OSMANLI KÜLTÜR - MEDENİYETİ A. OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI



Benzer belgeler
Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

Osmanlı Devletinde Kültür ve Medeniyet OSMANLI KÜLTÜR - MEDENİYETİ A. OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI

Osmanlı Devlet teşkilatında, gerek yönetim alanında,gerekse askeri alanda bazı değişiklikler olmuştur. Bu değişikliklerin bir kısmı merkez

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

Klasik Dönem Merkez Teşkilatı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

OSMANLI TOPLUMU YÖNETENLER. b) Seyfiye c) İlmiye d) Kalemiye a) Saray halkı. Defterdar ilk dönemlerde Bursa. Nişancı ve Edirne sarayında.

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

İktisat Tarihi I

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

o Günümüzün devlet bakanlarıdır. o Vezir-i Azam' a bağlı olarak çeşitli görevleri yürütürler.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM

Osmanlı Teşkilat Tarihi El Kitabı

HÜKÜMDAR TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI. KONU ANLATIMI tarihyolu.com TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE HATUN TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

a. Merkez Yönetiminin Bozulması

Ünite 13. Osmanlı Devleti nde Kültür Ve Medeniyet. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı İSLAM TARİHİ II. Doç. Dr. Kenan AYAR

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

Türk Yönetim Tarihi Oğuz Yılmaz oguzyilmaz90.wordpress.com

Osmanlı'da devşirme sistemi

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

KAY 361 Türk İdare Tarihi

7- Osmanlı Devleti'nde Yükselme Devri'nden sonra yeteneksiz padişahlar görülmeye başlandı. Bunun temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Şehzadele

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 8: 4 Aralık 2006 Konu: Osmanlı Devleti nde Maliye, İlmiyye ve Ordu Okuma: Ortaylı, 1979, sf

Osmanlı larda Ordu. Kapıkulu Ordusu:

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

BÖLÜM 1 DURUM ANALİZİ 1.1. TARİHÇE * ORTA ASYA DÖNEMİ TÜRK ADALET SİSTEMİ

SELÇUKLULARDA TARIM Dr. Osman Orkan Özer

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 7: 27 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Devleti nin Merkez Örgütü Okuma: Ortaylı, 1979, sf

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 6.Hafta OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA TARIM. Dr. Osman Orkan Özer

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE :DÜNYA GÜCÜ OSMANLI DEVLETİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

TARİH BOYUNCA ANADOLU

A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

İŞLETME VE İŞTİRAKLER MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZASYON ŞEMASI

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

I. Hutbe okutmak. II. Para bastırmak. III. Orduyu komuta etmek. A) Damat Ferit Paşa

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

FRANCHISE KİMİN BULUŞU NASIL BAŞLADI? NASIL GELİŞTİ?

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Osmanlı Devletinin Duraklama Nedenleri

T.C. FATİH BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİYÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak

T.C. FATİH BELEDİYE BAŞKANLIĞI MUHTARLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

I T U M U N ' 1 8. Feth-i

A- askeri Alanda : B- Hükümet ve Yönetim Alanında : II.MAHMUT DÖNEMİ ( )

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

LYS Tarih KÜLTÜR VE MEDENİYET. NAYİM ÜNGÖR

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

ÜNİTE: OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞI KONU: Devlet Yönetimi, Hukuk Sistemi İle Sosyal ve Ekonomik Yaşam, Eğitim, Bilim ve Sanat

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

İktisat Tarihi I. 15/16 Aralık 2016

Osmanlı Devleti'nin kurucuları, Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı aşiretidir.

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

4081 SAYILI ÇİFTÇİ MALLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN UYGULAMASI

ÜNİTE:1. Gelir Vergisi: Konu, Gelir Kavramı, Mükellefiyet, Ticari Kazançlar (Bilanço Esası) ÜNİTE:2

ÜNİTE:1. Osmanlı Devleti nde Yenileşme Çabaları ÜNİTE:2. Türkiye de Reform Arayışları ( ) ÜNİTE:3. Türkiye de Meşrutiyet Dönemleri ÜNİTE:4

TARİH 11 DERS NOTLARI

IV. CETVEL (Madde 72) GÜVENLİK KUVVETLERİ ASKERİ MEMUR KADROLARI HİZMET SEMALARI 62/ /1991 TERCÜMAN MÜTERCİM KADROSU 24/1992 HİZMET ŞEMASI

İktisat Tarihi I Ekim

TARİH 2 HAZIRLAYAN: ARİF ÖZBEYLİ

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

İDARE VE İDARE HUKUKU İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, TANIMLAR

Transkript:

Osmanlı Kültür - Medeniyeti Osmanlılarda Devlet Anlayışı Merkez Teşkilatı Taşra Teşkilatı Osmanlı Devletinde Hukuk Osmanlı Askeri Teşkilatı Kapıkulu Askerleri Eyalet Askerleri Bağlı Beylik Ve Ülkelerin Kuvvetleri Osmanlı Ekonomisi Osmanlı iktisat Anlayışı Osmanlı Ekonomisinin Tabii Kaynakları Osmanlıda Üretim Osmanlı Medeniyeti Tarihi OSMANLI KÜLTÜR - MEDENİYETİ A. OSMANLILARDA DEVLET ANLAYIŞI Osmanlı devlet yönetiminde, Orta Asya Türk geleneğinin ve sonraki Türk - islâm devletlerinin etkileri olmuştur. Osmanlı Devleti, Türk gelenekleri ve islâm dininin kurallarına göre yönetilmiştir. Padişahlık Kurumu Osmanlı Devleti nin başında "padişah" bulunuyordu. Padişahlar yönetim, ordu, maliye ve hukuk konularında geniş yetkilere sahiplerdi. Devletin mutlak hakimi durumundaydılar. Padişah Osmanlı hanedanına mensuptu. Osman Gazi nin soyundan gelen ailenin erkek bireyleri, saltanat makamına geçiyorlardı. Saltanatın Osmanlı ailesine ait olduğu anlayışı, devletin yıkılışına kadar devam etmiştir. XVII. yüzyıla kadar, devletin başına kimin geçeceği konusunda bir düzenleme yoktu. Eski Türk geleneklerinden kaynaklanan 1 / 22

