ULUSLARARASI HUKUKTA DENİZ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASI: DOĞU AKDENİZ UYUŞMAZLIĞI. Prof. Dr. Yusuf AKSAR



Benzer belgeler
Ekonomik Rapor ULUSLARARASI MAL PİYASALARI 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Akaryakıt Fiyatları Basın Açıklaması

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ :

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Araştırma Notu 15/177

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

İş Sözleşmesi Türlerinin Uygulaması ve Mesleki Faaliyet Olarak Geçici İş İlişkisi. Prof. Dr. Gülsevil ALPAGUT

BASIN DUYURUSU 2001 YILI PARA VE KUR POLİTİKASI

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /2, 3, 6 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2012/6638 Karar No. 2014/11489 Tarihi:

BÜTÇE HAZIRLIK ÇALIŞMALARINDA KULLANILACAK FORMLARA İLİŞKİN BİLGİLER

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

gün, Esas:2011/9-193 Karar:2011/269

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

Av. Oğuzhan SONGÖR Emekli Hakim Rekabet Kurulu Eski İkinci Başkanı Başkent-Ufuk-Atılım Üniversiteleri Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

Brexit ten Kim Korkar?

ALMANYA DA 2012 KASIM AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER

ZAĞNOS VADİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

AB Mevzuatının Uygulanmasına Yönelik Teknik Desteğin Müzakere Edilmesi

HABER BÜLTENİ Sayı 23

GÖKTAŞ İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

ZİRVE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK ABD

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK/61

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU ÜÇÜNCÜ 3 AYLIK RAPOR

Editöre not: Radyo Televizyon Üst Kurulu Önemli Olaylar Listesinin Futbol Yönünden Değerlendirilmesi

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

DEMİRYOLUNUN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YENİ YAPILANMA SERBESTLEŞME TÜRKİYE DEMİRYOLU ALTYAPISI VE ARAÇLARI ZİRVESİ EKİM 2013 İSTANBUL TÜRKİYE

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

10. Performans yönetimi ve bütçeleme bağlantıları

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

Rekabet Kurumu Başkanlığından,

KAMU İHALE KURULU KARARI. Toplantıya Katılan Üye Sayısı : 7 : Elektrik ihtiyacının temini.

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

ALMANYA DA 2011 OCAK AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

KARTELLERĐN ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA AKTĐF ĐŞBĐRLĐĞĐ YAPILMASINA DAĐR YÖNETMELĐK

Tüketici Hukuku Enstitüsü. I. Kentsel Dönüşüm Raporu

ALAN İSMİ UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN YEKNESAK POLİTİKALAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAR İNCELEMESİ

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

PORTFÖY ÜRETİM ŞİRKETLERİNİN OLUŞTURULMASI VE ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI. Sefer BÜTÜN. EÜAŞ Genel Müdürü ÖZET:

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KEPENEKLİOĞLU VE CANPOLAT - TÜRKİYE. (Başvuru no: 35363/02) KARAR STRAZBURG.

Demiryolu Taşımacılığı ve Bilişim Teknolojileri. Mete Tırman

MEVLANA ÜNİVERSİTESİ FİKRÎ MÜLKİYET VE PATENT HAKLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

AB ÜLKELERİNDE KUYUMCULUK SEKTÖRÜNDEKİ UYGULAMALAR

Avrupa Adelet Divanı

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir.

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

MEYVE SULARI. Hazırlayan Nilüfer YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ULUSLARARASI BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU 3 AYLIK RAPOR

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

İlgili Kanun / Madde 4857.S.İşK/17

GLOBAL YATIRIM HOLDİNG ANONİM ŞİRKETİ İNSAN HAKLARI POLİTİKASI

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ ÖNLİSANS VE LİSANS PROGRAMLARI YATAY GEÇİŞ YÖNERGESİ

GAZİ ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONEL YURTİÇİ VE YURTDIŞI GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

TORBA KANUN İLE 4/A (SSK) BENDİ KAPSAMINDA PRİM ÖDEMEKSİZİN GEÇİRİLEN HANGİ SÜRELER BORÇLANILABİLİR

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARARI

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

FATURANI PAYLAŞ TARİFE KAMPANYASI BİREYSEL ABONE (ÇALIŞAN)

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Yeni Yönetmelik Yayımlandı

AVRUPA BĐRLĐĞĐ HELSĐNKĐ ZĐRVESĐ ve TÜRKĐYE. Helsinki Zirvesi

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm Araştırmanın Konusu, Kapsamı, Yapısı ve Temel Sorunlar

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

İNTEGRAL MENKUL DEĞERLER A.Ş. BİLGİLENDİRME POLİTİKASI

Transkript:

ULUSLARARASI HUKUKTA DENİZ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASI: DOĞU AKDENİZ UYUŞMAZLIĞI Prof. Dr. Yusuf AKSAR

.

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı Prof. Dr. Yusuf AKSAR Yusuf Aksar, T.C. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Öğretim Üyesi. yusufaksar@maltepe.edu.tr. - yaksar@hotmail.com Özet: Uluslararası hukukta en yaygın uyuşmazlık konularından bir tanesi deniz alanlarının sınırlandırılmasıdır. Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge genişliğini 200 deniz miline kadar olması ve söz konusu deniz alanlarının canlı ve cansız kaynaklar bakımından son derece zengin niteliği, uyuşmazlıkların artış sebeplerindendir. Uluslararası sözleşmeler ve uluslararası örf-adet kuralları, deniz alanlarının sınırlandırılmasında uyuşmazlık taraflarının anlaşmalarını, anlaşamazlar ise, uluslararası hukuk kurallarına uygun hakça bir çözüm bulmalarını öngörür. Ancak, hakça çözümün hangi ilkelere dayanılarak gerçekleştirileceği açık bir hukuki düzenlemeye konu olmamıştır. Uluslararası mahkeme ve hakemlik kararları, hakça çözüme ulaşmak için uygulanacak ilkeler konusunda önemli içtihatlar oluşturmuştur. Söz konusu uluslararası hukuk düzenlemeleri ve içtihatları Türkiye nin muhatabı olduğu Ege Denizi ve Doğu Akdeniz deniz alanlarının sınırlandırılmasında da yol gösterici niteliktedir. Bu çalışmanın amacı, Ege Denizi ve özellikle Doğu Akdeniz deki deniz alanları uyuşmazlığına uygulanacak hakça ilkelerin neler olabileceği ve muhtemel çözümün nasıl olması gerektiğini ortaya koymaktır. Anahtar kelimeler: kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, karasuları, Ege Denizi, Doğu Akdeniz, hakça ilkeler, eşit uzaklık ilkesi. Abstract: The concept of delimitation of maritime zones is one of the most common disputes in international law. The reasons for such a situation lie on the facts that the continental shelf and the exclusive economic zones can extent up to the 200 miles which are rich in both living and non living natural resources. In delimiting maritime zones, both international conventions and customary rules of international law provide that the parties to the dispute should reach an agreement, if they fail, the dispute should be solved in accordance with international law rules in order to achieve an equitable solution. However, there is nothing indicated either in conventions or customary rules of international law in relation 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 225

