İktisat Ve Toplum Dergi sinin 42. sayısında yayınlanan bu



Benzer belgeler
UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

Türkiye, 2012 yılında dünyada uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi

DÜNYA PLASTİK SEKTÖR RAPORU PAGEV

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2013

Türkiye nin kriz sürecinde AB pazarındaki performansı. Betam Araştırma Notu 10/82

Tuzaktan çıkmak için sanayisizleşmeyi durdurmak gerekmektedir

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

İSTANBUL 2018 YILI İLK 12 AY TÜRKİYE İSTANBUL 2017 ye Göre

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı PERAKENDE. nerden, nereye? Sarp Kalkan. 20 Kasım 2013

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Türkiye nin esas gündemi orta gelir tuzağından çıkmak olmalıdır

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

SAHA RATING, DÜNYA KURUMSAL YÖNETİM ENDEKSİ Nİ GÜNCELLEDİ

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

PAGEV - PAGDER. Dünya Toplam PP İthalatı

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

TÜRKİYE CERN FIRSATINI KAÇIRDI

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, DÜNYADA VE TÜRKİYE DE İNSANİ YOKSULLUK

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Dünya Halı Pazarları ve Türkiye nin Durum Tespiti. Fazıl ALKAN Ar-Ge ve Mevzuat Şubesi 2008

BAKANLAR KURULU SUNUMU

TÜRKİYE 2023 YILINDA DÜNYANIN ON BÜYÜK EKONOMİSİNDEN BİRİ OLABİLİR Mİ?

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2012

FAO SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYAT VE TİCARET GÜNCELLEME: KASIM 2014

KAYNAK MAKİNELERİ SEKTÖRÜ NOTU

GTİP : PLASTİKTEN KUTULAR, KASALAR, SANDIKLAR VB. EŞYA

BETON SANTRALİ SEKTÖRÜ NOTU

Hakan ATEŞ DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2008

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Aralık Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Ağustos Ayı İhracat Bilgi Notu

KÜRESEL TİCARETTE TÜRKİYE NİN YENİDEN KONUMLANDIRILMASI-DIŞ TİCARETTE YENİ ROTALAR

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

Araştırma Notu 14/161

BRIC ÜLKELERİ VE TÜRKİYE FEYZULLAH ALTAY

HALI SEKTÖRÜ. Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK BLOK GRANİT DIŞ TİCARET VERİLERİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2018 Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 5 Aralık 2016, Sabancı Center, İstanbul

Endişeye mahal yok (mu?)

HALI SEKTÖRÜ. Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH Ar&Ge ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Ayakkabı Sektör Profili

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Temmuz Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2018 Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Sıra Ürün Adı

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

GTİP DİĞER AMAÇLAR İÇİN DİZEL, YARI DİZEL MOTORLAR

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

OECD VE AB KAPSAMINDA EN ELVERİŞSİZ YATIRIM ORTAMI TÜRKİYE DE TABLO 1

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Reel Efektif Döviz Kuru Endekslerine İlişkin Yöntemsel Açıklama

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Şubat Ayı İhracat Bilgi Notu

Enerji ve İklim Haritası

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Temmuz Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Ağustos Ayı İhracat Bilgi Notu

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

KALKINMA BAKANLIĞI KALKINMA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Rekabetçilik İçin Kaliteli Eğitim Şart

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2010 OCAK - MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ NDE BÜYÜK İYİLEŞME

ULUSLARARASI RAPORLAR, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GELECEĞİNİ PARLAK GÖRÜYOR

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

(*Birincil Enerji: Herhangi bir dönüşümden geçmemiş enerji kaynağı) Şekil 1 Dünya Ekonomisi ve Birincil Enerji Tüketimi Arasındaki İlişki

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2018 Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

TÜRKİYE VE PİSA Puanlarının Daha Altında

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2018 Şubat Ayı İhracat Bilgi Notu

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu

Aylık Dış Ticaret Analizi

Büyük Türkiye, Güçlü Ekonomi için kişi başına gelirle birlikte insani gelişmişliğe, özgürlük ve demokrasi standartlarına da bakmak gerekir

SOSYAL İMKANLAR YOKSULLUĞU VE TÜRKİYE NİN KONUMU

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

2017 YILI İLK İKİ ÇEYREK BLOK MERMER TRAVERTEN DIŞ TİCARET VERİLERİ

Transkript:

AZ GİTTİK UZ GİTTİK, BİR ARPA BOYU YOL GİTTİK: İKİNCİ KISIM İktisat Ve Toplum Dergi sinin 42. sayısında yayınlanan bu yazının ilk kısmında ülkelerin kişi başına millî gelirlerinin hızlı bir şekilde büyümesini sağlayan faktörlerin neler olduğunu inceledik. Büyüme teorisinin son 75 yıllık gelişimi bu sorunun cevabını açık olarak vermektedir. Daha çok tasarruf eden, dolayısıyla daha çok yatırım yapabilen, beşerî sermayesini geliştirmiş, eğitim seviyesi, özellikle teknolojik eğitim seviyesi yüksek, araştırma geliştirmeye daha çok kaynak aktarabilen ülkeler, kapitalist gelişmeyle uyumlu bir kurumsal yapı da oluşturabilmişlerse, kişi başına millî gelirleri, bunları yapamayan ülkelere göre daha yüksek olur. Demek ki amaç gelişmiş ülkeleri yakalamak, kişi başına millî gelirin daha hızlı büyümesini sağlamaksa, yapılması gerekenler bellidir. Daha fazla tasarruf edilecek, eğitim seviyesi yükseltilecek, araştırma geliştirmeye daha fazla kaynak aktararak bilgi birikiminin artması sağlanacak ve bütün bunların yapılmasını teşvik edebilmek için kurumsal yapı kapitalizmin hızlı gelişmesinin sağlayacak düzeye getirilecek. Bu bölümde, Türkiye nin rekabet ya da ilişki içinde olduğu, sosyal ve iktisadî açılardan Türkiye ye benzer ülkelere kıyasla, bu dört faktörün Türkiye de ne durumda olduğunu inceleyeceğiz. Bu dört faktör Türkiye de diğer ülkelere kıyasla daha iyi durumda olaydı, Türkiye nin kişi başına millî gelirinin de bu ülkelerin üzerinde olması gerekirdi. Demek ki, bu faktörlerin hiç olmazsa bir kısmında, Türkiye rekabet ya da ilişki içinde olduğu ülkelerin gerisindedir. Tabii, bu faktörleri mutlak büyüklükleri açısından kıyaslamak kimi durumda yeterli olmayabilir. Belirli bir faktör açısından Türkiye rakiplerinin ve ilişki içinde olduğu ülkelerin gerisinde olabilir, ama bu faktör hızla gelişiyor, Türkiye bu ülkeleri yakalıyordur. Gelişme olumlu yöndedir. Dolayısıyla kimi durumda mutlak değerler üzerinden bir kıyaslamanın ötesine geçip, gelişmenin hangi yöne doğru, ne hızda olduğuna da bakmak gerekecek. VEDİT İNAL Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi veditinal@yahoo.com www.iktisatvetoplum.com

12 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 Bu tür kıyaslamalar genellikle bir ya da iki ülke ile yapılır. Resmi daha iyi çizebilmek için biz bu kıyaslamayı, Türkiye ile rekabet eden, ilişki içinde olan, sosyal ve kültürel açılar da dahil olmak üzere, çeşitli açılardan Türkiye ye benzeyen 24 ülke ile yapacağız. Bu ülkeler aşağıdaki tabloda verilmiştir. Gelişmiş Ülkeler Latin Amerika Ülkeleri BRIC (M/S/K) Ülkeleri Doğu ve Güney Asya Ülkeleri İslam Ağırlıklı Ülkeler A.B.D. Brezilya (Brezilya) Çin Endonezya Almanya Meksika Rusya Kore Malezya Fransa Arjantin (Hindistan) Tayland Mısır İngiltere Peru (Çin) Filipinler İran İtalya Şili (Meksika) Hindistan İspanya Kolombiya Güney Afrika Japonya Kore Bu şekilde Türkiye verileri, Kanada haricindeki G-7 ülkelerinin tamamıyla; Kanada, Suudî Arabistan ve Avustralya dışındaki tüm G-20 ülkeleriyle; genişletilmiş bir biçimde yorumlanmış BRIC ülkeleriyle ve değişik kuruluşlarca düzenlenen Gelişen Piyasalar Listelerindeki ülkelerin tümüyle kıyaslanmış olmaktadır. Ülkeler seçilirken çeşitli kriterler gözönüne alınmıştır. Ülkelerin nüfus ve coğrafi olarak Türkiye ye benzer büyüklüklerde olmaları kriterlerden biridir. A.B.D. hariç gelişmiş ülkeler seçilirken bu özellik önem kazanmış, bu nedenle nüfus ve yüzölçüm olarak küçük birçok Avrupa ülkesi bir kenara bırakılmıştır. Kanada ve Avustralya nın bir kenara konulmalarında da, tam tersine, büyük yüzölçümleri ve düşük nüfusları etkili olmuştur. A.B.D. dikkate alınmıştır, çünkü dünya lideridir ve bir kıyaslama ölçütüdür (benchmark). Benzer kriterler Orta ve Güney Amerika ülkeleriyle Doğu ve Güney Asya ülkelerinin seçiminde de rol oynamıştır. Örneğin Singapur ya da Taiwan gibi küçük ülkeler dikkate alınmamışlardır. Çin ve Hindistan hem nüfus hem de alan olarak Türkiye den çok büyüktürler, ama onlar da son yıllarda çok hızlı bir büyüme gösterdikleri ve büyüme literatüründe sık sık örnek ülke olarak sunuldukları için dikkate alınmışlardır. Gelişmişlik seviyesi ve kültürel farklılıklar nedeniyle, Güney Afrika hariç, Afrika ülkeleri dikkate alınmamıştır, ama benzer niteliklerdeki İslam ağırlıklı ülkeler dikkate alınmıştır. Tasarruf ve Yatırım Oranları Büyüme konu edildiğinde, hemen hemen bütün iktisatçılar düşük tasaruf oranları ile yüksek büyü-

me hızlarının sağlanamayacağında hemfikirdirler. 1 Türkiye de tasarruf oranı düşüktür. Üstelik tasarruf oranındaki bu düşüklük son yıllarda ortaya çıkmış bir şey de değildir. 1988 ile 1998 arasındaki on yıllık dönem hariç tutulduğunda, Türkiye nin tasarruf oranının kronik olarak düşük olduğu görülebilir. 1960 ortaları ile 1980 ortaları arasında %10-15 aralığında değişen oran, 1988-1998 arasında %20-25 lere yükselmiş, ama 1998 den sonra yeniden bir düşüş eğilimine girerek, 2011 de GSYH nın %12 sine inmiştir (Bkz. Grafik 1). Bu oranlar İngiltere, A.B.D. ve Filipinler hariç, yukarıdaki tabloda zikredilen bütün ülkelerden düşüktür; tasarruf oranlarının yüksekliği ile bilinen Doğu Asya ülkelerinden ise çok düşüktür. Örneğin Türkiye nin tasarruf oranı Tayland, Endonezya ve İran ın tasarruf oranlarının %30 u civarında, Çin in ise ancak %25 i kadardır. Türkiye Latin Amerika ülkeleriyle, genel olarak daha az tasarruf eden yüksek gelirli ülkelerin ise ancak %60 ı - %70 i kadar tasarruf edebilmektedir. Kuşkusuz, tasarruf oranının bu kadar düşük olmasının çeşitli sosyal ve ekonomik nedenleri vardır, ama tasarruf oranını yükseltecek politikalar geliştirmeden, Türkiye de kişi başına millî gelir seviyesinin yükselmesini beklemek de, diğer koşulların tamamı olumlu olsa bile, mümkün değildir. (Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı.) Yurt içinden yapılan tasarruflara ek olarak yurt dışından gelen tasarrufların da yatırıma dönüşmesi nedeniyle, yatırım oranında durum tasarruf oranından daha iyidir, ama Türkiye nin yatırım - GSYH oranında da sorun vardır. 1987-1997 arasındaki on yıllık dönem hariç tutulacak olursa, n Grafik 1: Türkiye de Tasarruf ve Yatırım Oranlarının Gelişimi 30 25 20 15 10 5 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 13 Türkiye nin yatırım - GSYH oranı 1960-1986 arasında %15 civarında, 1997-2011 arasında ise %20 civarında dalgalanma göstermiştir (Bkz. Grafik 1). Bu oranlar genellikle gelişmiş ülkelerin yatırım oranlarına eşit, ya da onların üzerinedir, ama gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamının altında kalmaktadır. Çin, Hindistan, Kore gibi hızlı gelişme gösteren ülkelerin neredeyse yarısı kadar, Latin Amerika ülkelerinin ise %85-90 ı kadardır Türkiye nin yatırım oranı. Benzer biçimde, yatırım oranı örneklemimizdeki İslâm ağırlıklı ülkelerin de altında kalmaktadır. (Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı.) Ülke Nüfusunun Eğitim Seviyesi ve Beşerî Sermaye Ülkenin gelişmişlik seviyesine bağlı olarak, bir ülkenin beşerî sermayesi farklı biçimlerde tanımlanabilir. Büyüme literatüründe beşerî sermayenin seviyesi üç faktörle tanımlanagelmiştir: beslenme, sağlık ve eğitim. Ülkenin gelişmişlik seviyesine bağlı olarak bunlardan biri ya da bir kaçı kullanılabilir. Örneğin açlığın bir sorun olarak ortaya çıktığı birçok Afrika ülkesinde işgücü yeterince beslenemediği için, değil üretime katkıda bulunmak, kendini yenileme kapasitesine bile sahip olamamaktadır. Bu gelişmişlik düzeyinde beslenme beşerî sermayenin seviyesini belirleyen en önemli faktör olarak görülebilir. Türkiye de her ne kadar açlık sınırının altında yaşayan aileler varsa da Türk-İş in hesaplarına göre 6.6 milyon kişi, yani nüfusun yaklaşık %9 u açlık sınırındadır Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü (UNDP) tarafından üst-orta gelir gurubunda sınıflandırılan Türkiye nin gelişme düzeyi 0 1960 1963 1966 1969 1972 1975 1978 1981 1984 1987 1990 1993 1996 1999 2002 2005 2008 2011 Tasarruf Oranı Yatırım Oranı Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı

14 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 beslenmenin beşerî sermaye düzeyini etkileyecek bir faktör olarak görülebileceği seviyeyi aşmıştır. Benzer bir biçimde, son yıllarda sağlık alanında sağlanan gelişmeler, sağlığın da Türkiye nin büyümesini etkileyecek bir faktör olarak görülebilmesini imkânsız bir hâle getirmekte, sağlıkta sağlanan ilerlemeler, Türkiyenin büyümesinde fark edilebilir bir etki yaratmamaktadır. Bu durumda Türkiye nin büyümesini etkileyebilecek tek beşerî sermaye göstergesi olarak eğitim kalmaktadır. Eğitim beşerî sermayenin bir göstergesi olarak kullanılacaksa, eğitimdeki gelişmeyi çeşitli şekillerde ölçmek mümkündür. Bu farklı göstergeler içinde: 15 Yaş ve Üzeri Yetişkin Nüfusun Okur Yazarlık Oranı, 15 Yaş ve Üzeri Yetişkin İşgücünün Ortalama Eğitim Seviyesi, Birincil, İkincil ve Üçüncül Eğitimde Okullaşma Oranları, Kamu Eğitim Harcamalarının GSYH ya oranı, Eğitimde Kalite: PISA Testleri Sonuçları Ülkelerin beşerî sermaye seviyesini ölçmede en çok kullanılanlardır. Okur - Yazarlık Oranı Hızlı kalkınma gösteren ve bu şekilde gelişmiş ülkeleri yakalayabilen Almanya, Japonya ve Kore gibi ülkeler, kalkınma hamlelerinin daha ilk aşamalarında okuma yazma sorunu çözmüşler ve okur yazarlık oranlarını hızla dönemlerinin gelişmiş ülkeleri seviyesine çıkartmışlardır. Türkiye Tanzimat tan beri okur yazar seviyesini yükseltmeye çalışmaktadır, ama 1975 yılına gelindiğinde ülke nüfusunun %62 si, 2011 de ise ancak %94 ü okur yazar hâle gelebilmiştir. Kadınlarla erkekler arasındaki fark devam etmekte, erkeklerin sadece %2.56 sı okuma yazma bilmezken, kadınlarda bu oran %9.37 ye kadar yükselmektedir. 36 yıl içinde oranın %62 den %94 e çıkması bu konuda hızlı bir gelişme varmış izlenimi verse de, yukarıda belirtilen ülkelere bir kıyaslama yaptığımızda, Türkiye de 15 yaş ve üzeri nüfusun okuma yazma oranı örneklemimizdeki ülkelerden sadece Hindistan, Mısır ve İran ın ilerisindedir, diğerlerinin ya altındadır, ya da onlarla aynı seviyededir (Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı.) İşgücünün Ortalama Eğitim Seviyesi. Benzer bir durum işgücünün ortalama eğitim seviyesinde de görülmektedir. Gerçi 1950 den 2010 a Türkiye işgücünün ortalama eğitim seviyesi bir yıldan yedi yıla çıkmıştır, ama bu zaman zarfında Türkiye nin rakipleri ve ilişki içinde olduğu ülkeler de boş durmamışlar, onlar da işgüçlerinin eğitim seviyelerini arttırmışlardır. 2010 a gelindiğinde Türkiye işgücünün eğitim seviyesi, yukarıda belirttiğimiz 24 ülkenin, Hindistan ve Endonezya hariç, tamamının altındadır. Hemen belirtelim, işgücünün eğitim seviyesi bütün bu ülkeleri altındadır, ama Türkiye bu ülkeleri yakalamaktadır da. 1950 yılında Türkiye işgücünün eğitim seviyesi dönemin gelişmiş ülkelerindeki işgücü eğitim seviyesinin %15 i ile %40 ı arasındayken, 2010 yılına gelindiğinde bu ülkelerin %60 ı - %75 i arasına çıkmıştır. Benzer biçimde Latin Amerika ülkelerinin %25 i - %50 si seviyesinden, %70 i - %90 ı seviyesine çıkılmıştır. Öte yandan İran ve Mısır, işgücünün eğitim seviyesi açısından, Türkiye yi yakalayan ülkeler; Almanya, Fransa, İspanya gibi gelişmiş ülkelerle; Doğu Asya ülkelerinden Çin Tayland ve Endonezya işgüçlerinin eğitim seviyesini, hiç olmazsa son 20 yılda, Türkiye ile aynı hızda geliştiren ülkelerdir (İşgücünün ortalama eğitim seviyesine ilişkin veriler, tüm dünya ülkeleri için bu istatistikleri hazırlayıp, tutan Barro - Lee veri tabanından alınmıştır). Görülebileceği gibi, 15 yaş ve üzeri nüfusun okur-yazarlık oranı, işgücünün eğitim seviyesi gibi kriterler açısından bakıldığında, Türkiye beşerî sermayesinin rakiplerine ve ilişki içinde olduğu ülkelere kıyasla belirgin bir üstünlüğü yoktur. İlerleme vardır, ama bu ilerleme Türkiye kişi başına millî gelirini önündeki ülkelere yetiştirecek düzeyde değildir. Eğitimde Kalite Beşerî sermaye seviyesi Türkiye deki eğitimin nitelik açısından rakiplerinden üstün olması nedeniyle yükseliyor olabilir mi diye sorulabilir. Her hangi bir büyüklükteki nitel değişimin derecesini saptamak, nicel değişmeyi saptamaktan çok daha zordur. Benzer şekilde, eğitimdeki nitel değişimi saptamak ve beşerî sermayenin artıp artmadığı-

İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 15 nı eğitimdeki nitel değişimlerle tespit edebilmek kolay değildir. Eğitimdeki nitel gelişmeleri tespit edebilmek için OECD 2000 yılından beri, her üç yılda bir, 15 yaşındaki ortaokul öğrencilerine fen, matematik ve okuma testleri uygulamaktadır. Önceleri bu testlere sadece OECD üyesi ülkelerin öğrencileri katılırken, sonraları ortak denilen ülkelerin öğrencileri de katılmaya başlamıştır. Örneğin 2012 yılındaki testlere 34 ü OECD üyesi 31 i de OECD üyesi olmayan toplam 65 ülkeden 510,000 öğrenci katılmıştır. PISA testlerini incelediğimizde birkaç nokta dikkat çekmektedir. Bir kere Türkiyeli öğrencilerin her üç testte de aldıkları ortalama puanlar OECD ortalamalarının altında kalmaktadırlar. 2003 ten 2012 ye bir yakınlaşma olmuş, Türkiyeli öğrencilerin testlerde aldıkları puanlar biraz artış göstermiştir. 2003 den 2012 ye bu artış %6 - %8 arasındadır. 2 Bu ilerleme örneklemimizdeki ülkelere göre de gözükebilen bir ilerlemedir. 2003 yılında Türkiyeli öğrenciler matemetik ve fen teslerinde gelişmiş ülkelerin %85 i -90 ı kadar bir puan alırken, 2012 yılında bu ülkelerin %90 ı - %95 i kadar puan alır olmuşlardır. Okuma testlerinde ise %89 - %93 aralığından %95 - %97 aralığına çıkmışlardır. PISA testlerinde dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta Türkiyeli öğrencilerin örneklemimizdeki bütün Latin Amerika ülkelerinin öğrencilerinden daha iyi sonuçlar alıyor olduklarıdır. 2003 yılında Türkiyeli öğrencilerin PISA testleri ortalamaları Latin Amerika ülkeleri öğrencilerinin ortalamalarından %10-15 daha iyiyken, 2012 yılında bu aralık %15-20 ye yükselmiştir (Kaynak: OECD veri tabanı.) Son olarak eğitim seviyesiyle kişi başına millî gelir arasındaki ilişkinin karşılıklı bir ilişki olduğunu belirtelim. Eğitim seviyesindeki bir yükselme, büyüme teorisinde önerildiği gibi, kişi başına millî geliri pozitif olarak etkiler, ama kişi başına millî gelir seviyesi yüksek olan ülkelerin eğitim seviyeleri de millî gelir seviyesi düşük olan ülkelere göre genellikle daha yüksek olur. Bu bağlamda, Türkiyeli öğrencilerin PISA testlerinde aldıkları sonuçların ülkenin kişi başına millî gelir seviyesi ile orantılı olduğuna dikkat çekmek gerekir. Türkiyeli öğrenciler kişi başına millî geliri yüksek ülkelerin ardında, gelişme seviyesi Türkiye ye yakın, ya da Türkiye den düşük olan ülkelerin önünde yer almışlardır. Bu da olması gereken bir sonuçtur; şaşılacak bir şey yoktur. Toparlayacak olursak, Türkiye de eğitimin ve Türkiye nin beşerî sermayesinin durumunun tasarruf oranı kadar kötü olmadığını söylemek gerekir. Ancak beşerî sermayenin nicel ve nitel seviyesi Türkiye yi gelişmiş ülkelere yakınlaştıracak düzeyde de değildir. Eğitim açısından Türkiye gelişmiş ülkelerle arayı yavaş yavaş kapatmaktadır, ama çok yavaş bir gelişmedir bu. Araştırma - Geliştirme Çabaları ve Türkiye nin Durumu Şimdiye kadar incelediğimiz büyüme sağlayıcı faktörlere kıyasla Araştırma-Geliştirme (AR-GE) çabaları daha umut vericidir. AR-GE çabalarındaki gelişme de, eğitimde olduğu gibi, farklı şekillerde ölçülebilir: AR-GE Harcamaları - GSYH oranı, Ülke İçinde Yerleşik Kişi ve Şirketler Tarafından Alınan Patent Sayısı, Bilimsel ve Teknik Dergilerde Yayınlanan Makale Sayısı, AR-GE de Çalışan Araştırmacı Sayısı, bunların en önemlileridir. AR-GE çabalarına ilişkin veriler yeni tutulmaya başlanmıştır, bu nedenle çok geri gitmezler. AR-GE deki gelişimi ölçmek için hangi kriter kullanılırsa kullanılsın, Türkiye nin rakiplerine ve ilişki içinde olduğu ülkelere kıyasla konumu, tasarruf ve eğitimde gördüğümüzden daha iyi görünmektedir. AR-GE Harcamaları - GSYH Oranı. Türkiye nin AR-GE Harcamaları - GSYH oranı 1996 yılında %0.45 iken, 2009 yılında neredeyse iki katına, %0.85 e çıkmıştır. Gerçi gelişmiş ülkelerin hâlâ altındadır Türkiye nin AR-GE harcamaları oranı, ama meselâ İtalya, İspanya gibi

