Sabit Yusuf (Goslivar, 7 Nisan 1957) Gostivar ilçesine bağlı Aşağı Banitsa Köyü'nde doğdu. İlk, orta ve lise Öğrenimini Gostivar'da bilirdi. Bir ara öğretmenlik yaptı. Gostivar muhabiri olduğu "Birlik" Gazetesi'ne gazeteci olarak girmeye çalıştı. Aşılması mümkün hukukî engeller yüzünden gazeteye alınmayıp haksızlığa uğradı. Aynı dönemde, Priştine'de yayımlanmakta olan haftalık "Tan" Gazetesi muhabirliğine de başladı. "Goteks" Tekstil Fabrikası'nda işçi olarak çalıştı. Öğrenimine, Üsküp "Kiril ve Metodiy" Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde dıştan devam etmektedir. Edebiyata, daha ilkokul sıralamadayken adım atan Sabit Yusuf, ilk zamanlarda daha çok şiir yazmakla uğraştı. Bir süre sonra çocuk öyküleri ve tiyatro oyunları yazmaya başladı; bu alanlarda da sesini duyurmayı denedi. İlk şiir kitabı "Yaşam ve Ötesi" 1982 yılında "Birlik" Yayınlarınca yayımlandı. Bunu, "Afacan Çocuk" (çocuk şiirleri, "Tan" Yayınları, Priştine 1983), "Küçük İlker" (Çocuk Öyküleri "Birlik" Yayınları, Üsküp 1986), "El Ele" (çocuk şiirleri, "Tan" Yayınları, Prişline 1988), "Nazlım" (şiirler, "Birlik" Yayınlan, Üsküp 1989), "Çocuk Oyunları" (Çocuk tiyatro oyunları, "Tan" Yayınları, Priştine 1991), kitapları izledi. Adına Makedonya ve Kosova'da yayımlanmakta olan bütün gazete ve dergilerde sık sık rastlanan Sabit Yusuf'un yazdığı tiyatro oyunlarının bazıları, Gostivar'ın "Güven" Kültür Güzel Sanatlar Derneği'nin amatör tiyatro kolu tarafından sahnelendi. "Güven" Kültür Güzel Sanallar Derneği dahilinde bir ara epey faal olan "Halide Edip Adıvar" Edebiyat Kolu'nun kurulmasına öncülük edip uzun süre bu kolun çalışmalarını da yönetti.
ŞİİRLER BAKIŞINDAN SEVDİM SENİ Bir yudum su gibi yudumladım seni kuraklıkta en parlak ışık gibi yakaladım seni karanlıkta yüzüme çarpan hoş bir serinlikti bendeki sıcaklığı savururken bakışların bulutlara dek kuşlar uçuyormuşçasına gönlümü çalıverdi yelde savrulan saçların bakışından seçtim seni cana yakın oluşundan ilk bakışta sevdim seni şölme dimdik duruşundan güneş yanmıştı bulutları ölgün ışığında gündüzün avuçlarından sevi tohumlan düşüverdi toprağa ve sen bir sevi ağacıydın bakışların dikilince yemyeşil bir toprağa SENİN YANINDA her şey öyle güzel ki bugün yeni baştan alevlenir içimde sevgi denen duygular bir gül gibi kokluyorum yüreğini yaralarımız kaynaşmış birbirine sevgiden tazelenirken umutlar yüce bir sevgidir taşıdığımız yanımızda gençliğimizin basamaklarından ağır ağır geçiyor yaşam hep senin yanında olgunlaşıyor günlerim bir karanfil kokusu gibi usulca akşam olunca bir bayram havası esiyor saçlarında eğilip öpüyorum coşkularım taze bir sıcaklık dolaşırken kanında yüreğim maviliklerde parlayan bir yıldızdır sıcak sıcak duygular çarpar dururken yanında GÖNÜL ÇİÇEĞİ İçinde sevisel duygulan toplayan geniş bir yürek ve yürekler içinde filizlenen kızıl bir gülsün sen tüm dünya gölgelerini en parlak güneşlere açan ve gönlümün bahçesine güzelliğiyle ışık saçan taze bir çiçeksin ooohhhh gönlüme yatan ne tatlı bir şeysin sen. BAHAR YİNE GELECEK Bahar yine gelecek sevgilim yine filizlenecek dikenli güllerde gönül tomurcukları yıldızlar parıl parıl gülecek yüzümüze gür sesimizi yarınlarda duyuracak günümüzün çocukları bahar yine gelecek güzelim yüreklerimizdeki coşkuyla seyre dalacağız kıra giden alları aydın sabahlar doğuracak güneşini gençliğimizin sevgi dolu günleri gökyüzünde muştulayacak çırpman kuş kanatları bahar yine gelecek bir tanem yeşillikler örtecek çıplaklığını doğanın güzellikler çirkinliklerden üstün gelecek güneş yığdıracak ışınlarını gölgeliklere bu tekdüzelik de sona erecek bahar yine gelecek GÖKYÜZÜNDE BAHAR RESMÎ Yorgun kuşların Ötüşleri yankılanıyor sabahlarda doğanın yüreği sevinçten kaynıyor cırcır böceklerinin ellerinde yoğrııluyor hamuru yeşilliklerin bahar sakin sakin çiziyor resmini göbeğinde maviliklerin
ağaçlar gelin olmuş budaklanan dallar allı pullu sürme çekmiş gözkapakl arına bulutlar bahan elinden tutmuş güneşten kıvılcımlar yağdırıyor çiçeklerin avuçlarına aydınlık son sözünü söylüyor şimdi özgürlük güvercinlerini havalandın rken hava yollarında bahar aydınlığı içine sinmiş rengârenk bir bayrak gibi dalgalanıp duruyor gökyüzü ufuklarında NAZLTMA SEVDA ŞİİRLERİ 11. Güçsüz bir canlı gibiyim ateşböceği gibi yaz akşamları karanlığa ışık saçamam dikenli bir çalı gibiyim yeşil bahçelerde senin gibi rengârenk çiçek açamam yine de bahtına sadık biriyim gönlüne giren bir kuş gibi sıcak yuvandan kaçamam ÇOCUK ŞİİRLERİ YAZ Yaprak açan dallarda allanıyor dut, kiraz. Adımını sen attın dinlenelim biz biraz. Mavi durgun sularda yıkanırken ördek, kaz dalgalı denizlere çektin bizi güzel yaz. Dinlenen çocukların artarken yüzünde naz, kırda çiftçi dayının dinlenme zamanı az. Bir türkü yükseliyor çalınırken telli saz, doğa seni kutluyor hoş geldin sen güzel yaz. TEMBEL Tembel derler adıma içim tembel dışım tembel çağırsan ben gelemem iyisi sen bana gel ANAMIZ Güneş doğar gözünde, Güller açar yüzünde, öğüt var her sözünde Us doludur anamız. Kalbimize mal olur, Güleç yüzü al olur, Yanakları bal olur Sevinince anamız. Yüreğinde sevgi çok. Hep bizimle karnı tok, Düşmanlıkta gözü yok, Sevimlidir anamız. Yazgının karasında, Gönüller yarasında, Dertliler arasında Derman olur anamız. Ötücü kuş sesiyle, Mis kokan neresiyle, Yaşama hevesiyle Çiçek açar anamız. Bizi her gün eğiten, Ak sütüyle büyüten, Aydınlığa yürü ten Biriciktir anamız.
UÇMAK kuşlar uçar ben uçarını masmavi gökyüzünde sevinç dolu içim kaynar neşe doğar yüzümde uçak uçar ben uçarım kanatlanır kollarım umul: dolu yarınlara açılıyor yollarım HİKAYE OKUMAK yararın var zararın yok kitabı okumaktan hırçın olur usanırsın boşuna oturmaktan bilgi verip adam eder girince o gönlüne okumayan bir şey bilmez güvenemez kendine KOTU YÜREKLİ OLAN KİMDİR? İlker, sokakta oyun oynarken, birkaç kişinin, babasının aleyhinde konuştuklarını işitti. Babası söz konusu olduğu için konuşulanlara kulak verdi, her sözü dikkatle dinledi. Bu adamlar babası hakkında çok kötü ve çirkin sözler söylüyorlardı. Konuşmalar ilerledikçe, İlker'in öfkesi giderek artmaya başladı. Kalbine işleyen bu çirkin sözler, onu hayal kırıklığına uğrattı. Kendini tutamayarak söze karıştı: - Amca, benim babam kötü yürekli değildir! Yalan söylüyorsunuz! O kötü yürekli değildir!- dedi ve acı acı ağlamaya başladı. Çocuğun bu hareketine şaşakalan adamlar, yerlerinde donakaldılar, Aralarından biri: - Sakin ol yavrum!- dedi. - Senin baban kim oluyor? İlker görülmedik bir hırsla yanıt verdi: - Aleyhinde konuştuğunuz adam!... O benim babamdır. Göreceksiniz, ona her şeyi bir bir an latacağım! Kendilerini nasıl özür 1 e teceklerini bilmeyen adamlar, birbirine tuhaf tuhaf bakıştılar. Aralarından biri, küçüğün sözlerine katıla katıla gülmeye başladı. Sonra sözü alaya döktü: - Babana mı söyleyeceksin bizi? Sakın baban boksör filan olmasın?... Hepsi bir ağızdan güldüler. Onların gülüşleri karşısında, İlkercik'in ağlayışı acı bir hal kazandı. Fazla bir şey demeden eve koştu. Bahçede din- lenen babasına yanaştı. Olup bitenleri anlatacak gücü yoktu. Hıçkıra hiçkıra ağladığından, gözyaşları içinde boğuluyor gibiydi. Bu durum babasını meraklandırdı. - Neyin var oğlum?! Sana ne oldu böyle? - diye sordu. İlker'in hüngür hüngür ağlayışı, yanıt verebilmesini engelledi. Bir-iki kez kekeledikten sonra, tekrar ağlamaya devam etti. Oğlunu bu durumda gören babası, onu yatıştırmak için elinden geleni yaptı. - Sakin ol, - dedi. - Nedir bakalım seni bu denli üzen? İlker yavaşça babasının kollarına sığında ve sakinleşmeye başladı. Gözlerinden boncuk tanecikleri gibi yuvarlanan gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Birkaç kez daha acı acı hıçkırdiktan sonra, babasına döndü. - Babacığım, dedi, senin kimseye kötülük et tiğin oldu mu? - Hayır, oğlum. Neden kötülük edecekmişim? - Az önce öyle bir şeyler işittim. Bir amcalar, senin aleyhinde çok kötü şeyler konuşuyorlardı! Babası durumu anlayınca, gülümsedi. Oğlunu bağrına basarak, eliyle başını okşadı. - Demek ki seni bu denli üzen şey buydu! Boşver, oğlum! Sen insanların konuştuklarına al dırma! Bugün herkes istediğini konuşabilir.
- Ama sen, kötü yürekli değilsin, değil mi ba bacığım? - Tabii ki değilim. Bunu herkes biliyor. - Ya o amcalar?... - Sen onlara aldırma. Sana bunu nasıl an latsam ki. Anlayacak yaşta değilsin henüz. Bü yüyünce, her şeyi kendin anlayacaksın. İlker, babasının bu sözleriyle yetinmedi. Ertesi gün, okula gittiğinde, öğretmenine her şeyi olduğu gibi anlattı. Öğretmeni tatlı sözlerle ona durumu açıklamağa çalıştı. - Sen buna üzülme, - dedi. - Aslında, ba banın aleyhinde konuşanlar en kötü yürekli in sanlardır. Bir kimseyi kıskandıkları zaman, hep onun ardından konuşurlar. Oysa, bir kimsenin ardından konuşmaktan kötü bir şey yoktur, Öğretmeninin bu sözlerinden sonra, İlker'in canı rahatladı? Okuldan eve dönünce, sevinçten kanatlanmış gibiydi. Sokak kapısından gürültüyle girerek babasına doğru koştu. - Anladım, dedi. Asıl kötü yürekli olanlar, senin aleyhinde konuşanlarmış. Sen dünyanın en iyi babalarından binsin! Babasına sarılarak onu doyasıya kucakladı. O anda, iki gözyaşı damlası, gözlerinden yanaciklarına yuvarlandı. Sevincini belirten bu iki gözyaşı damlası, ışıyan güneşin karşısında iki küçük elmas taşı gibi parıldıyordu.