T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI VE SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ



Benzer belgeler
Dr. YALÇIN TOSUN İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi SİNEMA ESERLERİ VE ESER SAHİBİNİN HAKLARI

Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO) tarafından 20 Aralık 1996 tarihinde kabul

MUKAYESELİ HUKUK ULUSLARARASI DÜZENLEMELER VE TÜRK HUKUKU'NDA FİKRİ HUKUK ALANINDA ESER SAHİBİNİN HAKLARINA BAĞLANTILI HAKLAR İÇİNDEKİLER

Yard. Doç. Dr. Yalçın TOSUN MEDENİ HUKUK, SÖZLEŞME HUKUKU VE FİKİR VE SANAT ESERLERİ HUKUKU AÇISINDAN MANEVİ HAKLAR

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

ERAY AKSIN ATAR FİKİR VE SANAT ESERLERİ HUKUKUNDA YAYMA HAKKI VE KORUNMASI

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI VE SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖNSÖZ... vii KISALTMALAR... xix GİRİŞ...1 I- KONUNUN TAKDİMİ...1 II- BİLGİ-İŞLEM TEKNOLOJİLERİ VE HUKUK İLİŞKİSİ - KONUNUN SINIRLANMASI...

YAYIN YÜKSEK KURULU TELİF VE YAPIMCI HAKLARINI KORUMADA ESAS VE USULLER TÜZÜĞÜ

KANUN. ÇOĞALTILMIġ FĠKĠR VE SANAT ESERLERĠNĠ DERLEME KANUNU. Kanun No Kabul Tarihi: 22/2/2012

MSİ 2050 FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI FİKRİ MÜLKİYET SİSTEMİ

İÇİNDEKİLER ULUSAL MEVZUAT

Kaynak Paylaşımı Kapsamında Telif Hakları

Gayrimaddi Haklar ve Vergilendirilmesi

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26876

ESER SAHİBİNİN HAKLARINA KOMŞU HAKLAR YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

FİKRİ HAKLAR ESD873 Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü Bahar Kocaeli Üniversitesi, tüm hakları saklıdır.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI YAYIN YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği

çelebi İnternet Sitesi Sahipliği & Kötü Niyetli Kişiler ve Haklar İnternet Hukuku Faydalı Bilgiler Kılavuzu - 5

5846 Sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı na İlişkin TÜSİAD Görüşü TS/FH/17-11

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Dijital Kültürel Miras Ürünlerinde Entelektüel Mülkiyet Hakları:

BİLİM VE TOPLUM DAİRE BAŞKANLIĞI BÜNYESİNDEKİ YAYINLAR, EĞİTİM İÇERİKLERİ VE MATERYALLERİNE ÖDENECEK ÜCRETLER İLE DİĞER ÖDEMELER HAKKINDA ESASLAR

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü

ÖNSÖZ-V İÇİNDEKİLER-VII MAKALE - 1 ESER SAHİBİNİN UMUMA İLETİM HAKKI YA DA E-HAKLAR: FSEK İN 25. MADDESİNE DAİR GENEL BİR DEĞERLENDİRME I.

KORUNMASI GEREKLİ TAŞINIR KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ TASNİFİ, TESCİLİ VE MÜZELERE ALINMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK

ÇALIŞMA RAPORU : FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI (TELİF HAKLARI) : ULUSLARARASI FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI HUKUKU : İNGİLTERE (LONDRA) HAZIRLAYAN

. Şahıs olup; aşağıdaki metinde, bundan sonra kısaca, YORUMCU/İCRACI SANATÇI olarak anılacaktır.

Dr. EMRE CUMALIOĞLU Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi YAYIM SÖZLEŞMESİ

ORDU ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı:23360)

Doç. Dr. Savaş BOZBEL Uluslararası Antalya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku

Yazılımlar için Fikri Mülkiyet Hakları

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

ESER SAHİBİNE TANINAN HAKLARA GETİRİLEN KISITLAMALAR

AJANDA. I. Fikir ve Sanat Eserleri II. Creative Commons III. Sorunlar IV. Öneriler

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI ve SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Özelge: BTC Boru Hattı Projesi kapsamında verilen toprak analizi ve danışmanlığı hizmetinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu hk.

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM VE KURUMSAL ARŞİV POLİTİKASI

ESKİŞEHİR 2013 TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ HAKKINDA KANUN TASARISI

FİKİR ve SANAT ESERLERİNİN İŞARETLENMESİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI GAZETECİLİK ALANI FİKİR HAKLARI 380H00006

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

h) Arayüz: Bilgisayarın donanım ve yazılım unsurları arasında karşılıklı etkilenme ve bağlantıyı oluşturan program bölümlerini;

Ali YAŞAR. Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku Bakımından. Televizyon Reklamlarının Hukukî Niteliği ve Televizyon Reklamları Üzerinde Hak Sahipliği

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

YÖNETMELİK. b) Kamu kurum ve kuruluşlarının Ar-Ge temelli süreç yönetimi gerektiren proje veya program bazlı ihtiyaçlarının,

I SAYILI TTK NIN KAPSAMINA GİREN TİCARET ŞİRKETLERİ

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Avrupa Birliği Uzmanlığı Tezi

Bu evrak güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır. adresinden 109b-7e90-32c kodu ile teyit edilebilir.

Akademik Teşvik Ödeneği. Sıklıkla Sorulan Sorular. 21 Ocak Ocak 2016

Haklara Tecavüz Halinde Hukuki Ve Cezai Prosedür

PATENT SİSTEMİ VE PATENT ÖN ARAŞTIRMASI

TÜBİTAK BİLİM VE TOPLUM DAİRE BAŞKANLIĞI KİTAPLAR MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

EGE ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YÜKSELME VE ATAMA KRİTERLERİ

Yasal Çerçeve (Bilgi Edinme Kanunu ve Diğer Gelişmeler) KAY 465 Ders 1(2) 22 Haziran 2007

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU YAYIN YÖNETMELİĞİ

ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ/ANKARA

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

FİKİR ve SANAT ESERLERİ KANUNU

Özelge: Bilgisayar oyunları için lokalizasyon, tercüme, uyarlama faaliyetinin gelir vergisi ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına göre durumu

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

T. C. AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI (SERİ NO: 8)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

ŀt. C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Türkiye Cumhuriyeti ve Yemen Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma

ĠÇĠN BAKANLAR KURULUNA YETKĠ VERĠLMESĠ HAKKINDA KANUN

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 26516)

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI ve SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Üniversite Senatosu nun tarih ve 2016/26 sayılı toplantısında kabul edilmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanunu ile Gelen Yenilikler 2017

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı :

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ELEKTRONİK TİCARETTE HİZMET SAĞLAYICI VE ARACI HİZMET SAĞLAYICILAR HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI:

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ YAYIN KOMİSYONU DERS KİTABI, DERS NOTU VE YARDIMCI DERS KİTABI YAYIN ESASLARI YÖNERGESİ

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MÜZĐK ESERLERĐNĐN UMUMA AÇIK MAHALLERDE KULLANILMASI

T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ KURUMSAL AKADEMİK AÇIK ARŞİV SİSTEMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON YÜKSEKOKULU LOGO YARIŞMA ŞARTNAMESİ

KAYNAK: Çınar, İkram "Çocuk Edebiyatı ve Yayıncılığı" Eğitişim Dergisi. Sayı: 22 (Mart 2009).

FİKRİ HAKLAR ESD GENEL KAVRAMLAR. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/46

FSH BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline Kanunlaş'rma hareketleri:

FİKRİ HAKLAR ESD PATENT BAŞVURU SÜRECİ. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

Kamu İhale Tebliği (Tebliğ No: 2003/10)

TÜBİTAK BİLİM VE TOPLUM DAİRE BAŞKANLIĞI POPÜLER BİLİM DERGİLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1 I. KONU 1 II. KONUNUN ÖNEMİ 1 III. KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 5 IV. SUNUŞ PLÂNI 5

Transkript:

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI VE SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OSMANLI DEVLETİ NDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NE AKTARILAN TELİF HAKLARI MEVZUATI: TARİHSEL SÜREKLİLİĞİN ANALİZİ UZMANLIK TEZİ Hilal KABACIOĞLU ŞUBAT-2009 ANKARA

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TELİF HAKLARI VE SİNEMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ OSMANLI DEVLETİ NDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NE AKTARILAN TELİF HAKLARI MEVZUATI: TARİHSEL SÜREKLİLİĞİN ANALİZİ UZMANLIK TEZİ Hilal KABACIOĞLU Tez Danışmanı Daire Başkanı K. Zuhal ÇEVİK ŞUBAT-2009 ANKARA

Hilal KABACIOĞLU tarafından hazırlanan OSMANLI DEVLETİ NDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NE AKTARILAN TELİF HAKLARI MEVZUATI: TARİHSEL SÜREKLİLİĞİN ANALİZİ adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. K. Zuhal ÇEVİK (Danışman) Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı ve Soyadı İmzası Başkan : Üye : Üye : Üye : Üye : Tarih :.../. / Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen tez yazım kurallarına uygundur.

