PANEL 1; FEN EDEBİYAT FAKÜLTELERİ KAPASİTELERİNİN ETKİN KULLANIMI

PANEL 1; FEN EDEBİYAT FAKÜLTELERİ KAPASİTELERİNİN ETKİN KULLANIMI MODERATÖR PANELİSTELER : PROF.DR. Durmuş GÜNAY (YÖK ÜYESİ) : PROF.DR. Tufan BUZPINAR (YÖK ÜYESİ) PROF.DR. Sermin ÖRNEKTEKİN (FEDEK BAŞKANI) PROF.DR. Rahmi ER (ANKARA ÜNİVERSİTESİ) Moderatör: PROF.DR. DURMUŞ GÜNAY (YÖK ÜYESİ): Değerli katılımcılar, bu sabahın ilk paneli olan Fen-Edebiyat Fakültelerinin kapasitelerinin etkin kullanımı panelini açıyorum. Katılımcılar YÖK üyesi TUFAN BUZPINAR, FEDEK başkanı SERMİN ÖRNEKTEKİN, Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin önceki dekanı RAHMİ ER dir. Ben de kısa bir konuşma yapacağım. Sadece bazı veriler sunacağım. Hem moderatör panelist olacağım. Fen Edebiyat Fakültelerinin sorunlu olarak görünen bölümleri ile ilgili veriler var. Yorum yapmayacağım. 2009, 2010, 2011, 2012 yıllarına ait bazı verileri sizlerle paylaşacağız. Sayısal veriler bunlar. Burada Türkiye genelindeki bütün fakülteler üzerindeki bölümler üzerindeki programlar, eğer bir bölümde iki program varsa örneğin I. Öğretimle II. Öğretimi ikisini ayrı ayrı saydık. Sayılar bu anlamda. Mesela bir Türkçe bir İngilizce varsa onları da iki ayrı program olarak saydık. Düşey eksen y ekseni sayıları, yatay eksen de yılları gösteriyor. 2009 yılında fizikte kontenjan ve yerleşen. Kontenjan kırmızı renkli, yerleşen yeşil renkli. Üç kavram var: kontenjan, yerleşen, kaybolan. Yerleşen ÖSYM nin yerleştirebiliyor. Bu kaybolabiliyor. Elimizde ÖSYM istatistiklerinde yerleşenlerle ilgili sayılar olduğu için kaybolanları üniversitelerden tek tek almamız lazım. Elimizde kaybolanlarla ilgili sağlıklı veriler yok. Bu sebeple kontenjanlar ve yerleşenlerle ilgili veriler üzerinden gidiyoruz. 1

FİZİK 2009 da kontenjan 69362 mış. Yerleşen 4942. 2007 ve 2008 eksik maalesef eksik burada. Orayı görsek daha iyi olacaktı. 2012 ye geldiğimizde görüyoruz düşüş var. 2010 da kontenjanlarda bir sıçrama var. Sürekli bir düşüş var ve 2012 de Fizik bölümüne yerleşen öğrenci sayısı Türkiye deki bütün programlarında 555. 2

Kaynak: ÖSYS Yükseköğretim Programlarının Merkezi Yerleştirmedeki En Küçük ve En Büyük Puanları Kitabı Bu yerleşenle kontenjan oranı 2009 da % 71 den, 2010 da 43 e, 2011de %34 e, 2012 de %23 e düşmüş. Bölüm sayısı Bölüm sayısında nasıl bir artış olmuş? Tabloda gördüğünüz gibi vakıfta mavi, devlette kırmızı renkte gösterilmiş. 2009 yılında devlette 105 ve vakıfta 6, toplam 111 fizik programı var. 2012 ye gelindiğinde devlet üniversitelerinde 38 fizik bölümü var. 3

Kapanan bölüm sayıları, 2010 da itibaren pembeler kapanan programlar, yeşiller açılan program sayısı. 2010 da 2 bölüm kapanmış, 20 bölüm açılmış. 2011 de 1 bölüm açılmış 57 bölüm kapanmış. 2012 36 bölüm kapanmış ve 2 bölüm açılmış. Fizikte öğrenci sayıları 2009 da 21690 ken 2012 de 17 bine inmiş. Öğretim elemanı sayısı2009 da 1322 den 2012 de 1573 e çıkmış. 4

KİMYA Kimyaya gelelim.2009 da 7479 kontenjana karşın, 6479 öğrenci yerleşmiş. 2012 ye gelindiğinde 5873 kontenjan olmasına rağmen yerleşen öğrenci sayısı 1969. Ve yerleşen kontenjan oranları 86, 79, 57 ve 2012 de 33 e kadar inmiş. 5

Bölüm sayısı Bölüm sayıları 2009 da 116 ıymış. 2012 ye gelindiğinde bu sayılar devlette 79, vakıfta 4, şu anda 83 e kadar düşmüş. Bu şundan oluyor öğrenci sayısı 10 dan aşağı, 15 ten aşağı düşünce ya kapanıyor. Bir kısmını da üniversitenin kendi önerisi üzerine YÖK tarafından öğrenci alımından vazgeçiliyor. 6

