyi biliyoruz, toplumsal ü- retim, özel mülkiyeti zorunlu olarak kaldýrmayý gündeme getirir. Kapitalizmin ekonomik toplumsal kurumlarýný toplumun yararýna olacaðýný ileri sürenler, buradan hareketle de, üretimin toplumsal biçimini deðiþtirmeden, yeni bir toplumun kurulabileceðini söylüyor. Kapitalizmin yerini reformlar yoluyla, sosyalizme býrakacaðý görüþü bu temele dayanýyor. Emeðin üretkenliðindeki büyük geliþme, sanayi devrimi, bilimsel-teknolojik devrim alanýndaki baþ döndürücü geliþmeler Tarihte ilk defa, kapitalist üretimin, komünist üretime dönüþmesinin koþullarý ortaya çýktý. Bu dönüþümle birlikte insanlýðýn geliþmesi güvence altýna alýnacaktýr. Tüm bunlar, kapitalizmin baðrýnda ortaya çýkmaya baþlýyor. Ýþte, daha yüksek bir toplumsal biçimin dayanacaðý bu maddi ögeler, eski kapitalist toplumsal biçimle çeliþki ve çatýþma içindedir. Eski biçim yýkýlmadan, maddi ögeler serbest kalamaz. Daha yüksek ü- retim biçimi olarak komünist üretim, eski biçim içinde kurulamaz. Bunun için, eski toplumsal biçimin parçalanmasý ön koþuludur. O zaman eski biçimden kurtulan maddi ögeler, yeni toplumsal biçimin dayanaklarý olur. Ancak o zaman, bireyin gerçek geliþiminden ve gerçek özgürlüðünden söz edebiliriz. Kapitalist ekonomik kurumlarýn toplumsal rolünü övenler, sýnýflar savaþý alanýnda, sýnýf savaþýný deðil, sýnýf iþbirliðini ö- neriyor. Bu görüþ sahiplerine göre, proletarya iktidara gelmeden de, toplumsal üretim aygýtlarý, proletaryanýn amaçlarýna hizmet edebilir. Proletarya ve sosyalistler, özel mülkiyete dokunmadan, yönetime katýlabilir. Kapitalist kurumlar bu sayede demokratikleþebilir. Sonuç olarak, halk yararýna kullanýlabilir. Sosyal-reformizm, temelde, bu görüþten yola çýkýyor. Açýktýr ki, bu görüþ, proletaryanýn kapitalist sistem içinde ve burjuva egemenliði altýnda kalmasýný önermiþ oluyor. Böylece, proletarya ve onun en iyi temsilcilerinin, sistemin yönetim mekanizmalarýnda yer almasýyla, burjuva egemenliði güvence altýna alýnmýþ olacak. Gerçekte ise, emeðin yeniden örgütlenmesinin ve üretimin toplumsal biçiminin temel koþulu, proletaryanýn iktidara gelmesi, egemen sýnýf olmasýdýr. Proletarya egemen sýnýf halinde örgütlenmedikçe, ekonomik yapýnýn, emekçilerin yararýna, köklü olarak dönüþümü olanaklý deðildir. Mesele kapitalist mülkiyetin yönetimine katýlmak deðil, onu yýkmaktýr. Mesele üretim araçlarýnýn ö- zel mülkiyetine son vermek, toplumun ortaklaþa mülkiyetine dönüþtürmektir. Mesele, sýnýflarý kaldýrmaktýr. Marx, mesele dünyayý deðiþtirmektir, derken anlattýðý, sýnýflarýn kaldýrýlmasýdýr. Marx ýn görüþünü bu temelde anlamayanlar, kapitalist sistem yýkýlmadan ve sýnýflý toplum altýnda bile, dünyanýn deðiþtirilebileceði anlayýþýna varýyorlar. Mevcut dünya, sýnýflý bir dünyadýr. Bugünkü dünyayý deðiþtirmek, sýnýflarý kaldýrmaktýr. Sýnýflarý kaldýrmak, kapitalizmi yýkmakla baþlayan ve devam eden bir tarihsel süreçtir. Sýnýflarý kaldýrmanýn koþulu, proletaryanýn egemen sýnýf biçiminde örgütlenmesidir. Proletarya egemen sýnýf durumuna gelerek, sýnýflarý ortadan kaldýrýr. Paris Komünü nden sonra Marx, bu egemenliðin proletarya diktatörlüðü olacaðýný söylemiþtir. Bu nedenle, Lenin ancak sýnýflar mücadelesinin kabulünü, proletarya diktatörlüðünün kabulüne dek vardýranlara marksist denebileceðini söyler. Aslýnda, proletaryanýn egemen sýnýf biçiminde, proletaryanýn devrimci diktatörlüðü olarak örgütlenmesine, çeþitli biçimlerle karþý çýkanlar, bunun sonucu, proletaryanýn politik olarak öncülük rolünü yadsýyor. Proletarya diktatörlüðünün reddi, kaçýnýlmaz olarak, devrimci sýnýfýn öncülük misyonunun da reddedilmesini getirir. Programlarýndan öncelikle, proletarya diktatörlüðü kavramýný çýkaran komünist partilerin, ardýndan, partinin öncülük rolünü belirleyen ifadeleri çýkarmalarý tesadüf deðildir. Bunun yerine, kitle örgütü olmak ifadesi geçirildi. Sonuç, proletaryayý, tarihsel görevi olan kapitalizmi yýkmak ve proletarya diktatörlüðünü kurmak hedefinden uzaklaþtýrmak. Proletaryanýn egemen sýnýf durumuna gelmesinin, devrimci diktatörlüðünün ve buna dayanarak sýnýflarý kaldýrmanýn ön koþulu ise, komünist devrimdir. Komünist devrim, politik iktidarýn ele geçirilmesiyle baþlayan, ekonomik, toplumsal yapýnýn dönüþümüyle süren bir süreçtir. Kapitalist toplumsal üretimin biçimini deðiþtirmeden ekonomik yapýnýn, halk kitlelerinin ekonomik kurtuluþunu saðlayacaðýný söyleyenler, bu yolla komünist devrimin gereksiz olacaðýný söylüyorlar. Oysa ki komünist devrim, sanayi devrimi, bilimsel teknolojik geliþim ve kapitalizmin tüm ekonomik hareket yasalarý tarafýndan bir zorunluluk olarak gündeme gelmiþtir. Toplumsal üretimin geliþimini engelleyen, emeðin toplumsal karakteriyle çatýþan, kapitalist biçimi yýkacak olan komünist devrimin koþullarý, her bakýmdan olgunlaþmýþtýr. C.DAÐLI 5

BÜYÜK ORTADOÐU PROJESÝ ABD baþkaný Bush, týpký kendisi gibi, Irak Savaþý öncesine dek, Ortadoðu da hangi ülkelerin bulunduðunu bile bilmeyen kongre üyelerine, Büyük Ortadoðu Projesi için çalýþmalara baþladýklarýný duyurdu. Bu cehaletin arkasýna sýðýnarak Pakistan, Afganistan, Fas, Tunus gibi ülkeler bile Ortadoðu olarak sunuldu. Esasýnda, o konuþmada, böyle büyük bir projenin ne olduðunu, neyi hedeflediðini anlamak mümkün deðildi. Ama, konuþmanýn ertesindeki günlerde, projenin altý doldurulmaya baþlandý. Buradan da anlaþýlýyor ki, Bush yönetimi, hiçbir hazýrlýðý yapýlmamýþ bir projenin lafýný ortaya atarak, köþeye sýkýþmýþ durumunu aþmaya çalýþýyordu. Projenin hedefleri ortaya çýktýkça, ABD yi neyin köþeye sýkýþtýrdýðý daha iyi anlaþýlýr oldu. ABD nin Politik Çevirme Hareketi Proje, ABD hükümetinin açýkladýðýna göre, Fas tan, Pakistan a kadar, tüm ülkelerde, serbest piyasalara, basýna vb. özgürlük anlamýna geliyordu. Böylece, ABD için tehdit haline gelen öfke ve direniþi besleyen yoksulluk ortadan kalkacaktý. ABD, projesini böyle açýkladý, tabii inanan olmadý. ABD nin dünyaya nasýl bir özgürlük getirdiðini, Vietnam dan ve en yakýn örnek olarak Irak tan gören dünya halklarý, artýk bu tür özgürlük mavalýný yutmuyorlar. ABD, bu projeyi asýl olarak, hedefine aldýðý burjuva hükümetlere kabul ettirmeye çabalýyor. Çünkü bu hükümetlerin önemli bir bölümü, emperyalist ülkelerle baðýmlýlýk iliþkisi içerisinde, emperyalistlerin bütün günahlarýna, katliamlarýna ortak olurken, halklar, kendi iþbirlikçi hükümetlerine karþý kin ve güvensizlik beslediler. Mýsýr, Ürdün, Suudi Arabistan, ve Körfez Arap ülkeleri, Ýsrail in Filistin halký üzerinde estirdiði teröre karþý ya tavýrsýz kaldýlar ya da en kritik anda Filistin halkýnýn davasýna ihanet etmekten çekinmediler. Bu ülkelerin iþbirlikçi tavýrlarý, Irak iþgaliyle birlikte daha açýk hale geldi. Son birkaç yýlda bu ülkelerde, anti-emperyalist halk hareketlerinin, iþbirlikçi burjuva hükümetleri tehdit eder hale geldiðini görebiliyoruz. Mýsýr da, özellikle öðrenciler, çok uzun yýllar sonra ilk kez, Irak iþgaliyle birlikte, Mübarek iktidarýnýn temellerini sarsan eylemlere giriþtiler. Ayný býçak sýrtý durum, Büyük Ortadoðu Projesi içine alýnan ülkelerin büyük çoðunluðu için de geçerlidir. Pakistan iþçi sýnýfý, bir çok kez greve çýktý, bir çok bölgede komünist ve devrimci güçlerin öncülüðünde devlet güçleriyle çatýþtý. Tüm Arap ülkeleri içinde iþçi sýnýfýnýn uyanýþý, emekçilerin geniþ eylemleriyle kendini gösteriyor. ABD ye duyulan geniþ öfke, bu kavganýn etkisini tüm toplum üzerinde belirgin kýlýyor. ABD, 3. Dünya Savaþý na Afganistan ve Irak savaþýyla baþla 6 Bush ve ABDnin emperyalist politikalar her yerde protesto ediliyor dýðýnda, tüm burjuva dünyayý peþine takacaðýný düþünmüþtü. A- ma, zaman geçtikçe ABD ve Ýngiltere, bu giriþimleri içinde adeta tecrit edildiler. Halklarýn geniþleyen ve yükselen öfkesi sonucu, bir çok burjuva hükümet, ABD nin dünya savaþý giriþimlerini açýktan destekleyemedi. Bir baþka açýdan, bu dünya savaþý bir paylaþým savaþýdýr. Emperyalist Avrupa, ABD nin bu giriþimlerine köstek o- labilmek için elinden geleni yaptý. Sonuçta ABD, bu tecridini kýrabilmek için, Avrupa emperyalistlerinin de üzerinde mutabýk olacaðý bir uzlaþma programý öne sürüyor. Dýþiþleri Bakaný Powell, AB komisyonuyla yaptýðý ilk toplantýlarýnda uzlaþmaya varýldýðýný haber veriyordu. Bu haliyle Büyük Ortadoðu Projesi, Arap ülkelerinde yükselen anti-emperyalist öfkeyi bastýrmak için tasarlanmýþ bir politik çevirme hareketidir. Yaþadýðýmýz topraklarda, uzunca bir süredir politik çevirmenin ne anlama geldiði biliniyor. Ardý ardýna, üst üste binen ve artýk düzen dýþý kanallara akmaya baþlayan toplumsal sorunlarý ve onlarýn harekete geçirdiði yýðýnlarý, yeniden düzen içine çekme çabasýdýr politik çevirme hareketi. Böyle bir çaba, düzenin yýðýnlarý yoketme tehdidi ile el ele yürür. Ölümü gösterip sýtmaya razý etmektir. Bu topraklarda politik çevirme hareketinin AB emperyalizmi tarafýndan yönlendirildiðini, Türkiye nin AB üyeliði u- mutlarýnýn, bu amaçla yýðýnlara taþýndýðý biliniyor. ABD, Büyük Ortadoðu Projesi yle, kendi iþbirlikçi hükümetlerine karþý öfkeli bir harekete giriþmiþ olan halklarýn düzen dýþý kanallara akmasýný önlemeye çalýþýyor. Bu amaçla, Ortadoðu olarak tanýmladýðý bu geniþ coðrafya üzerinde, basýn, sivil toplum, giriþim özgürlüðü gibi reformlarý destekleyeceðini belirtiyor. Peki ya bu ülkeler, ABD nin istediði reform adý verilen vitrin deðiþimlerine gitmezlerse ne olacak? ABD nin bu konudaki tehdidi hazýr: Irak gibi olursunuz. Büyük Ortadoðu Projesi nin Ekonomik Yaný Bu proje, diðer açýdan bir paylaþým mücadelesidir. ABD, bir yandan düzen dýþýna akan kanallarý týkamaya çalýþýp, politik hedefler güdüyorken, diðer yandan da bu ülkeler üzerinde tam ilhak sürecini tamamlamak istiyor. ABD nin buna bir hayli ihtiyacý var. Dünyanýn en büyük ekonomik gücü, aþýlamaz sýkýntýlar içinde. ABD ekonomisinin son yýllardaki en büyük sýkýntýsý, kamu a- çýklarýdýr. Geçen yýl bu açýk 300 milyar dolarýn üzerindeydi. Bu yýl

