Duyuru : 2013/02 16.01.2013 DUYURU (Sadece Müşterilerimiz içindir) KONU : ŞİRKET ORTAĞININ ŞİRKETE BORÇLANMASI KASA HESABI VE ORTAKLAR CARİ HESABINA ADAT FAİZİ HESAPLANMASI VE FAİZ ORANI ŞİRKET ORTAĞININ ŞİRKETE BORÇLANMASI KASA HESABI VE ORTAKLAR CARİ HESABINA ADAT FAİZİ HESAPLANMASI VE FAİZ ORANI 1 - Giriş İşletmelerde çeşitli nedenlerden dolayı ortaklar cari hesabı ve kasa hesabında fazla tutarların oluştuğu görülmektedir. Dönem sonu işlemleri aşamasında ve dolayısıyla vergiye tabi kazancın tespiti işlemlerinde özellikle kasa hesabına ve ortaklar cari hesabına dikkat edilmelidir. İşletmelerin ortaklar cari hesabının bakiyesi ve kasa hesabındaki kaydi fazlalık tutarları aşağıda belirtilen nedenlerden oluşabilmektedir. - İşle ilgisi olduğu halde belgesi temin edilemeyen harcamalar, - Bordrolarda kayıtlı ücretlerin dışında yapılan ödemeler, - İşletmenin ortaklarının şahsi masraflarının ya da eş ve çocuklarının harcamalarının işletme kasasından karşılanması, - Kambiyo mevzuatı gereğince yurtdışında bırakılan ya da kalan tutarın tahsilinin gecikmesi veya imkansız hale gelmesi v.b. nedenlerle dövizlerin değerlenmesi sonucu oluşan kur farkları gibi fiktif gelir yaratılmasından kurtulmak için bu bedellerin tahsil edilmiş gibi gösterilmesi, - Yurt içinde mal ve hizmet satışından oluşan alacaklardan bir kısım yapılamayan tahsilatların yapılmış gibi gösterilmesi, - Ve v.b. 2 - Kasa Hesabındaki İşletmenin Nakit İhtiyacının Üzerindeki Fazla Tutarlar İşletmelerin, özellikle kasa hesabı hareketleri, kasa bakiyeleri ve işletmenin ilişkili olduğu kişiler ve işletmelerle olan cari hesap hareketleri ile para transferleri vergi incelemesinde en çok denetime tabi tutulan hesaplardır. Bu hususların vergi kanunları karşısındaki durumu sıkça eleştirilen konulardan biridir. İşletmenin, kasa hesabında sürekli olarak işletmenin nakit ihtiyacının üzerinde bir meblağ olduğu tespit edilirse kasa hesabının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir. Böyle bir durumda işletme yetkililerince ayrıntılı araştırma yapılarak nedenleri bulunmalıdır. Eğer bu durumun makul ticari teamüllere göre doğruluğu açıklanamıyorsa inceleme aşamasında cezalı tarhiyata muhatap kalınabilinecektir. İşletmelerin ihtiyaç fazlası şeklinde tanımlanan tutar her işletme için (işletmenin hacim ve büyüklüklerine göre) farklılık gösterir. Uygulamada birçok küçük ve orta ölçekli firmaların kasa hesabının günlük olağan ihtiyaçlarının üzerinde olduğu görülebilmektedir. Ticari hayatın bir gerçeği de, hiçbir işletmenin elinde atıl fon bulundurmayacağı, normal ihtiyacı dışında bulunan nakit fazlasını çeşitli finansal araçlar vasıtasıyla değerlendirmesi gerektiğidir. Kısaca kabul edilebilir bir gerekçeye dayanmaksızın kasada öylece duran nakit, ihtiyaç fazlası nakittir. Buradaki vergisel yaklaşım; kasada
fiilen yer almayan meblağın işletme sahipleri tarafından işletmeden çekildiği ve kendi şahsi ihtiyaçları için kullandığı şeklinde olacaktır. Özellikle Vergi Usul Kanunu nun 320, 323, 324 ve 332 sayılı genel tebliğleri ile yapılan düzenlemeler sonucu getirilen tutar ve ödeme ile ilgili düzenleme (banka, özel finans kurumu ve PTT aracılığı ile yapılan ödemeler gibi) sonucu dönem sonlarında kasa hesabının Türk Lirası cinsinden bakiyesi önem arz etmektedir. Dönem sonlarında Türk Lirası cinsinden bakiyesi fazla olan şirketler; ticari teamüllere uygun davranmadığı, basiretli bir işadamı gibi kasadaki parayı değerlendirmemek suretiyle, şirketin elde edeceği faiz gelirinden mahrum bıraktığı ve varsa alınan kredi borcuna bağlı olarak şirketi faiz gideri ödemek durumunda bıraktığı gerekçesiyle VUK nun 30/4 maddesi uyarınca cezalı tarhiyata muhatap kılınmaktadır. 3 - Şirketin Ortaklar Cari Hesabındaki Alacakları İşletme ortaklarıyla sürekli ilişki içerisindedir. Vergisel yönden eleştirilen ise ortaklara işletme kaynaklarının bedelsiz, karşılıksız ve uzun süreli olarak tahsis edilmesi, kullandırılmasıdır. Vergi uygulamaları açısından muhasebe ilkeleri gereği ve hukuksal yapısı açısından da işletmenin sahiplerinden ayrı bir tüzel kişiliği vardır. İşletmenin geliri, gideri, kaynakları işletme sahiplerinden ayrıdır. İşletme sahipleri, kendilerine tanınan yasal yollar haricinde (sermaye azaltımı, kar dağıtımı, tasfiye,.v.b.) işletme kaynaklarını bedelsiz olarak kullanamazlar. İşletmeye konu malları bedelsiz veya emsalinden daha düşük bir bedelle satın alamazlar. Uygulamada işletmeler ortaklarına borçlu gözükebildikleri gibi (331-Ortaklara Borçlar Hesabı) ortaklarından alacaklı da (131-Ortaklardan Alacaklar Hesabı) olabilmektedirler. Önemli olan, ticari olsun veya olmasın, ilişkili şirketlere ve ortaklarına cari hesap ilişkilerinde emsal kurum veya kişilere nazaran avantaj, menfaat sağlayıp sağlamadığıdır. Ortaktan olan sürekli ve yüksek tutarlı alacak vergisel açıdan eleştirileceği gibi ortağında işletmeden çok yüksek tutarlarda ve sürekli alacaklı olması, işletme bir de zarar eden ve yıllardır kar dağıtmayan bir işletme ise kayıt dışı işlemler ve ortağın açıktan satışlar yoluyla yaptığı tahsilatları işletmeye borç para olarak koyması şeklinde değerlendirilecektir. 4-5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Yönünden Adat Faizi Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde kasa hesabında sürekli bulunan yüksek tutarlardan ve ortaklardan olan alacaklardan dolayı faiz hesaplanması gerekmektedir. Kasa hesabına ve ortaklar cari hesabına dönem içinde faiz hesaplanması ve işletmenin faiz gelirinden mahrum kalmasının önlenmesi, işletmenin 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanununun Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı hükümleri açısından eleştirilmesini önleyecek ve bu madde kapsamındaki karmaşık geriye dönük düzeltme işlemlerinden de kurtulmasını sağlayacaktır. Kasa hesabı için yapılacak adat hesaplamasında dikkat edilecek husus; kasa hesabı bakiyesinin tamamı faiz hesabında dikkate alınmayacak, normal olarak kabul edilebilecek azami kasa tutarı (azami bakiye) tespit edilecek ve azami tutarın üzerinde kalan bakiyeler faiz hesabında dikkate alınacaktır. Azami bakiyenin tespitinde standart bir ölçüt yoktur. Burada denetim elemanının şahsi kanaati ön plana çıkmaktadır Adat çalışmasında dikkat edilecek bir hususta uygulanacak faiz oranıdır. Şirketin kredi kullanıyor olması halinde, en az kredi maliyeti kadar faiz hesaplanması, kredi kullanmıyor ise, bankaların vadeli mevduat hesabına uyguladıkları yıllık faiz nispeti kadar faizin hesaplanması gerekmektedir.
5 - Hesaplanan Adat Faizinin KDV Yönünden Durumu Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandıran şirketler banka, banker ve sigorta şirketi olmadıklarından BSMV mükellefi değildirler. BSMV nin mükellefi olmadıklarından işlemin BSMV ne tabi tutulması söz konusu değildir. Maliye Bakanlığı öteden beri borç verme işleminin finansman temini hizmeti kapsamında değerlendirdiği için KDV hesaplanması gerekmektedir. Mükellefler, ileride cezalı tarhiyatlara muhatap olmamaları için kasa fazlalığına ve ortaklardan olan alacaklarına önce faiz hesaplamalı ardından da %18 KDV li fatura düzenlemelidirler. 6 - Ortaklar Cari Hesaplarının Yeni Türk Ticaret Kanunu Karşısındaki Durumu: Yeni Türk Ticaret kanunu, bir çok konuda önemli yeni düzenlemeler getirmektedir. Bunlar arasında, Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı da getirilmiş bulunmaktadır. Yeni TTK nun birinci derece muhatabı ve uygulayıcısı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı dır. İlgili bakanlığa bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü nün hazırlamış olduğu 120 Soruda Yeni Türk Ticaret Kanunu isimli kitapçığında, Borçlanma yasağına İlişkin Düzenlemeler başlıklı bölümünde aşağıdaki sorulara cevaplar verilmiştir. Soru : Yeni TTK ya göre; şirket pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanamayacakları, borçlanırlarsa da cezalandırılacakları doğru mu? Cevap : Yeni TTK da, iştirak taahhüdünden doğan borç hariç pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanması yasaklanmıştır. İştirak taahhüdünden doğan borçtan anlaşılması gereken, gerek şirketin kuruluşunda gerekse de sermayesini artırması sırasında pay sahipleri (ortaklar) tarafından şirkete ödenmesi taahhüt edilen borçtur. Örneğin, şirket esas sermayesini 50.000 TL den 100.000 TL ye yükseltmiş ise ortakların sermaye artırımı nedeniyle şirkete ödemek durumunda oldukları 50.000 TL, iştirak taahhüdünden doğan borç olup bu durum yasak kapsamında bulunmamaktadır. Eğer borç şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş ise ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tabi tutulmuşsa, bu durum da borçlanma yasağının dışında kalmaktadır. Örneğin, hazır beton üretimi yapan anonim şirketin ortaklarından Bay (A) konut üretimiyle iştigal etmektedir. Anonim şirket, 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL ye satmaktadır. Bay (A) da ortağı olduğu şirketten 1 ton hazır betonu 5 taksitte 5.000 TL ye almış ve şirkete borçlanmıştır. Bu durum borçlanma yasağı kapsamına girmemektedir. Çünkü, Bay (A) da ortağı olduğu şirkete, diğer müşterilere uygulanan şartlardan borçlanmıştır. Ancak, Bay (A) 1 ton hazır betonu 5 taksitte 4.000 TL ye veya 1 ton hazır betonu 5.000 TL den almakla birlikte 8 taksitte satın alırsa bu durumlarda borçlanma yasağını ihlal etmiş olacaktır. Yine, Bay (A) nın herhangi bir ticari işe dayanmaksızın şirketten borç alması borçlanma yasağına aykırılık oluşturmaktadır. Yeni TTK da borçlanma yasağına aykırı davranan ortakların, 300 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılmaları hüküm altına alınmıştır.
Soru : Borçlanma yasağına aykırı olarak şirkete borçlanan pay sahipleri (ortakları) hakkında uygulanacak adli para cezasının Türk Lirası karşılığı ne kadardır? Cevap : Yeni TTK da, borçlanma yasağına aykırı davranan pay sahiplerinin (ortakların) üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu na göre, adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesi şeklinde tanımlanmıştır. Hâkim tarafından, bir gün karşılığı olan adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak en az 20,00 Türk Lirası ve en fazla 100,00 Türk Lirası olarak takdir edilecektir. Bu durumda, söz konusu yasağın ihlal edilmesi durumunda Devlet Hazinesine ödenmesi gereken en az ceza tutarı 6.000 TL (300 gün x 20 TL), en fazla ceza tutarı da 73.000 TL (730 gün x 100 TL) olacaktır. Soru : Borçlanma yasağı hangi tarihte uygulamaya girecektir? Cevap : Pay sahiplerinin (ortakların) şirkete borçlanma yasağı 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir. Anılan tarih sonrasında borçlanma yasağına aykırı şekilde şirketten borç alan pay sahipleri cezai müeyyideye tabi olacaklardır. Soru : 1 Temmuz 2012 öncesinde ortağı olduğu anonim şirkete, borçlanma yasağı kapsamında borcu bulunan ortaklar, bu borçlarını hangi tarihe kadar şirkete ödemek zorundadırlar? Cevap : 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun un 24 üncü maddesinde; Yeni TTK ya aykırı olarak anonim şirkete borçlu olan pay sahiplerinin bu borçlarını Yeni TTK nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içinde, nakdî ödeme yaparak tamamen tasfiye etmek zorunda oldukları, borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borç için kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması veya benzeri yollara başvurulmasının bu madde anlamında tasfiye sayılmayacağı, bu süre içinde tasfiye gerçekleşmemişse, bu kişiler hakkında cezai müeyyide uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Konuyu örneklersek, anonim şirket ortağı Ali Bey in şirkete 300.000 TL borcu bulunmaktadır. Ali Bey in bu borcunu, şirkete 1 Temmuz 2015 tarihine kadar nakit olarak ödemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Ali Bey cezai müeyyideyle karşılaşacaktır. 7 Sonuç Şirketin ortalarından olan alacağının ve kasa hesabındaki nakit ihtiyacının üzerindeki tutarların vergi kanunları yönünden değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir. - İşletmelerin kasa hesabında yer alan nakit ihtiyaçlarının üzerindeki tutarlar ve Ortaklar Cari Hesabındaki alacaklar için, kredi kullanılması halinde kredi maliyeti üzerinden faiz hesabı yapmaları, şayet kredi kullanmıyorlar ise, bankaların yıllık mevduata verdikleri faiz nispeti kadar adat hesaplamaları gerekmektedir.
- İşletmelerin kasa hesabında yer alan nakit ihtiyacının üzerindeki tutarlar ve Ortaklar Cari Hesabındaki alacakları için hesaplanan faiz tutarı üzerinden fatura düzenlenmesi ve bu faturada genel oranda (%18) katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir. - Şirketin ortaklardan olan alacakları 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu nun 28. maddesi gereğince banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girmemektedir. - Yeni TTK ya aykırı olarak şirkete borçlu olan pay sahiplerinin bu borçlarını Yeni TTK nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren üç yıl içinde, nakdî ödeme yaparak tamamen tasfiye etmeleri gerekmektedir. - Şirketin ortaklardan olan alacakları 5520 sayılı kurumlar Vergisi Kanunu nun 13. maddesinde belirtilen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri gereğince emsal üstü faizlerin örtülü kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim. Saygılarımızla, UHY - Uzman Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş. E. Atilla SELÇUK