Azra Erhat GÜLLEYLÂ YA ANILAR



Benzer belgeler
Günlük GüneşlIk. Şarkılar. Ali Çolak

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

ya kın ol ma yı is ter dim. Gü neş le ısı nan top rak üze rinde ki çat lak la rı da ha net gö rür düm o za man. Bel ki de ka rın ca la rı hat ta yağ

1960 ANDERSEN ÖDÜLÜ ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Erich Kästner. Roman UÇAN SINIF. Çeviren: Şebnem Sunar. 50. basım. Resimleyen: Walter Trier

DE NÝZ leri Anmak, YA DEV RÝM YA Ö LÜM Þiarýný Haykýrmaktýr!

Merhaba Genç Yoldaþlar;

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

Leyla Ruhan Okyay GEYÝKLÝ ORMAN

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

28 ÞUBAT TA YENÝ GÖZALTILAR

Be di üz za man ýn dos tu o lan Ja pon baþ ku man da nýna dair

AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 17 MART 2011 PERÞEMBE / 75 Kr ni as ya.com.tr FO TOÐ RAFLAR: A A

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

Said Nursî, Ýslâm için model þahsiyet

YAS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

Kardeþliðimizi unutmayalým

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

BÝR VE ÖZKASNAK TAN SONRA FEVZÝ TÜRKERÝ

İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 15 OCAK 2012 PAZAR / 75 Kr

Mýsýr da yargý darbesi

FÜZE KALKANI TÜRKÝYE YE

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN BANKALAR KANUNU NUN 46 NCI MADDESİNE GÖRE YAPACAKLARI TASDİKE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

TÜRKÝYE ATATÜRK GÖLGESÝNDEN UZAKLAÞIYOR

36. AVRUPA BRİÇ ŞAMPİYONASI WIESBADEN / ALMANYA

GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 11 OCAK 2012 ÇARÞAMBA/ 75 Kr

Atatürk milliyetçiliði anayasadan çýkarýlsýn

Y AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

GENELKURMAY ERGENEKON U ÖRTBAS ETMÝÞ

Bu yasak Rusya da bile yok

MENDERES BU MÝLLETÝN ÖZETÝDÝR

Türkiye nin kurtuluþu Kemalizmden demokrasiye geçiþte

YAS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

TÜKETÝCÝ KREDÝLERÝ DÝNAMÝT GÝBÝ

Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

ASYA NIN BAHTININ MÝFTAHI, MEÞVERET VE ÞÛRÂDIR. 24 ARALIK 2010 CUMA/ 75 Kr CEHALET, FAKÝRLÝK AYRIMCILIK ESERLERÝMÝ ONDAN ALDIÐIM ÝLHAMLA YAZDIM

YAS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

YAS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

ÝSTANBUL PANELE HAZIR

Ha be ri say fa 4 de AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 5 MART 2011 CUMARTESÝ / 75 Kr ni as ya.com.tr

AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 23 MART 2012 CUMA / 75 Kr

STK LAR: SALDIRILARIN HEDEFÝ, DEMOKRATÝK ÇÖZÜMÜ ENGELLEMEK Çözüm arayýþýna sabotaj AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

Afetler ve İlişkilerimiz

Feride Çiçekoðlu SÝZÝN HÝÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?

Çatýþarak deðil, tartýþarak çözelim

ABD, her yere ölüm götürdü

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. ÜNÝTE Kümeler. 2. ÜNÝTE Bölünebilme Kurallarý ve Kesirler

LÝBYA DA insanlýk dramý

Þemdinli nin barýþ feryadý

Nükleer korku. 90 ya þýn da. Halkýn yarýsý geçinemiyor. Ja pon ya 2 metre denize kaydý, 70 santim çöktü

Ýleri demokrasi böyle mi olur?

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: ELEKTRİK VE MANYETİZMA 4. Konu MANYETİZMA ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

TOPLUM, TEPEDEN DÝNDARLAÞTIRILAMAZ

Siyasetteki yozlaþma toplumu da bozuyor

BELÇÝKA DA ÝFTAR ÇADIRI KURULDU. GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 30 TEM MUZ 2012 PAZARTESÝ/ 75 Kr

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

Risale-i Nur dan bahsetmek suç deðil

YAS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR

SERBEST MUHASEBECİLER, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN MESLEKİ FAALİYETLERİNDE UYACAKLARI ETİK İLKELER HAKKINDA

KÝN VE ÝNTÝKAM DEÐÝL, HUKUK

BU KALEM UN(UFAK)* SEL YAYINCILIK. Enis Batur un yayınevimizdeki kitapları:

GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 28 HAZÝRAN 2012 PERÞEMBE/ 75 Kr ÖYM BÝLMECESÝ

le bir gü rül tü ç k yor du ki, bir sü re son ra ye rin al t n dan yük - se len u ul tu yu bi le du ya maz ol dum. Der hal böy le bir du - rum da ke

BÜYÜKÞEHÝR KAR ALTINDA

Perihan Mağden Biz kimden kaçıyorduk Anne?