16 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 gelişmiş ülkelerin %60 ı - %65 i kadardır. AR-GE harcamaları oranı hemen hemen bütün gelişmiş ülkelere ve Latin Amerika ülkelerine göre artış göstermiştir. Araştırma-Geliştirme - GSYH oranı Türkiye den daha hızlı artan Çin, Malezya ve Peru dan başka ülke yoktur. Sonuncu ülke, gerçi çok hızla gelişmektedir, ama mutlak değer olarak Türkiye nin çok gerisindedir. (Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı.) Patent Müracaatları. Dünya Bankası yerleşiklerce yapılan patent müracaatlarına ilişkin verileri 1963 ten beri tutmaktadır. 1995 e kadar çok yavaş bir gelişme gösteren patent müracaatları, bu yıldan ve, özellikle 2001 den sonra hızla artmaya başlamıştır (Bkz. Grafik 2). Türkiye den yapılan patent müracaatları gelişmiş ülkelere kıyasla hâlâ çok düşüktür ve gelişmiş ülkelerin %1 i (Japonya ve A.B.D) ile %30 u (İtalya) arasında değişmektedir, ama benzer nitelikteki Latin Amerika ülkelerinin, Brezilya hariç, çok üzerindedir. Daha önemlisi, Türkiye de yerleşiklerce yapılan patent müracaatlarının Çin, Kore, Tayland gibi Doğu Asya ülkeleriyle, İran, Endonezya ve Malezya gibi İslâm ağırlıklı ülkeler haricinde örneklemimizdeki tüm ülkelerden daha hızlı artıyor olmasıdır. (Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı.) Bilimsel ve Teknik Dergilerde Yayınlanan Makale Sayısı. Benzer bir durum bilimsel ve teknik dergilerde yayınlanan makale sayısı AR-GE gelişimi kriteri olarak kullanıldığında da görülmektedir. Türkiye n Grafik 2: Türkiye de Yerleşiklerce Yapılan Patent Müracaatları 3000 kaynaklı bilimsel ve teknik makale sayısı gelişmiş ülkelerle, Çin, Kore, Hindistan ve Rusya nın altındadır, ama örneklemimizdeki diğer ülkelerin üzerindedir. Ayrıca yayınlanan makale sayısı Çin, Kore ve İran haricindeki bütün ülkelerden daha hızlı artmaktadır. Verilerden çıkan sonuçlar birbirlerini destekler niteliktedir. Bütün verilerde Türkiye de araştırma - geliştirme çabalarının arttığı, bu artışın özellikle 2000 li yılların başlarından itibaren belirgin bir hâle geldiği, hangi ölçüt kullanılırsa kullanılsın, AR-GE çabalarının örneklemimizdeki birçok ülkeden daha hızlı arttığı görülmektedir. Türkiye, genel olarak, gelişmiş ülkelerin ardında, ama hemen bütün göstergelere göre bu ülkeleri yakalamakta; Latin Amerika ülkelerinin ise önündedir. Araştırma geliştirme çabaları açısından dikkat çekilmesi gereken iki grup ülke vardır: Doğu Asya ülkeleriyle, İslâm ağırlıklı ülkeler. Türkiye nin AR-GE çabaları hem mutlak değer olarak Çin, Kore gibi Doğu Asya ülkelerinin altında kalmakta, hem de bu ülkelerden daha yavaş bir gelişme göstermektedir. Yani bu ülkeler Türkiye ile arayı giderek açmaktadırlar. İran, Endonezya ve Malezya gibi İslâm ağırlıklı ülkeler çeşitli AR-GE kriterlerine göre ya Türkiye yi yakalamakta, ya da geçmektedirler. Toparlayacak olursak AR-GE çabalarında durum eğitimden daha iyidir. Ancak eğitimdeki gelişmelerin olumlu ama yetersiz düzeyde olması, tasarruf ve yatırım oranlarının kabul edilemez düşüklüğü karşısında, AR-GE deki bu gelişmenin Türkiye yi ulaşmak istediği gelişmişlik düzeyine getirmesine yetecek miktarda olmadığı da açıktır. 2500 2000 1500 1000 500 0 1963 1965 1967 1969 1971 1973 1975 1977 1979 1981 1983 1985 1987 1989 1991 1993 1995 1997 1999 2001 2003 2005 2007 2009 Kaynak: Dünya Bankası veri tabanı

İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 17 World Economic Forum tarafından tutulan verilere göre 2006-7 ile 2012-13 arasında Türkiye de yargı bağımsızlığı giderek azalmıştır. 2006-2007 yıllarında Türkiye yargı bağımsızlığı açısından 56. sıradayken, 2012-2013 yıllarına gelindiğinde 83. sıraya düşmüştür. Kurumsal Yapı Kurumsal yapı denildiğinde, özellikle Mülkiyet Hakkının Korunmasına, Yolsuzluk ve Rüşvetin Önlenmesine, Hukukun Üstünlüğüne, ve Yargı Bağımsızlığına vurgu yapıldığını gördük. Şimdi bu dört kriter açısından Türkiye nin ne durumda olduğuna bakalım. Mülkiyet Hakkına Duyulan Saygı Bu makalenin birinci kısmında gördüğümüz gibi, kurumsal faktörlerin iktisat ve büyüme teorilerine girişi oldukça yenidir. Bu nedenle kurumsal yapıya ilişkin veriler çok geriye gitmez. Örneğin mülkiyet hakkına duyulan saygıya ilişkin veriler World Economic Forum tarafından 2006 yılından beri tutulmaktadır. World Economic Forum tarafından yapılan sıralamaya göre, Türkiye, mülkiyet hakkına duyulan saygı açısından, İtalya hariç, örneklemimizdeki bütün yüksek gelirli ülkelerin, Çin ve Kore gibi Doğu Asya ülkelerinin, Brezilya ve Şili gibi Latin Amerika ülkelerinin, İran ve Malezya gibi İslâm ağırlıklı ülkelerin ve Güney Afrika nın ardında, dünyada 57. sıradadır. 2009-10 yılları arasında mülkiyet hakkına gösterilen saygı sıralamasında Türkiye 89. sıraya düşmüşse de, 2012-13 de yeniden 57. sıraya yükselmiştir. Bu açıdan 2006-7 ile 2012-13 arasında bir fark görülmemektedir. (World Economic Forum veri tabanı.) Yolsuzluk ve Rüşvet Yolsuzluk ve Rüşvet açılarından da durum pek farklı değildir. Transparency International ın Yolsuzluk Algılaması sıralamasına göre, Türkiye, İtalya hariç, örneklemimizdeki bütün gelişmiş ülkelerin, Şili, ve Kore nin ardında, Malezya ile aynı seviyede, dünyada 54. sıradadır. 2004 yılında Türkiye yolsuzluk sıralamasında 77. sıraya düşmüşse de, 1998 le 2012 arasında sıralamada bir fark yoktur. (Transparency International Corruption Perception Index.) Hukukun Üstünlüğü Dünya Bankası Dünya Yönetim Göstergeleri nde Hukukun Üstünlüğü sıralaması verilmiştir. Bu sıralamaya göre 2003 yılında Türkiye hukukun üstünlüğü açısından dünya ülkelerinin %56 sından ilerideydi, 2012 yılına gelindiğinde de %58 inin ilerisindedir. Yani 2003 den 2012 ye hukukun üstünlüğü açısından belirgin bir değişme yoktur. Türkiye, örneklemimizdeki ülkeler arasında bütün gelişmiş ülkelerin, Şili, Kore, Malezya ve Güney Afrika Cumhuriyeti nin gerisinde, diğer 13 ülkenin ise önündedir. Yargı Bağımsızlığı World Economic Forum tarafından tutulan verilere göre 2006-2007 ile 2012-2013 arasında Türkiye de yargı bağımsızlığı giderek azalmıştır. 2006-2007 yıllarında Türkiye yargı bağımsızlığı açısından

18 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 Hızlı büyümeye ilişkin politikalar kendiliğinden oluşmaz. Siyasî bir tercih gerektirir. Eğitime, araştırma - geliştirmeye daha fazla kaynak aktaracak, kurumsal yapıyı dönemin gelişmiş ülkeleri düzeyine çıkartacak, ülke halkının daha fazla tasarruf edip, yatırım yapmasını sağlayacak politikalar üretilmelidir.

İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 19 56. sıradayken, 2012-2013 yıllarına gelindiğinde 83. sıraya düşmüştür. 2012-2013 verilerine göre, Türkiye de yargı bağımsızlığı Rusya ve Filipinler ile Arjantin, Kolombiya, Peru ve Meksika gibi Latin Amerika ülkeleri haricinde, örneklemimizdeki ülkelerin hepsinden daha kötü vaziyettedir. Beklenebileceği üzere, Türkiye nin kurumsal yapısı yüksek gelirli, gelişmiş ülkelerin genellikle altında, Latin Amerika ülkelerinin üzerindedir. Doğu Asya ve İslâm ağırlıklı ülkeler üzerine genelleme yapmak daha zordur. Kore ve Malezya kurumsal yapının dört alanında da Türkiye den daha iyi bir görünüm sergilerken, mülkiyet hakkında Kore ve Malezya ya ek olarak İran ve Çin, yargı bağımsızlığında da Filipinler hariç Doğu Asya ve İslâm ağırlıklı ülkelerin tamamı Türkiye den daha iyi bir durumdadırlar. Kurumsal açıdan Türkiye parlak bir durumda değildir. Ülke vatandaşlarının fiziki ve beşerî sermayelerini arttırmaya teşvik edecek bir kurumsal yapı kurulamamıştır. Tasarrufların düşüklüğü, eğitimin, tasarruflar kadar kötü olmamakla birlikte, tatmin edici olmayan seviyesi ile birleştiğinde, Türkiye nin daha hızlı büyüyebilmek için gerekli şartları sağlayamadığı görülür. Büyüme açısından biraz umut vaadeden tek faktör Araştırma - Geliştirme çabalarındaki son yıllarda görünen gelişmedir. Diğer faktörlerde benzer gelişme görülmezse, sadece AR - GE çabaları ile büyüme sağlanamaz, Türkiye gelişmiş ülkeleri yakalayamaz. Sonuç Bu makalenin ilk kısmında Türkiye nin GSYH ve kişi başına GSYH sıralamalarındaki yerinin, ufak oynamalar dışında 40 yıldır değişmediğini belirtmiştik. Geleceğe yönelik olarak da benzer bir sonuç çıkarmak mümkün gözüküyor. Eğer Türkiye ve diğer ülkeler 1960 dan beri büyüdükleri hızda büyümeye devam ederlerse, görünür gelecekte de bir değişme olması beklenmemelidir. Türkiye nin 1970 ve 2011 arasındaki GSYH ve kişi başına GSYH sıralamaları ve ülkelerin büyüme hızlarında bir değişiklik olmayacağı varsayımıyla yapılan ileriye yönelik projeksiyonlar aşağıdaki tabloda verilmiştir. Görülebileceği gibi, sorun son 10 yılın sorunu değildir. Kronik bir sorundur. Ülkenin dünyadaki konumunda 40 yıldır bir değişme yoktur. Aslında sorunu Cumhuriyet dönemiyle sınırlamak da doğru değildir; Osmanlı döneminden beri süregelen bir sorundur. Türkiye, 18. yüzyı1 başlarından beri Avrupa yı yakalamaya çalışmaktadır (İnal, 2011). Ülkelerin daha hızlı büyüyebilmeleri için büyüme teorisyenlerinin ortaya attığı önerileri bu makalenin ilk kısmında değerlendirmiştik. Bu bölümde de büyüme teorisyenlerince belirtilen bu değişkenler çerçevesinde Türkiye nin ne durumda olduğunu inceledik. Türkiye, araştırma - geliştirme haricinde belirtilen bütün diğer değişkenler açısından tasarruf ve yatırım oranları, eğitim ve kurumsal yapı rakiplerinden ve ilişki içinde olduğu ülkelerden ya geridedir, ya da kimi durumda onları ancak yakalayabilemektedir. Bu değişkenlerde belirgin bir gelişme sağlanmadıkça, sadece araştırma - geliştirme çabalarının diğer ülkelerden daha hızlı gelişiyor olmasıyla gelişmiş ülkeler yakalanamaz, Türkiye nin konumu değişemez. n Tablo 2: Türkiye nin GSYH ve Kişi Başına GSYH Sıralamalarındaki Yeri Yıllar Türkiye nin GSYH Sıralamasındaki Yeri (Carî TL, Carî Dolar cinsinden) Türkiye nin Kişi Başına GSYH Sıralamasındaki Yeri (Carî TL, Carî Dolar cinsinden) 1970 18 66 1980 20 70 1990 20 61 2000 16 61 2011 18 62 2023 19 66 2033 19 66 2050 20 66 Kaynak: İnal, 2013, s. 271.

20 İKTİSAT VE TOPLUM Sayı 43 2014 Hızlı büyümeye ilişkin politikalar kendiliğinden oluşmaz. Siyasî bir tercih gerektirir. Eğitime, araştırma - geliştirmeye daha fazla kaynak aktaracak, kurumsal yapıyı dönemin gelişmiş ülkeleri düzeyine çıkartacak, ülke halkının daha fazla tasarruf edip, yatırım yapmasını sağlayacak olan siyasî otoritenin alacağı tedbirler, üreteceği politikalardır. Bu nedenle büyümeyi sağlayacak en önemli faktör, her yıl sistematik olarak yüksek hızlarda büyümenin önemini anlayabilmiş, bunu siyasetinin odağı haline getirmiş bir iktidardır (ya da peşpeşe gelen iktidarlardır). Yukarıda belirtilen değişikler hayata geçirilip, uzun yıllar kararlı bir şekilde uygulanırsa gelişmiş ülkelerin yakalanması mümkün olabilir; ülke halkının kişi başına GSYH seviyesi gelişmiş ülkelere yaklaşırken, Türkiye sıralamalarda daha yukarılara çıkar. Bu siyasî tercih ve takip eden dönüşümler yapılamazsa da Türkiye gelişmiş ülkeleri yakalayamaz, yerinde saymaya devam eder, az gider uz gider, bir de bakar bir arpa boyu yol gitmiş. SONNOTLAR 1. Toplam tasarruf ülkedeki üretimin büyüklüğüne bağlı olarak artacağı için, tasarruflardan bahsederken kullanılan değişken, toplam tasarrufların mutlak büyüklüğü değil, GSYH ya oranıdır. 2. Türkiye 2003 den beri katılmaktadır PISA testlerine. 2000 deki ilk testlere katılmamıştır. KAYNAKÇA Barro, Robert and Jong-Wha Lee, A New Data Set of Educational Attainment in the World, 1950-2010. Dünya Bankası veri tabanı Dünya Bankası Dünya Yönetim Göstergeleri İnal, Vedit (2013), Büyüme Teorisinin Gelişimi ve Türkiye nin Büyüme Sorunları, Efil Yayınları, Ankara, Ağustos. İnal, Vedit (2011), The Eighteenth and Nineteenth Century Ottoman Attempts to Catch Up with Europe, The Middle Eastern Studies, Cilt 47, Sayı 5, Eylül. OECD, PISA 2003, 2006, 2009, 2012 Testleri Sonuçları World Economic Forum, World Competitiveness Reports, 2008-2013 Yılları World Economic Forum veri tabanı Transparency International, Corruption Perception Index