Mutlu Bir Gelecek Için Bülten EYLÜL 2015 / SAYI :01 Onur Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışma Aylık Ücretsiz Bülten Rehberlik ANAOKULU İLKOKUL ORTAOKUL LİSE
Mutlu Bir Gelecek İçin ANAOKULU İLKOKUL ORTAOKUL LİSE OKULA BAŞLARKEN www.onurkoleji.com.tr
www.onurkoleji.com.tr Okula başlarken; Bir eğitim kurumunda eğitime başlamak; ailesinden, evinden uzakta ve oyun dışında bir programlı eğitim-öğretim etkinliği sürecine katılmak için adım atan öğrencimize bu başlangıcın doğru ve sürdürülebilir olması için destek vermek çok önemlidir. Bu süreçte öğrencimiz yeni bir fiziksel ve sosyal çevre, yeni arkadaşlar ve öğretmenler; yeni kurallarla tanışacak ve tüm bu yeniliklere alışmak biraz zaman alacaktır. Bu sürecin doğru bir şekilde tamamlanmasının eğitim sürecine katkısı şüphesiz ki olumlu olacaktır. Bu yeniliklerin tamamı özellikle 1. sınıf velilerimiz için de aynıdır. Çocuklar ebeveynlerini çok iyi tanır. Ebeveynlerinin yüzündeki kaygıyı, endişeyi, kararsızlıkları çabucak fark eder; bu duyguları hemen kendisi de yansıtır. Kendi kaygı ve endişelerini elinden geldiğince çocuğuna yansıtmadan ona destek veren siz değerli velilerimizinse daha güçlü, emin, tutarlı davranış ve tutum sergilemeleri önemlidir. Öncelikle okul ve okul sürecinin anlatılması gerekir. Öğrencilerimiz kendilerini tam olarak neyin beklediğini bilmedikleri için korkabilir, kaygılanabilirler. Ailenin okul sürecini çocuğuna anlatması, uyum dönemi başlamadan okulu gösterip ona okulu tanıtması yerinde olacaktır. Velilerimizin doğal davranması, bunun normal bir süreç olduğunu hissettirmesi, geçmiş yaşantılar ve bunların kendilerine kattığı olumlu şeylerden abartıya kaçmadan bahsetmesi etkili olacaktır. Okula başladın, artık her şey daha farklı olacak gibi belirsizlik ifadeleri yerine neler olabileceğine dair net, küçük küçük (hepsi birden anlatılmadan) bilgiler aktarılabilir. Okul kıyafetlerinin öğrenciye önceden alınması, bunların evde denenmesi, onlara alışması sağlanabilir. Öğrencimizin okulda kullanacağı kitabı, defteri ve kırtasiye malzemelerini seçerek kendisinin almasına izin verilmelidir. Böylece çocuk okul ile ilgili güzel duygular hissedecek, psikolojik olarak kendisini okula hazırlayacaktır. 5
ONUR KOLEJİ İlk gün okulda öğrencimizle birlikte zaman geçirebilirsiniz fakat ikinci günden itibaren onları güvenilir öğretmenlerimize bırakmanız gerekir. Öğrencimizin ilk gününde onun yanında olmanız onun okulda kalacağı ve eve dönemeyeceği ile ilgili kaygısını hafifletecektir. Okul süresi, onu kaçta bırakıp kaçta alacağınız, varsa tanıdık akranlarının bilgisi net bir şekilde verilmelidir. Velilerimiz çocuklarına, okulun ilk gününün diğer günlerden bir farkı olmadığını, sadece aktivitelerin farklı ve yeni olacağını anlatabilirler. Öğrencimiz okula gelmeniz konusunda ısrarcı ise; ona, herkesin bir görevi olduğunu, onun görevinin ise okula gitmek olduğunu belirtebilirsiniz. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması, davranışlarınızınsa bu durumu pekiştirmesi çok önemlidir. Okulun verdiği eğitim-öğretimle öğrencimizi hayata hazırladığı, bunun belki de ilk uygulamasının okula alışma süreci olduğu ortadadır. Elbette ki bu süreç her çocuk için aynı yoğunlukta yaşanmamaktadır. Bireysel farklılıklar her yerde olduğu gibi burada da karşımıza çıkmaktadır. Bu aşamada, öğrencimizin bu yeni duruma uyum sağlama becerisini göstermesi, onun geleceği adına en uygun başlangıç olacaktır. Bütün bu süreçlerde, velimizin sınıf öğretmeni ve okulun rehber öğretmeni ile yakın iş birliği halinde hareket etmesi de oldukça önemlidir. Kimi öğrenciler için gözyaşları içinde başlayan okul sürecinin daha sonradan neşe ve mutluluğa dönüştüğünü izlemek keyif verici bir süreçtir. Mutlu, başarılı bir yıl geçirmek dileğiyle 6
