KİŞİSEL EGEMENLİKTEN MİLLİ EGEMENLİĞE (*) Milli devlet ve tam bağımsızlık ilkeleriyle birlikte Atatürk'ün devlet anlayışının temellerini oluşturan üçüncü ana ilke, milli egemenliktir. Milli egemenlik, devlet içinde en üstün buyurma kudreti olarak tanımladığımız egemenliğin, millete ait olduğunu ifade eder. Bu anlamda milli egemenlik, kişi veya zümre egemenliği ile, yani monarşik veya oligarşik yönetim biçimleriyle kesinlikle bağdaşamaz. Tıpkı tam bağımsızlık ilkesi gibi milli egemenlik de, Atatürk'ün Milli Mücadele'nin ilk günlerinden beri açıkça ortaya koyduğu, ısrarla vurguladığı bir temel ilkedir. Daha Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde ülke bütünlüğünün ve milli bağımsızlığımızın korunması için, "kuvayı milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hakim (milli güçleri etken ve milli iradeyi egemen) kılmak" esasının kesin olduğu belirtilmiştir. Atatürk, Ankara'ya gelişinin ertesi günü (28 Aralık 1920) şehrin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmede bu konuda şunları söylemiştir: "Bir millet, varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi güçleriyle alakadar olmazsa, bir millet kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını temin etmezse, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Bu sebeple teşkilatımızda milli güçlerin etken ve milli iradenin egemen olması esası kabul edilmiştir. Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli egemenlik..." Padişahlığın resmen kaldırılmasından hemen hemen iki yıl önce ve Büyük Millet Meclisi'nde padişahlık kurumuna ilke olarak taraftar çok sayıda milletvekilinin bulunduğu bir dönemde çıkarılan 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) milli egemenlik ilkesini en açık biçimde ifade etmiştir: "Hakimiyet bila kaydü şart (kayıtsız şartsız) milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. İcra (yürütme) kudreti ve teşri (yasama) salahiyeti milletin yagane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclis'nde tecelli ve temerküz eder (belirir ve toplanır)." Bu ifadelerin monarşik meşrulukla bağdaşmasının mümkün olmadığı, o an için adının konulması sakıncalı görülmüş bile olsa, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin gerçekte milli egemenliğe dayanan bir cumhuriyet olduğu açıktır. Milli egemenlik ilkesi, 1924, 1961 ve 1982 tarihli daha sonraki anayasalarımızdan da temelini oluşturmuştur. Atatürk, Milli Mücadele'nin başlangıcından, kendisinin hayata veda ettiği ana kadar, her fırsatta milli egemenliği Türk toplumuna benimsetmeye çalışmış, her zaman kişisel yönetimin sakıncalarıyla milli egemenliğin üstünlüklerini çarpıcı şekilde karşılaştırmıştır. Çağdaş bir topluma ve çağdaş bir devlete yakışan yönetim şekli, ancak milli egemenliğe dayanan sistemdir. Saltanatın kaldırılmasıyla ilgili Büyük Millet Meclisi görüşmeleri sırasında söylediği şu sözler, bunun en güzel ifadesidir: "Cihan tarihinde bir Cengiz, bir Selçuk, bir Osman devleti tesis eden ve bunların hepsini hadiselerde tecrübe eyleyen Türk Milleti bu defa doğrudan doğruya kendi nam ve sıfatında bir devlet tesis ederek bütün felaketlerin karşısında doğuştan taşıdığı kabiliyet ve kudretle yerini aldı. Millet, mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve milli saltanat ve egemenliği bir şahısta değil, bütün fertleri tarafından seçilmiş vekillerinden meydana gelen bir yüce mecliste temsil etti. İşte o meclis, yüce Meclisi'nizdir. 1
