T a n itim VE T ü r k TURİZMİNDE KARAGÖZ ÜNVER ORAL



Benzer belgeler
YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

56. ULUSLARARASI AKŞEHİR NASREDDİN HOCA ANMA VE MİZAH GÜNLERİ PROGRAMI 5 TEMMUZ 2014 PAZAR

55. ULUSLARARASI AKŞEHİR NASREDDİN HOCA ANMA VE MİZAH GÜNLERİ PROGRAMI

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Helena Center Helena Wood Art. Elegance of The Wood

Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir.

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

TEMEİ, ESER II II II

Darüşşafaka Eğitim Kurumları Hafta Sonu Cumartesi Etkinlikleri Eğitim Öğretim Yılı

FESTİVAL HAKKINDA. Magical Fest Türkiye'de en çok biletli seyircinin ağırlayacağı bir festival olacak.

Konu: Turizmin gelişmesinde doğal güzellikler ve tarihi eserler mi yoksa tesisler mi daha etkilidir.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BuranoVenedik denince akla ilk

31.ULUSLARARASI ÇORUM HİTİT FUAR VE FESTİVALİ PROGRAM

Dr. Öz ün Yunan Kahvesi Tanıtımına Karşı İmza Kampanyası Saturday, 04 May :23

BODRUM DA JAPONLARIN RENKLİ ETKİNLİKLERİ İLGİ ÇEKTİ

Gazi Mahallesi Şenol Caddesi No: 3 (Karagözlü Ev) Yenimahalle-Ankara. t f

Türk Hava Yolları nın TK 1793 sefer sayılı uçuşu ile saat 08:15 de Atatürk Havalimanı ndan hareket ediyor ve yerel saatle 10:45 de Stockholm

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

BÜLTENİMİZDE NELER VAR?

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

ŞUBAT AYI BÜLTENİMİZ

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (18 Aralık Şubat 2018)

12. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ.

22/ 08 / Sevgili Arkadaşlar,

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

DRAMADA EĞİTİM ORTAMI

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

AKÇAABAT ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ COMENIUS OKUL ORTAKLIKLARI PROJESİ

İTÜ HBSK ÜNİVERSİTELER ARASI HALK KÜLTÜRÜ GÜNLERİ İTÜ HALK BİLİMİ VE SANATLARI KULÜBÜ

Bodrum-Kos arasındaki turizm ve ticaret işbirliği

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

MEGEP (MESLEKİ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

''Hepimiz Atatürk'üz''

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN


T.C. ESKĠġEHĠR ODUNPAZARI BELEDĠYE BAġKANLIĞI. KÜLTÜR VE SOSYAL ĠġLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKĠ, SORUMLULUK,

VERİMLİ DERS ÇALISMA YÖNTEMLERİ

Yeteneğiniz Mesleğiniz Olabilir!

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

Bilgisayarın Yararları ve Zararları

Darüşşafaka Eğitim Kurumları. Hafta Sonu Cumartesi Etkinlikleri Eğitim Öğretim Yılı

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

KISA TARİHÇE : ŞEHİR ÖZELLİKLERİ :

GENÇLİK HAFTASI PROGRAMI

Her birini özenle seçtiğimiz çiçeklere ek olarak mağazamızda İtalya'dan getirdiğimiz kullanışlı ve dekoratif hediyelik eşyaları da bulacaksınız.

16 Kasım 2017 İstanbul Oyuncak Müzesini Gezdik...

Aşağıdaki 5 cümlenin hepsine evet demiyorsanız, bu pdf dosyasını incelemek için gereken 3 dakikayı ayırmasanız da olur

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

TEMALARIMIZ KULELER DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ DÜNYA EL YIKAMA GÜNÜ KURBAN BAYRAMI KIRMIZI GÜNÜ

UR 2430.Bölge Ordu Rotary Kulübü Ünye Rotary Kulübü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK REHBERİ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Antalya'da 5 gün

Önsöz. İstanbul Lisesi Satranç Kulübü

28 / 08 / Sevgili Arkadaşlar,

GERİ DÖNÜŞÜM ve YENİLENEBİLİR ENERJİ

zeytinburnu.bel.tr ATÖLYE ÇALIŞMALARI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Görev Ve Yetkileri Semineri Düzenlendi

DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ

Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

Bir milletin muvaffakiyeti, mutlaka ulusal güç birliğinin tek yönde güçlendirilip yoğunlaştırılması ile mümkündür. K. ATATÜRK

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

KELEBEKLER SINIFI EKİM AYI BÜLTENİMİZ

/ mobilya kiralama /

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

GENÇ ADIMLAR DERNEĞİ KARDEŞLİK PARKURU PROJESİ BİLGİ PAKETİ

Büyük Güne Hazırmısınız..?