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

GERÇEKTEN HABER VERiR ASYA NIN BAHTININ MÝFTAHI, MEÞVERET VE ÞÛRÂDIR. 27 KASIM 2011 PAZAR/ 75 Kr. VALÝLÝÐÝN ZAPTI, 56 YIL SONRA YENÝDEN GÜNDEMDE u

AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 7 ARALIK 2011 ÇARÞAMBA / 75 Kr. Merkezden uyarý

GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 13 TEMMUZ 2012 CUMA/ 75 Kr UÇAÐIMIZ NASIL VE NÝÇÝN DÜÞTÜ?

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

30 YIL DAHA KAYBETMEYELÝM

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

Risale-i Nur materyalizmi çürüttü

TSK, REJÝM MUHAFIZI OLMAKTAN ÇIKARILSIN

De ğer li Müş te ri miz, Al fa Ro meo yu seç ti ği niz için te şek kür ede riz.

AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 1 OCAK 2012 PAZAR/ 75 Kr AYDINLATILSIN

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)

BÝRLÝK YOKSA HUZUR DA YOK

ULUSLARARASI USKUDARSEMPOZYUMU

BALYOZ DÂVÂSI BAÞLIYOR

NEOCONLAR DÜNYAYI FELÂKETE SÜRÜKLÜYOR

Deprem de korku da sürüyor

SURÝYE DE LÝBYA MODELÝ ÝÞLEMEZ

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

Baþbuð tutuklandý, Uludere unutulmasýn

Krizden ancak reformla çýkýlýr

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

GER ÇEK TEN HA BER VE RiR AS YA NIN BAH TI NIN MÝF TA HI, MEÞ VE RET VE ÞÛ RÂ DIR. 16 ARALIK 2011 CUMA/ 75 Kr ni as ya.com.

O maddeler deðiþmezse hiç birþey deðiþmez

YGER ÇEK TEN HA BER VE RiR

Avrupa daki kriz, bizi de etkiler

TÖREN KITASI OLMAKTAN BIKTIK

Transkript:

1

2

Azra Erhat GÜLLEYLÂ YA ANILAR 3

TÜRK YAZARLARI Yayýn Yönetmeni : Ýlknur Özdemir Dizgi : Zeliha Yerinde Düzelti : Fulya Tükel Montaj : Mine Sarýkaya Kapak Düzeni : Semih Özcan Ýç Baský Kapak Baský Cilt : Özal Basýmevi : Çetin Ofset : ZE Ciltevi 1. basým : 2002 ISBN 975-07-0178-X Azra Erhat ýn yeðeni ve yasal mirasçýsý Memduha Semra Arel / Can Yayýnlarý Ltd. Þti. (2002) 4

Azra Erhat GÜLLEYLÂ YA ANILAR ANILAR CAN YAYINLARI LTD. ÞTÝ Hayriye Caddesi No. 2, 80060 Galatasaray, Ýstanbul Telefon: (0-212) 252 56 75-252 59 88-252 59 89 Fax: 252 72 33 web sayfamýz: http://www.canyayinlari.com e-posta: yayinevi@canyayinlari.com 5

6

SUNU 12 Mart döne mi. Sýkýyöne tim Ko mu tanlýðý 3 No lu Askeri Mahkemesi nin 21/7/1971 gün, 971/31 Karar No lu tutuklama kararý ile tutuklanýr, Azra Erhat. Türk Ceza Kanunu nun 141. maddesine aykýrý eylemde bulunmak savýyla, Sabahattin Eyuboðlu, Vedat Günyol, Mag di Ru fer ve Ya þar Ke mal in eþi Til da ile birlikte 4 ay Maltepe Askeri Cezaevi nde tutuklu kalýr. Bu dönem de ki aydýn kýyýmýndan payýný al masýna karþýn kýrýlmaz, yýkýlmaz, en canlý, en güç lü günle ri ni ya þar. Ýþte bir özya þamöyküsü olan Gülleylâ ya Anýlar bu dönemde yazmayý planladýðý En Hakiki Mürþit adlý kitabýn dört bölümünden birincisidir. Çok haksýz ye re tu tuk lu yum, der aný larýnda. Suç iþlemek þöyle dursun, 56 yýllýk ömrümü, insanlýk ve özellikle Türkiye diye, yalnýz içinde doðduðum için deðil, bütün bilincim ve sevgimle, kendime yurt, biricik vatan olarak seçtiðim bir ülkenin kültür hizmetine vermiþtim. Oysa onu, mevcut düzeni bozmak için gizli bir örgüt kurmakla suçlarlar. 1947 de evlenip 1948 de bo þandýðý eþi nin Ma car ol masýna ve 1965 yýlýnda yaptýðý bir te le fon ko nuþ ma sýnýn bant kayýtlarýnda yer alan,...biz Sa ba hat tin ve Ve datlý bir trioyuz... ifadesine dayanarak. Savunmasýnda, bu ifadenin aralarýndaki dostluðu anlattýðýný, yoksa yayýn yoluyla, Komünist ihtilali hazýrlamak için cemiyet kurduklarý yolunda bir anlamda kullanýlmadýðýný ve kullanýlmasýnýn düþünülemeyeceðini belirtir ve ilk celsede dostlarý ile birlikte aklanýr. Uzun yýllar çalýþtýðý Ulus la ra rasý Çalýþma Büro su bu zor devrinde Azra Erhat ý destekler ve tutuklanmasýndan da vasý so na erip ak lanýnca ya dek ge çen 1.5 yýla yakýn süre de ma aþýný düzen li öder. Az ra Er hat, bu 7

