Çocuğun Cinsel İstismarı İle İlgili Asılsız İddialar ve Paranoid Bozukluk: İki Olgu Sunumu



Benzer belgeler
Çocuk Ýstismarýna Birimler Arasý Yaklaþým: Bir Olgu Sunumu

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Dersin adı: Elektif (Çocuk Psikiyatrisi) Görüşme Saatleri: Salı:14:00-15:00

İstismar olgularında adli uygulamada yaşanan güçlükler. Doç. Dr. Ayten ERDOĞAN Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi AD

CİNSEL SALDIRILAR ACİL HEKİMİNİN SORUMLULUKLARI. Dr. Serhat KOYUNCU Gaziosmanpaşa Üniversitesi Acil tıp A.D

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Cinsel istismarlı hastaya yaklaşım. Doç. Dr. Mücahit KAPÇI ADÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD.

ÇOCUK İSTİSMARINDA BİLDİRİM AŞAMASINDA YAŞANAN GÜÇLÜKLER

Aile İçi Şiddet Prof. Dr Oğuz POLAT. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Çocuklarda Cinsel İstismara Bağlı Travma Sonrası Stres Bozukluğu: Olgu Analizi

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

15/10/2015 TARİHLİ KURUL KARARLARI

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

Bölüm: 11 Manik Depresyona Özel İlaç Fikri

İhmal ve İs*smara Uğrayan Çocuğa Çok Disiplinli Yaklaşım: ÇOCUK KORUMA MERKEZLERİ ve ÇOCUK İZLEM MERKEZLERİ

Konu: Davranışın Nörokimyası. Amaç: Bu dersin sonunda öğrenciler davranışın biyokimyasal mekanizmalarını öğreneceklerdir. Öğrenim hedefleri:

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2012/299. Karar No 2013/422

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

Ruhsal Travma Değerlendirme Formu. APHB protokolü çerçevesinde Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) tarafından hazırlanmıştır

Çocuk Psikiyatrisi Uygulamalarında İstismar Olgularının Tanınması. Prof. Dr. Elvan İŞERİ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri A.D.

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

EK-2 CUMHURĠYET ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ PSĠKĠYATRĠ ANABĠLĠM DALI DERS BĠLGĠLERĠ FORMU

Cinsel saldırı sonrası adli tıp bölümüne başvuran olguların beden ve ruh sağlıklarının değerlendirilmesi

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SİNİR-DUYU BLOĞU

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

TOPLUM RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ. Hazırlayan: Dr. Meryem Merve Ören Danışman: Prof. Dr. A. Emel Önal

Prof.Dr. Kamil Nahit Özmenler Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Tıp Fakültesi Ankara

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

10:30-12:00 Vizit 13:30-15:00 Psikiyatrik Belirtiler ve Muayene 1- Dr.Cengiz Kılıç 15:30-17:00 Psikiyatrik Belirtiler ve Muayene 2- Dr.

TPD Yeterlik Sınavı Açık Eğitim Modülleri Tecrübe Aktarımı DR GAMZE GÜRCAN

Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi Eylül 2009 Ankara

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

AÇIKLAMA Araştırmacı: Yok. Konuşmacı: Yok. Danışman: Yok

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

SAĞLIĞI KORUMANIN VE DAHA ĐYĐYE GÖTÜRMENĐN ĐLKELERĐ. DOÇ.DR. EMEL ĐRGĐL Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Bu bozukluk madde kullanımına veya genel tıbbi durumdaki bir bozukluğa bağlı değildir.

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Ergen Psikiyatri Kliniği nde. Cinsel Suç Mağdurları. Sorunlara Yaklaşım

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

The Assesment of Demographic Characteristics, Familial Variable and Mental Disorders in Child and Adolescent Sexual Abuse Cases

Çocuk Cinsel İstismarı Asılsız Bildirimi: Annenin Ruhsal Bozukluğu ile İlgili Beş Olgu

İhmal ve İstismara Uğrayan Çocuklar ve Müdahale Yaklaşımları. SHU Tülin KUŞGÖZOĞLU Çocuk İstismarı ve İhmalinin Önlenmesi Derneği ANKARA- 2011

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Eğitim Programı

İKİNCİ BÖLÜM. Mübeyen POLAT / TÜRKĠYE DAVASI. (Başvuru no. 3143/12) KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

ÜNİTE II: PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİNDE TEMEL KAVRAMLAR VE UYGULAMA STANDARTLARI

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

Şizofreni tanılı hastada antipsikotiklerletetiklenen nonkonvulsif statusepileptikus olgusu

Sağlıkta şiddete yaklaşım : Amacımız sağlıkta görülen şiddet farkındalığını arttırmak olduğunu belirtmek istiyorum. Son dönemde toplumsal ve sağlık

ÇARŞAMBA 09:30 Koma A Gülsen YILDIZ BABACAN NÖROLOJİ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARI MUAYENE FORMU. Tıbbi Özgeçmiş. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi.

