Gerçek Dýþý Kasa Mevcutlarýnýn Torba Yasa Kapsamýnda Deðerlendirilme Cuma, 11 Mart 2011 Dursun Ali YAZ Serbest Muhasebeci Mali Müþavir Yeditepe Üniversitesi, MBA ÖZET Cumhuriyet tarihinin en kapsamlý Mali Af Kanunu olarak kabul edilen 6111 sayýlý kanunun, Kayýtlarda yer aldýðý halde iþletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar baþlýklý 11.maddesinin, iþletmeler açýsýndan baþlý baþýna bir af düzenlemesi olduðu göze çarpmaktadýr. Zira kanun koyucu, vergi inceleme elemanlarý ve yargý kararlarý nezdinde, þirket kasasýnda gözüken ihtiyaç fazlasý nakdin, ortaklar tarafýndan çekilerek gelir getirici baþka alanlarda deðerlendirildiði ve elde edilen gelirin kurum kazancýna eklenmediði kanaati hakimdir. Mezkur yasa maddesi ile þirket kasasýnda ve ortaklar cari hesabýnda gözüken ancak gerçeði yansýtmayan söz konusu mevcutlar üzerinden % 3 oranýnda vergi hesaplanarak beyanname verme süresi içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu beyan yoluyla, kurumlar vergisi, katma deðer vergisi ve kâr daðýtýmý baðlý gelir vergisi stopajý yönünden karþýlaþýlabilecek vergi ziyaý cezasý riski tamamen ortadan kalkmaktadýr. GERÇEK DIÞI KASA MEVCUTLARININ TORBA YASA KAPSAMINDA DEÐERLENDÝRÝLMESÝ 1. GÝRÝÞ Ekonomik kalkýnmanýn sürdürülebilir þekilde devamlýlýðýný temin etmek, yatýrým ortamýný iyileþtirmek, özel sektörün kamuya olan borç yükünü azaltmak, maliye ve para politikalarýnýn daha etkin þekilde kullanýlmasýný saðlamak gerekçesiyle hazýrlanan Cumhuriyet tarihinin en kapsamlý Af Kanunu tasarýsý, 29.11.2010 tarih ve 1/971 sýra numarasý ile TBMM Baþkanlýðýna gönderilmiþtir. Aylardýr tartýþýlan tasarý, alt komisyonlarda ve meclis g kurulunda sürekli deðiþikliðe maruz kalarak 13.02.2011 tarihli oturumda 272 milletvekilinin oyuyla kabul edilerek 6111 kanun numarasýyla yasalaþmýþtýr. Kamuoyunda torba yasa olarak da adlandýrýlan kanun, ekonomik krizden olumsuz etkilenmiþ vergi mükelleflerinin kamuya olan borçlarýný yapýlandýrarak zor durumdaki firmalarý maddi açýdan rahatlatacak düzenlemeler içerdiði gibi, küresel krizin beraberinde getirdiði birçok olumsuzluklar sebebiyle bozulan mali tablolarý gerçek haline uyarlamaya olanak tanýyan hükümlerle yeni bir mali milatýn baþlangýcýný haber vermektedir. 2. GERÇEK DIÞI KASA MEVCUDUNUN AFFINA YÖNELÝK YASAL DÜZENLEME Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2,5 ay süren çalýþmalar sonucunda temel kanun olarak yasalaþan ve 18 tanesi geçici olmak üzere toplam 232 maddeden oluþan, uzun adýyla ''Bazý Alacaklarýn Yeniden Yapýlandýrýlmasý ile Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu ve Diðer Bazý Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Deðiþiklik Yapýlmasý Hakkýnda Kanun'' reel ekonomi ile vergi dünyasýný yakýndan ilgilendiren çok önemli düzenlemeler içermektedir. Özellikle belirtmek gerekirse; Kesinleþmiþ kamu alacaklarý (Madde 2), Kesinleþmemiþ veya dava safhasýnda bulunan amme alacaklarý (Madde 3), Ýnceleme ve tarhiyat safhasýnda bulunan
