başarısıyla doğru orantılıdır. İhtilâllere örnek olarak, 1789 Fransız ve 1917 Bolşevik İhtilâli ni gösterebiliriz.



Benzer belgeler
UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

ÜNİTE. ATATÜRK İLKELERİ ve İNKILÂP TARİHİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER AMAÇ VE KAVRAMLAR

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Avrupa Tarihi. Konuyla ilgili kavramlar

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

Konuyla ilgili kavramlar

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

5. ÜNİTE: EKONOMİ VE SOSYAL HAYAT

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

A- askeri Alanda : B- Hükümet ve Yönetim Alanında : II.MAHMUT DÖNEMİ ( )

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir?

ÜNİTE:1. Osmanlı Devleti nde Yenileşme Çabaları ÜNİTE:2. Türkiye de Reform Arayışları ( ) ÜNİTE:3. Türkiye de Meşrutiyet Dönemleri ÜNİTE:4

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

Alemdar Mustafa Paşa nın desteği ile tahta oturdu.

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

3. 18.yy da Grek ve Dakya projesi ile Osmanlıyı paylaşmayı planlayan Avrupalı iki devlet aşağıdakilerden hangisidir? I. Rusya. II.

OSMANLI İMPARATORLUĞUNU SARSAN SON SAVAŞLAR HANGİLERİDİR?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KPSS 2009 GK-(3) DENEME-4 2. SORU. 3. Selçuklularda, 2. Türk-İslam devletlerinde ülke hanedanın ortak malıdır. anlayışı geçerli olmuştur.

Doç. Dr. Tolga BOZKURT SAN CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİ BATILILAŞMA DÖNEMİ OSMANLI MİMARİSİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( XVII/17.YÜZYIL) ÖNEMLİ GELİŞMELERİ

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

DEĞERLENDİRME SORULARI

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TARİH BOYUNCA ANADOLU

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Lozan Barış Antlaşması

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

İktisat Tarihi I. 8/9 Aralık 2016

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Siyaset, Toplum, Ekonomi. Neslihan Erkan

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

BİRİNCİ D NYA SAVAŞI

Atilla NALBANT ÜNİTER DEVLET. Bölgeselleşmeden Küreselleşmeye

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;


Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1 I. KONU 1 II. KONUNUN ÖNEMİ 1 III. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 5 IV. SUNUŞ PLÂNI 5

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Transkript:

1. HAFTA ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİNİN OKUTULMA AMAÇLARI Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, yüksek öğretim kurumlarının bütün fakülte ve yüksekokullarında okutulan zorunlu derslerden birisidir. 6 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu nun 4. ve 5. maddeleri gereğince, yüksek öğretim kurumlarında, eğitim ve öğretim süresince, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi adı altında zorunlu bir ders olarak kabul edilmiştir. Bu ders sadece geçmişi anlatan statik bir tarih dersi olmaktan ziyade, Türk gençlerinin yakın tarihimizdeki olayları değerlendirip gelecekle ilgili doğru kararlar alabilmesini sağlayan dinamik bir kültür dersidir. Çünkü tarihini bilmeyen milletler hafızasını kaybetmiş fertler gibidir. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin en temel amacının, Türk İnkılâbı nın ruhunu ve hedeflerini kavrayarak geliştirecek yeni nesiller yetiştirmek, modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin doğuşunu ve gelişme evrelerini öğretmek ve Türk gençliğini Atatürkçü Düşünce Sistemi doğrultusunda yetiştirmek olarak ifade edilebilir. Bu amaçları biraz daha detaylandıracak olursak Bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk ü ve Türk Milli Mücadelesi ni bütün safhâlarıyla öğretmek Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin dayandığı Atatürk İlkelerini, çağdaş bir devlet ve toplum olabilmek için yapılan inkılâpları Türk gençliğine kavratarak daha da ileri hedefleri göstermek Türk gençliğini Atatürkçü düşünceden hareketle ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak millî hedefler etrafında kenetlenmiş bir gençlik olarak bilinçlendirmek Atatürkçü düşünce sistemiyle, bu düşünceye yönelik tehditler hakkında doğru bilgiler vermek

Türk milletinin dünya milletler ailesi içindeki onurlu yerini gençliğimize öğreterek, onların geleceğe daha güvenle bakmalarını ve kendilerine güvenmelerini sağlamak Türk gençliğini her şeyden evvel millî bir tarih şuuruyla donatmak ve Mustafa Kemal Atatürk ün kendisine emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti ne sahip çıkma duygusunu benimsetmek. Türk gençliğine düşen görev ise Atatürk ün gösterdiği temel hedefler doğrultusunda modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek, Türk istiklâlini ve Türkiye Cumhuriyeti ni ilelebet muhafaza ve müdafa etmek olmalıdır. Böylece Atatürk ün söylediği gibi, inkılâbın amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır. KAVRAMLAR Islahat Islahat kelimesi de, Arapça = salâh kökünden gelir. Aynı kökten türeyen ıslah = ise, iyileştirme, düzeltme, eksikleri giderme anlamlarında kullanılmaktadır. Islah kelimesinin çoğulu olan ıslahat kelimesi ise düzeltmeler, iyileştirmeler, yoluna koymalar anlamındadır. Batı dillerindeki karşılığı reform dur. Islahatta, inkılaptan farklı olarak yeni bir unsur getirme yoktur. Mevcut düzen korunurken, düzenin aksayan yönlerinin düzeltilmesi için çalışmalar yapılır. Bir örnek vermek gerekirse; II. Osman, düzeni bozulan orduyu ıslaha çalışmıştır İhtilâl Arapça, =hal kökünden türemiştir. İhtilâl, bir devletin var olan siyasî düzenini ortadan kaldırmak için, hukuk kurallarına baş- vurmadan, zor kullanarak yapılan geniş bir harekettir. Genellikle, halk arasındaki siyasî, sosyal ve ekonomik dengesizliklerin büyümesi sonucunda meydana gelir. İhtilâl, inkılâbın eylem safhasıdır. İhtilâllerin ardından inkılâplar gelir. İhtilâller kısa süreli ve çok hızlı bir gelişim gösterir. İhtilâlin başarısı, sonucunda ortaya konan inkılâpların

başarısıyla doğru orantılıdır. İhtilâllere örnek olarak, 1789 Fransız ve 1917 Bolşevik İhtilâli ni gösterebiliriz. İnkılâp Arapça =klb=kalb kökünden türetilmiş bir kelimedir. Bir halden başka bir hale dönüşme, biçim değiştirme anlamına gelir. İnkılâplar, sanayi, bilim, kültür, sosyal, v.b. alanlarda olabilir. Etimolojik anlam olarak değiştirmeyi ifade eder. İnkılâp, evrim veya tekâmül (évolution) ve ıslahattan farklıdır. İnkılâp, hükümet darbesinden de farklı anlamlar ifade eder. İnkılâp üç aşamada gerçekleşir: Birinci aşamayı oluşturan fikrî cephe, cemiyette değişiklik fikrinin, yeni fikir tohumlarının atıldığı ve geliştirildiği evredir. İkinci aşama, hazırlık aşamasının tamamlanmasından sonra gelir ve aksiyon dönemidir. Basit şekilde bir ihtilâli ifade eder. Üçüncü aşama da yıkılan, bozulan düzenin yerine bir yenisini kurma aşamasıdır. İşte bu yeniden kurma ile inkılâp başarılmış olur. Çağdaşlaşma (Modernleşme-Batılılaşma) Moderne sözcüğü Fransızca bir kelime olup yaşanılan zamana, çağa uygunluk anlamında kullanılmaktadır. Çağın gereklerine göre yaşamak demektir. Eskiden kullanılan muasırlaşma, asrileşme veya günümüzde kullanılan batılılaşma, modernleşme, uygarlaşma gibi sözcüklerin en güzel karşılığı çağdaşlaşma kavramıdır. En geniş anlamıyla çağdaşlık gelişmiş dünyayı ve bu ölçütlerde yaşamayı ifade eder. Bir başka ifadeyle; çağın gelişmiş kurumlarına, gelişmiş uygarlık düzeyine ulaşabilmek için gerekli olan ekonomik, toplumsal, psikolojik, siyasal değişmeyi gerçekleştirmek demektir. İnkılabın Özellikleri a. İnkılap, bir halk hareketidir: İnkılap ani bir olay olmayıp uzun bir süreç içinde gelişir. İnkılabın en önemli özelliği topluma mal edilmesidir. Bir kişiye veya bir zümreye hizmet eden inkılap, gerçek anlamda halk hareketi değildir. İnkılap olayında akıl ve iradenin rol oynaması onun beşeri yönünü, toplum tarafından

