KİMİ ANIMSATMALAR. * ; böylece 25 milyar Dolarlık avanta gelir beklentisi suya düşmüştü. Suya

Benzer belgeler
Ne kadar 2/B arazisi var?

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

ANAYASA UZLAġMA KOMĠSYONU BAġKANLIĞINA

Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış MADDE 6- (1)

TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından: MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO : 352)

2-B Kanun Tasarısı Yasalaştı

2-B tasarısı komisyonda kabul edildi

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

MİLLİ AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ SEFERBERLİK KANUNU

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

6292 SAYILI YASA YA GÖRE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞ İŞLEMLERİ

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

2B yasa tasarısı Meclis te

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİNE

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

İMAR BARIŞI VE KAPSAMI. İmar Barışı Nedir?

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

YENİ ANAYASA VE ORMAN PANELİ DEDEMAN 2012

64 NO LU KATMA DEĞER VERGİSİ SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

2/B Alanları Satışının Muhasebeleştirilmesi

TÜRKĠYE BÜYÜK MĠLLET MECLĠSĠ BAġKANLIĞINA

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI Orman Genel Müdürlüğü

uzman yaklaşımı anayasa Branş Analizi Şahin BİTEN

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanunu, Yasası

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

Konuşmama başlarken sizleri ve ekranları başında bulunan vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

Serbest Bölgeler Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa SERBEST BÖLGELER KANUNU. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 6/6/1985

6661 SAYILI ASKERLİK KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYIMLANDI

T.C. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı DAĞITIM YERLERİNE

TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

YÖNETMELİK. MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.

KONUT HESABI VE DEVLET KATKISINA DAİR YÖNETMELİK

T.C. ÇEVRE VE ġehġrcġlġk BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi BaĢkanlığı. Sayı : / /03/2014

SİRKÜLER. Tarih: Sayı:2017/20 KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 10 SERİ NOLU KDV TEBLİĞİ HAKKINDA

Toprak Mülkiyeti Sempozyumu Sonuç Bildirisi ARALIK 2009 TOPRAK MÜLKİYETİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

KAMU İDARELERİNE AİT TAŞINMAZLARIN TAHSİS VE DEVRİ HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ESKİŞEHİR SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI MEVZUAT ARAŞTIRMA KOMİSYONU

KÜÇÜKYALI KARAYOLLARI ARAZİSİ

2B SORUNU GERÇEKLER - ÖNERİLER

6- ORMAN KADASTRO VE MÜLKİYETİ İLE İZİNLER

TUTANAK TÜRKİYE KOOPERATİF İSTATİSTİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ ÇALIŞMA GRUBU ÜÇÜNCÜ TOPLANTISI , ANKARA

YATIRIM İNDİRİMİ KONUSUNDA ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: )

SİRKÜLER 2016/13. : Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesinde Değişiklik Yapan 6676 Sayılı Kanun Yayımlandı.

Değerli basın emekçileri

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

YAPI DENETİM KANUNU (Tam Metin)

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAPSAMINDA YAPILAN ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE KDV UYGULAMASINDA BİR SORUN

Kamu İhale Tebliği (Tebliğ No: 2003/10)

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/46

Cumhuriyet Halk Partisi

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

YÖNETMELİK. B. ARINÇ A. BABACAN B. ATALAY B. BOZDAĞ Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı

(14/07/2006 tarih ve sayılı Resmi Gazete) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Cumhuriyet Halk Partisi

16 Ocak 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

4 Kasım 2013 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINDIRILMALARININ DESTEKLENMESİ

TEBLİĞ ÇİFTÇİ KAYIT SİSTEMİNE DAHİL OLAN ÇİFTÇİLERE MAZOT, GÜBRE VE TOPRAK ANALİZİ DESTEKLEME ÖDEMESİ YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2013/14)

PLANLAMA SÜRECİ ve ARAZİ ve ARSA DÜZENLEMELERİ (PARSELASYON)

KAMU MALÎ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

14 Mart 2009 tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır

Resmi Gazete Tarihi:7/2/2001 Resmi Gazete Sayısı: MĠLLĠ EMLAK GENEL TEBLĠĞĠ (SIRA NO:)

HKMO ANKARA ŞUBESİ ARAZİLERİ. Ormanlarımız. satılıyor ve ORMAN ARAZİLERİNİN SATIŞI. Ormanlarımız satılıyor BURAK KUKUL 21 ŞUBAT 2009 KASTAMONU

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

2013 YILI EMLAK VERGİSİ BİRİNCİ TAKSİDİ ÖDEME SÜRESİ 31 MAYIS 2013 DE SONA ERİYOR

BAKANLAR KURULU KARARI

Finansal Kiralama Kapsamındaki Satıp Geri Kiralama İşlemlerine İlişkin Vergi İstisnaları*

/ 77 TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

MENKUL KIYMET SATIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE ENDEKSLEME SONUCU OLUŞAN ZARARLARIN MAHSUBU MÜMKÜN MÜDÜR?

ANKARA NIN KENTSEL GELİŞİMİNE ETKİ YAPAN MEVZUAT ( ) Doç.Dr. Bülent Batuman (Proje Araştırmacısı)

KALKINMA AJANSLARININ HİZMETLERİNE İLİŞKİN KANUN (1)

Ülkemizde imara aykırı yapılardan kaynaklanan sorunlar uzun yıllardır Türkiye nin gündemini işgal eden en önemli konuların başında geliyordu.

ORMAN KADASTROSU. HAZIRLAYAN Hakan TURAN 190 No lu Orman Kadastro Başmühendisi

SÜLEYMANPAŞA BELEDİYE BAŞKANLIĞI NIN 01 NİSAN 2015 TARİHLİ MECLİS TOPLANTISINA AİT KARAR ÖZETLERİ :

Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 356)

KİMLİK BİLDİRME KANUNU

YERALTI SULARI HAKKINDA KANUN

içinde işletmenin tasfiyesi halinde de bu hükmün uygulanacağı ifade edilmektedir.

21. Yüzyıl İçin Planlama Seminerleri 2015 Sonbahar III. 21. Yüzyılda Toprak, Tarım ve Gıda. 1/3 Yücel ÇAĞLAR İletişim:

Sirküler No: 2017 /12 Tarih:

Temsil Tazminatı. I-Genel Açıklama

Orhan BULUTLAR Melek ATEŞ Yavuz KOCAMAN Belediye Meclis Başkanı Kâtip Üye Kâtip Üye

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : HUKUK KOMİSYONU-BÜTÇE VE Rapor No : 2011 / 7 TARİFE KOMİSYONU MÜŞTEREK RAPORU

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

SİRKÜLER. MADDE 2 Aynı Genel Tebliğin 5 inci maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇLANMAYA SINIR GETİRİLDİ.

