Bu sayfa şu linkten yazdırılmıştır: [http://www.risaleonline.com/soru-cevap/kurt-meselesi]



Benzer belgeler
Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Firmadaki Mevcut Öğrenme Faaliyetleri 2.2. Aşama

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Bu feryadımı askeriyeden atılan subayların feryadına bir tercüman olması hasebiyle dile getiriyorum.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

Cümlede Anlam İlişkileri

Müslüman Ahmediye Cemaatinin bugünkü durumunu şöyle özetleyebiliriz: o Şimdiye kadar bu Cemaatin yerleştiği ve merkez kurduğu ülkeler sayısı: 193

Aliağa Atatürk Ortaokulu / Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Dersi Çalışma Soruları

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Amacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo

Kalite Güvence ve Standartları

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

KİM OLDUĞUMUZ. Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal sağlık, aileleri,

Yanlış Anlaşılan Faizci

Kuruluşumuz. Ocak 2011

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Araştırma Notu 15/177

Başlangıç ölçümleri - bir VC'ın en iyi 10

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Toplantısı

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

5/8 Bağlantı Noktalı Gigabit Ethernet Anahtarı

ÖNEMLİ NOT: 2016 BÜTÇESİ HAZIRLAMA ÇALIŞMASI. NYC Nilgün Yetiş Koçluk ve Danışmanlık. Gözden Geçirme Tarihi:

Puslu Manzaralar. Yazar Volkan DURMAZ Cuma, 16 Ağustos :35 - Son Güncelleme Cuma, 16 Ağustos :44 1 / 9

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

TORKIYE'DE MiSYONERLİK

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN

YILDIZLAR NASIL OLUŞUR?

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

ĐŞKUR sitesine giriş şifremizi hatırlamadığımız için, şifremi unuttum kısmını tıklıyoruz.

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

MAT223 AYRIK MATEMATİK

MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,

ÖZEL EMİNE ÖRNEK İLKOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ. Sorumluluk Duygusu Nedir; Nasıl Kazandırılır?

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

CÜMLE BİRİMLERİ ANALİZİNDE YENİ EĞİLİMLER

GÜNLÜK BÜLTEN 11 Ağustos 2014

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

BBY 310 BİLGİ SİSTEMLERİ TASARIMI TASARIM PLANI ÖDEVİ [HİLAL ŞEKER& GÜLÜMCAN KAYI]

Bütün hayvanlar eşittir, ama domuzlar daha

HAKSIZ REKABET KURULU ÇALIŞMA RAPORU ANTALYA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ANTALYA HAKSIZ REKABETLE MÜCADELE KURULU FAALİYET RAPORU

SOSYAL ŞİDDET. Süheyla Nur ERÇİN

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı

Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitiminde Üniversitelerin Rolü

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

2012 de 3 önemli gündem maddemiz var

AçıkÖğrenim: ÖğrenmeAlanı DD208: Refah, Suç ve Toplum DVD den öğrenmek

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

Basın Bülteni. Marmaray Projesinde Rota Teknik İmzası BD


OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

ENFLASYON ORANLARI

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

VERGİ DAVALARINDA İDARE LEHİNE HÜKMEDİLEN KARŞI VEKALET ÜCRETİNİN TAHSİLİNDE ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN BELİRLENMESİ 1

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Şimdi Elazığ dan bir başarı hikayesiyle devam ediyoruz. Muhammed Hüseyin Yıldız, Elazığ da hayvanlar için bir barınak istiyoruz diyordu

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE sayılı Yükseköğretim Kanunu nun 39. maddesi uyarınca, yüksek lisans tezleri ile

KAPLAMA TEKNİKLERİ DERS NOTLARI

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ DERS GÖREVLENDİRME YÖNERGESİ

Bu konuda cevap verilecek sorular?

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

Saplama ark kaynağı (Stud welding) yöntemi 1920'li yıllardan beri bilinmesine rağmen, özellikle son yıllarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4. maddesinde

İşte sınavla öğrenci alan liselerin kontenjanları

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

Av. Oğuzhan SONGÖR Emekli Hakim Rekabet Kurulu Eski İkinci Başkanı Başkent-Ufuk-Atılım Üniversiteleri Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

A) Hareketli B) Hasta C) Çekingen D) Sevimsiz

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Bir Fidandan Bir Çınara: Düzce Üniversitesi.