13 MART SAVAÞÇILARI Mezarlarý Baþýnda Anýldý Bizler, her zaman Deniz Gezmiþ in yarattýðý bir geleneðin peþinden gittik. O siyaseti güçlendiren, devam ettiren ve bunu daha sonra 13 Mart Savaþçýlarý yoldaþlarýmýzla pekiþtiren, yani her adýmýmýzda düþmana büyük darbeler vurarak; her çýkýþýmýzda düþmanla birlikte küçük burjuva akýmlarý mahkum ederek yükselen bir harekettir. (D.Ý.Mücadele Birliði, Sayý 12, Ümraniye Cezaevi nde 13 Mart anmasý, Nisan 2000) 13 Mart 1982 tarihi, devrim tarihimizde Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarýnýn açtýðý yolda ýsrar ve kararlýlýðýn ifadesidir; devrim mücadelesinde düþmanla uzlaþmazlýðýn geleneðidir. TKEP üyesi üç komünist iþçi Ýbrahim Ethem Coþkun, Seyit Konuk, Necati Vardar 12 Eylül faþizminin karþýsýnda proletaryanýn sýnýf çýkarlarýný savunmuþlardýr. Bu bilinçle, 13 Mart 2004 tarihinde, ölümsüzleþmelerinin 22. yýlýnda 13 Mart Savaþçýlarý nýn mezarlarý baþýnda bir anma düzenledik. 13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor, Savaþýyor, Kavgalarý Adýmýz, Adlarý Onurumuz pankartlarýnýn açýldýðý anma, sýnýfsýz ve sömürüsüz bir dünya mücadelesinde ölümsüzleþen devrim savaþçýlarýnýn anýsýna saygý duruþuyla baþladý. Yoldaþlarýmýzýn yaþamlarý, mücadele anlayýþlarý, mahkemede ve idam sehpalarýnda gösterdikleri uzlaþmaz sýnýf tavrý ve yiðitliklerinin anýldýðý konuþmanýn ardýndan Ýdamlar Bizi Yýldýramaz sloganlarýný haykýrdýk. 13 MART SAVAÞÇILARININ BAYRAKLARI LENÝNÝSTLERÝN ELLERÝNDE YÜKSELÝYOR! Ýzmir den Leninistler 400 milyar dolarýn üzerine çýkacaðý tahmin ediliyor. Yani ABD devleti, yaptýðý harcamalar yanýnda, Türkiye nin tüm yýl boyunca ürettiklerinin iki katý büyüklüðünde bir parayý sürekli borçlanarak yerine koyuyor. Üstelik Bush hükümeti, büyük sermaye sahiplerinden daha az vergi alýnmasýný yasalaþtýrarak, kamu açýklarýnýn daha da büyümesine neden oluyor. Bush, kamu açýklarýnýn büyümesini önlemek için, emeklilik, tazminat, saðlýk, eðitim gibi harcamalarý kýsmaktan baþka yol bulamýyor. Bu tedbir, bir yandan ABD ekonomisinin iç pazarýný daraltýrken, diðer yandan onmilyonlarca emekçinin öfkesini çekiyor. ABD, ekonomik sýkýntýsýný, yeni pazarlarý zorla ele geçirerek, paylaþým savaþýný kýzýþtýrarak aþma yoluna gidiyor. Büyük Ortadoðu Projesi, yüzmilyonlarca insanýn yaþadýðý bu bölgeyi, ABD nin tam ilhak isteðinin hedefi haline getiriyor. Projede, piyasalarýn serbestleþtirilmesi, özelleþtirmeler, borsa ve bankalarýn egemenliðinin artmasý, önemli bir yer tutuyor. Bugüne dek emperyalizmin, özellikle ABD emperyalizminin bu bölgedeki egemenliði, birkaç koçbaþý ülkenin varlýðýna ve askeri-ekonomik borçlarýn yüksekliðine dayanýyordu. ABD nin Kuzey Afrika ülkeleri üzerindeki egemenliði, Mýsýr hariç, AB yanýnda önemsiz kalýyordu. ABD nin bu ülkelerde, ekonomik ve mali yapý üzerinde egemenliði ileri düzeyde deðildi. Oysa tam ilhak, böyle zayýf ve geri baðýmlýlýk iliþkileri ü- zerinde þekillenemezdi. Türkiye de ileri düzeylere varan tam ilhak bu anlamýyla, Büyük Ortadoðu ya örnek teþkil edebilir. Özelleþtirmelerin tamamlanmasý, hayatýn tüm alanlarýnda tekelciliðin egemenliði, borç ve bankalar aracýlýðýyla tüm ekonominin kontrol altýna alýnabilecek duruma gelmesi gerekiyor. Türkiye bu yolu uzun süredir yürüyor. ABD Planýnýn Baþarý Þansý Nedir? Emperyalizm, yakýnlaþan çöküþünün önüne geçebilmek için, önüne tutarlý bir strateji koyamýyor. Attýðý her adým, dünya halklarýnýn öfkesini bilemekten baþka bir iþe yaramadý. Emperyalizmin bu alanda stratejik bunalýmda olduðu gerçeðine daha önce iþaret etmiþtik. Büyük Ortadoðu Projesi, strateji bunalýmýna iþaret ediyor, ABD nin dünya üzerindeki egemenliðini en geniþ ölçüde tehdit e- den bu bölgede, ABD damgalý her þey, daha en baþtan halklar tarafýndan düþmanca algýlanýyor. Bu yüzden ABD, politik çevirme hareketinde gün geçtikçe tehdit unsurunu ön plana çýkartmak zorunda kalacaktýr. Bu gerçeðin farkýnda olan ABD, þimdi Avrupa daki güçlerini Kýbrýs Adasý üzerindeki büyük bir üsse yýðmak için hazýrlýklar yapýyor. ABD, 2. Dünya Savaþý sonrasý, dünyayý soðuk savaþýn içine sürüklemiþ ve bu atmosfer içinde Marshall yardýmlarý adý altýnda, baðýmlý ve geri kapitalist ülkeler üzerindeki Sovyetler Birliði etkisini engelleyebilmiþti. ABD, elli küsür yýl sonra, ayný etkiyi yaratabileceðini sanýyor. Oysa elli yýl önce, komünizm hayaleti karþýsýnda titreyen ve soðuk savaþýn ideolojik söylemlerine toplumsal bir taban saðlayan, üçüncü dünyanýn küçük üretici köylü ve kentlileri, bugün toplumlarýn en yoksul, iþsiz, darmadaðýn ve umutsuz kesimlerini oluþturuyor. Aradan geçen yýllarda bu ülkelerde sýnýf yapýlarý ve sýnýflar arasýndaki iliþkiler köklü bir dönüþüm geçirmiþtir. Bir baþka açýdan, elli yýl önce ABD, emperyalizmin genç, büyüyen ve dinamik bir unsuruydu. O zaman, tüm dünya ticaretinin %46 sýný elinde tutuyordu. Marshall Planlarý na ekonomik bir destek buluyordu. Bugün ABD, emperyalizmin çöküþ dinamiklerini tüm yönleriyle kendi baðrýnda taþýyor, ekonomisi uzun süreli durgunluða girmiþ, ticarette oldukça geri düþmüþ bir ülkedir. Büyük Ortadoðu Projesi, ekonomik temellerden yoksun bir plandýr. Ve bu, onun nasýl ölü doðmuþ bir proje olduðunu göstermeye yetiyor. 7

Ýki yýlda bir yapýlan NATO Zirvesi, 28-29 Haziran tarihinde Türkiye de yapýlacak. Bundan önceki, toplantý eski Doðu Avrupa Cumhuriyetleri nden Çek Cumhuriyeti nde yapýlmýþtý. Bu zirvenin konusu, NATO nun Doðu Avrupa ülkelerini de içine alacak þekilde geniþletilmesiydi. Ýstanbul da yapýlacak olan bu NATO zirvesinin ana gündemini, NATO nun Ortadoðu da konumlanýþýnýn oluþturuluyor oluþu, NA- TO zirveleri için seçilen yerlerin de tesadüfi olmadýðýný gösteriyor. Açýk ki, NA- TO nun Ortadoðu da nasýl konumlanacaðýna dair yapýlacak bir zirve için bugüne kadar NATO ya hizmette kusur etmemiþ bir ülke düþünülmüþ ve en uygun seçenek olarak Türkiye bulunmuþ. NATO, 1949 daki kuruluþundan bugüne, Türkiye yi en önemli üslerinden biri olarak gördü hep. Ne zaman sosyalist Sovyetler Birliði ne ya da bölge halklarýna yönelik bir tehditte bulunacak olsa, hemen Türkiye deki üslerini bir koz olarak öne sürdü. NATO, Türkiye deki üsleri sadece bir yaptýrým gücü olarak kullanmadý, bir çok saldýrýyý da bizzat buradan organize etti ve üsleri fiili olarak kullandý. Þu anda deðiþen durum, ABD nin 11 Eylül provokasyonunu düzenledikten sonra halklara karþý baþlattýðý III. Dünya Savaþýnýn ana karargahlarýndan birisinin Türkiye olacaðýdýr. Türkiye, ABD nin Ortadoðu ülkelerine ve ileride belki Rusya ya ve diðer ülkelere saldýrýlarýnýn ana üssü olmaya a- daydýr. Bu, bizzat ABD Baþkaný Bush tarafýndan Türkiye teröre karþý savaþýmýzýn ana üssü olacaktýr þeklinde ifade edilmiþtir. Bilindiði gibi ABD, halklara karþý açtýðý III. Dünya Savaþýnýn adýný teröre karþý savaþ olarak koymuþtur. Emperyalistkapitalist sistem sýçramalý çöküþ evresinde 8 NATO ZÝRVESÝNE HAZIRLANALIM! yaþadýðý aðýr bunalýmý, teröre karþý savaþ bahanesiyle gizlemeye çalýþýyor. Emperyalist-kapitalist sistem her zaman olduðu gibi emperyalist savaþlarýn gerçek nedenini gözlerden kaçýrmaya çalýþýyor. ABD yi 11 Eylül e ve ondan sonra II- I.Dünya Savaþý ný ilana götüren neden, e- konomik olarak içinde bulunduðu bunalýmdýr. Emperyalist-kapitalist sistem içinde bulunduðu ekonomik yýkýmý emekçi halklarý tam bir yýkýma uðratarak atlatmak istiyor. Bunun insanlýðýn ve doðanýn bütünüyle yýkýmý olacaðý gerçeði, emperyalist kapitalistleri zerre kadar ilgilendirmiyor. Onlar, sadece ve sadece kendi egemenlik alanlarýný ve karlarýný düþünüyorlar. Zirveler Emperyalistler Arasýndaki Çeliþkileri Azaltmýyor ABD nin Irak ta saplandýðý bataklýk, onu iþçi sýnýfý ve emekçi halklara karþý daha da saldýrgan olmaya zorluyor. Bir yandan Büyük Ortadoðu Projesi ni ilan ederek, Kuzey Afrika dan Afganistan a kadar büyük bir coðrafyayý kontrolü altýna almayý, buradaki yönetimlere doðrudan müdahale ederek ekonomik ilhaký tamamlamayý düþünürken, bir yandan da bu politikalara direnenlerle karþý ne yapacaðýný ortaya koymaktadýr. Dünya emekçi halklarýnýn bu politikaya pirim vermeyeceði açýk olduðuna göre, ABD, tüm dünyada askeri gücünü devreye sokacaktýr. NATO, Ortadoðu baþta olmak üzere dünyanýn bir çok bölgesine doðrudan saldýrýlara giriþecektir. Ýçerisinde diðer emperyalist güçler de olmasýna raðmen esas olarak ABD nin yönlendiriciliðinde olan NATO, daha önce Yugoslavya da olduðu gibi egemen ülkeleri yerle bir etmekte sakýnca görmeyecektir. Ancak bunun öyle çeliþkisiz, çatýþmasýz geçeceðini düþünmek en büyük hata o- lurdu. Bu, her þeyden önce emperyalistler arasý çeliþkileri derinleþtirecek, çatýþmalarý arttýracak bir süreçtir. Toplantýda Neler Konuþulacak? Ýstanbul da yapýlacak olan NATO Zirvesi nde konuþulacak olan konular, emperyalistler arasýnda en çok sorun teþkil eden sorunlardýr. Irak, Kafkaslar, Orta Asya, Afganistan, Balkanlar vb.nin konuþulmasý düþünülüyor. Düþünün ki, Almanya ve Fransa nýn ABD den habersiz bir Alternatif Irak Planý hazýrladýðý söyleniyor. NATO Zirvesi, herhalde bu alternatif planýn tartýþýlacaðý bir toplantý olmayacak! Elbette bunun tüm kartlarýn açýkça ortaya serileceði bir toplantý olmasý beklenemez. Emperyalist-kapitalist devletler, birbirlerinin kuyusunu kazarken yine birbirlerinin yüzüne gülecek, ortalýða sahte gülücükler atacaklar. Ayaklanmalara ve devrimlere karþý bir ittifak oluþturmalarý bu sefer her zamankinden daha zor olacak. Kendi aralarýndaki çeliþki ve çatýþkýlarýn su yüzüne çýkmasý ihtimal dahilindedir. Avrupa nýn NATO yerine ikame etmek üzere kendi ordusunu oluþturmaya çalýþmasý, çatýþkýlý konularýn baþýnda geliyor. ABD, kendi kontrolü dýþýnda bir Avrupa Ordusunu, güvenliðini vb. kabul etmiyor. Türkiye ve Kürdistan da bulunan tüm devrimci çevreler daha þimdiden bu zirveyi burjuvazi için bir karabasana çevirmek üzere hazýrlýk yapmalýdýrlar. Madem ki, dünya emekçi halklarýna saldýrýnýn baþ aktörü ABD ve onun geri zekalý baþkaný Bush Ýstanbul daki NATO Zirvesi ni III. Dünya Savaþýnda önemli bir basamak olarak görüyor, o zaman bizler de Ýstanbul u bu emperyalist saldýrganlara ve onlarýn yerli iþbirlikçilerine dar etmeliyiz. Türkiye ve K.Kürdistan ýn her yerinden 28-29 Haziran da Ýstanbul a gelen devrimciler tam bir güç birliði içerisinde Halklarýn Katili NATO ya Hayýr demeliler. Ve týpký Denizlerin yýllar önce yaptýðý gibi fiili olarak emperyalistlere karþý koymalýdýrlar; devrimci eylemler organize etmeli ve geri zekalý Bush u geldiðine geleceðine piþman etmelidirler. Devrimci yapýlar arasýnda oluþturulacak güç birliði, Bush u aðýrlamak(!) için gereklidir. Önce böyle bir güç birliði oluþturulmalý, sonra hýzla hazýrlýklara giriþilmeli ve eðer Bush un gelmesi engellenmezse, tasý taraðý toplayýp kalkýp gitmesi saðlanmalýdýr.