Kapanan bölüm sayıları veya açılanlar 2010, 11 ve 12 itibariyle 2010 da 20 kimya bölümü açılıyor, 2012 de 21 bölüm kapanmış, 6 bölüm açılmış, 2012 de kapanan bölüm sayısı 39 ken 1 bölüm açılmış. Öğrenci sayısı toplamda kimyada artmış. 23.571 den, 27 582 ye çıkmış. Öğretim elemanları sayısında da artış var kimyada. 2009 itibariyle1686 olan öğretim elemanı sayısı, 2012 ye gelindiğinde 1968 olmuş. 7

BİYOLOJİ Biyoloji bölümlerinde benzer bir durum var yine. Kontenjan 2009 itibariyle7553 kontenjan var, 6897 yerleşen. 2012 yılında ise 5862 kontenjan varken yerleşen öğrenci sayısı 1679 a düşmüş. 8

Yerleşen kontenjan oranı ise 2009 da %91 ken 2012 de %28 e yakın bir oran. Bölüm Sayısı: Bölüm sayısı ise 115Ten 2012 de 80 e inmiş. Sistem kendi kendini tasfiye ediyor. 9

Öğrenci sayısı 22 binden 27 bine çıkmış. Öğretim elemanı sayısı 1400 lerden, 2012 ye gelindiğinde 1728 e çıkmış. MATEMATİK: Matematiğe gelince matematikte ilginç bir şey var. 10

Matematik bölümünde 2009 da yaklaşık %100 dolmuş. 2012 de müthiş bir düşüş var matematikte. Matematik de krizi 2012 de yaşamış. Kontenjan oranları da 2012 de %50 civarında. 11

Bölüm sayıları 2009 da 125 ken şu anda 160 bölüm olmuş. Burada bölüm derken programı kastediyorum aslında. Kapanan, açılan bölümsayıları2010 da 19, 2011 de 7 matematik bölümü açılmış. 2012 de 2 kapanmış 11 açılmış. 12

Öğrenci sayısı 27849 dan, 37746 ya çıkmış. Öğretim elemanı sayısı 1357 den, 1599 a çıkmış. 13

MOLEKÜLER BİYOLOJİ VE GENETİK Moleküler biyoloji ve genetiği biyolojiden ayrı olarak ele almıştık. 2009 da 374 müş kontenjan 2012 de 1215 olmuş Moleküler Biyolojide 2009 dan itibaren istikrarlı bir artış görünmekte. Bölüm Sayısı 14

2009 15

Öğretim elemanlarında da artış var. Aktaracaklarım bu kadar. Veriler üzerinde yorum yapmayacağım. PROF. DR. TUFAN BUZPINAR (YÖK ÜYESİ) Değerli YÖK üyesi arkadaşlarım, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bende aslında sizlerin yapacağı konuşmaların yolunu kesecek bir konuşma yapmayacağım. Biz esas itibariyle sizlerin fikirlerini ve yaşadığınız problemler hakkındaki tespitlerinizi dinlemeye geldik. Şöyle bir ön kararımız vardı YÖK'te, Fen Edebiyat ve benzer fakülteleri değerlendirelim, bunlar ile ilgili çözüm önerileri geliştirmek için özel oturumlar yapalım diye bir fikrimiz vardı. Bu karar icraya geçmeden önce, bir gün sevgili rektörümüz ile YÖK yemekhanesinde karşılaştığımda bana bu FEFKON toplantısının mayıs sonu mu ya da haziran başımı yapılacağını ve bizlerin katılmasını çok arzu ettiklerini belirtti ve bende bunun bize katkı yapacaksa bunu öne alınmasının katkı yapacağını paylaştım ve o da sağ olsunlar çok pratik bir kararla bu toplantıyı öne aldılar. Ve kısa sürede çok olgun ve büyük katılımlı bu toplantı gerçekleştirdiler, ben kendilerine teşekkür ederim, Hem destekleri hem de bize yapacakları katkıyı önemseyip bu toplantıyı gerçekleştirdikleri için. Bizim konumuzu şu anda dinleme konumu. Bende bir süre edebiyat fakültesi dekanlığı yaptım. Aramızda bu kökenden gelen arkadaşlarımız var. Şu anda 4 YÖK üyesi arkadaşımız Fen Edebiyat kökenli. Bu anlamda sizi benden daha iyi anlayacak (ağabeylerimiz), hocalarımız var üye olarak YÖK te. Bizim şimdiki konumuz sizin bu problemlerin tespiti konusunda bize yapacağınız katkılarınızı bekliyoruz. Elbette bizim bir fikrimiz var. Bir bakış açımız var ama biz öncelikle sizin katkılarınızı önemsediğimiz için bu toplantıyı bu kadar 16

