Кыргыз Республикасынын билим берүү жана илим министрлиги Kırgız Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı Ош Мамлекеттик университети Oş Devlet Üniversitesi Кыргыз өкмөтүнө караштуу дин иштери боюнча агенттиги Kırgız Hükümeti Din Komisyonu ГЛОБАЛИЗАЦИЯ УЧУРУНДА КЫРГЫЗСТАНДА АДЕПТҮҮЛҮК ЖАНА ТЕОЛОГИЯЛЫК БИЛИМ БЕРҮҮ МАСЕЛЕЛЕРИ ЭЛАРАЛЫК СИМПОЗИУМУ ULUSLARARASI GLOBALLEŞME SÜRECİNDE KIRGIZİSTAN DA DİN BİLİMLERİ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETİMİNİN MESELELERİ SEMPOZYUMU МЕЖДУНАРОДНЫЙ СИМПОЗИУМ НА ТЕМУ: ПРОБЛЕМЫ НРАВСТВЕННОСТИ И ТЕОЛОГИЧЕСКОГО ОБРАЗОВАНИЯ В КЫРГЫЗСТАНЕ В УСЛОВИЯАХ ПРОЦЕССА ГЛОБАЛИЗАЦИИ 21-22 МАЙ 2007 БИШКЕК 21-22 Mayıs 2007 BİŞKEK
УДК 21 ББК 86.3 Г 54 Г 54 Глобализация учурунда Кыргызстанда адептүүлүк жана теологиялык билим берүү маселелери эларалык симпозиуму -Б.: 2008. -508 б.- текст: кыргызча, орусча, түркчө. ISBN 978-9967-03-444-0 Бул китеп 21-22- май 2007 - жылы Кыргыз Республикасынын билим берүү жана илим министрлиги, Кыргыз Өкмөтүнө караштуу дин иштери боюнча мамлекеттик агенттиги жана Ош Мамлекеттик университети тарабынан уюштурулган «Глобализация учурунда Кыргызстанда адептүүлүк жана теологиялык билим берүү маселелери» аттуу эл аралык симпозиумга катышкан жергиликтүү жана чет элдик илимпоздордун окуган докладынын жыйнагы. Г 0403000000-08 ISBN 978-9967-03-444-0 Bashak LTD Дареги: Бишкек шаары, Шабдан Баатыр көчөсү, 4.Б, 5-этаж Тел: (312) 533312, 531125 Факс: (312) 530808 Компьютердик калыпка салган жана мукабасы: Руслан Аруунов УДК 21 ББК 86.3 Ош Мамлекеттик университети 2008
ORTA ASYA TOPLUMLARIN DA DİN EĞİTİM-ÖĞRETİMİNİN ÖNEMİ Sabri HİZMETLİ* 1 Bilim ve teknolojinin baş döndürücü hızla geliştiği çağımızda, ulaşılan verileri insanlığın yararına kullanmayı sağlayacak moral değerleri yeterince geliştirmeye büyük önem verilmektedir. Küçülen ve küreselleşen dünyamızdaki kimlik arayışları, kültür ve uygarlık karşılaşmaları ise milli ve manevi değerlerin, kutsalın, inanılan dini esasların doğru ve bilimsel olarak topluma kazandırılması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. İşte bu noktada din eğitim- öğretimi toplumumuzun temel ihtiyaçlarından biri olan moral değerlerini kazanmasında önemli bir faktör olmaktadır. Hurafeler, yanlış inanışlar ve bilgilendirmeler yine doğru ve sağlıklı bir din eğitimöğretimiyle düzeltilebilmektedir. Bilgi çağına girdiğimiz bir dönemde Din in bütün dünyada yükselen değer konumuna geldiği bir gerçektir. İnsanlığın özellikle son yüzyılda yaşadığı terörist eylemler, olaylar ve edindiği tecrübeler, din olgusunu dışlayarak ve din eğitim- öğretimini arka plana koyarak bir yere varılamayacağını; din ve moral değerler alanlarında ortaya çıkan boşluğun insanlığın geleceği için ciddi tehdit oluşturduğunu göstermiştir. Din alanının kendi kaderine bırakılmasının, gençliğin din eğitim- öğretiminin ihmal edilmesinin tutuculuk, aşırılık, inkarcılık gibi zararlı dini- felsefi akımlar ile onların fanatik taraftarlarının ortaya çıkmasına, misyonerlik çalışmalarının yaygınlaşmasına, dini bilgi ve kültür boşluğunun oluşmasına yol açtığı kavranılmıştır. Gerçekte bir bilgi türü olan Din in birleştirici, huzur ve mutluluk verici, barış ve yardımlaşmayı sağlayıcı özellikleri herkes tarafından iyi bilinmektedir. Özellikle barış anlamına gelen İslamiyet, bütün insanlığın huzur ve mutluluğunu amaçlamaktadır. Ancak, din konusundaki bilgi eksikliği, yanlış anlama ve algılama zaman zaman dinin anlaşmazlık, bölücülük ve terör nedeni olarak görülmesine ya da gösterilmesine sebep olmaktadır. Dinin toplumsal hayatı ve birebir ilişkileri yakından ilgilendiren moral öğretilerinin, gelişme ve kalkınma ile ilgili prensiplerinin arka plana atılması, buna karşılık sakal-bıyık, giyim-kuşam gibi şekil ve slogana yönelik durumların öne çıkarılması, ailede ve eğitim-öğretim kurumlarında bilimsel ve doğru bir din eğitim-öğretiminin verilmemesi, Orta Asya toplumlarında Din e gereken önemin verilmemesine ya da Din hakkında olumsuz bir imaj oluşmasına etki etmektedir. Oysa dinler, bir yandan teknolojik ve bilimsel gelişmelerden diğer yandan yeni sosyal durumlardan ve gelişen olaylardan etkilenmekle birlikte, insanların önünü açmak, ortaya çıkan sosyal ve kültürel sorunlara çözümler üretmek, toplumları çağın gerisinde bırakmamak gibi fonksiyonları üstlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda din eğitim- öğretimi bireylerin doğru düşünmesine, toplumun doğru bilgilenmesine, gençliğin kendini ve milli değerlerini iyi tanımasına önemli katkılar sağlamaktadır. *1 Prof. Dr. Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü, Almatı,Kazakistan 77
78 Çağdaş milletler ve devletlerin karşı karşıya bulundukları iç ve dış meselelerin biri şüphesiz ki, irtica ve irticai hareketler ile Din e ve ideolojiye dayandırılan terörist hareketlerdir. Pekala neden? Düşüncemize göre, bireyleri ve toplumları din konusundaki sorunları ile baş başa bırakmak, genel eğitim- öğretim ile Üniversite programlarında din eğitim- öğretimine yer vermemek, din hizmetlerini yeterli bilgi ve kültürü olmayan, ehliyetsiz kimselere yaptırmak toplumun kalkınmasını ve verimli olmasını engellemenin yanında, din istismarcılığına ve zararlı dini-felsefi akımların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Özellikle XX. Yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, Japonya ve Türkiye gibi ülkeler, yukarıda belirtilen sorunları ve eksiklikleri gidermek amacıyla, din eğitim- öğretiminin devlet tarafından yapılmasını ve din hizmetlerinin dini bilgi ve kültürü yeterli kimseler tarafından yerine getirilmesini sağlamaya yönelik tedbirler aldılar ve kanunlar çıkardılar, yasal düzenlemeler yaptılar. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Türkiye de bu alanda önemli işler yaptı. 1927 yılında, ülkede aydın ve bilgili din adamları yetiştirmek amacıyla İmam-Hatip Mektepleri ile İstanbul Üniversitesi bünyesinde İlahiyat Fakültesi açtı. Din görevlilerini Devlet bütçesinden maaş alan resmi memur statüsüne geçirerek, ideolojilerin ve cemaatlerin sultasından kurtardı. Orta dereceli okulların programına din dersleri koydu. Bu anlayış ve uygulama günümüze kadar gelişerek devam etti. Şu anda Türkiye de, çeşitli Üniversitelere bağlı 23 İlahiyat Fakültesi bulunmaktadır. İmam-Hatip Okullarının sayısı ise 400 den fazladır. Bu liselerin çoğunu eski Cumhurbaşkanlarından Sayın Süleyman Demirel açtı. Çağdaş ve uygar uluslar arasında yerini almak gayretinde olan dost ve kardeş Orta Asya Devletleri ve halkları yönünden konuya bakıldığında; bağımsızlık sonrasında halkın maddi ve manevi problemlerinin çözümlenmesine önem verildiği gözlenmektedir. Bağımsız Orta Asya devletleri, uzun yıllar milli ve manevi değerlerinden mahrum bırakılan Türk kökenli Orta Asya halklarının milli kimliğini kazanması, tarihini, dilini dinini ve kültürünü doğru bilmesi, birtakım zararlı dini-fikri akımlardan, misyonerlik faaliyetlerinden korumak hedefleri doğrultusunda önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Çünkü anılan halkların uzun yüzyıllar varlığını sürdürmesinde ve her türlü sömürgeciliğe rağmen milli kimliğini koruyarak devletler kurmasında, bağımsızlık günlerine ümitle gelmesinde önemli rolü olan İslam ın temel esaslarını ve tarihini bilmek, Orta Asya ülkelerinin bağımsızlığını almasından sonra daha büyük önem taşımaktadır. Kaldı ki, Rusya sömürgeciliği döneminde milli ve manevi değerlerini öğrenemeyen Müslüman halklar bağımsızlıktan sonra kendi kimliğini ve öz değerlerini öğrenme ihtiyacı içinde olmuş; misyonerlik çalışmaları ve dinsizlik propagandalarına karşı kendini savunma ve yetiştirme gereğini hissetmiştir. Orta Asya Türk asıllı halkların milli tarih, edebiyat, kültür ve töreleri hakkında yazılan eserler bağımsızlığa uzanan yolun kilometre taşlarını oluşturmaktadır. Bu kaynakların bu gün de Orta Asya halkları ve gençleri tarafından doğru öğrenilip bilinmesi bağımsız Kazakistan ın geleceği için fevkalade önemlidir. Milli tarihini, töresini, dinini, dilini ve kültürünü yeterince bilmeden bir milletin kalkınması ve çağdaş toplumlar
düzeyine yükselmesi çok zordur. Hoca Ahmet Yesevi, Farabi, Ali Şir Nevai, Abay, Bahtiyarzade, Mağcan Cumabayev, Mmuhtar Şahanov, Cengiz Aytmbetov, Olcas Süleymanov, Berdibay Rahmankulov, Şerzat Murtaza ve benzeri şair, düşünür- alimlerini tanıyıp onların yolunda yürüyen Orta Asya Türk halkları barış içinde geleceğe güvenle bakacak, birlik ve dirlik içinde kısa sürede kalkınmasını gerçekleştirecektir. Gerçekte Orta Asya Müslüman halkları, Türk- İslam dünyasında uzun tarihi geçmişe sahiptir ve bağımsızlık döneminde milli-dini değerlerini yaşatmak için ciddi mücadele vermiştir. Bu çerçevede, bize göre, bağımsızlık sonrasında yeniden yapılanma ve kurumlaşma sürecinde önemli gelişmeler kaydeden genç Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin; a. Çağımızda bütün dünyada yeniden yükselen değer konumuna gelen din e ve din eğitim- öğretimine gereken önemi vermesi, b. Din görevlisi ihtiyacını, yüksek din eğitim-öğretimi görmüş ilahiyatçılardan karşılaması, c. Din hizmetlerini, dini bilgisi ve kültürü yeterli, çağdaş bilgi ve metodoloji ile donanmış ilahiyat mezunu kişilere tevdi etmesi, d. Din hizmetleri alanında ve okullardaki din eğitim- öğretiminde görevlendirilecek kişileri devlet memuru statüsüne ve güvencesine kavuşturması, e. Mektepler ve Üniversitelerdeki din dersleri nin devlet eliyle ve İlahiyat Fakültesi mezunları aracılığı ile verilmesinin sağlaması fevkalade önemlidir. Belirtilen düzenlemelerin yapılması Orta Asya bağımsız Türk devletlerinin birlik ve bütünlük içerisinde hızla kalkınmasına, üretimini ve verimliliğini arttırmasına, din istismarcılığını önlemesine, zararlı dini- felsefi akımlar, terörizm ve misyonerliğe karşı vatandaşlarını korumasına, sapık ve batıl inanışlarla mücadele etmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Gerçek şu ki, geçmişte ve günümüzde beşeriyetin kalkınması ve uygarlaşması da, bölünüp yıkılması da esas itibariyle din ve bilim yoluyla olmuştur. Şöyle ki, ilim ve din insanlığa ve devletlere bazen yol göstermiş ve güç vermiş, bazen de köstek olmuş ve zarar vermiştir. İlahi dinler doğru anlaşılıp ilim aracılığı ile halka doğru öğretildiğinde yararlı olmuş, güç ve kuvvet vermiş, millet olma bilgi ve bilinci kazandırmıştır. Yanlış anlaşılıp yorumlandığında ise, birtakım zararlı dini, felsefi ve siyasi akımlar ile terörist örgütlerin ve eylemlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla terörist ve misyonerlik faaliyetlerin, milletlerinin ve devletlerinin baş belası olan tutucu, aşırı, bölücü ve yıkıcı akımların yayılmasının önlenmesi öncelikle dinimizin çağdaş ilmi veriler ışığında doğru anlaşılmasına, gençliğin din eğitim- öğretimine önem verilmesine bağlıdır. Orta Asya Müslüman Türk Toplumları arasındaki misyonerlik faaliyetleri ile terörizm, aşırı ve tutucu topluluklar tehdidini göz önünde bulundurduğumuzda, dini ve milli değerleri halka doğru öğretmenin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. 79