SAVUNMA HAKKINI YOK ETMEK



Benzer belgeler
ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

OHAL KAPSAMINDAKİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALARDA AVUKATLARIN SAVUNMA HAKLARININ KISITLANMASI KONULU ARAMA KONFERANSI SONUÇ RAPORU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

KOVUŞTURMA ve SONRASI Tanık, polise veya savcıya ifade vermek zorunda mıdır?

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU 2016 / 2017 ÖĞRETİM YILI BÜTÜNLEME SINAVI OLAY ÇÖZÜMÜ

Tanzimat tan Günümüze Anayasal Gelişmelerde Temel Hakları Sınırlayan Ceza Muhakemesine İlişkin Düzenlemeler

OSMAN KAVALA DOSYASI YARGIYI YARGILAMA

Kanuni (Doğal) Hakim İlkesi Hakimlerin Tarafsızlığı Genel Olarak Hakimin Davaya Bakmasının Yasak Olduğu

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

T.C. HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/33 Ref: 4/33. Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYINLANMIŞTIR

2 Kasım Sayın Bakan,

HUKUK VE ADALET DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI (Ortaokul 6, 7 veya 8. Sınıf)

FETHİYE. Tübakkom 10. Dönem Sözcüsü. Hatay Barosu.

Adli Yadım Bürosu ADLİ YARDIM BÜROSU

İKİNCİ BÖLÜM Adayların Çalışma Esasları, Staj Süresi, Staj Mahkemelerinin Tespiti

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. Nezir KÜNKÜL/TÜRKİYE (Başvuru no /00) KARAR STRAZBURG

ı.t. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR CANAN TOSUN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/8891)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR LİSTESİ...XV GİRİŞ...1

Avukatın Üzerinin Aranması

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

4-) a-) Dosyalama türlerinden alfabetik dosyalama sistemini açıklayınız.

Yrd. Doç. Dr. Selman DURSUN. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX


SEYFULLAH TOSUN ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURUDA MASUMİYET KARİNESİ

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

YÖNETİM KURULU 18 ARALIK 2012 GÜNDEMİ

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

Ceza İnfaz Hukuku Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun Düzenlemesi Işığında. Yard. Doç. Dr. Fatma KARAKAŞ DOĞAN

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

YÖNETİM KURULU 02 EYLÜL 2014 GÜNDEMİ

TİCARET ŞİRKETLERİNİN GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞINCA DENETLENMESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

[Miloseviç / Hollanda ve diğer NATO üyeleri Davası] 1 Karar Tarihi:20 Aralık 2001

Adli Yardım Temsilini Geliştirmek: Küresel Standartların Uygulanması

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

ÖZET. Mayıs 2018 tarihindeki duruşmalarda sona erdi ve ceza evinden çıkarıldılar: Ali Bulaç, Mehmet Özdemir ve Şahin Alpay.

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

13.Mart Mah. Karaman Apt.Kat1/2 Yenişehir MARDİN Tel/faks

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

1.GRUP TARAFINDAN TESPİT EDİLEN SORUN VE SORULAR

ANKARA BAROSU CMK YÜRÜTME KURULU VE CMK UYGULAMA MERKEZİ YÖNERGESİ

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

Esas Sayısı : 2009/1 (Değişik İşler) Karar Sayısı : 2009/1 Karar Günü : KARAR

ADLİ RAPORLAR. Emine Doğan Mevlana Ü. Tıp Fak.

Yargı ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

T.C. ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2009/1118 KARAR NO : 2010/1600

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ PROF. ONUR HAMZAOĞLU NA

Başvuru No /97. Karar Tarihi:26 Haziran 2001

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

GENEL ANALİZ. Konu: AİHM Demirtaş Kararı. A. Genel Olarak AİHM Kararlarının Niteliği:

AVUKAT KİMLİKLERİNİN HAVAALANLARINDA DA GEÇERLİ OLDUĞUNA DAİR YAZIŞMALAR

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

TÜRKİYE DE MAĞDUR ÇOCUKLAR

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

TUTUKLULUK TANIMI VE YASAMA DOKUNULMAZLIĞI HAKKINDA BİLGİ NOTU

Alman Federal Mahkeme Kararları

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

6. 29 Şubat 2000 tarihli bir kararla Mahkeme, başvuru ile ilgili olarak kısmi kabuledilebilirlik kararı vermiştir.