büyük katılımla geldik. Öğleden sonra Mustafa Bey gelecek, O da bildiğiniz gibi eski bir Fen Edebiyat dekanı. Tespitleriniz, analizleriniz bu problemlerin çözümü konusunda neler yapılabileceği konusunda önerilerinizi dinleyip not almaya geldik, bunları gerçekten önemsiyoruz. Bu son bir yıllık dönemde de yasa tasarısı çalışmalarımızda da benzer bir tavırla bu kapsamda sizlerle buluştuk biliyorsunuz. Önce paydaşlarımızın görüşlerini mümkün olduğunca alalım ve bu görüşleri çözüm önerilerimizde mümkün olduğunca yedirmeye çalışalım. Türk yükseköğretimi çok önemli bir dinamik dönemden geçiyor. Hepimizin bildiği gibi devlet, vakıf üniversitesi sayısı şuanda 170 i bulmuş durumda. Türk toplumunun o gençliğinin dinamizminin uzun süre atalette bekledikten sonra 2000'li yıllardan itibaren Türk Yükseköğretimine geçtiğini görüyoruz. Çok dinamik bir süreç olunca elbette çok problemli ve sıkıntılı bir dönem de yaşamış oluyoruz. Eğilimler çok hızlı değişiyor. Gençlerimizin dünyaya bakışı açıları çok hızlı değişiyor. Bunların yükseköğretime yansıması bizi çok hızlı ve dinamik bir yapıda bulunmamızı zorunlu kılıyor. Bana 3 sene önce işletme ve bilgisayar gibi alanların böylesine kısa sürede gözden düşeceğini söyleseler yok canım, daha Türkiye nin o noktaya gelmedi diye düşünürdüm. Geçen seneki bilgilere baktığınızda vakıf üniversitelerinde bu bölümler çok ciddi anlamda ilgi kaybetti. Halbuki işletme ve bilgisayar gibi alanlar hala dinamik görünüyor Türkiye de. Bu ne zaman devlet üniversitelerine yansır bilemem. O alanda da bir fizik, kimya, biyoloji de olduğu gibi ciddi bir ilgi kaybının olduğu gözlenmektedir. Bu gösteriyor ki, bizim durduğumuz yerde kendi kararlılıklarımız, bakış acılarımız işte temek bilimlerin duruşu, önemi, elbette çok önemli. Ama birincil derecede muhatabımız olan bu sevgili gençlerin eğilimleri de çok önemli, onları dikkate alıp, onların eğilimlerini çok iyi okuyup ona göre de Yükseköğretim sistemimizi şekillendirmemiz gerekiyor. YÖK olarak bizim temel bilimlere sahip çıkma kararlılığımızı sizinle paylaşmak isterim. Bu konuda hiçbir tereddüt yok. Türkiye nin ihtiyacı olan, fizikçi, kimyacı, matematikçi, bilgisayarcının yetişmesi konusunda ne kadar gerekliyse karşılanması konusunda ciddi kararlılığımız var. Ama bunu 104 devlet üniversitesine yayabilecek miyiz? Bu pek mümkün görünmüyor. Ama ciddi anlamda zihinsel revizyon yaşamamız gerekli. Bunu ne kadar üniversitede tutabileceğiz ve Türkiye nin ihtiyaç oranı ne olacak orası tartışma konusu. Bunun için burada sizleri dinleyip, fikirlerinizi, tecrübeye dayalı bilgilerinizi bizimle paylaşmanızı istiyoruz. Bu notlarla biz müzakerelerimizi devam ettireceğiz ve sonuçta hepimiz için inşallah hayırlı, isabetli kararlar çıkar ve Türk yükseköğretiminin bu dinamik yapısına ayak uyduran bir tarzda yöneten ve yönetilenler olarak, bizler, sizler mahallînde yöneticiler, bizler merkezde yöneticiler olarak bu problemleri çözme konusunda el birliğiyle güzel sonuçlara ulaşırız. Katılımınız için teşekkür ederim. Burada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sizin fikir ve katkılarınızı önemsiyoruz. Bu kesinlikle yasak savma kabilinden bir dinleme değildir, ama şu da değildir, burada her dile getirdiğiniz hususu YÖK te karar haline dönüştüreceğiz anlamı çıkmasın. Değerlendireceğimize emin olun, İnşallah kararlarımız da Türk yükseköğretimine ihtiyacı olan doğru kararlar olur ve gençlerimize ve üniversitelerimize önemli katkılar yaparız. Hepinize katılımlarınızdan dolayı çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. PROF.DR. SERMİN ÖRNEKTEKİN (FEDEK BAŞKANI) Öncelikle Sayın YÖK genel kurulu üyelerimize, Sayın rektörüme, bizi buraya davet eden rektörüme hem sayın dekanıma ve çok değerli FEFKON un katılımcı dekan hocaları ve 17

yardımcılarına, yönetim kurulu başkanı olduğum FEDEK yönetim kurulu üyelerimizle buradayız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve davet ettiğiniz ve bu imkanı sağladığınız için de çok teşekkür etmek istiyorum. Bildiğiniz gibi FEDEK, FEFKON un bünyesinden çıkmış bir yapı ve bugün burada hepimiz Türkiye nin geleceğini inşa eden gençlerimiz için neler yapabiliriz, bunu gündeme getirdiğimiz bir toplantıda, öncelikle böyle bir toplantının Zonguldak ta ikinci defa yapılmış olması ve burayı tekrar ziyaret etmekten onur duyduğumu bir kere daha belirtmek istiyorum. Çok güzel bir şehir ve bugünkü sunumda, Sayın YÖK üyelerimin değindiği konularla birlikte biraz daha akreditasyon süreci ile bağlantılı götürmek isteyeceğim. Sunum içeriğimize baktığımız zaman, Neden FEDEK? FEDEK gelişimi, temel özellikleri, yapısı, Değerlendirme ve akreditasyon süreci, 2013 durum değerlendirmesi ile devam edeceğim. Tabi FEDEK aslında akreditasyon. O zaman biz birazcıkta akreditasyonun ne olduğuna bakalım. Akreditasyona baktığımız zaman, bildiğiniz gibi; Yeni YÖK yasa tasarısının içerisinde Çeşitlilik, Kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, Performans değerlendirmesi ve bilimsel rekabet, Mali esneklik ve çok kaynaklı gelir yapısı, (Bizim için en önemli olan) kalite güvencesi, tabi kalite güvencesi Türk Yükseköğretiminde vazgeçilmezlerden biri olarak karşımıza çıkıyor, bunun için akreditasyon önemliydi. Peki burada Türk Yükseköğretimine baktığımız zaman nereden nereye geldik, bir kere Bolonya Süreci çok önemliydi. Bolonya Süreci ne niçin bütün fakülteler olarak, YÖK olarak öne çıkarıldı? Çünkü rekabet etmek istiyoruz. Karşılaştırılabilir Derecelerimiz olsun istiyoruz, Şeffaflık olsun, Tanınırlık olsun, bunun içinde bütün programların; Program Yeterlilikleri, Öğrenim Kazanımları, Öğrenci iş yüküne dayalı kredileri AKTS, Bunların sonucunda da uluslararası tanınırlıkları ortaya koyacak Diploma Eklerinin verilmesiydi. 18

İşte bu süreçte, üniversitelerimiz neler yaptı? Üniversitelerimiz büyük bir oranda, özellikle Fen Edebiyat Fakültelerimiz, Öğrenci iş yüküne dayalı kredi sistemlerini oluşturdular (ECTS/AKTS, DE), Üç kademeli akademik derecelendirme büyük bir oranda tamamlandı, çünkü 6111 sayılı yasa 2013 ün sonuna kadarda bize bu görevi veriyordu. Bunun için ne yaptık? Öğretim Programlarımızı yeniledik, Nitelikler Çerçevesini ortaya koyup, Ayarlama süreçlerini bitirdik ve bütün bu altyapıyı oluşturduktan sonra, Artık ben programlarımda Kalite Güvencesini oluşturabilirim deyip ve Akreditasyona başvurma süreci de başlamış oluyor. Şimdi buraya baktığımız zaman, sayın YÖK üyemiz Durmuş Hocamın da belirttiği gibi, ben de bir iki datayla karşınıza çıkmak istedim ki, hocam çok güzel özetledi. Ben 2012 ÖSYS sonuçlarıyla hocamın belirttiği gibi Fen Edebiyat Fakültelerindeki Fen programlarını genel olarak ben burada vurgulamak istedim. Özellikle buraya baktığımız zaman toplam kontenjan, Fen Fakültelerinin devlet üniversitelerinde 28000 in üzerinde ve burada ilk yerleştirmede boş kalan kontenjan sayıları, daha sonra yerleşip kayıt yaptırmayanlar ve kesin kayıt yaptıranlara baktığımızda, bu oranın %40 larda kaldığını görüyoruz, vakıf üniversitelerinde ise kesin kayıt yatıranların oranı da Fen programları açısında %45. Aynı şekilde Edebiyatlara baktığımız zaman Edebiyat programlarında ya da Sosyal programlarda birazcık daha farkındalık var. Özellikle kesin kayıt yaptıranlar devlet üniversitelerinde çok daha yüksek oranlarda %91 lere çıkıyor. Vakıf üniversitelerinde bu bu oran %74 e çıkıyor. Yani sosyal alanlar fen alanlarının daha önünde gitmeye başladı. Temel bilim derslerini verdiğimiz, mühendislik fakültelerine baktığımız zaman mühendislik fakültelerinde de toplam kontenjan 51000 olan devlet üniversitelerinde kesin kayıt yaptıranların oranı %45 üzerinde, vakıf üniversitelerinde ise %68. Bu bizim için neden önemli? Fen Edebiyat Fakülteleri olarak baktığımızda, biz? Fen Edebiyat Fakülteleri sadece kendi programında ders veren fakülteler değiliz, biz temel bilim fakültesiyiz ve mühendislik fakültesi gibi, tıp fakültesi gibi fakültelerin temel bilim derslerini de veriyoruz. Bizim yükümüz sadece kendi öğrencilerimize hizmet vermekle sınırlı kalmıyor. Fen Edebiyat Fakültelerinin iş yükünü bu bağlamda da değerlendirmemiz için böyle bir istatiği sizinle paylaşmak istedim. Bu durumda rekabet etmek istiyoruz170 üniversite oldu Türkiye de. Bunun için Kararlı olacağız, Değişimlere de açık olacağız. Öğrenci profili çok önemli. Dünkü öğrencilerimiz, Bilgive Hizmete Aç Fazla Beklentisi Olmayan Bulduğu Ürün ve Hizmetten Memnun Olan 19

