Beraat Eden Sanıklar Müdafiinin Vek âlet Ücreti



Benzer belgeler
Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

(3) Bu Tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, Tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

İdari Yargının Geleceği

21 Aralık 2015 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : TEBLİĞ

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

TEBLİĞ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından:

Resmî Gazete TEBLİĞ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

GENEL HÜKÜMLER. (3) İşbu tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

8 Nisan 2016 CUMA Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA


Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ 2004

1 ( TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR BURAK EDİŞ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/11177)

TEBLİĞ AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar

TEBLİĞ. (3) İşbu tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

TEBLİĞ. (3) İşbu tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

Adli Yadım Bürosu ADLİ YARDIM BÜROSU

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2006

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

Prof. Dr. Çetin ARSLAN Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı

(3) İşbu tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmışolarak kabul edilir.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

TEBLİĞ. (3) İşbu tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, tarife hükümleri üzerinden yapılmış olarak kabul edilir.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2014/ Sayılı Kanunla Vergi Yargılamasına ve Ticaret Mahkemelerine İlişkin Getirilen Yenilikler

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TÜRK YARGI SİSTEMİ YARGITAY Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

T.C. SAMSUN BAROSU BAŞKANLIĞI

SUÇ İŞLEMEDEN YAŞAM. BİZ YARDIM EDİYORUZ. SUÇLU MAĞDUR EŞİTLEMESİ

2 Ocak 2017 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER. Amaç ve kapsam

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

21 Aralık 2015 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ GENEL HÜKÜMLER. Konu ve kapsam

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFELERİ[1]

MADDE 2 : Bu Yönetmelik, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince müdafi veya vekil görevlendirilmesi ile bu kişilere yapılacak ödemeleri kapsar.

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

30 Aralık 2017 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Genç Asliye Ceza Mahkemesi

OSMANİYE BAROSU SAYI : 2017/ DANIŞTAY BAŞKANLIĞI NA Gönderilmek Üzere OSMANİYE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ'NE

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2015

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFELERİ[1]

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Arş. Gör. F. Umay GENÇ

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

T.C. ANKARA 17. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/963 KARAR NO : 2011/1582

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

Milletlerarası Ceza Hukuku (Özgenç)

REKABET KURULU KARARI

İŞ KAZALARINDA TEKNİK BİLİRKİŞİLİK. Prof. Dr. Talat CANBOLAT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Transkript:

Beraat Eden Sanıklar Müdafiinin Vek âlet Ücreti Av. Coşkun ÖZBUDAK* * Ankara Barosu.

1. Giriş Bilindiği gibi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT), beraat eden sanık yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi kuralını da içermektedir. Ceza yargılaması uygulamasında mahkemeler bu hususta oldukça cimri davranmakta ve müdafii, müvekkilinin beraat etmiş olduğu bir hükmü vekâlet ücreti yönünden temyiz edip etmeme ikilemiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Neyse ki bu sorun beraat eden sanık yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönündeki yerleşik kararlarla, en azından Yargıtay uygulamasında çözüme kavuşturulmuştur. Yargıtay a göre: ( ) avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu ve hükümde yargılama giderlerinin gösterilmesi gerektiği hususları 5271 sayılı CYY nın 324. maddesinin ilk üç fıkrasında şöyle düzenlenmiştir: (1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir. (2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir. (3) Giderlerin miktarı ile iki taraftan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını mahkeme başkanı veya hâkim belirler. CYY nın beraat ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde gider başlığını taşıyan 327. maddesinde ise; (1) Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir. (2) Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir. hükümleri yer almaktadır. ( ) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesinde ise; Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir denilmektedir. 5271 sayılı CYY ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin açıklanan hükümlerine göre beraat eden sanığın, hakkında açılan kamu davasında, kendisini savunmak için yardımından yararlandığı müdafıe ödemek zorunda olduğu vekalet ücretinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yazılı miktar esas alınmak suretiyle Devlet Hazinesine yükletilmesi yasaya uygun dur [1]. Ancak bu defa da aynı müdafiin birden fazla müvekkilinin beraatına karar verilmesi halinde vekâlet ücretine ne şekilde hükmedilmesi gerektiği hususunda mahkeme uygulamalarında sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Mahkemeler [1] Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 17.09.2008 tarih ve E: 2008/862, K: 2008/16994 sayılı kararı. 2012/ 4 Ankara Barosu Dergisi 319