EGZERSiziN DEPRESYON TEDAVisiNDEKi YERi VE ETKiLERi

Utku BEYAZIT 1 KUZEY KIBRIS ÖRNEKLEMİNDE ÇOCUĞA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMAR OLGULARININ KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ

S.D.Ü. TIP FAKÜLTESİ ADLİ TIP ANABİLİM DALI DERS YILI DÖNEM-V PROGRAMI

DSM-5 Düzey 2 Somatik Belirtiler Ölçeği Türkçe Formunun güvenilirliği ve geçerliliği (11-17 yaş çocuk ve 6-17 yaş anne-baba formları)

TUKMOS ASKERİ PSİKİYATRİ KOMİSYONU 1.DÖNEM ÜYELERİ Kamil Nahit Özmenler Ali Bozkurt Aytekin Özşahin Haluk Savaş

Doğuş Üniversitesi, KLİNİK PSİKOLOJİ İstanbul ( % 100 Burslu)

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

Erken boşalmamak için en iyi yardımcı kaynak için burayı tıklayın

RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Adana RSHH'de zorunlu tedavi ve sorunları DR. GÖZDE CİĞERLİ

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

ÖZGEÇMİŞ 1. ADI SOYADI: NESLİM GÜVENDEĞER DOKSAT 2. DOĞUM TARİHİ: UNVANI: ÇOCUK PSİKİYATRİSİ UZMANI 4.

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI

PSİKİYATRİ ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET. (Hekime Yönelik Şiddet Görev Grubu) Ön Raporu

Adli Tahkikat ve Sosyal İnceleme Raporu Özeti

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

5. SINIF 4.GRUP 4. KURUL RUH SAĞLIĞI, TIP ETİĞİ, TIP HUKUKU, ADLİ TIP, KLİNİK FARMAKOLOJİ

ÖZGEÇMİŞ. 1. Ünal, H., Ortaokul Dönemindeki Kız Çocuklarda Antropometrik Ölçümlerin Farklılaşmasının İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi

Cinsel Suç Mağdurlarının Ruh Sağlığı Hakkında Düzenlenen Adli Psikiyatrik Raporlar ve Bilirkişilik Kurumları Arası Uzlaşma Sorunu

Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin Uygulanması

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

DSM V madde kullanım bozuklukları için neler getiriyor? Prof. Dr. Yıldız Akvardar

Transkript:

Türk Psikiyatri Dergisi 2011;22(1):53-7 Çocuğun Cinsel İstismarı İle İlgili Asılsız İddialar ve Paranoid Bozukluk: İki Olgu Sunumu Dr. Ramazan KARANFİL 1, Dr. Ramazan AKÇAN 2, Dr. F. Özlem ORHAN 3 ÖZET Çocukların cinsel istismarı iddiası, sonuçları açısından toplum ve çocuk için önemli bir sorundur. Bu çalışmada; çocuklarının cinsel istismara uğradığını iddia eden ancak iddiaları asılsız çıkan ve kendilerine paranoid bozukluk teşhisi konulan iki anne olgusu sunuldu. Birinci olgu; 31 yaşında anne, 2,4 ve 6 yaşlarındaki 3 kız çocuğunun babaları tarafından cinsel istismara uğradığını iddia ederek Cumhuriyet Savcılığına başvurmuştur. İkinci olgu; 30 yaşında anne, 6 yaşındaki kız çocuğunun anaokulundaki öğretmen tarafından, bu olaydan üç ay sonra başka bir anaokulunda yabancı bir şahıs tarafından cinsel istismara uğradığı iddiası ile iki kez Cumhuriyet Savcılığına başvurmuştur. Her iki olguda, çocukların genitoanal muayenesinde cinsel istismarı destekleyecek herhangi bir bulgu tespit edilmemiştir. Annelerin psikiyatrik muayenelerinde; her iki anneye Paranoid Bozukluk tanısı konmuştur. Cumhuriyet Savcılığı olgularda kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiştir. Bu tür iddialarda, bildirimin asılsız olabileceği göz önüne alındığında; gerektiği takdirde şikâyette bulunan ebeveynin de psikiyatrik açıdan değerlendirilmesi ile yargı organlarının doğru şekilde yönlendirilmesi ve çocuğun travmatize olmasının önüne geçilmesi sağlanacaktır. Anahtar Sözcükler: Paranoid bozukluk, asılsız bildirim, çocuğun cinsel istismarı SUMMARY False Allegations of Child Sexual Abuse and Paranoid Disorder: A Report of 2 Cases Allegations of child sexual abuse have considerable consequences for individuals and society. Herein, we report 2 cases of false allegations of child sexual abuse by mothers diagnosed as paranoid disorder. Case 1, a 31-year-old mother accused her husband of sexually abusing her 3 daughters, aged 2, 4, and 6 years. Case 2 is a 30-year-old mother that went to the public prosecutor with allegations of sexual abuse of her 6-year-old daughter by a nursery teacher and a stranger. Examination of both alleged victims did not reveal objective findings of sexual abuse. Based on psychiatric examinations, both mothers were diagnosed with paranoid disorder. Consequently, the public prosecutor decided not to prosecute. Considering the possibility of false allegations in such cases, psychiatric examination of the complainant should be performed in order to provide accurate information necessary for legal proceedings and to protect the child. Key Words: Paranoid disorder, false allegations, child sexual abuse GİRİŞ ve AMAÇ Paranoid (sanrılı) bozukluk, gerçek yaşamla ilişkili olabilecek sistemli sanrıların olduğu, görece az rastlanan fakat önemli etkileri olan bir psikotik bozukluktur. Alt tiplerinden olan kötülük görme sık görülmektedir. Kötülük görme tipinde hasta kendisine ya da bir yakınına kötü davranıldığına ilişkin sanrılar geliştirmektedir (Yıldız 2007, Wang ve ark. 2007). Çocuk istismarı fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve çocuğun ihmali şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Alt grup olarak çocuğun cinsel istismarı da sık görülmektedir. Yapılan çalışmalarda (Johnson 2004) kadınların %2-62 sinin, erkeklerin ise %3-16 sının cinsel istismar kurbanı olduğu belirtilmektedir. Özellikle ailelerin ayrılma ve boşanma durumlarında çocuğun cinsel istismarı iddiası daha yüksek oranda ortaya çıkmaktadır (Polat 2007, Yıldız 2007). Geliş Tarihi: 27.01.2010 - Kabul Tarihi: 02.07.2010 1 Yrd. Doç., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniv. Tıp Fak., Adli Tıp AD., Kahramanmaraş. 2 Yrd. Doç., Dicle Üniv. Tıp Fak., Adli Tıp AD., Diyarbakır. 3 Yrd. Doç., Psikiyatri AD., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniv. Tıp Fak., Kahramanmaraş. Dr. Ramazan Karanfil, e-posta: ramazankaranfil73@yahoo.com 53