Prof. Dr. Yusuf AKSAR to the principles providing the equitable solution. Fortunately, the judgments of international courts and the awards of international arbitrations have created a unique jurisprudence providing guidance to the maritime delimitation in international law. Undoubtedly, the practice of international tribunals and of arbitrations is crucial in providing solutions to the disputes between Turkey and Greece in the Aegean Sea and also to disputes over Eastern Mediterranean maritime delimitation. The aims of the paper are to examine the equitable principles which are applicable to the Aegean Sea and Eastern Mediterranean disputes and to provide -in light of the practice of international judicial institutions- a possible appropriate solution to disputes in question. Key words: continental shelf, exclusive economic zone, territorial sea, Aegean Sea, Eastern Mediterranean, equitable principles, equidistance principle. Giriş Uluslararası hukukta deniz alanlarının sınırlandırılması, özellikle kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge kavramlarının yerleşmesinden sonra ayrı bir yer ve öneme sahip olmuştur. Klasik olarak devletlerin güvenlikleri temelinde ön plana çıkan ve geçmişi oldukça eskilere dayanan karasuları sorunu büyük ölçüde çözülmüştür. Uzun yıllar, uluslararası toplumun karasularının genişliğinin ne olacağı konusunda farklı görüş ve uygulamaları olmasına rağmen, 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, karasularının genişliğini en fazla 12 mil olabilecek şekilde açıkça düzenlemiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Birleşik Devletler Başkanı Truman Bildirgesi ile gündeme gelen ve 1958 tarihli Kıta Sahanlığı Sözleşmesi nde ifadesini bulan kıta sahanlığı ve 1982 tarihli Birleşmiş Sözleşmesi nde kıta sahanlığı yanında münhasır ekonomik bölge adıyla yeni bir deniz alanının kabul edilmesi, uluslararası deniz hukukunda birçok uyuşmazlığın çıkmasının da sebebi olmuştur. Şöyle ki, gerek kıta sahanlığı gerekse münhasır ekonomik bölge sahası, kıyı devletlerine 200 deniz mili mesafeye kadar (hatta coğrafik şartların mümkün olması durumunda kıta sahanlığı açısından 350 mile kadar), kıyı devletlerine bir takım egemen yetkiler vermektedir. Söz konusu alanda canlı ve cansız doğal kaynaklar üzerinde kıyı devletinin sahip olduğu münhasır yetki, uyuşmazlıkları da beraberinde getirmiştir. Teknolojik gelişmeler neticesinde kıta sahanlığından petrol ve doğal gaz başta olmak üzere ekonomik açıdan son derece değerli doğal kaynakların işletilebilir olması, devletler arasında karşılıklı sorunların ve deniz alanları sınırlandırılması problemlerinin kaynağı olmuştur. Türkiye nin Ege Denizi nde Yunanistan ile mevcut karasuları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge ve diğer uyuşmazlıklarına, son yıllarda Doğu Akdeniz de zengin petrol ve doğal gaz rezervlerinin varlığının tespiti sebebiyle bir de bu alanda deniz alanlarının sınırlandırılması sorunu eklenmiştir. Her ne kadar, Ege Denizi uyuşmazlığı çok farklı alanlarda olsa da iki devlet arasındadır. Oysa, Doğu Akdeniz 226 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı deniz alanları sınırlandırılması bir çok devleti ilgilendirmekte ve Kıbrıs adası üzerinde iki farklı yönetimin olması sebebiyle de uluslararası deniz hukukunun konuya uygulanacak kurallarının her bir olay ve devlet açısından uygulanması ve yorumlanması mecburi olmaktadır. Türkiye açısından, Doğu Akdeniz kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırması üç ayrı bölgede değerlendirilebilir: Birinci bölge, Türkiye, Suriye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kıyılarının bulunduğu bölge; İkinci bölge, Türkiye ve KKTC nin kıyılarının bulunduğu bölge; Üçüncü bölge ise, Türkiye, Yunanistan, KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Mısır kıyılarının bulunduğu bölgedir. 1 Doğu Akdeniz deniz alanlarının sınırlandırılması uyuşmazlığı denildiğinde, asıl kastedilen üçüncü bölgedir. Zira, Yunanistan ve GKRY nin birlikte oluşturduğu ve izlediği politikalar, genel olarak uluslararası hukuk özel olarak da uluslararası deniz hukuku kuralları ve uluslararası yargı kararlarıyla açıkça çelişmektedir. Yunanistan, Girit, Kaşot, Kerpe ve Meis adalarını birleştiren hattı esas alarak Mısır ile münhasır ekonomik bölge andlaşması yapmak istemekte, Türkiye ile deniz alanlarının kendi adaları ile Anadolu arasında sınırlandırılmasını iddia etmektedir. GKRY de adanın tamamını temsil ettiği temelinden hareketle 17 Şubat 2003 te Mısır ve 17 Ocak 2007 de Lübnan ile eşit uzaklık ilkesi esas alınmak kaydıyla münhasır ekonomik bölge andlaşmaları imzalamıştır. Yunanistan ve GKRY nin uygulamaya çalıştığı politikaların gerçekleşmesi durumunda, Türkiye Doğu Akdeniz de Antalya Körfezi açıklarında dar bir deniz alanına hapsedilecek ve Akdeniz de en uzun kıyılara sahip devletlerden birisi olmasına rağmen bu bölgede herhangi bir egemenlik kullanamayacak, Akdeniz in canlı ve cansız doğal zenginliklerinden faydalanamayacaktır. Dolayısıyla, uluslararası hukuk düzenlemeleri ve uluslararası yargı kararları lehinde ve yüzyıllardır bir gölü niteliğindeki Akdeniz üzerinde tarihsel hakkı bulunan bir devlet olarak Türkiye nin, Yunanistan ve GKRY politikalarına sessiz kalması düşünülemez. GKRY nin 2011 yazında Amerikan Noble Enerji şirketine adanın güneyinde petrol ve doğal gaz çıkarma ruhsatı vermesi ve şirketin sondaja başlaması neticesinde Doğu Akdeniz de gerginlik daha da tırmanmış, neredeyse savaşın eşiğine gelinmiştir. Bölgede ve dünyada uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması açısından, Doğu Akdeniz deniz alanlarının uluslararası deniz hukuku ve uluslararası yargı kuruluşlarının konu ile ilgili içtihatları çerçevesinde sınırlandırılması kaçınılmaz bir hal almaktadır. Bu çalışmanın amacı, uluslararası deniz hukuku düzenlemeleri ve uluslararası içtihatlar ışığında Doğu Akdeniz deniz alanlarının ne şekilde sınırlandırılabileceğini incelemek ve özellikle Yunanistan ile GKRY nin uygulamaya çalıştığı münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırlandırma yöntemlerinin uluslararası hukuka uygunluğunu tartışmaktır. Bu sebeple, aşağıda öncelikle uluslararası hukukta deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin genel bir değerlendirme yapılacak, daha sonra ise Doğu Akdeniz deniz alanları uyuşmazlığı etraflıca ele alınacaktır. 1 Başeren, S. H., (2010), Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı, 8 :14, Stratejik Araştırmalar, s. 133. 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 227