Atatürk'e göre monarşik sistemlerde, "tacidarlar kendilerini Allah tarafından gönderilmiş bir şahsiyet farzederlerdi. Bir de tacidarların etrafını alan menfaatçiler vardı. Onlar da padişahların zihniyetleri ile zihniyetlenirler ve padişahın bu zihniyetini, bu arzusunu gökten inen bir emir, bir Kur'an emri gibi herkese telkin ederlerdi. Bu gayet koyu ve sürekli telkinler karşısında hakikaten bir gün bütün halk, bu arzu ve iradelerin yapılması lazım gelen ve kayıtsız şartsız gerekli, gökten inmiş iradeler gibi olduğuna inanırlardı. Böyle idare ve egemenlikten vazgeçmeye rıza gösteren bir milletin akibeti elbette felakettir, elbette musibettir". Atatürk'ün sözleriyle "yeni Türk devleti, bir halk devletidir. Müessesat-ı maziye ise, bir şahıs devleti idi, eşhasın devleti idi". Bu şahıs devleti, Türk toplumunun tabii gelişme sürecini tıkamış, onun gelişme potansiyelini engellemiş ve toplumu çöküntünün eşiğine getirmişti. Ülkenin kurtarılması ve toplumun tabii sürecinde ilerleyebilmesi, "eşhas devleti"nin yerini "halkın devleti"ne bırakmasına bağlıydı. Gene aynı yönde olarak Atatürk, 16 Ocak 1923'te İstanbul basın temsilcilerine şunları söylemiştir: Hadiseler ve tarihi tecrübelerimiz bize, milleti koyun sürüsü halinde keyfin, arzu ve ihtirasların ve hiçbir suretle tatmin edilemeyen menfaatlerin elde edilişine sürüklemekle mahvına yol açar mahiyete dönüşen idare tarzlarının artık memleketimizde tatbik yeri kalmadığını göstermiştir. Millet, egemenliğini değil, egemenliğin bir zerresini dahi başkasına bırakmanın sebep olabileceği felaketin, yok olmanın, hüsranın elemini her an kalp ve vicdanında hissetmektedir". milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve varlığıdır". Atatürk, milli egemenliği yeni devlet düzenimizin temeli olarak görür. Toplum ve devlet hayatının temel değerleri, ancak milli egemenlik ilkesi altında gerçekleşebilir: "Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin istikrarının ve korunmasının sağlanması, ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenliğin kurulmuş bulunmasına bağlıdır. Dolaysıyla hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir". Ve nihayet, milli egemenlik, çağımızın önüne geçilmez, karşı konulmaz bir akımdır: "Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar". Atatürk'ün milli egemenlik ilkesine sadece düşünceleriyle değil, derin kişisel duygularıyla da ne kadar bağlı olduğu, annesinin ölümünden birkaç gün sonra onun mezarı başında yaptığı şu konuşmada gözlemlenmektedir: "Valdem bu toprağın altında, fakat milli egemenlik ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur... Valdemin mezarı önünde ve Allah huzurunda and içiyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve belirttiği egemenliğin muhafaza ve müdafaası için icabederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun". (*) Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN Atatürk'e göre milli egemenlik, sadece padişahlığın değil, eski veya yeni bütün kişisel yönetim biçimlerinin karşıtıdır. "Türkiye devletinde ve türkiye devletini kuran Türkiye halkında tacidar yoktur, diktatör yoktur. Tacidar yoktur ve olmayacaktır. Çünkü olamaz... Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu 2
EGEMENLİK ULUSUNDUR Egemenlik ulusun olduğu günden beri, Her gün daha çok artan bir zevkle yaşıyoruz. Biz seyredenlerin kamaşıyor gözleri, Asırları yılların içinde aşıyoruz... Artık maziye gömdük mesafeyi, zamanı; Her geçen gün andırır bir 23 Nisanı. Kalplerde inkılã bın bilinçli heyecanı, Mukaddes hedeflere hızla yaklaşıyoruz. Yolumuzda ışıktır demokratik meş'ale, Biz milletçe bağlıyız ulusal ülkülere. Heybetli bir çığ gibi bütün ulus el ele. Yeni bir medeniyet için uğraşıyoruz. Bugün yirmi milyon Türk bir tek kalp, bir tek vücut; Hepsinde aynı hamle, aynı güvenli umut. Yuvalar şenlik dolu, gönüller ferah, mesut... En kutlu bir hayatın zevkini taşıyoruz. Halil Refet TANIŞIK DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI Kiminin saçı siyah, Kiminin saçı sarı... Ankara'da buluştu, Dünyanın çocukları. Her Yirmi Üç Nisan'da Tekrarlanır bu olay. Buluşma nedenini, Açıklamak çok kolay. Bu kocaman dünyada Ülke sayısı çoktur. Oysa ki hiç birinin Çocuk Bayramı yoktur. Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor, Her Yirmi Üç Nisan'da Cıvıldaşıp coşuyor. Türkiye konuklarla, Kalpler sevgiyle dolsun. Dünya Çocuk Bayramı Herkese mutlu olsun! Altan ÖZYÜREK 3
GÜNÜ Bayram yapar çocuklar, 23 Nisan günü Büyük bir sevinç kaplar, Bütün yurdun üstünü Bin dokuz yüz yirmide Duyuldu halkın sesi Açıldı bu tarihte Büyük Millet Meclisi Bugün edildi ilã n Yeni bir Türk devleti Bundan, 23 Nisan Sevindirir milleti İ. Hakkı SUNAT BİZİM BAYRAMIMIZ Bu gelen bizim bayram Yükseldi bak ünümüz. 23 Nisan bizm En şerefli günümüz! Al bayrağı açalım, Gel gidelim törene. Bin teşekkür, bizlere Bugünleri verene... Bizim için harcanan Boşa gitmez bu emek, Çünkü her Türk çocuğu 23 Nisan demek... İsmail Hakkı SUNAT Bu ne duru sabah, ne temiz hava, Geliyor her yandan Nisan kokusu. Sevinçten deliye dönmüş her yuva, Sarmış gönülleri vatan duygusu. Gelincikler gibi al al bayraklar, Evlerden sarkıyor, gökler de dolu. Nabızlar pek hızlı, coşkun yürekler, Sanki aslan bugün her Türk'ün oğlu! Şu mini miniler tombul yanaklı, Yerlerinde bile duramıyorlar. Hepsinin elleri çifte bayraklı, Gözlerinde şimşek şimşek sevgi var. Yeniden oluyor her şey, yeniden, Yanıyor Atatürk içimizde bak! Atatürk, bu kara günü ak eden, Atatürk; andımız, en kutlu sancak. Eğlenin yavrular, gülün çocuklar. Coşsun gönlünüzde Türklük duygusu. Havanın bile bir coşkun hali var, Her yönden geliyor nisan kokusu. Hasan Latif SARIYÜCE Bugün bir başka aydınlık yeryüzü, Bir başka ağaçların, evlerin yüzü. Bugün çocuklar güzel. Bugün sokaklar güzel... Elimizden tutan her el Daha sağlam Daha mavi gökyüzü; Bayraklar daha yakın. Bakın: geçiyor yarının büyükleri; Şarkılar tutuyor gökleri. Adnan ARDAĞI 4