"Ailenin bütün erkek bireyleri, taht üzerinde hak sahibidir." anlayışı geçerliydi. Osmanlı egemenlik anlayışında başlangıçta "Ülke, hanedan üyelerinin ortak malıdır." anlayışı geçerliydi, l. Murattan itibaren "Ülke, hükümdar ve oğullarının malıdır." anlayışı geçerlilik kazandı. Osmanlılar birçok Türk devletinden ayrı ola-j rak "ülkenin ve hakimiyetin bölünmezliği ilkesi"ni bastan itibaren benimsediler. XVII. yüzyıl başlarında I. Ahmet yaptığı düzenlemeyle, tahta Osmanlı ailesinin en yaşlı ve olgun olanının geçmesi yöntemini getirdi (Ekber ve Erşed sistemi). Osmanlı Devleti kurulduğunda küçük bir beylik olduğundan devletin başında "bey" ya da "gazi" denilen bir hükümdar vardı. "Sultan" unvanı ilk defa l. Murat tarafından kullanıldı. Bundan başka "han", "hakan", "hünkâr" gibi unvanlar da kullanılıyordu. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması nda da ilk defa "halife" unvanı kullanıldı. II. Murat tan itibaren hükümdarlara "padişah" denildi. Devlet yönetiminde padişahların çok geniş yetkileri vardı. Devlet adamlarının görüşlerine başvurulsa bile, son karar padişaha aitti. Padişahın emirleri kanun sayılırdı. Ordulara komuta etmek, büyük devlet adamlarını tayin etmek ve gerekli durumlarda divana başkanlık yapmak padişahın görevleri arasında yer alıyordu. Padişah islâm dininin koyduğu hukuk kurallarıyla çelişmeyecek şekilde, kural koyma yetkisine sahipti. Padişahın bu yetkisi ve koyduğu kurallar örfe dayanmaktaydı. Padişahın koyduğu kurallar, "ferman" denilen belgelerle ilgililere gönderilirdi. Örf kavra-mı, yasama ve yürütmeyi içine alıyordu. 2 / 22

XIX. yüzyılda Tanzimat Fermanı ve Meşrutiyetle padişahların yetkileri yeniden düzenlendi. Fakat padişahlar, mutlak egemenlik hakkını kullanmayı sürdürdüler. Şehzadeler Padişahların erkek çocuklarına "şehzade" deniliyordu. Şehzadeler küçük yaşlarda sancaklara gönderilir, askerlik ve yönetim alanlarında yetiştirilirlerdi. Şehzadelerin yanında "Lala" adı verilen tecrübeli bir devlet adamı görev yapardı. XVI. yüzyılın sonlarında şehzadelerin sancaklara gönderilmesi uygulamasına son verildi. Şehzadeler sarayda yetiştirilmeye çalışıldı. Bu yeni uygulama, şehzadelerin devlet yönetimiyle bağlantılarının kesilmesine ve tecrübesiz bir şekilde tahta çıkmalarına yol açtı. B. MERKEZ TEŞKiLATI Osmanlı merkez teşkilatı, padişahın mutlak egemenliğini gerçekleştirmeye yönelik olarak kuruldu. Hükümet, eyaletlerin yönetimi ve ordu doğrudan padişahın şahsına bağlı olarak teşkilatlandırılmıştı. Osmanlı yönetim teşkilatının merkezinde padişah ve saray teşkilatı vardı. 1. istanbul un Yönetimi Başkent olmasından dolayı istanbul un yönetimi ayrıca düzenlenmişti. Şehrin genel düzen ve güvenliği doğrudan sadrazamın sorumluluğundaydı. Sadrazam, sefere çıktığında istanbul la ilgilenmek üzere bir Sadaret Kaymakamı bırakırdı. Şehrin güvenliği, yeniçeri ağası, subaşı ve asesbaşı tarafından sağlanırdı. Belediye hizmetlerinden şehremini, adalet işlerinden taht kadısı sorumluydu. Sivil kuralları çiğneyen yeniçeriler ve diğer askerler arasında düzeni Muhzır Ağa sağlardı, istanbul daki her türlü ticaret faaliyetlerinin denetlenmesi "muhtesib" in göreviydi. 3 / 22

2. Divan-ı Hümayun Merkez teşkilatının temeli Divan-ı Hümayun du. Osmanlılarda ilk Divan, Türkiye Selçukluları örnek alınarak Orhan Bey zamanında oluşturuldu. O dönemde hükümdar, vezir ve Bursa kadısı Divan toplantılarına katılıyordu. Fatih e kadar, Divan toplantılarına padişah başkanlık etti. Fatih ten itibaren Vezir-/ azamlar bu görevi üstlendiler. Padişahlar, Divan toplantılarını "kasr-ı adi" denilen pencereden izlediler. Divan da siyasi, idari, askeri, örfi, şer i, adli ve mali konular ile şikayet ve davalar görüşülerek karara varılırdı. Alınan kararlar sadrazam tarafından padişahın onayına sunulurdu. Divan da, padişahın yetkilerini kullanmak üzere görevlendirilmiş olan üç kolun temsilcileri yer alıyordu. Bunlar; seytiye, ilmiye ve ka-lemiyedir. Divan Üyeleri ve Görevleri Vezir-i Azam (Sadrazam): Padişahtan sonra en yetkili kişidir. Padişahın mutlak vekili sayılır ve padişahın mührünü taşırdı. Orhan Bey zamanında ilk defa vezir tayin edildi. Zamanla sayıları artınca, birinci vezire "Vezir-i azam" adı verildi. Vezir-i azam, büyük devlet memurlarının tayini ve görevden azlinden sorumluydu. Padişah sefere çıkmazsa "Serdar-ı ekrem" unvanıyla ordunun başında bulunurdu. Vezir-i azamlar önce Paşakapısı, daha sonra Babıali de oturdular. Vezirler: Çeşitli devlet işlerinde yetişmiş kişilerdi. Devlet işlerinde görüşlerine başvurulur ve vezir-i azamın verdiği işleri yaparlardı. XVI. yüzyıl sonlarında sayıları yediye çıkmıştı. Kazaskerler: 1362 de /. Murat, ilk defa kazasker tayin etti. Sayıları Fatih zamanında ikiye çıktı. Divan da büyük davalara bakmak, kadı ve müderrislerin tayinlerini yapmak ve görevden almak kazaskerlerin göreviydi. Defterdarlar: 4 / 22