TTL İNTERAKTİF ZEMİN HAYATA BİZİMLE DOKUNUN! Touch To Life

15. TÜRKISCHES FILMFESTIVAL FRANKFURT/M KISA FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

YAZI KÜLTÜR İŞLERİVE MÜDÜRLÜĞÜ İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

2014 / 2015 SAYI: 06. Haftanın Bazı Başlıkları. İnternet Bağımlılığı 2. Sınıflar Mudanya Pazar Yerini Gezdi Tiyatro Festivali

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Deniz, Kum, Güneş Turizmi Yetmedi,

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KÜLTÜR SANAT ETKİNLİK PROGRAMI TARİH ETKİNLİK ETKİNLİK YERİ

TURİZM TANITMA VE PAZARLAMA DAİRESİ FAALİYET RAPORU (OCAK 2012 )

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

D d L l U u. E e M m. F f N n V v

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU

Anne Blume Ey saymakla bitmeyen kadın, Kimsin sen? Sen sanatsın. Istanbul Lisesi Resim Bölümü

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ŞENAY ÖZTÜRK ANAOKULU ADIM ADIM DENİZLİ PROJESİ

Yunanistan - Mikonos

DÖNEMİ ETKİNLİKLERİ

MOBİLYA, KAĞIT VE ORMAN ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ 2017 RAPORU

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

FRANCHISE TANITIMI. Mangal keyfini masada yaşatan Kolay, karlı ve eğlenceli Benzersiz restoran konsepti


Hediyenizi seçin, gerisini DHL e bırakın. HEPSİ TÜRKİYE YE ÖZEL, HEPSİ KAPIYA TESLİM!

BiLECiK KIRSALDA TASARIM ETKiNLiĞi KURŞUNLU KÖYÜ

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Transkript:

MILLI KULTUR t t - T a n itim VE T ü r k TURİZMİNDE KARAGÖZ ÜNVER ORAL Her devletin topraklarında birbirinden farklı coğrafî yapı ve tarihî mîras vardır. Her insan topluluğunun da aynı şekilde bir diğerine benzemeyen yaşayışları, karakterleri, sanat ve kültürleri bulunmaktadır. Bu maddî ve manevî farklılıklar insanlığı monotonluktan kurtarır, hayatlanna renk ve ruhlarına heyecan getirir. Bu farklı sanat ve kültürler, derinleşerek ve zenginleşerek millî bir hüviyet kazanırlar. Zamanla önem ve kıymetleri daha da artar ve artmaktadır. Elle tutulmayan ve gözle görülmeyen şeyler ne kadar bilinirse bilinsin insan için daima merak konusu olmuştur. Ayrıca insan daha iyiyi ve güzeli de arar, işte bu farklılıkları yaşaya bilmek için insan tabiatında var olan arzu, giderek günümüzde "bacasız sanayii" adı verilen turizmin doğması ve gelişmesine sebep olmuştur. Turist, ortak zevklere kanalize olmakta ve kaybolmakta olan millî kültür ve sanatlara daha çok muhtaç hâle gelmektedir. Artık, eskiye ait en basit şeyler bile günümüzün pahalı teknik malzemelerinden daha cazip hâle gelmektedir. Türkiye nin, tabiat güzellikleri yanında, köklü bir geçmişe dayanan zengin kültür ve sanat mirasına da sâhip olması turizm açısından çok büyük ve çeşitli imkânlar getirmektedir. Ancak bu imkânlardan faydalanmak ve turisti faydalandırmak hususunda şuur ve düşünüş kısırlığından kurtulmak lâzımdır. Tunst, gittiği yerin kendisine ne verebileceği hakkında bilgili değildir, çekingendir. Neler görebileceği ve bulabileceği ona bırakılırsa ortaya iki tarafın da farkedemeyeceği bir boşluk girecektir. Turist, bir eve gelen misafir gibidir. Ortada olanları görebilir. Arayamayacağı, kanştıramayacağı için gözlerde ve dolaplarda duran, sandık ve raflarda bulunan şeyler ona açılmazsa, ev halkı kabiliyetlerini sergilemezse o da geldiği gibi eve yabancı kalarak dönecektir. Türk milletinin misafirseverliği, güleryüzlülüğü, dürüstlüğü ve benzeri güzel meziyetleri onu tanıyan turistlerin gönlünü kazanmaktadır. Buna tabi E HAZİRAN, 1989

