Ece Arar Emener. deneme



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

17 ÞUBAT kontrol


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri


BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI


1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere,

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

ünite1 Sosyal Bilgiler

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Kanguru Matematik Türkiye 2017

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

1. BÖLÜM. 4. Bilgi: Bir üçgende, iki kenarýn uzunluklarý toplamý üçüncü kenardan büyük, farký ise üçüncü kenardan küçüktür.

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

C c. D d B b. G g. J j. O o. Y y Z z

Bilgilendirme Rehberi

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

ORAN - ORANTI TEST / 1

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı


.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

TÜSAD İnfeksiyon Çalışma Grubu

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Bir an hangisini giyeceðinin kararsýzlýðý içinde kaldýktan sonra miki fare desenli pembe tiþörtüyle mavi kot pantolonunu çýkardý. Çabucak giyindi.

PARK YAZ OKULUNDA YAÞATIN

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

4. 5. x x = 200!

============================================================================

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

6. Büyük kan dolaþýmýnýn amacý nedir? Büyük kan dolaþýmýnda kanýn izlediði yolu kýsaca açýklayýnýz.

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Kanguru Matematik Türkiye 2018

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ


17 ÞUBAT kontrol

ÝÇÝNDEKÝLER. Tema. Tema. Tema. Geleceðin Büyükleri olan Deðerli Öðrencilerimiz,

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Yaz l Bas n n Gelece i

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

Üçgenler Geometrik Cisimler Dönüþüm Geometrisi Örüntü ve Süslemeler Ýz Düþümü

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ünite1 Destek ve Hareket Fen Bilimleri 3. vücudumuzun dik olarak durmasýný saðlayan sistemi elemanýdýr. Verilen cümledeki sembollere aþaðýdakilerden

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ


Transkript:

Ece nin Hamilelik Günlüðü Ece Arar Emener deneme

www.altkitap.com deneme Ece nin Hamilelik Günlüðü Ece Arar Emener

altkitap - deneme 7 Ece nin Hamilelik Günlüðü Ece Arar Emener Aralýk 2002 Yayýna Hazýrlayan: Tuba Akýncýlar Onmuþ Düzelti: Tuba Akýncýlar Onmuþ Tasarým: Faruk Ulay Tasarým Uygulama: Murat Gülsoy Kapaktaki Desen: Levent Gönenç 2002 altkitap ve Ece Arar Emener Yapýtýn tüm yayýn haklarý saklýdýr. Tanýtým için yapýlacak kýsa alýntýlar dýþýnda yayýncýnýn izni olmaksýzýn hiçbir yolla çoðaltýlamaz. www.altkitap.com editor@altkitap.com

Yazar Hakkýnda Ece Arar Emener 1971 yýlýnda Bursa'da doðdu. Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danýþmanlýk bölümünü bitirdi. Ýngiltere'de Leeds Üniversitesi'nde iletiþim bilimleri üzerine yüksek lisans yaptý. Bir süre bir anaokulunda psikolojik danýþman olarak çalýþtýktan sonra 1994 yýlýnda Bursa Olay Gazetesi'ne muhabir olarak girdi. Burada özel haberler ve çeviriler de yaptýktan sonra 1996 yýlýnda gazetenin magazin ekinde köþe yazýlarý yazmaya baþladý. Ayný zamanda Olay FM'in kuruluþunda bulundu. Halen köþe yazýlarýný sürdürmekte ve Olay FM'in genel yayýn yönetmenliðini yürütmektedir. 1996 yýlýnda Abdi Ýpekçi Mektup Yarýþmasý'nda mansiyon, 1997 yýlýnda Yaþar Nabi Nayýr Gençlik Ödülleri'nde "dikkate deðer öykücü" ödülü kazandý. Yeni Biçem, Düþlem, Milliyet Sanat ve Varlýk dergilerinde öykü ve edebiyat eleþtirileri yayýmlanan Emener'in "Düþ Acýlarý" isminde yayýmlanmamýþ bir romaný, "Cam Öyküler" isminde yayýmlanmamýþ bir öykü kitabý vardýr. Evli ve Elvin'in annesidir.

Önsöz - Tuba Akýncýlar Onmuþ i Yüksek Sesle Hamilelik Tuba Akýncýlar Onmuþ Hamilelik bir baþka alem. Bu alemde her þey bildiðimizden farklý. Örneðin dili baþka. Hamile kadýn daha önce bilmediði bir sürü sözcük öðreniyor ve o tuhaf sözcüklerle konuþmaya baþlýyor. Hamile bir kadýna "sucuklu yumurta yer misin" diyorsunuz. "Yok", diyor "malum, toksoplazmam negatif çýktý". Ya da "sinemaya gidelim mi" diyorsunuz. "Gelemem" diyor "üçlü tarama testinin sonuçlarýný almam lazým". Veya "ne düþünüyorsun kara kara" diyorsunuz, "acaba benimkinin lanugo tüyleri az mý olacak çok mu" diyor. Ve zaman baþka türlü iþliyor. Artýk günlerle, aylarla deðil, ille de haftalarla ölçülüyor. Ve her hafta bir zafer hissiyle bitiriliyor. Hiçbir hafta bir öncekine benzemiyor ve sanki o 7 güne olaðandan daha büyük deðiþiklikler sýðýyor. Hamilelerin dünyasýnda yer çekimi de elbet baþka. Bir defa zamanla giderek artýyor, göbek deliði uzay içinde öne doðru yol aldýkça ve kadýnýn uzay içinde kapladýðý alan arttýkça, yerçekimi acýmasýzlaþýyor. Ama bir yandan da algýlar deðiþiyor ve yerçekimindeki bu artýþý telafi ediyor. Örneðin dýþ görünüþ önemsizleþiyor. Ve yiyecekler de nedense bir baþka görünüyor. Sanki elmalar daha kýrmýzý, ve muzlu süt daha lezzetli, ve balýk daha bir fena kokuyor.

Önsöz - Tuba Akýncýlar Onmuþ ii Hamilelik dünyasý bir yandan da bir çeþit zamanda yolculuk. Bir yandan geçmiþe, kendi çocukluðuna dönüþ, bebe bisküisinin tadýna, anneyle sarmaþ dolaþ öðle uykularýna... Bir yandan da geleceðe yolculuk, karnýnýn yüzeyinden fýrlayan dirseði okþarken deliler gibi yüzünün, ellerinin hele de kokusunun nasýl olacaðýnýn hayal edildiði, ve sevdiði erkeðin nasýl bir baba olacaðýnýn... Bu alemde bütün görüntüler doðacak olanýn filtresinden geçiyor. Arkadaþlar bir kere de anneliðin, babalýðýn meydan okumalarýna nasýl karþýlýk verdikleriyle, anneler, babalar nasýl büyükanne büyükbaba olacaklarýyla, evler, bahçeler, meslekler çocuklu hayata uygunluklarýyla deðerlendiriliyorlar. "Ece'nin Hamilelik Günlüðü" iþte bütün bunlarý anlatýyor. Hamilelik sanki haddinden fazla uzun süren bir geçiþ, bir ara. Bir öncekinin bittiði ama bir sonrakinin henüz baþlamadýðý, giderek aðýrlaþan bedenlerle, giderek tuhaflaþan rüyalarla dakika dakika tüketilen, anneyi çocuðuna götüren dokuz buçuk ay. Ve biz hamileliðin pek yüksek sesle söylenmemesi gerektiðine inanýlan bir toplumda yaþýyoruz. Ece Arar Emener otuzlu yaþlarýnda bir gazeteci. Bir bebeði olmasýný artýk istediðine karar verdiði, dünyayý o mercekten görmeye baþladýðý andan itibaren gördüklerini, yaþadýklarýný bizimle paylaþýyor. Çocuksuz bir kadýndan, önce çocuk isteyen bir kadýna ve sonra çocuk bekleyen bir kadýna nasýl dönüþtüðünü yazýyor. Hamilelik alemini bazen bizi güldürerek, kimi zaman endiþelendirerek, ama en önemlisi yüksek sesle anlatýyor. Bilinmeyenle karþýlaþtýðýnda benzerlerine sýðýnmak isteyenlere kendini açýyor. Bunun için Türkiye'de yaþayan bir buçuk milyon hamile kadýn ona minnetar. Çünkü kaydetmek, kaydedilenleri paylaþmak görünür olmanýn en önemli silahý. Biz de ona, görünmeyi seçtiði için, her türlü kadýnlýk durumunun görünür olacaðý günler adýna bize umut verdiði için minnettarýz.