Osmanlı Devleti nde maliyenin başında bulunan, gider ve gelirlere bakan görevlidir. Başlangıçta bir tane iken, sınırların genişlemesiyle sayıları üçe çıktı. Bunlar başdefterdar, Anadolu defterdarı ve şıkk-ı sanidir. Nişancı: Padişah fermanlarına tuğra çekmekle ve devletin arazi kayıtlarını tutmakla görevliydi. Reisülküttap: Nişancıya bağlı olarak bürokrasiyi düzenlerdi. Divan üyesi olmamasına rağmen, tecrübesinden dolayı önemi büyüktü. Divanda verilen kararları tamamlamak, fermana uygun emirleri yazmak, padişah ve vezir-i azama gelen mektupları tercüme ettirerek cevaplar hazırlamak görevleri arasındaydı. Bütün bu işleri, kendisine bağlı kalemlerle yapardı. Bu kalemler beylikçi kalemi, tahvil kalemi, ruus kalemi ve amedi kalemiydi. XVIII. Reisülküttap yüzyıldan itibaren dışişlerinin sorumlusuydu. Yeniçeri Ağası: Yeniçeri Ocağı nın en büyük komutanıydı. Vezir rütbesinde ise Divan daki görüşmelere katılırdı. Kaptan-ı Derya: Donanma ve denizcilikten sorumluydu. XVI. yüzyılda divan üyesi durumuna gelmiştir. Müftü (Şeyhülislam): Divan da alınan kararların islâmiyet e uygunluğuyla ilgili "fetva" verirdi. Müftü, XVIII. yüzyıldan 5 / 22

itibaren Şeyhülislam adını almıştır. Divan-* Hümayun da alınan kararların yürürlüğe girmesi, padişahın onayına bağlıydı. Merkez Teşkilatında Değişiklikler XVI. yüzyılın sonlarına doğru Divan-ı Hümayun un önemi azalmaya başladı. XVIII. yüzyılda devlet işleri tamamen sadrazama bırakıldı. Sadrazamların güçlenmesiyle Divan-ı Hümayun, Babıali de toplanmaya başladı. Babıali artık Osmanlı Hükümeti anlamına kullanılmaya başladı. Devletlerarası ilişkilerin artmasıyla reisülküttablık, dış ilişkileri yürüten bir makam durumuna geldi. XIX. yüzyılda merkez teşkilatında önemli gelişmeler oldu. II. Mahmut, Divan-ı Hümayun u kaldırarak yerine Heyet-i Vüke-lâ yı oluşturdu. Bugünkü anlamda bakanlıklar oluşturuldu. Yeni meclisler ve komisyonlar kuruldu. Tanzimat Dönemi nde düzenlemeler devam etti. Meclis-i Vâlâ-i Ahkâm-ı Adliye yeniden düzenlendi. Yenilikler bu mecliste planlandı. 1854 te Meclis-i Âli-i Tanzimat, 1868 de Şura-i Devlet (Danıştay) kuruldu. Tanzimat döneminde kara kuvvetleri komutanlığı durumunda olan "Seraskerlik" oluşturuldu. 6 / 22

l. Meşrutiyetle birlikte Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan oluşturuldu. Yürütme gücüne sahip olan padişah, sadrazam ve bakanları seçerdi. Hükümet de padişaha karşı sorumluydu. 1908 de II. Meşrutiyet in ilanıyla, yeniden Meclis açıldı. Kanun-u Esasi nin meclis - hükümet ilişkilerine yeni düzenlemeler getirildi. 1912 den sonra siyasi partiler faaliyete geçti ve parti hükümetleri kuruldu. C. TAŞRA TEŞKiLAT! 1. Osmanlı Kuruluş Devri nde Taşra Teşkilatı Osmanlı Devleti kuruluşunun ilk dönemlerinde tek merkezden yönetiliyordu. Temel idare birimi de "Sancak"tı. Sancakların başında sancakbeyi bulunuyordu. Sivil yönetici olarak kadılar görev yapıyordu. Sınırların genişlemesi sonucunda yönetim yönünden eyaletler oluşturuldu, l. Murat döneminde (1362-1389) Rumeli Beylerbeyliği, Yıldırım Bayezid döneminde (1389-1402) Anadolu Beylerbeyliği oluşturuldu. Eyaletlerin başında "beylerbeyi" denilen yöneticiler vardı. 2. XVI. Yüzyıldan itibaren Taşra Teşkilatı a. Askeri ve idari Teşkilat: XVI. yüzyılda Osmanlı Devletinin sınırları çok genişledi. Yeni eyaletlerin de oluşturulmasıyla eyaletler, yönetim bakımından üçe ayrıldı. I. Merkeze Bağlı Eyaletler: "imar sisteminin uygulandığı eyaletlerdi. Bu eyaletlere salyane->iz (yıllıksız) eyaletler deniyordu. Bu eyaletlerin gelirleri dirlikle-e ayrılarak görevlilere verilirdi. II. Özel Yönetimi Olan Eyaletler: 7 / 22