at güzelliklerimizi, müzelerimizdeki zenginliklerimizi, artan ve kalitesi yükselen turistik tesislerimizi de ilave ettiğimiz zaman bu konuda herşeyi yapmış mı olacağız? Misafir bulduklarından memnun kalabilir ama bulamayacaklarım da verirsek daha çok memnun olur. Misafirliğe doyamaz, buradaki hayatın tadını başka yerde bulamaz, bu hatıraları unutamaz. Turistik tesislerimizde Türk mutfağının önemini yeni kavramaya başladık ama hâlâ kavrayamadığımız kıymeti ile turizm konusuna dahil edemediğimiz kültür ve sanat kıymetlerimiz bulunmaktadır. Biz nasıl güreş seyretmek, saz şairi dinlemek veya bir Mevlevi âyini görmek için Amerika'ya, Fransa'ya, İsviçre ye gitmezsek; bir İtalyan, boğa güreşi görmek için, bir Alman İstanbul'da Eyfel kulesini bulmak için, bir İngiliz de Boğaz'da gondola binmek için Türkiye ye gelmez. Turist, Türkiye'ye piyano konçertosu dinlemek, Saraydan Kız Kaçırma yı seyretmek, bale sanatımızı görmek, modem binalarımızı incelemek için gelmemektedir. Turist, Türk kültürünü ve sanatını bulmak için geliyor. Dinlenirken ve eğlenirken de bu atmosferin içinde yaşamak için geliyor. Fakat biz turistin kavalda ne bulduğunu anlayamıyor, sazı neden öğrenmek ihtiyacını duyduğunu kavrayamıyoruz. Çünkü artık biz kavalın ruhundan, sazın heyecanından uzaklaşıyoruz. Kucağımızdaki gitarı göstererek, bizden olmayan fakat turistin de anlayamadığı şeyler çalıyomz. Bugune kadar, kıymetini ve önemini anlayamadığımız için sahip çıkamadığımız ve bu sebeple de sessizce yokoluşunu umursamadığımız sanat hâzinelerimizden birisi de Türk Halk Tiyatrosu dur. Türk Gelenek Tiyatrosu adı da verilen ve Kukla, Karagöz, Ortaoyunu, Meddah, Tulûat dallarından meydana gelen bu millî sanatımız, asıl sâhip çıkması gereken aydınlarımız tarafından basit ve müzelik görülerek sanatkârları kendi haline terkedilmiştir. Tabii bir netice olarak günümüzde sadece Karagöz kalmıştır. Bu millî gölge tiyatromuz da komada olup kalan bir düzine kadar yaşlı sanatkârın elinde son ümitle kurtarıcılarını beklemektedir. Dünyanın ilk karikatürleri kabul edilen Karagöz figürleri aynı zamanda Türk halk resminin de bir temsilcisidir. Türk Halk Tiyatrosundaki çeşitlilik, zenginlik, güzellik, sevimlilik, gerçeklik ve sanatların kaynaşması başka hiç bir millî tiyatroda bulunmamaktadır. Buna, günümüze kalan folklorik kıyafetleri de ilâve edersek bu sanatlarımızın önemi daha da artacaktır. Heykel, tablo ve çanak-çömlek müzelik olabilir. Fakat tiyatro yaşayan ve yaşatan bir sanattır. Sesi, dansı, müziği, sözü ve esprileri ile Türk Halk Tiyatrosu müzelik olamaz; geliştirilerek yaşatılabilir. Müzelik olması ile artık yaşama kuvvetini kaybettiği kastediliyorsa, bu da evvelki kadar yanlış ve mantıksız olacaktır. Çünkü bu sanatlarımızda yaşayan ve yaşatılacak olan, bu halkın ve bu milletin zevki, kültürü, kâbiliyeti ve heyecanıdır. Eğer bu anlayışla ele alırsak Japonların meselâ Kabuki tiyatrolarını yaşatmaya devam etmeleri büyük bir hatâ olarak ortaya çıkacaktır. Bizim İbiş el kuklamız karşılığı olan Punch (Panç) acaba İngilizler tarafından hâlâ nasıl sevilebilmektedir, anlayamayız. Çın kültür devrimi ile dünyaca meşhur Çin gölge tiyatrosu bir anda yokedilmiş ve yeri doldurulamamış ise bu ne derece doğru olmuştur? Karagöz ün turizm açısından ve Türkiye'yi tanıtma bakımından ele alınıp doğru kararlara varılabilmesi için bu sanatımızla ilgili çeşitli bilgilerin de ortaya konulması şarttır. Bu çerçeve içinde ayrılmaz bir parçası olduğu Türk Halk Tiyatrosunu da yine turizm açısından kısaca incelemek lüzumu vardır. Çünkü bu tiyatromuzun diğer dallarının da, temel ve millî karakteri ile tekniği bozulmadan geliştirilerek -Karagöz kadar olmasa da - yazımız gayesine uygun şekilde faydalı olabileceği düşünülebilir. Özel kıyafeti ile bir meddah, hattâ İngilizce veya başka lisanda bu Türk kabiliyet ve gösterisini sergiliyebilir. Müzik ve dans bölümleri daha zenginleştirilerek rengârenk ve folklorik kıyâfetlerin defilesi ile bir Ortaoyunu turistlerin ilgisini çekebilir. Kuklalar ise dünyanın her yerinde ve her zaman bilhassa çocukların sevgilisi olmuştur. Yıllar evvel İstanbul Festivali sebebi ile Anadoluhisan nda yapılan iki gösteri bizim için hem ibret verici hem de yol gösterici olabilir. Bunlardan birisi Macar Thalia Szinhaz Tiyatrosu tarafından, Budapeşte de olduğu gibi Macarca olarak sahnelenen canlı Karagöz gösterisi idi. Türk seyirciler konuşmaları anlamadıkları halde zevkle seyrettiler, sık sık güldüler ve topluluğu uzun uzun alkışladılar. Bir İsveç kukla tiyatrosu olan Marionetteatem de insan boyundaki kuklalar ile ve Japon tekniğini kullanarak bir Yunan klasiğini canlandırmıştı. Ancak diyaloglar aynı anda Türkçeye tercüme ediliyordu. Türk Halk Tiyatromuzun gösterileri de bu şekilde anlaşılır ve câzip hâle getirilebilir. Türk Gelenek Tiyatrosu nun muhakkak ki en sevilen, en çok yayılan ve yaşayan dalı Karagöz olmuştur. Diğer dallara göre gösteri ve tekniğinin kendine mahsus olması ona bu SAYI, 65