1 1. Bölüm Hamileliðe Hazýrlýk 1 Mart - 11 Eylül 2001

2 1 Mart 2001 Karar verdik, bir bebeðimiz olacak, adý da belli Elvin. Kýz da olsa erkek de olsa Elvin. Bebek adlarýyla ilgili bir site var, harflerin bir araya geliþlerinden kiþilik analizleri yapýyorlar, benim adým beni anlatýyor, kocamýnki týpký o, yýllardýr düþlediðim Elfe isimli çocuk ise o siteye rastladýðým andan beri yok! Çünkü Elfe o kadar zýt, ters, hayattan kopuk bir karaktermiþ ki, Kýþ Ýkindisinin Evinde'yi yazan Kürþat Baþar'ý tebrik etmek lazým. Oradaki Elfe çok kýrýlgan bir kiþilikti, koþarak gidip sarýlýp "Geçecek bütün bunlar" diye avutmak istediðim bir çocuktu. Elfe 'bu dünyadan olmayan yetenekli yaratýk' demek, Alf'in hem Türkçe, hem de kýzlara uyarlanmýþ hâli yani... Neyse, vazgeçtik biz de, sorunlu bir evlât istemiyoruz çünkü. Elvin'e de önce bir magazin ekinde rastladým. Akýllý, güzel, ne yaptýðýný bilen genç bir kýz kariyer.net diye bir sitede editörlük yapýyordu, gülümsemesine bakýlýrsa hayatla barýþýk. Durur muyum, internetten hemen meþhur olmuþ diðer Elvin'leri buldum; profesörler, yazarlar, kadýnlar, erkekler, bir de çoðunluðu müzisyen olan ve blues'a merak salmýþ Alvin isimli adamlar, aya ilk çýkan astronotlardan biri ve de Cosby ailesinde Bill Cosby'nin þirin damadý. Ýsimden karakter analizi yapan sitede de pek ýlýmlý, barýþçýl, baþarýlý bir isim olarak yer alýyor Elvin. Kimileri biliyorum ki çocuk doðduktan sonra bile kararsýzlar, ya da hiç öyle ciddi boyutlarda önemsememiþler isim iþini. Ben ve kocam mý abartýyoruz bilemem. Þimdilerde Elvin aþaðý, Elvin yukarý, evin içinde doðmamýþ, hatta þimdilik var olmayan çocuðumuzla ilgili bin türlü konuþma... Romantik olmayabilir belki ama Elvin'in ne zaman doðacaðýný kararlaþtýrdýk, güzeller güzeli bir ay olan mayýsta dünyaya gelmesini istiyoruz. Kýþýn doðup da üþümesin ve ben de güzel bir yaz geçirdikten sonra hamileliðin zorluklarýyla tanýþayým diye. Gerçi hiç problemsiz

3 hamileler de gördüm, hamile olduklarýný yalnýzca birileri ona 'sen hamilesin' dedikleri için bilenler, 'hadi doðuruyorsun artýk' dediklerinde hastaneye gidenler.. Kimse nasýl bir hamilelik geçireceðini kestiremiyor, belki annenizin size hamileykenki durumunu öðrenip bir iki varsayýmda bulunabilirsiniz ama o kadar. Bu durumda, yolda giderken yanýndan geçtiði dükkânlardan gelen tüm kokularda midesi bulanýp kusan ve yedi aylýkken beni doðuran annemi düþününce biraz karamsar olmam lazým, ama ne gezer. Herhalde annelik içgüdüsü beni artýk geri dönülemez bir þekilde yakaladý ki, çok sevimli bir masala baþlýyormuþ gibi hissediyorum yalnýzca. Evleneli henüz bir iki ay olmasýna karþýn bütün akrabalar sizi yakalayýp kýsýk sesle sorarlar, 'Ne zaman hamile kalacaksýn?'... Ben herkese 'Durun bir bakalým, daha bir yýl bile olmadý evleneli' deyip tüm sorularý geçiþtiriyorum. Nasýl bir hazdýr 'evet, hamileyim' yanýtýný duymak bilemem, þimdiye kadar kimseye gizli gizli böyle bir soru sormuþluðum yok. Bir de doðrudan konuya girip 'E hadi artýk' diyerek sizi hafif yollu azarlayanlar da var, o konuya hiç girmeyelim. Þimdilerde, ekonomik kriz yüzünden "bu devirde çocuk mu yapýlýr" demeler daha da gündemde ama ne zaman sokaða çýksam bebek arabalarýyla dolu bir dünya var dýþarýda. Bora, Ata, Emir benim bildiðim en yeni çocuklar... Belki de algýda seçicilik: neyle ilgiliyseniz onu görürsünüz, benim de bebek arabalarý ya da kucaklarda rastladýðým çocuklar bundan. Doktorum haziranda bir kontrol daha yaparýz, tüm testlerin þimdiki gibi çýkarsa temmuzda hamile kalýrsýn, mayýsta da dilediðin gibi çocuðunu doðurursun diyor. Ýþte en önemli noktalardan birine geldik, doktor seçimi: size þefkatle yaklaþýp, en önemli sorunu bile hiçbir þey yokmuþ gibi algýlamanýza yol açmalarý çok önemli. Benimki en doðru tespit ile tam bir Noel Baba, hem fiziki hem de ruhsal yapýsý öyle. Biraz daha uzun konuþabilsek 'Ho Ho Ho' da diyeceðinden ya da ameliyathaneden kýrmýzý bir torbayla çýkýp içinden Elvin'i çýkaracaðýndan eminim. Olmayan birinden söz etmek, Elvin'i anlatmak tuhaf. Anlatmaya deðer bulmaksa heyecan verici. Þimdiden bekliyoruz, keyifle, heyecanla.

4 10 Nisan 2001 Hamile kalmayý plânladýysam, kendimi buna hazýr hissediyorsam zamanýn ne önemi var? Þimdi kafamýzý kurcalayan sorun bu: neyi, niye bekliyoruz? Þimdi aklýma babam geliyor; beni deliler gibi þýmartan, "size aldýðým balonlarýn parasýyla küçük bir yatýrým mutlaka yapabilirdik" diyen babam. Bir gün hastalanmýþtým, yüzümde kýrmýzý benekler vardý, evde oturmuþ babamýn bana o akþam ne armaðan getireceðini düþünüyordum. Her zamanki gibi, kapý çalýnca ayný koltuðun arkasýna saklandým. Babam her zamanki gibi 'aaa benim kýzým nerede' oyununu oynadý, beni bulunduðum yerden çýkardý ve kocaman mavi bir bavulu salonun ortasýna koydu. 'Bu ne?' dedim; içinin oyuncakla dolu olduðunu, içlerinden birini seçebileceðimi söyledi. Daha önce böylesi bir durumla karþý karþýya kalmamýþtým. Oyuncak ya alýnýr ya da alýnmazdý, asla onlarcasý arasýndan seçim yapýlmazdý. O günkü kararým hayatýmýn sanýrým ilk önemli kararý, ilk dersiydi. Bavulu açtým, içinden sahip olmak isteðim onlarca bebek, tren, lego çýktý. Karar veremiyor, hepsini istiyordum. Babam kararlýydý, bir þeyi seçmek ve ötekilere elvedâ demek zorundaydým. Zorlukla bir bebekte karar kaldým, þimdi nasýl bir þey olduðunu hiç anýmsayamadýðým. Sonra kendimi kýpkýrmýzý kýzamýk þekerlerine vurdum. Ýþte ben biraz da bana neler olduðunu anýmsayabilmek için istiyorum çocuk sahibi olmayý. Babamýn neler yaptýðýný, bir çocukla neler konuþtuðunu, paylaþtýðýný yeniden görmek için. Bütün hamilelik boyunca günlük tutmayý kararlaþtýrmýþtým, hatta öncesini de yazayým demiþtim çünkü anýmsadýðým kadarýyla bunu yapan kimse olmamýþtý. Ýlk sayfalarý yazdýktan sonra beþ buçuk aylýk hamile Ayça Þen ile yapýlmýþ bir röportaja rastladým, hamilelik dönemini sonradan yazacak mýsýn diye soruyorlardý. Ayça; hayýr ama birinin bu dönemleri yazmýþ olmasýna ihtiyaç duydum, kim neyi nasýl yaþamýþ, benim hissettiklerimi hissetmiþ mi bilmek istedim diyordu. Hah, dedim okuyunca, galiba doðru yoldayým. Doðru yolun belki de yanlýþ bir sapaðýndayým. Çünkü kimin bunlarý okumak isteyeceðini henüz bilmiyorum. Baþka insanlar gibi aslýnda hiçbir þeyi tam olarak bilmiyorum, þimdilerde bu kadar kararsýzsam hamileyken nasýl olacaðýmý ise hiç kestiremiyorum.