Þovenist Histeri ve KÜRDÝSTAN SORUNU G örünürde her þey bir futbol maçýnda baþladý. Küçük bir güruh, maç sýrasýnda Kürtlere karþý saldýrgan bir tutum sergiledi. Çatýþmalar çýktý. Ardýndan tam bir linç psikolojisiyle Arap þovenizmi saldýrýya geçti. Sonrasýný hepimiz biliyoruz. Qamýþlo da katliam, ardý arkasý kesilmeyen gösteri ve çatýþmalar... Suriye Kürdistaný ndaki olaylardan bahsediyoruz. Birden bire patlak veren ve hýzla yayýlan olaylar zincirinden. Saldýrýlar ve Arap Þovenizmi El-Hayat gazetesi Arap þovenizminin ve Kürtlerin ezilen u- lus karakterinin üstünden atlayarak, olaylarýn ardýnda Talabani nin ve Irak Kürdistaný ndaki iþgal iþbirlikçiliðinin olduðunu söylüyor. Hiç kuþku yok ki belirtilen sebepler bu olaylarýn geliþiminde bir etmen. Gerici burjuva önderliðin politik yönelimi Kürt halkýný ezen ulus þovenizminin, özelde Arap þovenizminin boy hedefi haline getirdi. Bu doðru. Fakat bu konudaki asýl mesele Kürtlerin ezilen ulus konumuna düþürülmesi, vatanlarýnýn dört e- gemen devlet tarafýndan iþgal ve ilhak edilmesi, ve böylelikle Kürt ulusunun kendi kaderini belirleme hakkýnýn gasp edilmiþ olmasý deðil midir? Talabani-Barzani önderliðinin yönelimleri olsa olsa patlama için bir kývýlcýmdýr. Oysa sorun öz olarak Kürdistan ýn dört devlet tarafýndan ilhak edilmiþ olmasý ve Kürt ulusunun kendi geleceðini belirleme hakkýnýn elinden zorla alýnmasýdýr. Ve Kürt ulusu bu dört egemen-ezen ulus tarafýndan sürekli baský görmüþ, aþaðýlanmýþ, çoðu zaman vahþi katliamlara uðramýþtýr. Tüm bunlarýn üzerinden atlanarak olaylarýn sorumluluðunu Talabani-Barzani politikalarýna yüklemek ezen ulus þovenizminin tipik göstergesidir. Suriye deki saldýrýlarýn ardýndan, bir ara Mahabad (Ýran Kürdistaný) da karýþtý. Henüz büyük olaylarýn yaþanmadýðý tek parça, Kuzey Kürdistan (Türkiye Kürdistaný) dýr. Bunda gerek ulusal hareketin politik yönelimi, gerekse olaylarýn bir yerlerinde ABD etkisinin oluþu önemli. Kürt ulusunun ülkesini birleþtirme istek ve eðilimi ve özgürlük yürüyüþü, ulusal hareketin burjuva ve küçük burjuva partilerince ABD nin konjonktürel eðilimleriyle u- yumlu kýlýnmaya çalýþýlýyor. Kürt burjuva ve küçük burjuva önderlikleri amaçlarýna bu yolla ulaþabileceklerine inanýyorlar. Ve bu durum zaten karmaþýk olan Kürt ulusal sorununu daha da karmaþýk hale getiriyor. Ulusal Birliðe Doðru Çatýþmalar ve katliamýn haberinin duyulmasýyla Kürt ulusu dünyanýn her yerinde harekete geçti. Avrupa da gösteriler düzen lendi ve Suriye büyükelçilikleri iþgal edildi. Kürdistan ýn her parçasýnda çeþitli protesto eylemleri gerçekleþtirildi. Dört parçaya ayrýlan ve ulusal birliðini oluþturmasý bir yüzyýldýr zorla engellenen Kürtlerin bu refleksi, özellikle son onbeþ yýlda yükselen mücadelenin ulusal birliði yaratma konusunda epey mesafe kat ettiðini gösteriyor. Kürt halký neredeyse bir yüzyýldýr iþgal altýndaki yurdunu kurtarma mücadelesi veriyor. Özgürlük, bu halkýn binlerce yýllýk hayali. 17. yüzyýldan beri ülkesi bölünmüþ durumda. O dönemde Osmanlýlar ile Ýranlýlar arasýnda ikiye bölünmüþtü. Osmanlýnýn yýkýlmasýndan sonra bu kýsmý Türkiye, Suriye ve Irak arasýnda paylaþýldý. Kürdistan dört parçaya ayrýlmýþ ve her bir parçasý siyasi ve iktisadi olarak ilhak edilmiþtir. Kürdistan ýn birleþtirilmesi ve Kürt ulusunun özgürlüðü sorunu, böylelikle bu dört ezen u- lus devletlerinin yýkýlmasý, bu dört ülkede emekçi halklarýn devrimle özgürleþmesi sorunuyla iç içe geçti. Kürt halkýnýn kaderiyle bu dört ülke halklarýnýn kaderi birbirine baðlandý. Arap, Fars ve Türk emekçileri kendi özgürlüklerini istedikleri her noktada, öncelikle Kürt halkýnýn özgürlüðünü isteme göreviyle karþý karþýya geldiler. Bu durum, Kürt ulusal sorunun olaðanüstü önemini gösteriyor. Bu öyle bir ulusal sorun ki, çözümü, her halükarda tüm bir Ortadoðu da devrimlerin gerçekleþtirilmesini önvarsayýyor. Kürt ulusunun ulusal birliðinin saðlanmasý demek, dört parça Kürdistan ýn birleþmesi demektir. Bu ise dört ilhakçý ülke için en azýndan siyasal statünün bozulmasý anlamýna geliyor. Kürt halkýnýn özgürlük yürüyüþü, sadece proletaryanýn her tür sömürüye karþý olmasý nedeniyle deðil, bu pratik neden yüzünden de desteklenmeli. Öte yandan gerici burjuva önderliðin Kürt halkýný sürüklediði tehlikeli yol konusunda uyarýlarda bulunmak, gerçek çözüm yolu olarak proletaryanýn önderliðinde halklarýn mücadele birliðini saðlamanýn olmazsa olmaz koþul olduðunu ýsrarla vurgulamak, devrimci proletarya için vazgeçilmez görevdir. Türk emekçileri, saldýrýlara uðradýðý bu zor dönemde Kürt halkýnýn yanýnda olmalý, gerçek kurtuluþun yolunu, birleþik devrim için mücadele birliði yolunu ilmek ilmek örmeli. Kürt halkýnýn gerici burjuva önderliðinin etkisinden kurtarýlmasý da ancak böyle mümkün olacaktýr. 9

13 MART SAVAÞÇILARININ SAVAÞÇI RUHLARINI KUÞANALIM! Türkiye ve Kürdistan iþçi sýnýfýnýn yiðit savaþçýlarýndan Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun ve Necati Vardar ýn savaþçý ruhlarýný, 12 Eylül faþizmi tarafýndan idam ediliþlerinin 22. yýldönümünde Taksim Meydaný na taþýdýk. Bundan 22 yýl önce yani 13 Mart 1982 de Buca zindanýna kapatýlan 3 komünist iþçi faþist devlet tarafýndan daraðacýna çekildiler. Her biri baþka baþka yerlerden atýldýlar devrim mücadelesine. Ortak noktalarý, iþçi olmalarý ve ailelerinin yoksul oluþuydu. TKEP çatýsý altýnda mücadelelerini en iyi þekilde sürdüren militanlar, Ýzmir de bulunan MHP li bir yöneticiyi cezalandýrdýlar ve gerekçesiyle 1981 de tutuklanýp Buca zindanýna kapatýldýlar. Komünist iþçiler, ta ki 1982 13 Mart ýnda idam ediliþ anlarýna kadar faþizme karþý hiçbir tavizde bulunmadýlar. Mahkemeye çýkarýldýklarý 1 Mayýs tarihinde, tüm mahkeme heyetini saygý duruþuna çaðýrarak, faþizmin mahkemelerini yargýladýlar. 13 Mart 1982 de, sloganlarla daraðaçlarýnda ö- lümsüzlüðe uðurlandýlar. 13 Mart Savaþçýlarýn Bayraðý Leninistlerin Ellerinde Dalgalanmaya Devam Ediyor Ýdam ediliþlerinin 22. yýldönümünde üç komünist iþçiyi Taksim Meydaný nda andýk. Akþam saat 18.30 sularýnda Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Balo Sokak tan çýkarak Taksim Meydaný na doðru yürüyüþe geçtik. Her birimizin ellerinde bulunan meþaleler ve taþýdýðýmýz 13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor, Savaþýyor- Mücadele Birliði pankartýmýzla insanlarýn yoðun ilgisini çektik. Attýðýmýz 13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor, Savaþýyor, Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Bütün Ýktidar E- meðin Olacak, Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar, Her Þey Emeðin Olacak sloganlarýmýza insanlar alkýþlarýyla destek verdiler. Ýstiklal Caddesi ni, üzerinde Ýdamlar Bizi Yýldýramaz, 13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, yazýlý kuþlamalarla donattýk. Uzunca bir yürüyüþten sonra Taksim Meydaný na yaklaþtýðýmýzda, 5 polis aracý yolumuzu kapattý. Polis araçlarýnýn yanýndan Meydana girmek isterken bizlere müdahale etmek istediler. Bu sýrada 13 Mart Savaþçýlarý nýn uzlaþmaz savaþçý ruhunu kuþanan Leninistler olarak, polislerin üzerilerine ellerindeki sönmüþ meþaleleri yaðdýrdýk. Neye uðradýðýný þaþýran polisler henüz kendilerini toparlarken, bizler ara sokaklara girip sloganlarýmýzla daðýldýk. Eylemimizi kayýpsýz bir þekilde sonlandýrdýk. 10