MİLLİ KÜLTÜR imkânları vermiştir. Bu sebeple de Karagöz, turizm açısından da bu tiyatro sanatlarımız içinde en sevilecek, ençok ilgi görecek olanıdır. Dolayısı ile onu çok daha geniş şekilde ve ayrı olarak ele almak şarttır. Görüleceği gibi Karagöz ün diğerlerinden farklı ve çeşitli özellikleri de ondan aynca faydalanma imkânını genişletmektedir. Bu hâli ile de Türk turizmi ve tanıtımı sahâsmda Karagöz başlı başına bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Karagöz'den nasıl faydalanabüeceğimizi ele almadan evvel onunla ilgili bâzı bilgiler vermek yerinde olacaktır. Bu bilgiler ışık tutacaktır. Yıllar evvel bir DanimarkalI genç bayan, üniversite tezi olarak Karagöz'ü almıştı. Yerinde çalışma yapmak için ailesi ile beraber İstanbul'a geldi ve bir daire tutup yerleşti. Yunanistan'da Karagöz hakkında herşey bulacağını söylemişlerdi ama Karagöz ün anavatanı olan İstanbul da daha çok şey bulacağına inanıyordu. Fakat ne kitap, ne gösteri, ne plâk, ne başka doküman bulamadı. Verdiğim bir Karagöz-Hacivat kartpostalını, hazırladığı çalışma masasının üstünde, duvara asmıştı ama masasının üstüne de başka bir şey koyamadı. Üstelik kitapçılar, nerede Karagöz oynadığını sorduğu kimseler alay edercesine ona gülmüşlerdi. Bayan ise Türklerin hâline hayret etmiş, geldiğine ve Yunanistan'a gitmediğine pişman olmuştu. Hazırlayabilse idi tezini yayınlayacak ve Karagöz ü Danimarka da tanıtacaktı. Tabii böylece Türk kültürü ve sanatına ait başka bilgiler de verilmiş olacaktı. Her memlekette tarafımızdan veya onlarca benzeri çalışmalar yıllarca yapılmış olsa idi Türkiye ye Karagöz seyretmek için de gelen turistler ve sanatkârlar bulunacaktı. Bunu Yunanistan yaptı. Bizim Karagöz sanatkârımız Hayâlı Küçük Ali'yi Türkiye dışında kimsecikler tanımaz ama Yunan sanatkân Spatharis i dünyânın her yerinde duyanlar çok olmuştur. Çünkü onun hayâtını ve şahsında Yunan gölge tiyatrosunu tanıtan bir kitap vardır. Onun Yunanistan'da devamlı gösteri yapan bir salonu olmuştur. Yunanistan tarafından içte ve dışta devamlı ve bol bol reklâmı yapılarak meşhur edilmiştir. Yunan Karagöz'ü, Karaghiozıs gece kulüplerinde, bahçelerde, sinemalarda bıkmadan ve bıktırmadan sahneye çıkmış, turistik mevsim ve yerlerde ise İngilizce de konuşmuştur. Bol bol kitaplan, plâkları, kartları olmuştur. Yunanistan Life ve Time... gibi bütün dünyâya dağıtılan yayınlara tam sayfa paralı reklamlar vererek bu sanatın tanıtım ve pazarlamasını yapmıştır. Sonunda Karaghiozis, Karagöz den çok meşhur oldu ve turistlerce mîllî bir gösteri olarak aranmaya başlandı. Hattâ turist gruplarına kısa da olsa, sırf tanıtmak için mecburî olarak Karaghiozis de seyrettirildiği oldu. Bugün ayrıca Yunan televizyonunda muntazam olarak her hafta ekrana çıkan Karaghiozis i Ege sütlülerimizdeki Türk seyirciler de görmektedirler. Üstelik, OsmanlI İmparatorluğundan miras kalan Karagöz ü millileştiren Yunanlı, aynı tekniği başaramadığı halde bizim düşünemediğimizi yapmıştır. Biz yıllarca ne yaptık? Bunu bilmek yapılması gerekenler için ölçü olacaktır. Cevap olarak Hiç bir şey yapmadık! demek yanlıştır. Çünkü yapılması gerekenlerin tersini yaptık! Yunan Karagöz sanatkârlan dünyâdaki festivallerde cirit atarken, zamanın hükümeti İngiltere'ye davet edilen Karagözcüler Demeği sanatkârlarına Karagöz ile uğraşacak vakitleri olmadığını" bildirdiler. Bir zamanlar Turizm Bakanlığı Karagöz Oynatma Yarışması açtı ama törenle beraber konu da bitti. İçinde yaşadığımız bu misâller çoğaltılabilir. Bu satırların yazıldığı sırada genç bir Türk Karagöz oynatıcısı Birleşik Amerika da, 12-15 yaşındaki öğrencilere bu sanatımızı öğretmeye devam ediyor. Çünkü uzun vâdeli Karagöz kursu için birkaç okulla sözleşme yapmıştır. Daha doğrusu Amerikalı okul idârecileri bu fırsatı kaçırmak istememişlerdir ve öğrenciler de şimdi Karagöz figürleri kesmekte, diyaloglar yazarak oynatma çalışmaları yapmaktadırlar. Bu sanatkârımız ayrıca gösteri için sonu gelmeyen dâvetler almaktadır. Karagöz alkışlanıyor, saygı görüyor, alkışlanıyor ve kendi vatanında neden hor görülüp kenara itildiğini anlayamıyor! Miki'nin memleketinde Amerikalı seyirciler bir tek insanın bu gösteriyi nasıl yaptığını anlayamıyorlar! Bir Miki Birleşik Amerika'ya neler kazandırdı? Biz çocuklarımızın beynini ve gönlünü Miki ile doldurarak neler kazandık? Sâdece Birleşik Amerika mı? TRT nin düzenlediği 23 Nisan Çocuk Şenliklerinin birinde, Belçika ekibi ayrıca Karagöz gösterisi de yapmıştı. Fakat bu bile ibret olamadı. Halbuki başından beri çeşitli memleketlerden gelen bu çocuklara, gençlere ve idârecilerine bir salonda Karagöz gösterisi yaparak kendimizi tanıtamaz mıydık? Süslemelerde ve geçitlerde Karagöz ile Hacivat ımızla şenliği daha renklendiremez miydik? Her yıl gelmeye devam edecek bu çocuklar yarının turistleri olmayacaklar mı? Karagöz ü unutacaklar mı? Avrupa memleketlerinde Karagöz yayılıyor, çocuklann HAZİRAN, 1989

seveceği bir tiyatro çalışması ve çok eğlendirici bir gösteri olarak rağbet buluyor. Bu konuda en göze çarpan örnek Federal Almanya dır. Alman çocuklarının gönlüne Karagöz olarak yerleşemiyor, ellerine yakışmıyor ve Almanca konuşmaya çabalıyorsa da kalıbından çıkmış ve ruhunu kaybetmiş hâli ile bile Karagöz kendinden olmayanlara câzip gelebiliyor. Bizim yapamadığımızı bu sanatımız kendi gücü ile yapıyor. Biz nasıl hiç bilgi sahibi olmadığımız yerleri görmek istemezsek, yârının büyüklen olacak Alman çocuklannın o zaman Karagöz ün asıl vatanını görmek isteyecekleri düşünülebilir. Fakat bu çocukluk hâtıralarını canlı tutmak lâzımdır. Ayrıca şimdi yokken ilerde onlar Karagöz gösterilerini nerede bulabileceklerdir? karagö? bizim okulların yönetmeliklerine, salonlarına ve tiyatro kollarına girememiştir ki ilerde bu çocuklarımız gelen turistlere Karagöz oynatabilsin! Birkaç yıl evvel Japonya ya giden bir kukla ve bir Karagöz sanatkârımız, yaptıkları bütün gösterilerde salonların dolduğunu, büyük ilgi ve sevgi gördüklerini anlatmışlardı. Yine Avrupa memleketlerine ve Birleşik Amerika'ya giden sanatkârlarımızın Karagöz gösterileri yıllardır aynı sıcaklıkla karşılanmıştır. Sanatkârlarımız Türkiye'de olacağına inanamayacakları bilet kuyruklarını oralarda görebilmişlerdir. Bütün bu gösterilerde sadece seyirciler değil, onların tiyatro, kukla sanatkârları da Karagöz gösterilerine olan hayranlıklarını, Türk sanatkârlarının kâbiliyetlerine takdirlerini bildirmişlerdir. Çünkü bir kişinin, perdeye gelen bu kadar tipi ayrı ses ve ayrı telâffuzla konuştururken oynakçılık da yapması ve bir de konuyu bir metin ezberlemeden işlemesi onların akıllarına sığ mayan bir üstün beceriklilik olarak şaşkınlıkla karşılanıyordu. Gösteriler, Türkçe bilmeyen bu seyircileri eğlendirmekten öte bol bol güldürebiliyordu. Gösteriler ayakta alkışlanıyordu. Daha çok gülebilmek için Türkçe bilmediklerine hayıflanıyorlardı. Bu seyircilere Türk sanatının ve sanatkârının böyle başarılı tanıtılması az şey midir? Bu gösterilerin içinde Türk müziği, Türk folkloru vardır. Ve turistler Türkiye'ye çigan dinlemek için, vals seyretmek için veya yapmak için gelmeyeceklerdir. Gelişmiş ülkelerde bizdeki kadar derin bir geçmişi, zengin ve çeşitli bir temeli olmamasına rağmen kukla ve gölge tiyatrosuna verilen önem ve kıymet gittikçe artmaktadır. Okullara girmiş, okulları açılmıştır. Kuklacılık fakültelerinde Karagöz de ders olarak okutulmaktadır. Birçok memkelette çeşitli kuklacılık festivalleri yapılmaktadır. Bugün klasik Japon kukla gösterileri turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Moskova'da bulunan dünyanın ilk ve tek kukla tiyatrosu binasında düzinelerle insan çalışmaktadır, Bu gösteriler turist çekebilmektedir. Viyana'da bulunan bir kukla tiyatrosu opera, operet ve bale gösterileri yapmakta ve ancak aylarca evvelinden bilet alınabilmektedir. Türkiye ye gelen turistlerden de Karagöz gösterileri seyretmek isteyenler çıkmaktadır. Fakat hedef hepsine seyrettirebilmek olmalıdır. Turistler Türkiye ye bizi seyretmek ve dinlemek için geliyorlar, fakat bazıları bazı konularda bizi arıyorlar. Dinlenmek ve eğlenmek için gelseler bile onlar için farklı heyecan ve zevk verecek olan bizim atmosferimizi istiyorlar. Bir Sulukule ekibinin gösterisindeki espri budur. Bu espri içinde Yunanistan ı Karagöz'ü çalmakla suçlamaya hakkımız olmamalıdır. Sahipsiz kalan her şeye bir sâhıp çıkması tabii bir neticedir. Karagöz'ün dünya gölge tiyatroları içinde ayn bir yeri vardır. Bu sanatımız, onu tanıyanın gönlünde hemen taht kurar. Bu onun kendi sanat ve teknik gücüdür. Onu anlayamamamız ve ilgisizliğimiz Karagöz ün değerini düşürmüşse de onu tahtından indirememiştir. Meselâ folklorumuzu da kendi hâline bıraksaydık netice ne olurdu? Halbuki kurulan Devlet Halk Dansları Topluluğu bırakın Türkiye'nin dışında yaptığı ve yapacağı gösterileri, kendi gönüllerimizi bile fethetmiştir. Yine çeşitli festival ve yarışmalarda yıllardır Türk ekiplerinin aldığı dereceler Türkiye nin tanıtılması ve turistlerin Türkiye ye gelme kararlarında bir sevgi ve ilgi acaba doğurmamış mıdır? Buna Evet!" cevabı vermemek mümkün değildir. Müziğimiz ve Karagöz ümüz için de aynı şekilde düşünebilseydik benzer şekilde başarılı neticeleri yıllar evvel almaya başlayacaktık. Lüzumlu şeyleri yapmak için vakit geçmemiştir. Çünkü Karagöz sanatı bir tiyatro dalıdır. Kendine mahsus tekniği ve karakteri dolayısı ile ustası dışında başkası tarafından öğretilemez. Kalan Karagöz sanatkârları da yerleri boş kalarak aramızdan ayrıldıktan sonra bu sanatı hiçbir kitap öğretemez. Türkiye'yi tanıtma ve turizmde faydalanma bakımından Karagöz ü dört madde hâlinde ele almak yanlış olmayacaktır. Bunları Hediyelik e ş ya", Karagöz malzemeleri, "Karagöz gösterileri" ve Sâbit tanıtım" başlıkları altında toplayabiliriz. İstanbul'da gelişmiş ve buradan yayılmıştır ama Karagöz denilince akla hemen Bursa gelir. Karagöz ve turizm SAYI, 65

