BANKANIN POS CİHAZI KULLANICISI İŞYERİNE İLERİYE DÖNÜK HACİZ İSTEYEMEYECEĞİ

Benzer belgeler
T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

: Kazan Malmüdürlüğü - Kazan/ANKARA

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

II 6183 SAYILI KANUNUN 79 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu Esas No : 2011/573 Karar No : 2013/204 Anahtar Kelimeler : Limited Şirket, Asıl Borçlu, Ödeme Emri

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

pas cihazı bulundurmayanlara uygulanacak cezayı düzenleyen 2.4 üncü maddesinin (a)

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/60

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

T.C. DA N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler: İndirimli Oran, Katma Değer Vergisi İade, 99 Seri No lu KDV Tebliği Özeti :

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

: Karabük Valiliği İl Defterdarlığı - KARABÜK

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

TÜRK MİLLETİ ADINA. Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: Tüketici Dernekleri Federasyonu. : 1- Başbakanlık - ANKARA. 2- Maliye Bakanlığı - ANKARA

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

ifadesi ile cihazların ve belgelerin özellikleri başlıklı 2.1 inci maddesinin (a) bendi ile TÜRK MİLLETİ ADINA

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2011/10572

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışmalarına İlişkin Yönetmelik/m.

KLİNİK BİYOKİMYA UZMANLARI DERNEĞİ

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

T.C. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE. Esas No : 2011/103. Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen : Türk Tabipleri Birliği. Vekii : Av.

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

T.C. DANIŞ TAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2008/574

Amme Alacaklarının Takibinde Yeni Sorumluluk Esaslarının Geriye Yürümesine Anayasa Mahkemesi Engeli

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

Anahtar Kelimeler: Emlak vergisi, arsa m2 birim değeri, takdir komisyonu, süre aşımı

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler : Emlak Vergisi, Takdir Komisyonu Kararı, m2 Birim Değer Tespiti

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

Sirküler Rapor /163-1

Danıştay Tetkik Hakimi Yeniay Kaya nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C. DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2004/4439 İTİRAZ YOLUYLA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI KARARI

idare tarafından karşılıklı olarak istenilmektedir.

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

T.C. D A N I Ş T A Y İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2015/4614 Karar No : 2018/49

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

8. Daire 2010/7065 E., 2013/1488 K. "İçtihat Metni"

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/030 Ref: 4/030

SÜRESİNDE VERİLMEYEN BEYANNAMELERE KESİLEN ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARININ İPTALİ HAKKINDA DANIŞTAY KARARI

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

5. Daire 2012/5124 E., 2014/2469 K. "İçtihat Metni"

Hürriyet Mah.Hürriyet Cad.No:26/2 Dai.3 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA

Karar NO: KARAR-

İtiraz İsteminde Bulunanlar : (Davacı) : Türk Dişhekimleri Birliği. : Av. Mustafa Güler

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

Açıklamalı Sirküler Rapor 2013/5

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

***EŞİT DAVRANMIYORLAR. Buradaki sorun ise SGK'nın belediye başkanları arasında farklı muamele yapması. Zira, bir çok

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

Durdurulmasını İsteyenler : 1- Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği

Sirküler Rapor /108-1

T.C. D A N I Ş T A Y VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2017/626 Karar No : 2018/51 Temyiz Edenler : Karşı Taraf : Vekili :

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

T.C. TOKAT İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2014/635

İCRA İNKAR TAZMİNATI LİKİT ALACAK KAVRAMI MAL İADESİ YIPRANMA PAYI

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı - ANKARA Vekili :

-'-V-'='e.!.!.ki'-!!Ii...:.: Av. Mustafa Strazburg Cad. 28/28 Sıhhiye/ANKARA. Davalı : 1) Maliye Bakanlığı ANKARA

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

T.C. ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2010/1045 KARAR NO : 2010/2000

Sendikası, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Onur iş Hanı No:12/160 Kat:7 Kızılay/ANKARA

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

Transkript:

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2017/682 Karar No : 2018/5 İstemin_Özeti : Davacı banka adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79'uncu maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emri ile anılan ödeme emrinin dayanağı olduğu ileri sürülen 30.6.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9'uncu maddesinin son fıkrasında yer alan, "Bankacılık sisteminde, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu hesaplar her zaman için banka nezdinde alacak doğmasına (muhtemel alacak) müsait hesaplar olarak değerlendirildiğinden bu hesaplara ileriye matuf olmak üzere haciz konulması mümkün bulunmaktadır." şeklindeki kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır. Danıştay Dördüncü Dairesi, 23.5.2017 gün ve E:2013/9179, K:2017/4750 sayılı kararıyla; davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildiği, dosyanın incelenmesinden,... isimli mükellefin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı bankaya hitaben düzenlenerek tebliğ edilen haciz bildirisinde, haciz konusu olan amme alacağının "Seri A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğinin Amme Alacaklarının Korunması başlıklı 2'nci bölümünün ihtiyati haciz başlıklı 2'nci kısmının 9'uncu maddesinin son fıkrasına istinaden "söz konusu şahsa ait "muhtelif borçlar" olduğu ve haczedilen alacak ve hakların ise "ileriye matuf olmak üzere" davacı banka nezdindeki bu şahsa ait POS cihazı hesaplarının olduğunun görüldüğü, haciz bildirisinin tebliği üzerine davacı bankanın vergi dairesi müdürlüğüne hitaben yazdığı yazıda, anılan şahsa ait hesaba haciz tatbik edildiğinin bildirildiği, vergi dairesi müdürlüğünün davacı bankaya hitaben 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 135 ve 148'inci maddeleri kapsamında yazdığı yazıda,... isimli mükellefin vergi borçları için haciz bildirisi düzenlenerek davacı bankaya tebliğ edilmiş olup, söz konusu şahsın POS cihazı ile yaptığı hasılatın... TL olması ve muhtelif tarih ve sayılı para aktarma yazılarına karşılık toplam... TL aktarılması konusunda izahat istendiği, bunun üzerine davacı bankanın dilekçeyle Danıştay Dördüncü Dairesinin E:2009/7315, K:2013/1091 sayılı kararında "POS cihazı kullanan asıl amme borçlusu ile davacı banka arasında düzenlenen sözleşme, Kanunda sayılan maaş, ücret, kira gibi süreklilik arz eden bir alacak hakkı sağlamadığından, 6183 sayılı Kanunun 79'uncu maddesi uyarınca davacı lehine doğmuş veya doğacak alacakların, hak haczi olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı"nın belirtilmesi karşısında POS cihazlarından hesaba geçen tutarları takip yükümlülükleri olmadığından söz konusu şahsın hesabında bulunan bir kısım tutarın banka alacağı için kullanılması, bir kısmının kullanımının adı geçen müşterinin tasarrufuna bırakılması nedeniyle... TL aktarıldığının bildirilmesi üzerine, 16.1.2013 tarih ve 350 sayılı haciz bildirisine istinaden söz konusu hesaba konan haciz tutarı olduğu iddia edilen... TL ile vergi dairesine aktarılan... TL arasındaki fark tutarın davacı bankanın zimmetinde olduğu kabul edilerek anılan tutarın tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı, ödeme emrinin dayanağı haciz bildirisinde açıkça anılan Genel Tebliğin dava konusu edilen bölümü dayanak olarak gösterildiğinden ihtilaf konusu ödeme

