I. ULUSAL SAĞLIK BİLİMLERİ KONGRESİ SONUÇ RAPORU Türkiye de ilk kez düzenlenen Uluslararası katılımlı I. Ulusal Sağlık Bilimleri Kongresi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ev sahipliğinde 20-21 Kasım 2014 tarihleri arasında, yaklaşık 500 sağlık bilimleri profesyoneli ve sağlık bilimleri öğrencilerinin katılımı ile Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Hacettepe Üniversitesinde, Sağlık Bilimleri Fakültelerini buluşturan bu kongrede hem öğrenci eğitimi, hem de sağlık bilimleri alanındaki sorunlar toplam altı oturum kapsamında değerlendirilmiştir. 20-21 Kasım 2014 Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi Ankara HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Yerleşkesi 06100, Ankara Tel: 03123052051-53 Faks: 03123052054
Uluslararası katılımlı I. Ulusal Sağlık Bilimleri Kongresinde gerçekleştirilen oturumların sonucunda aşağıdaki noktalara dikkat çekilmiştir. 1. OTURUM: SAĞLIK BİLİMLERİNDE TRANSDİSİPLİNER ÇALIŞMA MODELLERİ Sağlık Bilimleri alanında meslek grupları arasında etkili iletişimin artırılması, interdisipliner ve transdisipliner çalışma politikalarının ve modellerinin oluşturulması gerekmektedir. Hekim/ sağlık çalışanı odaklı yaklaşım yerine hasta/insan sağlığı odaklı yaklaşıma geçilmelidir. Sağlık bilimleri alanında lisans ve lisansüstü öğretim programlarına disiplinlerarası çalışma modellerinin eklenmesi gereklidir. Hekim dışı sağlık çalışanların, hizmeti hızlandırmak, kaliteyi artırmak, yaptıkları hizmetin görünür hale gelmesi için uluslararası örneklerde olduğu gibi konsültasyon hakkının olması gereklidir. Sağlık bilimleri alanında ortak çalışma konseylerinin yaygınlaştırılması gereklidir. SUT maddelerinin disiplinlerarası çalışma modellerine uygun şekilde tekrar düzenlenmesi gerekmektedir. Sağlık bilimlerinde interdisipliner ve transdisipliner çalışma modellerinin yaygınlaştırılmasında yönetimsel ve lojistik destek çok önemlidir. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi çatısı altında transdisipliner çalışma ve uygulama merkezi oluşturulması planlanmalıdır. Düşünme becerileri, sosyal beceriler, araştırma becerileri, iletişim becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitim programlarında güncellemeler yapılmalıdır. Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileri yan dal ve çift anadal programlarının açılması, ayrıca Bologna programı bünyesinde bulunan seçmeli ders havuzundaki ders sayısının artırılması ve seçmeli dersler için konulan ön şartların kaldırılmasını talep etmektedir. Transdisipliner çalışma modellerini içeren, öğrenci etkinliklerinin yaygınlaştırılması gereklidir. Ulusal politikaların oluşturulması aşamasında sağlık bilimleri profesyonellerinin de yer alması gerekmektedir.
2. OTURUM: I. BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNDE VE AİLE HEKİMLİĞİNDE SAĞLIK BİLİMLERİNİN ROLÜ-SAĞLIK BAKANLIĞI Sağlık bilimleri meslek mensuplarının koruyucu sağlık hizmetlerinde önemli rolleri bulunmaktadır. Sağlık bilimlerine bağlı beslenme ve diyetetik, ergoterapi, çocuk gelişimi, fizyoterapi ve rehabilitasyon, odyoloji, dil ve konuşma terapisi bölümlerinin mezunlarının birinci basamak sağlık hizmetlerinde daha fazla yer almasının sağlanması ve bu konuda kadroların oluşturulması için çalışmalar planlanmalıdır. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile işbirliği artırılmalıdır. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından sağlanan koruyucu sağlık hizmetleri birimlerinde sağlık bilimleri öğrencilerinin staj olanakları artırılmalıdır.