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nde çocuğun cinsel istismarı epidemik bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. 1998 yılında Çocuk Koruma Servislerine 315.400 istismar bildirildiği, bu olguların 100.928 inde iddiaların kanıtlandığı belirtilmektedir. ABD de cinsel istismar iddialarının %45 i kanıtlanamamaktadır. Avustralya da yapılan iki çalışmada cinsel istismar suçlamalarının %48-78 i doğrulanamamıştır. Suçlama yapan kişilerin en yüksek oranda (%38 ve %48) anneler oldukları bulunmuştur. Bu noktada tekrarlayan cinsel istismar iddialarının doğruluğunun araştırılması gerektiği belirtilmektedir (Horner 2001, Tahiroğlu ve ark. 2008). Cinsel istismar iddiaları gerçek olabileceği gibi, özellikle ayrılma ve boşanma aşamasında, aile tartışmalarında asılsız cinsel istismar iddiaları yapılabilmektedir. Eşinden ayrılma ve boşanma durumlarında, annelerin kendilerine yarar sağlamak veya intikam almak için kasıtlı olarak asılsız çocuk istismarı iddialarında bulunduğu belirtilmektedir (Brown 2003). Kanada da yapılan çalışmada (Trocme ve Bala 2005) 1998 yılında çocuk istismarı nedeniyle yapılan başvuruların %23 ünün şüpheli, %35 inin doğrulanamadığı, %4 olguda ise kasıtlı olarak asılsız bildirimde bulunulduğu sonucuna varılmıştır. Çocuğun velayeti tartışması olan olgularda ise kasıtlı olarak asılsız bildirimde bulunma oranının arttığı ve oranın %12 olduğu bildirilmiştir. Bakım verenin yapma bozukluğu (Munchausen by Proxy Sendromu) ebeveyn veya çocuğun bakımından sorumlu kişinin çocuğunda istemli olarak hastalık belirtileri oluşturduğu bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. En sık görülen şekli kendi çocuğunda hastalık oluşturarak hasta rolünü benimseyen anne olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun bakımından sorumlu kişi gereksiz yere birçok kez hastaneye başvurmakta yalancı semptomlar ve yanıltıcı öykülerle birçok araştırma yapılmasına yol açmaktadır. İngiltere de yapılan bir çalışmada suçlu annelerin 1/3 ünde yapma bozukluk öyküsü bulunduğu, yaklaşık yarısının önemli evlilik sorunları olduğu ve yarısında psikiyatrik belirtiler olduğu belirtilmiştir (Wang ve ark. 2007, Polat 2007). Çocuğun cinsel istismarı iddialarında bildirimin asılsız olması durumunda, birey olarak kurbanın, ailenin ve toplumun zarar göreceği açıktır. Bu yazıda, asılsız cinsel istismar bildirimi yapan, paranoid bozukluk tanısı konulan iki olgu bağlamında ebeveynin psikiyatrik durumlarının bu tür vakalara etkisine dikkatlerin çekilmesi amaçlandı. OLGU 1 Otuz bir yaşında anne, 2, 4 ve 6 yaşlarındaki üç kız çocuğunun babaları tarafından cinsel istismara uğradığını iddia ederek Cumhuriyet Savcılığına başvurmuştur. Anneden alınan öyküde, yaklaşık 9 ay önce 4 yaşındaki kızını uyandırırken zorlandığı, kızını çok halsiz gördüğünü, pantolonunu giydirirken poposunda çay bardağı kadar açıklık gördüğü, kızına ne olduğunu sorduğunda babasının tecavüz ettiği anlamında şeyler söylemesi üzerine eşinin çocuklarına tecavüz ettiğinden şüphelenmeye başladığını