7-10 ŞUBAT 2002 TARİHLERİ ARASINDA TRABZON DA YAPILAN İNCELEMELER HAKKINDAKİ ALT KOMİSYON RAPORU

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

Muratcan GÖKDEMİR İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ NDE SORUŞTURMA USULÜ

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 31/10/ /11/2013 SAMSUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

Transkript:

SAVUNMA HAKKINI YOK ETMEK ÖCALAN'IN AVUKATLARININ GÖZALTI VE TUTUKLANMASINA YÖNELİK RAPORDUR MAF-DAD e. V. Bilgilendirme Dosyası 01/2012

Savunma Hakkini Yok Etmek ÖCALAN'IN AVUKATLARININ GÖZALTI VE TUTUKLANMASINA YÖNELİK RAPORDUR I) GİRİŞ Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana, bir ada cezaevi olan İmralı'da tutuklu olarak bulunmaktadır. Türk iç hukukunda önce idam cezası alan, sonra da cezası ağırlaştırılmış müebbet cezasına dönüşen Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde devam eden dosyaları bulunmaktadır. 12 Mayıs 2005 tarihinde sonuçlanan bir davasında ise AİHM, Öcalan'ın adil yargılanmadığına dair karara varmış ve yeniden yargılanması gerektiğine hükmetmiştir. AİHM Büyük Daire'nin bu kararı incelendiğinde, temel ihlal alanının savunma hakkının kısıtlanması, yok sayılması olduğu görülecektir. Abdullah Öcalan'ın yaklaşık 13 yıllık tecrit hapsi döneminde savunma hakkının ihlali ve avukatların mesleki çalışmalarından dolayı karşılaştığı zorluklar önemli bir yer tutmaktadır. Bu raporumuzda, Öcalan'ın avukatlarının başlangıçtan bu yana karşılaştığı fiziki baskılara, tehdit ve şantajlara, küfür ve hakaretlere, soruşturmalara ve aldıkları cezalara ilişkin derli toplu bir sunum yapmayacağız. Böylesi bir çalışma oldukça geniş bir yer tutacağı için sadece 22 Kasım 2011 tarihinde Öcalan'ın avukatlarına yönelik gözaltı ve tutuklamalarla sınırlı kalınacaktır. II) OLAYIN GELİŞİMİ 1. Abdullah Öcalan ile avukatları 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana görüşememektedirler. Başbakan Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yaptıkları açıklamalarda bu yasağın hükümet olarak aldıkları kararın sonucu olduğunu olanca açıklığıyla ifade etmişlerdir. Görüşme yasağının uygulanmasından sonra, bir konuşmasında Başbakan Erdoğan, doğrudan Öcalan'ın avukatlarının yer aldığı Asrın Hukuk Bürosu'nu hedef gösteren bir konuşma yapmıştır. Erdoğan, 02 Ekim 2011 tarihinde kamuoyuna açık olarak yaptığı konuşmada ' Asrın Hukuk Bürosu diye bir yer var. İmralı nın avukatları bu büroya bağlı. Sürekli avukat değiştiriyorlar. İmralı ya tek avukat gitmiyor. İmralı ya giden avukatlar bir şekilde Kandil ile İmralı arasında kontak kuruyor. Son zamanlarda bu görüşmeler olmuyor. Bir kaç aydır iletişimin kopuk olma sebebi bu' diyerek avukatları hedef göstermiştir. (Hürriyet gazetesi, 02.10.2011) 2. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra, 22 Kasım 2011 tarihinde Asrın Hukuk Bürosu, sabah saatlerinden itibaren İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla polisler tarafından basılmıştır. Büroda gece yarısına kadar süren bir arama yapılmış, dava dosyalarına bakılmış, tüm savunma belgeleri gözden geçirilmiş, bazılarına el konulmuştur. Bu arama esnasında büro avukatları, aramaya nezaret edememişlerdir. Avukat bürolarının araması sırasında, yasa gereği savcının ve baro başkanı veya baro temsilcisinin yer alması gerekmektedir. Bu arama sırasında, savcı ve baro temsilcisi maalesef hiçbir varlık gösterememişlerdir. Çünkü kolluk kuvveti polisin sert müdahalesi ve baskısı söz konusu 2