Perakende lojistiğinde kullanılan depo yönetim sistemlerinin, hizmet alanlar ve WMS yazılımcıları açısından değerlendirilmesi; sorunlar ve çözümleri.

DÜNYA KROM VE FERROKROM PİYASALARINDAKİ GELİŞMELER

Transkript:

Risale Online Bu sayfa şu linkten yazdırılmıştır: [http://www.risaleonline.com/soru-cevap/kurt-meselesi] Sosyal Meseleler Soru Kürt Meselesi Kürt meselesinin kaynağı ve Üstad Bediüzzaman'ın bu meseleye bakışıyla çözüm yollarını izah edebilir misiniz? Cevap Üstad Bediüzzaman a göre doğudaki problemin asıl kaynağı maneviyattan uzak eğitim anlayışı ve ırkçılık derecesindeki olumsuz milliyetçi yaklaşımlardır. Bunun çaresi olarak da din eğitiminin ve İslam kardeşliği duygusunun geliştirilmesi gerektiğini savunur.irkçılığın İslam dünyası için ne kadar zararlı olduğunu şu cümlelerle anlatır: Evet menfî milliyetin (ırkçılığın), tarihçe pek çok zararları görülmüş.ezcümle: Emevîler bir parça fikr-i milliyeti siyasetlerine karıştırdıkları için, hem âlem-i İslâmı küstürdüler, hem kendileri de çok felâketler çektiler. Hem Avrupa milletleri, şu asırda unsuriyet (ırkçılık) fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Alman'ın çok şeamet (uğursuz) ebedî adavetlerinden (düşmanlıklarından) başka; Harb-i Umumî'deki (dünya savaşındaki) hâdisat-ı müdhişe (müdhiş olaylar) dahi, menfî milliyetin nev'-i beşere (insanlığa) ne kadar zararlı olduğunu gösterdi. Hem bizde ibtida-i Hürriyet'te (meşrutiyetin ilk yıllarında), -Babil kal'asının harabiyeti (yıkılması) zamanında "tebelbül-ü akvam (kavimlerin dillerinin değişmesi)" tabir edilen "teşa'ub-u akvam (kavim şubelerinin oluşması)" ve o teşa'ub (şubelere ayrılma) sebebiyle dağılmaları gibi- menfî milliyet fikriyle, başta Rum ve Ermeni olarak pekçok "kulüpler" namında sebeb-i tefrika-i kulûb (kalblerin ayrışma sebebi), muhtelif milletçiler cem'iyetleri (çeşitli milletlerin dernekleri) teşekkül etti (oluştu). Ve onlardan şimdiye kadar, ecnebilerin boğazına gidenlerin ve perişan olanların halleri, menfî milliyetin zararını gösterdi.şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebi tahakkümü (baskısı) altında ezilen anasır ve kabail-i İslâmiye (İslam milletleri ve kabileleri) içinde, fikr-i milliyetle (milliyetçilik fikriyle) birbirine yabani bakmak ve birbirini düşman telakki etmek (algılamak), öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez. Âdeta bir sineğin sayfa 1 / 5