www.onurkoleji.com.tr OKULA UYUM SÜRECİ Okulun ilk günlerinde, öğrenciler okula gelirken bazı sorunlar yaşayabilirler. Ebeveynler, böyle bir durumda rehberlik servisi ve sınıf öğretmenleri ile iş birliği yaparak, bu sorunların gerçek nedenini bulma yoluna gitmelidirler. Bu tarz bir yaklaşım sonucunda çocuğun okula uyumu daha da kolaylaşacaktır. Uyum problemi yaşayan öğrencilerde; Ağlayarak ya da sözel olarak ayrılığı protesto etmek Ebeveynin kucağından inmek istememe Ebeveyne sarılarak onun okuldan gitmesine engel olmaya çalışmak Onların arkasından ağlamak Okulda herhangi bir arkadaş grubuna katılmadan bir köşede sessizce oturmak Sürekli olarak ebeveyninin ne zaman geleceğini sormak ve kapıdan ayrılmak istememek vb. tepkiler gözlemlenebilir. Ayrıca, bazı psikosomatik belirtiler de kaygı düzeyine bağlı olarak görülmektedir. Örneğin; baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. Yetişkinlerin de bir olaya üzüldüklerinde veya bir olay karşısında kaygılandıklarında bu tarz psikosomatik rahatsızlıklar yaşadıkları bilimsel bir gerçektir. Normal bir uyum sürecinde de yukarıdaki belirtiler gözlemlenebilir. Anne ve babanın, böyle bir durumla karşılaştıklarında telaşa kapılmamaları, okulla birlikte hareket ederek, tutarlı bir şekilde sorunu çözümlemeye odaklanmaları uygun bir yaklaşım olacaktır. 7
ONUR KOLEJİ Çocuk herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemediğini belirtiyorsa, ebeveyn bu durumda çocuğu yargılamadan ve eleştirmeden dinlemelidir. Eğer çocuğun herhangi bir rahatsızlığı olmadığı biliniyorsa, çocuğa uygun bir dille ve açıklayıcı bir konuşma yapılarak okula gelmesi konusunda çocuk ikna edilmeli, bu olaydan psikolojik danışman ve sınıf öğretmeni haberdar edilerek gerçek problemin ne olduğu araştırılmalıdır. Ailelere Öneriler Çocuğun yaşadığı heyecanla karışık kaygısının temel nedeni, bilinmezliğe doğru attığı adımdır. Okula başlamadan önce onu duygusal açıdan hazırlamak, yaşayacakları hakkında bilgi vermek kendisini iyi hissetmesini sağlayacaktır. Okulda çok sayıda arkadaş edineceğini ve onu seven öğretmenleri olacağını söyleyebilir, kendi okul anılarınızı anlatıp okula giden çocuklarla ilgili hikâyeler okuyabilirsiniz. Çocuğunuzun, okulun ilk günü yaşayabileceği en önemli kaygı, sürekli okulda kalacağı, eve dönmeyeceği ya da gününün tamamını okulda geçireceği ile ilgilidir. Oryantasyon programının ilk gününde çocuğunuza, okula geliş-gidiş saatleri hakkında bilgi vermeniz onu biraz olsun rahatlatacaktır. Sizlerin de çocuğunuzu öğretmenine teslim ettikten sonra onu merak etmeniz doğaldır. Ancak bu meraktan dolayı yanına gidip Neler yapıyor? diye bakmak istemeniz yaşadığınız endişenin çocuğunuza yansımasına neden olur ve ona kaygılanmakta haklı olduğu mesajını verir. Bu tür bir davranış aynı zamanda çocuğunuzun bağımsızlaşma sürecini de olumsuz etkiler. Çocuğunuzun sabahları evden sakin, huzurlu ve mutlu ayrılmasına özen gösterin. Her çocuğun uyum sürecinin birbirinden farklı olduğunu göz önüne alırsak, elbette bu süreçte bazı öğrencilerimizin grubun geneline kıyasla biraz daha zorlanması normaldir. 8
www.onurkoleji.com.tr Çocuğun okula başladığı ilk gün, anne-baba ya da ikisinden biri çocuğu okula getirmeli ve okula geliş-gidiş saatleri, kimin getirip götüreceği ona açıklanmalıdır. Çocuğun ilk gün yaşadığı en önemli kaygı, sürekli okulda kalacağı ve eve dönmeyeceği ile ilgilidir. Bu tip kaygıların giderilebilmesi için çocuğa açık, net bilgiler verilmeli ve çocuk bu şekilde rahatlatılmalıdır. Okulun ilk günlerinde ve takip eden günlerde, anne-babaların sınıfta veya salonda bulunması, çocuğun okula alışmasını güçleştiren bir faktördür. Anne-baba çocuğu öğretmenine teslim ettikten sonra, okuldan ayrılabilir. Ancak okula uyumda sorun yaşayan öğrenciler için anne ve babalar, Rehberlik Servisi ile görüşerek uygun davranış modeli geliştirmelidirler. Çocuğunuz sabahları okula onunla birlikte gitmeniz konusunda ısrarcı oluyorsa, ona herkesin bir görevi olduğunu, onun görevinin ise okula gitmek olduğunu belirtebilirsiniz. Kullanacağınız ifadelerin kısa, net ve kesin olması önem taşır. Ayrıca söz ve davranışlarınızın tutarlı ve kararlı olması da son derece önemlidir. Çocuğunuz okuldan eve geldiğinde, gününü nasıl geçirdiği ile ilgili onunla sohbet etmeniz, onun okul deneyimlerini sizinle paylaşarak rahatlamasını sağladığı gibi okula uyum sürecini de hızlandırır. 9
ONUR KOLEJİ Bir takvim üzerinde çocuğunuzun, okulda bulunacağı günleri ve tatil günlerini işaretlemek, okul günlerinde öğretmenleri ve arkadaşları ile yapacağı güzel şeyleri anlatmak da onu rahatlatacaktır. Öğretmenlere bakış açısı, çocuğunuzun uzun yıllarını geçireceği okula bakış açısının temellerini oluşturur. Daha ilk günlerden Şunu yapmazsan öğretmenine söylerim! ifadeleri öğretmenleri ile kuracağı güven ve sevgi ilişkisini olumsuz yönde etkiler. Normal bir uyum sürecinde dahi, psikolojik nedenlere bağlı olarak; karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, yüksek ateş vb. rahatsızlıklar yaşanabileceği unutulmamalıdır. Böyle bir durumla karşılaştığınızda telaşa kapılmadan tutarlı ve kararlı bir şekilde sorunu çözmeye çalışmanız uygun bir yaklaşım olur. Çocuğunuz, herhangi bir sağlık şikâyeti ile okula gitmek istemiyorsa, öncelikle onu yargılamadan ve eleştirmeden dinlemelisiniz. Eğer rahatsız olmadığından eminseniz, ona, okulda revir olduğunu, hastalık durumunda okul doktorunun ya da hemşiresinin kendisiyle ilgileneceğini, sizin hemen durumdan haberdar edilerek okula gelebileceğinizi uygun bir dille açıklamalı ve onu okula gitmesi konusunda ikna etmelisiniz. Daha sonra, bu olaydan çocuğunuzun sınıf öğretmeni ve psikolojik danışmanını haberdar etmelisiniz. Yatış ve kalkış saatlerinin rutine oturtulması, okula uyumun yanı sıra çocuğunuzun verimli öğrenmesine de olumlu katkı sağlayacaktır. Son olarak; çocuklar yeni şartlara büyüklerden daha kolay ve rahat uyum sağlarlar. Çocuğunuzun yaşayabileceği güçlükler, bir hafta on gün içinde yapacağımız iş birliği ile ortadan kaldırılabilir. Bu süreçte size güvenmesi ve sizi yanında hissetmesi onun en önemli yardımcısı olacaktır. Bütün bunların yanı sıra çocuğunuzun tüm yaşantısının okul olmasına izin vermeyin. Mutlaka ilgi duyduğu bir alanda uğraşı olmasını sağlayın. 10
www.onurkoleji.com.tr (spor, müzik vb) Ayrıca, çocuğunuzun akademik başarısı kadar sosyal becerilerinin de önemli olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle arkadaşlarını, birlikte karar vereceğiniz zamanlarda eve davet etmesine izin verin. Doğum günleri gibi birlikte olabilecekleri organizasyonları kaçırmamaya özen gösterin. OKUL KORKUSU Okul Korkusu Nedir? Çocuğun okula gitme konusunda isteksiz olması veya okula gitmeyi tamamen reddetmesi durumudur. Okul korkusu çocuğun okuldan, sosyal faaliyetlerden ve öğrenme yaşantısından uzaklaşmasına neden olmaktadır. Genellikle çocuğun ilk bir ay içerisinde okula alışması beklenir. Korku; çocuklarda da bilinmeyene, deneyimlemediği nesne ve durumlara karşı duyulan tehdit hissidir. Okul Fobisi Gelişmiş Çocukların Ortak Özellikleri Nelerdir? Bu çocuklar genellikle sosyal ilişki kurmakta güçlük çeken, içe kapanık, utangaç çocuklardır. Başarı kaygısı duyarlar; uslu, uyumlu evde kendisini fazlasıyla kabul ettiren ve aşırı onay bekleyen yapıları vardır. Bu çocuklar ailelerine, özellikle annelerine, bağımlıdırlar. Her isteği anında tatmin edilen ya da karşılanan çocuk, beklentileri gerçekleşmediğinde problem oluşturabilecek davranışlar sergileyebilir. 11
ONUR KOLEJİ Okul Korkusunun Nedenleri Nelerdir? Çocuk anne-babadan ayrılmak istemez. Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu çocuğun bireyselleşmesini engeller. Çocuk sosyalleşemez, yalnız kalınca ne yapacağını bilemez. Okuldaki bir duruma tepki olabilir. Arkadaş ve öğretmen ilişkilerinin niteliği (öğretmenin tavrı, arkadaşlarının alay etmesi vb. etmenler) Okulun fiziki yapısı Ailesel faktörler (iletişim sorunları, kardeş kıskançlığı, anne baba arasındaki problemler vb.) Neler Yapılmalıdır? Öncelikle aileden bilgi alınarak okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğu bulunup bu sorunun çözülmesi için çalışılmalıdır. Okul korkusuyla baş etmede yapılacak ilk iş çocuğun olabildiğince çabuk okula geri dönmesidir. Sabırlı, tutarlı, kararlı ve destekleyici bir tavır içinde olunmalıdır. Okula devamı konusunda geri adım atılmamalıdır. İlkokul çağındaki çocukların eğitiminde en temel öğe, öğretmen ile çocuklar arasındaki ilişkidir. Çoğu zaman bu ilişki, çocuğun okula ve 12
www.onurkoleji.com.tr arkadaşlarına karşı gösterdiği tepkiyi, başarısını ve gelişimini etkiler. Öğretmenin güven verici ve zorlayıcı olmayan tavrı önemlidir. Çocuğa arkadaşlık ilişkileri oluşturabileceği ortamlar hazırlanmalıdır. Okul korkusu hakkında çocuk suçlanıp, küçümsenmemelidir. Çocuk zaten yoğun bir kaygı yaşıyordur, anlaşılmadığını hissetmesi var olan sorunları arttıracaktır. Çocuk, onu rahatsız eden bir duruma karşı duygusal bir tepki vermektedir. Bunu fark edip, onu anlamaya çalışmak en doğru yaklaşımdır. Bu durumun birçok çocuk tarafından yaşanabildiğini ve zaman içinde kendisini mutlaka daha iyi hissedeceğini anlatın. Okula bırakan kişinin, çocuğun ayrılmakta zorlandığı kişiler olmaması gerekmektedir. Çocuğun kademeli olarak ilk günlerde okulun bahçesine, sonra okul içine, daha sonra da sınıfa girmesi; önce bir saat sonra iki saat, sonra yarım gün, daha sonra da tam gün okula gitmesi sağlanarak adım adım okula alıştırılması sağlanmalıdır. Öğretmen ve ailenin sıkı iş birliği içinde olması gereklidir. Otizm gibi belli ritüelleri olan çocukların okula uyumu biraz daha zor olacaktır. Korkunun düzeyi sorgulanmalıdır. Eğer çocuk, hayatının normal bir şekilde devam etmesini etkileyecek kadar yoğun korkular yaşıyorsa mutlaka bir uzmana başvurularak yardım alınmalıdır. 13
ONUR KOLEJİ BİR İNSANIN ANAVATANI ÇOCUKLUĞUDUR Bir gün, seminere başlamadan önce kısa boylu, güler yüzlü birisi geldi. Hocam elinizi öpmek istiyorum. dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için Yanaktan öpüşelim. dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma geçti: - Hayrola, neden elimi öpmek istedin? - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti. O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim. - Ne oldu, nasıl oldu? - Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanak yaratmaktır. Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti: - Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki Bir ulusun en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır. Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum? diye düşündüm. Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. 14
www.onurkoleji.com.tr Dokuz yaşındaki oğlum, ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, hocam? -Hayır, neden? -Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum: Oğlum, bugün ödevini yaptın mı? Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anlamına gelen cık sesini çıkarıyordu. Kızıyordum, söyleniyordum, Niye yapmıyorsun ödevini! diyordum. Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu. Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti: - Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. Ben ne biçim babayım? diye kendime sordum. Seminer için geldiğim İstanbul dan çalışma yerim olan Kayseri ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın. - Radikal bir karar! - Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, hocam. Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki Hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk, konuştuk, çocuklar yattı, biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle diye izah ettim ona nihayet dedim ki Ya benim gönlümden ne geçiyor, sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu. 15
ONUR KOLEJİ - Eşiniz ne dedi? - Hocam biliyor musun ne oldu? - Ne oldu? - Karım hayretle bana baktı ve dedi ki Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizimki çocukluğunu yaşayacakmış! Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz. - Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor! - Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim. Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana Peki ne halin varsa gör! dedi. - Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın? - İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım, işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki Oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve Hayır! anlamına gelen cık dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız. dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içinde, beraber banyoya girdik, duş aldık. Havluyla oğlumu kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki: Baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. 16
www.onurkoleji.com.tr O an farkına vardım ki oğlum bana şimdiye kadar beni sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti. Ne büyük tehlike! diye içimden geçirdim. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım. - Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizli ama önemli bir tehlike! - İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım, onu giydirdim ve artık her gün onunla oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen-veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen; Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama yazısı çok düzensiz, buna dikkat etmiyor, ödevlerini yapmıyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın. demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince eşime dedim ki Hadi, okuldaki buluşmaya beraber gidelim! dedim. O da Yok, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim. - Eşiniz gelmek istemedi! - Hayır istemedi. Beraber gidelim. diye ısrar ettim. Hayır hayır, sen yalnız gideceksin. dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim. Sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım diye. Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. Nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler. Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı, gülümsedi, Siz ne yaptınız bu çocuğa? dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin, ne yaptınız bu çocuğa? dedi. Çok mu kötü hocam? diye sordum. Gülümsedi, Hayır, kötü değil. dedi. 17
ONUR KOLEJİ Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevlerini düzenli yapıyor, tam istediğim gibi bir öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz? - Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz? - Hocam biliyor musunuz, öğretmenin karşısında ağlamaya başladım. Duyduklarıma inanamıyordum, içimden Ah evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar? duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. O kadar mı kötü?.. diye sordu. Ona da cevap veremedim hocam. Ağladım. Daha sonra anlattım. Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum. Oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Sayenizde ailem huzura kavuştu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk; çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş. Gel, seni yeniden kucaklayayım! dedim. Kucaklaştık. Çocuklar Gülsün Diye! yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur. Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler de güler. Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler. Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun! Doğan CÜCELOĞLU 18
Mutlu Bir Gelecek Için 252 0 222 www.onurkoleji.com.tr İnönü Mahallesi 1777. Cadde No: 11 BATIKENT / ANKARA ANAOKULU İLKOKUL ORTAOKUL LİSE