vergiler (Madde 4), Piþmanlýk ya da kendiliðinden yapýlan beyanlar (Madde 5), Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artýrýmý (Madde 6), Katma deðer vergisinde artýrým (Madde 7), Gelir (stopaj) ve Kurumlar (stopaj) vergisinde artýrým (Madde 8), Stok beyanlarý (Madde 10) ve bu makaleyi kaleme almamýza neden olan Kayýtlarda yer aldýðý halde iþletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar (Madde 11) baþlýklý maddelerin öne çýktýðýný görmekteyiz. Söz konusu 11.madde gerekçesinin son paragrafýna yansýyan ifadeler aþaðýdaki gibidir;... kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31/12/2009 tarihi itibarýyla bilançolarýnda görülmekle birlikte iþletmelerinde bulunmayan kasa mevcutlarýný, Kanunun yayýmlandýðý tarihi izleyen üçüncü ayýn sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayýtlarýný düzeltebilmelerine imkân saðlanmaktadýr. Bu kapsamda beyan edilen tutarlar üzerinden % 10 oranýnda vergi hesaplanarak beyanname verme süresi içinde ödenmesi gerekmektedir. Hal böyleyken tasarýda yüzde 10 olarak belirlenen vergi oraný, komisyon çalýþmalarýnda önce yüzde 5e, son olarak meclis genel kurulunda ise yüzde 3e çekilmiþtir. Bununla birlikte, beyan edilecek kasa mevcutlarýnýn 31.12.2009 tarihli mali tablolar üzerinden belirleneceði tasarlanmýþken, yine mükelleflerin lehine olacak þekilde 31.12.2010 tarihi itibariyle düzenlenecek bilançolarýn esas alýnacaðý yönünde düzeltmeye gidilmiþtir. Önemli bir artý deðer taþýyan bu geliþmeler ve yukarýda genel hatlarý çizilen mali af kanunun gerçek dýþý kasa mevcudunu yok etmeye yönelik maddesinin altý çizilerek, anýlan düzenlemenin bu sorunun çözümünde saðlayacaðý önemli katkýlar somut bir þekilde açýklanacaktýr. 3. KASA HESABININ ÖZELLÝÐÝ VE ÝÞLEYÝÞÝ Kasa iþlemleri, tahsil ve tediye olmak üzere iki çeþit muhasebe fiþi üzerinden yürütülür. Önceki dönemden devir bakiyesi yoksa kasa hesabýna kaydedilen ilk fiþin tahsil fiþi olmasý kaçýnýlmaz bir gerekliliktir. Zira kasa hesabý, bilançonun ilk kalemi olup aktif karakterli ve kesintisiz borç kalaný vermesi gereken bir hesaptýr. Dolayýsýyla giriþi olmayan bir paranýn çýkýþý olanaksýzdýr. Nihayetinde bu hesabýn bakiyesi, kaydi bir olgudur. Dünyanýn en kaygan iki nesnesinden biri olan paranýn, tüm hareketlerini kayýt altýna alan hesabýn, diðerlerine nazaran mantýk ve matematik dýþý sonuçlar vermesi, ticari hayatýn akýþý içerisinde mümkün olabilmektedir. Ancak, kasa hesabý nezdinde oluþabilecek mantýk ve matematik dýþý sonuçlar, mükelleflerin vergisel yönden aðýr zararlara uðramasýna yol açmaktadýr. a.) Fiili Kasa ile Kaydi Kasa Bakiyelerinin Farklý Olmasý Bilanço hazýrlýðý öncesinde muhasebe dýþý envanter çalýþmalarý yapýlýrken, fiili kasadaki tüm yerli ve yabancý paralar sayýlýr. Envanter iþlemi sonunda elde edilen fiili sayým sonucu yani (fiili kasa) toplamý ile mizandaki kasa hesabýnýn kalaný yani (kaydi kasa) karþýlaþtýrýlýr. Bunun sonucunda, arzu edilmeyen iki sonuç doðabilir; i) Sayým sonucunda ulaþýlan fiili kasa toplamý, kasa hesabýnýn bakiyesinden (kaydi kasa) yüksek olabilir ki, buradan kasa hesabýnýn noksan verdiði sonucu çýkar. ii) Sayým sonucunda ulaþýlan fiili kasa toplamý, kasa hesabýnýn bakiyesinden (kaydi kasa) düþük olabilir ki, buradan kasa hesabýnýn fazla verdiði sonucu çýkar. Dönem sonu iþlemleri sonucunda ortaya çýkan her iki sonuç, bakiye ayarlayýcý denilen (197-397 nolu hesaplar) yardýmýyla gerekli düzeltme iþlemine tabi tutularak baþka bir ifadeyle muhasebe içi envanter yapýlarak kaydi ve nakdi kasa bakiyelerinin eþitlenmesi saðlanýr. Ancak, torba kanun baðlamýnda asýl dikkat çekmek istediðimiz nokta, yasal defterlerde yer alan kasa bakiyesinin,
fiili duruma nazaran gerçeðe aykýrý þekilde fazla veya eksik olduðu ve bu gerçek dýþý farklarýn þirket yetkililerinin de bilgisi dâhilinde oluþtuðu hallere yönelik olacaktýr. Bu açýdan bakýldýðýnda ortaya çýkan mutad olmayan farklýlýklarýn neden ve sonuçlarýna aþaðýda yer verilmiþtir. 4. GERÇEK DIÞI KASA MEVCUDUNUN NEDENLERÝ VE SAKINCALARI a.) Kasa Hesabýnýn Alacak Bakiye Vermesinin Nedenleri ve Sakýncalarý Aktif karakterli yani borç kalaný vermek durumunda olan kasa hesabý, vergi kaçýrmaya dönük iþlemlere sýkça alet edilmesi nedeniyle zaman zaman pasif karaktere dönüþebilmektedir. Genelde vergi matrahlarýný aþýndýrmak amacýyla baþvurulan bu tür suistimaller neticesinde kasa hesabý, hiç olmamasý gereken bir þekilde alacak bakiyesi vermektedir. Kasa hesabýnýn alacak bakiyesi vermesi için, kasaya girmeyen bir nakdin ödenmiþ olmasý gerekir ki, bu da olmayan bir paranýn harcandýðýný, daha açýk bir ifadeyle, gerçeðe aykýrý fatura ve sair gider belgelerinin kasadan ödenmiþ gibi gösterilerek muhasebe hilesine baþvurulduðunun açýk bir delilidir. Kasa hesabýnýn ters bakiye vermesinin bir diðer nedeni ise, iþletme hasýlatýnýn resmi defterlere kayýt edilmemesiyle doðabilir. Giderlerini ve masraflarýný eksiksiz bir þekilde muhasebe sistemine aktaran bir iþletmenin bunun karþýlýðýnda elde ettiði kazancý gayrý resmi yollardan þirket ortaðýnýn þahsi tasarrufuna aktarmasý halinde, zamanla kasadaki kaydi para ihtiyaçlarý karþýlamak için yetersiz kalýr. Ancak, fiiliyatta gayrý resmi tahsilatlar ile temin edilen paralar resmi ödemelerde kullanýlmaya devam eder. Ýlgili tediye makbuzlarý ise mecburen muhasebe servisinde kayýt altýna alýnýr. Böylesine gayri resmi tutum ve davranýþlar neticesinde, kasa hesabý eksi (alacak) bakiyeye dönerek þirket hesaplarýnýn ihticaca salih olmadýðýný kanýtlayan bir pozisyona dönüþmektedir. Gerçekten, kasa hesabýnýn alacak bakiye vermesi, Danýþtay tarafýndan da net bir þekilde eleþtirilerek;kasa hesabý aktif karakterli bir hesap olup, kasaya giren paradan daha fazlasýnýn çýkacaðý düþünülemeyeceðinden, bu hesabýn alacak bakiyesi vermesi resen takdir nedenidir.[1] yönünde irade ortaya konulmuþtur. Uygulamada yatýrým yapan iþletmelerin, sermaye artýrýmý gibi hukuksal törenlerden imtina etmesi sonucunda da, kasa hesabýnýn alacak bakiye verdiðine rastlanýlmaktadýr. Dayanaðý her ne sebeple olursa olsun kasa hesabýnýn eksi bakiyeye dönüþmesi, hesaplarýn usulsüz ve noksan tutulduðunun göstergesidir. Zira, Vergi Usul Kanununun 30/4. maddesine göre Defter kayýtlarý ve bunlarla ilgili vesikalar, vergi matrahýnýn doðru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karýþýk olmasý dolayýsýyla ihticaca salih bulunmazsa resen takdir yoluyla cezalý tarhiyata muhatap olunacaðý hüküm altýna alýnmýþtýr. Þirket hesaplarýnýn karýþýk, usulsüz, noksan tutulmasýnýn, vergi incelemesinde resen takdir nedeni sayýlacaðý Danýþtay kararlarýnda da benimsenerek, Kasa giriþ ve çýkýþlarýnýn sýhhatli olmadýðýnýn tespit edilmesi halinde olayda re'sen takdir sebebinin varlýðýnýn kabul edilmesi gerekir. [2] þeklinde hüküm tesis edilmiþtir. b.) Kasa Hesabýnýn Fazla Bakiye Vermesi Ýþletme faaliyetlerinin yürütülmesinde, insan vücudundaki kan gibi nakde ihtiyaç duyulur. Her þirketin büyüklüðü ve iþ kapasitesi oranýnda ortalama bir nakit ihtiyacý vardýr. Bu tutarlara geçmiþe dönük giriþ ve çýkýþlarýn muavin dökümlerinden kolaylýkla ulaþýlabilir. Örneðin, günlük nakit ihtiyacý, bin lira olan bir iþletmenin kasasýnda 100 bin lira tutarýnda bakiyenin sürekli devrediyor olmasý vergisel açýdan tenkite maruz kalabilecek bir durumdur. Ülkemizdeki þirket ortaklarýnýn, þirket varlýklarýnýn tamamýnda haliyle kasadaki para üzerinde istedikleri þekilde tasarruf etmelerinin meþru bir hak olduðu yönündeki yaygýn kanaatleri genel bir yanýlgýdýr. Ayrýca, hakim ortaklarýn vergisini ödediði bir parayý istediði miktarda ve istediði sürede kasada tutabileceðini düþünmesi temel hukuk normlarýna uygun düþmemektedir. Gerçekten de, Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre, þirketlerin tüzel kiþiliði ile ortaklarýn þahsi kiþiliði birbirinden tamamen ayrýdýr. Dolayýsýyla, kasadaki fiili para üzerinde iþletme sahibi, ortaklar ve üçüncü kiþilerin diledikleri gibi tasarrufta bulunmalarýna
izin verilmemektedir. Ortalama ihtiyacýn üzerindeki devreden kasa mevcutlarýnýn, basiretli bir tüccar tarafýndan atýl tutulduðunun kabul edilmesi, gerek ticaret kanunu hükümleri gerekse ticari teamüller açýsýndan inandýrýcý olmamaktadýr. Ýþletmenin varlýklarý arasýnda yer alan en likit kalemin, sermaye piyasasý enstrümanlarýnýn sunduðu onlarca seçenekten birinde mutlaka deðerlendirildiði ancak elde edilen maddi faydanýn/kârýn kurum kazancýna eklenmediðinden bahisle, devletinde vergi gelirinden mahrum býrakýldýðý yönünde iþlem yapýlmaktadýr. Bu sebeple, kaydi kasanýn fiili durumdan gerçek dýþý bir þekilde fazla olduðu veya kaydi kasanýn fiili durumla birebir uyumlu gözükmesine raðmen ortalama günlük nakit ihtiyacýndan çok fazla paraya sahip olan þirketlerin öne süreceði sebepler farklý olsa da, vergi incelemesi yönünden ayný saik ve gerekçelerle vergi cezasýna muhatap olacaklardýr. Nitekim, Danýþtay 7.Dairesince verilen bir kararda; 213 sayýlý Vergi Usul Kanununun 3üncü maddesinin (B) fýkrasýnda; vergilendirmede vergiyi doðuran ve bu olaya iliþkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduðu açýklanmýþtýr. Bunun anlamý; vergilendirme iþlemlerinde vergiyi doðuran olayýn dýþ dünyada görünümünü saðlayan biçimsel iþlemlerin deðil, bu iþlemlerle tevsik edilmeye çalýþýlan olay ya da iliþkinin gerçek hukuksal niteliðinin esas olmasýdýr. Eðer, bir olayýn görünüþteki biçimi ile gerçek mahiyeti arasýnda bir uyumsuzluk mevcut ise, vergilendirmede, biçimsel görünüþün gerisindeki gerçek mahiyetin öne çýkarýlmasý ve buna göre iþlem yapýlmasý anýlan yasal düzenlemenin gereði. [3] olduðu belirtilmiþtir. 5. GERÇEK DIÞI KASA BAKÝYESÝNÝN NEDENLERÝ VE SAKINCALARI a.) Kasa Hesabýnýn Gerçek Dýþý Fazla Bakiye Vermesinin Nedenleri Ýþletmelerin yasal defterlerinde oluþan gerçek dýþý kasa fazlasý tutarlar ekseriyetle aþaðýda belirtilen altý nedene dayanmaktadýr. 1) Ýþle ilgili olduðu halde belgesi temin edilemeyen veya bilerek temin edilmeyen hallerde, 2) Fiilin ödenen maaþ ve ücretlerin resmi bordrolarda daha düþük beyan edilmesi, 3) Yurt içi ve yurt dýþý kaynaklý müþteri cari hesaplarýnýn tahsilinden vazgeçilmesine karþýn, tahsil edilmiþ gibi kayda alýnarak yapýlan kurgusal iþlemler sonucunda, 4) Ortaklarýn, eþ ve çocuklarýn þahsi harcamalarýnýn þirket kasasýndan ödenmesi, 5) Geçmiþ yýl kârlarýnýn, vergi kanunlarý uyarýnca daðýtýlmadan (vergilendirilmeden) doðrudan þirket ortaklarý tarafýndan kullanýlmasý, 6) Sermaye taahhüdüne yönelik borçlarýn resmiyette ödenmiþ gibi gösterilmesine raðmen fiilen þirket kasasýna konmamasý baþka bir ifadeyle sermaye artýrýmýnýn sadece kaðýt üzerinde suni olarak yapýlmasý, ve benzeri hukuksuz fiiller nedeniyle, kaydi kasada gerçek dýþý ve/veya gereðinden fazla nakit para oluþmaktadýr. Yeri gelmiþken hemen hatýrlatalým, söz konusu atýl paralarýn mali tablolarda gizlenmesi maksadýyla ortaklar cari hesabýna veya baþka aktif kalemlere virman edilmesi, problemi çözmekten uzak yaklaþýmlardýr. b.) Kasa Hesabýnýn Gerçek Dýþý Fazla Bakiye Vermesinin Sakýncalarý Yukarýda geniþ bir þekilde izah edildiði üzere, kasa hesabýnýn standart nakit ihtiyacýndan yüksek düzeyde sürekli devretmesi veya fiili duruma nazaran gerçek dýþý þekilde fazla olmasý hallerinde, yapýlacak vergi incelemesinde cezalý tarhiyatlarla karþýlaþmak kaçýnýlmaz olmaktadýr. Öncelikle, her iþletme için farklý bile olsa günlük finansman ihtiyacýndan fazla seyreden kasa mevcudu üzerinden, adatlandýrma yoluyla bulunacak faiz geliri kadar, þirketin haliyle devletin bu gelirden mahrum býrakýldýðý gerçeðinden yola çýkýlarak aþaðýdaki vergisel iþlemler tatbik edilmektedir. i) Öncelikle, günlük ihtiyacýn fazlasý üzerinden hesaplanan faiz geliri toplamý, ilgili dönemin kurumlar vergisi matrahýna eklenerek % 20 oranýnda vergi tarh edilecektir. ii) Yine, üzerinden kurumlar vergisi hesaplanacak faiz geliri üzerinden % 18
oranýnda Katma Deðer Vergisi tahakkuk ettirilerek ilgili dönemlerin beyanlarý düzeltilecektir. iii) Son olarak, adatlandýrma yoluyla hesaplanan faiz geliri toplamýnýn, iþletmeden çekilerek ortaklarýn uhdesine aktarýldýðý savýyla bu matrah üzerinden kâr paylarýna iliþkin % 15 oranýnda gelir vergisi stopajý tahakkuk ettirilecektir. Açýklamalardan görüleceði üzere, kasa fazlasý tutar üzerinden toplamda % 53ü bulan oranda ek vergi tarhedilecek olup gecikme faizi ise bu hesabýn dýþýndadýr. Bunun yanýnda, yukarýda kýsaca deðinildiði üzere, gerçek dýþý kasa fazlalarý dönem sonlarýnda ortaklar cari hesabýna aktarýlarak kasa hesabýndaki izah edilemeyen fazlalýklar gizlenmeye gayret edilmektedir. Bu durumlarda, ortaklarýn þirket varlýklarýný karþýlýksýz kullandýðý gerekçesiyle, 5520 sayýlý Kurumlar Vergisi Kanununun 13.maddesi çerçevesince Transfer Fiyatlamasý Yoluyla Örtülü Kazanç Daðýtýmý yapýldýðýna hükmolunmaktadýr. Nitekim Danýþtay 3. Dairesinin vermiþ olduðu bir kararda; Çeþitli bankalardan kredi kullanan davacýnýn ortaklarýna büyük miktarlarda ödünç para vererek faiz tahakkuk ettirmemiþ olmasýnýn örtülü kazanç daðýtýmýnýn varlýðýný ortaya koyduðu& [4] yönünde hüküm tesis edilmiþtir. Sözü edilen fazlalýklar üzerinden faiz hesaplanmasý da yeter þart olmayýp, yerine göre deðiþmekle birlikte fiyat, bedel, ücret, kira vb. deðerlerin emsaline göre düþük olup olmamasý da önemlidir. Ele aldýðýmýz konuya iliþkin olarak, þirket tüzel kiþiliðince kullanýlan kredilere yüzde 15 faiz ödenirken, ortaklarýna saðladýðý finansman imkânlarý dolayýsýyla daha düþük oranda faiz hesaplanmasý da vergi incelemesi yönünden eleþtiriye konu edilmektedir. Ayrýca gerçek dýþý kasa fazlalýklarý üzerinden hesaplanacak faiz geliri hesaplanýrken Merkez Bankasý tarafýndan vadesine en fazla üç ay kalan senetler karþýlýðýnda yapýlan reeskont iþlemlerinde uygulanan iskonto oranlarýnýn iç reeskont oranýnýn en çok tercih edilen emsal ölçü olduðunu belirtelim. Sonuçta, uygulanabilecek emsal deðiþikliði resen hesaplanarak ulaþýlacak faiz geliri üzerinden ödenecek ve toplamda yüzde 60lara yaklaþan vergi cezasý gerçeðini deðiþtirmemektedir. Söz konusu vergi inceleme raporlarýndan Danýþtaya intikal eden ihtilaflý dosyalarýn incelenmesiyle gelinen noktada, yukarýda bahsedilen cezalarý onaylar nitelikteki karar sayýsýnýn fazla olduðunu görmekteyiz. Bu kararlardan üç tanesinin özetine aþaðýda yer verilmiþtir; Sermayesine yakýn bir miktarda parayý, bir yýl boyunca kasasýnda bekletmesinin iþ kolunun özelliðine ve ekonomik icaplara uymamasý nedeniyle, kurum kazancýnýn gizlendiði sonucuna varýlýp, kasada atýl olarak býrakýlan para miktarý esas alýnarak davacý Þirket adýna cezalý tarhiyat yapýlmasýnda isabetsizlik bulunmadýðý. [5] Þirket ortaklarýna karþýlýksýz olarak verilen büyük miktarlardaki ödünç paralarýn büyük bir kýsmýnýn uzun bir süre ortaklarýn zimmetinde kalmasý durumunda þirketin örtülü kazanç daðýtýmý yaptýðýnýn kabul edilmesi gerektiði& [6] Þirketin ortaklarýna borç para vermesinin finansman saðlama hizmeti olduðu ve ticari faaliyet olarak kabul edilmesi gerektiði, dolayýsýyla borç para verme iþlemi sonucunda elde edilen faiz gelirinin KDVye tabi bulunduðu& [7] yönünde müstekâr hale gelmiþ kararlar bulunmaktadýr. 6. SONUÇ Makalemizin hemen giriþinde özetle bahsedilen Torba Yasanýn borçlu iþletmeler için olduðu kadar, Kayýtlarda yer aldýðý halde iþletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar baþlýklý 11.madde hükmünün, mali tablolarý gerçeðe aykýrý olup da temiz bir sayfa açmak isteyen þirketler için Milat niteliði taþýdýðýný düþünüyoruz. Bilanço esasýna göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.12.2010 tarihli kasa ve ortaklar cari hesabýnda gözüken ancak gerçeði yansýtmayan mevcutlar üzerinden % 3 oranýnda ödenecek bir vergi sayesinde, vergi incelemesinin getireceði yüzde 60lara varan ek tarhiyatlardan kurtulma avantajý elde edilebilecektir. Ancak, af kapsamýnda ödenecek vergilerin, kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alýnamayacaðý ayný kanunun 11/c maddesinde yer almaktadýr. Böylesine geniþ çaplý bir mali af
uygulamasýnýn bir daha zor yasalaþacaðý düþünüldüðünde, borçlarýný yapýlandýrmak isteyenlerin yanýnda, mali tablolarýnda önemli sapmalar bulunan duyarlý firmalarýn da 6111 sayýlý yasayla sunulan fýrsat yelpazesini bir bütün olarak deðerlendirip, gerçek durumla uyuþmayan kayýtlarýný düzeltmeleri gerektiðine inanýyoruz. * Bu makale Maliye Hesap Uzmanlarý Derneði yayýný olan Vergi Dünyasý dergisinde yayýmlanmýþtýr. Mart 2011, Yýl: 30, Sayý: 355, s. 195-199. DÝPNOTLAR: [1] Danýþtay 4.Dairesi, Esas Num: 1978/4002, Karar Num: 1979/1869; Danýþtay 4. Dairesi, 18.06.1979 tarih ve 1979/1869 sayýlý Kararý. [2] Danýþtay 4. Dairesi, Esas Num: 15.04.1987 tarih, 1986/1546, Karar Num: 1987/1382. [3] Danýþtay 7. Dairesi, 06.09.2003 tarih, Esas Num: 2000/4407, Karar Num: 2003/3458 [4] Danýþtay 3. Dairesi, 28.05.2003 tarih, Esas Num: 2000/2782, Karar Num: 2003/3284. [5] Danýþtay 7. Dairesi, Esas Num: 1999/2671, Karar Num: 2000/3. [6] Danýþtay 3. Dairesi, 06.10.1998 tarih, Esas Num: 1997/4123, Karar Num: 1998/3317. [7] Danýþtay 9. Dairesi, 05.05.2005 tarih, Esas Num: 2004/1454, Karar Num: 2005/1204. Kaynak: www.muhasebetr.com