NEWROZ UN COÞKUSUYLA Daha sabahýn erken saatlerinde Newroz gülüþlü insanlar, Newroz giysileriyle Kazlýçeþme alanýna akmaya baþlamýþlardý. Hepsinin yüzünden büyük bir coþku okunuyordu. Yaþlý, genç, çocuk onbinlerce Kürt adeta 16 Mart tarihinde kendilerine Beyazýt Meydaný nda vahþice saldýran polislere meydan o- kumak için akýn akýn geliyorlardý. Kürt halký acýyý baleylemeyi bilen bir halk ve bunca kýrýma, bunca sinsi politikaya raðmen devrimci coþkusunu ve öfkelerini bir emaneti saklar gibi saklamaya devam ediyor. Mücadele Birliði Platformu nun açtýðý, üzerinde Çanakkale zindanýnda 1998 Newroz gecesi kendisini meþale yapan Sema Yüce nin resminin ve Newroz Piroz Be sloganýnýn olduðu pankart, onlarýn coþkusuna coþku kattý. Onbinlerce insanýn bulunduðu eylem alanýnýn ortasýnda dalgalanan kýzýl bayraklarýn arasýnda dikkat çeken pankart, mitingin sonuna kadar alanda kaldý. Mücadele Birliði Platformu daha alana girerken, polis kordonu arasýnda sloganlarýný atmaya baþlamýþtý: Disa Disa Serhýldan, Biji Azadiya Kürdistan, Jibo Azadi Aþiti Þer Þer Þer, Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði. Daha sonra alandaki yere gelince bu sloganlar, katýlanlarla birlikte atýlmaya devam edildi. Ýmralý Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük ve Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar sloganlarý da ayný ilgiyi u- yandýrdý. Çeþitli müzik gruplarýnýn sahneye çýkmasýyla onbinlerce insanýn coþkusu doruða çýktý. Halaylarýn çekildiði, ERNK bayraklarýnýn ve Öcalan ýn resimlerinin taþýndýðý kutlama boyunca Kazlýçeþme Alaný Kürtçe ve Türkçe sloganlarla çýnladý. Mitingin bitimine yakýn yakýlan Newroz Ateþi, onbinlerce insanýn coþkusunu daha da arttýrdý. Kutlama boyunca ve kutlama daðýlýrken daðýtýlan Newroz u Serhýldanlarla Karþýlayalým baþlýklý Mücadele Birliði özel sayýsý halk tarafýndan dikkatle okundu. Newroz, halklarýmýzýn devrimci umutlarýný baharýn güneþiyle ýsýtarak sona erdi. YAÞASIN HALKLARIN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ! KÜRDÝSTAN DA TEK ÇÖZÜM YA DEVRÝM YA ÖLÜM! 11

SEÇÝMLERÝ AKTÝF BOYKOTA Ýki ülkenin sosyal reformistleri ve Ulusal Kurtuluþ Hareketi (UKH) dýþýnda, burjuva partiler dahil, kimsenin fazla itibar etmediði yerel seçimlere artýk sayýlý günler kaldý. Türkiye ve K. Kürdistan ýn sosyal reformist parti ve örgütleri ise, seçimler yaklaþtýkça, emekçi sýnýflarla Kürt halkýnda seçimlere yönelik bir coþku, heyecan ve ilgi uyandýrmak için çabalarýný yoðunlaþtýrýyorlar. Bunun için aslý astarý olmayan, ciddiyetten yoksun, temelsiz her türlü iddiayý ortaya atmaktan çekinmiyorlar. Örneðin, Avrupa da yayýnlanan Özgür Politika gazetesine göre Yerel seçimlerde alýnacak sonucun Türkiye siyasetinin geleceði açýsýndan belirleyici olduðu anlaþýlmýþ durumda. Bütün sosyal reformist parti ve örgütler þimdi Kürt halkýna ve emekçi sýnýflara bu zokayý yutturmaya çalýþýyorlar. Bu seçimlerin böylesi bir etki gücüne sahip olduðu nasýl anlaþýlmýþ, kendilerinden baþka bunu kim böyle anlýyor, meçhul. Elbette böyle birþey yok. Sadece bu seçimlerin deðil, geçmiþteki hiçbir seçimin Türkiye siyaseti üzerinde belirleyici olmadýðýný biliyoruz. Türkiye ve K. Kürdistan da yaþýyor olup da politikayla az çok ilgili olan herkes bilir ki, deðil belediyelerin, belediye baþkanlarýnýn, parlamentonun dahi Türkiye siyaseti üzerinde belirleyici bir etkisi yoktur. Kürt halký, yeri geldiðinde baþbakan yardýmcýsýnýn dahi örneðin Lice ye askerler tarafýndan sokulmadýðýný unutmuþ deðildir. Ya da sivil polislerin bir milletvekilini telsiz cihazýyla nasýl dövdüklerini hepimiz gördük, hatýrlýyoruz. Daha sayýsýz örnek vermek mümkün a- 12 ma buna gerek yok. Çünkü, dünya alem Türkiye nin bu gerçeðini biliyor. Bu gerçeklerden bihaber davranan sosyal reformistlerin ve UKH nin kendileri de gayet iyi biliyor ki Türkiye siyasetinin dünü, bugünü ve geleceði üzerinde belirleyici güçler tekelci sermaye sýnýfý, emperyalist odaklar ve faþist devlettir. Eðer bunu daha somuta indirgersek ABD, Almanya, Fransa yý; Koç larý, Sabancý larý ve orduyu saymamýz gerekiyor. Bu düzen içinde, Kürt halký ve e- mekçi sýnýflar Türkiye siyaseti üzerinde etkili olamazlar mý? Kuskusuz, etkili olabilirler. Ama böyle bir etkiye sahip olmanýn koþulu vardýr ve bu koþul yerel seçimlere katýlmak, düzen içi seçimlerden medet ummak, düzen kurumlarýna baðlanmak deðil; ayaklanmalarla, iç savaþla, serhýldanlarla tekelci sermaye diktatörlüðü için ciddi bir tehdit oluþturmaktýr. Türkiye siyaseti üzerinde belirleyici etkiye sahip olan emperyalistler, tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet ancak böyle bir tehdit karþýsýnda, a- yaklanma halindeki güçleri yatýþtýrmak amacýyla onlarýn isteklerini, özlemlerini, eðilimlerini politikalarýnýn bir unsuru haline getirirler. Ezilenlerle ezenler arasýndaki bütün önemli sorunlar oy pusulalarý ile deðil, güç iliþkileri ile güce uygun þekilde ve þiddet yöntemleriyle çözülür. Bu, uzlaþmaz karþýtlýða dayalý sýnýflar savaþýnýn temel yasasýdýr. Bu yasa her gün, her saat iþliyor ve bütün ezilen sýnýflar, bütün Kürt halký buna tanýk oluyor. Ýþte Newroz kutlamalarýna, öðrencilerin demokratik eylemlerine, iþçilerin basit hak alma eylemlerine bütün zor yöntemleriyle saldýran devlet güçleri. Ya da dün, Kürt milletvekillerini yaka paça polis otosuna bindiren silahlý polisler... Sosyal reformistlerin ve UKH nin sýnýf savaþýnýn bu temel yasasýndan, sýnýf savaþýnýn bu sayýsýz örneklerinden bihaber olduklarý düþünülebilir mi? Emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný sandýk baþýna çekmek için olmadýk yöntemlere baþvuran sosyal reformistlerin ve UKH nin bir baþka iddialarý da Kürt halkýnýn özgür iradesinin bu seçimlerde ortaya çýkacaðýdýr. Bunun Kürt halkýný aldatmaya yönelik bir çarpýtma olduðu, tartýþmaya gerek kalmayacak kadar a- çýktýr. Bu iddia ile Kürt halký iki defa aldatýlmýþ oluyor. Birincisi, Kürt halkýnýn özgür iradesiyle oy kullanmasýnýn koþullarýnýn olmadýðýný her gün kendileri yazýyor, haber yapýyorlar. Kürdistan daki ordu güçlerini seçimler nedeniyle halk üzerinde nasýl baský yaptýklarýný, halkýn iradesini nasýl denetim altýna almaya çalýþtýklarýný en iyi kendileri biliyorlar. Bu koþullarda halkýn özgür iradesi nden söz etmek, 28 Mart tan sonra en önce kendilerini vuracak bir tartýþmadýr. Ýkincisi ve daha önemlisi halkýn özgür iradesi seçimlerde deðil, serhýldanlarda ortaya çýkar. Sadece ayaklanmalar, serhýldanlar, iç savaþlar, emekçi sýnýflarýn bütün isteklerini, eðilimlerini, düþüncelerini, özgür iradelerini kullandýklarý koþullarý saðlarlar. Bunun dýþýndaki koþullarda tekelci sermaye diktatörlüðü çok çeþitli biçimlerde halkýn özgür iradesinin ortaya çýkmasýný engeller. Bu bazen açýk þiddet yoluyla, bazen satýn almayla, bazen sahte vaatler ve aldatmayla olur. Onun için, tekelci serma-