süreyi deðerlendirerek öncelikle Mitoloji Sözlüðü nü hazýrlar. Sonra, yalnýz kendisiyle iliþkili görünen anýlarýn kendisinden çok ayrý koþullar içinde yetiþen Türk gençlerine yararý dokunmayacaðý kaygýsýyla En Hakiki Mürþit kitabýný tamamlamaktansa, ustasý Sabahattin Eyuboðlu nun tüm eserlerini derler ve yayýnlatýr. Hastalanmasýndan hemen önce, Atatürk ün 100. doðum yýlýna yetiþtirmek üzere Osmanlý Münevverinden Türk Aydýnýna adýný verdiði bir imece kitabý hazýrlamaya koyulur. Atatürk ün bizden ne istediðini, ne kadarýný yapabildiðimizi araþtýrýr. Biz ailesi olarak, ölümünden önce kendisinin ve dostlarýnýn haklý dileðini yerine getirmek amacýyla anýlarýný yayýnlamayý borç biliyoruz. Azra Erhat ýn düþünce üretiþini izleyebilmek içinse, En Hakiki Mürþit ki tabý için ta sar ladýðý ama son ki tabý gi bi tamamlamayý yaþamýna sýðdýramadýðý bölümlerinin baþlýklarýný okuyucuyla paylaþmak istiyoruz. II. Bölüm: Ko ðuþ tan Sev gi ye (yalnýz bir yazýsý ya zýl mýþ: Yazýlma yan Anýlar ). Öbür baþlýklar þöyle: Birinci Tutuklama, Ýkinci Tutuklama Kara Atatürk Ma vi Atatürk Maltepe de Bir Yaz Tatili Bir Sav, Bir Savcý, Bir Sa vun ma. III. Bölüm Atatürk Yýllarý 1936 ile 1947 arasýnda ki dönem: Atatürk ün kurduðu kültür kurumlarý, nasýl meydana geldiler, nasýl çalýþtýlar (her birinin içindeki yaþantýsý) Ýkinci Tarih Kongresi Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi Tarih Kurumu. Tutukevinde yardýmýma koþan bunca kiþiye bir merhaba çakayým, diye yazmýþ olduðu Gülleylâ ya Anýlar ýn Azra Erhat tan okuyucularýna bir hoþ seda olarak kalmasýný saðlayanlara teþekkür ederiz. Gülleylâ Mart, 1996 8

Birinci Bölüm GÜLLEYLÂ YA ANILAR 9

10

YANGIN VAAAR!.. Gülüm, sana anýlarýmý anlatayým diyorum, ama ner den baþ la yayým? Ýlk aným, en es ki aným han gi sidir? Düþünüyo rum da aklýma bir im ge, gözle gö rülür bir þey gel mi yor. Bir ses du yu yo rum yalnýz, bo ðuk bir çaðrý ve taþ lar da çýnla yan, ge ce karanlýðýnda yankýlanan bir vuruþ: Yangýn vaaar!.. Bütün bedenimde bir ürperti, yataðým sarsýlýyor, ben de için de tir tir tit ri yo rum. Yangýn var! Dum, dum dum!.. Yataðýmda doðrulmuþ, kulak kesilmiþim, var gücümle din li yo rum. Bir kapý, bir çok kapýlar açýlýyor san ki aþa ðýda, kom þu ev ler de. Bir kadýn se si, dadým mý, so ru yor: Hay ro la, bek çi ba ba? Son ra dan öðre ni yo rum ki, bek çi ba ba ya yangýnýn nerde olduðunu sormak olmaz, yakýþýk al maz. Hay ro la bek çi ba ba? di ye cek sin. O da sopasýný vurarak, hiçbir soru duymamýþ gibi, uzakla þa cak baðýra baðýra: Yangýn var... Üsküdar da, Þem si pa þa Ma hal le si nde... Dum, dum, dum. Yangýn var! Ve uzak la þan adýmlar, adýmlar uzaklaþtýkça yak la þan bir teh li ke ya taðýmýn yal nýz - lýðýnda. Þiþtikçe þiþen bir korku beni boðacak, ezecek gibi. Yangýn! Yangýn ne de mek ti 1920 li yýllarýn Ýstanbul un da? Hiç yangýn görme miþ tim, ama asýl kor ku, asýl tehlike yangýndýr, biliyordum. Büyükler hep yangýnlarý anýp du rur lardý be nim önümde: Fa tih yangýný, Beyazýt yangýný, daha birçok evi, mahalleyi kül eden yangýnlar. Uy ku larýma gi ren bu yan gýnlar ney di aca ba? Bir sa bah kapýmýzýn önünde gördüðüm ko ca man ölü sýçan gi bi bir þey mi, yok sa so - kaðýmýzda çöplerin arasýnda dolaþan köpek sürüleri gi bi mi? Ama de ðil, bu bek çi ba banýn uzak la ra yan- 11