Dün sabah anneciğim Öperek, dedi: Uyan Bugün senin bayramın, Kalk, bak süslendi her yan. Baktım her taraf süslü, Sokaklar dolu insan. Dedim: Anne bu neden Dedi: 23 Nisan. Temel bayrammış, inan Kutlu olsun kardeşim Geldi 23 Nisan. R. Gökalp ARKIN ATATÜRK ÇOCUK OLMUŞ Çocuk Bayramı'nda Gelmiş katılmış aramıza, Atatürk çocuk olmuş bakın: Sallanıyor salıncakta! Gülüyor gözlerinin içi, Gülüyor, Gökler, denizler kadar mavi. Diyor ki: "Çocuklar, ben verdim size Bayramların en güzelini". "Dilerim, yurdumun çocukları, Tüm çocukları dünyanın Gülüp oynasınlar bugünkü gibi; Acıda, sevinçte kardeş olsunlar... Çınlasın yeryüzünde barış türküleri". Aziz SİVASLIOĞLU Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. İşte, bugün bir meclis kuruldu, Sonra hemen padişah kovuldu. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Bugün, Atatürk'ten bir armağan, Yoksa, tutsak olurduk sen inan. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Saip EGÜZ ÇOCUK BAYRAMI Arkadaşlar, sevinelim, Hep gülelim, eğlenelim; Sıkılmasın hiç canımız; Çünkü bugün bayramımız... Oyun, alay, dernek düğün, Hepsi bizim işte bugün... Çocuklara hor bakmayın; İncitmeyin, esirgeyin... Ana yurdun oğlu, kızı, Umut veren şen yıldızı. Yarınları parlatacak; Şenlenecek her bir ocak... Korunacak cumhuriyet, Yükselecek bu memleket... Ekrem ŞENOZAN 5
ÇOCUKLARIN DİLEĞİ Çocuklar şarkı söylerken Kanatlanır gökyüzüne Melek olur. Çocuklar şarkı söylerken Sarı saçlı, mavi gözlü Bebek olur. Çocuklar şarkı söylerken Bulut olur, Gökkuşağı olur Deniz olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Pırıl pırıl saydam kanatlı Kelebek olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Dillerinde, gözlerinde Yüreklerinde yalnızca Bir dilek olur. Teşekkürler Atatürk Teşekkürler Atatürk M. Macit TAŞ EGEMENLİK BAYRAMI Egemen bir milletin, Coştuğu bir gündür bu! Yurduma hürriyetin, Koştuğu bir gündür bu. Başımızda Atatürk, Ülkümüz yüce Türklük, Milletimin en büyük, Sevdiği bir gündür bu. 23 Nisan'ı veren, Bugünleri gösteren, Büyük Atam diyor ki: "Türk, çalış, övün, güven!" ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU ÇOCUKLAR KARDEŞ OLDU MU... Daha bir ballanır uyku Çocuklar kardeş oldu mu Barışır artık kurt kuzu Çocuklar kardeş oldu mu. Düşler denizine doğru Mutluluk bir yelken açar Her yürek bir altın pınar Çocuklar kardeş oldu mu. Daha bir ışıldar akarsu Çocuklar kardeş oldu mu Kucaklaşır batıyla doğu Çocuklar kardeş oldu mu. Ne açlık kalır ne korku Korudaki fidanlar gibi Sevip sevip birbirini Çocuklar kardeş oldu mu. TAHSİN SARAÇ SÖYLEDİ Bu yurdun, bu devletin, Yüce Cumhuriyetin Sahibiyiz çocuklar. Bunları koruyacak, Bu ülkeye uyacak Yine biziz çocuklar! Yirmi Üç Nisanların Zevki çok, fakat yarın Güç işimiz çocuklar! Bu göklerin, bu yerin, Kutlu emanetlerin Bekçisiyiz çocuklar! Atalardan şan alan, Böyle temiz kan alan Yalnız biziz çocuklar! Türk'üz, ne mutlu bize! Bu bayram kutlu bize! Eğleniriz çocuklar! RAKIM ÇALAPALA 6