ifade etmiştir. Bunun üzerine her sabah çocuklarını makattan muayene etmeye başladığını, makatlarında kızarıklık ve genişleme gördüğünü, çocuğu muayene ettirmek üzere özel bir doktora başvurduğunu, doktorun muayenesi sonucunda herhangi bir bulgu olmadığını ifade etmiştir. Zamanla büyük kızının baştan çıkarıcı tavırlarının olmaya başladığını (evde külotlu çorabı ile uzanmak gibi) düşünmüştür. Eşi ile yataklarını ayırdığını, eşinden ayrılarak annesinin evine gittiğinde muayenelerine devam ettiği ve çocukların bir hafta sonra makatlarında düzelme olduğunu söylemiştir. Eşiyle birlikte yaşadığı dönemde sürekli çocuklarla birlikte yatmasına rağmen tecavüzle ilgili herhangi bir olaya tanık olmadığını, gece geç saatlere kadar uyumaya çalıştığı, sabah uyanmakta zorlandığını ifade etmektedir. Annenin psikiyatrik muayenesinde; anne ile yapılan görüşmede, üç yıl önce ikinci kızı bebek iken altını değiştirdiği sırada eşinin kendisi ile cinsel ilişki isteğinde bulunduğu, bebeğin altını kapatmasını istemediği, bu olaydan sonra eşine karşı cinsel açıdan soğukluk duymaya başladığı, eşinden şüphelenmeye başladığı, ancak şüphelerini destekleyecek kanıtının olmadığı belirtilmiştir. Annenin Üniversite Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalında yapılan psikiyatrik muayene ve değerlendirmeler sonucunda; ruhsal gözlemde giyim ve genel durumunun sosyokültürel durumuna uygun göründüğü, olayları aşırı ayrıntıya girerek anlattığı, duygulanımı tekdüze, çevresel konuştuğu, gerçeği görmemekte olduğu, kabullenmekte zorlandığı, düşüncelerinde ısrarcı olduğu, psikometride kristalleşmiş sanrıları saptandığı, sanrısal bozukluk tanısı konulduğu belirtilmiştir. Babanın Psikiyatri Anabilim Dalında yapılan psikiyatrik incelemeler ve ruhsal gözlemi sonucunda önemli bir psikopatoloji saptanmamıştır. 6 yaşındaki kız çocuğu ile yapılan görüşmede; bir gece uyuma numarası yaptığı, o sırada babasının iç çamaşırı üzerinden eli ile cinsel organına dokunduğu, daha sonra cinsel organına ve anal bölgesine dokunduğunu belirttiği, Çocuk Cerrahisi polikliniğinde yapılan muayene sırasında bunları annesinin kendisine söylediğini belirtmiştir. Çocukların yapılan ruhsal muayene ve psikometrik incelemeleri sonucunda herhangi bir psikopatoloji saptanmamıştır. Çocukların Adli Tıp ve Çocuk Cerrahisi bölümlerinde yapılan genitoanal muayenelerinde; 4 ve 6 yaşlarındaki çocuklarda anal sfinkter tonusunda azalma tespit edilmiş, anal sfinkter tonusundaki azalmanın annesi tarafından uzun süreli her gün yapılan kontroller sonucunda oluşabileceği kanaatine varılmıştır. Üç çocukta da cinsel istismarı destekleyecek herhangi bir bulgu tespit edilmemiştir. Annenin psikiyatri kliniğinde yatırılarak tedavi edilmesi, çocukların koruma altına alınması ve düzenli aralıklarla poliklinikte izlenmesi gerektiği kanaati belirtilmiştir. Adli süreç sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararının verildiği, annenin tedavisi ve çocukların korunmaya alınması hakkında herhangi bir işlemin yapılmadığı görülmüştür. 54