sýyan gür se si ömrümde duy du ðum ilk müzik ti; yayýlýyor, uzuyor, hiç bilmediðim koca bir alaný, Ýstanbul denilen uçsuz bucaksýz bu giz dolu þehri sa rý yor du. Kor kunç ama güzel bir þey ol malýydý bu yangýn dedikleri, büyüklerin anlatýp da bitiremedikle ri bu afet. Yangýn var! Yangýn var, nin ni siy le dalýyordum gene uykuya. Ertesi günü de uyanýnca unutuyordum bile sormaya, yangýn nerdeydi, ne olmuþtu. Kedim vardý benim. Kocaman bir tekir kediydi. Adýný ben koymuþtum biliyorum. Pisiaðalar demiþtim ona. Çok severdim Pisiaðalar ý, onunla benim aram da bir tür, bir cins farký ol du ðu nu aklýmdan bile geçirmeden konuþurdum onunla. Pisiaðalar da beni severdi, hem de benim onu sevdiðimden daha çok. Böyle olduðunu dadýmýn, annemin davranýþlarýndan anlardým. Pisiaðalar benden hiç ayrýlmazdý, bütün gün oy nardýk bir lik te, yalnýz ak þam ol du mu yok olurdu ortadan. Dadým onu aramaya koyulur, homurdanýr, söylenirdi ararken: Pis hayvan, gene bir yerlere saklanmýþ olacak, gene girecek çocuðun yataðýna! Pisiaðalar benim göðsüme uzanacak ve be ni bo ða cak di ye kor kar lardý ap tal lar! Kýs kýs gü ler dim bu hal le ri ne. Pi si aða lar ý bu la masýnlar, kilere kapatamasýnlar, diye dilerdim içimden. Gelsin be nim le yatsýn da göster sin bi zim da ha akýllý olduðumuzu. Pi si aða lar la dost lu ðu muz çok uzun sürme di gibime gelir. Bir gün kedimi bulamaz oldum. Evi bir te laþtýr sarmýþtý: Taþýnýyor duk, sandýklar açýlmýþ, bavullar indirilmiþ, denkler baðlanýyordu. Ne olduðu nu, ne ola caðýný pek an ladýðým yok tu. Ýzmir e gitme di ye bir laf do laþýyor du. Ýzmir ne, taþýnmak ne demek, bilmiyordum, ama annemle aþçýbaþý Bedros Aða arasýnda bir fis kos duy muþ tum. O ak þam Pi si- 12

aðalar gene bulunmaz oldu, ama yataðýma gelmedi, sabah da gelmedi, akþam da gelmedi. Nerde Pisiaðalar, nerde kedim? Kedimi isterim! diye avazým çýktýðý kadar baðýrýyordum. Gitti gelmedi, dediler, yarýn ge lir, öbür gün ge lir, ama Pi si aða lar bir da ha gelmedi. Aðlamadým, çocukluðumda aðladýðýmý pek anýmsamýyo rum. Að la maz, ama içim den öyle bir kin, öyle bir hýnç du yardým ki, öle yim is ter dim, öleyim de görsünler cezalarýný, cenazemin arkasýndan yürürken aðlasýnlar, dövünsünler, piþman olsunlar ba na yaptýklarýna. He le o ha in Bed ros Aða yok mu, yemeyecektim artýk yaptýðý o balon gibi þiþkin pufbö rek le ri ni, aðzýma koy ma ya caktým kay maklý ka dayýflarýný. Oh ol sun, pat lasýn, ye me ye cek tim iþte! Þiþli de oturuyorduk. Anacaddeyle Küçükbahçe So kaðý nýn ke siþ ti ði köþe de üç katlý büyük bir ev di evi miz. O ev da ha bir on-on beþ yýl önce si ne de ðin du ru yor du da, þim di ora ya çir kin bir apart man oturttular. Caddeye bakan yanýnda ufacýk bir bahçesi vardý evin, bir de mir par maklýk, bir kaç gül fi daný ile bir sar maþýk, ama her ne den se hiç git mez dik o bah çe ye. Gi riþ kapýsýna saðlý sol lu beþ-altý ba samaklý bir mer di ven le çýkýlýrdý. Üst kat ta da bir cumba vardý, önündeki sedire diz çöker, pencereden cad de ye ba kardým. Ama be nim için evin en çe ki ci yeri merdiven altýndaki bodrum katýydý. Büyük bir taþlýða mut fak, ça maþýrha ne, ki ler ler ve bir de aðabe yi min oyun odasý açýlýrdý. Her za man ka la balýktý oralarý, ama nereye gitsem kovarlardý beni. Hele aðabeyimin izci takýmlarý, futbol toplarý, bisikleti, pom pa larý ve tren le riy le do lu o oda yok mu, ora dan komþu evlere telefon kurduklarýný bilirdim, arkadaþlarý gelip giderdi aðabeyimin. Bütün evi saran bir gürültü yükselirdi o odadan. Neler, kimbilir ne 13