emrinin dava konusu edilen düzenlemenin uygulama işlemi olduğu sonucuna ulaşıldığı, 6183 sayılı Kanunun 79'uncu maddesi gereğince haciz bildirisinin gönderilebilmesi için üçüncü kişi nezdinde amme borçlusunun mevcut bir alacağının bulunması gerektiği ancak, müstakbel (beklenen ya da doğacak) alacaklar için haciz bildirisi gönderilebilmesinin üçüncü şahıs ile amme borçlusu arasında süregelen bir hukuki ilişkinin varlığına bağlı olduğu, hukuki ilişkinin varlığı ve bu ilişki nedeniyle amme borçlusuna ödenecek ve devamlılık arz eden bir alacağın bulunduğu hallerde üçüncü kişiye söz konusu madde kapsamında haciz bildirisi gönderilmesinin hukuken mümkün olduğu, bu durumda, banka ile müşterisi arasında yapılan sözleşme taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığını ortaya koyduğu gibi POS hesabı ilişkisi süreklilik arz ettiğinden dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği, buna bağlı olarak da dava konusu düzenlemeye istinaden düzenlenen haciz bildirisinin davacı bankaya tebliğ edilmesine karşın Kanunda öngörülen yedi gün içinde itiraz edilmeyip, aksine ilgili hesaba haciz uygulanıp, vergi dairesine de para aktarıldığı görüldüğünden, borcun, davacı bankanın zimmetinde sayılmasında ve söz konusu şahsın hesabında bulunan tutarların bir kısmının vergi dairesi yerine davacı banka ile amme borçlusunca kullanılması nedeniyle, aktarılmayan farkın tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı tarafından; Dairece bu kadar kısa süre içerisinde birbirinin tam zıttı yönde iki farklı karar verilmesinin hukuki icaplara aykırı olduğu, Anayasa Mahkemesinin bu yolda verilmiş hak ihlali kararlarının bulunduğu, kararda, müşterileri ile olan ilişkilerinin süreklilik arzettiği ifade edilmişse de sürekliliğin neye dayandırıldığının açıklanmadığı, Tebliğin kendi içinde çelişkili olduğu ileri sürülerek, kararın bozulması istenmiştir. Savunmanın_Özeti verilmemiştir. : Vergi Dairesi Müdürlüğünce istemin reddi gerektiği savunulmuş; nca savunma Düşüncesi : Asıl amme borçlusu ile davacı banka arasındaki POS cihazı kullanımı nedeniyle kurulan hukuki ilişkinin, 6183 saylı Kanunun 79'uncu maddesinde sayılan maaş, ücret, kira gibi haczi kabil bir alacak niteliği sağlamadığı, bu nedenle Tebliğin dava konusu edilen kısmı ile bu düzenlemeye dayalı haciz bildirisine süresi içinde itiraz etmemesi nedeniyle, söz konusu kamu alacağından sorumlu tutulan davacının ödeme emri ile takip edilmesinde hukuka uygunluk görülmediğinden, davanın reddi yolunda verilen Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79'uncu maddesi uyarınca düzenlenen 26.11.2013 tarih ve 3 sayılı ödeme emri ile anılan ödeme emrinin dayanağı olan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9'uncu maddesinin son fıkrasında yer alan, "Bankacılık sisteminde, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu hesaplar her zaman için banka nezdinde alacak doğmasına (muhtemel alacak) müsait hesaplar olarak değerlendirildiğinden bu hesaplara ileriye matuf olmak üzere haciz konulması mümkün bulunmaktadır." şeklindeki kısmının birlikte ve aynı dava dilekçesinde davaya konu yapılmasında ve davanın ilk derecede Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından incelenerek karara bağlanmasında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5'inci maddesine aykırılık bulunmadığına;... karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilerek; tebligat işlemleri

tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine de gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Davacı banka adına düzenlenen ödeme emri ile anılan ödeme emrinin dayanağı olan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin yukarıda belirtilen kısmının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen Daire kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Amme alacaklarının tahsiline yönelik olarak uygulanan haciz işlemleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 62 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini düzenleyen aynı Kanunun 5479 sayılı Kanunun 5'inci maddesiyle değişen 79'uncu maddesine göre; hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin, borçlu veya zilyet olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı öngörülmüş, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsa; borçlu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcu ödediği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu iddiasında ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirme zorunluluğu getirilerek, süresinde itiraz edilmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılan üçüncü şahıs hakkında bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır. 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ihtiyati veya kat i haczin borçlunun her türlü mal, hak ve alacaklarına tatbik edilmesi mümkün bulunmaktadır. İşlem tarihi itibarıyla henüz mevcut olmamakla beraber ileride doğması muhtemel olan alacaklarla ilgili olarak, maaş, ücret, kira gibi hakların haczinin de değinilen maddeye göre yapılacağı belirtilmekle, alacağın doğumuna temel teşkil eden hukuki ilişkiden kaynaklanan hakların haczedilebileceği kabul edilmiş ancak, temelindeki hukuki ilişkinin niteliği gereği süreklilik arz etmekle birlikte, işlem tarihi itibariyle doğup doğmayacağı ve miktarı belli olmayan alacakların haczine imkan tanınmamıştır. Nitekim 1 sıra no'lu Tebliğin "İhtiyati Haciz" başlıklı bölümünün 9'uncu maddesinin dava konusu edilen son fıkrasından önceki fıkralarında; "Ancak, borçlu olan bir şahsın bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına rağmen ileride borçlu adına doğacak alacaklar için bankalara haciz veya ihtiyati haciz bildirisi tebliğ edilmesi, haczin borçlunun mal varlığını hedef tutması esasına aykırı düşecektir. Amme alacağından borçlu olan bir şahsın, bankalarda alacak ve hakkının bulunmamasına rağmen ileride tahakkuk edecek alacağından istifade etmek üzere geleceğe yönelik olarak bankalara haciz veya ihtiyati haciz tebliği, muhtemel bir alacak niteliğinde dahi tanımlanamayacak bir durum oluşturması ve bankanın bu hacizleri sürekli izlemesi veya banka tarafından yapılan tüm işlemlerde bir süreye de bağlı kalınmaksızın borçlu adına mal, hak ve alacak doğup doğmadığının takip edilmesi, doğması halinde haciz veya ihtiyati haciz uygulanmasını gerektirir ki bankalara böyle bir külfet yüklemeye imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle, bankalara yapılacak haciz ve ihtiyati haciz tebliğlerinin sadece tebliğ tarihi itibarıyla amme borçlularının mevcut olan varlıklarını konu alması ve bu kişilerin ileride doğabilecek alacakları için haciz ve ihtiyati haciz tebliğinde bulunulmaması icap etmektedir." şeklinde açıklamaya yer verilmiş olması da bu durumu doğrulamaktadır. İleriye yönelik haciz yapılması; 6183 sayılı Kanunun 79'uncu maddesi uyarınca haczedilecek maaş, ücret, kira, gibi süreklilik ve belirlilik arz eden alacak borç ilişkisi bulunması halinde mümkündür. POS cihazı kullanan asıl amme borçlusu ile davacı banka arasında düzenlenen sözleşmelere dayanılarak

açılmış bulunan hesaplar, bu nitelikte bir alacak hakkı sağlamadığından, Tebliğin, dava konusu edilen düzenlemesinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Davalı vergi dairesi müdürlüğünce, haciz bildirisinin tebliği üzerine borçlunun doğmuş ve doğacak alacaklarının borçluya ödenemeyeceği Kanunda açıkça hüküm altına alınmış olmasına rağmen, davacı bankanın kredi kartlı satışları nedeniyle borçlunun banka hesabında biriken alacağını müşterisine iade ettiği ve alacaklı idare hesabına aktarmadığı iddiasıyla, zimmetinde sayılan borcun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri, haciz bildirisine itiraz edilmemesine dayandırılmaktadır. Amme borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine haciz uygulanabilmesi; amme borçlusunun üçüncü şahıs nezdinde alacağının bulunduğunu bildirmiş olmasını veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesini ve tespit edilen bu tutar için haciz konulmasını gerektirmekte olup işlem tarihinde mevcut olan alacaklar hakkında, anılan madde uyarınca haciz uygulanması mümkündür. POS cihazı kullanıcıları ile yapılan sözleşmeye dayanan hesaplara ileriye yönelik haciz uygulanamayacağından ve davalı vergi dairesince, amme borçlusunun, üçüncü şahıs konumundaki davacı bankadan ne kadar alacağı olduğu tespit edilmediği gibi haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla söz konusu hesapta herhangi bir tutar bulunmadığı da anlaşıldığından, haciz bildirisine dayanılarak düzenlenen dava konusu ödeme emrinde de hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Dördüncü Dairesinin, 23.5.2017 gün ve E:2013/9179, K:2017/4750 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 17.1.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi. X - KARŞI OY 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri; 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasında ise aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması halinde birden fazla idari işlemin bir dilekçe ile idari davaya konu edilebileceği belirtildikten sonra, 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5'inci maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15'inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının (g) bendinde yazılı halde; 3 ve 5'inci maddelere uygun şekilde düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak suretiyle otuz gün içinde dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin yukarıda açıklanan 4'üncü fıkrasında, ilgililerin düzenleyici işlemle uygulama işleminin her ikisi aleyhine birden dava açabileceğinin söylenmiş olması; her iki işleme karşı aynı dilekçeyle ve aynı idari yargı yerinde dava açılabileceği anlamında değildir. Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller, anılan Kanunun 5'inci maddesinin 1'inci fıkrasında gösterilmiş olup; buna göre, birden fazla işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi, ancak bu koşullar ile İdari Yargılama Hukukunun gerektirdiği diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklıdır. Sözü

