BİR VAROLUŞ MÜCADELESİNİN ROMANI; SEVDALİNKA. Gülsemin HAZER 1



Benzer belgeler
Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Örnek Araştırma Tek Ebeveynli Aileler

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Şubat Komsu Köyün

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

GÜNLÜK (GÜNCE)

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

Foto: Savaş Ekşioğlu

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim sınıf Takdimci El Kitabı

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Seher AHRAZ (505)

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI.. LİSESİ TARİH I DERSİ BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI (BEP) FORMU

Kişilerarası İlişkiler

DİS 1 ( ) SINIF A DERS ÜNİTE KAZANIM. 8. sınıf 1 Türkçe Okuduğu metni anlama ve çözümleme Metne ilişkin sorular oluşturur.

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 5, Sayı/Number 1, Temmuz/July 2016, ss

ikonu bir yeşilçam (ev dekorasyon)

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Sevda TÜRKÜSEV. 31 Ocak 2013 / Perşembe

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

Albert Camus Yabancı. Sevgisiz. Tolga İlikli

ÖĞRETİM YILI 1. SINIF TÜRKÇE ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

6. TEMA ETKİN VATANDAŞLIK

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

ÇOCUK HAKLARI VE YOKSULLUK Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Faks

Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti Hatıraların Masumiyeti

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

AKASYA KOLEJİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ YILLIK ÇERÇEVE PROGRAMI

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

5 Dk. Ülke Ile Ilgili Giriş Konuşması. Değerli katılımcılar hepinizi ülkem adına saygıyla selamlıyorum,

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GAZETECİLİK BÖLÜMÜ AJANS HABERCİLİĞİ HÜRRİYET GAZETESİ İÇERİK ANALİZİ ÖDEVİ

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım!

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

ZEKA Oyunları Turnuvaları

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kentliye yollar açıktı. Cad. Uçaksavar Sitesi 3- Güzergâh: Arnavutköy Yeri-Sekbanlar Sk.-Akmerkez- Nisbetiye Cad.- Karakol Sk.

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

İLKNUR HATİCE ÖNAL HALİKARNAS BALIKÇISI T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Oyunun Adı: BARIS TOPU. Plastik top, Ek 1

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI VELİ VE ÖĞRETMENLERİNDEN SOMA YA EL VER KAMPANYASINA BÜYÜK DESTEK

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

KOTAN A Personelinden Uğurlama

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

İsa Mesih elçilerini seçiyor

e-bülten Haziran /06/2015 Aylık Haber Bülteni

KURTULUŞUN 95. YILI COŞKUYLA KUTLANDI


HALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

Polis 'Adın çıkar evine git' deyip ölüme göndermiş - Evrensel.net

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Prof. Dr. Figen ÇOK Okulumuz Velilerine Yönelik Günümüzde Çocuklar ve Ergenler Konulu Seminer Verdi

bugün Özel günde evlendiler ÖZEL bir tarihte evlenmek isteyenlerin beklediği gün geldi çattı. evlendirme dairelerine yoğun başvuruda bulundular.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5 YAŞ ANASINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

AGRT DEN TARİHİMİ ÖĞRENİYOR, TABİATI SEVİYORUM SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

Transkript:

1.Uluslararası Balkanlarda Tarih ve Kültür Kongresi BİR VAROLUŞ MÜCADELESİNİN ROMANI; SEVDALİNKA Gülsemin HAZER 1 ÖZET Ayşe Kulin, Sevdalinka adlı romanında dünya tarihinin en acımasız savaşlarından biri olan 1992 Bosna Savaşı nın dramını ele alır. Boşnakların acılar ve ayrılıklarla dolu hazin tarihi anlatılırken, savaşın ortasında yaşanan yasak bir aşk ve dağılan bir ailenin trajedisi de konu edilir. Bu çalışmada, tarihsel bir gerçekten hareketle kurgulanan romanda, kurmaca yapının nasıl oluşturulduğu incelenmeye çalışılmıştır. Tarihi roman ve belgesel roman kavramları açıklandıktan sonra, bu çerçevede değerlendirilen romanın önce konusu verilmiş, daha sonra kurmaca metnin yapı ve teknik özellikleri, olay örgüsünün nasıl oluşturulduğu incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca aşkın ve millî kimliğin etrafında şekillenen temalar da değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise, incelemeden elde edilen bulgular yorumlanarak sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Tarihi roman, belgesel roman, savaş, soykırım, millî kimlik, etnik yapı, aşk ve aile. 1. GİRİŞ Günümüz yazarlarından Ayşe Kulin, 2 1984 yılında Güneşe Dön Yüzünü 3 adlı hikâye kitabıyla edebiyat dünyasına adım atmış ve bu tarihten itibaren roman, hikâye, 1 Dr.,Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2 Ayşe Kulin (doğ. 7 Eylül 1941 İstanbul) Arnavutköy Amerikan Kız Koleji mezunu. Çeşitli gazetelerde editör ve muhabir olarak çalıştı. Uzun yıllar televizyon, reklâm ve sinema filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve senarist olarak görev yaptı. 1996 yılında Foto Sabah Resimleri adlı öyküsüyle Haldun Taner Öykü Ödülünü, bir yıl sonra da aynı adı taşıyan kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağanı nı aldı. Sevdalinka romanı 1999'da İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yılın romanı seçildi. Hikâyeleri: Güneşe Dön Yüzünü(1984), Foto Sabah Resimleri(1997), Geniş Zamanlar(1998), Bir Gün (2005), Bir Varmış Bir Yokmuş (2007). Romanları: Bir Tatlı Huzur( biyografik roman, 1996) Adı: Aylin ( biyografik roman, 1997), Sevdalinka (1999), Füreya ( biyografik roman, 1999), Köprü (2001), Nefes Nefese (2002), Gece Sesleri (2004),, Veda (2008), Umut (2008). Deneme: İçimde Kızıl Bir Gül Gibi. Araştırma: Kardelenler. Bkz. İhsan Işık, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, C.II, Elvan Yay., Ankara 2004, s.1176 3 Ayşe Kulin, ilk yazarlık denemesini yaptığı öykülerini gönderdiği, fakat bugün ismini vermediği yayınevinden şöyle bir cevap almıştır o yıllarda: Bir dosya kâğıdına kıyamamış, ikiye 63

Gülsemin Hazer biyografi, deneme gibi farklı edebî türlerde sayısı on altıya ulaşan eser kaleme almıştır. Özellikle biyografik özyaşamöyküsel roman olarak nitelendirilebilecek, gerçek hayat hikâyelerinden yola çıkan ve çeşitli tarihi dönemleri anlatan romanlarıyla çok okunan yazarlar arasına girmiştir. Tarihsel kaynaklı belgesel bir roman olarak isimlendirilebilecek olan Sevdalinka 4 millî tarih bilinci oluşturmaya çalışan bir eserdir. Tarihin roman yoluyla daha doğru okunabileceğinden 5 hareket eden yazar, Sevdalinka da mazisi savaş ve acılarla dolu olan bir toplumun her şeye rağmen nasıl ayakta kalabildiğinin kurmaca hikâyesini anlatır. Eserde trajik olguyu açığa çıkaran durum suçsuz ve masum insanların yaşadıkları zulümdür. Yazar, Osmanlı öncesinde dini nedenlerle Haçlı Orduları tarafından, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında ve 1992 Savaşı nda Sırplar ve Hırvatlar tarafından sürekli soykırımına tabi tutulan ama asla yok edilemeyen Boşnak halkının acılarını, Türk halkına birazcık olsun tanıtabilmek amacıyla (s.9) eseri kaleme aldığını belirtir. Roman, savaş öncesinde Tito nun kurduğu altı federe devletten oluşan Yugoslavya Federatif Cumhuriyeti nde, aşırı milliyetçiliği azdırarak savaşı tırmandıran ve sonuçta Yugoslavya yı alevler içinde bırakan günleri (s.9) tarihi belgeler, haberler ve dokümanlar 6 rehberliğinde konu edinirken, bir yandan da savaş içinde yaşanan bölüp yarısına yazmış: Sayın Kulin, son hikâyeleriniz ilklerin de gerisinde. Sizin için üzgünüz. İmza... Fakat basılmaya değer bulunmayan çalışmasıyla Kulin, 1995'te Haldun Taner Öykü Ödülü birinciliğini alır; bunlara sekiz yeni öykü ilave yaparak genişlettiği Foto Sabah Resimleri kitabıyla da Sait Faik Hikâye Armağanı ile ödüllendirilir (1996). (...)1997 yılında çıkardığı Adı: Aylin ile 80 baskıyı geride bırakan Kulin, Sevdalinka ile de 60'a yakın baskı yapar, rahmetli vali Recep Yazıcıoğlu'nun hayatını anlattığı Köprü 40 baskıya ulaşır nerede ise. Kulin'in kitapları arasında Füreya ve Nefes Nefese de diğerlerinden geride kalmaz. Bkz. Cemal Kalyoncu, Adı Ayşe, Aksiyon, S. 487, 05.04.2004, s. 32 4 İncelemede romanın şu baskısı esas alınmıştır. Sevdalinka, Everest Yay., İst., 2005, 338 sayfa. 5 Alev Alatlı, Belki de Hiç Roman Olmadığı İçin Osmanlıyı Anlayamadık, Kültür Dünyası, S.19, Aralık 1998, s.29 6 Sevdalinka kaleme alırken yararlanılan kaynaklar romanın kaynakça kısmında göstermiştir. Buna göre: Noel Malcom, Bosnia, a Short History, 1994-1996; Ömer Bosnavi, Bosna Tarihi, Kültür Bakanlığı, 1978; Rebecca West, Black Lamp And Grey Falcom, Penquin Books, 1969; Adil Zülfikarpasiç, The Bosniak, Hurst & Company, 1998; Firuzan, Balkan Yolcusu, Yapı Kredi Yay. 1996; Ertuğrul Günay, Bosna Yazıları, AD Yayıncılık A.Ş 1997; Mustafa İmamoviç, Historija Boşnajaka, Boşnaca Zajednica Kulture, 1996; Yılmaz Çetiner, Şu Bizim Rumeli, Milliyet Yay., 1994, Elena Doli- Chiara Valentini, Etnik Tecavüz, Real Yayıncılık, 1994; Zleta Filipoviç, Zleta nın Günlüğü, Papirüs Yay., 1997; Laura Silber, Allan Little, The Death Of Yugoslavia, Penquin Boks,1995; Selma Fındıklı, Gözüm Yaşı Tuna Selidir Şimdi, Sel Yay., 1997; Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar, C.4, Kültür Bakanlığı Yayınları; Radovan Samarçiç, Sokullu Mehmet Paşa, Sabah Yay., 1997; Münire Acım- Ali Koçak, Saraybosna, İmge Basımevi, 1996; Altan Deliorman, Büyük Darbe, Boğaziçi Yay., 1975; Georges Castellen, Balkanların Tarihi, Milliyet Yay., 1995, Muzaffer Kaleoğlu, Boşnak Kızı Melço, 1998.; adlı kitaplardan Bosna 64

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka trajik bir aşk hikâyesini anlatır. Romanda tarihî ve siyasî kişilerin dışında kalan karakterler kurmaca metnin asıl kişileridir. Boşnak tarihinin çeşitli dönemlerinden söz açılmış olması romanın tarihsel yönünü açığa çıkarır. Argunşah, tarihi romanı başlangıç ve sonucu geçmiş zaman içinde gerçekleşmiş olan hadiselerin, devirlerin ve bu devirlerde yaşamış olan insanların hikâyelerinin edebî ölçüler içerisinde yeniden inşa edilmesi 7 olarak tanımlar. Bu tanımın ışığında Sevdalinka ya bakılacak olursa yazarın hem uzak hem de yakın geçmişi edebî ölçülerde yeniden kurmaya çalıştığı söylenebilir. Yediden yetmişe binlerce insanın saldırıya uğradığı, bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın erkek demeden herkesin acımasızca katledildiği kanlı bir savaşın; gazete haberleri, belgeler, raporlar ve dokümanlardan yararlanılarak anlatılıyor olması, eserin daha çok belgesel bir nitelik kazanmasına neden olmuştur. 8 Ayşe Kulin, Yugoslavya nın parçalanma sürecini, savaş öncesini, 1990 1993 arasında gelişen olayları bazen kronolojik sıraya uygun, bazen de bu sırayı bozarak, ancak tarihi gerçekliğe uygun olarak verir. Romanda kurmaca bir evren içinde yeniden var edilen tarih ve olaylar dizisi, İsmail Soysal ile Şule Kunt un hazırladıkları Dağılan Yugoslavya ve Bosna Hersek Sorunu: Olaylar- Belgeler (1990 1996) adlı kitapla karşılaştırıldığında; isim, olay, durum ve gelişmelerin aynen aktarıldığı görülür. Örneğin, romanın Çözülmeler başlıklı bölümünde anlatılan Knin Olayları (1990-1991) nın verilmesi, Eylül 1991 de Avrupa Topluluğu Dışişleri Bakanları Konseyi nin o dönem başkanı olan Lord Carrington ın başkanlığında Lahey de yapılan toplantı, barışın gelmesi yönünde alınan kararlar 9 romanda Eylül 1991-Mart 1992 alt başlığı altında verilmiştir. Hersek in tarihi, konumu, sosyal ve siyasî yapısı hakkında genel bilgi sahibi olduktan sonra, ayrıntılı bilgiler için özellikle şu kaynaklardan yararlanıldığı ifade edilir. Rebecca West, Black Lamp And Grey Falcom Noel Malcom, History of Bosnia Laura Silber, Allan Little, The Death Of Yugoslavia Mustafa İmamoviç, Historija Boşnajaka Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hanedanlar. Bkz. Ayşe Kulin, Sevdalinka, Everest Yay., İst., 2005, s.337-338. 7 Hülya Argunşah, Tarihi Romanın Yükselişi, Hece (Türk Romanı Özel Sayısı), S.65-66-67, Mayıs-Haziran- Temmuz 2002, s.444 8 Nurullah Çetin de Roman Çözümleme Yöntemi adlı çalışmasında belgesel roman kavramını açıkladıktan sonra Sevdalinka yı belgesel romana örnek olarak göstermiştir. Bkz. Nurullah Çetin, Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Basımevi, Ankara 2004, s. 238 9 İsmail Soysal - Şule Kunt, Dağılan Yugoslavya ve Bosna Hersek Sorunu: Olaylar Belgeler 1990-1996,Ortadoğu ve Bakan İncelemeleri Vakfı (OBİV) Yay., İst., 1997, s.9 65

Gülsemin Hazer Ekim 1991 de, Aliya İzetbegoviç in Bosan- Hersek e barış gücü gönderilmesi yönündeki çabaları 10 romanın Ne Giysek Alev başlıklı bölümünde aktarılmıştır. Aynı bölümde, 15 Ocak 1992 de Avrupa Topluluğu nun Hırvatistan ve Slovenya nın bağımsızlık kararını tanıması ve bununla birlikte Hırvatistan daki savaşın sona ermiş olması da 11 tarihsel bir gerçek olarak anlatılmıştır. 5 Nisan 1992 de yapılan BOSNA YI BÖLMEYİN yürüyüşü, Sırp milislerinin Saraybosna daki parlemento binası önünde toplanan halkın üzerine ateş açması, on dört kişinin ölmesi ve yüzden fazla kişinin yaralanması olayı 12 romanda 5 Nisan 1992 alt başlığı altında kurgusal bir anlatımla aktarılmıştır. Yirmi bir yaşında bir tıp öğrencisi olan Suada nın, yürüyüş sırasında göğsünden vurularak öldürülmesi, gerçekle kurmacanın birlikte örüldüğü hikâyenin trajik olgusudur. Sırp milislerinin 6 Nisan 1992 de Bosna yı bombalamaya başlamaları 13 gerçeği de romanın kurgusal hikâyesi içinde önemli bir yere sahiptir. Düşen her bomba sadece günü değil kocaman bir geçmişi de yakıp kül etmektedir. Cam kırıkları kristal bir şelale gibi iniyordu gökten, insanlar yağmur gibi yağan camlara çıtır çıtır basarak sağa sola savruluyorlardı. Kocaman alev dilimleri, bir canavarın dili gibi yalayıp yutuyordu her şeyi. Her şeyi. Yeni onarılmış güzelim Postane binasının yerinde, şimdi taş, moloz, cam yığınları ve kıvrıla büküle göğe yükselen alevler vardı. Birkaç itfaiyeci, umutsuzca çırpınıp duruyordu azgın alevlerin ortasında. Nimeta diz boyu cam kırığının içinde, dimdik durmuş, kımıldamadan, hiçbir şey duyumsamadan ve düşünmeden, bir ahir zaman Neron u gibi az ilerideki ateş dansını seyrediyordu. Postane binasının yanı sıra, Milli Tiyatro, Hukuk Fakültesi ve civardaki binalar da yanıyor, yeni patlamalarla bu ateş dansına eşlik ediyorlardı. Rüzgârda uçuşan kızıl saçlar gibi savrulan alevleriyle har har yanıyorlardı. Yandıkça, kırmızı bir fona çizilmiş, simsiyah iskeletlere dönüşüyorlardı.( ) Sırplar, Hırvatistan da savaşırken JNA birliklerine, kentleri ele geçirmeden önce, taş üstüne taş bırakmamacasına yerle bir ettirmiş, yağmalatmış ve yüzyılların tarihini harabe haline getirdikten sonra teslim 10 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.10 11 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.14 12 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.17 13 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.17 66

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka almışlardı. Şimdi, uzmanlaştıkları bu yöntemi Saraybosna da da uygulamaya başlamışlardı demek İnsanlık dışı eylemlere öylesine alışmışlardı ki vicdanlarında en ufak bir sızı duymuyorlardı onlara da ait olan bu şehirde yarattıkları cehennemin karşısında. Nimeta, taş kesilmiş, geçmişini seyrediyordu alazların ötesinde. Çocukluğu, gençliği, anıları, sevinçleri, kederleri, incelip uzayarak, bükülerek alevlerin arasında göğe yükseliyor, Saraybosna külleriyle birlikte sağa sola savruluyordu.(s.131-132) 2 Mayıs 1992 de Bosan- Hersek e Sırp saldırılarının şiddetlenmesi üzerine, Aliya İzetbegoviç, Lizbon daki toplantıyı terk etmiş, konferans dağılmış, 3 Mayıs ta Saraybosna ya dönerken, Lokavica da rehin alınmış, UNPROFOR ve AB yetkililerinin aracılığıyla serbest bırakılmıştı. 14 Bu tarihi gerçek de romanın Ne Giysek Alev bölümünün 2-3 Mayıs 1992 başlıklı alt bölümünde gerçek ile kurmacanın iç içe geçtiği bir anlatı biçiminde aktarılmıştır. 11 Haziran 1992 de Sırp milislerinin Saraybosna yı kuşatmaları ve şehrin bombalanması 15 gibi savaş sürecinde gelişen pek çok olay roman içinde değiştirilmeden aktarılan tarihi gerçeklerdir. Yukarıda verilmeye çalışılan örnekler yazarın tarihsel süreci yansıtırken gerçek olay, kişi, belge ve bilgilerden yararlandığını göstermektedir. Şüphesiz, hem belgesel romanlarda hem de tarihi romanlarda gerçekliğe bağlı kalmak esastır. Ancak roman her şeyden önce kurmacadır ve bu bağlamda tarihi gerçeklikle kurmaca metnin gerçekliği birbirinden farklı olacaktır. Sevdalinka da da tarihsel malzeme kullanılmış, ancak edebî eserin imkânları dâhilinde yeni bir gerçeklik var edilmiştir. 16 Amacımız tarihin ne kadar doğru verildiğini araştırmak değil, tarihsel malzemenin roman olarak nasıl sunduğunu irdelemeye çalışmaktır. 2. Konu Romanda 1986-1993 yılları arasında Saraybosna da gazeteci olarak çalışan evli ve iki çocuk sahibi Nimeta ile Hırvat asıllı gazeteci Stefan arasında yaşanan, ancak bireysel, toplumsal ve savaş gibi nedenlerle bitmek zorunda kalan yasak bir aşk konu edilir. Bu imkânsız aşk serüveni içinde asıl büyük konu Bosna halkının 1992 Savaşı nda yaşadığı mezalim, Sırp ve Hırvat güçlerine karşı verdiği mücadeledir. 14 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.19 15 İsmail Soysal - Şule Kunt, a.g.e, s.24 16 Tarih ile roman arasındaki gerçeklik ilişkisi için bkz. Hülya Argunşah, a.g.m, s.440-448 67

Gülsemin Hazer Romanın birinci bölümü olan Sevdalinka da verilen ilk tarih Eylül 1986, mekân Saraybosna da Nimeta nın evidir. Derin bir ruhsal bunalıma sürüklenmiş olan Nimeta, aşk acısından içkiye sarılmış ve yaklaşık üç senedir bir kadına yakışmayacak kadar çok içmektedir. (s.2) Bu acının nedeni bir haber için gittiği Zagreb de tanıştığı gazeteci Stefan la yaşadığı aşktır. Genç kadın tam bir çıkmaza düşmüş, çaresizce gönlüne söz geçirmeye çalışmaktadır. Stefan, ondan bir seçim yapmasını istemiş, Nimeta ise böyle bir seçimin kocasının ölümüne neden olacağını düşünerek aşkını kalbine gömmeye karar vermiştir. Nimeta ile Stefan arasındaki aşk alınan ayrılık kararına rağmen sona ermez. Sadece âşıkların yüreğinde yaşamakla kalmaz, kader birkaç kez iki sevgilinin yollarının kesişmesine de imkân verir. Nimeta nın asıl trajedisi, eşi Burhan ın bu aşktan haberdar olmasıyla başlar. Burhan evi terk edip Bosna nın kurtuluşu için mücadele eden dağdaki askerlere katılır. O sırada on beş yaşlarında olan oğlu nedenini bilmese de ailenin dağılmasından annesini sorumlu tutar. Oysa genç kadın öncelikle oğlunun şerefini düşündüğü için aşkının peşinden gitmemiş, bu acıya katlanmıştır. Savaş, Bosna yı yakıp yıktıkça aile de parçalanmaya devam eder. Sonunda, kadının gözünden esirgediği oğlu Fiko da savaşmak için babasının yanına kaçar ve roman yaralanan Fiko nun ölüm kalım mücadelesi verdiği ambulansta hastaneye doğru yol alışıyla biter. Özelde bir ailenin, genelde de bir milletin yangınından, parçalanmasından söz eden romanda iki mücadelenin, iki savaşın birlikte yürüdüğü görülür. Genç kadın, yaşadığı aşk acısına rağmen ailesini bir arada tutma mücadelesi verirken, Yugoslavya da acı ve sıkıntılarla dolu bir geleceğe doğru sürüklenmektedir. Bosna da hayatın sıradan akan ritminin yakın bir zamanda bozulacağının ve dengelerin değişeceğinin işaretleri görülmeye başlar. Hırvatistan, Slovenya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Karadağ ve Makedonya dan oluşan bütünü parçalama projesi aslında uygulamaya konulmuştur. Medyanın gücünü kullanan Miloseviç, Sırpların ezildiğini iddia ederek Sırp milliyetçiliğini harekete geçirmeye başlamıştır. Miloseviç in bağımsız bir Sırp devleti kurma arzusu, plânları ve kaçınılmaz olan kanlı savaş romanın konusunun önemli bir parçasını oluşturur. Nitekim yazar bu tarihi süreci anlatırken, Boşnak halkının Balkanlardaki yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihinden de bahseder. 11. yüzyılda Kulin Ban dönemi kurgusal bir anlatımla verilirken, Nimeta nın büyük dedeleri aracılığıyla da Osmanlı dönemine kadar gidilir. Bosan Hersek in idaresi 1878 de Osmanlı dan çıkar, Avusturya Macaristan İmparatorluğu na verilir. Osmanlı tarihinin önemli bir parçası olan Bosna nın, tek 68

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka kurşun atılmadan, masa başında alınan kararlarla, atılan imzalarla el değiştirmiş olması 17 Sadece Nimeta nın ailesinin hayatını değil, bütün Bosna halkının, dolayısıyla Boşnakların hayatını değiştirir. (s.18) Bu kopuş büyük acıyı, göçü ve sefaleti de beraberinde getirir. Romanda, Nimeta nın annesi Raziyeanım ın aile tarihinden aktarılan anılar, acılar ve ayrılıklarla doludur. Yazar, özelden genele doğru bir açılım yaparak, acı ve ayrılığın bütün Boşnakların kaderi olduğunu vurgular. 3. Yapı Romanın kurgusal bütünlüğünü oluşturan yapı, kendi içinde alt bölümlere ayrılan altı ana bölümden oluşur. Birinci bölümden önce eserin yazılış amacını ihtiva eden bir açıklamaya yer verilir. Son söz de okur, Nimeta nın hikâyesinin 1993 Mart ında bittiğini öğrenir. Söz konusu bölümde savaşın 26 Şubat 1996 yılına kadar sürdüğü ve şehrin tam 1395 gün kuşatma altında kaldığı süreç özetlenir. Sevdalinka, Çözülmeler, Ne Giysek Alev, Etnik Temizlik, Boşnaklar, Trebeviç başlıkları, çeşitli tarih aralıklarını gösteren alt başlıklara ayrılarak verilir. Bu yolla romanın aktüel zamanı çıkarılabildiği gibi, öykü vak a zamanı da belirlenebilmektedir. Roman, 1986 yılının Eylül ayında başlar, 1993 yılının Mart ayında biter. Hüznü çağrıştıran bir mevsimde başlayan hikâyenin, baharda bitirilmesi her şeye rağmen ayakta kalmayı başaran bir milletin umuduna da işaret etmektedir. Sevdalinka da kurgulama tekniği açısından dikkat çekici ilk unsur, roman için seçilen isimdir. Sevdalinka yı açıklamadan önce sevda, karasevda anlamına gelen sevdah ın ne olduğunu anlamak yararlı olacaktır. Konuyla ilgili küçük bir mecmua hazırlamış olan Semir Vraniç Ömer Pobriç e göre; 'Sevdah' kelimesi Türk dilinde 17 Yazarın sözünü ettiği anlaşma, 13 Temmuz 1878 de imzalanan Berlin Anlaşması dır. Ancak, 1463 ten 1878 e kadar süren 415 yıllık Türk hâkimiyetinin bir imza ile sona erdirilmiş olması hükmü, Osmanlının bu toprakları elde tutmak için gösterdiği çabayı göz ardı etmektedir. Avrupa topraklarındaki Osmanlı hâkimiyeti, başta Rusya, Avusturya ve diğer Avrupa milletleri için bir huzursuzluk kaynağı olmuş ve çeşitli nedenlerle bölgede sık sık isyanlar çıkarılmıştır. Özellikle III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde bölgedeki sıkıntılar artmıştır.1840-1843 arası kargaşa dönemidir. 1858-61 de Karadağ ın kışkırtmalarıyla Hersek te Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında kanlı çatışmalar yaşanmıştır. Bu nedenle, Berlin Kongresi sırasında Osmanlı Devleti ni meşgul eden meselelerin başında Bosna Hersek gelmiştir. Avusturya doğrudan doğruya Bosna Hersek i işgal edeceğini Osmanlı Devleti ne bildirmiştir. Konu kongrenin 28 Haziran tarihli 8. oturumunda gündeme gelmiştir. ( ) Osmanlı temsilcisi Aleksandır Paşa Bosna Hersek in Osmanlı Devleti ne ait olduğunu ve Osmanlı Devleti nin de bölgede kontrolü sağlamaya gücünün yeteceğini ifade ederek, Avusturya nın isteklerine karşı çıkmıştır. Fakat temsilcilerden istediği desteği görememiştir. Nihayet 13 Temmuz 1878 de imzalanan Berlin Anlaşması nın 25. maddesi ile Bosna Hersek Avusturya ya bırakılmıştır. Bkz. Zafer Gölen, Osmanlı İdaresinde Bosna Hersek, Balkanlar El Kitabı, (Der. Osman Karatay- Bilgehan A. Gökdağ), Vadi Yay., Ankara 2006, s. 371-382 69

Gülsemin Hazer aşkın hasretini ve azabını ifade eder, kökü ise Arapçada 'sewdâ' kelimesinde bulunan 'siyah safra' anlamına gelir. Eski Arap ve Yunan doktorları, insan vücudunda bulunan temel dört öğeden biri olan siyah safranın insanın duygusal hayatını etkilediğine, melankoli ve huzursuzluğu uyandırdığına inanıyorlardı. 18 Balkan topraklarında doğup gelişen sevdalinka nın özünde var olan sevdah ta İslav- Bogomil inançlarının etkisiyle birlikte, tatlı bir hüzün ve acı vardır. Sevdah ölüme eşdeğer bir aşk acısı duygusudur. Acının nedeni, sevgiliye kavuşamamak veya aşkın imkânsız olmasıdır. Aşılması mümkün olmayan, zaman ve mekân engeli, bireysel, toplumsal, ailevî, geleneksel ya da duygusal engeller kavuşmayı imkânsızlaştırır. Ancak acı ve imkânsızlıktan da şikâyet edilmez, ondan da tatlı bir haz duyulur. 19 Ömer Pobriç e göre sevdalinka sadece aşk şarkısı değildir. 'Sevdah' Boşnakların hayat tarzı, sevdalinka ise Boşnakların yaşantılarının tarihî kâtibidir. Sevdalinka, Boşnak, şehirli aşk şarkısı olarak da tanımlanır. 'Boşnak' sözcüğü sevdalinkanın otantiğini, 'şehirli' şehirliliğini, 'aşk' sözcüğü ise konusunu belirler." 20 Bu bağlamda romandaki yasak aşka bakılacak olursa, Nimeta ile Stefan arasındaki imkânsız aşkın, birçok yönden sevdalinkalarda anlatılan aşklara benzediği görülür. Evli ve çocuk sahibi olma, milliyet farklılığı, toplumsal değer hükümlerinin kişiler üzerindeki belirleyici rolü, savaşın acımasız yıkımıyla birleşince tıpkı bu aşk şarkılarındaki gibi bir aşk trajedisi ortaya çıkar. Sevdalinka da anlatım iki katmandan oluşur: Romanın odak figürü 21 Nimeta, Bosna televizyonunda çalışan bir gazetecidir. Kurmaca metnin birinci katmanı, onun hikâyesini anlatır. Odak figür için seçilen gazetecilik mesleği iki açıdan işlevseldir. Nimeta ile Stefan arasında gelişen aşkın doğuşuna neden olan durum gazeteciliktir. Nimeta bir haber için gittiği Zagreb te tanır Stefan ı. Bu durum birinci anlatı katmanındaki hikâyenin doğup gelişmesine imkân tanır. İkinci anlatı katmanında anlatılan savaşın bütün ayrıntılarıyla aktarılmasında da yine odak figürün gazeteciliği işe yarar. Gazeteci olduğu için savaş sürecinde sıradan bir vatandaştan daha fazla olayların içinde yer alır ve okuru bilgilendirecek bilgi, gözlem ve görüşleri aktarır. 18 SemirVraniç ve ÖmerPobriç, SevdahveSevdalinka, http://www.muammerketencoglu.com/roportajlar/tr/sevdalinkahakkındasöylenilenler.pdf - (E.T.25.03.2009), s.3 19 Semir Vraniç- Ömer Pobriç, a.g.y, s.4 20 Semir Vraniç- Ömer Pobriç, a.g.y, s.4 21 Romanda odak figür kavramı için bkz. Gürsel Aytaç, Genel Edebiyat Bilimi, Papirüs Yay., İst. 1999, s.223 70

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka İkinci anlatı katmanı geneli kapsar. Boşnak halkının 1992 Savaşı na nasıl sürüklendiği, bu konuda Hırvatların - Sırpların uyguladıkları plânlar ve nihayet patlak veren savaş anlatılırken, tarihi süreç Kulin Ban dönemine kadar genişler. Eserin orijinal tarafı özellikle ikinci katmanın verilişinde açığa çıkar. Yazar, belgeler ışığında Boşnak halkının tarihi serüvenini verirken, eserin bir belgeler yığını olmamasına özen göstermiş, kurmaca dünyayı dinamik tutmaya gayret etmiştir. Ancak konunun çok katmanlı olması, yakın geçmişin ve savaşın her yönüyle verilmeye çalışılması, yer yer romanın sınırlarını zorlamış ve okuyucu açısından bir anlama güçlüğü doğurmuştur. Her iki anlatı katmanında dikkat çeken unsur, kurgu, tema ve kişiler açısından bir kutupluluğun 22 esas alınmış olmasıdır. Birinci anlatı katmanında Nimeta iki kutup arsında kalır ve bir seçim yapmaya zorlanır. Kutupluluk yaşanan aşkın tarafları için de geçerlidir. Nimeta Boşnak, Stefan Hırvat tır. Açıkça Nimeta nın bireysel yazgısı, halkının yazgısıyla ortak ilerler. Genç kadın, içinde büyüyen aşk ateşine karşı mücadele vererek ailesini bir arada tutmaya çalışırken, Boşnaklar da Balkanlardaki varlıklarını yok etmeyi hedefleyen savaşa karşı direnmekte ve mücadele etmektedir. İki anlatı katmanında da parçalanma durumundan söz edilebilir. Hırvatlar ve Sırplar tarafından parçalanan Bosna da yaşamaya çalışan Boşnaklar, bu trajedinin günahsız mağdurlarıdır. Nimeta nın yüreği de Bosna gibidir. Aşkına rağmen bir arada tutmaya çalıştığı ailesi, yasak aşkın mağduru olmaktan kurtulamaz. Kutupluluk odak figür açısından bir bölünmeye neden olur. Aidiyet duygusu yaralanan kadın, ısrarla bir tarafa tutunmaya çalışır. Yuvaya sarılış bu bakımdan anlamlıdır. Böylece, aşk acısı çektiği günlerde evini, ailesini ihmal edişinin ortaya çıkardığı vicdan azabından kurtulabilecektir. Ancak aşkın neden olduğu bölünmenin tedavisi kolay olmaz. Bosna ya düşen her bombanın yarattığı yıkım gibi Nimeta nın yüreği de yıkımlarla dolar. Bedenen ailesinin yanındayken bile ruhu, aklı hep Stefan nın yanındadır. Romandaki anlatı katmanları arasında darlık-genişlik, içerisi-dışarısı biçiminde belirlenebilecek olan bir zıtlık da söz konusudur. Yasak aşk eksenin çevresinde gelişen hikâye aile ve ev ile sınırlıdır. Savaşın yıkımını esas alan hikâye ise bütün bir halkı içine alır. Kutupluluk ilkesi, hikâye edilen olayların gerçekliğinin belirlenmesinde de esas alınmıştır. Nimeta nın odak figür olduğu hikâye, yazarın muhayyilesinin bir 22 Gürsel Aytaç, Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler adlı eserinde kutupluluk ilkesini bir anlatım tekniği olarak açıklamaktadır. Bkz. Gürsel Aytaç, Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Gündoğan Yay., Ankara 1999, s.45 71

Gülsemin Hazer ürünüyken, ikinci anlatı katmanında konu edilen Bosna tarihi ve Boşnak halkının acıları tarihi gerçeğe paralel olarak belirlenmiş ve anlatılmıştır. Romanda anlatımı zenginleştiren bir diğer unsur, bazı bölüm başlarında kullanılan edebî alıntılardır. Kullanılan epigrafların 23 anlatılan hikâyeyi özetler nitelikte oluşu, romancının bu konuda başarılı olduğunu gösterir. Hem epigraf hem de bölüm başlığı olarak kullanılan Hulki Aktunç un yangın kavmindeniz ne giysek alev mısraı trajik Boşnak tarihinin bir ifadesi gibidir. Bir adım daha ileri giderek, Boşnak olmayı bu kadar iyi ifade edebilen başka bir söz bulunamazdı da denilebilir. Benzer bir anlam örtüşmesi Trebeviç başlıklı bölümün başında yer alan Ceyhun Atıf Kansu nun aşağıda verilen dörtlüğüyle de yakalanmıştır: Ah, gamlı kış güneşi, aydınlığın Bütün suçlarını kalbimde taşırım Görerek ah görerek, bilerek bir yığın Karanlık gündüzün üstünde yaşarım. (s.318) Doğrulayıcı-benimseyici affirmative ve eleştirel kritisch 24 anlatım tutumlarından yararlanılarak kaleme alınan eserde, gözlemci anlatıcı öznel bir tutum içindedir. Anlatıcı, savaşın neden olduğu trajedinin mağduru olan Bosna halkının yanında yer aldığı kadar, yasak aşkın kurbanı sayılan Nimeta nın da yanındadır. Boşnak halkının, tarihin bütün dönemlerinde hep iyi niyetli, kardeşlik ve barış için yaşayan, şekil yerine öze önem veren insanlar olarak anlatılmaları doğrulayıcı-benimseyici anlatım tutumunu açığa çıkarır. Bosna halkına reva görülen savaş, hazırlık aşamasından itibaren eleştirel bir anlatım tutumuyla verilmiştir. Yöneticilerin tutumu, alınan kararalar, uygulamalar yalnızca anlatıcının bakış açısından değil, roman kişilerinin bakış açılarından da verilerek farklı görüşler sergilenmiş, bu yolla antlım zenginlik kazanmıştır. Nimeta, Raif, Burhan ve Raziyeanım içinde bulundukları durumu, uygulanmakta olan siyasî oyunları ve gelecek günlerin nelere gebe olabileceğini kendi bilgi-birikim ve tecrübeleriyle yorumlarlar. Bosna televizyonunda çalışan gazeteciler, özellikle devlet düzeyindeki gelişmeleri yorumlarken çatışmalar yaşarlar. Ancak anlatıcının genel tutumu Boşnakların haksız yere bu savaşa sürüklendikleri ve yaşadıkları dramı hak 23 Arslan Tekin, Edebiyatımızda İsimler ve Terimler, Ötüken Yay., İst. 1995, s.230 24 Gürsel Aytaç, Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Gündoğan Yay., Ankara 1999, s.15 72

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka etmedikleri yönündedir. Bir millete kendi kaderini tayin etme şansının verilmemiş olması ya da bu iradenin ellerinden alınmış olması eleştirel bir tutumla anlatılır. Ayrıca savaşın neden olduğu vahşet, ölüm, kan ve gözyaşı, esir kaplarında, yollarda, evlerde hunharca öldürülen insan manzaraları anlatıma dramatik bir etki kazandırmıştır. Balkanlardaki kardeşlik, kültür ve tarih ortaklığının bir ana motif olarak tekrarlanması bu bakımdan anlamlıdır. 4. Aşk Sevda şarkılarında olduğu gibi umutsuz ve yıkıcı bir aşkın merkezinde gelişen ve romanın temel iletilerinden biri aşkın evrenselliğidir. Aşk etnik kimlik tanımamış, romanın başkahramanı Nimeta nın hayatını altüst etmiştir. Yukarıda da ifade edilmeye çalışıldığı gibi romanda dile getirilen aşkın en büyük engeli, taraflardan birinin evli olmasıdır ve en az bu neden kadar önemli olan bir diğer durum, aralarındaki din ve milliyet farklılığıdır. Öte yandan genç kadını bu imkânsız aşkın çıkmazına sürükleyen nedenler de verilir. Amaç kadının suçlu ve günahkâr olarak değerlendirilmesine engel olmak ya da bu tavra kapı aralamak olabilir. Evliliğinin hemen her döneminde yalnız kalan, çocuklarını tek başına büyüten kadının heyecanı sönmüş, sevgisi gölgelenmiştir. Burhan para kazanmak için yalnız bıraktığı eşinin gücüne, meslek sahibi oluşuna ve arkadaşlarının varlığına güvenmiş, bu bir başına bırakmaların evliliğinin sonunu getireceğini hiç akıl edememiştir.(s.163) Odak figürün tematik rolü 25 belirlenirken yine kutupluluk ilkesinden hareket edildiği görülür. İtaat ile isyan zıtlığını ortaya çıkaran anne kız ilişkisinde kızını sevdiği ve istediği hemen her şeyden mahrum eden anne, aynı zamanda bütün zor zamanların şefkatli kucağıdır. Evlenmeden önce anne baskısı altında büyüyen, hayatının her anında, alınan her kararda baskı altında tutulan, kişiliğine ve seçimlerine saygı gösterilmeyen kadın, evlendikten sonra eşi tarafından tam bir serbestlik içinde bırakılır. Baskı ile özgürlüğün ortasında aradığını bulamayan kadın giderek yalnızlaşır. Otorite merkezi olan anne ile çatışma evlendikten sonra da devam ederken, dengeyi sağlayan Burhan son derece sakin, ciddi ve ağırbaşlı biridir. Savaş ve ihanet onun bilinmeyen bir yönünü açığa çıkarır, inşaatlarından başka her şeye uzaktan bakan 25 Tematik veya izleksel rol için bkz. Hilmi Uçan, Edebiyat Bilimi ve Eleştiri, Hece Yay., Ankara 2003, s.94 73

Gülsemin Hazer Burhan, bambaşka bir adam olur. (s.165) Hiç şüphe yok ki, Nimeta yı ihanetinde haklı çıkarmaya çalışan bakış açısına, her şeye uzaktan bakan eş figürü büyük destek vermektedir. Burhan bir eş ve baba olarak her şeye uzaktan baktığı ve heyecanını yitirdiği için aldatılmıştır hükmü, bir anlamda Nimeta yı haklı gösterme çabasının bir ürünüdür. Her şeye uzaktan bakma durumu Burhan açısından da yorumlanabilir. Bu noktadan bakıldığında Burhan, Mütareke Devri romanlarında sıklıkla görülen ve romanda yaşadığı olayların etkisiyle adeta ruhsal bir olgunluk kazanıp, kurtuluş mücadelesinin kahraman bir neferine dönüşen kişilerini hatırlatır. Çünkü roman boyunca uzaktan bakan, pasif ve silik bir figür olarak kalmaz. Yaşadıklarının etkisiyle değişir. Aldatılma ve savaş, her şeye uzaktan bakan bu roman kişisinde bir tür hâl değişimi ortaya çıkarır. Aşk ve evlilik konusunda bir tercih yapamaması, Burhan için beslediği sevgi, tematik güç 26 açısından bir ikilem doğurur ve sonuçta asıl kazanan aşk değil annelik olur. Aşkın büyüsüyle gerçekleri göremeyen kadının, hayatla yeniden yüzleşmesi anneliği dolayısıyladır. Neden sonra, yoksulluktan, bakımsızlıktan büyüyemeyen kızını fark eder. Onun duygularından bu denli habersiz olmasından utanır. Bosna ve Boşnaklar için gencecik yaşında savaşa katılan Fiko nun yaralandığı haberini alınca Allahım, oğlumu kurtar, diye yalvarır. Kuran a el basarak, oğlu kurtulursa sağ salim geri gelirse, ne şart olursa olsun Stefan ı bir daha asla görmeyeceğine yemin eder. (s.247) Savaş içinde gelişen, mutlu ya da mutsuz sonla biten aşk hikâyeleri her zaman okuyucunun dikkatini çekebilecek bir cazibeye sahiptir. Bu nedenle savaş ve aşk konusu sıklıkla işlene gelmiş bir konudur. Bu noktadan hareketle romanda birden fazla aşk ilişkisinin anlatılmaya çalışıldığı görülür. Nimeta ve Stefan arasında gelişen ve daha başlarken bitmeye mahkûm edilen aşkın yanında, inatla ve ısrarla sürdürülmeye çalışılan bir diğer aşk Müslüman Mirsada ile Sırp Petar ın arasında yaşanır. Her şeyi göze alıp, işinden ayrılan ve sevgilisinin yanında olmayı seçen Mirsada ya ödetilen bedel, ancak vahşet olarak nitelendirilebilir. Gerçek kimliğini gizlemeye çalışan, Müslüman olduğu anlaşılmasın diye Mirza adını kullanan Mirsada sadece Müslüman olduğu için hunharca öldürülür. Romandaki bütün aşk ilişkilerinde taraflar bir biçimde bedel ödemek zorunda bırakılırlar. 26 Şerif Aktaş, Roman Sanatı ve Roman İncelemelerine Giriş, Akçağ Yay., Ankara 1991, s.153 74

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka 5. Boşnak Olmak Boşnak olmak, bir anlamda romanın yazılış amacını da açıklar. Nitekim Balkanlardaki varlıklarını sekiz yüzyıldır koruyan Boşnak halkı, akıl almaz acılara, etnik kimlikleri nedeniyle maruz bırakılmıştır. Bu noktada romancı ile roman arasındaki bağı açıklamak aydınlatıcı olacaktır. Çünkü roman bu yönüyle otobiyografik niteliklidir. Baba tarafı Bosnalı olan Ayşe Kulin, edindiği bilgilere göre de muhtemelen Macar topraklarından Bosna'ya idari bir yetkili olarak atanmış Kulin Ban'ın ailesine mensuptur. Kulin Ban, 11. yüzyılda Boşnakları ilk defa bir bayrak altında toplayıp kendi kilisesini kurmuştur. Ayşe Kulin'in anlattıklarına göre Boşnaklar, Ortodoks Sırp ve Katolik Hırvatlardan ayrı olarak üçlü teslis inancına inanmayanların oluşturduğu Bogomil mezhebine mensup, bir tek Allah'a inanan bir topluluktur. Bundan dolayı Sırp ve Hırvatların işkencelerine maruz kalmışlardır yıllarca. İşte bu dönem sonunda kendi kilisesini kurarak Boşnakların ilk kralı olan Kulin Ban, Ayşe Kulin'in de soyunun dayandığı koldur. Ayşe Hanım, bunu çok eskilerden beri kullana geldikleri Kulin soyadına dayandırmaktadır. Çünkü yüzyıllardır ailenin kullandığı soyad Kulin'dir. 27 Ayşe Kulin, ailenin Macarsitan'dan gelen kolundan şecereyi bulduklarını, ama Bosna tarafındaki kayıtların 1992'deki savaşta bombalarla yok edildiğini belirterek, Macaristan'da bir Kulin ailesi (olduğunu bildiğini, onların her yıl bir yerde buluştuklarını da ifade eder.) ( ) 1890'ların sonlarına kadar Bosna'da kalan aile, bir derebeyi olarak bilindikleri o topraklardan 1896 veya 1897'lerde ayrılmak zorunda kalır. Geldikleri yer önce İstanbul'daki Rami'dir. Tito devrine kadar aileye Bosna'dan hem erzak, hem para gelir. 28 Yukarıda izaha çalışılan bağ nedeniyle romanın Boşnaklar başlıklı bölümünde, Nimeta nın hikâyesinin ve 1992 Savaşı nın anlatımına ara verilerek, 1180 1190 yılları arasındaki Boşnak tarihi kısmen kurgusal bir hikâye biçiminde anlatılır. Tarihsel sürecin kuru bir siyasal savaşlar kronolojisi olmasını engelleyen anlatımdaki kurgusallıktır. Bu noktada, yazar geçmiş tarihle bugün arasında bir bağ kurmaya çalışır. Açıkça ifade edilmese de Kulin Ban ın oğlu Stefan ile Hırvat gazeteci Stefan Stefanoviç arasında bir ilişki kurulmasının istenildiği söylenilebilir. Aynı zamanda, 27 Ayşe Kulin le yapılan bu röportajda Kulin soyadıyla ilgili olarak yazar şu açıklamaya da yer vermiştir: "O aileden gelen bir ailem olduğu kesin. Ama belki Kulin Ban'dan değil de kardeşinden, yeğeninden inmiştir." Bkz. Cemal Kalyoncu, Adı Ayşe, Aksiyon, S. 487, 05.04.2004, s. 32 28 Cemal Kalyoncu, a.g.y., s. 32 75

Gülsemin Hazer Nimeta nın ailesiyle geldiği İstanbul da telefon rehberinden Kulin soyadlı kişileri yani muhtemel akrabalarını aramaları (s.99) bu bakımdan anlamlıdır. Yazar, soyadı dolayısıyla Bosnalı Kulin ailesiyle arasında bir akrabalık kurar. Bir başka ifadeyle aile tarihinin izini sürer. Stefan ın romandaki varlık amacı yalnızca yasak aşkın tarafı olmak değildir. Romanın kurmaca hikâyesinde üstlendiği rol kadar, belki ondan da önemli olan gazeteci kimliğidir. Boşnakların dramına seyirci kalan, suskun Batılı milletlerin harekete geçmesini sağlayan ve bu yönüyle gerçeği temsil eden bir savaş muhabiridir. 1992 yazında Hırvatistan a geçmek zorunda bırakılan Boşnak mültecilerle ilgili bir araştırma yapıp, bunu uluslararası kamuoyunun dikkatine sunmak isteyen Stefan, bu amaçla kimliğini değiştirip, Jovan Plaaviç adında Sırp bir gazeteci olarak kamplara girer. Bilgiler toplar ve basın yoluyla, konuya duyarsız milletlerin harekete geçmesini sağlar. Romanın Etnik Temizlik bölümünde anlatılan olaylar, kamplarda yaşanan vahşeti, işkenceyi ve acıları gözler önüne sermektedir: 6 Nisan dan itibaren, etnik temizlik Karadziç in şevk ve zevkle uyguladığı bir oyun haline dönüştürülmüştü. Müslüman Boşnakların ileri gelenlerini; yani varlıklarını, okumuşlarını, aydınlarını, sanatçılarını ve özellikle orduda görev yapmış olan asker kökenlilerini ayıklıyor, akıl almaz işkencelere tabi tuttuktan sonra, birbirlerine öldürttürüyorlardı. Ama ölümü kolaylaştırmıyordu Sırplar. Öldürmeden önce, onlara karılarının kızlarının, kız kardeşlerinin ve annelerinin nasıl ırzlarına geçtiklerini anlatıyorlar, kadınların nasıl kıvrandığını, yalvardığını tarif ediyorlar, sonra daha da ileri boyutta bir manevi işkence tekniği uyguluyorlardı (s.184) Stefan ın araştırması, yukarıdaki kısa alıntıda örneği verilen vahşet tablolarının bilinmesine ve duyulmasına imkân tanır. Nimeta da bir gazeteci olarak kamplara gider, savaşın acı gerçeklerinin haberlerini yapar. Mart 1993 te bir İngiliz kadın gazeteci ile Tuzla kampını ziyaret eder. Amaçları, Müslüman bir çocuğa Sırplar tarafından yapılanları dünyaya duyurmak(tır). (s.213) Orada bulunan yetkililerden annenin ve çocuğun başına gelenleri öğrenirler. Annesi, kapatıldıkları evde on on beş Sırp ın kendine arka arkaya tecavüz etmesinden ve çekip gitmesinden sonra, ayağa kalkacak gücü olmadığı için, boş odaları dört ayak sürünerek dolaşmış ve onu mutfakta, büyük tahta masanın altında bulmuştu. Çocuk ağzından beyaz bir köpük, bacaklarının arasından kan sızarak, hareketsiz yatıyordu.( ) o gün bu gündür yutkunamıyordu. (s.21) 76

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka Stefan ve Nimeta gazeteci kimlikleriyle gördükleri, dinledikleri acıları, hayatlarını tehlikeye atarak duyurmaya çalışırken, Burhan, milleti adına bir ideal edinerek savaşa katılır. Kurgu içinde bir ana motif olarak tekrarlanan Boşnak olmak ve Boşnak kalmak arzusu, evlilik hayatında hüsrana uğrayan adam için hayata yeniden tutunmanın bir ifadesidir. Ailesi adına yapılacak bir şey kalmadığını gören genç adam, ülkesinin kurtuluşu için savaşmaya, mühendislik bilgisini bu mücadele için kullanmaya karar verir. Romanın sonunda yaralı oğlu dizlerinde ambulans beklerken, aklına gelen şehrin altından bir tünel kazılması düşüncesi, yaşanan savaşın bir gerçeğidir. Bosna halkının bu savaşta ayakta kalmasını sağlayan, gıda ve ilaç sevkıyatı için kullanılan tünel, kurmaca metin ile gerçek arasında da bir bağ oluşturur. İçinde bulundukları zamanı, millî tarih bilinciyle yorumlayan Burhan, Balkanlarda beş yüzyıllık bir geçmişi olan bir milletin ötekileştirilip yok edilemeyeceğini düşünür. (s.76) Tito ya kadar Bosnalı Müslümanlara Boşnak denildiği, ancak daha sonra etnik temizlik için, dinsel kimliklerinin özellikle öne çıkarılıp vurgulandığı, Burhan ve Raif arasında geçen konuşmalarla okuyucuya iletilir. (s.109) Yazar, Boşnak tarihinin önemli bir parçası olan Kulin Ban dönemini, krallığını ve çocuklarının hikâyesini naklederken Balkan topraklarında yaşayan farklı etnik guruplar arasında bir bağ oluşturma çabasındadır. Bu bağ, Kulin Ban ın küçük oğlu ile Fiko nun kader ortaklığı biçiminde tezahür eder. Tvrtko, Krallıkları Haçlı saldırısına uğradığı için şehre girmeyi başaramaz. Yurduna veda etmek zorunda kalır. Ayrılış sahnesi savaşta ağır yaralanan Fiko nun veda sahnesine çok benzer. Tvrtko Elveda sevgili yurdum, sevgili ailem. Elveda cefakâr Boşnak kardeşlerim. Elveda (s.317) sözleriyle yurduna veda ederken, Fiko da Elveda benim güzel Bonsam, ( ) Elveda doğduğum toprak, sevgili memleketim, sevgili ailem. Elveda. (s.334) sözleriyle sınıra doğru yol alır. Bu aynileştirme çabasının altıda ortak bir tarih, toprak ve hayat vardır. Kısaca, bu topraklar üzerinde yaşayan bütün halk kardeştir. Buna rağmen herkes kendi atasını, geçmişini öne çıkarmış ve Bosna açık bir mezarlığa dönmüştür. (s.212) Millet bilincine sahip olan diğer roman kahramanı Nimeta nın erkek kardeşi Raif tir. Savaşa dair doğru gözlemleri ve tarih bilgisi Fiko daki Boşnak olma duygusunu harekete geçirir. Raif yaşadıkları soykırımın nedenlerini açıklarken, Balkanlardaki diğer milletler için Boşnak kimliğinin ne ifade ettiğini de açıklar. Onlara göre Boşnaklar zorla Müslüman edilmiş Sırplardır. Aslında Boşnak kimliği diye bir kimlik de yoktur. Sırplar böyle düşünürken, Hırvatlar da Boşnakların Katolik ten dönme Hırvat olduklarını iddia ederler. (s.111) Raif e göre Boşnaklar bunu kabul 77

Gülsemin Hazer etmedikleri için bu acıyı yaşamaktadır. Ancak bu algının yanlış olduğu, Boşnakların nasıl Müslüman oldukları, Bogomil mezhebi ile Müslümanlık arasındaki benzerlikler romanın çeşitli yerlerinde tekrar edilir. Adeta bir tarih dersi verir gibi nakledilen olaylar, hikâyenin akışını kesintiye uğratsa da romancının asıl hedefine hizmet edecek yöndedir. Raif in yeğeninde oluşturmaya çalıştığı tarih ve milliyet bilinci Boşnak halkının acı dolu tarihini de açığa çıkarır. Raif, savaşın halkına acı ve zulüm getireceği düşüncesinde haksız çıkmayacak, hatta savaş trajedisini en ağır biçimiyle yaşayacaktır. Sırp askerleri üç aylık oğlunu camdan atarak öldürürken, gencecik eşine önce tecavüz edip, sonra acımasızca katlederler. Artık onlar yoktur. Sadece onlar değil, yüzlerce, binlerce genç adam yoktu(r). Yüzlerce, binlerce genç kadın ve çocuk yoktu(r).geride kalanlar ise ömür boyu zedelenmişti(r). ( ) bir daha hiç konuşamayacak çocuklar, bir yanlarına inme inmiş, hâlâ yaşadıkları için utanç duyan ihtiyarlar kalmıştı(r) geride. Etnik temizlik tamamlanmıştır. (s.120) Ancak, geride kalanlar bir biçimde mücadeleye devam etmek zorundadır. Öyle de olur. Katliamlarla dolu 1992 Savaşı nın bitmesi, birlikte verilecek bir direnişle mümkündür. Bir süre sonra bu gerçeği fark eden Raif, eli kolu bağlı, suskun, küskün oturmaktan vazgeçer. Acısını hafifletebilmek ve intikamını almak için Burhan ın yanına dağa çıkar. Trebeviç başlıklı son bölümde yer alan Milaçka nehrinin kızıllığı yoluyla oluşturulan metafor bir anlamda kan ve göz yaşı ile dolu olan Bosna tarihini simgeler. Fiko, babasının kollarında, aşağıda uzaktan görülen Milaçka ya bakıyordu. Nehir, ufukta yeni beliren güneşin etkisiyle kıpkızıldı. Bak baba, şuraya bak, dedi Fiko, Milaçka kıpkırmızı. Boşnakların asırlardır akıttıkları kanın hatırına, gün doğarken Milaçka bu rengi alır, oğlum, dedi Burhan. Hiç duymamıştım bunu. Oğlunun saçlarını içi titreyerek şefkatle okşadı, Burhan. Çok eski bir deyiştir bu, Kulin kadar eskidir. Sen duymadın, çünkü senin kuşağının vuruşmayacağını, savaşı tarihte bıraktığımızı sanıyorduk. Yanılmışız, dedi. Vadide alevden bir yılan gibi kıvrıla büküle, kıvrıla büküle uzanıyor ve Bosna nehrine ulaşıyordu Milaçka. Fiko, babası ve dayısı kurtuluşu bekliyorlardı... Sabırla... Boşnaklar beklemeye talimliydiler. (s.249) 78

Bir Varoluş Mücadelesinin Romanı; Sevdalinka Anlatıcının dilinden aktarılan daima sabretmek ve talimli olmak, Boşnak olmakla özdeş bir durumdur. Tarih bu durumun örnekleriyle doludur. Önce Haçlı ordularına karşı savaşan Boşnaklar, I. Dünya Savaşı nda Avusturya nın egemenliğine girmiş, II. Dünya Savaşı nda Avrupa kan gölüne dönünce onlar da paylarına düşeni almışlardır. Özetle bu mazlum halkın tarihi savaş ve gözyaşıyla doludur. Bosna da akan kanı durdurmak adına savaşırken yaralanan Fiko nun kurtarılması için gösterilen çaba, tarafları bir araya getirir: Aynı ırktan, kim bilir belki de aynı soydan gelen, aynı yaşlarda aynı boylarda olan, aynı kadını seven iki adam Burhan ve Stefan, Fiko nun kurtuluşu için bir araya gelirler. Ataları aynı Tanrı ya ayrı yollardan ulaşmak istedikleri için, biri Boşnak diğeri Hırvat tır. Bunu kendileri seçmemişlerdir, savaşmayı ve kaderlerini de seçmedikleri gibi. Bu ambulanstaki çocuğu kurtarmanın dışında, beklentileri de yoktur yarınlar için. (s.333) Anlatıcının yorumu ile verilen değerlendirme, Boşnak kimliği üzerinden sürdürülen savaşın yanlışlığını da gözler önüne serer. Sözde bağımsızlık için başlatılan savaş, aralarında çözülmez bağlar olan bir halkın ortak tarihini ve kardeşliğini hiçe saymış ve onu yok etmeyi plânlamıştır. Ancak ne olursa olsun bu topraklarda asırlardır birlikte var olmuş bir halkı parçalamak kolay değildir. 6. Sonuç Ayşe Kulin in Sevdalinka sı popüler anlayışla yazılmış, tarihsel bir roman olarak değerlendirilemez. Boşnak halkının 1992 1996 yılları arasında yaşadığı savaşın, tabi tutulduğu etnik temizliğin romanlaştırılmış olması, milletler tarihine katkı sağladığı gibi, millet şuurunun canlı tutulmasına da destek verecek niteliktedir. 1990 larda Avrupa nın göbeğinde yaşanan trajedinin bir romancının muhayyilesiyle işlenerek sunulması, dönemi değerlendirecek olanlara da ufuk açacak niteliktedir. Kurmaca bir dünya içinde gerçeğin bütün çıplaklığıyla anlatılmak istenmesi, Boşnakların yüzyıllar ötesine uzanan acı dolu tarihinin okurla paylaşılma çabası, eserin kurgusal bütünlüğünü zayıflatmış ve okuma güçlüklerine neden olmuştur. Bununla birlikte romanın, esir kamplarında yapılan işkenceleri, öz yurtlarından sürülen, tecavüze uğrayan, katledilen masum insanların dramını anlatıyor olması, bir halkın yaşadığı zulmün tarihin tozlu sayfaları arasında kalmasını önlemiştir. Yazar, tarihsel süreçten faydalanmış olmakla birlikte, kurmaca dünyanın kendi gerçeğini üretmiştir. Yeniden yazılan gerçeğin okuyucuya ulaştırmaya çalıştığı temel ileti, evrensel kardeşlik duygusu ve barışın savaşa galip gelmesi dileğidir. 79

Gülsemin Hazer Kaynakça AKTAŞ, Şerif. Roman Sanatı ve Roman İncelemelerine Giriş, Akçağ Yay., Ankara 1991. ALATLI, Alev. Belki de Hiç Roman Olmadığı İçin Osmanlıyı Anlayamadık, Kültür Dünyası, S.19, Aralık 1998. ARGUNŞAH, Hülya. Tarihi Romanın Yükselişi, Hece (Türk Romanı Özel Sayısı), S.65 66 67, Mayıs-Haziran- Temmuz 2002. AYTAÇ, Gürsel. Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Gündoğan Yay., Ankara 1999. AYTAÇ, Gürsel. Genel Edebiyat Bilimi, Papirüs Yay., İst. 1999. BOSNAVÎ, Ömer. Bosna Tarihi, (Haz. Kâmil Su), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1979. ÇETİN, Nurullah. Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Basımevi, Ankara 2004. GÖLEN, Zafer. Osmanlı İdaresinde Bosna Hersek, Balkanlar El Kitabı, (Der. Osman Karatay- Bilgehan A. Gökdağ), Vadi Yay., Ankara 2006. IŞIK, İhsan. Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, C.II, Elvan Yay., Ankara 2004. KALYONCU, Cemal. Adı Ayşe, Aksiyon, S. 487, 05.04.2004. KULİN, Ayşe. Sevdalinka, Everest Yay., İst., 2005 SOYSAL, İsmail - KUNT, Şule. Dağılan Yugoslavya ve Bosna Hersek Sorunu: Olaylar Belgeler 1990-1996,Ortadoğu ve Bakan İncelemeleri Vakfı (OBİV) Yay., İst., 1997. TEKİN, Arslan. Edebiyatımızda İsimler ve Terimler, Ötüken Yay., İst. 1995. UÇAN, Hilmi. Edebiyat Bilimi ve Eleştiri, Hece Yay., Ankara 2003. VRANİÇ,Semir-POBRİÇ,Ömer. Sevda ve Sevdalinka, http://www.muammerketenceoglu.com/roportajlar/tr/sevdalinkahakkındasö ylenilenler.pdf- (E.T. 25.03.2009) 80