ye diktatörlüðü koþullarýnda, hele de Türkiye ve Kürdistan gibi karþýt güçler arasýnda sert bir savaþýn sürdüðü topraklarda, halkýn özgür iradesinin seçimlerle ortaya çýkacaðýný söylemek, en hafif deyimle, tam bir aymazlýktýr. Þimdi þu soruyu sormanýn zamaný:gerçekler böyleyken, bu adamlarýn Kürt halkýný ve emekçi sýnýflarý aldatmakta bunca ýsrarlý oluþlarýnýn nedeni ne olabilir? Bu sorunun yanýtý gayet basittir. Tekelci sermaye sýnýfýyla bir arada yaþamak, bunun için onunla uzlaþmak isteyen UKH ve sosyal reformist partiler, emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný düzenin kurumlarýna baðlamak, bu þekilde düzen içinde tutmak istiyorlar. Arkalarýndaki oy sayýsý ne kadar fazlaysa, tekelci sermayenin ve faþist devletin, ama daha önemlisi, emperyalist devletlerin kendilerini o derece kaale alacaklarýný hesaplýyorlar. Hesap-kitap bundan ibarettir. UKH, bu amacýný zaten gizleme ihtiyacý duymuyor. Diðer sosyal reformistler ise, amaçlarýný gizleyerek yol almaya çalýþýyorlar. Fakat, amaçlarýný gizlemeleri onlarý çürütüyor, düzenin bataklýðýna daha hýzlý çekiyor. Bu gerçeði, durumlarýný ve konumlarýný savunmak için attýklarý her adýmda görüyoruz. Sýnýflar arasý çatýþma derinleþtikçe, Kürt halký özgürlük hakký için ileri doðru a- týldýkça, uzlaþma çizgisinde ýsrar edenler hýzla gerici konuma düþüyorlar. Seçimleri Umursayanlar Bir önceki sayýmýzda, emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn, hatta burjuva partilerin dahi seçimleri umursamadýklarýna iþaret etmiþtik. Aradan geçen zaman bizi fazlasýyla doðruladý. UKH ve sosyal reformistler tüm çabalarýna raðmen, iki ülkenin emekçi halklarý arasýnda seçimlere yönelik ciddi bir ilgi uyandýrabilmiþ deðiller. Özgür Politika, bu durumu bir silkinme ve canlanma görüntüsü var, ancak henüz yeterli deðil sözleriyle itiraf ediyor. Burjuva cephesinde durum farklý deðil. Ýki-üç burjuva parti dýþýnda, doðru dürüst miting düzenleyen, kampanya yürüten burjuva parti yok gibi. TV kanallarý, halkýn seçimlere ilgisizliðini yansýtmak zorunda kaldýlar. Miting düzenleyen, kampanya yürüten burjuva partiler de, bunu kerhen ve seçimlere yirmi-yirmibeþ gün kala yapmaya baþladýlar. Seçimlere bir kaç gün kalmýþ olmasýna raðmen, halklarýn ilgisizliði ortadan kalkmýþ deðil. Zira, Kürt halký ve emekçi sýnýflar seçimlerin kendi yaþamlarýnda ciddi bir deðiþikliðe, maddi yaþam koþullarýnda bir düzelmeye yol açacaðýna inanmýyorlar. Burjuva partilerin ve sosyal reformistlerin bütün vaatleri, Kürt halkýnýn ve emekçi sýnýflarýn var o- lan bu kanaatini, dolayýsýyla eðilimini deðiþtirebilmiþ deðil. Ezilen sýnýflar ve Kürt halký geçmiþ bütün deneyimlerinden biliyorlar ki, seçim sonuçlarý ne o- lursa olsun, kendi paylarýna açlýk, sefalet ve baskýdan baþka birþey düþmeyecek. Onlar, kendi yaþamlarý boyunca þu dersi iyi öðrenmiþler: Seçim sonuçlarý ne iþsizliði, ne yoksulluðu, ne baskýyý, ne de devlet terörünü ortadan kaldýracak. Kürt halkýnýn parlamentoya pek çok milletvekilini göndermesi durumunda dahi en ufak bir iyileþmeye yol açmadý. Seçimlere karþý ilgisizliðin arkasýnda iþte bu bilinç durumu yatýyor. Ezilen sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn seçimlere ilgisizliðinin politik anlamý nedir? Bir cümle ile özetleyecek olursak, bu durum, onlarýn düzen partilerinden ve düzen kurumlarýndan umut kesmeleri, baðlarýný koparmalarý, uzaklaþmalarý anlamýna geliyor. Burjuva cephede tedirginliðe yol a- çan þey iki ülke halklarýndaki bu eðilimdir. Bu nedenle, burjuva partiler aralarýndaki rekabeti ikinci plana atarcasýna öncelikle halký seçimlere katýlmaya çaðýrýyorlar. Çünkü, burjuva düzenin selameti açýsýndan önemli olan seçimlere katýlým oranýný arttýrmaktý. Aralarýndaki hangi partinin daha çok belediye baþkanlýðý kazanacaðý ikinci derecede ö- nemliydi. Tekelci basýn ve TV kanallarýnýn önceliði de aynýydý: Seçimlere katýlým oranýný yükseltmek. Bu, onlarýn gerçek ve öncelikli kaygýsýydý; zira, ezilenlerin düzenden ve düzen kurumlarýndan bu kopuþu devrimin geliþmesinin temel koþullarýndan biridir. Böyle bir kopuþ, devrimci faaliyet için, devrimin örgütlenmesi ve geliþtirilmesi için bize uygun zemini verir. Böyle bir zaman uzun yýllardýr var ve bugün her zamankinden daha elveriþlidir. Aktif Boykota Sosyal reformist parti ve örgütlerle UKH nin emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna dayattýklarý ikilem kendileriyle burjuva partiler arasýnda tercih yapmaktýr. Bunun için þu basit demagojiye baþvuruyorlar: Belediyeleri biz kazanmayalým da, gerici faþist partiler mi kazansýn? Onlar kazanacaðýna biz kazansak daha iyi olmaz mý?belediyeleri þimdi kazanýrsak yerelde iktidar oluruz, gelecekte ise parlamentoda çoðunluðu ele geçiririz. Bu basit mantýk yürütme emekçi sýnýflarý ve Kürt halkýný açýkça aldatma maksatlýdýr. Demagojiyle, burjuva ve küçük burjuva çözümler dýþýnda bir yol olmadýðýna herkesi inandýrmaya çalýþýyorlar. Oysa gerçek þu ki, her toplumsal sorunda olduðu gibi, seçimlerde de her toplumsal sýnýfýn çýkarlarýna uygun çözüm yolu vardýr. Proletarya, diðer e- mekçi sýnýflar ve Kürt halký, burjuva ve küçük burjuva çözümden birini tercih etmek zorunda deðildir. Bu iki sýnýfýn gösterdiði çözüm dýþýnda üçüncü bir çözüm yolu vardýr. Bu yol, proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisidir. Bu çizgi, devrim yoludur; devrimin örgütlenip geliþtirilmesi yoludur. Devrimci proletarya ve onun sýnýf partisi seçim ortamýnýn koþullarýndan, e- mekçi sýnýflarýn düzenden, düzenin kurumlarýndan kopuþunu hýzlandýracak bir yol izleyerek devrimi örgütlemek ve geliþtirmek için yararlanmalýdýr. Kürt halkýnýn özgürlük hakký için ayaða kalkmýþ olmasý; güney ve güneybatý Kürdistan daki son geliþmeler ve bunlarýn K. Kürdistan üzerindeki etkileri bu politikayý daha bir zorunlu kýlýyor. Türk burjuvazisinin ve faþist devletin geliþmelerden büyük bir endiþe duymasý da buna iþaret ediyor. Seçimler, Türkiye nin dört bir tarafýnda savaþlarýn, çatýþmalarýn, devrimci geliþmelerin yaþandýðý koþullarda gerçekleþiyor. Hepsi de Türkiye yi etkisi altýna alan bu koþullarda proletarya, seçimlerde ancak aktif boykot politikasý izlerse kendi baðýmsýz sýnýf çýkarlarýný korumuþ olur. Emekçi sýnýflarýn ve Kürt halkýnýn seçimlere karsý mevcut ilgisizliðini derinleþtirmek, bunu bilinçli bir hale getirmek;ezilenlerin seçimleri aktif þekilde boykot etmesini saðlamak devrimci geliþmeye hýz katacaktýr. Bunun dýþýnda izlenecek her politika devrimi geliþtirmeye deðil, düzeni korumaya hizmet edecektir. 13

GAZÝ AYAKLANMASINI SELAMLADIK Yýl 1995. Mart ýn 12 si. Egemen sýnýf ve onun baský aracý faþist devletin kolluk güçleri, Kürt ve Alevi emekçilerin yoðun olarak yaþadýðý Gazi Mahallesi ne silahlarla saldýrdýlar. Ve bir A- levi dedesinin öldürülmesiyle baþlayan sonrasýnda üç gün devam eden ayaklanmada, 18 insan yaþamýný yitirdi. Ayaklanmalar Gazi Mahallesi yle sýnýrlý kalmadý. Alibeyköy, Okmeydaný, Ümraniye- Marþlarýmýz ve Sloganlarýmýz Yankýlandý Gazi Mahallesi nde Halk Koordinasyonu nun organize ettiði bir sokak konseri düzenlendi. 9 Mart ta yapýlan konsere Ayýþýðý Þiir Topluluðu, Grup Vardiya, Grup Özgürlük Türküsü ve Gazi 1 Mayýs Mahallelerine de sýçrayan ayaklanmada ise 5 kiþi daha ölümsüzleþti. Burada yaþanan, sýnýfsal bir uzlaþmazlýðýn en açýk göstergesiydi. Aradan 9 yýl geçti ve yine bir 12 Mart gününde eylem alanlarýnda, isyan bayraðýný dalgalandýrýyoruz. Eyüp Mezarlýðý ndan gelen ailelerin kitlesel olarak karþýlanmasýndan sonra Cemevi nde yemek verildi. Yemeðin ardýndan saat 11.30 da halkýn ve bir çok siyasi çevrenin katýldýðý 2 bin kiþi sloganlarla yürüyüþe geçti. Cemevi etrafýnda ve mahallenin hemen her yerinde polisin yoðun ablukasý vardý. Bizler, Mücadele Birliði Platformu olarak Yaþasýn Gazi A- yaklanmasý yazan pankartýmýzý açýp ön sýralardaki yerimizi aldýk. Yürüyüþ boyunca kuþlamalarýmýzý yapýp bildirilerimizi daðýttýk. Sýk sýk Gazi Faþizme Mezar Olacak, Yaþasýn Gazi A- yaklanmasý, Faþizme Karþý Mezar Baþýna, Gazi Savaþçýlarý Ölümsüzdür, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar, Devrim Savaþçýlarý Ölümsüzdür sloganlarýmýzla Gazi Caddesi ni inlettik. Mezarlýða karanfil býraktýktan sonra tekrar cemevine doðru yürüdük. Bitiþ noktasýna gelindiðinde sloganlarýmýzla eylem alanýndan ayrýldýk. Mahallesi nin yerel grubu Grup Dirok katýldý. Yaðýþlý bir havada yapýlan etkinlik, halkýn yoðun ilgisiyle izlendi. Bir eylem niteliði taþýyan konserde sýk sýk halkýn Gazi Ayaklanmasýnýn yýldönümünde sokaða eyleme çýkmasý vurgulandý. Sahne alan gruplarýn türküleri, marþlarý, þiirleri sýk sýk Yaþasýn Gazi Ayaklanmasý, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarýyla bölündü. Bizler de Gazi Halk Koordinasyonu nun bir bileþeni olarak oradaydýk. Egemen burjuva sýnýf ve onun cinayet þebekeleri bundan 9 yýl önce, onurlu ve özgür bir yaþam isteyen Gazi halkýna karþý saldýrýya geçti. Bunun sonucunda Gazi, 18 evladýný kaybetti. Aslýnda burjuva sýnýf bu saldýrýyla emekçilerin öfkesini ölçmek istedi, ama halkýn öfkesi büyük oldu.biz tüm bu gerçekleri anlatýp; yiðit emekçileri Gazi Ayaklanmasý nýn 9. yýl dönümünde yeni ve daha ileri serhýldanlarý örgütlemek için birleþmeye davet ettik. Etkinlikte Mücadele Birliði Platformu ve Gazi Halk Meclisi nin mesajlarý okunarak, halk 12 Mart günü eylem alanlarýna çaðrýldý. Etkinlik alkýþlar, sloganlar ve marþlar eþliðinde büyük bir coþku ile son buldu. 14