MILLI KULTUR kelimeleri yanyana gelince her ne kadar bu iki şehrimiz düşünülecek ise de bu konuda planlanacak çalışma Türkiye'de turistlerin olduğu her yerde, yapılabilecek olan her şey" prensibi ile özetlenmelidir. Şimdi, Karagöz'den, belirtiğimiz sahalarda nasıl faydalanabileceğimizi, biraz daha açarak ele alalım: Bilindiği gibi turizm konusunda, bir tanıtım ve gelir vâsıtası olarak hediyelik eşyaların bütün memleketler için ayn bir önemi bulunmaktadır. Her yerde ucuz olarak bulunabilecek basit bir eşya, kendisine eklenen bir özellik yüzünden kıymet kazanabilir, bir hâtıra ve turistik eşya olabilir. Bu özellik de çoğunlukla bir semboldür. Meselâ üzerinde Eyfel Kulesi'nin resmi bulunan bir eşarp, kenarına Gondol işlenmiş bir mendil... İşte Karagöz açısından da hediyelik eşyalarda geniş olarak yapılabilecek ilk iş budur. Köşeleri Karagöz ve Hacivat, ara kenarları ilgili diğer tiplerle rengarenk süslenmiş bir eşarp veya mendil bugüne kadar Türkiye de hiç olmamıştır. Neden? E HAZİRAN, Karagöz ve Hacivat veya diğer figürlerle de süslenebilecek diğer hediyelik eşyalarımız neler olabilir? Havlu, bardak, bayrak, duvar tabağı, fayans, iç yaprakları da süslü fotoğraf albümü, boyunbağı, bele sarmak için kuşak, duvar halısı, çeşitli şapkalar, çanta, torba, kravat, eşofman, tişört, kartpostal, poster, şemsiye, kumaş, gömlek, biblo, fener, tahta 'kaşık, yakma resimli ahşap duvar tabağı, kolye, küpe, sigara, kibrit, çakmak, vazo, tepsi, bardak altlığı, büro masası aksesuvan, sigaralık, omuz heybesi, şekerlik, diğer hediyelik eşyaların ambalajında süsleme olarak... bunları düşünmek mümkündür. Ayrıca gelecek turistleri düşünerek değil çeşitli ihraç mallarımızda da aynı tanıtım ve motif imkânından faydalanmak doğru olacaktır. Verilen bu örnekler ve yeni çeşitler üzerinde güzel ve orijinal buluşlar yapılabilir. Sabit ve tanıtım gayeli Karagöz çalışmasının da önemi ayrıdır. Bunun için en güzel örnek Bursa'daki Karagöz mezandır. Bilindiği gibi iç ve dış turizmde hâtıra fotoğrafı en yaygın, kalıcı ve tesirli bir propogandadır. Karagöz konusunda ise belirttiğimiz bu mezar Türkiye'de tek örnektir. Muhakkakki bu mezar çoğaltılsın demek istemiyoruz. Fakat burası daha câzıp hâle getirilebilir ve varlığı daha iyi tanıtılabilir. Dikkat edilirse bu mezar üstündeki Karagöz ile Hacivat ın büyük boy ve renkli resimleri hâtıra fotoğraflarının çekilmesine sebep olmaktadır. O halde bir Topkapı Sarayı içinde, Gülhâne Parkı nda, Sultanahmet Meydanı nda, Bursa nm başka turistik yerlerinde... büyük boy Karagöz-Hacıvat resimleri olabilir. Turistik otel ve tesislerin, belediyelerin çocuk bahçelerinde de bu sevimli ve çocukların çok sevdiği çiftin gerek levha, gerek duvar resmi olarak yer alması geç kalmış bir buluştur. Dünyaca meşhur Karagöz ün de içinde bulunduğu Türk Halk Tiyatrosu nun malzemelerini bir araya toplayan müzemiz halâ yoktur. Fakat bu malzemeler Türkiye'nin bazı şehir ve birçok müzelerinde parça parça, bakımsız veya depolara atılmış olarak gözlerden uzak durmaktadır. İstanbul Belediye Müzesi'ndeki tablolar, eski kuklalar ve tasvirler, Belediye Kütüphanesine nakledilen Karagöz tasvir kalıpları ve defterleri, Topkapı Müzesi'ndeki tasvir ve sandıklardaki Feyhaman Duran'ın tabloları, klâsik Karagöz malzemeleri bunların m ilk akla gelenleridir. Diğer müze ve kütüphânelerimizde de bunlar ve bunlara benzer çeşitli malzemeler, plâk, ses bantları, kitaplar, afişler, kurulu sahne, tasvir yapım ve gösteri malzemeleri...de bir araya toplanarak İstanbul ve Bursa'da iki müze kurulabilir. Tabii bunlar sadece Karagöz değil bu ağırlıklı Türk Halk Tiyatrosu müzeleri olabilir. Bu teşebbüsde yeni malzemeler de toplanabilir. İlgili eski ve yeni fotoğraflar, slaytlar ve film ve video kasetleri ile daha da zenginleştirilebilir. Bu müzelerdeki dokümanı tanıtan kataloğlar dünyanın her yerinde satılabilir. Kapılarında Karagöz ve Hacivat ın heykellerinin bulunacağı bu müzeler zaten çok ğeç kalmış bir teşebbüstür. Bu müzelere toplanacak ilgili malzemelerin aynca bu konuda çalışma yapacak yerli ve yabancı birçok öğrenci ve kişilerin, kuruluşların da faydalanacağı birer sanat merkezi olacaktır. Sabit ve tanıtım gâyeli Karagöz çalışması konusunda bir ana imkân da turistik otel ve tesislerdir. Yukarıda belirttiğimiz birçok hususlar buralarda kullanılabilir. Bir defa bu kuruluşların içinde veya yanında bulunan çeşitli satış ve hediyelik eşya dükkanlannda doğrudan veya dolaylı olarak Karagöz ile ilgili çeşitli şeyler bulundurulabilir. Fakat asıl bahsetmek istediğimiz, bu kuruluşların yapacakları diğer çalışmalardır. Bunlar Karagöz ve Hacivat ile diğer figürlerin süslediği peçete, masa örtüleri, tabak, bardak, havlu, duvar halısı, vazo, bardak altlığı, tepsi, sigaralık... gibi servis malzemelerini kullanabilirler. Ayrıca poster, duvar fayansı, büyük boy duvar resmi, abajur... gibi giriş, lokanta ve salonlarda kullanılabi ecek malzeme görenlerin konuşmalarında konuyu ele almalarına sebep olacaktır. Bu kuruluşlar 1989