Bunlar. tımar sisteminin uygulanmadığı, vergilerin iltizam yöntemiyle yıllık olarak toplandığı eyaletlerdi. Bu yıllık olarak alınan sergiye, "saliyane" denirdi. III. imtiyazlı Eyaletler: iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti ne bağlı olan hükümetlerdi. Bunlar: Kırım Hanlığı, Eflâk Beyliği, Boğdan Beyliği. Erdel Beyliği, Hicaz Emirliği, Raguza ve Sakız Cumhuriyetleriydi. Bunların yöneticileri kendi soyluları arasından padişah tarafından tayin edilirdi. Bu hükümetler savaş zamanlarında kuvvetleriyle Osmanlı ordusuna katılır ve her yıl düzenli bir şekilde vergi öderlerdi (Hicaz ve Kırım hariç). b. Kazai - idari Teşkilat: Sancaklar "kaza" denilen idari birimlere ayrılmıştı. Kazaların başında yönetici olarak kadı bulunurdu. Kadı her türlü idari işlemi yargı denetiminde tutuyordu, kadılar: - Merkezden gönderilen emirlerin halka ulaşmasını sağlarlardı. - Mahkemeye intikal eden davaları sonuçlandırırlar, nikah, şirket kurulması gibi işlemleri onaylarlardı,y Reayanın istek ve şikayetlerini Divana ulaştırırlardı, - Her türlü belgeyi onaylarlardı (noterlik). - Vergilerin adaletli bir şekilde toplanmasını, toplanan vergilerin merkeze gönderilmesini sağlarlardı. c. Diğer Görevliler: Taşra teşkilatında beylerbeyi, sancakbeyi ve kadılar dışında, bunlara bağlı olarak görev yapan Muhtesip. Kapan Emini. Beytülmal Emini, Gümrük ve Bac Emini gibi görevliler vardı. Bu görevliler, hazineden ücret almazlardı. Reayaya gördükleri hizmetler karşılığında, kanunlarda belirtilen vergi, resim ve harçları alıyorlardı. 8 / 22

d. Mahalli Teşkilat Mahalle Teşkilatı: Şehirleri meydana getiren mahalleler, genellikle dini kurumların veya pazarların etrafında oluşmuştu. Mahallede mahalle imamı, hükümetin temsilcisi olarak görev yapar, padişah emirlerini halka duyururdu. Köy Teşkilatı: Osmanlı Devleti nde en küçük yerleşim ve yönetim birimi köydü. Köy, köy ihtiyar heyeti ve bu heyetin başında bulunan köy kethüdası tarafından yönetilirdi Köylerde bazen kadının temsilcisi, naip bulunurdu. Esnaf Teşkilatı: Osmanlı toplumunda esnaf, lonca denilen bir teşkilata üyeydiler Her esnaf kendi mesleğiyle ilgili bir loncaya üye olur, loncanın denetimine girer, imkânlarından yararlanırdı. XIII. ve XIV. yüzyıl-lardakı Ahi hareketlerinin devamı olan loncalar yönetim örgütü içinde önemli bir birim olarak yer aldı. Başlangıçta bütün din mensupları aynı loncada yer alırken, daha sonra XVI. yüzyılda loncalar ayrıldı. Loncaların Görevleri: Üye sayısını, malların kalitesini ve fiyatını belirlemek Esnaf ile hükümetin ilişkilerini düzenlemek Üyelerinin zararlarını karşılamak ve kredi vermek Çalışamayacak durumdaki üyelerini korumak Esnaflar arasındaki haksız rekabeti önlemek 9 / 22

Cemaat idareleri: Osmanlı Devleti nde "cemaat" kavramı, Türk ve Müslümanlar dışında kalan Hristiyan ve Museviler için kullanılmış Ermeni, Rum ve Yahudi cemaati şeklinde isimler verilmiştir. Devlet bunları zımmi olarak değerlendirmiş ve can. mal güvenliklerini garanti altına almıştır. Zımmilerin kendi iç düzenleri ve geleneklerini devam ettirmelerine imkân sağlanmıştır. Cemaatlerin başkanı kendi din adamlarıydı. Rum Patriği, Ermeni Patriği ve Yahudi Hahambaşısı gibi din adamları, kendi cemaatlerinin devlete karşı temsilcisi durumundaydılar. 3. Taşra Teşkilatındaki Değişmeler XVIII, yüzyıldan itibaren taşra teşkilatı bozulmaya başladı. Eyalet ve sancaklar arpalık olarak yüksek görevlilere verilmeye başladı. Bu yolla göreve gelen beylerbeyi ve sancakbeyleri görev yerlerine gitmeyip vekil gönderdiler. Önceleri "müsellim" sonradan "mütesellim" denilen bu vekiller, başlangıçta beylerbeyi ve sancakbeylerinin maiyetindeki kişilerdi. Daha sonradan "ayan" ve "eşraf" tan kişiler bu görevlere getirildi. Ayanlar giderek güçlendiler ve yönetimle çatışmaya başladılar. Tımar sisteminin bozulmasıyla, vergiler yetersiz kaldı. Bu durum yeni vergilerin konulmasında ve eski vergilerin artırılmasında etkili oldu. Tanzimat döneminde (1839-1876) 1842 de idare teşkilatı değiştirildi, iltizam kaldırıldı. Kaza birimleri oluşturularak başına kaza müdürlerinin atanması kabul edildi. Kaza müdürlerinin atanmasında, halkın isteğinin de dikkate alınması kararlaştırıldı. Eyaletlerde eyalet yöneticilerinin katılımıyla "Büyük Meclis" denilen meclis kuruldu. Sonradan bu meclise "Eyalet Meclisi" denildi. Sancakların yönetimi kaymakamlara verildi. Güvenlik için zaptiye teşkilatları kuruldu. 1864 yılında Vilayet Nizamnamesi ile taşra yönetim birimleri vilayet, liva (sancak), kaza, köy şeklinde birimlere ayrıldı. 1871 de köy ile kaza arasında nahiyeler oluşturuldu. Sancaklarda mutasarrıflar, kazalarda kaymakamlar yönetici oldular. Nahiyelerin başına seçimle belirlenen nahiye müdürleri getirilmesi kararlaştırıldı. 10 / 22

OSMANLI DEVLETİ NDE HUKUK Osmanlı Devleti nde hukuk; Şer i ve Örfi hukuk olmak üzere iki temele dayanıyordu. Şer i hukukun kaynağını: Kuran, hadisler, sünnet, icma ve kıyas oluşturuyordu. Örfi hukukun kaynağını ise. anlaşmazlıklara karşı çıkarılan padişah fermanları oluşturuyordu. Örfi hukukun Şer i hukuk kurallarına ters düşmemesine özen gösterilmiştir. OSMANLI ASKERi TEŞKiLAT! 1. Kuruluş Devri nde Osmanlı Asker; Teşkilatı Osmanlı askeri teşkilatında Türkiye Selçukluları, ilhanlılar ve Memlüklerin etkisi görülmektedir. Osmanlı Devleti nin ilk zamanlarında fetihler, aşiret kuvvetleri, gönüllüler, Alperenler ve akıncılar tarafından yapılıyordu. Fakat bu kuvvetler kale kuşatmalarında yetersiz kalıyor ve kuşatmalar çok uzuyordu. Özellikle Bursa kuşatmasının çok uzun sürmesi üzerine, düzenli orduya geçilmesi ihtiyacı doğdu. Orhan Bey zamanında ilk düzenli birlikler olarak "yaya" ve "müsellem" orduları kuruldu. Yayalar piyade, müsellemler de atlı birliklerdi Osmanlıların Rumeli ye geçişiyle birlikte bu kuvvetler de yeterli olmadı. Bunun üzerine I. Murat döneminde "Yeniçeri Ocağı" kuruldu. 2. Yükselme Devri nde Osmanlı Askeri Teşkilatı Osmanlı askeri teşkilatı, kara ve deniz kuvvetleri olarak iki bölümden oluşuyordu. Kara Ordusu Osmanlı Devleti nin kara ordusu üç bölümden meydana geliyordu. 11 / 22

I. Kapıkulu Askerleri Osmanlı Devleti nde Rumeli deki fetihlerle birlikte daha çok askere ihtiyaç duyulunca savaş esirlerinin alınmasıyla Yeniçeri Ocağı oluşturuldu. Savaş esirleri daha sonraki dönemlerde ihtiyacı karşılamayınca II. Murat döneminde "devşirme" yöntemi uygulanmaya başladı. Kapıkulu Ocakları zamanla hem ordunun, hem de yönetimin önemli bir kolu oldu. Devşirilen Hristiyan çocuklar, önce Müslüman bir ailenin yanında eğitilir, daha sonra Acemi Oğlanlar Ocağı nda yetiştirilirdi. Devşirmeler, hem sarayda, hem de askeri birliklerde görev yapıyorlardı. Kapıkulu askerleri, istanbul da veya sınır boylarındaki kalelerde otururlar, görevleri karşılığı devletten üç ayda bir ulufe denilen maaş alırlardı. Kapıkulu askerleri piyade ve süvari şeklinde iki bölümden oluşuyordu: a. Kapıkulu Piyadeleri Acemi Oğlanlar Ocağı: Kapıkulu Ocaklarına asker yetiştirmek amacıyla kurulmuştu. Devşirme yoluyla toplanan Hıristiyan çocuklar. Türk ailelerinin yanında yetiştikten sonra Acemi Oğlanlar Ocağı na alınırlardı Yeniçeri Ocağı: Kapıkulu askerleri içinde en çok bilinen ve en itibarlı ocaktı. Yeniçeriler, savaş olmadığı zamanlarda Divan muhafızlığı yaparlar, istanbul da güvenliği sağlarlar ve sınır boylarındaki kalelerde üç yıl koruyucu olarak kalırlardı Padişah, ilk defa tahta çıktığında yeniçerilere "cülus bahşişi" dağıtırdı. Yeniçeriler, emekli olmadan evlenmezler ve askerlikten başka bir işle uğraşmazlardı Cebeci Ocağı: Yeniçerilerin, silahlarının yapımı ve onarımıyla görevliydi. Topçu Ocağı: Top dökmek ve topçuluğa gerekli malzemeleri hazırlamak görevini yerine getiriyordu 12 / 22

Top Arabacıları: Top arabalarını yapar ve topları taşırlardı Humbaracılar: Havan denilen topları ve humbara adı verilen e! bombalarını yapar ve kullanırlardı Lağımcılar: Kale kuşatmalarında fitil döşeyerek kaleyi yıkma işini yaparlardı. b. Kapıkulu Süvarileri Kapıkulu askerlerinin atlı sınıfını oluştururlardı Yeniçeriler arasından seçilirler ve ulufe alırlardı Fakat derece ve ulufe yönünden yeniçerilerden üstün idiler. Altı bölükten meydana gelen süvarilerden sipahi ve silahtarlar, savaşta padişahın çadırını, sağ ve sol ulufeciler saltanat sancaklarını, sağ ve sol garipler de ordunun ağırlıklarıyla hazineyi korurlardı II. Eyalet Askerleri (Tımarlı Sipahiler) Eyalet askerleri, tımarlı sipahilerden oluşuyordu. Dirlik sistemine göre, sipahiler topladıkları vergilere karşılık devlete asker yetiştiriyorlardı. Tımarlı sipahiler, Osmanlı ordusunun en büyük, en güçlü ve hareketli birlikleriydi. Dirlik sahiplerinin yetiştirmek zorunda olduğu, atı ve silahı olan. savaşa hazır durumda bulunan askerlere cebelü denirdi. Tımarlı sipahiler tamamen Türklerden meydana geliyordu. Diğer zamanlarda kendi işleriyle uğraşan tımarlı sipahiler, sefer emri geldiğinde savaşa giderlerdi. Kanuni döneminde 12 bin yeniçeriye karşılık, 100-150 bin kadar tımarlı sipahi vardı. 13 / 22