SINAV YETERLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. / /2009 Hilal KABACIOĞLU Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı

ÖNSÖZ Uygarlığın doğuşundan beri toplumlar insanların yaratıcı karakteri sonucunda ortaya çıkan fikir ürünleri sayesinde ilerleme kaydedebilmişlerdir. Eser sahiplerinin eserleri üzerindeki mali ve manevi haklarının en iyi şekilde korunmasında sağlanan başarı, toplumların yaratıcı ve üretici düşünce gücüne duyduğu saygının, toplum hayatının daha da güçlenmesi ve zenginleşmesi için özendirmenin bir ölçüsü olarak görülmektedir. Bu nedenle, toplumların fikri hakların gelişmesi alanında gösterdiği en küçük çaba, dünyadaki saygınlığı açısından son derece büyük önem arz etmektedir. Söz konusu düşünce ürünlerinden yararlanılırken eser sahibinin mali ve manevi haklarını korumak esastır. Burada en önemli görevi üstlenen devlet, yasal düzenlemelerle eser sahibinin haklarının korunmasını sağlamak zorundadır. Böylece herkes, yasal çerçevede toplumun kültür ve sanat hayatına katkı sağlayabilecektir. Ayrıca, fikir ürünü üretenler ile üretmeyenler arasında bir denge kurulacak, fikir ürünü üretenlerin korunarak üretimin özendirilmesi sağlanacaktır. Söz konusu koruma, fikir ürünlerinden diğerlerinin yararlanmasını sağlamak ve izinsiz yarar sağlanmasını önlemektir. Eser sahibinin haklarının etkin bir biçimde korunması, yaratıcının maddi ve manevi tatminini sağlamasının yanı sıra yeni eserlerin yaratılmasını da özendirerek toplumsal ve kültürel birikimi zenginleştirecektir. Eser sahibinin haklarının korunması, en nihayetinde toplumsal kazanımlarla sonuçlanacaktır. Bu çalışma, toplumsal ve kültürel gelişimin en önemli unsurlarından biri olan fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakların Türkiye de geçmişten günümüze dek geçirdiği gelişim sürecini, Türkiye de korumaya yönelik hukuki ve idari düzenlemelerin ortaya çıkışında etkili olan temel nedenleri ve Türkiye nin Osmanlı dan devraldığı telif mevzuatıyla birlikte bugün geldiği noktayı tarihsel süreklilik perspektifinden aktarmayı amaçlamaktadır. I

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... I İÇİNDEKİLER... II KISALTMALAR DİZİNİ.....IV GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TELİF HAKLARI KAVRAMI VE KAVRAMIN TARİHSEL GELİŞİMİ 1.1. TANIM.4 1.1.1. Eser..4 1.1.2. Eser Türleri...5 1.1.2.1. İlim ve Edebiyat Eserleri.5 1.1.2.2. Musiki Eserleri...6 1.1.2.3. Güzel Sanat Eserleri...6 1.1.2.4. Sinema Eserleri...6 1.1.2.5.İşlenme ve Derlemeler..7 1.1.3. Eser Sahibi 7 1.1.3.1.Eser Sahibinin Hakları..7 1.1.3.1.1. Mali Haklar.8 1.1.3.1.2. Manevi Haklar...9 1.1.4. Bağlantılı Haklar...10 1.2. TARİHSEL GELİŞİM 11 1.2.1. Matbaa Öncesi...11 1.2.2. Matbaa Sonrası...13 1.2.3. Uluslararası Düzenlemeler..15 1.2.4. Avrupa Birliği Düzenlemeleri. 19 İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ NDE TELİF HAKLARI 2.1. ORTAYA ÇIKIŞI 21 2.1.1. Encümen-i Daniş Nizamnamesi 24 2.2. GELİŞİMİ 27 2.2.1. Matbuat Nizamnamesi..27 II

2.2.2. Telif Nizamnamesi...28 2.2.3. Telif ve Tercüme Nizamnamesi...30 2.2.4. Hakk-ı Telif Kanunu.31 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE CUMHURİYETİ NDE TELİF HAKLARI 3.1. CUMHURİYETİN İLK YILLARI..36 3.2. ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ SONRASI...39 3.2.1. 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU 39 3.2.1.1. 1983 Tarih ve 2936 Sayılı Kanun Değişikliği.44 3.2.1.2. 1995 Tarih ve 4110 Sayılı Kanun Değişikliği...45 3.2.1.3. 2001 Tarih ve 4630 Sayılı Kanun Değişikliği.47 3.2.1.4. 2004 Tarih ve 5101 Sayılı Kanun Değişikliği.48 3.2.1.5. 2004 Tarih ve 5217 Sayılı Kanun Değişikliği.48 3.2.1.6. 2006 Tarih ve 5571 Sayılı Kanun Değişikliği.48 3.2.1.7. 2007 Tarih ve 5718 Sayılı Kanun Değişikliği.49 3.2.1.8. 2008 Tarih ve 5728 Sayılı Kanun Değişikliği.49 3.2.2. 3257 SAYILI SİNEMA VİDEO VE MÜZİK ESERLERİ KANUNU..51 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ NDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NE AKTARILAN TELİF HAKLARI MEVZUATININ ANALİZİ 4.1. TARİHSEL SÜREKLİLİK.53 4.2. İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE GEÇİŞ..54 4.3. OSMANLI DEVLETİ NDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NE AKTARILAN TELİF HAKLARI MEVZUATI..60 SONUÇ..63 KAYNAKÇA.67 EKLER..71 ÖZET...104 ABSTRACT 105 III

KISALTMALAR DİZİNİ AB ABD BIRPI Bkz. BM : Avrupa Birliği : Amerika Birleşik Devletleri : Fikri Hakların Korunması İçin Birleşik Uluslararası Büro : Bakınız : Birleşmiş Milletler C. : Cilt DPT EDİSAM FSEK GATT GESAM İLESAM İTC : Devlet Planlama Teşkilatı : Edebiyat ve İlim Eserleri Sahipleri Meslek Birliği : Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu : Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması : Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği : İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği : İttihad ve Terakki Cemiyeti m. : Madde MESAM MÜYAP OKK RG : Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği : Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği'ne : Ortaklık Konseyi Kararı : Resmi Gazete s. : Sayfa S. : Sayı SESAM TBMM : Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği : Türkiye Büyük Millet Meclisi IV

TRIPS UNESCO WIPO WCT WPPT : Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması : Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu : Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü : WIPO Telif Hakları Anlaşması ( WIPO Copyright Treaty) : WIPO İcralar ve Fonogramlar Anlaşması ( WIPO Phonograms and Performances Treaty) WTO Yay. : Dünya Ticaret Örgütü : Yayınları V