5 Tuhaf bir þekilde neye yarayacaðýný bilmediðim hesaplamalarým var. "Ýki regl dönemi kaldý" gibi. Bu bilgiye niye böyle tutunduðumu bilmiyorum, belki de iþin ciddiyetini anlamaya, silkinip kendime gelmeye çalýþýyorumdur. Her zaman konuþulan yeni düzenlemeler var, erkeklere de doðum izni verilmesi örneðin. Çok yerinde bir karar. Ben çocuðum doðduðunda yalnýz baþýma olmak istemiyorum, kocam aklý yeni doðmuþ bebeðindeyken iþe gitmek istemiyor. Çünkü bebekler asla bebek kalmýyor, hemen yürüyor, hemen konuþuyor, sonra koþmaya baþlýyorlar. Kim bütün bunlarý bile bile kaçýrmak ister ki? Bizim hayâlimiz bu gri kentten uzaklaþmak. Güneyde, ülkenin o baþka ucunda portakal kokularý arasýnda hamaklara yatýp kitaplar okuyacaðýz. Pembe yanaklý, köyün okuluna giden mutlu bir çocuk istiyoruz. Okuldan gelince olduðu yere çöküp ders çalýþmayý sürdüren bir çocuk yerine çantasýný atýp dünyayý avucuna almaya çalýþan, denize giren, güneþle ýsýnan, kendi bahçesinden domatesler koparýp yiyen bir çocuk. Mutluluk nedir ki? Bütün bu okullarý bitiriþimiz, bir iþ bulup kendimizi sonu gelmeyecek gibi görünen bir karmaþanýn içine atýþýmýz sýrf bu yüzden deðil mi? Sonunda elde etmeyi plânladýðýmýz þey hep bu deðil miydi? Para biriktirmek, genç yaþta emekli olmak, denizin kýyýsýna, doðanýn davetkâr kucaðýna kendimizi atmak ve yaþama yeniden baþlamak... Bütün bunlarý istiyoruz ama gerçekleþtirmemiz hangi zamaný bulacak bilmiyorum. Bana kalsa bütün eþyalarýmý toplar ve yola çýkarým. Hayatýmýzýn geri kalanýnda, tüm zamanýmý yazarak geçireceðimi söyleyen bir eþim var. O da insanýn ömrüne ömür kattýðý söylenen bahçe iþleriyle ilgilenecek, balýk tutacak. Bütün bunlarý yapmak için hazýrda bir paramýz bulunmasý gerektiðini biliyoruz ki, henüz bu sorunla ilgili bir ilerleme kaydedebilmiþ deðiliz. Gözlerinizi kapadýðýnýzda görmek isteyeceðiniz türden bir düþ bu: saðlýklý, mutlu çocuklar bahçede koþturuyorlar. Verandada elinizde buzlu içeceðiniz kýsýk sesli bir müziðe eþlik ediyorsunuz. Kocanýz çocuklarla yerlerde yuvarlanýyor, güneþ hiç olmadýðý kadar güzel batýyor. Tüketim çýlgýnlýðýna son, gereksinim duyulmayan hiçbir þey satýn almýyorsunuz, o yazýn modasý terlikler artýk çok uzak bir dünyaya ait bir görüntü.

6 Herkesten ayný performansý bekleyemezsiniz tabi. Böylesi bir hayattan bahsedildiðinde irkilen ve ben asla büyük kentlerden, karmaþadan kopamam diyen insanlar da var. Eh, onlarýn bileceði iþ. Eskiden her þeyi býrakýp tümüyle yazý yazmaya baþlayacaðým yaþý otuz beþ olarak belirlemiþtim. Otuz beþte her þey düzene girmiþ olacaktý, her gün erken kalkmak zorunda kalmayacak, gecenin içinde yalnýz, sessiz kalabilecektim. Þimdi otuz beþ çok yakýn görünüyor gözüme. Peki yýllar sonra, her þey için geç mi olacak? 11 Nisan 2001 Kadýnlarda en çok görülen kanser türleri göðüs ve rahim kanserleriymiþ, kadýnlar mutlaka ve mutlaka "smear" testi yaptýrmalý, mamografi çektirmeliymiþ. Smear testi hiç ihmal etmediðim bir þey ama mamografiyi henüz bir kez bile yaptýrmamýþ olmam kafamý kurcalamaya baþladý. Arkadaþlarýmdan biri, benimkiler küçük olduðundan, dokundum mu ne var ne yok kendim test edebiliyorum diyor. Reyhan da hamile olmadan önce bir check-up yaptýrsan diyor, anlaþýlan bugünkü konumuz saðlýk. Reyhan yedi yýl önce çocuðu doðar doðmaz taktýrdýðý spiralini hâlâ çýkarttýrmadýðý için ona kýzýp duruyoruz, her günün vazgeçilmez konularýndan biri bu; Reyhan'ýn spirali... Diyor ki param yok. Biz o zaman daha çok kýzýyoruz, yanlýþ anýmsamýyorsam hafta sonu Assos'a kaçan sen deðildin galiba diyor içimizden biri... Korktuðunu söylüyor, her þey için ya çok geçse? Ya rahim aðzýnda bir sorun varsa, ya þöyleyse ya böyleyse... Bugün dayanamayýp onun adýna Aile Plânlama'yý aradýk. Ülkemizde iyi þeylerin de olduðunun kanýtý Aile Plânlama: sembolik bir ücret karþýlýðýnda spirali çýkartýp yenisini takýyorlarmýþ. Reyhan adýna randevu aldýk, iki gün sonra gidecek. Bu giriþimle birlikte gelecek haftadan itibaren baþka bir konu konuþuyor olacaðýz... Nasýl çýkardýlar, nasýl taktýlar, acýdý mý, ne dediler, sana kýzdýlar mý, ne kadar kalacakmýþ yeni spiral falan filan. Yirmi yýllýk arkadaþým Ýdil geçtiðimiz hafta bugün Bora'yý doðurdu. Onu aradýðýmda öðleden sonraydý. Narkozun etkisiyle tane tane konuþuyordu. Zaman bizi ayrý yerlere sürüklediðinden aramýzda saçma bir diyalog geliþti. Nasýlsýn, iyiyim. Bora'nýn saðlýðý nasýl, çok iyi.

7 Hakan nasýl, heyecanlý. Ýdil'in gözleri masmavi olduðundan biraz daha kiþisel bir soru, gözleri ne renk? Bilmem, daha açmadý. Umarým seninkiler gibi olur. Bilmem doðduklarýnda hepsinin gözleri renkli oluyor biliyorsun, sonradan ne olacaðýný kimse bilemez. Haklýsýn, ne derler, saðlýklý, mutlu bir hayatý olsun Bora'nýn. Teþekkür ederim. Ne zaman eve gideceksin, cumartesi. Ýyi, ben seni pazar günü evden ararým. Tamam. Hoþça kal. Hoþça kal. Bunlarý konuþurken pazarýn içinde kocamla yürüyor, arpacýk soðanlara, þeri domateslere bakýyoruz, ben elimle iþaret ediyorum, kocam bu mu þu mu diye gösteriyor. Sonradan düþünüldüðünde acýklý bir hâl. Ne de olsa Ýdil'e rüyâlarýmýzý paylaþmýþtýk. Büyüyecek, hep birbirimize yakýn kalacaktýk. Ayný sýralarda otururken nice plâtonik aþklar yaþamýþ, nice aðlamaklý ya da neþeli anlar geçirmiþtik. Ayný sýnýfta, ayný sýralarda oturur yine de birbirimize yazýlar yazardýk, Ýdil bütün mektuplarýnýn sonunu "ben yine destan yazdým galiba" diye bitirirdi. Sonra ayný þehrin ayrý üniversitelerini kazandýk. Birlikte dört koca yýl ayný evi paylaþtýk. Onca yýl her þeyi paylaþýrken þimdi insan hayatýnýn en önemli anlarýndan birinde arpacýk soðanlarýný iþaret ederek kýsa tümcelerle bu aný geçiþtirmek, sözcükleri seçememek, ne diyeceðini bilememek biraz tuhaf. Ah, bir de Ayda'nýn oðlu Ata'nýn mevlidi. Oraya geçen hafta iþten çýkar çýkmaz gittim. Elli altmýþ kiþi vardý içeride. Ayda benim en eski arkadaþlarýmdan bir tanesi. Orada baþýný örtmek üzere örtüsü olmayan ve evden kendi terliklerini getirmemiþ ve ortalýkta çoraplarýyla dolaþan tek kiþi bendim. Ayda yatak odasýnda beyaz saten gecelikler içinde bir kraliçe gibi yatýyordu. Ata uyukluyor, Ayda kýpkýrmýzý ojeler sürdüðü týrnaklarýyla bir piyesin en heyecanlý bölümünü oynayan bir oyuncu gibi gelenlere gülümsüyor, herkese lâf yetiþtirmeye çalýþýyordu. Yataðýn kenarýndaki sandalyelerden birine iliþtim. Dua sesleri içerden yükseldiðinde yatak odasýndakilerle birlikte avuçlarýmý açtým, onlarý izleyerek sabýrla oturdum. Ayda'nýn tam ayak ucunda saten, þeker biçiminde bir yastýk vardý. Yaþlý bir teyze yaklaþarak onu tebrik etti, demek kýrk gün olmuþtu Ata doðalý... Ayda yeni âdetten söz etti. Artýk kýrk gün beklemek gerekmiyordu mevlit yapmak için, yirmi gece ve yirmi günü gören bir bebek için en uygun cuma gününün seçilmesi

