Baþbakan Erdoðan, Güven bunalýmý doðdu. Avrupa dan gelecek PKK li grubun geliþi ertelendi dedi. Pakistan yolunda



Benzer belgeler
þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.



Cumhuriyet Halk Partisi

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

135 yýlý geride býrakan köklü bir mizah dergisi geleneðine sahibiz, ama mizah dergilerimiz


Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Olmak ya da Olmamak. Cumhuriyetin temel niteliklerine

EMO-Genç Yaz Eðitim Kampý Tamamlandý

Haberler / News. Dizin / Index. Hayýrsever iþ adamýndan

3. Eðitim - Öðrenim ve Saðlýk Kýrsal yörelerde (köylerde) eðitim ve saðlýk

EKONOMÝDE GELÝÞMELER

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

A t t i l â Þ e n k o n

============================================================================

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Yaz l Bas n n Gelece i

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Afsiad açýlýþ 1 Perþembe, 28 Mayýs 2009


Türk Kütüphaneciliði 21,1(2007), 75-87

haber TMMOB ESKÝÞEHÝR KENT SEMPOZYUMU GERÇEKLEÞTÝRÝLDÝ Türk Mühendis ve Mimar Odalarý Birliði Eskiþehir Ýl

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

============================================================================

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.


Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

35 YKR. ABD li turistler Ýlicek Köyünde. Muhtar Özdoðan (Saðda) Turistlerle

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

frekans araştırma

20 EKÝM DE ALANLARDAYIZ

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

Cumhuriyet Halk Partisi

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

TÜRK TURİSTİN İLGİSİNİ ÇEKEN OSMANLI MİRASINA SAHİBİZ

kaldýrmalýyýz iddiasýný dile getiren Zararsýz, Türkiye de son yýllarda saðlýk konusunda önemli deðiþimler... 2 DE

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

*** TOSYA KENT REHBERİ ***

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

SAÐLIKTA ÖZELLEÞTÝRME

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 4 YAŞ GÖKKUŞAĞI SINIFI AYLIK EĞİTİM VE BRANŞ DERSLERİ PROGRAMI. Tekerlemeler: Kartal ve tırtıl tekerlemelerini öğreniyorum.

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3


ÖDP : Maraþ'ý unutmayacak unutulmasýna izin vermeyeceðiz

Liderlik Üzerine Bir Analiz

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

17 ÞUBAT kontrol

ÝNTES ÝN AYLIK GELENEKSEL TOPLANTISI 01 HAZÝRAN 2001 TARÝHÝNDE ÝSTANBUL DA YAPILDI

Cumhuriyet Halk Partisi

AKP Hükümetinin eðitim hedefleri hiç gerçekçi deðil!


ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

FEN BÝLÝMLERÝ DERSHANESÝ

SOSYAL BÝLÝMLER 1 TESTÝ (Sos 1)

Kapadokya Þiir Yarýþmasý

ÝÇÝNDEKÝLER ANLAM BÝLGÝSÝ...13 YAZIM BÝLGÝSÝ...23 DÝL BÝLGÝSÝ...25 ANLAM BÝLGÝSÝ...27 YAZIM BÝLGÝSÝ...37 DÝL BÝLGÝSÝ...39 ANLAM BÝLGÝSÝ...

YABANCI GELİNLERDE ESERLERİNİ SERGİLEDİLER

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

DİYARBAKIR ÇINAR BELEDİYESİ BELEDİYE MEMNUNİYET ARAŞTIRMASI

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

A y þ e S a r ý s a y ý n Kuþlarla Giden

Türkiye de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması. 1 Şubat 2016

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

T.C. GAZİEMİR KAYMAKAMLIĞI

Aşşk Kahve ve Laduree


2005/2006 Sezonu Yeþeren Kabare Türk Tiyatrosu 7.Türk Dünyasý Tiyatro Ödülleri

EÐÝTÝMDE ÖZELLEÞTÝRME EÞÝT, PARASIZ EÐÝTÝM HAKKININ GASPIDIR

Kafkaslarda Barýþa Giden Yol Savaþtan mý Geçmeli?

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

Değerli basın emekçileri

ABİDİN DİNO

Türkiye nin 100. Yıl Vizyonu

Dil ve Oyun. Günlük İşlerinizi Yaparken Konuşma ve Oynama

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Transkript:

törenlerinde yaþananlarýn halkta ciddi bir rahatsýzlýk yarattýðýný ileri sürdü. Ýsim vermeden DTP nin bunu siyasi ranta dönüþtürmek istediðini söyleyen ve Biz buna eyvallah diyemeyiz dedi. Söyleþi 4 DE Baþbakan Erdoðan, Güven bunalýmý doðdu. Avrupa dan gelecek PKK li grubun geliþi ertelendi dedi. Pakistan yolunda uçakta gazetecilerin sorularýný yanýtlayan Baþbakan Erdoðan, Habur dan Türkiye ye giriþ yapan 34 PKK linýn karþýlama Baþbakan Erdoðan açýklamasýnda þunlarý söyledi: Son yaþananlarý hepiniz biliyorsunuz. 34 kiþinin dönüþünde yaþananlar ortada. Yaþananlar halkta ciddi rahatsýzlýk yarattý. Bu konunun üzerine çalýþmalar yapýlacak. Onun üzerine süreç devam edecek. Biz bunu milli birlik projesi olarak baþlattýk. Bir þeyi yaparken diðer tarafý yýkamayýz. Bu nedenle Avrupa dan gelecek PKK li grubun geliþi ertelendi. Hassas Dönemden Geçiyoruz Baþbakan Erdoðan, Türkiye nin çeþitli yerlerinde bazý þehit aileleri yakýnlarý ile gazilerin, madalyalarýný iade etme yönünde çýkýþlar olduðunu ifade ederek, bunu nasýl deðerlendirdiðini soran gazeteciye þu yanýtý verdi: 2 DE 2 DE 7 DE 8 DE Ceylan Önkol un öldüðü patlama sonrasý savcýyý Olay yerinin teröre müzahir bölge olduðunu, þu aþamada gidilmesinin kolluk kuvvetleri ve heyet için büyük risk oluþturduðunu söyleyerek olay yerine götürmeyen askerler hakkýnda adli görevi yerine getirmeme suçlamasýyla soruþturma açýldý. Diyarbakýr ýn Lice ilçesine baðlý Þenlik köyünün Paþaçiya Mezrasý Cemal Tepe Mevkii nde 28 Eylül de meydana gelen patlamada 14 yaþýndaki Ceylan Önkol ölmüþtü. Savcý ve jandarma olay yerine ancak iki gün sonra gitmiþti. 7 DE 6 DA PSAKD Ankara Þubesi'nin bir hafta önce açtýðý Pir Sultan Abdal Sanat Evi ile Alevi kültürünün tanýtýlmasý amaçlanýyor. Sanat Evi'ne iliþkin konuþan PSAKD yöneticilerinden Yusuf Þahin, böyle bir çalýþmaya girmelerinin gerekçesi ve amacýný þu þekilde açýkladý: 'Madýmak'taki semah ekibi, sanatçýlara ve oradaki aydýnlara karþý büyük sorumluluklarýmýz var. 7 DE Dev çýnarlarýn altýna atýlmýþ üzeri muþamba örtülü tahta masalar ve büyük ihtimalle elde kalan boyalarla boyandýðý için neredeyse her biri baþka bir renk tahta iskemleler... Kýþtan kurtulan ilkbahar, yaza elini uzatmýþ, ama sadece o kadar; daha yaza var. Her mevsim mevsimliðini yapardý, baharlarýn bahar, yazlarýn yaz olduðu zamanlar... Koltuðumun altýnda kitaplar, defterler ve mutlaka o ayýn edebiyat dergilerinden biri elbette ki lise. Garsonun biri bitmeden diðerini getidiði acý çaya sigara eþlik etmiyor, daha sigaraya çok var. Ders kitaplarý masanýn bir ucuna býrakýlmýþ, kravat hepten gevþek, edebiyat dergisine gömülünmüþ. Hayýr, okuldan kaçýlmamýþ, bu mevsimde hemen her gün olduðu gibi evden biraz erken çýkýlmýþ ve okul yakýnlarýndaki bu çay bahçesinde ders... 5 DE Çalýþma olumlu bir ruh halinin yapýlan iþin doðasýyla ilgili olarak tam tersi bir etki yapabileceðini gösteren ilk çalýþma... 8 DE

2 Türkiye hükümetinin istekleriyle, ülkemizde toplandý ÝMF. Hiç hesapta yokken bir gazeteci, öðrenci arkadaþýmýz baþkanýn açýklamalarý ardýndan fýrlatabileceði tek þey ayakkabýsýný fýrlattý. Derhal göz altýna alýndý. Baþkanýn þikâyetçi olmamasý nedeniyle uzun uðraþlarla serbest býrakýldý. Erzurum da bakanýn elini sýkmayan öðrenciye, hapis ve para cezasý verildiðini biliyorsunuz. Eylemin þeklini, ayakkabýnýn markasýný, ailesini didik didik eden medya kuruluþlarý, eylemin haklýlýðý konusunu pek iþlemedi. Hatta Birgün gazetesi nin genel yayýn yönetmeni ile uzun mülakatlarda düzenlendi. Gazetede eyleme ve arkadaþlarýna sahip çýktý. Mevcut gazetecilik etiði açýsýndan, eylem bazý BirGün yazarý arkadaþlar tarafýndan eleþtirilse de iþ þimdilik tatlýya baðlandý. Ertesi gün akreditasyonlu olmasýna karþýn BirGün yazarý Bilgehan Baykal ýn toplantý salonuna alýnmamasý da ayrýca manidar. Daha sonraki günlerde ÝMF karþýtý eylemler hep sürdü Ýstanbul da. Sol yelpazedeki partiler, dernekler, sendikalar, dergi çevreleri bir þekliyle tepkilerini koymaya çalýþtýlar. (Dünyanýn birçok ülkesi sol ve sosyalist partilere yönelirken, bizim muhafazakar ve ulusalcý partilerdeki ýsrarýmýz ise ayrý bir inceleme konusu) Keþke alternatif toplantýlarda düzenleselerdi. Keþke ÝMF nin ülkeye yaptýðý zararlarý halka anlatmayý da deneselerdi, baþarabilselerdi. Ancak yapacaklarý hiçbir eyleme basýn raðbet etmez ve kamu oyuyla paylaþmazdý. Basýn iþin curcunasýna bakýyor. Ýstanbul halký sel felaketinde canýndan malýndan olurken, organize olamayan devlet güçleri her ne hikmetse toplumsal gösterilerde pek mahir davranýyor. ÝMF heyetine kýrmýzý halý, eylemcilere son model biber gazý reva görülüyor. Kapitalist sömürünün simgesi bankalara yapýlan saldýrýlar televizyonlarda dakikalarca gösterildi. Cama çerçeveye üzülen yurttaþlar adeta bankalara ve ÝMF ye acýr oldular. Banka kurmanýn yanýnda, banka soymanýn çok masum kaldýðý dünyada, ne yazýk ki bankalara üzüldük, toplumca. Kimsenin de aklýna gelmedi bu hiddetinizin nedeni nedir diye, sormak. Vandalizm diye yaftalayanlarda oldu eylemleri. Kapatýlan yollar nedeniyle, müdahalesi gecikip, kalbine yenik düþen bir yurttaþýn ölmesi de ayrý bir trajediydi. Görebildiðimiz kadarýyla, küçük esnafa zarar vermek niyetiyle yapýlmýyordu saldýrýlar. Ancak eylemcilere karþý çýkanlar maalesef küçük esnaftý. Kendileri de banka faizleri ve vergilerle yok olma tehlikelerine karþýn. ÝMF ve Dünya Ticaret Örgütü nün büyük toplantýlar yaptýðý her ülkeye býkmadan usanmadan gidip yerel örgütlerle birlikte eylem yapan yabancý turist guruplar ise banka saldýrýlarýna karýþmasalar da eylemin uluslar arasý bir direnme eylemi olduðunu kanýtlýyorlardý. Kendisini Belçika da sanan bir eylemci turistin ise, bir Ýstiklal Caddesi sakini tarafýndan tekme tokat paralanmasý ise kendimizden olmayana karþý hoþgörüsüzlüðümüzü ne güzel kanýtlýyordu. Hele birde Tophane nin býçkýn delikanlýlarý vardý ki, hiç sormayýn. Polislerin önünden ara sokaklarda kaçýþýrlarken iki tanesini yatýrmýþlar sopalarla öldüresiye dövüyorlardý. Tam o sýrada polislerin geldiðini gören gençler bir an için duraksadýlar, yerde yatanlara yetiþen polisler saldýrganlarý uzaklaþtýrmak yerine onlarda baþladýlar joplamaya. Polis þefleri göstericileri lince kalkýþan saldýrganlarý sakinleþtirip, kovalamacalarýný sürdürdüler. Ýki gencin akýbetini bilmiyoruz. Dünya nýn hangi ülkesinde kan emici ÝMF, Dünya Bankasý ve Dünya Ticaret Örgütü nü telin eden, kýnayan, nümayiþe kalkan göstericilerine karþý kontra saldýrý düzenlenir? Kendi kan emicileri emperyalist örgütleri protesto edenleri linç etmeye kalkýþmak hangi saðlýklý kafanýn ürünü? Kim yönlendirir bu þaþkýnlarý? Basýnýn kýþkýrttýðý bir gerçek. Ya diðerleri kimler? Sefer Selçuk Özbek arkadaþýmýz attýðýn ayakkabý boþuna mýydý?, diye sormadan geçemiyorum. Zaten ayakkabý fýrlattýðýn günün ertesi günü çýkan gazete haberleri ortada. Bir arkadaþým gazete baþlýklarýný toplamýþ bana da yollamýþ bir göz atýn. Ýþte böyle ülkeye böyle basýn. Gençlik Muhalefeti üyesi ve Birgün gazetesi çalýþaný Selçuk Özbek in IMF Baþkaný Strauss Kahn ý ayakkabý atarak protesto etme eylemini gazeteler kendi siyasal eðilimlerine göre deðiþik þekillerde verdiler. Birgün gazetesi kendi çalýþanýnýn eylemini tam sayfa bir ayakkabý resmi üzerine Bir gün herkese bir ayakkabý gerekebilir. ibaresiyle verdi. Eylem bugünkü diðer gazetelerin birinci sayfalarýnda þöyle yer aldý: Posta: IMF yi Nike ile protesto etti Hürriyet: Hadi yap dedi, IMF Baþkanýna ayakkabý fýrlattý ( Hadi Yap sözünün Nike firmasýnýn sloganý olduðunu da belirtti) Vatan: IMF Baþkanýna Nike fýrlattý Akþam: Bizim El Zeydi Sözcü: Tayyip i dinledi (AKP nin yapamadýðýný yapýp ümüðümüzü sýktýrmadý) Güneþ. Pabuç serbest Takvim: Bu da bizim ayakkabý Cumhuriyet: IMF ye ayakkabý Yeniçað: Superfly IMF yi Nike ile vurdu Zaman: Nike marka ayakkabýyla kapitalizm protestosu Türkiye: Kahn Ýþler iyiye gidiyor / Türk gazeteci de IMF Baþkanýna ayakkabý fýrlattý Yeni Þafak: Dominike ( IMF Baþkanýnýn adý Dominique Strauss-Kahn olduðu için) Star: Bari Türk malý ayakkabý atsaydýn Vakit: Bir pabuç da IMF ye Milli Gazete: Bush a da IMF ye de (Ýþgalci ve sömürücüye her yerde ayný tepki var) Yeni Asya: IMF Baþkanýna ayakkabý fýrlatýldý Bekir Coþkun, 08.10.09 tarihli dýþarýdakiler baþlýklý yazýsýnda bakýn neler demiþ: ÝSTANBUL da IMF ve Dünya Bankasý toplantýlarý... Dýþarýda küresel sermayenin sömürüsüne karþý olanlarýn protestosu var... Polis dayak atmakta... Baþbakan kürsüde, Dýþarýdan gelen sese kulak vermeli dediðinde, dýþarýdan sesler geliyor: Ah... Of... Vurma... Anneciðim anneciðim... Küresel sýcak paranýn son sekiz yýlda Türkiye den götürdüðü kâr sizce ne kadar: 34.8 milyar dolar... Bunun için ödedikleri vergi: Sýfýr... Ayný salonda, ayný kâðýtla, ayný gün yatýrým yapmaya kalkan bir küçük yerli yatýrýmcýnýn ödediði vergi: Yüzde 15... Peki, parasýný sadece ekmeðe-tuza yatýrabilen dar gelirli yoksulun küçük aylýðýndan ödediði dolaylý-dolaysýz vergi: Yüzde 45... Küresel sermayenin Türkiye deki büyümesi son yedi yýlda; yüzde 370... Dýþarýdakiler iþsiz... (Güney Afrika dan sonra Türkiye dünya ikincisi.) Ve aç... (Açlýk sýnýrýndaki aile sayýsý 2.6 milyon, nüfusun yüzde 15 i...) Küresel sermaye dünyanýn her yerinde zenginleþirken, yoksullar daha da yoksullaþýyor. Ülkesini küresel sermayeye ikram eden Baþbakan, içeride uluslararasý sermaye ile kucak kucaða Dýþarýdakilere kulak verelim derken... Dýþarýdakilerin sesi geliyor: Vurma... Dur len... Ah... Of... Ayakkabý fýrlatmak sembol oldu. Ayakkabý fýrlatanlar çoðalmadýkça ve kendi cellâtlarýmýza âþýk olmaktan vazgeçemedikçe, insanlýðýn iþi çok zor, velhasýl. ÝMF siz, Dünya Bankasýz, Dünya Ticaret Örgütü süz günler. Baþbakan Erdoðan, Güven bunalýmý doðdu. Avrupa dan gelecek PKK li grubun geliþi ertelendi dedi. Pakistan yolunda uçakta gazetecilerin sorularýný yanýtlayan Baþbakan Erdoðan, Habur dan Türkiye ye giriþ yapan 34 PKK linýn karþýlama törenlerinde yaþananlarýn halkta ciddi bir rahatsýzlýk yarattýðýný ileri sürdü. Ýsim vermeden DTP nin bunu siyasi ranta dönüþtürmek istediðini söyleyen ve Biz buna eyvallah diyemeyiz dedi. Baþbakan Erdoðan açýklamasýnda þunlarý söyledi: Son yaþananlarý hepiniz biliyorsunuz. 34 kiþinin dönüþünde yaþananlar ortada. Yaþananlar halkta ciddi rahatsýzlýk yarattý. Bu konunun üzerine çalýþmalar yapýlacak. Onun üzerine süreç devam edecek. Biz bunu milli birlik projesi olarak baþlattýk. Bir þeyi yaparken diðer tarafý yýkamayýz. Bu nedenle Avrupa dan gelecek PKK li grubun geliþi ertelendi. Hassas Dönemden Geçiyoruz Baþbakan Erdoðan, Türkiye nin çeþitli yerlerinde bazý þehit aileleri yakýnlarý ile gazilerin, madalyalarýný iade etme yönünde çýkýþlar olduðunu ifade ederek, bunu nasýl deðerlendirdiðini soran gazeteciye þu yanýtý verdi: "Bu tür tavýrlarý bu þekilde uygulayanlar da var, bu þekilde bir yaklaþým içerisinde olmayanlar da var. Tüm þehit aileleri böyle bir þey yapýyor diye ortada bir gerçek yok. Bunda da hassas olalým, dikkatli olalým. Çünkü çok farklý bir dönemin içerisinden geçiyoruz. Demokrasi, unutmayalým ki ayný zamanda bir tolerans rejimidir ve bu toleransý bu ülkeyi yönetenler de bu ülkede sorunu çözme azmi ve kararlýlýðý içinde olanlar da göstermelidir. Bunu söylerken, bundan önceki 34 kiþinin geliþinde yapýlanlarý tasvip eder mahiyette söylemiyorum. Yapýlanlarý kesinlikle tasvip etmiyorum. Kendilerine bu konuda koordinatör bakanýn gerekli uyarýlarý önceden yapmýþ olmasýna raðmen tabii bu tür -artýk buna eylem demek de farklý bir þey, etkinlik demek de farklý bir þey- nereye yakýþýr, oturur, onu çözmekte zorlanýyorum fakat yapýlanlarýn sadece bir siyasi rant elde etmeye dönük olduðu çok açýk, net ortada. Bizler burada yargýnýn böyle bir görevi yapmasýnýn imkanlarýný, zeminini hazýrladýk ve yargý, bu kiþilerin suçlu olmadýðýna karar vermek suretiyle böyle bir imkaný hazýrlayýp evlerine gittiler. Þimdi evlerine giderken, yollarda, köylerde burada, þurada Diyarbakýr da, kaldý ki valiliðin zaten güvenlik talebiyle savcýlýðýn sýnýra gelmesi gerçekleþmiþtir. Bu tür yaklaþýmlarý bizim tasvip etmemiz mümkün deðildir. Kaldý ki bu yaklaþýmýn bu þekilde devam etmesi halinde biz sürece bu olgunluk içerisinde bakamayýz ve deðerlendirmeleri arkadaþlarýmýz da yapýyor." AKP hükümeti olarak illegal bir yapýyý hiçbir zaman muhatap kabul etmediklerini vurgulayan Erdoðan, konuþmasýný þöyle sürdürdü: "Bizim milli birlik projesi dediðimiz, kardeþlik, beraberlik projesi dediðimiz bu projenin bir demokratik açýlýmý var, bölgesel, ekonomik açýlým boyutu var. Tüm bunlar içerisinde hep söylüyorum, etnik unsurlarla, azýnlýklarla, iþsizlikle, bölgeyle ilgili sorunlarýmýz var. Yani tüm sorun alanlarýný minimize edecek bir adýmý atmayý hedefliyoruz. Bu bir devlet projesidir ve muhatabý da millettir. Dolayýsýyla bunu milletçe ele alacaðýz ama bunu farklý yerlere çekme gayreti içerisinde olanlar yok mu? Var. Çünkü bundan rahatsýz olanlar var fakat buradan nemalanmak isteyenler de var. Biz her ikisine de karþýyýz. Diyoruz ki: Bu bir barýþ üzüm salkýmýdýr. Bunu hep beraber yiyelim ve ülkemizi barýþ, kardeþliðe hep birlikte taþýyalým. Bu tür provokatif olaylara imkan, zemin hazýrlamayalým." Þov Olarak Deðerlendirilmiþti Habur dan giriþ yapan 34 kiþilik PKK li grup yapýlan sorgulamanýn ardýndan serbest býrakýlmýþtý. Bölgede çoþkulu karþýlama törenleri düzenlenmiþ, bu törenler hükümet ve muhalefet tarafýndan þov olarak deðerlendirilmiþti. Ayný Tabloyu Yaþatmayýz Ýstanbul Valisi Muammer Güler ise Habur sýnýr kapýsýnda ortaya koyduklarý olumsuz görüntülerin yeniden yaþanmasýna izin vermeyeceðiz. Bu konuda Ýçiþleri Bakanýmýz Beþir Atalay böyle bir geliþin söz konusu olmadýðýný söyledi. 28 Ekim de gelmeyecekler diye konuþmuþtu. BirGün

"Feyzullah ým deme þükür Þükür diyen kaldý fakir Ele altýn bize bakýr Düþtü sosyal adaletten" 1937-24 Ekim 1983. Çamþýhý nýn Çamaða köyünde doðdu. 5 yaþýnda baðlama öðrenmeye baþladý. 1950 den itibaren de yaygýn olarak çalýp söyledi. Ýlk plaðýný 1966 da doldurdu. Bu plaðýn satýþý kýsa sürede 200 bini aþtý. Türkiye ve Türkiye dýþýnda çeþitli konserler verdi. 1968 yýlýnda katýldýðý Hacý Bektaþ ý anma toplantýsýnda karþýlaþtýðý Fransýz Türkolog Irène Mélikoff tarafýndan Fransa ya davet edildi. Çeþitli Avrupa ülkelerinde Alevilik üzerine konferanslar verdi, örnekledi. Alevi-Bektaþi deyiþlerindeki yorumundan dolayý 1971 yýlýnda Radyo France ýn konuðu olarak Paris te bir uzunçalar doldurdu. Ayrýca birçok plak ve albüm hazýrladý. * * * O'nu çok ama çok özlüyorum... Hakka yürüdüðünü biliyorum, yani göçtüðünü! Ýçimde bir duyu var yine de, bir gün kucaðýnda mor kadife torbalý telli Kur'an'ýyla çýkýp geliverecek!.. Bu duyu,»ölmezliðin«simgesidir. Nasýl olsun ki, arþivimde ta 1963'den hakka yürüdüðünden bir yýl öncesine kadar çalýp söylediði derlemelerim var; art arda saatler saatler süren! Ölmezliði bu! Nefes Dergisi'nin Aðustos 1996 tarihli 34. sayýsýna yazdýðým yazýmýn bir bölümünü, ne denli haklý olduðumu da ispatlarcasýna buraya alýyorum, O'nu sevgiyle, saygýyla ve özlemle anarak:»kimse alýnýp darýlmasýn, bu ülkede Pir Sultan Abdal'ý en güzel yaþatan, en güzel sesleyen tezeleyen kuþkusuz. O'nun en büyük, yürekten hayraný Feyzullah Çýnar'dýr. Abarttýðým sanýlmasýn, çoðu kez bantlarýný dinlerken, dönen kahverengi þeritten bir ulu insan çýkar bu Pir Sultan Abdal'dýr. Feyzullah'ýn sesinde sazýnda, zaar derim Pir bu ola, aynen böyle ola. O'nun ulu ozaný yorumlayýþý yalansýzdýr, dolansýzdýr; halkýn, öfkenin, baþkaldýrýsýn ta kendisidir, acýlý direniþlerin ve ölmezliðe ulaþmanýn. Aþýk Feyzullah halkla neden böylesine özdeþleþiyor, böylesine uygun böylesine yücelerek, bin iken bir olmanýn nedir sýrrý? Halk bir sözcü olarak görüyor, öyle belliyor ozaný, kendi öfkesini, kývancýný, asýsýný, hele hele bizim halkýmýzda da çok belirlenen o anlatýmsýz direnci, onda buluyor, bundan böylesine baðlanýyor ozanýn yiðit sesinde, usta sazýnda. Feyzullah, Anadolu kültür mirasýný en yiðit, en içten ve bir güzellikte olmasý gereken, güzeli güzel ve daha güzel yapan, nice öðeleri yabana atmadan bu mirasý en hasýndan kullanan bir sanatçýdýr, çaðýnýn da adamý olarak, yani ayaða yere basarak, saðlam basarak. Bu bin yýllý dostu, fazla övdüðüm, hatýr için övdüðüm, kolladýðým, abarttýðým gelmesin aklýnýza, yapmam böyle þey, ama yapmak istediðim bir gerçeði teslim etmektir, yiðidin hakkýný yiðide vermeye yardýmcý olmaktýr, içinde bulunduðumuz hay huy arasýnda deðerinin farkýna varamadýðýmýz halkýmizm bir usta ozaný için daktiloma dökülen duygularýmdýr onun sazý ve sesi gibi yalansýz dolansýz. Elimde kimileri göçüp giden nice usta ozanýmýzýn sesleri vardýr bantlar dolusu; dedim ya, en çoðunu Aþýk Feyzullah Çýnar kapsýyor... Yýllar yýlý çeþitli ruh dünyasý içinde çalýp söylediði deyiþler. Feyzullah halkýmýzýn malýdýr, hepimizindir, bu bantlarý da ötekiler gibi gerçek sahibi halkýmýza sunmak isterim, dinlediðiniz zaman bu yazýnýn eksik kaldýðýnýn farkýna varacaksýnýz«. Fikret Otyam KAYNAK : http://home.arcor.de/feyzullahcinar/ Feyzullah Çýnar Feyzullah Çýnar 1937 yýlýnda Sivas Çamþýhý'nýn Çamaða Köyü'nde doðmuþ; tam beþ yaþýndayken almýþ eline baðlamayý... Pir Sultan Abdal'ý, Kaygusuz'u, Virani'yi dinleyerek büyür; 14-15 yaþlarýnda ise iyi saz çalip, türkü söyleyen bir kiþidir artýk. Anadolu'nun o aman vermez çileli yaþamýndan büyük kente, Ýstanbul'a gelmesiyle baþlayan zorlu yaþam öyküsü O'nu sazýyla daha da yakýnlaþtýrmýþtýr. Ýstanbul'da girdiði iþler doyurmaz aþýðý, O gönlündeki aþký. toplumsal çeliþkileri paylaþmak ister diðer insanlarla. Tam da bu sýrada birlikte olduðu dostlarý Feyzullah Çýnar'a bir plak yapmak isterler. Plaðýn bir yüzü Agahî Baba'nýn "Fazilet" adlý deyiþi, diðer yüzü Malatyalý Esirî'nin Þah Hüseyin'e mersiyesi... Yýl 1966; o yýllarda Alevi deyiþlerini çalýp söylemek pek çok açýdan zor. Ama koca Çýnar durur mu? Aldý mý sazý eline, vurdu mu sazýn teline söyler Pir Sultan'dan, Viranî'den, Kul Himmet'ten... iþte o gün bu gündür ait olduðu kültürün o güzel ürünlerini altmýþtan fazla plaða okumuþtur ozan. 1969 yýlýnda Fransa'ya giden Çýnar, Alevi-Bektaþi kültürü ve müziði üzerine Irene Melikoff'la birlikte konferanslara katýlýr, konserler verir. Bir çok Avrupa ülkesinde radyo programlarýna katýlýr. Ozanýn Fransa Radyo Televizyoncu ve Unesco tarafýndan iki long-play'i yayýnlanýr. Feyzullah Çýnar, Alevi-Bektaþi ozanlarýnýn içinde kýrsaldan kente göçmüþ, ancak geleneksel kültüründen hiç bir þey yitirmeden sanatýný uygulamýþ ender kiþilerden biridir. O geleneksel kültürünü yaþatarak içinde bulunduðu toplumun sorunlarýný dile getiren bir ozandýr. O'nun sanat yaþamýna baktýðýmýzda koca Çýnar'ýn yine bir baþka çýnarýn izinden gittiðini görürüz... Bu kiþi Pir Sultan Abdal'dan baþkasý deðildir. Pir Sultan'ý ve Pir Sultan geleneðini kendine kýlavuz seçmiþtir. O sazýnýn telinden dökülen melodiler bin yýllýk geleneðin sözcüsü gibidir. Pir Sultan deyiþlerini sanki Çýnar seslendirsin diye MUSTAFA SÜMEN yazmýþtýr. Çýnar deyiþleri, öylesine yüksek bir sanat gücüyle icra eder, ve dilinden dökülen her sözün anlamý müzikle öylesine bütünleþir ki, yüzlerce yýllýk Alevi kültürü ile binlerce yýllýk Anadolu kültürlerinin sentezinden doðan bir ses çakýlýr kulaklarýmýza. Feyzullah Çýnar usta malý söyler deyiþlerini. Yedi kutuplardan en çok Pir Sultan Abdal, Virani, Kul Himmet ve Hatayi'nin deyiþlerini çalar ve okur. Geçmiþle günümüz arasýndaki köprü görevini üstlenmiþ o ozanlarýn iþlevini Çýnar'da da görürüz. Bu bakýmdan günümüz ozanlarýnýn deyiþleri de O'nun için diðerleri kadar önemli, hatta kutsaldýr. Kul Ahmet, Sefil Ýbrahim, Celalî kendi döneminin toplumcu ozanlarýdýr ve bunlarýn deyiþleri Çýnar'ýn dilinde ve telinde ustaca yorumlanýr. Feyzullah Çýnar 1960'lý ve 70'li yýllarýn toplumsal açýdan çileli, karamsar, tehlikeli ortamý içinde ozanlýk yapmaya çabalar. Türkiye'yi bir uçtan diðer uca dört kez dolaþýr. Halkýna umut verir, yüreklendirir onlarý. Toplumcu deyiþleri seslendirdiði için hapse atýlýr. Ancak yine söyler, yine çalar sazým... 1983 yýlýnda daha 46 yaþýndayken Çýnar yaþama gözlerini kapatýr. Ancak onun sesi bu topraða gönül vermiþ dostlarýnýn kulaðýnda yaþamaya devam ediyor. Bazý türküleri : Siyah saçlarýndan hatem yüzlerin, Bu yýl bu daðlarýn karý erimez, Geldim þu alemi ýslah edeyim... GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 3009 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 35 38 Adliye 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 H.B.V Kültür Merkezi 441 33 94 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 38 08 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Türkiye Ýþ Bankasý 441 35 00 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M.K.Baþkanlýðý 441 36 80 Rýfat Kartal Huzurevi 441 33 38 Sulucakarahöyük Gzts 441 39 47 Taþýyýcýlar koop 441 20 06 Nevþehir Seyahat 441 30 43 Þanal Seyahat 441 33 59 Mermerler Seyehat 441 21 73 Dergah Taksi Duraðý 441 25 25 Terminal Taksi 441 27 97 Huzurevi 441 33 38 Hacýbektaþ Noterliði 441 35 23 Hacýbektaþ Öðretmen evi 441 31 20

ARAÞTIRMA Þair Can Yücel in kýzý sanatçý Su Yücel her daim farklý projelere imza atýyor. Bu kez farklý þehirlerin ruhunu anlamak için yola koyulmuþ. Hayatýnda hiç resim yapmamýþ kadýnlara fýrça darbeleriyle hayallerini çizdirmiþ. Yücel Karaburun da evini pansiyon haline getirmek ve ticaret yapmak isteyen kadýnlar gördüm. Kars ta dünyayý dolaþmak isteyen kadýnlarla tanýþtým. Tarlabaþý nda 80 yaþýnda aþk özlemi çeken kadýnýn yaþadýðýný söyleselerdi ben bile inanmazdým diyor. Biz de Yücel le kadýnlarla resim yapma fikrinin ortaya çýkýþýný ve resim yaparken yaþadýklarýný konuþtuk.»kadýnlarla resim çalýþmasý yapmaya ilk nerede ve ne zaman baþladýnýz? 2002 yýlýnda Muþ lu iki genç kadýn öðretmenle Datça da resim yaparken, kadýnlarla resim yapma fikri ortaya çýktý. Annem Güler, Diyarbakýr da Kadýn Merkezi ne(kamer) danýþmanlýk yapýyordu. Bu fikri KAMER ile paylaþtýk. Oldukça sýcak karþýladýlar. Ben Ýstanbul dan bir valiz dolusu malzeme ile, Diyarbakýr a gittim. KAMER ile birlikte bir takvim hazýrladýk. Amacýmýz, sadece Diyarbakýr da deðil bölgenin kadýnlarý ile çalýþma yapmaktý. Bu takvime göre ilk duraðýmýz Mardin in Kýzýltepe ilçesi oldu. Ardýndan Diyarbakýr, Batman, Kars, Karaburun, Sulukule ve þimdi de Tarlabaþý geldi.»londra da doðmuþ, Strasbourg da eðitim almýþ, Ýstanbul da yaþamýþ bir sanatçý olarak, Diyarbakýr, Mardin, Kars gibi illerde çalýþma yapmak nasýl bir duygu? Nasýl bir beklenti içerisindeydiniz? Her ne kadar Avrupa da ya da Ýstanbul da yaþamýþ olsam da sonuçta bu topraklarý ve insanlarýný çok iyi tanýyan Can Yücel ve Güler Yücel in kýzýyým. Bu topraklara, bu topraðýn insanlarýna o kadar da yabancý deðilim. Ýnsanlarý, her ne kadar tanýdýðýnýzý düþünseniz de, onlarla iþ yapmak farklý bir þey. Diyarbakýr a yola çýkarken aklýmda bir sürü soru, merak, kaygý vardý. Acaba beni nasýl karþýlayacaklar? Onlarý resim yapmaya nasýl ikna edeceðim? Ortaya nasýl bir þey çýkacak? Ýletiþim kurabilecek miyim? buna benzer sorular ile yola çýktým. Çalýþmanýn öncesinde kadýnlara gittim. Onlarla tanýþtým, sohbet ettim. Onlarý dinledim. Beni çok sýcak karþýladýlar. Çalýþmamýz da daha çok böyle ilerledi, bir öðretmen bir sanatçýdan çok onlardan biri gibi iliþki kurdum. Ýlk sorularý ne çizeceðim? oluyordu ya da ben resim yapmasýný bilmem diyorlardý. Ne isterlerse çizmelerini söyledim, çizmeye baþladýklarýnda ben yardýmcý olacaktým. Ýlk fýrça darbesinden sonra arkasý geldi. Evler, çocuklar, aðaçlar derken ortaya güzel güzel resimler çýktý.»sizi bu çalýþmalarda etkileyen ve heyecanlandýran güzel anlar var mýydý? Olmaz olur mu? Mesela Diyarbakýr da bir kadýn resim yaptýðýmda insanlar tarafýndan dinlendiðimi hissediyorum dedi. Resim yaptýðým günün gecesi çok güzel rüyalar gördüm dedi baþka bir kadýn. Karaburun da bir kadýn askere giden oðlunu anlatýrken kuþ çizdi, kuþ gibi gitsin, kuþ gibi gelsin diye not düþtü resmin altýna. Sulukule de yýkýk bir ev çizdi kadýn.?imdi bütün bunlar, bir sanatçý olmanýn ötesinde bir insan olarak beni çok derinden etkiliyor. Onlarýn duygularýný, düþüncelerine aracýlýk ediyorsunuz. Bir sanatçý daha ne ister ki? Bir de resim yaparken çok eðleniyoruz. Kahkahalar, türküler, þarkýlar eðlenceli geçiyor bütün o süreç.»ýstanbul da Sulukule nin ardýndan Tarlabaþý nda ayný çalýþmayý yapýyorsunuz, Tarlabaþý nda çalýþmaya nasýl karar verdiniz? Tarlabaþý nda yaklaþýk dört beþ yýl önce kurulmuþ olan Tarlabaþý Toplum Merkezi var. Bu merkezde baþta çocuklar olmak üzere orada yaþayan halka çeþitli atölyeler düzenleniyor. Neþe Erdilek bu merkezin baþýnda olan isim. Neþe haným ile, daha önceden bir tanýþýklýðýmýz vardý. Benim yaptýðým çalýþmalardan haberdardý. Neþe haným aracýlýðý ile bu çalýþmanýn Tarlabaþý nda gerçekleþmesi için teklif gelince kabul ettim.»neden Tarlabaþý? Tarlabaþý ndan önce gittiðim yerler neredeyse hiç göç almamýþ bölgelerdi. Diyarbakýr da Diyarbakýrlý kadýnlarla, Kars ta Karslý kadýnlarla resimler yaptýk. Hatta Sulukkule de bile ayný gelenek, göreneklerle büyümüþ Roman kadýnlar ile çalýþýldý. Tarlabaþý ise bu açýdan bir ilk. Geçmiþte Rumlarýn, Ermenilerin yaþadýðý semt, çok göç alan bir yerleþim yeri. Ýstanbul un kalbinde bir yer olmasýna raðmen, çoðu insanýn içeriye girmeye çekindiði bir yer. Bu bir arada yaþayan kadýnlarýn ortak resimlerinden neler çýkacaðýný merak ediyordum. Oradaki iliþkiler nasýl merak ediyordum. Bu çalýþma çok iyi bir araç oldu. Gittiðim sokaklarda, hem eski komþuluk hikâyelerini hem yeni komþuluklarý dinliyorum. Tarlabaþý nda çalýþýrken gördüm ki, hiçte öyle korkulacak bir yer deðil. Tam tersine, çok sýcak çok candan insanlar.»bütün bu çalýþmalarda ve Tarlabaþý nda en çok dikkatinizi çeken ne oldu? Sizi etkileyen bir olay Diyarbakýr da Kars ta bilmem hangi köyde ve ya Sulukule de, Tarlabaþý nda yaþayan kadýnlar aklýmýza geldiðinde, biz þehirde yaþayan insanlar olarak genelde, onlarýn beklentilerinin olmadýðýný düþünüyoruz. Onlarý hemen ister istemez bir kalýba sokuyoruz. Oysa hiçte öyle deðil. Örneðin Karaburun da evini pansiyon haline getirmek ve ticaret yapmak isteyen kadýnlar gördüm. Kars ta dünyayý dolaþmak isteyen kadýnlarla tanýþtým. Tarlabaþý nda 80 yaþýnda aþk özlemi çeken kadýnýn yaþadýðýný söyleselerdi ben bile inanmazdým. Bu beni çok etkiliyor mesela. Kadýnlarýn yeniden baþlama isteði. Düþünsenize 80 yaþýnda bir kadýn aþk istiyor. Bugün kaç genç insan aþk ister? Bu kadýn bana, sana bize aslýnda çok önemli bir þeyi söylüyor; hayata yeniden baþlayýn diyor. Bu enerji karþýsýnda etkilenmemek mümkün mü?»bu kadar çalýþma, bu kadar gidilen yer, yapýlan sohbetler ister istemez resminizi de etkiliyordur. Etkilemez olur mu? Bütün bu çalýþma süreci beni inanýlmaz zenginleþtiriyor. Ben, sanatçýlarýn kendi dünyalarýndan çýkýp, diðer insanlarýn dünyalarýna girmeleri gerektiðine inanýyorum. Hatta bütün insanlarýn bunu yapmasý gerek. Ancak o zaman zenginleþiriz, o zaman birbirimizi anlarýz. Ben yola çýkarken bu kadar zenginleþeceðimi tahmin etmiyordum. Onlarla oturup sohbet etmek, onlarla ortak fýrça darbeleri ile ortaya bir resim çýkartmak inanýlmaz keyifli, inanýlmaz heyecanlý. Sizdeki deðiþim, birikim ister istemez resminize yansýr. Doðal olarak resimlerimde bir deðiþiklik oluyor. Daha dinamik, daha coþkulu resimler yapmaya baþladýðýmý söylüyorlar.»daha önce resim yapmamýþ kadýnlarla çalýþmak zor mu? Nasýl ikna oluyorlar? Ýlk ziyaretimde resim malzemeleri ile deðil de yalnýz gidiyorum. Onlarý tanýmaya çalýþýyorum ama daha önemlisi onlarýn beni tanýmalarý gerekiyor. Onlarla kurduðum bu ilk iliþkiden sonra gerisi geliyor. Size güvenmeleri en önemli etken. Hayatýnda hiç resim yapmamýþ kadýnlarýn eline fýrça verdiðimde ürküyorlardý. Fýrçaya yabancýydýlar. Bende örgü ördükleri, yemek piþirdikleri, oya iþledikleri elleri ile resim yapmalarýný istedim. Böylece, hem daha rahat resim yapýyorlardý hem de resmin yaþamdan o kadarda kopuk olmadýðýný hissettiler. Resim yapmaya baþladýktan sonra, geri çekilip kendi resimlerine þöyle bir baktýklarýnda onlarda beðeniyorlar resimlerini ki bu çok güzel bence. Bir de bu çalýþmalarýn en önemli ve cezp edici yaný, benim onlara gitmem. Onlarýn yaþam alanlarýna, kendilerini güvende hissettikleri mekânlarda çalýþmak istedim. Onlarýn günlük yaþamlarýnýn geçtiði her yer benim için bir çalýþma mekâný olabiliyor. Hatta onlara býrakýyorum mekân seçimini, kimi yerde bir kapý önü oluyor, kimi yerde bir sokak. Her nerede rahat ediyorlarsa orayý çalýþma alaný yapýyoruz. Böylelikle kendilerini rahat hissediyorlar.»bu deneyimler sonucunda, yeniden gitseniz o yerlere, farklý çalýþmalar yapmak ister misiniz? Bu güne kadar gittiðim yerlerde kadýnlarla çalýþma yaptým. Gittiðim yerlere bir kez daha gidip bu sefer erkeklerle resim yapmayý çok isterim. Tartýþmasýz, erkek egemen toplumda yaþýyoruz. Olan biten çoðu þey onlar için fakat her ne kadar toplu olarak iþ yapsak ta resim kiþisel bir iþ. Erkeklere, ne düþündüklerini, hislerini, duygularýný, beklentilerini sorup, onlarý resim ile anlatmalarýný isterdim. Aslýnda hayat çoðu yerde kadýn erkek demeden herkese aðýr yükler yüklüyor. Kadýn olmak kuþkusuz daha zor ama erkeklerde kadýnlar kadar olmasa da, ne hissettikleri konusunda soru bekliyorlar bence.»bu çalýþma dýþýnda neler yapýyorsunuz? Ajandanýzda neler var? Bu çalýþma öncesi, Almanya da August þehrinde Beethoven ýn Fidelio operasýnda Karl Kheidl ile birlikte sanat yönetmenliðini yaptým. Bu çalýþma da benim için çok ilginç deneyim oldu. Ekim ayýnýn baþýnda Viyana da bir sergi açtým. Tarlabaþý çalýþmasý ayný zamanda belgesel bir film olacak. Aralýk ayýnda Cemal Reþit Rey de fuara katýlacaðým. Mart ayýnda da Ýzmir Fransýz Kültür de yine kiþisel bir sergim gerçekleþecek. Bunun dýþýnda kiþisel çalýþmalarým yoðunlukla devam ediyor. *** Diyarbakýr da siyah renk yetmedi Kars ta ise kar beyazý»tarlabaþý ný diðer bölgeler ile karþýlaþtýrdýðýnýzda ortaya neler çýkýyor? Yapýlan resimlerde farklýlýklar görülüyor mu? Her gidilen yerde baþka hikâyeler, baþka duygular ortaya çýkýyor. Mesela, Diyarbakýr da siyah rengin yetmeyeceðini söylüyordu kadýnlar. Kars ta ise kar beyazýný yapmak için beyaza daha çok ihtiyaç vardý. Karaburun da ise tam da Ege ye özgü allý morlu renkler kullanýyorlardý. Yaþadýklarý yerler, koþullar kadýnlarýn duygularýný belirliyor bu kesin. Tabi Türkiye de dünyada kadýn olmanýn ortak kaygýlarý da yok deðildi. Bu anlamda Tarlabaþý da ki kadýnlarda bulunduðu koþullar ile hayata bakýyorlar. Tarlabaþý nda bir ilk gerçekleþtirdik ve üzerine resim yapmalarý için kadýnlarýn önlerine tef koyduk. Tarlabaþý na gelip giderken buranýn bir ritmi olduðunu hissettim. Tef, bu ritmi simgeliyordu. Tef olunca kadýnlar, tefi çalmaya yöneliyorlar.?arký söylüyorlar. Hayatýn bütün o sertliðine raðmen gülmeyi, eðlenmeyi seviyorlar. Eðlenmek, Tarlabaþý nda yaþayan insanlarý birbirine yakýnlaþtýrýyor. Bir kadýn mesela tefe don çizdi. Tef elinde, bir yandan þarký söylüyor bu kimin donu, kaynanamýn donu, ben yýkamama onu diye, bir yandan da kaynanasýnýn donunu çiziyor. BirGün

Karpuzcu Fethi Aga'nýn küçük oðlu Dev çýnarlarýn altýna atýlmýþ üzeri muþamba örtülü tahta masalar ve büyük ihtimalle elde kalan boyalarla boyandýðý için neredeyse her biri baþka bir renk tahta iskemleler... Kýþtan kurtulan ilkbahar, yaza elini uzatmýþ, ama sadece o kadar; daha yaza var. Her mevsim mevsimliðini yapardý, baharlarýn bahar, yazlarýn yaz olduðu zamanlar... Koltuðumun altýnda kitaplar, defterler ve mutlaka o ayýn edebiyat dergilerinden biri elbette ki lise. Garsonun biri bitmeden diðerini getidiði acý çaya sigara eþlik etmiyor, daha sigaraya çok var. Ders kitaplarý masanýn bir ucuna býrakýlmýþ, kravat hepten gevþek, edebiyat dergisine gömülünmüþ. Hayýr, okuldan kaçýlmamýþ, bu mevsimde hemen her gün olduðu gibi evden biraz erken çýkýlmýþ ve okul yakýnlarýndaki bu çay bahçesinde ders öncesi minik bir mola verilmiþ, hepsi bu. (Kulaklarýmda annemin sözü: Þu dergileri okuduðun kadar ders kitaplarýný okusan ya! ) Dergideki þiirler en az dört-beþ kez okunmuþ, her yazýda altý çizilecek onlarca satýr bulunmuþ... Fethi Naci nin Anýlar Kitabý ný okurken sýk sýk çekip gittim þu yukarýdaki günlere. Bugün þu satýrlarý yazýyorsam büyük emeði vardýr Fethi Naci nin. Kitaplarý sevdiysem, sevdiysem nice yazarý, en büyük pay onun. Benim gibi nice insanýn benimle bu duyguyu paylaþtýðýna da eminim... Anýlar Kitabý ný bir edebiyat severin, eleþtirmene dönüþümü olarak da okudum. Çocukluðundan baþlayarak (o ne yokluk, o ne yoksullukmuþ Allahým!) ilk gençliði, Ýstanbul a geliþi ve sonrasýnda edebiyat ve kültür dünyamýzýn önemli isimleriyle geçen günlerini anlatýyor Fethi Naci. 1940 lardan bugüne uzayan bir baþka tarihe de tanýklýk ediyoruz anýlar boyunca. En güzel tanýmýda Ferit Edgü yapmýþ: Giresun da, Karpuzcu Fethi Aga nýn küçük ve akýllý oðlu Naci Kalpakçýoðlu nun, Türk yazýnýnýn Fethi Naci sine uzanan yaþamöyküsünden kesitler var bu anýlar demetinde. Anýlar Kitabý, Fethi Naci nin Dönüp Baktýðýmda ve Dünya Bir Gölgeliktir adlý kitaplarýnýn bir araya getirilmesiyle oluþturulmuþ. Ferit Edgü, kitaba yazdýðý Önsöz de þöyle diyor: Söz konusu yazýlarý kitaplaþtýrýrken onlarý yeniden gözden geçirmek, düzeltmek, yeni bir biçim vermek istemediði çok sayýda tekrar yer alýyor bu kitaplarda. Eþi Lâle Kalpakçýoðlu yla birlikte elinizdeki bu kitabý yayýna hazýrlarken bu tekrarlardan arýndýrmaya çalýþtýk. Bugünün okuyucusu için pek bir anlamý olmayan, yazýldýðý günün güncel olaylarýný da eledik. Kitap, Fethi Naci yi sevenleri memnun edecek, birbirinden deðerli yüzlerce anýyla dolu. Benim gibiler bir solukta okuyacaktýr. Bugün birçok insanýn hatta birkaç kitabý olan pekçok yazarýn bile- adýný bilmediði pek çok yazar/þairle karþýlmak, benim gibiler için bulunmaz nimet... Fethi Naci: Eleþtirmen Fethi Naci adý, Türkiye de edebiyat eleþtirisi deyince adý anýlacaklarýn baþýnda geliyor kuþkusuz. Ataç bugün nerede?; elli yýl sonra Fethi Naci nerede olacak? sorularýný gözden kaçýrmaksýzýn söylüyorum bunu. (Bu soruyu soranlara, Önümüzdeki yüz yýl içinde Yüz Yýlýn 100 Türk Romaný gibi bir eser verebilecek bir eleþtirmen görebiliyor musunuz ufukta? diye soranlara da hak vermiyor deðilim.) Fakat Ataç ýn dönemindeki edebiyat birikimimiz ile Fethi Naci nin dönemindeki edebiyat birikimimizin bir olmadýðýný da söylemek gerek. 50 lerden baþlayýp 2000 lere kadar geçen yarým asýrda, özellikle roman eleþtirisine damgasýný vurmuþtur Fethi Naci. (Eleþtirilerinin, günümüz Türk edebiyatýnýn önemli yazarlarýnýn birçoðu tarafýndan sevilmediðini saðýr sultan bile biliyor, tekrarlayacak deðilim.) Bir romanda yazarýn diline, kurgusuna ve zenaatkârlýðýna dikkatle bakýp bunlarý önemserken baþ köþeye yazarýn ne anlattýðýný koymasýný Fethi Naci nin Marksistliðiyle açýklayabiliriz ancak. Bir baþka ekoldü Fethi Naci eleþtirisi. Onunla baþlayýp onunla bitti... Sevdiðini de sevmediðini de açýk yüreklilikle söyleyen bir eleþtirmendi Fethi Naci. Hak edene hakkýný vermemek en büyük adaletsizliktir, denir. Fethi Naci, hak edene hakkýný vermiþ bir eleþtirmendi. Ýyinin de hakkýný vermiþtir, kötünün de. Eleþtiri biraz da bu deðil midir? Anýlar Kitabý, Fethi Naci, Sel, 2009, 272 sayfa. Bir þehir efsanesi daha Orhan Kemal, dizi yazarý olarak ün yapan romancýdýr... Son zamanlarýn en moda þehir efsanesi olma yolunda ilerliyor. An a bakýp tarih yazan bir millet (milletten kasýt sokaktaki insan deðil, entel-danteli de katýyorum bunun içine) olduðumuz için böylesi þeylere çarçabuk inanýyoruz... Zülfü Livaneli nin anlattýðýna þaþmamak -býrakýn þaþmayý delirmemek- mümkün deðil. Hani þu kitapçýda birbirlerine, Bak, Aþk-ý Memnu dizisinin kitabý da çýkmýþ diyenlere. Onu okutan öðretmenin mi gözü kör olsun, anne-babasýnýn mý, kime beddua edeceðimi bilemedim. Evet, Orhan Kemal, dizi yazarý olarak ün yapan romancýdýr bir þehir efsanesi, bir entel-dantel geyiðidir. Arþiv uzaksa, google burda, aç bak, göreceksin. Orhan Kemal in Cemile adlý romaný 2004 yýlýnda yüz bin satmýþtýr. Son beþ yýl içindeyse 600 binden fazla satmýþtýr Orhan Kemal in kitaplarý. Ün mü? Yazmaya baþladýðý günden beri ünlüdür Orhan Kemal... Arka kapaktan... 2009 Yaþar Nabi Nayýr Öykü Ödülü ne deðer bulunan Aslý Akarsakarya; kimi zaman masaldan tarihe, rüyadan yaþama karýþan bir dille, kimi zaman gerçekçi bir üslupla okuru öykünün coðrafyasýnda yeni bir yolculuða çýkarýyor. Düþe Kalka da aðýrlýklý olarak kadýn-erkek ve aile iliþkileri, toplumsal otorite figürleri tarafýndan bastýrýlan ve kimlik oluþumlarý deðiþik seviyelerde þiddet uygulanarak kontrol altýna alýnmaya çalýþýlan kiþiler anlatýlýyor. Öykülerindeki konu ve karakter zenginliðiyle dikkat çeken genç yazar; güzelliði, çocukluðu, yetiþkinliði, baþarýyý, inançlarý, normlarý sorgularken, bir yandan da dille hesaplaþýyor, bilinçaltýný bir uçurum olarak okurun karþýsýna çýkarýyor. Hayatýn tâ köküne inmek istiyorum... Bir çocuðun baþýný okþamak, sonra da bileklerimi kesmek... Basit þeyler. Her yemekten yemek, her kayada soluklanmak, bütün yokuþlarý çýkýp hepsini gerisingeri inmek... Sýrf rüzgârýn tadýný deli gibi özlemek için hapis yatmak, temizlenmenin ferahlýðýna þükretmek için çamura batmak istiyorum. Bir gün postacý, öbür gün araba Japonya'da bir çocuk 10 yaþlarýndayken bir trafik kazasý geçirmiþ ve sol kolunu kaybetmiþ. Oysa çocuðun büyük bir ideali varmýþ. Büyüyünce iyi bir judo ustasý olmak istiyormuþ. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yýkýlan çocuðunun büyük bir depresyona girdiðini gören babasý, Japonya nýn ünlü bir Judo Ustasýna gidip yapýlacak bir þeyin olup olmadýðýný sormuþ.. Hoca: -Getir çocuðu..bir bakalým, demiþ. Ertesi gün baba-oðul varmýþlar hocanýn yanýna.. Hoca çocuðu süzmüþ ve -Tamam demiþ..yarin eþyalarýný getir, çalýþmalara baþlýyoruz. Ertesi gün çocuk geldiðinde hocasý ona bir hareket göstermiþ ve bu hareketi çalýþ demiþ. Çocuk bir hafta ayni hareketi çalýþmýþ.. Sonra hocasýnýn yanýna gitmiþ. "Bu hareketi öðrendim baþka hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuþ. Hocanýn cevabi: Çalýþmaya devam et olmuþ... 2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yýlýný doldurmuþ.. Çocuk bu bir yýl boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamýþ..hocanýn yanýna tekrar gitmiþ: -Hocam bir yýldýr ayni hareketi yapýyorum bana baþka hareket göstermeyecek misiniz? -Sen ayni hareketi çalýþ oðlum. Zamaný gelince yeni harekete geçeriz.. 2 yýl,3 yýl, 5 yýl derken çocuk judodaki 10.yýlýný doldurmuþ. Bir gün hocasý yanýna gelip..."hazýr ol! " demiþ.. "Seni büyük turnuvaya yazdýrdým. Yarin maça çýkacaksýn!"..delikanlý sok olmuþ.. Hem sol kolu yok hem de judo da hýrsýzý olmak, dünyayý dolaþtýktan sonra park köþelerinde sabahlamak... Düþe Kalka, Aslý Akarsakarya, Varlýk, 2009, 95 sayfa Radikal Kitap bildiði tek hareket var. Ünlü judocularýn katýldýðý turnuvada hiçbir sansýnýn olmayacaðý düþünmüþ ; ama hocasýna saygýsýndan ses çýkarmamýþ... Turnuvanýn ilk günü delikanlý ilk müsabakasýna çýkmýþ. Rakibine bildiði tek hareketi yapmýþ ve kazanmýþ. Derken.. ikinci üçüncü maç... çeyrek, yari final ve final... Finalde delikanlýnýn karsýsýna ülkenin son on yýlýn yenilmeyen þampiyonu çýkmýþ. Tam bir üstat delikanlý dayanamayýp hocasýnýn yanýna koþmuþ.. -Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildiðim tekbir hareket var..bu kadar bana yeter.. bari çýkýp ta rezil olmayayým izin verin turnuvadan çekileyim.. -Olmaz demiþ hocasý. Kendine güven,çýk dövüþ. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çýkmýþ müsabakaya. Maç baþlamýþ.delikanlý yine bildiði o tek hareketi yapmýþ ve tak.! Yenmiþ rakibini þampiyon olmuþ. Kupayý aldýktan sonra hocasýnýn yanýna koþmuþ: -Hocam nasýl oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildiðim tek bir hareket var. Nasýl oldu da ben kazandým.? -Bak oðlum 10 yýldýr o hareketi çalýþýyordun. O kadar çok çalýþtýn ki, artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karsý hareketi vardýr. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutmasý gerekir.! Bunu anlatan dostumuz bir de þunu ekledi: Ýnsanlarýn eksiklikleri bazen, ayni zamanda en güçlü taraflarý olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarýnda olmasýn..

Tarýmsal Yayým ve Danýþmanlýk Hizmetlerine Yapýlacak Destekleme Ödeme Baþvurularý 30 Ekim 2009 tarihinde sona erecek. Ülkemizin tarýmsal yayým ve danýþmanlýk sisteminin çoðulcu, etkin ve verimli bir yapýya kavuþmasýný saðlamak üzere, tarýmsal danýþmanlýk hizmeti satýn alan çiftçilerin/tarýmsal iþletmelerin desteklenmesi amacýyla Tarýmsa Yayým ve Danýþmanlýk Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapýlmasýna Dair Teblið (Teblið No:2009/45) 21 Mayýs 2009 tarih ve 27234 sayýlý Resmi Gazetede yayýmlanarak yürürlüðe girmiþtir ve son baþvuru tarihi 18/08/2009 tarihi itibariyle sona ermiþtir. Ancak Bakanlýðýmýzca, Tarýmsal Yayým ve Danýþmanlýk hizmeti alýpta destekleme ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerimizin maðdur olmamasý için 27/09/2009 tarih ve 27359 Sayýlý Resmi Gazete de yayýmlanarak yürürlüðe giren Tarýmsal Yayým ve Danýþmanlýk Hizmetlerine Destekleme Ödemesi Yapýlmasýna dair tebliðde deðiþiklik yapýlmasýna dair teblið ile son baþvuru tarihi 30 Ekim 2009 tarihi mesai bitimine kadar uzatýlmýþtýr. Yayýmlanan teblið kapsamýnda Tarýmsal Yayým ve Danýþmanlýk hizmetlerinden yararlanmak isteyen üreticilerimizin aþaðýda belirtilen þartlarý taþýmalarý ve yasal süreler içerisinde Ýl/Ýlçe Tarým Müdürlüðüne müracaatta bulunmalarý gerekmektedir. 1-Tarýmsal Destekleme Kapsamýnda Danýþmanlýk Hizmeti Satýn Alacak Çiftçiler ve Tarýmsal Ýþletmeler; 1-Çiftçi kayýt Sistemine ve /veya hayvan kayýt sistemi ve/veya örtü altý kayýt sistemine ve/veya su ürünleri kayýt sistemine ve/veya arýcýlýk kayýt sistemine kayýtlý olmak. 2-Aþaðýdaki kriterlerden en az birine sahip olmak, a)örtü altý üretiminde en az 3 dekar, b)meyvecilikte en az 10 dekar, c)hayvancýlýkta, süt sýðýrcýlýðý yapan iþletmelerde en az 20 baþ, besi sýðýrcýlýðý yapan iþletmelerde en az 50 baþ ve küçük baþ hayvan yetiþtiriciliðinde en az 100 baþ hayvana sahip olmak. ç)tarla ziraatýnda kuruda en az 150 dekar, suluda en az 50 dekar alanda üretim yapmak. d)en az 50 adet arý kolonisi sahibi olmak, e)su ürünleri üretim tesisi olmasý, 2-Ödeme Miktarý; Tarýmsal yayým ve danýþmanlýk Hizmetlerinin Düzenlenmesine dair yönetmelik kapsamýnda tarýmsal danýþmanlýk hizmeti satýn alan ve tebliðde belirtilen usul ve esaslara göre baþvuran çiftçilere/tarýmsal iþletmelere, 2009 yýlý için 225,00 TL tarýmsal yayým ve danýþmanlýk desteði ödemesi yapýlacaktýr. 3-Çiftçilerde /Tarýmsal Ýþletmelerden Ýstenecek Belgeler; 1)Baþvuru formu ve taahhütname(ek- 1) 2)Nüfus cüzdanýnýn Ýl/Ýlçe Müdürlüðü tarafýndan onaylanmýþ sureti, 3)hizmet alým satýmfaturasý veya serbest meslek makbuzu, 4)Çiftçinin tarýmsal iþletmenin almýþ olduðu danýþmanlýk hizmetinin türüne göre aþaðýdaki belgelerden bir ve/veya bir kaçý istenir. a)ýl/ýlçe Müdürlüðü onaylý ÇKS belgesi, b)aks belgesi, c)su ürünleri yetiþtiriciliði belgesi, d)pasaportlarýnýn Ýl/Ýlçe Müdürlüðü onaylý sureti. 4-Baþvuru Tarihi ve Ýþlemleri, Aský iþlemleri ve Ödeme; a)tarýmsal Yayým ve Danýþmanlýk Desteklemesinden faydalanmak isteyen çiftçiler/tarýmsal iþletmeler, istenen belgeler ile birlikte 30 Ekim 2009 tarihine kadar Ýl/Ýlçe Tarým Müdürlüðüne müracaat edeceklerdir. b)birden fazla ilde tarýmsal üretim yapan ve danýþmanlýk hizmeti satýn alan çiftçiler/ tarýmsal iþletmeler sadece ÇKS ne kayýtlý olduðu Ýlden TYDD için müracaat edebilirler. c)ýl/ýlçe Müdürlüklerince tarýmsal yayým ve danýþmanlýk desteði icmalleri(ek-3) 06 kasým 2009 tarihinde askýya çýkarýlýr. Ýcmaller 13 Kasým 2009 tarihi mesai bitimine kadar askýda býrakýlýr.askýya çýkma ve indirme tarihi ve saati tutanaða baðlanýr. Aský süresince herhangi bir itiraz olmaz ise icmallerdeki bilgiler doðru kabul edilir.daha sonra yapýlacak itirazlar deðerlendirmeye alýnmaz ve herhangi bir hak doðurmaz.bu süre zarfýnda yapýlacak itirazlar Ýl teknik Komiteleri tarafýndan deðerlendirilir ve karara baðlanýr. d)ödemeler banka tarafýndan yapýlýr. Ýl/Ýlçe Müdürlüðü ödeme icmalini(ek-3) ilgili banka þubesine gönderir.tüm ödemeler, gerekli kaynaklarýn Bakanlýk tarafýndan bankaya aktarýlmasýndan sonra Ek-3 teki ödeme icmallerine göre ilgili banka þubesince çiftçilerin/tarýmsal iþletmelerin hesabýna aktarýlýr. Nevþehir Tarým Elif Görgü Bugün 26 Ekim Hasta Haklarý Günü. Hükümetin kendi istatistiklerine göre AKP nin iktidara geldiði günden beri daha çok hastalanýyoruz. Rakamlar skandal boyutunda: AKP nin yeni hükümet olduðu 2002 yýlýnda vatandaþýn hastanelere baþvuru oraný yüzde 2.5 iken, 2009 yýlýnda bu oran yüzde 6.8 e çýktý. Saðlýk harcamalarý 2002 de 9 milyar lirayken, 2009 da 40 milyarý aþmasý bekleniyor! AKP yedi yýlda üniversite hastanelerine yaptýðý ödemeyi üç kat artýrýrken, özel hastanelere yaptýðý ödeme 9 kat arttý! SSK nýn 1 lira verdiði Sosyal Güvenlik Kurumu 10 lira veriyor. Saðlýk ocaðý hizmetleri paralý hale getirildi. Ocaklar hekimlere kiralanmaya baþlandý! SGK nýn Ýtirafý: Harcama 4 Kat Arttý Hasta ve Hasta Yakýnlarý Haklarý Derneði nin (HAYAD) önceki gün düzenlediði Sosyal Güvenlik Sistemi panelinde, AKP Hükümeti nin saðlýk icraatlarý masaya yatýrýldý. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Saðlýktan Sorumlu Ýl Yardýmcýsý Dr. Hasan Günaydýn ýn hükümetin saðlýk politikalarýný övmek için verdiði rakamlar, saðlýk sistemindeki skandal gerilemeyi gözler önüne serdi. Sosyal Güvenlik Uzmaný Gazeteci Ali Tezel ve Ýstanbul Tabip Odasý (ÝTO) Saðlýk Politikalarý Komisyonu Baþkaný Dr. Süheyla Aðkoç, yaþanan sorunlarý istatistiklerle ortaya koydu. SGK Yetkilisi Dr. Günaydýn ýn verdiði bilgilere göre AKP nin 7 yýllýk planý saðlýk sisteminde çöküþü hýzlandýrdý. Saðlýk harcamalarýnda 2002 yýlýndan 2009 yýlýna kadar artýþ yüzde 80 i buldu. Rakam 9.9 milyar liradan 36.4 milyar liraya çýktý. Sosyal Güvenlik Kurumu nun resmi rakamlarýna göre 2009 yýlýnda 43.5 milyar liraya ulaþmasý bekleniyor! Yani sýk sýk açýk verdiði ve kýsýlmasý gerektiði söylenerek birçok yasa ve yönetmelik çýkartýlan saðlýk alanýnda, açýk ýn hýzýna yetiþmek mümkün deðil. Biz Hasta Oluyoruz Özel Hastane Kazanýyor Yine SGK rakamlarýna göre 2002 yýlýnda devlet hastanelerine baþvuru oraný yüzde 61 den bugün yüzde 55 e düþtü. Özel hastanelere baþvuru ise yüzde 13 ten yüzde 27 ye yükseldi. AKP nin saðlýðýn özelleþtirilmesi hedefi gerçekleþti. Özel hastaneler her yýl bir öncekinden daha çok hasta ve dolayýsýyla DÝJÝTAL SÝSTEMLER Otomatik kaþe Logolu kaþe Ýmza kaþesi Düz ve Oval kaþe Cep kaþeleri Kaþeler kendi imalatýmýzdýr OKUL ÇANTALARI para kazanýyor. Daha çok hasta kazanmasýnýn bir nedeni de vatandaþýn daha çok hasta olmasý. Hastanelere baþvuranlarýn sayýsý, 7 yýl önce yüzde 2.5 iken bugün yüzde 6.8 gibi rekor bir orana ulaþmýþ durumda. Bu da insanlarýn hasta olmasýný önleyecek önlemlerdeki geriliði gösteriyor. Tedavi Ýçin Deðil Þirketler Ýçin Ýlaç Ýlaç sektöründeki veriler de saðlýk politikalarýyla kimlerin para kazandýðýna iþaret eder nitelikte. Ýlaç harcamalarý 2002 yýlýnda 5.2 milyar lira iken, 2009 yýlýnda 15.6 milyar liraya yükseldi. Ýlaçlarda yeþil kartlýlardan yüzde 10 katký payý alýnýyor. Burada Ali Tezel in rakamlarý da önem kazanýyor. Buna göre tamamý yerli olan 28 ilaç fabrikasýndan 24 ü, uluslararasý ilaç þirketleri tarafýndan satýn alýndý. 39 milyon kiþiye hizmet veren Sosyal Sigortalar Kurumu, 2005 yýlýna kadar kendi ilaçlarýný kendisi alýr ve eczanelere daðýtýrdý. Ýlaç þirketine 10 liralýk ilacý bana 1 liraya vereceksin der, tek alýcý olduðu için ilaç þirketleri bunu kabul etmek zorunda kalýrdý. SSK kapatýldý, SGK geldi. SGK o 1 liralýk ilacý artýk 10 liraya veriyor! Kazanan kim? Tabii ki ilaç þirketleri... Tezel e göre 2012 ye kadar ilaç için verilen ücretlerin emeklilerde yüzde 15, çalýþanlarda yüzde 30 olmasý hedefleniyor. Eðer yeterli tepki gösterilmezse tabii!.. AKP nin Ýktidara Geldiði 2002 den 2009 a Neler Yaþandý? * Hastalanan insan sayýsýnda rekor artýþ oldu. * Özel hastanelere ödeme 9 katýna çýktý. * Sosyal güvenlik sistemi harcamasý 5 kat arttý. 2009 da 400 milyar liranýn üzerine çýkacak. * Kanun delindi, saðlýk ocaklarý paralý hale geldi. * Saðlýk ocaklarý bile doktora kiralanmaya baþladý. Evrensel Defter, Kalem,Silgi ve tüm okul kýrtasiye ihtiyaçlarý uygun fiyatlarla HER MARKA FOTOKOPÝ, FAX, YAZICI Kartuþ ve Tonerleri Sarf Malzemeleri HACIBEKTAÞ 441 38 41

7 Görüþme Masasý kaderimizin belirlenmekte olduðu yer olduðundan þu anda ülkenin en önemli noktasý. Bu noktadan hem bir gün doðumu hem de gün batýmý gerçekleþebilir... Kýbrýs ta iki liderin Barýþ Görüþmeleri ni yürüttüðü mekâný hiç gördünüz mü? Birkaç ay önce içine girip dolaþma fýrsatým oldu. Eski Lefkoþa Havaalanýnýn bulunduðu BM kontrolündeki geniþ arazideki bir binada gerçekleþiyor görüþmeler. Yeni öðrendim; bu arazi Ýngiliz Kraliçesi nin özel mülküymüþ. Yani eski sömürgecilerin hâlâ varlýklarýný sürdürdükleri mekânlardan biri. Görüþmelerin geçtiði oda ise son derece steril, yabancýlaþtýrýcý bir hiçbiryer odasý. Ressam arkadaþým Andreas Haralambus ile bu yýlýn baþlarýnda bir proje tasarlayýp Artists & Artists grubundan sanatçýlarla çeþitli toplantýlar yapmýþ ve Hristofyas ve Talat ile de görüþmüþtük. Görüþmelerin gerçekleþtiði mekânda bir sergi açmaktý hedef. Proje büyüktü ve Birleþmiþ Milletler daha kapsamlý birkaç sergi yapmak için iki koordinatör ayarladýlar. Çarþamba günkü sergiye ben de bir çalýþma yerleþtirdim. Ne kadar zormuþ. Hiç þairliðe benzemiyor. Epey yorucu birkaç hafta geçirdim kýytýrýk beþ on pano ve posteri hazýrlamak için. Bir Görüþme masasý andý yazdým ve özel biçimde sunmaya çalýþtým onu. Özel görevlere seçilen ya da getirilen kiþilerin göreve baþlamadan önce yemin vermesi beklenir. Cumhurbaþkanlarý, milletvekilleri görev öncesinde yemin verirler. Bu yeminler, önemli pozisyonlara gelen kiþiler milyonlarca insanýn hayatý ve iyiliðinden sorumlu olduklarý için gerekli görülür. Doktorlar da Hipokrat Yemini yaparlar çünkü hayatlarýmýz onlarýn ellerindedir. Görüþme Masasýný da Kýbrýs ýn aðýr yaralý, ikiye bölünmüþ ve kanamalý olarak can çekiþtiði bir Ameliyat Masasý na benzetebiliriz. Ýki lider, bu hastanýn hayatýndan sorumlu olan doktorlar konumundadýrlar. Onlar bizlerin de hayatýmýz ve mutluluðumuzdan sorumludurlar. Görüþme Masasý kaderimizin belirlenmekte olduðu yer olduðundan þu anda ülkenin en önemli noktasý. Bu noktadan hem bir gün doðumu hem de gün batýmý gerçekleþebilir. Ýþte bütün bu kaygýlar, görüþmelerin yapýldýðý bu mekânda geliþtirdiðim bu çalýþmanýn temelini oluþturdu. Liderlerin Görüþme Masasý na doðru yürüdükleri yola yeminin çeþitli maddelerini yerleþtirdim çünkü odaya girdiklerinde ilk akýllarýnda tutmalarý gerekenin dýþarýdaki yüzbinlerce insanýn hayatlarýna ve iyiliklerine karþý sorumluluklarý olduðunu düþündüm. Görüþmelerdeki insan unsuru na vurgu yapmak için özellikle el yazýsý kullandým. Onlara politika ve diplomasinin birer mekânik parçasý olmadýklarýný ama kalplerini ve duygularýný da sürece katmalarý gereken kýrýlgan insanlar olduklarýný hatýrlatmak istedim. Liderler önlerinde Türkçe ve Rumca olarak kendilerine özel olarak sunulmuþ birer yemin bulacaklar ve ayrýca da duvardaki poster boyutlu Ýngilizce yeminin altýnda yazýlý isimlerinin üstüne imzalarýný koymalarýný bekleyeceðim. Bu yazý yayýnlandýðýnda liderlerin imzalayýp imzalamadýklarýný öðrenmiþ olacaðýz. Okuyacaklarý bazý cümleler þöyle: Bu masaya her oturduðumda dýþarýda yüz binlerce hayatýn beni beklediðini, çocuklarýn, gençlerin, yaþlýlarýn hatta henüz doðmamýþ bebeklerin bile kaderinin benim elimde olduðunu anýmsayacaðýma. Oðullarýný yitiren annelerin kederli yüzlerini annemin yüzü gibi hatýrlayacaðýma ve ülkenin tek bir oðlunun dahi bir daha eline silah almamasý ve ülkenin bir baþka oðlunu öldürmemesi için çalýþacaðýma, Sadece kendi toplumumun deðil ama diðer toplumun ve Kýbrýs taki tüm toplumlarýn da geleceðini ve mutluluðunu, tümünün ortak çýkarýný düþünerek hareket edeceðime, Bu ülkenin birleþmesini istemeyenlerin tehditlerine boyun eðmeyeceðime,?üphenin yerine güveni, kaygýnýn yerine umudu, milliyetçi inadýn yerine paylaþýmcýlýðý koyacaðýma, Karþýmdakini rakibim gibi deðil ama ortak annemiz Kýbrýs ýn bir diðer evladý, ayný evi paylaþtýðým kardeþim gibi göreceðime, Geçmiþten gelen görüþme masasý taktiklerini takmayacaðýma ve büyük resmi hep aklýmda tutacaðýma, Ýnat ve uzlaþmazlýðýn yerine cömertlik ve yücegönüllülüðü koyacaðýma, Bu masadan ülkemizi yeniden birleþtirmeden, ona çatýþmadan uzak bir gelecek saðlamadan kalkmayacaðýma, Bana verilen bu olaðanüstü önemdeki görevi baþarýyla tamamlayacaðýma tüm kalbimle ant içerim. Kýbrýs taki görüþme masasýnýn önemine bence artýk daha çok vurgu yapýlmalý. Hepimiz Görüþme Masasýndayýz temalý, toplumun tüm kesimlerinin masadaki geliþmeleri izleyip baský yapacaðý bir kampanya epey yararlý olurdu bence. BirGün Ferit Aslan DÝYARBAKIR - Ceylan Önkol un öldüðü patlama sonrasý savcýyý Olay yerinin teröre müzahir bölge olduðunu, þu aþamada gidilmesinin kolluk kuvvetleri ve heyet için büyük risk oluþturduðunu söyleyerek olay yerine götürmeyen askerler hakkýnda adli görevi yerine getirmeme suçlamasýyla soruþturma açýldý. Diyarbakýr ýn Lice ilçesine baðlý Þenlik köyünün Paþaçiya Mezrasý Cemal Tepe Mevkii nde 28 Eylül de meydana gelen patlamada 14 yaþýndaki Ceylan Önkol ölmüþtü. Savcý ve jandarma olay yerine ancak iki gün sonra gitmiþti. Ceylan ýn cesedi patlamadan altý saat sonra ailesi ve köylüler tarafýndan Abalý Jandarma Karakolu na götürülerek adli muayene tutanaðý hazýrlanmýþtý. Lice Savcýsý Mustafa Kamil Çolak ve otopsiyi yapan doktorun imzasýný da taþýyan tutanakta, jandarmanýn olay yerine gitmek PSAKD Ankara Þubesi'nin bir hafta önce açtýðý Pir Sultan Abdal Sanat Evi ile Alevi kültürünün tanýtýlmasý amaçlanýyor. Sanat Evi'ne iliþkin konuþan PSAKD yöneticilerinden Yusuf Þahin, böyle bir çalýþmaya girmelerinin gerekçesi ve amacýný þu þekilde açýkladý: 'Madýmak'taki semah ekibi, sanatçýlara ve oradaki aydýnlara karþý büyük sorumluluklarýmýz var. Gittikçe yozlaþan bir kültürün, daðýlan bir gençliðin, kendisine, kültürüne yabancýlaþmýþ deðerlerin bir yerde toplanmasý için, bu deðerleri kültür oluþumu içerisinde büyük ozan Pir Sultan'ýn bize býraktýðý mirasla daha çok geliþtirip yaymak için Pir Sultan Sanat Evi olmazsa olmazlardandýr dedik ve yola çýktýk.' Sanat Evi'ni geç kalmýþ bir proje olarak deðerlendiren Þahin, projeyi isteyen savcýya söyledikleri þöyle yer almýþtý: Olay yerinin teröre müzahir bölge olduðu, þu aþamada olay yerine gidilmesinin gerek kolluk kuvvetleri, gerek Baþsavcýlýk refakatinde götürülecek heyet açýsýndan büyük bir risk oluþturduðu, bir süre önce olay yerinde yapýlan kapsamlý operasyon nitecesinde bölücü terör örgütü mensuplarýna ait yaþam malzemeleri ile birçok el yapýmý patlayýcý madde ve amonyum nitratýn ele geçirildiði, bu kapsamda belirlenecek sonraki tarihte büyük çapta askeri birlikle olay yerine gidilmesinin uygun olacaðýnýn bildirilmesi üzerine, Cumhuriyet Savcýsý CMK 250 ile görevli nöbetçi savcýyý bilgilendirerek cesedin Abalý Jandarma Karakolu na getirilmesi talimatý verildi. Soruþturmayý yürüten Lice Savcýsý Mustafa Kamil Çolak ý olay yerine, güvenlik gerekçesiyle götürmeyen Jandarma görevlileri hakkýnda, adli görevi yerine bütün þubelerine, hatta bütün Alevi örgütlerine, bütün demokrat ve duyarlý örgütlere bir örnek olarak sunup Türkiye geneline yaymayý hedeflediklerini söyledi. Sanat Evi'nde, radyo spikerliði, diksiyon, kýsa film çekimi, fotoðraf, drama ve resim kurslarýný da içine alan geniþ kapsamlý çalýþmalarýn yer alacaðýný belirten Þahin, 'Ayný zamanda güzel sanatlar yetiþtirme kursu, halk oyunlarý olacak. Kendimizi bulacaðýmýz, mirasýmýz ve inanç boyutu bizim için çok önemli olan semahýmýz da var. Bunlar aþama aþama yürütülüyor' diye konuþtu. Þahin, akademik anlamda atölyenin geliþtirilip uzun bir sürece yayýlacaðýný ifade ederek, 'Yani bu proje kýsa soluklu deðil uzun soluklu bir proje olacak. Sanat Evi'nde ilkeli bir duruþ sergilenecek. Bu bizim eþit yurttaþlýk getirmeme suçundan soruþturma açtýðý belirtildi. Soruþturmanýn olayýn yaþandýðý bölgede bulunan Abalý Jandarma Karalolu ndaki görevlileri mi yoksa Lice Ýlçe Jandarma Komutanlýðý ndaki görevlileri mi kapsadýðýna dair bilgi alýnamazken soruþturma kapsamýnda bazý yetkili askerlerin ifadelerine baþvurulduðu öðrenildi. Bu kadar konuþulmazdý Önkol ailesinin Avukatý Serdar Çelebi, olay günü savcýnýn olay yerine götürülmemesinden dolayý açýlan soruþturmanýn önemli bir adým olduðunu belirterek, Savcý ilk gün olay yerine gitmiþ olsa, günlerdir Türkiye kamuoyunun konuþtuðu bir çok konuyu konuþmayacaktýk. Deliller kaybolmayacaktý. Cesedin yatýþ biçimi bile bu tür bir soruþturmada önemlidir. Olay yerine iki gün sonra gidilmesi sýkýntý yarattý dedi. Radikal haklarýmýz kapsamýndadýr. Zaten bu kapsamda 8 Kasým'da Ýstanbul'da miting yapýlacak. Yani var olan sistem içerisinde düþünen, üreten deðerlerimizin olduðunu, bu deðerleri kendi potamýzda eriterek deðerlendiren bir proje yaptýk' dedi. Alevilerin kimliklerinden dolayý sürekli baskýlara uðradýðýna vurgu yapan Þahin, þunlarý kaydetti: 'Bizim kimliðimize yapýlan katliamlar var. Bizim kimliðimiz katledilmek istendi. 12 Eylül cuntasý 82 Anayasasý'na zorunlu dil dersini koyarak bizim kültürümüzü ortadan kaldýrmayý hedefledi. Pir Sultan Sanat Evi bu kimliði de bu potada toparlayarak asli görevini sunmuþ olacak. Bu ev sayesinde gençliðimizin Cem'i görmelerini saðlayacaðýz.' GÜNLÜK

Þeker pancarýnýn ekonomiye katkýsýný, þeker fabrikalarýnýn özelleþtirilme çalýþmalarýný, Konya Þeker modelinin baþarýsýný yazarken, Þeker Kurumu çok önemli bir rapor yayýnladý. 2009-2010 Avrupa Pancar Þekeri Üretimi Ýlk Tahmini baþlýklý rapor, dünya ve özellikle Avrupa þeker piyasasýndaki geliþmeleri öðrenmek açýsýndan çok önemli veriler içeriyor. Pancar alým kampanyasýnýn devam ettiði, þeker fabrikalarýnýn özelleþtirme çalýþmalarýnýn gündemde olduðu þu günlerde rapordaki bilgilerin çok yararlý olacaðý düþüncesiyle geniþ özetini paylaþýyoruz. Rapora göre, dünya þeker piyasasýnda fiyatlar, yýllardýr görülmeyen düzeylere yükseldi. Vadeli ham þekerin tonu, 1981 den beri en yüksek seviye olan 544 dolara ulaþtý. Þeker fiyatlarýnýn artýþýnda, dünyanýn en büyük iki üretici ülkesi olan Brezilya ve Hindistan daki olumsuz iklim þartlarýnýn önemli rolü var. Bu iki ülkede üretim beklentisi tahminlerin altýnda olmasý, gelecekte fiyatlarýn daha da artacaðý beklentisini artýrýyor. Avrupa da ise olumlu hava koþullarý nedeniyle verimin rekor seviyeye ulaþmasý bekleniyor. Raporda, Avrupa Birliði nin þeker reformunu büyük ölçüde tamamladýðý belirtilerek þu görüþlere yer veriliyor: Pancarýn yetiþme döneminde þimdiye kadar elveriþli geçen hava koþullarý göz önünde bulundurulduðunda, geçen yýl ham deðer olarak 14.9 milyon ton olan AB þeker üretiminin, 2009-2010 da 16 milyon ton a ulaþarak yine kotanýn (14.5 milyon ton) üzerinde gerçekleþmesi beklenmektedir. Etanol amaçlý üretilen pancarýn þeker eþdeðeri bu rakamlarýn dýþýndadýr. Avrupa Birliði ne ülke bazýnda bakýldýðýnda; Fransa da þeker üretiminin bu yýl, çiftçilerin daha fazla pancar ekmeleri, erken ekim ve genelde olumlu giden hava koþullarýna baðlý rekor verim sonucu, önemli miktarda artmasý beklenmektedir. Toplam þeker üretiminin 4.1 milyon civarýnda gerçekleþmesi bekleniyor. Almanya da erken ekim ve iyi hava koþullarýnýn pancar geliþimini desteklemesi ve ekim alanlarýndaki artýþ nedeniyle verimli bir yýl bekleniyor. Þeker üretiminin, 3 milyon tonluk kotaya karþýlýk 3.9 milyon ton olarak gerçekleþeceði ve yaklaþýk 1 milyon tonluk kota dýþý þeker üretileceði öngörülüyor. Ýngiltere de, yeterli yaðmur ve erken büyüme sezonu sonucu þeker üretiminin, 1.1 milyon ton luk kotanýn üzerine çýkarak geçen yýldaki gibi 1.2 milyon olmasý bekleniyor. Belçika da optimum hava koþullarý, erken ekim ve zararlý sorununun azaltýlmasý sonucu rekor pancar üretimi bekleniyor, baþta hastalýklara daha az duyarlý ve þeker oraný daha yüksek pancar tohumu türlerinin seçilmesine baðlý olarak, kimyasallar ve gübre kullanýmýnýn azaltýlmasýna raðmen verim yýldan yýla yükseliyor. Pancar verimi bakýmýndan dünyada üçüncü olan Belçika nýn, bu yýl birinci sýraya yükselmesi bekleniyor. Hollanda da da elveriþli hava koþullarý ve erken ekim nedeniyle verimin yüksek olmasý bekleniyor. Ýspanya da, þeker reformu öncesi 110 bin hektarlara ulaþan ekim alaný, reform kapsamýnda kota býrakmalarý (bu yýl 144 bin ton) sonucu bu yýl 49.7 bin hektara düþtü. Bu yýlýn þeker üretim tahmini 555 bin ton. Ülkedeki pazar payýnýn yüzde 50 sinden fazlasýný elinde bulunduran, üç þeker fabrikasýna ve 2009 sonlarýnda faaliyete geçmesi beklenen yýlda 400 bin tonluk bir kamýþ þekeri rafinerisine sahip olan Azucarera Ebro Þirketi, Nisan 2009 da British Sugar a satýldý. Polonya da yeniden yapýlandýrma devam ediyor. British Sugar, yýllýk 160 bin ton üretim kapasitesi ile ülkenin en büyük þeker fabrikasý olan fabrikayý, ülkedeki üç þeker fabrikasýna daha sahip olan Alman Pfeifer & Langen Þirketine sattý. Bu yýl þeker üretiminin 1.5 milyon ton olmasý bekleniyor. Ýtalya da, reform öncesi 19 olan fabrika sayýsý 4 e düþtü. Toplam üretimin 530 bin ton olacaðý öngörülüyor. Diðer Avrupa ülkelerindeki geliþmelerin de yer aldýðý raporda, Rusya nýn 2009-2010 þeker üretimi, verim ve ekim alanýndaki azalma sonucu bir yýl önceki 3.5 milyon tonluk rekor düzeyden 2.9 3 milyon tona düþmesi bekleniyor. Ukrayna da ekim alanýndaki önemli düþüþe raðmen verim yüksekliði nedeniyle þeker üretiminin 2009-2010 da 1.6 milyon tona kadar çýkabileceði tahmin ediliyor. Raporun son bölümünde Türkiye nin þeker üretiminin son yýllarda 1.8 ile 2.3 milyon ton civarýnda seyrettiði, bu yýl, pancar ekim alanýnýn deðiþmediði ve 330 bin hektar alanda üretim yapýldýðý, 2009-2010 þeker üretiminin de bir önceki yýla göre deðiþmeden 2.3 milyon ton (ham deðer) olarak beklendiði ifade ediliyor. Üretimle ilgili verilerin yer aldýðý bu rapor, Avrupa da þeker pancarý üretiminde verimlilik çalýþmalarýnýn ne kadar önemsendiðini göstermesi bakýmýndan da büyük önem taþýyor. Þeker Kurumu nun daha önce açýkladýðý Dünyada Þeker Tüketim Eðilimi ile ilgili bir baþka raporda, dünyada þeker tüketiminin arttýðý ve gelecekte de bu artýþ trendinin süreceði ifade ediliyordu. Bu veriler ýþýðýnda Türkiye de þeker pancarý üretimine karþý geliþtirilen lobilere kanmadan pancar üretimini ve verimliliði artýrarak sürdürmek gerektiði açýkça görülüyor. Þeker fabrikalarý özelleþtirilirken bütün bu verilerin dikkate alýnmasýnda ve fabrikalarýn doðru ellerde olmasýnda yarar var. tarým dünyasýndan Çalýþma olumlu bir ruh halinin yapýlan iþin doðasýyla ilgili olarak tam tersi bir etki yapabileceðini gösteren ilk çalýþma olma özelliðine sahip. Stres, kaygý ve olumsuz duygulanýmlarýn insanýn algýlarýný daralttýðý ve sadece önündekini görmesine sebep olduðu düþünülüyor. Örneðin yüzüne bir silah doðrultulmuþ bir kiþi geriye dönüp düþündüðünde etraftaki pek çok þeyi hatýrlamayacak sadece silahý hatýrlayacaktýr. Öte yandan iyilik halinin insanýn yaratýcýlýðýný artýrdýðý da biliniyor. Fakat olumlu ruh halinin insanýn dikkatini de artýrýp artýrmadýðý ve görsel ayrýntýlara dikkat etmesine neden olup olmadýðý bilinmiyor. Toronto Üniversitesi nden psikolog Adam Anderson bu soruya yanýt bulabilmek için 24 üniversite öðrencisinden oluþan üç gruba, neþeli, hüzünlü ya da herhangi bir duygusal içeriði olmayan müzik parçalarý dinlettikten sonra iki test uyguladý. Testlerden birinde öðrencilerden sýra dýþý kelimeler düþünmeleri istendi, böylelikle düþüncelerinin enginliði sýnandý. Geçmiþteki çalýþmalarla da uyumlu bir þekilde, neþeli müzik parçalarý dinleyenlerde sýra dýþý kelimeleri hatýrlama diðer iki gruba göre daha fazla bulundu. Ýkinci testte ise öðrencilere üç sýra harf gösterildi ve sadece ortadakine odaklanmalarý, etraftaki baþka hiçbir þeye dikkat etmemeleri söylendi. Bu kez neþeli müzikler dinletilen öðrencilerin dikkatlerinin etraftaki uyaranlar tarafýndan, hüzünlü müzik dinleyenlere göre yüzde 40 oranýnda daha fazla daðýldýðý belirlendi. Proceedings of the National Academies of Sciences dergisinin Aralýk 2006 sayýsýnda yayýmlanan çalýþmada Anderson, dikkatin bir ýþýk huzmesi gibi düþünülebileceðini söylüyor. Neþe ýþýk huzmesini geniþletiyor ve kimi zaman görme alanýna giren bunca þey dikkatin daðýlmasýna neden olabiliyor. BirGün