ILAHIYAT FAKUL TESI DERGISI



Benzer belgeler
İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Dr. Öğr. Üyesi Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Editörler Prof.Dr. İsmail Erdoğan / Yrd.Doç.Dr. Enver Demirpolat İSLAM FELSEFESİ

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

Sevgili dostum, Can dostum,


Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Sultantepe Mah. Cumhuriyet Cad. Fısatıkağacı İş Merkezi, No 39/1, Üsküdar İstanbul

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER. Murat DEMİRKOL. Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Reşadiye-Tokat/1969.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ cilt XV, sayı 2, 2013/2

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5.

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

FOCUS ON LANGUAGE and MULTI MEDIA LANGUAGE ASSISTANT

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Halil Aydınalp. Nazarî Tasavvufun Kurucusu: Sadreddin Konevî Ekrem Demirli İstanbul: İSAM Yayınları, sayfa.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ cilt XV, sayı 1, 2013/1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

el-itticâhâtü L-MÜNHARİFE FÎ TEFSÎRİ L-KUR ÂN İ L-KERÎM DEVÂFİ UHÂ VE DEF UHÂ

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Allah bizi ve seni te yid etsin, bil ki, Allah Teâlâ ya vâsıl

Dinlerin Rengi Renklerin Dili

ÖZGEÇMİŞ. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi 2015

DİCLE ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ cilt XIII, sayı 1, 2011/1

Dua ve Sûre Kitapçığı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Herkes bir arayış içinde

Kur an ın Bazı Hikmetleri

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

ZEKÂTIN FARZ KILINMASININ HİKMETİ

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

ilk yar'larımızın sevgili dostları

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Sokrates arke yi bilemeyiz, ancak kendimizi bilmeliyiz diyordu. Yüzyıllar boyunca bu düşünce birçok felsefe için ilham kaynağı oldu.

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR (SON 5 YIL)

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

bitirdi yılında Yüksek Lisansını bitirdi. Bir ara ihtisas için yurtdışında bulundu. 1990

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

İSLÂM FELSEFESİ. TARİH ve PROBLEMLER. editör M. Cüneyt Kaya

RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ YAT FAKÜLTESİ ARA SINAV - YARIYIL SONU VE BÜTÜNLEME SINAV ÇİZE

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Transkript:

Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yayınları No: 7 ISSN 1303-5231...... DICLE UNIVERSilESI ll ILAHIYAT FAKUL TESI DERGISI Hakemli Dergi CIL T: IV SAYI: 1 DiY ARBAKIR - 2002

FAKÜLTE YA YIN KURULU D. ü. ilahiyat Fakültesi Adına Sahibi: De kan Prof.Dr. Abdulbaki TURAN Yayın Komisyonu: Doç Dr. Muhammet ÇELİK (Başkan) Editör: Doç.Dr. İbrahim COŞKUN Üye: Doç.Dr. Abdurrahman ACAR Bilgisayar Dlıgi ve Mizanpaj: Doç.Dr.İbrahim COŞKUN Son Okuma: Doç.Dr.Mesut ERDAL Dicle Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yayınlan No: 7 ISSN 1303-5231 Baskı D.Ü. Matbaası DİYARBAKIR Baskı Tarihi: 15/06/2002 DİYARBAKIR