GİRİŞ Telif hakları, yaratıcı fikri emek ürünü olarak ortaya çıkan her türlü bilimsel, edebi, musiki, güzel sanatlar ve sinema eseri üzerinde kişilerin sahip oldukları hakları ifade etmektedir. Telif hakları, buluş, marka, endüstriyel tasarım ve modeller üzerindeki sınai haklarla birlikte fikri mülkiyet haklarını oluşturmaktadır. Bu tez çalışmasında, telif hakları kavramı, dar anlamda, bilim, edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri üzerindeki mali ve manevi haklar ile bu haklara komşu hakları ifade etmekte, sınai hakları kapsamamaktadır. Bu çalışmada, Osmanlı Devleti nden Türkiye Cumhuriyeti ne aktarılan telif hakları mevzuatı, tarihsel süreklilik perspektifi açısından ele alınacaktır. Söz konusu süreklilik; değişim, dönüşüm ya da mevzuatın belirli çizgiler itibariyle Osmanlı'dan Cumhuriyet'e aktarılan temel nitelikleri bağlamında değerlendirilecektir. Türkiye de fikri hakların gelişim süreci ve günümüze kadar gelmiş olduğu noktayı ele alan bu tez çalışması, Türkiye de korumaya yönelik mevzuat düzenlemelerinin ortaya çıkışında etkili olan temel faktörleri açıklamaya çalışacaktır. Böylece, Türkiye nin 1850 den günümüze dek telif hakları alanında kaydettiği ilerleme ortaya konulmuş olacaktır. Türkiye de, diğer alanlarda olduğu gibi, telif hukuku açısından da Osmanlı Devleti nden Türkiye Cumhuriyeti ne geçiş sürecinde bir süreklilik değil de radikal bir kopuşun olduğu düşüncesi yaygın olarak kabul görmüştür. Bu bağlamda, Türkiye de, telif haklarına ilişkin ilk mevzuatın 1952 tarih ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu olduğu kabul edilmiştir. Fakat gerçek şudur ki, Türkiye de telif haklarına ilişkin ilk mevzuat düzenlemeleri 1850 tarihinde başlamış ve dünya devletleri ile neredeyse paralel bir gelişme göstermiştir. Nitekim, Osmanlı dan Türkiye Cumhuriyeti ne aktarılan 1910 tarihli Hakk-ı Telif Kanunu, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nun yürürlüğe konduğu 1952 yılına dek uygulamada kalmıştır. Bu verilerden hareketle, söz konusu çalışmada, Türkiye de telif hukukunun Osmanlı dan devralınan mevzuatla birlikte yaklaşık 160 yıllık bir geçmişi olduğu 1

ortaya konulacaktır. Çalışma ile, ülkemizde diğer alanlarda olduğu gibi telif hukuku açısından da göz ardı edilen Osmanlı Devleti nden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne geçiş sürecinin aslında bir kopuş değil süreklilik arz ettiği gerçeği göz önüne serilerek, Osmanlı dan Cumhuriyet e aktarılan telif mevzuatının yok sayılması ve bunun bir sonucu olarak Türkiye de telif haklarına dair ilk mevzuat düzenlemesinin 1952 tarih ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu sayılması yanılgısının ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Bu verilerden hareketle, Türk telif hukukuna olgusal tarih perspektifi açısından bakacak olan bu çalışma, ilgili mevzuatın yok sayılarak Türk telif hukukunun başlangıcını 1952 olarak göstermek suretiyle, 1850 den 1952 ye kadar olan 102 yıllık telif hukuku geçmişinin yok sayılmasının kabul edilemez bir tutum olduğu gerçeğini ortaya koyacaktır. Bu çalışma ile birlikte Türk telif hukukunda tarihsel sürekliliğin önemi net bir şekilde ortaya konularak bu alandaki araştırma eksikliği de bir nebze olsun giderilmiş olacaktır. Bu tez çalışmasında, Osmanlı Devleti nde telif hakları alanında yapılan mevzuat düzenlemeleri, dönemin şartları çerçevesinde dünya devletleri ile karşılaştırmalı olarak analiz edilecek olup, Osmanlı hukuk sisteminde söz konusu düzenlemelerin yapılmasında etkili olan politik, ekonomik ve sosyal şartlar araştırılacaktır. Ayrıca, söz konusu mevzuatın gelişimi, Osmanlı hukuk sistemindeki yeri ve Osmanlı Telif Nizamnamelerinin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu na etkileri çalışmanın temel araştırma sorularını oluşturmaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, telif hakları kavramının tanımına ve kavramın tarihsel gelişimine değinilecektir. Söz konusu gelişim, matbaa öncesi, matbaa sonrası ve daha sonraki dönemde Batı da telif haklarına ilişkin yapılan uluslararası sözleşmeler ve AB düzenlemeleri çerçevesinde değerlendirilecektir. İkinci bölümde, Osmanlı Devleti nde telif haklarının gelişimi ayrıntılı olarak incelenecektir. Bu bağlamda, Osmanlı Devleti nde telif hakları kavramının ortaya çıkışı ve telif hukuku kavramın gelişimi orijinal metinler 2

üzerinden değerlendirilecektir. Nizamnamelerin ayrıntılı olarak incelenip analizlerinin yapılmasıyla söz konusu dönemde mevzuatın değişimi ve günümüze kadar geçen süreçte geçirdiği değişimler tüm ayrıntılarıyla ortaya konulacaktır. Üçüncü bölümde ise, Türkiye Cumhuriyeti nde telif hakları kavramının gelişimi Cumhuriyetin ilk yıllarında ve çok partili döneme geçiş sonrası olmak üzere iki ayrı dönem halinde incelenecektir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nun ve Kanun da yapılan değişikliklerin ayrıntılı olarak analiz edileceği bu bölümde, 3257 sayılı Sinema Video ve Müzik Eserleri Kanunu na da değinilecektir. Dördüncü ve son bölümde ise, Osmanlı Devleti nden Türkiye Cumhuriyeti ne aktarılan telif hakları mevzuatının analizi tarihsel perspektiften kopuş ve süreklilik argümanları üzerinden tartışılacaktır. 3

BİRİNCİ BÖLÜM TELİF HAKLARI KAVRAMI VE KAVRAMIN TARİHSEL GELİŞİMİ 1.1. TANIM 1.1.1. Eser Hukuk, kişiye maddi mülkiyete konu varlıklar üzerinde bir takım mutlak haklar tanıdığı gibi, eser olarak nitelendirilen ve maddi niteliği bulunmaya bir takım değerler üzerinde de mutlak haklar tanımıştır. Eser, kişinin zihinsel faaliyetleri sonucu ortaya çıkardığı somut sonuçları ifade etmektedir (Ateş: 2006, 17). Eser niteliği taşıyacak ürünün, onu meydana getirenin özelliklerini taşıması, başka zihinsel ürünlerle karşılaştırıldığında farklılıklar taşıması gerekmektedir. Bu anlamda eser üzerindeki hukuki koruma, sıradan fikir ürünlerini değil, yalnızca toplumun kültürünü zenginleştiren yaratıcı, özgün nitelikli fikir ürünleri için sağlanmaktadır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda eser 1 ; sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi düşünce ve sanat ürünleri olarak tanımlamaktadır. Ayrıca Kanunda, işleme ve derleme niteliğindeki ürünler de eser olarak kabul edilmektedir. Bu anlamda, fikri bir emek sonucu ortaya çıkan ürünün eser olarak korunabilmesi için esasa ilişkin bir şart olan sahibinin hususiyetini taşıyor olması ve şekle ilişkin şart olarak kabul edilen Kanunda sınırlı sayıda belirtilen eser kategorilerinden birine dahil olması gerekmektedir. Bir eserin sahibinin hususiyetini taşıyor olması için bağımsız bir fikri çalışma ürünü olması ve böylece sahibinin yaratıcı gücünün özelliğini yansıtması gerekmektedir. Yani, herkes tarafından vücuda getirilemeyen, özgün eserler korunmaya layıktır. Diğer şart ise, Kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. 1 2001 tarih 4630 sayılı Kanun ile değişik 1/B Maddesi. 4

1.1.2. Eser Türleri 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda sayılan eser kategorileri; ilim edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleridir. Ayrıca, başka bir eserden yararlanmak suretiyle meydana getirilen eserler de işlenme ve derlenmeler başlığı altında eser olarak sayılmaktadır. Bu eser kategorileri sınırlı olarak sayıldığından, meydana getirilen bir ürün bu kategorilerden birine girmiyorsa Kanuna göre eser olarak kabul etmek ve korumak mümkün olmayacaktır. Buna karşılık, Kanunun her kategori içinde ayrıca belirttiği eser türleri sadece örnek kabilinden sayılmıştır ve o kategorinin ayırıcı niteliklerini taşıyan yeni bir eser türünün bunlara ilavesi her zaman mümkündür (Erel: 1998, 33-36). 1.1.2.1. İlim ve Edebiyat Eserleri Kanunun 2. maddesinde ilim ve edebiyat eserleri üç bent halinde düzenlenmiştir. Buna göre herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları, her nevi rakıslar, yazılı koreografi eserleri, pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri, bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrofyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilmektedir. 5