yapılması da sosyal yönünü ortaya koyar. Türk İnkılabı nda genelgelerin yayınlanması ve kongrelerin düzenlenmesi, inkılabın topluma benimsetilmesine yöneliktir. b. İnkılap, mevcut düzeni yıkma olayıdır: Çağın ihtiyaçlarını ve toplumun gereksinimlerini karşılayamayan eski düzenin yıkılmasıdır. Mevcut düzenin yıkılması daha yüksek bir adalete ulaşma ihtiyacı ile yapılır. c. İnkılap, yıkılan düzenin yerine yeni bir düzenin kurulmasını amaçlar: İnkılap sayesinde eski düzeni temsil eden kurumlar yıkılır. İnkılap kendi kurumlarını getirir. 1-2. İnkılabın Safhaları a. Fikri Hazırlık Safhası: Toplumda değişik fikirlerin geliştiği ve yeni fikirlerin ortaya atıldığı safhadır. Bu safhada düşünürler, filozoflar ve yazarlar fikirlere yön verir. Gelişmeler halka benimsetilir. b.ihtilal Safhası: Mücadele (aksiyon) safhasıdır. Türk İnkılabı nda, bu safhada bir taraftan işgalci devletlerle savaşılırken, diğer taraftan da Osmanlı yönetimine karşı mücadele verilmiştir. c.yeni Düzenin kurulması: Yeni bir düzenin kurulmasıyla inkılap başarıya ulaşmış olur. Böylece eski düzenin yerine yeni ve çağdaş bir sistem kurulmuş olacaktır. İnkılabın amacı, milletin her yönden ilerlemesi ve daha ileri gitmesini sağlamaktır. 1-3. Atatürk ün İnkılap Anlayışı Atatürk e göre inkılap, Mevcut müesseseleri zorla değiştirmek, son asırlardaki kurumları yıkarak yerine milletin en yüksek medeni icaplarına göre ilerlemesini sağlayacak yeni kurumları kurmaktır. Türk İnkılabı nın Özellikleri

a. Türk inkılabı diriliş ve yenilik hareketidir. b. Milli bağımsızlık ve milli egemenlik mücadelesidir. Dışarıda işgal güçlerine, içeride sultan ve halifeye karşı birlikte yapılmış bir mücadeledir. c. Türk milleti ni Batı ya, Batı kültürüne ve Batı anlayışına götüren kökten sosyal bir değişikliktir. d. Türk inkılabı, Türkiye de Doğu kültürü yerine Batı kültürünü kurmuş, modern zihniyeti getirmiş, milli şuuru ve millet ruhunu uyandırmıştır. e. Türk İnkılabı, amaç, hazırlanış ve uygulama yönünden diğer inkılaplardan farklıdır. Örneğin Fransız İhtilal ini hazırlayan fikirler, Fransız yazarlar tarafından hazırlanırken Türk İnkılâbı bir doktrin hareketini sonucu olmadığı gibi bir doktrine de bağlı değildir. f. Türk İnkılabı nın yeterince teorik ve ideolojik hazırlığı yoktur. Tarihi gelişmeler bu hazırlığa zaman bırakmamıştır. g. 1789 Fransız ve 1917 Rus İnkılaplarından farklı olarak Türk inkılabı nda inkılabın hazırlığını yapanlar, fikri yönden olgunlaştıranlar ve onu aksiyon alanında başarıya götürenler aynı kişilerdir. Türk İnkılâbı nda bağımsızlık öğesi daha çok öne çıkmıştır. h. Türk İnkılabı sonucunda yeni bir devlet ortaya çıkmıştır. *Türk inkılabı, emperyalist güçlere karşı gelmenin mümkün olduğunu dünyaya ilk defe kanıtladı ve tutsak milletlere bağımsızlık yolunu açtı. Ayrıca donmuş toplumsal kurumların akılcı bir davranışla değiştirilebileceğini de ortaya koydu. OSMANLI DEVLETĠNĠN ÇÖKÜġ NEDENLERĠ ĠÇ NEDENLER 1- Yönetimde bozulma: Sancak uygulamasından Kafes uygulamasına geçiş 2- Eğitimde bozulma: Müspet bilimlerin öğretilmesinden dogmatik öğretime geçiş 3- Orduda bozulma: Yeniçeriliğin ve tımar sisteminin dejenere olması 4- Adalet sisteminde bozulma: Hukuk sisteminde liyakatten uzaklaşma ve çok başlılık 5- Sosyal Yapıda Bozulma

Osmanlı merkezi yönetiminin bozulmasında; Şehzadelerin sancaklara gönderilmemesinden dolayı, devlet işlerinde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadan devletin başına geçmeleri. Padişahların tecrübesizliğinden yararlanan saray kadınlarının ve ağalarının devlet yönetiminde etkili olmaları. Küçük yaşta tahta çıkmaları (4. Mehmed 6 yaşında tahta çıkmıştır). Önemli makamların liyakate bakılmadan rüşvet ve iltimas yoluyla dağıtılması gibi nedenler etkili olmuştur. Devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Deneyimsiz kişiler tahta geçmiş, bu nedenle merkezi yönetim bozulmuştur. Ekonominin Bozulması 16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı ekonomisinin bozulmasında; Coğrafi Keşiflerin etkisiyle ticaret yollarının yön değiştirmesi ve gümrük gelirlerinin büyük ölçüde azalması 17. yüzyılda Avusturya ve İran ile yapılan savaşların yüklü harcamalara yol açması İhracatın azalması, ithalatın artması ve kapitülasyonların giderek Avrupalı devletlerin sömürü aracı haline gelmesi Sömürgelerden Avrupa ya yüklü miktarda altın ve gümüşün gelmesi, bu madenlerin bir miktarının Osmanlı ülkesine girmesi ve paranın değerini düşürerek enflasyonu artırması Vergilerin yükseltilmesi üzerine köylerde yaşayan insanların vergilerini ödeyemeyerek tarımsal üretimi bırakmaları Saray masraflarının artması gibi nedenler etkili olmuştur. Köyden şehre göçler sonucu üretim azalmıştır fazladan asker alımı ile askeri masrafların artması gibi nedenlerde etkili olmuştur.

Askeri Sistemin Bozulması III. Murat döneminden itibaren kapıkulu ocaklarına kanunlara aykırı asker alınarak sayılarının artırılması Yeniçerilerin geçim sıkıntısını ileri sürerek askerlik dışında işlerle uğraşmaları İltizam sisteminin yaygınlaşması üzerine tımar sisteminin önemini kaybetmesi ve eyaletlerde asker yetiştirilmemesi Askeri bilgisi olmayan insanların komutanlık rütbelerine getirilmesi Avrupa da meydana gelen harp teknolojisindeki gelişmelerin takip edilmemesi Yeniçerilerin sayılarının artmasıyla kendilerini büyük bir güç olarak görmesi. gibi etkenler Osmanlı askeri sisteminin bozulmasına neden olmuştur. Sosyal Alandaki Bozulmalar Tımar sisteminin bozulması, nüfusun artması ve Anadolu da çıkan Celali isyanları halkın devlete olan güvenini sarsmıştır. 17. yüzyılda başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin nüfusları hızla artmış, bu durum şehirlerde işsizliğe ve güvenliğin bozulmasına neden olmuştur. Sonuç olarak, devlet bu isyanları güçlükle bastırdı ve halkın devlete güveni azaldı. Eğitim Sisteminin Bozulması Eğitim sisteminin temelini oluşturan medreselerin çağın gerisinde kalması ve Avrupa da eğitim alanında meydana gelen yeniliklerin takip edilmemesi Pozitif bilimlerin medreselerin müfredatından çıkarılması Medrese öğrenimi görmemiş pek çok kişiye ilmi rütbeler verilmesi Yeni doğmuş çocuklara müderrislik unvanının verilmesi ve beşik uleması diye adlandırılan bir sınıfın ortaya çıkması

Rönesans ve Reform Hareketleri 2. HAFTA DIŞ SEBEPLER Yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans (Renaissance) kavramı, temelde Grek ve Roma nın yeniden canlandırılarak Avrupa nın bilimde, sanatta, edebiyatta önemli ivmeler kazanmasını ifade etmektedir. Rönesans, Floransa, Venedik, Portekiz, Hollanda, İngiltere gibi kent devletlerde veya metropollerde ortaya çıkmıştı. Avrupa nın çehresini değiştiren Rönesans ın sonuçlarını ise şöyle ifade etmek mümkündür: Bilimde sanatta, edebiyatta özgün düşünce önem kazanmıştır. Avrupa da skolastik düşünce yerini akla bırakmıştır. Avrupa da reform hareketleri ivme kazanmıştır. Bu mücadele sonucunda kilisenin otoritesi sarsılmıştır. Aydınlanma çağı ortaya çıkmıştır. İslam dünyası ve Osmanlı; bilim, sanat ve edebiyatta Avrupa ya göre geri kalmıştır. Avrupa da bireycilik yaklaşımları önemli ivme kazanmıştır. Reform ise yenileştirme, yeniden kurma anlamına gelmektedir. XV. ve XVI. yüzyıllarda Avrupa da dinî düşüncede ortaya çıkan eleştiriler ve çalışmalardır. Kiliseyi yeniden kurmak adına yapılan girişimlerin sonuçsuz kalmış olması, Avrupa da yeni arayışlara yol vermiştir. Bütün Avrupa da, papazların ahlak dışı hayat sürdükleri ve zenginleştikleri gibi eleştiriler gittikçe ciddi bir kamuoyu oluşturmuştur. Ayrıca Hristiyanlık doktrini de tartışılmaya başlanmıştı. Özellikle din ile ilgili metinleri doğrudan doğruya incelenme gayreti içinde olan hümanistlerin, kutsal kitabın İbranice ve Grekçe metinlerine inerek anlama çabaları, yeni tartışmalar ve yorumları ortaya çıkardı.

Avrupa da bu gidişatın sonucunda yeni mezhepler ortaya çıktı. (Kalvinizm, Anglikalizm vs) Din adamlarının (ruhban sınıfı) siyasi ve toplumsal hayat üzerindeki etkisi zayıfladı. Uzun yıllar sürecek mezhep tartışma ve savaşları devam etti. Katolikler ve kiliseler de kendi içinde yenilenme çabası içinde oldu. Avrupa Laiklik vurgusu dinî, içtimai, siyasi ve eğitim hayatı için güç kazanmaya başladı. Siyasi birlikten yoksun Avrupa, Osmanlı karşısında savunmasız kaldı. Ulusal devletlerin kurulma süreci başladı. Coğrafi KeĢifler Yeniçağa damgasını vuran ve bütün dünya ülkelerinin kaderini değiştiren olay coğrafi keşiflerdir. XV. yüzyılın sonlarından itibaren küçük Avrupa kıtasına sıkışıp kalan Avrupalılar, bu süreçte uçsuz bucaksız okyanuslara açılırlar ve yeni yerler keşfederler. İki yüz yıldan fazla süren bu hareketler Büyük Coğrafya Buluşları diye adlandırılır. Bu sürecin başlamasında etkili olan sebeplerin başında Osmanlı Devleti nin sahip olduğu coğrafyanın jeopolitik bağlamda üstünlüğü ele geçirmesiydi. Özellikle bilinen kara ve deniz yollarına hâkimiyeti Avrupalıların ekonomik anlamda fakirleşmelerine, ihtiyaçlarının karşılanamamasına sebebiyet vermişti. Bu gidişat zamanla Avrupa nın siyasi yapısını da etkilemiş, feodal yapı bir müddet sonra yerini merkezî kraliyetlere bırakmıştı. Özellikle bilim ve teknik alanındaki gelişmeler bu süreci hızlandırmıştı. Mesela barutun ateşli silahlarda kullanılmaya başlanması, pusula ve gemicilik alanındaki gelişmeler, haritacılık alanındaki çalışmalar vs. Ayrıca cesur gemicilerin ortaya çıkması, kral ve kraliçelerin denizcileri desteklemesi, ticaret yolları üzerindeki Osmanlı Devleti nin hâkimiyeti, Avrupa nın Osmanlı ya ekonomik anlamda bağlı kalması, zengin doğuya (Hindistan vs) ulaşma arzuları gibi sebepler Yeniçağ da büyük coğrafi keşiflerin başlamasında etkili oldu. Bu uzun soluklu çabaların sonuçları ise bütün dünyayı tesiri altına almış ve Avrupa kıtasının üstünlüğü ele almasına ortam hazırlamıştı.

Bu hareketler sonucunda: Dünya ticareti, Akdeniz in dışına çıktı, okyanuslara taşındı Keşiflerle yeni yerleşim yerleri kuruldu; köle ticareti ve kitle hâlinde göçler ortaya çıktı. Ticaret hırsı ve zenginleşme arzusu Kapitalizm in ortaya çıkışına zemin hazırladı. Coğrafi keşiflerle misyonerlik ve dini yayma çabaları yeni keşfedilen yerlere ulaştı. Burjuva sınıfı ortaya çıktı; Avrupa daki feodal yapıyı çöküşe zorladı. Zenginleşen Avrupa da modern devlet ve ulus oluşumu hızlandı. Coğrafi keşiflerle, şirketleşme, bankacılık komisyon gibi kavramlar ekonomiye girdi. Sömürgecilik yönetimleri ortaya çıktı. (İlk sömürge imparatorlukları İspanya ve Portekiz tarafından kuruldu.) Sömürülen ülkelerden Avrupa ya getirilen değerli madenler bir müddet sonra Avrupa da enflasyonist hareketleri ateşledi. Yegâne zenginlik kaynağı olarak değerli madenleri gören iktisadi doktrin merkantilizm ortaya çıktı. Başta Osmanlı Devleti olmak üzere İslam ülkelerinin ekonomisi bozuldu ve fakirleşme, gerileme süreci başladı. Akdeniz limanları yerine, Atlas Okyanusu limanları önem kazanmaya başladı. Rönesans ve reform hareketleri hızlandı. Kara yolu ticareti yerine deniz yolu ticareti önem kazandı. Avrupa da üretim artınca pazar sorunu yeni mücadele sahaları doğurdu. Keşfedilen yerlerde eski uygarlıklar yok edildi Melez ırklar ortaya çıktı. Baharat ve ipekyolu önemini kaybetti. Keşfedilen yerlerden karşılıklı olarak sosyo-kültürel, düşünce alanlarında yapılan transferler kadar yeni meyve, sebze ve diğer tarım ürünleri de öğrenildi.

Kapitülasyonlar Kapitülasyon bir ülkede yabancı devletlerin tüccarlarının tabi olacağı şartları gösteren resmî belgelerin adıdır. Bizans, Trabzon Rum Krallığı gibi devletlerin İtalyan tüccar şehirlerine verdikleri imtiyazlara Hrisabule altın mühür deniliyordu. Batılılar bu imtiyaza Capitulatio adını verdi. Osmanlı Devleti nde de bu imtiyazlara ahitname yazılı yemin, ant deniliyordu Bu haklar özetle İmtiyazı veren devlet, yabancı tüccarların kendi ülkesinde rahatça hareket edebilmesine müsaade eder. Yabancı tüccarın can ve mal güvenliği sağlanır. Ölüm hâlinde terekesinin, tüccarın varislerine verileceğini garanti eder. Hukuki anlaşmazlıklar yabancı tüccarların kendi aralarında ise kendi hukuki kurallarına göre, yerli tüccarlarla ise yerli mahkemeler bakar. Başkasının borcu için tüccarların kovuşturulamayacağını garanti eder. Malını en uygun fiyatla istediği yerde satabilmesini sağlar. Gümrüklerde yol boyunca geçit vergilerinden muafiyeti sağlar. Bu haklar zamanla kültürel, dinî, adli, mali alanlarda da verilmişti. İlk başlarda bu haklar padişahların saltanatı boyunca olacağı ilkesi benimsenmişti. 1740 lardan itibaren de devamlı hâle getirilmişti. Bu çok önemli haklar başlangıçta Fransa ya verilmişken zamanla bütün Avrupalı devletlerin ilgisini çekmiş ve bu haklara kavuşmuşlardı. Gelinen bu durum Osmanlının ekonomik, mali, siyasi dengelerini alt üst edecek raddelere ulaşmış, Osmanlı Devleti Avrupalı tüccarın, sanayicinin açık pazarına dönüşmüş, yerli tüccar ve esnafın ise tükenmesine zemin hazırlamıştı. Sanayi Ġnkılâbı Coğrafi keşiflerle başlayan uzun soluklu bu süreç XVII ve XVIII. yüzyıllarda düşünce ve bilimsel çalışmalarda yepyeni gelişmeleri de beraberinde getirdi.

