REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL AYI BÜLTENİ Anaokuluna Başlarken... Anaokuluna başlamak için en uygun yaşlar okul öncesi dönem denilen 3 4 yaşlarıdır. Daha öncesinde tek bir kişinin sürekli ilgisine ihtiyaç duyan çocuklar 3-4 yaşından itibaren bu ilgiyi paylaşabilecek olgunluğu göstermeye başlarlar. Bununla beraber sosyal bir ortama uyum sağlayabilecek psikolojik olgunluğu da kazandıkları için bu yaştan itibaren anaokuluna başlamaları uygun olur. Çocukların yaşlarına uygun olan sosyal, bilişsel ve davranışsal becerileri öğrenmeleri evden çok yuva ortamında mümkün olur. İhtiyaçlarını ifade edebilme, grupla birlikte hareket etme ve karar alabilme, sıra bekleme, kendini grup içinde ifade edebilme, belirlenen kuralları öğrenme ve bu kurallara uyma gibi becerileri de yine ancak okul ortamında tam anlamıyla kazanabilirler. Anaokulu çocuğun gerçek anlamda ilk sosyal deneyimidir. Kendisinin merkez olduğu bir ortamdan uzaklaşıp ilgiyi paylaştığı, beklemeyi, sabretmeyi öğrendiği ve tüm ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması için desteklendiği ilk ortamdır. Tüm bunların yanında okulun çocuğun hayatına getirdiği düzen evde de hissedilir. Her gün aynı saatte yatmayı, kalkmayı ve kahvaltı etmeyi öğrenir. Ayrıca anaokulunda çocuğun düzenli arkadaşları olur; bu da onun ailesi dışında kişilerle ilişki kurmasına ve sürdürmesine olanak sağlar. Evde birçok konuda kendisine tolerans gösterildiği için çok fazla sorun çözmek zorunda kalmayan çocuk okulda yaşıtlarıyla çatışma yaşadığında uygun sorun çözme becerileri edinir. Çocuklar özgür olmak isterler ancak bu onlar için her zaman en iyi olan anlamına gelmez. Aksine çocuklar belli kural ve sınırlara ihtiyaç duyarlar, böylelikle kendilerini güvende hissederler. Kişiliğinin ve güven duygusunun gelişmesi için çocuğun sınırlara ihtiyacı vardır. Okul da çocuğun hayatında bir düzen oluşturmak için en önemli basamaklardan biridir. Tüm bu bilgi ve deneyimlerin 6 yaşından önce edinilmesi büyük önem arz eder çünkü bu yıllar çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimi açısından son derece önemli yıllardır. Bir çocuk anaokuluna kaç yaşında başlarsa başlasın hayatındaki bu önemli değişiklik ilk etapta hiçbir çocuk için çok kolay değildir. Bazı çocuklar bu köklü değişimden daha az etkilenirken bazıları bu süreçte biraz daha fazla desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu süreç çocuk için olduğu kadar aile için de önemli bir geçiş dönemidir. Ailelerin de bu geçiş döneminde kaygı yaşamaları doğaldır. Dolayısıyla okulun ilk günlerinde bazı sorunların olması mümkündür ve bu olağandır. Özellikle yuvaya başlayana kadar anneye fazla bağımlı olarak yetiştirilen, evde kural öğretilmemiş, fazla sorumluluk verilmemiş çocuklar anaokulunun ilk günlerinde bazı zorlanmalar yaşayabilirler. Aile içerisinde yaşanan huzursuzluk ve sorunlar da çocuğun okula adaptasyonunu zorlaştırabilir. Bu tarz ailelerde çocuk okulda olduğu zamanlarda evde olanları merak ettiği için okula uyum sağlamakta zorlanabilir. Sabretmeyi ve beklemeyi öğrenmiş, anneye bağımlılık yerine bağlılık gösteren, duygu, ihtiyaç ve isteklerini uygun şekilde ifade edebilen, kendi başına problem çözebilen, istekleri makul ölçüde karşılanan ve tutarlı kuralların uygulandığı bir ev ortamından gelen çocuklar ise anaokuluna başlarken daha az sorun yaşarlar. Çocuğunuzu anaokuluna başlama fikrine nasıl alıştırabilirsiniz? Okullar açılmadan bir gün önce tatilden dönmek işleri kolaylaştırmaz. En az bir hafta önceden ev düzeni okul zamanındaki düzene benzer hale getirilmelidir. Uyku ve televizyon izleme saatleri ayarlanmalıdır. 1
Okul için yapılan hazırlıklarda çocuğun aktif bir rol alması, örneğin malzeme alışverişine katılması çocuğunuza yavaş yavaş kendi içsel hazırlığını yapması için fırsat sağlayacaktır. Anaokuluna başlayacağı ile ilgili çocuğunuza önceden haber verin. Böylece uyum sağlaması için ona zaman tanımış olursunuz. Çocuğunuz için uygun olan yuvaya karar verdikten sonra ona oyun oynayabileceği, yeni arkadaşlar edineceği ve yeni bilgiler öğreneceği bir okula gideceğini söyleyebilirsiniz. Okulda sadece öğrenciler ve öğretmenlerin olduğunu, anne ve babaların da kendi işlerine gittiklerini de ekleyebilirsiniz. Bu hassas dönemde yapılması gereken hem ona yol göstermek hem de güvende ve rahat hissetmesine yardımcı olmaktır. Ancak, vereceğiniz bilgiler, çocuğun çok yüksek beklentilere yönelmesine neden olmamalıdır. Çocuk okula başladığında kendine anlatılanlarla karşılaşmazsa, hem hayal kırıklığına uğrar hem de ailesine olan güveni sarsılır. Anaokulunun nasıl bir yer olduğunu anlattıktan sonra birlikte fiziksel çevreyi gezip öğretmeni ile tanışmak çocuğun kaygılarının azalması yolunda yardımcı olur. Çocuğun yaşadığı bir başka kaygı da ayrılık endişesidir. Çocuk annesinin onu almaya geleceğine inandığında kendini güvende hisseder ve ayrılırken yaşadığı kaygılar azalır. Çocuğunuzu anaokuluna bırakırken mümkün olduğu kadar kısa ama net bir cümle ile vedalaşmanız; okula kimin, ne zaman bırakıp ne zaman alacağı konusunda bilgilendirmeniz; sadece belli bir süre okulda kalacağının altını onun anlayabileceği şekilde çizmeniz; okul çıkışında mutlaka söylenen kişinin gelip onu alacağı ile ilgili güvence vermeniz, ve çocuğunuzun size olan güvenini sarsmamak için söz verdiğiniz saatte onu almaya gelmeniz gerekir. Vedalaşmada çocuğunuz ağlamaya başlarsa bile kararlı davranmalı, vedalaşmayı fazla uzatmamaya özen göstermelisiniz. Mesela çocuğunuzu öpüp, ben şimdi işe gidiyorum, tıpkı her gün olduğu gibi, öğleden sonra gelip seni geri alacağım, bu arada bir sıkıntın olursa öğretmenine söyleyebilirsin deyip, ardından oradan ayrılın. Her çocuğun bu ilk ayrılığa göstereceği tepki farklıdır. Bu nedenle, çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmak yerine, kendi gelişim özelliklerini, kişilik yapısını bilmek ve düzenlemeleri bu etkenlere göre yapmak önemlidir. Okul korkusu Anaokuluna başlamak hem aile hem de çocuk için köklü bir değişikliktir. Bu önemli değişikliğe çocuğun hazır olması okula adaptasyonunun hızını da belirleyecektir. Okullar açılmadan kimi çocuk büyük bir sevinçle yeni arkadaşlar ve oyuncakların hayalini kurarken, kimisi annesinden nasıl ayrılacağını düşünerek sıkıntılı günler geçirebilir. Hiç tanımadığı arkadaşlar, öğretmenler ve kurallarla dolu olan bu yepyeni ortam ilk aşamada onun için biraz korkutucu olabilir. Performans kaygısı ve umumi tuvaletleri kullanmaktan çekinme de bazı çocukları okula başlarken huzursuz edebilecek nedenler arasındadır. 3 yaşını dolduran bir çocuğun anaokuluna gidebilmek için gerekli olan psikolojik olgunluğa sahip olması beklenir. Ancak bazı çocuklar bu süreçte güçlük yaşayabilirler ve bu sebeple de okula gitmeye isteksiz ya da dirençli olabilirler veya okula gitmeyi tamamen reddedebilirler. Direnç gösteren çocuklar aşırı ağlama, baş ve karın ağrısı, bulantı, kusma, iştah kaybı, uykuda huzursuzluk gibi psikosomatik belirtiler gösterebilir, okulda otoriteye başkaldırıp anneye aşırı bağlılık sergileyebilir ve yoğun ayrılma kaygısı 2
gösterebilirler. Çocuklar gerekli bilgi ve duygusal desteğe sahip olurlarsa karşılaştıkları tüm yeniliklerle baş etmeleri daha kolaylaşır. Bazı çocuklar fiziksel ve bilişsel olarak yuvaya başlamaya hazır olsalar da sosyal ve duygusal olarak desteğe ihtiyaç duyabilirler. Ailesi olarak çocuğunuzu en yakından siz tanıdığınız için okula başlarken sıkıntı yaşama olasılığının olup olmadığını da yine en iyi siz tahmin edebilirsiniz. Yeni insanlarla tanıştığında nasıl ilişki kuruyor, ne kadar rahat, ne kadar çekingen, başkaları onun dediklerini ne kadar anlayabiliyor, başkalarını sözlerini kesmeden ne kadar dinleyebiliyor, yaşıtlarıyla oynarken ne gibi problemler yaşıyor İşte tüm bunlar bir çocuğun anaokuluna başlarken uyumunu etkileyecek noktalardan bazılarıdır ve bu durumlarda çocuğunuzun nasıl tepkiler verdiğini ailesi olarak yine en sağlıklı siz gözlemleyebilirsiniz. Korku insanların kendilerini tehdit eden uyaranlara gösterdikleri normal bir tepkidir. Bilinmeyene duyulan korku çocuğun gelişiminde beklenen normal aşamalardandır. Anaokulu çocuğunun aklından geçen kaygı yaratacak sorular neler olabilir beraber düşünelim: Burası nasıl bir yer? Oldukça da büyük bir bina, acaba burada kaybolur muyum? Evim okula yakın mı acaba? Anne ve babam beni almaya gelecekler mi? Ya servisimi bulamazsam? Servis şoförü evimi bulabilecek mi? Annem babam beni almaya gelmezse ve servisimi kaçırırsam evime nasıl gideceğim? Okulun bu kadar kalabalık olduğunu bilmiyordum, ne kadar çok çocuk var. Umarım bana zarar vermezler. Ya okulda başarısız olursam öğretmenim ne yapar? Arkadaşlarım benimle alay eder mi? Tuvaletim gelirse ne yapacağım? Tüm bu kuralları aklımda tutmak ve uygulamak benim için biraz zor, sanırım zamana ihtiyacım var... İşte çocuğunuz bütün bu sorulara cevap arayışı içinde olabilir ve çevresindekilerden yardım eli uzatmalarını bekler. Çocuğunuz anaokuluna başlama sürecinde zorlanıyorsa neler yapılabilir? Çocuğunuzun hayatı keşfetmesine izin vermek ve dış dünyanın korkutucu bir yer olmadığı konusunda onu desteklemek anaokuluna başlarken yaşadığı ayrılık endişesinin azalmasına ve korkularının kaybolmasına yardımcı olacaktır. Çocuklar anne ve babalarını çok iyi gözlemler ve onların kaygılarını hissederler. Bazen bir çocuğun okula gitmekten çekinmesi gerçekte annesinin endişelerini yansıtabilir. Anne çocuğunun okula gidecek kadar büyümediğine dair endişeler yaşayabilir. Bu durumda, fark etmeden çocuğuna bu inancını yansıtan işaretler verebilir. Gerçekte ayrılmak istemeyenin kim olduğunu çok iyi ayırt etmek gerekir. Önce ebeveyn olarak bu ayrılığa sizin ne kadar hazır olduğunuzu tartmanız ve hislerinizi gözden geçirmeniz önemlidir. Eğer temelde kaygılı olan anne ise çocuk annenin yansıtmalarını hemen alır ve ağlayarak, ailesinden ayrılmak istemeyerek okula gitmeyi