KÜRESEL DÜNYA, BÖLGE, TÜRKİYE; NUTS; ANTALYA, ISPARTA, BURDUR ÖRNEĞİ



Benzer belgeler
İZMİR DE EKO-VERİMLİLİK (TEMİZ ÜRETİM) UYGULAMALARININ YAYGINLAŞTIRILMASI PROJESİ KAPSAMINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR. Sibel ERSİN, İZKA PPKB Birim Başkanı

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

İzmir Bölge Planı. İlçe Toplantıları Seferihisar Özet Raporu

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

T.C. Kalkınma Bakanlığı

Ö N S Ö Z. Binali YILDIRIM Ulaştırma Bakanı

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

TÜCAUM IX. COĞRAFYA SEMPOZYUMU (13-14 Ekim 2016) DUYURUSU. Değerli Coğrafyacılar, Coğrafyaya İlgi Duyan Değerli Bilim İnsanları ve Uygulayıcılar,

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

EGE BÖLGESİ SANAYİ ODASI. Faaliyet Programı

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI

Katılım Öncesi AB Hibelerinin Belediyeler Tarafından Kullanılması

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

BİLİŞİM SUÇLARIYLA MÜCADELEDE ÜNİVERSİTE VE EMNİYET İŞBİRLİĞİ: BİR EĞİTİM SÜRECİ

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Kümelenme ve Uluslararasılaşma. Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÖDEMİŞ SONUÇ RAPORU

ANADOLU'DA SANAYİLEŞEN KENT ÖRNEĞİ: KAHRAMANMARAŞ I. KAHRAMANMARAŞ VE BAZI SANAYİ ODAĞI İLLERİN GAYRİ SAFİ YURT İÇİ HASILAYA KATKILARINDAKİ GELİŞMELER

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

Güncelleme: 15 Nisan 2012

ULAŞIM. AFYONKARAHİSAR

ANKARA KALKINMA AJANSI 2012 YILI MALİ DESTEK PROGRAMLARI

AKDENİZ PARLAMENTER ASAMBLESİ. İkinci Komite

Doç. Dr. Birgül GÜLER 1. DÜNYA BANKASI ve TARIM SEKTÖRÜ KREDİLERİ

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUM/KURULUŞ. Maliye Bakanlığı Hazine Müsteşarlığı ASPB SGK KOSGEB. Maliye Bakanlığı SGK KOSGEB

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi

MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ Denizli Verimliliği Artırma Projesi

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

Dünya Bankası nın Kırsal Kalkınma Yaklaşımı ve Türkiye Deneyimleri. Halil AGAH Ankara, 2012

AB YAPISAL POLİTİKA. Konya, 7 Aralık k 2006

Yerel Yönetişim ve Sosyal Politika

Coğrafi İşaretli Ürünler Konusunda Üretici Algısı: Güneydoğu Anadolu dan Dört Ürün Örneği

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

İşbirliği Yapılacak Kurum/Kuruluş. Hazine Müstaşarlığı Kalkınma Bakanlığı Maliye Bakanlığı Sosyal Taraflar. GTHB Meslek Kuruluşları Üniversiteler

A.Hamdi Doğan Yönetim Kurulu Başkanı

BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI - TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ İLE PROGRAM YETERLİLİKLERİ İLİŞKİSİ

İçindekiler. Şekiller Listesi

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Tarım, Tarıma Dayalı Sanayi ve Ormancılık İhtisas Komisyonu Çalışmaları 07 Mayıs 2013 ESKİŞEHİR

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Türkiye de Son Dönem Bölgesel Gelişme Politikalarının Değerlendirilmesi ve Gelecek Gündemi. Bölgesel Gelişme ve Yapısal uyum Genel Müdürlüğü

DOĞRUDAN FAALİYET DESTEĞİ

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

ESKİŞEHİR 2013 TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ HAKKINDA KANUN TASARISI

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: YEŞİL BİNALAR & NANOTEKNOLOJİ STRATEJİLERİ. Muhammed Maraşlı İMSAD-UNG Çalışma Grubu Üyesi

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

Sanayi kuruluşlarının ayrımı

EĞİTİMİN EKONOMİKTEMELLERİ. 6. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Tarımın Anayasası Çıktı

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

4. TÜRKİYE - İRAN FORUMU

Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri. H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI BİLGİLENDİRME SUNUMU

Liderler Forumu: Yeni Liderlik Arayışı

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KİRAZ SONUÇ RAPORU

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TR 61 DÜZEY 2 BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (ANTALYA-ISPARTA-BURDUR)

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

ONUNCU KALKINMA PLANI (OKP) VE BÖLGESEL GELİŞME ULUSAL STRATEJİSİ (BGUS) ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA HAZIRLANAN MÜLAKAT FORMU

İSTİHDAM VE SOSYAL YENİLİK PROGRAMI. EMPLOYMENT AND SOCIAL INNOVATION PROGRAMME (EaSI)

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

KALKINMA AJANSLARINA VE 5449 NO LU KALKINMA AJANSLARININ KURULUŞU, KOORDİNASYONU VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNA İLİŞKİN BİLGİ NOTU

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SEKTÖRÜNDE BECERİ AÇIĞI VE İYİ ÖRNEKLER

Müjgan Şan. Bilişim Enstitüleri, Ulusal Girişimler ve Proje Finansman Araçları

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ÖĞRENCİLERİ BİTİRME PROJESİ YARIŞMASI

İstanbul Politikalar Merkezi. FUAT KEYMAN 13 Mayıs 2017

3. Gün: Stratejik Yönetim ve Performans Yönetimi İlişkisi

İZMİR DE (TEMİZ ÜRETİM)

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ BAYINDIR SONUÇ RAPORU

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ KOORDİNASYON OFİSİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi S.B.E. İktisat anabilim Dalı İktisat Programı 7. Düzey (Yüksek Lisans Eğitimi) Yeterlilikleri

SİVAS TA ÖNE ÇIKAN SEKTÖRLER. Yrd. Doç. Dr. Tahsin KARABULUT

Türkiye de Kadın Alanındaki Koordinasyon Mekanizmalarının Analizi. Ülker Şener Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

Dünyada Bölge Planlama Egitimi Ela Babalık-Sutcliffe Tuna Taşan-Kok

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU ULUSAL AKADEMİK AĞ VE BİLGİ MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

TEKLIF ÇAĞRILARI SIVIL TOPLUM DIYALOĞU (CSD-IV) AB VE TÜRKIYE ARASINDA KAPSAMINDA YAYIMLANAN. Fikirden Projeye. Hazırlayan: Öğr. Gör.

Transkript:

1382 I.BURDUR SEMPOZYUMU KÜRESEL DÜNYA, BÖLGE, TÜRKİYE; NUTS; ANTALYA, ISPARTA, BURDUR ÖRNEĞİ Levin ÖZGEN * Özet Küreselleşme sürecinin getirdiği yeni olgulardan biri de bölgesel gelişme etkinliğinin içeriğinin ve araçlarının değişmesidir. Avrupa Birliği ne girme sürecindeki Türkiye yalnızca üyelik koşullarını yerine getirme nedeniyle değil, küreselleşmenin getirdiği yeni koşullar nedeniyle de bölge kalkınma politikalarını ve uygulamalarını değiştirmek zorunda kaldı. Devlet desteği ve öncülüğü yerine yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi olgusunu koyan yeni yaklaşıma göre 3 düzlemde NUTSları tanımladı. NUTS Düzey II düzlemindeki alt bölgelerden biri de Antalya-Isparta-Burdur illerini kapsayan coğrafyadır. Bu illerin sosyoekonomik değerleri hazırlanacak stratejik plana temel teşkil edecektir. Bu nedenle bu illerin yerel dinamikleri olan ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerinin gözlenmesi ve gelişmeye yöneltilmesi önemlidir. Antalya ilinin lider konumda tutulduğu ve üç kentin kaderlerinin birbirine bağımlı kılındığı bu coğrafya içinde Burdur ilinin yarışabilirlik ve gelişme potansiyelinin belirlenmesi de bu değerlerin analizinden geçer. 1. Sunuş Küresel dünya her alanda yeni olgular ve kavramlar üretti. Bunlardan biri Bölgesel Gelişme bağlamında yeni bölge olgusu ve bağlı olarak kavramın değişen içeriğidir. Bölge artık politik ekonomik süreçlerin bir sonucu olarak görülmemektedir. Yerine küresel kapitalist sistemin sosyal yaşamının temel bir birimi olarak ele alınmaktadır. Bölge içindeki ekonomik etkinlikler birbirlerini etkileyip, bölgenin sağladığı pazar mekanizmaları içinde elde edilen üstünlüklerle pozitif dışsallıkları kullanarak gelişeceklerdir. Bu yaklaşımla bölge kent düzeyiyle ilişkilendirilmektedir. Yaklaşımın temeli ise keynesyen ekonomi politikalar yerine neo-liberal ekonomi politikalara dayanır durumdadır. Avrupa Birliği (AB) de 2000li yıllar itibariyle küresel dünyanın bir politik birimi olarak tüm bölgesel kalkınma politika ve uygulamalarını küresel yapılanmaya ve anlayışa göre biçimlemiş durumdadır. Bu nedenle AB ve üye ülkeler bölge ölçeğini küçültüp düzenlemelerini ve fonlarını buna göre hazırladı. Türkiye AB ile bütünleşmeye hazırlık bağlamında yapısal dönüşümler uyumlar yapma süreci içindedir. Bu çerçevede bölgesel gelişme çabalarını yeniden biçimlendirmeye girişti. 2005 yılı itibariyle, 1960lı yıllardan beri uygulamakta olduğu beş yıllık kalkınma planları düzenlemesini terk etti. 7 coğrafi bölge yerine 26 istatistiksel bölge tanımlayarak NUTS düzlemlerini oluşturdu. Bunun uygulaması ve sonuçlarının ne olacağı bakımından ilgili çevrelerde önemli endişeler ve eleştiriler vardır. Bu çalışmada önce küresel dünyada bölge, bölgesel gelişme yaklaşımları ele alındı. Küresel dünyanın gereksinimlerinin bölgesel gelişmeye yüklediği yeni anlam ve rol irdelendi. Buradan hareketle AB.nin bu konudaki anlayışı ve tutumu, yeni yaklaşımı ve uygulamaları gözlendi. Türkiye nin AB ile bütünleşme çabasının bir sonucu olarak yapmaya çalıştığı yeni düzenlemeler tartışıldı. Bunu yapabilmek için önce 2005li yıllara kadarki bölgesel kalkınma pratiği kısaca değerlendirildi. 1960lı yıllardan bu yana uygulamaya konan 8 adet Beş Yıllık Kalkınma Planında bölge ve bölgesel kalkınma konusunun ele alınış biçimi ve içeriği üzerinde duruldu. Bundan sonra 2002 yılında bakanlar kurulunca verilen karar gereğince 2005li yıllardan itibaren uygulanması düşünülen NUTS düzenlemeleri gözlendi ve tartışıldı. Bunlar içinden Antalya, Isparta ve Burdur kentlerinin oluşturduğu alt bölgenin gelişmişlik konumu ve potansiyeli analiz edildi. Geleceğe dönük eğilimleri gözlendi. Sonuç olarak Türkiye nin bu uygulamalar içinden karşı karşıya olduğu olgular üzerinde duruldu. 2. Küreselleşme ve Yeni Bölgesel Gelişme Yaklaşımı 2000li yıllarda hala üzerinde tartışılır bir olgu ve süreç olmakla birlikte her alanda yeni olgular ve kavramlar üretmesi nedeniyle küreselleşmenin, sıkıca kavranması ve anlaşılması gereklidir. Küreselleşme genel * Doç.Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1383 olarak dünya pazarlarının bütünleşmesi, kesintisiz bir coğrafya üzerinde mal ve hizmetlerin sınırları aşan hareketinin sağlanması, bunu sağlamak üzere zaman ve mekân boyutlarının öneminin kaybolması, diğer deyişle ulusal sınırların ve devletlerin önemini yitirmesi olarak tanımlanır. Burada vurgulanan dünya pazarlarındaki mal / ürün, hizmet ve kapital hareketlerinde hiçbir engelin kalmaması gereğidir. Bu nedenle kesintisiz bir coğrafya, ya da ulusal sınırların rahat aşılabilmesi olanağı, ulusal devletlerin bu hareketleri engelleme olasılığının ve kapasitesinin en aza indirilmesi, dahası haksız rekabet üstünlüğü yaratması olası tüm müdahale ve teşvikleri terk etmesi anlamındadır. Bu durumda yerel, ya da bireysel aktörler özel bir önem ve rol üstlenir hale gelir. Çünkü küresel dünya varlığını ağlar üzerinden gerçekleştirirken, yerel dinamikler ve aktörler bu ağların düğüm noktalarını oluşturur. Küreselleşme aynı zamanda yerel ürün, kapital ve emek pazarlarının dünya pazarlarına diğer yaklaşımla dünya çapında rekabete açılması anlamındadır. Bu nedenle rekabet edebilirlik yerel değerlerin öne çıkartılması, özgün yarışabilirlik kapasitesinin oluşturulması anlamını da taşır. Yerelin barındırdığı emek ve üretim süreçlerinin örgütlenme biçimlerinin, sosyokültürel değerlerin, sosyal ilişkilerin niteliğinin bu kapasitenin inşasında rolü vardır (Stöhr. 1990). İletişim ağları başlı başına üretim faktörü rolünü üstlendiği için, bu olgulara paralel olarak yerel dinamiklerin sivil toplum örgütleri, ya da merkezi otorite dışı toplumsal organizasyonlar içinden ortaya çıkmaları hız kazandı. Sonuçta ulusal ekonomiler içinde merkezi ve yerel yönetimler, özel ve kamu sektörleri arasındaki ayrımın geleneksel anlamı değişti. Yerine yoğun bir işbirliği ve yönetişim gereksinimi doğdu. Bu yanıyla küreselleşme kapitalin ve işgücünün küreselleşmesi boyutlarını içerir. Ancak kapital hareketlerinin tamamen liberalize edilmesine karşın emek hareketliliği radikal bir şekilde kısıtlanmış olarak çıkar ortaya. Küreselleşme bir yandan da dünyanın bir yanındaki olayların, kararların ve etkinliklerin diğer bir coğrafyadaki bireyler için anlamlı sonuçlarının olabildiği bir süreçtir. Bu bağlamda da ekonomik özelliklerinden önce sosyal ilişkilerin ve etkileşimlerin mekânsal organizasyonunda önemli dönüşümleri yaratır (Held ve diğerleri. 1999). Bu yanıyla pek çok odak içindeki ilişkilerin ve etkileşimlerin artışıdır. Bu artışı ifade eden ilişkililik Pazar Küreselleşmesi, Doğrudan Küreselleşme ve İletişim Küreselleşmesi olarak ortaya çıkar. Her biri ticaret ve yatırım hareketlerinin artışı, iletişim ve haberleşmenin hızlanması ve kolaylaşması gibi olumlu olgular yarattığı gibi, göçün artışı, yasal olmayan ticari ürün ve akımların artışı, çevre kirliliğinin artışı, ulusal vatan ve kamu yararı gibi kavramların aşınması şeklindeki olumsuz gelişmeleri de içerir (Kudrle. 2004). Genel değerlendirme olarak, küreselleşmenin bir taraftan üstten gelen bir güç şeklinde pazarları ve üretim sistemlerini devletler üstü rekabet ölçütlerine göre düzenler ve kapital akımlarını yönlendirirken, aynı zamanda çok uluslu ya da ulus üstü firmaların pazara girmelerini mekânsallaştıran ve üreticilerin potansiyellerinden yararlanmayı amaçlayan girişimleri kapsayan bir olgu olduğu vurgulanabilir (Tekeli ve diğerleri. 2004). Küreselleşmenin yerel dinamikler ve aktörler üzerinden kendini gerçekleştirmesi, bölgesel gelişme bağlamında yeni bölge olgusunun ve anlayışının doğmasına yol açtı. Bağlı olarak bölge ve kalkınma / gelişme kavramlarının içeriği de değişti. Bölge artık 1980li yıllar öncesinin egemen yaklaşımına göre politik ekonomik süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir olgu değildir. Yerine küresel kapitalist sistemin sosyal yaşamının temel bir birimi olarak rol üstlenir durumdadır. Mekânsal büyüklüğü ve içeriği de bireysel ölçekten, kente ve kentsel alt bölgelerin oluşturduğu coğrafyaya kadar değişir. Her bölgenin, barındırdığı ekonomik etkinliklerin birbirini etkilemesiyle oluşacak ve kendinden doğacak pazar mekanizmaları içinden yükselen üstünlüklerle, pozitif dışsallıkları kullanarak gelişeceği beklenir. Bu yaklaşımla bölge yerel ile olduğu kadar kent düzeyi ile de ilişkilendirilir. Çünkü küresel kapitalist sistemin sosyal yaşamının temel birimidir. Kent ölçeğinde görüldüğünde bölgesel gelişmenin iki süreçle ilişkili olduğu söylenebilir. Bunlardan bir tanesi kent bölge ayrımının ortadan kalkması, bölgesel kentlerin ele alınmasıdır. Buna göre sosyal yaşamın temel hareket unsurunu oluşturan bölgenin yalnızca büyük metropoliten merkezlerin etrafında oluşmadığı, aynı zamanda birbirleriyle bölgesel olarak tanımlanmış kentsel odaklar ağı olarak görülmesi gerekir. İkinci olarak ise kentsel bölge gelişmeyi sağlayıcı kapasite ve güce sahip temel aktördür. Bu yaklaşımlara göre ekonomik etkinliklerin, yerel dinamiklerin birbirine yakınlığı, ilişkisi, yerelliği, birbirlerine bağımlılıkları, kümeleşmeleri ve yığılmaları bölgesel gelişme dinamiklerini oluşturacaktır. Teknolojik buluşçuluğu teşvik eden ve karşılıklı öğrenmeyi hızlandıran ortamları yaratabileceklerdir. Bu süreçler içinden kentle örtüşen bölge ekonominin ve sosyal yaşamın temel mekânsal birimi olarak görülür. Öyleyse önemli olan bölge içindeki dinamiklerin ve potansiyel kapasitenin kışkırtılması birbiriyle yarışabilir hale getirilmesidir. Burada önemli olan dışardan devlet desteğinin ve müdahalesinin olmamasıdır. Yarışabilen aktörler bölgenin üstünlüklerini oluşturacaktır. Bu süreç aynı zamanda atıl kapasitelerin ve durağan aktörlerin ayıklanmasını da sağlayacağından pazar mekanizmalarının daha verimli işlemesi olanaklı olabilecektir.

1384 I.BURDUR SEMPOZYUMU Yaklaşımın temeli ise önceki dönemin keynesyen ekonomi politikaları yerine neo-liberal ekonomi politikalara dayanır durumdadır. Küreselleşmenin getirisi olguların ve yeni bölge / bölgesel gelişme anlayışının ekonomik kuramı küresel dünyanın doğasını açıklayan, bir anlamda ona ve kapital hareketlerinin sınırsız özgürleşme taleplerine uyum sağlayan bir şekilde biçimlendi denebilir. Keynesyen ekonomi politik anlayışın, tam istihdam, sosyal refah politikaları, kamu yararının en çoğa çıkartılması, ulusal devlet önderliği gibi yaklaşımları küresel dünyanın yolunu tıkayan değerlerdir. Terk edilmeleri kaçınılmazdır. Bu bağlamda onların yerine neo-liberal ekonomi politikalar egemen hale geldi. Buna göre teknolojinin ikamesiyle de tam istihdama gerek kalmaz. Teknoloji ikamesinin yaratacağı işsizlik yapısal işsizliktir ve toplam refah artışından alınan payların artışıyla karşılanabilecektir. Bu durumda açıkta kalan sosyal kesimlerin ve bireylerin küreselleşmiş sosyal yaşam pratikleri içinde çeşitli süreçlerde yer almasının sağlanacağı beklenir. Ancak bu konuda dünyanın hiçbir yerinde henüz yaşama geçirilebilmiş uygulama yoktur. Tersine artan işsizlik, ücretlerin ve sosyal kazanımların sürekli gerilemesi, aşınması söz konusudur. Neo-liberal ekonomi politikanın diğer bir getirisi, kamu yararı yerine küresel ağların düğüm noktası rolünü üstlenen bireyin ve yerelin yararının önem kazanmasıdır. Bunların dinamizmlerini özgürce ortaya koyabilmeleri, zaman ve mekân boyutlarından özgürleşmiş olarak hareket edebilmeleri için devletin ekonomideki öncü ve müdahaleci rolünü terk etmesi elzemdir. Bir aygıt olarak küçülmesi ve ekonomik yapıdan uzaklaşması gereklidir. Bu durumda kendini uyumlu hale getiren ve belirli potansiyele sahip bireyler ya da yerel aktörler ön plana çıkacaktır. AB de 2000li yıllar itibariyle, küresel yerelleşme şeklinde toparlanan ve yukarda ana hatları yerleştirilen küresel dünyanın bir politik birimidir. Ekonomik birliktelik olarak başladığı yapılanması giderek küreselleşme sürecinin olgularıyla karşı karşıya kaldı. Coğrafi düzlemde tanımlanan mekânsal büyüklüklere ve politik ekonomik değerlere göre oluşturduğu bölge anlayışını terk etti. Yerine tüm bölgesel kalkınma politika ve uygulamalarını küresel yapılanmaya ve anlayışa göre biçimledi. Bölge ölçeğini küçültüp düzenlemelerini ve fonlarını buna göre hazırladı. İstatistikî olarak sınıflandırılabilir mekânsal birimleri (Nomenclature Units for Territorial Statistics) tanımladı. Sosyal ve sektörel projelere öncelik tanıdı ve yerel değerlerin ön plana çıkmasına uygun ortamlar hazırlamak üzere stratejik plan anlayışına ağırlık verdi. Bu tutumu ve yeni düzenlemeleri üye ülkelerin bölge anlayışlarını ve uygulamalarını da değiştirmelerini koşulladı. AB ile bütünleşme sürecindeki Türkiye gibi ülkelerin bölgesel gelişme politikalarını ve uygulamalarını değiştirmelerini de bütünleşme sürecinin koşullarından kabul etti. 3. Türkiye nin Yeni Bölgesel Gelişme Yaklaşımı ve NUTSlar Türkiye AB ile bütünleşmeye hazırlık bağlamında yapısal dönüşümler uyumlar yapma süreci içindedir. Bu çerçevede bölgesel gelişme çabalarını yeniden biçimlendirmeye girişti. Değişimleri anlayabilmek için önce Türkiye nin 1950li yıllardan 2000li yıllara kadar uyguladığı bölgesel kalkınma anlayışını ve uygulamalarını ele almak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşundan itibaren kamu ve devlet öncülüğünde ulusal kapital birikimi stratejilerine öncelik verildi. Bunun sonucunda ithal ikamesine dayalı karma ekonomik yapı egemen oldu ve köklü bir devletçilik geleneğinin oluşmasına, ekonomik yaşamın her alanında devletin etkin varlığına ortam doğdu. 1960lı yıllardan itibaren ulusal kalkınma ekonomi politikaları beş yıl için geçerli olan kalkınma planları çerçevesinde örgütlendi. 2000li yıllara kadar sekiz adet ulusal kalkınma planı hazırlandı. Birbirinden çok keskin hatlarla ayrılmayan bu planlarda devletin öncülüğünde kaynakların dengeli dağıtımı, geri kalmış bölgelere devlet desteği ve teşviklerinin yönlendirilmesiyle özel sektörün bu bölgelere yatırıma özendirilmesi öngörüldü. Planlarda genel olarak ulusal topyekûn kalkınmanın sağlanması, sosyal refahın arttırılması için bölgeler arası ekonomik dengesizliğin azaltılması hedeflendi. Planlarda hiçbir dönemde bölgeler arası eşitsizliğin tümüyle ortadan kaldırılmasından söz edilmedi. Bunun yanı sıra bazı bölgelere ve kapsamındaki illere kalkınmada öncelikli yöreler tanımı ile özel ve farklı uygulamalar gündemde tutuldu. Bu planlar ağırlıklı olarak sosyal boyuttan yoksun, ekonomik ve fiziksel yönleri bütünleşik olarak içeren araçlar olarak görüldü. Önemli yanı ise bölgesel kalkınma sorununa özel bir önem yüklemiş olmasıdır. Bu doğrultuda coğrafi bölgelere denk düşecek şekilde 7 bölge tanımlandı. Bu bölgeler arasında ekonomik ve sosyal yapı verilerine dayalı olarak gelişmişlik sıralaması yapıldı. Bölgelerin gelişme eğilimleri ve sahip oldukları ekonomik dinamikler ve potansiyel belirlenmeye çalışıldı. Geri kalmış bölgelerin diğer bölgelere yetişmesi bağlamında özel kalkınma projeleri hazırlandı. Bu projelerin ağırlıklı olarak kaynakların yeniden dağılımı, devlet desteği ve teşviklerinin bölgeye yönlendirilerek yerli kapital birikimine yol açabilecek yatırımların özendirilmesi gibi hedefleri barındırdığını söylemek olanaklıdır. Bölgesel kalkınmanın önemli bir plan hedefi olması bölgeler arası farklılıkların ve eşitsizliklerin tanımlanmasını somut verilere dayanır hale getirmesi, kaynakların yeniden dağıtılmasında bölgesel kalkınmayı hızlandıracak hedeflere dönük olarak organize etmesi bakımından da önemlidir. Bu bağlamda öncelikli yöreler bütçede ayrılan paydan daha fazla yatırım alabilme hakkına sahip oldular. Bu bölgeler planlar ve icraat programlarıyla kamu yatırımlarını kendilerine çekebilmeye yönlendirildiler. Ayrıca devlet yardımlarından ve personel destek programlarından da yararlanabildiler. Yanı sıra yatırım teşvikleri, öncelikli kalkınma yöreleri politikaları, organize sanayi bölgesi uygulamaları, küçük ve orta boy işletmeler için çeşitli altyapı ve yatırım kolaylıkları ve destekleri belli

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1385 başlı araçlar olarak kullanıldı. Planlar sınırları belirlenmiş somut mekânsal büyüklükleri kapsayan özel bölgesel kalkınma projeleri haline de getirilerek uygulamaya geçirilmeye çalışıldı. Yatırım teşviklerinde hedeflenen verimlilik ve isabetlilik sağlanamadıkça çerçevesi daraltılarak öncelikli yörelere yönlendirilmeye başlandı. Giderek bu yörelerin sayıları da sınırlandırıldı veya azaltıldı (DPT. Muhtelif tarihli). Bu süreçler içinden ulusal pazarın bütünleşmesi sağlanmış ve iç pazar belirli ölçülerde canlanmış oldu. Özellikle geri kalmış bölgeler ve yöreler belirli bir kalkınma ivmesi kazandılar. Bunların içinde en geri kalmış bölgeler arasında Türkiye ortalamasını da aşan gelişme eğilimleri de ortaya çıktı. Buna karşılık bölgeler arası eşitsizliklerin beklendiği oranda azaltılamadığı söylenebilir. Dahası sürekli olarak devlet desteği beklentisi yapısal bir hale gelmiş oldu. Diğer yandan özellikle geri kalmış bölgelerde 2000li yıllar itibariyle tümüyle kendi gücü üzerinde durabilen yapının ve yerel dinamiklerin doğduğunu söylemek olanaklı değildir. 2005 yılı itibariyle Türkiye, 1960lı yıllardan beri uygulamakta olduğu beş yıllık kalkınma planları düzenlemesini terk etti. 7 coğrafi bölge yerine istatistikî bölgeler tanımlayarak NUTS düzlemlerini oluşturdu. Bunun uygulaması ve sonuçlarının ne olacağı bakımından ilgili çevrelerde önemli endişeler ve eleştiriler vardır. 2002 yılında bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyoekonomik analizlerinin yapılması, bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve AB Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistikî veri tabanı oluşturulması amacıyla ülke çapında İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırmasının yapılmasına ilişkin karar yürürlüğe kondu. Kararnamede İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırmasında iller Düzey 3, ekonomik, sosyal ve coğrafi yönden benzerlik gösteren komşu iller bölgesel kalkınma planları ve nüfus büyüklükleri de dikkate alınarak Düzey 2 ve Düzey 1 olarak hiyerarşik olarak tanımlandı. İlleri kapsayan Düzey 3 e göre 81 ilden her biri bir İstatistikî Bölge Birimidir. Düzey 2, Düzey 3 de yer alan illerin, aralarındaki benzerlikler ve etkileşimler dikkate alınarak gruplandırılmasından oluştu ve 26 adet olarak belirlendi. Düzey 1 ise Düzey 2 nin getirdiği gruplandırmanın bir üst düzlemde yeniden gruplandırılmasından hareketle düzenlenen 12 bölgeyi içerir. Böylece 2000li yıllar öncesinin plan kapsamındaki 7 bölgeye karşın 12 bölge denk düşmüş oldu. 12 bölge önceki dönemin Marmara Bölgesini, İstanbul, Batı ve Doğu Marmara olmak üzere 3 bölgeye, Karadeniz Bölgesini Batı ve Doğu Karadeniz olmak üzere 2 bölgeye, Orta Anadolu Bölgesini Orta ve Ortadoğu olmak üzere 2 bölgeye ayırdı. Kuzeydoğu Anadolu adıyla yeni bir bölge tanımlarken, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini aynen korumakla birlikte onları Düzey 2 ve Düzey 3 bağlamlarında yeni alt bölgelere böldü. Bölgelerin yeniden tanımlanmasının ötesinde tüm kamu kurum ve kuruluşları bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyoekonomik analizlerinin yapılması ve bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi gibi çalışmaları İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırmasına uygun olarak yapmakla görevli kılındı. Merkezi kurum olarak Devlet Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik Enstitüsü yetkili oldu. Çalışmaların verimli olarak yürütülmesi, yerel kararların ve inisiyatiflerin üretilmesi, yerel aktörlerin gelişme planlaması çalışmalarına katılımının organize edilmesi işi kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak bölge kalkınma ajanslarına bırakıldı. Yeni bölgesel gelişme anlayışının temel hedefleri şöyle açılabilir; * İstihdamın ve işin yaratılmasına yönelik olarak yerel insan kaynaklarının ve girişim becerilerinin güçlendirilmesi, * Mevcut küçük ve orta boy işletmelerin desteklenmesi ve yerel sınai organizasyonlar ağı şeklinde işbirlikleri için yarışabilirlik güçlerinin artırılması, * Kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesine dönük olarak fiziki ve sosyal altyapının geliştirilmesi, * Kırsal alanlarda ekonomik etkinliklerin çeşitliliğinin artırılması, * yerel aktörlerin katılımının sağlanması için yeni yerel yönetişim modellerinin ve yerel kurumsal yapıların yaratılması ve güçlendirilmesi. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi artık tümüyle yerel dinamiklerin ve aktörlerin işi olarak ortaya çıkmaktadır. Oysaki 2000li yıllar itibariyle Türkiye nin henüz bu dinamikleri ve aktörleri ortaya çıkabilmiş değildir. Bunların bir örnek NUTS içinde gözlenmesi daha açıklayıcı olabilir. 4. Düzey 2 Olarak Antalya-Isparta-Burdur ve Burdur Özelinde Gözlemler Tanımlanan NUTSlardan biri olan ve Antalya-Isparta-Burdur illerini kapsayan Antalya Düzey 2nin gözlenmesi bu doğrultuda bir fikir verebilir. Antalya D2, 2003 itibariyle kişi başına gayri safi milli hâsıla oranı bakımından Türkiye ortalamasına yakındır. Ancak 1978den itibaren bir düşüş içindedir. Ekonomik gelişme düzeyi bakımından Türkiye Düzey 2 sıralamasında 9. dur. Türkiye nüfus artış oranı ortalamasının çok üzerinde bir nüfus artışına sahiptir. Bu özellikle Antalya ilinin göç almasıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla sürekli olarak bir göç ve hızlı ve düzensiz kentleşme sorunu vardır. İstihdamın sektörel dağılımında tarım 1., hizmet sektörü 2., sanayi ise 3. sıradadır. Tarımsal üretim ve kırsal alanda kişi başına düşen tarımsal üretim oranları Türkiye ortalamasından yüksektir. Okuryazarlık oranı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Sağlık hizmetleri Türkiye ortalamasına yakındır. Yol, su, elektrik gibi fiziki altyapı olanakları bakımından Türkiye ortalamasından daha iyi durumdadır. Bu değerlere karşın gelişme senaryoları turizm üzerine oturtulmuştur. (TOBB.2002) Bu değerlerin yüksekliği Antalya ilinin değerleri ile ilişkilidir. Düzey 2 olarak Antalya ile ilişkilendirilen Isparta ve Burdur illerinin sosyal ekonomik değerleri aynı performansa sahip değildir. Yalnızca Antalya ilinin turizm potansiyelinin gelişmesinin yaratacağı taleplere dönük gelişme senaryoları öngörülerinin de tartışmalı olduğu söylenebilir. Kuramsal açılımlar bağlamında Burdur özelindeki gözlemler farklı boyutların da ele alınması gereğini vurgular.

1386 I.BURDUR SEMPOZYUMU Burdur ili Anadolu coğrafyasında yer tutmuş çoğu uygarlığın yaşam alanlarından biridir. Çevresi ile birlikte uzun bir tarihi geçmişe sahip olduğu söylenebilir. Roma, Bizans uygarlıklarının ticaret ve sayfiye alanlarından biri olduğu kadar Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı döneminin de İzmir Antalya Konya ticari ve idari bağlantısında önemli bir kavşak durumunda idi. Ancak konjonktürel değişimlerden ve yüksek riskli deprem bölgesinde olmaktan kaynaklanan gerileme ve durağanlık dönemlerini de oldukça fazla yaşamıştır. Gerek iklim, gerekse coğrafi konum itibariyle göreli üstünlüklere sahip olan Burdur, alan bakımından il olarak Türkiye nin küçük çaplı illeri arasında sınıflanabilir. Nüfus da aynı şekilde durağandır. Göç, almak ve vermek bağlamında çok belirgin değildir. (DİE. 2000) Nüfusun kent / kır dağılımı yarı yarıyadır ve kentsel nüfus artış hızı da yüksek değildir. İnşaat sektörü verilerinin de desteklediği analizler sonucunda hızlı bir kentleşme ve yapılaşmanın da olmadığı söylenebilir. İlin sahip olduğu topraklar ağırlıklı olarak ormanlık ve tarım arazisidir. Ekonomik etkinlikler sıralamasında tarım 1., hizmet sektörü 2., sanayi 3. sıradadır. Bu veriler ışığında Burdur ilinin tarımsal etkinliklerin ağırlık taşıdığı bir il olduğunu söylemek olanaklıdır. İl merkezi olan Burdur kenti de bir bakıma tarımsal ürünlerin toplandığı ve pazarlandığı tarımsal kent kimliğini sürdürür görünür (Dinçer ve diğerleri. 2003, TOBB. 2002) Hemen hemen her türlü tarımsal ürünün kolayca üretilebildiği ilin üretiminde tahıllar, sebze ve meyve üretimi öndedir. Ancak verim düşüklüğü yüksektir. Genel olarak tarımsal üretimde yıllara yayılan iniş çıkışlar bir kararsızlık olarak görülebilir. Topraklar çok parçalıdır, aile tipi küçük işletmeler ve kooperatifçilik yaygındır. Aynı sorun ilin en önemli ekonomik etkinliğini oluşturan hayvancılık için de söz konusudur. Hayvancılık temel etkinlik olmakla birlikte aile tipi işletmelerin başat olması, işletme büyüklüğünün küçüklüğü bakımından gerekli verime ve kaliteye ulaşılabildiği söylenemez. Üretim ağırlıklı olarak başta Antalya olmak üzere iç tüketime dönüktür. Oysaki gerek tarım, gerekse hayvancılık için alternatif ürün geliştirme ve yeni sulama ve üretim teknolojilerinin kullanılma olanakları mevcuttur. Dahası ilin sahip olduğu kara, demir ve hava yolu ulaşım olanakları dikkate alındığında ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak ihracata yönelinmesi gereklidir. Aynı bağlamda Burdur iline özel üzüm ve anason gibi özel ürünlerin pazarlamasında marka haline gelmek de yararlı olacaktır. Diğer yandan gerek tarım, gerekse hayvancılık sektöründe aile tipi işletmeye de bağlı olarak geleneksel yöntemler egemendir. Çok düşük oranda yeniliğe yönelişten bahsedilebilir. Bu durumun kısa sürede terk edilmesi yerinde olacaktır. Çünkü dünya pazarlarına girebilmenin ya da yabancı ürünler karşısında yarışabilir hale gelmenin yolu kalite üstünlüğü sağlama ve marka olmaktan geçer durumdadır. Sanayi ise yeterli gelişmişlik düzeyine ulaşmamış olmakla birlikte kendi içinde bir istikrara kavuşmuş görünür. Etkinlik yelpazesi ve sınırları oldukça az olmakla birlikte bir uzmanlaşmadan bahsetmek olanaklıdır. Tarımsal makine ve inşaat sektörü için metal işleme dalları ön plandadır. Aslında bu durum olumlu olarak görülebilir. Bozulmadan belirli bir ritim içinde performansın yükseltilmesi olanaklı olabilir. Daha önemlisi tarımsal ve hayvancılık ürünlerine dayalı yeni sanayilerin küresel dünya olgularına ve değerlerine uygun olarak yaratılabilmesi olanağının varlığıdır. Bunun için esasen uygun bir temelin olduğu öne sürülebilir. Toparlanacak olursa Burdur ilinin göreli üstünlükleri tarımsal üretim ve hayvancılık olarak ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra Antalya ilinin taze sebze, meyve ve diğer gıda ürünlerine, turizmini destekleyecek yatak kapasitesine dönük taleplerini karşılamanın ötesinde kendi bölgesi ve yakın çevre bölgeler arasında yarışabilir, onların gelişmelerine de ivme verebilir durumu vardır. Sahip olduğu dinamiklerin dünyanın yeni koşulları karşısında yeniden örgütlenmesi gereklidir. Bunun için öncelikle Antalya ilinin taleplerine ağırlık veren tek alternatifli gelişme senaryolarından kaçınarak; * İl çapında merkezi, yerel ve hükümet dışı sivil toplum kuruluşlarının oluşturacağı yönetişim modellerinin yaşama geçirilmesi yerinde olacaktır. Bu hem yeni bir örgütlenme modeli oluşturacak, hem de ildeki tüm yerel dinamiklerin ve aktörlerin karar verme ve uygulama süreçlerine katılmasını sağlayıcı olacaktır. Buradan sağlanan sinerji ile il çapında bir gelişme bilincinin ve seferberliğinin yaratılabilmesi olanaklıdır. En önemlisi küreselleşmiş dünya karşısında onurlu ulusal bir duruşun yolları bulunabilir. * Ürün / süreç geliştirilmesi, mevcut ürünlerde kalite düzeyinin ve yarışabilirlik / pazarlara girebilme gücünün yükseltilmesi ve yeni ürün yaratma etkinliklerinin organize edilebilmesi için bir araştırma geliştirme, ya da teknoloji merkezinin oluşturulması ve aktif bir şekilde çalıştırılması yerinde olacaktır. Bunun başarılmasında Üniversitenin önemli katkıları olabileceği gibi buralarda yürütülen etkinliklerin de üniversitenin bilimsel kapasitesinin gelişmesine çok yönlü katkıları olabilecektir. * Dış pazarlara dönük üretimin ön planda tutulması yararlı olacaktır. Mevcut dingin yapı bir üstünlük olarak değerlendirilip, yerel aktörlerin geniş katılımıyla oluşturulacak stratejik gelişme planı çerçevesinde yeni başlangıçlar yapmak daha kolay gerçekleştirilebilecektir. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında belirli özgün ürünlerde marka olma yolları bu süreçler içinden gerçekleştirilebilir. * Tüm işletmelerin yeniden organize edilmesinde yarar vardır. Türkiye için dokunulmazlığı olan bir konu durumundaki arazi toplulaştırma, yeniden dağıtım gibi konuların da düşünülmesi yerinde olacaktır.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1387 * Hizmet ve turizm sektörü tek başına gelişmeye yönlendirildiğinde, doğaları nedeniyle pek çok sorun yaratan rol oynayabilmektedirler. Yerine ilde geliştirilecek yeni etkinlikler ve mevcut olanların gelişmesinden doğan yeni tarımsal / kırsal yapıya dayalı bir turizmin geliştirilmesi ön görülebilir. Bu özgün bir turizm türünün geliştirilmesine ortam yaratabilir. Ek olarak turizm türleri ve alanlarının çevre bölgeler ve iller ile bağlantılı koridorlar şeklinde organize edilmesinde yarar olacaktır. Diğer deyişle turizm ve hizmet sektörleri tarım ve sanayi etkinliklerinin bir türevi olarak düşünülebilir. * il kapsamındaki tüm yerleşmeler özelde ise il merkezi kentin ve ilçe merkezlerinin ekonomik, sosyal, kültürel ve fiziki altyapıları güçlendirilerek gelişme seferberliğine uyum yapmalarının sağlanması yerinde olacaktır. * Bir süre için devlet desteğinin ve çeşitli özendirme teşviklerinin sürmesi gerekli görünmektedir. Bunlar için yeni araçlar yaratılabilir. Bunlardan biri de araştırma, geliştirme, buluşçuluk ve teknoloji geliştirme etkinliklerinin organize edilmesinde üniversite üzerinden kaynak ve destek aktarımı olabilir. Benzer şekilde devlet kurumlarının ildeki birimlerinin teknolojik donanım ve benzeri açılardan geliştirilmesi olanaklıdır. Tüm bunların yaşama geçirilebilmesinde esasen engel yoktur. Önemli olan niyet edilmesidir. Küreselleşmiş dünyanın dayatmaları karşısında doğasının özellikleri ve getirileri dikkate alınarak her ilin kendi özgün ve özgür gelişme eğilimlerini ve potansiyelini ülke ve kendi kaderine katkıda bulunabilecek şekilde seferber edebilmesi olanaklıdır. 5. Sonuç Burdur ili özelindeki gözlemler, Türkiye nin pek çok ilinde olduğu gibi zengin bir yerel dinamik çeşitliliğinin olduğunu ancak bunların henüz durağan bir durumda olduğunu gösterir. Küresel dünyanın sergilediği yeni koşullarda bu yapının bir üstünlük olarak değerlendirilmesi olanaklıdır. Burada önemli olan yerel dinamiklerin ve aktörlerin kendi özgün yapılarını gözeterek küresel ağlarla uyum sağlayabilecek, onlara onurlu bir şekilde eklemlenerek bir gelişim seferberliği içine girebilmeleridir. Temel sorun burada ortaya çıkar görünür. Bu durumda küreselleşmenin getirdiği değerlerin tersine devlet kurumlarının en azından bir süre daha öncü rolünü sürdürmesi gerekli görünmektedir. Desteklerinin de sürmesi yerinde olacaktır. Dönem itibariyle öncü rolün ve desteğin araçları ve mekanizmaları önceki dönemden farklılaşabilir. Kaynak transferi yerine bilgi, bilişim ve altyapı olanakları aktarımı, buluşçuluğun ve teknoloji geliştirme gibi etkinliklerin desteklenmesi yolları kullanılabilir. Bunlar üniversiteler ve yerel kamu kurumları üzerinden yapılabilir. Bu çerçevelerden bakıldığında Türkiye bu doğrultuda yeni yeni harekete geçmiş durumdadır. Bunun bir nedeninin dünyada yaşanan oluşumların geç kavranmasıyla ilgisi olduğu öne sürülebilir. Diğer yandan küreselleşme olgusunun bizzat kendisi de adımları ilerledikçe netleşmektedir denilebilir. Bir süreç olarak sürmekteyken, bir yandan da küresel dünya yapılanmaktadır. Ancak özü itibariyle kapitalist ekonomi politik sistemin temel hedeflerinden ve doğasından vazgeçmeksizin 2000li yıllarda ulaştığı bir aşama olarak görülmesinde yarar vardır. Öyleki yapılanması sırasında pek çok farklı yapıyı kullanmakta, zaman zaman Türkiye gibi gelişmişlik düzeyi çok yüksek olmayan ülkelerin 1980li yıllar öncesindeki kendiliğinden olguları ve mekanizmaları da kullanabilmektedir. Ancak bu aşamada ülkelerin kaderleri yerel dinamikleri üzerinden birbiriyle daha fazla etkileşir durumdadır. Pazarın ülke boyutunu aşan bir çapta olması, Türkiye de olduğu gibi dünyanın her ülkesinin kendi özgün yerel üstünlüklerini harekete geçirmesini zorunlu hale getirmektedir. Kaynakça Devlet İstatistik Enstitüsü. 2000. Genel Nüfus Sayımı. Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri. Ankara. Devlet Planlama Teşkilatı. (muhtelif tarihli) Beş Yıllık kalkınma Planları, Ankara. Devlet Planlama Teşkilatı. 2000. Bölgesel Gelişme Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Ankara. Dinçer, B., Özaslan, M., Kavasoğlu, T. 2003. İllerin ve Bölgelerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması. Devlet Planlama Teşkilatı, BGYUGM, Ankara. Held, D., McGrew, A., Goldblatt, D., Perraton, J. 1999. Global Transformations; politics, Economics and Culture. Stanford, CA. Stanford University Pres. Kudrle, R. T. 2004. Globalization by the Numbers; Quantitative Indicators and the Role of Policy International Studies Perspectives, Vol. 5, Is. 4, sy. 341 355. Stöhr, W. B. 1990. Global Challenge and local response; Initiatives for Economic Regeneration in Contemporary Europe. Mansell, London. Tekeli, İ., Türel, A., Eraydın, A., Berkman, G., Şengül, T., Babalık, E. 2004. Yerleşme Bilimleri / Çalışmaları İçin Öngörüler. 1. Taslak. Türkiye bilimler Akademisi, Ankara. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. 2002. Batı Akdeniz Gelişme Planı. Ankara.