ısırmaması için, müdhiş yılanlara arka çevirip, sineğin ısırmasına karşı mukabele etmek gibi bir divanelikle; büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda, onlara ehemmiyet vermeyip belki manen onlara yardım edip, menfî unsuriyet (ırkçılık) fikriyle şark vilayetlerindeki vatandaşlara (Kürdlere) veya cenub tarafındaki dindaşlara (Arablara) adavet (düşmanlık) besleyip onlara karşı cephe almak, çok zararları ve mehaliki (tehlikleleri) ile beraber; o cenub efradları (Arablar) içinde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cephe alınsın. Cenubdan gelen Kur'an nuru var, İslâmiyet ziyası gelmiş; o içimizde vardır ve her yerde bulunur.işte o dindaşlara adavet (düşmanlık) ise; dolayısıyla İslâmiyete, Kur'ana dokunur. İslâmiyet ve Kur'ana karşı adavet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi adavettir. Hamiyet namına (milleti düşünüyorum diye) hayat-ı içtimaiyeye (topluma) hizmet edeyim diye, iki hayatın temel taşlarını harab etmek; hamiyet değil, hamakattır (ahmaklıktır)! (Mektubat)Üstad a göre, doğuyu ayağa kaldıracak, problemlerini çözecek, gelişmesini sağlayacak şey din duygusudur. Yalnız onun doğudan maksadı sadece Anadolu nun doğusu değil, Avrupa ya göre doğu olan bütün İslam dünyasıdır. Şöyle anlatır: Ekser enbiyanın (peygambelerin çoğunun) şarkta (doğuda) ve Asya'da zuhurları (gelmeleri) ve ağleb-i hükemanın (çoğu felsefecilerin) garbda (batıda) ve Avrupa'da gelmeleri, kader-i ezeliyenin bir işaretidir ki; Asya'da din hâkimdir. Felsefe ikinci derecededir. Bu remz-i kadere (kaderin işaretine) binaen, Asya'da (İslam dünyasında) hüküm süren (yönetenler) dindar olmazsa da din lehine çalışanlara ilişmemeli, belki teşvik etmelidir. 1921 yılında büyük millet meclisinde, doğuda kurmayı planladığı, fen bilimlerinin din ilimleri ile birlikte okutulacağı üniversitesi için milletvekilleri ile görüşmüş ve onların imzaları ile kendisine bu iş için maddî destek sözü verilmişti. Bu toplantı esnasında batı taraftarı bazı vekillerin sorularına verdiği cevab, Üstad ın doğu meselesine nasıl baktığını ve çözüm önerilerini göstermektedir: - Yalnız; sen, medrese usulüyle, sırf İslâmiyet noktasında gidiyorsun; hâlbuki şimdi garblılara (batılılara) benzemek lâzım.bediüzzaman:- O Vilâyât-ı Şarkiye (doğu vilayetleri), Âlem-i İslâmın bir nevi merkezi hükmündedir; fünun-u cedide (fen bilimleri) yanında, ulûm-u diniye (din ilimleri) de lâzım ve elzemdir. Çünkü: Ekser enbiyanın (peygamberlerin çoğunun) Şarkta, ekser hükemanın (felsefecilerin) Garbda gelmesi gösteriyor ki; Şarkın (doğunun) terakkiyatı (yükselmesi) dinle kaimdir (dine bağlıdır). Başka vilâyetlerde sırf fünun-u cedide okuttursanız da, Şarkta her halde; millet, vatan maslahatı (menfaati) namına, ulûm-u diniye esas olmalıdır. Yoksa, Türk olmayan müslümanlar, Türke hakikî kardeşliğini hissedemiyecek. Şimdi, bu kadar düşmanlara karşı teavün ve tesanüde (yardımlaşma ve dayanışmaya) muhtacız. Hattâ bu hususta size bir hakikatlı misâl vereyim:eskiden, Türk olmayan bir talebem vardı. Eski medresemde, hamiyetli (fedakar) ve gayet zeki o talebem, ulûm-u diniyeden aldığı hamiyet dersi ile her vakit derdi: "Salih (dindar) bir Türk, elbette fâsık (din ve ahlakı bozuk) kardeşimden ve babamdan bana daha ziyade kardeştir ve akrabadır." Sonra aynı talebe, talihsizliğinden, sırf maddî fünun-u cedide okumuş. Sonra ben -dört sene sonraesaretten gelince onunla konuştum. Hamiyet-i milliye (milliyet duygusu) bahsi oldu. O dedi ki: - Ben şimdi, râfizî (bozuk inançlı) bir kürdü, salih (dindar) bir Türk hocasına tercih ederim. Ben de: Eyvah! dedim, ne kadar bozulmuşsun? Bir hafta çalıştım, onu kurtardım; eski hakikatlı hamiyete çevirdim. İşte ey mebuslar (milletvekilleri)!... O talebenin evvelki hali, Türk Milletine ne kadar lüzumu var. İkinci hali, ne kadar vatan menfaatine uygun olmadığını fikrinize havâle ediyorum. Demek -farz-ı muhal olarak- siz başka yerde dünyayı dine tercih edip, siyasetçe dine ehemmiyet vermeseniz de; her halde Şark vilâyetlerinde din tedrisatına (eğitimine) azamî ehemmiyet vermeniz lâzım. (Tarihçe-i Hayat)1950 lerin sayfa 2 / 5

