KEKEMELİK ÖZELLİKLER:



Benzer belgeler
Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

Kekemelik; konuşurken cümle başlarındaki kelimeyi çıkaramama ya da cümle başındaki kelimeyi tekrar etme şeklinde görülen bir konuşma biçimidir.

KEKEMELİK KEKEMELİK NEDİR?

4 yaş Grubu NİSAN AYI BÜLTENİMİZ

AFYONKARAHİSAR MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ VELİ GRUP REHBERLİĞİ PROGRAMI.. KASIM 2012

Aile İçi Sorunlar: Evdeki kavgalar ve huzursuzluklar, ço cuğa uygulanan şiddet ve anne-baba arasındaki şiddet...

Bir gün bir öğrenci velisi, kızı Elif in tırnaklarını yemesi konusunda benimle görüşmek istediğini ve bu konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.

DİL VE KONUŞMA YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER

AKRAN BASKISI. Çetin SARIYILDIZ Rehber Öğretmen

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

Kekemelikte Duyarsızlaşma Anketi KDA (Zückner 2016) Uygulama ve Değerlendirme Kılavuzu ve Ankete Bağlı İstatistiksel Veriler

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

OYUN VE ÇOCUK. Oyunun Aşamaları:

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı, kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır.

KEKEMELİK HANGİ YAŞLARDA ORTAYA ÇIKAR?

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

2014

Evde çalışırken yararlanabileceği bir yazı tahtası çok işe yarayabilir. Bu tahta, hem yapıcı bir oyuncak

AİLENİN ENGELLİ ÇOCUĞU

ORİON EĞİTİM VAKFI ÖZEL PİRİ REİS OKULLARI PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ 2016 ÇOCUKLA ETKİLİ İLETİŞİM

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA TEKNİKLERİ

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

Zihinsel Bozukluk Belirtileri ve Semptomları

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

ANNE-BABA TUTUMLARI. Aşırı Koruyucu Tutum

Okul fobisi nasıl gelişir?

Açıklama Araştırmacı, danışman, konuşmacı: Herhangi bir maddi ilişki yoktur.

4+4+4 YAVRULARIMIZIN ÖZGÜVENSİZ, BAŞARISIZ VE MUTSUZ OLMASINI İSTER MİYİZ? Zeynep okula başlıyor. Canımdan çok sevdiğim kızım.

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

Eğitim Öğretim Yılı şubat dönemi yarıyıl tatili Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi BASIN bildirisi:

ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YALAN SÖYLEME DAVRANIŞI

Ders seçimi; öğrencilerin ilgi, yetenek ve yaşamdan beklentilerinin değerlendirilmesini gerektiren zor bir süreçtir.

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

ÇOCUKLARDA BENLİK SAYGISI GELİŞİMİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABA ve ÇOCUK

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI KREŞ VE ANAOKULLARI ÖĞRENCİ TANIMA FORMU ÖĞRENCİNİN AİLE BİLGİLERİ

Etkili İletişim. Uzman Klinik Psikolog, Evlilik ve Aile Terapisti. Zeynep SET

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KEKEMELERDE YAYGIN KEKEMELİK TUTUMLARININ KAYGI VE DEPRESYON DÜZEYLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi SOSYAL FOBĐ

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

KASIM AYINDA NELER YAPTIK?

ÇOCUĞUNUZUN RUH SAĞLIĞI Bu yazıyla ilgilenip okuduğunuza göre bir yetişkin olmalısınız. Çocuğunuza sevginizi göstermenin ya da ona yardımcı olacak en

OKULLARDA PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MÜLAKAT GÖRÜŞME

OKUL KORKUSU VE BAŞ ETME YOLLARI. Banu SOYDABAŞ Şeker İlköğretim Okulu Psikolojik Danışman

T.C ALİAĞA KAYMAKAMLIĞI REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri Bölümü BÜLTEN. Ayın Konusu

OKUL FOBİSİ. Bir çocuğun okul deneyiminin beyin işlevi ve anatomisinde gerçek değişimler yarattığı biliniyor Mel Levine

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ

KARDEŞ KISKANÇLIĞI KARDEŞ KISKANÇLIĞININ NEDENLERİ

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI

BAYILAN ÇOCUK. 3.BAHAR PEDĠATRĠ GÜNLERĠ BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ ADANA UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ MART 2016

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü MESLEKİ GELİŞİM EĞİTİM PROGRAMI

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

OKULA HAZIR MISINIZ? VELİ BÜLTENİ EYLÜL ATA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

İLETİŞİM. Prof.Dr. Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

İLETİŞİM BECERİLERİ. DOÇ. Dr. Bahar Baştuğ

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

TEOG VE TERCİH DANIŞMANLIĞI

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

ÇOCUK-EBEVEYN İLİŞKİSİ EĞİTİMİ=FİLİAL TERAPİ UZM. KLİNİK PSİKOLOG&OYUN TERAPİSTİ ZEYNEP BETÜL TORUN

Bir Hak İhlali: ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARI

ÇOCUK OKULA NASIL HAZIRLANIR?

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAYANIKLILIK VE YATKINLIK DUYGU DIŞAVURUMU

Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır.

KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER ve İLETİŞİM. Feriha GÜNAY Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Bilgilendirme Rehberi

ĠTÜ GELĠġTĠRME VAKFI BEYLERBEYĠ ÖZEL ANAOKULU VE ĠLKÖĞRETĠM OKULU EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 1.VELĠ BÜLTENĠ

OKULA BAŞLARKEN OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ STRES

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ. İLETİŞİM ve SÜRECİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM ANAOKULU. Psikolojik Danışma & Rehberlik

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

Transkript:

KEKEMELİK TANIM: Seslerin, hecelerin, kelimelerin söylenmesinde istemsiz, işitilebilir veya sessiz tekrarlar ve uzatmalarla belirlenen konuşma akıcılığı bozukluğudur. Bazen bu bozukluk, konuşmayla ilgili veya ilgisiz beden hareketleri ve mimiklerle birlikte görülmektedir. Kekemeliğin, heyecan, korku, kaygı ve utanma gibi daha öznel duyguların belirtisi olduğu da düşünülmektedir. Genel anlamda, sesleri ve sözcükleri tekrarlayarak duraksamayı, sesleri uzatmayı, konuşurken blok yaşamayı, bazı ses yada hecelerden kaçınarak konuşmayı içeren kekemelik, diğer konuşma bozukluklarının aksine konuşmanın bütününü etkilemektedir. Ayrıca kekemeliğin, konuşmacının ortaya çıkmasını beklediği, kekelemekten korktuğu, ilerisini düşünerek gergin olduğu, kaçınmaya çalıştığı zaman sıklaşan bir durum olduğu bilinmektedir. ÖZELLİKLER: *Kekemelik kültürler arasında farklılıklar gösterse bile evrensel bir konuşma bozukluğudur. * Genellikle 2-6 yaş arasında, bazı çocuklarda okul çağında, nadiren de yetişkinlikte ortaya çıkabilir. Konuşma akıcılığı bozukluğu okul başarısını, mesleki başarıyı yada toplumsal iletişimi bozabilmektedir. *Okul öncesi dönemde hemen her çocuk kekeler. 2-6 yaş arasındaki çocuğun düşünme hızı konuşma hızından fazladır. Konuşmalarında "ımm, şey, eee," gibi sesler sıklıkla kullanılır. Gelişimin doğal bir sonucu olarak geçici bir kekemelik dönemi görülebilir. Küçük çocuklarda sıklıkla görülen bu durum kekemelik olarak kabul edilmemektedir. *Araştırmacılar kekemelik gelişiminin çeşitli dönemlerden geçtiğini ileri sürer. Bu gelişim seslerin, hecelerin, kelimelerin tekrarlanmasından (birincil kekemelik), uzatmalara, bloklara, motor aktivite bozukluklarına, konuşmadan kaçınma davranışlarına, duygusal bozukluklara (ikincil kekemelik) doğru uzanmaktadır. *Konuşmanın akıcılığında ortaya çıkan ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklarla, araya ses hece sokmalarla (a, e, hım, şey, yani gibi), kişinin ne söylediğinden çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. (Akıcı konuşmanın normal kabul edilen kesilmesinde; hece tekrarı %12, kelime tekrarı %71, ifade tekrarı %17oranında olmakta araya ses ve hece sokma da cümle aralarında ortaya çıkmaktadır. Oysa kekemelikte hece tekrarı %83, kelime tekrarı %11, ifade tekrarı %6 oranında görülmektedir. Araya ses hece sokma ise daha çok cümle başlarında görülmekte ve hemen hemen konuşmanın %20'sine yayılmaktadır.) * Kekemelerin çoğunda nefes alırken konuşmaya çalışma, nefesi bitene kadar zorlanma, nefesi tutup konuşma gibi yanlış solunum özellikleri de gözlenmektedir. Kekeleyen kişi bunu farkettiğinde konuşma güçlüğüne korku ve kaygı eşlik etmeye başlar. Bu duygularla birlikte kekelemede artmaya başlar. Bu kişilerin kekeleyeceklerini önceden tahmin ettikleri ve takılacakları sözcüğe yaklaştıklarında bu beklentinin etkisiyle zorlanma yaşadıkları düşünülmektedir.

*Kekemeliğin özelliklerinden biri de kaçınma davranışıdır. Bu durum kişinin bozukluğu kabul etmesi ve hoş olmayan sonuçlarından kaçınmasıyla gerçekleşmektedir. Kaçınma davranışı belirli sese, hece ve kelimelerde kekemeliğin ortaya çıkacağından korkma ile belirir. Kekelenen kelimelerin eş anlamlılarının kullanıldığı kaçınma davranışı, yaş grubu büyüdükçe sıklaşmaktadır. * Motor aktiviteler kekemelikte oldukça belirgindir ve bu aktiviteler sadece çene, dil ve ağızda değil, yüz kaslarında, gövdede, kol ve bacaklarda abartılmış hareketler, tikler, kasılmalar (spazmlar) olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum bireyin akıcılık kusurunu önleme gayretiyle ortaya çıkmakta ve ikincil bir semptom olarak kabul edilmektedir. *Kekemelikte tıpkı ait olduğu kişinin özellikleri gibi farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak genel olarak gözlenen tipler şunlardır: a) Seslerin, hecelerin, sözcüklerin ve cümlelerin tekrar edilmesi şeklinde; " t t t ta tamam, gi gi gidelim, ha-yır haaaayır- hayır", b)seslerin olağandışı uzatılması "şşşşşimdi", c) Sözcüklerin yarım bırakılması, parçalanması, d) Duyulabilir yada sessiz bloklar (ara vermeler), d)sözcükleri aşırı bir fiziksel gerginlikle söyleme, e) Patlamalar olarak adlandırılan, düzensiz soluk alıp verme, heyecan ve kararsızlığa bağlı olarak konuşmada alışılmadık vurgulamaların oluşması, f) "Yani!, şey!, ya!, aman!" gibi fazladan sözcük yada seslerin eklenmesi, g) Kekemeliği olanların hangi ses yada sözcüklerin kendileri için engelleyici olacağını bildikleri için anlatmak istediklerini kimi zaman konuya uygun olmayan, dolaylı cümlelerle anlatmaya çalışmaları. *Genel nüfusta kekemeliğin yaygınlığı %1, sıklığı %3'e yakın olarak tahmin edilmektedir. Küçük çocuklarda daha sık olmakla birlikte daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde azalma eğilimi göstermektedir. *Kekemelik yaklaşık 1 kıza karşılık 3-4 erkek çocukta görülmekte ve kızlarda küçük yaşlarda kendiliğinden iyileşme oranının yüksek olması nedeniyle kız/erkek oranının yaş ilerledikçe daha da belirginleştiği belirtilmektedir. * Kimi zaman sözel iletişime girmeyip sessiz kalmayı tercih edebilen kekemeler kekemeliği ne kadar ağır olursa olsun sürekli kekelemez. Kendilerini rahat hissettikleri ortamlarda, şarkı söylerken, oyun oynarken normal konuşabilirler. NEDENLER:

Kekemeliğin nedenleri konusunda değişik görüşler vardır. a) Bazı araştırmacılara göre kekeme olan bireyler aslında kekemeliğe yatkındırlar. Eğer çevre koşulları (anne baba tutumları gibi) kekemeliği önleyecek durumdaysa çocuk kekeme olmadan bu dönemi atlatır. b)kekemeliği öğrenilmiş bir davranış olarak kabul edenler bu bireylerin kekeme olmayanlarla kalıtım, fizik ve zeka gelişimi yönünden farklılıkları olmadığını savunurlar. c)bazı psikiyatristler kekemeliğin bir kişilik bozukluğu belirtisi olduğunu ileri sürerler. d) Kekemeliğin bir direniş davranışı olduğunu savunanlar bireyin bir etki altındayken konuşmaya zorlanması sonucu, konuşmada tutulma ve yineleme ya da uzatma biçiminde tepki gösterdiklerini savunurlar. e)kekemeliği tek bir nedene bağlı olmadığı görüşünü savunanlara göre kekeme çocuklar; duygusal çatışmaları olan bir geçmişe, normal akıcılık bozukluğunu kekemelik diye damgalayan bir aileye, kendilerini kekemeliğe kadar götürecek doğuştan gelen yatkınlığa ve konuşmalarının akıcılığını engelleyen sınırlı bir çevreye sahiptirler. *Aile ve ikiz çalışmaları kalıtımsal faktörlerin etkisini desteklemektedir. Tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha yüksek oranda (%77 ve %32) kekemeliğe rastlandığını göstermektedir. Ayrıca kekemeliğin kişinin birinci derece akrabalarında genel populasyona göre üç kat daha fazla ortaya çıkması kalıtımın rolünü desteklemektedir. *Nasıl konuşulduğunu öğrenmeye çalışırken pek çok çocuk 18 ay ile 17 yaş arasında normal akıcılık bozukluğu evresinden geçer. 18 ay ile 3 yaş arasındaki normal akıcılık bozukluğu olan çocuklar, özellikle cümlenin başındayken ses, hece ve kelime tekrarı gösterebilirler. 3 yaşından sonra normal akıcılık bozukluğu olan çocukların ses ve hece tekrarı yerine tüm sözcüğü ve cümleciği tekrarlama eğilimi vardır. Kekemeliğin bu ilk işaretleri derece derece azalır ve çoğu çocukta kaybolur. Fakat bazı çocuklar kekelemeyi sürdürür, bu duruma konuşmalarındaki güçlüğe bağlı utanç, korku veya engellenmelere tepki olarak daha gergin konuşma davranışları gösterebilirler. Çocuktaki normal akıcılık bozukluğunun kekemelik haline gelmesinde, tüm bunların anne baba tarafından kekemelik olarak değerlendirilmesinin büyük önemi vardır. *Normal akıcılık bozukluğu çocuğun yorgun, heyecanlı, üzüntülü yada acele konuştuğu durumlarda şiddetlenebilir. Çocuklar bunun farkında değillerdir ve herhangi bir engellenme belirtisi göstermezler. Buna karşılık anne babalar eğer çocuğun normal akıcılık bozukluğuna dikkat etmezler ve çekmezlerse, normal gelişim içinde sorun büyük ihtimalle kendiliğinden çözülür. Ancak konuşma gelişiminde son derece hassas ve endişeli anne babalar gereksiz bir kaygı geliştirip baskı ve eleştirilerle çocuğa bunu hissettirerek, durumun bir sorun olarak yerleşmesine zemin hazırlarlar. *Bastırılmış istek, korku ya da çatışma gibi etkenlerin neden olduğu psikolojik problemler kekemeliğe yol açabilmektedir. Çocuğa küçük yaşlarda düzen, temizlik, terbiye ve benzeri konularda aşırı disiplin uygulayan ve beklentileri yüksek olan ailelerin çocuklarında kekemelik daha sık görülebilmektedir.

*Sık sık fiziksel şiddet uygulama, yanlış yaptığı zaman çok tepki verme gibi Anne babanın çocuklarını kokutacak şekilde davranması çocukta kekemeliği başlatan risk faktörü olmakta ve kekemeliğin devam etmesinde önemli rol oynamaktadır. Kimi zamanda ailenin korkutması dışında çocuk trafik kazası geçirmesi ya da köpek tarafından ısırılması sonucunda yaşadığı ruhsal travma nedeniyle kekelemeye başlamakta ve bu durum uzun süre devam edebilmektedir. *Genel olarak kaygı ile kekemelik arasında hangisinin neden hangisinin sonuç olduğu konusunda tartışmalar süregelmektedir. Ancak kaygının kekeme bireyin davranışlarını kesin olarak olumsuz etkilediği ve kekelemeyi arttırdığı belirtilmektedir. *Kekemeliğin zeka ile bir ilişkisinin bulunmadığı düşünülmektedir. Kekeme çocukların zeka puanlarının, kekeme olmayanların puanlarıyla anlamlı bir fark göstermediği ve zihinsel işlevlerde de bir farklılık bulunmadığı araştırmalarla belirlenmiştir. * Kimi kuramcılar kekemeliğin kişilikle ilişkili olduğunu belirtmektedirler. Kekemelerin akıcı konuşanlara oranla sosyal ilişkilerinde daha hassas, kırılgan ve daha içe dönük oldukları, görülen uyumsuzluk belirtilerinin kekemeliğin nedeni değil sonucu olduğu düşünülmektedir. * Konuşmayla ilgili motor yada duygusal bir bozukluk yada çevre yoksunluğu varsa kekemeliğin sürekliliği daha uzun olabilmektedir. Bu bozuklukta da kardeş doğumu, ayrılık kaygısı gibi ruhsal zorlanma etkilerinden bahsedilebilir. * Ani korku ve korkutmalarda kekemeliğin başlamasında rol oynayabilmektedir. *Sonradan oluşan beyin travması veya hasarı gibi nedenlerle ortaya çıkan nörolojik kökenli kekemeliğin gelişimsel kekemelikten ayırtedilmesi gerekir. Nörolojik kökenli kekemeliğin tam olarak nasıl oluştuğu bilinmemekle beraber başlıca farklılık gelişimsel kekemeliğin hemen her zaman çocuklukta ortaya çıkmasıdır. * Araştırmalar, kekemeliğin erkek çocuklarda daha sık görülmesinin nedenini, erkeklerin gelişiminin kızlardan daha yavaş olmasına karşın erkeklerden beklenilenlerin kızlardan daha fazla olması, erkeklerin ailedeki otorite figürüyle daha fazla çatışma içinde olması ve bunun sonucunda da daha güvensiz oldukları, bununda konuşmaya yansıyacağı biçiminde açıklamaktadır. ÖNERİLER: Benlik kavramı bireyin yetenekleri, gereksinimleri, tutumları ve diğer kişilik özellikleri hakkındaki algı ve değerlendirmelerinin bir bütünüdür. Kabul edilen, sevilen ve ilgilenilen bir çocukluk dönemi geçirmek olumlu benlik gelişimi için çok önemli olmaktadır. Erken çocukluk döneminde anne babanın sağladığı sözel çevre ve çocuğa yapılan yüklemeler benlik kavramının gelişiminde etkilidir. Kekemelerin benlik kavramlarının kekeme olmayan kişilerden farklı olup olmadığını belirlemek için yapılan çalışmalarda kekemelerin anlamlı şekilde daha az özgür oldukları, eksik duygusal kontrol geliştirdikleri, kendilerini kabullenmelerinin daha az, redlerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kekeme kişi benlik

gücünü kazanmayı başarırsa ve sosyal kabul yaşarsa (önce anne baba tarafından) daha az kekeleme eğilimindedir. Çocuk iletişim ortamında baskılar, cezalar ve eleştiriyle örülü bir duvarla karşılaşırsa daha fazla kekeler, böylece bir kısır döngüye girilmiş olur. Bu en temel etken hiç akıldan çıkarılmaksızın kekeleyen çocuğa rahat ve kabul dolu bir ortam sunmak gerekmektedir. Anne Babaya Öneriler: *2-6 yaş arasındaki geçici kekemelik döneminde çocuk hemen kekeme olarak etiketlenmemelidir. Bu dönemde çocuk duraklar, sözcük tekrarlar ama kendisi bunun farkında değildir. Bu aşamada çocuğun her dediği düzeltilir, kelimeleri tekrarlatılır, sabırsızlık gösterilir, baskı yapılır, konuşmasıyla alay edilir, yanında sorunu konuşulur ve dikkati gereksiz yere bu noktaya çekilirse kekemelik kalıcı hale gelebilir. * Bu çocuklar otorite figürlerle (baba, öğretmen, okul müdürü vb.) ya da kendi konuşmasını dinlemekten bıktığını belli eden dinleyici ile konuşurken daha fazla güçlük çekerler. Bu nedenle onu dinleyen tüm insanların sabırlı ama yapmacık olmayan bir ilgi ile dinleme davranışı göstermeleri etkili olabilir. Acımak, konuşmaya başladığı zaman kaygılı olmak, sabırsız ve öfkeli görünmek, alay etmek, küçük düşürmek çocuk üzerinde son derece olumsuz etkiler bırakır. Acıma yada kızgınlık gibi duyguları ses tonu da ele verebilir. Bu nedenle kelimelere olduğu kadar ses tonuna da dikkat edilmelidir. *Kekeleyen çocuk olumsuz duygularını çeşitli yollarla gösterir. Kekelediği zaman gözlerini dinleyiciden uzaklaştırmaya, konuşma sona erdiği zamanda utanç duymaya başlar. Bütün bu davranışlar kekeleyen çocukların tutumlarında korkunun önemli rol oynadığına işaret etmektedir. Genellikle dinleyicide gözlerini kekeleyen çocuktan kaçırır, böylece çocuğun daha rahat konuşabileceğini düşünür. Oysa çocuk bu davranışı dinlenmediği yada kendisinden utanıldığı olarak yorumlar. Bunun için konuşma boyunca çocukla göz kontağı kurulmalı, dikkatle dinlenilmeli, bakışlarda endişeli ve gerilimli bir ifade olmamalıdır bu sayede çocuğun kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olunabilir. * Çocuk konuşurken takıldığında, en çok görülen anne baba ve öğretmen davranışı çocuğun cümlesini tamamlama biçimindedir. Oysa bu davranış çocuğu yetersizlik duygusuna itebilir. *Ayrıca aşağılama, alay etme, utandırma gibi davranışlarda çocukta yetersizlik duygularına yol açabileceği için bu davranışlarından kaçınılmalıdır. *Araştırmalar, bu çocukların aileleri tarafından daha az beğenilip takdir edildiğini, çocukların yerine daha çok konuşulduğunu ve konuşmalarının daha sık kesildiğini göstermektedir. Ayrıca okul başarıları, sosyal olarak daha aktif olmaları gibi özellikleri daha az memnuniyet uyandırmakta ve anne babaları başka insanların görüşlerine karşı daha hassas davranmaktadırlar. Bunun yanı sıra bu ebeveynler daha az gülen, gergin, katı disiplin standartları olan çocuklarını daha çok suçlayıp cezalandıran kişilerde olabilmektedir. Bu çocukların annelerinin daha huzursuz, disiplinsizlikten çok rahatsız olan, çocuklarının konuşmalarıyla daha çok ilgilenen, daha az umursamaz, eşlerinden yada eşlerinin işinden daha az hoşnut kişiler oldukları görülmüştür.

*Bu çocukların kendilerini olumsuz algıladıkları ve kendilerine güvenlerinin olmadığı dikkate alınarak aşağılık duygusu, kaygı ve engellenmeye dayanıksız oldukları unutulmamalıdır. Buna bağlı olarak anne babaların aşırı koruyucu, dil ve konuşma gelişiminde aşırı mükemmeliyetçi ve baskıcı tutumlar göstermemeleri gerekmektedir. Yapılan çalışmalar olumlu benlik kavramına sahip olmanın kekemelik tedavisinde de yararlı olduğunu, dolayısıyla çocuğun erken dönemde uygun tedavi programına alınmasının problemle başa çıkma becerisini arttırdığını göstermektedir. *Bu çocukların olumlu özelliklerinin belirlenip dikkatlerini ve ilgilerini bu olumlu özelliklere çevirmek senlik saygısını arttırarak *Çocuk kekelediği için cezalandırmak, suçlamak, konuşmayı kesmesini söylemek, durup tekrar başlamasını istemek kekelemeyi arttıracaktır. Kekelemesine değil akıcı konuşmasına odaklanılmalı ve çocuk cesaretlendirilmelidir. Çocuğun yerine konuşmak veya takıldığı yerleri tamamlamak iyi niyetli olsa bile zarar vericidir. Konuşmasını düzeltmekten, "daha yavaş konuşmalısın, yüzünü öyle yapma" gibi olumsuz cümlelerden kaçınmalıdır. Konuşmaya başlamadan önce düşünmesini yada derin bir nefes almasını önermek çocuğun daha da heyecanlanmasına yol açabilir. *Çocukla iletişim telaşlı bir havada geçmemeli, çocuğa yöneltilen soruların "evet" ya da "hayır"la veya kısa ifadelerle yanıtlanabilir olmasına, kendi arzusuyla konuşmaya başlarsa engellemeden zaman tanımaya özen gösterilmelidir. *Duygu ve heyecanlarını ifade etmesine fırsat verin. Eğer konuşurken zorlanmaya başladıysa dinlediğinizi göstererek yüreklendirin. Çocuğun nasıl söylediğinden çok, ne söylediğini dikkatle dinleyin, konuşmaya müdahale etmeden göz kontağını sürdürün. Çocukla konuşurken kısa, ve basit cümleler kullanın. *Zorlandığı sözcükleri söylemekten kaçınmasını önermek var olan sorunu düzeltmeyecektir. "Sen yapamazsın, hayır sen cevap verme, dur, konuşma" gibi ifadeler çocuğun bu zorluğun üstesinden gelmede en önemli adımını oluşturan özgüveni zedeleyici tutumlardır. *Her konuda olduğu gibi bu konuda da yaşına ve olgunluk düzeyine uygun olmayan beklentiler, çocuğun kaygısını arttırarak daha fazla kekelemesine neden olacaktır. *Kekelemek aslında en çok çocuğa sıkıntı verir ve bu durum anne babayı fazlasıyla üzer. Bu durumda acıma, kaygı, suçlama olmadan, hafifçe gülümseyerek "Bazen zor oluyor değil mi?", "Bu kelimeyi söylemekte zorlanıyorsun galiba" gibi sözler söylemek ve çabasını fark edip takdir ettiğinizi belirtmek işe yarayabilir. *Çocukla birlikte vakit geçirmeye çalışılmalı, nasıl konuşursa konuşsun ona değerli olduğu hissettirilmelidir. *Çocuğun hangi ortamlarda daha akıcı konuştuğunu gözlemleyerek bu ortamlarda daha çok zaman geçirmesini sağlamaya çalışın.

*Kekemelik hakkında konuşmak tabu değildir. Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duyguları sorulabilir, herkesin bazı güçlükleri olabileceği çocukla paylaşılabilir. * Kardeşleri ve arkadaşları çocukla alay ediyor, ondan utanıyor olabilir. Bu durumda onlarla sinirlenmeden, sabırla konuşun. Tüm insanların zayıf ve güçlü yanları olabileceğini anlatın. *Çocuğun iyi beslenmesi ve yeterince uyuması için süreklilik gösteren bir düzen oluşturun. *Tanı için üniversite hastaneleri ve eğitim birimlerine başvurulmalıdır. Tanı ne kadar erken konulursa çocuğa o kadar fazla yardım edilebilir. Rehberlik ve araştırma merkezleri, bu çocukların eğitimi hakkında bilgi verme ve yönlendirme görevini yerine getirirler. * Kekemelik sıklığını azaltmaya ilişkin tedavi programlarının çoğunlukla kaygıyı belirgin olarak azalttığı belirlenmiştir. Tedavi aşamasında kaygının azalmasıyla kekemelikte ve kaçınma davranışlarında belirgin azalmalar gözlenmektedir. * Kişinin kendini, çevresini ve geleceğini algılamasında yaptığı sistematik hatalara 'Bilişsel Çarpıtmalar' denmektedir. Bunlar benliğin, dünyanın ve geleceğin olumsuz değerlendirilmesine neden olmaktadır. Bazı kekeleyen kişilerin konuşmayla ilgili olumsuz tutumlarının bilişsel çarpıtmalardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin; a)ya hep ya hiç düşüncesi: "Konuşurken yaptığım hatalardan dolayı kendimi tamamen yetersiz hissediyorum". b)aşırı genelleme: "Kekelemek yaşamımın her alanında beni kötü etkileyecek". c) Zihinsel seçicilik: "Okulda gün boyunca güzel şeyler yaptım ama akşam sadece kekelediğim birkaç dakikayı hatırlıyorum". d) Başkasının zihnini okuma: "Kekelediğim için beni görmezden geliyor, kim bir kekeme ile arkadaş olmak ister ki" e)kötü habercilik: "Asla akıcı konuşmayı başaramayacağım". f)duygusal akıl yürütme: " Yeni tanıştığım biriyle sohbet ederken kekelersem bir daha sohbetten zevk almam". g)gereklilik: "Konuşurken hiç hata yapmamalıyım". h)bireyselleştirme: "Okulda karşılaştığım tüm olumsuz olayların nedeni kekelemem". * Kekemeliğe karşı uygulanan bilişsel terapide bu çarpıtmaları ortadan kaldırma yada değiştirme amaçlanmaktadır. Terapide üç temel basamak vardır. Belirleme: Kekeleyen bireyden olumsuz düşünce, beklenti ve önyargılarını gözden geçirmesi istenir. Gerçeklik değerlendirmesi: Kekeleyen bireyden bilişsel çarpıtmalarının bir listesini oluşturması ve her bir maddeyi tek tek mantıksal temele oturtması ve araştırması istenir. Hatalı düşüncelerin yerine geçecek olan olumlu düşüncelerin belirlenmesi: Kekeleyen bireye kendini olumsuz etkileyen bir düşünceye dur diyebilme öğretilmektedir. Daha sonra yerine olumlu bir düşünce koyması sağlanmaktadır. Öğretmene Öneriler: *Kekemeliği olan öğrencinin sosyal ve duygusal gelişimi, akademik başarısı için alınacak