olmuştur. Bir avukatın bürosu değilde normal bir ev araması gibi, savunma hakkını ve avukat müvekkil ilişkilerini zedeleyen tarzda arama yapılmıştır. Bürolarda yer alan dava dosyalarının içerikleri avukat aleyhine delil olarak incelenmiş hatta bazı avukatların ruhsatnameleri gerçek mi sahte mi tespit etmek için el konulmak istenmiştir. Aynı zaman diliminde avukatların evleri de basılmıştır. Ancak evleri aranan avukatların bile daha sonra büro aramasına katılmalarına izin verilmemiştir. 3. Savcılığın talimatı üzerine aynı gün ve saatlerde, Türkiye'nin 16 ayrı şehrinde (Ardahan, Batman, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kars, Mersin, Muş, Siirt, Şırnak, Urfa ve Van) 50 civarında avukatın ev ve iş yeri basılmış, arama yapılmış ve gözaltına alınmışlardır. İstanbul dışında ki diğer şehirlerdeki avukatlar ise, gözaltı akabinde İstanbul'a getirilmişlerdir. Bu operasyon sırasında yine Asrın Hukuk Bürosu ile bağlantılı olarak Büro sekreteri, bir gazeteci ve iki şoför de gözaltına alınmıştır. 4. Savcılık ifadeleri ve Hakimlik sorgularının ardından 36 avukat ve 1 gazeteci tutuklanmış, 10 avukat hakkında da tutuksuz yargılama veya yakalama kararı verilmiş, bir avukatın davası ise tefrik edilmiştir. Geri kalan üç kişiden iki şöfor için tutuksuz yargılanma kararı verilmiş, öncede savcılık tarafından serbest bırakılan sekreter hakkında ise daha sonra tekrar tutuklama kararı çıkarılmıştır. GÖZALTI, SORUŞTURMA VE TUTUKLANMA SÜRECİ 5. Savcılığın gözaltı kararından itibaren dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş, soruşturma ile ilgili belgeler iddianamenin kabul edildiği 18 Nisan 2012 tarihine kadar tutuklu avukatlara ve savunmanlarına verilmemiştir. Ancak bu gizlilik kararı sadece tutuklulara ve avukatlarına uygulanmış, kendileri daha gözaltında ve neyle suçlandıklarını henüz bilmezken, hükümete yakın gazetelerde aleyhlerine yayınlar yapılabilmiştir. Bu yayınlarda avukatlar kamuoyu karşısında peşinen mahkum edilmiş, bireysel yaşamlarıyla ilgili bilgiler deşifre edilmiş basın eliyle dezenformasyon ve karalama kampanyası yürütülmüştür. Gerçeğe aykırı, kurguya dayanan spekülatif haberlerle masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. 6. Bu soruşturmalarda arama ve el koyma işlemleri de hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmemiştir. Arama kararlarının, aramanın amacını ve bu amaç kapsamında arama şartlarını içermesi ve kararların gerekçeli olması şarttır. Aramanın kapsamı, ne arandığı, aramanın nedeni, nerede, ne kadar süre ile olacağının yeterli açıklıkta belirtilmesi gerekirken; tüm arama kararları bu hususları içermeyen klişe kararlar niteliğindedir. Arama ve el koyma kararlarının tek hakim kararına dayanması da hukuken tartışmalıdır, mahkeme kararı ile verilmesi hakların teminatı açısından elzemdir. 7. Daha önce ki KCK soruşturmalarında olduğu gibi bu davada da Gözaltı, Arama ve El Koyma, Gizlilik kararları, İletişim Denetlenmesi Kararları; hukuki gerekçeden yoksun, şablon nitelikteki kararlar olarak uygulanmıştır. 8. 2006 yılında Terörle Mücadele Yasasında yapılan değişiklik sonrası 1, istisna olarak uygulanması gereken kısıtlama kararı tıpkı son dönem tutuklamalarında olduğu gibi bu dosyada da genel bir kurala dönüştürülmüştür. Üstelik artık sıradanlaşan bir uygulamayla, şüpheli müdafileri, açık biçimde örgüte bilgi sızdırmakla suçlanarak, kısıtlama kararlarının gerekçesi haline gelmişlerdir. Oysa soruşturma süresince öngörülebilecek gizliliğin yasanın esprisindeki ve doktrindeki anlamı; soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütüle- 1 Terörle Mücadele Kanunu madde 10/d 'Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.' 3