OLGU 2 Otuz yaşında anne, 6 yaşındaki kız çocuğunun anaokulundaki öğretmen tarafından ve bundan üç ay sonra başka bir anaokulunda yabancı bir şahıs tarafından cinsel istismara uğradığı iddiası ile iki kez Cumhuriyet Savcılığına başvurmuştur. Annenin ilk başvurusunda alınan öyküde; yaklaşık 6 ay süresince anaokulundaki öğretmenin uyku odasında çocuğunun vücudunu 5-6 kez okşadığı ve cinsel organını poposuna sürttüğü, okulda çalışanları uyarmasına rağmen önlem almadıklarını, bu kişinin yatakhaneye gireceğine kimsenin inanmadığı, tüm öğretmenlerin bu kişi ile işbirliği içinde olabileceği, savcıların ve milli eğitim müdürlüğü çalışanlarının bu kişinin yakını olduğu ve onu koruduklarını düşündüğü, yaklaşık 1,5 ay önce çocuklarını okuldan aldıkları ifade edilmiştir. Çocuğun genitoanal muayenesinde anal mukozada iki adet yeni fissür tarzında yırtık tespit edildi. Annenin ikinci kez başvurusunda alınan öyküde; yaklaşık bir hafta önce kızının teneffüs sırasında okul tuvaletinde yaşlı beyaz saçlı bir şahsın saldırısına uğradığı, pantolonunu ve külotlu çorabını çıkarttığı, pipisini önüne ve arkasına sürttüğü, bu olayın birkaç kez tekrarlandığı, bunu çocuğun yüzünün soluk olmasından ve tuvalete gittin mi sorusuna çocuğun tuvalete gittiğini inkar etmesinden anladığı, annenin ısrarlı soruları karşısında çocuğun cinsel saldırıya uğradığını anlattığı, annenin konuyu okula ilettiğinde öğretmenlerin inanmadığı, o günkü kamera kayıtlarının olmadığını, kızını bir hafta süreyle okula göndermediği, okula gönderdiği gün yine aynı yerde aynı kişi tarafından cinsel saldırıya uğradığı, kamera kayıtlarının yine olmadığı, kamera kayıtlarının silinmiş olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. Çocuğun genitoanal muayenesinde anal mukozada dört adet fissür tarzında yeni yırtıklar tespit edildi. Her iki genitoanal muayenede tespit edilen bulguların olayın öyküsü ile uyumlu olmadığı ve cinsel istismar bulgusu tespit edilmediği yönünde görüş belirtilmiştir. Annenin Üniversite Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalında yapılan ruhsal muayene, psikometrik incelemeler, aile değerlendirmesi sonucunda; algıların ya da yaşantıların yanlış yorumlanmasını içeren, tersini gösteren açık bir kanıt olsa da mantıklı bir açıklamanın kabul edilmediği ve saplantılı düşüncenin sürdürüldüğü, perseküsyon (kötülük görme, saldırıya uğrama) sanrılar, duygusal küntlük, sosyal geri çekilme belirtileri ile paranoid psikoz tanısı düşünüldüğü, annenin muayene isteğini yerine getirmediği, annenin çocuğunun bakımını üstlenmesinin sakıncalı olacağı, çocuğun düzenli aralıklarla poliklinikte izlenmesi gerektiği kanaati belirtilmiştir. Annenin Mahkeme kararıyla Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine gönderildiği, hazırlanan raporda paranoid bozukluk tanısı konulduğu, hasta tedaviyi kabul etmediği için zorunlu olarak psikiyatri kliniğinde yatarak tedavi olması kararı verildiği görülmüştür. Babanın, annenin şüpheci davranışları nedeniyle eşinden ayrı yaşadığı anlaşılmıştır. Adli süreçte, tutarsız beyanlar ve soyut iddialar dışında herhangi bir delil elde edilemediğinden kovuşturmanın sonlandırıldığı, çocuğun korunmaya alınması için Aile Mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür. Aile Mahkemesi tarafından, çocuğa yönelik ailesi tarafından herhangi bir şiddet ya da korkuya yönelik eylemde bulunulmadığından tedbir kararı verilmediği, annenin eşinden boşanma davasının devam ettiği görülmüştür. TARTIŞMA ve SONUÇ Çocuğun cinsel istismarı iddiası ciddiye alınması ve mutlaka ayrıntılı araştırılması gereken bir durumdur. Çocuğun cinsel istismarı iddiaları sıklıkla gerçek olması yanı sıra asılsız iddialarda olabilmektedir (Çelik ve ark. 2008). Anne veya babada veya her ikisinde majör depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni, antisosyal hastalık ve diğer psikiyatrik hastalık öyküsü olan ailelerde fiziksel, cinsel veya diğer istismar türlerinde normal ailelere göre iki ile üç kat artma tespit edilmiştir (Walsh ve ark. 2002). Ayrıca ailenin eğitim ve sosyoekonomik seviyesinin düşük olması, aile içi şiddet, boşanma, aile bireylerinde alkol kullanımı gibi durumlarda da çocuğun istismara uğrama riski artmaktadır (Oral ve ark. 2001). Çalışmada sunulan her iki olguda esas problem, annelerde paranoid bozukluk olması ve hastalığın etkisi ile asılsız cinsel istismar iddiasında bulunmalarıdır. Olgularda psikiyatrik hastalıklar bulunması literatür ile uyumludur. Ancak burada annelerin asıl amacı cinsel istismarda bulunmak değildir. İlk olguda çocuklarda cinsel istismar olduğu düşüncesi ile sürekli anneleri tarafından muayene yapılması ve ikinci olguda annenin inandığı düşünceye kanıt oluşturma çabası sonucu cinsel istismarda oluşabilecek bulgular tespit edilmiştir. Literatürde, ebeveynde psikiyatrik hastalıkların bulunması ile çocuğun cinsel istismarı riskinin artığını gösteren yayınlar olmasına rağmen, paranoid bozukluğun etkisi ile ortaya çıkan cinsel istismar iddiaları ve bu tür bulguların tespit edildiği bir çalışmaya rastlanmamıştır. Literatüre yeni bir olgu özelliği katması açısından bulguların önemli olduğunu düşünüyoruz. Literatür incelendiğinde asılsız istismar iddiaların sıklıkla boşanma döneminde, aile tartışmalarında ve bakım verenin yapma bozukluğunun bir parçası olarak ortaya atıldığı görülmektedir. Bakım verenin yapma bozukluğu olan annelerin sık sık çocuklarını muayene için sağlık kuruluşlarına getirdikleri belirtilmektedir (Horner 2001, Meadow 1993). Çalışmamızdaki bulgular esas olarak paranoid bozukluk sonucu çocukların cinsel istismar iddiasını içermektedir. Ancak bakım verenin yapma bozukluğunda olduğu gibi ikinci olguda tekrarlayan iddialar ile çocuğun muayenesi için hekime getirilmesi ve çocukta öykü ile uyumlu olmayan anne tarafından meydana getirildiği düşünülen bulgular tespit edilmesinden dolayı, paranoid bozukluğun yanında bakım verenin yapma bozukluğunun da düşünülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Asılsız cinsel istismar iddiası, özellikle eşlerin boşanma döneminde ve aile tartışmalarında oldukça sık görülmektedir. 55

