HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN



Benzer belgeler
HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN

HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN

HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN. Written by Hüseyn Hilmi Işık. Copyright 2011 by Hakikat Kitabevi. Hakikat Kitabevi. Darüşşefeka Cad. No:53 P.K.

HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN

Kur an ın Bazı Hikmetleri

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

HAK SÖZÜN VESÎKALARI

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Hakîkat Kitâbevi Yay nlar No: 5 ESHÂB-I K RÂM. Eshâb- kirâm ile Ehl-i beyt, Birbirlerini severlerdi hep! AHMED FÂRÛK. K rk nc Bask

HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

KIYÂMET ve ÂHIRET MÜSL MÂNA NASÎHAT

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Bu yaz da 6 mant k sorusu sorup yan tlayaca z.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

ÖNSÖZ Bu kitap, muhtelif dinlere mensup baz insanlar n, slam dini hakk ndaki eksik ve yanl fl düflünceleri nedeniyle kaleme al nm flt r. Muhtelif zama

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

DE fi M. Do ada her fley de iflime u rar. A açlar de iflir. Hayvanlar de iflir. Eflyalar de iflir.

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

Amerika Birleflik Devletleri nde dikkatimi ilk çeken her fleyin

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

Kocaeli Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi Ö retim Üyesi. 4. Bas

Fevzi Pafla Cad. Dr. Bar fl Ayd n. Virgül (,) 2. Baz k saltmalar n sonuna konur.

En az enerji harcama yasas do an n en bilinen yasalar ndan

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Yeniflemeyen Zarlar B:

Hakîkat Kitâbevi Yayınları No: 10. Kitâb üs-salât NAMÂZ K TÂBI. Haz rlayan: Hasan Yavaş. Yüzyirmibeşinci Bask

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Hakîkat Kitâbevi Yayınları No: 10. Kitâb üs-salât NAMÂZ KĠTÂBI. Hazırlayan: Hasan Yavaş. Altmışikinci Baskı. Hakîkat Kitâbevi

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

1 Ekim 2008 sabah tüm sabah kamuoyunda ad na Sosyal Güvenlik Reformu

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

NG L Z CÂSÛSUNUN T RÂFLARI ve ngilizlerin slâm Düflmanl

OYUNCU SAYISI Oyun bir çocuk taraf ndan oynanabilece i gibi, farkl yafl gruplar nda 2-6 çocuk ile de oynanabilir.

7 CEVÂB VEREMED D YÂ-ÜL KULÛB

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Ard fl k Say lar n Toplam

Sanat Dan flman : Teknik Dan flman: Editör: Grafik: Dia Çekim: Renk Ayr m: Bask :

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

EYÜP SULTAN HAKKINDA B R B BL YOGRAFYA DENEMES -ARAPÇA VE OSMANLICA-

Anlamı. Temel Bilgiler 1

EL-MÜNKIZÜ M N-EDDALÂL LCÂMÜL AVÂM AL LM L-KELÂM TUHFET-ÜL-ERÎB FÎ REDD- ALÂ EHL- SALÎB RÛHUL-BEYÂN TEFSÎR NDEN SEÇMELER TUHFET-ÜL UfifiÂK

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Rastgele Bir Say Seçme ya da Olas l k Nedir

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Kap y açt m. Karfl daireye tafl nan güleç yüzlü Selma Teyze yi gördüm.

Yanlış Anlaşılan Faizci

Yeni Sınav Sistemi (TEOGES) Hakkında Bilgilendirme

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

1. Atatürk'ün hayat hakk nda neler biliyorsunuz? Yaz n z. 4. Türkiye Büyük Millet Meclisi... flehrimizdedir. 5. Atatürk'ün...

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

ALBARAKA TÜRK. Faizsiz Kazanç

Hiç K salmadan K salan Yol

Muhammed Salih el-muneccid

6 MADDE VE ÖZELL KLER

Dinleme. Ö retmenin dedi i gibi iyi bir dinleyici oluyorum. Arkadafl m ilgiyle dinliyorum.

1/3 Nerde ya da Kaos a Girifl

Yalanc n n Hakk ndan Gelmek!

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

L K Ö R E T M. temel1 kaynak MUTLU. Matematik Türkçe Hayat Bilgisi

11. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: KUVVET ve HAREKET 4. KONU AĞIRLIK MERKEZİ - KÜTLE MERKEZİ ETKİNLİK ÇÖZÜMLERİ

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

B02.8 Bölüm Değerlendirmeleri ve Özet

EL-MÜNKIZÜ M N-EDDALÂL LCÂMÜL AVÂM AL LM L-KELÂM TUHFET-ÜL-ERÎB FÎ REDD- ALÂ EHL- SALÎB RÛHUL-BEYÂN TEFSÎR NDEN SEÇMELER TUHFET-ÜL UfifiÂK

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

mayan, kimileyin aç klay c, kimileyin biraz daha ileri seviyede ve daha ilgili ve merakl ö renci için yaz lm fl olan di er bölümlerin bafl na 3A, 4C

Saymak San ld Kadar Kolay De ildir

Bu yaz girifle gereksinmiyor. Do rudan, kan tlayaca m z


Düzelti Ömer ÇETİNKAYA 1. Baskı, Haziran Baskı:... Ofset Tel: Y0003- ISBN: Diyanet İşleri Başkanlığı

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Oyunlar mdan s k lan okurlardan -e er varsa- özür dilerim.

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

DİNİN DİREĞİ NAMAZ VE MÜSLÜMANIN HAYATINDAKİ YERİ*

performansi_olcmek 8/25/10 4:36 PM Page 1 Performans Ölçmek

Ü lkemizde hizmet akdiyle çal flanlar n, çal flma iliflkilerini düzenleyen üç

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

Transkript:

Hakîkat Kitâbevi Yay nlar No: 3 HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN Mevlânâ Hâlid-i Ba dâdî Terceme eden: Kemâhl Feyzullah Efendi Ellibeflinci Bask Hakîkat Kitâbevi Darüflflefeka Cad. 53 P.K.: 35 34083 Tel: 0212 523 45 56-532 58 43 Fax: 0212 523 36 93 http://www.hakikatkitabevi.com.tr e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com.tr Fâtih- STANBUL fiubat-2007

Ç NDEK LER Sahîfe No: I.) Herkese Lâz m Olan Îmân...3 1- Bafllang ç...7 2- Îmân ve slâm...11 3- slâm n fiartlar...14 4- Îmân n fiartlar...19 Vehhâbîler ve di er mezhebsizler, kabr azâb...42 5- fierefüddîn Münîrînin mektûbu. Gadâb, flehvet...67 6- Allahü teâlâ vard r ve birdir...74 II.) Müslimânl k ve H ristiyanl k...81 1- Allahü teâlân n varl na inanmak...83 2- Peygamberler, dinler, kitâblar...88 a- Yehûdî dîni...91 b- H ristiyanl k dîni...92 c- slâm dîni...104 3- Hakîkî bir müslimân olman n flartlar...128 4- Niçin müslimân oldular?...151 K ble cihetini anlamak...162 5- Müslimân olmad klar hâlde müslimânl a hayrân olanlar...162 6- Müslimânl seçenler...169 7- Müslimânl kabûl edenlerin beyânlar ndan al nan netîce...254 8- Hilye-i Se âdet (fli r)...260 III.) Kur ân- Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve ncîller...267 1- Bugünkü Tevrât ve ncîller...271 2- Kitâb- mukaddesdeki hatâlardan ba z lar...282 3- Kur ân- kerîm...310 4- Muhammed aleyhisselâm n mu cizeleri...331 5- Muhammed aleyhisselâm n fazîletleri...349 6- Resûlullah n sallallahü aleyhi ve sellem güzel ahlâk ve âdetleri...360 IV.) slâm dîni ve di er dinler...369 Mukaddeme...369 Tevhîd düâs...374 1- slâmiyyet bir vahflet dîni de ildir...375 Haçl seferleri, müslimânlara yap lan zulmler...384 ngilizlerin islâm düflmanl...389 2- Müslimânlar câhil de ildir...407 3- Dinler, akîdeler ve din ile felsefenin fark...414 a- Brahma dîni...415 b- Budistlik...417 c- Mûsevî dîni ve yehûdîler...419 d- Îsevî (Nasraniyyet) dîni ve h ristiyanl k...433 e- slâmiyyet...444 f- slâmiyyetde felsefe var m d r...450 4- Sonsöz...468 Se âdet, ni met...480 Bask : hlâs Gazetecilik A.fi. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna- STANBUL Tel: 0.212.454 30 00 ISBN: 975-92119-0-4

(Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübhânallahil-azîm). Bu kelime-i tenzîhi sabâh ve akflam yüz kerre okuyan n günâhlar afv olur. Bir dahâ günâh ifllemekden muhâfaza olunur. Bu düâ, (Mektûbât Tercemesi) kitâb n n 307 ve 308.ci mektûblar nda yaz l d r. Bütün derdlerin giderilmesine de sebeb olur. I HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN [Îmân ve slâm] ÖNSÖZ Besmeleyle bafll yal m kitâba, Allah ad en iyi bir s nakd r. Ni metleri s maz ölçü hisâba, Çok ac yan, afv seven bir rabd r! Allahü teâlâ, dünyâda bütün insanlara ac yor. Muhtâc olduklar fleyleri yarat p, herkese gönderiyor. Ebedî se âdete kavuflduran yolu gösteriyor. Nefslerine, kötü arkadafllara, zararl kitâblara ve yabanc radyolara aldanarak, bu se âdet yolundan ayr lanlardan, küfr ve dalâlet yoluna sapanlardan, piflmân olup, afv dileyenleri hidâyete kavuflduruyor. Bunlar ebedî felâketden kurtar yor. Azg n, zâlim olanlara bu ni metini ihsân etmiyor. Onlar, be endikleri, istedikleri küfr yolunda b rak yor. Âhiretde, Cehenneme gitmesi gereken mü minlerden, diledi ini, ihsân ederek afv edecek, Cennete kavuflduracakd r. Her canl y yaratan, her vâr, her ân varl kda durduran, hepsini, korku ve dehfletden koruyan, yaln z Odur. Böyle bir Allah n flerefli ismine s narak, ya nî Ondan yard m bekliyerek bu kitâb yazma a bafll yoruz. Allahü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma salât ve selâm olsun. O yüce Peygamberin temiz Ehl-i beytine ve âdil, sâd k Eshâb n n herbirine, hayrl düâlar olsun. Hamd, bütün ni metleri Allahü teâlân n yarat p gönderdi ine inanmak ve söylemek demekdir. fiükr, bütün ni metleri islâmiyyete uygun kullanmak demekdir. slâm dîninin inançlar n, emrlerini ve yasaklar n bildiren binlerce k ymetli kitâb yaz lm fl, bunlar n ço u, yabanc dillere çevrilerek, her memlekete yay lm fld r. Buna karfl l k, bozuk düflünceli, k sa görüfllü kimseler ve ingiliz câsûslar na aldanm fl olan câhil din adamlar, z nd klar, her zemân, islâm n fâideli, feyzli ve fl kl ahkâm na, ya nî emrlerine, yasaklar na sald rm fl, onu lekeleme e, de ifldirme e, müslimânlar aldatma a u raflm fllard r. 3

slâm âlimlerinin flimdi de, dünyân n hemen her yerinde, islâm i tikâd n yayma a, savunma a çal fld klar flükrânla görülmekdedir. slâmiyyeti Eshâb- kirâmdan ifliterek, kitâblara yazan do ru yolun âlimlerine (Ehl-i sünnet âlimleri) denir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblar - n okumam fl veyâ anl yamam fl, tektük kimsenin, Kur ân- kerîmden ve hadîs-i flerîflerden yanl fl ma nâlar ç kararak, uygunsuz konuflmalar ve yaz lar da görülüyor ise de, böyle sözler ve yaz lar, müslimânlar n sa lam îmân karfl s nda, eriyip gitmekde, sâhibinin bilgisizli ini göstermekden baflka te sîri olmamakdad r. Müslimân oldu unu söyliyen veyâ cemâ at ile nemâz k larken görülen bir kimsenin müslimân oldu u anlafl l r. Sonra, bunun bir sözünde, yaz s nda veyâ bir hareketinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân bilgilerine uym yan birfley görülürse, bunun küfr veyâ dalâlet oldu u kendisine anlat l r. Bundan vazgeçmesi, tevbe etmesi söylenir. K sa akl, bozuk düflüncesi ile cevâb verip vazgeçmezse, bunun sap k veyâ mürted oldu u yâhud ingiliz kâfirlerine sat lm fl oldu u anlafl l r. Nemâz k lsa, hacca gitse, her ibâdeti ve iyili i yapsa da, bu felâketden kurtulamaz. Küfre sebeb olan fleyden vazgeçmedikce, bundan tevbe etmedikce müslimân olamaz. Her müslimân, küfre sebeb olan fleyleri iyi ö renerek, mürted olmakdan korunmal, kâfir olanlar ve müslimân görünen z nd klar ve ingiliz câsûslar n iyi tan y p, zararlar ndan sak nmal d r. Kur ân- kerîmden ve hadîs-i flerîflerden, yanl fl, bozuk ma nâlar ç - kar laca n, böylece yetmifliki dürlü sap k müslimân f rkan n türeyece- ini, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz haber vermifldir. (Berîka) ve (Hadîka) kitâblar, bu hadîs-i flerîfi, (Buhârî) ve (Müslim) kitâblar ndan alarak, aç klamakdad rlar. Büyük islâm âlimi ve din profesörü ad alt nda ortaya ç kmakda olan bu sap k f rkalardaki kimselerin kitâblar na, konferanslar na aldanmamal, bu din, îmân h rs zlar n n tuzaklar na düflmemek için, çok uyan k olmal d r. Bu câhil müslimânlardan baflka, komünistlerle masonlar bir yandan, h ristiyan misyonerleri ve ingilizlere sat lm fl olan vehhâbîler ile yehûdî siyonistleri de bir yandan, yeni yeni üsûllerle, müslimân yavrular n aldatma a çal fl yorlar. Uydurma yaz lar, filmler, tiyatrolar ve radyo, televizyon neflriyyât ile, islâm ve îmân yok etme e u rafl yorlar. Bu yolda milyarlarca lira harc ediyorlar. slâm âlimleri rahime-hümullahü teâlâ, bunlar n hepsine gerekli cevâblar önceden yazm fllar, Allahü teâlân n dînini, huzûr ve kurtulufl yolunu bildirmifllerdir. Hakîkî âlimlerden, büyük islâm âlimi, mevlânâ Hâlid-i Ba dâdî Osmânînin kuddise sirrûh ( tikâdnâme) kitâb n seçdik. Bu kitâb, Kemâhl merhûm hâc Feyzullah efendi taraf ndan türkçeye terceme edilerek (Ferâid-ül-fevâid) ismi verilmifl ve hicrî 1312 senesinde M srda tab edilmifldir. Bu tercemeyi sâdelefldirerek, (Herkese Lâz m Olan Îmân) ad n verdik. Birinci bask s 1966 da yap ld. Yapd m z 4

aç klamalar, kitâbdan ay rmak için, köfleli parantez [ ] içine koyduk. Neflr olunmas n nasîb etdi i için, Allahü teâlâya sonsuz hamd ve flükrler olsun! Bu tercemenin fârisî olan asl, stanbul Üniversitesi kütübhânesinin ( bnül Emîn Mahmûd Kemâl be ) k sm nda ( tikâdnâme) ismi ile F. 2639 numarada mevcûddur. Türkçe tercemesini (Hakîkat Kitâbevi), (Îmân ve slâm) ismi ile basd rm fld r. (Dürr-ül-muhtâr) kitâb n n sâhibi fazîletli Alâüddîn-i Haskefî rahime-hüllahü teâlâ, kâfirin nikâh bahsi sonunda diyor ki, (Nikâhl müslimân bir k z bâliga oldu u zemân, müslimânl bilmezse, nikâh bozulur. [Ya nî mürted olur.] Allahü teâlân n s fatlar n ona bildirmelidir. O da, tekrâr etmeli ve bunlara inand m demelidir). bni Âbidîn, bunu aç klarken diyor ki, (K z küçük iken; anas na, babas na tâbi olarak müslimând r. Bâliga olunca, anas n n, babas n n dînine tâbi olmas devâm etmez. slâmiyyeti bilmeyerek bâliga olunca, mürted olur. Îmân edilecek alt fleyi ö renip inanmad kça ve islâmiyyete uymak lâz m oldu una inanmad kça, (Kelime-i tevhîd) söylese, ya nî (Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah) dese de, müslimânl devâm etmez. (Âmentü billâhi...) de bulunan alt fleyi ö renip, bunlara inanmas ve Allahü teâlân n emrlerini ve yasaklar n kabûl etdim demesi lâz md r). bni Âbidînin bu sözünden anlafl l yor ki, bir kâfir, Kelime-i tevhîd söyleyince ve bunun ma nâs na k saca inan nca, o anda müslimân olur. Fekat, her müslimân gibi, bunun da, imkân bulunca, (Âmentü billâhi ve Melâiketihi ve Kütübihi ve Rüsülihi vel Yevmil-âhiri ve bil Kaderi hayrihi ve flerrihi minallahi teâlâ vel-ba sü ba delmevti hakkun, eflhedü en lâilâhe illallah ve eflhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü) diye Âmentünün esâslar n ezberlemesi ve ma nâs n ve islâm bilgilerinden kendisine lâz m olanlar iyice ö renmesi lâz md r. Bir müslimân çocu u da, bu alt fleyi ve islâm bilgilerini ö renmez ve inand n söylemezse, âk l ve bâlig oldu u zemân, mürted olur. Îmân etdikden sonra, ( slâm bilgileri)ni, ya nî farzlar, harâmlar, abdesti, guslü ve nemâz k lmas n ve avret mahallini örtmesini hemen sorup ö renmesi de farz olur. Sordu u kimsenin ö retmesi veyâ hakîkî din kitâb bildirmesi, buna da farz olur. Soracak kimseyi veyâ kitâb bulamazsa aramas farz olur. Aramazsa kâfir olur. Buluncaya kadar bilmemesi özr olur. Farzlar vaktinde yapm - yan ve harâm iflliyen Cehennemde azâb görecekdir. Îmân n alt esâs üzerinde, bu kitâb m zda genifl bilgi vard r. Her müslimân bu kitâb iyi okumal ve çocuklar n n ve bütün tan d klar n n okumalar için gayret etmelidir. Avret mahalli 475.ci sahîfede yaz l d r. Kitâb m zda, âyet-i kerîmelerin ma nâlar n yazarken, (Meâlen buyuruldu) denilmekdedir. (Meâlen) demek, (tefsîr âlimlerinin bildirdiklerine göre) demekdir. Çünki, âyet-i kerîmelerin ma nâlar n, yaln z Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem anlam fl ve Eshâb na bildirmifldir. Tefsîr âlimleri, bu hadîs-i flerîfleri münâf klar n ve ingiliz kâfirlerine sat lm fl olan z nd klar n, ya nî mezhebsiz din adamlar n n 5

uydurduklar hadîslerden ay rm fllar, bulamad klar hadîs-i flerîfler için, tefsîr ilmine uyarak, âyet-i kerîmelere kendileri ma nâ vermifllerdir. Arabca bilen, fekat tefsîr ilminden haberi olmayan din câhillerinin anlad klar na (Kur ân tefsîri) denilmez. Bunun için, hadîs-i flerîfde, (Kur ân- kerîme kendi anlad na göre ma nâ veren, kâfir olur) buyuruldu. Allahü teâlâ, hepimizi, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdi i do ru yolda bulundursun! slâm câhillerinin ve büyük islâm âlimi gibi ismler tafl yan mezhebsizlerin, münâf klar n yald zl, sinsi yalanlar na aldanmakdan korusun! Âmîn. Hakîkat Kitâbevinin neflr etdi i bütün kitâblar, her dilde olarak Internet vâs tas ile bütün dünyâya yay lmakdad r. Mîlâdî sene Hicrî flemsî Hicrî kamerî 2001 1380 1422 TENBÎH: Misyonerler, h ristiyanl yayma a, yehûdîler, Talmûtu yayma a, stanbuldaki Hakîkat Kitâbevi, islâmiyyeti yayma a, masonlar ise, dinleri yok etme e çal fl yorlar. Akl, ilmi ve insâf olan, bunlardan do rusunu iz ân, idrâk eder, anlar. Bunun yay lmas na yard m ederek, bütün insanlar n dünyâda ve âh retde se âdete kavuflmalar na sebeb olur. Bugün, dünyâda bulunan müslimânlar, üç f rkaya ayr lm fld r. Birinci f rka, Eshâb- kirâm n yolunda olan, hakîkî müslimânlard r. Bunlara (Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) ve (F rka-i nâciyye), Cehennemden kurtulan f rka denir. kinci f rka, Eshâb- kirâma düflman olanlard r. Bunlara (fiî î) ve (F rka-i dâlle), sap k f rka denir. Üçüncüsü, sünnîlere ve flî îlere düflman olanlard r. Bunlara (Vehhâbî) ve (Necdî) denir. Çünki bunlar, ilk olarak, Arabistân n Necd flehrinde meydâna ç km fld r. Bunlara (F rka-i mel ûne) de denir. Çünki, bunlar n müslimânlara kâfir dedikleri, (Se âdet-i Ebediyye) ve (K yâmet ve Âh ret) kitâblar m zda yaz l d r. Peygamberimiz böyle söyliyenlere la net etmifldir. Müslimânlar bu üç f rkaya parçalayan, yehûdîlerle ingilizlerdir. Her mü min, nefsini tezkiye için, ya nî yarat l fl nda bulunan câhillikden ve günâhlardan temizlenmek için, her zemân (Lâ ilâhe illallah) okumal ve kalbini tasfiye için, ya nî nefsinden ve fleytândan ve kötü arkadafllardan ve zararl, bozuk kitâblardan gelmifl olan, küfr ve günâhlardan kurtulmak için, (Estagfirullah) okumal d r. slâmiyyete uyan n ve günâhlar na tevbe edenin düâlar kabûl olur. Nemâz k lm - yan n, aç k kad nlara ve avret yeri aç k olanlara bakan n, harâm yiyip içenin, islâmiyyete uymad anlafl l r. Bunun düâlar kabûl olmaz. Son sahîfedeki ilâveyi okuyunuz! 6

1 BAfiLANGIÇ Mevlânâ Hâlid-i Ba dâdî kaddesallahü teâlâ sirrehül azîz, kitâb - na bafllamadan önce, mâm- Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî rahmetullahi aleyh in (Mektûbât) kitâb n n üçüncü cildinin onyedinci mektûbunu yazarak, kitâb na zînet ve bereket vermek istemifldir. mâm- Rabbânî kuddise sirruh [1], bu mektûbunda buyuruyor ki: Mektûbuma Besmele ile bafll yorum. Bizlere her ni meti gönderen ve en büyük ni met olarak, müslimân yapmakla flereflendiren ve Muhammed aleyhisselâma ümmet k lmakla k ymetlendiren, Allahü teâlâya hamd ve flükrler olsun! yice düflünmeli ve anlamal d r ki, herkese her ni meti gönderen, yaln z Allahü teâlâd r. Herfleyi var eden, ancak Odur. Her varl, her ân varl kda durduran hep Odur. Kullardaki üstün ve iyi s fatlar, Onun lutfü ve ihsân d r. Hayât m z, akl m z, ilmimiz, gücümüz, görmemiz, iflitmemiz, söyliyebilmemiz, hep Ondand r. Saymakla bitirilemiyen çeflidli ni metleri, iyilikleri gönderen hep Odur. nsanlar güçlüklerden, s k nt - lardan kurtaran, düâlar kabûl eden, derdleri, belâlar gideren hep Odur. R zklar yaratan ve ulafld ran yaln z Odur. hsân o kadar boldur ki, günâh iflliyenlerin r zk n kesmiyor. Günâhlar örtmesi o kadar çokdur ki, emrini dinlemiyen, yasaklar ndan sak nm yan azg nlar, herkese rezîl ve rüsvâ etmiyor ve nâmûs perdelerini y rtm yor. Afv ve merhameti o kadar çokdur ki, cezây ve azâb hak edenlere azâb vermekde acele etmiyor. Ni metlerini, ihsânlar n, dostlar na ve düflmanlar na saç yor. Kimseden birfley esirgemiyor. Bütün ni metlerinin en üstünü, en k ymetlisi olarak da, do ru yolu, se âdet ve kurtulufl yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennete girmek için teflvîk buyuruyor.cennetdeki sonsuz ni metlere, bitmez, tükenmez zevklere ve kendi r zâs na, sevgisine kavuflabilmemiz için, sevgili Peygamberine sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem uymam z emr ediyor. flte, Allahü teâlân n ni metleri günefl gibi meydândad r. Baflkalar ndan gelen iyilikler, yine Ondan gelmekdedir. Baflkalar n vâs ta k lan, onlara iyilik yapmak iste ini veren, onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine Odur. Bunun için, her yerden, herkesden gelen ni metleri gönderen hep Odur. Ondan baflkas ndan iyilik, ihsân beklemek, emânetciden, emânet olarak birfley isteme e ve fakîrden sadaka isteme e benzer. Bu sözlerimizin, yerinde ve do ru oldu unu, câhil olanlar da, âlimler gibi, kal n kafal lar da, zekî, keskin görüfllü olanlar gibi bilir. Çünki, anlat lanlar, meydânda olan, düflünme e bile lüzûm olm yan bilgilerdir. nsan n, bu ni metleri gönderen Allahü teâlâya, gücü yetdi i ka- [1] mâm- Rabbânî, 1034 [m. 1624] de vefât etdi. 7