23 Nisan... Yurdu koruyan, Yarını kuran, Sen çocuğum. Eskiyi unut, Yeni yolu tut, Türklüğe umut, Sen ol çocuğum. Bizi kurtaran, Öndere inan, Sözünü tutan, Sen ol çocuğum. Küçüksün bugün, Yarın büyürsün, Her işte üstün Sen ol çocuğum, Çalışıp öğren, Her şeyi bilen Yurduna güven Sen ol çocuğum. HASAN ALİ YÜCEL Nasıl sevinmez insan? Bugün. Bak süslenmiş dört bir yan, Yaşasın 23 Nisan Şu 23 Nisanda, Doğdu Millet Meclisi. İşte o gün her yanda, Yükseldi Türkün sesi, Bunu her yıl çocuklar, Kutlayalım sevinçle, Egemenlik de yaşar, Hep verirsek el ele. SABRİ CEMİL YALKUT Biz dünyaya gelmeden Her yeri düşman almış. Atatürk düşmanları, Yurdumuzdan çıkarmışlar. 23 Nisan günü Meclis kuruldu diye, Büyük bayram verilmiş Çocuklara hediye. Gülelim eğlenelim, Kutlayalım bayramı Verelim hep el ele Yükseltelim vatanı. MELAHAT UĞURKAN Millet Meclisi kurduk, Düşmanı yurttan kovduk. Hürriyete kavuştuk; Yaşasın 23 Nisan. Egemenlik ulusun, Sen bir Türk oğlusun. Yurdumuzu korursun, Yaşasın 23 Nisan. Bugün gençlik günüdür. Türklerin düğünüdür. Milletimin ünüdür. Yaşasın 23 Nisan. SAMİ TUNCA 7
Gün aydın, gözün aydın, Sayısız devrim saydın. Dünyaya bin ün yaydın. O mutlu Nisan bugün Buldun taze can bugün. İşte neşe, işte haz, Sevincin çok, derdin az. Bundan ünlü gün olmaz: Her lezzete kan bugün, O mutlu Nisan bugün, Seyir için bu töreni, Durma aç pencereni, Sana onu vereni, Saygıyla an bugün, O mutlu Nisan bugün, RIZA POLAT AKKOYUNLU Bugün ne mutlu bize, Haydi hep gülsenize, Müjde dağa, denize, Geldi 23 Nisan. Yirmi Üç Nisan geldi, Dalgalansın bayraklar. Bayramı ağaç bildi, Kıpırdandı yapraklar. Hakkındır güzel çocuk. Oyna, sevin, hiç durma. Şenlensin dört bir bucak, Çalınsın davul, zurna. Tutuşalım el ele, Bir yere toplanalım, Atamıza bak hele: Tekrar tekrar analım. Kıymetini kim bilmez, Eşsiz güzel vatanın Ruhuna leke gelmez, Bu toprakta yatanın. Okulumuz süslensin, Bayrağımız yükselsin. Kore deki şehitler Bugün bayrama gelsin. Bakma küçük çağına, Sen, kahraman bir ersin, Tanrı Türk çocuğuna Çok bayramlar göstersin. İBRAHİM CESUR Sokaklar dolu bayrak, Yollara kurulmuş tak, Şöyle bir etrafa bak, Geldi 23 Nisan. FAHRUNNİSA ELMALI 8
Bugün Yirmi Üç Nisan, Toplandı bütün vatan, Millet Meclisimize Atatürk oldu başkan Kaldırdı hasta yurdu, Yılmaz bir ordu kurdu, Türk'ün şanlı sesini, Dünyalara duyurdu. Yükseldi bayrağımız, Koparıldı bağımız, Sultandan ayrılınca, Kurtuldu toprağımız. Türk çocuğu gül, sevin, Yaşa yurdunda emin, Bugünü an bayram et, Bugün senindir, senin. VASFİ MAHİR KOCATÜRK HÜRRİYET BAYRAMIMIZ Bugün tarih boyunca hür yaşamış bir millet, Üstüne çökse dünya, hürriyet ister elbet! İnsan için hürriyet, ekmek gibi, su gibi, Hürriyetsiz sürünmek, ölüm uykusu gibi... Üç kıtada sayısız devlet