bilmesi ve şüphelilerin masuniyet karinesine dayanan kişilik haklarının korunması olmalıdır ve her bir soruşturma için koşulları ayrıca değerlendirilmelidir. Bu soruşturmalarda tüm şüpheliler ve sanıklar yönünde ifade ve sorgunun tarzını düzenleyen iç hukuk maddesi olan CMK 147/1 madde ihlal edilmiştir. 2 Kısıtlılık kararı nedeniyle sanıkların kendilerine yüklenen suçu, aleyhe delilleri öğrenme ve lehe delil sunma imkanı, Savcılık ve tutuklama hakimliği aşamasında mümkün olmamıştır. AİHS. m.5/2 3 ihlal edilmiştir. AİHM Fox Campbel ve Hartley/Birleşik Krallık kararında ve benzeri bir çok kararda; Kişinin tutuklanma sebeplerinin neler olduğu hakkında ayrıntılı açıklama isteme hakkı vardır hükmü vurgulanmıştır. 9. Tutuklanan kişiler; çağrıldığı an hemen ifade vermek üzere gelebilecek konumda olan kişilerdir. Yani kaçma hazırlığı, kaçma şüphesi olan bir tek kişi bulunmamaktadır. Hatta tam tersi; tutuklanan avukatlardan bir tanesi soruşturması başlangıcında yurtdışındayken soruşturmayı duyar duymaz kendisi gelmiş ve tutuklanmıştır. 10. Soruşturma 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 58. Maddesine 4 aykırı bir şekilde başlatılmış ve yürütülmüştür. Söz konusu kanunun 58. Maddesine göre avukatların avukatlık görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, ancak Adalet Bakanlığı nın vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Sözkonusu dosyada böyle bir izin bulunmamaktadır. Soruşturma tamamen siyasi saikle, Başbakanın adeta Savcılara emir verircesine, kamuoyu önünde avukatları suçlamasından sonra başlamıştır. 11. Soruşturmanın hukuka aykırılığının bir diğer tezahürü de mevcut soruşturmanın avukatların büyük çoğunluğu açısından mükerrer olmasıdır. Bugüne kadar Abdullah Öcalan ın avukatlığını üstlenenlere Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde aynı suçlamalarla sayısız davalar açılmıştır. Açılan davalardan 44 tanesi beraatla neticelenmiştir, 5 tanesi zamanaşımı nedeniyle düşmüştür, 27 tanesi de halen devam etmektedir. 12. 1999 yılından bu yana İmralı da Abdullah Öcalan la yapılan tüm avukat görüşmeleri devletin hem askeri hem de sivil birimlerinin her türlü denetimi altında yapılmıştır. Görüşmeler her açıdan denetlenmiştir. Her türlü yasaya da aykırı, onur kırıcı aramalardan geçen avukatlar görüşmelerde kendi kalem ve kağıtlarını dahi kullanamamışlardır. Görevlilerin verdiği kağıt ve kalemler kullanılmıştır. Görüşme neticesinde tutulan notlar hem sivil hem de askeri birimlerce kontrole tabi tutulmuştur. 01 Haziran 2005 tarihinden itibaren ise avukatların İmralı daki tüm görüşmeleri kayıt altına alınmıştır. Ayrıca görüşmelerde Adalet Bakanlığı görevlisi de hazır bulunmuştur. Üstelik bu uygulamalar hem 5271 sayılı Ceza İnfaz Kanunu nun 59. Maddesine hem de sır saklama yükümlülüğünü düzenleyen Avukatlık Kanunu nun 36. Maddesine de aykırı bir şekilde uygulanmıştır. Bu kadar sıkı bir denetim altında yapılan görüşmelerle ilgili aradan geçen uzun bir zaman sonrasında avukatların talimat alıp, talimat götürme suçlamasıyla muhatap olmaları hele 2 CMK 147/1 b) Kendisine yüklenen suç anlatılır...f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır. 3 AİHS m.5/2: 'Yakalanan her kişiye, yakalama nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda ve anladığı bir dille bildirilir.' 4 Avukatlık yasası madde 58. : 'Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.' 4

