Melike GÖKCAN TÜRKDOAN



Benzer belgeler
ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

5. SINIF 4.ÜNİTE: KURAN DA KISSALAR. 1. Geçmiş peygamberlerden ve olaylardan bahseden haberlere ne denir? a) Olay b) Haber c) Hadis d) Kıssa

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

Ergin AYAN (2009). Willermus Tyrensis in Haçlı Kronii ( ), Karadeniz Dergisi Yayınları, Ankara, 160 s, ISBN

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 22.si.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 12 Summer 2010

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 6.si.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Ye aya Gelece i Görüyor

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ölülerinizi onların iyilikleri ile yâd edin (anın). Onların kötülüklerini anlatmayın. Hadis-i şerif.

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

MAADAY-KARA DESTANI (Hazırlayan: Dr. Salahaddin Beki), Manas Yayıncılık, Elazı, 2007, 589 s.

Bünyamin ÇALAYAN* Hasan Hüseyin DEMR** Hazret-i Peygamber in (S.A.V.) doumu bata olmak üzere

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 4 Sayı: 16 Volume: 4 Issue: 16 Kı 2011 Winter 2011

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

Müşterek Şiirler Divanı

AKÇA, Hakan (2012). Ankara li Aızları (nceleme, Metinler, Dizin), Ankara: Türk Kültürünü Aratırma Enstitüsü Yayınları, XXII+672 s.

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

AHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ ÂL-İ OSMAN

! "!! # $ % &'( )#!* )%" +!! $ %! + ')!

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

MÜZK ETM YÖNETM ve DEERLENDRME LKLER *

TÜLN OTBÇER. Seminer Raporu Olarak Hazırlanmıtır.

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

* Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi. Yrd. Doç. Dr. Kazım KÖKTEK1N*

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

TEBRİZLİ AHMEDİ VE ESRAR-NAME İSİMLİ MESNEVİSİ

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

Lütfi ŞAHİN /

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

Azrail in Bir Adama Bakması

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

İSİMLİ MESNEVİSİ. Prof. Dr. Gönül AYAN

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

M.Ü. lâhiyat Fakültesi Dergisi 41 (2011/2),

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

OTSTK ÇOCUKLARIN ALELERNE YÖNELK GRUP REHBERL NN ANNE BABALARIN DEPRESYON VE BENLK SAYGISINA ETKS

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 12 Summer 2010

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Peygamber ve Peygamberlere İman

a b e f g h i SHOG NED R?

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

mekan Kasımpaşa Deniz Hastanesi İLKBAHAR 2014 SAYI: 302

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

DI TCARET HADLERNDEK DEMN CAR LEMLER DENGES VE GSYH ÜZERNE ETKLER ( )

Anlamı. Temel Bilgiler 1

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Petrus ve Duanın Gücü

GÜLŞEHRİ NİN MANTIKU T-TAYRI (GÜLŞEN-NÂME)

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Lisans Ders İçerikleri 1.Yarıyıl

Bir Prens Çoban Oluyor

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Taıt alımlarının ette tüketim endeksi kapsamında izlenmesi hakkında bilgi notu

ÇADA TÜRKMEN ÇOCUK EDEBYATININ KAYNAKLARI SOURCES OF MODERN TÜRKMEN CHILDREN S LITERATURE

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

Dexter Filkins (2008). The Forever War, New York: Vintage Books. Ahmet Hakan ÖZKAN *

FUZÛLÎ'NİN İKİ MESNEVÎSİNDE NİZAMÎ ETKİSİ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Transkript:

Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume: 3 Issue: 15 Klâsik Türk Edebiyatının Kaynakları Özel Sayısı -Prof. Dr. Turgut KARABEY Armaanı- KLÂSK TÜRK EDEBYATINDA KUR AN KISSALARINI KONU ALAN MESNEVLER THE MASNAVIS RELATED THE PARABLE OF QUR AN IN CLASSICAL TURKISH LITTERATURE Özet Melike GÖKCAN TÜRKDOAN Klâsik Türk edebiyatının beslendii temel kaynaklardan birisi de Kur an kıssalarıdır. Kur an-ı Kerim de önemli bir yer tutan kıssa anlatımı, klâsik iiri hem içerii yönünden hem de çeitli edebi sanatların ve mazmunların olumasına vesile olmasıyla etkilemitir. Ancak, Kur an kıssalarının bilhassa mesneviler üzerinde çok belirgin bir etkisi görülmektedir. slâmî Türk edebiyatının kaynakları arasında yer alan peygamber kıssaları, Türk edebiyatında aynı adla anılan bir edebî türün ortaya çıkmasına vesile olmutur. lerleyen yüzyıllar içerisinde Kur an kıssalarından birinin seçilip müstakil bir konu olarak ilenmesi devam etmi ve mesnevicilik geleneinde skendernâme, Yusuf u Züleyha, Süleymannâme, Halilnâme, gibi çok sayıda mesnevinin yazılmasına vesile olmutur. Peygamber kıssaları içinde en çok sevilen ve 'ahsenü'l-kasas 'diye nitelendirilen Yusuf kıssasının Türk edebiyatında telif veya tercüme kırk civarında Yusuf u Züleyhâ mesnevisine konu olması türün zenginliini göstermektedir. Bu çalımamızda, Türk edebiyatında XIV. yüzyıldan XIX. yüzyıla gelinceye kadar konusu Kur an kıssası olan mesnevilerin tespit ve tanıtımını yapmayı amaçladık. Ayrıca mesnevilerde kıssaların ele alını biçimlerini, Kur an, Kitab-ı Mukaddes ve menkıbelerden taınan malzemelerin kullanılıını, dönem özellikleri ve airlerin eilimlerinin konunun ilenii üzerindeki etkilerini göstermeye çalıtık. Anahtar Kelimeler: Kur an Kıssaları, Yusuf u Züleyha, skendernâme, Halilnâme, Süleymannâme. Abstract One of the essential sources of Classical Turkish literature is the parable of Qur an. The parable wording having important place in the Holy Qur an affects classical poetry in terms of its content and by becoming cause of creation of various literal arts and imagery. However an apparent effect of Qur an parables is seen on primarily masnavi. Prophet parables taking part in sources of Islamic Turkish literature causes creation of new literal discipline defined as the same word in Turkish literature. Selection of one of the parables of Qur an and discussion of it as individual subject continues within ongoing years and it causes to write many masnavi such as skendernâme, Yusuf u Züleyha, Süleymannâme, Halilnâme in masnavi tradition. It shows the richness of this literature by the reason, ensuring that Yusuf parable, mostly liked in Prophet parables and qualified as 'ahsenü'l-kasas '(the most beautiful parable) leads to write masnavi Yûsuf u Züleyhâ more than fourty translations or copyright in Turkish Literature. Yrd. Doç. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.

- 65 - In this study, we aimed to make determination and presentation of masnavi which subject is parable of Qur an in Turkish literature from the XIV. century to XIX century. Moreover we try to show discussion forms of parables in masnavi, use of materials coming from the Qur an, Bible and legends, features of their period, trend of poets, and discussion of subject. Key Words : Yusuf u Züleyha, skendernâme, Halilnâme, Süleymannâme. Giri Arapça kıssa kelimesi, bir kimsenin izini sürüp takip etmek, bir kimseye bir haber veya sözü nakletmek, bir eyi kesmek, kırpmak, göüs veya göüs kemii anlamlarına gelmektedir. (engül, 1994:44) Edebî dilde yaygın olarak hikâye anlatmak anlamıyla kullanılan kıssa kelimesinin Kur an da, geçmiin izlerini ortaya çıkarmak suretiyle insanları uyarmak ve ders vermek amacıyla anlatılan hikâyeler olarak ele alındıı görülmektedir. (Güllüce, 2008:133-134) Kur an da da bu misyonu ifade eden ayetler yer almaktadır: Andolsun ki peygamberlerin kıssalarında aklı olanlar için ibretler vardır. Kur ân uydurulabilen bir söz deildir. Fakat kendinden önceki kitapları tasdik eden, inanan millete her eyi açıklayan, doru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir. (Yusuf: 111) Klâsik hikâye anlatma gelenei, Kur an ın kıssa anlatımı yoluyla ders verme ve model tekil etme misyonunu edebiyata taımıtır. Türk edebiyatında türün en tanınmı örneini veren Mevlana, Mesnevi sinde önemli bir kısmı Kur an kıssaları olmak üzere çok sayıda hikâye anlatır ve bu hikâyeleri hikmetli bir sona balamak suretiyle ders verme amacını gerçekletirir. Kur an kıssaları, aynı zamanda müstakil eserler olarak da Türk Edebiyatında pek çok kez ilenmitir. Hz. Adem den itibaren tüm peygamberlerin hayat hikayeleri, bata Kısas-ı Enbiya lar olmak üzere pek çok esere konu olmutur. Bununla beraber, sadece Hz.brahim, Hz. Yusuf, Hz. Süleyman ve Zülkarneyn kıssaları müstakil eserler olarak yüzyıllar içinde ilenerek belli bir tür özellii kazanmıtır. YUSUF KISSASI VE TÜRK EDEBYATINDA YUSUF U ZÜLEYHA MESNEVLER Yusuf kıssası, Kur an-ı Kerim de ahsen ül- kasas/ en güzel kıssa olarak anılması ve dramatik kurgusunun zenginliiyle Türk edebiyatının en sevilen, en çok ilenen hikâye konularından biri olmutur. Yusuf suresi tefsiri mahiyetindeki çalımaların yanı sıra, Yusuf kıssasını ele alan mensur hikâye, halk hikâyesi, menkıbe, efsane türlerinde kaleme alınmı çok sayıda eser kütüphanelerde mevcuttur. Ayrıca, müstakil olarak Yusuf hikâyesini ileyen mesnevilerin sayısı kırkı geçmektedir. Müstakil eserlerin dıında Yusuf kıssasından doan gömlek, kuyu, kurt, pazaryeri, rüya, Züleyha halveti, zindan külbe-i ahzan gibi motifler divan iirinde yaygın olarak kullanılmıtır. Klasik edebiyatta, Yusuf, güzellii, masumiyeti, gördüü rüya, kardeleri tarafından kuyuya atılması, köle olarak satılması, zindana dümesi, rüyaları yorumlama gücüne kavuması, aziz olması; Yakup, Yusuf a duyduu muhabbeti, çilesi, sabrı, Külbe-i Ahzan da yaaması, kör olması ve Yusuf un gömleinin kokusuyla gözlerinin açılması; Züleyha ve karılıksız akı, Yusuf tan vuslat dilemesi, gömleini yırtması gibi olaylar vesilesiyle sıklıkla anılmıtır. Yusuf u Züleyha Mesnevilerinin Kaynakları