Prof. Dr. Yusuf AKSAR Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Deniz hukukuna ilişkin devletler arasında çıkan en önemli uyuşmazlık, deniz alanlarının sınırlandırılmasıdır. Uyuşmazlıklar, bir devletin deniz alanlarının tespit edilmesine yönelik olabileceği gibi kıyıları karşı karşıya veya yan yana olan devletler arasında da olabilmektedir. Deniz hukukunda her bir uyuşmazlığın kendine özgü özellikleri olması sebebiyle, deniz alanlarının sınırlandırılmasına uygulanacak evrensel düzeyde kabul görmüş kuralları bulmak hiç de kolay değildir. Uygulamada, deniz alanlarının sınırlandırılması komşu devletlerin akdedeceği iki taraflı andlaşmalarla gerçekleştirilmektedir. Kıyıları karşılıklı olan devletlerin normal uygulama yöntemi, orta hattın sınır kabul edilmesidir (median line). Kıyıları yan yana olan devletlerin deniz alanı sınırlandırmasında da farklı ölçütler kabul edilmekte olup eşit uzaklık /özel durumlar ilkesi (equidistance/special circumstances) geniş bir tartışma imkanı bulmuştur. 2 Nitekim, eşit uzaklık/özel durumlar ilkesi, Katar ile Bahreyn arasındaki Deniz Alanı Sınırlandırması ve Ülkesel Sorunlar Davası nda Uluslararası Adalet Divanı tarafından örf-adet kuralı seviyesinde kabul görmüştür. 3 Karasularının ne şekilde sınırlandırılacağına ilişkin temel düzenlemeler 1958 tarihli Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi madde 12 düzenlemesi ile 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi nin 15. maddesinde yer almaktadır. Buna göre, bütün deniz alanlarında olduğu gibi uyuşmazlık tarafı devletlerin anlaşması yoluyla karasuları genişliğinin belirlenmesi gerekir. Kıyıları karşılıklı veya bitişik olan devletler aralarında anlaşma olmadıkça esas hatlarından eşit uzaklıkta bir orta esası aşamaz (median line). Bununla birlikte, tarihi bir hak veya diğer özel şartlar gerektiriyorsa, orta hat esası uygulama imkanı bulamaz. Buradaki tarihi haklar, uzun süredir herhangi bir itirazla karşılaşmadan normal ölçülerin ötesinde bir genişliği ifade etmektedir. Özel şartlar ise, her uyuşmazlığın konusuna göre değişmektedir. Bu noktada, jeolojik özellikler, kıyının şekli, adaların varlığı ve kıta ülkesine uzaklığı, diğer kıyı devletine olan uzaklık, büyüklük, ekonomik ve sosyal durum, başka deniz sınırlarının varlığı, doğal zenginliklerin miktarı, seyrüsefer güvenliği özel şartlara örnek verilebilir. 4 Kıta sahanlığı sınırlandırmasına yönelik 1958 tarihli Kıta Sahanlığı Sözleşmesi 6. madde düzenlemesinde, karasuları için kabul edilen düzenlemeyi benimsemiştir. Buna göre, kıyıları karşılıklı veya bitişik devletlerin kıta sahanlığı anlaşma yoluyla tespit edilecektir. Anlaşma yoksa ve özel şartlar başka bir sınır hattını esas kılmıyorsa, sınırlandırma eşit uzaklık ilkesine göre yapılacaktır. Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davası nda, Danimarka ve Hollanda 6. maddede belirtilen eşit uzaklık ilkesinin bir örf-adet kuralı olduğunu, dolayısıyla Sözleşmenin tarafı olmayan Al- 2 Hillier, T. (1999), Principles of Public International Law, London, Sydney: Cavendish Publishing,, 2. Bası, s. 202. 3 ICJ Reports, (2001) Maritime Delimitation and Territorial Questions Between Qatar and Bahrain (Qatar v. Bahrain), Merits, Judgment, s. 40, paras. 175-176. 4 Sur, M. (2010), Uluslararası Hukukun Esasları, İstanbul: Beta Yayınları, 4. Bası, s. 312. 228 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı manya nın bu hükümle bağlı bulunduğunu iddia etmişlerdir. Böylesi bir kuralın uygulanması huni (concave) şeklindeki Almanya kıyılarına uygulandığında, Almanya nın çok az, fakat Danimarka ve Hollanda nın daha fazla kıta sahanlığına sahip olması anlamına gelmekteydi. Bu sebeple, Almanya Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Kuzey Denizi nin kendi kıyılarında huni şeklinde coğrafik bir yapıya sahip olmasını özel bir durum olarak değerlendirmiş ve bu doğrultuda sınırlamanın yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Divan, kararında 6. maddede belirtilen eşit uzaklık ilkesinin örf-adet kuralı niteliğinde olmadığına; ve örf adet kuralının kıta sahanlığı sınırlandırmasının bütün özel durumları göz önüne alarak hakça ilkeler çerçevesinde yapılmasını gerektirdiğine işaret etmiştir. 5 Üçüncü Deniz Hukuku Konferansı sürecinde, devletler kendi çıkarlarına uygun sınırlandırma yapılması hususunda ısrarcı olmuşlardır. Bu sebeple, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarına uygulanacak düzenleme ile ilgili bir uzlaşıya varılamamıştır. Ancak, konferansın son günlerinde oldukça genel biçimde bir ara formül olarak münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırlandırmasına uygulanacak olan ilke kabul edilmiştir. Sözleşmenin 74. maddesi (münhasır ekonomik bölge) ile 83. maddesi (kıta sahanlığı) sınırlandırmalarının, hakça bir çözüm bulmak üzere (in order to achieve an equitable solution) Uluslararası Adalet Divanı Statüsü nün 38. maddesinde belirtilen uluslararası hukuka göre anlaşma ile gerçekleştirileceğini öngörmüştür. Şu halde, 1982 Sözleşmesi, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarında, asıl amaç hakça bir çözüme (an equitable solution) ulaşmaktır. Diğer bir ifadeyle bilinçli şekilde eşit uzaklık ilkesi, hakça ilkeler, özel durumlar, ilgili faktörler v.b. ifadeleri kullanmaktan kaçınılmıştır. 6 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi nin kabul edildiği ve hemen takip eden yıllarda, Uluslararası Adalet Divanı, kararlarında kıta sahanlığı sınırlandırmalarında hakça çözüm anlamında hakça ilkelere önem vermiş, bilinçli şekilde eşit uzaklık ilkesini kullanmaktan kaçınmıştır. 7 Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, eşit uzaklık ilkesinin de hakça çözüme hizmet ettiği oranda deniz alanlarının sınırlandırılmasına uygulanabileceğidir. Nitekim, Uluslararası Adalet Divanı Danimarka ile Norveç arasındaki Jan Mayen Davası nda 8 kıyıları karşılıklı devletler arasındaki sınırlandırmada orta hat/eşit uzaklık (median line) uygulaması genel olarak hakça çözüm doğurur 9 diyerek, eşit uzaklık ilkesinin uygulanma şartına vurgu yapmıştır. Kıyıları bitişik devletler arasında kıta sahanlığı 5 ICJ Reports,(1969), North Sea Continental Shelf Case, (Federal Republic of Germany v. Denmark and the Netherlands), Judgment, s. 3, para. 101 (c) (1) 6 Evans, M. D. (2010) The Law of the Sea, in M. D. Evans (ed.), International Law, Oxford: Oxford University Press, 3. Bası, s. 678. 7 Bu kararlara örnek olması açısından şu davalar belirtilebilir: ICJ Reports,(1982) Continental Shelf Case, (Tunisia v. Libya), Judgment, s. 18; ICJ Reports,(1984), Delimitation of the Maritime Boundary in the Gulf of Maine Area, s. 246; ICJ Reports, (1985)Continental Shelf Case, (Libya v. Malta), Judgment, s. 13. 8 ICJ Reports, (1993), Maritime Delimitation in the Area between Greenland and Jan Mayen, (Denmark v. Norway), s. 38.. 9 Jan Mayen Case, para. 64. 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 229