ÇALIÞMA NOTLARI: ESNEK ÇALIÞMA/ESNEK ÜRETÝM V. BÖLÜM Geliþen Teknoloji Ve Ýþçinin Gerçek Düþmanlarý Kapitalizmle birlikte manifaktürler fabrikalara dönüþtü. Ýþ, en küçük parçalarýna ayrýlarak makineler geliþtirildi ve üretim kütlesel bir biçim aldý. Bant tipi üretimin baþýnda bu kez iþçi vardý. Basit elbirliðinin becerikli zanaatçýsýnýn yerine iyi organize e- dilmiþ ve beceriye gereksinimi olmayan fabrika iþçisini yaratmak ve böylece iþçiye olan baðýmlýlýktan kurtulmak, kapitalist için þarttý. El zanaatlarý ile manifaktürde, iþçi aleti kullanýrdý. Oysa fabrikada þimdi makine iþçiyi kullanmaktadýr. Orada emek aracýnýn hareketi iþçiden geliyordu. Burada ise makinenin hareketlerini izlemek zorunda olan odur. Manifaktürde iþçiler canlý mekanizmanýn birer parçasýydý. Fabrikada onun yalnýzca canlý bir eklentisi olan iþçiden baðýmsýz cansýz mekanizma vardýr. (Marx, Kapital I) Kapitalist, üretim aletlerine sahip olarak tüm üretim sürecini, ürünü, iþçiyi, makineleri, ürünün paylaþýmýný yönetir. Ýþçi için tamamen kendisinin dýþýnda yürüyen bu sistemin içinde kalmak artýk bir hapishane/iþkencedir. Kapitalist için tek bir amaç vardýr, o da yüksek kar elde etmek. Bu nedenle iþi küçük parçalara böler, iþçi otonomisine (kendi kendini yönetme) þans tanýmaz, iþi standartlaþtýrýp mekanikleþtirerek seri üretimin hatasýz sonlanmasýný ister. Uzun vadede amaç niteliksiz, hep ayný türden ve son derece sýkýcý olan yinelemeleri ses çýkarmadan, hatta býkýp usanmadan yapacak, iþteki rutinleþmeyi kendi psikolojisi olarak benimseyecek bir insan ve iþçi tipolojisi yaratýlmalýdýr. Bizler makinenin kapitalist kullanýmýndan doðan ayrýlmaz çeliþki ve uzlaþmaz karþýtlýklarýn makineden deðil ama aslýnda makinenin kapitalist biçimde kullanýmýndan doðduðunu bilmekteyiz. Bu yüzden makine tek baþýna alýndýðýnda çalýþma saatlerini kýsalttýðý halde, sermayenin hizmetine girdiði zaman bunu uzatmak ve gene kendi baþýna çalýþmayý hafiflettiði halde sermaye tarafýndan kullanýldýðýnda iþin yoðunluðunu artýrmaktadýr. Kendi baþýna o, insanýn doða üzerindeki zaferi olduðu halde, sermayenin elinde insanlarý bu kuvvetlerin kölesi haline getirmektedir. (Marx, Kapital I, 453) Kapitalist üretim güzellik, ama iþçi için sararýp solma üretir. Emeðin yerine makineleri geçirir, ama iþçilerin bir bölümünü barbar bir çalýþma içine atar ve öbür bölümünü de makine durumuna getirir. Us, ama iþçi için budalalýk, aptallýk üretir. (Marx, 1844 El Yazmalarý) Dolayýsýyla iþçi, üretim üzerinde hiçbir söz hakkýna sahip o- lamayýþýyla ürüne,.piyasaya çýkan ürün üzerinde hiçbir hakka sahip olamayýþýyla kendine yabancýlaþýr. Bu yabancýlaþma diðer toplumsal sýnýf ve katmanlara da yayýlýr. Yani kapitalizmde insan kendisine, insanlýk deðerlerine, insana açtýr. Kapitalizm iþçide güçsüzlük, öz yýkým, normsuzluk (bananecilik), kültürel parçalanma yaratýr. Ýþyerinde tüm hayatý boyunca ayný anlamsýz iþi býkýp usanmadan yapmak zorunda olan iþçi, sosyal yaþantýsýnda da entelektüel uðraþlardan daha çok edilgen, tek yönlü uðraþlara yönelir. Televizyon izlemek, þans oyunlarý oynamak, futbol, kiþisel kavgalar vb. Makineleþmenin geliþmesiyle burjuvazi için artýk daha az iþçi, ama daha fonksiyonlu çalýþma ihtiyacý doðmuþ ve teknoloji, esnek çalýþma/esnek üretimin kanallarýný geniþletmiþtir. Burjuvazi kendi içinde teknik bir iþi sürdürecek, hatalarý telafi edecek ve birbirini denetleyebilecek iþçi gruplarýna ihtiyaç duyar. Araba fabrikalarýnda her bir parçayý üreten gruplar gibi. Çekirdek iþçilerin böylece hem kol, hem de kafa emeði sonuna kadar sömürülürken, diðerleri daha da barbar bir üretim sürecine mahkum edilir. Araþtýrmalar, pasivitenin artmasýyla tüm aktivitede düþüþ ve genel olarak sorun çözmeye yönelik becerilerde gerileme gösterirken, iþin aktifliði arttýkça tersine çalýþmadan ve yaþamdan alýnan doyumun arttýðýný, uyuþturucu tüketiminin ve hasta geçirilen günlerin azaldýðýný göstermektedir. Ancak bu aktif çalýþmanýn, örneðin, Japonya da yýlda 10 bin iþçinin ölümüne neden olduðunu söylemiþtik. Oysa iþçinin istediði, yaptýðý sýnýrlý iþte sýnýrsýz(?) özgürlük deðil, üretim ve dolayýsýyla toplumsal paylaþým sürecinin gerçek sahibi olmaktýr. Teknolojik geliþme ayný zamanda kapitalist için sýnýrsýz bir esneklik gereksinimini de zorunlu kýlar. Teknolojik geliþmeyle birlikte iþçi Vardiyalý Çalýþma, Taþeron Çalýþma, Çaðrý Üzerine Çalýþma, Ýþten Atma Özgürlüðü, Ýþçi Transferi ya da esnek çalýþmanýn diðer bütün biçimleriyle karþý karþýya kalýr. Kapitalizmde teknolojik geliþmeyle kýsalan zorunlu çalýþma saatleri, emperyalist ülkelerde bile ya ücret düþüþlerini ya da iþsizliði -beraberinde getirmiþtir. Sermaye, zorunlu emeðe harcanan süreyi kýsaltýr, a- ma sadece artý-emeðe harcanan süreyi arttýrabilmek üzere azaltýr. (Marx, Kapital I, 653) Tüm kapitalist ülkelerde iþsizlik çok yüksek boyutlara ulaþtý. Çalýþanlar üzerindeki baský da böylece katlanmýþ oldu. Ýþçiler iþten atýlmayla bir süre iþsiz kalacaklarý deðil, aileleriyle birlikte açlýk ve ölüme mahkum olacaklarý kaygýsýyla karþý karþýya kaldýlar. Kapitalizmin iþçi üzerindeki üretim süreciyle baþlayan zor kullanýmý, iþsizlik tehdidiyle boyutlandý. Üretim teknoloji yoluyla önce parçalandý, sonra bütün dünyaya yayýldý. Sosyalizmin yapýlanmasý için gerekli alt yapýyý hazýrlayan kapitalizm, üretici güçler önünde yýkýlmasý gereken bir engel haline geldi. Dünya çapýnda ve ülkelerimizde tanýk olduðumuz ayaklanmalar, iç savaþlar bunun en belirgin göstergesidir. Ýþçi sýnýfý nitelik geliþimiyle artýk makineleri parçalamaya deðil, kapitalizmi parçalamaya giriþiyor. Burjuvazinin tüm bu aþýrý iþ yükü ya da karþýsýnda geliþen iþsizliðin sebebinin teknolojik geliþme olduðu yönündeki demagojilerinin iþçinin gerçek yaþamýnda geçersizleþtiðini görüyoruz. Ýþçilerin tüm dünyada attýðý Kapitalizm Öldürür Kapitalizmi Öldürün biçimindeki sloganlar, gelecek günlerde daha da yükselecektir. NOT: Bir sonraki sayýmýzda Esnek Çalýþma ve Örgütlenme Sorunlarý konusunu iþleyeceðiz. 15

Adana'da 8 Mart: "Kadýnlar Leninist Partiye" 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü nde kadýnlarýn kurtuluþlarýnýn devrimde ve sosyalizmde olduðunu halka duyurmak i- çin Adana daydýk. Eylem saat 12.30 da baþladý. Bizler de DÖB pankartýmýzý açarak kortejimizi oluþturduk. Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük sloganýyla yürüyüþe baþladýk. Yaklaþýk yarým saat süren yürüyüþte; Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi Ýktidar Herþey Emeðin O- lacak, Ýktidar Dýþýnda Her Þey Hiçbir Þeydir, Her Þey Emeðin Olacak, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar, Aynil Yoldaþ Yaþýyor, Sibel Yoldaþ Yaþýyor, Aysun Yoldaþ Yaþýyor, Leninist Kadýnlar Yaþýyor Savaþýyor, Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek, Kadýnlar Devrime Özgürleþmeye, Denizlerin Yolunda Leninist Saflara, Yaþasýn Devrimci Öðrenci Birliði, Kürdistan Devrimle Özgürleþecek, Yaþasýn Türk-Kürt Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði, Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði sloganlarýyla eylem alanýna vardýk. Yarým saat süren konuþmadan sonra DÖB korteji hariç, diðer bütün kortejler pankartlarýný yere indirerek etrafýnda halay çektiler. Kortejimizde bulunan yeni arkadaþlar bizlere neden halay çekmediðimizi sorduklarýnda; Dünya Emekçi Kadýnlar Günü nün yapýlan katliamlarýn kadýnlarýn eziliþinin sömürülüþünün halaylarla kutlanacak bir gün olmadýðýný ayrýntýlarýyla anlattýk. Yaklaþýk 800 kiþinin katýldýðý eylem bir buçuk saat sonra o- laysýz sona erdi. Eyleme katýlan bütün arkadaþlarýn yüzündeki coþku, az sayýda olmamýza raðmen seslerimize yansýdý ve bütün alanda sloganlarýmýz duyuldu. Bizler DÖB olarak 8 Mart taki Leninistleri 1Mayýs a taþýyacaðýz. Kadýnlar Leninist Partiye Özgürleþmeye Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna Akdeniz DÖB ÝZMÝR DE 8 MART MÝTÝNGÝ Ýzmir de 8 Mart Pazartesi günü, 8 Mart Kadýn Platformu tarafýndan bir miting düzenlendi. DEHAP lý kadýnlarýn yoðun katýlým gösterdiði miting, çoðunluðu kadýnlardan oluþan kitlenin saat 13.00 de DEHAP binasý önünde toplanmasýyla baþlandý. DEHAP, Özgür Parti, EMEP, SDP, ÖDP, Mücadele Birliði, Emekçi Kadýnlar Birliði, ESP, TAYD-DER, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, ÖMP, YDG, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Platformu, Özgür Yaþam Kooperatifi nin katýlým saðladýðý mitingde, Alsancak Gündoðdu Meydaný na yürüyüþ gerçekleþtirildi. Her yýl olduðu gibi, 8 Mart ýn içi boþaltýlmaya, bugünü yaþatan devrimci deðerlerin unutturulmaya, mücadele anlayýþýnýn terk edilmeye çalýþýldýðý eyleme sosyalist çevrelerin katýlýmý ve özellikle DEHAP lý kadýnlarýn A.Öcalan nezdinde dile getirdikleri ulusal özgürlük özlemleri damgasýný vurdu. Mücadele Birliði Platformu nun Bütün Ýktidar Emeðin Olacak pankartýyla katýldýðý miting boyunca sýk sýk ortaklaþa olarak Yaþasýn 8 Mart Yaþasýn Mücadelemiz, Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü, 8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak ve ayrýca Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Ölüm Orucu Sürüyor, Sürecek Zafere Kadar, Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek, Yaþasýn Emekçi Kadýn Komiteleri sloganlarý atýldý. Gündoðdu Meydaný ndaki bir dakikalýk saygý duruþu ile Kürtçe ve Türkçe konuþmalarýn ardýndan halaylarla süren miting, 17.00 gibi sona erdi. Y.E.Mücadele Birliði/ÝZMÝR 16 YAÞASIN 8 MART BAÞKALDIRI GÜNÜ 8 Mart, Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü dür. Bu kavga gününün içi burjuvazi tarafýndan boþaltýlmaya çalýþtýrýlýyor. Bugün, biz emekçi sýnýflar tarafýndan gerçek anlamýna kavuþacaktýr. Bu amaçla bu yýl, 8 Mart ta bütünlüklü bir emekçi kadýn çalýþmasý hazýrlamaya çalýþtýk. Oluþturduðumuz emekçi kadýn komiteleriyle 7 Mart Pazar günü Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi nde bir etkinlik düzenledik. Saygý duruþuyla baþlayan etkinliðimiz, tarihte kadýnýn yeri ve 8 Mart ýn anlamýyla ilgili sunumumuzla devam etti. Þiirler, marþlar, drama çalýþmamýz ve halen sürmekte olan Ölüm Orucuyla ilgili konuþma gerçekleþtirildi. Etkinliðimizin sonunda E- mekçi Kadýn Komiteleri yle 8 Mart ta yapýlacak mitinge çaðrýda bulunduk. Bazý eksiklerimiz olsa aldýðýmýz tepkiler genellikle olumlu yöndeydi. Bundan sonra da emekçi kadýn örgütlenmesi ve mücadelesini büyütecek çalýþmalarýmýza devam edeceðiz. Emekçi Kadýn Komiteleri/ÝZMÝR