- 66 - Türk edebiyatında yazılan Yusuf u Züleyha mesnevilerine Kur an-ı Kerim in on ikinci sûresi olan Yusuf sûresi" kaynak tekil etmekle birlikte, kıssanın Kitab-ı Mukaddes te yer alan pek çok motif ve epizotu da yaygın olarak kullanılmıtır. Dolayısıyla, hikâyenin kurgusuna srailî unsurların katıldıı metinler ile sadece Kur an-tefsir çizgisine balı kalanlar arasında olay örgüsü ve bakı açısı yönünden farklılıklar domutur. Kur an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes te yer alan Yusuf kıssasının temel epizotları karılatırıldıında, her iki kutsal kitapta olay örgüsünün benzer olduu görülür. Ancak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf ve kardelerin karakterlerinin çiziminde ve bu karakterlerin olaylara yön veri tarzlarında oluan bariz ayrılıklar hikâyede iki farklı perspektifin varlıını göstermektedir. (Türkdoan, 2008:25) Kitab-ı Mukaddes te Yakup peygamber ve ikiz kardei Esav, sonraları Hz.Yakup un oullarına da yansıyacak olan, güçlü bir rekabet hissiyle yetimitir. Daha doumlarında, dünyaya önce gelen olmak için biri dierinin topuunu yakalamı olarak doan kardeler arasındaki bu rekabet ve husumete anne ve babaları da taraftır. Babaları Hz. shak, nübüvveti bir miras olarak olu Esav a devretmek istemektedir. Bu amaçla adeta bir yarıma tertip eder. Av hayvanı yemek istediini bildirir. Büyük oul Esav ın usta bir avcı olması onun bu artı ileri sürmesinde etkendir. Ancak, babanın hile sayılabilecek bu davranıına karılık, Yakup u destekleyen anne de, bir hile düzenler. Esav avdan dönmeden bir olak kesip piirir ve babasına sunması için Yakup a verir. Gözleri görmeyen Hz.shak, yanılarak nübüvvet duasını Yakup için yapar. (Genesis/Tekvin:27) Kur an da yer almayan bu epizot, Türk Edebiyatındaki Yusuf u Züleyha mesnevileri içinde, en güçlü iki eser olan Hamdi ve Yahya mesnevilerinde yer bulmutur. Eski Anadolu Türkçesi dil özelliklerini gösterdii için 14.-15. yüzyıllar arasında yaadıı tahmin edilen Nahifî nin mesnevisinde de aynı epizot kısaca ilenmitir. Söz konusu eserler olay örgüsünü Yakup peygamberin doumundan itibaren kurgular ve Tevrat ta yer alan bu epizotu hikâyeye dâhil eder. slam anlayıına göre peygamber ahlâkıyla badamayan bu yaklaım tarzı, bu eserler dıında, dier mesnevilerde itibar görmemitir. Söz konusu srailî yaklaımı Hamdi ve Yahya nın, hikâyeyi daha mufassal kılmak ve kardeler arası çatımayı temellendirmek amacıyla kullanmı olması muhtemeldir. (Türkdoan, 2008:25) Hz. Yakup un, olu Yusuf u çok özel duygularla sevdii her iki mukaddes kitapta da yer alır. Tevrat da babanın bu sevgisi sıradan bir zaaf gibi görünmektedir: srail, Yusuf'u öbür oullarının hepsinden çok severdi. Çünkü Yusuf onun yalılıında domutu. Yusuf'a uzun, renkli bir giysi yaptırmıtı. (Genesis/Tekvin:3) Kur an da ise, babası, Yusuf un Allah tarafından seçilmi ve Hz. brahim den beri devreden nübüvveti kuanabilecek manevi hasletlere sahip özel bir çocuk olduunu peygambere has ferasetiyle anlar: te böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öretecek ve daha önce iki atan brahim ve shak'a nimetini tamamladıı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir. (Yusuf: 6) Yusuf a duyulan sevgi konusunda mesneviler her iki kutsal kitaptan da esintiler taır. Mesnevilerin çou Kur an kaynaklı yorumu tekrarlarken, Hamdi ve Yahya mesnevisinde, Yakup un gençliine dönü yapılarak, Yusuf un annesi Rahil e duyduu akın ondan olan evladına da yansıdıına ve aynı zamanda Yusuf un onun yalılık zamanına denk geldiine dair açıklamalar görülmektedir. Yusuf un gördüü düle balayan süreçte de Hz.Yakup un tavrı Kur an ve Tevrat metinlerinde farklı görünmektedir. Tevrat a göre, devamlı kendi üstünlüünü beyan eden ve

- 67 - bunu ispatlamaya yarayacak birbirine benzer iki dü gören Yusuf a babası da kızar. Onu üstünlük taslamaktan men eder: Yusuf babasıyla kardelerine bu düü anlatınca, babası onu azarladı: "Ne biçim dü bu?" dedi, "Ben, annen ve kardelerin gelip önünde yere mi eileceiz yani?" (Tekvin:10) Kur an da ise Hz. Yakup, bu rüyayı üstünlük salama gayreti olarak deerlendirmez. Rüyanın yorumunu, büyük bir memnuniyetle bizzat kendisi yaparken sadece, peygamber basiretiyle, kardelerin kıskançlıının büyüyeceini hisseder. Olunu da bu konuda ikaz eder: Babası, öyle dedi: Yavrucuum! Rüyanı kardelerine anlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar. Çünkü eytan, insanın apaçık dümanıdır. (Yusuf:5) Bu epizot, mesnevilerin tamamında Kur an da ilendii ekliyle yer alır. (Türkdoan, 2008:27) Tevrat ta oullarının kanlı gömlekle döndüünü gören babaları onların yalanlarına derhal inanır: Yakup giysiyi tanıdı, "Evet, bu olumun giysisi" dedi, "Onu yabanıl bir hayvan yemi olmalı. Yusuf'u parçalamı olsa gerek." Yakup üzüntüden üstünü baını yırttı, beline çul sardı, olu için uzun süre yas tuttu. (Tekvin:37) Kur an da Hz. Yakup, güçlü sezgileri, yüksek muhakemesiyle bu ite bir tutarsızlık olduunu derhal anlar. Ayrıca gayb bilgisine de sahiptir. Çocuklarının bu iteki rolünü hemen kavramı; ancak, bunun aynı zamanda Allah ın takdiri olduunu ve lahî iradeye boyun emesi gerektiini, idrak etmitir: Bir de üzerine, sahte bir kan bulatırılmı gömleini getirdiler. Yakub dedi ki: Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir ie sürükledi. Artık bana düen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karı yardımı istenilecek de ancak Allah tır. (Yusuf: 18) Tevrat ta Yusuf, kuyuya atılana kadar baka bir karakterdir. Kuyudan çıkarılıp Mısır a götürüldükten sonra ise birden bire yüksek ahlâkî deerleri kuanmı ve ahsiyet bütünlüüne kavumu gibidir. Hayatının birinci devresinde Yusuf, babası tarafından haksız yere ımartılıp nazlanan, her istediini kolaylıkla elde eden, kaprisli ve bencil bir çocuktur. Aabeylerine karı sürekli üstünlük taslar. Anlattıı rüyalarla da takındıı tavrı pekitirmek ister. Yusuf bir dü gördü. Bunu kardelerine anlatınca, ondan daha çok nefret ettiler. Yusuf, Lütfen gördüüm düü dinleyin! dedi Tarlada demet balıyorduk. Ansızın benim demetim kalkıp dikildi. Sizinkilerse, çevresine toplanıp önünde eildiler. Kardeleri, Baımıza kral mı olacaksın? Bizi sen mi yöneteceksin? dediler. Dülerinden, söylediklerinden ötürü ondan büsbütün nefret ettiler. Yusuf bir dü daha görüp kardelerine anlattı. Dinleyin, bir dü daha gördüm dedi, Güne, ay ve on bir yıldız önümde eildi. 0 Yusuf babasıyla kardelerine bu düü anlatınca, babası onu azarladı: Ne biçim dü bu? dedi, Ben, annen, kardelerin gelip önünde yere mi eileceiz yani Kardeleri Yusuf'u kıskanıyordu, ama bu olay babasının aklına takıldı.(tekvin:37) Yusuf un sahip olduu uzun, alaca giysi/gömlek de -Tevrat ta babalarının Yusuf a özel bir armaanı olarak geçmektedir- ayrıca bir kıskançlık sebebidir.(tekvin:37) Yusuf un gömlei etrafında oluan bu sembolik deer, mesnevilere de yansımıtır. Bilhassa, Hamdi mesnevisinde, Hz. brahim in atee atılırken giymi olduu, mukaddes bir aile yadigârı olarak saklanan gömlein Yakup tarafından Yusuf a bayram hediyesi olarak verilmesinin kardeleri üzerindeki etkisi ayrıntılı olarak ilenmitir. Ol kamisi giydi brahim Gülen oldukta ana nâr-ı azîm Emr olup Cebrail e Hazret ten

- 68 - Ki getirmi idi anı cennetten Verdi engine Yusuf un Yakup Giydi rıdvâna döndü ol mahbûp. lle ihvânı pür hased oldı Ne hased her biri esed oldı (Hamdi: 66) Kur an-ı Kerim de ise Yusuf, aabeylerini kıkırtacak tutum ve davranılardan uzaktır. O sadece sahip olduu üstün yaratılıı yüzünden kıskanılır. Yusuf u Züleyha mesnevilerinde Yusuf, Kur an da anlatıldıı gibi saf ve iyi niyetlidir. Aabeylerini husumete sevk edecek bir tutumu olmadıı için onlardan herhangi bir kötülük ummaz. Onların kıra götürme teklifini sevinçle karılar. Kendisi için endielenen babasını ikna eder. Yusuf karakterinde, Tevrat metniyle ilikilendirilebilecek tek motif, mesnevilerin hemen hepsinde geçen ve Yusuf un sebeb-i felaketi olarak gösterilen güzelliiyle gurura kapılması olayıdır. Buna göre, Yusuf, bir gün, aynaya bakarak güzelliiyle gururlanmı ve kul olarak satılacak olsa kendisine paha biçilemeyeceini düünmütür. 1 Her iki kutsal kitapta da kardeler Yusuf hakkında plan yapıp suç ilemi ve sonunda aır bir hüsrana uramılardır. Yusuf u Züleyha mesnevilerinde kardelerin karakteri çizilirken geni olarak Tevrat tan yararlanılmıtır. Kur an da Hz.Yakup un oullarından yalnızca Yusuf ve Bünyamin in adı geçmektedir. Yusuf u öldürme planları yaparken aralarındaki konuma sadece onlardan bir sözcü tanımlamasıyla geçer. (Yusuf: 10-11) Tevrat ta ise kardeler arasındaki bu konuma Ruben, imon, Levi, Yehuda isimleri zikredilerek verilir. Mesnevilerde de kardeler arasındaki konumalar Tevrat taki gibi nakledilir ve kardelerin isimleri kullanılır. Ali, eyyad Hamza, Süle Fakih, Hamdi mesnevilerinde Yakup un tüm oullarının isimleri sayılır. Mesnevilerin çounda ise Yusuf hakkındaki konumaları esnasında Ruben, em un Lavi ve Yehuda anılır. Mesnevilerde Yehuda ve em un birbirine zıt tavırlarıyla dikkat çekmektedir. em un, Yusuf için en acımasız kararların alınmasından yanayken Yehuda, sürekli Yusuf u korumaya çalıır. Bu epizot Tevrat ta benzer ekilde geçerken Kur an da sadece biri aırı giden, dieri itidale sevk eden iki görüün sahibi olarak, isimleri zikredilmeksizin verilir. (Tekvin: 37, Yusuf: 10-12) Yusuf, atıldıı kuyudan Medyen li bir kervan tarafından kurtarılarak Mısır da köle olarak satılmıtır. Dönemin Mısır yönetimi hakkında Kur an-ı Kerim ve Tevrat ta iki farklı yaklaım söz konusudur. Antik Mısır tarihî ile ilgili genel bilgiler gerei, dönemin Mısır hükümdarlarına Firavun denmektedir. Tevrat ta da Hz. Yusuf un yaadıı dönemin hükümdarı Firavun olarak isimlendirildii için Kitab-ı Mukaddes aratırmacıları Yusuf un çadaı olan hükümdarı bu unvanla nitelendirmilerdi. Ancak, son dönemlerde hız kazanan ve yeni arkeolojik bulgularla ekillenen veriler dönemin tarihî gerçeklii hakkındaki eski bilgileri deitirmeye balamıtır. M. Ö. 1700 lerde Asya dan itibaren tüm bölgeye hâkim olan Hyksos istilası, Mısır yönetimini de ele geçirmiti. Hz. Yusuf un Mısır a getirildii tarih, ülkede Hyksos idaresinin hüküm sürdüü, Mısır tarihî aratırmacılarının tasnifine göre, Orta Krallık ın sonunda kinci Ara Dönem diye adlandırılan tarihî döneme denk gelmektedir. (Hornung, 2004: 77) 1 Ali, S. Fakih,. Hamza, Hamdi, Yahya mesnevilerinde geçen motif

- 69 - Eski Mısır ın yerli hükümdarları olan firavunlar çok tanrılı, pagan inancına sahiptiler. Bu inanç firavunlara tanrısal bir güç vermektedir. Mısır devlet yapılanması, din ve devlet otoritesini tek bir elde, tanrısal Firavun un ahsında birletiren bir gücün ekseninde ekillenmekteydi. Hz.brahim ve Yakup peygamberlerin diniyle yetien ve kendisi de bir peygamber olan Hz.Yusuf un bu inanç sistemi ve ona balı gelenein içinde kabul görmesi, ülke yönetiminde birinci derecede söz sahibi olması ihtimali oldukça zayıftır. Kitab-ı Mukaddes ve Kur an da görüldüü üzere, Mısır da hükümdar ve dier devlet erkânı Hz. Yusuf un tevhit inancını tebli etmesine karı çıkmamılardır. Oysa hükümranlıkla beraber ulûhiyet yetkisini de kuanan Firavun un, Hz. Musa nın tebliine karı durduu gibi, Yusuf a da karı gelmesi kaçınılmaz olurdu. Bu durum, dönemin hükümdarının antik Mısır kültüründen farklı bir kültüre sahip olduunun göstergesidir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim de de, Hz. Musa dönemindeki yönetici hakkında "firavun" unvanı kullanırken, Yusuf suresinde Mısır yöneticisi "melik" olarak anılmaktadır. Son zamanlarda, Yusuf un muhatap olduu hükümdarın bir firavun olmadıı görüü Kitab-ı Mukaddes aratırmacıları tarafından da kabul görmeye balamıtır. Yusuf u Züleyha mesnevilerinde de Mısır hükümdarı, Kur an da olduu gibi melik, sultan, padiah unvanlarıyla anılmaktadır. Tevrat ta Yusuf, Mısır daki hayatında hızlı bir deiim yaar. Bilgili, olgun, ahlâklı ve çalıkan bir insan olarak inkiaf eder. Potifar ın karısına hiçbir meyil duymaz. Kur an ve Dou hikâyelerinde nefsiyle bir mücadeleye girdii, Allah ın yardımıyla korunmu olduu vurgulanırken Tevrat ta bu çatıma yer almaz. Yusuf u Züleyha mesnevilerinin tamamında Züleyha kadın kahraman olarak yüceltilme eilimindedir, dolayısıyla Tevrat ın bu kadına bakı açısı benimsenmez. Mesnevilerde hikâyenin sonunda Züleyha, çektii çilelerle güçlü bir nefis terbiyesi kazanır ve Yusuf a e olmaya layık bir kadına dönüür. Tevrat ta ise Yusuf, zindandan çıktıında ona Zaphnat- Panaekh adı verilir ve On Kâhini nin kızı Asenat la evlenir. (Tekvin: 39) Türk Edebiyatında Yusuf u Züleyha Mesnevileri Yusuf kıssasından doan Yusuf u Züleyha mesnevilerinin ilk örnekleri XIII. Yüzyılda görülmeye balar. XIII. yüzyıldan XIX. Yüzyıla kadar airi belli olan kırk üç mesnevi tespit edilmitir. (Türkdoan, 2008: 39) Bir kısmı elde mevcut olmayan varlıı sadece tezkirelerden ve mecmualardan örenebildiimiz bu mesnevilerin yanı sıra, airi belli olmayan veya baı sonu eksik olan nüshalar da kütüphanelerimizde kayıtlıdır. lk Örnekler: XIII.- XIV. Yüzyıllarda Yusuf u Züleyha Mesnevileri Erken dönem Yusuf u Züleyha mesnevileri XIII. XIV. Yüzyıllara aittir. Bu dönemde yazılan eserler, genel olarak Kıssa-i Yusuf veya Kıssa-i Yusuf u Züleyha eklinde adlandırılmılardır. simlerinden de anlaılacaı üzere, türün bu ilk örneklerinde, hikâyenin daha ziyade, bir peygamber kıssası, bilhassa Kur an-ı Kerim in vasıflandırmasıyla ahsen ül- kasas olması önem taır. Bu döneme ait eserler daha ziyade Kur an, tefsir, hadis ve Tevrat referans alınarak yazılmıtır. Ertaylan, bu döneme ait Kıssa-i Yusuf ların halkın dini duygularını güçlendirmek, dini propaganda yapmak maksadıyla yazıldıını söylemektedir. (Ertaylan,1960: 19) Döneme ait eserlerde, Ali ve Süle Fakih mesnevilerinde görüldüü gibi zengin bir hikâyecilik geleneinin yansımalarını izlemek mümkündür. Destan, masal motifleri, bir takım mitolojik unsurlar ve S. Fakih mesnevisinde olduu gibi, bazı yan hikâyelerin de katılımı manzumeleri zenginletirmektedir. XIII. yüzyıla ait ilk örnekler dörtlükler ve hece vezniyle, eyyat Hamza dan itibaren aruz vezni ve mesnevi nazım ekliyle yazılmıtır. Bu dönem eserlerinin ilk aruz uygulamaları

- 70 - baarılı deildir. Bazen müstensih hatalarından da kaynaklanan aruz kusurları oldukça sık görülmektedir. Ali/ Kul Gali Türk edebiyatında ilk Yusuf u Züleyha hikâyesi olduu kabul edilen eser, Ali, Harezmli Ali, Kul Ali, Kul Gali adlarıyla tanınan air tarafından XIII. Yüzyılın ilk yarısında H. 630/M. 1232 yıllarında kaleme alınan Kıssa-i Yusuf tur. Türk Edebiyatında kaleme alınan Yusuf u Züleyha hikâyeleri içinde Hamdi nin mesnevisine kadar yazılanlar (Ali, Halilolu,. Hamza, S. Fakih) Câmi nin mesnevisinden önceki döneme aittir ve Türkçe mesnevilerde çok belirgin olan Câmi çizgisinin dıındadır. Ali, Türk edebiyatında ilk defa olarak kaleme aldıı bu hikâyeyi dorudan Kur an ve tefsir e dayanarak ilemitir. Pek çok yerde Kur an ayetlerinin meali alıntılanmıtır. (Türkdoan, 2008: 69) Bir din âlimi olan Ali, mesnevide aktarılan bazı bilgileri de hadis rivayetlerine de dayandırmıtır. Mehurdur bu rivayetdür ol Câberden Bir cehud var ıdı adı Butsan Sual sordı ol cehud hakk resulden Dürüst cevab sahih söz ister imdi (Uygur, 2003: 69) Kul Ali, ayrıca, Tâberî tefsiri, Firdevsî nin manzumesi ve Ansarî nin eseri (XI. yüzyıl) gibi kaynakları da elinin altında bulundurmutur. (Hisamov, 2002) Kul Ali nin eseri dikkat çekici bir yorum farklılıı getirmitir ki, bu manzumeyi takip eden dier Türkçe eserler de Firdevsî ye isnad edilen manzumenin olay kurgusundan ayrılacaktır. Örnein, Firdevsî nin mesnevisinde Züleyha, doma büyüme Mısır kızıdır. Kul Ali versiyonunda ise Züleyha, Magrib ülkesi hükümdarının kızıdır. Yusuf a rüyasında âık olur. Kahraman ilikilerinin bu eması destandan alınmadır. Eski Türk destanlarında hükümdarın çok sayıda erkek çocua sahip olması çok önemlidir. Yusuf un on iki olu olduuna dair kurgu bu gerekçeye balanabilir, zira Kitab-ı Mukaddes te, bazı Kur an tefsirlerinde ve Firdevsî de de Yusuf un iki olu olduundan bahsedilmektedir. (Hisamov, 2002) Kırımlı Mahmud Kronolojik olarak, Ali nin Kıssa-i Yusuf undan sonra Det (Kırım) dilinde yazılan Kırımlı Mahmut un Yusuf u Züleyha sı gelmektedir. Kırımlı Mahmut a ait nüsha bulunamamıtır. Eserin günümüzde mevcut nüshaları Halilolu Ali adlı bir air tarafından Türkçe ye çevrilen varyantlarıdır. Halilolu nun çevirisini yaptıı eser, Kırımlı Mahmut un ölümüyle yarım kalmı, hikâyeyi sonlandıran Halilolu Ali olmutur. (Ertaylan, 1960:16) eyyad Hamza eyyad Hamza, ilk olarak Fuat Köprülü nün Budapete de yayınlanan ve sonraları tercüme edilip Türk Yurdu nda da basılan Selçuklular Devri Anadolu airleri I: eyyat Hamza adlı makalesiyle tanıtılmıtır. (Dilçin, 1946:24) eyyâd Hamza'nın elde bulunan en ünlü eseri Dâsitân-ı Yusuf Aleyhisselam Ahsen ül- Kasas ül- Mübarek adını taıyan mesnevisidir. lk kez 1946 da Dehri Dilçin tarafından baında bir incelemeyle basılan eser, Anadolu sahası Türk edebiyatının, bir baka deyile Divan edebiyatının bilinen ilk Yusuf u Züleyha sı olması bakımından önemlidir. eyyad Hamza, Yusuf u Zeliha sında meclislerde rahatlıkla okunabilsin diye sade bir dil tercih etmi, sanatlı ve süslü bir söyleyiten kaçınmıtır. Hikâye boyunca zaman zaman

- 71 - okuyucuya seslenilmesi; okuyucunun salavat getirmeye davet edilmesi gibi üslup özellikleri, mesnevinin halk meclislerinde seslendirildiine delalet etmektedir. (Türkdoan, 2008:44) Süle Fakih Süle Fakih in mesnevisi de kaynaını Kur an ve Tevrat tan almıtır. Ayrıca hadis rivayetleri ve bn-i Abbas tefsiri airin kendi saydıı kaynaklardandır. bn-i Abbas tan rivayet oldı hem Ol rivayetden sana oldı behem (b.1825) Mesnevi, 4800 beyit tutarında oldukça hacimli bir eserdir. Tahkiye yönünden ana hikâyeye karıan yan anlatıların zenginliiyle dikkat çekmektedir. Darir Yüzyılın ikinci Yusuf u Züleyha mesnevisi, Darir in Kıssa-i Yusuf ile Zelîha adlı eseridir. H. 768/m.1366 da tamamlanmıtır. Kıssa-i Yusuf, Çelebiolu nun bu dönem mesnevileriyle ilgili tasnifinde, halk meclislerinde okunması için yazılanlar olarak tanımladıı kategoriye girmektedir. (Çelebiolu, 1999:44) Darir in dili sade ve üslubu samimidir. Mısır Memlukları arasında Ouz Türkçesinin yaygınlamasında ve edebi bir dil olarak kabul görmesinde önemli rol oynamıtır. Kıssa-i Yusuf ta, XIII. yüzyılda yaygın bir dil özellii olup XIV. yüzyılda azalmaya balayan Kuzey ve Dou Türkçesinin izleri belirgindir. Darir in yetitii corafyanın da, saha olarak Kıpçak ve Harezm etkileimine açık olması eserlerindeki dil özelliklerini açıklayabilir. (Karahan, 94:14-26) Dier Eserler Rabguzi nin 1311 de kaleme aldıı Kısas-ı Enbiyâ içindeki kıssalardan biri de Kıssa-i Yusuf dur. Eser, Emir ül-eccel- Nasuriddin Tok Bura nın emriyle kaleme alınmıtır. Kısas-ı Enbiya kitabı bata Hz. Peygamber olmak üzere tüm peygamberlerin hayatlarına ve tanınmı Kur an kıssalarına yer vermitir. Bir dier mesnevi Ahmedî nin kardei Hamzavî ye aittir. airin Yusuf u Züleyha mesnevisi Ahmedî nin skendernâme adlı eserinin arasında bulunmutur. (Karahan,1994:13) airi bilinmeyen bir eser, Aydınolu Mehmet Bey in emriyle Ara is adlı Arapça bir kitaptan çevrilmitir. Kısas-ı Enbiyâ içinde yer alan Kıssa-i Yusuf adlı bir bölümdür. Hikâye, Rabguzî ve Hamzavî kıssalarına benzemektedir. Yüzyılın son eseri Garib/Karib adlı bir aire aittir. Eser, Anadolu Türkçesinin erken dönem örneklerinden olduu anlaılmakta, Ali, Halilolu Ali, S. Fakih mesnevileriyle benzemektedir. XV. Yüzyılda Yusuf u Züleyha Mesnevileri XV. yy. da, dönemin siyasal- sosyal açıdan istikrara kavuması ve kültürel yönden geliime açık bir hal alması bu dönem edebiyatını ve dolayısıyla müstakil bir ekil olarak mesnevileri de olumlu yönde etkilemitir. Bu yüzyıldan itibaren mesnevi nazım eklinin oturmu olması ve mesnevilerin gerek dil ve üslup, gerekse konunun ileni tarzı itibarıyla tam anlamıyla edebi hünerin sergilendii eserler olarak görülmesi, bu dönemde yazılan Yusuf u Züleyha ların da tarzını belirlemitir. Bu dönemde yazılan mesneviler içinde Hamdi mesnevisi dönüm noktasıdır. Hamdi den itibaren Camî etkisi balamaktadır. Türk dilinde ilk baarılı örnei vermek iddiasında olan Hamdallah Hamdi yi ardından gelen eser sahipleri de aynı sebeple anmaktadır.

- 72 - XV. Yüzyılda Yusuf u Züleyha Yazan airler: Ahmedî, eyholu Mustafa, Kırımlı Abdulmecid, Dur Big, Hamidi, Hamdullah Hamdi, Hatai, Çakeri, Bihiti Ahmet Sinan, Bekai, Abdulvahab, Nahifi. Ahmedî Agâh Sırrı Levent, Ahmedî yi Yusuf u Züleyha yazan âirler arasında ve XIV. yüzyılda gösterir. Burada kasdedilen âir Germiyanlı Ahmedî dir ve onun Yusuf u Züleyha yazarı olduuna dair bilgi Latîfî tezkiresinin Likaî maddesinden alınmıtır. (Levend,1967: 89) Ahmedî nin skendernâme adlı eseri üzerinde çalıan smail Ünver, aire ait Yusuf u Züleyha mesnevisine rastlanılmadıını belirtmitir. (Ünver, 1983:7)Ayrıca, Gönül Ayan, Latîfî tezkiresinden bu konuyla ilgili bilgileri aktarırken öyle bir sonuca ulaır: Buna göre,latîfi nin, Likaî, garib yaradılıına ramen Ahmedî gibi bir airin Yusuf u Züleyha sına nazire demekle ayıp ettiini ve bu ayıbı da hüner sayarak Sultan Bayezıd a eserini sunduunu, fakat Sultanın onun, enbiya menkıbelerindeki hatasını görünce, o ie yaramayan kitabı yaktıını ve ehil olmayan böyle ilere kalkımasın dediini nakletmesi üzerine, Tebrizli Ahmedî unutulup eserleri, Yusuf u Zeliha ile birlikte Esrar-name de o dönemlerde öhret olan Germiyanlı Ahmedî ye mal edilir. (Ayan, 2007:101) Ahmedî adını taıyan airin, Marmara Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi No: 51 de kayıtlı olan eserinde, XV. yüzyılda, Azarbaycan, ran ve Dou Anadolu bölgesinde büyük bir devlet kuran Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ın olu Yakup Han ın adı geçmektedir. Ho nizamdaydı âlem sertâser Nevbet-i Yakup Han idi meer Anun idi saltanat-ı cedd-i Rum Taht-ı Badadi Irayen ile Kum Bu durumda açıktır ki, elde nüshası mevcut olan Yusuf u Züleyha, Yakup Han zamanında XV. yüzyılda yaayan Tebrizli Ahmedî ye aittir. (Azamat, 1998:347) Ahmedî, hikâyeyi meclisinde mensur metin olarak dinleyen Yakup Han ın kendisinden bunu mesnevi olarak yazmasını istemesi üzerine eserini kaleme almıtır. Ahmedî, Tebriz de yazımını tamamladıı eseri için öncelikle ciddi bir derleme çalımasına girer. Hikâye ile ilgili ne kadar garip rivayetler, haberler varsa derler. Menkıbelerden, tefsirlerden bilgi toplayıp 57 günde,4035 beyit uzunluundaki mesneviyi ortaya çıkarır. (Ayan, 2009:236) Hamdallah Hamdi XV. yüzyılın ikinci yarısında yazdıı mesnevileriyle tanınan Mehmet Hamdallah Hamdi, Fatih Sultan Mehmet in hocalarından mehur mutasavvıf Akemseddin in oludur.(843/1449-1503) Hamdi nin Yusuf u Züleyha mesnevisi çok okunmu ve sevilmitir. Kendisinden sonra yazılan Yusuf u Züleyha lar üzerinde de etkili olmu, airler sebeb-i telif bölümünde (Gubârî) veya mesnevi içinde (erîfî) onun mesnevisini anmılardır. Türk edebiyatında yazılmı en baarılı Yusuf u Züleyha hikâyelerinden biri olarak kabul edilen Hamdi nin mesnevisi, Tevrat metninden doan menkıbeleri de içinde barındıran oldukça mufassal ve renkli bir eserdir. Hamdi, mesnevisinin sebeb-i telif bölümünde, ran edebiyatının aheserleri olan Firdevsî ve Câmi nin mesnevilerine denk Türkçe yazılmı bir mesnevi bulunmadıını ve kendisinin eserinin bu boluu doldurduunu ifade eder.

- 73 - Hamdi, 6241 beyitten oluan mesnevinin 346. beytinde, Matla-ı Dasitan-ı Yusuf Aleyhisselâm balııyla asıl hikâyeye girer. Mesnevide hikâye boyunca, olayların gidiatını bozmayacak ve okuyucunun dikkatini daıtmayacak tarzda "nükte, pend, rivayet, hikâyei münâsib"lere yer vermi, bunlardan bir takım ahlaki sonuçlar çıkarmıtır. Çâkerî XV. yüzyılda Yusuf u Züleyha yazan airlerden biri de Çakeri dir. Bazı kaynaklarda günümüze ulaan tek nüshasının Milli Kütüphane 2611 de bulunduu söylenmektedir. Ancak u an için Milli Kütüphane veri tabanında bu eser görünmemektedir. entürk, Çâkeri nin, aruzun mefâîlün/ mefâîlün/ feûlün kalıbıyla yazılmı 4200 beyitten oluan ve tezkireci Sehi nin ibaresiyle bi-bedel olan mesnevisinin 900/1494 de Sultan II. Bayezit e sunulduunu bildirmektedir. (entürk, 2009:213) Abdü l-vahab Agâh Sırrı Levend in tasnifinde yer almayan air Abdulvahab ın da bu dönemde yazılan bir Yusuf u Zeliha mesnevisi olduu bilgisi Ahmet Atilla entürk ün Eski Türk Edebiyatı Tarihî adlı kitabında yer almaktadır. Buna göre, günümüze kadar ulaan mesnevi, Topkapı Müzesi kitaplıında bulunmaktadır. (entürk, 2009:213) Kırımlı Abdü l-mecîd Eser, Mûnisü l-uâk adını taır. airi, 1411 de hayatta olan bu eser 14. yüzyıl sonları veya XV. Yüzyıl balarında yazılmı olabilir. Kefü z-zünûn da bu konuda yazılmı eserlerin en güzeli olduuna dair bilgiler bulunmaktadır.(türkdoan,2008: 54) Hatâyî Hatâyî adından ilk defa olarak bahseden kaynak, Muhammet Ali Terbiyet in Dânimendân-ı Azerbaycan adlı eseridir. Bu kaynaktaki bilgiye göre, yazar, Hatâyî mahlasını kullanan ah smail i tanıttıı maddenin sonunda, Hatâyî ve Yusuf u Züleyha mesnevîsi hakkında kısaca bilgi verir. Aynı mahlası kullanıyor olmalarından dolayı aynı madde içinde anılmı olmalıdırlar. Zira Yusuf u Züleyha airi Hatayî, ah smail deildir.(demir,2006:22) Nahîfî XV. yy a ait bir dier eser, Nahîfî nin Yusuf u Zelha isimli mesnevîsidir. Müstensihi El-Hacı Mustafa bin Trabuzanî olan eserin istinsah tarihî kesin olarak bilinmemektedir. Eserin Milli Kütüphane de bir nüshası bulunmaktadır. Eser dil yönünden, eski Anadolu Türkçesi özellii göstermektedir. Nahifi nin mesnevisinde hikâye kurgusu, bilhassa Hz. Yakup un kardei Esav ile olan mücadelesi Tevrat etkilerini göstermektedir. (Türkdoan,2008: 56) Dur Big Timur zamanında yaayan Dur Big, ilk Çaatayca Yusuf u Züleyha hikâyesini yine XIII. yüzyılda yazmıtır. Halide Dolu, Dur Big nüshası ile Hamidi Nüshası arasındaki benzerliklere dikkat çekmekte hatta aynı olan beyitlerin varlıına iaret etmektedir. Ancak, Dur Big nüshasına dair bilgileri Fıtret adlı bir aratırmacının Özbik Edebiyatı Numuneleri isimli eserinden aktardıı için Dolu, bu konuda kesin bir hüküm verememektedir. (Dolu,19: 431) Hamidi Hamidî ye ait olan Yusuf u Züleyha, Belh ehri muhasarası sırasında ele geçen mensur bir Farsça eserden Çaatay Türkçesine manzum olarak aktarılmıtır. Eserde tarihî bilgi olarak Belh ehri muhasarasında yaanan sıkıntıların ilendii görülür. Ayrıca eser içinde Sultan Hüseyin Baykara nın tahta çıkıının birinci yılında kendisine takdim edildii bilgisi de mevcuttur. (Dolu,1952:431)

- 74 - Bihitî Ahmed Sinan Bihitî Ahmet Sinan, Sultan II. Bayezit dönemi airlerindendir. Hayatının bir döneminde ran a giderek Molla Camî ve Ali ir Nevâî den ders almıtır. Bu airlerden aldıı edebi etkiler sonucu, Acem usulü be eserlik bir mesnevi külliyatı hazırlamıtır. Bursalı Mehmet Tahir e göre bu külliyat Türk edebiyatında ilk örnektir. (Mehmet Tahir,2000: 96) XVI. Yüzyılda Yusuf u Züleyha Mesnevileri XVI. yüzyılda mesnevi türü geliimini sürdürmütür. Aynı zaman diliminde kültürel yönden hızlı bir ilerleme ve ran edebiyatıyla youn bir etkileim de söz konusudur. Bu dönemde ran edebiyatının en önemli eserleri tercüme edilmitir. Bilhassa ak hikâyelerinin sayısında telif ve tercüme eserler olarak, bir artı gözlemlenmektedir. Mesnevilerin halk meclislerinde okunması gelenei artık kaybolduu için Divan iirinin süslü ve incelikli dili mesnevi edebiyatında da kendisini göstermektedir. ncelikli ve sanatkârane bir tarz dönemin tüm mesnevileri üzerinde etkilidir. Bu dönemde yazılan Yusuf u Züleyha mesnevilerinde Molla Câmi nin etkisi de sürmektedir. Tahkiyede olay zincirinin halkaları genelde aynıdır; temel motiflerin de korunduu görünmektedir. Ancak, Ali ve bilhassa S. Fakih te görülen bazı masal ve destan motiflerinin sonraki dönem eserlerinde kaybolduu; bir takım olaanüstü motiflerin ise dönemden döneme aktarılarak korunduu gözlemlenebilir. XVI. Yüzyılda Yusuf u Züleyha Yazan âirler: Kemalpaazade, Hamidi, Bursalı Celilî, Likaî, Nimetullah114, TalıcalıYahya, Karamanlı Kami Mehmet, Ziyaî Yusuf Çelebi, Manastırlı Kadı Sinan, Gubârî, Halîfe, ikarî, erîfî, Manastırlı Celâl (Türkdoan, 2008:58) Kemalpaazâde Kemalpaazâde çok iyi Arapça ve Farsça bilen, devlet adamı, âlim ve sanatkârdır. Arapça, Farsça, Türkçe çok sayıda eser yazmıtır. Kemalpaazâde nin Yusuf u Zeliha mesnevisi bu konuda yazılan eserlerin en ünlülerindendir. Kendi ifadesine göre 7777 beyitten olumaktadır. Kemalpaazâde, 1512 de tamamlayarak Sultan II. Bayezid e sunduu bu mesneviyi, kadir kıymet bilmeyen zamanın vefasızlıına karı koymak, unutulmamak için kaleme almıtır. Adını hare dek yaatacak eserin üslubunun sanatkârâne olmasına bilhassa özen gösterdiini yine kendisi mesnevisinde ifade etmektedir. Hikâyenin kurgusu daha ziyade Yusuf suresini kaynak aldıını göstermektedir. (Türkdoan, 2008: 58) Dukaginzâde Yahya Bey (Talıcalı Yahya) Bursalı M. Tahir, Yahya Bey in, Muallim Naci nin tespitiyle Talıcalı olduunun örenildiini söylemektedir. (Tahir, 2000:497) Yahya Bey in Yusuf u Züleyha mesnevisi, bu konuda yazılan mesneviler içinde özel öneme sahiptir. Yahya, son eseri olan bu mesneviyi ileri yalarda Mısır da yazmıtır. Mesnevinin tahkiye, dil ve üslup yönünden bu kadar baarılı olmasının bir sebebi, belki de onun sanatının en olgun çaında ve hikâyenin cereyan ettii corafyada yazılmı olmasından kaynaklanmaktadır. (Türkdoan, 2008:60) Mesnevide dikkatimizi çeken ve dier mesnevilerde yer almayan bazı ayrıntılar da onun bu konuda özel bir bilgisi olduunu hissettirmektedir. Bunlar içinde belki en dikkat çekici olanı Antik Mısır mimarî geleneklerine dair verdii bir bilgidir. Mesnevide, Züleyha, genç bir gelin olarak gittii Mısır da, evlendii adamın dülerinde gördüü Yusuf olmadıını, Aziz in evinin giriine kazınmı suretini görünce anlar. Tüm mesnevilerde bu epizot, Züleyha nın kocasını haymenin kenarından veya zifaf odasında ilk olarak gördüü eklinde geçmektedir. Yahya ise

- 75 - eski Mısır a ait bir gelenei canlandırır. Buna göre eski dönemlerde Mısırlı asillerin saraylarının kapısında efendinin resmi veya ismi kazınırmı. Bu resme kıldı raviler rivayet Bu idi Mısrun ayanında âdet Ev ıssı eylerse bir hâne tamir derdi endi tasvirini tahrir Kapusu üzre anı kazdırırdı Yılun tarihîn anda yazdırırdı Gubârî (Yahya: b. 2179-2181) Gubârî, Kanuni Sultan Süleyman dönemi airlerindendir. Yusuf u Züleyha sı, Molla Cami ve Hamdi nin aynı isimdeki mesnevilerine nazire olarak yazılmı bir ak mesnevisidir. Sebeb-i telif bölümünde, Gubârî, bu mesneviyi yeniden yazmasını kendisine tavsiye eden bir zatın Türkçede derli toplu bir Yusuf u Züleyha nın eksikliinden bahsettiini söyler. Buna göre, Câmi ve Hamdi mesnevilerinin konuyla alâkasız bahislere ve gereksiz ayrıntılara girdii, tertip bakımından düzensiz olduu ve mesneviyi aırlatıracak kadar mufassal olduu görülmektedir. Kendisinden beklenen ise bu mehur kıssayı Yusuf gibi güzel ve insicamlı bir tertiple, yeniden yazmasıdır. Biraz da bu gayreti sebebiyle hikâyeye karıan Yakup ve Esav ın mücadelesi, Yakup un gençlik yılları gibi Tevrat kaynaklı unsurlar eserde yer almamaktadır. (Türkdoan, 2008:62) Tahkiyesinde dikkat çeken özellik, hikâyenin Yusuf un ana rahmine dütüü andan itibaren balatılmasıdır. Gubârî, daha önceki mesnevilerden farklı olarak Yusuf un güzelliini, Sebeb-i Hüsn-i Yusuf Aleyhisselam adlı müstakil bir bölüm halinde ilemitir. Böylece, hikâyenin olay örgüsünü güzellie, güzellii de bazı hikmetlere balamıtır. erîfî erîfî adı, kaynaklarda ehnâme mütercimi Diyarbakırlı erîfî olarak geçmektedir. (M. Tahir, 2000:C.II, s.256) Ancak, söz konusu erîfî nin Yusuf u Züleyha sı olduuna dair bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca, tarih bakımından da bir uyumsuzluk söz konusudur. Bu isim, Agâh Sırrı Levend in Yusuf u Zeliha yazan airler listesinde de yer almaz. (Levend, 1967:99) Ancak Zuhal Kültüral, tek nüshası Londra British Library Or. 6240 kayıtlı olan Yusuf u Züleyha mesnevisini yayınlamıtır. Eser, konusu ve temel motifleri yönünden dier mesnevilerle hemen hemen aynıdır. Hikâye içinde Hamdi mesnevisine gönderme yapılmakta, bazı rivayetlerin ondan alındıı açıklanmaktadır. Bununla beraber, Hamdi mesnevisi gibi mufassal deildir. (Türkdoan,2008: 64) Ziyaî Yusuf Çelebi Kaynaklarda hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Agâh Sırrı Levend, Latîfî tezkiresini kaynak göstererek bu yüzyılda yazılan Yusuf u Züleyha mesnevi yazarlarından biri olarak Ziyai Yusuf Çelebi nin ismini anar. (Levend, 1967:99) Ziyaî, Yusuf Çelebi nin mesnevisinin günümüze ulaan bir nüshasının varlıına dair kaynaklarda ve Türkiye Yazmaları katalogunda bilgiye rastlanmamaktadır. Nimetullah