Avrupa önce Akıl Çağı nı sonra Aydınlanma Çağı nı yaşadı. Sömürgecilikle elde ettiği sermaye birikimi de hem sosyal tabakayı hem de üretim anlayışlarını altüst etti. Bu durum en az Fransız İhtilâli kadar dünyayı etkileyecek olan Sanayi İnkılâbı nı ortaya çıkardı. Büyük devletlerin siyasi anlamda güçlenme arzusu, ekonomik alanda da kendini gösterdi. Bilimsel buluş ve icatlar üretime aktarılınca süreç başlamış oldu. Mesela, insanlık hayatında dinamitin bulunması, çelik üretiminin başlaması, buharlı makinelerin icadı geleneksel el emeği üretim anlayışını (manifactur) değiştirmiş, fabrikasyon üretim anlayışı ivme kazanmış oldu. Bu da bol miktarda üretim anlamına geliyordu. Bol, ucuz üretim ise ham madde ve pazar mücadelesini beraberinde getirdi. Üretim şekillerinde meydana gelen bu büyük değişim toplumsal hayatta da değişim getirmişti. İşveren, patron, işçi, kapital ileriki aşamalarda da sosyalizm, sendikalizm gibi kavramları ve örgütlenmeyi beraberinde getirdi. Avrupa da ilk defa İngiltere de başlayan Sanayi İnkılâbı, Osmanlı Devleti ni de çok derinden etkilemiştir. Bu süreçte Osmanlı nın jeopolitik önemi daha da önem kazanmış olmasına rağmen, düşünce ve bilimsel çalışmalarda yeterli bilgi birikimi elde edilememiştir. Dolayısıyla geleneksel üretim anlayışı ile Avrupalı üreticilerle rekabet edememiş, hatta bu konumuyla sömürgecilerin pazar ve ucuz hammadde kaynağına dönüşünce, yerli üretim gelişememiş, dışa bağımlı bir hale gelmişti. Sanayi İnkılâbı şu sonuçlarıyla bütün dünyayı etkilemiştir: Ucuz hammadde ve pazara olan ihtiyaç arttı. Bunun sonucunda sömürgecilik yarışı daha da önem kazandı. Makineleşme, üretimde öncelik haline geldi. Kömür elektrik, petrol gibi enerji kaynaklarının önemi arttı. Büyük şirketler kuruldu ve ticarette tekelleşme süreci başladı. İşçi sınıfı, sosyalizm gibi kavramlar taraftar toplamaya başladı. Avrupa da bilimsel buluşlar ve bu çerçevede yatırımlar hızla arttı. Yeni teknoloji silah üretimi arttı. Çevre, nüfus, kentleşme, beslenme gibi sorunlar ortaya çıkmaya başladı.

Köylerden kentlere göçler arttı. Bankacılık sigortacılık gibi yeni sektörler önem kazandı. Fransız Ġhtilâli XVIII. yüzyılın en önemli iki olayı ABD nin tarih sahnesine çıkması ve büyük Fransız İnkılâbı idi. Yukarıda da ifade edildiği gibi coğrafi keşiflerin sonucunda Avrupa da ortaya çıkan Burjuva sınıfının statükoya getirdiği eleştiriler, yeni siyasi hakları elde etme mücadelesi, Fransız filozof, edebiyatçı ve sanatçıların ortaya koyduğu fikirler, eserleriyle siyasal sistemi eleştirmeleri, halkı bu çerçevede aydınlatmaları, Fransız İhtilâli nin en önemli hazırlık aşamasıydı. Bunların yanında kralın baskıcı yönetimi, halkın sınıflara ayrılması, ağır vergiler altında ezilmesi, İngiltere ve ABD de demokratikleşme yolunda adımların atılması, insan hakları, özgürlük gibi açılımların Fransa da da yankı bulması gibi sebepler ihtilâlin ortaya çıkmasını sağladı. Halkın 14 Temmuz 1789 da özgürlük, eşitlik, kardeşlik sloganıyla Bastil Hapishanesi ne saldırarak, mahkûmları salıvermesiyle isyan ateşlenmiş, binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan isyan, ihtilâle dönüşmüştü. Halk mücadeleyi kazanmıştı. İsyan sonucunda toplanan Kurucu Meclis İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ni yayımlamış, anayasanın yürürlüğe girmesiyle Kurucu Meclis te kendisini feshetmişti. Fransa da ortaya çıkan yeni anlayış ve getirdiği kavramlar çok uluslu devletler için yıkım oldu. İhtilâl sonucu yeşeren milliyetçilik fikri çok uluslu bir devlet olan Osmanlı Devleti için de bir yıkım etkisi meydana getirdi. Asırlarca bir arada yaşamayı becermiş azınlıklar bu süreçte Avrupalı devletlerin de etkisiyle XIX. yüzyıl boyunca bağımsızlık mücadelesi içine girdiler. Bu durumun Osmanlı Devleti nin parçalanmasına büyük etkisi oldu. Ayrıca bu süreç Osmanlı Devleti nde demokratikleşme, laikleşme, Avrupa hukukuna yönelme anayasalı sisteme geçme arayışlarını da beraberinde getirdi. Fransız İhtilâli nin insanlık hayatını etkileyen sonuçları ise şöyledir:

Hürriyet eşitlik, özgürlük, milliyetçilik, laiklik gibi fikirlere öncülük etti. Ulus devletlerin kurulması hızlandı. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi birçok devlet için örnek teşkil etti. Laik sistem ve laik hukuk bütün dünyaya yayıldı. Çok uluslu devletlerin yıkılışı hızlandı. 3. HAFTA ISLAHATLAR Lale Devri (1703-1730) İbrahim Müteferrika Lale devri sadece çiçek bahçeleri ve soğanlarını yetiştirme çabalarının adı değildir. Bu dönemde Avrupa'ya gönderilen elçilerin sayısı artıralarak kültür, sanat, sanayi, tari ve ordu hakkında incelemeler yaptırılmıştır. Macar asıllı Türk olan İbrahim Müteferrika, Damat İbrahim Paşa'nın izniyle 1729'da Müslümanlar arasında ilk matbaayı kurmuştur. Lale devrini sona erdirecek bir isyan gerçekleşmiştir. Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen Saray erkanının geceli gündüzlü devam eden ziyafet ve eğlenceleri üzerine fakir

esnaf, Yeniçeri Patrona Halil etrafında toplanarak isyan etmiştir. "Artık köşk inşa edilmemesi talebiyle gelişen isyan sırasında Sadabad Sarayı'nın da içinde olduğu 120'yi aşkın köşk üç günde yakılmıştır. 1 Ekim 1730'da III. Ahmet'in tahtan feragat etmek zorunda kalmış ve yerine I. Mahmut geçmiştir. Humbaracı Ahmet Paşa, 1736'da topçu askerlerinin eğitimi için Hendesehane'yi (Kara Mühendishanesi) kurmuştu. Osmanlı Devletinin ilk kağıt fabrikası da Polonya'da kağıt ustalarının getirtilmesinden sonra 1746'da Yalova'da faaliyete geçmiştir. Aslen Macar olan Fransa doğumlu Baron François de Tott 1755'te İstanbul'a gelmiş, 1767'de Paris'e dönerek burada çeşitli görevler almış ve 1769'da yeniden İstanbul'a gelerek Boğaz tahkiminde görev yapmıştı. Sürat Topçuları Ocağı'nı kuran Tott, 1771-1776 yılları arasında toplar döktürmüş, Boğaz'da kaleler inşa ettirmiş ve 1773'te Mühendishane'yi kurmuştu. Daha sonra Mühendishane-i Bahr-i Hümayun adını alan Hendesehane, kapsamlı bir askeri okula dönüştürüldü. III.Selim ve Nizam-ı Cedit Sultan III. Selim

III.Selim ilk olarak 31 Ocak 1790 da Prusya ile bir ittifak yaparak Avusturya yı zor duruma soktu. Avusturya nın Osmanlı ile savaşta galip gelerek güçlenmesini istemeyen Prusya, Avusturya ile bir antlaşma yaparak Avusturya nın savaşı sona erdirmesini sağladı. Osmanlıların Avusturya ile 4 Ağustos 1791 de yaptığı Ziştovi Antlaşması ile Osmanlı- Avusturya savaşı sona erdi. Avusturya nın savaştan çekilmesi müttefik Rusya yı zor duruma sokmuşsa da Rus ordusunun en son Maçin de elde ettiği başarı üzerine Osmanlı barış istemek zorunda kaldı. 10 Ocak 1792 de imzalanan Yaş Antlaşması ile Osmanlılar Kırım ı ele geçirme ümidini tamamıyla yitirdi. Bu antlaşmayla Osmanlı Kafkasya daki nüfuz bölgelerinde de gerilemiştir. III.Selim, Ziştovi antlaşmasının imzalanmasından hemen sonra yenileşme hareketine hız verdi. Avusturya ya elçi olarak gönderilen Ebubekir Ratıp Efendi, 1791 de Viyana dan döndükten sonra Avrupa daki askeri ve sosyal hayatı anlatan 500 sayfalık Sefaretname sini Sultan a sundu. III.Selim, 1791 sonbaharında çeşitli kesimlerden seçilmiş 22 kişiden oluşan devletin zaafları ve alınması gereken önlemleri içeren layihalar (raporlar) istedi. Hazırlanan bu layihalardaki görüşlerin ortak noktası askeri alanda yenileşme yapılmasının zarureti idi. III.Selim bu görüşler çerçevesinde Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adı verilen ıslahat hareketine başladı. Nizam-ı Cedit, siyasi, iktisadi, sosyal ve askeri alanı kapsayan, Yeniçeri Ocağı nın kaldırılması, ulemanın nüfuzun kırılması, şeyhülislamların siyaseti yönlendiren fetvalarına son verilmesi, Avrupa nın ilim, sanat, askerlik, ziraat, ticaret ve medeniyet hayatında yaptıkları yeniliklerin Osmanlı da da uygulanmasını amaçlamıştır. Askeri Alanda Yenilikler Avrupa tarzındaki yeni ordu ise Nizam-ı Cedit adıyla 24 Şubat 1793 te kuruldu. Bu ordunun başına Sadaret eski Kethüdası Mustafa Reşit Efendi getirildi. Fransa ve İsveç ten getirtilen subayların yönetimindeki Nizam-ı Cedit ordusunun kuruluşunda 1602 er ve 27 subay mevcudu bulunmaktaydı. Nizam-ı Cedit ordusuna bağlı olarak 23 Kasım 1799 da farklı kıyafetleri olan yeni birim daha eklendi. Ordunun 1802 de mevcudu 9263 er ve 27 subaya yükselmişti. 1806 da ise bu mevcut iyice

artırılarak 2685 er ve 1590 subaya çıkarıldı. Bu askerlerin yarısı Anadolu da yarısı da İstanbul da istihdam edilmişti. Nizam-ı Cedit ordusunun masraflarının karşılanması için İrad-i Cedit Defterdarlığı kurulmuştu. Defterdarlığa bağlı olarak boş kalan dirlikler, içki, tütün, kahve gibi mallara konan vergiler bu orduya tahsis edildi. Yeni orduyu ve eski askeri kurumları nitelikli askerlerle güçlendirmek maksadıyla 1795 te Mühendishane-i Berr-i Hümayn (Kara Mühendishanesi) kuruldu. Mühendishane de Fransız hocalardan faydanıldı. Burada Fransızca zorunlu dil olarak okutuldu. Ayrıca Mühendishane nin kütüphanesi de kısa zamanda Fransıca kitaplarla zenginleştirildi. İlk olarak 1773 te inşa edilmiş olan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun un (Deniz Mühendishanesi ıslahına başlandı. 1792-1803 yılları arasında Kaptan-ı Derya sıfatıyla donanmanın başında bulunan Damat Küçük Hüseyin Paşai terfi ve tayin işlerini düzene sokarak yolsuzlukları engellemeye çalıştı. İdari Alanda Yenilikler Osmanlı nın Avrupa merkezlerinde daimi elçilikleri bulunmuyordu. 1792 de Londra da 1797 de Paris, Viyana ve Berlin de daimi elçilikler açıldı. Nizam-ı Cedit hareketine karşı olanlar, Karadeniz Boğazı kalelerinde topçu olan Kastamonulu Kabakçı Mustafa önderliğinde Mayıs 1807 de isyan ederek İstanbul a doğru yürümeye başladılar. Kabakçı Mustafa İstanbul a vardığında İstanbul hakında da büyük destek gördü. İsyancılar 28 Mayıs ta III.Selim den Nizam-ı Cedit ordusunun kaldırılmasını ve 11 kişinin idamını istedi. Ertesi gün III.Selim tahtan indirildi ve yerine IV.Mustafa geçirildi. 1808 de de Nizam-ı Cedit ordusu kaldırıldı.

II. Mahmut Dönemi Sultan II. Mahmut Alemdar Mustafa Paşa nın İstanbul a gelip isyanı bastırmasından sonra II. Mahmut tahta çıktı. Sened-i İttifak (7 Ekim 1808) 29 Eylül 1808 de ayanlar varılan mutabakat neticesinde 7 Ekim 1808 de ayanlar ile Saray arasında Sened-i İttifak belgesi imzalandı. Bu senetle ayanlar Padişah a sadaketlerini ilan ederken Padişah da ayanları koruma sözü vermekteydi. Ayrıca ayanlar vergileri Saray ın isteği doğrultusunda toplayacakları ve kendi bölgelerinin dışına el uzatmayacakları hakkında da teminat vermekteydi. Ne var ki Sened-i İttifak uzun ömürlü olamamış, uygulanma fırsatı dahi bulunmadan imzalanmasından beş hafta sonra Alemdar Mustafa Paşa nın öldürülmesiyle tamamen unutulmuştur. II.Mahmut yeniliklerine askeri alandan başlamış ve 14 Ekim 1808 de Sekban-ı Cedit Ocağı n kurmuştu. Yeniçeriler yeniden ayaklanarak Alemdar Mustafa Paşa yı öldürdüler ve II.Mahmut bu olay üzerine Ocağı dağıtmak zorunda kaldı. 15 Haziran 1826 da Yeniçeriler son kez isyan ettiler; iki gün sonra 17 Haziran da köklü ancak uzun zamandır devlete zarar veren bu askeri kurum

nihayet ortadan kaldırıldı. Yeniçeri Ocağı nın kaldırılmasından sonra Avrupa ölçüsünde düzenlenmiş, morden bu ordu olan Asakir-i Mansure-i Muhammediye kuruldu. İdari ve mali alanda: 1834 te Evkaf Vekaleti kurularak vakıf gelirleri merkeze aktarıldı ve tüm devlet gelirlerinin yüzde 70 i modern ordunun ihtiyaçları için tahsis edildi. 30 Mart 1838 de alınan kararla sadrazamlık kurumu Başvekalet adını aldı. Adli işleri yürütmek üzere Meclis-i Ahkam-ı Adliye, idari işleri yürütmek üzere Dar-ı Şura-yı Bab-ı Ali ve askeri işleri yürütmek üzere Dar-ı Şura-yı Askeri kuruldu. 1838 de ziraat, ticaret, sanayi ve bayındırlık işlerini yürütmek üzere de yeni meclisler kuruldu. Eğitim ve sosyal alanda: II.Mahmut zamanında, ilk kez dört öğrenci 1826 yılında Avrupa ya eğitim alması için gönderildi. 1827 yılında açılan tıp okuluyla ordu için hekim ve cerrah yetiştilmesi sağlandı. 1831 de Muzika-i Hümayun ve 1837 te Mekteb-i Ulum-i Harbiye adıyla Fransız modelinde iki yeni okul açıldı. Bundan başka ilk ve orta seviyede devlet memuru yetiştirmek amacıyla Mektebi Maarif-i Adli ve Mekteb-i Ulum-i Edebi açıdı. İstanbul ile sınırlı olmak kaydıyla bu dönem ilköğretim zorunlu hale getirildi. 1815 te Saray Topkapı dan Dolmabahçe ye taşınmıştır. Artık Avrupalı gibi pantolon giymeye başlayan Osmanlı Sultanı, 1828 te askere, 3 Mart 1829 da çıkarılan kıyafet nizamnamesiyle ulema dışındaki tüm sivillere fes giyme zorunluluğu getirildi. Bu nedenle 1830 da Tunus tan getirtilen ustalara Eyüp te Feshane kurduruldu. İlk Türkçe Osmanlı gazetesi olan Takvim-i Vekayi 1 Kasım 1831 de haftalık olarak yayın başladı. İlk nüfus sayımı, ilk karantina ve posta teşkilatının kurulması gibi yenilikler de II.Mahmut döneminde gerçekleşti. Osmanlı yenileşme hareketi tarihinde, en büyük başarıları II.Mahmut döneminde elde etmiştir. Ancak buna rağmen Osmanlı devleti II.Mahmut devrinde büyük oranda toprak kaybetmiştir.

4. HAFTA TANZĠMAT DÖNEMĠ II.Mahmut döneminde hazırlanıp Sultan Abdülmecit döneminde ilan edilen Tanzimat Fermanı ya da Gülhane-i Hatt-ı Hümayunu, 3 Kasım 1839'da Osmanlı'da yeni bir devrin başlangıcı olmuştur. Osmanlı artık bütün tebaasına "vatandaş" statüsü tanımakta, herkesi can, mal ve namus noktasında devletin koruması altına almaktadır. Ferman ile bütün tedbir alındığı takdirde verimli coğrafyası ve yetenekli halkı sayesinde Osmanlının "5-10 sene zarfında" eski kudretine kavuşabileceği beklentisi dile getirilmiştir. Fermanda Padişah, Tanzimat'ın amacının eski dönemlerdeki anlayıştan farklı olarak, yalnız din ve devleti korumak değil, ülkeyi ve milleti de kalkındırmak olduğunu vurgulamıştır. Tanzimat Fermanı'nın yeni idare tarzı bakımından en dikkate değer özelliği, yeni kanunlara ihtiyaç duyulduğunun ifade edilmesi ile meclisler eliyle karar alma ve iadre etme tercihine sahip olmasıdır. Tanzimat Dönemi Meclisleri Tanzimat'la birlikte devletin merkezi örgütünün çeşitli alanlarında ayrı ayrı kurullar oluşturulmuştur. Bu kurullar "meclis" adını taşımakla birlikte bunlar seçilmiş kurullar değil, birer uzmanlık komisyonlarıdır. Bu kurullardan özellikle Meclis-i Ali-i Tanzimat, Meclis-i Ahkam-ı Adliye ve Şura-yı Devlet halkın yönetime katılması açısından önemlidir. 1838'de kurulan Meclis-i Ahkam-ı Adliye meclisi, yeni kanun tasarılarını hazırlamak, önemli devlet memurlarını yargılamak gibi temel görevleri yerine getirmek için kurulmuştur. Meclis, 1854 yılında, yargı işlerine bakmak üzere Meclis-i Ahkam-ı Adliye ve yasama işleri, halkı ilgilendiren reformları saptamak ve devletteki refah düzeyini yükseltmek için Meclis-i Ahkam-ı Tanzimat olarak ikiye ayrılmıştır. Meclis-i Tanzimat'ın kurulması ile Osmanlı'da ilk kez, yasama ile yürütme görevleri birbirinden ayrılmış, yasam organına yürütme organını denetleme ve kontrol etme gücü

verilmiştir. Padişah Abdülaziz tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Temmuz 1861'de iki meclisi Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye adı altında yeniden birleştirmiştir. Bu yeni düzenlemeyle Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye üç daireden oluşmuştur. Meclis-i Tanzimat'ın yasama görevi Kanun ve Nizamat Dairesi'ne devredilmiş, idari işler için Umur-ı İdare-i Mülkiye Dairesi, yargı için de Muhakemat Dairesi kurulmuştur. Danıştay'ın başlangıcı sayılan Şura-yı Devlet ise 1868 yılında kurulmuştur. Meclis-i Ahkam-ı Adliye'nin birkaç işi birlikte yürütmesinin zorluğu bu meclisin yeniden ikiye ayrılmasına sebep olmuş, 1868'de Meclis-i Ahkam-ı Adliye; Şurayı Devlet ve Divan-ı Ahkam-ı Adliye olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Divan-ı Ahkam-ı Adliye yargı görevini yapacak, Şura-yı Devlet genel yönetim meselelerini tartışacak ve kanunları hazırlayacaktı. Abdülaziz Şura-yı Devlet'in açılışında yaptığı konuşmada devletin vatandaşa hizmet etmekle yükümlü olduğunun altını çizmiştir. Halkın Yönetime Katılımı: Muhassılık Meclisleri 1840 yılında sancak merkezlerinde kurulan Muhassılık Meclislerinin görevi, sancaktan alınacak vergilerin miktarını saptamak ve onların düzenli toplanmasını sağlamaktı. Bu meclislere muhassılın yanında yer alan memurlardan başka, sancağın hakimi, müftüsü, zabiti, ruhani reisleri ve sancağın ileri gelenlerinden altı kişi katılacaktı. Sultan Aldülmecit'in 1845Te ilan ettiği bir fermanla Meclis-i Ali-i Tanzimat' vilayetlerden ikişer temsilci davet edilmiştir. "Yarı mebuslar" diye adlandırılan bu temsilcilerin Meclis-i Tanzimat'a girmeleri meşrutiyet yolunda çok önemli bir merhaledir. Seçim usulü, 1849 yılında kurulan Eyalet Meclisi'nde de uygulanmış, seçme ve seçilme hakları yeni esaslara bağlanmıştır. Kırım SavaĢı ve DıĢ Borçlanma Tanzimat Dönemi'nin bir ileri merhalesinde Islahat Fermanı yer almaktadır. "Kutsal yerler sorunu" şeklinde başlayan Rus isteklerinin reddi üzerine 1853 yılında savaşa dönüşmüştür. Bu savaşta Rus istekleri ile çıkarları çatışan Avrupa

devletleri Osmanlı safında yer almıştır. 1853-1856 yılları arasında yaşanan Kırım Savaşı Osmanlı'da birçok ilkin başlangıcını da oluşturmaktadır. İlk defa geniş çaplı Avrupa ittifakını savaşta yanına alan Osmanlı, bunun bedelini bir bakıma ilk dış borçlanma ve Islahat Fermanı'nın ilanı ile ödemek zorunda kalmıştır. Kırım Savaşı esnasında 1854 yılında başlayan dış borçlanmanın boyutları zamanla artarak devam etmiş, 1875 yılında devletin bir manada mali açıdan iflası, 1881 yılında da Duyun-ı Umumiye İdaresi'nin kurulması ile farklı bir boyut kazanmıştır. Öte yandan savaş sonrası imzalanan Paris Antlaşması, Rusya'nın güneye inmesini engelleyerek Osmanlı ülkesi üzerindeki emellerine kısa süreli de olsa set çekilmesi bakımından olumlu görülmekle birlikte, Karadeniz'in tarafsızlığı maddesinin galip olan Osmanlı Devleti'ne de uygulanması Avrupalı Devletlerin bu anlaşmadan beklentilerini de göstermektedir. Osmanlı, bir Avrupa devleti sayılması ve Avrupa hukukundan yararlanması, toprak bütünlüğünün Avrupalı devletlerce garanti edilmesi anlaşmanın bir başka olumlu yanı olarak kabul edilebilir. Diğer taraftan bu durum Devlet'in topraklarını koruyamayacak kadar güçsüzleştiğinin de bir kanıtıdır. ISLAHAT FERMANI Paris Antlaşması öncesi ilan edilen Islahat Fermanında, neredeyse Müslüman ve gayrimüslim olmak üzere iki farklı toplum olarak tanımlanmıştır. Önceliğin gayrimüslümlerde olduğu Islahat Fermanı, gayrimüslümlere askeri ve sivil bütün okullara girme hakkını,devlet memurluklarında görev almaları kolaylaştırmış, bedel karşılığında askerlikten muaf tutulma sağlanmıştı. Müslümanlara ise böyle haklar tanınmamıştır hatta yasaklar getirilmiştir. Ferman'a 1859 yılında İstanbul'da da tepkiler başlamıştı. Tarihe "Kuleli Vakası" diye geçen olayın başlangıcını teşkil eden Müdafaa-i Şeriat cemiyeti, Sultan Abdülmecit'in tahtan indirilerek eski düzenin yeniden kurulmasını amaçlamaktaydı.

Olumsuz tepkilere rağmen Islahat Fermanı ile istenen düzenlemeler zaman içinde uygulanmıştır. 1858 Arazi Kanunnamesi, 1871 İdare-i Umumiye-i Vilayet, 1878 Dersaadet ve Vilayet Belediye Kanunları bu düzenlemelerden bazılarıdır. Vilayet Meclisleri Vergi toplamak amacıyla kurulan Muhassıllık Meclisleri'nden sonra halkı seçime alıştırmak yolunda atılan bir diğer adım ise 1864 Vilayet Nizamnamesi'dir. Bu nizamname, ülke idaresini vilayet, sancak, kaza ve köy gibi idari birimlere ayırmakta, her aşamadaki yöneticilerin görev sorumluluklarını ayrı ayrı açıklamaktadır. Ayrıca belediye meclisi üyelerinin seçimle gelecekleri hükmünü getirmektedir. 1868 yılında kurulan Şura-yı Devlet halkın yönetime katılımında katkı sağlayan diğer bir meclistir. 11 Mayıs 1869 tarihli konuşmasında Padişah Abdülaziz, hükümetin vazifesini halkın hukukunun korunması ve halka kötü davranmama olarak göstermiştir. Bu yıllarda Basiret Gazetesinde çıkan bir yazıya göre, "tüm halkın bilgili ve cesur olması halinde Cumhuriyetin kendiliğinden kurulacağına" dikkat çekilmektedir. Tanzimat Devri BatılılaĢma Uygulamaları 1839 Tanzimat Fermanı'nın ilanı ile başlayıp 1876 Kanun-i Esasi'nin (Anayasa) ilanına kadar devam eden süreçte Osmanlı birçok alanda Batılılışma çabalarında olmuştu. 1843 yılında ilan edilen bir yasayla askerlik yaşı 20, askerlik süresi de 5 yıl olarak belirlenmiştir. Terhis olanlar 7 yıllık bir süre redif askeri olarak yedek askerlikle yükümlü hale getirilmiştir. 1845 yılında ordu merkezlerinde birer lise, "idadi" açılmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde donanma güçlendirilmiş Bahriye Nerzareti Kurulmuştur. 1848 yılında İstanbul'da öğretmen okulu Darülmuallimin açılmıştır. 1858 yılında ilk kız rüştiyesi (orta okul) açılmıştır. 1859 yılında Mekteb-i Mülkiye kurulmuştur. 1868 yılında ilk Fransızca eğitim veren Galatasaray Sultanisi eğitime başlamıştır. 1869 yılında kız öğretmen okulu Darülmuallimat açılmıştır. Tanzimat Fermanı'nın mimarı Mustafa Reşit Paşadır. 1841-1842 yıllarında bütçe hazırlandı, 1847 yılında ilk modern bütçeye geçildi. 1840 yılında Ceza

Kanunnamesi yayınlandı ve 1851'de yayınlanan Kanun-i Cedit'e kadar yürürlükte kaldır. Kanun-i Cedit de yeterli olmayınca Fransız Ceza Kanunu'nun neredeyse tamamı tercüme edilerek, 1851'de Ceza Kanunname-i Hümayunu olarak yürürlüğe girdi. Fransız Ticaret Kanunu 1850 yılında Kanunname-i Ticaret olarak yürürlüğe girdi. Bu kanunla anonim şirket, faiz ve kambiyo senedi gibi kavramlar Osmanlı hukukunda yer almaya başladı. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi) Paris Antlaşması ile Karadeniz'e çıkması engellenen Rusya, Avrupa'nın içinde bulunduğu karışık durumdan yararlanarak 1871 tarihinde bu maddeyi tanımadığı ilan etmiştir. Rusya, Osmanlı toprağı olan Balkanlar'da ortaya çıkan ayrılıkçı hareketleri desteklemiş, Kırım Savaş sonrası uygulamaya koyduğu Panslavizm politikasına hız vermiştir. Bu politika gereği Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan bölgelerinde isyanları desteklemiş, Osmanlı yönetimi bunları bastırmakta sıkıntı yaşamıştır. Osmanlı'nın Rusya egemenliğine girmesini istemeyen İngiltere, Almanya ve diğer devletler, 23 Aralık 1876' tarihinde "Tersane Konferansı" ile Balkan sorununu barışçı yoldan çözülmesi amaçlanmıştır. Ama çıkan karar gereği Sırbistan, Karadağ ve Romanya'ya bağımsızlık verilecek, Bulgaristan özerk hale gelecek, Osmanlı bu kararları kabul etmezse zorlamayla bu kararlar hayata geçirilecektir. Osmanlı'nın Tersane Konferansı kararlarını kabul etmemesi üzerine başlayan 93 Harbi, ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştır. Rusya, Balkan ve Kafkasya üzerinden harekete geçmiş, Balkanlar'dan hızla ilerleyerek İstanbul-Yeşilköy'e kadar gelmiştir. Doğu'da ise Erzurum Rus işgaline uğramış, destanlaşan Nene Hatun direnişi sayesinde bu şehir Rus işgalinden kurtarılmıştır. Bu durum karşısında çaresiz kalan Osmanlı, Rusya ile Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması'nı imzalamak zorunda kalmıştır. Anlaşma gereğince Sırbistan, Karadağ, Romanya ve Bulgaristan bağımsız olacak; Kars, Ardahan, Artvin ve Doğu Beyazıt Rus egemenliğinde kalacaktır. Osmanlı devleti üzerinde çıkarları olan İngiltere harekete geçmiş ve Ayastefanos antlaşmasının rafa kaldırılmasını istemiş, Berlin Antlaşması yapılmasını ve

İngiltere'nin Kıbrıs'a yerleşme hakkı verilmesi gerçekleşmiştir. Berlin Antlaşması ile diğer maddeler aynen kalmış ve Bulgaristan, Osmanlı'ya bağlı bir prenslik haline getirilmiş, Doğu Rumeli ve Makedonya Osmanlı'ya bırakılmıştır. Berlin antlaşması ile savaş tazminatı 60 milyon olarak belirlenmişti. 1908 yılında Osmanlı büyük bir toprak parçası olan Bulgaristan'ın bağımsızlığını tanıma karşılığında Rusya'ya vereceği tazminatın 5 milyonundan muaf tutulacaktı. Duyun-ı Umumiye Ġdaresi'nin Kurulması Devletin dış borçlarına mukabil, alacaklıların vekilleri ile 20 Aralık 1881 tarihinde Muharrem Kararnamesi adı verilen anlaşma gereğince İstanbul'da Duyun-ı Umumiye İdaresi kurulacaktı. Bu komisyonda alacaklıları temsilen birer İngiliz, Fransız, Alman, Avusturya, İtalya ve Galata bankerlerinin temsilcileri yer alacak, Osmanlı temsilcisi ile birlikte 7 üyeden oluşacaktı. Duyun-ı Umumiye, Osmanlı Devletin mali gücünü tüketmiş, "devlet içinde devlet" durumuna gelmiştir. 1876 Kanun-i Esasisi (Anayasa) İlk Türk Anayasası "Kanun-i Esasi" 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilmiştir. Bu anayasaya göre egemenlik padişaha aittir. Padişah, İslam dininin koruyucusu ve Osmanlı halkının hükümdarıdır. 1876 Anayasası ile kurulan siyasi sisteme, parlamentonun varlığı ile desteklenmiş "meşruti monarşi" diyebiliriz. II.Abdülhamid in 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında 14 Şubat 1878 günü meclisi feshetmesiyle fiilen sona ermiştir. I. MeĢrutiyet (II. Abdülhamit) Dönemi 1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasi ile Osmanlı, İslam Dinini resmi din olarak kabul etmiştir. Yine bu dönemde okullara din dersleri konulurken, hükümdara da "ahkam-ı şer'iye" yi yürütme görevi verilmiştir. Ayrıca Şeyhülislam devlet örgütü içerisine alınmış, Adli yasama kurumlarının yanında şer'i mahkemelere de yer verilmiştir. Bunların yanı sıra Ayan Meclisine İslami

ilkelere aykırı yasaların reddedileceği maddesi konulmuş ve ayrıca padişah İslam'ın koruyucusu olarak bul edilmiştir. II.Aldülhamid İslamcılık politikasını takip ederek hem devlet içinde hem de Müslüman dünyasında saygınlık ve güç kazandığını düşünerek, politikalarını bu zemin üzerinden geliştirmeye başlamıştır. İslamcılık politikası üç ana hedef olarak tanımlanabilir: Bunlardan biri, Osmanlı Müslüman tebaasını "İslam" bayrağı altında toplamak, ikincisi dış ülke Müslümanlarının Halifelik makamı etrafında toplanmasını temin ederek mevcut problemlerin çözümünde karşılıklı deste ve yardım temini, üçüncü ise, Sünnilik ve Şiilik arasında bir yakınlaşma ve birlik meydana getirerek yine Orta Doğu'daki İngiliz planlarını sonuçsuz bırakma ve hususta Hindistan Şiilerinin de siyasi desteğini temin etmektir. II.Aldülhamid'in İslamcılığı, o günün şartları çerçevesinde Arap yarımadası, Mısır, Suriye ve Yemen'deki Arap milliyetçi akımlarına karşı geliştirilmiş olan birleştiridi bir siyasi akımdır. II.Aldülhamid Dönemi'nde gerek Osmanlı gerekse de İslam coğrafyası genelinde İslamcı politikalarının istenilen ölçüde başarılı olduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte, ciddi bir Osmanlı ve halife sevgisinin oluşmuş olduğu tespit edilebilmektedir. II.Aldülhamid, iktidarının ilk günlerinden itibaren teknolojik gelişmelere ciddi destek vermiştir. İlk telgraf hattı 1855'te Kırım Savaşı sırasında açılmış olmasına rağmen, sadece II.Abdülhamid Dönemi'nde 30 bin km'den fazla telgraf hattı çekilmiştir. I.MeĢrutiyet Döneminde Eğitim ve Kültür Kanun-i Esasi, Türk demokrası tarihi açısından olduğu kadar, eğitim tarihi açısında da çok büyük bir öneme haiz olup üç maddesi eğitim hakkındadır. 15.madde: Öğretim işini herkes özgürce yapabilir; ilgili kanuna uymak şartıyla her Osmanlı vatandaşı genel ve özel öğretim yapmaya izinlidir. 16.madde: Ülkedeki çeşitli dinsel inanışlardaki toplumların din ve inanışlarına ilişkin öğretim yöntemi ve biçimine dokunulmayacaktır. 17.madde: Osmanlı bireylerinin tümü için ilköğretim mecburi olacaktır.

