Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:

Benzer belgeler
HANIM BESTEKÂRLAR

HACI ARİF BEY ( )

MUSİQİ DÜNYASI 4 (73), 2017 PEŞREVLERDE TESLİM

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

KEMANÎ HIZIR AĞA, TÜRK MÜZİĞİNDE BATILILAŞMANIN BAŞLANGICI MI?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AKADEMİK YILI TÜRK MÛSİKÎSİ BÖLÜMÜ

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE

Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

ÇOKSESLİ SAZ ESERLERİ II

ŞANLIURFA DA SIRA GECESİ GELENEĞİNİN HARRAN ÜNİVERSİTESİ MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi İstanbul unda Türk Makam Müziği Eğitimi

13 yıl devam eden TRT Türkiye Amatör Ses Yarışmalarının TRT ye Proje önerisi olarak teklifi ve yarışmanın yürütülmesi, kendisi tarafından yapıldı.

Eylül 2013-Hazİran Dönemİ. Tanıtım Kİtapçığı.

TÜRK MÜZİĞİNİN TEMSİLİNDE 10 ÖNEMLİ VİYOLONSEL İCRACISI

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

DEVLET KONSERVATUVARI HAZIRLIK SINIFI

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ DERS TANITIM ve UYGULAMA BİLGİLERİ

Y A P I K R E D İ KAZIM TAŞKENT SANAT GALERİSİ

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI

İTÜ DERS KATALOG FORMU (COURSE CATALOGUE FORM) AKTS Kredisi (ECTS Credits)

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2017 Cilt: 6 Sayı: 3 Makale No: 36 ISSN:

INVESTIGATION OF SEKERCI UDI HAFIZ CEMIL EFENDI S UD IMPROVISATION IN TERMS OF TUNE AND OVERAGE

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Ders Adı : ORKESTRA / ODA MÜZİĞİ I Ders No : Teorik : 1 Pratik : 2 Kredi : 2 ECTS : 3. Ders Bilgileri.

THE MUSIC SCENE IN ISTANBUL (2)

SADİ YAVER ATAMAN. Krokus 3 C agrandizörü FOK banyoları. Siyah-Beyaz. Fotoğraf Yarışması. Birincilik Ödülü (Kâzım Zâim)

TÜRKIYE'NIN BİRIKIMLERl-3. MüZISYf;NLI;R

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Eğitim Öğretim Yılı Bölüme Yeni Gelen Öğrencileri Değerlendirme Anketi (Hemşirelik Bölümü) İncelenen Veri Sayı Yüzde (%)

KLÂSİK TÜRK MÛSİKÎSİ EĞİTİMİ KONUSUNDA İSTANBUL

20. Yüzyıl Türk Müziğine Farklı Bir İz Bırakan M. Reşat Aysu nun Hayatı ve Bestecilik Kimliği

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

İstanbul da Müziğin Değişimi, Değişimin Müziği. Gönül Paçacı 11 Haziran

Vefatının 100. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Kongresi

NİYAZİ SAYIN IN ÜSLUP VE TAVRINI YANSITAN ARTİKÜLASYON ÖGELERİ Nihat Ozan Köroğlu 1 Nurtuğ Barışeri Ahmethan 2

VIII. BÖLÜM- DOĞUM. 8. Doğum

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI

Alper AKDENİZ 1, Yusuf AKBULUT 2, Mustafa USLU 3 USTA UD İCRACILARININ UD EĞİTİMİNDEKİ ÜSLUP VE EKOL TERCİHLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ

YETİŞKİN ve ÇOCUKLAR İÇİN YAZ DÖNEMİ SANAT KURSLARI. Kayıt Başlangıç

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ KANUN DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

II. Beyazid Camii - Külliyesi ve Sağlık Müzesi. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:.

Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi

İTÜ DERS KATALOG FORMU (COURSE CATALOGUE FORM) Ders Uygulaması, Saat/Hafta (Course Implementation, Hours/Week) Kodu (Code)

Duygu Pınarında bir ESİNTİ ile FOTOĞRAF şöleni

GÜZEL SANATLAR LİSESİ

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GİRİŞ (ÖZEL YETENEK) SINAVI KILAVUZU

TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI

Ney çalgısının geleneksel yaklaşım yöntemi kullanılarak öğretilmesi

Hacı Ârif Bey ( )