başlarında Van da üniversite açılması için yapılan çalışmaları hararetle destekleyen bir mektubu dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar a gönderirken, yine doğu için din eğitiminin önemine dikkat çekiyordu: Ulûm-ı diniye o üniversitede esas olacak. Çünkü hariçteki kuvvet (komünizm) tahribatı manevîdir (manevî yıkımdır), imansızlıkladır. O manevî tahribata karşı atom bombası, ancak manevî cihetinde maneviyattan kuvvet alıp o tahribatı durdurabilir. Madem ellibeş sene bu mes'eleye bütün hayatını sarfetmiş ve bütün dekaikı (incelikleri) ile ve neticeleri ile tedkik etmiş (incelemiş) bir adamın (kendisinin) bu mes'elede re'yini (görüşünü) almak ve fikrini sormak lâzım gelirken; Amerika'da, Avrupa'da bu mes'eleye dair istişareye kendinizi mecbur bildiğinizden, elbette benim de bu mes'elede söz söylemeye hakkım var. (Emirdağ Lahikası)Ayrıca Üstad, Risale-i Nur daki kuvvetli iman derslerinin birgün bölge halkının da imdadlarına yetişeceğini ve onları ikaz ve irşad ederek doğu probleminin çözümünde önemli bir rol oynayacağını da haber vermektedir. (Bkz. Sikke-i Tasdik, sh. 189)İnsanları bulundukları topluma hizmete sevk eden iki duygu vardır. Biri din duygusu, diğeri millet duygusu. Her ikisinin de topluma faydası vardır. Son olarak, Üstad ın, din duygusunun kaldırılıp yerine sadece millet duygusunun konulma gayretinin yanlışlığını ve din duygusunun millet duygusundan çok daha güçlü ve faydalı olduğunu anlatan görüşlerini alarak cevabımızı noktalıyoruz. Hürriyetin başında (1911 yılında) Sultan Reşad'ın Rumeliye seyahati münasebetiyle vilayat-ı şarkıye (doğu vilayetleri) namına ben de refakat ettim. Şimendiferimizde (ternde) iki mektebli mütefennin (fenci) arkadaşla bir mübahase (sohbet) oldu. Benden sual ettiler ki: "Hamiyet-i diniye mi (din duygusu), yoksa hamiyet-i milliye (millet duygusu) mi daha kuvvetli, daha lâzım?"o zaman dedim: Biz müslümanlar indimizde ve yanımızda din ve milliyet bizzât müttehiddir (birleşiktir). İtibarî (sözde), zahirî (görünüşte), ârızî (aslî olmayan) bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman; hamiyet-i diniye, avam ve havassa şamil oluyor (toplumun alt ve üst tabakalarını kapsıyor). Hamiyet-i milliye, yüzden birisine-yani menafi'-i şahsiyesini (şahsi menfaatlerini) millete feda edene- has kalır. Öyle ise, hukuk-u umumiye (umum halkın hukuku) içinde hamiyet-i diniye esas olmalı. Hamiyet-i milliye ona hâdim (hizmetçi) ve kuvvet ve kalesi olmalı. Hususan biz şarklılar, garblılar gibi değiliz. İçimizde kalblere hâkim, hiss-i dinîdir (din duygusudur). Kader-i Ezelî ekser enbiyayı şarkta göndermesi işaret ediyor ki; yalnız hiss-i dinî şarkı uyandırır, terakkiye sevkeder. Asrı Saadet ve Tâbiîn, bunun bir bürhan-ı kat'îsidir (kesin delilidir).ey bu hamiyet-i diniye ve milliyeden hangisine daha ziyade ehemmiyet vermek lâzım geldiğini soran, bu şimendifer denilen medrese-i seyyarede ders arkadaşlarım! Ve şimdi zamanın şimendiferinde istikbal tarafına bizimle beraber giden bütün mektebliler! Size de derim ki:hamiyet-i diniye ve İslâmiyet milliyeti, Türk ve Arab içinde tamamıyla mezcolmuş (kaynaşmış) ve kabil-i tefrik olamaz bir hale gelmiş. Hamiyet-i İslâmiye, en kuvvetli ve metin ve arştan gelmiş bir zincir-i nuranîdir. Kırılmaz ve kopmaz bir urvet-ül vüskadır (sağlam zincir). Tahrib edilmez, mağlub olmaz bir kudsî kaledir" dediğim vakit o iki münevver mekteb muallimleri bana dediler: "Delilin nedir? Bu büyük dâvaya büyük bir hüccet ve gayet kuvvetli bir delil lâzım. Delil nedir?"birden şimendiferimiz tünelden çıktı. Biz de başımızı çıkardık, pencereden baktık. Altı yaşına girmemiş bir çocuğu şimendiferin tam geçeceği yolun yanında durmuş gördük. O iki muallim arkadaşlarıma dedim:işte bu çocuk lisan-ı haliyle sualimize tam cevab veriyor. Benim bedelime o masum çocuk, bu seyyar medresemizde üstadımız olsun. İşte lisan-ı hali bu gelecek hakikatı der:bakınız bu dabbetülarz (yer hayvanı-tren), dehşetli hücum ve gürültüsü ve bağırmasıyla ve tünel deliğinden çıkıp hücum ettiği dakikada, geçeceği yolda bir metre yakınlıkta o çocuk duruyor. O dabbetülarz tehdidiyle ve hücumunun tahakkümü ile sayfa 3 / 5