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2019/15

İSTANBUL KENTİNDE YAPILACAK OLİMPİYAT OYUNLARI KANUNU

MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE KOMİSYONU

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞKLİK YAPILDI

Transkript:

Yücel ÇAĞLAR Herhangi bir AVM deki indirimli satışların ya da bir emlak pazarlama kuruluşunun duyurularından pek de farklı olmayan bu afişler Milli Emlak Genel Müdürlüğü nün. Bir de kimi bankaların 2B kredisi duyuruları var 2B arazilerinin değerlendirilmesinde gelinen aşama işte bu. Bataklık giderek büyüyor; hiç kuşkunuz olmasın, daha da büyüyecek; üstelik bir de 2A bataklığı oluşturulacak. Bundan sonraki aşamada ne yazık ki, 2B cinayeti haberleri olacak. Bu nedenle, 6292 sayılı Orman Köylülerinin Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Taşınmazların Satışı Hakkında Kanunu nun, çıkarılmasının üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken, değiştirilmesi, bir bakıma, siyasal iktidarın ikibecilerin yükselen tansiyonunu düşürme çabasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir. Öte yandan bu değişiklik, aynı zamanda hem siyasal iktidarın hem de başta Ana Muhalefet Partisi olmak üzere ikibe karşıtlarının ne denli çuvalladığının da bir göstergesidir. Ancak, kolaylıkla kestirilebileceği gibi bu değişiklikle ne 6292 sayılı yasanın Anayasaya aykırılığı giderildi ne yoksul yurttaşlarımızın olası mağduriyetleri önlendi ne de 2B arazilerinin rastgele satışının yol açabileceği toplumsal, ekonomik, ekolojik olumsuzluklar önlendi. Aksine, bu değişiklikle, 2B batağı daha da derinleştirildi. Peki, şimdi ne olacak; ne yapılmalı? Bol seçimli bir dönemin öncesinde bu türden soruları kimlerin nasıl yanıtlayacağını kestiremiyorum, ama çok da merak ediyorum doğrusu.

KİMİ ANIMSATMALAR Ülkemizde bir gün önce yaşananlar bile hiç yaşanmamışçasına kolaylıkla unutulabildiğinden, yalnızca son on yılın gelişmelerini kısaca anımsatacağım: Siyasal iktidar 2003 yılında 2B arazilerini parası olan herkese satmaya kalkıştı; bu amaçla 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddelerini değiştirmeye bile kalkıştı. Çıraklık döneminde olması nedeniyle bu kalkışmasında başarısız oldu * ; böylece 25 milyar Dolarlık avanta gelir beklentisi suya düşmüştü. Suya düşmüştü ama böylece 2B bataklığı da oluşmaya başlamıştı. Siyasal iktidar kalfalık dönemine geçince kendince daha sağlam adımlar attı: 15 Ocak 2009 tarihinde çıkardığı 5831 Sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun la 6831 sayılı yasanın orman kadastrosu çalışmalarını düzenleyen 7, 9 ve 45. maddelerini değiştirdi; yasaya bir de Ek Madde 10 u ekledi. Böylece, 2B arazilerinin rastgele satışı için gerekli alt yapının oluşturulmasını büyük ölçüde kolaylaştırdı. 19 Nisan 2012 tarihinde ise 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun u çıkararak ustalık dönemine geçişinin gereğini yaptı (!) Ne var ki, Anayasanın 170. maddesine açıkça aykırı olan bu düzenlemeye, çoğu biçimsel içerikteki kimi karşı çıkışlarına karşın muhalefet de destek oldu. Buna karşılık; başta Anayasanın 135. maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları biçiminde anılanlar olmak üzere ilgili demokratik kitle örgütleri ise bu düzenleme karşısında, deyim yerindeyse kuru sıkı basın açıklamalarıyla yetindi. Siyasal iktidar 2004 yılında çıkardığı 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelikle 1986 yılında çıkarılan 6831sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulaması Hakkında Yönetmeliği yürürlükten kaldırmıştı. Bu kez, 20 Kasım 2012 tarihinde Orman Kadastrosu ve 2/B Madde Uygulama Yönetmeliği ni yürürlüğe koydu. Böylece, siyasal iktidar, 2B uygulamasındaki kararlılığını açıklıkla sergilemiş oldu. Peki, nedir siyasal iktidarı bu denli kararlı kılan? Amaç, sıkça öne sürüldüğü gibi; yıllarca kangren olmuş bir sorunun çözümlenmesi, vatandaşın mağduriyetinin önlenmesi midir? AKP Ordu Milletvekili Mehmet Hamarat ın savladığı gibi, 2B, siyasal iktidarın; devlet ile milletin on yıllardır ihtilaflı olduğu bir alanın düzenlenmesi, devlet ile milleti barıştırma projesi midir; bu projeyle Ekip biçtiği, barındığı, çocuklarına gelecek olarak gördüğü alanları artık vatandaşımız gönül rahatlığıyla sahiplenebilecek. midir? Gerçekte 6292 sayılı yasa, bu sözlerin ne denli yanıltıcı olduğunu tüm boyutlarıyla ortaya koydu. Daha önceki ikibecileştirebildiklerimizden misiniz? başlıklı değinilerimde bu boyutların en azından başlıcalarını sergileyebildiğimi sanıyordum. Ancak, yanılıyormuşum. Şimdi gerek 6292 sayılı yasanın ve yeniden düzenlenen ilgili yönetmeliğin çıkarılmasından sonra en duyarlı olması beklenen kişi ve kuruluşların sergilediği akıl almaz tutumsuzluk gerekse 6292 sayılı yasanın değiştirilmesine yönelik yasa teklifi TBMM de görüşülürken yapılan tartışmalar, söz konusu hukuksal * Haksızlık yapmış olmayayım: Konu gündeme geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ana Muhalefet Partisi CHP ile Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği nin girişimleriyle oluşturulan Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği nin; başta Cumhuriyet olmak üzere kimi gazetelerin kimi yazarları ve orman sever yurttaşlarımızın kararlı karşı duruşları da bu sonucun alınmasında göz ardı edilemeyecek katkıları var; sağ olsunlar. 2

düzenlemeleri sessizce de olsa tartışılmasını zorunlu kıldığını düşünüyorum; en azından benim için. - Bu, bu saatten sonra ne işe yarar ki? derseniz, doğrusu, bilmiyorum. Öte yandan; 2B arazilerinin rastgele satılması sürecinde siyasal iktidarın ve 2B karşıtlarının tutumunu da, en azından tarihe not düşülmesine katkısı olabilir umuduyla anımsatmakta yarar görüyorum: Siyasal iktidar, üç genel seçimde oy oranlarının giderek artırarak tek parti iktidarını sürdürebilmesinin, karşıtlarının içinde bulunduğu çok yönlü darmadağınıklıktan da güç alarak yaşamın her alanını dönüştürmeye kalkışacak denli pervasızlaşmıştır. Öyle ki, engel saydığı tüm anayasal kurum ve kuruluşları büyük ölçüde kendine uygun biçimde dönüştürmüş; yasama organındaki sayısal gücüyle her türlü hukuksuzluğa uygun hukuksal dayanaklar sağlayabilmiş; henüz dönüştüremediği hiçbir organının görüş, öneri ve uyarısını dikkate almamış; deyiş yerindeyse her durumda ve her zaman bildiğini okuyabilmiştir. Bu süreçte, özellikle hukuksal düzenlemeler alanında akıl almaz bir kargaşa yaratarak kamu yönetiminin en küçük birimini bile kamu yararını gözetemez, duruma getirmiş; hukuk üstünlüğü ilkesiyle bağdaştırılamayacak çok sayıda düzenleme ve uygulama yapabilmiştir. Buna karşılık karşıtları ise, söz konusu gidişin ve yol açabileceği yıkımlarını, ne denli haklı gerekçelere dayanırsa dayansın uyarı ve çözüm önerilerini kamuoyuna tüm boyutlarıyla açıklayarak toplumsallaştırmakta gerektiğince etkin çabalara girmemiş ve/veya girememiştir. Siyasal iktidarın 2B arazilerinin satışına yönelik çabalarında böylesine vurdumduymaz, böylesine gözü kara davranabilmesinin bir nedeni de bence bu durumdur. Sözgelimi; 2003 yılı başında gündeme getirilmesinden bugüne değin geçen on yıl içinde; i) nerelerdeki 2B arazilerinin ; yapısal özelliklerinin ne olduğu, kimler tarafından hangi amaçlarla nasıl kullanıldığı, ekolojik, toplumsal ve ekonomik yönden nasıl kullanılması gerektiği, nasıl satılmasının, devredilmesinin ve/veya koşullu kullanma hakkı verilmesinin kamuya en az zarar verebileceği, hak sahibi sayılan kişilere rastgele ve hiçbir ayrım gözetmeden satılmasının ne türden toplumsal sorunlara yol açabileceği, herhangi bir yolla değerlendirilmesinden sağlanabilecek gelirlerin hangi alanlarda nasıl kullanması gerektiği vb konularında ayrıntılı araştırmalar yapılmamış * ; ii) bu araştırmaların bulguları kamuoyuna gerektiğince açıklanıp yeterince toplumsallaştırılmamıştır. * Oysa AKP döneminde 2004-2023 dönemini kapsayacak biçimde hazırlanan Türkiye Ulusal Ormancılık Programı nda; Orman Kanunu 2/B maddesi uyarınca orman niteliğini kaybeden alanların orman rejimi dışına çıkarılmasına devam edilmesi ve hizmet edecek ve yeni sahaların açılmasını ve yerleşilmesini özendirecek uygulamaların önlenmesine yönelik uygun ve etkin tedbirlerin ve mevzuat düzenlemelerinin katılımcı olarak belirlenmesi ve uygulanması. Bu amaçla, orman teşkilatı, bilim kuruluşları ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlar işbirliği ile orman niteliğini kaybetme ve toplum yararının tespiti için uygun kriter ve metotların belirlenmesi ve gerekli yasal düzenleme çalışmalarının 2008 yılı sonuna kadar tamamlanması. stratejisi öne sürülmüştür. Programda, ayrıca; Bugüne kadar gerçekleştirilen 2B uygulamalarının çok yönlü (ekolojik, sosyal, ekonomik) sonuçları ve etkilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi için bir araştırma çalışmasının gerçekleştirilmesi, sonuçların katılımcı olarak değerlendirilmesi, toplum için bilgilendirme programlarının hazırlanması ve uygulanması, Orman Kanunu 2B maddesi ile ilgili mevzuat geliştirme ihtiyaçlarının katılımcı olarak belirlenmesi ve gerçekleştirilmesi eylemlerine de yer verilmiştir. Peki; verilmiştir de ne olmuştur? Hiç, hiçbir şey! 3