İBN-İ ARARİ'NİN FAHREDDİN RAZİ'YE GÖNDERDİGİ MEKTUP* Nesim DORlJ* THE LETTER FROM İBN ARABİ TO F AHRADDIN ER-RAZİ Ibn Arabi and Fahreddin Razi are two well-known personages who are associated with "Philosophical Sufısm" (Ibn Arabi) and "Philosophical Kelam" (Fahreddin Razi) These two thought are basically different in terıns of philosophical thinking and canceptual understanding. In the presented Jetter, which was sent by fbn Arabi to Fahreddin Razi, it is possible to see the main differences between these two big thinkers: "seyh'ul akbar" and "the third teacher", or calling them with the disciplines they are associated: Philosophical Sufısm and Philosophical Kelam. First off all, for a carefully reader, there are some clues that show the differences of these two disciplines' ways of reading the cosmos. Furthermore, this letter presents the different epistomologic interpretations of these two ways of thinking, and their main differences about the matter of knowing God. * * * İslam düşünce tarihinde 12. yüzyıl, hem siyasi açıdan hem de felsefi entelektüalizm açısından tam anlamıyla bir kırılmaya sahne olmuştur. Her ne kadar bu kırılmanın sebepleri müstakil bir çalışmayı gerektiriyor ve bu çalışmanın sınıriarım aşıyor ise de, burada özellikle doğudan Moğollar'ın ve batıdan Haçlılar'ın İslam memleketlerini istila etmeleri ile Gazali * Ebu Abdullah Muhyiddin Muhammed b. Ali İbnü'l-Arabi, "Risale İle'l İmam er-razi", (Resailu İbn Arabi içinde,daru'l-kütübi'l-ilmiyye, Lübnan, 200l,ss.184-187) **Ank.Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü

IOO ~N~e~s~i~m~~D~o~r~u (ö.505/1 1 I 1) 'nin İslam filozoflarına karşı aldığı tavrı zikretmeliyiz. İşte bu kırılmadan sonra İslam Felsefesi yönünü değiştirmiş ve diğer İslam düşüncesine ait disiplinleri etkileyerek geniş bir yorumlar halesini meydana çıkarmıştır. Bu yeni dönemle birlikte İslam düşüncesinin Tasavvufve Kelam disiplinleri felsefi düşüneeye kapılarını açmıştır. Buna karşılık İslam Felsefesi de, etkilediği ve nüfuzu altına aldığı bu yeni disiplinlerin hem yönünü değiştirmiş hem de daha fazla gelişmelerini sağlayarak kognitif bir yapıya bürünmelerini sağlamıştır. Bu yeni yapılanma sonucu ortaya çıkan disiplinler "Felsefi Tasavvuf' ve "Felsefi Kelam" şeklinde adlandırabileceğimiz iki disiplindir. Bu iki disiplinden birincisinin kurucusu İbn Arabi (ö.638/1240) iken, ikincisinin de en ünlü siması şüphesiz Fahreddin Razi (ö.606/1209)' dir. İbn Arabi'nin "Tasavvuf Felsefesi", en üst derecede duygu, düşünce ve sezgisel bilgilerin mezc edilmesidir. İbn Arabi'nin düşüncesinde şekillenen "Varlığın Aşkın Birliği" veya "Hakikatin Birliği", İslam düşünce tarihinde benzerine az rastlanılabilecek en üst derecede entelektüel tartışmalara sebep olmuştur. O'na göre tanrının varlığından vareste sayılabilecek otonam bir gerçekliğe inanmak hakikati inkar etmek ile eş anlamlıdır. Çoğu zaman panteizmle karıştırılan İbn Arabi'nin "Vahdet-i Vücud" nazariyesi, asla Tanrının dışında alemi veya dünya ve içindekini yok saymak da değildir. İbn Arabi'ye göre, alem Tanrı değildir ama eşyanın gerçekliği tanrının gerçekliğinden ayrı da değildir. Aksi takdirde İbn Arabi'ye göre, tanrının yanısıra başka tanrıların varlığını kabul etmek kaçınılmaz olur. İbn Arabi'ye göre, "bilmek" akli ve istidlali bir sıfat değildir. Eğer "bilmek" bu şekilde tarif edilirse, tanrı, hakkında hiçbir şeyin söylenemeyeceği ve bilinemeyeceği soyut bir monad olur. Bu anlamıyla "bilmek" bilinen şeyi belirleyen olacağından mutlak varlık olan tanrının mahiyetine aykırı düşmüş olur. Zira tanrı yani mutlak varlık, tüm belirlenmemişterin en belirlenmemişidir. Fahreddin Razi'ye gelince, O, Antik Yunan felsefesinin kainatı okuma biçimi olarak kullandığı mantık disiplininin Aristoteles yorumunu İslam dünyasına sokan ve bunu İslam bilimlerine uygulayan ilk İslam düşünüderinden birisidir diyebiliriz. Gazali'nin Mantık ilmini Kelam ilmine sokmasıyla başlayan felsefi kelam döneminin zirve noktasında ünlü filozof kelamcı Fahreddin Razi durmaktadır. Gazali, Manttk İlınini tüm İslami İlimler için bir alet olarak görmüşken, Razi, Mantığı bir alet ilmi olmaktan çok, müstakil özel bir ilim olarak ele almıştır.

İbn-i Arabi 'nin Fahreddin Razi 'ye Gönderdiği Mektup 101 Fahreddin Razi, Aristoteles geleneğindeki felsefeyi tüm yönleriyle hazıneden ve onu kelami konularla birlikte sunan ilk İslam kelamcısıdır. Razi, Felsefeyi Kelama sokmakla, bu ilme Aristoteles geleneği doğrultusunda bir istikamet vermiştir. Bu durum, İslam dünyasında Eş'ariliğin daha çok yayılmasına, Matundiliğin ise gerilemesine sebep olmuştur. Fahreddin Razi'nin felsefi kişiliği, felsefi-kelam dönemine damgasını vurmuştur. Bu sebeple Fahreddin Razi'ye Aristoteles ve Farabi'den sonra "Üçüncü Muallim"denmiştir. Razi, üstün bir enerji ile Meşşai felsefesinin, Minatı okuma biçimi olarak kullandığı düşünsel modaliteleri, İslam düşüncesine de uygulamak suretiyle, İslam düşüncesini, özellikle bu düşüncenin bilgi yorumunu, akıl ve mantık perspektifiyle ele ahnrnası çabasının zirve noktasında bulunarak, bir yönüyle, Eflatun ve Aristoteles' e, diğer yönüyle İbn-i Sina'ya, bir diğer yönüyle de Eş'ari kelamcılarına yüzünü dönmüş, bu düşünceler arasında büyük bir eklektizm kurarak felsefesini ortaya koymuştur. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse; İbn Arabi ve Fahreddin Razi, İslam felsefesinin, teksif edilmiş büyük bir konsantre merkezi olduğunu üstün bir çabayla kanıtlamışlardır. İşte bu noktada, aşağıda çevirisini sunduğumuz İbn Arabi tarafından Fahreddin Razi'ye gönderilen mektubun satıraralarında bu iki düşünürün, "Şeyhu'l-Ekber" ve "Üçüncü Öğretmen" in başka bir ifadeyle "Felsefi Tasavvuf' ve "Felsefi Kelaın" disiplinlerinin kainatı okuma biçimlerini ve bakış açılarını ve bu iki düşünüş biçimi arasında, özellikle bu iki düşüncenin farklı epistemolojik yorumlarını ve Tanrının bilinmesi meselesinde var olan temel farklılıkları görmek mümkündür. İMAM RAZİ'YE Bismillahirrahmanirrahim Hamd Allah 'a, selam, rahmet ve bereket onun seçkin kullarına -ve benim Allah yolundaki dostum Fahreddin 'e (Allah onu himmetiyle yüceltsin)- olsun. Bizden sana hitaben; ondan başka ilah olmayan Allah 'a hamd ederiz.

I02 ~N~e~s~i~m~~D~o~r~u Allah 'ın elçisi buyuruyor ki; "Biriniz kardeşini sevdiği zaman bunu ona bildirsin. " Ve ben seni seviyorum. Allah Teala şöyle buyurur: "Birbirinize hakkı tavsiye ediniz. " Bazı eserlerine ve Allah 'ın onunla seni te 'yid ettiği kuvvet e ve tahayyül ettiğin büyük fikirlere vakıf oldum. Nefs, kespettiğini bulamadığı zaman, bereket ve bolluğun tadını bulamaz. Bu durumda ayaklarının altından yiyenlerden (İbn Arabi burada hayvanları kastetmektedir. çev) olur.. ~ Insan ise üstünden yiyendir. Allah 'ın dediği gibi: "Eğer onlar Tevrat'ı, İnci/'i ve Rableri tarafindan kendilerine indirifeni doğru tutsalardı; elbette hem üst/erindeli yerferdi hem de ayaklarımil altmdan..,,1 Dostum -Allah onu muvaffak etsin- bilsin ki kamil veraset bazı yönleriyle değil bütün yönleriyle gerçekleşen verasettir. Ve "Alim/er nebilerin varisleridir. " Bu durumda akıl sahiplerinin tüm yönleriyle varis olmaya çalışmaları gerekmektedir. Ancak çalışması eksik olan, tüm yönleriyle varis olamaz. Dostum bilsin ki; insan tabiatının güzelliği, yüklendiği ilahi bilgilerle olur. İnsan tabiatının çirkinliği de bunun tersi ile olur. Bunun için akıl sahiplerinin ve gayreti yüksek olanların ömürlerini sonradan yaratılanların bilgileriyle ve onların ayrıntılarıyla heba etmemeleri gerekir ki, Rablerinden kendilerine ayrılan payı kaybetmesinler. Yine akıl sahiplerinin, göğüslerini, fikirlerinin sultanından başkasına açmamaları gerekir. Çünkü fikrin kaynağı malumdur. Talep edilen hakikat ise bu değildir. Allah 'ı bilmek, onun varlığını bilmekten ayrıdır. Aklf metodu kullananlar Allah 'ı vehbi bilgi sayesinde değil, varolması ve selbi metotla bilirler. Bu ise (vehbi metot sayesinde bilmek), filozofların ve kelamcıların görüşlerine aykırıdır. Ancak büyüğümüz Ebu Hamid Gazali bu konuda bizimle aynı düşünmektedir. Allah, aklın onu nazar ve tefekkürüyle bilmesinden yücedir. Akıllı kimsenin, kalbini fikirden vareste kılması gerekir. Çünkü; Allah 'ın bilinmesi müşahedeyle elde edilir. Ve h immeti yüksek olanın hayal aleminde olmaması gerekir. Çünkü hayal alemi batzni manalara delalet eden birleşik nur/ardır. Hayal, aklf manaları duyusal kalıpzara indirger. Sözgelimi süt suretindeki bilgi, ip suretindeki Kur'an ve yular suretindeki din gibi. 1 Maide,6/66

İbn-i Arabi 'nin Fahreddin Razi 've Gönderdiği Mektup 103 Gayreti yüksek olanın yol göstericisinin dişi olmaması ve küllf nejisten faydalanmaya bağlı olmaması gerekir. Fakirden asla istifade etmeye bağlı o_lmamasının gerekliliği gibi. Bunun dışında bir kemali olan ise fakirdir. Işte Allah 'ın dışındakilerin (masivallah) hali budur. O halde ilmi ancak Allah 'tan keşif yolu ile elde etmede gayretini arttır. Çünkü tah ki k ehline göre Allah 'tan başka fa il yoktur. O halde bilgiyi Allah 'tan başka kimseden almayın. Ancak bu, aklen_ değil, keşif yoluyla olsun. Çünkü gayreti yılksek olanlar, az bir miktar Ilm e 'i-yakin bilgiden sonra Ayne '/-yakin bilgiye ulaşmak suretiyle kurtulmuş/ardır. Ve bil ki; fikir sahipleri fikirlerinde en son hedefe ulaştıkları zaman; bakm sın ki onlar samimi mukallidin durumuna düşmüşlerdir. Çünkü mesele fikri aşan bir meseledir. Netice itibariyle fikir devam ettiği müddetçe, aklın sakin ve mutmain olması imkansızdır. Akıllar için fikri tasarruflardaki kuvvete göre bir sınır vardır. Ve akılların Allah 'ın bahşettiğini kabul niteliği vardır. O zaman akılların Allah 'ın vehbi ilimlerine kendilerini açması gerekir. Kes b ve nazarın altına giren şeylerle yetinmemelidir. Çünkü kesb ve nazar, şüpheden vareste değildir. Kardeşlerinden güvendiğim ve senin hakkında niyeti güzel olanlardan biri senin bir gün ağladığını görmüş ve bunun sebebini sormuş. Sen de cevap olarak demişsin ki; "otuz seneden beri inandığım bir mesele Jıakkmda bu saatte hana zulıur eden bir delille yamldığınu anladım. Bunım için ağladım. Ve kendi kendime dedim ki; hana zalıir olan fikir önceki gibi yanlış olabilir." Bu senin sözündür. Demek ki, akıl ve fikir mertebesi ile bilgin olanın, dingin ve müsterih olması imkansıdır. Hele hele Allah 'ın bilinmesinde bu durum çok daha açıktır. Çünkü nazar yoluyla Allah 'ın mahiyetini bilmek imkansızdır. Kardeşimf artık sana ne olmuş ki bu tehlikede devam ediyorsun. Riyazet, Mücahede ve Halvet (yalnızlık odaları) yoluna girmiyorsun. Ki Allah resulünün açmış olduğu bu yollara ve Allah 'ın "-Orada- kullanmızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir ralımet vermiştik ve ona katımızdan bir ilim öğretmiştik.,,ı ayetindeki kişilerin nail olmuş olduklarına nail olasın. Senin emsallerin bu şerejli,yüce ve yüksek mertebelere ulaşmaya teşebbüs ediyor. Dostum-Allah onu muvaffak etsin-bilsin ki; sebebin yokluğunda varolan her şey onun gibi sonradan yaratılmadır. Bu iki şekilde olur: 2 Kehf, 18/65

104 ~N~e~s~i~m~D~o~r~u Birincisi, sebebe bakan yönüyle, ikincisi de o sebebi var edene bakan yönüyledir ki o da Allah 'tır. Peygamberler, veliler ve melekler gibi Allah ehlinden muhakkikler hariç, felsefeci düşünürler ve başka insanların çoğu sebep yönleriyle bakarlar. Çünkü onlar (peygamberler, veliler....) sebebi bilmekle beraber, diğer bir yönüyle o sebebi var edene bakarlar. Kim bizzat sebebi var eden yönüyle değil de sebep cihetiyle onu vareden e bakarsa "Kalhim Rabbimden bana haber verdi" diyecek. Diğeri ise (ki üstün olan odur) "rabbim bana haber verdi" diyecek.. İrfan sahibi bir arkadaşımız buna işaret ederek demiştir ki; "Siz ilminizi ölüden ölüye intikal eden kitabelerden almışsınız. Ama biz ilmimizi ölmeyen, diri olan(allah) 'tan almışız" Varlığı başkasından kaynaklananın hükmü bize göre bir "hiç"tir. O halde arif için "Allah, Allah... " tan başka bir söz yoktur. Sonra dostum bilsin ki; gerçekten Hakk'ın -bir olmakla beraber- bize nisbeten ayrı ayrı bir çok yönü vardır. Artık bu bölüm ilahiyat ve tecelliyat bölümleridir ki burada dikkatli ol. Mesela "Hak" yalnız "Rab" olduğunda Hak değildir. Onun hükmü "Müheymin" (gözetip koruyan) olduğu zamandaki hükmü gibi değildir. Yine o "Rahim" iken onun için söz konusu olan hüküm, sözgelimi "Müntakim" olduğu zaman ki gibi değildir. İçim/erin tümü böyledir. Ve bil ki "Allah" ismi Rab, Kadir, Şekur gibi bütün isimler içindir. Onların hepsi içindeki sıfatiara sahip olan zat gibidir. "Allah" ismi müşahede anında bütün isimleri içine alır. Çünkü sen onu mutlak surette müşahede etmiyorsun. O, o isimle sana yaklaştığında sen O 'na ne ile yaklaştığına bak. O münacat ve milşahedenin gerektiği makama bak. Ve bak ki, ilahi isimlerden hangi isme bakılır; işte o isim sana hitap eden ve müşahede ettiğin isimdir. İşte suretieki değişiklikle kastedilen budur. Boğulmak üzere olan birisi "Ya Allah" dediği zaman onun manası, "Ya Gıyas, ya M ün kiz veya ya Münci (kurtarıcı) demektir. Hasta olan biri "Ya Allah" dediği zaman bunun manası da" Ya Şafi ya Muqfi (sıhhat veren) veya benzeri bir anlam demektir. Benim sana bahsettiğim suretlerdeki değişiklik, Müslim 'in "Sahih" inde bahsettiği ile aynıdır: "... el-bari tecelli eder... ". O zaman inkar edilir, ondan sakınılır ki o durumda da Allah, tanıdıkları bir surete dönüşür artık onlar da inkardan dönüp ikrar ederler: Ve böylece burada müşahede, münacat ve ilahi hitabın anlamı budur. Akıllının, ancak kendisiyle zatını mükemmelleştirecek ve hangi duruma intikal ederse etsin geçerli olan bilgiyi talep etmesi gerekir. O ilim