kurmuş Türklere, Sömürge halkı gibi kim bakacak boş yere? Türk'ü sömürge halkı gibi esir yaşatmak, İnsan arslanı demir gibi bir kafeste kuşatmak, Çaresiz ve tedbirsiz kalmış olsa da yine Bunu Türk'e hoş görmek, yapmak kimin haddine? Türk nasıl gündüz gözü geceye sapabilir? Ne sultan yapabilir, ne düşman yapabilir? Birinci Cihan Harbi, çullanmış bütün cihan: Türklük için en çetin, en karanlık bir zaman... Atatürk başa geçip silkinince ansızın, Türklük hakkından gelmiş bin türlü imansızın, Hür yaşamak azmini görürüz insanda biz, Göğsümüz kabararak 23 Nisan'da biz. BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR 23 Nisan'ı biz Sevinçlerle bekleriz. Bayrak, zincir, fenerle Sınıfları süsleriz. Okullar tabur tabur Törenlere giderler. Trampetler çalarak, Yavrukurtlar geçerler. Müsamere, oyunlar Şenletir bu haftayı. Unutmayız hiçbir gün, Şanlı büyük Ata'yı. MELAHAT UĞURKAN 9
Nasıl bayram etmez, sevinmez insan, 23 Nisan bu, 23 Nisan. Türklük gerilemiş çaresiz kalmış, Götürmüşken üç kıtaya şeref, şan. Kalmış bir sultanın keyfine işler. Nice yıllar olmuş Türkler perişan. Gittikçe kuvvetsiz, çaresiz kalmış, Dört yandan üstüne saldırmış düşman. Milleti yüzüstü bırakıp kaçmış, Canının derdine düşmüş de Sultan... Ansızın işlerin başına geçmiş, Milletin bağrından kopan kahraman... Başlamış bir ölüm-dirim kavgası, Sultana isyan bu, cihana isyan Millet öyle büyük, baş öyle büyük, Bakmış, parmağını ısırmış cihan... Ana toprak için al bayrak için, Tepe tepe gövde, dere dere kan... Türk hak edince egemenliği, Açılmış önünde bir şanlı meydan... Kimsenin keyfine boyun eğmek yok, Toplandığı tarih: 23 Nisan Milletin adına Millet Meclisi, Milletin isteği olsun her zaman... HOŞ GELDİN Günlerdir yolunu bekledik durduk. Sen geleceksin diye çiçek açtı. Bahçelerdeki bütün ağaçlar. Leylekler yuvalarına döndü. Toprak ısındı, uyandı karıncalar. Çoluk çocuk yollara döküldü. Bugün sevinç içindeyiz hepimiz, Bayraklarla süsleniyor balkonlar. Caddelere taklar kuruyor, Bizim marşı çalıyor bandolar. Nasıl sevinmeyelim geldiğine? Okulda bayram, evde bayram, sokakta bayram... Hoş geldin 23 Nisan! Sana gözlerimizden sevinç, Bahçelerimizden bahar getirdik. Bari hemen bitivermese bu yolculuk... Seni kucaklamaya geliyor bugün, Köyler, şehirler dolusu çocuk. ŞÜKRÜ ENİS REGÜ BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR 10
EGEMENLİĞİN TADI Bundan yıllarca önce, Talihimiz ters dönünce, Soldurdular yurdumuzda Açan bütün çiçekleri, Önümüzde, ardımızda, Uçan ölüm böcekleri. Kan rengindeydi ilkbahar Bal yapamadı arılar. Kuş seslerinin yerine Top sesiyle yankılandı Yaslı bağlar, sisli dağlar. İşte böyle bir sırada, Atatürk'üm Ankara'da Kurdu yeni bir hükümet. Egemenliğin tadını, Tattı o günden bu yana, Tarihlerin Ay-yıldızı. Al bayrağında parlayan Düşmanın bile övdüğü, Türk adlı büyük millet. M.NECATİ ÖNGAY 11
ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI 12
SEVİNİN KÜÇÜKLER, ÖVÜNÜN BÜYÜKLER GELDİ 13
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR. 14