Bu durum, siyasal iktidarın pervasızlığını giderek artırabilmesini son derece kolaylaştırmıştır. TBMM de her zaman olduğu gibi muhalefetin hiçbir önerisini göz önünde bulundurmadan, dediğim dedik bir tutumla 30 Ocak 2013 günü, başka bir söyleyişle, 6292 sayılı yasanın çıkarılmasından yalnızca dokuz ay sonra ve iki gün görüşerek çıkardığı 6421 sayılı yasa da bu pervasızlığın hangi boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Öte yandan; ilgili ve de duyarlı olduğu sanılan kamuoyunun yasanın ne TBMM de görüşülmesi ne de sonrasında hiçbir tepki göstermemesi, siyasal iktidarın böyle davranabilmesinin anlamlı bir göstergesidir. Orman Kadastrosu ve 2B Uygulama Yönetmeliği üzerine Anımsanacağı gibi, şimdilerdeki anlamıyla 2B uygulaması önce 1961 Anayasasından 1970 yılında yapılan düzenlemenin gereği olarak 6831 sayılı Orman Kanunu nun 2. maddesinin 1973 yılında değiştirilmesiyle gündeme gelmişti. Uygulama, 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddeleri ile 6831 sayılı yasanın 2. maddesinde bu kurallar uyarınca önce 1983, sonra 1986 yılında ve 1987 yılında da 3302 sayılı Kadastro Kanunu nun 4. maddesinde yapılan değişikliklere koşut olarak günümüze değin sürdürülmüştür. Bu süreçte, uygulamayı düzenleyen ilgili yönetmelik de 1974, 1984, 1986, 1990 ve 2004 yıllarında değiştirilmiştir. * 2B uygulamasının ve bu bağlamda da anılan yönetmelikte en son 2012 yılında yapılan değişikliğin doğru bir temelde tartışılabilmesi için iki temel evreyi birbirinden ayrılması gerekiyor. Aşağıdaki çizelgede iki Anayasanın söz konusu kurallarına yer verilmiştir: 1961 Anayasasının 1970 Yılında Yapılan Değiştirilen 131. Maddesi Anayasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvalık, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunan topraklarla şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında orman sınırlarında hiçbir daraltma yapılamaz. 169. Madde: 1982 Anayasasının 169 ve 170. Maddeleri Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz. 170. Madde: 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir. Görüldüğü gibi, 1982 Anayasasının 2B uygulaması ilgili kuralında, 1961 Anayasasının 131. maddesinden farklı olarak; i) 2B uygulaması için getirilen tarihsel sınır 15.10.1961 tarihinden 31.12.1981 tarihine çekilmiştir; ii) 2B uygulamasıyla artık hu- * Bu süreci daha önce tartışmaya açtığım İkibecileştirebildiklerimizden misiniz? adlı kitapçıkta ayrıntılı olarak sergilemeye çalıştım. İsteyen, bu kitapçığı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası nın web sitesinden indirebilir ya da benden de isteyebilir; izin almadan istediği gibi de kullanabilir. 4

kuksal olarak orman sayılmayan yerlerin değerlendirilmesi konusuna Orman Köylüsünün Korunması başlığı altında yer verilmiş; bir de daha sonra 2A uygulaması olarak anılacak ve 2B den çok daha vahim sonuçlar verebilecek bir kural getirilmiştir. 1986 yılın değin bu kuralların yaşama geçirilmesine yönelik olarak 6831. sayılı yasanın 2. maddesinde ve ilgili yönetmeliklerde 2B uygulamalarının, deyim yerindeyse orman yağmasını en aza indirebilecek düzenlemeler yapılmıştı: Örneğin; 6831 sayılı yasanın 2. maddesinde 1973 yılında çıkarılan 1744 sayılı yasayla; 15.10.1961 gününden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; a) su ve toprak rejimine zarar vermeyen, orman bütünlüğünü bozmayan, tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antepfıstığı) gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunan yerler ile otlak, kışlak ve yaylak haline gelmiş yerler, b) Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahaları orman sınırları dışına çıkarılır. kurallarına yer verilmişti. Ek olarak; bu kısıtlayıcı kural, aynı yıl çıkarılan Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler Hakkında Tüzük le de pekiştirilmişti: Sözgelimi; Bilim ve fen bakımında orman niteliğinin tam olarak kaybolması durumu, Tüzüğün 5. maddesinde; Hayat birliği ve bu birliğe dahil unsurları kaybolacak şekilde üzerindeki ağaç ve ağaççık toplulukları kaldırılan ve toprağın müşir bitkiler ve refakat florası, dip kütükleri, ölü örtü ve toprağın bir metre derinliğine kadar olan kısmında kalın ve ince kök kalıntıları veya bunların çürümesinden hasıl olan içi humus veya gevşek mineral madde dolu kanallar bulunmayan ve çevre sorunları, ormancılık faaliyetleri ve ekonomisi yönlerinden yeniden orman kurulmasında zorunluluk veya yarar görülmeyen yerler Su ve toprak rejiminin bozulması durumu, Tüzüğün 6. maddesinde; Bünyesinde taşkın, yağış sonrası zararlı akışlar, su verimini azaltıcı etkenler, erozyon bulunan yerler, ileride bu hallere maruz kalacağı anlaşılan yerler su rejimi; Toprağın strüktür ve tekstürü bozulmuş, yetişme faktörlerinin yarattığı ortamda normal verimi verebilecek derinliği kalmamış ya da bu derinliği giderek azalan duruma girmiş bulunan yerler, toprak rejimi bozulmuş yerlerdir. Orman bütünlüğünün bozulması durumu ise, Tüzüğün 7. maddesinde; Ormanların sağladığı yarar ve hizmetleri veya bu yarar ve hizmetlerin görülmesi bakımından ormanlarda yapılacak bütün koruma, silvikültür ve amenajman planı uygulaması gibi teknik ve idari iş ve işlemleri kısmen de olsa engelleyen tarım ve hayvancılıkta kullanılan her çeşit yerler orman bütünlüğünü bozar biçiminde açıklanmıştı. Öte yandan; 1983 yılında çıkarılan 2896 sayılı yasayla 6831 sayılı yasanın 2. maddesi yeniden düzenlenmiş; 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddelerinde olmamasına karşın maddenin B bendinde 2B uygulamalarının ancak; 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden (1) su ve toprak rejimine zarar vermeyen, orman bütünlüğünü bozmayan tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antepfıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ve (2) şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahaları (nda) yapılabilmesi zorunlu kılınmıştı. 5