hele devletin denetimi altında yapılan görüşmelerden dolayı tutuklanmaları her türlü hukuki ve ahlaki ilkeyle çelişen bir uygulama olarak görülmelidir. 13. Soruşturmanın siyasi talimatla yürütüldüğünün bir önemli kanıtı da tüm avukatlar için sözde suç tespit tutanaklarının gözaltına alınıp Savcılık ifadesine çıkarılmadan bir gün önceki tarihle yani 24.11.2011 tarihli sözde suç tespit tutanakları tutularak çıkartılmış olmalarıdır. Yani konjonktürel siyasal nedenlerle, yürütme istediği için avukatlar gözaltına alınıyor, gözaltı sürecine kadar her hangi bir suç tespit tutanağı söz konusu değil. Üç gün içinde alelacele tutuklamaya gerekçe olması için sözde suç tespit tutanakları düzenleniyor. 14. Sorgu esnasında avukatlara sorulan soruların tümü de meslek faaliyeti kapsamı içinde ve meslek sırrı kapsamında değerlendirilmesi gerekli faaliyetlerle ilgili sorulardır. AİHM başvuruları, uluslararası bağlayıcı akitler neticesi İmralı adasında zaman zaman insan hakları açısından denetim yapan CPT (Avrupa İşkencenin ve İnsanlıkdışı veya Onurkırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi) ile ilgili sorular dahi söz konusu olmuştur. CEZAEVİ SÜRECİNE DAİR BAZI BİLGİLER 15. Tutuklu kadın avukatlar İstanbul'da Bakırköy Kadın Cezaevinde tutulmakta, diğer avukatlar ise Kandıra Yüksek Güvenlikli F Tipi 1 ve 2 nolu Cezaevinde tutuklu olarak kalmaktadırlar. Şu ana kadar basına yansıyan bilgilere göre, cezaevi süreçlerine dair bazı aktarımlar yapmak mümkündür: Kadın avukatlar, tutuklandıktan sonra iki gün müşahade adı verilen bir koğuşta tutulmuş, kirli ve soğuk bir ortamda iki gün boyunca banyo yapamadıklarını ve yemek yiyemediklerini ifade etmişlerdir. Daha sonra alındıkları koğuşlarda da sıcak suyun az verildiğini, musluk sularının paslı ve sarı renkli aktığını, kaloriferlerin az yanmasından dolayı ortamlarının çok soğuk olduğunu belirtmişlerdir. Bir saat olan aile görüşlerinin 35 dakika yaptırıldığını, kitap ve mektupların cezaevi idaresi tarafından okunduğu gerekçesiyle geç verildiğini, öğleden sonra doktor olmadığı için tedavi olamadıklarını, hastaneye sevki çıkan tutukluların muayenesi sorasında jandarmanın bulunması nedeniyle muayene olamadıkları, yansıyan şikayetler arasından özetlenebilinir. Kandıra Cezaevinde bulunan avukatlarla yapılan görüşmelerde de benzer şikayetlerle karşılaşılmıştır. Sağlık durumu kötü olmasına rağmen bazı avukatların hastaneye sevkinin yapılmadığı somut bazı örneklerle dile getirilmektedir. Avukatların tutuklanmalarından cezaevinin idari bölümüne gelene kadar tam 19 ayrı yerde arandıkları, aramaların onur kırıcı olduğunu; kendi avukatlarıyla görüşmeye gelene kadar ayrıntılı olarak üç kez arandıklarını, görüşme sonrası hücrelerine giderken de aynı uygulamaya maruz kaldıkları ifade edilmektedir. Yemek, sıcak su, ısıtma konusunda benzer şikayetler erkek tutuklular tarafından da dile getirilmektedir. Dışarıya gönderilen mektup ve faxlara el konulduğu yine benzer şekilde gelen mektupların da verilmediği, mektup, yazışma ve dilekçelerinde avukat ünvanın kullanmalarının yasaklandığı, bu konuyla ilgili sıkça uyarıldıkları vurgulanılmaktadır. Tüm gün boyunca beton zeminde kaldıklarını, verilen eşyaların, yatak ve battaniyelerin hijyenik olmadığı, avukat görüşlerinin sınırlı zaman dilimine sıkıştırıldığı gibi uygulamalar şikayet konusu yapılmaktadır. 5

İDDİANAME Savunma Hakkını Yok Etmek MAF-DAD Bilgilendirme Dosyası 01/2012 16. İstanbul Özel yetkili Savcısı tarafından 03.04.2012 tarihinde avukatlarla ilgili 891 sayfalık iddianame hazırlanmış ve mahkemeye sunulmuştur. İddianame 14 Nisan 2012 tarihinde kabul edilerek resmiyet kazanmıştır. Bu iddianamenin yaklaşık 220 klasörlük ek belgelerinin olduğu ifade edilmektedir. 17. Mevcut iddianame, kendisinden önceki 'KCK iddianamaleri' ile yapı ve konsept olarak benzerlik ve bütünsellik taşımaktadır. Hatta genel izahatlar açısından birbirinin aynısı olduğu da iddia edilebilir. 2009 yılından bu yana, siyasetçi, hukukçu, gazeteci, milletvekili, belediye başkanı gibi tüm sivil ve siyasi şahsiyetler hakkındaki temel iddia KCK yöneticiliği 5 veya üyeliği 6 olup, herkesi bir şekilde bu yapının bir yerinde oturtma gayretine girilmektedir. Bu iddianamede de avukatların 17 Mayıs 2005 tarihinde kurulduğu ifade edilen KCK'nin 'Önderlik Komitesi'nde yer aldıkları iddiası temel alınmaktadır. Bu arada 15 Şubat 1999 yılından beri Öcalan'ın cezaevinde olduğunu ve şu an tutuklu bulunan avukatların bir kısmının da, bu tarihten itibaren avukatlığını yaptığını da anımsatmak gerekiyor. 18. Şubat 1999 yılından bu yana Öcalan ile avukatları arasından yüzlerce kez görüşme yapıldı, bu görüşmelere basının ilgisi her zaman yoğun oldu, Öcalan'ın yaşamı, koşulları, sağlığı ve kendisi hakkında ki iddialara karşı savunması, onun da içinde yer aldığı süreçlere ilişkin görüşleri her zaman merak konusu oldu. Bundan dolayı avukatlar zaman zaman basına açıklama yapmak durumunda kaldılar. Bu açıklamalar ve katıldıkları kamuya açık toplantılar iddianame suç konusu haline getirilmektedir. Ayrıca Öcalan ile avukatların son yıllarda yaptıkları ve 1 Haziran 2005 yılından beri hukuk dışı bir şekilde kayıt altına alınan görüşmelerden bazılarına odaklanılarak, bu görüşmelerin KCK'ye aktarıldığı iddia edilmekte, bu iddiaya dayanarak da örgüt üyesi ve yöneticisi olarak cezalandırılmak istenilmektedir. Teknik takip adı verilen yöntemle insanın boğuntuya getirecek düzeyde rakam, tarih, mail, adres vs..yığıntısı içinde avukatlık mesleği kriminalize edilmekte, özelde Öcalan ın savunma hakkı genelde de tüm tutuklu ve hükümlülerin savunma hakkı tehdit edilmektedir. 19. Bu iddianame, avukatı mesleğini uyguladığı için, sekreteri, gazeteciyi, şoförü de kendi işlerini yaptıkları için suçlamaktadır. Bu nedenle iş ve sosyal yaşamlarıyla ilgili her şey son derece yapay, spekülatif bir tartışmanın ve analizin konusu yapılmaktadır. Örneğin sekretere, 'eğer avukatlar ona güvenmeseydi, büroda çalışması için işe almazlardı' diyecek kadar sübjektif bir tutum sergilenmektedir. Keza sekreterlik faaliyeti olan telefonlara çıkma için sekretere; devamlı telefonlara kendisinin çıkmasından dolayı birçok şeyi organize ettiği şeklinde traji-komik değerlendirmeler mevcuttur. 20. Hiç kuşkusuz bu iddianamede dile getirilen hususlara ilişkin eleştiri, yorumları ve gerçekleri yargılanan avukatlar dile getireceklerdir. Onların davasında girecek meslektaşları da bu işlevi yerine getireceklerdir. Bundan sonra söz her türlü olumsuz koşullara, saldırı ve politik müdahalelere rağmen savunmanın olacaktır. 5 Türk Ceza Kanunu madde 314/1: 'Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' 6 Türk Ceza Kanunu madde 314/2: 'Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.' 6

SONUÇ Savunma Hakkını Yok Etmek MAF-DAD Bilgilendirme Dosyası 01/2012 21. Başbakan'ın hedef göstermesinden sonra savcılık ve polisin harekete geçerek, merkezi bir karar ve eylemle aynı anda, Öcalan'ın avukatlığını yapan ve son bir yıl içinde görüşmesine giden tüm avukatları gözaltına almış, ev ve bürolarını aramış ve 36 avukatı tutuklamıştır. Benzer iddialarla 2009 yılında gözaltına alınıp tutuklanan 2 avukatı da sayarsak Öcalan'ın 38 avukatı cezaevinde tutuklu olarak bulunmaktadır. 22. Bu politik yönelim, ilgili kesimlerce 'Türkiye Tarihinin en büyük avukat operasyonu' olarak nitelendirilmektedir. Türkiye'deki mevcut yasalar, AİHM kararlarında da takip edilebileceği gibi zaten adil yargılanma ilkelerinden uzak, savunma hakkının kısıtlı olduğu, uzun tutukluluk sürelerinin kendi başına cezaya dönüştüğü, anadilde savunma hakkının engellendiği ve hepsinden önemlisi yargının son derece politize olduğu, yürütmenin bir parçasına dönüştüğü bir panorama içinde avukatlara/savunma kurumuna yönelik bu tarihi saldırı gerçekleştirilmiştir. 23. Bu operasyonla Türkiye nin de taraf olduğu tüm sözleşmeler ve ilkeler ayaklar altına alınmıştır. Avrupa Topluluğu Meslek Kuralları Genel Prensipleri nde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi nin Avukatların Özgürlüğü metni ilkelerinde ve 8. BM Konferansı tarafından kabul edilen ve Havana Kuralları olarak da bilinen Avukatların İşlevlerine İlişkin Temel İlkeler de; avukatların her türlü baskıdan bağımsız faaliyetlerinin önemi ve bu açıdan devletlerin yükümlülüğü, devlet erkinin haksız müdahalelerine maruz kalmamaları, bir ceza tehdidine muhatap olmadan faaliyetlerini icra etmeleri, avukatların sadece düşünce ve ifade özgürlüklerinin değil kamusal tartışmalara katılma haklarının ve yasal düzenlemelere ilişkin faaliyetlere iştirak haklarının korunması da temel ilkeler olarak belirlenmiştir. Bu ulusalüstü metinlerde dile getirilen ilkeler bu davada bütünüyle ihlal edilmiştir. 24. Bu tutuklamalarla Türk Anayasa nın 2.maddesinde vurgulanan 'hukuk devleti' ilkesi, Anayasa'sının 36 7. ve AİHS 6.maddede teminat altına alınan dürüst yargılanma hakkı, Anayasa 38 8 ve AİHS 6 9.maddede vurgulanan suçsuzluk karinesi ayaklar altına alınmıştır. 25. Savunma hakkının korunması, tüm hukukçuların ve insan hakları savunucularının da görevi olmaktadır. Bu dava Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyen bir ülkenin hukuk fotoğrafını ortaya koymak, savunma hakkının ortadan kaldırılmasının pilot bir örneği olarak ele alınmalı ve dayanışma içine girilmelidir. 26. Öcalan'ın avukatlarının davası 16 Temmuz 2012 tarihinde İstanbul 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacaktır. Savunma hakkına sahip çıkmak için Avrupa'lı hukukçuları dava sürecini izlemeye çağırıyoruz. 02 Haziran 2012 MAF-DAD e.v. Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği www.mafdad.org 7 Anayasa madde 36: 'Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' 8 Anayasa madde 38: 'Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.' 9 AİHS 6/2: 'Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır. ' 7