aynı müdafiin birden fazla müvekkilinin beraatına karar verdiğinde, yalnız bir vekâlet ücretine hükmetmekte, gerekçe olarak da bu konuda AAÜT de açık hüküm bulunmamasını göstermektedirler. Bu çalışmada, aynı müdafiin birden fazla müvekkilinin beraatına karar verilmesi halinde vekâlet ücretine ne şekilde hükmedilmesi gerektiği sorusuna cevap aranacaktır. 2. İnceleme 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanununun (CMK) 324/1. maddesi uyarınca tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri yargılama giderlerindendir. AAÜT nin Ceza davalarında ücret başlıklı 13. maddesi de şöyledir: (1) Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir. (2) Ceza hükmü taşıyan özel yasa, tüzük ve kararnamelere göre yalnız para cezasına hükmolunan davalarda tarifeye göre belirlenecek avukatlık ücreti hükmolunan para cezası tutarını geçemez. (3) CMK 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurularda, Tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki, hükmedilecek bu ücret ikinci kısmın ikinci bölümünün onuncu sıra numarasındaki ücretten az olamaz. (4) Çocuk mahkemelerinde görülen davalarda, asliye ceza; çocuk ağır ceza mahkemelerinde görülen davalarda da ağır ceza mahkemeleri için Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde öngörülen maktu ücretlere ilişkin hükümler uygulanır. (5) Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu hükümlerden hareketle konumuz bakımından hukuka uygun bir sonuca ulaşabilmek için ceza yargılamasının niteliği ve ayırt edici unsurları üzerinde durmak gerekmektedir. Ceza hukuk, genel bir tanımlamaya göre, ceza yaptırımının uygulanmasını gerektiren hukuki ihlallerin, sapmaların nelerden ibaret olduğunu, bu husustaki kuralları ve esasları gösteren hukuk dalıdır. [2] Ceza hukukunda arana husus ceza ilişkisinin tarafları nı tespitten ibarettir. Ceza ilişkisi tipe uygun bir eylemin yapılması ile kurulmaktadır. Her kim bu [2] DÖNMEZER, Sulhi ERMAN, Sahir: Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, İstanbul, 1987, s. 4 320 Ankara Barosu Dergisi 2012/ 4

eylemi yapmışsa, ceza ilişkisinin tarafı da odur ve yalnız ona suçlu veya suç faili demek uygun olur. [3] Çağdaş hukuk düzeninde suç faili olabilmek için, insan olmak ve hayatta bulunmak gibi iki temel koşul söz konusudur. [4] Bu koşullara 5237 sayılı TCK nin 20/2. maddesinde: Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır. denilerek yer verilmiştir. Ceza sorumluluğunun şahsiliği, mevzuatımız bakımından Anayasal bir ilkedir. Anayasanın 38/6. maddesine göre: Ceza sorumluluğu şahsidir. Yine 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 20/1. maddesinde de Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. kuralı bulunmaktadır. Ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralı ile kusursuz ceza olmaz kuralı, birbirinden ayrı hususlara ilişkin iki kural olmakla birlikte, bunlar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. [5] Modern ceza hukukunda cezanın şahsiliği yanında kişiselleştirilmesinin de önem kazanmasının bir sonucu olarak, kişi, sadece kendi fiilinden sorumludur. Mensubu bulunduğu aile veya topluluğa dâhil olanların işledikleri suçtan sorumlu tutulmaz. [6] Çok failli bir suçta sanıklardan birinin hukuki sorumluluğu bulunsa dahi, suçu işlediğine dair delil elde edilemediği takdirde hakkında beraat kararı verilmesi, cezaların şahsiliği ilkesinin bir gereğidir. [7] Bunun gibi, Anayasa Mahkemesine göre, cezanın şahsa değil, fiile göre tertibi de, ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının doğal sonucudur. [8] Anayasa Mahkemesi bir kararında: Uzlaşmanın, her iki tarafın özgür iradelerine ve kabullerine dayanması nedeniyle, her sanık-mağdur uzlaşmasının ayrı şekilde yürütülmesi işin doğası gereğidir. Zira, sanıklardan birisinin mağdur ile uzlaşması halinde, bu sonucun diğer sanık veya şüphelilere teşmil edilmesi ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olacaktır. Yasakoyucu uzlaşmada şikâyetin bölünmezliği veya sirayet ilkesinden farklı bir tercihte bulunmuştur. Bilindiği üzere, şikâyet ederken de şikâyetten vazgeçerken de mağdur, sanıklar veya şüpheliler arasında seçim yapamaz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu nun 73. maddesinin (5) numaralı fıkrasında şikâyetin bölünmezliği ilkesine yer verilmiştir. Yasakoyucu şikâyetin bölünmezliği ilkesini uzlaşma kurumu [3] DÖNMEZER ERMAN: age., s. 433 [4] DÖNMEZER ERMAN: age., s. 434 [5] ÖZGENÇ, İzzet: Türk Ceza Kanunu Şerhi, Ankara, 2005, s. 280 [6] BAKICI, Sedat: Ceza Hukuku Genel Hükümleri, Ankara, 2008, s. 329, 330 [7] Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 07.11.2007 tarih ve E: 2007/8444, K: 2007/14541 sayılı kararı [8] Anayasa Mahkemesinin 22.12.1964 tarih ve E: 1963/166, K: 1964/76 sayılı kararı 2012/ 4 Ankara Barosu Dergisi 321