müşterilerine verecekleri hediyelerde de Karagöz konusunu düşünmelidirler. Cam süslemelerinde de bu rengârenk ve folklorik millî halk resimlerimizder lydalanmak çok güzel bir yol olacaktır. Şunu da unutmamak lâzımdır ki, Karagöz perdesinde kullanılan cin, çiçek, hamam, gemi, çeşme... gibi çok ve değişik yüzlerce hajk resmi örnekleri bulunmaktadır. Konu yabancı firmaların kurdukları veya işlettikleri otel ve tesisler için de aynı önem ve kıymeti taşımaktadır. Yine buralarda kapalı devre televizyon yayınlarından da faydalanılabilir. Karagöz malzemeleri başlığı altında toplanabilecek çalışmalar hem hediyelik eşya olabilecek hem meraklıların faydalanabileceği dokümanları ortaya çıkaracak, hem de tanıtımda en yaygın ve kalıcı tesiri yapabilecektir. Bunlar, millî gölge tiyaromuzun Karagöz ve Hacivat'ı başta olmak üzere tasvirler (figürler, gölge kuklaları), çeşitli lisanlarda kitap, kitapçık ve broşürler, slaytlar, tasvir albümleri, özel işlenmiş ve süslenmiş nârekeler (Karagöz'ün özel çalgısı), Karagöz ve Hacivat resimli defler, kart çeşitleri, akordeon kart takımı, Ortaoyunu aksesuvarı olan ve Türk kastanyeti denilen şakşak (pastav), çocuklar ve yetişkinler için ayrı ayrı Karagöz oynatım seti, Karagöz müziği kaseti... gibi malzemelerdir. İçindeki motorla otomatik ve devamlı hareketli olabilecek, yine içinden ışıklı bir Karagöz-Hacivat perdesi birçok yerde bulundurulabileceği gibi satılabilir. Karagöz konusunda muhakkak ki en mühim bölüm gösterilerdir. Bunlar seyircilerin ve turistlerin götüremeyecekleri fakat onlara eğlenceli saatler yaşatacak ve en güzel hatıraları arasında yer alacak çalış malardır. Zaten içinde Türk müziği, folkloru ve halk resmi bulunan bu gösterilerin tanıtım imkânlarından ayrıca faydalanılabilir. Meselâ birçok komşu devletin sâhip çıktığı Nasreddin Hoca, bu vâsıta ile zihinlere yerleştirilebilir. Turistlere süpriz yapacak ve Türk gölge tiyatrosunun da misafirseverliğini gösterecek milletlerarası meşhur tipler ile aktüel tipler de işlenebilir. Meselâ bir Şarlo güzel bir örnektir. Tabii bunlar gösterilerde bazı yenilikler yapılmasını gerektirecektir. Ancak başından beri Karagöz de yeniliklere karşı çıkanlar olmuşsa da bu sanatımız da kendini sabırla ve sessizce yemleyerek günümüze gelmiştir. Fakat onda yemlik yapmak demek ana karakter ve tekniğini bozmak, Karagöz ve Hacivat ile ana tipleri kapı dışarı etmek demek değildir. Yenilik konusunda Ahmet Mithat Efendi ve Kâtip Salih İkilisinden sonra en büyük yenilikleri bu satırların yazarı yapmıştır. İngilizce ve Türkçe jenerik (tanıtma yazıları) verilmekte, Nasreddin Hoca perdeye çıkmaktadır. Ayrıca perde ve tasvir boyları büyütülmüş, hareketleri çoğaltılmış, renkli ışık oyunları çengi bölümüne ilâve edilmiştir. Karagöz ü anlamak istemeyenlerin müstehcenlik" iddiası da bir 'iftiradır. Gösteri o sanatkârın elinde ve dilindedir. Eğer istenirse bütün