Fazla Eleştirmeyen Bulduğu ile Yetinen bir öğrenci profile, bugün karşımıza Düşünce ve Davranışları Hızla Değişen Daha Fazla İstekte Bulunan Daha Nazlı Olan Küreselleşen ve eylemleri hızla değişen bir yapıya döndü. Bunun için öğrenci profili çok iyi incelenmelidir. Bu bağlamda baktığımız zaman, neden akreditasyon? Rekabet Etmek istiyorum, Karşılaştırılabilir Derecelerin ortaya konmasını istiyorum, Şeffaflık, bu Bolonya süreciyle ortaya konuldu, Tanınırlık için diploma ekleri hazırlandı, 6111 sayılı yasa Bolonya sürecinin tamamlanmasını önerdi. Bu bağlamda akredite olup yurtiçi ve yurtdışı tanınırlığımı artırmak istiyorum. Program akreditasyonu nedir? Bunu açmak istiyorum. Ön Lisans, lisans ve lisans üstü programların yeterliliklerinin, resmi bir sistem tarafından belirlenmiş standartlar esas alınarak değerlendirilmesi ve onaylanmasıdır. Akreditasyon bağımsız ve alanında tanınırlık belgesi olan dış değerlendirici kuruluş tarafından gerçekleştirilir. Laboratuvar Akreditasyonu ile aynı değildir. Ulusal veya Uluslararası tanınırlık belgesidir. Dış Değerlendirmede de baktığımız zaman, Dış Değerlendirme, Kurumsal Değerlendirme ve Program Değerlendirmesi olarak ayrılıyor. Kurumsal Değerlendirme (EUA, YÖK-ADEK, vb.) Öz değerlendirme raporunun hazırlanması Kurumsal değerlendirme programına başvuru Değerlendirme ekibinin kurum ziyaretleri Değerlendirme raporu - Üniversite ne yapmaya çalışıyor? - Bunu nasıl yapıyor? - Bunun işe yaradığını nereden biliyor? 20

- Gelişebilmek için nasıl bir değişim öngörüyor? Program Değerlendirmesi (ABET, MÜDEK,FEDEK,MİAK vb.) Özdeğerlendirme raporunun hazırlanması Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi ile uyumlu öğretim programı hazırlama Program değerlendirme ölçütlerine göre programı sürekli iyileştirme Ulusal veya uluslararası yetkili bir akreditasyon kurumuna başvuru Program ziyaretleri ve inceleme Süreli akreditasyon belgesini alma için her kurum kendisi başvurusunu yapıyor ve kurumunu değerlendirilmesini sağlıyor. Yükseköğretim Kurumlarında Akreditasyon Çalışmaları kapsamında, dekanlar konseyi toplandığında, Fen Edebiyat Fakülteleri olarak, biz de bu sürecin içinde nasıl yer alabiliriz dendi. Temel Bilim Derslerinin tarafımızdan yürütüldüğü Mühendislik Fakültelerinde Akreditasyonun Başlaması, Kendi akreditasyon sürecimizin başlamasına yol açmıştır. FEDEK nasıl gelişti? Haziran 2006 Erciyes Ü. :FEF Dekanlar Konseyi (FEFKON) tarafından FEF AKREDİTASYON KOMİSYONU (FEDEK) oluşturuldu Haziran 2007 Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi : çalışma sonuçları sunuldu FEFKON Toplantısı ilk yılın Mayıs 2008 Balıkesir Ü : FEFKON Toplantısı, FEDEK çalışma esasları oy birliği ile kabul edildi, Mayıs 2009 Kocaeli Ü : FEFKON Toplantısı,FEDEK ölçütleri oy birliği ile kabul edildi, 13 Ekim 2009 İstanbul: FEDEK dernek olarak kuruldu, Haziran 2010 Karadeniz Teknik Ü : FEFKON Toplantısı, FEDEK derneği oy birliği ile desteklendi 26 Ağustos 2010 Ankara: YÖK Genel Kurulu, YÖK tarafından tanındı ve Kalite değerlendirme tescil belgesi aldı, Haziran 2011 Yeditepe Ü : FEFKON Toplantısı, çalışma sonuçları sunuldu, Haziran 2012 Doğu Akdeniz Ü : FEFKON Toplantısı, çalışma sonuçları sunuldu, 1 Şubat 2013 Ankara: YÖK Genel Kurulu, YÖK tarafından Kalite değerlendirme tescil belgesi yenilendi, Mart 2013 Bülent Ecevit Üniversitesi: FEFKON Toplantısı 21

Gerçekten, FEDEK FEFKON un başarısıdır. Bütün dekan hocalarıma böyle bir çalışmayı ortaya koydukları için teşekkür ediyorum. Küreselleşme ve Akreditasyonda FEDEK in hedefi 2023 yılına kadar sadece Türkiye de değil, Yurtdışı Programları da Akredite eden bir kuruluş haline gelmek ve bu tabiki hepinizin desteği ile olacak. FEDEK in amaç ve kapsamı, Bu kurulun temel amacı FEF in bölümlerinde eğitim, öğretim, araştırma ve topluma hizmeti ilerletmektir. Böylece, daha iyi eğitilmiş ve niteliği yükseltilmiş bireyler yetiştirilerek toplum refahının ileri götürülmesi hedeflenmiştir. Öngördüğümüz Temel Özellikler, Farklı Disiplinlerdeki Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih- Coğrafya Fakülteleri (FEF) Öğretim programlarının Kalitesinin Yükseltilmesinde;Değerlendirme, Akreditasyon, Bilgilendirme çalışmaları yaparak, katkıda bulunmak üzere kurulan, Bir Sivil Toplum Kuruluşu ( Dernek) Akreditasyon Kararlarında Yetkilidir. FEDEK Üyelerinin Özellikleri Alanlar açısından çeşitlilik Sosyal Bilimler, Fen Bilimler, KALDER Temsilcisi,TÜRKAK değerlendirme deneyimli temsilci Temsilcisi, Yurtdışı Türkiye coğrafyası açısından çeşitlilik FEDEK Üyelerinin Özellikleri, TÜRKAK Baş Denetçisi (Kalite Güvence Sistemleri) ve Denetçi (İSO 17025) BOLOGNA Rehberi Vakıf Üniversitelerinden üyelerimiz Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) değerlendirmesinden geçmiş üniversitelerimizden üyelerimiz FEDEK Gelişimine Katkıda Bulunanlar, YÖK 22

FEFKON İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ - Ofis olanağı MÜDEK -Dökümantasyon, Eğitim Çalışmaları, Ofis olanakları, büyük destek verdiler. Akreditasyon/Değerlendirme Temel Özellikleri SIRALAMA değil, programları önceden bilinen değerlendirme ölçütlerine göre DEĞERLENDİRME FAKÜLTE yada BÖLÜMLER değil PROGRAMLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Eğitimli değerlendirme TAKIMLARI BELGELERE dayalı BİLİNEN (açık-gizli olmayan) değerlendirme ÖLÇÜTLERİ ve SÜRECİ Kurumların AKREDİTASYON başvurusunu yapması Kurumca hazırlanan ÖZDEĞERLENDİRME RAPORLARI Takımca yapılan rapor incelemesi ve KURUM ZİYARETİ Takım değerlendirmesi süreci TASLAK RAPORLAR + YETKİNLİK ÖNERİSİ FEDEK çe son değerlendirme SONUÇ RAPORU + YETKİNLİK KARARLARI Değerlendirme ölçütlerini yeterince sağlayan programları belirli süre için AKREDİTASYON FEDEK Değerlendirme Ölçütleri, Ölçüt 1 Ölçüt 2 Ölçüt 3 Ölçüt 4 Ölçüt 5 Ölçüt 6 Ölçüt 7 Ölçüt 8 Ölçüt 9 Öğrenciler, Program Öğrenim Amaçları Program Çıktıları Öğretim Planı Öğretim Kadrosu Yönetim Yapısı Alt yapı Kurum Desteği ve Parasal Kaynaklar Sürekli İyileştirme 23

Ziyaret Sırasındaki Etkinliklerin Amaçları, Yazılı bir öz değerlendirme raporunda belgelenemeyecek unsurların niteliksel olarak değerlendirilmesi Kurum tarafından derlenen belgelerin ayrıntılı incelenmesi Kurum yönetimi, çalışanları, öğrencileri ve diğer paydaşlar ile doğrudan görüşülmesi Kurum alt yapı olanaklarının yerinde incelenmesi Kuruma güçlü ve gelişmeye açık yönleri hakkında ön bilgi verilmesi, sürekli iyileştirme çabalarında yardımcı olunması FEDEK Değerlendirme Ve Akreditasyon Süreci Adımları, Kurumların ilgili program için akreditasyon başvurusunu FEDEK e bildirmesi Değerlendirmeye alınabilecek programların ilgili kuruma bildirilmesi Değerlendirilecek programların Öz değerlendirme Raporlarının (ÖDR) FEDEK e teslimi Değerlendirme Takımlarının FEDEK tarafından oluşturulması ÖDR lerin format açısından incelenmesi ve ilgili kuruma bilgi verilmesi Takımların ÖDR leri incelemesi, gerekirse kurumlardan ek bilgi istenmesi Takımların Kurumları Ziyareti ( 3 Gün) Takımların Taslak raporları+ yetkinlik önerisini FEDEK e teslimi Taslak raporları incelemesi, yazım kontrolleri ve kesin raporların Hazırlanması Yetkinlik kararlarının FEDEK tarafından alınması; sonuçların ve raporların kurumlara iletilmesi Akreditasyon Süresi en fazla 5 yıl Değerlendirme Sonuçlarının Akreditasyon Kararları İle İlişkisi Eksiklik yok, Zayıflık yok AKREDİTASYON ( 5 Yıl sonraki kadar uzatma) genel değerlendirmeye Eksiklik yok, zayıflık var AKREDİTASYON ( 2 Yıl sonraki ara rapor yada ara ziyarete kadar koşullu uzatma) Eksiklik var İlk değerlendirmede AKREDİTASYON vermeme Ara/genel değerlendirme Kanıt Göster (1yıl sonra ziyaret yenileme) 24

Ara değerlendirmede zayıflık var Kanıt Göster (1yıl sonra ziyaret yenileme) Kanıt Göster sonrasında eksiklik yada zayıflık var AKREDİTASYON vermeme AKREDİTASYON Uluslararasılaşmada Farkındalık Kalite Güvencesi Programlara duyulan güvenin artması Şeffaflık Aday/Okuyan Öğrenciye daha fazla bilgi sağlanması YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALAR Değerlendirici Eğitimleri yapıldı FEF lere Bilgilendirme toplantıları gerçekleştirildi YÖK Başkanlığı bilgilendirme toplantıları yapıldı FEF Programları Değerlendirme başvuruları alındı Süreç takvimi oluşturuldu Saha ziyaretleri gerçekleştirildi İlk yıl için 8programın Akreditasyonu gerçekleşti 2012-21013 dönemi için başvurular ve saha ziyaretleri devam ediyor FEDEK AKREDİTASYON LİSTESİ (07.03.2013) Yeditepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Lisans [2012-2017] Fizik Lisans [2012-2017] İstanbul Kültür Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Lisans [2012-2017] Matematik-Bilgisayar Lisans [2012-2017] Türk Dili ve Edebiyatı Lisans [2012-2017] Psikoloji Lisans [2012-2017] Moleküler Biyoloji ve Genetik Lisans [2012-2017] Karadeniz Teknik Üniversitesi Biyoloji Lisans [2012-2017] 25

FEDEK AKREDİTASYON LİSTESİ (07 Mart 2013) Süreç halinde ; 5 Üniversite 12 Program AKREDİTASYON SÜRECİNİN BİZE NE FAYDASI OLACAK? 1. Üniversitelerin kendilerini tanımaları sağlanacak (İç değerlendirme Stratejik Planlama Dış değerlendirme), 2. Üniversiteler, ulusal ve uluslararası akademik dünya tarafından daha iyi tanınacak, 3. Üniversitelerin, Avrupa da ve dünyadaki rekabet gücü artacak, 4. Üye ülkelerdeki bilimsel çalışmalara ulaşma, ağlarına dahil olma ve başarılı çalışmaları örnek alabilme imkanı sağlayacak. 5. Üniversiteler Uluslararası Öğrenciler tarafından daha fazla tercih edilen olacaklar Üniversite öncesi endişeli, sancılı süreçler bitti ve... MUTLU SON Teşekkür ederiz PROF.DR. RAHMİ ER (ANKARA ÜNİVERSİTESİ) Her şeyden önce ülkemizin güzel vilayeti Zonguldak ta böyle güzel güzide bir mekanda bizi bir araya getirdiği için sayın rektörümüze yürekten teşekkür ediyorum ve organizasyonda emeği geçen başta dekan olmak üzere diğer arkadaşları da kutluyorum. Sayın kurul üyeleri, değerli rektörlerim, sevgili meslektaşlarım hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben dün akşam itibari ile dekanlık görevimi yeni arkadaşımıza devrettiğim için buradaki konuşmam daha çok 7. FEF-KON toplantısında oluşturulan komisyon başkanı sıfatı ile olacak. Hem Fen Edebiyat Fakülteleri ndeki kapasitenin etkin kullanımına ilişkin, hem de komisyon olarak neler yaptığımıza ilişkin görüşlerim ile yaptığımız çalışmalarla ilgili sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum. Doğrusu biz komisyon olarak bir araya gelemedik. 10 üye seçilmişti ancak bu üyelerden beşi ile bir araya gelme olanağı bulduk, zaman zaman. Ankara Fen Fakültesinin Dekanı Muammer Hocam, İzmir den Nadide Hocam, Bartın dan İsmet Ender Hocam ve Erzincan dan Muhammet Hocam. Bazıları ile telefon teması oldu. Ama daha çok Muhammet hocam ve Nadide hoca ile birlikte çalıştık. Daha çok da kişisel girişimlerim oldu. Şimdi Fen Edebiyat Fakültelerindeki kalitenin etkin kullanılması meselesi, her şeyden önce motivasyon ile yakından alakalı. Üniversite bir bilimsel araştırma ve ayrıca eğitim öğretim kurumudur. Bir başka ifade ile bilgi alışverişinin yapıldığı bir müessesedir ve dolayısı ile iki temel unsur çok önemlidir. Birisi vericidir, diğeri alıcıdır. Kapasite de daha çok verici ile alakalı olmakla birlikte vericiyi etkileyen en önemli unsurda alıcıdır. Yani öğretim üyesi ve öğrenci. Kaliteli eğitim kaliteli araştırma ancak gerçekten iyi donanmış bireylerle mümkündür. Gümüşten altın üretmek mümkün olmadığına göre dolayısı ile yüzdelik dilimle, yüzde 50 lik dilimden almış olduğumuz öğrencilerle Türkiye nin bilimsel geleceğini kurmanızda pek olanaklı değildir. Biz bugün burada Türkiye nin Fen Edebiyat Fakültelerindeki kapasitenin etkin kullanımı meselesini tartışırken aynı zamanda Türkiye nin bilimsel geleceğini tartışmış oluyoruz. Sizlere hem FEFKON toplantısında almış olduğumuz 26

kararları irdelemek hem de komisyon olarak neler yaptığımızı bu bağlamda anlatmak istiyorum. 7. FEFKON sonuç raporunu kamuoyu ile paylaşamadık. Ancak divandan Kenan hocam daha sonra bu raporları bana taslak olarak gönderdiler. Komisyonumuz toplanamadığından, ben bunları kişisel çabalarımla bir metin haline getirdim. Zaman da geciktiği için kamuoyu ile paylaşamadık ama bunu YÖK teki yetkili arkadaşlarımıza aktardım. Birinci kararımız Fen, Edebiyat.. 1.Türkiye de temel ve sosyal bilimler, ülkemizin bilim adamı ihtiyacının karşılanması ve uluslararası alanda Türkiye nin bilimsel sıralamasının belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Günümüz Türkiye sinin gösterdiği kalkınma performansının teknolojik gelişmelerle desteklenmesi ancak temel bilimler sayesinde ya da temel bilimlerin katkısıyla mümkün olabilir. Temel bilimler, dünyada ve Türkiye de, başta Mühendislik programları olmak üzere Tıp, Eczacılık gibi vazgeçilmez alanların temel direğidir. Temel bilimlerdeki kalite, diğer alanları doğrudan etkilemektedir. Sosyal bilimlerin de, ülke insanını ve dünya toplumlarını tanıyan, anlayan; geçmiş, ân ve geleceğe yönelik analizler yapabilen, evrensel insani değerleri gözeten insan yetiştirmedeki rolü açıktır. Bu sebeple FEF (Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih Coğrafya ve buradakilerin benzeri programlara sahip fakültelerin) programlarına nitelikli öğrenci gelişinin sağlanması, Türkiye nin bilimsel geleceğinin bir tür güvence altına alınması anlamındadır. Bu da, ancak, bu programlara yönelecek öğrencilere iyi bir gelecek vaat eden politikalar geliştirmekle mümkün olabilecektir. 2.Okul öncesi ve İlköğretim öğretmenlerinin Eğitim Fakülteleri mezunlarından; Ortaöğretim öğretmenlerinin Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat, Dil ve Tarih-Coğrafya fakülteleri programları ile Talim Terbiye Kurulunun 80 Sayılı Kararında yer alan program mezunlarından karşılanması ve Eğitim Fakültelerinin alan öğretmenliği programlarının kapatılması için girişimlerde bulunmak. Gerçekten az önce girişi yaparken söylediğim husus burası ile ilgiliydi yani sadece bireysel bir tatmin, keyif aracı niteliğindeki bir eğitimin sonunda herhangi bir iş garantisi olmayan ve işe yaramayan bir eğitimin, sonuçlarının çok olumlu olması beklenemez. Dolayısı ile biz temel bilimlerin vazgeçilmezi olan fizik, matematik gibi alanlarda nasıl nitelikli insan yetiştirebiliriz. Hiçbir iş garantisi yok. Sosyal bilimlerin bazı alanları içinde bu geçerli. Böyle olunca tabiki kalite düşüyor yani gözde yüzde birlik dilimle öğrenci alan programlara baktığınızda o öğrencilerle görüştüğünüzde gözleri ışıl ışıl, sorguluyor ve öğrenmek istiyor. Ama biz sınıfa girdiğimizde acaba öğreneyim mi öğrenmeyim mi diye bakan bir öğrenci kitlesi ile vericinin motivasyonunu düşünebilir misiniz. Motive olabilir mi bu insan. Sormayan sorgulamayan ya da neye yarayacak bu bilgiler diye soran fizikçi yetişmez. Matematikçi yetişmez. Sosyal bilimlerde de insan yetişmez. Bu bakımda daha önceden olduğu gibi alan öğretmenliklerinin mutlaka Fen Edebiyat Fakültelerine tahsis edilmesi, Eğitim fak. Okul öncesi ve ilköğretim alanına öğretmen yetiştirmesi, bu önceden böyleydi zaten. Bu duruma mutlaka geri dönülmesi gerekiyor. Bununla ilgili olarak biz ne yaptık? Sayın Milli Eğitim Bakanımızla görüştük. Önceki Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer beyle görüştük. Kendisine anlattık. Kendisi açıkçası Eğitim Fakültelerindeki ortaöğretim alan programlarının kapatılmasını destekledi. O zaman dedi ortaöğretim alan programlarını kapatalım. Evet dedim bizim de talebimiz budur. Bunun üzerine, biz tabiki öğretmen yetiştiren bir kurum olarak görüyoruz kendimizi, Fen Edebiyat Fakülteleri olarak. Öğretmen yetiştirme bizi çok ilgilendiriyor çünkü bu Türkiye nin geleceğidir. Öğretmen yetiştirme çalışma grubu var, burada sadece bürokratlar ilgili genel müdürler onun dışında 5 Dekan tümü ya da 5 üye Eğitim Fakültelerinden. O zaman dedim biz zaten Eğitim Fakülteleri Fakülte kaosu yapıyor. Dolayısı ile Fen Edebiyat Fakültelerinin öğretmen yetiştiremeyeceğini iddia ediyor ve öğretmenlik programları ve öğretmen yetiştirme stratejileri ilgili kararları bu kurum alıyor ve orada bizden kimse yok. Fen Edebiyat Fakültelerinden de mutlaka bir üye olmalı 27