- 76 - Nimetullah a ait bir Yusuf u Züleyha mesnevisinin varlıından bahseden Levend, buna kaynak olarak Kefü z-zünun u göstermektedir. (Levend,1967: 99) Söz konusu mesnevinin metni mevcut deildir. Mehmet Tahir in Osmanlı Müellifleri, Nimetullah maddesinde de, airin böyle bir mesnevisi olduundan bahsedilmemitir. (Tahir,2000:c.II,s.125) Celîlî Agâh Sırrı Levend, bu yüzyılda Yusuf u Züleyha yazan airler arasında Celîlî yi de zikretmekte eserinin bir fotokopisinin kendinde olduunu bildirmektedir. (Levend,1967: 99) Celîlî hakkında ayrıntılı bilgi veren bir baka kaynak olan Osmanlı Müellifleri nde, Bursalı Mehmed de, Firdevsî ile boy ölçüebilecek çapta bir air olduunu söyledii Celîlî nin iirleri ve eserleri hakkında bilgi verirken Yusuf u Zeliha mesnevisi olduundan hiç söz etmemitir.(tahir,2000: c.ii, s.125) Likaî A.S.Levend, Yusuf u Züleyha yazan airler arasında Likaî yi de sayar ve kaynak olarak Latîfî tezkiresini gösterir. entürk de Likaî nin böyle bir eseri olduuna dair çeitli kaynaklarda kayıt olduundan ancak eserin günümüze ulaamadıından söz eder.(entürk,2004:306) Manastırlı Celal Kanuni devrinde stanbul a gelerek defterdar skender Çelebi nin himayesine girmi burada Arapça ve Farsça da örenerek büyük gelimeler kaydetmi âlim airlerdendir. Manastırlı Celâl in Hüsn-i Yusuf adlı eserinin eldeki tek nüshası stanbul Üniversitesi Kütüphanesi Yazmaları nr:1872 de bulunmaktadır.(aksoyak, www.doguedebiyati.com) Celâl, Hüsn-i Yusuf adlı manzumenin balangıcında geleneksel olan besmele, tevhit, münacat gibi konulara girmez, eserine dorudan kendisinden söz ederek balar. Eser, giri ve sonuç bölümünün mesnevi nazım ekliyle yazılması, sebeb-i telifi olması gibi yönlerden klâsik mesnevilere benzemektedir. Ancak konunun ilendii ana bölümde mesnevi nazım biçimi yerine 29 tane gazel söylenmitir. Bu yönüyle eser, bu konuda yazılan mesnevilerden çok farklı bir yapı arz etmektedir. Ayrıca manzume boyunca gazel haricinde kıta, müstezat, murabba, muhammes, terci-bent ve terkib-i bent gibi farklı nazım biçimlerinin kullanıldıı görülmektedir. Bu bakımdan Hüsn-i Yusuf, Türk edebiyatında ender görülecek örneklerdendir. (Aksoyak, www.doguedebiyati.com) Halîfe Levend, Halîfe nin "Yusuf u Züleyha" mesnevisi yazmı olduunu Kef üz-zünûn'u kaynak göstererek söyler. Aynı kaynakta eserin 7000 beyitlik olduu ve H.970'de tamamlandıı da kayıtlıdır. Eserin metni elde mevcut deildir. (Levend,1967:99) Karamanlı Kâmî Mehmed Mehmed Tahir, Zenbilli Ali Efendi'nin kardeinin olu olan Karamanlı Kâmî Mehmed için fuzalâ-yı uaradandır ifadesini kullanır. Molla Câmi nin "Yusuf u Züleyha"sını bazı eklemelerle tercüme ettii yine aynı kaynakta belirtilmektedir. (Tahir,2000:c.II,s.389) ikârî Asıl ismi Ahmed olan ikarî'nin babası Hasan Bey Diyarbakır defterdarıdır. Kef üz- Zünun II.C. de manzum bir "Yusuf u Züleyha" sı olduu bilgisi kayıtlıdır. (Levend,1967: 99) Eser günümüze ulamamıtır. Manastırlı Kadı Sinan Beyani tezkiresinde ve Kefü z- Zünun c. II de ismi, "Yusuf u Züleyha" yazan airler arasında geçmektedir. Kadı Sinan'ın eserinin metni mevcut deildir.

- 77 - XVII. Yüzyılda Yusuf u Züleyha Mesnevileri XVII. yüzyılda, Divan iirinde etkin olan Sekb-i Hindî akımı, mesnevi edebiyatında da kendini gösterir. Bu yüzyıl mesnevileri, derin anlamlar, geni hayaller, ince ve özenli dil ve üslup anlayıını yansıtmaktadır. Yusuf u Züleyha mesnevileri açısından XVI. yüzyıldan sonra sayıca ve nitelikçe bir gerileme söz konusudur. Bu döneme gelinceye kadar bu konuda yazılan manzumeler belli bir geliim çizgisi izlemitir. Önce, Kur an kıssasından bir ders çıkarma amacı güdülmü; XV.- XVI. yüzyıllarda ise kıssa, entrik yapısı zengin, çift kahramanlı bir ak hikâyesi olarak beenilmi ve gerek tahkiye, gerek dil ve üslup açısından zirve eserler verilmitir. 17. yüzyıla gelindiinde, artık, bu konu çok ilenmi, çok söylenmi bir baka air tarafından aılması güç bir noktaya çekilmitir. XVII. yüzyılda Yusuf u Züleyha yazan airler: Bursalı Havaî Mustafa, Badatlı Zihni Abduldelil, Rifatî Abdulhay, Nur Muhammed Andalip. Nurmuhammed Andalip Nurmuhammed Andalıp, Klâsik Türkmen edebiyatının ve Orta Asya halklarının klâsik edebiyatlarının gelimesinde üslup ve ekil bakımından olgunlatırmada önemli hizmetler görmü büyük Türkmen airlerinden biridir. Yusub u Züleyha, halk diline yakın bir edebi dille yazılmı, zengin folklorik malzemeler içeren bir eserdir. (Türkdoan,2008:66) Badatlı Zihni Abdüldelil Levend, Riyâzi ve Kef üz-zünun u (c.ii, s. 2055) kaynak göstererek Badatlı Zihni yi Yusuf u Züleyha airlerinden saymıtır. Eseri bugün için mevcut deildir. (Levend,1967:99) Bursalı Havaî Mustafa Mehmed Tahir, Bursalı Hevai Mustafa nın Yusuf u Zeliha sı olduundan bahseder. Eser günümüzde mevcut deildir. (Tahir, 2000, c.ii s.488) Rifatî Abdulhay Mehmed Tahir, Rifatî nin Leyla vü Mecnun ve Yusuf u Züleyha mesnevileri olduundan bahsetmektedir. Günümüzde metni bulunamamıtır. XVIII Yüzyılda Yusuf u Züleyha Mesnevileri XVIII. Yüzyıl, Türk edebiyatında mesnevinin duraklama çaıdır. Bu yüzyıla gelinceye kadar klâsik mesnevi türleri belli bir tekrar sayısına ulamıtır. XVII. yüzyıldan itibaren çok ilenen konuların yerine daha orijinal konular tercih edilmeye balanmıtır. Bu yüzyılda ak ve macera konulu eserlere rabet azalmı, dini-tasavvufi eserlerin sayısında düü kaydedilmitir. Buna karılık mahalli unsurlar içeren, realist eserlerde artı görülmütür (Türkdoan,2008:68-69) Yusuf u Züleyha mesnevileri açısından bu yüzyıl çok güçlü bir eser verememitir. Sayı bakımından da oldukça az eser kayıtlarda bulunmaktadır. Eserlerin çou da günümüze ulaamamıtır. XVIII yüzyılda Yusuf u Züleyha yazan airler: Havaî Abdurrahman, Köprülüzâde Esat Paa, Ahmet Müridî, Molla Hasan, Kerküklü Nevrûzî. Ahmed Müridî Bursalı Mehmet Tahir, onun meayih-i âıkîn den Diyarbekir li bir zat olduunu ifade etmektedir. Yusuf u Zeliha airi olarak da anılır. Ahmedî Müridî nin Yusuf u Züleyha sı erken dönem eserlerinde olduu gibi dini nasihat vermek, ibretlik dersler çıkarmak amacıyla kaleme alınmıtır. airin kendi belirttii bu

- 78 - özelliinden dolayı eserin dili halk meclislerinde okunabilecek gibi sade ve yalındır. Üslubunda halk söyleyileri ve mahallî unsurlar göze çarpmaktadır. airin mürid vasfı airliinden öndedir. Bununla beraber mesnevi, kurgusal özellikleri yönünden salam, çizdii renkli tablolar ve dramatik kurgu gibi özellikleriyle oldukça baarılıdır. (Kadıolu,2009:5-7) Kerküklü Mehmet Nevrûzî Kerkük'lü airin doum tarihî belli deildir. Hayatı hakkında da pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Dönemin geçerli ilimlerini tahsil ettii bilinen air, bilhassa Yusuf u Züleyha mesnevisiyle tanınmıtır. Yusuf u Züleyha adlı eserin Kerkük te pek çok yazma nüshası özel kütüphanelerde bulunmaktadır. Eserin tamamı toplam sekiz bin beyit dolayındadır. Beyit sayısı itibarıyla yazılan en hacimli mesnevidir. Dil bakımından da sade olan eser, yerli deyim ve sözlerle süslüdür. (Uluhan,2007: 45) Köprülüzâde Esat Paa Sadrazam Köprülüzâde Fazıl Mustafa Paa nın oludur. iirlerinde Es ad, Hicrî, Hâim mahlaslarını kullanan Es ad Paa, oldukça güçlü bir eitim alarak yetimitir. Hakkında bilgi veren, Sicill-i Osmânî, Safaî gibi kaynaklar kendisinde ilmî yönün gâlip olduunu bununla beraber, airlik vasfının da bulunduunu bildirmektedir. Esad Paa nın Yusuf u Züleyha sının günümüze ulaan nüshası yarımdır. Kurgusal özellikler bakımdan Hamdi mesnevisine benzemektedir.( Türkdoan,2008: 69) Hevai Abdurrahman Efendi Mehmed Tahir in Osmanlı Müellifleri nde Hevai Abdurrahman Efendi ye dair ulema ve uaradan bir zat olduu bilgisi geçmektedir. Yusuf u Züleyha adlı manzumesi olduu kaynaklarda zikredilmektedir. Ancak mesnevi günümüze ulaamamıtır. ( Türkdoan,2008: 69) Oflu Bilal Efendi Oflu Bilal Efendi nin Kıssa-i Yusuf u Zeliha adlı mesnevisi 1636 beyitten olumaktadır. (Kuzuba, 2010: 31) Temel epizotları yönünden kendisinden önce yazılmı olan Yusuf u Züleyha mesnevilerinden çok farklı deildir. Yine daha önceki eserlerde de görüldüü gibi Tevrat kaynaklı bazı motiflere yer verilmitir. ZÜLKARNEYN KISSASI VE TÜRK EDEBYATINDA SKENDERNÂME LER Zülkarneyn kıssası, Kur an-ı Kerim de Kehf sûresinde geçmektedir. Bu sûrede Zülkarneyn in Dou yu ve Batı yı fetheden Allah ın yeryüzünde muktedir kıldıı kullarından olduu bildirilmitir. 2 2 Kur an da Zülkarneyn kıssası u ekilde geçmektedir: 83- Bir de sana Zülkarneyn'den soruyorlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacaım. 84- Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulamak istedii her eyi elde etme sinin bir yolunu verdik. 85- Derken o da bu yollardan birini tutup gitti. 86- Nihayet günein battıı yere vardıı zaman, günei, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın." 87- O da demiti ki: "Kim haksızlık ederse muhakkak ona azab edeceiz; Sonra Rabbine geri döndürülecek, O da onu görülmemi bir azabla cezalandırır." 88- "Amma her kim de iman edip iyi bir i yaparsa, buna da en güzel mükâfat vardır. Biz ona dünyada kolaylık gösterir zor ilere komayız." 89- Sonra Zülkarneyn yine bir yol tuttu. 90- Nihayet günein doduu yere varınca, onun kendilerini güneten koruyacak hiçbir siper yapmadıımız bir kavmin üzerine doduunu görmütü. 91- te Zülkarneyn'in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her eyi bilgimizle kuatmıtık. 92- Sonra yine bir yol tuttu.

- 79 - Kur an tefsirlerinin bir kısmında Makedonyalı Büyük skender in Zülkarneyn olduu açıklaması yer almaktadır. Bunlardan birisi de aynı zamanda tarihçi olan Tâberî nin tefsiridir.(tâberî,1996:378-379) Müfessirlerin Zülkarneyn in kimlii konusunda bu ekilde düünmelerine sebep olan ey muhtemelen ayetlerin nüzul sebebi olarak gösterilen olaydır. Buna göre bir grup Yahudi, Hz. Peygamberi denemek amacıyla Tevrat ta bir yerde adı geçen ve kimlii skender olarak açıklanan Zülkarneyn hakkında soru sormaları için mürikleri yönlendirmilerdir. Bunun üzerine Kehf suresi 84-98. ayetler nüzul olmutur. (Yazır, 2009:18.sure) 3 M. Eset e göre Zulkarneyn tâbiri güçlü ve adil bir hükümdarın niteliklerini ifade için kullanılan ve Araplar tarafından çok eski çalardan beri deyimsel anlamıyla kullanılmaya balanan bir ifadedir. Buradaki Kur'ânî temsîlin çerçevesi içinde "iki boynuz" tabiri, Zulkarneyn sıfatıyla anılan kiiye bahedildii ifade edilen iki güç ve iktidar kaynaını, yani, hükümdarlık kudreti ve itibarını ve Allah'a inanmanın kazandırdıı manevî/ruhanî gücü ifade ediyor olabilir. Bu son husus oldukça önemlidir -çünkü Kur'an'ın sözkonusu bu kiinin Allah'a olan imanına dikkat çekmesi, çou müfessirin yaptıı gibi, Zulkarneyn'in Büyük skender'le (ki bazı paralarda onun iki boynuzlu portresiyle resmedildii görülmütür) yahut Yemen'deki slam öncesi Himyerî Krallarından biriyle özdeletirilmesini imkânsız kılmaktadır. Bütün bu tarihî ahsiyetlerin putperest oldukları, çok-tanrılı kültlere balı oldukları bilinen bir gerçektir; oysa Kur'an'da sözü edilen Zulkarneyn, Allah'ın birliine yakînen inanan biri olarak karımıza çıkmaktadır. Kitab-ı Mukaddes e göre Daniel bir gece rüyasında iki uzun boynuzu olan bir koç görmütür. Koç, douya, batıya ve her yere saldırmaktadır, derken Batı tarafından gözleri arasında çarpıcı bir boynuzu olan teke çıkar ve koça öfkeyle saldırıp malup eder. Cebrail bu rüyanın yorumunu yaparken iki boynuzun Med ve Pers krallıklarını temsil ettiini, tekenin ise Grekler olduunu söyler. Grekler arasından çıkacak sert yüzlü ve aldatıcı ve tahripkâr bir kumandanın dünyayı yakıp yıkacaını haber verir. (Daniel 8:3,20) Yahudiler ki boynuzlu dedikleri ahsa çok saygı duyarlardı. Çünkü onun sayesinde Babil krallıı çökmü ve sralioulları özgürlüklerine kavumutur. Batı kültüründe Büyük skender in hayatı hakkındaki efsaneler, milattan önce teekküle balamı; milattan sonra 300 yıllarında tamamlanmıtır. Grekçe olan skender destanı daha sonra Süryanice ye aktarılmıtır. Süryanice metinde skender e çift boynuzlu lakabı da eklenmitir. Arapça Zülkarneyn ifadesinin kaynaında bu destanın var olduu da iddia edilmektedir. (Ocak, 1988:3) Dou ve Batı kültüründe derin izleri olan skender in tarihî kiilii ve Kur an da anılan Zülkarneyn le aynı kii olup olmadıı meselesi üzerinde yüzyıllar içinde farklı görüler öne sürülmütür. Tarih boyunca çok defa birbirine karıtırılan skender-i Zülkarneyn, skender-i 93- Nihayet iki da arasına ulatıında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmutu. 94- Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman artıyla sana bir vergi versek olur mu?" 95- Dedi ki: "Rabbimin bana vermi olduu servet ve saltanat, sizin vereceiniz eyden daha hayırlıdır. Bana maddî yardımda bulunun da sizinle onların arasına en salam seddi yapayım. 96- "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet daın iki ucunu denkletirdii vakit: "Ate yakıp körükleyin" dedi. Demiri bir ate koru haline getirince. "Bana erimi bakır getirin üzerine dökeyim" dedi. 97- Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aabildiler ne de delebildiler. 98- Zülkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir lütfudur. Rabbimin vaadi geldii vakit de onu dümdüz yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.(elmalılı,2009:sure18) 3 Vaktiyle Yemen'de Teb âbia denilen Himyer hükümdarlarından bazı büyük fatihler, bu cümleden olarak Mekke'nin yapımında Hz. brahim ile görüüp ondan feyiz aldıı rivayet edilen, Sa'b ve Semerkand isminin adına nisbeti nakledilen emmer Yer'a, Zülkarneyn olarak anılmı olduk l arı gibi, Afrîdun ve skender gibi Arap olmayan fatihlere de bu lakab verilmi ve bunların en son yaayanı, skender olması dolayısıyla tarih bilginleri arasında "Zülkarneyn" öhreti skender'in olmutur. Yahudilerin kitaplarında, Zülkarneyn Rum'dan çıkan bir genç idi ki, Mısır'ı ve skenderiye'yi kurdu ve öyle yükseldi, böyle yükseldi diye anılmı olduu hakkında bir rivayetinde görülmesinden dolayı, bu konuda tarihî tartımayı ortadan kaldırmak isteyen bazı tefsir bilginleri de Büyük Zülkarneyn'in skender olduunu kabul etmek istemilerdir. Nitekim Alûsî de bu görütedir.

- 80 - Kebir, skender-i Ekber, skender-i Himyerî, skender-i Makedonî, skender-i Yunanî, skenderi Rûmî gibi tarihî ahsiyetlerin hakikî hüviyetleri günümüze gelinceye kadar tam bir netlik kazanmamıtır. (Pala, 2003:285) Tarihî ve efsanevî kiiliiyle tanınmı iki skender den birisi M.Ö. 356 yılında doan Makedonya Kralı Philipos un oludur. Yunanistan da tam bir otorite kurduktan sonra ran, Hindistan, Çin, Anadolu, Suriye, Mısır ülkelerini ele geçirmi, otuz üç yaında iret sebebiyle ölmütür. (Onay, 2004:285) Onay ın Bostan erhi ni kaynak göstererek verdii bilgiye göre: kinci skender ise Yemen de hüküm süren Arap hükümdârı Harisü r-râyi in olu Zülkarneyn dir. Çin seddini yapan, Hızır la âb-ı hayat ı arayan, Kur an da ismi geçen zat odur. (Onay, 2004:285) ki skender i birbirinden ayırmaya çalıan Dou kaynaklarının pek çounda, Kur an da anılan Zülkarneyn in, Ye cüc Me cüc e karı set ina eden, dünyanın dousuna ve batısına hâkim olan, Hz. brahim ve Hızır ın çadaı olup her ikisiyle de münasebeti bulunan kii, skender-i Ekber olduu söylenmektedir. skender-i Sâni veya skender-i Asgar denilen kii ise Dârâ yla savamı, dünyanın büyük bir kısmını ele geçirmi, Dou ve Batıya hâkim olmu olan skender-i Rumi yani Makedonyalı skender dir. (Pala,2003:289) En eski Dou kaynaklarından olan Tâberî Tarihî nde skender Makedonyalı Filip/ Philipos un olu olarak tanıtılır. Babası Kral Filip ran hükümdârı Dârâ ya vergi ödemektedir. skender babasının yerine geçince bu vergiyi ödemez ve o zaman için dünyanın en güçlü devletini savaarak alt eder, hükümdârı Dârâ yı da öldürür. Bundan sonra dünya fâtihi olmaya doru ilerler. Tâberî, skender in bir rivayete göre de Hz. brahim soyundan geldiini söylemektedir. (Tâberî, 1991: c.iii s.841) Tâberî nin skender i tanıtırken Tevrat ta Daniel kıssasında geçen Grek komutanın karakter özelliklerini aynen tekrarladıı görülmektedir. skender kuvvetli bir irade ve azim sahibi aynı zamanda çok kurnaz ve hilekâr bir hükümdardır. (Tâberî 1991: c. III, s.837) Türk edebiyatında yazılan skendernâme mesnevilerinin önemli kaynaklarından birisi de Firdevsî nin ehnâme sidir. Eserde, skender, Makedonyalı Feylakus un olu olarak görünür. ehnâme ye göre skender, savaarak yendii Dârâ nın babası olan büyük Dârâb ın oludur. Dârâb, Feylakus u savata yenerek kızıyla evlenmi sonra onu boayarak babasının yanına göndermitir. Bu kısa süreli beraberlikten skender domutur.(iman, Kuzuba, 2007:68) ehnâme de ayrıca üvey kardei Dârâ yı yenerek baımsızlıını ilan eden ve kısa zamanda tüm dünyayı ele geçiren skender e güçlü ve adil bir hükümdar olduu için Zülkarneyn adı verilmitir. skender, Mısır da skenderiye ehrini kurdu. Ye cüc Me cüc istilasından bunalan mazlum bir halkı korumak için sedd-i skender i ina etti. Bir deniz ülkesinde Serendip ehrini kurdu ve seyahatlerine devam etti. Tüm dünyada her olup biteni gösteren aynası Cihannüma sayesinde hiçbir güvenlik sorunu yaamayan skender sonunda ölümsüzlük va deden ab-ı hayatı bulmak için Hızır la birlikte bir sefere çıktı. Amacına nail olamayan skender, seferden sa dönemedi. (iman, Kuzuba,2007: 68-72) ehnâme nin kabaca özetlediimiz tarihî olaylarla aynı zamanda efsane ve masal unsurlarıyla örülü kurgusu daha sonra Ahmedî nin skendernâme sinde aynen tekrarlanacaktır. Açıkça görülmektedir ki, gerek Tâberî tarihî ve bazı tefsir kitaplarındaki bilgilerin karııklıı gerekse Firdevsî ve Nizamî gibi Zülkarneyn kıssasını edebi eserlere taıyan sanatçıların yaklaımı zaman içinde skender ve Zülkarneyn kiiliklerinin birbirine karıtıı bir tip dourmutur. Fars Edebiyatında Nizamî, erefnâme ve kbalnâme adını verdii iki fasıldan oluan bir skendernâme yazmıtır. Ahmedî ve Ahmed-i Rıdvan tarafından yazılan skendernâme ler büyük ölçüde Nizamî yi esas almıtır. ran edebiyatında skendernâme konusunu ele alan dier airler Câmi ve Emir Husrev Dihlevi dir.(tören, 2001: 11)

- 81 - skender kıssasının Türk yazılı kültüründeki ilk örnei Kagarlı Mahmud un Divanu Lûgati't-Türk'üdür. Eserde, Zülkarneyn kıssası anlatılmı ve onun skender olduundan bahsedilmitir. (Köksel, 2009:265) slamiyet öncesi Türk destanlarından u destanı, M.Ö.330-327 yıllarındaki tarihî olayları konu etmektedir. Bu tarihlerde Makedonyalı skender, ran'ı ve Türkistan'ı istilâ etmitir. Bu dönemde Saka hükümdarının adı u dur. Destan, Türklerle skender in mücadelelerini anlatmaktadır. 4 Türk Edebiyatında skendernâme Mesnevileri Ahmedî ve skendernâme si Türk Edebiyatında kaleme alımam ilk skendernâme mesnevisi Ahmedî ye aittir. (Ünver, 1983:8) Ahmedî, kendisinden önce bu konuyu ileyen Firdevsî nin ehnâme sinden büyük oranda etkilenmitir. Ahmedî nin skendernâme sinde iki skender in varlıından söz edilir. Her ikisi de cihan hâkimidir. Mesnevide esas olarak Kur an da Zülkarneyn olarak anılan skender in hikâyesi anlatılmakla beraber, her iki kahramanın kimlikleri ve kiilikleri birbirine karımı olduu görülmektedir. Mesnevide hikâye edilen skender Makedonya lı Feylekus un (Philipos) oludur. Bu hüviyet tespiti Tâberî nin tarihî ve tefsirinde verilen bilgilerle uyumaktadır. Ahmedî, eserinde bir dünya tarihî özeti vermi olmasına ramen tarihî kiiliklerin ait olduu dönemler konusunda bazı çelikilere dümektedir. skender i Aristo nun örencisi ve Makedonyalı Phillipos(Feylekus) in olu olarak tanıtır. O zaman bu kii Batı kültüründe yakından tanınan Büyük skender / Alexsandre the great dir. Fakat mesnevide skender in yol göstericisinin Hızır olduu belirtilir ki, bu slam kaynaklarında yer alan Zülkarneyn in Hz. brahim zamanında yaadıı bilgisiyle örtümektedir. Mesnevide aynı çeliki skender in kiilii hakkında verilen bilgilerde de karımıza çıkmaktadır. Ahmedî, onu Zülkarneyn in vasıflarına uygun olarak tanıtırken, Makedonyalı skender e ait olan ve Tevrat ta çizilen hilekâr aldatıcı özelliklerine de yer vermektedir. Mesnevide anlatılan Kraliçe Kaydafa hikâyesinde, skender, Kaydafa nın eline esir olarak dütüü halde canı baılanmı ve Kaydafa nın sürekli yineledii barı teklifi üzerinde anlamak zorunda kalmıtır. Bu durumda hiç tereddüt etmeksizin dorudan yenemedii, üstelik de kötülüe karılık iyilik ve âlicenaplık gördüü Kaydafa yı ve halkını hile öldürür. Ancak Makedonyalı skender den beklenecek bu planı tertip etmesine yardım eden kii ise Hızır dır. (Ahmedî: b.4444-4480) 4 Bu destan parçası Prof. Dr.Umay Günay ın Türk Destanları makalesinde u ekilde özetlenmitir: skender, Türk memleketlerini almak üzere harekete geçtiinde Türkistan'da hükümdar u isminde bir gençti. skender'in gelip geçici bir akın düzenlediine inanıyordu. Bu sebeble de skender'le savamak yerine douya çekilmei uygun bulmutu. skender'in yaklatıı haberi gelince kendisi önde halkı da onu izleyerek douya doru yol aldılar. Yirmi iki aile yurtlarını bırakmak istemedikleri için douya gidenlere katılmadılar. Giden gurubun izlerini takip ederek onlara katılmaya çalıan iki kii bu 22 kiiye rastladı. Bunlar birbirleriyle görüüp tartıtılar. 22 kii bu iki kiiye: "Erler skender gelip geçici bir kiidir. Nasıl olsa gelip geçer, o sürekli bir yerde kalamaz. Kal aç" dediler. Bekle, elen, dur anlamına gelen "Kalaç" bu iki kiinin soyundan gelen Türk boyunun adı oldu. skender Türk yurtlarına geldiinde bu 22 kiiyi gördü ve Türk'e benziyor anlamında " Türk maned " dedi. Türkmenlerin ataları bu 22 kiidir ve isimleri de skender'in yukarıdaki sözünden kaynaklanmıtır. Aslında Türkmenler, Kalaçlarla birlikte 24 boydur ama Kalaçlar kendilerini ayrı kabul ederler. Hükümdar u Uygurların yanına gitti. Uygurlar gece baskını yaparak skender'in öncülerini bozguna urattılar. Sonra skender ile u barıtılar. skender Uygur ehirlerini yaptırdı ve geri döndü. Hükümdar u da Balasagun'a dönerek bugün u adıyla anılan ehri yaptırdı ve buraya bir tılsım koydurttu. Bugün de leylekler bu ehrin karısına kadar gelir, fakat ehri geçip gidemezler. Bu tılsımın etkisi hâlâ sürmektedir. Bu destana göre skender Türkistan'a geldiinde Türkmenlerin dıındaki Türkler douya çekilmilerdi. skender Türkistanda mukavemetle karılamamı, bu sebeple de ilerlememitir. Büyük ölçüde çadırlarda yaayan Türkler skender'in seferinden sonra ehirler kurmu ve yerleik hayatı gelitirmilerdir. http://www.dilbilimi.net/turk_destalari_umay_gunay.pdf

- 82 - Mesnevinin son bölümlerinde tüm dünyayı fetheden skender, kendinden önce yaamı olan skender-i Evvel in (Zülkarneyn-i Evvel) kabrini ziyaret eder. Onun kendisine bırakmı olduu vasiyeti okur. Zülkarneyn-i Evvel de dünyanın hâkimi olduunu ve ölümsüzlük ararken ölüme malup olduunu söylemektedir. Altun-ıla la l üzre yazılu K iy Sikender kim meliksin ü ulu Çün güzer übu mekâna kılasın Bini görüp dehr hâlin bilesin âh Zülkarneyn kim dirler benem Yidi iklîmi dutan server benem Dört biñ kırh yıl ben öñdin gelmiem Kılıcumla ark u garbı almıam Bu cihânı ben dahı idüp talab Çekmiem sencileyin derd ü ta ab

- 83 - Memleket kesb idüben sor n itmiem Âkıbet cümle koyuban gitmiem Renc-ile gerçi ki dirdüm mâl u genc Derdüm uol mâ u gencüm mâr u renc ehrde ayruhlar olmı ehriyâr Ben burada yaturam u hâr u zâr Gâfil andan kim ne i ide kader Ölmeyeyüm diyüben iy nâmever Âb-ı Hayvân isdeyüben gelmiem U burada zâr u hayrân kalmıam (Ahmedî: 7775-7784) Bu durumda mesnevide hikâyesi anlatılan Makedonyalı skender dir. Nitekim Ahmedî bu karııklıın farkında olarak evvel ve sâni diye adlandırdıı her iki skender i de aynı özelliklere sahip olarak tasvir eder. Oysa Makedonyalı skender in tarihî kiilii hakkındaki bilgiler onun tanrılık iddia eden zorba ve düük ahlaklı biri olduu yönündedir. (Pala, 2003:286) Ahmedî nin mesnevisinde anılan skender, yeryüzünde Allah ın bir Halîfesi gibi hareket etmektedir. Allah a balılıı tamdır. Dört büyük danımanı Arestu/Aristo, Bukrat/Hipokrat, Sokrat, Felatun/Platon ona yol gösterir. Bu büyük hocaların yanı sıra Hızır da yanından eksik olmaz ona gelecee dair bilgiler verir, çeitli hikmetler öretir. Hikâyede kendisine biçilen ilahi misyonu taıyan skender in dünyayı batan aaı fethetme ülküsü, onu dier hükümdar modelleriyle karı karıya getirir. skender, gücü, adaleti, hakkaniyeti temsil ederken karı güç durumunda olan dier sultanlar skender in özelliklerinin tam zıddını gösterirler. Buna göre efsanevî ran sultanı Dârâ dan itibaren Dou nun ve Batı nın, ran ın ve Turan ın tüm sultanları güçlü, diktatör, zâlim ve davranılarında keyfîlerdir; inanç sistemi olarak da putperestlii benimsemilerdir. 5 Ali ir Nevâî ve Sedd-i skenderî Türk edebiyatında yazılan skendernâmeler içinde en önemlisi Çaatay sahasının büyük ismi Ali ir Nevâî nin yazdıı skendernâmedir. Bu eser, Ahmedî nin mesnevisi kadar mufassal deildir. Bununla beraber, dil ve anlatım özellikleri yönünden Ahmedî nin kuru ve didaktik bir üslûpla kaleme aldıı mesnevisinden daha renkli ve canlı olduu söylenebilir. Ali ir Nevâî nin skender hikâyesinin kaynaklarına yönelttii eletirel bakı dikkat çekicidir. skender destanının baında tarihî kaynakların iki skender in varlıından bahsettiini, bunlardan birinin Dârâ ile savaan Fîlîkus olu skender, dierinin ise set yaptıran skender olduunu belirtir.nevâî nin görüüne göre skender tektir. Makedonyalı skender Dârâ yla savaıp baımsızlıını kazanmı ve ardından dünyayı ele geçirmitir. Ye cüc, Me cüc e karı set yaptıran da odur. (Tören, 2001:14) Makedonyalı skender hakkındaki tarihî bilgi onun putperest olduu yönündeyken Nevâî, mesnevinin 76. faslında skender in önce velayet ve sonra nübüvvet makamına eritii yolunda rivayetler olduunu bildirir. (Tören,2001:28) Nevâî nin eserinde dier skendernâme lerden farklı olarak Hızır la birlikte ab-ı hayat ı arama motifi yer almaz. Mesnevide skender, hocası Aristo ile yeryüzünü kefe 5 Çalımada Ahmedî nin skendernâmesi üzerindeki inceleme ve deerlendirmeler AHMED, skendernâme (Haz.: Dr. Yaar AKDOAN) www.kulturturizm.gov.tr e-kitap adlı eser üzerinden gerçekletirilmitir.