3. OTURUM: ÇOCUKLAR KÜÇÜK YETİŞKİNLER DEĞİLDİR Sağlık Bilimleri alanında yer alan tüm disiplinler, çocukların biyopsikososyal olarak yetişkinlerden farklı olduğunu ve özel yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedirler. En doğru yaklaşım Pediatrik rehabilitasyon alanında da inter ve transdisipliner modellerin yaygınlaştırılmasıdır. 4. OTURUM: SAĞLIK BİLİMLERİNDE EĞİTİM STANDARTLARI Sağlık bilimleri alanında eğitimle ilgili güncel tespitler şu şekilde özetlenebilir: Ebelik okulunun mezun sayısı yüksek ancak; lisansüstü eğitim yapma olanakları sınırlı,
Sosyal Hizmet bölümleri genel olarak oturmuş durumda, Spor Bilimleri bazı Sağlık Bilimleri Fakülteleri bünyesinde mevcut, Çocuk Gelişimi bölümlerinin lisansüstü eğitimi sınırlı, Odyoloji bölümlerinin öğretim üyesi sayısı sınırlı, Ergoterapi bölümlerinin lisansüstü eğitiminin sınırlı ve Ülkemizdeki fakülte veya yüksekokullarda en fazla hemşirelik bölümümü yer almaktadır. 2014 yılı itibariyle ülkemizdeki Sağlık Bilimleri Fakültesi sayısı 42, Yüksekokul sayısı ise 23 e ulaşmıştır. 2013 itibariyle toplam öğrenci sayısı yaklaşık 29000 'dir. Sağlık Bilimleri Fakültelerinde eğitimle ilgili teorik ve uygulamalı dersliklerin yetersizliği ve yeterli araç gereç ve donanımın olamaması gibi alt yapı sorunları oldukça fazladır. Alt yapı sorunlarını gidermeden bölümlerin açılması, eğitimde kalitenin azalması ve mezun yeterliliklerinin hedeflenen düzeyde olamamasını da beraberinde getirmektedir. Altyapı projeleri yapılmasına rağmen bütçe problemleri nedeniyle bu projeler çoğunlukla desteklenememektedir. Böylece sorunlar bir çözüme ulaşamamaktadır. Öğretim elemanı sayısındaki yetersizlik ve eğitim faaliyetlerinin yürütmesindeki düzensizlik en önemli sorunların başında gelmektedir. Alandaki planlanmamış ve doğru yapılandırılmamış büyüme süreci nedeniyle kalite risk altındadır. Vakıf üniversitelerinde açılan bölümlerde de benzer sorunlar bulunmaktadır. Akreditasyon ve kalite güvencesi çalışmaları istenilen düzeyde değildir. Yeni açılan bölüm/ okullarda ders programları önceki Üniversitelerden "Kopyala - yapıştır" yöntemiyle alıntılanmaktadır. Bu durumda yetersiz öğretim elemanı ve alt yapısı olan bölümlerde, hedeflenen yeterliliklere ulaşılması mümkün değildir. Akreditasyon uluslararası rekabet gücümüzü artıracak ve oluşturulan standartlar ulusal düzeyde dil birliği sağlayacaktır. Akreditasyon ve kalite güvencesi için harekete geçen sağlık bilimleri eğitim kurumlarının ayakta kalabileceği bir sistem içerisinde olduğumuz unutulmamalıdır.
Akreditasyon konusundaki sıkıntımızın diğer ülkelere göre bu sürece daha geç başlamamız olduğu, aynı zamanda YÖK ün hangi modelin kullanılacağı konusunda tereddüt ve sıkıntılarının olduğu, 2005 yılında kurulan YÖDEK in şimdi başka bir uygulama ile değişikliğe gittiği görülmektedir. Sağlık bilimleri alanında Lisansüstü Eğitim nispeten daha uygun bir seviyededir. Bütünleşik doktora programları henüz sağlık bilimleri alanında uygulanamamaktadır. ÖYP öğrencileri için YÖK tarafından kaynak aktarımı yapılmadığı veya çok yetersiz bir kaynak aktarımı olduğu vurgulanmıştır. 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin, doktoraları bittikten sonra üniversite ile ilişiklerinin kesilmesi öğretimde sorunlara yol açmaktadır. Sağlık alanında lisansiyer gibi çalışan çok sayıda kişi bulunmaktadır ve bu durumun kontrol altına alınabilmesi için belirli standartların getirilmesi, bir eylem planı oluşturulması gerekmektedir. Uzaktan eğitim ile lisans tamamlama çok ciddi sorunları beraberinde getirebilir. Lisansüstü eğitimin sektöriyel katkısı dikkate alınmalıdır. Lisansüstü tez niteliklerinin arttırılması ve uluslararası arenada daha yaygın yer alması konuları öncelikli çalışmalar arasında yer almalıdır. 31. madde ile alanında deneyimli sağlık personellerinin öğretim elemanları olarak görevlendirme yoluna gidilmektedir ve bu durum önemli sorunlara yol açabilir. Sağlık bilimleri öğrencilerinin beklentilerinin çok yüksek olduğu bildirilmiştir. Bologna süreci sonuçları sağlık bilimleri alanında somutlaştırılmalı, çalışmalar masa üzerinde ve teorik algılanmamalı, eğitim programlarında kalite süreçleri hassasiyetle ele alınmalıdır. Öğrenciler her düzeyde uluslararası hareketlilik programlarından ( Erasmus, Mevlana vb) yararlanmalıdır. Eğitim ve öğretim ile ilgili demirbaş alımlarının kısıtlı olduğu vurgulanmıştır.