açısından kabul etmemiştir. Ancak şikâyetin bölünmezliği veya sirayeti anayasal bir zorunluluk olmadığı gibi, yasakoyucunun bu ilkeyi her ceza kurumu açısından uygulamasını zorunlu kılan bir ilke de bulunmamaktadır. Önceki bölümlerde açıklandığı gibi, yasakoyucu bu konuda takdir yetkisini kullanmıştır. [9] Demek suretiyle ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine vurgu yapmıştır. Yukarıdan beri yapılan açıklamalardan maksat, ulaşmayı amaçladığımız sonuç bakımından ceza hukukunun niteliğinin ortaya konmasıdır. Konumuz açısından belirleyici olan AAÜT hükümlerinin yasal dayanağı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunudur. Kanunun 168. maddesi uyarınca, AAÜT, her yıl Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Bu tarife Adalet Bakanlığınca onaylandığı takdirde kesinleşir. 169. maddeye göre de: Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. 1136 sayılı Kanunun 169. maddesindeki karşı tarafa yükletilme kuralının ceza yargılaması bakımından yasal dayanağı ise CMK nin 324. maddesidir. Bu maddeye göre: Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir. Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir. Her ne kadar CMK nin 324. maddesinde Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedileceğine yönelik açık bir hüküm bulunmasa da, gerek maddedeki tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ifadesi ve gerekse dayanağını 1136 sayılı kanundan alan AAÜT hükmü, bu konudaki duraksamayı gidermektedir. Gerçekten de, Tarife hükmünün kanuni bir dayanağının bulunmadığı yönündeki görüş Yargıtay nezdinde kabul görmemektedir. [10] AAÜT ye konumuz açısından baktığımızda, ilk tespit etmemiz gereken husus, Tarifenin amacıdır. Bize göre AAÜT, avukatı ve hukuki yardımı temel alan bir tarifedir. Kural da her hukuki yardım için ayrı vekâlet ücreti ödenmesidir. Bu kuralın istisnaları gösterilmiştir. Örneğin Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur. (AAÜT md. 3/2), Aynı hukuki yardımın birden çok avukat tarafından yapılması durumunda, karşı tarafa bir avukatlık ücretinden fazlası yükletilemez. (AAÜT md. 4) [9] Anayasa Mahkemesinin 01.10.20069 tarih ve E: 2006/106, K: 2009/124 sayılı kararı [10] Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 17.09.2008 tarih ve E: 2008/862, K: 2008/16994 sayılı, 19.04.2010 tarih ve E: 2008/10604, K: 2010/7389 sayılı kararları 322 Ankara Barosu Dergisi 2012/ 4