1.1.2.2. Musiki Eserleri Kanunun 3. Maddesinde musiki eserleri ile ilgili genel bir tanım yapılarak, her nevi sözlü ve sözsüz besteler olarak tanımlamıştır. Her türü ile kompozisyon, opera, operet, senfoni, piyano veya diğer sazlar için parçalar, ilahiler şarkılar ve türküler musiki eserlerini oluşturmaktadır. 1.1.2.3.Güzel Sanat Eserleri Kanunun 4. Maddesi ile güzel sanat eserleri düzenlenmiştir. Kanuna göre, güzel sanat eserleri estetik değere sahip olan eserlerdir. 1995 tarih ve 4110 sayılı Kanun değişikliği ile bu eserler 8 alt türe ayrılmıştır. Bunlar; yağlı ve sulu boya tablolar, her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi, heykeller, kabartmalar ve oymalar, mimarlık eserleri, el işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri, tekstil, moda tasarımları, fotografik eserler ve slaytlar, grafik eserler, karikatür eserleri ve her türlü tiplemelerdir. Kanunun söz konusu maddesinde kapsamlı olarak sayılan eser türleri sınırlayıcı nitelikte değildir. Benzer eserler de bu madde kapsamına dahil edilebilir. 1.1.2.4. Sinema Eserleri Kanunun 5 inci maddesinde, 2001 tarih ve 4630 sayılı değişiklik ile sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir. şeklinde tanımlanmıştır. 6

1.1.2.5. İşlenme ve Derlemeler Kanunun 1b/c maddesinde tanımlanan işlenme eser, diğer bir eserden faydalanmak suretiyle meydana getirilmiş ve bu eserlere oranla bağımsız olmayan ancak işleyenin hususiyetini taşıyan eserlerdir. Yine Kanunun 1b/d maddesinde tanımlanan şekliyle, derleme eser, özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi muhtevası seçme ve düzenlemelerden oluşan eserlerdir. Bir başka ifadeyle belli bir maksada göre ve bir plan çerçevesinde eserlerin toplanıp, tertiplenmesi derleme eser olarak adlandırılır. Kanunun 6. maddesinde işlenme ve derleme eser türleri 11 başlık altında sıralanmıştır. 1.1.3. Eser Sahibi Eser sahibi eseri meydana getirendir. 5846 Sayılı Kanunun 1b maddesinde de eser sahibi bu şekilde tanımlanmaktadır. Kanunda 2004 yılında yapılan değişikliğe kadar 1b maddesinde eser sahibi, eseri meydana getiren gerçek kişi olarak tanımlanmaktaydı. Ancak bu tarihte yapılan değişiklikle gerçek ibaresi kaldırılmıştır. Bu değişiklik, eser sahibinin tüzel kişi de olabileceği yönünde yoruma neden olmuştur. Nitekim, FSEK te İlk eser sahibi tüzel kişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır ifadesi ile kanun koyucunun tüzel kişinin de eser sahibi olabileceğini kabul ettiği görülmektedir. 1.1.3.1. Eser Sahibinin Hakları Eser sahibinin hakları uluslararası fikri mülkiyet hukukunda ve ulusal telif hakları yasalarında iki ana başlık altında, mali ve manevi haklar olarak yer almıştır. 5846 sayılı Kanun da çağdaş yasalarda ve uluslararası metinlerde yer aldığı gibi eser sahibinin mali ve manevi hakları mevcuttur. Bu haklar mutlak ve münhasır haklardır. 7

Bu haklar, eser sahibine eser üzerinde mutlak hak sağlar ve eser sahibinin izin ve iradesi dışında üçüncü kişilerce herhangi bir tasarrufta bulunulamaz. 1.1.3.1.1. Mali Haklar Eser sahibine eserinden ekonomik olarak yararlanma ve bunun şeklini belirleme yetkisini veren mali haklar, eserden üçüncü kişilerin faydalanma yetkilerine de engel olmaktadır. Mali haklar, FSEK te beş grup altında sayılmıştır: - İşleme hakkı: Bir eseri işleme hakkı münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m. 21) ve bir işlemenin sahibi, kendisine bu sıfatla tanınan mali hakları, işleme hususunun serbest olduğu haller dışında, asıl eser sahibinin müsaade ettiği nispette kullanabilir (FSEK m. 20/4). - Çoğaltma Hakkı: Bir eserin aslını veya kopyalarını herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m. 22). - Yayma Hakkı: Yayma hakkı, eser sahibinin eserinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının kiralama, ödünç verme, satışa çıkarma veya diğer yollarla dağıtılması münhasır hakkıdır (FSEK m.23). Bu hak eser sahibini izniyle yurt dışında çoğaltılmış nüshaların yurt içine getirilmesi ve dağıtılması münhasır hakkını da kapsar (FSEK m.23/2). - Kiralama ve kamuya ödünç verme hakkı: Kanun yayma hakkının içinde bu iki mali hakka da yer vermiştir. Kiralama ve kamuya ödünç verme hakkı bir eserin sahibinin izni olmadan kiralanamayacağı ve kamuya ödünç verilemeyeceğini ifade eden münhasır hak olarak ifade edilmiştir.(fsek m. 23) 8

- Temsil hakkı: Bu hak kısaca, bir eserden, doğrudan doğruya veya işaret, ses ya da resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkıdır (FSEK m. 24). - İşaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı: Bir eserin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının, radyo, televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar aracılığıyla veya işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m.25/1). - Pay ve takip hakkı: Kanunun 45. maddesinde yer alan bu hak, eser sahibini eserinin ilk satışından sonra mali yönden korumaya ve eserin değerindeki artıştan yararlandırmaya yönelik bir haktır. Buna göre mimari eserler hariç olmak üzere, güzel sanat eserleri ile ilim ve edebiyat eserleri ve musiki eserlerinin sahipleri, el yazıları ile yazılmış eserlerinin ilk satışından sonra, bu eserler başka bir sergide veya açık artırmada satılır ve bu satış ile ilk satış arasında aşırı bir nispetsizlik bulunursa, eser sahibi veya mirasçıları bu farktan belirli bir pay almaya hak kazanırlar. 1.1.3.1.2. Manevi Haklar Manevi haklar eser sahibine, eseri dolayısıyla, doğrudan kişiliğine bağlı ve herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak ve münhasır yetkiler sağlayan haklardır. Bu haklar koruma süresine tabi değildir. Kanunda sayılan manevi hak türleri şunlardır: 9

- Eseri umuma arz yetkisi: Bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder (FSEK m. 14). - Adın belirtilmesi yetkisi: Bir eseri sahibinin adı veya müstear adı ile yahut adsız olarak, umuma arz etme veya yayımlama hususuna karar vermek salahiyeti münhasıran eser sahibine aittir (FSEK m.15). - Eserde değişiklik yapılmasını menetme hakkı: Eser sahibinin izni olmadıkça eserde yahut eser sahibinin adında kısaltmalar, eklemeler ve başka değiştirmeler yapılamaz (FSEK m.16/1). Ayrıca eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür (FSEK m.16/3). - Eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları: Eser sahibinin, eseri elinde bulunduran eserin maliki ve zilyedine karşı ileri sürebileceği bazı haklar mevcuttur. Bunlar FSEK m.17 de, eser sahibine gerekli durumlarda geçici bir süre için eserinden yararlanmayı talep etme hakkı olarak düzenlenmiştir. Telif hukukuna göre, eser sahibinin ticari kazanç elde etmesine imkan veren mali haklar devredilmekle birlikte, manevi haklar devredilememektedir (Duman, Karyağdı, 43-57). 1.1.4. Bağlantılı Haklar Eserin toplumsal beğeniye sunulmasında, ne sunulduğunun yanı sıra yorumu, çoğaltılması, tanıtımı ve yayınlanması da önem arz etmektedir. Eserlerin topluma sunulmasının öneminin artmasıyla, bağlantılı haklar kavramı ortaya çıkmıştır. 10

Bağlantılı haklar; eser sahibinin maddi ve manevi haklarına zarar vermemek kaydıyla, bir eseri yorumlayan veya icra eden sanatçılara, fonogram 2 ve film yapımcılarına ve radyo - televizyon kuruluşlarına tanınmış olup, eser üzerinde eser sahibine tanınmış haklara benzer nitelikteki yetkilerden oluşur. 1.2. TARİHSEL GELİŞİM Telif hakları, insan haklarından sayılmaktadır. Öyle ki, 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nin 27. Maddesine göre; Herkes, toplumun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatların lezzetine varmak, bilim alanındaki ilerleyişe katılmak ve bundan yararlanmak hakkına sahiptir. Herkesin, sahibi bulunduğu her türlü bilim, edebiyat ve sanat eserlerinden doğan manevi ve maddi haklarının korunmasını isteme hakkı vardır. Telif hakları kavramının tarihsel gelişim sürecinin analiz edildiği bu bölümde, fikri hak bilinci ve bu konudaki düzenlemelere ilişkin tarihsel sürecinin gelişimi ele alınmaktadır 1.2.1. Matbaa Öncesi Eski çağlarda, özellikle M.Ö. III. bin yıldan itibaren çivi yazısı ve hiyeroglif yazının ortaya çıkmasıyla birlikte pek çok kalıcı eserin ortaya konduğu ve çeşitli biçimlerde koruma altına alındığı bilinmektedir. Ancak, bilgiye ulaşma olanaklarının çok sınırlı olduğu ve teknik olanakların henüz mevcut olmadığı bu dönemde, orijinal 2 Fonogram; sinema eseri gibi gorsel-isitsel eserler icindeki ses tespitleri haric olmak uzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya ses temsillerinin tespit edildiği plak, kaset ve cd gibi ses ve işaret tasıyıcısı fiziki ortamı ifade etmektedir. 11

eserlerin kopyalanması mümkün olmadığından, fikri haklar konusunda belli düzenlemelerin varlığına rastlamak söz konusu değildir (Yüksel: 2001, 90). Antik Yunan da, hikaye, destan ve şiir gibi eserlerin sahiplerinin bilinmeden kuşaktan kuşağa aktarılması ve böylece anonim nitelik kazanması söz konusu olmuştur. Sözlü eserlerin korunması mümkün olmadığından eser sahipliği ile ilgili herhangi bir düzenleme yapmak söz konusu olmamıştır. Ancak, fikri haklara ilişkin bir düzenlemenin ortaya çıkması söz konusu olmamakla birlikte, eser üzerinde bir hakkın bulunduğu ve bu hakkın ihlalinin en azından ahlaka aykırı olduğu düşüncesi görülmektedir (Yüksel: 2001, 91). Eski Roma da ise, bazı yazarların yayıncılar ile yayım sözleşmesi yaptıklarına dair deliller bulunmasına rağmen, fikri hak kavramına veya buna ilişkin herhangi bir düzenleme yazılı hukuk metinlerinde yer almamıştır. Bu bağlamda, Roma da, bir edebi ya da sanatsal eserin, gayri maddi varlığının tanınmadığı, yani fikri hak anlayışının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır (Erel:1998,16) Nitekim Roma hukukunda, fikri eser ile bu fikri içeren cisim arasında kesin bir bağlılık olduğu kabul edilmiş ve herhangi bir kitap veya tabloyu alan kimsenin onun sahibi olduğu fikri kabul edilmiştir. Roma da fikri hak kavramının bir hukuk düzenini belirleyecek kadar gelişmediği görülmekle birlikte, fikir hırsızlığının hoş görülmediği ve ahlaka aykırı olduğu düşüncesi hakimdir (Ayiter: 1972, 14). Fikri hakların, düşünce eserlerinin ve eser sahiplerinin hukuki bakımdan korunması düşüncesinin Ortaçağ da da gelişme gösterdiğini söylemek mümkün değildir (Yüksel: 2001, 93). Ortaçağ da Katolik kilisesinin etkin rolü, eserlerin üretimi ve kopyalaması üzerinde kontrol uygulayarak bilgi üzerinde tekel oluşturması ve bireysel yaratıcılığın engellenmesi de bu konuda ilerleme sağlanamamasına neden olmuştur (Yüksel: 2001, 95). Bu dönemde, yazar haklarına ilişkin görüşler yalnızca dini inanç bağlamında değerlendirilmiş ve eser üzerinde mali hak sahipliği fikrinin hukuk düzenine yansıması gerçekleşememiştir. 12

Yukarıda verilen bilgilerden hareketle, ilk ve ortaçağlarda, eser sahibinin haklarının korunmasına ilişkin yasal düzenlemelerin varlığına rastlanamamakla birlikte, eser üzerindeki hakkın varlığı hususunda bilinç sahibi olunduğu, ancak dönemin sosyal ve ekonomik koşulları gereğince bu hakkın hukuki düzenlemelere konu olmadığı ileri sürülmektedir (Ayiter: 1972, 14). Matbaanın olmadığı ve dolayısıyla da eserden mali kazanç sağlama imkanının olmadığı bu dönemde, bu konuda hukuki düzenlemelerin yapılmaması anlaşılır görünmektedir (Duman, Karyağdı, 18). 1.2.2. Matbaa Sonrası Telif haklarının korunmasına dair ilk düzenlemeler, ekonomi, ticaret ve kent yaşamının canlanmaya başladığı ve matbaanın icat edildiği 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. 1450 lerde matbaanın icadının basımı kolaylaştırması, bilim ve sanat alanındaki gelişmelere hız kazandırmış, basım alanındaki yeniliklere paralel olarak da, basılmış eserlerin dağıtımını kolaylaştıran araçlar gelişmeye başlamıştır. Bu nedenle matbaanın icadı, eser sahibinin haklarının gündeme gelmesi ve hukuki koruma ihtiyacının doğması bakımından bir dönüm noktası kabul edilmektedir (Semiz: 2004, 27). Bu hususta yapılan ilk düzenlemeler, idari otoritelerin emirleri ile verilen basım imtiyazları şeklinde ilk olarak Venedik te ortaya çıkmış ve daha sonra Avrupa ya yayılmıştır. Basım imtiyazları öncelikle matbaa mülkiyetini doğurmuş, matbaacıların eser sahibine ödediği ücret karşılığı eserin maliki oldukları kabul edilmiştir (Duman, Karyağdı, 18). Ancak, zamanla matbaa tekniği sayesinde bir eserin binlerce kopyasının basılması ve bu suretle matbaa sahiplerinin yüksek kazançlar sağlaması, buna karşın 13

eser sahiplerinin maddi olarak zor durumda olması eser üzerindeki hakların gündeme gelmesine neden olmuştur. Gerek eser sahibinin eserinin çoğaltılması ve sunulmasında ortaya çıkan ticari kazanca iştiraki sonucunda elde edilecek maddi menfaatini korumak, gerekse itibarının korunması hususundaki manevi menfaatlerini korumak açısından belli imtiyazlar talep edilmeye başlanmıştır (Ayiter: 1972, 15). Ancak, imtiyaz uygulamalarının başlangıcından yasal düzenlemelerin ortaya çıktığı 18. yüzyıla kadar, eser sahibinin hakları gerçek anlamda koruma kapsamına alınmamıştır. Manevi menfaatleri korumak ve maddi menfaatler elde etmek hususunda matbaacı veya yayımcı ile anlaşma yapmak, eser sahibinin kişisel sorunu kabul edilmiştir (Yüksel: 2001, 98). Bu dönemde matbaacılar, eser sahipleri ile özel anlaşma yaparak yayımlayacakları eserleri için belli bir ücret ödemeyi usul haline getirmişler, ancak, bu uygulama belli bir hukuki düzenlemeye konu olmamıştır. Fikri mülkiyet (intellectual property) teorisinin ortaya çıkması Rönesansla birlikte ortaya çıkan doğal hukuk 3 akımının sonucunda olmuştur. Bu akım, eser üzerindeki hakkın tıpkı mülkiyet hakkı gibi doğuştan insana ait olduğunu, bu nedenle başlı başına koruma konusu olduğunu iddia etmektedir. Bu görüş, eser sahibinin haklarının hukuki düzenlemelerle koruma altına alınmasında oldukça etkili olmuştur. O zamana kadar etik olarak hoş görülmeyen intihal 4, hukuki açıdan da bir tecavüz ve hak ihlali olarak kabul edilmiştir (Ayiter: 1972, 17). Nihayet, 18. yüzyılla birlikte, öncülüğünü 1709 tarihli mevzuat düzenlemesi ile İngiltere nin yaptığı, kıta Avrupa sı ülkeleri ve Amerika da gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler, eser sahibinin haklarını hukuki güvenceye kavuşturmuştur. 3 Doğal hukuk; insan vicdanına ve aklına uygun olan, insanın diğer insanlara karşı davranışlarını belirleyen ahlak kurallarıdır. Bu doktrinin ilk izlerini Yunan felsefesinde ve Roma hukuk düşüncesinde görmek mümkündür. 4 İntihal, bir kişinin, eserinde, başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanmasıdır. 14

1.2.3. Uluslararası Düzenlemeler Kapitalizmin geliştiği, modernleşmenin hızlandığı ve ulus devletlerin şekillendiği bu dönemde basım, yayın ve dağıtım alanında kaydedilen gelişmeler, fikir ürünlerinin ulusal sınırların ötesine yayılmasına sebep olmuştur. 18. yüzyılla birlikte hukuki düzenlemelerle ulusal sınırlar içerisinde koruma altına alınan telif hakları, 19. yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte eser üzerindeki haklara uluslararası koruma sağlanması ve bu bakımdan devletlerarası işbirliğinin gerekliliği sonucunu doğurmuştur (Semiz: 2004, 42). Ülke dışında da korunması zaruri hale gelen fikri ürünler, önceleri sınırdaş ülkeler arasında yapılan ikili antlaşmalar çerçevesinde ve mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına dayanan koruma yolları ile korunmuştur (Ateş: 2006, 15-16). Ancak, ikili antlaşmalar, uygulama alanlarının sınırlı kalması nedeniyle yeterli bir koruma sağlamakta yetersiz kalmış ve bu nedenle, eser sahiplerine evrensel koruma sağlayan ve her ülkede asgari düzenlemeleri öngören çok taraflı sözleşmeler için hazırlık çalışmaları başlatılmıştır (Semiz: 2004, 42). Bu süreçte pek çok uluslararası sözleşme hazırlanmıştır. Bu çerçevede, 1883 yılında, sınai mülkiyet haklarının uluslararası korunması ile ilgili olarak Paris Birliği Sözleşmesi (The Paris Convention for the Protection of Industrial Property) imzalanmış 5 ve aynı şekilde fikri haklar alanında da uluslararası bir sözleşme tasarısı hazırlanması çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmaların devamı olarak, fikir ve sanat eserlerinin korunması ile ilgili olarak 1886 yılında toplanan uluslararası konferans sonucunda, 1886 yılında, Bern Birliği Konvansiyonu - Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi (The Bern Convention for the Protection of Literary and Artistic Works) 6 imzalanmış ve tüzel kişiliğe haiz Bern Birliği kurulmuştur. Sözleşmenin imzalanması ile asgari hukuki düzenlemeleri tesis etmek ve taraf ülkelerde fikri haklara etkin 5 Paris Sözleşmesi, Belçika, Brezilya, El Salvador, Fransa, Guatemala, İtalya, Hollanda, Sırbistan, İspanya ve İsviçre tarafından imzalanmış ve 7 Temmuz 1884 te yürürlüğe girmiştir. 6 Bern Sözleşmesi, Almanya, Belçika, ispanya, Tunus, Fransa, Haiti, İngiltere, İsviçre, İtalya ve Liberya tarafından imzalanmış ve 5 Aralık 1872de yürürlüğe girmiştir. 15

koruma sağlamak amaçlanmıştır (Ayiter: 1972, 22). Ayrıca söz konusu sözleşme, uluslararası alanda telif haklarına dair düzenlenmiş ilk sözleşme olması ve devamı niteliğindeki diğer sözleşmelere öncülük etmiş olması bakımından büyük önem arz etmektedir. Söz konusu sözleşmeyi, fikri haklar alanında ortaya çıkan gelişmeler doğrultusunda pek çok uluslararası sözleşme izlemiştir. Bu sözleşmelerde, edebiyat ve sanat eserleri üzerindeki hakların yanı sıra, icracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve yayıncıların haklarını da kapsayan komşu haklar düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra, teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan bilgisayar programları gibi yeni eser türleri de koruma kapsamına alınmıştır. Türkiye, Bern Sözleşmesi nin 1948 tarihli Brüksel Metnini 1951 yılında, 1971 tarihli Paris Metnini de 1995 yılında kabul etmiştir. Bern Sözleşmesi, sözleşme hükümlerinin taraf ülkelerdeki uygulamalarının incelenmesi ve uluslararası alanda fikri haklar bilincinin geliştirilmesi amacıyla uluslararası bir büronun kurulmasını da öngörmüş ve bu saikle, 1893 yılında, Fikri Hakların Korunması İçin Birleşik Uluslararası Büro (BIRPI) kurulmuştur. Bu büro, 1967 yılında Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü - WIPO (World Intellectual Property Organisation Organisation de la Mondiale de la Propriété Intellectuele OMPI) kuruluş sözleşmesiyle yeni bir isim ve daha gelişmiş bir yapıya kavuşturulmuştur. WIPO nun amacı; hem endüstriyel hem de fikri mülkiyet haklarını korumak ve bu hususta ülkelerarası işbirliğini desteklemektir. 7 WIPO, kuruluşundan beri hem sinai ve ticari mülkiyet hakları, hem de fikri haklar ve komşu haklar üzerinde çalışmalar yapmakta, ve bu alanlardaki 21 adet uluslararası sözleşmeyi yönetmektedir. Türkiye 1976 yılında örgüte üye olmuştur. Amerika kıtasında eser üzerindeki hakların karşılıklı korunmasına yönelik olarak 1889 da yedi devlet 8 ülkelerarası düzenlemelere ilk adımı atarak Montevido Sözleşmesi ni imzalamışlardır. 22 Haziran 1946 tarihinde 21 Amerikan devleti 7 WIPO hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. http://wipo.org/ 8 Arjantin, Bolivya, Brezilya, Paraguay, Şili, Peru, Uruguay. 16

arasında Washington Sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme ile taraf devletlerin katıldıkları ikili ve çok taraflı sözleşmeler yürürlükten kaldırılmıştır. 1950 li yıllara gelindiğinde, Amerika ve Avrupa kıtasında farklı hukuki düzenlemeler ortaya çıkmış, bu da parçalı bir hukuki koruma sürecini doğurmuştur (Beşiroğlu: 2002, 17). Bu nedenle, ABD ile Kıta Avrupası arasında telif hakları alanında ortak ilkeler ve bir standart oluşturmak amacıyla, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO öncülüğünde 1952 yılında Cenevre de Evrensel Telif Hakları Sözleşmesi (Universal Copyright Convention) hazırlanmış ve imzaya açılmıştır. Evrensel Sözleşme, 1971 yılında Paris te tekrar gözden geçirilerek tadil edilmiş ve gelişmekte olan ülkelerle ilgili özel hükümler getirilmiştir (Dardoğan: 2000, 37). Türkiye, bu sözleşmeye taraf değildir. Uluslararası alanda fikri hakların korunmasına ilişkin diğer bir düzenleme ise, komşu hakları düzenleyen 1964 tarihli İcracı Sanatçılar ve Fonogram Yapımcıları ve Yayın Kuruluşlarının Korunmasına İlişkin Roma Sözleşmesi dir (Ayiter: 1972, 24). Türkiye, komşu hak sahiplerinin haklarını korumak amacıyla 1961 yılında imzaya açılan Roma Sözleşmesi ne ise 1995 tarihinde 4116 sayılı Kanun 9 ile taraf olmuştur. Roma Sözleşmesi nin daha sistematik ve bağlantılı eser sahiplerinin haklarının korunması yoluyla aslında eser sahiplerinin ve icracı sanatçıların haklarını korumasını amaçlayan Fonogramların İzinsiz Çoğaltımına Karşı Yapımcıların Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesi ise 1971 yılında imzaya açılmış, 1973 yılında yürürlüğe girmiştir (Beşiroğlu: 2002, 405). Türkiye, bu sözleşmeye de taraf değildir. 1990 lı yıllarda, küreselleşme sürecinin başlamasıyla fikir ürünlerinin ticaretteki payı artmaya başlamış ve bunun bir sonucu olarak fikri hakların ticari 9 RG, 12/07/1995-22341. 17

boyutunu düzenleyen Dünya Ticaret Örgütü WTO (World Trade Organisation) Kurucu Sözleşmesi 1994 yılında ve Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Sözleşmesi TRIPS (Agreement On Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights) 10 1995 yılında yürürlüğe girmiştir. WTO, ekonomik boyutu her geçen gün artan fikri mülkiyetin ulusal servetin önemli bir kaynağı olması nedeniyle, küresel boyutta korsanla mücadele etmek ve şeffaf piyasa koşullarını oluşturmayı amaçlamaktadır. TRIPS, fikri mülkiyet hukukunun günümüzdeki mevzuat ve uygulamalarında çok önemlidir. Çünkü, daha önceki antlaşmalar, fikri mülkiyete ilişkin bazı standartlar getirmekle birlikte, bağlayıcılık taşımamaktadır. TRIPS e taraf olan devletler ise, bu sözleşmenin içerdiği standartları kendi hukuk düzenlerinde uygulamakla yükümlü hale gelmişlerdir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar ile ilgili olarak TRIPS de yapılan düzenlemeler, Bern Sözleşmesi ve Evrensel Fikri Haklar Sözleşmesi ni tamamlar niteliktedir. Türkiye, TRIPS e, 1995 yılında, anlaşmanın yürürlüğe girmesinden iki ay sonra taraf olmuştur. 11 1996 yılında Cenevre de imzalanan ve eser üzerindeki haklar ve komşu hakları düzenleyen WIPO Fikri Haklar Sözleşmesi (WIPO Copyright Treaty), 2002 de yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ile Bern ve TRIPS te yer alan bazı düzenlemeler güncelleştirilmiştir. Sözleşmede bilgisayar programları, veri tabanları, yayma, kiralama ve topluma iletim haklarına ilişkin yükümlülükler yer almıştır. Bu Sözleşme, teknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle fikri hak ihlali yapılmasına karşı düzenleme getiren ilk uluslararası belgedir. Sözleşme ile, eser sahibinin izni olmaksızın eser üzerindeki hakların teknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle ihlal edilmesi durumunda taraf devletlerin yükümlülükleri düzenlenmiştir. WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi (WIPO Performances and Phonograms Treaty) ise, icracı sanatçılar ile fonogram yapımcılarının haklarını 10 TRIPS, Dünya Ticaret Örgütü nün tüm üyelerini kapsamaktadır. Çünkü Örgütü kuran Antlaşma ve ekleri bir paket oluşturmakta ve tek bir imza, paketteki tüm antlaşmaları kapsamaktadır. 11 RG, 25/02/1995-22213. 18

düzenleyerek bu haklara ilişkin taraf devletlere yükümlülükler getirmiştir. Bu Sözleşme, WIPO Fikri Haklar Sözleşmesi ile birlikte 1996 da imzalanmış, 2002 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, teknolojik gelişmelere paralel olarak, mevcut uluslararası sözleşmelerin icralara ve fonogramlara ilişkin hükümlerini güncelleştiren düzenlemeler içermektedir (Beşiroğlu: 2002, 305). Türkiye, WIPO Fikri Haklar Sözleşmesi ni ve WIPO İcralar ve Fonogramlar Sözleşmesi ni 2008 yılında imzalamıştır. 12 Söz konusu tüm uluslar arası sözleşmeler, fikri hakların korunması ile ilgili asgari standartları belirlemektedir. Taraf devletler, sözleşme hükümlerini uygulamak amacıyla kendi ulusal mevzuatlarını düzenlemekle yükümlüdürler. 1.2.4. Avrupa Birliği Düzenlemeleri 1957 tarihli Roma Sözleşmesi ile kurulan Avrupa Birliği nin bütünleşme amacı; malların serbest dolaşımı ve serbest ticaretin korunmasına dayanmaktadır (DPT: 2000, 13). Roma Sözleşmesi nde AB hukuku açısından büyük önem taşıyan sinai ve ticari hak kavramları düzenlenmekle birlikte, fikri haklara ilişkin herhangi bir düzenleme getirilmemiştir. Ancak, sinai ve ticari mülkiyet kavramları geniş anlamda fikri haklar olarak yorumlanmıştır (Çiftçi: 2000, 24). AB Komisyonu nun 1988 yılında çıkardığı Yeşil Kitap (Green Paper) ile ilk defa Birlik bünyesinde, korsanlık(piracy), evde görsel işitsel çoğaltma(audio visual home copying), dağıtım ve kiralama hakkı(distribution right and rental right), bilgisayar programları(computer programs) ve veri tabanları(data bases)na ilişkin düzenlemeler yapılmıştır (DPT: 2000, 37). Yeşil Kitap dışında, AB nin fikri haklara ilişkin mevzuatı, direktif lerde yapılan düzenlemelerden oluşmaktadır. Dengeli ve 12 RG, 14/05/2008-26876. 19

sürdürülebilir ekonomik ve sosyal gelişmeyi sağlamak, dış politikada ortak tutum ve davranışlar sergilemek ve bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasını güçlendirmek amacıyla kurulan Avrupa Birliği (AB), konsey direktifleri yoluyla Kıta Avrupa sında ortak bir fikri mülkiyet sistemi oluşturmak için çalışmaktadır. Uluslararası sözleşmelerin getirdiği standartlar çerçevesinde Birlik mevzuatı düzenlenmiş, Birliğe katılacak aday ülkeler için fikri haklar konusunda konsey direktifleri doğrultusunda etkin önlemler almak şartı getirilmiştir (Semiz: 2004, 79). 20

İKİNCİ BÖLÜM OSMANLI DEVLETİ NDE TELİF HAKLARI 2.1. ORTAYA ÇIKIŞI Osmanlı Devleti nde hukuk sistemi, şer i ve örfi hukuka dayanmaktadır. Devletin kuruluşundan Tanzimat dönemine kadar geçen sürede yürürlükte bulunan hukuki hükümler çoğunlukla dini kurallardan oluşan özel hukuk kurallarından olup, kişiye ve aileye ilişkin kuralları kapsamaktadır. Buna karşılık bazı mal ilişkilerindeki örf ve adetten gelme kurallar da hukuki hükümler olarak değerlendirilmektedir. Cezai hükümlerde ise temel esas şeriatın emirleri olmakla birlikte, bazı konular ve cezalar şer i uygulamalardan kısmen ayrılarak devrine göre ya hafifletilmiş ya da şiddetlendirilmiştir. Diğer taraftan, devlet yönetiminde hemen her gün ortaya çıkan değişik ihtiyaçlar, İslam hukuku kalıpları dışına çıkılarak yeni düzenlemelerin yapılmasını zorunlu kılmıştır. Osmanlı padişahlarının bu yetkiye dayanarak kamu alanında ortaya koydukları kurallara örf-i hukuk adı verilmiştir. Devlet idaresi ve siyasetle ilgili pek çok düzenleme örfi hukuka istinaden yapılmıştır. Osmanlı Devleti nde telif hakları, İslam hukukunun mesalih-i mürsele 13 esasına istinaden idareciler tarafından zamanın şartlarına göre düzenlenmiştir. İslam hukukunda telif hakları kavramının yerini Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku adlı eserinde bunu şekilde açıklamaktadır: Mal ile ilgili olup medeni, iktisadi ve kültürel gelişmelerin ortaya çıkardığı üçüncü bir hak grubu daha vardır ki bunları ayni veya şahsi haklar içinde 13 Mesalih-i Mürsele; İslam şeriatının amaçlarına uygun, ancak hakkında olumlu veya olumsuz bir nass bulunmayan maslahatlardır. Maslahata göre fetva verilir. Nassların hükümlerinin dışına çıkılmaz. Amacı; insanların iyiliği için fayda bulunanı almak zararlı veya zararı faydasından çok olanı terk etmektir. 21

mütalaa etmek mümkün değildir. Bu haklar fikir ve sanat eserleriyle, patentler ile, firma isimleriyle, gazete, dergi gibi mevkutelerin imtiyaz haklarıyla ilgili bulunan haklardır. Mezkur haklar ayni hak değildir; çünkü bunlar muayyen bir mal üzerinde bahsi mevzuu olmadığı gibi fiilen elde edilmekten de uzaktırlar. Şahsi hak olarak da telakki edilemezler; çünkü hak sahibinden başka belli bir şahıs üzerine muayyen bir mükellefiyet yüklememektedir. Bir eser yazan, bir sanat eseri vücuda getiren, bir alet icat eden..kimse bunlarla ilgili hakkını korumak, bunların neşri ve yayılması halinde elde edilecek gelirden faydalanmak hakkına sahiptir. Bu hakkın tanınmasından maksat da ilim ve sanat çalışmalarını teşvik etmektir (Karaman: 2003, 9-10). Buna göre, İslam hukukunda telif hakkı tanınmış, ancak söz konusu hakkın satılamayacağına hükmedilmiştir. Yine aynı eserde bu konu şu şekilde açıklanmaktadır: Malların maddi ve manevi şeklindeki ayrımı İslam hukuku dışındaki bazı hukuklarda görülmektedir. Bunlara göre manevi mal, hariçte fizik varlığı bulunmamakla beraber insanın malvarlığı ve serveti içinde yeri olan mallardır: şahsi ve ayni haklar, menfaatler, telif hakları, sanat eserleri ve buluşlarla ilgili haklar, ticari unvanları kullanma hakkı vb. bunlar içinde yer almaktadır. Bu hukuklara göre kanunun bir insana verdiği ve tanıdığı her menfaat ve hak manevi maldır; alım satım konusu olabilir. Bu ayrım İslam hukukunun mal anlayışına uygun düşmemektedir. Fıkıhçılar mal ile mülkü birbirinden ayırmış, hakları ve menfaatleri mülk içinde mütalaa etmiş, mal saymamış ve bazı istisnalar dışında bunları -kendi zamanlarının şartlarında- akit mevzuu da yapmamışlardır. (Karaman: 2003, 22). İslam hukukunda telif haklarının satışının yapılamayacağına dair hükümlere pek çok İslam hukuku kitabında rastlanılmaktadır. Bu tespite göre, satılık mal demek elle tutulup gözle görülebilen metaları işaret etmektedir. Bu nedenle, elle tutulup 22

gözle görülemeyen ve faydalı olmayan şeyler mal olarak kabul edilemez. Telif hakkı da bu kapsama girmektedir ve mal olarak kabul edilemez. Ancak, matbaanın ortaya çıkmasıyla birlikte, kitapçılık ve yayıncılığın birer meslek haline gelmesiyle, İslam alimleri mal mefhumunun değiştiğini, buna göre elle tutulup gözle görülemeyen şeylerin de mal kapsamına girdiğine hükmetmişlerdir (Çakmak, 198). 15. yüzyılda Batıda matbaanın icadı ile birlikte fikri haklarla ilgili düzenlemeler ortaya çıkmakla birlikte, bunun Osmanlıya yansıması çok daha geç bir zamanda olmuştur. Osmanlı Devleti nde 1727 yılında İbrahim Müteferrika tarafından ilk Türk matbaası açılmış ve Tanzimat a kadar olan 100 küsur yıllık dönemde İmparatorlukta yaklaşık 500 kitap basılmıştır (Ayiter: 1972, 26). Osmanlı Devleti nin kendine özgü toplumsal ve ekonomik düzeninin birtakım iç ve dış sebeplerden dolayı bozulmaya ve çürümeye başlaması, 18. yüzyıldan itibaren Batılılaşma çabalarının artmasına yol açmıştır. Batılılaşma, devletin çöküşüne engel olmak için Batının kendine özgü kurumlarının ve yaşam biçiminin benimsenmesini öneren bir çözüm olarak ortaya atılmıştır. Bir taraftan Osmanlı Devleti nin varlığını devam ettirebilmesi için yapmak zorunda olduğu kapsamlı ve köklü değişiklikler, diğer taraftan ise Batılı ülkelerin azınlıklara eşitlik ve güvence verilmesi yönündeki taleplerinin sonucu olarak Osmanlı Devleti modernleşme çabalarına girişmiştir. 14?????? Biçimlendirilmiş İlk aşamada Sultanlar Batı nın meydan okumasını parça parça reformlarla, özellikle askeriyede reform yaparak karşılayabileceklerini düşünmüştür.düşündüler. Bu düşünce soruna yalnızca kısa bir süre için çözüm getirebilmiştir.getirdi. Ancak, uzun dönemde sorun askeri değil, yapısaldı. Bizzat toplumda temel değişiklikler yapmak gerekiyordu. 14 Modernleşme kavramı çağdaşlaşma, yenileşme, demokratikleşme anlamlarında kullanılmaktadır. Türkiye de en yaygın biçimiyle çağdaşlaşma anlamında kullanılmaktadır. Çağdaşlaşma, içinde bulunulan çağın kültürüyle uyumlu hale gelmeyi ifade etmektedir. 23

Genellikle Osmanlı nın Avrupa karşısında zayıflaması olarak betimlenen şey, yetenekli yöneticiler sorunuyla ve sürekli gelişme kaydeden Avrupa karşısında zamanı geçmiş siyasal ve sosyoekonomik yapıyla ayakta durmaya çalışan Osmanlı Devleti nden kaynaklanıyordu. Osmanlı Devleti, reform yapmaya, kurumlarını düzenlemeye bir süre devam etmiştir. Ancak bu, yalnızca çöküş sürecini bir süre daha uzatmaya yarar sağlamıştır. Söz konusu yüzeysel Batılılaşma, toplumun küçük ama önemli bir kesiminin Batılı fikirlere daha fazla açılmasını sağlamıştır. Özellikle hakim sınıfın üyeleri, Avrupa yı sık sık ziyaret ederek gördükleri ve öğrendiklerinden çok etkilenmiş bir biçimde yurda dönmüşler, Avrupanın üstünlüğünün temellerini ve kendi sistemlerinde yapmaları gereken köklü değişiklikleri anlamaya başlamışlardır. Osmanlı Devleti ndeki gerileme tüm alanlarda olduğu gibi hukuk sisteminde de kendisini hissettirmiştir. Osmanlı hukuk sisteminin mevcut durumu Tanzimat dönemine dek devam etmiştir. Çağdaş anlamdaki ilk kanunlaştırma hareketleri ise Tanzimat Fermanı nın yayınlanmasından sonra başlamıştır. Bu dönemdeki kanunlaştırma hareketleri sonunda, bazı alanlarda tamamen yerli nitelikte ve yürürlükteki dinsel hukuk düzenini çağdaşlaştırmak yoluyla kanunlaştırmaya gidilirken, bazı alanlarda ise tamamen yabancı kanunların benimsenmesi yoluna başvurulmuştur. Tanzimat döneminde, Batı hukukundan etkilenişin yoğunlaşmasıyla, telif hukuku alanında da Batı mevzuatından etkilenerek mevzuat çalışmalarına gidilmiştir. 1839 da Tanzimat ın ilanıyla, iktidar merkezi saraydan Babıali ye, yani bürokrasiye geçmiştir. Yaratılan yeni bürokratlar sınıfı, Avrupa yı model alarak Tanzimat olarak adlandırılan yeni bir reform ve yeniden örgütlenme programını başlatmışlardır. 24

2.1.1. Encümen-i Daniş Nizamnamesi 15 Tanzimat, devletin yapmakla yükümlü olduğu işlerin ihtisas birimlerince yürütülmesi ve bunu gerçekleştirecek encümenlerin kurulmasını öngörmüştür. Bu amaçla, bilim ve eğitim alanındaki çalışmaları düzenlemek için 1846 da Meclis-i Maarif-i Umumiye kurulmuştur. Fikir ve bilim adamlarından müteşekkil bu kuruluş, Encümen-i Daniş in, yani bir bilimsel danışma kurulunun kurulmasını tavsiye etmiştir. 1851 yılında İrade-i Seniye ile kurulan Encümen-i Daniş, Fransız Akademisi örnek alınarak, Darülfünun için ders kitabı hazırlanması, ilmi ve teknik eserlerin telif ve tercüme edilerek Avrupa da ortaya çıkan düşünce akımlarının takip edilmesini amaçlamaktadır. Umum-i Maarif Meclisi ne bağlı olarak çalışması öngörülen Encümen-i Daniş in kuruluş ve görevleri Encümen-i Daniş Nizamnamesi 16 ile düzenlenmiştir. Encümen-i Daniş Nizamnamesi; Encümen-i Daniş Terkibi ve Azasının Seçim Şekli, Encümen Azalarında Aranılan Sıfatlar, Encümen-i Daniş in Hizmeti ve Mükafatların Şekli olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Encümen-i Daniş, dahili ve harici azalardan oluşmaktadır. Söz konusu harici azalar 30 kişiden müteşekkildir. Harici azaların hangi dilde olursa olsun Encümen e bir konuda bilgi verecek uzmanlıkta olması yeterli sayılmaktadır. Encümen in dahili azaları ise 40 kişiden oluşmaktadır. Dahili azaların Türk diline vakıf olmaları ve/veya yabancı dillerde ve diğer ilim alanlarında uzman kişiler arasından seçilmesi öngörülmüştür. Kuruluşun başkanlığına Şerif Mehmed getirilmiştir. İç üyeliklere Sadrazam Reşid Paşa, Şeyhülislam Arif Hikmet Bey, Erkan-ı Harbiye Başkanı Mehmed Paşa, Hariciye Nazırı Ali Paşa, Ticaret Nazırı İsmail Paşa gibi devlet adamlarıyla beraber; Ahmed Vefik Paşa, Cevdet Paşa, Osman Saip, Ali Fetih, Recai Efendi gibi kişiler de üye olmuşlardır. Dış üyeliklere devletin tanınmış Rum, Ermeni bilginleriyle; İngiliz 15 Bkz. Ek 1. 16 Nizamname nin günümüzdeki karşılığı tüzük tür. 25 Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Times New Roman Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Times New Roman, İtalik Biçimlendirilmiş: Yazı tipi: Times New Roman