III. Bağlı Beylik Ve Ülkelerin Kuvvetleri Savaş zamanlarında Kırım. Eflak ve Boğdan askerleri de Osmanlı ordusunda görev yaparlardı. Bunlar içinde en önemlisi Kırım kuvvetleriydi. Zamanla akıncı birliklerin yerini de alan Kırım kuvvetleri, vurucu güç olarak görev yapıyorlardı, Osmanlı Donanması Orhan Bey devrinde Karamürsel de tersane kuruldu (1327). Osmanlı Devleti. Karesioğullarmın topraklarını aldıktan sonra bir donanmaya sahip oldu. 1350 lerde de Edincik deniz üssü kuruldu, l, Bayezid döneminde de Gelibolu tersanesi yapıldı Osmanlı denizciliği Fatih in 400 parçalık bir donanma oluşturma-sıyla daha da güçlendi. Kanuni devrinde Barbaros Hayrettin Paşa nın Osmanlı hizmetine girmesiyle Osmanlılar. Akdeniz de en üstün güç oldular. Osmanlı gemileri istanbul. Süveyş, Gelibolu. Basra Rusçuk, Sinop ve izmit tersanelerinde yapılıyordu. VAKIF SiSTEMi Osmanlı Devleti nde. toplumun bazı ihtiyaçlarının karşılanması zenginlerin kurdukları vakıflara bırakılmıştırkişilerin sahip oldukları mallarının tamamını veya bir kısmını halkın yararına sunmasına vakıf denir. Tarihin seyri içinde vakıflar, sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık, sanat, mimari, ulaşım ve bayındırlık alanında önemli rol oy namışlardır. OSMANLI TOPLUMU 14 / 22

Toplum Yapısı Osmanlı Devleti, çok uluslu ve çok dinli bir yapıya sahipti. Ancak Türkler, devletin kurucusu olarak esas unsuru meydana getiriyordu. Fakat yine de bütün Müslümanlar hakim unsur durumundaydılar. Osmanlı Devleti nde toplum, yönetenler (asken) ve yönetilenler (reaya) olarak ikiye ayrılıyordu. a. Askeriler (Yönetenler) Askeri sınıf yani yönetenler, padişahın kendilerine dini adli askeri ya da idari yetki tanıdığı devlet görevlilerinden oluşmaktaydı Bunlar, saray halkı, seyfiye. ilmiye ve kalemiye gruplarından oluşuyordu. Askeri sınıfın en önemli özelliği vergi yükümlülüğü dışında bırakılmalarıdır. Saray halkı: Osmanlı Devleti nde hem padişahların oturaukla-rı yer, hem de en yüksek devlet görevlilerinden bazılarının çalıştığı merkez saraydı. Seyfiye: Osmanlı toplumunda, yönetim görevi de bulunan askeri grup seyfiye" olarak adlandırılmıştır.seyfiye. ehl-ı örf veya ümera olarak da isimlendirilmiştir. Seyfıye kapıkulu ve tımar sistemleri içinde yetişen ve görev yapan kişilerden meydana geliyordu. Vezirler, beylerbeyi, sancakbeyleri. kapıkulu askerleri tımarlı sipahiler seyfiye sınıfına dahildi. Seyfiye sınıfı yaptıkları görev karşılığında devletten ulufe veya dirlik alırlardı. Kapıkulları, en-derun görevlileri, kale muhafızları, subaşılar ve asesler maaşlarını hazineden nakit olarak alırlardı. Tımarlı sipahiler, sancak beyleri, beylerbeyleri ve vezirler ise hizmet karşılığında dirlik (tımar) alırlardı. ilmiye: ilmiye, yargıçlık, noterlik ve mahalli yönetim işlerini yürüten kadılardan, tıp ve müneccimlik yani astroloji alanındaki uzmanlar ile her seviyedeki eğitim ve öğretim elemanlarından meydana geliyordu. Ayrıca imam, müezzin gibi din görevlileri, tarikat şeyhleri ve Hz. Peygamber in soyundan gelen seyyid ve şerifler de ilmiyeye dahildi. ilmiye mensuplarının büyük çoğunluğu Türk asıllıdır. Eğitimle ilgili ilmiye mensupları ücretlerini, hazineden veya vakıftan nakit olarak alırlardı. Kadılar devletten maaş almazlar, gördükleri dava ve yaptıkları işlemlerden aldıkları harçlarla geçimlerini sağlarlardı. 15 / 22

ilmiyenin bir diğer üyesi de kazaskerlerdi. Divan da büyük davalara bakarlar, kadı ve müderrisleri tayin ederlerdi. ilmiye teşkilatının başı Şeyhülislâm dır. Din işleri, vakıflar, eğtim ve kültür müesseseleri, mahkemeler Şeyhülislâm ın kontrol ve denetimindedir. Şeyhülislâm ın en önemli görevi fetva vermekti. ilmiye sınıfının başlıca görevleri fetva (ifta), eğitim (tedrisat) ve adaletti (kaza). Kalemiye: Osmanlı idari ve mali bürokrasisinin mensuplarından oluşuyordu. Divan daki temsilcileri Nişancı ve Defterdarlardı. Nişancı, tımar sistemini uygulayan organizasyonun başında bulunuyordu. Ayrıca Divan yazışmaları başta olmak üzere devlet merkezindeki bütün resmi işlemleri emrindeki katiplerle yürütüyordu. Defterdarlar da maliye ile ilgili olarak aynı işleri yapıyorlardı. Küttab sınıfı bu fonksiyonlarıyla örf alanındaki kuralları uygulayan gruptu. Bunlar hem kural koyarlar, hem de uygularlardı. Bu açıdan devletin işleyişinde önemli bir rol üstlenmişlerdi. b. Reaya (Yönetilenler) Osmanlı Devleti nde yönetilenlere "reaya" denirdi. XIX. yüzyıldan sonra reaya, daha çok Müslüman olmayanlar için kullanılırdı. Reaya ile askeri sınıfın farkı, reayanın vergi ödemesi, askerlerin ise vergi vermemesiydi. Yönetilenler dini yönden de üçe ayrılmıştı: Müslümanlar: Müslümanlar yönetici olurlar, askerlik yaparlar ve öşür verirlerdi. Müslümanlar genellikle, tarım ve sanatla uğraşırlardı. Hristiyanlar ve Museviler: Hristiyan ve Museviler askerlik yapmazlar, buna karşılık "Cizye" denilen vergiyi verirlerdi. Cizye yetişkin ve sağlıklı erkeklerden alınırdı. Genellikle ticaret ve tarımla uğraşıyorlardı. Islahat Fermanı ile devlet memuru olma hakkını elde ettiler. 16 / 22

OSMANLI TOPLUMUNDA SOSYAL HAREKETLİLİK 1. Yatay Hareketlilik Ülke sınırları içinde insanların bir bölgeden başka bir bölgeye, köyden şehre göç ederek yerleşmesi olayına yatay hareketlilik denir. Bu hareketlerden bir kısmı kendiliğinden gerçekleştiği gibi bir kısmı da devletin imar ve iskan politikasının uygulanması sonunda gerçekleşmiştir. 2. Dikey Hareketlilik Dikey hareketlilik, bir kişinin, yönetenlerden yönetilenlere ya da yönetilenlerden yönetenler sınıfına geçiş yapabilmesidir. Yönetilen statüsünden yöneten statüsüne geçmenin üç şartı vardı: Müslüman olmak, üzerine aldığı vazifeleri en iyi şekilde yerine getirmek ve padişaha tam bir sadakatla bağlı olmak. Yönetenler sınıfına geçebilmenin yollarından biri devşirme sistemiydi. Bu sistemle toplananlar Acemi Oğlanlar Ocağı nda ve Enderun da eğitim görerek askeri sınıfa girebilirlerdi. Askeri sınıfa geçmenin diğer bir yolu da medrese eğitimi görmekti, iyi bir medrese eğitimi görmüş bir kişi adalet, eğitim, din teşkilatları ile sivil bürokraside en üst makamlara gelebilirdi. Seferlerde başarı göstererek tımar sahibi olmak ya da kalemiye sınıfına katip olarak girmekte yönetenler sınıfına geçmenin yolları arasındaydı. OSMANLI EKONOMiSi A Osmanlı iktisat Anlayışı Osmanlı ekonomisi, büyük ölçüde tarıma dayalıydı. Bu nedenle Osmanlı iktisat anlayışı da, toprağın iyi değerlendirilmesi, boş bırakılmaması, iyi bir vergilendirme sistemine dayanıyordu. 17 / 22

Sı-~ nırların genişlemesi sonucu, ticaret faaliyetleri de Osmanlı ikti-u: sat anlayışına yeni bir değişiklik getirdi. Ticari faaliyetler Osmanlı fetihlerini de yönlendirdi. Amasra, Trabzon ve Kırım ın fethiyle ipek Yolu, Mısır ın fethiyle Baharat YoluOsmanlı kontrolüne geçti. Coğrafi Keşifler sonunda ticaret yollarının değişmesi, kapitülasyonnların etkisi ve dış ticaretin yabancıların eline geçmesi giderek Osmanlı ekonomisini olumsuz yönde etkiledi. Bu olumsuz gelişmeler karşısında devlet, bazı alanlarda himayeye ve müdahaleye gerek duydu. Selim den itibaren yerli malı kullanılması, paranın dışarıya çıkmaması, güçlü bir para oluşturulması. Türk tüccarların korunması, Osmanlı iktisat anlayışına hakim olmaya başladı. B. Osmanlı Ekonomisinin Tabii Kaynakları a. insan : Osmanlı Devleti nde, üretici kitlelere genel olarak re- aya deniyordu. Bu nedenle Osmanlı ekonomisinin temel insan kaynağı reaya idi. ilk nüfus sayımı 1831 de yapıldı. Ancak, daha m önceki dönemler için Osmanlı ülkesindeki nüfus durumunu be-o_ lirten önemli belgeler vardır. Bu belgeler tahrir defterleridir. Osmanlı Devleti, bir bölgeyi ilk fethettiğinde, ya da belirli zaman-w larda bir sayıma tabi tutardı. Tahrir defterleri vergi yükümlüsü er-k kek nüfusu ve ödenmesi gereken vergileri belirlemek amacıyla tutulurdu. b. Toprak : Osmanlı Devleti, toprağın büyük bir kısmını miri toprak olarak 2 kendi mülkiyetinde tutuyordu. Devlet toprakların işlenmesini reayaya bırakmış ve ekonomik hayatı düzenlerken, her köylü ailesinin geçimini sağlayacak toprağa sahip olmasına dikkat etmiştir. Tımar sistemi içinde bu topraklar çift diye isimlendirilmiştir. Osmanlı Devleti nde ülke toprakları mülkiyet hakkı bakımından Mülk, Miri ve Vakıf olmak üzere üçe ayrılmıştır. 1. Mülk Arazi: Halkın elinde bulunan, tamamıyla halka ait olan topraklardı. Bu tür topraklar kendi aralarında iki 18 / 22

kısma ayrılıyordu: Öşriyye : Müslümanlara ait olan topraklar Haraciyye : Gayri müslimlerin sahip olduğu topraklar 2. Vakıf Arazi: Gelirleri cami. medrese, hastane gibi topluma hizmet veren kuruluşların masrafları için ayrılmış olan arazilerdir. Vakıf arazilerinin alınıp satılması kesinlikle yasak olup devlet tarafından da vergiden muaf tutulmuştur. 3. Miri Arazi: Devlet mülkiyetine geçirilen topraklardır. Mülkiyeti devlete ait olan topraklar ekilip biçilmesi ve işlenmesi amacıyla çeşitli kişile re bırakılmıştı. Miri arazi çeşitli bölümlerden meydana gelmiştir. Osmanlı Devleti dirlik sistemini uygulamakla birçok kazanç elde etmiştir. Dirlik arazisini ekip biçenler (reaya) devlete vermeleri gereken vergiyi devletin göstereceği askerlere, memurlara veya sosyal kurumlara ödemekteydi. Böylece devlet memurlaıı ve askerlerin maaşları halk tarafından ödenen vergilerle karşılanıyordu. Çok düzenli olarak işleyen bu sistem, sürekli kontrol edilmekteydi. Dirlikleri alıp satma imkanı yoktu. Dirlik sisteminin uygulanmasıyla; Devlet, üretimi denetimi altına almış ve sürekliliğini sağlamıştır. Eyalet askerleri bu sistem sayesinde yetiştirilmiş, devamlı savaşa hazır bir ordu bulundurulmuştur. Ülkenin bayındır hale gelmesi, araziden daha iyi faydalanılması, askeri masrafların azaltılması, böylece gelirlerin artırılması sağlanmıştır. Tımar sistemiyle devlet vergi toplama külfetinden kurtulmuştur. iç ve dış güvenlik sorunu çözülmüştür. Bu sistemle ülkenin her tarafına yayılan askerler sayesinde köylerde bile güvenlik sağlanmıştır. Has ve zeametler, ilgili kişilere görevde kaldığı süre içinde tahsis edilir, görevlerinin bitiminde dirliği geri alınırdı. Tımarlar ise kanunlara aykırı bir hareketi olmadığı taktirde, sipahilere ömür boyu verilirdi. Sipahinin ölümü üzerine bazı şartlarla mirasçılarına kalırdı. Topraklar devletin malıydı. Dirlik sahipleri ve sipahiler, bölgenin yönetiminden sorumluydu. Dirlik sahibi, dirliğin en önemli temsilcisidir ve kadı denetiminde burayı yönetir, çağrıldığında savaşa giderdi. Dirlik sistemiyle, askerin ihtiyaçlarının bir kısmının karşılanması, tarımda yüksek verimlilik, toprağın vergilendirilmesi, toprağın boş bırakılmaması sağlanıyordu. XVI. yüzyılın sonlarından itibaren tımar sistemi belirli kişilerin elinde toplanmaya başladı. 1858 Arazi Kanunnamesi yle, 19 / 22

uzun süre toprağı elinde bulunduran ve işleyenler, onun sahibi oldular. iltizam sistemi: Osmanlı Devleti nde tımar sistemi içine yerleştirilemeyen faaliyetlerin gerektirdiği parayı sağlayabilmek için tımar sistemi yanında birde iltizam usulü uygulanıyordu. XVI. yüzyılda bazı eyaletlerin vergilerinin açık artırma yoluyla belirli bir bedel karşılığı peşin olarak mültezim adı verilen kişilere bırakılmasına iltizam denirdi. Bu sistem ilk defa Kanuni zamanında, Sadrazam Rüstem Paşa tarafından uygulandı. Devlet, uzak bölgelerin vergi gelirlerini açık artırmayla nakit olarak satmış, eyaletlerdeki askerler ve yöneticilerin maaşlarını ödemiştir. C. Üretim a. Tarım Osmanlı ekonomisinin en önemli kolu tarımdır. Osmanlı toplumu genelde bir köylü toplumuydu. Tarım politikasını belirleyen en önemli uygulama, tımar sistemiydi. Bu sistemde toprağın mülkiyeti devlete, işleme hakkı köylüye, vergisi sipahiye aitti. Köylü, toprağı sürekli işleme, miras bırakma hakkını devam etti rebilmek için bazı yükümlülükleri yerine getirmek zorundaydı: 1. Sebepsiz olarak toprağını terk edemezdi. 20 / 22

2. Toprağını sebepsiz olarak üç yıl üst üste boş bırakamazdı. Eğer bırakırsa, toprak kendisinden alınırdı. 3. Öşür ve diğer vergileri sipahiye ödemek zorundaydı. Bu yükümlülüklere karşı devlet de halkın güvenliğini korumak ve düzeni sağlamakla görevliydi. Vergiyi toplamakla görevli olan sipahinin de reayaya karşı yükümlülükleri vardı: 1. Köylünün güvenliğini sağlamak, 2. Üretim araçlarını temin etmek, 3. Tohum ve gübre ihtiyaçlarının karşılanmasında köylüye yardımcı olmak, 4. Köylünün vergisini en kolay şekilde ödemesini sağlamaktı. b. Hayvancılık Hayvancılık tarım ekonomisinin ve genel ekonominin önemli unsurlarından biridir. Osmanlı döneminin teknolojik seviyesi içinde hayvan, ulaşım ve üretimin en önemli güç kaynağıdır. Hayvancılık, daha çok Doğu, Orta ve Batı Anadolu daki göçebeler tarafından yapılmaktaydı. Adet-i Ağnam adıyla önemli bir miktar teşkil eden hayvanlar için vergi alınıyordu. c. Sanayi 1. Esnaf Teşkilâtı: Esnaf ve zanaatkarların, çalışma ve pazar sorunlarını çözmek, mesleğe yeni eleman yetiştirmek 21 / 22

amacıyla Lonca Teşkilâtı kurulmuştur. Loncaların dışında, esnaflık ve zanaatkârlık yapmak mümkün değildi. Loncalar, devletçe belirlenen kurallara uymak zorundaydı. 2. Üretim Dalları: En gelişmiş sanayi dalı dokumacılık ve deri işlemeciliğiydi. Buna paralel olarak sanayide boyacılık gelişmişti. Avrupa saraylarından bile kumaşlarını boyatmak için Osmanlı ülkesine 22 / 22