8 yeterliydi. Tesadüf o ki, o gün yaðmur da yaðýyordu, bu da iyiye iþaretti. Yaþlý kadýn ve ben böylelikle Ata'nýn nasýl olup da göz açýp kapayýncaya kadar kýrk günlük olduðuna þaþýrmayý býraktýk. Mevlide giderken iþtekiler örtün var mý, ne aldýn, gidince tavuklu pilav olur, burada bir þey yeme öðlen, yemek iyi deðil demiþlerdi. Bütün bu bilgileri merakla dinlediysem de hiçbir anlam verememiþtim. Tavuklu pilav olacaðýný nereden biliyorlardý, daha önce bir iki kere katýldýðým mevlitlerde örtü ev sahibi tarafýndan verilmiþti ve evet bir armaðan almýþtým. Üzerinde bir bebek resmi olan manyetik bir fotoðraf albümü. Ayda'ya uygun bir zamanda armaðaný uzattým. Altýnlara yüz vermemiþti ama heyecanla kýrmýzý kaplý pakete sarýldý, ne aldýn? Açýnca da çok sevindi, bu hep lâzým olan bir þey dedi. Ýçimden eh dedim, en azýndan bir þeyi doðru yapmayý baþarmýþtým. Etli bir pilav geldi, bütün kadýnlar koþturup duruyor, mutfaktan evin içine karýnca gibi daðýlan diðerlerine tabak yetiþtirmeye çalýþýyorlardý. Siz aldýnýz mý, siz görümcesi misiniz, ayran vereyim mi, bittiyse mutfaða götüreyim, size zahmet olmasýn, sigara içebileceðimiz bir yer var mý, telefonunuz çalýyor galiba, Ata sizce kime benziyor, resim kursuna mý gidiyorsunuz, neredekine, jimnastik mi, aylýk ücreti ne kadar, hayýr ben tenis oynuyorum yýllardýr, formumu böyle koruyorum, jimnastik salonuna gitmeyi hiç düþünmüyorum. Sonra þerbetler, sonra tatlýlar. Birden evin içi havasýzlaþtýðýndaysa gitme vakti. Yeni moda, çocuðun cinsiyetine göre seçilmiþ olan çikolatalar tepsiyle o anda evde bulunan en küçük çocuk tarafýndan ikram ediliyor. Mavi bir jelatinin üstünde küçük bir erkek çocuk figürü. Ayda yattýðý yerden öpücük yolluyor, eve ulaþmam bir dakikayý alacak... 13 Nisan 2001 Reyhan spiralini çýkarttýrmak ve yenisini taktýrmak için sabah erken saatlerde Aile Plânlama'nýn yolunu tutmuþ. "Bana hiç benzemeyen kadýnlarla doluydu içerisi" diyor. Doðum yapacaklar, muayene olacaklar, falan filan... Yaklaþýk bir saat sonra onu içeri almýþlar, "Haným, üstündekileri çýkar ve þunu giy" demiþler. Reyhan, "Birincisi, bana haným demeyi býrakýn, ikincisi yüzlerce kiþinin giydiði o þeyi giymem" demiþ.

9 Biz burada herkese haným diye hitap ederiz... Olsun, bana ya Reyhan deyin ya da hanýmefendi. Haným haným, derhal o üstündekileri çýkar ve þunu giy... Reyhan'ýn sinirleri bozulmuþ, kusmak üzereymiþ, þekerli bir su içirmiþler. Rahimi dýþarý çekerek, acýlý bir yolla içinden spirali çýkarmýþlar önce. Sonra rahim dýþarýda dururken arkalarýný dönüp kendi aralarýnda sohbete baþlamýþlar. Reyhan acýyla kývranýrken tepesi attýðýndan, "Derhal aranýzdaki sohbeti kesin ve yeni spirali takýn" diye hemþirelere baðýrmaya baþlamýþ. Hemþireler ona biraz beklemesini söyleyip tekrar arkalarýný dönünce, bizimki sesini biraz daha yükseltmiþ, Eðer þu anda dönüp o spirali takmazsanýz, hepinizi doktorlara þikayet edeceðim... Þimdi aðrýlý sýzýlý dinleniyor, uyukluyor. "Neyse" diyor, en azýndan rahmim bu dünyayý gördü". Dýþarý çýkmýþ bir rahmi düþünmek bile istemiyorum. 17 Nisan 2001 O kadar çok uykum var ki; þimdi küçük bir bebeðim olsa ve ona bakmak zorunda olsam neler olurdu hayâl bile edemiyorum. Parmaklarýmý bile kýpýrdatacak durumda deðilim. Ýþteyim, eve gitmek için henüz çok erken ve eðer gidecek bile olsam arabanýn kontaðýný çevirmeye bile gücüm yok. Sanýrým hasta oluyorum ya da hastayým. Gözlerimi kapamak ve saatlerce yataktan çýkmadan uykulara dalmak, uyanmak ve tekrar uyumak istiyorum. Çalar saatsiz bir dünyaya gereksinimim var. Bu sabah Güneri Civaoðlu'nu dinliyordum radyoda. Hafta sonu Paris'teymiþ ve televizyon izlemiþ. Tanrým, televizyon izlemek için Paris'e, hem de sýrf hafta sonu için giden adamlar var... Neyse. Bir programa denk gelmiþ, yaþlýca bir kadýn hayatý boyunca yaþadýðý tüm seks deneyimlerini bir bir, isimler de kullanarak anlattýðý kitabýyla Fransa'da gündemdeymiþ. Çocuklarýnýz ne diyecek sorusuna, nasýl olsa onlar da ileride buna benzer deneyimler yaþayacaklar demiþ. Ya kocanýz diye sorulduðundaysa o kendini kitaptan ayrý bir yerde tutuyor, bana saygý duyuyor demiþ. Bir an düþündüm. Ben ne yapýyorum, buna benzer bir þey mi, çok özel þeyler mi anlatýyorum, yalnýzca bende saklý

10 kalmasý mý gerekiyor yazdýklarýmýn? Etik nedir, nerede baþlar, nerede biter... Güneri Civaoðlu bu küçük hikayeyi nasýl bitirdi anýmsamýyorum. Ben zaten yorum yapmak üzere konuþanlarýn anlattýklarýný nasýl toparladýklarýný hiçbir zaman anýmsamýyorum. 25 Nisan 2001 Derviþin fikri neyse zikri de odur ya, bebeklerle dolu rüyalarýmýn start almasý bundan olmalý. Uykumda kenti tepeden gören bir kafeteryadaydým, dolambaçlý, dar yollardan arabayla geçerek oraya ulaþýyor, neden daha önce oraya hiç gitmediðime de hayýflanýyorum. Mavi halýfleks döþeli sýradan bir okul kafeteryasý ama manzara harika! Bir odada genç hemþireler çocuk bakýmýný öðretiyorlar. Merak edip giriyorum. Hemen bir çocuk doðuruyorum öðrenebilmek için. Kopkoyu tenli, lâcivert gözlü, ufacýk bir kýz bebek! Kucaðýma alýyorum, onu çirkin buluyorum ama hemþirelerin her dediðini uyguluyorum, þöyle tut, þöyle meme ver falan...tam öðrenemediðime kanaat getirip yeni bir tane daha doðuruyorum, bir öncekine çok benzer bir çocuk. Ayný þeyleri tekrar yapýyorum. Hemþireler ip atlýyorlar boþluklarda. Kendi kendime "annem, babam, kocam bundan hiç hoþlanmayacaklar, çok tuhaf bir yer burasý" diyorum. Sonra herhalde cesaretimi toplamýþ ve her þeyi öðrendiðime inanmýþ olacaðým ki son ve gerçek çocuðumu doðuruyorum. Yine küçük ve koyu tenli bir çocuk, bir kýz çocuðu, diðer doðurduklarýmdan daha güzel, sanki deneye deneye en güzelini bulmuþ gibiyim. Ýçimde bir rahatlama, doðurmuþ olmanýn keyfiyle oradan ayrýlýyorum. Aðabeyim çocuðun adýný ne koyduðumu soruyor, Banu Bora diyorum, kýzýyor. "Öyle bir isim koymuþsun ki tam geleceðin ciks çocuklarýndan biri, karaktersizin teki olacak" diyor, üzülüyorum. 27 Nisan 2001 Yazýn yaklaþmasý komik diyaloglara neden oluyor, hep birlikte son beþ altý yýlý birlikte geçirdiðim iþ arkadaþlarýmdan biri "Yaza hazýr mýsýnýz?" diye baþlayan reklâmý her duyduðunda "Hayýr!" diye baðýrýyor, "þiþmaným ve mayom yok...". Bir diðeri hep birlikte havuza gitme fikri ortaya atýldýðýnda ayný tepkiyi veriyor, "gidemeyiz, çünkü hepimiz çok þiþmanýz...". Bu diyaloglar bu iþyerinde bundan birkaç yýl