Daha çok annelerin bu tür iddialarda bulunduğu belirtilmektedir (Horner 2001). Çalışmada sunulan her iki annenin de eşlerinden ayrı yaşamaya başladıkları ve boşanma döneminde oldukları görülmektedir. Olguların her ikisinin eşinden ayrıldığı ve bu dönemde cinsel istismar iddiasında bulundukları görülmüştür. Her iki olguda boşanma dönemi ve aile içi tartışmalarının bir sonucu olarak cinsel istismar iddialarının ortaya çıktığını gösteren bulgu tespit edilememiştir. Her iki annenin yaptığı asılsız iddiaların asıl sebebi aile içi problemler veya boşanma değildir. Asıl nedenin, paranoid bozukluğa bağlı şüpheci düşünceler olduğu görülmektedir. Annelerin şüpheci düşünceleri sonucu ortaya çıkan problemler eşlerin ayrılmasına neden olmuştur. Ayrıca eşler arasındaki problemlerin cinsel istismar iddialarından önce de olup olmadığı konusunda bilgi bulunmamaktadır. Bakım verenin yapma bozukluğu olan annelerin, tekrarlayan başvurular şeklinde çocuklarını muayene için sağlık kuruluşlarına getirdikleri ve iddialarını kanıtlamak için genellikle çocukta hastalık veya bulgu oluşturmaya çalıştıkları belirtilmektedir (Meadow 1993, Polat 2007). Literatürde, annelerin çocuğunda anal yoldan cinsel istismarı düşündürecek bulgular oluşturmaya yönelik davranışları hakkında bilgiye ulaşılamamış veya tespit edilememiştir. İlk olguda 4 ve 6 yaşlarındaki iki çocukta anal sfinkter tonusunda azalma tespit edilmiş, anal sfinkter tonusundaki azalmanın annesi tarafından uzun süreli her gün yapılan kontroller sonucunda oluşabileceği kanaatine varılmıştır. Burada bilinçli olarak çocuklarda bulgu oluşturmaya yönelik bir eylem olmamasına rağmen cinsel istismar olgularında anal bölgeye organ veya bir cismin sokulması sonucu oluşabilecek bulgular tespit edilmesi oldukça ilginç ve literatürde tespit edemediğimiz bir durumdur. İkinci olguda ise öykü ile uyumlu olmayan ancak iki muayenede de cinsel istismar olgularında anal bölgeye organ veya cisim sokulması sonucu oluşabilecek bulguların tespit edilmesi, önemli ve dikkat çekilmesi gereken bir bulgudur. Anal yoldan cinsel saldırılarda özellikle küçük çocuklarda ciddi anal mukoza yırtıkları olabileceği gibi basit mukoza yırtıklarının da meydana gelebileceği ve yırtıkların hızlı bir şekilde iyileşebileceği ve saldırıdan birkaç gün sonra tespit edilemeyebileceği belirtilmektedir (Elder 2007, Poirier 2002, Karanfil ve ark. 2008). Anal yoldan cinsel saldırılarda kızarıklık ve ödem, küçük mukoza yırtıkları tespit edilebileceği gibi cinsel saldırı iddiası olmayan olgularda da anal yoldan saldırıyı düşündürebilecek bu tür bulgular tespit edilebilmektedir (Myhre ve ark. 2001). Çalışmamızda sunulan ikinci olguda tekrarlayan cinsel istismar iddiaları mevcuttur. Olgu iki defa değerlendirilmiş, iddia yönünden tüm muayene ve araştırmaları yapılmıştır. Her iki muayenede çocuğun anal bölgesinde fissür tarzında yüzeyel mukoza yırtıkları tespit edilmiştir. Cinsel istismarların muayene tarihinden yaklaşık 1,5 ay ve bir hafta önce meydana geldiği iddia edilmiş ve muayene bulguları ile öykünün uyumlu olmadığı görülmüştür. Her iki muayenede tespit edilen bulguların herhangi bir müdahalede bulunulmadan kabızlık gibi bir rahatsızlığa veya başka bir hastalığa bağlı oluşabileceği düşünülebilir. Ancak öyküde çocukta kabızlık veya başka bir rahatsızlığın olmadığının belirtilmesi, tespit edilen yeni mukoza yırtıklarının anne tarafından oluşturulma ihtimalini arttırmıştır. Majör depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni ve anti sosyal kişilik bozukluğu gibi psikiyatrik hastalık öyküsü olan ailelerde cinsel istismar riskinin arttığı belirtilmektedir (Wals ve ark. 2002). Çalışmamızdaki olgularda cinsel istismar iddiaları bulunmasına rağmen gerçek bir istismar tespit edilememiştir. Çocuğun cinsel istismarı iddialarının araştırılması sürecinin önemli bir yönü de çocuğun psikolojik durumudur. Çocuk uğradığı istismar nedeniyle veya istismar olmasa bile araştırma sürecinin uzaması ve tekrarlayan muayeneler sonucunda çocukta ruhsal patolojiler ortaya çıkabilmektedir (Baker 1997). Çalışmamızda olduğu gibi çocuklar tekrarlayan muayenelere maruz kalmış ve çocukların örselenmesine neden olmuştur. Sunulan iki olgunun yaşadığı şehirde yeterli sağlık ekibi olmadığından muayene süreci uzamış ve tekrarlayan muayeneler yapılmak zorunda kalınmıştır. Bazen bu süreç daha da uzayabilmekte ve olgular Adli Tıp Kurumu Merkezinde değerlendirilmek durumunda kalabilmektedirler. Muayene sürecinin uzaması ve tekrarlayan muayenelerin sebebi, çocuk istismarını değerlendirebilecek bir merkezin ve uzman bir ekibin oluşturulamamış olmasıdır. Her iki olgunun adli süreci değerlendirildiğinde; birinci olguda tıbbi bilirkişi raporunda çocukların koruma altına alınması gerektiği kanaati belirtilmiştir. Adli süreçte ise kovuşturma dosyası sonlandırılmış, annenin tedavisi ve çocukların korunmaya alınması hakkında herhangi bir işlemin yapılmadığı görülmüştür. İkinci olguda tıbbi bilirkişi raporunda, çocuğun koruma altına alınması ve tıbbi izleminin yapılması gerektiği kanaati belirtilmiştir. Adli süreçte ise Aile Mahkemesi tarafından çocuğa yönelik ailesi tarafından herhangi bir şiddet ya da korkuya yönelik eylemde bulunulmadığından tedbir kararı verilmediği, annenin eşinden boşanma davasının ise devam ettiği görülmüştür. Anne ve babanın boşanma süreci devam ettiğinden ileri aşamada çocuk için koruyucu bir karar çıkıp çıkmayacağı bilinmemektedir. Sonuç olarak; çocuğun cinsel istismar iddiaları ciddiye alınmalı ve mutlaka dikkatli bir şekilde araştırılmalıdır. Ancak bu tür iddiaların asılsız olabileceği unutulmamalı, gerektiğinde iddiada bulunan ebeveynin psikiyatrik muayenesi yapılmalıdır. Tekrarlayan cinsel istismar iddialarında çocuğun muayenesinin ruhsal travma oluşturabileceği, bu nedenle olguların bir merkezde adli tıp, ergen ve çocuk psikiyatrisi, çocuk cerrahisi uzmanı bulunan uzman ekip tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır. 56