edilen fıkrada yer alan düzenlemenin amacı da; aynı yargı yerinin görevine giren ve çözümleri ayrı emek gerektirmeyen idari uyuşmazlıkların aynı dava içerisinde görülmeleri sağlanarak, gereksiz zaman israfı ile masrafın önlenmesi ve farklı kararların verilebilmesi riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, kamu düzeni için öngörülen usul ve görev kurallarını ve bu kurallarla korunan ve Anayasanın 37'nci maddesinde öngörülen "kanuni hakim ilkesi"ni ihlal ediyor olmaması da gereklidir. Bir başka anlatımla, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak görevine giren davaya konu edilebilecek nitelikteki bir işlemle, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren davalara konu olması gereken bir işlem, aynı dilekçe ile idari davaya konu edilemez. Örneğin; düzenleyici işleme karşı Danıştayda altmış gün içerisinde açılabilecek davada, dava açma süresi yedi gün olan ödeme emrinin veya dava açma süresi otuz gün olan tarh işleminin de aynı dilekçede dava konusu edilebilmesine, böyle bir durumun, kamu düzeniyle ilgili olan görev kuralını zorunlu kılan "kanuni hakim ilkesi"ni ihlal edici sonuçları nedeniyle izin verilemez. Öte yandan, 18.6.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile ülkemizde "İSTİNAF" kanun yolu uygulanmaya başlamış ve üçlü bir yargılama sistemi oluşmuş olup bireysel işlem ile düzenleyici işlemin aynı dilekçe ile dava konusu edilmesi halinin kabul edilmesinin görevli yargı yeri ile kanun yolu başvurusunun yapılacağı yargı yerleri arasında karışıklığa yol açacağı da kuşkusuzdur. Bu bakımdan, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 24'üncü maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca, ilk derece mahkemesi olarak Danıştayın görevine giren 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9'uncu maddesinin son fıkrasında yer alan düzenleme ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca vergi mahkemelerinin görevine giren nce düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle aynı dilekçe ile Danıştayda idari dava açılmasına olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, temyiz isteminin kabul edilerek Danıştay Dördüncü Dairesi kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1/c bendi uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz. XX - KARŞI OY Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz. XXX - KARŞI OY Davacı banka adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79'uncu maddesi uyarınca düzenlenen 26.11.2013 tarih ve 3 sayılı ödeme emri ile anılan ödeme emrinin dayanağı olduğu ileri sürülen 30.6.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9'uncu maddesinin son fıkrasında yer alan, "Bankacılık sisteminde, POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu hesaplar her zaman için banka nezdinde alacak doğmasına (muhtemel alacak) müsait hesaplar olarak

değerlendirildiğinden bu hesaplara ileriye matuf olmak üzere haciz konulması mümkün bulunmaktadır." şeklindeki kısmının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki Daire kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Danıştay Dördüncü Dairesi kararının düzenleyici işlem yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın anılan hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin söz konusu hüküm fıkrasına yönelik kısmının reddi gerekmektedir. Öte yandan, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan düzenleyici işlem yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulduğundan ve bozma kararı uyarınca yeniden verilecek karar ödeme emri hakkında verilecek kararın sonucunu etkileyeceğinden, kararın anılan hüküm fıkrasının, Dairece bu hususun gözönüne alınması suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.