Bizi bu sonuca ulaştıran hükümlerden AAÜT nin 4. maddesi, hem AAÜT nin; avukatı ve hukuki yardımı temel alan bir tarife olup, her avukat için ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi kuralını benimsediğine kanıt olmak, hem de bu kuralın bir istisnasını teşkil etmek gibi ikili bir işleve sahiptir. Şöyle ki, bu Madde, varlığıyla, hem aynı tarafın her bir vekiline ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesini önleyerek, Tarifenin anlayışının avukat ve hukuki yardım temelli olduğunu kanıtlamakta, hem de böylelikle avukatı ve hukuki yardımı esas alan anlayışa temel bir istisna getirmektedir. Bize göre bu maddenin asıl işlevi, (temel istisnayı da göstererek) Tarifenin avukatı ve hukuki yardımı esas aldığını ortaya koymasıdır. Bu yönleriyle AAÜT nin 4. maddesi de mahkemelerin, aynı müdafiin birden fazla müvekkilinin beraatına karar verdiğinde, yalnız bir vekâlet ücretine hükmetmesi ve gerekçe olarak da, bu konuda AAÜT de açık hüküm bulunmamasını göstermesinin, hukuki temelden yoksun olduğunu göstermektedir. Ayrıca AAÜT nin konumuza ilişkin hükmü, Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık tan bahsetmektedir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışıldığı üzere, çok failli bir suçta sanıklar hakkında beraat hükmü kurulması halinde, her sanık ayrı ayrı beraat etmektedir. Bir başka ifadeyle, her sanığın eylemi ayrı ayrı değerlendirilerek, suç oluşturmadığına yönelik ayrı ayrı hükme varılmaktadır. Öte yandan birden fazla sanığın ceza kanununun aynı maddesindeki suçtan yargılanması da, aynı eylemden yargılandıkları anlamına gelmemektedir. Örneğin TCK nin 257. maddesindeki Görevi kötüye kullanma suçundan yargılanan; biri amir, biri de memur durumunda olan iki sanığın eylemleri aynı değildir. Amirin eylemi, yasaya aykırı olarak talimat vermek/vermemek şeklinde olmasına karşılık, memurun eylemi bu talimatı uygulamak/uygulamamak şeklinde olacaktır. Böyle bir olayda sanıklardan biri beraat ederken diğerinin mahkûm olması, her ikisinin de beraat etmesi veya mahkûm olması olasılık dâhilindedir. Şu halde, uygulanan madde aynı olmakla birlikte, sanıkların eylemlerinin, bir başka ifadeyle, yasa kuralını ihlal biçimlerinin, dolayısıyla da beraat sebeplerinin farklı olduğu kuşkusuzdur. Keza aynı yargılamada her iki sanığı savunma durumunda olan müdafiin (öyleymiş gibi görünse de) tek bir savunma yaptığını söylemeye de olanak yoktur. Nitekim yeterli bir savunma için, her bir sanığın; hangi eylemlerinin, hangi hukuki nedenlerle ve hangi deliller ışığında, neden suç oluşturmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Bu yapıldığında da ortada tek bir savunma ve tek bir hukuki yardım bulunduğunu kabul etmek olanaksızdır. Yine suçun kanuni tanımında yer alan, fiili birlikte gerçekleştirme (iştirak) halinde de aynı durum geçerlidir. Bilindiği üzere, 765 sayılı TCK de daha ayrıntılı olarak düzenlenmiş bulunan iştirak hükümleri 5237 sayılı TCK de fiilin 2012/ 4 Ankara Barosu Dergisi 323

işlenişi üzerinde kurulan hâkimiyet ölçü alınarak düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK uygulamasında asli maddi iştirak, asli manevi iştirak, fer i maddi iştirak ve fer i manevi iştirak gibi teorik kavramlarla açıklanan iştirak halleri, 5237 sayılı TCK de faillik, azmettirme ve yardım etme maddeleri altında düzenlenmiştir. Bir suçun işlenmesi kapsamında yukarıdaki sorumluluk statüsünden birine sahip olan failler için aynı savunmanın yapılamayacağı kuşkusuzdur. Çünkü suç ve ihlal edilen yasa kuralı tek olmasına rağmen, her bir faile isnat edilen eylem (yasa kuralını ihlal biçimi) ve doğal olarak da savunma farklıdır. Esasen beraat eden sanıkların müdafilerinin farklı avukatlar olması halinde, her bir sanık yararına ayrın ayrı vekâlet ücretine hükmedilecek olması da bizi aynı sonuca götürmektedir. Daha da önemlisi vekâlet ücretine hükmedilebilmesinin asıl koşulu, kendisini vekil ile temsil ettirmiş olan sanığın beraat etmesi dir, avukatının kim olduğu önemli değildir. AAÜT hükmünün ifade biçiminden de anlaşılacağı üzere, somut durum, her bir sanığın kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmasıdır. AAÜT gereğince, önemli olan vekil ile temsil edilmiş olma dır, vekilin aynı ya da ayrı avukatlar olması değildir. Terminolojik açıdan bakıldığında da AAÜT hükmünün sanık şeklindeki ifade biçimi, ceza hukukunun yukarıda açıklanan ilkeleri ile uyumlu, hatta bu ilkelerin gereğidir. Zira her sanık kendi eylemine özgü hukuki nedenler uyarınca beraat etmiştir. Birlikte beraat hiçbir şekilde söz konusu değildir. 4. Sonuç Ceza hukukunda geçerli ve Anayasal bir kural olan ceza sorumluluğunun şahsiliği, avukat açısından, aynı dosya kapsamında müdafii bulunduğu her bir sanığın; hangi eylemlerinin, hangi hukuki nedenlerle ve hangi deliller ışığında, neden suç oluşturmadığının ortaya konulması şeklinde tezahür etmektedir. Bu durumda da tek bir savunma ve tek bir hukuki yardımdan söz etmek olanaksızdır. Vekâlet ücretine hükmedilmesinin asıl ölçütü beraat eden sanık tır. Müdafi aynı olsa da gerçek olan her bir sanığın kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmasıdır. Bu vekilin aynı ya da ayrı avukat olmasının, vekâlet ücretinin nasıl takdir edileceği noktasında hiçbir önemi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, hukuka uygun ve adil bir sonuca varabilme bağlamında başlıca hukuki aracın yorum olduğu da kuşkusuzdur. Bir hukuk kuralını yorumlarken, izin verildiği ölçüde, hukukun genel ilkelerinin, o kuralın ait olduğu hukuk alanına ait ilkelerin ve ilgili mevzuat hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi zorunludur. Hukukçunun görevi kanunu uygulayarak, olguyu kanun gözü ile ölçmektir. Bu bağlamda kanunu yorumlamak demek, kanunun ruhunu ortaya koymak 324 Ankara Barosu Dergisi 2012/ 4