XX.YÜZYILDA TÜRK MÜZİĞİ NİN DURUMU

ÜMC 100. YIL TÜRK SANAT MÜZİĞİ BESTE (ŞARKI) 2018 YARIŞMA ŞARTNAMESİ

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI. Öğr. Gör. Eren Özek *

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ (DR)

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI TÜRK SANAT MÜZİĞİ BUSELİK MAKAMI VE REPERTUARI EĞİTİMİ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TÜRK MÜZİĞİ DEVLET KONSERVATUVARI SINAV KILAVUZU ÇALGI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ SES EĞİTİMİ BÖLÜMÜ MÜZİKOLOJİ BÖLÜMÜ

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK ANA BİLİM DALI TÜRK SANAT MÜZİĞİ BİLİM DALI

AHMED AVNİ KONUK ( )

Arş.Gör. Müşerref Nağme YARKIN

TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ

Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN YÜKRÜK GİRİŞ

T.C. Ege Üniversitesi. Devlet Türk Musıkisi Konservatuvarı Öğrenci Etkinlikleri Programı

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi

Bir notanın vesile kıldığı şey, yalnızca bizim anımsayabildiğimiz özel bir an ın tekrar uyanışı, bu sayede devasa bir geçmişin yeniden canlanışıdır

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ DERS TANITIM ve UYGULAMA BİLGİLERİ

zeytinburnu.bel.tr ATÖLYE ÇALIŞMALARI

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

NECDET YAŞAR IN GEÇİŞ TAKSİMLERİNİN MAKAMSAL VE TEKNİK YAPI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

ÖZGEÇMİŞ KİMLİK BİLGİLERİ

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ. Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ GAZĠ EĞĠTĠM FAKÜLTESĠ GÜZEL SANATLAR EĞĠTĠMĠ BÖLÜMÜ MÜZĠK ÖĞRETMENLĠĞĠ LĠSANS PROGRAMI DERS ĠÇERĠKLERĠ

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi

İBRAHİM ŞİNASİ

HİTİT ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ 1

Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Programı

Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ MÜZİK BÖLÜMÜ ÇALGI ANASANAT DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ SINAV TAKVİMİ

Transkript:

Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE) ISSN:2148-9963 www.asead.com OSMANLI DÖNEMİ MUSİKİ HAYATI VE DÖNEMİN KADIN TANBURİLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME ÖZET Semen KARLIKLI Osmanlı sanat dünyasında musiki eğitiminin, dönemin sosyo-kültürel toplum yapısı bağlamında Meşk Sistemi denilen usta-çırak ilişkisinin ön planda olduğu bir gelenek oluşturularak ilerlediğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte Osmanlı toplumunda kadınla erkeği birbirinden ayıran toplumsal ve sosyo-kültürel bakış açısı ile harem-selamlık yaşam kültürünün musiki eğitiminde önemli etkilerinin olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim söz konusu kültürün bir göstergesi olarak erkekler için müzik eğitimi Enderun un meşk hanesinde verilirken, kadınlar için Harem-i Hümayun unda ya da saray dışındaki konaklarda müzik hocalarının kendilerine ders vermesi ile gerçekleştiği görülür. Bu çalışmanın amacı; 17-20. Yüzyıllarda yaşamış olan kadın tanburilerin eğitim ve icra hayatlarında dönemin sosyo-kültürel yaşam biçimleri ve dinsel inanış ağırlıklı gelişen haremlik-selamlık toplum yapısının etkilerinin araştırılması olarak ifade edilebilir. Başka bir anlatımla dönemsel koşullarda kısıtlı bir eğitim hayatı edinen az sayıdaki kadın tanburi sanatçıların eğitim hayatları, icra usul yöntemleri ile eserlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Osmanlı dönemi sosyo-kültürel toplum yapısı ile müzik eğitim geleneklerinin oluşması arasındaki ilişkiyi özellikle kadın tanburi sanatçılar bağlamında yorumlayan bu çalışmanın toplumsal cinsiyet algısı temelinde kadın sanatçıların sınırlılıkları üzerine tarihsel bir bakış açısı sunarak literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kadın tanburi, Musiki, Meşk Sistemi, Osmanlı Musikisi Osmanlıda Musiki Hayatı Osmanlı da musiki hayatının yüzyıllara göre farklılık gösterse de belli bir geleneğe sahip olduğu ve en önemlisi meşk sistemi denilen usta-çırak ilişkisinin ön planda olduğu bir yöntemle ilerlemiş olduğunu söylemek mümkün olabilir. Notaya bağlı kalınmayan bir musiki olduğundan dolayı birçok bestekarın eserlerinin günümüze ulaşamadığı düşünülmektedir. Fakat günümüze ulaşan eserlere bakıldığında dönemin musiki yapısındaki sanat incelikleri göz ardı edilmemelidir. Osmanlı musikisi; tezhibi, nakışsı (minyatürü), halısı, hattı ve ebrusuyla, ulvi bir güzelliğe sahip olan Osmanlı sanatının mimarideki taş yerine seste billurlaşmış şekli olduğu ifade edilmektedir. En yalın ezgiler ile zaman ötesini anlatan, derinliğiyle insanı sonsuza kanatlandıran bir musiki olduğu söylenmektedir.(tanrıkorur, 2003:15). Osmanlı musikisinde usullü veya usulsüz tüm eserler bir makama bağlı olarak icra edilmesinin yanı sıra, müziğin sadece ritim ve melodi unsurlarını kullanıp insan sesine ağırlık verildiği görülmektedir. Bu durumun nesilden nesile aktarımı Batı müziğindeki gibi nota yoluyla değil, meşk yoluyla sağlanan bir şahsi üslup ve ifade müziği olarak tanımlandığı görülmektedir. (Tanrıkorur, 2003:15). Cem Beher meşk sistemi ve Osmanlıda musiki eğitiminin aktarımından şu şekilde bahsetmektedir: Meşk denilen sistem Osmanlı Türk müziği evreninde bire bir, ustadan çırağa aktarılan bir yöntem olduğu belirtilmektedir. Osmanlıda musiki eğitimi ve repertuvar aktarımının genellikle meşk yöntemi ile öğretildiği varsayılmaktadır. (Beher, 2005:264). Osmanlı musikisi bu genel karakteri bariz şekilde taşımakla birlikte, sonuç olarak bir imparatorluğun müziği olması bakımından, musikiyle doğrudan ilgili askeri, dini-tasavvufi, saray ve elit çevrelerde müesseseleşmiş, çeşitli etno-kültürel unsurların katılımı ile oldukça zenginleşmiş bir sanattır. (Tanrıkorur, 2003:16).