Maarif Nizamnamesinin en önemli uygulamalarından biri "İstatisik Kalemi" 'nin kurulmuş olmasıdır. II.Aldülhamid eğitim seferberliğine kaynak yaratmak için 1883 yılında, 1866'dan beri Ziraat Bankaları'na sermaye sağlamak için aşar vergisine konulmuş olan onda birlik İane Vergisini, %39'a çıkartmıştır. Bu şekilde meydana gelen fonun üçte ikisi tarımsal gelişmeye ayrılırken geriye kalan üçte biri de Maarif Hisse-i İanesi adıyla yeni devlet okullarının yapımına ayrılmıştır.

5. HAFTA II.MEġRUTĠYET II.Meşrutiyet resmen 24 Temmuz 1908'de ilan edildi. Daha sonraki dönemlerde II. Meşrutiyet'in tarihi, Terraki ve İttihat Cemiyeti'nin, Prens Sebahattin Cemiyeti ile birleştiği ve adını İttihat ve Terakki Cemiyeti olarak değiştirdiği tarih olan 23 Temmuz tarihi olarak düzeltilmiştir. II.Meşrutiyet Dönemi Seçimleri ve Meclis-i Mebusan Çalışmaları Meclislerin toplantıya çağrılması ile başlayan II.Meşrutiyet Dönemi'nde dört genel seçim yapılmıştır. 1908, 1912, 1914 ve 1919 yıllarında yapılan genel seçimlerle oluşan Meclis-i Mebusan, 1908-1912, 1912, 1914-1918 ve 1920 döneminde faaliyet göstermiştir. Mısak-ı Milli'yi kabul eden son Osmanlı Mebusan Meclisi, 1920 yılındaki meclistir. 1920 meclisi Padişah Vahdettin tarafından İtilaf güçlerinin baskısı karşısında kapatılmıştır. 1908 Seçimleri ve Meclis-i Mebusan Cemiyetler Kanunu, Serseri Kanunu ve Toplantı Kanunu bu meclis tarafından çıkarılmıştır. 1908 meclisi, 1876 Kanun-i Esasi'nın bazı maddelerini değiştirmiş ve yeni bazı maddeler eklemiştir. Bunlardan biri ise, padişahın hak ve yetkilerinin sınırlandırılmasıdır. Değişiklikle Padişah'ın, tahta çıkışında hükümlere uyacağına, vatana ve millete sadakat edeceğine dair yemin etmesi şartı getirilmiştir. V.Mehmet Reşat, Padişahlığı meclis tarafından onaylanan ve mecliste yemin eden ilk padişah olmuştur. 1912 seçimleri gerçek manada ilk çok partili seçim olma özelliğinin yanında, ilk erken seçim özelliğine de sahiptir. 1912 seçimlerine iki parti, İttihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası katılmıştır. Tarihe "sopalı seçimi" diye geçen bu seçim sonucunda meclis, ilk çalışmasını 18 Nisan 1920'de yapmıştır.

1914 Seçimleri ve Meclis-i Mebusan Ocak ve Nisan ayları arasında yapılan 1914 seçimlerine tek parti olarak İttihat ve Terakki Fırkası katılmıştır. II.Meşrutiyet Dönemi'nin en uzun ömürlü meclisi 1914 meclisidir. 1914 Meclisi döneminde Miladi Takvim kabul edilmiştir. Meclis komisyon çalışmaları sonunda kadına erkek karşısında ve kanun nezdinde önemli bir takım haklar sağlayan Hukuk-i Aile Kararnamesini 1 Mart 1916'da çıkartmıştır. Bu kararname İslam Aile Hukuku alanınd yapılan ilk resmi düzenleme olmuştur. Bu kararname 19 Haziran 1919'da kaldırılmıştır. II.Meşrutiyetin Cumhuriyet dönemine intikal eden birikimlerinin en önemlisi ve olumlusu Hakimiyet-i Milliye için önemli bir adım sayılan çok partili sistem ve seçim geleneğini başlatmasıdır. II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ SİYASİ FİKİR AKIMLARI Osmanlıcılık Bu görüş Abdülaziz zamanında ortaya çıkar. Akımın öncüleri Ye-ni Osmanlılar Cemiyeti ni kuranlardır. Bu görüşü savunanlar için, millî birlik, millî şuur ve millî ülkü ancak Osmanlı birliği ile ve bu-nun gereklerini yerine getirmekle gerçekleşecek ve devlet bu sayede yıkılmaktan kurtulacaktır. Bu akımın savunucularına göre; Os-manlı Devleti bünyesinde yaşamakta olan Türk, Rum, Ermeni, Ya-hudi, Arap, Arnavut, Bulgar her soydan topluluk asimile edilecek, Osmanlı olacaktır. Böylece milliyetçiliğin yarattığı ayrılıkçı ve bağımsızlık yanlısı hareketler önlenecek, bütün teb a Osmanlı Devle-ti nin yücelmesi için mücadele edecektir. Bu aynı zamanda herke sin eşit haklara sahip ve ayrıcalığı olmayan Osmanlı Toplumu nu ortaya çıkaracaktır. Osmanlıcılık görüşü, Fransız İhtilali nin ardın-dan ortaya çıkan milliyetçilik akımının gereklerine zıt ilkeleri sa-vunduğu ve gereklere cevap veremediği için başarısızlığa uğramış-tır. Ancak bu akımın savunucuları, ön şart olarak meşrutî yöneti-me geçmeyi ve bütün azınlıklara mecliste temsil hakkı verilmesini de

savunduklarından, Abdülaziz in tahttan indirilerek yerine kendi-lerine Meşrutiyet sözü veren II. Abdülhamit in çıkmasını sağlamış-lardır. Ġslâmcılık Osmanlı Devleti nin sosyal ve siyasal bütünlüğünü korumak için ortaya çıkmış, Tanzimat Dönemi nde müslüman olmayan ahaliye verilen haklar karşısında daha da güçlenmiş, I. ve II. Meşrutiyet Dönemi nde -ve hatta bugün bile- çok sayıda taraftar bulmuş olan akımdır. Memlekette islâmiyete büyük önem veren ve bütün müs-lümanlar arasında birliğin sağlanmasını temel alan görüştür. Bu görüşü savunanlara göre devlet işlerinin kötüye gitmesinin tek ne-deni din kurallarının bütünüyle uygulanmamasıdır. İslâmcılara göre, İslâmiyet gelip geçmiş devlet ve toplum düzenlerinin en gelişmişi, en iyisi ve en yararlısıdır. Bu sebeple İslâmiyet in bütün kuralları hiç ödün verilmeden tam anlamıyla uygulanırsa bütün İslâm ülkeleri arasında birlik kurulabilirdi. Osmanlı Padişahı da halife-i rûy-i zemîn (yeryüzünün halifesi) olduğuna göre, kurula-cak böylesi bir birlik Osmanlı Devleti ni yeniden eski güçlü ve say-gın günlerine kavuşturabilirdi. Genç Osmanlılar ın desteğini de alarak meşrutiyet kurmak vaadiyle iktidara gelen II. Abdülhamid de, bu akıma destek verenlerin başında yer almış, kendini başa getirmek için çaba gösteren Genç Osmanlılar ı ülke dışına göndere-rek, koyu bir İslâmcı olmuştur. Abdülhamid iktidarda bulunduğu süre zarfında Osmanlı Devleti nin siyasetini bu akımın gerekleri doğrultusunda yönlendirmiş, bir Türk-Arap İmparatorluğu oluşturmayı düşünecek kadar da Araplara büyük yakınlık ve ilgi göstermiştir. Bunun sonucundadır ki; Abdülhamid hakkında Ulu Hakan-Kızıl Sultan polemiği ortaya çıkmıştır. Abdülhamid in İslâmcı politika izlemesini savunanlar Ulu Hakan ünvanını kullanırken, karşı düşüncede olup Abdülhamid i müstebid (istibdâd yanlısı, baskıcı) görenler ise Kızıl Sultan demişlerdir. Panislâmizm (İslâm Birliği) de denilen bu düşünce başarılı bir sonuç getirmemiştir.