bağırarak tehdid ediyor. "Bana rast gelenlerin vay haline" dediği halde o masum yolunda duruyor. Mükemmel bir hürriyet ve hârika bir cesaret ve kahramanlıkla beş para onun tehdidine ehemmiyet vermiyor. Bu dabbetülarzın hücumunu istihfaf ediyor (hafife alıyor) ve kahramancıklığıyla diyor: "Ey şimendifer! Sen ra'd ve gök gürültüsü gibi bağırmanla beni korkutamazsın."sebat ve metanetinin lisan-ı haliyle güya der: "Ey şimendifer! Sen bir nizamın esirisin. Senin gem'in, senin dizginin, seni gezdirenin elindedir. Senin bana tecavüz etmen haddin değil. Beni istibdadın altına alamazsın. Haydi yolunda git, kumandanının izniyle yolundan geç."işte ey bu şimendiferdeki arkadaşlarım ve elli sene sonra fenlere çalışan kardeşlerim! Bu masum çocuğun yerinde Rüstem-i İranî ve Herkül-ü Yunanî o acib kahramanlıklarıyla beraber tayy-ı zaman ederek, o çocuk yerinde burada bulunduklarını farzediniz. Onların zamanında şimendifer olmadığı için, elbette şimendiferin bir intizam ile hareket ettiğine bir itikadları (inançları) olmayacak. Birden bu tünel deliğinden, başında ateş, nefesi gök gürültüsü gibi, gözlerinde elektrik berkleri olduğu halde birden çıkan şimendiferin dehşetli tehdid hücumuyla Rüstem ve Herkül tarafına koşmasına karşı o iki kahraman ne kadar korkacaklar, ne kadar kaçacaklar! O hârika cesaretleriyle bin metreden fazla kaçacaklar. Bakınız nasıl bu dabbetülarzın tehdidine karşı hürriyetleri, cesaretleri mahvolur. Kaçmaktan başka çare bulamıyorlar. Çünki onlar, onun kumandanına ve intizamına itikad etmedikleri (makinisti ve düzenini bilmedikleri) için mutî (itaatkâr) bir merkeb (eşek) zannetmiyorlar. Belki gayet müdhiş, parçalayıcı, vagon cesametinde yirmi arslanı arkasına takmış bir nevi arslan tevehhüm ederler.ey kardeşlerim ve ey elli sene sonra bu sözleri işiten arkadaşlarım! İşte altı yaşına girmeyen bu çocuğa o iki kahramandan ziyade cesaret ve hürriyet veren ve çok mertebe onların fevkinde (üstünde) bir emniyet ve korkmamak haletini veren, o masumun kalbinde hakikatın bir çekirdeği olan şimendiferin intizamına ve dizgini bir kumandanın elinde bulunduğuna ve cereyanı (akışı) bir intizam altında ve birisi onu kendi hesabıyla gezdirmesine olan itikadı ve itminanı ve imanıdır. Ve o iki kahramanı gayet korkutan ve vicdanlarını vehme esir eden, onların onun kumandanını bilmemek ve intizamına inanmamak olan cahilane itikadsızlıklarıdır. Bu temsilde, o masum çocuğun imanından gelen kahramanlık gibi, bin senede İslâm taifelerinin birkaç aşiretinin (Türk ve Türkleşmiş milletin) kalbinde yerleşen iman ve itikad cihetiyle, rûy-i zeminde (yer yüzünde) yüz mislinden ziyade devletlere, milletlere karşı imanından gelen bir kahramanlıkla, İslâmiyet ve kemalât-ı maneviyenin (manevi olgunlukların) bayrağını Asya ve Afrika'da ve yarı Avrupa'da gezdiren ve "Ölsem şehidim, öldürsem gaziyim" deyip ölümü gülerek karşılamakla beraber, dünyadaki müteselsil (peşpeşe gelen) düşman hâdisatlara (hadiselere) karşı da, hattâ mikroptan kuyruklu yıldızlara kadar beşerin küllî istidadına (büyük kabiliyetine) karşı düşmanlık vaziyetini alan o dehşetli şimendiferlerin tehdidlerine karşı, imanın kahramanlığıyla mukabele edip korkmayan; kaza ve kader-i İlahiyeye karşı imanın teslimiyetiyle korkmak, dehşet almak yerinde, hikmet ve ibret ve bir nevi saadet-i dünyeviyeyi kazanan başta Türk ve Arab taifeleri ve bütün Müslüman kabileleri, o masum çocuk gibi fevkalâde bir manevî kahramanlık gösterdikleri gösteriyor ki, istikbalin hâkim-i mutlakı (geleceğin mutlak hakimi), âhirette olduğu gibi dünyada da İslâmiyet milliyetidir. (.)Acaba en ziyade kuvve-i maneviyeye ve teselliye ve metanete ihtiyacını hissetmiş bu asırdaki beşer (insanlar), bu zamanda o kuvve-i maneviyeyi (manevi gücü) ve teselliyi ve saadeti temin eden ve İslâmiyet ve imandaki nokta-i istinad (dayanak noktası) olan hakaik-i imaniyeyi (iman hakikatlerini) bırakıp, garblılaşmak ünvanı ile (batılılaşmak adına) İslâmiyet milliyetinden istifade yerine, bütün bütün kuvve-i maneviyeyi kırıp ve teselliyi mahveden ve metanetini (dayanıklılığını) kıran dalalet ve sefahete (haktan sapmak ve günahlara dalmaya) sayfa 4 / 5

Powered by TCPDF (www.tcpdf.org) ve yalancı politika ve siyasete dayanmak ne kadar maslahat-ı beşeriyeden (insanların menfaatinden) ve menfaat-ı insaniyeden uzak bir hareket olduğunu; pek yakın bir zamanda intibaha gelmiş (uyanmış), başta İslâm olarak, beşer hissedecek, dünyanın ömrü kalmışsa Kur'an'ın hakaikına (hakikatlerine) yapışacak. (Hutbe-i Şamiye nin Zeyli) sayfa 5 / 5