demektir. Her kanun çeşitli etkenlerin ürünü olduğundan, kanunun gerçek anlamı ancak bu etkenlerin anlaşılmasıyla ortaya çıkabilir. Hukuk kuralında ifadesini bulan fikrin ortaya çıkarılmasında; kuralın lâfzî anlamı, tarihçesi, hukuk ve kanun sistemindeki yeri önemlidir. Ayrıca hukuk kuralının kıyasen uygulanması, kıyas edilecek hukuk kuralının niteliğine bağlıdır. Kural genel bir prensibi ifade ediyorsa kıyas mümkündür. Özel bir olgu için konmuşsa kıyas uygun değildir. Ancak bir normun genel veya özel olduğunu bize bildirecek olan, kuralın hukuk sistemindeki yeridir. Her kanun normu kanun koyucunun çarpışan menfaatlere biçtiği değerin bir ifadesidir. Hâkimin kanuna bağlı olduğu ve ancak kanun çerçevesinde hüküm vereceği kuralı hâkimin, kanunun lâfzına bağlı olması demek değildir. Bunun anlamı şudur: Hâkim çarpışan menfaatlerin toplumsal değeri hakkında kanun koyucudan farklı bir hüküm veremez. Hukukçu her hangi bir maddeyi uygularken yorum faaliyetini yukarıdaki kurallar çerçevesinde, bilimsel bir şekilde yapmalı ve bulduğu yorum normunu mantıkla da kanıtlayabilmelidir. [11] Konuya ilişkin uygulamada ortaya çıkan hukuka aykırı sonuçların; hukuk kuralı yorumlanırken, izin verildiği ölçüde, hukukun genel ilkelerinin, o kuralın ait olduğu hukuk alanına ait kuralların ve ilgili mevzuat hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmemesinden, yorum ve kıyas ilkelerinin doğru uygulanmamasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Hemen yukarıda atıf yapılan yorum ilkeleri bağlamında; eldeki konuya ilişkin kuralların sözel anlamı, tarihçesi, hukuk ve kanun sistemindeki yeri, kıyas yapılacak kuralların niteliği ve yasa (mevzuat) yapıcının amacı dikkate alınarak bir hükme ulaşma çabasının, adil bir sonuca varmayı mümkün kılacağı düşünülmektedir. [11] E. HİRŞ: Pratık Hukukta İlmî İspat ve Tefsîr, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl 1943 Cilt 1 Sayı 2, S. 192-199, http://auhf.ankara.edu.tr/auhfd/auhf-dergisi/ yil-1943-cilt-1-sayi-1-4/ (İndirme tarihi: 30.04.2011) 2012/ 4 Ankara Barosu Dergisi 325

KAYNAKÇA BAKICI, Sedat: Ceza Hukuku Genel Hükümleri, Ankara, 2008 DÖNMEZER, Sulhi ERMAN, Sahir: Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, İstanbul, 1987 HİRŞ Ernest E: Pratık Hukukta İlmî İspat ve Tefsîr, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl 1943 Cilt 1 Sayı 2 ÖZGENÇ, İzzet: Türk Ceza Kanunu Şerhi, Ankara, 2005 YARGI KARARLARI Anayasa Mahkemesinin 22.12.1964 tarih ve E: 1963/166, K: 1964/76 sayılı kararı Anayasa Mahkemesinin 01.10.20069 tarih ve E: 2006/106, K: 2009/124 sayılı kararı Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 07.11.2007 tarih ve E: 2007/8444, K: 2007/14541 sayılı kararı Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 17.09.2008 tarih ve E: 2008/862, K: 2008/16994 sayılı kararı Yargıtay 4.Ceza Dairesinin 19.04.2010 tarih ve E: 2008/10604, K: 2010/7389 sayılı kararı 326 Ankara Barosu Dergisi 2012/ 4