müthiþ þeyler olurdu orada, benim bilmediðim! Bir gün ev de gi dip gel me ler ol du, fýsýltýlar, sýrlar. Ne oluyor diye anlamaya kalmadý ki, dadým beni apar topar teyzemin evine götürdü. Teyzem Teyzecik der dik biz ona an nem den on beþ yaþ küçüktü. Annemin beþ kardeþi olmuþ, beþi de erkek, beþi de ölmüþ der ler di, kýzýldan, kuþpa lazýndan. En so nunda Teyzecik doðmuþ. Neneme herkes acýrdý oðullarý ya þa madý di ye. Oy sa hiç acýna cak bir hal görmüyordum ben ne nem de. Cýva gi bi bir kadýndý, dur ma dan cigara sarar, kahve içer, cigarasýný tüttürürdü. Ýkide bir hizmetçisine: Varsenik, bir kahve ile bir fosfat! diye buyururdu. Fosfat dediði bir bardak beyaz su idi. Ai le miz de her der de de va sayýlýrdý bu fos fat. Sonradan öðrendim ki Sulfosudol denilen mide ve karaciðer ilacýymýþ nenemin içtiði. Hasta mýydý neydi bilmiyorum, ama nenemin sofraya oturup yemek yediðini hiç görmemiþtim. Oturduðunu da pek görmezdik ya, boyuna devinim halinde, zayýf, sinirli, ufak te fek bir kadýndý. Çok þýk el bi se le ri vardý, gerdanýný saran danteller, tüller, baþýnda ipekli yemeniler, so ka ða çýktýðý za man da pýrýl pýrýl si yah ya da eflatun çarþaflar, peçeler. Hele fotinleri, dillere destan dý ne ne min fo tin le ri. Bi zim ai le nin bütün kadýnlarý gi bi o da 33 nu ma ra ayak kabý gi yer di. Topuklu, sivri burunlu siyah rugan ya da gümüþi süet deriden ayakkabýlarýna bayýlýrdým ben. Neneme bayýlýrdým zaten. Pisiaðalar la aramda nasýl gizli bir bað var idiy se, ne nem le de öyley di. Biz baþkaydýk! Ama ne den baþ ka? Bir ze ki lafýdýr gi der di ailemizde. Nenem çok zeki idi, herkes Fatmaným der du rur, ne ne min zekâsý, iþgüzarlýðý önünde eðilir di. Bir hayýr ce mi ye ti nin baþ kaný mý ney di, nenem. Bizim evle teyzemin evi arasýnda bulunan bir apartmanýn bir katýnda otururdu nenem, dedemle 14

bir lik te. Ora ya sýk sýk çar þaflý hanýmlar ge lir, toplantýlar yapýlýrdý. Hep de ne ne min emir ler ve ren tiz sesi duyulurdu. Nenem erkeklerden de kaçmazdý. Dedemle tartýþtýklarýný duyardým sonradan nenemin siyasette de bezi olduðunu öðrendim, bilmem ki mi kaçýrma ya, sak la ma ya yardým et miþ, Ca vit Bey in adý da dolaþýrdý evimizde ; nenem kaþlarýný ça tar, ek þi bir ses le: Fadýl Efen di... di ye çýkýþýrdý de de me. De dem de, pa la býyýklý, iri, yakýþýklý bir er kek, ezi lip büzülürdü onun önünde: Aman Fatmaným... diye kaçamak arar, yaka silkerdi. Cin gibi bir kadýndý nenem, küçücük boyuyla ailede her þeyi evirip çeviren oydu besbelli. Güzel deðil, çirkin bile denirdi ona. Göðüsleri yassý olduðu için, pamuktan memelikler takardý. Dedem için de çapkýn derlerdi. Kimi fýsýltýlar da duymuþumdur sonradan ki, annemin baþka anadan bir kardeþi varmýþ. Dedebey güzel kadýnlardan hoþlandýðýný hiç saklamazdý, seksen lik bir ih ti yar ken, en kývrak kadýnlarýn, acar kadýnlarýn Macar kadýnlarý olduðunu söylemiþti bir gün bana. Bir Macar kadýnýyla bir macerasý olmuþ muy du, yok sa yalnýzca bir özlem miy di di le ge tir diði, bilmiyorum, herhalde ben çok sonra bir Macar la ev len di ðim de, ah ne ya pa yým, de de min esi niy le oldu, dedim, kendi kendime. De dem ba na pek aldýrmaz, ama ne nem çok severdi. Torunlarý arasýnda en çok da beni sevdiðini haksýzca belli ederdi. Ehat Aðabeyimle beni þýmartýr, Aki le Ab la ma hiç yüz ver mez di. Ýki kýz kar deþ kavga ettiðimizde hep beni tutar, haksýz da olsam hep ben den ya na çýkar, ab lamý azar lardý. Ta ço cuk luðumdan beri tuhaf bir ikilik sezerdim ailemizde. Ehat la ben an ne ta rafýndan, Aki le ile Fazýl ba ba ta ra fýndan sayýlýrdýk. Biz ler akýllý, on lar güzel di. Çirkin olduðumu çocukluðum boyunca hep duydum. 15