önlemler ve ihtiyaçları sınıf öğretmeni, rehber öğretmen, özel eğitim öğretmeni, veli ve okul yönetimince değerlendirilmeli ve uygulanmalıdır. *Bu öğrencilerin ders başarıları ve arkadaş ilişkileri izlenmeli ve oluşabilecek olası problemler dikkate alınarak yerinde ve zamanında müdahale ilişkilerde esas alınmalıdır. Arkadaşlarının alayına maruz kalan bir çocuğa anında destek vererek ve diğer çocuklara davranışlarının etkilerini anlatarak çocuğun çaresizlik ve güvensizlik yaşamasına engel olunabilir. Bu konuda okul rehber öğretmeninden yardım isteyebilirsiniz. *Çocuğun kendini ifade etmesi ve rahatça konuşabilmesine uygun ortamlar oluşturulmalıdır. Örneğin normal ders akışı içinde kekelemesi nedeniyle etkinliklere katılmak, sorulara cevap vermek istemeyen bir çocuğa müzik dersinde şarkı söyleterek (çocuk kendini rahat hissederse şarkı söylerken kekemelik ortaya çıkmaz), beden eğitimi dersinde takım kaptanlığı vererek ya da sınıf önünde zaman kısıtlamasının olmaması koşuluyla kısa bir şiir okutarak özgüven kazanmasına yardımcı olunabilir. *Öğrencininde isteğiyle sınıf içinde kekemeliğin ne olduğu, neden oluştuğu ve nasıl hafifleyeceği üzerine bir tartışma yapılması her iki tarafından kendini daha rahat ve anlaşılır hissetmesini sağlayabilir. Böylece her bireyin kendine özgü güçlü ve zayıf yanlarının olması ve farklılıkları olan bireylere hoşgörüyle yaklaşma gibi son derece önemli sosyal becerilerde kazanılmış olacaktır. *Bu çocuklara diğer öğrencilerden farklı davranmak doğru değildir. Tıpkı diğer çocuklar gibi kekeme öğrencide üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmeli, kekemeliğini bir sorumluluktan kaçma aracı olarak görmemelidir. Ancak sınıf içinde sunu yapmak bu öğrencilerin en korktuğu şeylerdir. Olumsuz bir deneyim bulunduğu durumu iyice güçleşmesine, özgüvenin sarsılmasına ve sorumluluktan kaçmasına neden olacaktır. Diğer taraftan konuşma sorumluğundan kaçmasına izin vermekte yetersizlik duygularını pekiştirecektir. Bu noktada öğretmenin öğrenciye onu olduğu gibi kabul ettiğini gösteren bir konuşma yapması ve yüreklendirmesi belki de izlenecek en iyi yöntemdir. Bu arada önceden planlanan bir sunuyu anne babasına sunması daha sonra küçük bir arkadaş grubuna ve en sonunda da sınıfa sunması kaygısını ve dolayısıyla kekemeliğini azaltabilir. *Grup çalışmaları, okul korosu gibi etkinlikler kendini ifade edebilmesi için iyi ortamlardır. Ancak ne olursa olsun istemediği bir çalışmaya katılması için asla zorlanmamalıdır. *Öğrencilerin sırayla konuşmalarını gerektiren etkinliklerde kekeme öğrencilere öncelik verilebilir. Böylece bekleme süresi azalacak, gerginliği ve sıkıntısı da artmayacaktır. *Bu öğrencilere birden fazla seçeneğin bulunduğu, ayrıntılı ve zorlayıcı açıklamalar yapmalarının gerekmediği sorular sormak faydalı olabilir. *Öğrenci kekemeliği hakkında konuşmak istiyorsa onunla konuşun. Kekemeliğini ve onu olduğu gibi kabul ettiğinizi ve sevdiğinizi hissettirin. Konuşmak istemeyen bir çocuğu özellikle hasta, yorgun yada gerginse asla zorlamayın.

*Konuşurken çocuğa zaman tanıyın, aceleci, sıkılmış, gergin bir izlenim verirseniz sizden uzaklaşacaktır. Konuyu aniden değiştirmek yada sık sık sözünü kesmekten kaçının bunlar akıcı konuşmayı bile engeller. *Cümlesini onun yerine tamamlamayın, sözcük eklemeyin. Onun kafasından geçenleri bilemezsiniz ve ekledikleriniz söylemek istediklerini karşılamayabilir bu da çocukta anlaşılmadığı duygusunu güçlendirir. * Çocuğun söylemekten korktuğu sözcüklerden kaçınmasını desteklemeyin ve söylemesi için zorlamayın. Bırakın sözcüklerini kendisi seçsin. *"Sakinleş, rahatla, konuşmadan önce düşün" gibi öneriler çocuğun daha da gerginleşmesine neden olacaktır. * Öğrencinin nasıl konuştuğuna değil ne söylediğine odaklanın. *Vücut dilinizin, bakışlarınızın ve ses tonunuzun nasıl olduğunu iyi gözlemleyin. çocuğa dönük ve rahat bir duruş, dudak hareketlerine değil gözlere odaklanmış bir bakış, acıma, sabırsızlık yada gerginlik içermeyen bir ses tonu çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlayabilir. *Eğer öğrenci terapi yada destek eğitim alıyorsa ailesi ve uzmanlarla işbirliği sağlayarak sınıf içinde uygulanan sürecin devamını sağlamaya çalışın.