Bu zorunluluktan hareketle, 1984 yılında çıkarılan ilgili yönetmeliğin Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler başlığı altındaki 36. maddesinin a bendinde de; uygulama günündeki durumuyla su ve toprak rejimine zarar vermeyen, orman bütünlüğünü bozmayan yerlerin orman sayılmayabileceği kuralına yer verilmişti. Ancak çok daha önemlisi, 2896 sayılı yasanın 2. maddesinde hem A hem de B bendin yalnızca devlet eliyle ihya edilerek kısmen veya tamamen orman içi köyler halkının yerleştirilmesi veya bu amaçla değerlendirilmesi maksadıyla uygulanması kuralı getirilmişti. Bu kurallar, 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddelerindeki düzenlemelerin gereği idi *. Bu nedenledir ki, bu gereği yerine getirmeyen düzenlemeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ne var ki, 6831 sayılı yasanın 2. maddesi Turgut Özal ın Başbakanlığında kurulan 45. Hükümet zamanında, 1986 yılında çıkarılan 3302 yasayla söz konusu gereklilikleri kaldıracak biçimde yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, i) maddedeki herhangi bir yerin 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş sayılabilmesi için; su ve toprak rejimine zarar vermeme, orman bütünlüğünü bozmama koşulları kaldırılmış; ii) orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi amacı yalnızca maddenin A bendiyle sınırlandırılmış; B bendi uyarınca orman sayılmama durumunun amacı ve orman sayılmayan yerlerin değerlendirilmesi de bir anlamda amaçsızlaştırılmıştır. Böylece 2B uygulamaları giderek amacından uzaklaşmış; siyasal iktidarların ekolojik ve toplumsal gerekçeler olmaksızın dilediğince at koşturabildiği bir fırsat alanı olarak sürdürülmüştür. Dolayısıyla; her türlü kamusal varlığı satmaya çalışan ve her fırsatta Turgut Özal ın misyonunun sürdürdüğünü öne süren AKP de, bu uygulamaların sonunda orman sayılmayarak ormancılık düzeni dışına çıkarılan 473 bin hektar Hazine arazisini, deyim yerindeyse kucağında bulmuştur. Bu nedenle, on yıldır Cumhuriyetin tüm kazanımlarını bir bir yok edebilecek denli güçlü bir tek parti iktidarı olarak bu arazileri paraya ve siyasal kazanıma dönüştürmek için de elinden geleni yapmıştır. 20 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe konulan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği, bu öykünün devamıdır. Doğaldır k bu süreçte ne 6831 sayılı yasanın 2. maddesini yeniden Anayasanın 170. maddesinin gereği doğrultusunda değiştirmiş ne de ilgili yönetmeliği bu doğrultuda düzenlemiştir. Sözgelimi; Bilim ve Fen Bakımından Orman Niteliğinin Tam Olarak Kaybolması durumu, Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği nin 24. maddesinde yine yalnızca; Üzerinde ağaç ve ağaççık toplulukları bulunmayan, ormancılık faaliyetleri ve ekonomisi yönünden orman kurulmasında yarar olmayan yerler * Söylemek gibi olmasın; bu düzenleme, Danışma Meclisi üyesi meslektaşlarım Dr. Hayati GÜRTAN, Muhsin Zekai BAYER ile hukukçu Prof. Dr. Şener AKYOL katıldığı toplantıda bir önerim üzerine Anayasa taslağındaki 170. maddede böyle bir düzenleme yapılmıştı. Bu düzenlemeyle orman sayılmayacak yerlerin olabildiğince az olabilmesi; ormanların korunabilmesi ve teknik ormancılık çalışmalarının gerektiği gibi yapılabilmesi için orman sayılan yerlerin içinde yerleşik köylülerin kalkındırılması ve/veya başka yerlere taşınması amaçlanmıştı. Emeği geçenleri saygıyla anıyorum. 6

biçiminde tanımlanmış; Tarım Arazisi (Madde 25) ve Hayvancılıkta Kullanılmasında Yarar Bulunan Yerler (Madde 26) tanımlarında ise hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Yönetmeliğin üzerinde öncelikle ve ağırlıkla durulması gereken yanı, yapılan değil Anayasanın 170. maddesi doğrultusunda yapılmayan düzenlemelerdir. Doğaldır ki, bu durum da 6831 sayılı yasanın 2. maddesinin 2896 sayılı yasada olduğu biçimde düzenlenmemesinin bir sonucudur. Oysa 2B uygulamalarının, deyim yerindeyse orman yağmasına dönüştürülebilmesini en azından güçleştirebilecek kurallardan birisi de bilim ve fen bakımından orman niteliğinin tam olarak kaybolması durumunun belirlenmesinde temel alınacak ölçütlerdir; bu ölçütlerin 6831 sayılı yasanın 2. maddesinde ve ilgili yönetmelikte gerektiğince ayrıntılaştırılarak yer verilmesidir. Ancak, siyasal iktidar bu gereği yerine getirmemiştir. Siyasal iktidar, deyim yerindeyse köpeksiz köyde değneksiz gezme kolaylığı ve alışkanlığı içindedir, ne yapmaya çalıştığının bilincindedir. Öyle anlaşılıyor ki, 6831 sayılı yasanın 1986 yılında 3402 sayılı yasayla düzenlenmiş biçimiyle 2. maddesi, dolayısıyla ilgili yönetmelik(ler)de bundan sonra da uygulanacak; yeni 2B uygulamaları yapılacaktır. Öte yandan, yönetmeliğin yeniden düzenlenen birçok maddesinde de 2B uygulamasının yol açtığı olumsuzlukların önlenmesine yönelik önemli sayılabilecek herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Dahası, kimi maddeler, uygulamada çeşitli sorunlara yol açabilecek biçimde düzenlenmiştir *. 6421 Sayılı Yasanın Getirdikleri Antalya nın Aksu İlçesi nde Hacıaliler Köylülerinin 2B Eylemi nden (8 Nisan 2012) 2003 yılından bu yana her fırsatta yazdım, söz verilen yerlerde de anlatmaya çalıştım: <<- 2B, içinde bulunduğumuz aşamada, artık bir orman ve de ormancılık sorunu değildir; toplumsal, ekonomik, çevresel, hukuksal ve siyasal boyutları olan karmaşık bir sorundur; yalnızca 2B arazilerinin satılıp satılmamasına, kimlere hangi koşullarla satılacağına indirgenmemesi gerekir! >> Hiç, ama hiç kimseye hiçbir şey anlatamadım. << ayıp size rantçılar ama size bu yerleri yedirtmezler, yedirtmezler! >> << şunu söylüyorum sıkıyorsa gelin alın bu arazileri alabiliyorsanız.>> <<Ben niye işgal etmedim, o zaman ben enayi sınıfına mı giriyorum, biz devlet arazisi işgal etmemiş isek suçumuz ne?>> (Antalya nın Aksu ilçesindeki yurttaşların tepkilerinden ) Siyasal iktidar, misyonu gereği, başından beri bu sorunun ağırlıkla ekonomik, ikincil olarak da siyasal getirisiyle ilgilendi. Bu, şaşılacak bir tutum değil kuşkusuz. Ne var * Yönetmeliğin bu türden olumsuzluklarını, değerli meslektaşım Sayın M.H.K 6831 Sayılı Kanuna Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik Kaldırılarak Yerine Getirilen Orman Kadastrosu ve 2/B Madde Uygulama Yönetmeliği nin Karşılaştırılarak Arasındaki Farkların Değerlendirilmesi başlıklı incelemesinde ayrıntılı olarak sergilenmiştir. 7