11 önce yapýlmýyordu, hepimiz gerçekten de daha zayýftýk. Þimdilerde otuzlu yýllarýmýzýn baþýnda, eskisine oranla daha kilolu bedenlerin içindeyiz. Gazetede okuduðuma göre Türkiye dünyanýn en þiþman altýncý ülkesiymiþ. 29 Nisan 2001 Hafta sonu Ayda'ya gittim, televizyonun karþýsýndaydý, maymunlu bir diziye anlamsýzca baktýk birlikte. "Artýk evin içinde sigara içilmiyor" dedi. Güzel bir cappucino eþliðinde balkonda birer sigara içip Ata'nýn yanýna döndük. Ata görmeyeli büyümüþ, kaþlarýný çatýyor sürekli, bir de küçük eldivenlerin kapattýðý ellerini karate yaparmýþ gibi saða sola savuruyor, iþte iki aylýk bir çocuðun hâlleri. Ayda bir sessizlik anýnda "kitap gibi çocuk" dedi Ata için, niye diye sordum. 52 santim ve 3 kilo 150 gram doðmuþ, bu da tam standartlarda bir durummuþ. Eskiden olsa hiçbir anneye sormayacaðým sorular sordum Ayda'ya, kaç kilo aldý, geceleri çok mu uyanýyor, çok aðlýyor mu, sen kendini nasýl hissediyorsun, hiç dýþarý çýkýyor musun, iþe ne zaman gideceksin... Günde otuz gram almasý gerekiyormuþ bebeklerin, altý saatlik kesintisiz bir uykuya gereksinimi varmýþ Ayda'nýn, eski uzun uykular artýk bir hayâlmiþ, ama yine de piþman deðilmiþ, yalnýzca altý saatlik bir uyku uyuyabilmek istiyormuþ, dýþarý haftanýn üç günü yalnýzca birer saatliðine, cimnastik yapmak ve eski formuna dönmek için çýkýyormuþ, bir de Ata'yý doktora götürmek için. Ýþe uzun bir süre gitmeyi düþünmüyormuþ. "Hep evde olmak insaný tuhaf yapýyor, kendine yabancýlaþýyorsun" diyor Ayda, "sürekli televizyon izliyor ve meme veriyorum. Göðüsler de artýk eski anlamýný yitirdi. Eskiden olsa herkesin ortasýnda böyle bir eylem yapman mümkün deðilken þimdi orada burada þak diye bir göðsünü açýveriyorsun, göðüslerin artýk baþka bir fonksiyonu var..." Sonra birlikte Ata'nýn nüfus cüzdanýna baktýk, yepyeni, gýcýr gýcýr, hiç kullanýlmamýþ. Ayda "böyle betimlenmesi tuhaf" diyor, hastaneden verilen kaðýtta; "... tarihinde canlý olarak doðan..." yazýyormuþ. Canlý ve ölü bebekler..

12 30 Nisan 2001 Bugün dokunmamam tembihlenmiþ bir eþyayý yitirmiþ ve günün kalan kýsmýnda bu piþmanlýkla, caný oyun oynamak bile istemeyecek bir çocuk gibiyim, iþe giriþ kartým kayýp. Nerede, nasýl bir bilsem, geriye dönebilsem, onu anahtarlýðýmdan çýkarýr cüzdanýmýn en harikulâde köþesine yerleþtirirdim. Aðladým, aðlayacaðým, güneþli bir güne yakýþmayacak kadar abartýlý bir hüzünlü ruh hâlindeyim. Þimdi týpký bir çocuk gibi kime gidip "Ýstemeden oldu, istemeden oldu, istemeden oldu" diyebilirim? 1 Mayýs 2001 Gazetelerde bebeklerle ilgili küçük haberler. Okuyorum ama henüz bir anne ya da anne adayý olmadýðýmdan ne okuduklarýmý iyi anlayabiliyorum ne de aklýmda tutabiliyorum. Bugün baktým ki; kendi kendime bu soruna bir çare üretmiþim. Farkýnda olmadan küçük bir kupürü kesip masama koymuþum... Þöyle ki; bebekler artýk neredeyse emeklemeden yürüme dönemine geçiyorlarmýþ. Yüz üstü yatan bebekler çevrelerini görmek amacýyla ellerini ve kollarýný hareket ettirmeleri yüzünden daha sonra emekliyorlarmýþ. Sýrt üstü yatan bebekler ise çevrelerini rahatlýkla gördüklerinden emekleme zahmetine girmiyor ve yürüme dönemi olan 11 ve 12. aylar geldiðinde direkt yürümeye baþlýyorlarmýþ, bu yüzden de bebeklerimizi mümkün olduðunca sýrt üstü yatýrmamýz gerekiyormuþ... Dün de bir filmde izledim; bebekler yukarýdan aþaðýya doðru usul usul sallanmayý severlermiþ, yana doðru sallayarak uyutmak onlarý sadece sinirlendirirmiþ. 2 Mayýs 2001 Ünlü hamile kadýnlarýn hepsinde bir Demi Moore pozu: hamileyim, kocaman bir göbeðim var ama hâlâ güzelim ve kendimi böyle de seviyorum hâli. Bugün Merve Ýldeniz'in de böyle bir fotoðrafý var gazetede. Pek narin bir yapýsý olduðundan ve hamile kalýþýnýn üstünden yalnýzca üç buçuk ay geçtiðinden biraz fazla yemiþ de karný þiþmiþ gibi duran Ýldeniz'in kendisi de eminim bu fotoðraflarý saçma bulmuþtur.

13 Ama nasýl güzel ve dobra dobra anlatmýþ hamile kalýþ öyküsünü; "Bodrum'da bir arsa satýn almýþtýk, onu kutluyorduk. Kutlamayý biraz fazla kaçýrmýþýz..." Herkesin bir öyküsü olmalý. 3 Mayýs 2001 Dün babamla konuþuyorduk, "Hadi" dedim, "check-up yaptýralým". O yýllardýr hiç aksatmadan kontrolden geçer, "Tabi" dedi, "ama nereden çýktý birden bire sende bu fikir?".. Haziranýn on beþinde doktor kontrolümün olduðunu ve onun ertesinde de hamile kalmayý plânladýðýmý söyledim. "Eh, geç bile kaldýn" dedi, þaþýrdým, babama göre haziranýn on beþine kadar çok zaman var, bazen düþünüyorum o mu yedi aylýk doðmuþ ben mi? Zamanýn böylesine akýp geçmesi, sürekli balon ya da çikolata almasýný istediðiniz babanýza günün birinde gidip hamile kalmak istediðinizi söylemeniz tuhaf. Ýnternette aradým taradým, hamile kadýnlar pek günlük tutmamýþlar; bir kadýnýn her aya bir paragraf ayýrdýðý bir günlükle, bebeði doðduktan sonra bir süreliðine yazmýþ olan iki kadýna rastladým. Bunun yanýnda; eðer hamile ve günlük sözcüklerini birlikte ararsanýz suni yoldan döllenen ineklerle ilgili birçok metin bulabiliyorsunuz. Yine de, her ne olursa olsun internet harika bir bilgi kaynaðý olmayý sürdürüyor. Bir sürü hamilelik ve bebek sitesine rastladým, son âdet tarihinizin ilk gününe bakarak size bebeðinizin ne zaman doðacaðýný hesaplayabiliyorlar. Benim tahmini hamile kalýþýma göre bebeðimizin doðum tarihi 26 mart 2001'den sonraki herhangi bir gün olabilir. Ýþte günün küçük haberi; meme emerken aþý yapýlan bebeklerin acýyý hissetmedikleri belirlenmiþ! Baltimore'daki Maryland Hastanesi anne ve bebek saðlýðý uzmanlarý meme emerken enjeksiyonla ilaç verilen bebekleri incelemiþ. Bebekler bu durumda annelerine daha fazla sarýlýyorlarmýþ ancak acý çektiklerini gösteren hiçbir iþaret veya tepki vermiyorlarmýþ. Bu durumda bebeðimi aþýya götürdüðümde caný nasýl da acýyor kim bilir diye endiþelenmeyeceðim, bir saniye bekler misiniz diyerek, bu yararlý bilginin kanatlarý altýna sýðýnacaðým...

14 7 Mayýs 2001 Hafta sonumu internet baþýnda, hamile günlükleri arayarak geçirdim. Türkçe böyle bir kitap yok, Ýngilizce ise topu topu on beþ kitap. Genellikle genç yaþta hamile kalmýþ kadýnlarýn günlükleri yayýnlanmýþ -ki bu gençleri bilinçlendirmek için özel bir tercih-. Erken yaþta hamilelik bazý ülkelerde, bildiðim kadarýyla da en çok Ýngiltere'de rastlanan bir olgu. Ýngiltere uzun süredir bu soruna bir çare arýyor, yol gösterici olmasý açýsýndan da on dört on beþ yaþlarýndaki hamile kýzlarýnýn günlüklerini yayýnlanmýþlar. Bir kaç tane kiþisel web sitesi de var, Emma'nýn Günlüðü, Alice'in dokuz ayý... Çoðunluðu haftalýk deðerlendirmelerin ardýndan, bebeðin ilk fotoðraflarýyla son buluyor. Türkçe internet sitelerinde ise býrakýn hamile kadýnlarýn günlüðünü, normal günlüklere bile az rastlanýyor. Cahide isimli bir kadýnýn çocuðu doðduktan sonra "bebiþle bugün halasýna gittik" tarzýndaki ve de bir tüp bebek olan Caner'in www.minikcaner.com isimli, ailesinin Türk internet sitelerinde hiç rastlamadýklarý için bir ihtiyaç olarak kaleme aldýklarý, çeþitli ödüller kazanan siteleri dýþýnda pek bir þey yok. Benim en çok ilgimi çeken Martha Brockenbrough isimli Ýngiliz bir kadýnýn her hafta yazdýðý hamilelik günlüðü oldu. msn.com'un editörü olan Martha otuz yaþýnda ve gazeteci. Hem mesleklerimizin, hem de yaþýmýzýn aynýlýðýnýn yanýnda, sevinçleri, endiþeleri de hayli benim hissettiklerime benzer. www.msn.co.uk'de her hafta günlüðünü okuyucularla paylaþan Martha bebeðine isim bulma krizi yaþýyor, annesine kendi doðumunu defalarca anlattýrýyor, bebeði doðduðunda iþini nasýl yürüteceðini düþünüyor, sabah kusmalarýndan, alýnan kilolardan, giyemediði giysilerden esprili bir dille söz ediyor. Bütün hamilelik kitaplarýnda babalara ayrýlan kýsýmlarýn bir bölümden ibaret olmasýný eleþtiren kocasý Adam'ýn da bir yazýsý var ki, duyarlý baba adaylarýnýn nasýl olduðu konusunda iyi bir fikir vermesi açýsýndan mutlaka okunmayý hak ediyor. Ben de henüz eþimden kayda deðer bir þekilde söz edebilmiþ deðilim; oysa o hayatýmýn en önemli parçalarýndan ve hamile kalmak, çocuðu doðurmak, geceleri kalkýp ona meme vermek gibi bütün zor görevlerin kadýnlarda olmasýnýn hiç de adil olmadýðýný söyleyecek kadar düþünceli. Daha þimdiden; elimden gelse seni geceleri hiç uyandýrmadan bebeðimizin ihtiyaçlarýný karþýlarým diyor, uykuyu ne kadar çok sevdiðim mâlum...