dar flükr etmesi, insanl k vazîfesidir. Akl n emr etdi i bir vazîfe, bir borçdur. Fekat, Allahü teâlâya yap lmas îcâb eden bu flükrü yerine getirebilmek, kolay bir ifl de ildir. Çünki insanlar, yok iken sonradan yarat lm fl, za îf, muhtâc, aybl ve kusûrludur. Allahü teâlâ ise, hep var, sonsuz vard r. Ayblardan, kusûrlardan, uzakd r. Bütün üstünlüklerin sâhibidir. nsanlar n Allahü teâlâya hiçbir bak mdan benzerlikleri, yak nl klar yokdur. Böyle afla kullar, öyle bir yüce Allah n flân na yak flacak bir flükr yapabilir mi? Çünki, çok fley vard r ki, insanlar onlar güzel ve k ymetli san r. Fekat, Allahü teâlâ, bunlar kötülük bilir ve be- enmez. Sayg ve flükr sand m z fleyler, be enilmiyen, baya fleyler olabilir. Bunun içindir ki, insanlar, kendi kusûrlu akllar, k sa görüflleri ile Allahü teâlâya karfl flükr, sayg olabilecek fleyleri bulamaz. fiükr etme e, sayg gösterme e yar yan vazîfeler, Allahü teâlâ taraf ndan bildirilmedikçe, övmek san lan fleyler, kötülemek olabilir. flte, insanlar n Allahü teâlâya karfl, kalb ile ve dil ile ve beden ile yapmalar ve inanmalar lâz m olan flükr borcu, kulluk vazîfeleri, Allahü teâlâ taraf ndan bildirilmifl ve Onun sevgili Peygamberi sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem taraf ndan ortaya konmufldur. Allahü teâlân n gösterdi i ve emr etdi i kulluk vazîfelerine ( slâmiyyet) denir. Allahü teâlâya flükr, Onun Peygamberinin getirdi i yola uymakla olur. Bu yola uym yan, bunun d fl nda kalan hiçbir flükrü, hiçbir ibâdeti, Allahü teâlâ kabûl etmez, be enmez. Çünki, insanlar n, iyi, güzel sand klar çok fley vard r ki, islâmiyyet, bunlar be enmemekde, çirkin olduklar n bildirmekdedir. Demek ki, akl olan kimselerin, Allahü teâlâya flükr etmek için, Muhammed aleyhisselâma uymalar lâz md r. Onun yoluna ( slâmiyyet) denir. Muhammed aleyhisselâma uyan kimseye (Müslimân) denir. Allahü teâlâya flükr etme e, ya nî Muhammed aleyhisselâma uyma a ( bâdet etmek) denir. slâm bilgileri iki k smd r: Din bilgileri ve fen bilgileri. Dinde reformcular, din bilgilerine (Skolastik bilgiler), fen bilgilerine (Rasyonel bilgiler) diyorlar. Din bilgileri de ikiye ayr l r: 1 - Kalb ile i tikâd edilmesi, ya nî inan lmas lâz m olan bilgilerdir. Bu ilmlere (Üsûl-i din) veyâ (Îmân) bilgileri denir. K sacas, (Îmân) Muhammed aleyhisselâm n bildirdi i alt fleye inanmak ve islâmiyyeti kabûl etmek ve küfr alâmeti olan fleyleri söylemekden ve kullanmakdan sak nmakd r. Her müslimân n, küfr alâmeti olan fleyleri ö renmesi ve bunlardan sak nmas lâz md r. Îmân olana (Müslimân) denir. 2 - Beden ile veyâ kalb ile yap lacak ve sak n lacak ibâdet bilgileridir. Yap lmas emr edilen bilgilere (Farz), sak n lmas emr edilen bilgilere (Harâm) denir. Bunlara (Fürû-i din) veyâ (Ahkâm- islâmiyye) yâhud ( slâmiyyet) bilgileri denir. [Herkese ilk lâz m olan fley, (Kelime-i tevhîd) söylemek ve bunun ma nâs na inanmakd r. Kelime-i tevhîd (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah)d r. Bunun ma nâs (Allah vard r ve birdir. Muhammed aleyhisselâm, Onun Peygamberidir) demekdir. Buna inanma a (Îmân etmek) ve (Müslimân olmak) denir. nanan kimseye (Mü min) ve (Müslimân) denir. Îmân n devâml olmas lâz md r. Bunun için, küfre 8

sebeb olan fleyleri yapmakdan ve küfr alâmeti olan fleyleri kullanmakdan sak nmak lâz md r. Kur ân- kerîm Allah kelâm d r. Allahü teâlâ, Cebrâîl aleyhisselâm ismindeki melek ile, Kur ân- kerîmi Muhammed aleyhisselâma göndermifldir. Kur ân- kerîmin kelimeleri arabîdir. Fekat, bu kelimeleri yan yana dizen Allahü teâlâd r. Kur ân- kerîmdeki arabî kelimeler, Allahü teâlâ taraf ndan dizilmifl âyetler hâlinde, harf ve kelime olarak gelmifldir. Bu harf ve kelimelerin ma nâs kelâm- ilâhîyi tafl makdad r. Bu harflere, kelimelere (Kur ân) denir. Kelâm- ilâhîyi gösteren ma nâlar da Kur ând r. Bu kelâm- ilâhî olan Kur ân mahlûk de ildir. Allahü teâlân n baflka s fatlar gibi ezelî ve ebedîdir. Cebrâîl aleyhisselâm her sene bir kerre gelip, o âna kadar inmifl olan Kur ân- kerîmi, Levh-il mahfûzdaki s ras na göre okur, Peygamberimiz de tekrâr ederdi. Âh rete teflrîf edece i sene, iki kerre gelip, temâm n okudular. Peygamberimiz ve Eshâb n ço u, Kur ân- kerîmin temâm n ezberlemifllerdi. Âh rete teflrîf etdikleri sene halîfe Ebû Bekr-i S ddîk, ezber bilenleri toplay p, yaz l olanlar getirtip, bir hey ete bütün Kur ân- kerîmi yazd rd. Böylece (Mushaf) denilen bir kitâb meydâna geldi. Otuzüçbin sahâbî, bu mushaf n her harfinin tam yerinde oldu una sözbirli i ile karar verdi. Muhammed aleyhisselâm n sözlerine (Hadîs-i flerîf) denir. Bunlardan, ma nâs Allahü teâlâ taraf ndan, kelimeleri Muhammed aleyhisselâm taraf ndan olan hadîs-i flerîflere (Hadîs-i kudsî) denir. Hadîs kitâblar çokdur. Bunlardan, (Buhârî) ve (Müslim) kitâblar meflhûrdur. Allahü teâlân n emrlerinden, inan lacak bilgilere (Îmân), yap lacak olanlara (Farz), sak n lacak olanlara (Harâm) denir. Farzlara ve harâmlara (Ahkâm- islâmiyye) denir. slâm bilgilerinden birine bile inanm yana (Kâfir) denir. nsana ikinci lâz m olan fley, kalbini temizlemekdir. Kalb deyince, iki fley anlafl l r. Gö sümüzde bulunan et parças na herkes kalb diyor. Yürek denilen bu kalb, hayvanlarda da vard r. kinci kalb, yürekde bulunan, görülemiyen kalbdir. Bu kalbe (gönül) denir. Din kitâblar nda yaz l olan kalb, bu gönüldür. slâm bilgilerinin yeri bu kalbdir. nanan ve inanmayan da bu kalbdir. nanan kalb, temizdir. nanm yan kalb pisdir, ölüdür. Kalbin temiz olmas için çal flmak, birinci vazîfemizdir. bâdet yapmak, bilhâssa nemâz k lmak ve istigfâr söylemek kalbi temizler. Harâm ifllemek, kalbi bozar. Peygamberimiz buyurdu ki, (Çok istigfâr okuyunuz! stigfâr düâs okuma a devâm edeni, Allahü teâlâ hastal klardan, her derdden korur. Hiç ummad yerden r zkland r r.) stigfâr (Estagfirullah) demekdir. Düâlar n kabûl olmas için, okuyan n müslimân olmas, günâhlar na tevbe etmesi, ma nâs n bilerek ve inanarak söylemesi lâz md r. Kararm fl kalb ile yap lan düâ kabûl olmaz. Üç kerre düâ okuyan n ve befl vakt nemâza devâm edenin kalbi de temizlenir ve söyleme e bafllar. Kalb söylemeden yaln z a z ile yap lan düân n fâidesi olmaz. slâm dîninin bildirdi i din bilgileri, (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblar nda yaz l olan bilgilerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri 9

îmân ve islâm bilgileri aras nda, ma nâlar aç k olan (nasslar)dan ya nî âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i flerîflerden birine inanmayan (Kâfir) olur. nanmad n gizlerse, (Münâf k) denir. Hem gizler, hem de, müslimân görünerek müslimânlar aldatma a çal fl rsa, buna (Z nd k) denir. Ma nâs aç k olm yan nasslar yanl fl te vîl ederek, yanl fl inan rsa, kâfir olmaz. Fekat, Ehl-i sünnetin do ru yolundan ayr ld için, Cehenneme girecekdir. Bu kimse, ma nâs aç k olan nasslara inand için, azâbda sonsuz kalm yacak, Cehennemden ç kar lacak, Cennete sokulacakd r. Bunlara (Bid at ehli) veyâ (Dalâlet f rkalar ) denir. Yetmifliki dürlü dalâlet f rkas vard r. Bunlar n ve kâfirlerin, mürtedlerin yapd klar ibâdetlerin ve insanlara yapd klar iyiliklerin, hizmetlerin hiçbiri kabûl edilmez, âhiretde ifle yaramaz. tikâd do ru olan müslimânlara (Ehl-i sünnet vel-cemâ at) veyâ (Sünnî) denir. Sünnî olanlar, ibâdet yapmakda dört mezhebe ayr lm fllard r. Bu dört mezhebde bulunanlar, birbirlerinin Ehl-i sünnet olduklar n bilirler ve seviflirler. Dört mezhebden birinde bulunmayan kimse, Ehl-i sünnet olmaz. Ehl-i sünnet olm yan n da, kâfir veyâ bid at ehli olaca, mâm- Rabbânînin mektûblar nda, bilhâssa birinci cildin ikiyüzseksenalt nc mektûbunda ve (Dürr-ül-muhtâr) n Tahtâvî hâfliyesinin (Zebây h) k sm nda ve (El-besâir li-münkîr-it-tevessül-i bi-ehl-il-mekâbir) kitâb nda vesîkalar ile yaz l d r. Bu iki kitâb arabîdirler. kincisi, Hindistânda yaz lm fl ve bas lm fl olup, 1395 [m. 1975] senesinde ve dahâ sonra stanbulda Hakîkat Kitâbevi taraf ndan ofset yolu ile müteaddid bask lar yap lm fld r. Dört mezhebden birine göre ibâdet yapanlar, günâh yaparlarsa veyâ ibâdetlerinde kusûr ederler ve tevbe ederlerse, günâhlar afv olur. Tevbe etmezlerse, Allahü teâlâ, bunlar, dilerse afv eder, Cehenneme hiç sokmaz. Dilerse, günâhlar kadar, azâb eder ise de, yine azâbdan kurtulacaklard r. Dinde zarûrî ma lûm olan, ya nî câhillerin bile iflitmifl oldu u, aç k bilgilerden birine bile inanm yanlar, Cehennemde sonsuz azâb göreceklerdir. Bunlara (Kâfir) ve (Mürted) denir. Kâfirler, kitâbl ve kitâbs z olmak üzere ikiye ayr l r. Müslimân evlâd iken, sonradan dinden ç karak kâfir olana, (Mürted) denir. bni Âbidîn rahime-hullahü teâlâ, flirk sebebi ile nikâh harâm olanlar bildirirken buyuruyor ki, (Mürted, Mülhid, Z nd k, Mecûsî, Putperest, eski yunan felsefecileri, Münâf k, yetmifliki f rkadan taflk nl k edip kâfir olanlar, [Berehmen, Budist], Bât nî, bâhî ve Dürzî denilen kimseler, hep kitâbs z kâfirdirler). Komünistlerle masonlar da böyledir. H - ristiyanlar n ve yehûdîlerin, gökden inen ve sonradan de ifldirilip bozulan (Tevrât) ve ( ncîl) kitâblar na inananlar kitâbl kâfirdir. Bunlar, herhangi bir mahlûkda (Ülûhiyyet s fat ) bulundu una inan rsa, (Müflrik) olur. Allahü teâlân n (S fât-i zâtiyye)sine ve (S fât-i sübûtiyye)sine (Ülûhiyyet s fatlar ) denir. Kitâbl veyâ kitâbs z herhangi bir kâfir, müslimân olursa, Cehenneme girmekden kurtulur. Hiç günâhs z temiz bir müslimân olur. Fekat, (Sünnî) bir müslimân olmas lâz md r. Sünnî olmak demek, Ehl-i sünnet âlimlerinden birinin rahime-hümullahü teâlâ kitâb n okuyup, ö renip, îmân n n, sözlerinin ve ifllerinin buna uygun olmas demekdir. Dün- 10