PROLETARYANIN FEDAKAR SAVAÞÇILARI 13 Mart Savaþçýlarýndan Seyit Konuk yoldaþýn bir arkadaþýyla yaptýðýmýz sohbeti sizlerle paylaþýyoruz. Y.E.Mücadele Birliði: 13 Mart Savaþçýlarý ndan Seyit yoldaþý bizzat tanýyorsunuz. Bize yoldaþýmýzý, onun çocukluk ve ilk gençlik yýllarýný anlatýr mýsýnýz biraz? -13 Mart Savaþçýlarý ndan Seyit Konuk u çocukluk yýllarýndan deðil, ama ilk mücadeleye atýldýðý günlerden tanýyorum. Ben Turhal Meslek Lisesi nde okurken Seyit de Tokat Meslek Lisesi nde okurdu. Tokat ýn Dive Köyü nde doðan yoksul bir köylü çocuðudur. Sanat okullarý teknolojik bilgi ile donattýðý öðrencileri, baþta Almanya olmak üzere, sanayiye iþçi olarak yetiþtirirdi. Ýþçi sýnýfýnýn kalifiye üyeleri buradan çýkardý. O dönemde sanat okullarýnda okumak bir ayrýcalýktý, sýnavla girilirdi. Teknolojik bilgi, entelektüel bilgi ile buluþan sanat okulu öðrencileri, ayný zamanda iþçi olmalarýndan kaynaklý, hýzla mücadele saflarýnda yerlerini alýrlardý. Sinanlarýn Nurhak ta, Mahirlerin Kýzýldere de, Denizlerin idam sehpalarýnda yarattýklarý devrimci etki, o günün gençliðinde yoðun bir sempatinin oluþmasýna ve gençliðin kitlesel bir þekilde devrim saflarýna geçmelerini saðlamýþtýr. 74 ten sonra hýzlý bir devrimcileþme süreci ve bunun karþýsýnda da karþý-devrim güçlerinin sivil faþist güçleri devreye sokmasý, hýzla okullarda, sokaklarda anti-faþist çatýþmayý gündeme getirdi. Biz, Seyitle farklý yerlerde anti-faþist mücadele saflarýnda yer alan insanlar olarak böylesi bir ortamda bir araya geldik. Genç emekçileri örgütleyen bir oluþum olan Genç Emekçiler Derneði nin Tokat Þubesi nde çalýþýyordu. Bizim ilk tanýþmamýz TÖBDER de bir panelde oldu. Tokat, sivil-faþist saldýrýlarýn yoðun olduðu bir bölge olduðundan, tartýþmalar genelde bu gündemli olurdu. Bu toplantýda Cemal Gülþen yoldaþ da vardý. Seyit orada okulda yaþanan sivil-faþist saldýrýlardan bahsederek, buna karþý ortak mücadelenin verilmesi gerektiðini savundu. Y.E.Mücadele Birliði: Seyit yoldaþýn en belirgin özelliði neydi? En çok ne yapmaktan hoþlanýrdý? -Seyit in temel özelliklerinden birisi, çok okumasýydý ve elinde daima bir kitap bulunurdu. Hem kendi yoldaþlarýyla, hem de diðer siyasetten insanlarla tartýþmayý çok severdi. Bunun yaný sýra eylemlerde öne çýkardý. Yönlendirici bir özelliðe sahipti. Sýnýfýn bilincini anlamak ve anlatabilmek için çok çaba sarf ederdi. O dönem, teoride Halkýn Kurtuluþçularý ve onlarýn sosyal emperyalizm tezi üzerine tartýþýr ve onlarla teori alanýnda yarýþýr, kendi tezlerimize sonsuz güven duyardýk. Pratik ve teori alanýnda yaratýlan o günkü etki, bugünlere kadar taþýnmýþtýr. Y.E.Mücadele Birliði: Onu daha iyi tanýmamýza yardýmcý olacak çok somut bir anýnýz var mý? -Biz ortak eylemlerde bir araya gelirdik. Hatýrladýðým en belirgin yaný, sosyal emperyalizm üzerine yürüttüðü inatçý tartýþmalardýr. Bu inatçýlýðýn altýnda yatan neden, enternasyonal bir bakýþ açýsýnýn olmasýydý. Leninizmin yarattýðý deðerlerin savunulmasý, Seyit için çok önemliydi ve bu Leninizme verilen bir deðerdi. Y.E.Mücadele Birliði: Seyit yoldaþ iþçiydi, biliyorsunuz. Bir iþçi olarak en çok neye önem verirdi? -1978 de Seyit yoldaþ Ýzmir e gitti. TARÝÞ te çalýþmaya baþladý. O süreçte ben Tokat ta olduðumdan karþýlaþamadýk. Bu soruya en iyi yanýt, Seyit in TARÝÞ Direniþi nde üstlendiði misyondur. TARÝÞ Direniþi, Türkiye iþçi sýnýfý tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bunun ikili bir yönü vardýr. Bir yaný ekonomik-demokratik talepler içerirken, diðer yaný devrimci direniþ ve ayaklanmadýr. Burada ayaklanmayý örgütleyen devrimci komünistler (Seyitler), bu direniþi bütün Ýzmir e yayýp, halkla birleþtirmiþlerdir. Direniþ karþýsýnda devlet ve sivil-faþist güçler birlikte hareket ederek direniþi ezmeye çalýþmýþlardýr. Seyit yoldaþlar, TARÝÞ dýþýnda da pratik mücadelenin öncüleri olarak faþist güçlere karþý fiziki eylemlerde yer alarak, sýnýf mücadelesini sendikalara, iþyerine ekonomik-demokratik taleplere hapsetmek yerine, sýnýfýn iktidarý için fabrikalardan sokaklara, alanlara taþýmýþlardýr. Bunun sonucu olarak da 3 devrimci yoldaþ, karþý-devrimci güçler tarafýndan idam edilmiþtir. Y.E.Mücadele Birliði: Devrim ve Parti hakkýnda ne düþünürdü? Aklýnýzda kalan hiçbir sözü falan var mý? -Seyit Parti ye sonsuz baðlý olan bir yoldaþtý. O zamanlar bizler, kendimizi Parti nin çocuklarý olarak görürdük. O- nunla doðduk, onunla büyüdük. Yaratýlan en önemli deðer, yoldaþlar arasý sonsuz güven ve fedakarca bir baðlýlýktý. Bir eyleme gidilirken herkes, öncelikle yoldaþlarýnýn güvenliðini kendi canýndan daha önde tutardý. Y.E.Mücadele Birliði: 13 Mart Savaþçýlarý idam edildiðinde neler hissetiniz? Çevrenizdeki insanlar neler hissettiler? -13 Martçýlar idam edildikleri zaman ben de zindanda, 17

tek kiþilik hücrede, her þeyden yalýtýlmýþ bir haldeydim. Ýdam edildiklerini öðrendiðimde hissettiklerim bir yandan bu idamlarýn bizim verdiðimiz sýnýf mücadelesinin sonucu olduðunu bilmekten ve yoldaþlarýmýn ipi göðüslemesinden gurur duydum; bu kadar deðerli yoldaþlarýmýzdan ayrýlmak da iþin hüzünlü yaný. Ama onlarýn mahkemedeki 1 Mayýs tavrýný daha sonra gazeteden öðrendiðim zaman müthiþ gurur duydum. Denizler gibi, onlarýn da ayný irade, ayný kararlýlýk ve baþ eðmeden bu yolu yürümelerinin, gerek iþçi sýnýfý tarihi açýsýndan, gerekse bizim açýmýzdan tarihi bir olay olduðunu düþünüyorum. Onlar yalnýz bizim yoldaþlarýmýz olmaktan çýkýp, dünya iþçi sýnýfýnýn enternasyonalist yoldaþlarý olmuþlardýr. Y.E.Mücadele Birliði: Onlardan bugünkü kuþaða kalan en önemli þey nedir sizce? -Onlardan bu kuþaða kalan, Marksizm-Leninizmin en fedakar en onurlu, en direngen savunucularý olarak, sýnýfa yürünmesi gereken yolu göstermiþ olmalarýdýr. Ýþçi sýnýfýna TA- RÝÞ Direniþi geleneðini býrakmýþlardýr. Örgütlü insanlar olarak, devrim ve sosyalizm mücadelesinin ancak bir örgütlülük içerisinde verilebileceðini yaþamlarýyla göstermiþlerdir. Ýçinden geçtiðimiz dönemin, dünyada sýnýflar mücadelesi açýsýndan önemli bir süreç olduðunu düþünüyorum. 2. Dünya Savaþý öncesi Almanya yý düþünüyorum. O günlerde komünist olmak nasýl zorduysa, bugün de devrimci ve komünist bilinçle yüklü olmak zor ve bedelleri aðýrdýr. Bu dönem, ancak Seyitlerin yarattýðý devrimci irade, kararlýlýk ve uzlaþmaz tutumla karþýlanabilecektir. Y.E.Mücadele Birliði: Bizlerle bu röportajý yaptýðýnýz için size çok teþekkür ederiz. -Ben teþekkür ederim. 13 MART SAVAÞÇILARININ BAYRAÐI ÝSVÝÇRE DE DALGALANDI Bundan 22 yýl önce 12 Eylül Faþist Diktatörlüðü tarafýndan idam edilen yoldaþlarýmýzý Ýsviçre nin St.Gallen Kantonu nda andýk. Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun ve Necati Vardar yoldaþlarý anma etkinliðimizin hazýrlýklarý sýrasýnda heyecanlýydýk; çünkü St.Gallen de ilk defa düzenleyecektik 13 Mart etkinliðini. Ýyi bir hazýrlýk, özverili ve disiplinli bir çalýþmayla bunu baþarabilirdik, öyle de oldu. Ýki hafta öncesinden hazýrladýðýmýz afiþleri Ýsviçre nin ulaþabildiðimiz her yerine astýk. Zürich, Bern, Basel ve St.Gallen de bulunan halkevlerinin hepsine afiþlerimizi yolladýk, astýk. Davetiyeleri de büyük bir hýzla daðýttýk. Yine dia gösterimi için bir CD hazýrladýk. Bu çalýþma bazý devrim savaþçýlarýnýn fotoðraflarýnýn eksik olmasýna raðmen güzel oldu. 14 Mart 2004 saat15:30 da Türkiye, Kürdistan ve tüm dünyada bayraklaþan devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Daha sonra bir yoldaþýmýzýn günün anlam ve önemini anlatan metni okumasýyla devam etti. Partimiz TKEP/Leninist in onur üyeleri bu üç yoldaþýmýzýn þahsýnda, devrim ve komünizm davasý uðruna Türkiye, Kürdistan ve tüm dünyada topraða düþmüþ bütün devrim savaþçýlarýný sevgi, saygý ve özlemle anýyoruz. Yaþamlarýný devrim ve komünizm için feda eden kahramanlarýmýz, bu davanýn en zor, en karanlýk dönemden bugünlere taþýnmasýný saðlamýþlardýr. Onlarýn idam sehpalarýnda, zindanlarda, daðlarda, sokaklarda gösterdikleri yiðitlik, geride kalanlara büyük bir moral güç, devrim için büyük bir savaþma azmi vermiþtir. Bu bakýmdan sömürülen sýnýflar ve ezilen halklar onlara çok þey borçludur denilen metinde 12 Eylül faþizminin sadece devrimcileri fiziken ortadan kaldýrmayý amaçlamadýðý, beyinleri teslim alarak yýlgýnlýk, karamsarlýk, moral çöküntü; devrimin yenildiði ve bir daha asla belini doðrultamayacaðý düþüncesi; zora dayalý devrim yoluyla sonuç alýnamayacaðý ve öncelikle burjuva demokrasisi için, reformlar için, devletin demokratikleþtirilmesi için 18 uðraþýlmasý gerektiði fikri ni egemen kýlmayý hedeflediði vurgulandý. 13 Mart Savaþçýlarý nýn baþeðmez tutumlarýyla bu saldýrýnýn boþa çýkarýlmasýnda önemli yeri olduðu belirtildi. Seyitler, Denizlerin yolundan, Muratlar, Sibeller, Aysunlar Seyitlerin yolundan yürüyerek Partimize bu niteliði kazandýrdýlar. Anýlarýný ve adlarýný sonsuza kadar yaþatacaðýz. denilen metin, Adlarý Onurumuz Kavgalarý Adýmýzdýr!, Yaþasýn 13 Mart Genç Komünistler Birliði!, Yaþasýn Partimiz TKEP/LENÝNÝST! sloganlarýyla son buldu. Daha sonra kadýn yoldaþlarýmýzýn okuduklarý þiirler ve hemen ardýndan hazýrladýðýmýz dia gösterimi ve tekrar okunan bir þiirle devam etti. Ardýndan etkinliðimizde bulunan ve 13 Mart ta bayraklaþan yoldaþlarýmýzý tanýyan, ayný dönemde birlikte faaliyette bulunan iki deðerli dostumuzun yoldaþlarýmýzý anlatýmýyla etkinliðimiz son buldu. 50-60 kiþinin katýlým gösterdiði etkinliðimiz bu bölgede bir baþlangýç olmasýyla iyi bir etki gösterdi. Yoldaþlarýmýzý onlara yakýþýr þekilde andýk. Onlarýn adlarýnýn ve davalarýnýn sürdürücüsü olduðumuzu tüm dostlarýmýza bir kere daha gösterdik. Böylesi kahraman yoldaþlara sahip olmanýn gurur ve onurunu taþýdýk. Ýsviçre den Leninistler NOT: Elimize e-posta yoluyla ulaþan bu yazýyý haber niteliðinden dolayý yayýmlýyoruz