Semen KARLIKLI 361 Osmanlıda Müziğin İcra Edildiği Ortam Osmanlı sarayında müzik eğitiminin erkekler için Enderun un meşk hanesinde, kadınlar için ise Harem-i Hümayun unda ya da saray dışındaki konaklarda müzik hocalarının kendilerine ders vermesi ile gerçekleştiği söylenmektedir. Enderun un müzik hocaları ya da dönemin popüler bestekâr, hanende ve sazendeler hocalık yaparak belirli günlerde saraya ya da konaklara gelerek cariyelere çalgı derslerinin yanında sözlü formdaki eserleri usul vurarak meşk sistemine göre öğrettikleri ve bu sayede öğrencilerini çok nitelikli bir şekilde yetiştirdikleri yazılı kaynaklarda görülmektedir.(beşir oğlu, 2017:150-151). Bülent Aksoy ise Osmanlıda kadınların musiki ve eğlence hayatlarından bahsederken; Osmanlı toplumunda kadınla erkeği birbirinden ayıran harem-selamlık hayatının bir sonucu olarak kadınların kendi musiki ve eğlence ihtiyaçlarını kendilerinin karşılamak zorunda kaldıklarından söz etmektedir. (Aksoy, 2003:266). Kadın müzisyenlere ait tespit edilen en eski eser 17.yüzyılın son yarısı 18.yüzyılın başları olduğu bilinmektedir. (Beşir oğlu, 2017, s.158). Buna istinaden haremlik-selamlık hayatının yani erkekler ile kadınların musiki ve eğlence için aynı ortamda bulunmamaları 17.yüzyıldan önceki döneme kadar sürdüğü düşünülebilir. 17.yüzyılın son yarısında ise haremdeki cariyelerin erkek hocalardan sazendelerden ya da bestekârlardan ders aldığını göz önünde bulundurarak hatta şehirdeki erkek musikicilerden ders aldıkları, saz eğitimi uzun sürerse cariyelerin ders almış oldukları üstatların evlerinde haftalarca kaldıkları bilinmektedir. (Aksoy, 2008:70). Osmanlı toplumunda kadın ile erkeği birbirinden ayıran harem hayatının bir gereği olarak kadınlar musikiye özendirilmişse de, bu özendirme çelişik bir durum yaratmış, kadınlar ile musiki dünyasını ellerinde tutan erkekler arasına çekilen perdelerden birinin aralanmasına yol açmıştır. (Aksoy, 2008:87). Osmanlı musikisi geleneğinin kadınların da katkısıyla geliştiği ve günümüze ulaştığı görülmektedir. Kadınların besteci, icracı, hatta hoca olarak Osmanlı musikisine önemli katkı sağladıkları göz ardı edilmemelidir. Osmanlı toplum hayatında kadın ile erkeğin nadir olarak bir araya geldikleri noktanın musiki olduğu da görülmektedir. (Aksoy, 2008:87). Osmanlı musikisinin icra edildiği ortamlar değerlendirilirken Osmanlı toplumunda kadınla erkeği birbirinden ayıran toplumsal ve sosyo-kültürel bakış açısı ile harem-selamlık yaşam kültürünün musiki eğitiminde önemli etkilerinin olduğunu da söylemek mümkün olabilir. Osmanlı Döneminde Tanburun Yeri Osmanlı döneminde birçok enstrüman icat edildiği bilinmektedir. Osmanlı musikisinde kullanılmış olan bu çalgıların sayıları çeşitli çağların kaynaklarına göre değişiklik ve artış göstermiştir. Bu değişiklikler aşağıda belirtilmektedir: Şükrullah 9, Ladikli 18, Katip Çelebi 19 çalgıdan oluşan liste verirlerken, Evliya Çelebi, çoğunun tarifini de verdiği 76 çalgı adı belirtmektedir. ( Tanrıkorur, 2003:57). Başka bir kaynakta ise Abdülkadir Meragi 42, Şükrullah 6, Evliya Çelebi 81 çalgı olduğunu isimleri ile belirtmektedir. (Üngör, 1999:582-583). Osmanlı döneminde haremi göz önünde bulunduracak olursak kadınların eğlence müziklerinde kullandıkları çalgılar için kaynaklara da bağlı kalarak ney, daire, rebab, çeng, ud, santur, kanun, çöğür ve tanbur bunlardan birkaçıdır denilebilmektedir. Tanburdan söz edecek olursak Fikret Karakaya Osmanlı döneminde tanburun önemini şu şekilde anlatmaktadır: Osmanlı döneminde XVI. yüzyılın sonlarına kadar ud, kopuz, şehrüd, şeşhane gibi telli/saplı çalgılardan biri olarak kullanılan tanbur, XVII. yüzyıldan itibaren gittikçe revaç görmeye başlamış. XVIII. yüzyılda lavta türünden en muteber çalgı haline gelmiştir. (Karakaya, 2010:554)

Semen KARLIKLI 362 Tanbur İcra Eden Kadınlar Osmanlı döneminde yaşamış olan kadın sazende ve hanendelerden söz edecek olursak günümüze ulaşan sayının oldukça az olduğu söylenebilir. Osmanlı döneminin 17.yüzyıla kadar uzanan dönemine bakıldığında haremlik-selamlık söz konusu iken kadınların harem dışında eğlence ve musiki icra etme olanaklarının kısıtlı olduğu düşünülebilir. 17.yüzyılda cariyelerin haremden çıkıp saray dışında erkek musiki hocalardan ders aldıkları ve sazın eğitimi uzun sürerse hocalarının evlerinde haftalarca kaldıkları bilinmektedir. (Aksoy, 2008:70).Örneğin; Kant Emiroğlu nun tanbur hocası Rum Angeli nin 1678 yılında saraydaki cariyelere ders verdiği kaynaklarca desteklenmektedir. (Beşiroğlu, 2014:521). Kadın müzisyenlere ait tespit edilen en eski eser 17. Yüzyılın son yarısı 18. Yüzyılın başında Kant Emiroğlu tarafından yazılmış olan Kitab-ül İlm-ül Musiki Ala Vechü l Hurufatˮ adlı yazmada bulunan Saba-i Reftar olarak kaydedilmiş Saba makamındaki peşrev olduğu bilinmektedir. Bu isminden dolayı Reftar adında bir hanım tarafından bestelendiği kabul edilebilir. (Beşiroğlu, 2017:158). Reftar Kalfa Suphi Ezgi Reftar ın Sultan IV. Mehmet zamanında yaşamış bir besteci olduğunu belirtmektedir.(beşiroğlu, 2017:158). Turhan Taşan ise Reftar Kalfa nın 1700 yılında öldüğünün tahmin edildiğini ve doğum tarihinin bilinmediğini söylemektedir.(taşan, 2000:189). Ankara Radyosunda ise Reftar Kalfa adına kayıtlı İsmail Hakkı Bey koleksiyonunda bulunan eserler arasında Rast, Hicaz, Nigar, Şenaz-Buselik, Muhayyer-Sünbüle, Arazbar-Zemzeme, Zirgüle makamlarında peşrevler ve saz semaileri ile Saba Peşrev ve Evc-Buselik Saz Semaisi yer almaktadır.(beşiroğlu, 2017:158). Tüm bu bilgiler ışığında Osmanlı Musiki tarihinde bilinen en eski kadın tanburinin Reftar Kalfa olduğu kesin olmamakla beraber literatüre geçmiştir. Dilhayat Kalfa Klasik Türk musikisinin en büyük kadın bestekarı olduğu söylenen Dilhayat Kalfa nın ne zaman ve nerede doğduğu, ne zaman saraya alındığı ve kimlerden ders gördüğüne dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Yaşadığı devirle ilgili olarak elde birçok arşiv belgesi bulunmakla beraber, Dilhayat ismi geçmediğinden bu belgelerden hareketle net bir şey söylemek mümkün değildir. Dr. Mehmet Nazmi Özalp, Dilhayat Kalfa'nın doğum ve ölüm tarihi ile ilgili olarak vermiş olduğu bir takım bilgiler şu şekildedir: Pek çok araştırmacının kanaati Sultan IV. Mehmed'in saltanatının son yıllarında doğduğu noktasında birleşiyor. Sultan III. Süleyman, Sultan II. Ahmed, Sultan II. Mustafa, Sultan III. Ahmed dönemlerini yaşadıktan sonra 1740 yıllarına yakın bir tarihte İstanbulʼda öldüğü sanılıyor. Eski güfte mecmualarında, bu tarihi doğrulayacak şekilde eserlerine rastlanmıştır. ''Lale Devri'' gibi ileri bir sanat ve kültür anlayışının geliştiği yıllar, hiç şüphesiz Dilhayat Kalfa'nın üzerine büyük bir etki yapmıştır. (Özalp, 1986:177). İsminden de anlaşıldığı gibi Dilhayat Kalfa'nın sarayda görev yaparak ''Kalfalık'' rütbesine ulaştığı söylenmektedir. XVII. yüzyıldan beri Harem'de bir meşk hanenin bulunduğu ve güvenilir hocaların burada ders verdikleri bilindiğine göre Dilhayat Kalfa'nın musiki terbiyesini bu yoldan kazandığını söylemek mümkün olabilir.(özalp, 1986:178). Eski musiki mecmuaları Dilhayat Kalfa'nın 100'den fazla peşrev, saz semaisi, beste, semai ve şarkı bestelediğini öne sürmektedir. (Anıl, 1983). Dilhayat Kalfa nın günümüze ulaşan besteleri incelendiğinde; Klasik Türk Musikisinin teknik ve estetik açıdan örnekler olduğunu görmekte muhtemeldir denilebilir.

Semen KARLIKLI 363 Dilhayat Kalfa nın bestelerine bakıldığında, dönemin musiki anlayışına bağlı olduğunu söylemekte mümkündür. Kalfa nın bestelerinden Evcara makamında bestelemiş olduğu Peşrev ve Saz semaisi ele alındığında klasik üsluba son derece uygun olduğu söylenebilir. Klasik repertuarda bulunan 10-12 parça eseri, klasik okulun en sağlam ve sanatlı örneklerinden olduğu bilinmektedir. Eski mecmualarda 100'e yakın eserinin sözlerine rastlandığı halde, yalnızca 10-12 tanesinin unutulmadığı söylenmektedir. Özellikle evcara makamında bestelemiş olduğu eserleriyle bu makamın melodik seyir ve hareketini en güzel şekilde tarif ettiği görülmektedir. (Özalp, 1986:178). Faize Ergin 1892 tarihinde İstanbul da dünyaya geldiği bilinmektedir. Annesinin Şem-i Nur Hanım, babasının II. Abdülhamid in mabeyincilerinden Faik Bey olduğu söylenmektedir ve Faize Ergin in annesi Şem-i Nur Hanım Faize Fersan ın ablası, Refik Fersan ın baldızı olduğu bilinmektedir.( Taşan, 2000:57). Maarif müfettişlerinden Ruhi Bey ile evlenen Faize Ergin, eşinin teşviki ile bestekarlığa başlamıştır. Eşi Ruhi Bey aynı zamanda şiir de yazmaktadır. Faize Ergin in bir bestesinin güftesi de Ruhi Bey e aittir.(taşan, 2000:57). Tanburi Cemil Bey den tanbur ve musiki dersleri aldığı bilinen Faize Ergin ayrıca İsmail Hakkı Bey ve Enderuni Hafız Hüsnü Bey den de istifade ettiği bilinmektedir. Çok zengin bir ailenin kızı olmasına rağmen 21 Şubat 1954 te İstanbul da yokluk içinde öldüğü söylenmektedir. (Taşan,2000:57). Tanburi Şadiye Hanım 1872 yılında İstanbul'da doğduğu bilinmektedir. Annesinin Neyzen Yusuf Paşa ile kardeş çocukları olduğu, babasının ise Abdülhamit tarafından İzmir'e sürgün edildiği söylenmektedir. Babasının musikiyi sevdiği, ablasının ud çaldığı ve evlerinin birçok müzisyen ile dolduğu bilinmektedir. Tanburi Ali Efendi, Şanto Efendi, Neyzen Aziz Dede, Udi Sedat Öztoprak, Dürri Turan, Dr. Şükrü Şenozan gibi müzisyenlerin sık sık Şadiye Hanım'ın evlerine gelen müzisyenler olduğu ve Tanburi Ali Efendi'nin son talebelerinden olduğu belirtilmektedir.(turhan, 2000:214). Ali Efendi nin Ölürsem Şadiye Var cümlesini sarf ettirecek kadar iyi bir müzik birikimine sahip olduğu söylenen Şadiye Hanım'ın kimsenin duymadığı, bilmediği birçok kıymetli eserlere sahip olduğu söylenmektedir fakat bu eserlerden günümüze ulaşan sadece Kürdili Hicazkar bir şarkısı olduğu görülmektedir.(musiki Mecmua No:2). Neveser Kökdeş 1900 yılında Üsküdar Bağlarbaşı nda dünyaya geldiği bilinen Neveser Kökdeş in Annesi Dilber Hanım, babası Abdülaziz in başmabeyincisi Hurşit Bey olduğu söylenmektedir. Neveser Kökdeş in bir baba ve 3 ayrı anneden olmak üzere sekiz kardeşinin var olduğu bilinmektedir. ( Taşan, 2000:155). 1916 yılında topçu subayı Mehmet Ali Üsküdarlı ile evlenen Neveser Kökdeş, evliliğinin ikinci yılında eşinin I. Dünya Savaşı devam ederken Çanakkale cephesinde şehit olması ile dul kalmıştır. Tek çocuğu olan Adnan Kökdeş, babasını kaybettiğinde henüz bir yaşındadır. Varlıklı bir aileden gelen Neveser Kökdeş, eşinin ölümü ile maddi sıkıntılar çekmiş ve sinir hastası olmuştur. Ölümüne kadar tedavi gören Neveser Kökdeş, 35 yaşlarında iken hemiatrofi denen bir hastalığa yakalanmış, bu hastalık neticesinde yüzünün sağ tarafındaki hücreler ölmüştür. Notre Dame de Sion da okurken piyano çalmasını öğrenen Neveser Kökdeş, ilk bestesini de burada, 13 yaşında iken yapmıştır (bu bir polkadır). Okulun piyano yarışmasında birincilik kazanan Neveser Kökdeş, tanbur ve gitar çalmasını da öğrenmiştir. Sonraki yıllarda tango, vals, operet ve şarkı olarak 500den fazla beste yapan Neveser Kökdeş, eserlerinin yakılmasını vasiyet etmiş, ölümünden sonra pek çok bestesi bu vasiyet gereği yakılmıştır. Bugün 120 kadar bestesinin notaları, çeşitli arşivlerdedir. (Taşan, 2000:155).

Semen KARLIKLI 364 Turhan Taşan yukarıda Neveser Kökdeş in hayatı ile ilgili bir takım bilgiler verirken, Sermet Sami Uysal Neveser Kökdeş in ilk bestesini 12 yaşında bestelediği, 1000e yakın eserinin olduğu ve 7 Ağustos 1962 tarihinde saat sekiz sularında kalp krizi geçirerek vefat ettiğini belirtmektedir. (Uysal, 2005:209-210). Neveser Kökdeş in bestelerinde prozodi hatalarının olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra bestelerinin dönemin musiki geleneğine bağlı kalmaması sebebi ile dönemin Radyo Müdürü Mesut Cemil Bey in onun eserlerine Neveser Musikisi dediği bilinmektedir. (Taşan, 2000:155-156). Yukarıda belirtilen durumdan Mesut Cemil Bey in Neveser Kökdeş in bestelerini dönemin geleneğinden uzak ve eksik bulduğu, belkide bu sebepten dolayı Neveser Kökdeş'intanbur besteleri varsada günümüze ulaşmamasında etken olduğu düşüncesi akla gelmektedir. Fatma Gevheri Sultan (Gevheri Osmanoğlu) 2 Aralık 1904'de İstanbul'da doğduğu, Türk bestekarı ve icracısı Sultan Abdülaziz'in oğlu Seyfeddin Efendi'nin tek kızı olduğu söylenmektedir. 1924 sürgününde Kahire'ye yerleştiği ve tahsilini Fransaʼda tamamladığı bilinmektedir. Tanbur, lavta, ud, ve kemençe çaldığı bilinen Fatma Gevheri Sultan'ın Hüzzam, Bayati, Mahur, Rast, Saba ve Suz-i Dil makamında 7eserinin günümüze ulaştığı görülmektedir. (Öztuna, 1969:234). Laika Karabey 29 Eylül 1908 tarihinde Asirʼde dünyaya geldiği bilinmektedir. Babası Dizdar zade Albay Tahsin Bey, Yemen muhasarasında görevlendirildiğinden dolayı uzun yıllar Arap Yarımadası'nda yaşadıkları kaynaklarca doğrulanmaktadır. (Taşan, 2000:103). Laika Karabey in müziğe nasıl başladığı Turhan Taşan tarafından şu şekilde anlatılmaktadır: Müziğe başlaması doktorların tavsiyesi ile oldu. Babasını küçük yaşta kaybedince, müzik çalışması hekimlerce salık verildi. Darülbedayinin müzik bölümünde piyano ve keman derslerine yeni öğrenci almak için yer bulamayınca müdür Ali Rıfat Bey, Tanburi Cemil Bey den tanbur dersleri almasını söyledi. O zaman 6 yaşında olan bu küçük öğrenciye tanburu sevdirmek için büyük usta Cemil Bey, ona hem yaylı tanbur çalmış, hem de onun boyun ve koluna göre, sonradan yangından kucaklayıp kaçırdığı ve ölümüne kadar sakladığı minicik tanburunu Vasil Ustaya yaptırmıştı.(taşan, 2000:103). Hocası Tanburi Cemil Bey'in son öğrencisi olduğu söylenen Laika Karabey, hocasının vefatından sonra müzik çakışmalarına annesi Cedide Hanım ile evlerinde devam ettikleri bilinmektedir. En büyük amacının Türk müziği okulu olması ve bu okulda öğrenciler yetiştirmek olduğu söylenmektedir. Amacı için 30 sene çabalamasının sonunda Türk Musiki Devlet Konservatuarı'nın kuruluşunca ve bu kurumda görev alarak 1975-1979 yılları arasında öğretim üyesi olarak çalıştığı da kaynaklarca bilinmektedir. (Taşan, 2000:103-105). İlk bestesinin Seraba Kaplamış Kasvet Cihanı isimli şarkısının yanı sıra tespit edilen eserlerin 5 tanesinin notalarının arşivlerde yer aldığı belirtilmektedir. Besteleri dışında Garplı Gözüyle Türk Musikisi isimli kitabının yayınlandığı ve yayınlanmamış bir tanbur metodu olduğu söylenen Laika Karabey'in 19 Aralık 1989 tarihinde İstanbul'da vefat ettiği bilinmektedir. (Taşan, 2000:105). SONUÇ Osmanlı Devleti kadın tanburiler adlı bu çalışmada literatür taraması yöntemi ile bazı bilgiler edinilmiştir. Edinilen bilgilere istinaden 7 tane kadın tanburiden söz edilmektedir. Tespit edilen 7tane kadın tanburiye değinilmiş, onların sanat yaşamları, eserleri anlatılmıştır. Bu çalışma Osmanlı Devleti 17.yy ile 20.yy arasında yaşamış olan kadın tanburileri ele almaktadır. Toplumsal cinsiyet üzerine yapılan birçok çalışmalar incelendiğinde kadın icracıların kısıtlı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu da kaynaklara yansıdığı için, 19. yüzyıla kadar kadın bestekârlarımızın gün yüzüne çıkarılmadığı kanısındayız. Osmanlı dönemi sosyo-kültürel toplum yapısı ile musiki eğitim geleneklerinin oluşması arasındaki ilişkiyi özellikle de kadın tanburi bestekarlar bağlamında ili aldığımız zaman toplumsal

Semen KARLIKLI 365 cinsiyet algısı temelinde kadın sanatçıların sınırlılıkları üzerine tarihsel bir bakış açısı ile değerlendirildiğinde bir çok alanda olduğu gibi musiki alanında da kadınların geri planda tutulduğu görülmektedir. Osmanlı Devletinde haremdeki bestekâr kadınların çoğu sanatlarını haremde gerçekleştirdikleri için dönemin sosyo-kültürel bakış açısı da göz önünde bulundurulduğunda belki de birçok tanbur icra eden bestekârımız günümüzde tanınmamaktadır. Günümüzde kadın bestekârların sayısının az olması ve literatürde fazla yer verilmemesi, Osmanlıda yapılan icralarda kadın icracıların ve erkek icracıların nadiren bir araya gelmelerinden kaynaklandığı gözlemlenmiştir. Bu çalışmada ele alınan 7 kadın tanburinin tarihte birçok örneği olan meşk usulü öğrenmenin olduğu dönemlerde, yazılı herhangi bir kaynağın olmamasından kaynaklanan eser kayıpları olduğu ve bazı bestelerin bugüne ulaşmadığı düşünülebilir. KAYNAKLAR Kitaplar Aksoy, B. (2008). Geçmişin Musiki Mirasına Bakışlar. İstanbul: Pan Yayıncılık Beher, C. (2005). Musikiden Müziğe. İstanbul: YKY Yayınları Beher, C. (2016). Aşk Olmayınca Meşk Olmaz. İstanbul: Yapıkredi Yayınları Beşiroğlu, Ş. Ş ve Çak, Ş.E (Ed.). Kadın ve Müzik. İstanbul: Milenyum Yayınları Çiçek, K,Eren. G ve Oğuz. C (Ed.). (1999) Osmanlı 10 Kültür ve Sanat. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. Karakaya, F. (2010). İslam Ansiklopedisi. (c39) Özalp, M. N. (1986). Türk Musikisi Tarihi. (c1) İstanbul: TRT Basılı Yayınlar Müdürlüğü. Öztuna, Y. (1969). Türk Musikisi Ansiklopedisi(c1) İstanbul: Milli Eğitim Basımevi Tanrıkorur, C. (2005). Osmanlı Dönemi Türk Musikisi. İstanbul: Dergah Yayınları Taşan, T. (2000). Kadın Besteciler. İstanbul: Pan Yayıncılık Uysal, S.S. (2011). Baki Kalan Bu Kubbede Türk Sanat Musikisinin Altın Yılları. İstanbul: Timaş Yayınları Dergiler Anıl, A.(1983). Aylık Eğitici Musiki-Radyo-TV-Şiir Ve Edebiyat Dergisi. 8 Nota (1933). Musiki Mecmuası. 2 Besiroğlu,S. (2014). Yeni Türkiye Dergisi. 57 Mart-Nisan