15 Martha'nýn kocasý Adam ile Galip'in benzer yanlarý var. Adam, Martha hamile kaldýðýnda aldýklarý tüm bebek bakýmý kitaplarýnda babalara þu türde öðütler verildiðini görmüþ; eþiniz hamileyken ona yardýmcý olun, örneðin bir kez olsun evi siz süpürebilirsiniz! Maça gitmek yerine bir süreliðine eþinizle zaman geçirin, onun ihtiyaçlarýný dinleyin ve karþýlamaya çalýþýn! Adam okuduklarýna hayli þaþýrmýþ. Diyor ki, demek ki erkekler eþlerini hiç dinlemiyor ve hep maça gidiyorlar. Ben Martha hamile olmadan önce de bütün bunlarý yapýyordum, hem de içimden gelerek... Evi de süpürüyordum, ona susadýðýnda soda da getiriyordum. Hamile kalýþýyla birlikte belki biraz daha dikkatli davranýyorum o kadar, örneðin gecenin ikisinde soda istediðinde artýk hangi markayý istediðini de soruyorum diyor. Galip de Adam'a benziyor. Ýçim rahat. O dünyanýn en iyi babalarýndan biri olacak. 9 Mayýs 2001 Annem anlatmýþtý, o daha çocukken anneannemin bir komþusu varmýþ, kendini sürekli hamile sanýrmýþ. Anneannemi ziyarete geldiðinde her defasýnda ona dar gelen eteklerden birini giyer, "Bakýn Nurhayat Hanýmcýðým, nasýl da kilo alýyorum, hamilelik iþte..." dermiþ. Bu teyze bu duyguyla yaþayýp giderken hep canýnýn çok çektiði yemeklerden ve de midesini bulandýran ve onu kusturan þeylerden söz edermiþ. Sürekli doðuma þu kadar kaldý, bu kadar zaman var daha dermiþ. Sonra, günün birinde yine çýkagelir, çok üzgün olduðunu çünkü bebeðini düþürdüðünü söylermiþ. Hiç çocuðu olmayan bu teyze hep bu oyunu oynarmýþ, hamileyim yaþasýn, çocuðum düþtü üzgünüm... Dün ben de kendimi gün boyu hamile gibi hissettim. Diþ hekimine gitmek için iþten erken çýkmýþtým, sonra kendime ayýracak bolca zamaným oldu. Elektronik postalarýmý kontrol edeyim derken yine saatler boyu internete ve hamilelikle ilgili sitelere takýldým. isimbank.com diye bir site var, dünyadaki 300 bin ismi sitelerinde barýndýrdýklarýný söylüyorlar; hemen Elvin'e baktým, ilginçtir ki dünyanýn 300 bin ismi arasýnda güzelim Elvin yok. Sonra findnames.com isimli sitede Elvin'i buldum. Bu siteyi bebeklerine isim arayanlara kesinlikle öneriyorum. Þöyle bir taktik uygulanabiliyor,

16 bebeðinizin isminin hangi harfle baþlamasýný, kaç sesli harfi içermesini istediðinizi, eðer istiyorsanýz dini tercihinizi ve de soyadýnýzý giriyorsunuz. Benim dini tercihsiz, iki sesli harfli, e harfi ile baþlayan ve soyadýmýza uygun olarak seçenekleri iþaretlediðim formuma 134 uygun isim seçeneði sunuldu. Eden'den Edith'e, Elvarh'den Eda'ya 134 isim. Ne yazýk ki içlerinde Elvin yoktu. Ama bu sitenin güzel bir yaný isimlerin anlamlarýný da öðrenebilmeniz. Nihayet Elvin'imizin ne demek olduðunu ve orijinini öðrendim. Anglo-Sakson kökenli bu isim bilge arkadaþ anlamýna geliyormuþ, ne hoþ! Ýnternette oyalanmam isimlere bakmakla kalmadý, Martha'nýn diðer günlüklerini de okudum. Lucy'yi doðuran Martha artýk bebekli günlerden söz ediyor. Buket Uzuner'in bana söylediði þeyi Martha da yazmýþ; bebek doðduktan sonra yazmaya pek fýrsat bulunamýyor. Eski bir maraton koþucusu olan Martha "Þimdi ben de anneyim ve annemin hangi konularda yalan söylediðini artýk biliyorum" diyor, "doðurmak bir maraton koþmaktan çok daha kolay falan deðilmiþ..." Martha'nýn günlükleri, ailem.com, bebek.com derken kendimi smear testi yaptýrmanýn faydalarýný ya da hamilelikte folik asit alýmýnýn önemini okurken buldum. Saatlerdir internet baþýndaydým ve öyle çok hamilelikle ilgili yazý okumuþtum ki, kendimi aynen bir hamile kadýn gibi hissetmeye baþladým! Sanki evde geçirmek zorunda kaldýðým zamanlar gelmiþti ve týpký Ayda'nýn hamileliði boyunca salonun baþ köþesine yerleþtirdiði bilgisayarla oyalanmasý gibi ayný þekilde zaman geçiriyordum. Bu tuhaf duyguyla yataða uzandým, þimdi de yorgun düþmüþ ve dinlenmesi gereken bir anne adayý gibiydim! Kalkýp toparlandým, sosisli volovan yapmak üzere mutfaða yöneldim. 10 Mayýs 2001 Dün gece Ebru'lardaydýk, Hande ve Haluk ile birlikte. Oral onlara gideceðimizi Ebru'ya son anda söylemiþ. Ebru doðaldýr, hiçbir iþi aceleye getirmeden yapar. "Amaaaan ne var" demiþ, "kýzlarýn ikisi de çocukluk arkadaþým, beni mazur görürler." Gittiðimizde Ebru aðýr aðýr balýklarý piþirdi. Ýyi ki de öyle oldu, güzeller güzeli Ezgi ile oynamak, ona sorular sorup verdiði yanýtlara gülmek için fýrsat yakaladýk. Ezgi henüz iki buçuk yaþýnda. Galip'le önce her çocuða sorduðumuz ilk soruyu patlattýk; okula saat kaçta gidiyorsun? Ezgi hemen üçte dedi,

17 ve dörtte de döndüðünü söyledi. Okulda arkadaþýn var mý sorusunu da "evet, on tane" diye yanýtladý. Galip'le çok ilginç bulduðumuz bir konu bu; küçük çocuklarýn sayý bilmezliði ve zaman kavramýndan yoksun oluþlarý. Biraz da üzülmüyor deðiliz. Bugün okul var denince okula gidiyorlar, hafta sonu geldi denince de okula gitmiyorlar. Ah þu çocukluk demeden edemiyor insan. Ve de elbette iki aylýk Emir; Hande ve Haluk'un oðlu. Gece çocuklara endeksli oldu. Bir iki buçukluða, bir iki aylýða sahip ve bir de yakýn zamanda bunu isteyen bir çiftten ne beklenebilir? Hele Ezgi her gün yaptýðý gibi "babi" diye seslendiði babasýna kendi doðumuna iliþkin video kaseti koydurduktan sonra... 13 Mayýs 2001 Anneler günü. Mayýsýn ikinci pazarý gazetede annem için yazdýðým yazý; Anneler ve Çocuklarý Diþ hekiminin bekleme odasýnda oturuyoruz. O çantasýndan bir poþet çýkartýyor, içinde bir diþ macunu ve de fýrçasý. Benim için evden getirmiþ. Ardýndan bir tarak çýkartýyor, "Saçlarýn" diyor, "her zamanki gibi karmakarýþýk, bir tarasan...". Diþ hekiminin sekreteri otuz yaþýna gelmiþ birine, diþ macunu, fýrçasý ve de tarak uzatan birine eminim hayretle bakýyor. Yüksek sesle, "Birileri benim çok þýmartýldýðýmý sanacak" diyorum. Aslýnda týpký çocukken öðrendiðimiz o þarkýdaki gibi, "çocuða bakar anne.." Hem de ne bakmak, ve de þarkýnýn devamý, "gelin çiçek derelim, yollarýna serelim" çünkü bugün anneler günü. Ýçimde hep uçsuz bucaksýz bir kýra gitme ve anneme tüm güzel çiçekleri toplama duygusu uyandýrýr hâlâ bu þarký. Çocukken neysem þimdi de oyum anneme göre, saçlarým hâlâ dokuz yaþýmdaki gibi. Sabahlarý okula giderken sabýrla taktýðý onlarca siyah tokayla tutturulmuþ düzenli saçlarýmdan akþam eve döndüðümde eser kalmazdý, alabildiðine bir karýþýklýk. Söyleyin baþka kim sizin için çantasýnda bir tarak taþýyor? Diþ hekimiyle randevusu olan siz iken baþka kim çantasýna bir diþ macunuyla fýrçasý koyuyor, kim gitmek zorunda kaldýðýnýz tüm o sýkýcý yerlere sizinle geliyor, kim izlemek istediðiniz bir film olduðunda hangisi diye sormadan sizinle geliyor?

18 Her zaman yanýmda olmasýný istediðim annemin sýcaklýðýna en çok ihtiyacým olduðu zamanlar kendimi hasta hissettiðim anlardýr. Anneme "galiba hastayým" dediðimde önce "hihh" diye korku dolu bir ses çýkartýr, yüzü az önce dünya yýkýlmýþ gibi bir hâl alýr ve sorar, "neyin var?". Anlatýrým. Annem hem bir doktor, hem bir eczacý gibi önce gereken ilaçlarý ilaç çantamýzdan çýkarýr. Sonra bana kendi geceliklerinden birini giydirir. Farkýnda olmadan en güzel þeyi yapar yani. Anneme en çok ihtiyaç duyduðum anda ona ait bir þeyi giymek bana hep oyuncaklarýna sarýlýp da uyuyan çocuklarýn hissettiði o güven duygusunu çaðrýþtýrýr. Sonra güzel, sýcacýk bir çorba yapar, içine mutlaka bol limon sýkar. Ben sessizce, hâlsiz, yudum yudum çorbamý içerken "ah be evlâdým, kendinize hiç dikkat etmiyorsunuz ki, dün yine ince giyinmiþtin, arabanýn camlarýný da sonuna kadar açmýþsýndýr kesin" der. Ben ses çýkarmadan dinlerim, annem orada deðildir ama ne yaptýðýmý kesinlikle bilir. Çorbadan sonra bana yeni sýktýðý birkaç portakalýn suyunu içirir. O sýrada koltuk altýma bir termometre sýkýþtýrýr, kolumu kýpýrdatmamamý tembihler, dudaklarýný alnýma götürüp ateþime bakar, ateþin en iyi böyle ölçüldüðünü bir kere daha söyler. Sonra beni yataðýma yollar, ben uzun, keyifli, yumuþacýk bir uykuya dalarým. Kalktýðýmda kendimi kesinlikle iyi, az da olsa iyileþmiþ hissederim. Annem böyledir, zarif ve düþünceli ve yeri geldiðinde bir çocuk gibi. Hem baþka kim salonunun duvarlarýna martý resmi çizmenize izin verir?" Galip bu yazýyý okumayý bitirdiðinde elinde onlarca renkli ispirtolu kalemle yanýma geldi. "hayatým" dedi, "duvarlarý hâlâ istediðin gibi boyayabilirsin..." 14 Mayýs 2001 Dün iki cep telefonu mesajý aldým; geleceðin annesi olan beni kutlayan. Anneler ziyaret edildi, lilium çiçekleri alýndý, telefon açýp "benim annem güzel annem" þarkýlarý söylendi. Umarým ben de kendi çocuklarýma annem kadar iyi bir anne olurum.

19 15 Mayýs 2001 Pazar gününün bütün gazeteleri anneler ve çocuklarýnýn resimleriyle doluydu. Yine yurdun dört bir yanýnda yýlýn anneleri seçilmiþ, yine annemize hiç de olsa çiçek almamýz gerektiði yazýlmýþ çizilmiþ. Bir de bunlarý sakýn yapmayýn demiþler; sakýn ola uyandýðýnýzda annenize hani benim kahvaltým demeyin... Bunu diyebilecek insanlar hâlâ var demek ki. -ona siz kahvaltý hazýrlayýnsakýn televizyonun karþýsýna geçip akþama kadar zap yapýp durmayýn-bunun yerine annenizle izlemek istediði bir filme gidinsakýn þuyum buyum hâlâ ütülenmedi mi demeyin-kendi gömleðinizi bugünlük kendiniz ütüleyin- falan filan... Annelerimizi birer köle gibi gördüðümüzün ve bir gün de olsa onlara acýmamýz ve onlarý azat etmemizin öðütlendiðinin resmidir! 21 Mayýs 2001 Pazar günü Galip ile ne yapacaðýmýzý düþündüðümüzde aklýma aktarlara gitme fikri geldi. Galip "ne alacaðýz peki?" diye sordu, "Ýsveç þurubu, jelatin ve arý sütü" dedim. "ne, ne, ne" dedi, güldük. Aktarlarýn kapalý olduðunu bilmemize karþýn þansýmýzý denedik. Aktarlara ulaþamadýk ama o mekânda bir sürü sokak kitapçýsýna rastladýk. Ýþte aldýðýmýz kitaplardan biri; "Anneler Bebeklerini Sýhhatli Büyütmek için Neler Bilmelidir". Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðý Yayýnlarý tarafýndan 1970 yýlýnda basýlan kitapta neler var neler... "Gebe bir kadýn yediði gýdalarla kendi vücudu ve ayný zamanda çocuðun hayatiyeti bakýmýndan önemli maddeler almalýdýr. Rasgele yemesi, mide ve barsaklarýný doldurmasý doðru deðildir." gibi öðütlerin yaný sýra giyim için bakýn þunlar deniyor; "Gebe bir kadýnýn dar ve korsajlý elbiselerden sakýnmasý, çorap bað ve lastikleri, korsa kullanmasý lazýmdýr." Otuz yýlda hayatýn nasýl da deðiþtiðinin güzel bir kanýtý bu kitap, elimden gelse çok daha yýllar öncesine ait hamilelik kitaplarýna da ulaþmak isterdim. Gebelik ve Önemli Hastalýklar isimli alt baþlýktan bir alýntý; "Veremli bir kadýn veya kýz evlenmemeli eðer evlenmiþse gebe kalmamasý için gerekli tedbirleri almasý saðlanmalýdýr. Bu sebeple gebeliðin takibinde

20 bir akciðer filmi yaptýrýlmalýdýr...veremli anne doðum yaparsa, eðer mikrop çýkýyorsa, çocuk meme emerken devamlý annenin çýkardýðý mikroplarla karþý karþýya kalýr. Bu sebeple en iyisi anneyi çocuktan ayýrmaktýr." Kitap 1970 yýlýnda basýldýðý için tam da benim doðduðum yýllarý anlatýyor; benim gibi prematüre doðan bir bebeðin bakýmý için yazýlanlar; "2500 gramýn altýnda 48 cm. den küçük doðan bebeklere prematüre denir... Çocuk kenarlarý yüksek ve kapalý bir sepet, karyola, hatta bir çekmece!!! içine yatýrýlmalýdýr, þilte muþamba ile kuru tutulabilmeli, bütün yatak takýmlarý kolay yýkanabilir tarzda olmalýdýr, yataðýn kenarlarýna termofor veya sýcak su þiþeleri konarak çocuðun ýsýnmasý temin edilir...prematüre bir bebek normal kilosuna gelinceye kadar yýkanmaz altýný kirlettiði zaman yumuþak bir bezle veya pamukla silinir. Her gün çamaþýrý deðiþtirilir ve bir defa zeytin yaðý ile bütün vücudu yaðlanýr. Ýyi bakýlan bebeklerin yaþamamasý için bir sebep yoktur. " Ah annem, 1971'in hastanelerinin karanlýk koridorlarýnda prematüre bir bebekle bir ay boyunca kalmýþ. O günlerde sürekli elektrikler kesildiði için yaþama þansýmý yükseltebilmek için sürekli baþýmda beklemesi gerekiyormuþ. Diðer prematüre doðan bebeklerin anneleri çocuklarý nasýl olsa yaþamaz diye yan gelip yatýyorlarmýþ. Annem benim dýþýmda onlarca çocuða daha bakmýþ o zamanlar. Bir tanesi, annesinin kesinlikle yaþamayacaðýna inandýðý, annem tarafýndan özel bir ilgiye maruz kalýp da yaþayýnca annesi adýný Yaþar koymuþ. Annem þimdilerde Yaþar'ý hala gördüðünü, iri bir delikanlý olduðunu, kuaförlük yaptýðýný ve benimle ayný gün doðduðunu söyler. O günlerde beni bilenler bir kavanoza sýðacak kadar küçük olduðumu söylüyorlar. 70'ler Türkiye'si. Bu kitap bu yüzden de ilgimi çekiyor, doðduðum zamanla þimdi arasýnda en azýndan büyük kentlerde inanýlmaz bir deðiþim var çünkü. Göbek Bakýmý; "Göbeðin üzerine kapatýlacak bezler ve göbek baðlar muntazam bir þekilde katlanýp bir bohçaya konmalý bohça ile birlikte kaynatýlmalý, sonra açýlarak bohça ve bezler kýzgýn ütü ile ütülenmeli ve tekrar kapatýlarak muhafaza edilmelidir. Bu þekilde temiz sargýlarla göbeðin mikrop kapmasý önlenebilir."