Zor Dönemlerin Devrimcisi Olabilmek Ezenle ezilen sýnýflar arasýndaki mücadele sertleþtikçe, saflarý sýklaþtýrmanýn önemi daha iyi anlaþýlýyor. Bu öyle bir süreç ki, geçici yol arkadaþlarýnýn saflarý terk edeceði, ancak proletaryanýn davasýna sonuna kadar baðlý kalanlarýn mücadeleyi sürdürebileceði çetin bir süreç. Deyim yerindeyse Deprem kargaþasýdýr/ Yalnýz saðlam binalar ayakta kalýr. Yalnýz devrim ve sosyalizm için bütün bir ömrünü ortaya koymuþ olabilenler bu süreçten daha da güçlenmiþ olarak çýkabilecek ve mücadelenin tüm yükünü omuzlayabileceklerdir. Bu dönem, devrim ve sosyalizmin yükseliþi açýsýndan nesnel olarak güçlü olduðumuz bir dönemken, burjuvazinin türlü saldýrýlarýyla karþý karþýya kalmamýz anlamýnda zor bir dönem. Burjuvazi, devrimi yenilgiye uðratabilmek için boþ durmuyor. Tarihte yok oluþa giden her sýnýfýn yaptýðý gibi, bunu engellemeye, engelleyemiyorsa geciktirmeye çalýþýyor. Burjuva zorla devrimci saflarý daðýtmaya, ordusuyla polisiyle korku salmaya, karþý-devrimci örgütlenmelerle iþçi sýnýfý ve emekçilerin, devrimci ve komünistlerin üzerine saldýrmaya gayret gösteriyor. Kitle gösterilerine saldýrma, gözaltýna alma, iþkence, tecavüz tehdidi, sokak ortasýnda kurþunlama bütün bunlar burjuvazinin deðiþik dönemlerde baþvurduðu yöntemler. Sermayenin devleti, sermayeyi koruyabilmek için, onun iþçi ve emekçileri daha rahatça sömürebilmesi, krizini daha rahat yönetebilmesi i- çin bildiði bütün yöntemleri devreye sokuyor. Fiþleme, takip, gözaltý, mahkeme, tutuklama, hapsetme, zindanlarda katletme bütün bunlarý çökmekte olan sistemlerini bir gün daha ayakta tutabilmek için uyguluyor ve daha ötesine geçip, bunlarý göz korkutmak amacýyla aleni bir þekilde savunuyor. Toplum büyük bir baský altýnda korku nöbetlerine tutulsun isteniyor. Bütün bu yapýlanlara raðmen devrimci mücadelenin sürüyor olmasý, Türkiye ve Kürdistan topraðýnýn ne kadar verimli olduðunu gösteriyor. Ve bu nedenledir ki, devlet þimdi bu topraklarýn dokusunu bozmaya çalýþýyor. Ýnsanlarý yozlaþtýrmaya, uyuþturucu, alkol ve fuhuþ bataðýna çekmeye çabalýyor. Özellikle gençleri burjuva kültürle yozlaþtýrmaya, futbolla, pop satar yarýþmalarýyla, biri bizi gözetliyor ya da biz evleniyoruz türü programlarla onlarýn beyinlerini u- yuþturmaya çalýþýyorlar. Ýþçi ve emekçi gençleri devrim mücadelesinden el etek Burjuvazinin bütün yönelimlerini boþa çýkarmak, mücadeleyi kararlý bir þekilde sürdürmek yine de kolay olmuyor. Zor dönemler, yoldaþlýðýn sýnamalardan geçtiði dönemlerdir. çektirmek için burjuvazi gözü dönmüþ bir þekilde yozlaþtýrma saldýrýlarýna hýz veriyor. Sermayesini, medyasýný elinde bulunduran her gücü bu konuya seferber etmiþ durumdadýr; ama bütün bu gayretkeþliðe raðmen bu topraklar devrimciyi yetiþtirmeye Denizlerin, Mahirlerin yolundan giden gençleri burjuvazinin karþýsýna dikmeye devam ediyor. Sýnamalardan Güçlü Çýkmak Burjuvazinin bütün yönelimlerini boþa çýkarmak, mücadeleyi kararlý bir þekilde sürdürmek yine de kolay olmuyor. Zor dönemler, yoldaþlýðýn sýnamalardan geçtiði dönemlerdir. Kolay dönemler diyebileceðimiz, imkanlarýn çok geniþ olduðu, devletin saldýrýlarýna sýklýkla maruz kalýnmayan zamanlarda -ki artýk böyle bir döneme rastlamak mümkün deðildir- devrimci olmak kolaydýr. Fedakarlýk gerektirmeyen dönemlerde, büyük sözler sarf etmek kolaydýr. Ýstediðin kadar tafra satabilirsin. Ne de olsa kimse senden o büyük sözlerin gereðini yerine getirmeni istemeyecektir. Ne de olsa o kadar çok sesli türküde kimse yüreðinin eksikliðini hissetmeyecektir; a- ma ya fedakarlýk gerektiren dönemlerde? Herkesin söylediklerini pratikte göstermesini gerektiren dönemlerde? Büyük sorumluluklar ve sýký bir çalýþma gerektiren dönemlerde?.. Ýþte böyle dönemlerde fedakar olanlar, proletaryanýn davasýna sonuna kadar baðlý olanlar, koyu karanlýkta gökyüzünde parlayan yýldýzlar gibi kendilerini hemen belli ederler. Ellerini taþýn altýna koyarlar ve madem tarih bana bu sorumluluðu yüklüyor, benim kiþi olarak yapacaðým tek þey, tarihin hükmüne uymaktýr diye düþünürler. Elbette tarihte kiþilerin rolleri sýnýrlýdýr; onlar yalnýzca akýþýn hýzýný yavaþlatabilir ya da artýrabilir; ama tarihin insanlara biçtiði rol belirginleþmiþse ondan kaçmak devrime yapýlacak en büyük kötülüktür. En zor dönemlerde yoldaþlarýný yalnýz býrakmak burjuvaziye karþý sýrt sýrta omuz omuza birlikte savaþtýðýn insanlarýn saflarýný terk etmek her þeyden önce kiþinin kendisine olan saygýsýný zedeler. Burada önemli olan þey baðlýlýktýr. Leonardo Da Vinci nin 19

dediði gibi, Baðlýlýk silahtan güçlüdür. Bir devrimci yoldaþlarýna, ideolojisine, sýnýfa ve partisine baðlýysa onun üstesinden gelemeyeceði zorluk yoktur. Sabýrla ve umutla çalýþýr ve her türlü engeli, güçlüðü aþar ve nehirler gibi aka aka yoluna devam eder. Belki ayaðý takýlýr, belki tökezler, düþer, yere kapaklanýr ama her defasýnda yeniden kalkar ve hedefine doðru yürümeye devam eder. Zor dönemler, küçük burjuva hastalýklarýn da depreþtiði dönemlerdir. Bir iþi yapmamak için gerekçecilik, ertelemecilik, bananecilik, olaylara hep olumsuz açýdan bakma, nasýl yapýlýr dan çok neden yapýlmaz üzerinde durma, boþ vermiþlik, kendiliðindencilik, tembellik, alýþkanlýklarýn gücünün su yüzüne çýkmasý gibi özellikler, ilk fýrsatta kendini belli e- derler. Ve hatta çoðu zaman kiþi, kendisi bile farkýna varmaz bunlarýn. Yaptýðýnýn bu yukarýda saydýðýmýz küçük-burjuva ö- zelliklerden birine denk düþtüðünü anlamaz bile. Zor dönem devrimcisi olmak, sana ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç duyulan yerde olmaktýr. Zor dönem devrimciliði zoraki devrimcilik deðildir. Gerçek devrimciler, gerçek komünistler gönüllü bir þekilde çalýþan, yaptýðý iþe inanan insanlardýr. Devrimciler, çile çeken insanlar deðildir. Kendimizi Çerniþevski nin Nasýl Yapmalý kitabýndaki Rahmetov gibi çivili yataklarda yatmaya zorlayarak sýnamamýz gerekmiyor a- ma, her an diken üzerinde olmalý ve acaba yapmamýz gereken baþka ne var? diye düþünmeliyiz. Zor dönemin devrimcileri, zorluklar karþýsýnda yýlmazlar. Zorluk da sadece maddi zorluk deðildir. Ýnsan örgütleyememek de bir zorluktur. Burjuvazinin karþýmýza çýkardýðý engelleri aþamamak da bir zorluktur. Ýliþki ve imkan yaratamamak da bir zorluktur. Ama zor dönem devrimcileri bunlar karþýsýnda havlu atmazlar; inatla çalýþýr, her zaman kendilerini yeniden gözden geçirir, keþfedilmemiþ yanlarýný ortaya çýkarýr, zayýf yanlarýný güçlendirir ve mücadeleye devam ederler. Baþka birinin iþini yapýyormuþ gibi deðil, bu mücadelenin kendi davasý olduðunu bilerek. Zor dönem devrimcileri her zaman umutludurlar. Asla u- mutsuz kalmaz, asla karamsarlýðýn bataðýna saplanmazlar. Dünyayý deðiþtirme eyleminden vazgeçmenin bu aþaðýlýk sistemin bir gün daha yaþamasýna razý olmak anlamýna geldiðini ve bunun her gün binlerce insanýn açlýktan ölmesi, yoksulluk çekmesi ve iþsiz kalmasý olduðunu bilirler. Leninistler, kolay dönemlerin deðil, zor dönemlerin devrimcileridirler. Yýllarca, sabýrla, umutla ve en önemlisi de bilinçle mücadele etmiþlerdir. Hiçbir zaman an da takýlý kalmamýþ, hep geleceðe bakmýþlardýr. Bugünün aþýlacaðýný, önemli olanýn geleceði kurmak için çalýþmak olduðunu bilerek hareket etmiþ ve her koþul altýnda umutlarýný canlý tutmaya ve büyütmeye önem vermiþlerdir. Bundan sonra da umudu büyütmeye devam edeceklerdir; çünkü devrim biziz. Y.E.Mücadele Birliði nin çýkardýðý Devrimci Tutsaklar Özgürleþmeden Emekçi Sýnýflar Özgürleþemez yazýlý özel sayýlarý yapýþtýrmak için sabah, saat 09.00 sularýnda Göztepe civarýnda afiþleme yapmaya baþladýk. Carrefourre civarýndan Göztepe Köprüsü ne doðru ilerlemeye baþladýk. O esnada suyumuz bitti, iki arkadaþýmýz afiþlerin baþýnda duruyordu, biz de su almaya gittik. Geri döndüðümüzde bir sivil polis a- racýnýn yolun kenarýna park ettiðini gördük ve arkadaþlarýmýzýn yanýna doðru ilerledik. Ýki sivil polis arkadaþlarýmýzýn yanýndaydý. Ýzin belgesi bizde olduðu için biz de yanlarýna gittik ve izin belgesine baktýktan sonra telsizden anons yaptý ve üç sivil polis aracý olay yerine geldi. Bizi gözaltýna aldýlar ve Göztepe Polis Merkezi ne götürdüler. Hastaneye götürüldükten sonra bir arkadaþýmýzý yaþý küçük olduðu için Kadýköy Çocuk Polis Merkezi ne götürdüler. Karakola geri götürüldük ve GBT sonuçlarýnýn gelmesini bekledik, sonuçlar gelince gýyabi tutuklamasý olan arkadaþýmýzý bir gün daha a- lýkoyarak bizi savcýlýða çýkarýp serbest býraktýlar, o arkadaþýmýz da ertesi gün savcýlýða çýkarýlarak serbest býrakýldý. 20 AFÝÞ YAPAN OKURLARIMIZA GÖZALTI BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! ÝÞÇÝLERÝN VE EMEKÇÝLERÝN SESÝ MÜCADELE BÝRLÝÐÝ SUSTURULAMAZ! Y.E.Mücadele Birliði Okurlarý/ÝSTANBUL Sarýgazi de Jandarma Terörü Ve Ýþbirliði Teklifi 9 Mart Salý günü, Sarýgazi Mehmetçik Lisesi önünde YÖK ü protesto etmek üzere düzenlenen basýn açýklamasýna jandarma saldýrdý. Çýkan çatýþma sýrasýnda bir komutanýn kafasýna gelen taþý bahane eden jandarma kuvvetleri, Mehmetçik Lisesi ne adeta bir baskýn havasýnda girerek, gözüne kestirdiði gençleri gözaltýna aldý. Hýzýný alamayýp liseye hiç de yakýn olmayan Ayýþýðý Sanat Merkezi Sarýgazi Þubesi ne de izinsiz giren jandarma, çevredeki gençleri de keyfi bir þekilde gözaltýna aldý. Bu esnada Y.E.Mücadele Birliði o- kuru bir iþçi arkadaþýmýzý da gözaltýna aldýlar. Onlarca kiþinin toplandýðý jandarma karakolunda, olayla alakasýz olduðu düþünülenler býrakýlýrken 16 kiþi keyfi olarak tutulmuþtur. Gözaltýnda herkesin gözü baðlanmýþ ve sürekli kaba dayak iþkencesi uygulanmýþtýr. Öðrencilere okutmadýklarý kaðýtlara zorla imza attýrýlmaya uðraþýlmýþ, ayrýca okurumuza da Ayýþýðý Sanat Merkezi nde olup bitenleri anlatmasý yönünde iþbirliði teklif etmiþlerdir. Ýþbirliði yapmasý halinde çok zengin olacaðýný söyleyen jandarma timlerine okurumuz, Ben onursuz deðilim diyerek cevap vermiþtir. Bunun yaný sýra gözaltýna alýnanlarýn bazýlarýna Ayýþýðý Sanat Merkezi hakkýnda sorular sorulurken, sanat merkezine gitmemeleri yönünde de baský yapýlmýþtýr. Ertesi gün 16 kiþiden 15 i tutuksuz yargýlanýrken, komutana taþý attýðý öne sürülen Mehmetçik Lisesi nden bir öðrenci de tutuklanmýþtýr. BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Y.E.Mücadele Birliði Okurlarý/Sarýgazi