yâda bir insan n müslimân olup olmad, zarûret olmadan, aç k olarak söyledi i sözlerinden ve ifllerinden anlafl l r. Bu insan n âhirete îmânl gidip gitmedi i, son nefesinde belli olur. Büyük günâh ifllemifl olan erkek veyâ kad n bir müslimân, temiz kalb ile, tevbe ederse, günâhlar, muhakkak afv olur. Günâhs z tertemiz olur. (Tevbe)nin ne oldu u ve tevbenin nas l yap laca ilmihâl kitâblar nda, meselâ türkçe ve arabî (Îmân ve slâm) ve (Se âdet-i ebediyye) kitâb nda uzun bildirilmifldir.] 2 ÎMÂN ve SLÂM Bu ( T KÂDNÂME) kitâb nda, Resûlullah n sallallahü aleyhi ve sellem (Îmân ve islâm ) bildiren bir hadîs-i flerîfi aç klanacakd r. Bu hadîs-i flerîfin bereketi ile, müslimânlar n i tikâdlar n n temâmlanaca n [kuvvetlenece ini], böylece, salâha ve se âdete kavuflacaklar n ve cürmü, günâh çok olan bu Hâlidin de kuddise sirruh kurtulmas na sebeb olaca n ümmîd ediyorum. Hiçbirfleye muhtâc olm yan ve keremi, ihsân bol olan ve kullar - na çok ac yan Allahü teâlâya güzel i tikâd m flöyledir ki, sermâyesi az, kalbi kara olan bu fakîr Hâlidin yersiz sözlerini afv buyura ve kusûrlu ibâdetlerini kabûl eyleye! Yalanc, aldat c fleytân n kötülüklerinden [ve islâm düflmanlar n n yalan yanl fl sözlerine ve yaz lar na aldanmakdan] koruyarak, flâd eyleye! Merhametlilerin en merhametlisi ve ihsân sâhiblerinin en cömerdi ancak Allahü teâlâd r. slâm âlimleri buyurdu ki, (Mükellef) olan, ya nî âk l ve bâli olan, kad n, erkek her müslimân n, [Allahü teâlây tan mas, bilmesi, ya nî] Allahü teâlân n s fât- zâtiyyesini ve s fât- sübûtiyyesini, do ru bilmesi ve inanmas lâz md r. Herkese ilk farz olan fley budur. Bilmemek özr olmaz. Bilmemek günâh olur. Ahmed o lu Hâlid-i Ba dâdînin bu kitâb yazmas, baflkalar na üstünlük ve bilgi satmak ve flöhret sâhibi olmak için de ildir. Bir yâdigâr, bir hizmet b rakmak içindir. Allahü teâlâ, bu âciz olan Hâlide [1] ve bütün müslimânlara kendi kuvveti ile ve Resûlünün mubârek rûhunun yard m ile imdâd eylesin! Âmîn. [Allahü teâlân n (S fât- zâtiyye)si alt d r. Bunlar: Vücûd, K dem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefet-ün lil-havâdis ve K yâm-ü bi-nefsihî dir. Vücûd, kendili inden var olmak demekdir. K dem, varl n n öncesi, bafllang c olmamakd r. Bekâ, varl sonsuz olmakd r, hiç yok olmamakd r. Vahdâniyyet, hiç bir bak mdan flerîki, nazîri, benzeri olmamakd r. Muhâlefet-ün lil-havâdis, hiçbir fleyinde, hiçbir [1] Hâlid-i Ba dâdî, 1242 [m. 1826] da fiâmda vefât etdi. 11

mahlûka, hiçbir bak mdan benzemez demekdir. K yâm-ü bi-nefsihî, varl kendindendir, hep var olmas için, hiçbir fleye muhtâç de ildir, demekdir. Bu alt s fat n hiç biri, mahlûklar n hiçbirinde yokdur. Bunlar n, mahlûklara hiçbir sûretde tealluklar, ba lant lar da yokdur. Ba z âlimler, Vahdâniyyet ve Muhâlefet-ün lil-havâdisin ayn olduklar n söyliyerek, (s fât- zâtiyye befldir) demifllerdir]. Allahü teâlâdan baflka olan herfleye, (Mâ-sivâ) veyâ (Âlem) denir. fiimdi (Tabî at) diyorlar. Âlemlerin hepsi yok idi. Hepsini Allahü teâlâ yaratd. Âlemlerin hepsi, mümkindir ve hâdisdir. Ya nî, yok iken var olabilir ve var iken yok olabilirler ve yok iken var olmufllard r. (Allahü teâlâ var idi. Hiçbirfley yok idi) hadîs-i flerîfi, bunu bildirmekdedir. Âlemin hâdis oldu unu gösteren ikinci bir delîl de, âlemin her zemân bozularak de iflmesidir. Her fley de iflmekdedir. Kadîm olan fley ise, hiç de iflmez. Allahü teâlân n zât [ya nî kendisi] ve s - fatlar böyledir. Bunlar hiç de iflmez. [Hâlbuki âlemde, fizik olaylar nda, maddelerin hâl de ifldirmesi oluyor. Kimyâ reaksiyonlar nda, maddelerin özü, yap s de ifliyor. Cismlerin yok olarak baflka cismlere döndü ünü görüyoruz. Bugün, yeni bilinen atom de- iflmelerinde ve çekirdek reaksiyonlar nda, madde, element de yok oluyor. Enerjiye dönüyor.] Âlemlerin böyle de iflmeleri, birbirlerinden hâs l olmalar, sonsuzdan gelemez. Bir bafllang c olmas, yokdan var edilmifl olan ilk maddelerden, elementlerden hâs l olmalar lâz md r. Âlemin mümkin oldu una, ya nî yok iken var olabilece ine baflka bir delîl de, âlemin hâdis olmas d r. Ya nî, herfleyin yok iken var olmalar d r. [Vücûd, var olmak demekdir. Üç dürlü vücûd vard r: Birincisi (Vâcib-ül-vücûd)dür. Ya nî, varl lâz m olan vücûddür. Hep vard r. Önceleri ve sonsuz sonralar hiç yok olamaz. Yaln z Allahü teâlâ vâcib-ül-vücûddür. kincisi, (Mümteni -ul-vücûd)dür. Ya nî, var olamaz. Hep yok olmas lâz md r. fierîk-i bârî böyledir. Ya nî, Allahü teâlâya ortak, Allahü teâlâ gibi ikinci bir tanr var olamaz. Üçüncüsü, (Mümkin-ül-vücûd)dür. Ya nî, var da olabilir, yok da olabilir. Bütün âlemler, mahlûklar hep böyledir. (Vücûd) kelimesinin tersi (Adem) kelimesidir. Adem, yokluk demekdir. Âlemler, ya nî herfley, var olmadan önce ademde idi. Ya nî yok idiler.] Mevcûd, ya nî, var olan fley ikidir: Biri (Mümkin), ikincisi (Vâcib)dir. E er mevcûd, yaln z mümkin olsayd ve vâcib-ül-vücûd bulunmasayd, hiçbirfley var olamazd. [Çünki, yok iken var olmak, bir de ifliklikdir, bir olayd r. Fizik bilgimize göre, her cismde bir olay olmas için, bu cisme d flardan bir kuvvetin te sîr etmesi, bu kuvvet kayna n n, bu cismden önce mevcûd olmas lâz md r.] Bunun için, 12

mümkin olan mevcûd, kendi kendine var olamaz ve varl kda duramaz. Ona bir kuvvet te sîr etmeseydi, hep yoklukda kal rd. Var olamazd. Kendini var edemiyen, baflka mümkinleri de elbette halk edemez, yaratamaz. Mümkini yaratan n, vâcib-ül-vücûd olmas lâz md r. Âlemin var olmas, bunu yokdan var eden bir yarat c n n var oldu unu gösteriyor. Görülüyor ki, hâdis olm yarak ve mümkin olm yarak, ya nî hep var olarak, bütün mümkinlerin tek yarat c s, ancak vâcib-ül-vücûddür. O kadîmdir. Ya nî hep var idi. Vâcib-ül-vücûd demek, vücûdü baflkas ndan olmay p ancak kendindendir. Ya nî kendi kendine hep vard r. Baflkas taraf ndan yarat lmam fld r. E er böyle olmazsa, mümkin ve hâdis olmas, baflkas taraf ndan yarat lmas lâz m olur. Bu ise, düflünülenin tersine olan bir netîcedir. Fârisîde (Hudâ) demek, kendi kendine hep olucu, ya nî kadîm demekdir. [Kitâb m z n I. ci k sm, 6. c maddesinde, 74.cü sahîfede, dahâ genifl bilgi vard r. Lütfen oradan da okuyunuz!] Âlemlerin, flafl lacak bir nizâm içinde olduklar n görüyoruz. Fen, her sene bunlar n yenilerini bulmakdad r. Bu nizâm yaratan n, (Hay) diri, (Âlim) bilici, (Kâdir) gücü yetici, (Mürîd) dileyici, (Semî) iflitici, (Basîr) görücü, (Mütekellim) söyleyici ve (Hâl k) yarat c olmas lâz md r. Çünki, ölmek ve câhil olmak ve gücü yetmemek ve zorla yapmak, sa rl k ve körlük ve söyliyememek, birer kusûrdur, utan lacak fleylerdir. Bu kâinât, bu âlemi, bu nizâm üzere yaratanda ve yok olmakdan koruyanda, böyle kusûrlu s fatlar n bulunmas olacak fley de ildir. [Atomdan y ld zlara kadar her varl k birer hesâbla, kanûnla yarat lm fld r. Fizikde, kimyâda, astronomide ve biyolojide keflf edilebilen kanûnlardaki, ba lant lardaki nizâm, akllara hayret vermekdedir. Darwin bile, (Gözün yap s ndaki nizâm, incelikleri düflündükçe, hayretden tepem atacak gibi oluyor) demek zorunda kalm fld r. Hava, yüzde 78 azot, 21 oksijen ve 1 soy gazlar kar fl m - d r. Bileflik de il, kar fl md r. Oksijen yüzde 21 den çok olsayd, ci- erlerimizi yakard. 21 den az olsayd, kandaki g dâ maddelerini yakamazd. nsanlar ve hayvanlar, yaflayamazd. Bu 21 mikdâr, her yerde ve ya murda de iflmiyor. Bu ise büyük ni metdir. Allah n varl n, kudretini ve merhametini göstermiyor mu? Bu hârika yan nda, gözün yap s hiç kalmakdad r. Fen bilgilerinde okutulan bütün kanûnlar, ince hesâblar, formülleri yaratan, hiç noksan s fatl olur mu?] Bundan baflka, ad geçen kemâl s fatlar n, mahlûklar nda da görüyoruz. Bunlar, mahlûklar nda yaratm fld r. Bu s fatlar, kendisinde bulunmasayd, mahlûklarda nas l yaratabilirdi? Kendisinde bulunmasayd, mahlûklar Ondan dahâ üstün olurlard. Yine deriz ki, âlemleri yaratanda, bütün kemâl, üstün s fatlar n 13

bulunmas ve noksan s fatlardan hiçbirinin bulunmamas lâz md r. Çünki noksan, kusûrlu olan, Hudâ, yarat c olamaz. Akl n gösterdi i bu delîlleri bir yana b rak rsak, âyet-i kerîmeler ve hadîs-i flerîfler de, Allahü teâlân n kemâl s fatlar oldu unu aç kça bildirmekdedir. Bunda flübhe etmek câiz de ildir. fiübhe etmek küfre sebeb olur. Yukar da yaz l sekiz kemâl s fat na (S fât-i sübûtiyye) denir. Ya nî, Allahü teâlân n s fât- sübûtiyyesi sekizdir. Allahü teâlâda bütün kemâl s fatlar vard r. Onun zât nda ve s fatlar nda ve ifllerinde hiçbir kusûr ve kar fl kl k ve de ifliklik yokdur. (S fât-i zâtiyye) ve (S fât-i sübûtiyye)ye (Ülûhiyyet s fatlar ) denir. Bir mahlûkda ülûhiyyet s fat bulundu una inanan (Müflrik) olur. 3 SLÂMIN fiartlari Bütün âlemleri, her ân varl kda durduran ve her ân hâz r ve nâz r olan ve bütün iyiliklerin ve ni metlerin vericisi olan Allahü teâlân n yard m ile flimdi, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek sözünü aç klama a bafll yoruz. Müslimânlar n kahraman imâm, Eshâb- kirâm n yükseklerinden, hep do ru söyleyici olmakla meflhûr, sevgili büyü ümüz, Ömer bin Hattâb rad yallahü anh buyuruyor ki: (Öyle birgün idi ki, Eshâb- kirâmdan birkaç m z Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin huzûrunda ve hizmetinde bulunuyorduk). O gün, o sâat, öyle flerefli, öyle k ymetli ve hiç ele geçmez bir gün idi. O gün, Resûlullah n sohbetinde, yan nda bulunmakla flereflenmek, rûhlara g dâ olan, canlara zevk ve safâ veren mübârek cemâlini görmek nasîb olmufldu. Bu günün flerefini, k ymetini anlatabilmek için, (Öyle birgün idi ki...) buyurdu. Cebrâîl aleyhisselâm insan fleklinde görmek, onun sesini iflitmek, kullar n muhtâc oldu u bilgiyi, gâyet güzel ve aç k olarak, Resûlullah n sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem mübârek a z ndan iflitmek nasîb olan bir gün gibi, flerefli ve k ymetli bir vakt bulunabilir mi? (O vakt, ay do ar gibi, bir zât yan m za geldi. Elbisesi çok beyâz, saçlar da pek siyâh idi. Üzerinde toz toprak, ter gibi yolculuk alâmetleri görünmüyordu. Resûlullah n sallallahü aleyhi ve sellem Eshâb olan bizlerden hiçbirimiz onu tan m yorduk. Ya nî, görüp bildi imiz kimselerden de ildi. Resûlullah n sallallahü aleyhi ve sellem huzûrunda oturdu. Dizlerini, mübârek dizlerine yanafld rd ). Bu gelen, Cebrâîl ismindeki melek idi. nsan flekline girmifldi. Cebrâîl aleyhisselâm n böyle oturmas, edebe uymuyor gibi görünüyor ise de, bu hâli, mühim birfleyi bildirmekdedir. Ya nî, din bilgisi 14

ö renmek için utanmak do ru olmad n ve üstâda gurûr, kibr yak flm yaca n göstermekdedir. Herkesin, dinde ö renmek istediklerini, mu allimlere serbestçe ve s k lmadan sormas lâz m geldi ini Cebrâîl aleyhisselâm, Eshâb- kirâma, bu hâli ile, anlatmakdad r. Çünki, din ö renmekde utanmak ve Allahü teâlân n hakk n ödemekde ve ö retmekde ve ö renmekde s k lmak do ru olmaz. (O zât- flerîf, ellerini Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin mübârek dizleri üzerine koydu. Resûlullaha sorarak, yâ Resûlallah! Bana islâmiyyeti, müslimânl anlat dedi). ( slâm) demek, lügatda, boyun bükerek teslîm olmak demekdir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, islâm kelimesinin, islâmiyyetde befl temel dire in ismi oldu unu flöyle beyân buyurdu: Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: 1 - slâm n flartlar ndan birincisi (Kelime-i flehâdet getirmekdir). Kelime-i flehâdet getirmek demek, (Eflhedü en lâ ilâhe illallah ve eflhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh) söylemekdir. Ya nî, âk l ve bâlig olan ve konuflabilen kimsenin, (Yerde ve gökde, Ondan baflka, ibâdet edilme e hakk olan ve tap lma a lây k olan hiçbir fley ve hiçbir kimse yokdur. Hakîkî ma bûd ancak, Allahü teâlâd r). O, vâcib-ül-vücûddür. Her üstünlük Ondad r. Onda hiçbir kusûr yokdur. Onun ismi (Allah)d r, demesi ve buna kalb ile kesin olarak inanmas d r. Ve yine, O gül renkli, beyâz k rm z, parlak, sevimli yüzlü ve kara kafll ve kara gözlü, mübârek aln aç k, güzel huylu, gölgesi yere düflmez ve tatl sözlü, Arabistânda Mekkede do du u için Arab denilen, Hâflimî evlâd ndan (Abdüllah n o lu Muhammed ad ndaki zât-i âlî, Allahü teâlân n kulu ve resûlüdür, ya nî Peygamberidir). Vehebin k z olan hazret-i Âminenin o ludur. [Mîlâd n 571. ci senesi, Nisan ay n n 20. ci pazartesi sabâh, fecr a ar rken] Mekke flehrinde dünyâya teflrîf etdi. K rk yafl nda iken Peygamber oldu u kendisine bildirildi. Bu seneye (Bi set senesi) denir. Bundan sonra, onüç sene Mekkede, insanlar slâm dînine da vet etdi. Allahü teâlân n emri ile, Medîne flehrine hicret eyledi. Burada islâmiyyeti her tarafa yayd. Hicretden on sene sonra, ya nî mîlâd n 632 senesi Hazîran nda, Rebî ul-evvelin on ikinci pazartesi günü Medînede vefât eyledi. [Târîhcilere göre, Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvere flehrine hicretinde, mîlâd n 622. ci senesinde, Safer ay n n yirmiyedinci Perflembe günü akflama yak n Sevr da ndaki ma araya girdi. Pazartesi gecesi ma aradan ç k p, efrencî Eylül ay n n yirminci ve rûmî Eylül ay n n yedinci ve Rebî ul-evvelin sekizinci Pazartesi günü Medîne flehrinin Kubâ köyüne ayak basd. Bu mes ûd gün, müslimânlar n (Hicrî flemsî) sene bafl oldu. fiî îlerin hicrî flemsî se- 15