Prof. Dr. Yusuf AKSAR sınırlandırmasında eşit uzaklık ilkesinin uygulanması hususu çok açık olmamakla birlikte, Uluslararası Adalet Divanı, Katar ile Bahreyn arasındaki davada, eşit uzaklık ilkesi uygulaması ile sınırlandırmaya başlanabileceğini, hakça çözüme ulaşılması yönünde gerekli uyarlamaların bunun üzerinden yapılabileceğini şiddetle savunmuş 10 ve Nijerya ile Kamerun arasındaki davada da bu durumu teyit etmiştir. 11 Elbette, eşit uzaklık ilkesinin sınırlandırma konusunda başlangıç noktası olarak kabul edilmesi, sınırlandırmanın eşit uzaklık ilkesine göre yapılacağı anlamını taşımaz. Bunun yanında, sınırlandırmayı etkileyen diğer faktörlerin de dikkate alınması gerekir. Kıyının uzunluğu, devletin kara ülkesinin büyüklüğü, kıyıya yakın adaların olması gibi özellikler ilk akla gelen faktörlerdendir. 12 Deniz alanlarının sınırlandırılması ile ilgili her durumun kendine has özelliklerinin olması ve hakça çözüm temelinde çok farklı faktörlerin sınırlandırmada rol oynaması, uygulamada deniz alanlarının sınırlandırılması hususunda evrensel nitelikli bir uygulamanın olmasını engellemektedir. Uluslararası hakemlik veya mahkeme kararlarının kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarında hakça çözüm bulunması yönünde dikkate aldıkları faktörler ve ağırlıklarının önceden tahmin edilememesi, deniz alanları sınırlandırmasının gizemini sürdürmesinin temel sebebidir. 13 Hatta deniz alanlarının sınırlandırılmasının hukuk kurallarından daha çok hakem veya hakimlerin takdir yetkileri ile şekillendiği şiddetle tartışılmıştır. 14 Doğu Akdeniz Deniz Alanlarını Sınırlandırma Uyuşmazlığı Türkiye açısından Doğu Akdeniz deniz alanlarının sınırlandırılması denildiğinde, üç farklı bölgenin ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir. Bunlar: 1. Türkiye, Suriye ve KKTC kıyılarının bulunduğu bölge. 2. Türkiye ve KKTC kıyılarının bulunduğu bölge. 3. Türkiye, Yunanistan, KKTC, Mısır ve GKRY kıyılarının bulunduğu bölge. Yukarıda belirtilen ilk iki bölgede deniz alanlarının sınırlandırılması bakımından ciddi bir sorunla karşılaşılmamaktadır. Kaldı ki Türkiye ile KKTC arasında karşılıklı kıta sahanlığı andlaşması akdedilmiş ve ortaklaşa doğal kaynakların çı- 10 ICJ Reports,(2001),Maritime Delimitation and Territorial Questions between Qatar and Bahrain (Qatar v. Bahrain), Merits, Judgment, s. 40, para. 230. 11 ICJ Reports,(2002),Land and Maritime Boundary between Cameroon and Nigeria (Cameroon v. Nigeria: Equatorial Guinea Intervening), Merits, Judgment, s. 303, para. 288 12 Evans,a.g.e. s. 678-679. 13 Evans,a.g.e., s. 680. 14 Bu konuda örnek bir çalışma için, bkz. Aksar, Y. (2011). Is Delimitation of the Continental Shelf and the Exclusive Economic Zone by Arbitrators or the ICJ Really Governed by Legal Rules, or Should It More Accurately Be Seen as a Matter of Arbitrator s (or Judge s) Discretion?, Prof. Dr. Hayri Domaniç e 80. Yaş Günü Armağanı, Cilt: II, İstanbul: Beta, s. 1113. 230 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı kartılması ve işletilmesi konularında işbirliğine gidilmiştir. Bölge ve Türkiye açısından Doğu Akdeniz de deniz alanlarının sınırlandırılması hususunda, sorunlu bölge yukarıda 3 no lu başlık altında belirtilen bölgedir. Her deniz alanı uyuşmazlığının kendine özgü niteliği dolayısıyla, her bir uyuşmazlığın ayrıca tarafları açısından ele alınması gerekir. Bu sebeple, deniz alanlarının sınırlandırılması açısından Türkiye-Yunanistan; Türkiye-Mısır; Türkiye- GKRY; ve Türkiye-KKTC arası deniz alanları sınırlandırmalarının ayrı ayrı, fakat diğer devletlerin de menfaatlerini korur şekilde incelenmesi gerekmektedir. Türkiye-Yunanistan Doğu Akdeniz Deniz Alanları Sınırlandırması Yunanistan, Girit, Kaşot, Kerpe ve Meis adalarını birleştiren bir hattı esas alarak, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz deniz alanlarının sınırlandırılması işleminin bu hattın kuzeyinden yapılması gerektiğini iddia etmektedir. Bu amaçla da Mısır ile münhasır ekonomik bölge andlaşması yapma çabaları içerisindedir. Kısacası, Yunanistan ın yaklaşımı Türkiye ye en yakın Yunan adaları ile Türk anakarası arasında sınırlandırmanın yapılıp, Türkiye nin Doğu Akdeniz de Antalya Körfezi açıklarında dar bir deniz alanına sıkıştırılmasıdır. Elbette, böylesine bir yaklaşımın ne uluslararası deniz hukukunun deniz alanlarının hakça ilkeler çerçevesinde sınırlandırılması ilkesine ne de uluslararası içtihatlara uygunluğu savunulabilir. Yunanistan ın Doğu Akdeniz de deniz alanlarının sınırlandırılmasına yönelik iddiaları, Ege Denizi uyuşmazlığı kapsamında ileri sürdüğü tezlerle de örtüşmektedir. Bu sebeple, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege Denizi deniz alanları sınırlandırılması uyuşmazlığına biraz detaylı değinmek konunun anlaşılması açısından son derece faydalı olacaktır. Uluslararası deniz hukuku alanında gerek lisans gerekse lisansüstü çalışma yapılan her ortamda, günümüz deniz hukuku uyuşmazlıkları konusu gündeme geldiğinde, hiç şüphesiz ilk akla gelen örnek Ege Denizi deniz alanları uyuşmazlıklarıdır. Karasularının genişliği ile ilgili Ege Denizi nde mevcut uygulama, her iki ülke arasında 6 deniz mili genişliğidir. 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi nin karasularının 12 deniz mile kadar ilan edilebileceğine ilişkin düzenlemesi ve devletlerin bu yöndeki uygulamalarının uluslararası örf-adet kuralı haline gelmesi temelinde Yunanistan karasularının hem ana ülke hem de adalar için 12 deniz mili olması gerektiğini iddia etmektedir. Türkiye, hiç bir deniz hukuku sözleşmesine taraf olmadığı gibi, 12 deniz mili karasuyu genişliği kuralına da Ege Denizi açısından ısrarlı muhalif konumundadır. Dolayısıyla, Ege Denizi ne yönelik Türkiye, ne andlaşmalar hukuku ne de örf-adet hukuku anlamında 12 deniz mili karasuları genişliği kuralı ile bağlıdır. Ayrıca, Yunanistan ın adalar için iddia ettiği 12 deniz mili karasuları genişliğinin olması sa- 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 231

Prof. Dr. Yusuf AKSAR dece Türkiye nin değil uluslararası toplumun diğer mensuplarının da kabul edebileceği bir konu değildir. Şöyle ki, adaların 12 deniz mili karasularının olması, Ege Denizi nin büyük çoğunluğunun Yunanistan ın egemenliğinde olması anlamına gelmektedir. Açık denizlerde hem gemiler hem de uçaklar için kabul edilen seyrüsefer ve uçuş serbestileri, Ege Denizi nde uygulama alanı bulamayacak, bunun yerini zararsız geçiş rejimi alacaktır ki böylesi bir neticenin kabulü söz konusu olamaz. Ayrıca, 12 deniz mili karasuları genişliği azami sınırdır. Devletler 12 mil karasuları ilan etmek zorunda değildir. Sözleşme kıyı devletine kendi çıkarları doğrultusunda 12 deniz miline kadar karasuları ilan etme hakkı tanımaktadır. Türkiye de bu düşünceden hareketle, Ege Denizi nde 6 deniz mili karasuları genişliğini kabul etmiştir. Ayrıca, karasuları genişliği devletlerin karşılıklı anlaşmaları ile tespit edilir. Anlaşma yok ise, tarihi ve coğrafi özellikler dikkate alınarak karasuları genişliği takdir edilecektir. Ayrıca karasuları genişliğinin artırılması, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeler yönünden de kabul edilemez sonuçlar doğurmaktadır. Ege Denizi deniz yatağı ve toprak altı dahil canlı ve cansız doğal kaynaklar Yunanistan ın egemenliğine tabi olacak, kıta sahanlığı ve hava sahası da bu durumdan olumsuz etkilenecektir. 15 Ege Denizi ndeki asıl sorun iki devlet arasındaki karasuları genişliğinin 12 deniz mili olmasından daha çok, adaların karasuları ve kıta sahanlığı ile münhasır ekonomik bölgeye sahip olduğuna ilişkin 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi düzenlemeleridir. Yunanistan, bu doğrultuda aynen ana kara ülkesinin sahip olabileceği ölçüde kıta sahanlığının adalar içinde olması gerektiğini savunmaktadır. Yine Yunanistan, Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarının Türk kıyıları ile en doğudaki Yunan adaları arasında eşit uzaklık ilkesine uygun yapılması gerektiğini ileri sürmektedir. Bunlara ek olarak, Yunanistan ın bir takımada devleti olduğu, kıta ülkesi ile adaların oluşturduğu bütünlüğün yabancı deniz alanları ile bölünmeyeceği şeklinde tezler de gündeme getirilmektedir. 16 Türkiye ise, kıta sahanlığı sınırlandırmasının 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi nde de ifade edildiği üzere andlaşma yoluyla olması gerektiğini; kıta sahanlığı teriminin bir devletin kara ülkesinin deniz altındaki uzantısını ifade ettiğini, dolayısıyla Ege Denizi nde bulunan adaların coğrafik olarak Türkiye nin kıta sahanlığı içerisinde olduğunu ve adaların bu sebeple bağımsız bir kıta sahanlığı olamayacağını; sınırlandırmada özel durumların esas alınması gerektiğini, Ege Denizi nin yarı-kapalı olması, adaların konum ve sayısı dikkate alındığında hakça çözüm için hakça ilkelerin uygulanması gerektiğini; 17 sınırlandırmanın mutlak su- 15 Sur, a.g.e. s. 314. 16 Sur, a.g.e. s. 351. 17 Sur, a.g.e. s. 351. 232 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı rette her iki devletin ana kara ülkelerinin esas alınarak yapılması zaruretini savunmaktadır. Her iki tarafın tezleri uluslararası deniz hukuku kuralları ve uluslararası yargı kararları ışığında değerlendirildiğinde, Yunan tarafının iddialarının haklı bir hukuki gerekçeye dayanmadığı ortadadır. Zira, Yunanistan ın takımada devleti olduğu yönündeki iddiası, tamamen siyasi niteliktedir. Takımada devleti olmanın ilk şartı olan herhangi bir kıtada ana kara ülkesine sahip olunmaması Yunanistan örneğinde mevcut değildir. Her ne kadar Uluslararası Adalet Divanı tarafından Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davası nda, kıta sahanlığının kıyı devletinin kara ülkesinin deniz altındaki uzantısı şeklindeki son derece önemli tanımı sonraki kararlarında ikinci plana bırakılmış olsa da, Türk tezinin en önemli dayanaklarından birisi olmaya devam etmektedir. Ayrıca, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasında esas amaç hakça bir çözüme ulaşılmasıdır. Dolayısıyla, eşit uzaklık ilkesi hakça çözüm sunduğu oranda, uygulama alanı bulabilmektedir. Yukarıda detaylı şekilde görüldüğü üzere, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasına her iki devletin ana kara ülkeleri esas alınarak eşit uzaklık temelinde sınırlandırmaya başlanması; hakça çözüm bulunması amacıyla adaların tamamının bir bütün olarak değerlendirilip, eşit uzaklık temelinde tespit edilen orta hattın üzerinde gerekli uyarlamaların yapılması; ve bu doğrultuda kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin tespit edilmesi en akılcı ve hukuka uygun çözüm olabilir. Kaldı ki Ege Denizi deniz alanlarının sınırlandırılmasında uygulanma imkanı olmayan Yunanistan tezlerinin Doğu Akdeniz de sahip olduğu birkaç ada sebebiyle Türkiye ana ülkesini bertaraf edecek şekilde kabul görmesi de mümkün değildir. Yunanistan ın Girit, Kaşot, Kerpe ve Meis adalarını birleştiren uygulaması her şeyden önce deniz alanları sınırlandırmasının iki devletin ana karaları arasında yapılması gerektiği ilkesine aykırıdır. Söz konusu adalardan sadece Meis adasının karasularına sahip olacağına ilişkin Türkiye ile İtalya arasında 4 Ocak 1932 de akdedilen andlaşma vardır. 18 Yunanistan İtalya nın halefi olarak bu andlaşma hükümleri ile bağlıdır. Diğer Yunan adaları açısından yapılacak olan sınırlandırmada esas alınması gereken uygulama, aynen Birleşik Krallık ile Fransa arasındaki Channel Islands ile ilgili kıta sahanlığı sınırlandırmasında verilen Uluslararası Hakemlik kararı şeklinde olmalıdır. 19 Buna göre, Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz alanları sınırlandırmasında Doğu Akdeniz deki Yunan adalarının ortay hattın ters tarafında kalmaları sebebiyle karasuları dışında herhangi bir kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölgeye sahip olmaları düşünülemez. 20 Böylesi bir durumu destekleyen en yeni uluslararası yargı kararlarından bir tanesi de Uluslararası Adalet 18 Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve Adacıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Adanın Ciheti Aidiyeti Hakkındaki İtilafname, (R.G. 1933; 2173-2174). 19 Anglo-French Continental Shelf Case, (UK/France), (1979) 18 ILM s. 397; (1978) 54 ILR s. 6; Colson, D. A. (1978). The United Kingdom-France Continental Shelf Arbitration, 72 American Journal of International Law, s. 103. 20 Başeren, a.g.e.s. 169. 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 233

Prof. Dr. Yusuf AKSAR Divanı nın Romanya ile Ukrayna arasındaki 3 Şubat 2009 tarihli Karadeniz de Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası ndaki 21 kararıdır. Adı geçen davada Ukrayna, Romanya ile arasındaki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasının Romanya ana karası ile kendisine ait Serpents adası arasından geçirilmesini talep etmiştir. Romanya ise, Serpents adasının 12 mil karasuları dışında herhangi bir deniz alanına sahip olamayacağını, sınırlandırmanın başlangıç noktası olarak Serpents adasının alınamayacağını iddia etmiştir. Uluslararası Adalet Divanı ise kararında Romanya nın tezleri doğrultusunda Serpents adasının sınırlandırmaya esas alınamayacağını, sadece karasularına sahip olabileceğini, diğer bir ifadeyle söz konusu adaya münhasır ekonomik bölge veya kıta sahanlığı tahsis edilemeyeceğini hükme bağlamıştır. 22 Divanın, kararı ışığında, Türkiye nin Ege ve Doğu Akdeniz kıyılarında Yunanistan a ait adaların herhangi bir kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölgeye sahip olamayacağı açıktır. Ayrıca Doğu Akdeniz deki Yunan adaları arasında yüzölçümü açısından Girit adası önemlidir. Ancak, Girit adasının sadece 33.5 km. si Doğu Akdeniz deniz alanaları sınırlandırması ile ilgilidir. Girit adasının projeksiyonu Doğu Akdeniz den ziyade Libya yönüne doğrudur. Dolayısıyla Girit adası özelinde söz konusu olacak bir deniz alanı sınırlandırmasında kaçınılmaz olarak Türkiye-Yunanistan Ege Deniz sınırlarının ve Doğu Akdeniz de Türkiye ile Mısır arasında çizilecek kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlarının dikkate alınması gerekecektir. Türkiye-KKTC Doğu Akdeniz Deniz Alanı Sınırlandırması Türkiye ile KKTC arasında deniz alanlarının sınırlandırılması hususunda herhangi bir sorun olmayıp, iki devlet arasında 2011 yılında kıta sahanlığı andlaşması akdedilmiş ve doğal gaz ile petrol başta olmak üzere doğal kaynakların çıkarılması ve işletilmesi konularında işbirliği yapılması kararlaştırılmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi Kıbrıs adasının Türkiye ye bakan kıyı uzunluğunun 234.5 km ve bunun 192.5 km.sinin KKTC kıyısı olduğu gerçekliği ile GKRY nin deniz alanları sınırlandırmasına esas teşkil eden sadece 42 km bir deniz kıyısının olduğudur. GKRY ile Türkiye arasında olması gereken deniz alanı sınırlandırmasına aşağıda değinilecektir. Türkiye-Mısır Doğu Akdeniz Deniz Alanı Sınırlandırması Türkiye nin Mısır ile şu ana kadar kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge anlamında akdettiği herhangi bir andlaşma yoktur. Ancak, Mısır GKRY ile 17 Şubat 2003 te münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasına ilişkin bir andlaşma yapmıştır. Bu andlaşmada dikkat çeken noktalar GKRY nin adanın tamamını tem- 21 ICJ Reports, (2009) Maritime Delimitation in the Black Sea (Romania v. Ukraine), Judgement, s. 61. 22 ICJ Reports, (2009) Maritime Delimitation.., para. 219. 234 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı sil eder nitelikte kabul edilmesi, KKTC nin hiçbir şeklide dikkate alınmaması ve deniz hukuku açısından son derece sakıncalı olan eşit uzaklık ilkesi temelinde münhasır ekonomik bölgenin kararlaştırılmış olmasıdır. Söz konusu andlaşma ile Türkiye nin ve KKTC nin egemenlik alanında bulunan kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeler ihlal edilmiş ve konuya hem Türkiye hem de KKTC itiraz etmiştir. Ayrıca, Mısır ın GKRY ile eşit uzaklık temelinde münhasır ekonomik bölge akdetmiş olması kendisi açısından da en az Kıbrıs adası büyüklüğünde bir deniz alanının kaybedilmesi sonucunu doğurmuştur. 23 Uluslararası deniz hukukunda elbette deniz alanlarının sınırlandırılması açısından kıyıları karşılıklı olan veya yandaş bulunan devletler arasında andlaşmalar akdedilerek uyuşmazlıkların çözülmesi asıldır. Ve Mısır örneğinde olduğu gibi bir devlet kendi aleyhine hükümler doğuran bir andlaşmayı da kabul edebilir. Nitekim, Mısır deniz hukuku sınırlandırmasında çok önemli bir ilke olan kıyı devletinin denize kıyısının sahip olacağı kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölgeye orantılı olması ilkesine aykırı bir andlaşma akdetmiştir. Yapabilir de. Ancak, Mısır ın bu yaklaşımı, Kıbrıs adasının kuzeyinde en az GKRY kadar uluslararası hukukta meşru kabul edilen KKTC ile Akdeniz e en uzun kıyılara sahip devletlerden birisi olan Türkiye yi göz ardı ederek, bu iki devletin yetki alanlarına müdahale anlamında bir andlaşma akdetmesi konunun uluslararası bir uyuşmazlık boyutuna taşınmasında etkili olmuştur. Oysa, uluslararası deniz hukuku ilkleri ve uluslararası yargı kararları, denize kıyısı bulunan karşılıklı devletler arasında hakça bir çözümün sağlanması açısından eşit uzaklık ilkesini öngörmüştür. Türkiye ile Mısır arasındaki mesafe 400 deniz milinden azdır. Uluslararası deniz hukuku her bir devletin 200 deniz miline kadar münhasır ekonomik bölgeye sahip olma hakkını öngörür. Dolayısıyla, Türkiye ile Mısır, Akdeniz e kıyıları açısından birbirine yakın ölçülere sahip olmaları ve Kıbrıs adası dışında herhangi önemli bir coğrafik ögenin olmaması temelinde eşit uzaklık ilkesi paralelinde münhasır ekonomik bölge/kıta sahanlığı andlaşması yapmak durumundadır. GKRY nin sahip olabileceği kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sadece kendi egemenliğini icra ettiği alanın denize kıyı uzunlu anlamında gerek Mısır gerekse Türkiye kıyıları ile orantılanarak çok daha sınırlı bir bölge olacaktır. Nitekim Uluslararası Adalet Divanı nın Libya ile Malta arasındaki Kıta Sahanlığı Davası nda deniz alanlarının sınırlandırılmasında kabul ettiği bu yöntem neticesinde kıta sahanlığı sınırı Malta nın aleyhine 18 mil daha kuzeye çekilerek sınır tespit edilmiştir. Libya ile Malta nın kıta sahanlığını eşit uzaklık ilkesine göre tespit edilmesi hakça bir çözüm olmayacaktır. Uygulanan orantılılık ilkesi her iki devlet için hakça bir çözüm getirmiştir. GKRY içinde deniz alanı tespit edilirken bu uygulamanın dışına çıkılması mümkün değildir. Kaldı ki, Türkiye ve KKTC açısından GKRY nin Mısır ile eşit uzaklık ilkesine göre akdettiği andlaşmanın Türkiye ve KKTC deniz alanı egemenlik yetkilerine müdahale ettiği oranda hiçbir ge- 23 Başeren,a.g.e. s. 149. 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 235

Prof. Dr. Yusuf AKSAR çerliliği yoktur. Zira, ulusal ve uluslararası hukukun en temel ilkelerinden birisi olan hiç kimsenin sahip olmadığı bir hakkı başkasına devredememesi şeklindeki kuralı (nemo dat quod non habet ilkesi) 24 Mısır açısından da geçerlidir. Türkiye-GKRY Doğu Akdeniz Deniz Alanı Sınırlandırması GKRY, bilindiği üzere adanın tamamını değil, güneyini temsil eden bir yönetimdir. Dolayısıyla, deniz alanlarının sınırlandırılmasına esas teşkil edecek kıyı uzunluğu Türkiye açısından yaklaşık 42 km. dir. Türkiye nin ise Kıbrıs ile bağlantılı deniz alanları sınırlandırmasına esas teşkil eden kıyı uzunluğu 354 km. dir. Uluslararası Adalet Divanı nın Libya-Malta Kıta Sahanlığı Davası nda benimsediği ve diğer davalarda da teyit ettiği orantılılık ilkesi çerçevesinde sınırlandırma yapılması hakça bir çözüme ulaşılması yolunda atılacak önemli bir adımdır. Ancak, Doğu Akdeniz in yarı-kapalı bir deniz olması, ulusal ve uluslararası ticaret ve seyrüsefer serbestisi bakımından Antalya ve Mersin gibi iki önemli limanın bu bölgede yer alması, yine Süveyş Kanalı nın varlığı, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarında dikkate alınması gereken diğer önemli faktörlerdendir. Bu anlamda, uluslararası deniz hukukunun kapatmama ilkesi çerçevesinde açık denizlere erişimin azami seviyede olmasını öngören ve Uluslararası Adalet Divanı nın Kanada ile Fransa arasındaki St. Pierre ve Miquelon Adaları Kıta Sahanlığı Davası nda 25 ve hakemlik mahkemesinin Gine/GineBissau Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası nda 26 karara bağladığı yöntemin GKRY ile Türkiye arasında da uygulanması kaçınılmazdır. Buna göre, yukarıda belirtilen orantılılık ilkesine ek olarak açık denizlere erişimin engellenmemesi gerçekliği zorunlu olarak çizilecek sınırın GKRY aleyhine doğuya doğru kaydırılmasını gerektirmektedir. Orantılılık, açık deniz alanlarının ve su yollarının kapanmaması, GKRY nin Türkiye ye çapraz konumda olması gibi faktörler çerçevesinde tespit edilecek münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sınırının, elbette Türkiye ile Mısır arasında hakça çözüm üreten eşit uzaklık ölçütüne göre çizilen sınır temelinde adanın güneyinde daha fazla bir alan olacak şekilde belirlenmesi, uluslararası hukukun bir gereği olacaktır. Sonuç Uluslararası hukukta en yoğun uyuşmazlıkların yaşandığı hukuk sahalarından bir tanesi deniz alanlarının sınırlandırılmasıdır. Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin 200 deniz miline kadar olabilmesi ve bu alanların petrol ve doğal gaz başta olmak üzere zengin canlı ve cansız doğal kaynakları içermesi, uyuşmazlıkların temel sebebidir. Deniz alanlarının sınırlandırılmasında uygulanacak olan 24 Aksar, Y. (2012), Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk- I, Ankara: Seçkin, s. 263. 25 Delimitation of Maritime Areas between Canada and France (St. Pierre and Miquelon), (1992) 31 ILM s. 1145. 26 Guinea/Guinea Bissau Dispute Concerning Delimitation of the Maritime Boundary, (1988) 25 ILM s. 251. 236 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler

Uluslararası Hukukta Deniz Alanlarının Sınırlandırılması: Doğu Akdeniz Uyuşmazlığı yöntem, öncelikle tarafların anlaşmasıdır. Ancak, andlaşma olmaması durumunda hakça bir çözüme ulaşılması yerleşik bir örf-adet kuralıdır. Hakça çözümün ne şekilde sağlanacağı ise her bir uyuşmazlığın kendine özgü faktörlerinin dikkate alınması ve her bir uyuşmazlığın bağımsız şekilde değerlendirilmesiyle mümkün olabilir. Uluslararası mahkemeler ve hakemlikler, deniz alanlarının sınırlandırılması açısından oldukça güvenilir içtihatlar oluşturmuşlardır. Özellikle, hakça bir çözüme uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde ulaşılması açısından, uyuşmazlık tarafı devletlerin denize olan kıyı uzunluklarının orantılanması, açık denizlerin kapatılmaması, doğal zenginliklerin varlığı, kıyıda adaların olması v.b. etkenlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde uyuşmazlıklara çözüm bulunması kayda değerdir. Uluslararası mahkemeler ve hakemlikler aracılığıyla ortaya çıkan içtihatların, günümüzde çözüm bekleyen Ege Denizi ve Doğu Akdeniz deniz alanlarının sınırlandırılmasında da uygulanması, adı geçen bölgelerde silahlı bir çatışmanın önlenmesi, uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunması açısından son derece önemlidir. Doğu Akdeniz de gerginliği tırmandırıcı etki yapan Yunanistan ve GKRY nin yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları münhasır ekonomik bölge/kıta sahanlığı andlaşmalarının uluslararası hukuk ve uluslararası yargı kuruluşlarının içtihatları dikkate alındığında, Türkiye ve KKTC açısından herhangi bir geçerliliğinin olmayacağı açıktır. KAYNAKÇA Aksar, Y. (2012), Teoride ve Uygulamada Uluslararası Hukuk- I, Ankara: Seçkin Aksar, Y. (2011). Is Delimitation of the Continental Shelf and the Exclusive Economic Zone by Arbitrators or the ICJ Really Governed by Legal Rules, or Should It More Accurately Be Seen as a Matter of Arbitrator s (or Judge s) Discretion?, Prof. Dr. Hayri Domaniç e 80. Yaş Günü Armağanı, Cilt: II, İstanbul: Beta Yayınları Başeren, S. H., (2010), Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı, 8 :14, Stratejik Araştırmalar Colson, D. A. (1978) The United Kingdom-France Continental Shelf Arbitration, American Journal of International Law Evans, M. D. (2010) The Law of the Sea, in M. D. Evans (ed.), International Law, Oxford: Oxford University Press, 3. Basım Hillier, T. (1999), Principles of Public International Law, London, Sydney: Cavendish Publishing, 2. Basım Sur, M. (2010), Uluslararası Hukukun Esasları, İstanbul: Beta Yayınları, 4. Basım 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Sayı: 2 / Aralık-Ocak-Şubat 12-13 237

Prof. Dr. Yusuf AKSAR Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve Adacıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Adanın Ciheti Aidiyeti Hakkındaki İtilafname, (R.G. 1933; 2173-2174). Anglo-French Continental Shelf Case, (UK/France), (1979) 18 ILM Anglo-French Continental Shelf Case, (UK/France), (1978) 54 ILR Delimitation of Maritime Areas between Canada and France (St. Pierre and Miquelon), (1992) 31 ILM Guinea/Guinea Bissau Dispute Concerning Delimitation of the Maritime Boundary, (1988) 25 ILM ICJ Reports,(1969), North Sea Continental Shelf Case, (Federal Republic of Germany v. Denmark and the Netherlands), Judgment ICJ Reports,(1982) Continental Shelf Case, (Tunisia v. Libya), Judgment ICJ Reports,(1984), Delimitation of the Maritime Boundary in the Gulf of Maine Area, Judgment ICJ Reports,(1985)Continental Shelf Case, (Libya v. Malta), Judgment ICJ Reports, (1993), Maritime Delimitation in the Area between Greenland and Jan Mayen, (Denmark v. Norway) ICJ Reports, (2001) Maritime Delimitation and Territorial Questions Between Qatar and Bahrain (Qatar v. Bahrain), Merits, Judgment, ICJ Reports, (2002),Land and Maritime Boundary between Cameroon and Nigeria (Cameroon v. Nigeria: Equatorial Guinea Intervening), Merits, Judgment ICJ Reports, (2009) Maritime Delimitation in the Black Sea (Romania v. Ukraine), Judgement 238 Sayı: 2 /Aralık-Ocak-Şubat 12-13 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler