TÜRKİYE DE KONSERVATUVAR EĞİTİMİ



Benzer belgeler
Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

40 yılı aşkın bir süre, önce öğrenci, sonra değişik unvanlarla öğretim elemanı ve

ŞUBAT T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI GÖREVDE YÜKSELME SINAVI SORULARINA YAPILAN İTİRAZLARA İLİŞKİN SINAV KOMİSYON RAPORU

Yeteneğiniz Mesleğiniz Olabilir!

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞU HAKKINDA KANUN (1)

MÜZİK KÜLTÜRÜ Editörler

e-bülten Haziran /06/2015 Aylık Haber Bülteni

TÜRKİYE DE AVANGARD TİYATRO HATICE HAVVA YAZICI KEREMCAN DUM ENISE GOKBAYRAK 2008 ISTANBUL BILGI UNIVERSITESI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ANKARA DEVLET KONSERVATUVARI

Türkiye'nin En İyi 10 Üniversitesi

İşyeri Temsilcileri Rehberi

CUMHURiYET DÖNEMİNDE TİYATROLARIN KURUMLAşMASı

TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUARI

Eğitim, Sanat ve Sporla; Güçlü, Özgür, Erdemli bir toplum hedefi ile hazırlanan projelerimiz, Mustafa Kemal Atatürk ün izinden giden kurumsallaşma ve

KABUL SINAVI YÖNERGESİ

İstanbul Darül Bedayi. Sanatın ve Sanatçının Toplum Yapısında Önemi. Bir Atatürk Dersi. Bilmek Gerek A. Erdem Akyüz

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI, MEDİKO-SOSYAL SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR İŞLERİ DAİRESİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ANAYASA KAVRAMI

ANAVARZA BAL ÇOCUK TİYATROSU

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

GEMLİK TİCARET ve SANAYİ ODASI

12. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

ÜNİVERSİTER YAPI İÇİNDE MÜZİK ÖĞRETMENİ YETİŞTİRME SİSTEMİ

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

12. Uluslararası Bodrum Bale Festivali başladı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

KUKLA ÇOCUK TİYATROSU

Sayı: 2005/06 FAALİYET TEKNİK RAPORU

T.C DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI. Yönetim Kurulu Kararı. Toplantı Tarihi: Toplantı Sayısı: 26

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

HACETTEPE ÜNİvERSİTESİNDE TİYATRO EGİTİMİ VE TİYATROMUZUN ÜNiVERSİTELERDEN BEKLEDİGİ. Lütfi AY (Hacettepe Üniversitesi)

BĠR MESLEK OLARAK ÖĞRETMENLĠK

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

ŞOV OLUŞUM. Komedi. İletişimi Şov. Mutfak

Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

MERMER SEKTÖRÜ VE BİLİŞİM ÇALIŞTAYI 1 ŞUBAT 2009 / AFYONKARAHİSAR. Yetişkin Eğitiminde Proje Çalışmaları. E-Learning

DÜNDEN BUGÜNE ÜNİVERSİTELER

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Necdet Yaşar 1953 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi.

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

YÖNETMELİK SİİRT ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GÜZELLİK VE SAÇ BAKIMI ALANI

(Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 25266)

BACADER e-bülten HAZİRAN 2015

BAŞLANGICINDAN BUGÜNE TÜRK RESMİ DOKÜMANLARINDA REHBERLİK KAVRAMI VE ANLAYIŞI : BİR İNCELEME

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ Eğitim-Öğretim Yılı Ön Kayıt-Özel Yetenek Sınavı Takvimi ve Açıklamalar:

YÜKSEK LİSANS KONTENJAN 1/8 İŞLETME

Zeynep Göknur YILDIZ Tel:

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNERGESİ

SEKİZİNCİ YÖNERGE ÇERÇEVESİNDE AVRUPA BİRLİĞİNDE BAĞIMSIZ DENETİM

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde. BÖLÜM 1 Okuma Anlama Becerisi. Dönem Mayıs 2010

AK PARTİ YURT DIŞINDAKİ

ÖĞRETMEN YETĐŞTĐREN YÜKSEKÖĞRETĐM KURUMLARININ SEMPOZYUMU TEBLĐĞLER

Menümüzü incelediniz mi?

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI İÇ DENETİM TANITIM BROŞÜRÜ

AK PARTİ ile SİLİVRİ de günü kurtaran değil geleceği kuran belediyecilik

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜDÜRLÜĞÜ. Konservatuvar Kurulu Kararı

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BİLGİ BELGE MERKEZİ(BBM)

ALES PUAN TÜRÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI. Yüksek Lisans ve Doktora Diploması SÖZ. Eski Türk Dili Bilim Dalı

Androgojik ve Pedagojik Yaklaşım

BALE DANSÇISI TANIM A- GÖREVLER

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

ÖZLEM CANOĞLU AZMİMİLLİ İLKÖĞRETİM OKULU DÜZCE

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇE ÖĞRETİM, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

T.C. MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER DAİRESİ BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

1974 Ankara Devlet Konservatuvarı bale bölümünden mezun oldu ve Ankara Devlet Balesi kadrosuna katıldı.

PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

Kendi bünyesinde oluşturduğu kortej ekiplerinin yanı sıra dünyaca ünlü performans sanatçıları ile başarılı işlerde bir araya gelmiştir.

EMO-Genç Yaz Eðitim Kampý Tamamlandý

ET VE BALIK KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HİZMETİÇİ EĞİTİM YÖNERGESİ

Farklı Kütüphane Türlerine Yönelik Pazarlama Stratejileri

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

İSTANBUL İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ ÖĞRETMENLİK AKTÖRLÜKTÜR ETKİLİ ÖĞRETMENLİK İÇİN OYUN DRAMA VE TİYATRO TEKNİKLERİ PROJE UYGULAMA

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

46 yıllık birikimle gelen üçüncü solo albüm: Kış İnsanları

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜDÜRLÜĞÜ. Konservatuvar Kurulu Kararı

'Polis Akademisi kapatılmıyor,dönüştürülecek'

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Ders Adı : ORKESTRA / ODA MÜZİĞİ I Ders No : Teorik : 1 Pratik : 2 Kredi : 2 ECTS : 3. Ders Bilgileri.

Batman Üniversitesi MESLEK YÜKSEKOKULU 2015 MALİ YILI BİRİM FAALİYET RAPORU

ÖĞRETİM YILI PEDAGOJİK FORMASYON EĞİTİMİ DUYURUSU

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

22. Baskı İçin... TEŞEKKÜR ve BİRKAÇ SÖZ

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TURİZM VE YEREL YÖNETİMLER

Internationale Gesellschaft fur Ingenieurpadagogik (IGIP)

GİRİŞ SINAVLARI: /GÜZ

Transkript:

TÜRKİYE DE KONSERVATUVAR EĞİTİMİ Mustafa ANIL Türkiye'de ilk konservatuvar 1914 yılında Darülbedayi adıyla kuruldu. Aslında daha 1908 yılında İstanbul da ulusal bir tiyatro okulunun açılması için zamanın eğitim bakanı Recaizade Ekrem Bey edebiyat ve tiyatro adamlarının katıldıkları bir kurul toplamışsa da istenilen olumlu sonuç alınamamıştı. O güne kadar ustadan çırağa gelenek ve görenekle yetişmiş müzik ve tiyatro sanatçılarının yeni koşullar karşısında çok yetersiz kaldığı gerçeği açıkça biliniyordu. Ancak yöntemli ve disiplinli bir çalışmanın sanat yaşamını geliştireceği düşüncesi ilk kez İstanbul şehremini Cemil Topuzlu paşa tarafından ortaya atılmıştı. Bu iş için ilkin, batılı bir uzmanın görevlendirilmesi düşünüldü. Paris'te bulunan Odeon Tiyatrosu Müdürü Andre Antoine İstanbul'a çağırıldı ve Şehzadebaşındaki bir apartmanda işe başlanması kararlaştırıldı. Darülbedayi adı verilen bu ilk, konservatuar girişimi İstanbul da bir belediye tiyatrosu kurma düşüncesini de kapsıyordu. Bu sıralarda Birinci Dünya Savaşı çıktığından Darülbedayi'nin açılışı ertelendi ve Fransa dan gelen rejisör de geri döndü. Ancak çalışmalar tamamıyla durmadı ve bir süre temsiller verildi. Türk Müziği çalışmaları yapıldı. 1916 yılında Musiki Encümeni ve Darülhan Talimatnamesi yürürlüğe girdi. Dört yıllık öğretim süresi çerçevesinde önce erkekler sonra da kadınlar için eğitim başladı. İlk uygulanan programda doğu ve batı müziğinin çeşitli konuları karma bir şekilde biraraya getirilmişti. Erkekler bölümü bir yıl sonra kapandı, doğu müziği aletlerinin öğretimini yapan kadınlar bölümü çalışmalarını sürdürdü. 1923 yılında Musiki encümeni kaldırıldı. Darülelhan batı müziğini de kapsayan yeni bir yönetmelikle çalışmaya başladı. Türk müziğinin değerli eserlerini korumak, eski müzik eserlerini saptamak, ulusal müziği geliştirmek, çağdaş müziğin tanıtılmasına çalışmak, batının opera ve tiyatro eserlerinin yurdumuzda tanınmasını sağlamak, başlıca amaçlardı. Darülbedayinin karışık durumu 1927'de Muhsin Ertuğrul un yönetimi ele alarak, disiplinli bir çığıra sokuşuna kadar sürer. Top- 46

tuluğun çalışmalarına Atatürk'ün yakın ilgi göstermesi her bakımdan yararlı oldu. Cumhuriyet döneminin ilk tiyatro döneminde baş oyuncuların çabalarına dayanan bazı topluluklar görülür. Gezici tiyatrolar İstanbul'un yazlık semtlerindeki açıkhava temsilleri dışında tiyatroyu Anadolu'nun uzak köşelerine götürmeleri de gözönüne alınınca küçük ölçü de de olsa ülkede bir tiyatro hareketinin, güngeçtikce gelişmekte olduğu anlaşılır. 1932 yılında kurulan Halkevlerinin temsil kolları amatör tiyatroculuğu bir düzene koymuştur. Öyle ki, daha sonraki yıllarda, profesyonel sahnelerde ün yapacak olan birçok oyuncu buralarda ilk tiyatro deneylerini kazandılar. Bu tiyatronun yurdumuzda kökleşmesine, genç yeteneklerin yetişmesine elverişli bir ortamdı. Devlet ancak Cumhuriyetin onbeşinci yılından sonra tiyatro ile ciddi bir biçimde uğraşmak olanağını buldu. Ankara'da Devlet Konservatuvarı kuruldu ve buradan yetişen öğrencilerle Tatbikat Sahnesi temsillere başladı. Bu ilk çalışmalar daha sonra kurulan Devlet Tiyatrosunun başlangıcı olmuştur. Devletin tiyatro sanatını benimsemesi ve konuyu gereken önemle ele alması önce Devlet Tiyatrosunun daha sonra da Devlet Operasının ve Devlet Balesinin doğmasına yolaçtı. Öte yandan 1934'de İstanbul da Şehir Tiyatrosu adını alan Darülbedayi de belediyeden gördüğü yardıma hak kazanmış bir çalışma düzenine girdi. Giderek salon sayısı ve kadro arttı, seyirci kitlesi genişledi. Türkiye'de konservatuvar sorununu düzenleyen ilk yasa 25 Haziran 1934 günü Milli Musiki ve Temsil Akademisi kanunu adıyla çıkarıldı. Bu yasa ülkede bilimsel esaslara göre Milli musikiyi işlemek ve yaymak ile sahne temsilinin her dalında yeterli elemanlar yetiştirmek görevlerini bu akademiye verdi. Temsil bölümü 1936 yılına kadar kurulamadığından okul eskisi gibi Musiki Muallim Mektebi olarak kaldı. 1934 yılında Eğitim Bakanlığınca hazırlanan bir raporda Konservatuvar'ın nasıl kurulması gerektiği, kaç bölüm ve sınıftan oluşacağı ve nasıl eğitim yapılacağının prensipleri gösterildi. Tiyatro bölümüne lise mezunları beş yıllık öğretim için, bale bölümüne ise ilkokul mezunları yedi yıllık öğrenim için alındılar. Atatürk'ün ve o devrin eğitim yöneticilerinin istekleri üzerine yabancı uzmanlar getirildi. Bunların ilki Alman bestecisi, Paul Hindemith'dir. 1935 Mayısında gelen Hindemith Türkiye deki tüm müzik kuruluşlarını ve ülkenin olanaklarını inceleyerek çeşitli raporlar yazmış ve öncelikle yapılması gereken işleri ortaya koymuş 47

tur. Atatürk'ün ölümüne kadar zaman zaman Türktye'ye gelerek çalışmaları denetlemiş ve düzenlemiştir. Hindemith yüksek düzeyde müzik okulu kurulması hakkında hazırladığı raporunda Musiki Muallim Mektebinin müzik öğretmeni yetiştirmekten başka işe yaramadığını ve mutlaka Konservatuara çevrilmesi gerektiğini savunmuştur. Hindemith'in raporundaki öneriler incelenmiş ve daha sonra uygulanmalarına karar verilmiştir. Daha yasa çıkmadan öğrenciler sınavlardan geçirilmiş başarılı olanlar tutulmuş olamayanlar ise başka okullara gönderilmişlerdir. Böylece 1936'da Konservatuvarın oluşturulması yolunda ilk adım atılmış oluyordu. Cumhurbaşkanı İnönü 1940 yılında Millet Meclisini açış konuşmasında da Maarif işlerifıde kabul buyurduğunuz Köy Enstitüleri ve Devlet Konservatuvarı kanunlarının hayırlı tatbikleri şimdiden iftiharı mucip vaitlerle doludur diyordu. 20.5.1940 tarihinde kabul edilen 3829 sayılı yasa ile Devlet Konservatuvarı iki kısma ayrılmıştır. Müzik kısmında Kompozisyon, Orkestra yönetimi, Piyano-org ve yaylı sazlar, nefesli sazlar, şan olarak altı bölüm vardı. Temsil bölümü ise Opera, Tiyatro ve Bale olarak üçe ayrılıyordu. Konsevatuvar orta ve yüksek olarak iki tahsil derecesini içeriyordu. Ayrıca konservatuvara bağlı bir opera ve tiyatro uygulama sahnesi kuruldu. Temsil akademisi hakkında ilk raporu o zamanın eğitimcilerinden Reşat Nuri vermiştir. Reşat Nuri Batı ülkelerinde nasıl oyuncu yetiştirildiğini belirttikten sonra kadın ve erkek öğrencilerin her çeşit yeteneklerinden yararlanılan Rus sistemini Türkiye için daha gerçekçi buluyordu. Okulun amacını edebiyat ve tiyatroyu tümüyle anlamış kültürlü artist yetiştirmek biçiminde gösteriyor, öğrenci seçiminde titiz davranılmasını ve öğrencilere geniş bir edebiyat, dil ve tarih eğitimi vermenin zorunluluğunu belirtiyordu. Türk tiyatrosunun yıllardır ilerleyememesinin nedeni olarak oyuncuların yeterince yetiştirilememesini gösteriyordu. Ona göre bir artist için ilk özellik önce eseri anlamak ve sonra onu gerektiği gibi sesle okumaktır. Sert ve mimik bundan sonra kendiliğinden gelecektir. Öğrenciler sık sık sınavlara alınmalı, başarısız görülenler dekorcu ve makinist olarak yetiştirilmelidirler. Tiyatro ve bale öğrencilerinin ortak dersler alabilmeleri mümkündür, ne var ki mutlaka ayrı dershanelerde yetiştirilmelidirler. Şubat 1936 da Profesör Cari Ebert Ankara'ya dave tedildi ve on yıl kadar Türkiye de çalıştı. Ebert çalışmaları sonucunda Türk tipatrosunun Ermenilerin etkisi altında bulunduğunu, klasik bir sahne edebiyatımızın olmadığını ve yeterli düzeyde yetiştirilmiş oyuncu kadrosunun bulunmadığını saptadı. Avrupada stogania (gezici) ve 48

repertuvar olmak üzere iki tıp tiyatronun bulunduğunu ileri sürdü. Gezici tiyatrolar gittikleri yerlerde daha çok eğlence izlenimi bırakırlar. Asıl ulusal tiyatro repertuvar tiyatrosudur. Türkiye de ulusal tiyatro kurmanın koşulları vardır. Devletin tüm olanaklarından yararlanılarak böyle bir kuruluş kurulabilir. Öncelikle bir devlet tiyatro akademisi kurulmalıdır. Ayrıca böyle bir okulu bitirenlerin zorunlu olarak sahne hizmetine girmeleri kuralı getirilmelidir. Bale şubesi temsil şubesi bölümleri içinde tiyatro ve operadan sonra en geç kurutanıdır. 1935 yılında bale ve şan için dış ülkelere gönderilecek öğrencilerin hangi koşullarda tahsil yapacakları yabancı ülkelerin elçiliklerinden sorulmuştu. Hindemith ve Ebert in raporlarında bale konusunda dile getirdikleri ancak 1947 yılında Konservatuvar dışında ele alınabilmiştir. 1949-1950 ders yılında Devlet Konservatuvarında bale bölümü açıldı ve başına Dame Ninette de Valois'in önerisi üzerine Miss Joy Newton getirildi ve daha sonraki yıllarda bu bölüm değişik kişilerin yönetiminde çalışmalarını sürdürdü. 1936 yılında Türkiye ye müzik ve folklor incelemeleri yapmak üzere gönderilen tanınmış Macar bestecisi Bala Bartok "Bir halk müziği arşivi kurulması hakkında öneriler isimli raporunda köylü müziğini yerinde, otantik olarak bandlara almak ve bunları korumak, alınan parçalan tam olarak notaya çekmek, malzemeyi tam bir biçimde düzenlemek, sistematik olarak düzenlenen malzemeyi yayımlamak amacıyla bir müzik arşivinin mutlaka kurulmasını öneriyordu. Batılı uzmanlar hernekadar raporlarında bazı önemli konuları dile getirmişlerse de aslında, ülke koşulları ile pek bağdaşmayan kentsoylu sanatın temellerini atmışlardır. Böylece batı tekniğinden yararlanarak kendi seyirlik sanatlarımızda köklü bir gelişim yerine batının sanatının ülkemizde taklitçi bir biçimde yaygınlaşması çalışmaları başlamış oldu. Batı taklitçisi eğitim sistemini en iyi benimseyenler ise yine Türk Tiyatro Sanatının geleceğini oluşturmak için Avrupa'ya gönderilen kişilerdir. Konservatuvar tiyatro bölümü ilk eğitmen kadrosunda zaman zaman çeşitli nedenlerle değişiklik olmuşsa da yabancı uzmanların getirdiği batıcı sanat anlayışında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Batıcı anlayış önce körükörüne taklitçilikle başlamış ve daha sonra da yozlaşarak tutuculuğa kadar uzanmıştır. Taklitçi ve tutucu anlayış biçimi kendi seyirlik sanatlarımızda köklü bir kalkınmayı her zaman baltalamıştır. Böy'e bir kalkınmayı hedef alacak eğitmen kadroların yetişmesine olanak tanınmadı. 49

Yetişmiş eleman yetersizliğinden ve kendi kısır zihniyetlerinden yurt düzeyinde yaygın sanat ve kültür çalışmaları düzenlenemedi, ancak büyük kentlerde kendi eğitim sistemlerinin koşullandırdığı kadrolarla sanat çalışmaları yürütülmeğe çalışıldı, kitlelerden kopuk, göstermelik turnelerin ötesinde doğru dürüst bir çalışma ortaya konamadı. 1973 seçimlerinden sonra kurulan ilk koalisyon döneminde Türkiye'nin yetişmiş, ün sahibi kültür ve sanat adamları Konservatuara yönetici ve öğretmen olarak atandılar. Bu dönemde ilk kez çağdaş tiyatro sanatının gelişimi ışığında öğrenciler öğretmenleri ile özgürce tartışabilme olanağı buldular, öğrenci ve öğretmen dayanışması ise yurt düzeyinde seyirlik sanatların kalkınması yolunda bütünleşmeye başladı. Bu yeni dönemde hazırlanan yönetmelik birçok olumlu değişiklikler getiriyordu. Okulda ilk kez bölüm kurulları kuruldu, bölüm şeflerine yeni yetkiler, öğretmenlere ise daha özgür bir ortam getiriliyordu. Yine bu dönemde eğitmen kadrolarının oluşturulabilmesi için öğrenciler arasında asistanlık kurumlaştırılmaya çalışılıyordu. Dekor, kostüm ve ışık gibi konularda çalışmak isteyenlere olanak ve sorumluluk veriliyordu. Ancak tüm bu değişiklik çalışmaları, kadronun yeni yerleşme döneminde oluşundan ve sürenin kısalığından köklü bir değişme getiremiyor, başüstü durmaya çalışan konservatuarı ayakları üzerine çeviremiyordu. Konservatuardaki olumlu değişmeler hükümet değişikliği ile son buluyordu. Ülkede bir cepheleşme olayı yaratan yeni hükümet zamanında ise olumlu değişiklere karşı çıkan bazı yöneticiler işbaşına getirildiler. Konservatuvarda çağdaş ilkelere uygun eğitim yapan tüm öğretim üyelerine karşı çeşitli baskılar uygulanmağa başlandı. Öğretim üyelerinin çoğu okuldan ayrılmak zorunda bırakıldılar. Tiyatro bölümü bir anda öğretmensiz kaldı. Bu sıralarda tiyatro bölümü öğrencileri ilgili resmi makamlara verdikleri açık mektupta, eğitim sorunlarına tezelden eğilinmesini, bilimsel ve çağdaş sanat eğitimi ilkelerini gerçekleştirecek öğretmenlerle eğitim görmek istediklerini belirttiler, öğrencilerin bu çıkışı kaışısında okul yöneticileri belirli bir siyasal görüşün militanlarını okula almak için ğirişimlerde bulundular. Ve yönetimde öğrenciler üzerine baskıyı günden güne artırdılar. Yöneticilerin siyasal düşüncelerine uymayan öğrenciler okuldan çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda bırakıldılar. Yeni gelen öğretmenler objektif eğitimi bir yana bırakarak belirli siyasal görüşler doğ/ultusunda dersler veriyorlar. Ve ırkçı-turancı yaklaşımlarla yorumlar yapıyorlardı. Dünya klasiklerine ya 50

bancı kaynaklı eserler diye karşı çıkılıyor, sanat değeri olmayan ama tarihten gelme bazı değerleri işleyen oyunlara öncelik veriliyordu. Malazgirt ve Oğuz Ata gibi oyunlar bu yaklaşımın en ilginç ve tepki çeken örnekleri olmuştur. Milliyetçi yaklaşım adı altında evrensel sanat ve kültür ürünlerine karşı çıkılıyordu. Klasikleri öğrenmeğe çalışan öğrenciler "Kanlarında Yunan kam" bulunduğu şeklinde suçlanıyordu. En sonunda tiyatro bölümü başkanı, sanat değeri olmasa da Türk değerlerini işleyen oyunlara öncelik tanındığını ve bunu görev bildiklerini kamuoyuna açıklıyordu. Türkiye Cumhuriyetinin köklü ve uzun süreli bir eğitim politikası olmamasının sancılarını Konservatuar da fazlasıyla çekmektedir. Öyle ki her iktidar değişikliğinde yöneticilerin de değişmesi, eğitimin oturmamasına giderek siyasal iktidarların doğrultusuna girmesine yolaçmıştır. Çağdaş gelişmelerin ışığı altında hazırlanacak bir Konservatuvar yasası ile dersleri ve eğitim yöntemlerini programlayacak yeni bir yönetmeliğin hazırlanması, Konservatuvar eğitiminin oturması ve günümüzün koşullarına uyması açısından gereklidir. Güdümlü eğitim ve sanat olamıyacağı gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Kültür ve sanatın en geliştiği toplumlar özgür toplumlardır. Konservatuvarın siyasal iktidarın baskılarından kurtaracak özerk bir yapıya kavuşturulması zorunludur. Üniversitelerin sahip olduğu özerkliğin Konservatuvara tanınmaması için hiçbir neden yoktur. Yeter ki bu gerçekleri gören yöneticiler işbaşına gelsinler ve gerekli yasal değişimleri gerçekleştirsinler. 51