reddeder. Dolayısıyla bu süreçte ebeveynlerin rahat olması çocuğun yeni okuluna adaptasyonu açısından önem taşır. Siz aile olarak çocuğunuzun okulda güvende olacağına inanırsanız onun da buna inanması kolaylaşır. Dolayısıyla aklınıza takılan tüm soruları okul idaresiyle paylaşıp aklınızda soru kalmaması ve okula güvenmeniz son derece önem taşır. Yapılması gereken en önemli şeylerden biri çocuğunuzu etkin dinleyip nelerden kaygı duyduğunu veya neye direnç gösterdiğini anlamaya çalışmaktır. Nedenleri anladıktan sonra korktuğu her neyse, konuyla ilgili kısa ve net bir şekilde bilgilendirmeli, 3
kaygısını hafifletecek çözümler bulmaya çalışmalı ve okula gitmesini sağlayacak destek ve cesaret verilmelidir. Unutmayın, siz çocuğunuzu dinlerseniz o da sizi dinler. Eğer çocuğunuz inatçı bir yapıya sahipse ve okula gitmeyi bu yüzden reddediyorsa çözüm olarak ayrı kalma durumunu onun da biraz olsun kontrol etmesine izin verebilirsiniz. Bunun için sizin de kabul edebileceğiniz iki seçenek arasından çocuğunuzun seçim yapmasını sağlayabilirsiniz. Eğer çocuk anneye aşırı bağımlılık gösteriyorsa yuvaya daha az bağımlılık gösterdiği bir kişinin bırakması da bir çözüm olabilir. Böylelikle vedalaşma kısmı daha kolay atlatılabilir. Erkek adam korkar mı? Senin gibi cesur bir kıza hiç yakışıyor mu? gibi cümlelerle çocuğunuzu utandırmak yerine Daha önce Ayşe teyzenin yanında ben olmadan ne güzel beklemiştin, şimdi de yapabileceğini biliyorum, sen çok cesur bir kızsın gibi yapıcı cümlelerle korkusunu ortadan kaldırmaya çalışın. Sizden ayrılmak istemediğinde, sen sınıfa gir ben dışarıda bekleyeceğim dedikten sonra okuldan ayrılmak şeklinde yalanları asla söylemeyin, bu çocuğunuzun adaptasyonundan çok size olan güveninin azalmasına yol açacaktır. Çocuğunuza "utangaç, çekingen gibi etiketler yapıştırmayın. Bu onun bu role bürünmesine neden olabileceği gibi, değişmesi yolundaki motivasyonunu da kıracaktır. Okula gitmezsen benimle parka da gelemezsin gibi olumsuz ifadeler çocuğunuzla güç çatışmasına girmenize neden olabilir. Bunun yerine Bugün okulda kalmayı başarabilirsen çıkışta beraber parka gidebiliriz gibi olumlu ifadeler kullanmaya özen gösterin. Çocuğunuz okula uyum sürecinde sizi ne kadar bıktırırsa bıktırsın Böyle davranırsan artık seni sevmeyeceğim tarzında sözlerle sevginizi geri çekerek onu cezalandırma yoluna gitmeyin. Çocuklar okula adapte olmakta zorlandıklarında kimi zaman büyükanne ve büyük babalar torunlarının tarafında olur ve fark etmeden çocuğa güç verir ve okula karşı tepkisinin büyümesine yol açabilirler. Dolayısıyla tüm aile bireylerinin okula gitmeyi desteklemesi ve beraber uyum içinde benzer tutumlar sergilemeleri çok önemlidir. Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamak onun daha fazla içine kapanmasına yol açabilir. Bunun yerine çocuğunuzun kendi becerilerinden örnek verip, başarılı olduğu konulardan bahsederek özgüvenini artırmak konusunda ona destek olabilirsiniz. Anaokuluna uyum sürecinde çocuğunuzun attığı ufak adımları fark etmek ve Gördün mü bak! Ne kadar güzel bekledin! gibi geri bildirimde bulunmak da onun cesaretlenmesine ve özgüvenin artmasına katkıda bulunacaktır. Çocuğunuz okula uyum konusunda kaygı yaşıyorsa bu durumu yumuşatmaya çalışılmalı, evde devamlı tek konu olarak okul konuşulmamalıdır. Okul sonrasında çocuğu rahatlatacak, kaygısını giderecek farklı etkinlikler ilgi odağını dağıtmak açısından faydalı olabilir. Çocuğunuza kaygılarından dolayı ona hak verdiğinizi söyleyebilirsiniz. Anlaşıldığını hissetmek ona moral verecektir. Ancak bu diyalog sırasında okul aleyhinde konuşmamanız son derece büyük önem arz etmektedir. Çocuğunuzun okula güven 4
duyması ve alışabilmesi için okulu her zaman için onaylamanız, faydalı ve eğlenceli bir kurum olarak hissettirmeniz uygun olacaktır. Çocuklar için zor olan bu dönem de farklı problem ve zorlukların yaşanmaması çocuğun okula adaptasyonu kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla okulun başladığı hafta çocuğunuzun okula uyumunu zorlaştıracak ikincil sorunların yaşanmamasına ya da bu problemlerin çocuğa yansıtılmamasına özen gösterilmelidir. Çocuklar kriz anında açıklamaları duymazlar, bulduğunuz çözümün etkili olmasını istiyorsanız çocuğunuz sakinleştikten sonra önermelisiniz. Okul reddiyle baş etmekte en önemli maddelerden biri de çocuğun okula devam etmesini sağlamaktır. Bir kere evde kalabildiğini gören çocuk bunu hep yapmak isteyecektir. Dolayısıyla çocuğunuzun okula gitmesi konusunda kararlı, tutarlı ve net bir tavır sergilemeniz çok önemlidir. Sorun siz ve çocuğunuz için ne kadar zorlayıcı olursa olsun sabırlı, tutarlı ve kararlı tavrınız sayesinde çözüme ulaşılacaktır. Eğer çocuğunuz her şeye rağmen okula gitmeyi reddederse evde kaldığı zamanlarda farkında olmadan onu ödüllendirmekten kaçının. Çocuk okula gitmediği zamanlarda evde televizyon seyredebileceğini, annesiyle alışveriş yapıp parka gidebileceğini gözlemlerse okula gitmeme davranışı pekişir. Ailesi olarak çocuğunuzun okulu reddetmesine yönelik pozitif bir yaklaşımınızın olmadığından ve evde kalmanın onun için daha eğlenceli bir seçenek haline gelmediğinden emin olun. Eğer çocuk inatçılığı karşısında sizi pes ettirebildiğini gözlemlerse bu davranışı pekişir ve okula adaptasyonu da zorlaşır. Dolayısıyla sabırlı ve tutarlı olmanız bu süreçte önem taşımaktadır. Çocuğunuzu anlayan, destekleyen ancak sınırları da koyan bir tutum çocuğun evle okul arasındaki geçiş döneminde okul ortamına güven duymasına yardımcı olacaktır. Yaşanan zorluklarla ilgili olarak onu anladığınızı belirtmek, çözüm yollarını birlikte konuşmak, bu sürecin normal olduğunu anlatıp, bir süre sonra işlerin yoluna gireceğini belirtmek faydalı olur. Çocuğunuza yaşadığı kaygılar konusunda uyum sağlaması için zaman vermek önemlidir. Bu dönemde anne-babanın tavrı, çocuğa güven veren, onu asla yuvada bırakmayacaklarının güvencesini sağlayan, onu anlayan, aşırı ısrarcı veya katı olmadan tutarlı bir tavır sergileyen, anaokulunu harika bir yer gibi göstermeye çalışmaktan çok, çocuğun sıkıntısına ortak çözüm arayan bir tavır olmalıdır. Anneciğim okulda yanında hep öğretmenin olacak, onunla her şeyi konuşabilirsin şeklinde bir cümleyle çocuk ve öğretmen arasındaki bağın kurulmasına yardımcı olabilirsiniz. Biliyor musun, anaokuluna ilk gittiğim gün ben de biraz şaşırmış hatta korkmuştum, ama sonra öğretmenimin de yardımıyla alıştım. şeklinde kendi tecrübelerinizden bahsetmek faydalı olabilir. Her şart altında ona destek olduğunuzu hissettirmeniz çok önemlidir. Gerekirse çocuğunuzun bireysel özellikleri hakkında öğretmenine önceden bilgi verin. 5
Çocuğunuz kaygılı olabileceği için sizin sakin olmanız önemlidir. Eğer okulda kalmak konusunda endişesi olursa paniğe kapılmadan sıkıntısının ne olduğunu anlamaya çalışmalısınız. Okulda endişeleri arttığında neler yapabileceği hakkında çocuğunuzla konuşun. Mesela kendini kötü hissettiğinde rahatlamak için öğretmeni, rehber öğretmeni ya da güvendiği bir başka kişi ile konuşmasını önerebilirsiniz. Eğer çocuğunuz okula adapte olma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorsa okul idaresiyle beraber belirlenecek bir plan dahilinde aşamalı olarak okula adaptasyonu sağlanabilir. Çocuğunuzun eve getirdiği problemleri sadece ondan dinlemek yerine bu konuda öğretmeninin görüşlerinin alınması yoluna da gidilmelidir. Bu süreçte sorunları sağlıklı bir şekilde çözebilmek için anne ve baba olmanın duygusallığından ve sübjektifliğinden arınmanız gerekmektedir. Okul ortamında öğretmeni ile beraber çocuğun başarılı ve mutlu hissettiği etkinliklerin belirlenmesi okul ile ilgili endişeleri azaltabilir. Çocuğun kaygısını azaltabilecek bildiğiniz yöntemleri öğretmeni ve rehber danışmanı ile paylaşmak da bu süreçte faydalı olacaktır. Çocuğun okula uyum sağlama sürecinde anne-babaya telefon etmek gibi ayrıcalıklara belli sınırlamalar dahilinde izin verilebilir. Okula başlarken çocukların gösterdiği kaygılı tutumlar normal hatta sağlıklı kabul edilir. İlk günler ebeveynin dışarıda uygun bir yerde beklemesi önerilirken, bunun kısa bir süre sonra sonlanması gerekir. Çocuğun anaokulunda tek başına kalabileceği zaman ile ilgili en uygun önerileri anaokulundaki öğretmeni yapacaktır. Önemli olan; çocuğun anaokulunda güvende hissetmesi, orada olmaktan keyif alabilmesidir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki okul korkusunun en önemli kaynağı çocuğun evden ve anneden ayrılmaya karşı gösterdiği güvensizliktir. O ana kadar tüm gereksinmeleri annesi tarafından karşılanmış olan çocuklar, annesinden ayrıldığında karşılaştığı problemlerle baş etme konusunda deneyimsiz olduklarından, okulu emniyetli bulmaz ve okula gitmeyi reddederler. Okula gitmeyi reddeden çocuk için bir gecede değişen anne-baba tutumları son derece zedeleyici olabilir. O ana kadar sürekli koruma, kollama içinde olan ebeveynler çevreden aldıkları uyarılar ya da çocuklarında gözlenen okulu reddetme tepkileri nedeniyle tutumlarını aniden değiştirmeye kalkarlarsa çocuk bu kez sadece okula değil ebeveynlerine de tepki geliştirir. Bu ise çocukta onarılması çok zor yaralar bırakabilir. Böyle bir durumda çocuğunuza her zamankinden daha yakın olun fakat kademeli bir şekilde onun yanından ayrılacağınız ve mutlaka döneceğiniz konusunda güvence verin. Ona, kendisine ve size güvenmesi için cesaret verin. Anaokuluna başlamak hem çocuk hem de aile için zorlu bir süreçtir. Bu kadar önemli bir sürecin başında sorunların yaşanması normal karşılanmalıdır. Ancak bu okula yeni başlayan her çocuğun sorun yaşayacağı anlamına gelmez; hatta birçoğu da kayda değer zorlanmalar yaşamaz. Ancak bu süreçte sıkıntı yaşamanız durumunda bültendeki önerilerin faydalı olmasını umarız. Unutmayın, okul idaresiyle beraber hareket etmek sorunları çözmek açısından önem arz eder. Daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunuzda rehberlik servisinden yardım isteyiniz. Rehberlik Servisi 6
7