Pınar Solmaz Hasdemir 1, Hasan Terzi 2, Semra Oruç Koltan 1



Benzer belgeler
Hipogonadotropik Hipogonadizm Olgularında Over Stimülasyonu

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği En İyi Genç Araştırıcı Ödülü-2011

Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;

İNFERTİLİTE NEDENLERİ. İlknur M. Gönenç

TESTOSTERON (TOTAL) Klinik Laboratuvar Testleri

IVF DE KULLANILAN İLAÇLAR VE PROTOKOLLER

Hipofiz gelişimi. Hipofiz ektodermden gelişir.adenohipofiz Rathke kesesinden,nörohipofiz ise infindubulumdan gelişir.

endokrinolog gözüyle SEKONDER AMENOREYE YAKLAŞIM

Birinci Basamak Ovulasyon İndüksiyonu. Prof Dr. Ahmet Zeki Işık İzmir Medikalpark Hastanesi Tüp Bebek Ünitesi

DR. DENİZ CAN ÖZTEKİN T.C.S.B. İZMİR EGE DOGUMEVİ VE KADIN HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ TÜP BEBEK MERKEZİ

İNFERTİL HASTANIN HORMON DEĞERLENDİRMESİ NASIL YAPILMALIDIR? DOÇ. DR. ERCAN BAŞTU

Polikistik Over Sendromu ve Hiperandrojenemi

Polikistik over sendromu olan kadınlarda, cerrahi veya Yardımcı Üreme. Teknikleri ile kanıta dayalı infertilite tedavisi

KADIN İNFERTİLİTESİNDE LABORATUVARIN ROLÜ

İN-VİTRO FERTİLİZASYON (IVF) VE EMBRİYO TRANSFERİ (ET)

ANTİMÜLLERİAN HORMON (AMH)

GONADOTROPİNLERLE OVULASYON İNDÜKSİYONU: KRİTİK NOKTALAR

Ovulasyon İndüksiyonu Öncesi Testler. Semen analizi. Fallop tüplerinin değerlendirilmesi. Basal hormonlar. Basal ultrason

ĠKĠNCĠL AMENOREYE JĠNEKOLOG GÖZÜYLE YAKLAġIM. Doç. Dr Gürkan BOZDAĞ Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, ANKARA

Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;

Oral ajanlarla ovulasyon induksiyonu. Doc. Dr. Fatma Ferda Verit Suleymaniye Kadin Hastaliklari ve Dogum Egitim ve Arastirma Hastanesi

Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Kliniği

MENAPOZ DÖNEMİ MENAPOZ DÖNEM VE HORMONLAR

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

Prof Dr Bulent GULEKLI Dokuz Eylul Universitesi Tıp Fakültesi Kadın Hast ve Doğum Anabilim Dalı ve Üreme Endokrinolojis Bilim dalı Izmir

İLK TRİMESTERDE PROGESTERON. Dr. Tuncay Nas Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim

HORMONLARIN ETKİ MEKANİZMALARI

Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;

Prof Dr Bülent GÜLEKLİ Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Reprodüktif Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi

Polikistik Over Sendromu ve Anti-Müllerien Hormon (PCOS ve AMH)

PCOS da OVÜLASYON İNDÜKSİYONU. Prof. Dr. Erbil Doğan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi TJOD İZMİR Kasım 2012

Endokrin farmakoloji 1 (hipofiz hormonları, tiroid hormonları, adrenal korteks hormonları) Prof. Dr. Öner Süzer

İnfertil Dişiler. Çiftleşme zorlukları. Deneyimsiz erkek. Normal çiftleşmeden sonra başarısız gebelik. Seyrek östrus. Deneyimsiz dişi.

KADINDA REPRODÜKTİF SİSTEM HASTALIKLARI. Prof. Dr. Özer Açbay

IM/SC ENJEKSİYON İÇİN LİYOFİLİZE TOZ İÇEREN AMPUL

Hipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir.

Cinsel Kimlik Bozuklukları

BOY KISALIĞI GECİKMİŞ PUBERTE HİPOGONADİZM

Radyoterapi-Infertilite. Dr. Ferah Yıldız HÜTF Radyasyon Onkolojisi AD

Prof.Dr.M.Turan ÇETİN Ç.Ü. Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D.