sanatlarda bu yapılabilir ve yapılmaktadır, iyi niyetle düşünülerek bir turizm ve tanıtım imkânı olarak ele alınacak Karagöz gösterileri otel, dinlenme tesisleri, yurtiçi ve dışı festival, şenlik, fuar ve programlarda başarı kazanacak en güzel bir çalışmadır. Canlı Karagöz gösterilerinin de mümkün olacağı unutulmamalıdır. Ayrıca yetişkinler ile çocuk seyirciler için ayn programlar hazırlanması da doğru olacaktır. Beyoğlu ve Gülhâne Parkı ihyâ ediliyor ama acaba konumuz olan açıdan bir program ve plan düşünülmüş müdür? Aynlacak salonlar yazın ve kışın sıra ile kullanılabilir, halk tiyatrosunun diğer dallarına da yer verilebilir ve çocuk tiyatrosu olarak hizmet verebilir. Meselâ Sultanahmet te uygun yerde bir Şark Kahvesinde turistler Türk kahvesi, çay ve nargile içerken Karagöz de seyredebilirler. Bu misâller çoğaltılabilir. Karagöz ekipleri turneler yapabilir. Ele alman bu turistik ve tanıtım malzemesi tabiidir ki iyi niyetle ve gelecek için yapılabilecek bir çalışmadır. Ve belirtilen bu çalışmaya göre de Karagöz sanatkârı bir turizm elemanı demek olacaktır. Fakat günümüzde bu sanatkârlann sayısı iki elin parmaklarını geçmemektedir üstelik genç değildirler. Konunun önemi kabul edilirse ilk ve âcil olarak yapılacak iş, bu sanatkârlar da diğerlen gibi sessizce kaybolmadan genç sanatkârlann yetişmesini temin etmektir. Japonya da bir kukla sanatkârı 10 yılda yetiştirilmektedir. Halk tiyatromuz da zannedildiği gibi basit değildir, büyük kâbiliyet ister. Marangoz, aşçı, garson... meslek liseleri yanında derhal bir Türk Halk Tiyatrosu Meslek Lisesi açılmalı ve mevcut sanatkârlardan öğretici olarak faydalanılmalıdır. Bu sanat kitaptan öğrenilemez ve sanatkârı kalmayınca da kimse öğretemez. Bu çerçeve içinde ilerde yapılacak olan gösteriler de Karagöz'den başka her şeye benzeyecektir. Turizmde ve tanıtmada hamleler peşindeyiz. Fakat yapılacak tesisler kadar gelecek turistlere millî olarak neler verebileceğimiz de o kadar mühimdir. Bugüne kadar hangi gi- SAYI, 65

riş kapısında teşrifatçı olarak gelenleri bir Karagöz ile Hacivat karşılamıştır. Kocaman otellerimizin kapısında omuzları püsküllü, san düğmeli ve hangi devletin olduğu belirsiz general kıyafetli kimseler durmaktadır. Onun yerine Karagöz ü düşünebilmek bir zihniyet ve buluş meselesidir. Bunu yapamazsak kazancımızla sarhoş olur, kaybettiklerimizi kavrayanlayız. Yabancı uçaklarda yolculara, meselâ çocuklara kuklalar hediye edilmektedir; Biz de şimdiye kadar bu konuda neden Karagöz ü düşünemedik? Karagöz resimli bir küçük def veya kartpostallar veremez miydik? Turizm Bakanlığının yıllar evvel yaptığı Karagöz Oynatma Yanşmasında, ödüller ile beraber bu çalışma da orada bitip kaldı. Tanıtım ve turizmde Karagöz'den faydalanılması hakkında bu yazımız ilktir. Fakat tek kalmamasını ve üzerinde düşünülmesini temenni ederiz. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği