Mehter Marþýyla Açýlýþ!



Benzer belgeler
TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de


Ýstanbul hastanelerinde GREV!

20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ


haber TMMOB ESKÝÞEHÝR KENT SEMPOZYUMU GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Eskiþehir Ýl

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine

ANAYASA MAHKEMESÝ KARARLARINDA SENDÝKA ÖZGÜRLÜÐÜ Dr.Mesut AYDIN*

sayý 94 yýl : 17 MART - NÝSAN 2009

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

ÝÞYERÝ SAÐLIK BÝRÝMLERÝ VE ÝÞYERÝ HEKÝMLERÝ ÝLE ÝLGÝLÝ YENÝ YÖNETMELÝÐÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

Editörler: Prof. Dr. Müberra Babaoðul Araþ. Gör. Uzm. E. Betül Sürgit


SOSYAL BÝLÝMLER 1 TESTÝ (Sos 1)

Cumhuriyet Halk Partisi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

4 DE 2 DE 7 DE 3 DE Devamý 2 DE 8 DE 3 DE 7 DE 7 DE 5 DE 6 DA

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

657 sayýlý yasada deðiþiklik ve hedeflenenler

EMO-Genç Yaz Eðitim Kampý Tamamlandý

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ÖDP : Maraþ'ý unutmayacak unutulmasýna izin vermeyeceðiz

Türk Kütüphaneciliði 21,1(2007), 75-87

Modern Muhafazakarlýk ve Liberal Politikalar Arasýnda Doðal Varlýklar: AKP nin Çevre Politikalarýna Bir Bakýþ

frekans araştırma

TÜRKÝYE SAÐLIK SEKTÖRÜNDE FÝNANSMAN: Paran Kadar Saðlýk

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

Cumhuriyet Halk Partisi

ÝÞ SAÐLIÐI GÜVENLÝÐÝ EÐÝTÝMÝ GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

Kafkaslarda Barýþa Giden Yol Savaþtan mý Geçmeli?

DANIÞMANLIK TEDBÝRÝ KARARLARININ UYGULAMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA TEBLÝÐ Perþembe, 30 Ekim 2008

Halil Kurt'tan Esnafı Sevindirecek Talep

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR





ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI

EKONOMÝDE GELÝÞMELER

KENTSEL KALKINMA ve YAÞAM KALÝTESÝ

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

5 DE. faturasýný ödemeyeceðiz pankart ve dövizleriyle Eðitim Sen þubeleri oluþturdu. Emek Partisi (EMEP) de Güvenli gelecek için herkese iþ, parasýz

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Cumhuriyet Halk Partisi

ïlk kongre kapanîrken : Avrupalî Türk gözü ile Avrupalî Türkler Altay Manço, IRFAM, Belçika

A R A Þ. G Ö R. B A H A D I R B U M Ý N Ö Z A R S L A N

TÜRK-RUS ÝLÝÞKÝLERÝ: SORUNLAR VE FIRSATLAR. Prof. Dr. Ýlter TURAN

NİSAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99

Cumhuriyet Halk Partisi

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

ESKÝÞEHÝR'DE ÇOÞKULU 1 MAYIS

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

13 Kasým 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayýmlanan Bakanlar Kurulu kararýyla, çeþitli üniversitelerde

Doğukan Türkekul Akgün TURK Seda Uyanık. Tarih: Başlık: Budapeşte Gezi Notlarım. Budapeşte Gezi Notlarım

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

*** TOSYA KENT REHBERİ ***

Liderlik Üzerine Bir Analiz

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Eylül Ayı Toplantısını Yaptı

ÇEVREMDE SAÐIM SOLUM SORUN

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Ortak Ýsmi Hisse Tutarý Ortaklýk Payý (%) Ýzulaþ A.Þ YTL 18,13. Ýzbeton A.Þ YTL 15,03. Ýzenerji A.Þ

35 YKR. Cumhuriyet Savcýsý ndan. ders gibi karar!

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

mmo bülteni ekim 2005/sayý 89

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

Zigana'da çýð felaketi

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

Haberler / News. Dizin / Index. Hayýrsever iþ adamýndan

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Yaz l Bas n n Gelece i

10SORUDA AİLE SİGORTASI

GÜNEÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: Ev Tel: Türker Alkan Zor iþ. Mustafa Andýç

TBMM MİLLETVEKİLLERİ Cinsiyete göre dağılım. TBMM MİLLETVEKİLLERİ Partilere göre dağılım YEREL YÖNETİMLER KADIN ORANI (%)

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

22-23 Aralık 08, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara

Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri

Baþkan Hisarcýklýoðlu: Reformlarýn hayata geçmesi için hükümetle çalýþacaðýz


İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI

Günlük Kent Gazetesi

TAKIM KURMA. 4) Üyeler arasýnda yüksek derecede güven duygusu geliþmiþtir. 2. TAKIM ÝLE ÇALIÞMA GRUBU ARASINDAKÝ FARKLILIKLAR :

Transkript:

YIL:3 SAYI:754 35 YKR 16 EKÝM 2008 PERÞEMBE GÖREN ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 24 26 Cep Tel: 05558581898 Mehter Marþýyla Açýlýþ! Hasan Kaya h.kaya@ggs.ch Kýrþehir'de bastonlu eylem Ehl-i Beyt Vakfý'nýn Eyüp'teki genel merkez binasýnýn açýlýþý mehter takýmýnýn konseriyle baþladý. Osmanlý Devletinde savaþa giden askerleri cesaretlendirmek ve yüreklendirmek için kurulan mehter takýmýnýn "72 milleti bir gören, savaþa, þiddete ve insana kýymayý yasaklayan Alevilikle ve Anadolu hümanizmasýnýn öncüleri olarak nitelenen Alevilerle nasýl bir ilgisi olduðu merak konusu oldu. Fermani Altun'un mehter takýmýyla nereyi fethe gittiðini bilmiyoruz ama Alevilerin gönlünü ve aklýný fethedemeyeceði kesin. Ýþte 3 hilalli bayraklarýn dalgalandýðý Ehlibeyt vakfýnýn açýlýþýyla ilgili Milliyet'in haberi: Bakan Güler Nevþehir'e geliyor Bu kriz ezber bozacak Köþa Yazýsý Köþa Yazýsý >>2 DE Yüksel Iþýk(*) Kentimizi kim yönetecek: parlak isimler mi, kollektif akýl mý? >>2 DE Türkiye Görme Engelliler Derneði Genel Merkezi tarafýndan Kýrþehir'de beyaz bastonlu yürüyüþ ve eylem gerçekleþtirildi. Türkiye Görme Engelliler Derneði Genel Merkezi (TÜRGEM) tarafýndan, 19. Dönem Olaðan Genel Kurulu Kýrþehir'de gerçekleþtirildi. Terme Otel'de gerçekleþen ve 2 gün süren kongreye Çanakkale, Malatya, Konya, Kahramanmaraþ, Gaziantep, Batman, Ankara, Mersin ve Ýstanbul'dan yaklaþýk 200 kiþi katýlýrken, tek listeyle kongreye girerek 118 oy alan Ahmet Cantürk tekrar genel baþkan seçildi. Kongre sonrasýnda yaklaþýk 200 görme engelli vatandaþ, Ankara Caddesi Valilik önünden baþlayarak Terme Caddesi üzerinde bulunan Atatürk Anýtý önüne kadar beyaz bastonlu yürüyüþ ve eylem gerçekleþtirildi. Cep telefonlarýnýn zararý kanýtladý 10 yýl cep telefonu kullanan kiþilerde kanser hastalýðýna yakalanma olasýlýðý 'önemli oranda' artýyor >>3 DE Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Dr. Hilmi Güler, bugün Nevþehir'e gelerek, doðalgaz yakma törenine katýlacak. Validen Meslek Lisesinde inceleme Nevþehir Valisi M. Asým Hacýmustafaoðlu, Nevþehir Endüstri Meslek Lisesi ek binasýnda incelemelerde bulundu. Karþýnýzda CHP'nin Ankara adayý Ankara Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý için CHP lideri Deniz Baykal, SHP Genel Baþkaný Murat Karayalçýn'la büyük ölçüde uzlaþtý. CHP Genel Merkezi'nde bir araya gelen Baykal ve Karayalçýn basýn toplantýsý düzenledi. Deniz Baykal toplantýda þunlarý söyledi: - Ankara yeni bir belediye þansýný önümüzdeki seçimlerde kullanma kararýnda gözüküyor. Bizlere de bu bekleyiþe uygun bir anlayýþ içinde davranmak gerekiyor. >>6DA Emel Sungur sunguruzman@hotmail.com KORKUYORUM, KORKUYORUM, KORKUYORUM Köþa Yazýsý Ufuk Uras Kürt sorunu çözülebilir >>3 DE >>4 DE Tarikatlar, Cemaatler, Yolsuzluklar ve AKP Hükümeti Paneli TMMOB Ankara Ýl Koordinasyon Kurulu ve KESK Ankara Þubeler Platformu tarafýndan düzenlenen ve baþta Ankara Tabip Odasý, DÝSK, Türk Ýþ þubeleri olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerince desteklenen "Zamlara, Yoksulluða, Yolsuzluða, Hak Gasplarýna Son Vermek Ýçin AKP yi Durduralým!"

2 16 EKÝM 2008 PERÞEMBE h.kaya@ggs.ch Hasan Kaya Yüksel Iþýk(*) Kentimizi kim yönetecek: parlak isimler mi, kollektif akýl mý? Bu kiriz ezber bozacak Kapitalizmin devreli krizler yaþadýðý, deðiþik dönemlerde dünyanýn bu krizlerle sarsýldýðýný biliyoruz. Yaþanan kriz henüz 1929 krizi düzeyinde olamamakla birlikte geliþi ve geliþmesi ile onu aþacak gibi gözüküyor. Batan bankalardan sonra batmanýn eþiðinde olan devletler de gündeme geldi. Bankalarla sýnýrlý olduðu ve öyle kalacaðý gösterilmek istenen kriz henüz üretimde etkilerini göstermedi. Ancak bir sonraki adýmýn üretim olduðu ve asýl etkilerinin de o zaman görüleceðini þimdiden söylemek mümkün. Bazý çevrelerin söylediðinin aksine kimsenin bu krizi kapitalizmin sonu olarak gördüðü yok. Ancak haklý olarak böylesi dönemlerde kapitalist sistemin sorgulanmasý kaçýnýlmaz oluyor. Bundan kaçanlarýn, krizi kapitalizm ile iliþkilendirmekten uzak, krizin faturasýný banka üst düzey yöneticilerine kesmesi, krizin boyutlarýný piyasalarý rahatlatma adýna saklamaya çalýþmasý, ýsrarla mali veya banklar sistemi ile sýnýrlý göstermesi, krizin doðrudan kapitalist sitemin iç çeliþkilerin ürünü olduðunu gizlemeye yetiyor. Kim ne derse desin bu kriz bal gibi kapitalist sistemin bir krizi ve kapitalizmin ebedi olmadýðýnýn açýk bir göstergesi. Yaþamakta olduðumuz krizi öncekilerden ayýran önemli bir nokta ise, dünya ekonomisinin küreselleþme ile ulaþtýðý düzeyinden dolayý salt geliþmiþ kapitalist ülkelerle sýnýrlý kalmayacaðý, azgeliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelere de uðrayacaðýdýr. Belki de en yýkýcý etkilerini azgeliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerde göreceðimiz krizin kontrol altýna alýnmasý için alýnan ve alýnmakta olan önemlerin birçoðu þimdiden baþarýsýz olurken, krizin varacaðý derinliði de bize gösteriyor. Alýnan önemler içinde en baþarýsýz önemlerin hamdolsunlu önemler olduðunu da en kýsa zamanda göreceðiz. Bu boyuttaki ekonomik krizlerin salt ekonomik etkilerinden söz etmek son derece yanlýþ olur. Zaman içinde krizin sosyal ve siyasal etkileri olacaðýný görmezden gelmek, kriz sonrasý oluþacak yeni dengeler karþýsýnda hazýrlýksýz yakalanmak anlamýna gelir. Her kriz yeni bir baþlangýç anlamýna geldiði içindir ki, kapitalist sistem içinde kalýnsa dahi sistemin bazý unsurlarýnýn sonu olduðunu þimdiden söylemek mümkün. Örnegin bankalar sisteminin tümden yeniden mercek altýna alýnacak olmasýndan baþka, uzun bir süre küresel liberal ekonomi, özelleþtirme laflarý eskisi kadar sýk ve kolay aðza alýnacak gibi gözükmüyor. Yine liberal ekonominin erdemlerinden söz ederek demokrasi ve insan haklarý ile kolayca kurulan baðýn ne kadar dillendirileceðini de önümüzdeki dönemde görmek mümkün olacak. Ama þimdiden görünen; herkesin kolayýndan zenginleþeceði, refah içinde bir yaþam süreceðinden söz etmenin de o kadar kolay olmayacaðý. Aksine iþten çýkarmalar, iþsizlik, yoksullaþma, sýkça duyacaðýmýz kavramlar olacaklar. Kamulaþtýrma, banka kurtarma operasyonu olmanýn ötesinde, üretim alanlarýnýn da kamulaþtýrýlmasý ile gündeme gelecek. Bu durum karþýsýnda özelleþtirme hayranlarý sus pus olurlar mý bilinmez ama uzunca bir zaman, özelleþtirmenin nimetlerinden ve getirisinden isteseler de söz edemeyecekler. Dünya siyasetinde beklenebilecek en önemli deðiþim; tek kutuplu bir dünya ve ABD nin belirlediði dünya siyaseti, krizde aldýðý ekonomik yaralardan dolayý artýk mümkün olmayabilir. AB nin siyasi karar almaktaki yetersizliði, ekonomik güç kaybý ile daha da belirgin hale gelebilir. Rusya ve Çin in krizden etkilenme düzeyine baðlý olarak Ortadoðu ve Kafkaslarda, mevcut durumdan farklý bir durumla karþý karþýya kalýnabilir. ABD den boþalacak birçok alanda yeni aktörlerin yeni roller üstlenmesi, önümüzdeki dönem söz konusu olabilir. Hepsinden önemlisi, krizin boyutlarý þimdiden emek ile sermaye arasýndaki çeliþkiyi tüm hýþmý ile su yüzüne çýkartacak gibi gözüküyor. Bir baþka söylemle; kriz emek ile sermaye arasýndaki uzlaþmaz çeliþkiyi su yüzüne çýkarmakla kalmayacak, iþçi hareketinin yeniden þekillenmesini beraberinde getirecektir. Yýllar içinde düþürülen ücretlerin alým gücünü sýnýrlamasý, küçük krediler ve kredi kartlarý ile çalýþanlarýn, emeði ile geçinenlerin borçlandýrýlmasý ile aþýlmýþ olmasýnýn da sonuna geliyoruz. Bu da bir yandan üretim alanlarýnýn daralmasýný ve iþsizliðin giderek artmasýný getirirken, sýnýf mücadelesini keskinleþtirecektir. Bir sonraki adým; giderek güçlenen sendikal hareket, grev ve sokaklara çýkan mavi iþlikler olacaktýr. Sýnýf mücadelesi doðal olarak diðer kimliklerin geri çekilmesini ve sýnýfsal kimliklerin öne çýkmasýný zorunlu kýlacaktýr. Bu durum; son yirmi yýlda yaþanan savrulmalarla sýnýf mücadelesinin uzaðýnda küresel liberal ekonomi ve yenidünya düzeni içinde öne çýkan etnik ve dini kimlikler üzerinden politika yapanlarýn düþtüðü gerici milliyetçi çizginin sonuna yaklaþýldýðý anlamýna gelirken, yeni bir sol hareketin þekillenmesinin de baþlangýcý olacaktýr. Yerel seçimlerin yaklaþmasýyla birlikte, partilerin, baþta büyük þehirler olmak üzere, aday arayýþlarý, enteresan bir hale bürünmüþ görünüyor. AKP nin, CHP nin kalesi görünümündeki Ýzmir i almak için ürettiði kent politikalarýna deðil de, Hülya Koçyiðit gibi baþka alanýn ün üne ihtiyaç duyduðunu daha önce yazmýþtým. Buna mukabil Ýstanbul u geri isteyen CHP ninse Ali Müfit Gürtuna ihtimalini bile düþündüðü söyleniyor. Ankara ise bir kez daha Gökçek-Karayalçýn çekiþmesine sahne olacak gibi görünüyor. Öyle ki, adaylarýn adlarýnýn yarattýðý kamaþma, bu yerel seçimlerde de kent halkýnýn ihtiyaçlarýna çözüm üreten dört baþý mamur senaryolarýn tartýþýlmasýný engelleyecek bir hale bürünmüþ bulunuyor. Modern kent yönetimleri, kentliler için, esas olarak, ucuz, zahmetsiz, rahat bir gündelik yaþam sunmayý hedefler. Bununla da yetinmez; bu hizmetleri sunmadan önce kentlilerin görüþ ve düþüncelerini almayý; üretilen proje konusunda halkýn katýlýmýný da önemser. Dolayýsýyla belediyelerin görevi, ürettiði hizmetleri, hizmetten yararlanacak olanlarýn onayýný alarak, kýsa sürede ve olabildiðince nitelikli, kaliteli ve elbette kamusal açýdan uygun bir bedele üretebilmektir. Bu nokta, bizi, uzun süredir, yerel yönetimler söz konusu olduðunda mutlaka deðinilme ihtiyacý duyulan katýlým kavramýna götürmektedir. Rantcý politikalar, kenti yoksullaþtýrmaktadýr Kent yönetimleri, bugüne dek, katýlýmdan, kendilerince beðenilen iþ ve iþlemler hakkýnda kamuoyunu bilgilendirmeyi anlamýþlardýr; yani tek taraflý bilgi vermenin adýna katýlýmcýlýk demiþlerdir. Oysa katýlým, karþýlýklý iliþkiyi gerektirir. Kent yönetimi, kenti, seçimlerde yetkisini devraldýðý halk adýna kenti yönetir; hani terim uygun düþerse kent yönetimine vakfedilen görev, (Erbakan ýn kulaklarý çýnlasýn)bir çeþit garsonluktur. Bu nedenle de attýðý her adýmda, kentlilin o adýmý atýp atmamasý konusundaki düþüncelerini öðrenmekten; adým atýldýktan sonra da her etapta sürece doðrudan katýlýmýný saðlamakla mükellef olmalýdýr. Bu nokta, kent yönetiminin kendisini nasýl tanýmladýðýyla da doðrudan ilintilidir. Bilinir ki, Türk kamu yönetimi anlayýþý, her þeyi bilen yönetici elitlerden ibarettir. Yönetici elitler, kenti yönetme yetkisini bir kez aldýktan sonra, bu yetkiyi veren kent halkýnýn ne istediðini pek merak etmezler. Bu nedenle seçim süreçlerinde, kolay ve ucuz ulaþým, yemyeþil bir çevre, ucuz bir yaþam vaatlerini, daha iktidarlarýnýn ilk gününde unutarak, kentin her zerresinde rant üreten projelere meyletmektedirler. Rant projelerinden kent halkýnýn istifade etmesiyse boþ bir hayal olarak kalmaktadýr. Kenti rant eksenli yönetme süreçleri, hem kent halký açýsýndan hayatý çekilmez hale getirmektedir hem de kent yoksulluðunu artýrmaktadýr. Doç. Dr. Filiz Çulha Zabcý nýn da dikkat çektiði gibi, yoksulluk, ekonomik olmasý kadar, toplumsal, siyasal ve kültürel boyutlarý da bulunan bir durumdur. Giderilmesi de, ancak çok yönlü geliþtirilebilecek bir kent senaryosuyla mümkün olabilir. Her kurumun amacýný belirleyen, hedefe ulaþmasýnýn yollarýný çizen bir senaryoya, yani yol haritasýna ihtiyacý vardýr ve böyle bir yol haritasýnýn varlýðý, o haritaya uygun aktörlerin bulunmasýný kolaylaþtýrýr. Mart 2009 da yapýlacak seçimlerin ayýrdedici sorusu þudur; kentleri, kente dair senaryosu bulunan ve bu senaryoya uygun görevleri üstlenecek þahsiyetler mi yönetecek yoksa parlak isimlerin deneme yanýlma yöntemine yeniden mi teslim olacaðý? Bu sorunun yanýtý kendi içindedir. Geleneksel yönetim modelinin baþarýsýnýn þansa baðlý olduðu mevcut uygulamalardan da görülebilir. Nice kahraman baþkan isim, yönettiði kenti içinden çýkýlmaz hale getirirken, kente dair bir senaryosu bulunan yönetimlerin baþarý þansý yakaladýðý ortadadýr. Sürecin nasýl bir sonuç üreteceðini önceden görebilmenin olanaklý olmadýðý geleneksel yönetim modeli, bir yandan aþýrý bürokratik ve merkezileþmenin baskýsýyla karþý karþýyadýr; öte yandan izlediði deneme yanýlma yöntemi ve bunun sonucu oluþan riskli giriþimler ve kent halkýyla gerçekleþtirilen düþük iletiþim sistemleri alt kadrolarda da hem güçsüzlük hissi yaratýr hem de kuruma karþý yabancýlaþmayý körükler. Kentler bir iþletme deðildir Elbette kahraman baþkan ýn bir de kadrolarý vardýr ve herkes bilir ki, bu kadrolarýn seçimi de þansa kalmýþtýr. Hangi yöntemlerle seçildiði belli olmayan yöneticilerin en ayýrdedici özelliði otoriter oluþlarýdýr ve otoriter kadrolarýn yönetme süreçlerinde þeffaf olabilmesi, hesap verebilirliði, demokratik aktif katýlýmcýlýðý dikkate almasý bir çeþit mucize niteliðindedir. Nitekim, yasada olmasýna raðmen, Kent Konseylerinin, birer formalite olmanýn ötesine geçememesinin asýl nedeni, herþeyi bilen bir anlayýþýn kent yönetimlerine egemen oluþudur. Her þeyi bilen kent yönetiminin halkýn onayýndan geçen bir kent senaryosu, bir çeþit yol haritasý bulunmadýðý için kendisinin gördüðünü kentin ihtiyacý sanma yanýlgýsýna düþmesi iþten bile deðildir. Örneðin, baþkanlardan biri, Türkiye de en çok köprülü kavþak, alt üst geçit yapan belediye diye övünürken, diðeri, en çok tekerlekli sandalye daðýtan belediye ünvanýyla; biri, okullarýn ihtiyacýný en çok gideren belediye ünvanýný elinden býrakmazken, bir diðeri, ören ve turizm yerlerine vatandaþý en çok götüren belediye ünvanýný öne çýkarmaktadýr. Birinciliði ellerinde tuttuklarý hizmetler in, gerçekte halkýn ve kentin ihtiyacý olan hizmetler olup olmadýðýnýn bir önemi yoktur. Zaten onlarýn gözünde kent yönetimleri, kamusal hizmet aracý olmaktan çýkýp, müþterisini belirleyen iþletmeler olmak durumuna gelmiþlerdir. Kentin neye ihtiyacý olduðunu belirlemek için halkýn baþ aktör olarak algýlandýðý bir kent yönetim modeline ihtiyaç vardýr. Bu modelde göz kamaþtýrýcý yahut kahraman baþkan a ihtiyaç yoktur. Bu modelin en önemli hareket noktasý, kentin fotoðrafýnýn kentliyle birlikte çekilmesini saðlayan mekanizmalardýr. Buradan bakýldýðýnda, son onbeþ yýl içinde, yaþanmaz hale getirilen kentlerimizin nasýl bir anlayýþla yönetilmesi gerektiðinin ipuçlarýna rastlanýlmaktadýr. Bunun için öncelikle kentlerimizi yönetmeye aday her politik partinin o kente dair bir senaryosu; bu senaryoya uygun ve ortak akla riayet edecek bir baþkan adayý ve ortak akýl ile hareket edecek bir kentli ekibinin olmasý gerekmektedir. Görünen o ki, kentlerimizin parlak isimlerden çok, kenti yaþanabilir hale getirecek bir yönetim modeline ve bu modeli uygulayabilecek kollektif akla ihtiyaç vardýr. (*)Gazeteci-yazar Alevihaberajansi.com

16 EKÝM 2008 PERÞEMBE Evde oturduðum günlerde yetiþebildiðim Cep telefonlarýnýn zararý kanýtlandý Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ 10 yýl cep telefonu kullanan kiþilerde kanser hastalýðýna yakalanma olasýlýðý 'önemli oranda' artýyor Uluslararasý Kanser Araþtýrma Merkezi nin (CIRC) yaptýðý kapsamlý bir araþtýrmanýn ilk sonuçlarýnýn, cep telefonlarýnýn saðlýða zararlý olduðunu gösterdiði bildirildi. Belçika nýn yüksek tirajlý gazetelerinden "Le Soir", bugünkü baskýlarýnda manþetten verdiði haberde, CIRC nin 13 ülkede yaptýðý çalýþma ve araþtýrmalarýn ilk sonuçlarýný açýkladý. Merkezin araþtýrma sonuçlarýnýn, cep telefonlarýnýn saðlýða zararlý olduðuna iliþkin iddialarý teyit ettiðini yazan gazete, bilimsel verilerin son derece endiþe verici olduðunu belirtti.gazetenin aktardýðý araþtýrma sonuçlarýna göre, 10 yýl cep telefonu kullanan kiþiler için kanser hastalýðýna yakalanma olasýlýðý "önemli oranda" artýyor. Araþtýrma sorumlularýndan Elisabeth Cardis, bu sonuçlarý açýklarken, "temkinli olmak" gerektiðini, devletlerden, sigaranýn zararlarýna karþý alýnan önlemleri cep telefonlarýna karþý da Petrol KIRÞEHÝR<------------>HACIBEKTAÞ Üniversite Otel Ýnþaatý Üniversite Kampus Arazisi <-----------------BEÞTAÞ 643m2 Emel Sungur sunguruzman@hotmail.com KORKUYORUM, KORKUYORUM, KORKUYORUM ölçüde farklý televizyon kanallarý izleyerek topluma sunulan programlarýn nitelik ve içeriklerini anlamaya çalýþýyorum. Ve bu programlar bende biraz daha korku,biraz daha kaygý yaratýyor. Çok mu geç kaldýk,artýk birliktelik mümkün deðil mi? Sorularý ve bu sorularýn yüzlercesi sýra sýra diziliyor. Siyasetten uzak,en doðal duygularýný dile getiren analarýn barýþ çaðrýlarý dahi kimileri tarafýndan yanlýþ anlaþýlýyor, kimileri tarafýndan kulaklarý pamuklarla týkalý, gözlerde kara gözlükler olduðu içinse duyulmuyor ve görülmüyor. Topraklarýmýzda karýn içinden fýþkýran kardelen yerine artýk kan ve kin fýþkýrýyor. 587m2 638m2 626m2 634m2 617m2 609m2 610m2 öngörmelerinin henüz talep edilmediðini belirtti. Cardis, "Bugünkü mevcut bilgi ve verilerin, çocuklardan cep telefonlarýný mümkün olduðu kadar az ve makul ölçülerde kullanmalarýnýn istenmesini, sabit telefonlara öncelik verilmesini gerektirdiðini" ifade etti. Cep telefonlarýna iliþkin, binlerce hasta üzerinde sürdürülen araþtýrmalarýn kesin sonuçlarýnýn gelecek yýl ayrýntýlý olarak açýklanacaðý, basýna yansýyan ilk sonuçlarýn "abartýlmamasý ve temkinli bir þekilde analiz edilmesi gerektiði", bunlarýn ilk aþamada "kamuoyu için deðil bilim adamlarý için açýklandýðý" bildirildi. (aa) Karadeniz in fýndýk dallarýnda gözyaþý ve sevgisizlik yapraklarýn arasýna sýmsýký yerleþmiþ sarýp, sarmalamýþ bütün fýndýk bahçelerini. Aydýn ýn incir (yemiþ) aðaçlarý kokusunu ve aðacýn gövdesinden sýzan balýn yerinde acý feryat sesleri inliyor her yerde. Korkuyorum kaybedeceðiz diye bütün sevgilerimizi, sevgililerimizi, Daha önce zor yýllarda kaybettiðimiz bütün yarým kalan sevgilerimizin yerine çok daha büyük acýlar, kayýplar ve onarýlmaz yaralar bu topraklara hýzla yakýnlaþýyor. Ve maalesef bu topraklar üzerinden bir kum fýrtýnasý gibi gelip geçmeyeceðini, yerleþip herkesi tüketene kadar gitmeyeceðini görüyorum. Bitirdiðinde geriye ne yazýk ki ne Anadolu Kültürü, ne farklýlýklar,ne þalvarýmýzýn gülleri, renkleri kalmayacak. Yazmalarýmýzýn oyalarý artýk renk renk olmayacak ne kadar zorlasak ta tükenecek tüm bu canlýlýk. Elbette bu denli acýdan sonra yaþayanlar olacak bu topraklarda ancak unutulmamalý ki yarým olacak, öksüz kalacak,yetim olacak bu topraklar. Korkuyorum; dilleri, kelimeleri,gözleri ve yürekleri bu acýnýn derinliðini sesli söyleyemeyenlere duyurmak istiyorum. Hiçbir kiþi,hiçbir deðer, hiçbir ekonomik güç bu birlikte yaþamýn güzelliðinden daha önemli olamaz. Dedebað Fýrýn ------>MERKEZ Kýz Öðrenci Yurdu Erkek Öðr.Yurdu Hüseyin Sümen in evi SATILIK ARSALAR Çep: 0535 764 26 72 Tel: 0384 441 32 65 Susmayýn söyleyin sessizler bu acýmasýz ölümlere itiraz edin giden bugün benim çocuðum yarýn senin çocuðun deðil bugünküde dünküde benim çocuðum diyelim.ýki gün önceki yazýmý içerik olarak destekleyen ancak baþlýða analar ve babalar aðlamasýn diye bir baþka yazýyý okudum. Hiçbir kuþkum hiçbir kaygý ve kafamda hiçbir soru iþareti yok babalarýn yanan yürekleriyle ilgili. Ancak dedim ya BEN ANAYIM karnýmda baþladým emek vermeye, belki hiç yemediðim,koþullarým nedeniyle ulaþamadýðým yiyecekleri onun için yedim, yeni giyecekler bulamasam da belki ilk kez elimle de olsa bol bir elbise dikerek karnýmýn için de büyüyen bu canlý rahat etsin istedim, kova taþýdým ama daha dikkatli,uykusuz kaldýmsa da onun içinde olsa iki ara da bir derede gözümü kapatýp dinlenmeye çalýþtým onun için, hayatta hiç muz yemedim belki ancak elime bir gün muz geçtiði zaman çocuklarým daha önce muz yememiþse çürütme pahasýna da olsa boðazýmdan aþaðý inmeden çürüyüp gittiði ne çok olmuþtur. Büyük þehirler de ekonomik koþullar nedeniyle aileye katkýsý olsun diye kadýnlar evlerde temizliðe giderler orada onlara sunulan yemekleri yerken çok boðazlardan aþaðý inmeyen lokmalar olmuþtur, takýlýr inmez aþaðý takýlan lokma deðil karþýda duran evlatlarýnýn gözleridir,onlarýn açlýðý, onlarýn bu tadý bilmediðidir.çoðu kez izin alarak boðaza takýlan meyveler, yiyecekler evde bekleyen çocuklara taþýnýr. Karnýmýzda da özen göstererek (nedenli gösterebilirsek) büyüttüðümüz bebelerimizi dünyanýn havasýna kavuþturmak,soluk almak üzere karnýmýzý boþalttýktan sonra günlerce ellerimizi karnýmýza götürürüz, belki de severiz o boþalan karýnlarý. Ben Anayým; gece uyku nedir bilmeyiz günlerce,aylarca. Çok aðlamýþýmdýr küçüklüðünde çocuklarýmýn ateþi çýktýðýnda bir þey olacak kaygýsýyla aslýnda üþütmüþtür o kadar ama ona bir þey olacak kaygýsý yaþamýmýz da her þeyin önüne geçer. Diþi çýkar huysuzlanýr acaba çok mu acý çekiyor,onun yerine ben yaþasaydým bunu deriz en sýradan diþ çýkarmaya bile. Bu arada kýz mý erkek mi,birinci çocuk mu,beþinci çocuk mu hiç mi hiç fark etmez biz analar için karnýmýz da özenle, titizlikle emek vermeye baþladýðýmýz bu umutlarýmýz, geleceðimiz belki de asýl yeni baþlayan yaþamýmýz gidiyor, tükeniyor. ANALAR HEP BÝRLÝKTE SAHÝP ÇIKALIM HEPSÝ BÝZÝM ÇOCUKLARIMIZ. Hepimiz karnýmýzda büyüttük, fidanlarýmýzý. Kimini büyük ülkeler!istedi diye býraktýk topraðýn altýna, kimini 1970 lerde býraktýk, kimini 1980 ler de ve hala devam ediyor. Karýnlarýmýzda özenle büyütüp, beslediðimiz kuzularýmýzý topraðýn altýna býrakýp sýrtýmýzý dönüp gitme gerçeði. Kaç ana kim bilir açýlan soðuk mezarýn içine kuzusu yerine kendini atmak SATILIK TARLA 250 dekar8 parça tarla satýlýktýr. Müracat: Hasan Danacý Tel: 0384 441 31 62 istemiþtir. Kaç ana kim bilir. Ananýn doðusu,batýsý, güneyi, kuzeyi olmaz her ana kendi gibi kokan kýnalý kuzularýný karnýn da yetiþtirir, büyütür, sera gibi özel korunmalýdýr o karýn o süreçte. Daha önce kim bilir kaç kez koca tekmesi,baba dayaðý yemiþtir o karýn, o karýna yine tekme atýlýyor olsa da ana tarafýn dan ilk korunmaya alýnan yerdir o karýn. AÐITIN DA DÝLÝ OLMAZ.AÐIT ACIDAN YAKILIR.ÇOCUKLARIMIZI DÜNYAYA GETÝRÝRKEN ÇEKTÝÐÝMÝZ O ACI BELKÝ DE BU KÝRLÝ DÜNYAYA GETÝRÝRKEN KORKUMUZDANDIR,YAÞAYACAKLARINI ÖNCEDEN GÖRMÜÞ OLMAMIZDANDIR. Dünyaya getirince gözümüzle görmeden, koklamadan dünyaya geldiðine inanamadýðýmýz yavrularýmýz gidiyor analar nerdesiniz. Yedikleriniz boðazýnýzdan rahat geçiyormu, gezdiðiniz, gördüðünüz yerlerde mutlu musunuz, hiç aklýnýza gelmiyor mu bu gidenlerin de ana kuzusu olduðu, hiç aklýnýza gelmiyor mu onlarýnda analarýnýn kokularý gibi koktuðu, evlatlarý kaç yaþýnda olursa olsun analar için hala ana sütü koktuðu, nerdesiniz,ne zaman hep birlikte isyan edeceðiz. Kimimiz evlerimizde kendi kendimize yanýyoruz, kimimiz bu benim köylüm diye ona yanýyoruz, kimimiz bunun ten rengi böyle, kimimiz dili böyle, kimimiz inancý böyle deðip sýnýflandýrýyoruz ve ona göre yanýyoruz. ANALAR BÝZ BUNU YAPAMAYIZ HEPSÝ KARNIMIZ DA BÜYÜYOR, HEPSÝ BÝZÝM KUZUMUZ, HEPSÝ BÝZÝM GÖZ BEBEÐÝMÝZ ÇOK GEÇ OLMADAN ÇIKIN EVLERDEN MEYDANLARDA SADECE EVLATLARIMIZ ÝÇÝN BAÐIRALIM, HÝÇ BÝR SÝYASÝ PARTÝ, HÝÇ BÝR SÝYASÝ KAYGI, HÝÇ KÝMSEDEN KORKMADAN, HÝÇ BÝR FARKLILIK DÜÞÜNMEDEN SADECE ÇOCUKLARIMIZ ÝÇÝN HAYKIRALIM. ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESÝN, ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESÝN, ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESÝN. SÝYASÝ PARTÝLER,ÜLKEYÝ YÖNETENLER, ASKERLER, SÝVÝLLER, DOÐU, BATI, AVRUPA, AMERÝKA BU SESÝN GÜCÜNÜ GÖRSÜN. Hala karnýmýzda bebelerimizin býraktýklarý yer sýzlýyor elimizi götürünce hissediyoruz. BÝZ ANAYIZ. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 30 09 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 35 38 Adliye 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 H.B.V Kültür Merkezi 441 33 94 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 38 08 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Türkiye Ýþ Bankasý 441 35 07 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M.K.Baþkanlýðý 441 36 80 Rýfat Kartal Huzurevi 4413338 Sulucakarahöyük Gzts 441 39 47 Taþýyýcýlar koop 441 20 06 Nevþehir Seyahat 441 30 43 Þanal Seyahat 441 33 59 Mermerler Seyehat 441 21 73 Dergah Taksi Duraðý 441 25 25 Terminal Taksi 441 27 97

ARAÞTIRMA 16 EKÝM 2008 PERÞEMBE Ufuk Uras Kürt sorunu çözülebilir Türkiye nin yakýn tarihi de gösteriyor ki, parti kapatma, varolan siyasal ve toplumsal sorunlarýn çözümüne çare olmuyor. Üstelik yargý yollarýný kullanarak toplumsal ve siyasal sorunlara çözüm arayan zihniyetlerin de demokrat olmadýðý görülüyor. Parti kapatma davalarý, sorunlara çözüm aramak yerine yasak koymayý tercih eden bir yönetim anlayýþýnýn uzun yýllardýr en çarpýcý uygulamalarýndan biri olageliyor. Konu malum; ister Vilayat-ý Þarkiye veya Þarkî Anadolu ya da Doðu ve Güneydoðu Anadolu deyin; isterseniz Kalkýnmada Öncelikli Yöreler veya eski OHAL Bölgesi deyin, ora da bir sorun var. Sorunun yeri de belli, sorundan etkilenenler de; hatta sorunun nedenleri, sonuçlarý ve tezahür ediþ biçimleri de... Ýþte Cumhuriyet tarihi boyunca katlanarak büyüyen ve bir bölgeden tüm ülkeye yayýlan bu sorunu aþmanýn yolu demokratik ve siyasal çözümler üretmekten geçiyor. Çok uzun zamandýr biliyoruz ki, Kürt sorunu bir asayiþ sorunu olmadýðý gibi, yargýnýn veya askerin çözeceði bir sorun da deðildir. Ve bu konuya sadece ekonomik kalkýnma anlayýþý ile yaklaþmanýn mevcut sorunlarýn çözümüne yardýmcý olmadýðý da yine uzun yýllardýr biliniyor. Sorun, Türkiye toplumunun bir sorunudur. Çözüm yeri Türkiye dir. Çözüm biçimi demokratikleþme ve hoþgörüdür; farklý kültürlere saygý göstererek eþit yurttaþlýk iliþkilerinin geliþtirilmesidir; eþit koþullarda bir arada yaþama iradesinin güçlenmesi ve þiddet ortamýnýn sona erdirilmesidir. DTP'yi kapatma davasý ise bu çözüm yelpazesinin hiçbir yerinde bulunmuyor. Ýki milyondan fazla yurttaþýmýzýn oy verdiði bir partinin parlamento dýþýnda kalmasý kabul edilemeyeceði gibi, böyle bir yaklaþým, 2008 yýlýnda Türkiye'de halen yarý-askeri, otoriter bir demokrasi modelinin iþlediðini de gösteriyor. Bu otoriter devlet anlayýþý Türkiye de muhafazakar bir toplumu ne yazýk ki, büyük bir baþarýyla geliþtirdi. Otoriter bir düzende yaþamak adeta normal sayýldý; bu anlayýþa karþý çýkanlar, harekete geçirilen devlet güçleri tarafýndan þu ya da bu biçimde etkisizleþtirildi ve muhafazakar toplum otoriteye karþý çýkanlarýn tasfiye edilmelerine büyük ölçüde sessiz kalarak onay verdi. Ýþte bu otoriter anlayýþla barýþýk olmayan ve Kürt sorununu tartýþtýðý, doðrusuyla yanlýþýyla çözüm yollarý önerdiði için kapatýlan ve sol yelpazede de yer alan pek çok parti vardýr. Peki bu davranýþ varolan toplumsal sorunu ortadan kaldýrdý mý? Hayýr. Çünkü yasal düzeyde Kürt sorununu, maðdur olan toplum kesimleri adýna dillendiren bir siyasal odak olmaksýzýn anlamlý bir sonuca ulaþtýrmak mümkün deðildir. Bu nedenle de, DTP nin Anayasa Mahkemesi tarafýndan kapatýlmasý, sorunu aðýrlaþtýrmaktan baþka bir iþe yaramayacaktýr. Kapatýlmamasý için DTP yi herkesin kendine benzetmeye çalýþmasý da doðru bir tutum deðildir. Bir topluluðun düþünce, duygu, hassasiyet ve taleplerini dile getiren, demokrasi ve toplumda barýþ açýsýndan önemli bir sözcüyü açmaza almak, bizim aðzýmýzdan çýkan sözleri ona da söyletmeye zorlamak, aslýnda bir Türk sorunu da olan Kürt sorununun çözümüne hizmet etmiyor. DTP gibi farklý düþünen ve farklý kültürleri temsil eden partilerin varlýðý hem sorunun anlaþýlmasýný, hem de karþýlýklý birbirini anlamayý kolaylaþtýran, demokratik normlara ve iþleyiþe ortak uyumu adým adým geliþtiren barýþçý bir süreç için ciddi bir imkan sunuyor. O nedenle farklý kültürlerin siyasal temsilcilerinin de olmasýný içine sindiremeyenler, demokrasi konusundaki zaaflarýný bir kez daha gözden geçirmelidir. *** Son yýllarda ülkemizdeki bazý uygulamalarda, olumlu manada deðiþiklikler olmasýna karþýn, Kürt sorununun yasal zeminde çözümü yönünde kayda deðer adýmlarýn atýldýðý söylenemez. Örneðin çok sözü edilen radyo ve TV lerde Kürtçe yayýn konusu halen derli toplu bir sonuca ulaþtýrýlamamýþtýr. Anadil meselesi de halen çaðdaþ demokrasilerdeki gibi bir sonuca yönlendirilememiþtir. AKP hükümeti ve CHP ana muhalefeti bu sorunlara saðduyulu ve demokrat bir anlayýþla yaklaþmadýðý gibi, askeri yöntemlere baþvurmayý çözüm sanýyor ve yanýlýyor. Ýki yýl önce Kürt sorunu öncelikle benim sorunumdur diyen Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, þimdi Kürt sorunundan söz etmiyor. Sorunu, güvenlik sorununa indirgeyerek, þimdiye kadar defalarca denenmiþ olan ve çözüm üretmeyen sýnýr ötesi operasyonlara sýðýnýyor. Kürt sorununun demokratik ve siyasal zeminlerde çözümüne imkan tanýmayan bu zihniyet, þiddeti canlandýrmaktan baþka bir þeye yol açmýyor. Halbuki AB müktesebatýna uyum çerçevesinde yapýlan bazý yasal deðiþikliklerin yeni reformlarla desteklenmesi, mevcut deðiþikliklerin uygulanmasýndaki sorunlarýn giderilmesi ve her türlü çatýþma stratejisinden vazgeçilmesi, sosyo-ekonomik kalkýnma ve demokratikleþmenin gerçekleþebilmesi için de vazgeçilmezdir. Gündelik yaþamda normalleþmenin saðlanmasý, Doðu ve Güneydoðu illerinde yaþayan yurttaþlarýn insanca yaþama hakkýndan yararlanma ortamýnýn geliþtirilmesi, ihmal edilmiþlik duygusunun ortadan kalkmasý için de çok önemli bir adým olacaktýr. Kürt yurttaþlarýn Türkiye nin ayrýlmaz bir parçasý olmalarýndan, geçmiþte ve bugün kader birliði yapmamýzdan sevinç ve mutluluk duyuyoruz ve duymalýyýz da. Onlarsýz eksik kalýrýz. Ama, görmezden gelme, kabul etmeme, baský ve þiddet, Kürt sorununu çözememiþ ve yarayý kangren haline getirmiþtir. Þimdi tersi yapýlmalýdýr. Onlarýn özgürlüklerini yaþamalarý, Türkiye nin de özgürleþmesi demektir. Bunun için yapýlmasý gerekenler, artýk tarihte kalmýþ bir takým endiþe ve korkular ileri sürülerek ertelenemez. Hiçbir hukuksal, askeri vb. neden bu konuda gerekli olan açýlýmlarý geciktirmeyi meþru kýlamaz. Sýk sýk dile getirilen bir yaklaþým, silahlý bir örgütün varlýðý ve eylemleri devam ederken, bu alana iliþkin reformlarýn yapýlmasýnýn güç olacaðýna iliþkin gerekçelerdir. Evet, genel kamuoyu tepkisi anlaþýlabilir. Ancak, benzeri sorunlarýn yaþandýðý birçok ülkede, reformlarýn yapýlmasý eylemlerin sona ermesinden sonraya ertelenerek deðil, paralel bir süreçte çözülmeye çalýþýlmýþtýr. Türkiye açýsýndan da bu anlayýþla hareket edilmesi daha doðru ve sonuç alýcý olacaktýr. Öte yandan Türkiye de geliþmekte olan ortamý anlamamakta direnenler de bir kez daha düþünmelidir. Barýþý kurmak isteyenler silahla, mayýnla, bombayla inandýrýcý olamazlar ve olumlu bir sonuç alamazlar. Bunlarýn Türkiye toplumundaki þiddet ortamýnýn yükselmesine su taþýdýðý çok açýktýr. Böyle bir ortamdan medet umulmasý ise büyük bir yanlýþtýr. 21. Yüzyýl ýn ilk çeyreðini yaþadýðýmýz þu dönemde, silahlý mücadele yöntemi bitmiþtir ve bu tür sorunlarýn çözüm yöntemi þiddet deðil, demokratikleþmedir. Bu yüzden þiddetin mutlaka durmasý gerekiyor. *** Siyaset ve demokrasi yaratýcýdýr. Eþit koþullarda birlikte yaþamayý gerçekleþtirecek bir çözüm modeli, Cumhuriyet in demokratikleþmesine dayanan eþit-özgür yurttaþlýk hukuku ve sistemidir. Türkiye de tarihten miras aldýðýmýz çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü toplum yapýmýzýn bir gerilim ve çatýþma deðil, zenginlik ve güç kaynaðý olarak görülmesi için, yasal bakýmdan güçlendirilmiþ anayasal vatandaþlýk kavramýnýn içselleþtirilmesi gerekiyor. Bunun için 12 Eylül Anayasasý nýn sýrtýmýzdaki yüklerinden kurtularak, Türkiye nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarýna uyan demokratik bir anayasaya sahip olmamýz gerekiyor. Çünkü, Türkiye nin birçok bakýmdan bu noktaya gelmesinin müsebbibi bu Anayasa ve ona hayat verenlerdir. Bu Anayasa nýn, keza Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarýnýný bize sunduðu kaotik ve despotik Türkiye dir. Anadilin öðrenilmesi ve öðretilmesi üzerindeki tüm engel ve sýnýrlamalar kaldýrýlmalýdýr. Çünkü, toplumumuzun yapýsý çok dilli ve çok kültürlüdür. Kürtçe nin ve diðer azýnlýk dillerinin gündelik yaþamda etkin bir þekilde kullanýmý bu yapýyý daha da güçlendirecektir. Bu bakýmdan, ilk ve orta öðrenimden baþlayarak bu dillerin öðrenilmesi, üniversitelerde okutulmasý, gerekli yerel birimlerdeki hizmetlerin halka götürülmesini daha da kolaylaþtýrýyor ise fonksiyonunun yükseltilmesi yönünde düzenlemeler yapýlmasý yerinde olacaktýr. Kültürel ve dilsel özgürlükler konusundaki reform ve yasalarýn geniþletilmesi ile mevcut yasalarýn uygulanmasýný daraltan yönetmeliklerin bölge halkýnýn taleplerine cevap verebilecek þekilde yeniden düzenlenmesine özen gösterilmelidir. Adý ister af olsun, ister baþka bir þey, yeni bir sayfa açýlabilmesi bakýmýndan gerek Kuzey Irak, gerekse Türkiye daðlarýndaki binlerce insanýn yeniden olaðan demokratik ve toplumsal yaþama katýlýmýnýn yollarýný açan, umut verici barýþçý tedbirlerin oldu bittiye getirilmeden, ama daha fazla gecikmeye de neden olmadan hayata geçirilmesi gerekiyor. Bedel ödetme psikolojisini canlý tutarak elde edilebilecek çok fazla bir þey olmadýðýný dünya örnekleri gösteriyor. Bölgenin ekonomik, sosyal ve siyasal görünümü de süratle deðiþmek zorundadýr. Bunun için, bölge halkýnýn mevcut örgütleriyle iþbirliði ve koordinasyon içinde istikrarlý bir iyileþtirme (rehabilitasyon) programý uygulanmalýdýr. Bölgenin aðýr ve gerilimli havasýnýn insanlar üzerinde yarattýðý derin tahribatýn ve güvensizliðin aþýlmasý öyle hamasi nutuklarla olmaz. Kenti, kasabasý, köyü, mezrasý tahrip olmuþ, nüfus daðýlýmý bozulmuþ ve iktisadi yapýsý çökmüþ olan bölgenin çok güçlü bir master plan dahilinde yeniden ayaða kaldýrýlmasý gerekiyor. Ne tek baþýna devlet, ne de sivil giriþimler yetmiyor. Onlarýn yaný sýra uluslararasý bilgi ve mali desteðin de devreye sokulmasý yerinde olur. Yerel yönetim reformu, yerel yönetimler ile merkezi idare arasýnda etkin ve uyumlu bir iþbirliðinin tesis edilmesinin zeminini güçlendirecektir. Demokratik katýlýmcýlýk ilkesi çerçevesinde yerinden yönetim anlayýþýný ön plana çýkararak, bölgesel ve kentsel sorunlarýn çözümü için merkezi yönetimin kuþkulu ve mesafeli yaklaþýmlarýný ortadan kaldýracaktýr. Güven arttýrýcý tutumlarý geliþtirecektir. *** Bu konuda sadece devlete endekslenerek adým atmak da yanlýþtýr. Türkiye toplumunu, insanlarýn kaygý ve korkularýný da görmek gerekiyor. O nedenle geleceði eþit koþullarda birlikte yaþama anlayýþý üzerine kurmak, þiddete baþvurmadan sorunlara çözüm aramak ve üretme günlerini yaþýyoruz. Toplumda iç barýþýn saðlanmasý ve kültürlerin yakýnlaþmasý, birbirini daha fazla tanýmasý, önyargýlarýn aþýlarak birarada yaþama kültürünün geliþtirilmesi sorunlarýn çözümü doðrultusunda önemli adýmlar olacaktýr. Silah ve þiddetsever bir toplumda, silahlarý topraða gömün demek belki de büyük bir rahatsýzlýk yaratýyor, ama olmasý gereken budur. Bugün, Bir dönem kapandý. Artýk kulvar deðiþtiriyoruz. Bundan sonraki mücadele siyasal alanda ve yurttaþýn hak alma mücadelesi olarak geliþecektir kararý çok fazla vakit geçirilmeden alýnmalýdýr. Türkiye nin, tahammülsüzlük ve þiddet girdabýna yuvarlanmasýný istemeyen tüm demokrat ve barýþçý güçler yasakçý zihniyeti saðduyuya yönlendirebilmelidir. DTP hakkýnda açýlan kapatma davasýnda verilecek olan karar ya Kürt sorununun demokratik çözümünden yana olanlarý umutlandýracak, ya da çözümü Meclis te ve demokraside deðil, baþka yerlerde ve yöntemlerle arayanlarýn elini güçlendirecektir. DTP'nin Meclis te olmasý, tüm toplumun özlediði barýþýn gerçekleþebilmesi için önemlidir. DTP, yýllardan beri akan kanýn durdurulmasý ve sorunlarýn çözümü için bir þanstýr. Dar görüþlü bir yaklaþýmla DTP nin kapatýlmasý, bir þansýn daha harcanmasýna yol açacaktýr. Ölümlerin bütün toplumda yarattýðý derin acý, bizleri saðduyulu düþünmekten alýkoymamalýdýr. Bir kez daha yineleyelim ki, Türkiye de Kürt sorununun çözümü için atýlacak adýmlar yine Türkiye de olacaktýr. Bu iþ, toplumun ve ülkenin demokratik kuruluþlarýnýn, demokratik kamuoyunun, Meclis in ve siyasi partilerin, aklýselim, demokrat ve cesur yurttaþlarýn iþidir. (*) Bu yazý 28 Eylül 2008 tarihli Star Gazetesinin "Açýk Görüþ" ekinde "DTP Davasýndan Tavþan Çýkar mý?" baþlýðýyla yayýnlanmýþtýr.

16 EKÝM 2008 PERÞEMBE Orhan Pamuk: Yazarlarý Aþaðýlamak Türk Kültürünü Fakirleþtirdi "Dünyanýn kültürel merkezi yavaþ yavaþ yer deðiþtiriyor... Kendi kültür ve kimliðimizin benzersiz olduðuna, baþka kimsenin bizi anlayamayacaðýna inanýp içimize mi kapanacaðýz, yoksa kendi farklýlýðýmýzla ifade özgürlüðünü yan yana getirmeye mi çalýþacaðýz?" Orhan Pamuk'un Franfurt Kitap Fuarý'nýn açýlýþýnda yaptýðý konuþmanýn tam metnini yayýnlýyoruz. Bu benim Frankfurt Kitap Fuarý na dördüncü geliþim. En son 2005 yýlýnda, Alman Yayýncýlar Birliði nin Barýþ Ödülü nü almak için gelmiþtim. Þimdi kalabalýðýn içinde, bana o büyük þerefi veren Yayýncýlar Birliði nden dostlarý, Paulskirsche deki törende karþýlaþtýðým dünyanýn her köþesinden gelmiþ yayýncý ve editörlerimden bazýlarýný ve ayný gazeteci arkadaþlarý burada görmek sevindirici. Frankfurt Kitap Fuarý na ilk geliþimde, gittikçe büyüyen ve kalabalýklaþan bu mekânlardaki ilk adýmlarým bugünkü kadar rahat olmamýþtý. 1990 Eylülü nde, Almanca ya çevrilen ilk kitabým Beyaz Kale yayýmlandý. Kitabýn çevirisine bir ödül verilmiþ, ben ve çevirmenim de Frankfurt a çaðrýlmýþtýk. O zamanki yayýncým Dr. Unseld bana gülümsüyor, eleþtirmenler tatlý þeyler söylüyor, herkes bana iyi davranýyordu. Memnun ve rahat olmalýydým, ama gergindim ve bir hayalkýrýklýðý yaþýyordum. Ýçimize derinden iþleyen tüm hayalkýrýklýklarý gibi o zaman yaþarken tam adlandýramayacaðým þeyi, þimdi, on sekiz yýl sonra açýklýkla dile getirebilirim. Dünya kitap ve yayýncýlýk sanayiinin, Ýstanbul da hayal ettiðimden çok daha büyük ve zengin olduðunu Frankfurt ta görmenin hayalkýrýklýðý ve huzursuzluguydu bu. Bir kitapsever olarak Frankfurt Kitap Fuarý nýn büyüklüðü, zenginliði aslýnda beni sevindirmeliydi, ama bu büyüklükle birlikte, genç bir yazar olarak bu âlemdeki yerimin ne kadar küçük ve önemsiz olduðunu da aklýmýn bir köþesiyle acýyla kavrýyordum. Gözlerim salon salon, kat kat, bina bina fuarýn zenginliðinden, dünya yayýncýlýðýnýn renkliliðinden ve tek tek kitaplarýn çeþitliliðinden zevk alýrken, bu âlemde sesimi duyurmanýn, bir iz býrakmanýn, kendi farklýlýðýmý baþkalarýna fark ettirmenin ne kadar zor olduðunu da anlýyordum. Ýster genç ister yaþlý, Frankfurt a gelip bu duyguya, bu þaþkýnkýnlýða ve boþluk duygusuna kapýlmamýþ yazar yoktur diye düþünüyorum. Yalnýz kitaplarýn kalýcý, bizlerin geçici olduðunu hissettirdiði için deðil; bütün kitaplarýn, insanlýðýn bütün hafýzasýnýn, bütün seslerinin yanýnda bizim yerimizin ne kadar küçük olduðunu hissettirdiði için de, Frankfurt ta bulunmanýn, týpký bir camide, bir kilisede, bir tapýnakta bulunmak gibi, insaný alçakgönüllülüðe davet eden bir yaný var. Kitaplarýn kalabalýðý, týpký âlemdeki bütün kitaplarý barýndýran efsanevi büyük kitaplýklar gibi, zamanýn ve âlemin sýnýrsýzlýðýný hatýrlatan sonsuz kütüphane hayalleri gibi, bizleri hem alçakgönüllülüðe çaðýrmalý hem de milli devletlerin, tarihlerin, dillerin ötesinde, bütün insanlarýn benzerliðini, amaçlarýmýzýn ve duygularýmýzýn yakýnlýðýný bizlere hatýrlatmalýdýr. Ama biz yazarlar, kitaplarýmýzý milyonlarca baþka kitabý düþünerek, kardeþlik düþleriyle ve alçakgönüllülüðümüzü kanýtlamak için deðil, içimizdeki tuhaf sesi bulup çýkarmak, önce kendimize, sonra baþkalarýna, okurlara, bütün okurlara duyurmak için yazarýz. Bunun için ruhumuzun derinliklerine, farklý olduðumuz yere bakmayý biliriz. Farklý olduðumuz yerde ruhumuz, gövdemiz, evimiz, ailemiz, sokaðýmýz, þehrimiz, dilimiz, tarihimiz vardýr. Bunlarýn hepsi, bizi yazmak için masaya oturtan her þey, kimliðimizin baþkalarýnýn milli kimlik dediði þeyden çok uzak olmadýðýný hatýrlatýr bize. Kitaplarý az bilinen dünya dillerinden Batý dillerine çevrilen bütün yazarlar, þu durumu yaþamýþtýr: Romancý kendi hayatýnýn þiirselliðinden ya da karanlýk yanlarýndan içtenlikle bahseder; eleþtirmenler ve okurlar ise, yazarýn ülkesindeki hayatýn þiirselliðinden ya da karanlýk yanlarýndan söz açýldýðýný düþünerek okurlar onu. Romancýnýn en mahrem hayalleri ve kiþisel yaratýcýlýðý, ülkesinin bir tasviri, onu temsil eden bir þey olarak algýlanýr. Ýlk kitaplarým yalnýz Almanca ya deðil, diðer dünya dillerine de çevrildikçe, onlara okur bulmak gibi bir iþle karþýlaþan editörler, arkadaþlar, bana, yalnýz Almanya da deðil, dünyanýn her yerinde ayný þeyi söylemeye baþladýlar: Yanlýþ anlamayýn Orhan Bey, kitabýnýz çok güzel, ama ne yazýk ki ülkemizde Türk edebiyatýna ve kültürüne ilgi yok. Sýrf doðum yerinden dolayý bir bilgi yarýþmasýna sokulmayan çalýþkan bir genç gibi kederlenir, ama onlara hak verirdim. Hiç kimsenin ilgilenmeyeceði bir konuda yýllarca ýsrar eden kafadan çatlak bir âlim gibi hissederdim kendimi; ama haklýydýlar, ben seçmiþtim bu konuyu. Romanlarýmýn asýl çýkýþ noktasýnýn, bana göre önce Türkiye deðil,kendi dertlerim, ilgilerim ve dünyada gördüðüm tuhaflýk olduðunu unutur;edebi hayatým boyunca binlerce kere dinlediðim bu nakarata, bazýlarýnýn kötü talihine inanýp benimsemeleri gibi inanýrdým: Türk bir yazarla kim ilgilenirdi ki! Yirmili yaþlarýmda ilk kitabýmý bitirip yayýmlatmaya çalýþýrken, benden bir kuþak öncesinin saygýn bir yazarý, þakayla resim yapmayý niye býraktýðýmý sormuþtu bana. Resmin çeviriye ihtiyacý yoktu. Türkçe bir romaný kimse baþka bir dile çevirmez, çevirse bile yabancý bir ülkede hiçkimse merak edip okumazdý. 1980 lerin ortasýnda Amerika da karþýlaþtýðým eðitimli Türklerin hepsi, Amerikalýlarýn deðil Türk kültürü ve edebiyatýndan, Türkiye nin haritadaki yerinden bile haberdar olmadýklarýndan þikâyetçiydi. Bizleri biraz tanýyorlarsa, ya yanlýþ tanýyorlar ya da hiç anlamýyorlardý. Son on yýlda dünyayý bir hayli gezdim, çok ülke gördüm ve birkaç Batý ülkesini bir yana býrakýrsak, dünyanýn bütün ülkelerinde ayný þikâyetleri, baþka milletler tarafýndan ya hiç tanýnmama ya da yanlýþ ve kötü tanýnma þikâyetlerini iþittim. Milletlerin kimlik ve karakterleri konusundaki düþünceler, kiþiden kiþiye, ülkeden ülkeye deðiþiyor belki, ama dünyanýn büyük çoðunluðu yanlýþ anlaþýldýðý ve kötü tanýndýðý konusunda hemfikir. Bu yüzden bu konuda kendimden söz ederken, insanlýðýn büyük çoðunluðunun duygularýný dile getirdiðime saflýkla inanýyorum. BizTürkler, özellikle son yüzyýlda dünyaca kötü tanýnmaktan o kadar þikâyet etmiþizdir ki, bu düþünceyi ulusal kimliðimizin bir parçasý yapmýþýzdýr. Baþkalarýnca tanýnmamasý, çoðumuz için kültürümüzün ve edebiyatýmýzýn özgünlüðünün ve kuvvetinin kanýtýdýr. Týpký bazý zor ve deneysel yazarlarýn okurlarca tanýnmamalarýyla belki de haklý olarak övünmeleri gibi, Türk edebiyatýnýn tanýnmamasýný, onun tuhaf ve deðiþik ruhunun bir kanýtý olarak görenler de vardýr. Belki! Ama yeterince tanýnmamak ve okunmamayý kültürün anlaþýlmazlýðýnýn ve özel esrarýnýn belirtisi olarak görmek, yavaþ yavaþ kuvvetlenen bir baþka tehlikeli düþünceye de güç veriyor: Batý nýn geliþtirdiði eþitlik, kadýn haklarý, demokrasi ve düþünce özgürlüðü gibi idealleri yabancý bulmak, bunlarýn milli kimliðe uymayacaðýna, hatta onu bozacaðýna inanmak... Bunu yalnýzca Türkiye yi düþünerek söylemiyorum. Dünyanýn kültürel merkezinin yavaþ yavaþ yer deðiþtirdiðini, eski merkezlerin çekim ve güçlerinin daðýldýðýný hepimiz hissediyoruz. Hindistan ve Çin ekonomilerinin hýzla büyümesinden, petrol fiyatlarýnýn yükseliþiyle Batý dýþý ülkelerde ortaya çýkan yeni zenginlerden ve yeni seçkinlerden söz ediyorum. Yalnýz roman sanatýnýn ve yeni bir milli edebiyatýn yükseliþi deðil, bütün bir kitap sanayiinin þekilleniþi de, bu yeni Batý dýþý burjuva sýnýflarýnýn kendi kimliklerini nasýl tanýmlayacaklarýyla ilgili. Kendi kültür ve kimliðimizin benzersiz olduðuna, baþka kimsenin bizi anlayamayacaðýna inanýp içimize mi kapanacaðýz, yoksa geçmiþ kültürün zenginliðiyle, kendi farklýlýðýmýzla ifade özgürlüðünü yan yana getirmeye mi çalýþacaðýz? Son yirmi yýlda dünyadaki siyasi ve kültürel geliþmeler, Türkiye nin kendi içinde iki yüzyýldýr yaþadýðý modernlik ile gelenek arasýndaki çatýþmalarýn hikâyesini bütün dünya için ilgi çekici hale getirdi. Kimsenin Türkiye nin haritadaki yerini bilmediði yolundaki þikâyeti artýk çok az iþitiyorum. Türkiye den yüzlerce yazar ve yayýncý buraya, Frankfurt a, bütün dünyaya seslerini duyurmak için geldiðine göre, kimselerin bizi anlayamayacaðý yolundaki karamsarlýðýmýzdan da biraz olsun kurtulmuþuz demektir. O halde, son yüzyýldaki tecrübelerimizden de açýklýkla söz edebiliriz. Son yüzyýlda kitaplarý yasaklamak, yakmak, yazarlarý öldürmek, hapse atmak, onlarý vatan haini ilan edip sürgüne yollamak, basýnda hep bir aðýzdan yazarlarý aþaðýlamak Türk kültürünü zenginleþtirmedi, tam tersi fakirleþtirdi. Devletin yazar ve kitap cezalandýrma alýþkanlýðý hâlâ devam ediyor: Benim gibi pek çok yazarý susturmak, sindirmek için kullanýlan Türk Ceza Kanunu nun 301 numaralý maddesi yüzünden, yüzlerce yazar ve gazeteci þu anda mahkemelerde yargýlanýyor, mahkûm oluyor. Bu yýl yayýmladýðým bir roman için çalýþýrken, eski Türk filmlerini seyretmem, eski þarkýlarý dinlemem gerekti. Bu iþi kolayca Youtube ile yapmýþtým, ama ayný þeyi þimdi yapamam. Çünkü Youtube ile birlikte yüzlerce yerli ve uluslararasý web sitesine girmek, siyasi nedenlerle Türkiye de yaþayanlara yasak. Siyasi iktidar sahipleri bütün bu baskýlardan memnun olabilirler; ama biz yazarlar, yayýncýlar, sanatçýlar, Türkiye nin kültürünü yaratan ve onu izleyen herkes, kültürümüzün, edebiyatýmýzýn dünyaca tanýnmasýndan bu baskýlarý anlamýyoruz. Ama yazarlarýn, yayýncýlarýn hevesinin kýrýldýðý sanýlmasýn. Son onbeþ yýlda Türk yayýncýlýðý sasirtici bir hýzla büyüdü, zenginleþti; bugün Türkiye de her zamankinden daha çok kitap yayýmlanýyor, Ýstanbul kitapçýlarýnýn zenginliði de þehrin çok katmanlý, çok kültürlü tarihini bence artýk temsil ediyor. Bu tuhaf, zengin, olaðanüstü tarihin ve kültürün yazarlarý, yayýncýlarý bu yýl Frankfurt talar. Türkiye den Frankfurt a ilk defa gelen genç yazarlarýn dünya yayýncýlýðýnýn büyüklüðünü görüp, týpký benim on sekiz yýl önce hissettiðim gibi bir boþluk, bir beyhudelik duygusuna kapýlacaklarýný da hayal edebiliyorum. Ama artýk Türkiye nin genç yazarlarý, içlerine dönüp kendilerini ilginç bir yazar yapacak iç seslerini bulduklarý vakit, Kimse Türk bir yazarla ilgilenmez! diye karamsarlýða kapýlmayacaklar. 2008 Frankfurt kitap Fuarý herkese umut ve mutluluk versin.. (OP) BÝA Haber Merkezi - Frankfurt

16 EKÝM 2008 PERÞEMBE Ýhale Ýlaný Hasta Bakým Hizmeti Alýnacaktýr Karþýnýzda CHP'nin Ankara adayý ÝL SOSYAL HÝZMETLER MÜDÜRLÜÐÜ HACIBEKTAÞ RIFAT KARTAL HUZUREVÝ MÜDÜRLÜÐÜ HASTA BAKIM HÝZMETÝ hizmet alýmý iþi açýk ihale usulü ile ihale edilecektir. Ýhale Kayýt No : 2008/160532 1. Ýdarenin a ) Adresi : HÜKÜMET KOÐAÐI ZEMÝN KAT NEVÞEHÝR b ) Telefon - Faks Numarasý : 384 2133821-384 2131247 c ) Elektronik Posta Adresi (varsa) : nevsehir@shcek.gov.tr 2. Ýhale konusu hizmetin a ) Niteliði, Türü ve Miktarý : 8 Adet Hasta Bakým Hizmeti. b ) Yapýlacaðý Yer : Hacýbektaþ Rýfat Kartal Huzurevi Müdürlüðü c ) Ýþin Süresi : 01.01.2009-31.12.2009 tarihler arasý 365 takvim günü. 3. Ýhalenin a ) Yapýlacaðý Yer : Yetiþtirme Yurdu Müdürlüðü 2000 Evler Mah. NEVÞEHÝR b ) Tarihi - Saati : 11.11.2008-10:00 4. Ýhaleye katýlabilme þartlarý ve istenilen belgeler ile yeterlik deðerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. Ýhaleye katýlma þartlarý ve istenilen belgeler: 4.1.1. Tebligat için adres beyaný ve ayrýca irtibat için telefon ve varsa faks numarasý ile elektronik posta adresi. 4.1.2. Mevzuatý gereði kayýtlý olduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasý veya Meslek Odasý Belgesi; 4.1.2.1 Gerçek kiþi olmasý halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içerisinde bulunduðu yýlda alýnmýþ Ticaret ve/veya Sanayi Odasýna veya ilgili Meslek Odasýna kayýtlý olduðunu gösterir belge, 4.1.2.2 Tüzel kiþi olmasý halinde, mevzuatý gereði tüzel kiþiliðin siciline kayýtlý bulunduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasýndan, ilk ilan veya ihale tarihinin içerisinde bulunduðu yýlda alýnmýþ, tüzel kiþiliðin sicile kayýtlý olduðuna dair belge, 4.1.3. Teklif vermeye yetkili olduðunu gösteren Ýmza Beyannamesi veya Ýmza Sirküleri; 4.1.3.1 Gerçek kiþi olmasý halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.3.2 Tüzel kiþi olmasý halinde, ilgisine göre tüzel kiþiliðin ortaklarý, üyeleri veya kurucularý ile tüzel kiþiliðin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi veya bu hususlarý tevsik eden belgeler ile tüzel kiþiliðin noter tasdikli imza sirküleri. 4.1.4. 4734 sayýlý Kanunun 10 uncu maddesinin (a), (b), (c), (d), (e), (g) ve (i) bentlerinde sayýlan durumlarda olunmadýðýna iliþkin yazýlý taahhütname, 4.1.5. Þekli ve içeriði Ýdari Þartnamede belirlenen teklif mektubu. 4.1.6. Þekli ve içeriði Ýdari Þartnamede belirlenen geçici teminat. 4.1.7. Ýhale konusu iþin tamamý veya bir kýsmý alt yüklenicilere yaptýrýlamaz. 4.1.8. Ýhale dokümanýnýn satýn alýndýðýna dair belge 4.1.9. Ortaðý olduðu veya hissedarý bulunduðu tüzel kiþilere iliþkin beyanname. 4.1.10. Tüzel kiþi istekli tarafýndan sunulan iþ deneyim belgesinin, ayný tüzel kiþinin yarýsýndan fazla hissesine sahip ortaðýna ait olmasý halinde sunulacak iþ deneyim belgesinin baþka bir tüzel kiþiye kullandýrýlmayacaðýna iliþkin taahhütname. 4.2. Ekonomik ve mali yeterliðe iliþkin belgeler ve bu belgelerin taþýmasý gereken kriterler 4.2.1. Bankalardan temin edilecek belgeler: Teklif edilen bedelin % 5 inden az olmamak üzere istekli tarafýndan belirlenecek tutarda, bankalar nezdindeki kullanýlmamýþ nakit kredisi veya kullanýlmamýþ teminat mektubu kredisini ya da serbest mevduatýný gösterir, yerli veya yabancý bankalardan alýnacak belgeler. 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliðe iliþkin belgeler ve bu belgelerin taþýmasý gereken kriterler 4.3.1. Ýþ deneyim belgeleri: Ýsteklinin son beþ yýl içinde yurt içinde veya yurt dýþýnda, kamu veya özel sektörde sözleþme bedelinin en az %70 i oranýnda gerçekleþtirdiði, idarece kusursuz kabul edilen ihale konusu iþ veya benzer iþlerle ilgili deneyimini gösteren ve teklif bedelinin %25 oranýndan az olmamak üzere, tek sözleþmeye iliþkin iþ deneyim belgesi, 4.3.2. Kalite ve standartda iliþkin belgeler Ýstekliler adýna düzenlenmiþ, ihale tarihi itibariyle geçerlilik süresini doldurmamýþ; ISO 9001-2000 kalite yönetim sistem belgesi aslý veya noter tasdikli suretini vereceklerdir. Ýþ Ortaklarýnda, pilot veya diðer ortaklardan birinin ihale dökümanýnýdaki kalite veya standarda iliþkin belgeleri sunmasý yeterlidir. 4.4. Bu ihalede benzer iþ olarak, Kamuda ve özel sektörde personel çalýþtýrýlmasýna dayalý olarak ihale edilen her türlü çocuk bakýmý veya yaþlý bakýmý veya özürlü bakýmý veya hasta bakýmý iþleri benzer iþ olarak kabul edilecektir. Ýþ ortaklarýnda, pilot veya diðer ortaklardan birinin ihale dokümanýndaki kalite veya standarda iliþkin belgeleri sunmasý yeterlidir. 5. Ekonomik açýdan en avantajlý teklif, en düþük fiyat esasýna göre belirlenecektir. 6. Ýhaleye sadece yerli istekliler katýlabilecektir. 7. Ýhale dokümaný Sosyal Hizmetler Ýl Müdürlüðü Hükümet Konaðý Zemin Kat Nevþehir adresinde görülebilir ve 50 YTL / Milyon TL karþýlýðý ayný adresten temin edilebilir. Ýhaleye teklif verecek olanlarýn ihale dokümanýný satýn almalarý zorunludur. 8. Teklifler 11.11.2008 tarihi, saat 10:00 'a kadar Yetiþtirme Yurdu Müdürlüðü 2000 Evler Mah. NEVÞEHÝR adresine verilebileceði gibi, iadeli taahhütlü posta vasýtasýyla da gönderilebilir. 9. Ýstekliler tekliflerini, Her bir iþ kalemi için teklif edilen birim fiyatlarýn miktarlarla çarpýmý sonucu bulunan toplam bedel üzerinden teklif birim fiyat þeklinde vereceklerdir. Ýhale sonucu üzerine ihale yapýlan istekli ile her bir iþ kalemi için teklif edilen birim fiyatlarýn miktarlarla çarpýmý sonucu bulunan toplam bedel üzerinden teklif birim fiyat sözleþme imzalanacaktýr.bu ihalede, iþin tamamý için teklif verilecektir. 10. Ýstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlik süresi, ihale tarihinden itibaren en az 60 takvim günü olmalýdýr. 12. Konsorsiyumlar ihaleye teklif veremezler. B (285) Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Ankara Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý için CHP lideri Deniz Baykal, SHP Genel Baþkaný Murat Karayalçýn'la büyük ölçüde uzlaþtý. CHP Genel Merkezi'nde bir araya gelen Baykal ve Karayalçýn basýn toplantýsý düzenledi. Deniz Baykal toplantýda þunlarý söyledi: - Ankara yeni bir belediye þansýný önümüzdeki seçimlerde kullanma kararýnda gözüküyor. Bizlere de bu bekleyiþe uygun bir anlayýþ içinde davranmak gerekiyor. - Sayýn Karayalçýn ve ben bir süredir bu sorulara yanýt verdik. Karayalçýn ýn muhtemel bir adaylýðýný önlemeye yönelik iþaretler belediye baþkaný tarafýndan verildi. Bunun böyle bir beraberliði engellemesi amaçlýyordu. - Sayýn Karayalçýn da çok doðru ve yapýcý deðerlendirmeler yaptý. Önümüzdeki seçimlerde Ankara da yeni bir belediyecilik yönetimi yapmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazýrým dedi. Bunlarý dikkatle izledi. -Bunlarý görünce dün akþam ben Karayalçýn ý evinden aradým ve bugün saat 11.00 de partiye çay içmeye davet ettik. Deðerlendirmelerimizi yaptýk. Kamuoyuna daha önce yaptýðýmýz açýklamalarý birbirimize ilettik. Çok yararlý bir görüþme oldu. Hedefimiz belli. Karayalçýn Türkiye de en saygýn en birikimli belediyecilik deneyimine sahip kiþi. Bütün Ankara onu özlemle hatýrlýyor. - Ankara nýn dokusu bozulmuþtur. Otoyollarýn kesiþtiði bir kent haline dönüþmüþtür Ankara. - Metro Karayalçýn dan sonra unutulmuþtur. Metro konusunu çözüp sahiplenecek. Sayýn Karayalçýn ýn bunu gerçekleþtirecek biri olduðunu biliyorum. Önümüzdeki dönem için ne gibi sorunlar var bunlarý deðerlendirdik. Önümüzdeki günlerde bu doðrultu da somut adýmlar atýlacaktýr. - Ankara nýn özlemine cevap veren bir sonucu birlikte gerçekleþtireceðiz. Yerel yönetim çalýþmalarýnda da kendisine baþarýlar diliyorum. Karayalçýn þunlarý söyledi: - Dün akþam aldýðým çaðrý sonrasýnda CHP Genel Merkezi ne geldim. Daha önce bunu ben de önermiþtim. - Uzunca bir süredir birlkte olamamýþtýk. Geniþ bir deðerlendirme süresini kullandýk. Çok yararlý oldu. Ankara yý tartýþtýk. Yerel yönetimlerle ilgili Türkiye nin önünde duran öncelikli konu Ankara ydý. Ankara ile ilgili deðerlendirmelerini sizlerle paylaþmaktaydým. - 12 Eylül de inþaat mühendisleri odasý salonunda zaten Ankara ile ilgili düþüncelerimi dile getirmiþtir. - Baykal, metroyu ve o baðlamda deðerlendirilmesi gereken projeleri ifade etti. Ben de çok memnunum, yararlý bir görüþme oldu. - Bu birlikteliðin daha somut bir biçimde sizlere anlatýlmasý ve açýklanmasý söz konusu olacaktýr. Milliyet

16 EKÝM 2008 PERÞEMBE Mehter Marþýyla Açýlýþ! Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Ehl-i Beyt Vakfý'nýn Eyüp'teki genel merkez binasýnýn açýlýþý mehter takýmýnýn konseriyle baþladý. Osmanlý Devletinde savaþa giden askerleri cesaretlendirmek ve yüreklendirmek için kurulan mehter takýmýnýn "72 milleti bir gören, savaþa, þiddete ve insana kýymayý yasaklayan Alevilikle ve Anadolu hümanizmasýnýn öncüleri olarak nitelenen Alevilerle nasýl bir ilgisi olduðu merak konusu oldu. Fermani Altun'un mehter takýmýyla nereyi fethe gittiðini bilmiyoruz ama Alevilerin gönlünü ve aklýný fethedemeyeceði kesin. Ýþte 3 hilalli bayraklarýn dalgalandýðý Ehlibeyt vakfýnýn açýlýþýyla ilgili Milliyet'in haberi: Ehl-i Beyt'te 3 bakanlý açýlýþ Ehl-i Beyt Vakfý'nýn Eyüp'teki genel merkez binasýnýn açýlýþýna, Milli Savunma Bakaný Vecdi Gönül, devlet bakanlarý Said Yazýcýoðlu ve Nimet Çubukçu katýldý AKP'nin sýcak baktýðý Dünya Ehl-i Beyt Vakfý'nýn genel merkez binasýnýn açýlýþýna katýlan eski KKTC Cumhurbaþkaný Rauf Denktaþ, "AB üyeliði adý altýnda bizden istenen ilk iþ Atatürk ilkelerinden vazgeçmektir. Neresi, hangisi sizin nerenize batýyor ki Atatürk ilkelerinden vazgeçmesini istiyorsunuz" dedi. Denktaþ'ýn konuþmasý salonda büyük alkýþ alýrken, Devlet Bakaný Nimet Çubukçu'nun alkýþlamamasý ve tören bitmeden ayrýlmasý dikkat çekti. Törene Denktaþ'ýn yaný sýra Milli Savunma Bakaný Vecdi Gönül, devlet bakanlarý Said Yazýcýoðlu ve Nimet Çubukçu, eski baþbakanlardan Yýldýrým Akbulut, ÝTO Baþkaný Murat Yalçýntaþ ve TÜRSAB Baþkaný Baþaran Ulusoy ve çok sayýda davetli katýldý. Açýlýþ kurdelesini Dünya Ehl-i Beyt Vakfý Genel Baþkaný Fermani Altun ve bakanlar birlikte kesti. Törende ayrýca semah ve sema gösterisi yapýldý. Altun, "Biz Dünya Ehl-i Beyt Vakfý olarak Alevi- Sünni ayrýmýný kabul etmiyoruz. Ýnsanlarýn iyisi iyidir" dedi. Bakan Yazýcýoðlu, "Önyargýlardan kurtulmalý, fitne tohumunu yeþertenlere karþý birlikte durmalýyýz" derken, Bakan Çubukçu ise "Ýnsanlýðýn önyargý, terör ve savaþlardan arýndýrýlmýþ dünyada yaþamasýnýn yolu sevgi ve barýþtan geçiyor" diye konuþtu. Milli Savunma Bakaný Gönül de "Doðru yolu bulanlarýn yaptýðý eser olarak bu binanýn yapýlmasýna destek verenleri kutluyorum, yolumuz bir akýbetimiz bir olsun" dedi. Gül ve Toptan katýlmadý Törene Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ile TBMM Baþkaný Toptan katýlmadý. Vakýf Baþkaný Fermani Altun'un hazýrlattýðý davetiyelerde Abdullah Gül ile Toptan'ýn da törene katýlacaðý bilgisi yer alýyordu. Milliyet Bakan Güler Nevþehir'e geliyor Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Dr. Hilmi Güler, bugün Nevþehir'e gelerek, doðalgaz yakma törenine katýlacak. Bakan Güler, sabah saat 08.30'da Ankara'dan karayolu ile Nevþehir'e gelecek. Güler, saat 11.00'de Nevþehir Valisi M. Asým Hacýmustafaoðlu'nu, saat 11.20'de Belediye Baþkaný Hasan Ünver'i ve saat 11.40'da da partisinin il teþkilatýný ziyaret edecek. Güler ardýndan Kapadokya Dedeman Oteli'nde verilecek öðle yemeðinden sonra saat 14.00'de doðalgaz yakma törenine katýlacak. Güler, saat 16.00'da Sanayi ve Ticaret Odasý'nda yapýlacak toplantýnýn ardýndan karayolu ile Ankara'ya hareket edecek. Ýha Validen Meslek Lisesinde inceleme Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR Nevþehir Valisi M. Asým Hacýmustafaoðlu, Nevþehir Endüstri Meslek Lisesi ek binasýnda incelemelerde bulundu. Endüstri Meslek Lisesi'nin ek binasýný beraberinde Ýl Milli Eðitim Müdürü Harun Fatsa ve Okul Müdürü Mehmet Demir ile birlikte gezen Vali Hacýmustafaoðlu, binanýn tefriþatý ve diðer eksikliklerine iliþkin Fatsa ve Demir'den bilgiler aldý. Vali Hacýmustafaoðlu, ek binanýn eksikliklerinin bir an önce giderilmesi konusunda da Fatsa ve Demir ile görüþ alýþveriþinde bulundu. Kenthaber Nevþehir valiliði Kýrþehir'de bastonlu eylem Sulucakarahöyük/KIRÞEHÝR Türkiye Görme Engelliler Derneði Genel Merkezi tarafýndan Kýrþehir'de beyaz bastonlu yürüyüþ ve eylem gerçekleþtirildi. Türkiye Görme Engelliler Derneði Genel Merkezi (TÜRGEM) tarafýndan, 19. Dönem Olaðan Genel Kurulu Kýrþehir'de gerçekleþtirildi. Terme Otel'de gerçekleþen ve 2 gün süren kongreye Çanakkale, Malatya, Konya, Kahramanmaraþ, Gaziantep, Batman, Ankara, Mersin ve Ýstanbul'dan yaklaþýk 200 kiþi katýlýrken, tek listeyle kongreye girerek 118 oy alan Ahmet Cantürk tekrar genel baþkan seçildi. Kongre sonrasýnda yaklaþýk 200 görme engelli vatandaþ, Ankara Caddesi Valilik önünden baþlayarak Terme Caddesi üzerinde bulunan Atatürk Anýtý önüne kadar beyaz bastonlu yürüyüþ ve eylem gerçekleþtirildi. 'Eðitim, sosyal güvence ve iþ' sloganlarýyla yürüyüþe katýlan görme engelli vatandaþlara halk da destek verirken, gruba Kýrþehir Vali Yardýmcýsý Mustafa Özsoy ve Belediye Baþkan Yardýmcýsý Berat Býçakçý da eþlik etti. Ýþ Bankasý önündeki Atatürk Anýtý'na TÜRGEM Genel Baþkaný Ahmet Cantürk tarafýndan Atatürk Anýtý'na çelenk býrakýlýrken, basýn açýklamasý yapýldý. Cantürk, engelli yasasýna ve engellilerin sýkýntýlarýna deðinerek, "Türkiye'de ihtiyarlarýn, kadýnlarýn, gençlerin ve toplum standardýna uygun düþmeyen herkesin birinci derecede ayrýmcý anlayýþýdýr. 2005 yýlýnda ülkemizde çýkarýlan Özürlüler Yasasý, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti tarihi bakýmýndan bir devrimdir. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ TMMOB Ankara Ýl Koordinasyon Kurulu ve KESK Ankara Þubeler Platformu tarafýndan düzenlenen ve baþta Ankara Tabip Odasý, DÝSK, Türk Ýþ þubeleri olmak üzere tüm emek ve demokrasi güçlerince Türkiye'de özürlülerin haklarýnýn güvence altýna alýnmasý anlamýnda bir ilktir. Elbette bütün haklarýn, bütün ayrýntýlarýyla yasal güvenceye kavuþturulmasý yani bir ayrýmcýlýk yasasýnýn çýkarýlmasý bir miktar daha çalýþma gerektirmektedir. Ancak, bu yasanýn mevcut haliyle bile özürlülerin haklarýný layýkýyla kullanmalarýna, bürokratlarýn engellileri anlamama ve haklarýný tanýmama gayretleri sebebiyle yönetmeliklerle engellenmektedir. Bugün ülkemizde askere alýnýrken, ehliyet verilirken sakat sayýlan ve normal insan gibi muamele edilmeyen engelli vatandaþlar, haklarýný kullanmaya kalkýldýðýnda özürlü sayýlmýyor" dedi. Ardýndan görme engelli vatandaþlar, davulzurna eþliðinde ve ellerinde beyaz bastonlarla halay çekti. Dernek üyeleri ve Cantürk, yapýlan eylem ve basýn açýklamasýnýn ardýndan Kýrþehir'den ayrýldý. iha/kenthaber Tarikatlar, Cemaatler, Yolsuzluklar ve AKP Hükümeti Paneli desteklenen "Zamlara, Yoksulluða, Yolsuzluða, Hak Gasplarýna Son Vermek Ýçin AKP yi Durduralým!" baþlýklý mitinge yönelik Tarikatlar, Cemaatler, Yolsuzluklar ve AKP Hükümeti konulu panel 16 Ekim 2008 tarihinde saat 19:00 da Ýnþaat Mühendisleri Odasý Teoman Öztürk Toplantý Salonu nda yapýlacak. Oturum baþkanlýðýný EMO Ankara Þubesi Yönetim Kurulu Baþkaný Ramazan Pektaþ ýn yapacaðý panele konuþmacý olarak, ODTÜ Sosyoloji Bölümü Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Þen, Gazeteci Harun Gürek ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneði Genel Baþkaný Avukat Fevzi Gümüþ katýlacak. TARÝH : 16 Ekim 2008 Perþembe SAAT : 19:00 YER : Ýnþaat Mühendisleri Odasý Teoman Öztürk Toplantý Salonu Necatibey Caddesi No: 57 Kýzýlay / Ankara Alevihaberajansi.com SATILIK MÜSTAKÝL EV 5+1 150 M2 KALORÝFERLÝ, GÜNEÞ ENERJÝLÝ, BAHÇE+SONDAJ KUYULU, 550 M2 ARSALI VE FUL YAPILI, MÜSTAKÝL EV SAHÝBÝNDEN ACÝLEN SATILIKTIR. MÜRACAAT: ÝMDAT ANIL YILMAZ Cep: 0 544 363 18 12 0 544 919 23 46 0 537 518 13 25 Ýþ: 0 384 441 38 96 7

Aðar ýn davasý 11 Kasým da baþlayacak Mehmet Aðar ýn Susurluk davasý kapsamýnda "suç iþlemek amacýyla örgüt kurma" suçundan yargýlanmasýna 11 Kasým Cuma günü baþlanacak En eski insan ayak izi: 345 bin yaþýnda Ýtalya nýn güneyindeki Roccamonfina yanardaðýnda 2003 te bulunan dünyanýn en eski insan ayakizinin 345 bin yýllýk olduðu tespit edildi ANKARA - Mehmet Aðar ýn, Susurluk davasý kapsamýnda, Emniyet Genel Müdürü olduðu dönemle ilgili "suç iþlemek amacýyla örgüt kurma" suçundan Ankara 3. Aðýr Ceza Mahkemesinde yargýlanmasýna 11 Kasým Salý günü baþlanacak. AA muhabirinin aldýðý bilgiye göre, Yargýtay 8. Ceza Dairesinin, Mehmet Aðar ýn yargýlanmasýna iliþkin verdiði "görevsizlik" kararýnýn ardýndan dosya, Ankara 3. Aðýr Ceza Mahkemesine geldi. Duruþma tarihini 11 Kasým 2008 olarak belirleyen mahkemenin, Mehmet Aðar ýn adresine tebligatta bulunduðu öðrenildi. Danýþtay 1. Dairesi, Aðar ýn, "cürüm iþlemek için silahlý teþekkül meydana getirmek" suçu yönünden lüzum-u muhakemesine, Aðar ýn eylemine uyan 5237 sayýlý TCK nýn "suç iþlemek için örgüt kurmak" baþlýklý 220. maddesi gereðince yargýlanmasýna karar vermiþti. Danýþtay Ýdari Ýþler Kurulu da 1. Dairenin kararýný onayarak, dosyayý Yargýtay Cumhuriyet Baþsavcýlýðýna göndermiþti. Mehmet Aðar "vali" statüsünde olduðu gerekçesiyle dosyasý Yargýtay 8.Ceza Dairesinde görüþülmüþtü. Daire, Aðar ýn, suç tarihinde "emniyet müdürü" statüsünde olduðuna iþaret ederek, "görevsizlik" kararý vererek, dosyayý Ankara Aðýr Ceza Mahkemesine iletilmek üzere Ankara Cumhuriyet Baþsavcýlýðýna göndermiþti. (aa) MP3 çalarlarýnýzýn sesini kýsýn AB Komisyonu, milyonlarca gence uyarýda bulunarak, haftada 5 saatten fazla yüksek sesle MP3 çalarlarýndan müzik dinleyenlerin 5 yýl sonra kalýcý saðýrlýkla karþý karþýya kalabileceklerini vurguladý ANKARA - AB Komisyonu ndan yapýlan açýklamada, bilim adamlarýnýn yaptýðý bir araþtýrmanýn sonuçlarýna göre, çocuk ve gençleri giderek artan yüksek ses seviyesinden ve kuru gürültüden korumanýn gerekliliðine iþaret edilerek, Ses kalitesi kaybý olmaksýzýn çok yüksek ses üretebilen yeni kuþak kiþisel müzikçalarlardan kaynaklanan riskin endiþe yarattýðý belirtildi. Ýþitme kaybý riskinin ses düzeyine ve maruz kalýnan zamana baðlý olduðu ifade edilen açýklamada, giderek daha fazla gencin bu riskle karþý karþýya olduðunun altý çizildi. Haftada sadece 5 saat 89 desibelden daha yüksek sesle müzik dinleyenlerin, AB nin iþyerlerinde izin verdiði gürültü limitlerini çoktan aþmýþ olacaklarý belirtilen AB Komisyonu açýklamasýnda, daha uzun süre bu kadar yüksek seviyede müzik dinleyenlerin, 5 yýl sonra kalýcý iþitme kaybý riskiyle karþý karþýya bulunacaklarý uyarýsý yapýldý. AB Komisyonu nun talebi üzerine yapýlan araþtýrmada, her gün taþýnabilir müzikçalarlarýndan 50 milyon ila 100 milyon kiþinin müzik dinlediði tahmin edilen Avrupa daki gençlerin 5 milyon ila 10 milyonunun risk kategorisinde bulunduðu belirlendi. AB Komisyonu nun tüketici iþlerinden sorumlu üyesi Meglena Kuneva, uzmanlarýn tahminine göre, son dört yýlda AB ülkelerinde 184 milyon ila 246 milyon taþýnabilir müzikçalar satýldýðýný ve bunun 124 milyon ila 165 milyonunun MP3 çalar olduðunu belirterek, Kiþisel müzikçalarlarý ve cep telefonlarýndan sürekli yüksek sesle müzik dinleyen gençler için endiþeliyim, belki çoðu kalýcý iþitme kaybý riski bulunduðunu bilmiyor dedi. AA ANKARA - Þeytan izi olarak bilinen bu fosilleþmiþ ayak izleri üzerinde uygulanan argon tarihleme yöntemi, daha önce 385 bin ila 325 bin yýl öncesine ait olduðu tahmin edilen bu izlerin 345 bin yaþýnda olduðunu ortaya koydu. Dengelerini saðlamak için yürürken ellerini de kullanan ilk insanlarýn býraktýðý izlere argon tarihleme yöntemini uygulayan Fransa nýn Ýklim ve Çevre Bilim Laboratuvarýndan bilim adamlarý, 6 bin yýl yanýlma payý olabileceðini belirtti. Amatör bir arkeoloðun keþfinden sonra Padova Üniversitesinden Paolo Mietto ve meslektaþlarý tarafýndan dünyaya tanýtýlan bu ilk insana ait en eski ayak izlerinin bulunduðu arkeolojik kazý alanýnýn ziyarete açýk olduðu bildirildi. Bundan önceki en eski insan izinin 300 bin yýl öncesine ait olduðu ve Fransa da bulunduðu belirtilmiþti. 20 santimetre uzunluðunda ve 10 santimetre geniþliðinde olduðu izlere göre, o zamanda yaþayan insanýn 1,5 metre boyunda olduðu tahmin ediliyor. Ýtalyanlarýn, yanardaðýn o dönemde aktif bulunmasý ve lavlarýn üzerinde kimsenin yürüyemeyecek olmasý nedeniyle, bu izleri þeytan izi olarak yorumladýðý, ancak yapýlan bilimsel araþtýrmalar sonunda bunlarýn dünyanýn en eski insan izleri olduðunun fark edildiði belirtilmiþti. 200 Ýþçinin iþ akitleri feshedildi Zonguldak ýn Alaplý Ýlçesi Ticaret ve Sanayi Odasý (TSO) Baþkaný Ýsmail Öztürk, Ereðli ilçesindeki tersanelerde çalýþan 200 iþçinin iþ akitlerinin feshedildiðini, bu sayýnýn yýl sonuna kadar bine ulaþabileceðini bildirdi. Oda Baþkaný Ýsmail Öztürk, yaptýðý yazýlý açýklamada, Gemi yapýmý ve Tersanecilik Sektöründe son zamanlarda yaþan geliþmeler giderek endiþe verici boyutlara ulaþtý. Ereðli yle birlikte Alaplý ekonomisine ve istihdamýna ciddi katkýlarý olan Gemi yapýmý ve Tersanecilik sektöründe faaliyet gösteren bazý firmalar ve bu firmalarýn alt taþeronlarýnýn iþçi ücretlerini ödeyemez hale gelmesi üyelerimizi de tedirgin ediyor dedi. Bölgenin istihdam ve kalkýnma umudu olan tersanecilik sektöründe son bir aydýr devam eden iþçi çýkarma sürecinin yýl sonuna kadar devam edecek olmasýnýn kendilerini endiþelendirdiðini dile getiren Ýsmail Öztürk Ereðli Tersanelerinde iþçi AA ücretlerinde yaþanan olumsuzluklarýn ardýndan 200 iþçinin iþ akitleri feshedildi. Önümüzdeki günlerde 500 tersane iþçisinin çýkarýlacaðý ve bu sayýnýn da yýlsonuna kadar bin e ulaþacaðý duyumlarý dünyadaki global krizin ülkemize ve dolayýsýyla da bölgemize direk etkileri olarak algýlanmalýdýr. þeklinde açýklamada bulundu. Bin iþçinin iþ akitlerinin feshedilmeye baþlamasý ciddi bir kriz olarak karþýmýza çýktý. Bu iþ kayýplarý ile birlikte bölgemizin her ay bir milyon YTL ücret girdisi kaybýna uðramasý esnafýmýzý derinden etkileyecek. Sektördeki sýkýntý yerel tedarikcileride sýkýntýya uðratýyor diye açýklamada bulunan Öztürk ayrýca þunlarý kaydetti, Ereðli yle birlikte Alaplý mýzý da ciddi biçimde etkileyecek olan engellerin aþýlmasý için acilen bir eylem planý hazýrlanarak hükümete sunulmalýdýr. Birgün