Aki le güzel, Az ra çir kin, ama akýllý, de yip du rur lardý. Ben de ezik lik le üstünlük karýþýmý bir duy gu duyardým ablama karþý. Teyzem evleneli çok olmamýþtý. Sokaðýn ucunda Kar lo Apart maný nda otu rur du. Onun düðünü de ak lýmda yer et miþ tir. Ama ken di anýlarým mý, yok sa bana anlattýklarý mýydý belleðimde canlanan? Çünkü bu düðün gününü hep an latýr du rur lar, hem de fotoðraflarýný gösterirlerdi. Dedemin evinde olmuþtu bu düðün. Gözlüklü, zayýf, sarýþýn ve çok az ko nuþan bir kocaya vermiþlerdi teyzemi. O gün Teyzecik ne güzeldi gelinlik elbisesiyle, duvaðý da vardý yerlere kadar. Annem siyah bir dantel elbise giymiþti, Ehat beyaz yakalý bir bahriyeli üniformasý, Akile ile ben pem be ipek li den kat kat far balý bi rer es vap. Fo to ð raf ta öyle görülüyor. Saçýmýzda da mum çi çeðin den bi rer çe lenk var. Ehat, Aki le, ben ve bir de akraba çocuðu yerde oturmuþuz, arkamýzda gelinle güvey, kaynanalar, kayýnpederler, annem, babam, halalar, teyzeler. Bir aile fotoðrafý ki, bugün bile bakmaya do ya mam. Ama o düðün bir kâbus ol muþ tu be nim için. Mi sa fir ler le do lu sa lon da bir den bi re Tey ze ci ði bir halýya sar maz mý de dem, elin de kýlýç üstüne yürümez mi? Ne yaptýðýný göremedim, çýðlýðý basýp an ne min ku caðýna sýðýndým. Der ken altýn paralar, pirinçler, þekerler yaðmaya baþladý, çocuklar üþüþtüler, altýnlarý kapan kapana. Ben annemin dantel elbisesinin içine gömülmüþ, gözyaþlarýmdan ne altýn gör düm, ne þe ker. So nu na ka dar küs kaldým dedeme de, teyzemi götürecek olan o sivri burunlu yabancýya da. Kar lo Apart maný na bu kez ne den götürüldüðümü, ne ka dar kaldýðýmý bil mi yo rum. Ev de ne tey zem, ne eniþ tem, kim se cik ler yok tu. Bir ara telefon çaldý, dadým te le fo nu açtý ve bir se vinç çýðlýðý ile be ni kaptýðý gi bi so ka ða fýrladý. Ko þa ko þa eve doð ru 16

gidiyorduk. Ne vardý, ne oluyordu, hiç anlamýyordum. Dadýmda ola ðanüstü bir hal, an lamsýz sözler söyle yip öpüyor du be ni. Eve gir dik ki, bir baþ ka ha va, hem ses siz lik, hem de sa lon da bir sürü haným. Dos doð ru yu karý ka ta çýkardýlar be ni, an nem le ba bamýn ya tak odasýnýn kapýsý açýldý ve büyük ha lam kol larý arasýnda kun dak ta bir be bek le karþýma çýktý: Ýþte bak kardeþin oldu, dedi. Beyaz, bembeyaz bir þey uzattý ba na, bu ka dar pem be-be yaz bir nes ne görmemiþtim ömrümde, yeni doðmuþ bebek görmemiþtim. Þaþtým kaldým. Ama yangýn bek çi si nin se si ku laðýma nasýl bir müzik gi bi gel diy se, o be yaz top be bek de gözümde ilk güzel lik kav ramýnýn doð masýna yol açtý. Ne söyle di ði mi bil mi yo rum, ama bir þey söyleyebildimse, Ne güzel! demiþ olacaðým. Küçük Fazýl ýn doðumunu izleyen olaylar karýþýk ve üzücü olaylardýr. Annem doðurduktan hemen son ra bir ku lak has talýðýna tu tul du, ameliyat oldu. Emziremedi Fazýl ý, bir sütnine tutuldu. Sütni ne yi görünce dondum kaldým, saklanacak delik aradým. Bir Arap sütnineydi. Fatma Teyze - Rumeli þivesiyle Fatma Tiyze dediðimiz ufak tefek bir akrabamýz vardý, eve ge lir, iþ ler görürdü, iþ le ri arasýnda da ba na masal anlatýrdý. Fatma Tiyze nin masallarý dünyanýn en güzel masallarý idi bence: Tokmacýk masalýný, kedilerin çamaþýr yýkayýþýný anlatýrdý. Hepsinde de bir Arap bacý, da ha doð ru su bir Arap cadý ge çer di, bir du daðý yer de, bir du daðý gökte. Arap, Tok macýðý kaçýrýr, iðneli fýçýya sokardý. Eh, peki þimdi beyaz bebeði ne yapacaktý Arap sütnine? Kaçýracak mý, yoksa iðnelerle delik deþik mi edecekti? Niçin, niçin gelmiþti bu kadýn, deli miydiler, sokulur muydu eve bu Arap? Korkudan günlerce yaklaþamaz oldum sütnineye. Oysa bembeyaz bir süt akýyordu memelerinden. Fazýl da kana kana emiyor, tosuncuk gibi Gülleylâ ya Anýlar 17/2

geliþiyordu. Bir gün dadým sütninenin sütünden bir kah ve fin canýna dam latýp ba na da içir di. Hiç tadý yoktu bu sütün. Sevmedim, ama beyaz olmasýna be yaz dý, o ka ra me me den bu ka dar be yaz bir süt aktýðýna þaþtým. Günler geçti, derken evimizde bir gece kýyamet koptu. Ben bile kalktým yataðýmdan. Sa lo na, so fa ya po lis ler dol muþ tu. An nem: Ah, el mas la rým! di ye hüngür hüngür aðlýyor, dövünüyor du. Ba bam bir ona, bir de çýlgýna dönmüþ dadýya, bir de odanýn bir köþe sin de bir bi ri ne sarýlmýþ, kor ku ile ba kan Ehat la Aki le ye koþu yor, bir yandan da polislere bir þeyler anlatýyordu. Neden son ra an ladým ki, Arap sütni ne o ak þam an nem le babamýn evde olmayýþýndan, dadýnýn da bizimle üst katta bulunuþundan faydalanarak, annemin yatak odasýna girmiþ, dolabý açmýþ ve mücevher kutusunu ol du ðu gi bi çal mýþ götürmüþ. An nem yýllar yýlý bu kutuda neler, ne yüzükler, ne bilezikler, ne beþi birlikler, ne küpeler olduðunu sayýp dururdu. Akile nin ve be nim mi ne yü zükle ri miz de vardý için de. Altýn saatler, daha ne bileyim neler, hepsi gitmiþti. Bu Arap sütni ne nin hýrsýzlýðý olayý yýlan hikâye si gi bi uzayýp gitti ailemizde, zehir etti evin havasýný. Bir süre sonra polis sütnineyi buldu getirdi, ama mücevher le ri Ka palý çar þý da bir ku yum cu ya satmýþtý, ku yum cu da bil mem ki me satmýþ ya da ver miþ ti, arandý ta randý, ge le ge le Aki le nin ve be nim mi ne yüzüklerimiz geri geldi. Annemin asýl kýymetli parça larý sýr ol muþ tu, yalnýz o ge ce par maðýnda bu lunan tek taþ yüzükle ku laðýnda ki in ci küpe ler kalmýþtý. Arap sütni ne böy le ayrýldý git ti ha yatýmýzdan, ama ev de býraktýðý kor ku ve güvensizlik havasý silinemedi bir türlü. O sýralarda bütün Ýstan bul kor ku ve güven siz lik için de ya þý yor du, Ýstanbul un iþgal günleri idi. 18

Beþ-altý yaþýnda bir ço cuk çev re sin de olup bi teni bilinciyle kavrayamaz, yalnýzca sezer. Ama bilinçsiz sezgi duygularýn en etkeni olacak ki, çocukluðumu zun iyi ya da kötü olay larý biz de en çok yer edenler dir. 1920 yýllarýnýn baþýnda Ýstan bul da ne olu yordu? Ýstan bul di ye bir ad iþit miþ tim her hal de, ama Türki ye adýný hiç duy mamýþtým. Þim di düþünüyorum da, yalnýz be nim ço cuk ka fam da de ðil, çev remde ki büyükle rin bi lin cin de de yok tu böyle bir kavram. Ama bir þey ler olu yor du ve yalnýz bi zim sýska aç köpeklerin dolaþtýðý mahallede deðil, çok daha yay gýn bir çev re de oluþ mak taydý bu ol gu. Ama neydi? Büyükler bir þey ler fýsýldaþýyor lardý ara larýnda, duvarlardan sakýnýr gibi kuþkulu bakýþlarla. Mustafa Kemal adýný hiç duymuþ muydum? Bilemiyorum kesinlikle. Ne var ki, olup bitenin buralarda, yangýn bekçisinin dolaþtýðý bize yakýn ya da uzak mahallelerde olmadýðýný sezinliyordum. Uzak bir yerlerde bir þeyler oluþuyordu, ama ne? Ýstanbul sessizliðe gömülmüþ susuyordu, duyulur duyulmaz yankýlara kulak kesilmiþ gibiydi. Bir tuhaf adam lar dolaþýyordu ýssýz caddelerde, kamyonlar dolusu asker geçiyordu. Kimdi, neydi bu adamlar, anneme, dadýma sorsam bir yanýt alamayacaðýmý biliyordum. Herkes gözle ri ni ye re in dir miþ, bir bi rin den sýr sak lar durumdaydý. Hiç sokaða da çýkarmýyorlardý beni. Fazýl uyuyordu beþiðinde, bense pencereden bakýyor dum hep. Bir sa bah tram vay ray larýna bir adamýn eði le rek bir þey koy du ðu nu gördüm. Dadým da sedirde yanýmda oturuyordu. O adam ne yapýyordu: Bak, bak, dadý bak, ne yapýyor, fe na bir þey yapýyor! demeye kalmadan, dadým beni kolunun altýna aldýðý gibi sofaya kaçýrdý. Bir patlama oldu. Ama býrakmadýlar beni bir daha odaya gireyim, pencereden bakayým. Korkulu bakýþlarýma, sorularýma kimse 19

bir yanýt ver me ye ya naþmýyor du. Ney di bu büyüklerin benden sakladýklarý sýr? Rahatsýz, sinirli, aksi bir çocuk olmuþtum, oturttuklarý yerde bir an olsun kalamýyordum, oturaðýmýn üstünde bile duramýyordum. Yaramaz çocuk, kakasýný yapmak istemiyor, diye çatýyorlardý bana. Kýrmýzý-mavi çiçekli bir porselen oturaðým vardý, çatlamýþtý, dadým beni onun üstüne oturtmaya yanaþmýyordu, ama ben ille de çiçekli oturak diyor, yoksa kakamý yapmam, diye direniyordum. Ta ki günün birinde çiçekli oturaðým ya rýl dý ve bir par çasý ar kam da büyük bir ya ra açtý. Kýyamet koptu o gün, annem evde yoktu, Erenköy deki dok tor dayýmýza git miþ ti sanýyo rum. Ne nem baðýra çaðýra gel di, al kan lar için dey dim. Son ra ne ol du bilmiyorum. Yaram zamanla iyileþti, ama ta yarý belime kadar uzanan izini göstermekten yýllarca övünç duydum. Ailede dillere destan olmuþtu bu olay, kah ra maný da ben ol du ðum için çok men nundum. Yeni çinko oturaðýmýn üstünde yeteri kadar oturabiliyordum artýk, hep aklýmdan o þanlý yaralanma olayýný geçirdiðim için. Büyükle rin ben den sak ladýklarý sýr bir den patlak verdi. Bir sabah Teyzecik aðlaya aðlaya çýkageldi. Geceydi, doðurmak üzereydi, bir ikinci küçük bebek de teyzemden doðacak diye müjde vermiþlerdi bana. Ama bebek doðurmaya gelmemiþti besbelli tey zem bu sa bah. Að la ma bütün evi sardý, der ken beni býrakýp herkes sokaklara döküldü. Neden sonra öðrendim ki teyzemi evinden kovmuþlar. Niçin, yangýn mý oldu, diye sordum, hayýr, Ýngiliz askerleri iþgal etmiþler evini. Bunun da ne olduðunu anlamak kolay deðildi benim için. Ancak çevremdeki herkesin yüzünden fýþkýran kin ve nefret belirtilerini görünce, bu Ýngiliz askeri denilen kiþilerin masallardaki devlerden, cinlerden de beter, kötü kiþiler 20

olduklarýna kanaat getirdim. Teyzemi evinden kovmak ha! Ýçim de bir þey lerin köpürdüðünü du yu yordum. Bir so pa al sam, gi dip vur sam ya da ke di gi bi üstlerine atlayýp týrmalasam, ýsýrsam mý? Tey zem le eniþ tem baþ ka bir ye re taþýndýlar, caddede kaynanasý Nazmiye Haným ýn evine olacak. Ora da bir oð lan ço cuk da ha doð du: Ata, bi zim Fazýl dan bir kaç ay küçüktü, ama kar deþ gi bi büyüdü ler. Ne nem Fazýl ý, Hem be yim dir, hem pa þam, hem canýmdýr, hem kocam, diyerek seviyor, Nazmiye Haným da ken di ko casýnýn adýný taþýyan Ata yý kol larýndan düþürmüyor du. Ne var ki, bi zim tom bul, sarý buk le li Du dul, es mer ve bi raz zayýf Ata dan daha güzel bir bebekti. Teyzecik evinden olmuþtu. Zavallý, avukatlýk yapan dedemin devlet kapýsýndaki bütün tanýdýklarý bu durumu önleyememiþlerdi. Ben yi ne de bir þey an la yamýyor dum, ev tey ze min, eniþtemin evi diyorlardý, peki niçin bu korkunç adamlar oraya girmiþ de teyzemi atmýþlardý? Olaðanüstü bir du rum vardý, ama þim di iyi ce anýmsýyorum, bu durumun savaþla iliþkisini belirtmemiþlerdi ba na. Sa vaþ ya da harp sözü geç me miþ ti be nim önüm de. Ve þim di anlýyo rum ki iþ gal altýnda ki Ýstanbul un halký harp sözünü aðzýna alamayacak ka dar ürkmüþ, pýsýrýklaþmýþtý. Ýngi liz as ker le ri, Fransýz as ker le ri, pe ki Türk as ker le ri ner dey di? Düþman sözü geç me di ði gi bi, Türk sözünü ara da bul. Kadýn-er kek her kes ka ra bir çar þafýn altýna saklanmýþ, sinmiþ, pusmuþ gibiydi. Kaçamak bakýþlar, sorulan sorulara karþýlýk vermeme, suskunluk hep ve her yer de, bir so ru sor sam, bir açýkla ma is te sem, Sus, aðzýna bi ber sürerim! ya da, Sus, ið ne ba tý rýrým diline! Ne iðrençti bu insanlar! Ýdare-i maslahat di ye bir lafý hiç düþürmüyor lardý dil le rin den. Bi zim bugünkü boþ ver me miz gi bi bir þey. Ne ya lan 21

22

23