ki, çeşitli girişimlerine karşın bu tutumunda beklediği ölçüde başarılı olamadı. 6292 sayılı yasanın çıkarılmasını izleyen dokuz on ay içinde yaşanalar bu gerçeği açıklıkla ortaya koyuyor. Sözgelimi; siyasal iktidar 2003 yılında 2B arazilerinin satışından 25 milyar dolar gelir bekliyordu. Şimdi ise; ancak 5,5 milyar Dolar gelir sağlanabileceğini öne sürüyor. Öyle ki, Maliye Bakanlığı nın öngörülere göre, 2B arazileri ; indirimsiz rayiç bedelin % 70 i üzerinden satıldığında 10, 7 milyar Dolar; peşin ödemelerde ise rayiç bedelin % 20 si oranında indirimle 8,6 milyar Dolar gelir sağlanabilecekti. Ancak, yine Maliye Bakanlığı nın öngörülerine satışa konu 2B arazilerinin ; bir kısmı bedelsiz olarak geri verilebilecek, bir kısmı kullanıcısının bulunamaması nedeniyle satışa konu edilemeyecek ve bir kısmı da proje alanı olarak ilgili kuruluşlara (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ, belediyeler) emlak vergi değerinden devredilebilecektir *. Dolayısıyla; siyasal iktidarın evdeki hesabı çarşıya uysaydı, 2B arazilerinin satışından en fazla 5,5 milyar Dolar dolayında gelir elde edilebilecekti. Ancak, görünüşe bakılırsa, yine evdeki hesap çarşıya uymayacak Öte yandan; siyasal iktidarın buyruklarına göre 2B arazilerinin satışı için öngörülen ilk başvuru tarihi 30 Ekim 2012 idi. Aynı zamanda İngiltere vatandaşı da olan Maliye Bakanın açıklamasına göre başvuru süresi uzatılmayacaktı. Bu açıklamadan birkaç gün sonra tarihsel sınır önce 28 Ocak 2013 e, sonra da 26 Şubat 2013 e uzatıldı. Şimdi ise 6292 sayılı yasayı değiştirdi; ancak, konuyu hiç bilmeyenlerin bile kolaylıkla kestirebileceği gibi, bu değişiklikle yalnızca satış koşulları yeniden düzenledi. 17 Ocak 2013 de, AKP Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli ve partili dört arkadaşı tarafından 6292 sayılı Orman Köylülerinin Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Taşınmazların Satışı Hakkında Kanunu nda değişiklik yapılması için bir yasa teklifi verildi. Öneri, 30 Ocak ta TBMM de, yine muhalefetin tüm karşı çıkışlarına karşın iki gün içinde kabul edildi; Cumhurbaşkanı tarafından hemen onaylandı ve 4 Şubat 2013 günü de yayımlandı. Bu düzenlemeyle 6292 sayılı yasanın 6. maddesinin 4. fıkrası; (4) Hak sahiplerine doğrudan satılacak olan taşınmazların satış bedeli; dört yüz metrekareye kadar olan kısmı için rayiç bedelin yüzde ellisi, fazlası için rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden hesaplanır. Birden fazla taşınmazda hak sahibi olunması hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, hak sahibinin tercih edeceği sadece bir taşınmaz için uygulanır. Bir taşınmazdaki hak sahipliğinin devredilmesi hâlinde yüzde elli satış bedeli hesaplaması, taşınmazın sadece dört yüz metre karesi için ve hak sahiplerinin hisselerine oranlanarak uygulanır. biçiminde değiştirildi. Ayrıca, aynı maddenin 5. fıkrasının sonuna da; Daha önce başvuru bedeli yatırmadan yapılan başvurular ile bundan sonra yapılacak başvurular başvuru bedeli alınmaksızın geçerli kabul edilir. tümcesi eklendi. Kuşkusuz bu noktada, neden? sorusu akla gelecektir. Yasa önerisinin gerekçesinde belirtildiğine göre; bu değişiklikle; hak sahibi olan dar gelirli ve alım gücü olmayan vatandaşlarımız gözetilmiş; * Maliye Bakanı nın açıklamasına bakılırsa, şimdiden 8 ildeki kimi 2B arazileri ((Antalya, Bursa, Hatay, İstanbul, Kocaeli, Muğla, Sakarya ve Samsun) proje alanları belirlenmiştir. Bilindiği gibi, bu araziler üzerindeki hak sahibi sayılanlar satın alamayacakları gibi bu arazilerini tümüyle yitirecektir. 8

uygulamanın hak sahibi sayılanların yalnızca bir taşınmazıyla sınırlandırılmasıyla da hakkaniyete daha uygun bir düzenleme yapılması sağlanmış. olacak(mış)! Bu noktada, siyasal iktidara; görünümde yasa önerisini veren Canikli ve dört partidaşına; - Aklınız daha önce neredeydi? ya da - Demek ki, dokuz az önce çıkarılan 6292 sayılı yasa hak sahibi olan dar gelirli ve alım gücü olmayan vatandaşlarımızı gözetmeyen; hakkaniyetsiz bir yasa mıymış! diye sorulması gerekmiyor mu? Gerekmiyor olacak ki, yasa teklifinin TBMM de görüşülmesi sırasında bu türden sorular gerektiğince sorulmadı. <<- Peki, iki gün boyunca TBMM de yasa teklifiyle ilgili olarak ne tartışıldı?>> derseniz, hemen söyleyeyim, bolca: Ormana herhangi bir tecavüz olduğunda, ormanda yasal olmayan bir otlatma olduğunda, ormana yasa dışı bir müdahale olduğunda ilk önce koşan, yüzyıllardır bu ormanları bekleyen, meraları bekleyen, su kaynaklarını bekleyen, oradaki yapıyı koruyan, fakir fukara, garip gureba orman köylüsünün bu arazileri nasıl satın alabileceği muhabbeti yapıldı * 6831 sayılı yasanın 2. maddesinden ve ilgili yönetmelikten; 6292 sayılı yasadan kaynaklanan anayasaya aykırılıklar, 2B arazilerinin rastgele satılmasının yol açabileceği hukuksal, toplumsal ve çevresel sorunlar ise bu kez de hemen hemen hiç tartışılmadı. <<- Peki, tartışılabilir miydi?>> derseniz; - Bence, hayır, tartışılamazdı; böyle bir tartışma, deyim yerindeyse, balığın kavağa çıkması olurdu >> Öte yandan; 6421 sayılı yasayla 6292 sayılı yasada yapılan değişikliğin, en azından görünümde, yoksul ikibeci yurttaşlarımızın yararına, başka bir söyleyişle kötünün iyisi bir düzenleme olduğu düşünenler olabilir. Gerçekten de öyle midir acaba? Bence, değildir. Çünkü yalnızca 400 m 2 den daha küçük ikibelik taşınmazı olanların hemen hemen tümü, değil gerekli ödemeleri yapabilmek, başvuru ücretini bile veremeyecek durumda olanlardır. Çoğu ise, ikibelik taşınmazı için daha önce de vurgunculara ödeme yapmış; bir kesimi ise, Anayasanın 170. maddesiyle kalkındırılmaları güvenceye alınmış (!) gerçekten de fakir fukara, garip gureba orman köylüleridir. Sonra; siyasal iktidarın gerçek amacı, hak sahibi olan dar gelirli ve alım gücü olmayan vatandaşlarımızı gözetmek de değildir. Bir kez, en fakir fukara, garip gureba or- * Geçerken belirteyim: Yasa teklifinin TBMM de görüşülmesine ne Orman ve Su İşleri ne de Çevre ve Şehircilik Bakanı katıldı belirteyim. Eleştirileri ise geçerken TBMM Genel Kurul salonuna şöyle bir uğrayan bakanlar yanıtlamaya çalıştır. Sözgelimi, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz; Bizim bu 400 metrekare hassasiyetimiz, Sultanbeyli'deki gecekonduda mağdurun, mazlumun yanında, fakirin yanında olmamızdan dolayıdır. Yoksa hiç kimse 400 metrekareye bir villa yapmaz, zengin adamı 400 metre kesmez, yetmez.. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise; 400 metrekare sadece İstanbul'a mahsus gibi gözüküyor." dedi. Bu genel bir düzenleme, İstanbul'a has bir düzenleme değil. Türkiye'nin neresinde 400 metrekarelik -bu kapsamda- yere sahip vatandaşımız varsa, tamamı bundan istifade edecektir; İstanbullular bunun içerisinde varsa onlar da istifade edecektir. O yüzden, bu düzenleme, özel bir düzenleme değil, ülkemizin genelinde uygulanacak olan genel bir düzenlemedir. açıklamasını yapmıştır. Öyle sorulara böyle yanıtlar! 9

man köylüsünün bile üzerinde konutunun da bulunduğu, tarım yaptığı 2B arazisinin genişliği 400 m 2 den fazladır. Böylesi durumlarda fakir fukara, garip gureba orman köylüsü ne yapacaktır; bir bakanın önerdiği gibi, 400 m 2 nin rayiç bedelinin % 50 si ile geri kalanın % 70 ini, 2B arazisinin bir kısmını satarak mı ödeyecektir? Böyle ödeyebilecekse eğer, bu uygulama kimlerin değirmenin su taşıyacaktır? Bana kalırsa bu temelde yapılacak tartışmalar, giderek daha de keskinleşecek; anlaşmazlıklar toplumsal çatışmalara dönüşebilecektir. Bence, siyasal iktidarın 6421 sayılı yasayla gerçek amacı; 6292 sayılı yasanın özellikle ikibelik taşınmaza sahip yoksul köylüler ile dar gelirli kentlilerde yol açtığı tepkileri en aza indirmek, yoksul köylüler ile dar gelirli kentlilerden de olsa olabildiğince gelir toplamak; özellikle de henüz herhangi bir amaçla kullanılmayan yaklaşık 2,5-3 milyon dönüm 2B arazisini yerli ve yabancı büyük inşaat firmalarına kavgasız gürültüsüz satılmasını gözlerden kaçırmak; rantı yüksek kıyılardaki 2B arazileri üzerine yapılmış yazlık konutları/siteleri aklayarak kolaylıkla alınıp satılabilir duruma getirmek; kentsel dönüşüm projeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı na; kısa bir süre önce çıkarılan 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun la mahalleye dönüştürülen ve yarısından fazlası orman köyü olan köyleri kapsayan yandaş belediyelere maliyetsiz ya da son derece düşük maliyetli arsa sağlamaktır. 400 m2 ve daha küçük bir parsel için satış bedelinde böyle bir indirim getirilmiş olması, toplamda 400 m 2 den daha geniş birkaç parsel 2B arazisi bulunan kişiler için fazlaca önemli bir kolaylık değildir kuşkusuz. Buna karşılık bu, İstanbul ve Antalya gibi kentlerdeki 2B arazisi sahipleri için hiç de küçümsenmeyecek bir indirimdir. Öyle anlaşılıyor ki siyasal iktidar, 6292 sayılı yasayla oluşturduğu bataklıkta şimdiden debelenmeye başlamıştır; 6421 sayılı yasa, bu debelenmenin bir ürünüdür. Ancak, pek bir işe yamayacak bence ve 2B bataklığı gittikçe derinleşecektir *. SESSİZ AMA ÇOKÇA SORULU BİR TARTIŞMA Siyasal iktidar, 2B konusunda da atı aldı ve Üsküdar a geçmek üzere. Dolayısıyla; Ana Muhalefet Partisi ile ilgili demokratik kitle örgütlerinin yaklaşımları/yaklaşımsızlıkları ortada iken konunun bu saatten sonra bir kez daha, üstelik de sessizce tartışılması ne denli anlamlı olacaktır, bilmiyorum. Ancak, gözümün önünde olup bitenlere (ve de olmayanlara ve bitmeyenlere ) katlanamıyorum. Özellikle de orman sayılan yerler ile ilgili talancı düzenlemelere ısrarla orman popülizmiyle karşı durulacağının sanılması; ormancılık düzenini, dolayısıyla ormancılık hizmetlerini kamusal etkinlik alanı olmakta çıkaracak düzenleme ve uygulamalardan bihaber olunması beni çileden çıkarıyor. Bu nedenle, bıkkınlık getirse de bu düzenleme ve uygulamaları yine tartışmaya çalışacağım. Ama bu kez farklı bir söylemle; işin kola- * 6421 sayılı yasayla Daha önce başvuru bedeli yatırmadan yapılan başvurular ile bundan sonra yapılacak başvurular başvuru bedeli alınmaksızın geçerli kabul edilir. kuralının getirilmiş olması, bence, bu debelenmenin anlamlı bir göstergesidir. 10

yına kaçıp yalnızca kimi sorularımı tartışmaya açacağım; artık kim yanıtlamaya değer bulursa i) Anayasanın 169 ve 170, 6831 sayılı Orman Kanunu nun 2. maddesinin A ve B bentleri yürürlükte kaldığına, dolayısıyla 6292 sayılı yasa uygulandığına göre, 2B uygulamaları bundan sonra da yapılacaktır. Bu uygulamaların 20 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe konulan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğiyle düzenlenmiş olması, özellikle bu aşamadan sonra yeni ve çok daha karmaşık sorunları gündeme getirmeyecek midir; sözgelimi, 2B uygulaması yapacak orman kadastro komisyonları ve kadastro ekipleri giderek daha da artacak olan baskıları nasıl ve ne denli göğüsleyebilecektir? 2) 6292 sayılı yasanın tam adı, Orman Köylülerinin Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Taşınmazların Satışı Hakkında Kanunu dur. Peki; 2B arazilerinin satışından elde edilebilecek gelirin tümüyle siyasal iktidarın keyfine bırakılmış bir miktarının kullanılması dışında yasanın neresinde orman köylülerin desteklenmesine yönelik ayrıntılı bir düzenleme yapılmıştır? 3) Anayasanın 170. maddesine; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin yalnızca orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi amacıyla belirlenmesi ve orman sınırları dışına çıkartılması gerekmektedir. Böyle iken 6292 sayılı yasada orman köylüsü sayılan tüm köylüleri, yani hem orman içi hem de orman kenarı köylerinde yaşayanları kapsaması Anayasanın bu kuralına aykırı değil midir? 4) Anayasanın 170. maddesi ile Anayasa Mahkemesi nin 2001 yılında çıkarılan 4706 Sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun un 2B arazilerinin herkese satılmasına olanak veren düzenlemesini iptal eden kararı karşısında 2B arazilerinin rastgele herkese satılabilmesinin anayasal dayanağı var mıdır? 5) 6292 sayılı yasanın 13. maddesinin 10. fıkrasıyla 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun un yürürlükten kaldırılması Anayasanın 170. maddesinin Orman Köylüsünün Korunması başlığı altında yer verilmiş olan 170. maddesinin gerektiği gibi yaşama geçirilmesini güçleştirmeyecek, dahası, olanaksızlaştırmayacak mıdır? 6) 20 yi aşkın birliğe bağlı 1200 dolayında kooperatife üye 150 bin dolayında orman köylüsünün demokratik kitle örgütü olan Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği nin (OR-KOOP), 6292 ve 6421 sayılı yasalar gündemdeyken, olmazsa olmaz niteliğindeki herhangi bir istemi kamuoyuna yansımadı. Yukarıda 1-5. sorularda konu edilen gelişmeler, sözgelimi; Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun un yürürlükte kaldırılması, Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü nün bir daire başkanlığına dönüştürülmüş olması orman köylülerini ve dolayısıyla OR-KOOP u ilgilendirmiyor mu; ilgilendirmiyorsa, neden ilgilendirmiyor; ilgilendiriyorsa, OR-KOOP bu konuda neleri savunuyor? 7) 6292 sayılı yasanın 12. maddesinde, 2B arazilerini kullananların, başka bir söyleyişle hak sahibi sayılanların tümüne aynı kuralların uygulanması öngörülmekte; bu bağlamda herkese aynı hak ve yükümlülükleri getirmektedir. Bu eşitsiz eşitlikçi düzende daha çok, deyim yerindeyse parası olanlar düdüğü çalmayacak mıdır ve/veya bu uygulamadan daha çok tefeciler, bankalar, vurguncular yararlanmayacak mıdır? 11

8) Orman sayılan yerlere ve orman ekosistemlerine herhangi bir biçimde zarar vermek Anayasanın 169. maddesine ve 6831 sayılı yasanın özellikle 14, 15 ve 17. maddelerine göre suçtur, Dolayısıyla, orman sayılan yerleri ikibelik duruma getirenler, kuruluş yasasına göre bu eylemleri önlemesi gerekirken önleyemeyenler ya da önlemeyenler suç işlemiştir. Başka bir söyleyişle de; 2B arazisi edinmek, çalınmış bir malı edinmeye benzer bir durumdur; dolayısıyla çalanın yanı sıra çalıntı malı alan ve satan da suçludur (!). Bu durumda, devlet, somut olarak da Maliye Bakanlığı çalıntı malı satma suçunu işlemiş olmuyor mu? 9) 2B arazilerinin herhangi bir yolla rastgele satılması aşamasına gelinmiş olması, bir sonuçtur: Hangi sınıfsal ve siyasal nedenler bu sonuçları gündeme getirmiş; bu doğrultudaki düzenlemeler ne zaman nerede kimler, neden ve nasıl yapılmıştır? 10) 1960 lı yıllarda Süleyman Demirel, 1970 den sonra da yine Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit başkanlığındakiler başta olmak üzere tüm siyasal iktidarların amacı ile 2000 li yıllarda AKP nin amaçları aynı mıdır? 11) 2B arazilerinin herhangi bir yolla satılması ya da Anayasanın 170. maddesindeki söylemle değerlendirilmesi, artık ne denli bir orman ve ormancılık sorunudur? Bu aşamada 2B karşıtlarının söylem ve eylemlerini orman popülizmine indirgemiş olması, yaşamsal önemde bir yanılgı, aymazlık değil midir? Sözgelimi, bu süreç ve olası sonuçları; i) Anayasanın ilgili maddeleri ile ilişkisi nedeniyle hukukçu kişi ve kuruluşları, özellikle de, örneğin Baroları; ii) tarım ile ilişkisi nedeniyle tarımcı, örneğin; Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraatçılar Derneği, OR-KOOP vb kuruluşları; iii) kentsel çevre sorunları nedeniyle, örneğin; TMMOB Çevre Mühendisleri Odası başta olmak üzere çevreci/doğa korumacı kişi ve kuruşları; iv) kentsel planlama sorunları nedeniyle TMMOB Şehir Plancıları Odası ile belediyeler, Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği ni (YAYED); v) yol açabileceği toplumsal ve ekonomik değişme ve gelişmeler nedeniyle toplumbilimci ve siyaset bilimcilerini; vi) 2B uygulamalarının Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği ile düzenlenmiş olması, başta TMMOB Orman Mühendisleri Odası ile Türkiye Ormancılar Derneği olmak üzere yukarıda örneklenen tüm kurum ve kuruluşları; vii) 2B arazilerinin satışı için 6292 sayılı yasada öngörülen satış düzeninden gerçekten de hak sahibi sayılabileceklerden çok arazi vurguncularının daha fazla yararlanacak olması kamu vicdanını ve viii) 1-10 soruları bir yana Türkiye Ulusal Ormancılık Programı ndaki 2B ile ilgili eylemler orman fakültelerindeki bilim adamları ile ormancılık araştırma enstitülerindeki araştırmacıları hiç mi ilgilendirmiyor, ilgilendirmeyecek mi? 12) 6292 sayılı yasayla yaklaşık 500 bin hektar 2B arazisinin yanı sıra Hazinenin mülkiyetindeki yaklaşık 1 milyon hektar tarım arazisi, kullanım biçimi yönünden hiçbir kısıtlamada getirilmeden hak sahibi sayılan kişi ve kuruluşlara satılacaktır. Oysa bilindiği gibi, 2872 sayılı Çevre Kanunu nun 2. maddesinde stratejik çevresel değerlendirme, 644 sayılı KHK nın 2 ve 7. maddeleriyle gündeme getirilen mekânsal stratejik planlama çalışmalarının yapılma gereği vardır. Söz konusu 12