Klinik uygulamalarda ve staj çalışmalarında öğrenci sigorta kapsamı genişletilmelidir. YÖK ün eğitim konseyinde Sağlık Bilimleri Fakülteleri de yer almalı ve konseyler sadece Tıp Fakültesi ile sınırlandırılmamalıdır. Eğitimde simulasyon sağlık bilimlerinin tüm alanlarında etkin olarak kullanılabilir ve birçok avantajı nedeniyle yaygınlaştırılmalıdır. 5. OTURUM: ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN AİLELERİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ Özel gereksinimli çocuklarda rehabilitasyonun başarısını etkileyen en önemli faktörlerden birisi aile dir. Ailelerin pek çok ihtiyacının başında temel olarak Bilgilendirmeye ihtiyaçları bulunmaktadır. Ailelere yönelik sosyal destek, duygusal destek, aile eğitimi ve ev programları gibi yaklaşımlar üzerinde önemle durulmalıdır. Anne-baba sürecin başlangıcında birlikte görüşmeye alınmalı, ailenin kendisini ifade etmesine, tanıtmasına fırsat verilmelidir. Ailenin her türlü çabası takdir edilmeli, uzmanlar olarak ailelerin yanında olduğumuz kendilerine hissettirilmelidir. Özel gereksinimli çocuğu olan ailelere her çocuğun gelişiminin farklı olduğu, bu nedenle farklı sonuçlar elde edilebileceği açıklanmalıdır. Eğitim verilecek konuların belirlenmesi, olumlu mesajlar iletme, aileye özgü yöntemlerin geliştirilmesine özen gösterilmelidir.
6. OTURUM: SAĞLIK BİLİMLERİ VE ENDÜSTRİ İŞBİRLİĞİ Sağlık bilimleri ve endüstri işbirliği pek çok başarılı sonuçlar getirmesine karşılık ülkemizde güçlendirilmesi gereken bir alandır. Sağlık bilimleri- Endüstri işbirliğinde en önemli bariyerlerden birisi üniversite-tubitak iş birliğinin yetersiz olmasıdır. Başvurulan projelerle ilgili TUBİTAK ta konuya hakim uzmanların bulunmaması projelerin red edilmesinde önemli bir faktördür. Bu konu için Bakanlıklarda ve TUBİTAK ta sağlık bilimleri mezunu bireylerin uzman ve uzman yardımcısı olarak çalışması gereklidir. Aktiviteye katılım için kendine yardım cihazları ve yardımcı teknolojinin önemi büyüktür ve sanayi işbirliği için önemli bir yola çıkış noktasını oluşturmaktadır. Özellikle bu cihazların ülkemizde üretilmesi ve bunun için de farklı firmalar ile sağlık bilimleri fakültesinin aynı projelerde buluşması gereklidir. Üretilen cihazların patent takiplerinde pek çok problem bulunmaktadır. Sağlık profesyonelleri ile sanayi ve endüstri çalışanlarını içeren transdisipliner çalışmalar yaygınlaştırılmalıdır. Toplumdaki pek çok sağlık sorunu ile mücadele endüstri işbirliğini gerektirmektedir.
GENEL SONUÇ VE TALEPLER Ülkemizde ve dünyada sağlık disiplinlerinin önemi toplumun sağlığının korunması ve geliştirilmesinde giderek artmaktadır. Küreselleşme, iletişimin artması, bireylerin sağlık kavramının değişmesi sağlık disiplinlerinin yaklaşımlarında kişi merkezli, bütüncül, işbirlikçi yaklaşımlar gibi olmazsa olmaz belirleyicilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Disiplinlerin bir arada çalışmaları ve kendi disiplin bilgilerinin ötesine geçen yeni modellerin hizmet üretiminde, araştırmada ve eğitimde hayata geçirilmesi interdisipliner ve transdisipliner çalışma modellerinin yaygınlaştırılması ile mümkün olabilir. Eğitimde işbirliği oluşturmak için iletişim, etkileşim, çatışmadan kaçınma, yaşam boyu öğrenme ve yaratıcı beceri ile ilgili yeterliliklerin interdisipliner öğrenme yöntemleriyle kazandırılması gerekmektedir. Sağlık Bilimleri alanında kültürel adaptasyonlar, eğitim standartları, akreditasyon konularına ağırlık verilmesi gereklidir. Hizmet üretiminde; birlikte çalışma modellerinin kullanılması, aile eğitimi, toplum temelli uygulamaların öne çıkarılması alanın önemli ihtiyaçlarından birisidir. Eğitim, hizmet ve araştırmalarda; interdisipliner ve transdisipliner modellerin etkileri incelenmeli, sonuçlar sağlık profesyonelleri ve diğer paydaşlarla paylaşılmalıdır. Saygılarımızla, I. Ulusal Sağlık Bilimleri Kongresi Düzenleme Kurulu