ne bafllang c, bundan alt ay evveldir. Ya nî, atefle tapan mecûsî kâfirlerin Nevruz bayramlar olan Mart n 20. ci günü bafllamakdad r. Gece ile gündüzün müsâvî oldu u perflembe günü de Kubâda kal p, Cum a günü ayr ld. O gün Medîneye girdi. O senenin Muharrem ay n n birinci günü de, (Hicrî kamerî) sene bafl kabûl edildi. Bu kamerî sene bafl, Temmuz ay n n onalt nc Cum a günü idi. Herhangi bir mîlâdî sene bafl n n rastlad hicrî flemsî sene, bu mîlâdî yeni seneden 622 noksand r. Herhangi bir hicrî flemsî sene bafl n n rastlad mîlâdî sene, bu yeni flemsî seneden 621 fazlad r.] 2 - slâm n befl flart ndan ikincisi, flartlar na ve farzlar na uygun olarak, hergün befl kerre (Vakti gelince, nemâz k lmakd r). Her müslimân n, her gün, vaktleri gelince, befl kerre nemâz k lmas ve herbirisini vaktinde k ld n bilmesi farzd r. Câhillerin, mezhebsizlerin hâz rlad klar yanl fl takvîmlere uyarak, vaktinden evvel k lmak büyük günâh olur ve bu nemâz sahîh olmaz. Hem de, ö lenin ilk sünnetinin ve akflam n farz n n kerâhet vaktinde k l nmas - na sebeb olmakdad r. [Nemâz vaktinin geldi i, müezzinin ezân okumas ile anlafl l r. Kâfirlerin, bid at ehlinin okudu u ve ho-parlör gibi çalg lar n seslerine (Ezân- Muhammedî) denmez.] Nemâzlar ; farzlar na, vâciblerine, sünnetlerine dikkat ederek ve gönlünü Allahü teâlâya vererek, vaktleri geçmeden k lmal d r. Kur ân- kerîmde, nemâza (Salât) buyuruluyor. Salât; lügatde insan n düâ etmesi, meleklerin istigfâr etmesi, Allahü teâlân n merhamet etmesi, ac mas demekdir. slâmiyyetde (Salât) demek; ilmihâl kitâblar nda bildirildi i fleklde, belli hareketleri yapmak ve belli fleyleri okumak demekdir. Nemâz k lma a ( ftitâh tekbîri) ile bafllan r. Ya nî erkeklerin ellerini kulaklar na kald r p göbek alt na ve kad nlar n ellerini omuz hizâs na kald r p, gö üs üstüne indirirken, (Allahü ekber) demeleri ile bafllan r. Son oturuflda, bafl sa ve sol omuzlara döndürüp, selâm verilerek bitirilir. 3 - slâm n befl flart ndan üçüncüsü, (Mal n n zekât n vermekdir). Zekât n lügat ma nâs, temizlik ve övmek ve iyi, güzel hâle gelmek demekdir. slâmiyyetde zekât demek; ihtiyâc ndan fazla ve (Nisâb) denilen belli bir s n r mikdâr nda (Zekât mal ) olan kimsenin, mal n n belli mikdâr n ay r p, Kur ân- kerîmde bildirilen müslimânlara, bafla kakmadan vermesi demekdir. Zekât, yedi s n f insana verilir. Dört mezhebde de, dört dürlü zekât mal vard r: Alt n ve gümüfl zekât, ticâret mal zekât, senenin yar dan fazlas nda çay rda otl yan dört ayakl kasab hayvanlar zekât ve toprak mahsûlleri zekât d r. Bu dördüncü zekâta (Uflr) denir. Yerden mahsûl al n r al nmaz uflr verilir. Di er üç zekât, nisâb mikdâr oldukdan bir sene sonra verilir. 16

4 - slâm n befl flart ndan dördüncüsü, (Ramezân- flerîf ay nda, hergün oruc tutmakd r). Oruc tutma a (Savm) denir. Savm, lügatde, birfleyi birfleyden korumak demekdir. slâmiyyetde, flartlar n gözeterek, Ramezân ay nda, Allahü teâlâ emr etdi i için, hergün üç fleyden kendini korumak demekdir. Bu üç fley; yimek, içmek ve cimâ d r. Ramezân ay, gökde hilâli [yeni ay ] görmekle bafllar. Takvîmle önceden hesâb etmekle bafllamaz. 5 - slâm n befl flart ndan beflincisi, (Gücü yetenin, ömründe bir kerre hac etmesidir). Yol emîn ve beden sa lam olarak, Mekke-i mükerreme flehrine gidip gelinceye kadar, geride b rakd çolukçocu unu geçindirme e yetiflecek maldan fazla kalan para ile oraya gidip gelebilecek kimsenin, ömründe bir kerre, Kâ be-i mu azzamay tavâf etmesi ve Arafât meydân nda durmas farzd r. O zât Resûlullahdan bu cevâblar iflitince, (Do ru söyledin yâ Resûlallah) dedi. Eshâb- kirâmdan, orada bulunanlar n, o zât n bu hâline flafld klar n, Ömer rad yallahü anh haber veriyor. Çünki, hem soruyor, hem de verilen cevâb n do ru oldu unu tasdîk ediyor. Birfleyi sormak, bilmedi ini ö renme i istemek demekdir. Do ru söyledin demek ise, bunlar bildi ini gösterir. Yukar da bildirilen, islâm n befl flart ndan en üstünü, (Kelime-i flehâdet) söylemek ve ma nâs na inanmakd r. Bundan sonra üstünü, nemâz k lmakd r. Dahâ sonra, oruc tutmak, dahâ sonra, hac etmekdir. En sonra, zekât vermekdir. Kelime-i flehâdetin en üstün oldu u, sözbirli i ile bellidir. Geri kalan dördünün üstünlük s ras nda, âlimlerin ço unun sözü, yukar da bildirdi imiz gibidir. Kelime-i flehâdet, müslimânl n bafllang c nda ve ilk olarak farz oldu. Befl vakt nemâz, bi setin onikinci senesinde ve hicretden bir sene ve birkaç ay önce mi râc gecesinde farz oldu. Ramezân- flerîf orucu, hicretin ikinci senesinde, fia bân ay nda farz oldu. Zekât vermek, orucun farz oldu u sene, Ramezân ay içinde farz oldu. Hac ise, hicretin dokuzuncu senesinde farz oldu. Bir kimse, islâm n bu befl flart ndan birini inkâr ederse, ya nî inanmaz, kabûl etmezse, yâhud alay eder, sayg göstermezse, ne ûzübillah, kâfir olur. Bunlar gibi, halâl ve harâm oldu u, aç k olarak ve sözbirli i ile bildirilmifl olan baflka fleylerden birini de kabûl etmiyen, ya nî halâle harâm diyen veyâ harâma halâl diyen de kâfir olur. Dinde zarûrî ma lûm olan, ya nî, islâm memleketinde yafl yan câhillerin bile iflitdi i, bildi i, din bilgilerinden birini inkâr eden, be enmiyen, kâfir olur. [Meselâ, domuz eti yimek, alkollü içki içmek, kumar oynamak ve kad nlar n, k zlar n bafllar, saçlar, kollar, bacaklar aç k, erkeklerin de dizleri ile göbek aras aç k olarak baflkas n n yan na ç kma- 17 Herkese Lâz m Olan Îmân: F-2

lar harâmd r. Ya nî, Allahü teâlâ, bunlar yasak etmifldir. Allahü teâlân n emrlerini ve yasaklar n bildiren dört hak mezheb, erkeklerin avret yerlerini, ya nî bakmas ve baflkas na göstermesi yasak edilmifl olan uzvlar n farkl olarak bildirmifllerdir. Her müslimân n, bulundu u mezhebin bildirdi i avret yerini örtmesi farzd r. Buralar aç k olanlara, baflkalar n n bakmalar harâmd r. (Kimyâ-i se âdet)de diyor ki, (Kad nlar n, k zlar n, bafl, saç, kollar, bacaklar aç k soka a ç kmalar harâm oldu u gibi, ince, süslü, dar, hofl kokulu elbise ile ç kmalar da harâmd r. Böyle ç kmalar na izn veren, râz olan, be enen anas, babas, zevci ve kardefli de, onun günâh na ve azâb na ortak olurlar). Ya nî, Cehennemde birlikde yanacaklard r. E er, tevbe ederlerse, afv olunur, yak lmazlar. Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever. Âk l, bâlig olan k zlar n ve kad nlar n, yabanc erkeklere görünmemeleri, hicretin üçüncü senesinde emr olundu. ngiliz câsûslar n n ve bunlar n tuzaklar na düflmüfl olan câhillerin, hicâb âyeti gelmeden evvel olan örtünmeme i ileri sürerek, örtünme i sonradan f khc lar uydurdu demelerine aldanmamal d r. Müslimân oldu unu söyliyen bir kimsenin, yapaca her iflin, islâmiyyete uygun olup olmad n bilmesi lâz md r. Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet âliminden sorarak veyâ bu âlimlerin kitâblar ndan okuyarak ö renmesi lâz md r. fl, islâmiyyete uygun de il ise, günâh veyâ küfrden kurtulamaz. Hergün hakîkî tevbe etmesi lâz md r. Tevbe edilen günâh ve küfr, muhakkak afv olur. Tevbe etmezse, dünyâda ve Cehennemde, azâb n, ya nî cezâs n çeker. Bu cezâlar, kitâb m z n muhtelif yerlerinde yaz l d r. Büyük günâh iflliyen müslimân, günâh kadar yand kdan sonra, Cehennemden ç kar lacakd r. Allahü teâlâya inanm yan ve islâmiyyetin yok olmas için çal flan kâfir, z nd k, Cehennemde sonsuz yanacakd r. Erkeklerin ve kad nlar n nemâzda ve heryerde örtmesi lâz m olan yerlerine (Avret mahalli) denir. Avret mahallini açmak ve baflkas n n avret mahalline bakmak harâmd r. slâmiyyetde avret mahalli yokdur diyen, kâfir olur. cmâ ile, ya nî dört mezhebde de avret olan bir yerini açma a ve baflkalar n n böyle avret mahalline bakma a halâl diyen, ehemmiyyet vermiyen, ya nî azâb ndan korkm yan kâfir olur. Kad nlar n avret yerini açmalar ve erkekler yan nda flark söylemeleri ve mevlid okumalar böyledir. Erkeklerin diz ile kas klar aras, Hanbelî mezhebinde avret de ildir. (Ben müslimân m) diyen kimsenin, îmân n ve islâm n flartlar n ve dört mezhebin icmâ, ya nî söz birli i ile bildirdi i farzlar ve harâmlar ö renmesi ve ehemmiyyet vermesi lâz md r. Bilmemesi özr de ildir. Ya nî, bilip de inanmamak gibidir. Kad nlar n yüzlerinden ve ellerinden baflka yerleri, dört mezhebde de avretdir. c- 18

mâ ile olm yan, ya nî di er üç mezhebden birine göre avret olm - yan bir yerini, ehemmiyyet vermiyerek açan kâfir olmaz ise de, kendi mezhebine göre, büyük günâh olur. Erkeklerin diz ile kas k aras n, ya nî uylu unu açmalar böyledir. Bilmedi ini ö renmesi farzd r. Ö renince hemen tevbe etmeli ve örtmelidir. Yalan söylemek, dedikodu, gîbet, iftirâ, h rs zl k, hiyle, hiyânet, kalb k rmak, fitne ç karmak, baflkas n n mal n ondan iznsiz kullanmak, iflçinin, tafl y c n n ücretlerini vermemek, devlete isyân etmek, ya nî kanûnlar na, hükûmetin emrlerine karfl gelmek, vergileri ödememek de günâhd r. Bunlar kâfirlere karfl da, kâfir memleketlerinde de yapmak harâmd r. Câhillerin bilemiyece i kadar meflhûr ve zarûrî olm yan fleyleri câhillerin bilmemesi küfr olmaz. F sk, ya nî günâh olur.] 475. ci sahîfeye bak n z! 4 ÎMÂNIN fiartlari (Bu zât yine sorarak, yâ Resûlallah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem! (Îmân n ne oldu unu da bana bildir)dedi). slâm n ne oldu unu sordukdan ve cevâb verildikden sonra, Cebrâîl aleyhisselâm, Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizden, îmân n hakîkatini ve mâhiyyetini aç klamas n sordu. Îmân, lügatda bir kimseyi tâm do ru sözlü bilmek, ona inanmak demekdir. slâmiyyetde îmân demek; Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem, Allahü teâlân n peygamberi oldu unu ve Onun taraf ndan seçilmifl, haber verici nebî oldu unu do ru bilmek ve inanarak söylemek ve Onun Allahü teâlâ taraf ndan k saca bildirdiklerine k saca inanmak ve genifl bildirdiklerine etrafl ca inanmak ve gücü yetdikçe, kelime-i flehâdeti dil ile de söylemekdir.kuvvetli îmân flöyledir ki, ateflin yakd na, y lan n zehrleyip öldürdü üne yakîn üzere inan p kaçd gibi, gönlünden tâm olarak, Allahü teâlây ve s - fatlar n büyük bilerek inanmak, Onun r zâs na ve cemâline koflmak ve gazab ndan, azâb ndan kaçmak ve îmân, mermer üzerine yaz lan yaz gibi sa lam olarak gönlüne yerlefldirmekdir. Muhammed aleyhisselâm n bildirdi i îmân ile islâm birdir. Kelime-i flehâdetin ma nâs na inanmak, her ikisinde de vard r. Ba z umûm ve husûs ayr l klar var ise de, lügat ma nâlar ayr olmakla berâber, islâmiyyetde ayr l klar yokdur. Îmân tek birfley midir, birkaç parçan n birlefli i midir? Birleflik ise, kaç parçadan yap lm fld r? Ameller, ibâdetler, îmândan m d r, de il midir? Îmân m var derken, inflâallah demek câiz midir, de il 19

midir? Îmânda azl k çokluk olur mu? Îmân mahlûk mudur? Îmân etmek, insan n elinde midir? Yoksa mü minler zorla m îmân etmifldir? E er îmânda zor, cebr varsa, herkesin îmân etmesi neden emr olunmufldur? Bunlar ayr ayr bildirmek çok uzun sürer. Bunun için herbirinin cevâb n burada ayr ayr bildirmiyece im. fiu kadar bilmelidir ki, Efl arî ve Mu tezile mezheblerine göre, mümkin olm yan bir fleyin yap lmas n, Allahü teâlân n emr etmesi câiz de ildir. Kendisi mümkin ise de, insanlar n gücü yetmedi i fleyleri emr etmesi de, Mu tezileye göre câiz de ildir. Efl arîye göre ise, bu câizdir. Fekat, emr etmemifldir. nsan n havada uçmas n emr etmek böyledir. Îmân, ibâdetler ve amellerde, Allahü teâlâ, kullar ndan gücü yetmedi i fleyleri istememifldir. Bunun için, müslimân iken deli olan, gâfil olan, uyuyan, ölen kimse, bu hâlinde tasdîk etmekde de il ise de, müslimânl klar devâm etmekdedir. Bu hadîs-i flerîfde, îmân n lügat ma nâs n düflünmemelidir. Çünki lügat ma nâs, tasdîk ve inanmak demek oldu undan, arab câhillerinden, bu ma nây bilmiyen kimse yokdur. Nerde kald ki, Eshâb- kirâm rad yallahü teâlâ anhüm ecma în bilmemifl olsunlar. Cebrâîl aleyhisselâm, îmân n ma nâs n Eshâb- kirâma ö retmek istiyordu. Bunun için, Resûlullaha sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem islâmiyyetde neye îmân denildi ini sormakdad r. (Îmân demek), keflf ile bularak veyâ vicdânla bularak, yâhud bir delîl ile akl n anlamas yolundan veyâ seçilmifl, be enilmifl bir söze güvenerek ve uyarak, belli alt fleye cân ve gönülden inanmak ve dil ile de söylemekdir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem de, îmân n belli alt fleye inanmak oldu unu flöyle bildirdi: 1 - Bu alt fleyden birincisi, Allahü teâlân n vâcib-ül-vücûd ve hakîkî ma bûd ve bütün varl klar n yarat c s oldu una inanmakd r. Dünyâ âleminde ve âhiret âleminde bulunan herfleyi, maddesiz, zemâns z ve benzersiz olarak yokdan var eden, ancak Allahü teâlâd r diye kesin inanmakd r. [Her maddeyi, atomlar, molekülleri, elementleri, bileflikleri, organik cismleri, hücreleri, hayât, ölümü, her olay, her reaksiyonu, her çeflid kuvveti, enerji nev lerini, hareketleri, kanûnlar, rûhlar, melekleri, canl cans z her var, yokdan var eden ve hepsini, her ân varl kda bulunduran, yaln z Odur.] Âlemlerde olan herfleyi, [hiçbiri yok iken, bir anda] yaratd gibi, [her zemân, birbirlerinden de var etmekdedir. K yâmet zemân gelince, herfleyi bir ânda] yine yok edecekdir. Her varl n hâl k, yaratan, sâhibi, hâkimi Odur. Onun hâkimi, âmiri, üstünü yokdur diye inanmak lâz md r. Her üstünlük, her kemâl s fat, Onundur. Onda, hiçbir kusûr, hiçbir noksan s fat yokdur. Diledi ini yapabilir. Yapd klar, kendine veyâ baflkas na fâideli olmak için 20