21 Þimdiki tüketim toplumuna aykýrý bir öneri; "Çocuk elbiseleri intihap edilirken sade ve yýkanmasý kolay olmasýna dikkat etmeli fanteziyle kaçmamalýdýr. Elbiselerin adedi lüzumundan fazla olmamalý ve yumuþak dokulu kumaþlar tercih edilmelidir... Ýçten baþlamak üzere mermerþahiden yapýlmýþ apýþ arasý bezi (bacak arasýna geçirilir) bunun üzerine suyu çeken yumuþak bir bez (kýsa olmalýdýr), üzerinde patiskadan yapýlmýþ ve çocuðun ayaklarýna kadar gelen bez vardýr. Bundan sonra muþamba kullanmak doðru deðilse de bacaklarýn ön tarafýný kapatmayacak, yalnýz arka kýsmý kaplayacak þekilde kullanýlýrsa zararý olmaz. Bütün bunlarý saracak çocuðun koltuk altlarýndan baþlayýp ayaklarýndan da uzun olan kundak bezi gelir. " Süt ile ilgili; "Ýnek sütü çocuk beslenmesinde çok kullanýlan bir gýda maddesidir. Yalnýz sütü alýnan ineðin saðlam ve iyi beslenmiþ olmasý ve sütün temiz olarak saðýlmasý ve kabil olduðu kadar kýsa zamanda kullanýlmak üzere kaynatýlmasý lazýmdýr." Sebze ile beslenme kýsmý havuç, patates, ýspanak ve kabak gibi makul yiyeceklerle baþlýyor, dört aylýkken yumurta verilmesinden söz ediliyor da, yedi ve sekizinci aydan itibaren yedirmemiz gerekenleri þaþkýnlýkla okuyorum; "Karaciðer püresi: Karaciðer haþlanýr sonra zarý soyulur rende ile rendelenir iki çorba kaþýðý karaciðer rendesi sebze püresiyle karýþtýrýlarak yedirilir. Beyin ezmesi: Beyin iyice yýkandýktan sonra haþlanýr zarý soyulur, damarlarý temizlenir bir fýndýk büyüklüðünden baþlayýp yavaþ yavaþ arttýrýlarak yedirilir. Cýzbýz köfte: Yaðsýz ve sinirsiz koyun eti çekildikten sonra içine biraz tuz, ve bayat ekmek tozu konur ve hafif ateþte ýzgara halinde piþirilir." Neyse ki kitabýn sonuna doðru "Çocuðun ruh saðlýðý da önemlidir" ibaresi konulmuþ ve kitap aynen þu tümceyle bitirilmiþ, "Kapý önünde, sokak ortasýnda oynamalarýna mani olmak lâzýmdýr." Bugün güncelliðini yitirmiþ, hatta uygulamamamýzýn bebeklerimizin üzerinde olumsuz sonuçlar açabileceðini düþündüðüm öneriler. Bu yüzden olacak; satan çocuk, elimde bu kitabýn olduðunu görünce gülümsedi, kaç lira dediðimde, hiç fark etmez... dedi. Artýk eski önerilere yalnýzca gülüyoruz, geçmiþin nahif fikirleri þimdilerde tuhaf karþýlanýyor.

22 29 Mayýs 2001 Bir hafta boyunca internetten uzak durduktan sonra dün yine hamilelik ile ilgili sitelerde zaman geçirdim. Güzel sitelerden bir tanesi 40hafta.com. Hafta hafta baþýmýza gelecekler anlatýlýyor ki, hamileliðim boyunca çok yararlanacaðýmý sandýðým bir site bu. Hamilelikten önce yapmamýz gerekenler arasýnda folik asit alýmýna baþlamanýn gerekliliðinden, sigara ve alkolden uzak durulmasýnýn öneminden söz ediliyor. Folik asit hamile kalmaya karar vermeden birkaç ay önce baþlamamýz gereken ve bebeðimizin saðlýklý, sinir sisteminin doðru, genetik rahatsýzlýklardan uzak doðmasýný saðlayan bir nitelikte. Karaciðer ve fýndýkta bolca varmýþ. Bir de sanýldýðýnýn aksine jinekologlar hamileliði hamile kalýnan günden itibaren deðil de, son regl döneminin ilk gününden itibaren hesap ediyorlarmýþ. Bu durumda benim ve annemin doðum günü olan 18 Haziraný hamile kaldýðým gün olarak hesap edecek olmam tuhaf bir rastlantý, tabi eðer her þey dilediðimiz gibi geliþirse. Hamile kalýnan günler son reglin ilk gününden itibaren on iki ile on beþinci günler arasýndaymýþ. Hamile kalmak isteyen kadýnlarýn altý ay içinde bunu baþarma oranlarý % 75'miþ ve öyle hadi hamile kalayým deyip de hemen ilk ayda hamile kalýnmazmýþ... 30 Mayýs 2001 Herkesi bilmem ama ben hamile kalmadan önce bir check-up yaptýrma telaþýna düþmüþtüm. Dün de nihayet bu amacýma kavuþtum. Mete Bey önce "boðazýn biraz þiþmiþ" dedi, boynumu aþaðý yukarý çevirdi, vücudumda aðrý olabilecek noktalara, reflekslerime, sonra da akciðerime, böbreklerime, karaciðerime baktý. Otuz yýllýk vücudumda hiçbir hasar bulunmamasý hem þaþýrtýcý, hem de hoþtu. Mete Bey sonra kalbime bakarken biraz duraksadý, daha fazla zaman harcadý, birkaç kez göðsümün alt tarafýný dinledi, adýný bilmediðim bir ekrana baktý ve þöyle dedi; "Sanýrým kalbinin mitral kapaðýnda çökme var..." Eyvah, en önemli organýmýn mitral kapaðý ve bir çökme. Sorular sordu; merdivenleri çýkarken nefes nefese kalýr mýsýn, evet, birden bire ayaða kalkýnca baþýn döner mi, evet, çocukken beden eðitimi derslerinde koþuda arkadaþlarýndan geride mi kalýrdýn, evet ama çoðunlukla rapor alýp olayý geçiþtirmeyi yeðlerdim. Evet, mitral kapaðýn

23 çökmüþ, nedir yani, bana ne olacak, ne yapmalýyým, bir þey yok, bir þey olmayacak, önemli bir þey olmama olasýlýðý yüksek. Mitral kapaðýn çöktüðü için kalbin kan pompalamak için daha çok çaba sarf ediyor, eðer içeri kirli kan sýzmýyorsa hiç sorun deðil. Zaten en önemlisi de gavurun yapýp da bizim ihmal ettiðimiz bir þey, doðum sýrasýnda eðer gerçekten bir problem olduðunu var sayarsak sende, sana bir penisilin iðnesi yapýlýyor ve de böylelikle herhangi bir komplikasyonun önlemi alýnýyor, o kadar. Demek o kadar ha, evet, bizde istatistikler yok ama Amerika'daki her on kadýndan birinin mitral kapaðý çöküktür. Ah, neyse. Yapýlmasý gereken þey bir kardiyologa gidip þu filmleri çektirmen, þu idrar tahlillerini yaptýrman ve perþembe yeniden buraya gelmen. Eh, peki. Galip'le yarým saat sonra kardiyologun yanýndayýz, çeþitli elektrotlar göðsümün üzerine takýlýyor, bir ekrana birlikte baktýðýmýz Cemal Bey pek esprili bir biçimde bana ve eþime olan biteni anlatýyor, kalp sesi diyor, öyle hiç de romantik deðildir, kalbimin sesini dinle falan der ya bazýlarý, bak þimdi kendininkini dinle de gör, dinliyoruz birlikte, þýlap þýlop sesler, bana gülme geliyor, Galip'e gülme geliyor, Cemal Bey gülüyor, sonra evet diyor, teþhis doðru, bak þu hamaða benzeyen þey mitral kapak, dümdüz olmasý gerekirken seninki bir eðim çiziyor, cidden bir hamaða benziyor. Biz günlük yaþantýmýzý sürdürürken demek içimizde hamaklar oluþuyor, kalp hýzlanýyor, daha neler neler oluyor...þimdi diyor, hep birlikte kirli kanýn kalbin içine girip girmediðine bakalým, kýrmýzý ve lacivert renk olmasý gereken, eðer sarý bir renk görürsek ekranda, bu kirli kandýr diyor, sarý renk görmek istemeden ekrana bakýyorum, yok! Bu çok iyi diyor doktor, þimdi de kalbinin durumuna bakalým, hep kötü þeylerden mi söz edeceðiz, iþte sana güzel bir haber, biyolojik yaþýn on üç senin. Ne, on üç mü? Evet, o kadar saðlam bir kalbin var, kalp yetmezliði de söz konusu deðil. On üç ha diyorum, inanamamýþ biçimde. Demek bungee jumping yapabilirim, çünkü hep korktuðum þey bungee jumping yapmaya kalbim dayanmaz korkumdu, süper haber... Doktor Cemal'in yanýndan el ele, uçarak çýkýyoruz. bir de kan ve idrar tahlilleri iyi çýkarsa, daha ne isterim. Ben saðlamým. Ben, saðlamým. Ýnsana en büyük armaðan. Çin Lokantasý'nda hem saðlamlýðýmý, hem Elvin'in saðlam olacaðýnýn sevincini, hem de evliliðimizin onuncu ayýný kutluyoruz.