KAYNAKLAR Baker EJ (1997) Assessing and managing allegations of child sexual abuse-an Australian perspective. Family and Conciliation Courts Review, 35(3): 293-299. Brown T (2003) Fathers and child abuse allegations in the context of parental separation and divorce. Family Court Review, 41(3): 367-380. Çelik GG, Tahiroğlu AY, Avcı A ve ark. (2008) İstismar olgularında asılsız bildiri: bir olgu sunumu. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 9: 49-53. Elder DE (2007) Interpretation of anogenital findings in the living child: implication for the paediatric forensic autopsy. Journal of Forensic and Legal Medicine, 14: 482-88. Horner G (2001) Repeat sexual abuse allegations: a problem for primary care providers. J Pediatr Health Care, 15: 71-76. Johnson CF (2004) Child sexual abuse. Lancet, 364: 462-70. Karanfil R, Toprak S, Arslan MM (2008) Kahramanmaraş ta 2005-2007 Yıllarında Anal Yoldan Cinsel Saldırı İddiası Bulunan Olguların Değerlendirilmesi. Adli Tıp Bülteni, 13(1): 19-24. Meadow R (1993) False allegations of abuse and munchusen syndrome by Proxy. Arch Dis Child, 68: 444-47. Mhyre AK, Berntzen K, Bratlid D (2001) Perianal anatomy in non-abused preschool children. Acta Paediatr, 90: 1321-28. Oral R, Can D, Kaplan S ve ark. (2001) Child abuse in Turkey. Child Abuse & Neglect, 25: 279-90. Poirier MP (2002) Care of the female adolescent rape victim. Pediatr Emerg Care, 18: 53-58. Polat O (2007) Tüm Boyutlarıyla Çocuk İstismarı-Tanımlar, Ankara. Seçkin Yayıncılık, s. 59-290. Tahiroğlu AY, Avcı A, Çekin N (2008) Çocuk istismarı, ruh sağlığı ve adli bildirim zorunluluğu. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 9: 1-7. Trocme N, Bala N (2005) False allegations of abuse and neglect when parents separate. Child Abuse & Neglect, 29: 1333-45. Walsh C, MacMillan H, Jamieson E (2002) The relationship between parental psychiatric disorder and child physical and sexual abuse: findings from the Ontario Health Supplement. Child Abuse & Neglect, 26: 11-22. Wang D, Nadiga DN, Jenson JJ (2007) Yapay Bozukluk. Comprehensive Textbook of Psychiatry (Çev. Aydın H, Bozkurt A), 8. baskı, 2. cilt, Sadock VA, Sadock BJi (Ed). Güneş Kitabevi, Ankara, s. 1829-43. Yıldız M (2007) Sanrılı (paranoid) bozukluk. Psikiyatri Temel Kitabı, 2. baskı, Köroğlu E, Güleç C (ed), Ankara HYB Basım Yayın, s. 227-32. 57