Dr. Özlem Dural. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

İNFERTİLİTE ANAMNEZ FORMU

ÖZET CEVAP: Oosit retrivalin hemen ardından intrauterin hcg uygulaması implantasyon oranlarını, kimyasal ve klinik gebelik oranlarını artırmaktadır.

E2 (ESTRADIPL) Normal Değerler: Erkek: <62 pg/ml Kadın:

OVITRELLE 250 mikrogram/0.5 ml kullanıma hazır şırıngada enjeksiyonluk çözelti steril, apirojen, sc. Formülü

Prof Dr M Sait Yücebilgin Ege Üniversitesi Tıp fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Prof. Dr. M. Sait Yücebilgin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor

PREMATÜR OVARYEN YETMEZLİK (POY) [(Premature ovarian failure/insufficiency POF/I)]

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

Konjenital hipogonadotropik hipogonadizm (KHH) ve Kallmann Sendromu (KS) hakkında bilmeniz gerekenler.

Reprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

POLİKİSTİK OVER SENDROMU VE GENİTAL KANSER İLİŞKİSİ

ARAŞTIRMA YAZISI / RESEARCH ARTICLE

Dr. MANSUR DAĞGÜLLİ Üroloji ABD

1 ampulde: 5000 I.U. insan koryonik gonadotropini (hcg) ve mannitol 1 çözücü ampulde: 1 ml izotonik sodyum klorür çözeltisi bulunur.

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

KULLANMA TALİMATI. CHORAGON 5000 I.U. I.M. enjeksiyonluk çözelti için toz ve çözücü ampul

PCOS Hastalarında Superovulasyon Stratejileri

Prof.Dr. S. Temel CEYHAN. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri

GEBELİKTE PROLAKTİNOMA

Meme Kanserinde Fertilite Koruyucu Yaklaşımlar. Murat Sönmezer Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Prof Dr Faruk Buyru İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant)

REPRODÜKTİF ENDOKRİNOLOJİ. Prof. Dr. Özer Açbay

ÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

Adet Yokluğu; Adet Kesilmesi; Menstruasyon un Kesilmesi; Adetlerin Durması;

Büyüme sorunlarına yaklaşım. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Adrenal Yetmezlik. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

İntrauterine İnseminasyonda prognostik faktörler. Dr. Mehmet Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D.

T.C. ADNAN MENDERES ÜNĐVERSĐTESĐ SAĞLIK BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE AYDIN

Gaziosmanpaşa Üniversitesi TıpFakültesi Dergisi 2017;9(1): 1-7. Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Türkiye

Guatr (Tiromegali) İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

IUI endikasyonlarında IVF yapalım mı? Prof.Dr.M.Bülent Tıraş

Prof.Dr.Sezai ġahmay. İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın hastalıkları ve Doğum ABD Üreme endokrinolojisi ve infertilite Bilim Dalı Başkanı Sġ

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

1-Mevcut var olan evliliğinden çocuk sahibi olmaması gerekmemektedir.

ENDOMETRİOZİS- KOH-IUI UYGULAMALARI. Yrd.Doç.Dr. Cemil Kaya Ufuk Üniversitesi,Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Uzm. Dr. Ayşe Burcu Akıncı

GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TESE ÖNCESĠ HORMONAL TEDAVĠNĠN YERĠ VE ENDĠKASYONLARI. Doç. Dr. Barış ALTAY Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, ĠZMĠR

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

OVITRELLE KULLANIMA HAZIR ŞIRINGADA ENJEKSİYONLUK ÇÖZELTİ 250 mikrogram/0.5 ml

HİPOGONADOTROPİK HİPOGONADİZMDE ÜREME TEDAVİSİ VE SONRASINDAKİ SÜREÇ. Önemli Not : Bu yazı bilgilendirme ve yol gösterme amaçlıdır.

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Ovaryan Disfonksiyonda Yapılması Gereken Temel Araştırmalar Prof. Dr. Yusuf ÜSTÜN

Şişli Med Kadın Sağlığı Akademik Yayınlar

KISA ÜRÜN BİLGİLERİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI PUREGON 900 IU/1.08 ml s.c. enjeksiyon için solüsyon içeren kartuş

109. Aşağıdaki myoma uteri tiplerinden hangisinde laparotomi dışında bir cerrahi girişim yapılabilir?

PCOS ve IUI için gonadotropinlerle ovülasyon indüksiyonu: güncel yaklaşımlar

Reprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Sürrenal Yetmezlik. Dr. Mustafa Burak SAYHAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilimdalı

Transkript:

Derleme/ Review Hiipogonadotropiik Hiipogonadiizm Ollgullarıına Yakllaşıım:: İİnfertiilliite Tedaviisii ve Uzun Dönem Yönetiim Approach to Hypogonadotropiic Hypogonadiism Cases:: IInffertiilliity Treatment and Long--Term Management Pınar Solmaz Hasdemir 1, Hasan Terzi 2, Semra Oruç Koltan 1 1 Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı, Manisa 2 Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Kocaeli ÖZET Amaç: GnRH veya gonadotropin yetmezliğine bağlı ortaya çıkan tablo Hipogonadotropik Hipogonadizm (HH) olarak adlandırılır. Bu derlemenin amacı, hipogonadotropik hipogonadizmin ortaya çıkış nedenleri, tanı ve tedavi prensiplerini irdelemektir. Gereç ve Yöntem: Bu derleme, PubMed ve Scopus bilgi toplama merkezlerine hipogonadotropik hipogonadizm, infertilite, anovulasyon anahtar sözcükleri girilerek konu ile ilgili makalelerin toplanıp, elde edilen bilgilerin sistematik olarak özetlenmesi suretiyle elde edilmiştir. Bulgular: Hipogonadotropik Hipogonadizm de hipotalamustan gonadotropin salıverici hormonda (GnRH) azalma veya GnRH uyarısına hipofizin yanıtsız kalması söz konusudur. Anovulasyon görülen kadınların %5-10 u bu gruba dahildir. Primer ve sekonder olarak iki gruba ayrılır. Primer HH de genetik etiyoloji üzerinde durulmaktadır. HH olgularında uygun tanı ve gonadotropin destek tedavisi ile fertilite sağlanabilir. Sonuç: HH tipik olarak düşük veya uygunsuz gonadotropin seviyelerine bağlı olarak dolaşımdaki sex steroidlerinde düşüklükle karakterizedir. HH in dikkatli ve erken tanısı olumsuz fiziksel ve psikolojik sekelleri ortadan kaldırarak normal kemik kitlesinin korunmasına ve fertilitenin restorasyonuna olanak tanır. Anahtar Kelimeler: Anovulasyon, hipogonadotropik hipogonadizm, infertilite. ABSTRACT Aim: Hypogonadotropic hypogonadism (HH) is a condition of GnRH or gonadotropin deficiency. The aim of this study was consideration of the reasons, mechanisms, diagnosis and management of HH. Material and Methods: The key words of hypogonadotropic hypogonadism, infertility and anovulation entered to PubMed and Scopus database centers. The related articles summarized in this review. Results: HH is the situation of the lessens of the Gonadotropin Releasing Hormone (GnRH) release from hypothalamus or the inadequate response of the hypophys to the GnRH stimulation. HH comprises 5-10% of the anovulatory women. Two subgrupes defined as primary and secondary types. The genetic basis is important for the primary type. Fertility is possible with proper diagnosis and gonadotropin supportive treatment. Conclusion: HH is characterised by the low blood levels of sex steroids resulted from the low or improper levels of gonadotropins. Attentive and early diagnosis of HH could prevent the negative psychological and physical sequeles and facilitates the normal bone mass and the restoration of fertility. Key words: Anovulation, hypogonadotropic hypogonadism, infertility. İletişim (Correspondence): Uz. Dr. Hasan Terzi / Derince Eğitim ve Araştırm Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Kocaeli Tel: 05053515576 / E-mail: drhterzi@yahoo.com 13

GİRİŞ: Hipogonadotropik Hipogonadizm; GnRH veya Gonadotropin yetmezliği durumu olup, santral hipogonadizm, hipotalamik amenore veya WHO grup 1 anovulasyon olarak da isimlendirilebilir. Hipotalamustan gonadotropin salıverici hormonda (GnRH) azalma veya GnRH uyarısına hipofizin yanıtsız kalması söz konusudur. Anovulasyon görülen kadınların %5-10 u bu gruba dahildir. Hipogonadotropik Hipogonadizm (HH) olguları; 1- primer (izole), 2- sekonder (edinilmiş) olarak ikiye ayrılır. Primer HH: Primer HH, nadir görülür. GnRH salınımı dışındaki diğer hipotalamik ve anterior hipofizer fonksiyonlar normaldir. Kallmann Sendromu, CHARGE sendromu gibi konjenital, genetik defektlerden kaynaklanır. Kallmann Sendromu: GnRH ve olfaktör nöronların hipotalamusa doğru migrasyonundaki defektten kaynaklandığı düşünülmektedir. Anosmi, nörolojik problemler (synkinezi, görme anormallikleri), renal anormallikler ve midfasiyal defektler eşlik eder. % 50 olguda X e bağlı geçiş söz konusudur. Kadınlarda 1/50000, erkeklerde 1/10000 oranında görülür. Kallmann sendromu da dahil olmak üzere, hipogonadotropik hipogonadizm olgularında bu güne kadar 20 nin üzerinde sorumlu gen tarif edilmiştir. FGFR1 ve CHD7 sık rastlanılan sorumlu genlerdir. Pitüiter hormon yetmezliğinin de eşlik ettiği durumlarda en sık rastlanılan mutasyonlar, PROP1 mutasyonlarıdır (1). Bu olgularda mutasyonlara en sık neden olan genler KAL1, FGFR1, and GNRHR dir. KAL1 geni mutasyonu, anosmi ve GnRH yetmezliğine neden olur (2, 3). FGFR1 (fibroblast büyüme faktörü reseptörü-1) mutasyonlarına hem Kallmann sendromu, hem de normoosmik HH olgularında rastlanır (4). Söz konusu mutasyonlar, olguların %10 undan sorumludurlar (5). GNRHR gen mutasyonları: GNRH1 geni, üreme sistemindeki en önemli genlerden biridir. Hipotalamus, hipofiz, plasenta, over ve memeden salgılanır. Eksikliği, komplet veya parsiyel izole hipogonadotropik hipogonadizme (IHH) neden olur (6, 7). Komplet IHH da GnRH a cevap yoktur, düşük LH ve düşük FSH varlığı söz konusudur ve pubertal gelişim yoktur (8). Parsiyel IHH durumunda da LH ve FSH düşüktür, pubertal gelişim var ancak yetersizdir (9). GNRHR mutasyon prevalansı, 165 IHH li hastada yapılan araştırmada (>95% mutasyon) 3/165 (1.8%) olarak bulunmuştur (10). Başka bir çalışmada otozomal resesif IHH lerin %40 ında, sporadik IHH lerin %16 sında GNRHR mutasyonuna rastlanmıştır. Bu olgularda ovulasyon indüksiyonunda yeterli LH artışının sağlanamaması, östrojen seviyesinin yeterince artmaması, ovulasyonun spontan gerçekleşememesi durumlarından ötürü, infertilite tedavisi sırasında verilen pulsatil GnRH dozunun artması gerekir (11). Sekonder HH: Sekonder HH primer olgulardan çok daha sık olup, serebral-pitüiter tümörler, pitüiter apopleksi, kafa travması, opioidler, steridler gibi bazı ilaçların uzun süreli kullanımı, radyasyon maruziyeti veya sistemik hastalıklardan dolayı ortaya çıkar. Stres veya egzersiz ilişkili amenore ve anoreksiya nervoza da bu gruba dahildir. Tablo 1 de hipogonadotropik hipogonadizm in edinsel sebepleri yer almaktadır. Puberte gelişiminin (meme gelişimi veya menarş) olmaması, gecikmesi veya yetersiz oluşu, libidoda azalma, infertilite, koku alma duyusu yokluğu (Kallmann sendromu için) veya kısa boy varlığında HH den şüphe edilmelidir. Tanı için kullanılabilecek testler; kan FSH, LH, TSH hormon düzeyi ölçümleri, GnRH a LH yanıtı ölçümü, hipotalamik-hipofizer manyetik rezonans görüntüleme (tümör vb. varlığı araştırma amaçlı), genetik testler (primer HH araştırılmasına yönelik), koku testi, BMD ölçümü, renal ultrasonografidir. Laboratuvar testleri, genellikle düşük veya normal serum FSH, düşük serum Estradiol düzeyleri (azalmış GnRH sekresyonuna veya GnRH a pitüiter duyarsızlığına bağlı) şeklinde bulunur. Prolaktin düzeyi genellikle normaldir. Bu durumun olası klinik yansımaları; gecikmiş puberte, düzensiz menstrüel sikluslar (oligomenoreden çok amenore şeklinde), 14

erken menopoz, infertilite, azalmış kemik dansitesi, koltuk altı ve pubik kıllanmada azalma, gecikmiş puberte nedeniyle kendine güven eksikliği, azalmış libido gibi seksüel problemler şeklindedir. Progesteron çekilme kanaması olmaz. Tedavi, nedene yönelik olarak planlanır. Hipogonadal adolesanlar için tedavinin amacı, normal puberte gelişiminin ve istendiği vakit de fertilitenin restorasyonudur. Stres kaynakları, yeme bozuklukları veya zorlayıcı egzersizler ortadan kaldırılabilirse fertilite açısından büyük ölçüde başarı sağlanır. Bu nedenle ilaç tedavisinden önce yaşam tarzı değişiklikleri denenmelidir. Fertilite arzusu olan olgularda GnRH agonisti veya Gonadotropinler ile ovulasyon indüksiyonu önerilir. Bunun dışındaki olgularda Östrojen+ Progesteron hormon destek tedavisi yeterli olur. Lomber vertebra, femur boynu ve kalça BMD ölçümü, HH tanısı konduğunda ve osteroporotik olgularda tedaviye yanıtın değerlendirilmesi açısından sex steroid tedavisinin birinci yılında yapılmalıdır. Primer HH (KAL 1 defektli) hastalarda unilateral böbrek agenezisine daha sık rastlandığı için, Renal USG önerilmelidir. Tablo 1- Hipogonadotropik Hipogonadizm in Edinsel Sebepleri Hipogonadotropik Hipogonadizmin Edinsel Sebepleri Tümörler Prolaktinoma Rathke kesesi kisti Kraniofarengioma Germinoma Teratoma Menenjioma Glioma Astrositoma Metastatik tümörler (meme, akciğer, prostat) Fonksiyonel Gonadotropin Yetmezliği Kronik sistemik hastalıklar Akut hastalıklar Malnutrisyon Primer hipotiroidizm Hiperprolaktinemi Obezite Diabet Cushing sendromu Anoreksiya nervoza Bulimia Otoimmun hastalıklar Nefrotik Sendrom Orak hücreli anemi Talasemi Alkolizm İnfiltratif Hastalıklar Hemokromatoz Sarkoidoz Granülomatöz hastalıklar Histiyositozis X Lenfositik hipofizit Enfeksiyonlar Tüberküloz HIV/ AIDS Sifiliz Fungal Travma Kontüzyon Kafatası kırığı Hipofiz sapı travması Hipofizektomi Vasküler İskemi Sheehan sendromu Pitüiter apopleksi İlaçlar Opioidler Anabolik steroidler Kortikoidler Narkotikler 15

Hipogonadotropik Hipogonadizm ve İnfertilite: İnfertilite şikayeti olan çiftlerin %18-25 inde ovulatuvar disfonksiyon mevcuttur. Bu kadınların çoğu oligomenoreik olup, sıklıkla 35 gün ile 6 ay arası değişen menstrüel siklus aralığı tarif ederler ve bu olgularda ovulasyon çok nadiren gerçekleştiği için, spontan gebelik şansları oldukça düşüktür. Anovulatuvar hastalarda ovulasyon indüksiyonunun amacı, monofolliküler gelişim sağlamaktır. Bu yönü ile anovulatuvar hastalarda ART amacıyla uyarılan multipl follikül gelişiminden (kontrollü ovaryan hiperstimülasyon) ayrılır. Ovulasyon indüksiyonunda yöntem seçilirken; etkinliği, maliyeti, riskleri, potansiyel komplikasyonları göz önünde bulundurulmalıdır ve doğru ovulasyon indüksiyonu protokolünü tercih edebilmek için, anovulasyonun nedenlerini net bir şekilde anlamak gerekir. WHO nun klasifikasyonu, bu anlamda oldukça yol göstericidir; 1-Hipogonadotropik hipogonadal anovulasyon (WHO grup 1) 2-Normogonadotropik normoöstrojenik anovulasyon (WHO grup 2) 3- Hipergonadotropik Hipoöstrojenik anovulasyon (WHO grup 3) 4- Hiperprolaktinemik anovulasyon Grup 1 ve grup 2 olgular, infertilite olgularının % 30 unu kapsamaktadır. Anovulatuvar kadınların ise %5-10 u WHO grup 1 e dahildir. GnRH, reproduktif fonksiyonların nöroendokrin kontrolünde temel rol oynamaktadır. GnRH ve LH ın pulsatil salınımı, seksüel fonksiyonların gelişiminde ve düzenli menstrüel siklusların sağlanmasında temel rol üstlenir. Kronik malnutrisyon, aşırı düşük kalori alımı veya yaşlanma gibi GnRH pulsatilitesinin inhibe olduğu durumlarda fertilitenin etkilendiği, seri çalışmalarla gösterilmiştir (12). WHO grup 1 infertilite olgularında uygun olan tedavi şekli, pulsatil GnRH tedavisidir (13). GnRH ın bir infüzyon pompası vasıtasıyla pulsatil uygulaması, endojen FSH ve LH üretimini uyarır. FSH ve LH ın normal değer aralığına uygun oluşu, multifolliküler gelişimin ve ovaryan hiperstimülasyonun az olmasını sağlar. Oysa kontinüe GnRH tedavisi, gonadotropin salınımında azalmaya neden olur. Tedavi, normal pulsatil GnRH salınımını taklit eder şekilde 60-90 dakika aralıklarla 2,5-10 mikrogram/ her atımda olacak şekilde uygulanır. İntravenöz uygulama, subkutan uygulamaya göre daha üstündür (14, 15). Multipl gebelikleri önleyebilmek için, tedaviye mümkün olan en düşük dozla başlanmalıdır. Sonrasında doz, ovulasyon için gerekli olan en düşük doza ulaşılıncaya kadar yavaş yavaş arttırılır. Ovulasyon sonrasında pulsatil GnRH uygulaması sonlandırılıp, korpus luteum HCG ile desteklenmelidir. Ortalama 4 haftada bir görülen düzenli menstruasyon, ovulatuvar siklusun bir işareti olup, tedavinin takibi açısından USG ve serum PGT ölçümlerine gerek yoktur. Pulsatil GnRH tedavisi ile ovulasyon oranları % 90 ve gebelik oranları % 80 civarında bildirilmiştir (16). Nadiren flebit gibi lokal komplikasyonlarla karşılaşılabilir. 38 hipogonadotropik anovulatuvar (WHO grup 1) olguyu kapsayan çok merkezli bir çalışmada, hastalara 150 IU/gün rfsh ve 75 IU/gün rlh (doz ayarlanması seçeneği olmak üzere) üç siklusa kadar tek ciltaltı enjeksiyon şeklinde toplam 84 tedavi siklusunda uygulanmıştır. 38 olgunun 15 inde (%39,5) gebelik elde edilebilmiş, yalnızca 3 olguda hafif-orta şiddette ovaryan hiperstimülasyon sendromu gelişmiştir. Sonuç olarak, hipogonadotropik anovulatuvar olgularda kombine rfsh ve rlh tedavisi, folliküler gelişim, ovulasyon ve gebelik gelişimi açılarından başarılı ve iyi tolere edilebilen bir tedavi seçeneği olarak bildirilmiştir. Günlük 150 IU rfsh ve 75 IU rlh doz kombinasyonu çoğu hastada yeterli olmakla birlikte, küçük bir hasta grubunda >75 IU rlh/ gün doz gerekebilir (17). Hipogonadotropik Hipogonadizm olgularındaki IVF sonuçlarını karşılaştırmak amacıyla yapılmış retrospektif bir araştırmanın sonuçlarına göre, 58 HH olgusu ile 116 tubal faktör infertilite olgusu değerlendirmeye alınmıştır. HH olgularında ovulasyon indüksiyonu için insan menopozal 16

gonadotropini (hmg) kullanılmıştır. 58 olgunun 53 ü (%91,3) ovulasyon indüksiyonuna uygun yanıt vererek embriyo transferine alınmıştır. HH olgularında daha fazla miktarda ve daha uzun süreli gonadotropin ihtiyacı görülmekle birlikte, toplanan oosit sayısı ve implantasyon oranları açılarından gruplar arası fark saptanmamıştır. Ek olarak gebelik oranları (% 53,8 e 48,6) ve multipl gebelik oranları (%63,4 e 48,4) da her iki grupta benzer olarak saptanmıştır. HH grubunda düşük oranı %3,4 olup, hiçbir olguda ciddi OHSS izlenmemiştir. Çalışma sonucunda, başarısız ovulasyon indüksiyonu öyküsü bulunan HH olgularında IVF, tubal faktör infertilite olgularındaki kadar başarılı bir seçenektir sonucuna varılmıştır (18). HH olgularında rekombinant-fsh ve rekombinant- LH ın 2/1 oranında kullanımı ile yüksek oranda saflaştırılmış insan menopozal gonadotropini (hmg-hp) kullanımını karşılaştıran bir çalışmada, 25-36 yaş aralığında 35 olgu iki gruba ayrılmış. 18 olguya 150 IU hmg-hp (150 IU FSH + 150 IU LHbenzeri aktivite) ve 17 olguya da 150IU r- hfsh/75iu rhlh günlük olarak maximum 16 gün olacak şekilde uygulanmıştır. Çalışma sonucunda HH olgularında FSH-uyarılı folliküler gelişimin sağlanmasında LH, hcg ye daha üstün olarak bulunmuştur (19). Gonadotropin tedavisi, esasen normagonadotropik anovulatuvar (WHO grup 2) olgularda kullanılmakta olup, WHO grup 1 anovulatuvar kadınlarda, hipopitüitarizm de veya hipotalamik amenore de ikinci basamak terapi olarak kullanılır. Amaç tek dominant follikül elde etmektir. FSH stimülasyonuna ovaryan yanıt kişiden kişiye değişkenlik gösterdiğinden dolayı, kişiye özel tedavi ve monitörizasyon protokollerine ihtiyaç duyulur. Büyüme hormonu yetersizliği (GHY): Büyüme hormonu (GH) yetersizliği, kötü gebelik oranları ile ilişkilidir. Kadınlarda GH, gonadotropin düzeylerinin (IGF-1 aracılığıyla) modülasyonu yanı sıra, folliküler matürasyon üzerine direkt etkiye de sahiptir. GH tedavisi, GHY olgularında over yanıtı ve uterin morfoloji açılarından önemli bir rol oynadığından dolayı, açıklanamayan infertilite nin olası bir sebebi olarak akılda bulundurulmalıdır (20). Pitüiter tümörlü olgularda infertilite tedavisi: Pitüiter tümörler, uygunsuz hormon sekresyonu veya hacimleri nedeniyle gonadal fonksiyonların bozulmasına neden olabilirler. Bu olgularda fertilitenin restorasyonu amacıyla Gonadotropinlerle ovulasyon indüksiyonu tedavisi kullanılabilir. Hormon salgılayan adenomlarda ise dopamin agonistleri tercih edilmelidir (21). TARTIŞMA: HH, tipik olarak düşük veya uygunsuz gonadotropin seviyelerine bağlı olarak dolaşımdaki sex steroidlerinde düşüklükle karakterizedir (22). Başlıca primer (izole) ve sekonder (edinsel) tip olarak iki başlık altında incelenebilir. Primer HH etiyolojisinde sorumlu 20 kadar gen tarif edilmiştir. Sekonder HH ise edinilmiş patolojilere sekonder olarak ortaya çıkan gonadotropin yetersizliğini ifade eder. Tanı, uygun laboratuvar testleri ile kolaylıkla konabilir. HH in dikkatli ve erken tanısı olumsuz fiziksel ve psikolojik sekelleri ortadan kaldırarak normal kemik kitlesinin korunmasına ve fertilitenin restorasyonuna olanak tanır. KAYNAKLAR 1-Layman LC. The genetic basis of female reproductive disorders: etiology and clinical testing. Mol Cell Endocrinol. 2013;370:138-48. 2- Franco B, Guioli S, Pragliola A, et al. A gene deleted in Kallmann's syndrome shares homology with neural cell adhesion and axonal path-finding molecules. Nature. 1991 Oct 10;353(6344):529-36. 3-Legouis R, Hardelin JP, Levilliers J, et al. The candidate gene for the X-linked Kallmann syndrome encodes a protein related to adhesion molecules. Cell. 1991;67: 423-35. 4-Koika V, Varnavas P, Valavani H, et al. Comparative functional analysis of two fibroblast growth factor receptor 1 (FGFR1) mutations affecting the same residue (R254W and R254Q) in isolated hypogonadotropic hypogonadism (IHH). Gene. 2013; 516: 146-51 5-Novo A, Guerra IC, Rocha F, et al. Kallmann syndrome in a female adolescent: a new mutation in the FGFR1 gene. BMJ Case Rep. 2012: 29;2012. 17

6-Mason AJ, Hayflick JS, Zoeller RT, et a. A deletion truncating the gonadotropin-releasing hormone gene is responsible for hypogonadism in the hpg mouse. Science. 1986; 234: 1366-71. 7-Nakayama Y, Wondisford FE, Lash RW, et al. Analysis of gonadotropin-releasing hormone gene structure in families with familial central precocious puberty and idiopathic hypogonadotropic hypogonadism. J Clin Endocrinol Metab. 1990; 70:1233-8. 8-Layman LC, Cohen DP, Jin M, et al. Mutations in gonadotropin-releasing hormone receptor gene cause hypogonadotropic hypogonadism. Nat Genet. 1998; 18:14-5. 9-de Roux N, Young J, Misrahi M, et al. A family with hypogonadotropic hypogonadism and mutations in the gonadotropin-releasing hormone receptor. N Engl J Med. 1997; 337(22):1597-602. 10- Bhagavath B1, Layman LC. The genetics of hypogonadotropic hypogonadism. Semin Reprod Med. 2007; 25: 272-86. 11- Meysing AU, Kanasaki H, Bedecarrats GY, et al. GNRHR mutations in a woman with idiopathic hypogonadotropic hypogonadism highlight the differential sensitivity of luteinizing hormone and follicle-stimulating hormone to gonadotropinreleasing hormone. J Clin Endocrinol Metab. 2004; 89(7):3189-98. 12- Tsutsumi R, Webster NJ. GnRH pulsatility, the pituitary response and reproductive dysfunction. Endocr J. 2009;56:729-37. 13- Martin KA, Hall JE, Adams JM, et al. Comparison of exogenous gonadotropins and pulsatile gonadotropin-releasing hormone for induction of ovulation in hypogonadotropic amenorrhea. J Clin Endocrinol Metab. 1993; 77:125-9. 14- Jansen RP. Pulsatile intravenous gonadotrophin releasing hormone for ovulation induction: determinants of follicular and luteal phase responses. Hum Reprod. 1993 Nov;8 Suppl 2:193-6. 15- Martin K, Santoro N, Hall J, et al. Clinical review 15: Management of ovulatory disorders with pulsatile gonadotropin-releasing hormone. J Clin Endocrinol Metab. 1990; 71:1081A-1081G. Filicori M, Flamigni C, Dellai P, et al. Treatment of anovulation with pulsatile gonadotropinreleasing hormone: prognostic factors and clinical results in 600 cycles. J Clin Endocrinol Metab. 1994; 79: 1215-20. 16- Burgués S; Spanish Collaborative Group on Female Hypogonadotrophic Hypogonadism. The effectiveness and safety of recombinant human LH to support follicular development induced by recombinant human FSH in WHO group I anovulation: evidence from a multicentre study in Spain. Hum Reprod. 2001; 16:2525-32. 17- Ulug U, Ben-Shlomo I, Tosun S, et al. The reproductive performance of women with hypogonadotropic hypogonadism in an in vitro fertilization and embryo transfer program. J Assist Reprod Genet. 2005; 22:167-71. 18- Carone D, Caropreso C, Vitti A, et al. Efficacy of different gonadotropin combinations to support ovulation induction in WHO type I anovulation infertility: clinical evidences of human recombinant FSH/human recombinant LH in a 2:1 ratio and highly purified human menopausal gonadotropin stimulation protocols. J Endocrinol Invest. 2012; 35: 996-1002. 19- Milardi D, Giampietro A, Baldelli R, et al. Fertility and hypopituitarism. J Endocrinol Invest. 2008;31:71-4. 20- Hirshfeld-Cytron J, Kim HH. Treatment of infertility in women with pituitary tumors. Expert Rev Anticancer Ther. 2006; 6: S55-62. 21- Silveira LF1, Latronico AC. Approach to the patient with hypogonadotropic hypogonadism. J Clin Endocrinol Metab. 2013; 98:1781-8. 18