yaklaşık 1,5 milyon hektar arazinin kullanılmasının olası çevresel etkilerinin belirlenmesi ve yol açtığı ve/veya açabileceği sorunların önlenebilmesi için bu gerekler ne zaman ve nasıl yerine getirilecektir? 13) 6292 sayılı yasanın 2. maddesinin f fıkrasında 2/B alanlarını ve proje bütünlüğünü sağlamak amacıyla gerektiğinde bu alanların dışında kalan yerleri de kapsayan ve sınırları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya ilgili büyükşehir ya da diğer belediyelerce belirlenen ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan gecekondu veya kentsel dönüşüm projesi uygulanacak alanları tanımlanan proje alanlarının ne türden proje konuları için nasıl belirleneceği 11. soruda örneklenen kuruluşların doğrudan ve dolaylı olarak sorumluluk alanlarına girmiyor mu? 14) 6292 sayılı yasanın 6421 sayılı yasayla değiştirilen 6. maddesinde öngörülen satış düzeninin işletilmesinin yol açabileceği toplumsal çatışma ve anlaşmazlıklar nasıl önlenebilecektir? 15) 6292 sayılı yasanın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; 2/B alanlarından tekrar orman olarak değerlendirilmesi Orman Genel Müdürlüğünce teklif edilen yerler, Maliye Bakanlığınca bu Genel Müdürlüğe tahsis edilir. Peki; Orman Genel Müdürlüğü bu doğrultuda bir çalışma yapmış mıdır; yapmışsa eğer, bu işlemi sahip olduğu veri tabanıyla ve nasıl yapabilmiştir? 16) 6292 sayılı yasanın 2. maddesinin 1. fıkrasının f bendinde tanımlanan proje alanı belirleme yetkisi sözgelimi 6831 sayılı yasanın 58. maddesinde yer verilen havza bazında yapılacak ağaçlandırma, erozyon ve sel kontrolü, çığ ve heyelanların önlenmesi, ekosistemlerin korunup geliştirilmesi ve havzada yaşayan insanların hayat şartlarının iyileştirilmesi faaliyetleri, için entegre projeler hazırlayabilecek Orman Genel Müdürlüğü ne de neden verilmemiştir? 17) Aynı düzenlemeye göre proje alanı olarak ayrılanların yanı sıra yine 2B arazilerinden olup da özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gerekenler ile içme ve kullanma suyu havzalarında maksimum su seviyesinden itibaren üç yüz metrelik bant içerisinde kalan yerler hak sahiplerine satılmayacaktır. Bu durumda, herhangi biçimde 2B arazisinin sahibi ve/veya kullanıcısı olmak hak sahibi sayılmaya yetiyorsa eğer, bu gibi yerleri edinen/kullananlar hak kaybına uğramayacak mıdır? 18) 12 Kasım 2012 tarihinde çıkarılan On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereği 9 bin dolayında orman köyü mahalleye dönüştürülecektir. Bu durum, 2B arazilerinin herkese satılmasına yeni ne türden toplumsal ve ekonomik sorunları gündeme getirebilecektir? 19).6292 sayılı yasanın 12. maddesinin 1. fıkrasına göre; Hazineye ait tarım arazileri, 31/12/2011 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan, kira sözleşmesi halen devam eden kiracıları veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının halen devam ettiği idarece belirlenen kullanıcıları ya da paydaşlarına satılabilecektir. Bu kurala göre tarımsal amaçlarla kullanılan 1 milyon hektar Hazine arazisi satılabilecektir. Bu araziler kullanım amaçları ve biçimleri hiçbir koşula bağlanmadan satılsın mı? 20) 6292 sayılı yasanın 6. maddesinin 13. fıkrasına göre Hak sahiplerinden idarenin teklifini kabul etmeyenler doğrudan satış hakkından yararlanamazlar, başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu düzenleme evrensel nitelikte temel insan haklarına aykırı değil midir? 13

SONUÇ (MU?) Bugüne değin yapılageldiği biçimde sürdürülecekse eğer, 2B konusu artık gündemden çıkarılmalıdır. Yapılagelen tartışmaların kamu yararına hiçbir sonuç vermediği, siyasal iktidarı yolundan döndüremediği ; dahası, ekonomik, toplumsal ve siyasal gündemi istediği gibi değiştirebilen siyasal iktidarın işini daha da kolaylaştığı ortadadır. Hiç olmazsa artık bu gerçek görülmelidir. Öte yandan; 2B arazileri ile Hazinenin mülkiyetindeki tarım arazilerinin deyim yerindeyse haraç mezat satılması, cari açık rekortmeni ekonomik büyümesini sürdürmeye çalışan siyasal iktidar için sıradan bir parasal işlemdir. Söylentilere bakılırsa, yaklaşık 500 bin hak sahibi satın alma başvurusunda bulunmuş; önemli bir kısmı da başvuru bedelini yatırmıştır. * Öyle anlaşılıyor ki, en azından hak sahiplerinin çoğunluğu uygulamadan hoşnuttur! Bu durumda, belki kimi okurların aklına; <<- Senin gibi hariçten gazel okuyanlara söyleyecek söz kalır mı?>> sorusu gelebilecektir. Hemen yanıtlayayım: Kalır; kalır çünkü satılan Anayasanın 169. maddesine göre benim, sizin; hepimizin kamusal varlığıdır. Bu ülkenin bir yurttaşı olarak ben hiçbir kamusal varlığın, sözgelimi cari açığı kapatmak, sermaye birikimine kaynak aktarmak, siyasal ve ekonomik rant sağlamak vb gerekçelerle haraç mezat satılmasını istemiyorum. Konuyu öncelikle bu temelde tartışmak yerine yalnızca fakir fukara, garip gureba orman köylüsünün olası mağduriyeti ve/veya orman popülizmi temelinde tartışılmasına da katlanamıyorum. Konunun gündeme getirildiği 2003 yılından bu yana çeşitli düzlemlerde sürdürülen bu aymazlık, ne yazık ki gerektiğince bilgi sahibi olması beklenen ilgili demokratik kitle örgütlerinin, araştırmacı ve bilimcilerin vurdumduymazlığıyla beslenmiştir. Bu tutum böyle sürerse Korkum ve üzüntüm, söz konusu vurdumduymazlığın 2A uygulaması aşamasında da sürdürülebilecek olmasıdır. Sanırım 2A ile ilgili düzenlemelerin önemi gerektiğince kavranamadı: Özetle anımsatayım: Anayasanın 169 ve 170. maddelerinde; Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler(in) hukuksal olarak orman sayılmayabileceğine olanak verilmiştir. Anımsanacağı gibi, bu anayasal kural, 6831 sayılı yasanın 1986 yılında çıkarılan 3302 sayılı yasayla yeniden düzenlenen 2. maddesinin şimdilerde de yürürlükte bulunan A bendinde; Öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler orman sınırları dışına çıkarılır. Kuralına yer verilmiştir. En son 2007 yılında düzenlen 6831 Sayılı Orman Kanununun 2 nci Maddesinin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmeliğin Orman Sınırları Dışına Çıkarılacak Yerler başlığı altında yer verilen 7. maddesinde ise; Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen araziler yerinde kalkındırılmaları mümkün görülmeyen veya su ve toprak rejimi bakımından bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan köyler halkının kısmen * Belirlemelere göre 2B arazilerinde toplam 591.913 parsel var; bu parsellerin 671.980 kullanıcısı belirlenmiş ve şubat ayına değin 480.748 hak sahibi satın alma başvurusunda bulunmuştur. 14

veya tamamen yerleştirilmesi ve Devlet eliyle ihya edilerek tarımsal üretim yapılması maksadıyla orman sınırları dışına çıkarılabilir. açıklaması yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre siyasal iktidar, 21,2 milyon hektar olduğu öne sürülen orman sayılan yerlerde bu kuralları uygulayabilecektir. 6292 sayılı yasanın 4. maddesi bu doğrultuda düzenlenmiştir. Ne var ki, daha önce de belirttiğim gibi, bu düzenlemeler yalnızca orman içi köyler halkını değil, devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkını kapsamaktadır. Ne Ana Muhalefet Partisi nin ne ilgili demokratik kitle örgütleri ne de çevre/doğa/orman severler Anayasanın 170. maddesine açıkça aykırı olan bu düzenlemenin yol açabileceği ekolojik yıkımların, toplumsal çatışmaların ayırdındadır. Bu tutum karşısında; batsın bu dünya dan başka ne söylenebilir, doğrusu, bilmiyorum. *** Yaygın olarak sanıldığının tam tersine; 2B sorunu hiçbir boyutuyla çözümlenmemiştir; dahası, yeni boyutlar kazanmıştır. Başka bir söyleyişle, 2B bataklığı giderek daha da derinleşecektir. Üstelik yakındığım tutum sürdürülürse, 2B bataklığının yanı sıra bir de çok daha derin 2A bataklığı kolaylıkla oluşturulabilecektir. Oluşturulsun mu? 15