İbn-i Ar abi 'nin Fahreddin Razi 've Gönderdiği Mektup 105 c de vehb ve müşahede cihetiyle bilinen Allah 'ın bilgisinden başka bir bilgi değildir. Çünkü ~özgelimi tıp ile ilgili bilgilere ancak hastalıklar aleminde ihtiyaç duyulur. Içinde hastalıkların olmadığı bir aleme intikal ettiğin zaman bu bilgiyle kimi tedavi edeceksin? Akıllı insan, ancak kuwetli olduğu zaman rahat eder. Eğer edindiği bilgiyi vehb cihetiyle elde etmişse o da peygamberler gibi bununla yetinmez ve Allah 'ı bilmeyi talep eder. Yine sözgelimi hendese ilmine ancak ölçüler aleminde ihtiyaç duyulur. Eğer o alemin dışına çıktığın zaman bu ilmi kendi halinde bırakırsın. Ve nefs, o alemden yanında bir şey olmadan yüzüstü geçer. Nefsin başka bir aleme intikal ettiğinde terkettiği ilim/e uğraşmamn hepsi, bahsettiğimiz şekildedir. O halde akıllı kimse, zorunlu ihtiyaçlarıyla ilintili ilmi almalı ve gideceği yere kendisiyle beraber gideceği ilmi tahsil etme noktasında gücünü sonuna kadar harcamahdır. O da iki ilimden başkası değildir: a_)allah 'ı bilmek b)ahiret makamlarını bilmek ve kendi evinde yürüyormuşçasma orada yürüyebileceği kadar bu makamların gerektirdiği ilimleri öğrenmek. Bu durumda o asla hiçbir şeyi inkar etmez. Çünkü o artık Furkan (hak ve batılı birbirinden ayıran) ehlinden olup Nükran (inkarcıla1~ ehlinden değildir. Ahiret makamları yaniışı arzeden karışıklık makamlan olmayıp; temyiz makamlarıdır. Netice olarak bu makam; Rabbieri onlara tecelli ettiği zaman "biz senden Allah 'a sığınırız. Sen bizim Rabbimiz değilsin. Biz, Rabbimiz gelinceye kadar bekleyeceğiz" diyen ve Rab leri, tanıdık bir surette kendilerine geldiği zaman ikrar eden bir taifeniz temyiz edildiği bir makamdır. Ne kadar hayret verici bir olay! Akıllı kimsenin bu iki ilmi, riyazet, mücahede ve halvet yöntemleriyle kurallarına uygun biçimde- keşfetmesi gerekir. Halvet ve şartlarını ve halvet sırasında meydana gelen_ şeyleri sırasına göre bir bir zikrediyordum ki, vakit buna mani oldu. Vakitten kastım; cahil olduklarını inkar eden, taassup, şöhret ve liderlik tutkusunun kendilerini -iman mümkün görünmüyorsa da- hakkı dinlemekten ve teslim olmaktan alıkoyduğu kötü bilginlerdir. Allah 'a hamd olsun. Selam, efendimiz Muhammed 'e, ailesine ve arkadaşlarına olsun..